T.C. GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ

Benzer belgeler
BU PAZAR SEÇĠM OLSA! Faruk Acar ANDY-AR BĢk.

TÜRKĠYE SĠYASĠ EĞĠLĠMLER VE BEKLENTĠLER ARAġTIRMASI. Ekim 2009

TÜRKĠYE SĠYASĠ EĞĠLĠMLER VE BEKLENTĠLER ARAġTIRMASI. Ocak

ACR Group. NEDEN? neden?

T.C. ORTA KARADENİZ KALKINMA AJANSI GENEL SEKRETERLİĞİ. YURT ĠÇĠ VE DIġI EĞĠTĠM VE TOPLANTI KATILIMLARI ĠÇĠN GÖREV DÖNÜġ RAPORU

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

ENER TARTIŞMAYA AÇIYOR OLTU VE HINIS İL OLMALI MI?

TÜRKĠYE SOSYAL, EKONOMĠK VE POLĠTĠK ANALĠZ II

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/12/ /12/2012)

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKĠYE SĠYASĠ EĞĠLĠMLER VE BEKLENTĠLER ARAġTIRMASI. Ağustos

DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA AÇILIMI

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

1990 sonrası MHP, CHP ve AKP nin Avrupa Birliği Politikalarının Karşılaştırması. Emre Tüysüz

KALĠTE BĠLGĠLENDĠRME TOPLANTISI SONUÇ BĠLDĠRGESĠ. 18 Temmuz Harran Üniversitesi. Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

Örnekleme Süreci ve Örnekleme Yöntemleri

Terör olayları ile ilgili vatandaģların değerlendirmeleri

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

SEÇĠM YARIġI BAġLARKEN

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE

BĠR DEVLET HASTANESĠNDE ÇALIġANLARIN HASTA VE ÇALIġAN GÜVENLĠĞĠ ALGILARININ ĠNCELENMESĠ. Dilek OLUT

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE 50 GÜN KALA TÜRKİYE DE SON SİYASİ DURUM

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

Metodoloji Türkiye Ne Diyor?

BASINDA KONDA seçimler

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

SURİYE, IŞİD VE ASKERİ OPERASYONLA İLGİLİ SEÇMEN DÜŞÜNCELERİ

TÜRKĠYE-AB ĠLĠġKĠLERĠNDE SON YILLARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ. Nilgün ARISAN ERALP TEPAV- AB ENSTİTÜSÜ

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

Haziran 2015 Seçimlerine Giderken Kamuoyu Dinamikleri

T.C. B A ġ B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü. Sayı : B.02.0.PPG / ARALIK 2009 GENELGE 2009/18

İ Ç İ N D E K İ L E R

TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ KRONOLOJİSİ

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm 1 TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNİN GENEL ÇERÇEVESİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII. I. BÖLÜM HAZİRAN 2015 ten KASIM 2015 e DOĞRU

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

TEMAKTĠK YAKLAġIMDA FĠZĠKSEL ÇEVRE. Yrd. Doç. Dr. ġermin METĠN Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Diyarbakır da Anayasa Değişiklik Paketi ve Referandum Algısı. 10 Ağustos 2010 Diyarbakır

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu

DOĞAL GAZ SEKTÖRÜNDE PERSONEL BELGELENDĠRMESĠ

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

GENEL GÜNDEM KONYA ÇÖZÜM SÜRECİNE NASIL BAKIYOR

Client logo [delete the right line and the grey box if not required] Teknoloji Marketleri Sektörü Ġtibar Değerlendirmesi Ocak 2012

R A P O R. Doç. Dr. Fatih YARDIMCIOĞLU Arş. Gör. Furkan BEŞEL. Mayıs 2015

AYLIK TOPLANTI FAALĠYET RAPORU (01/04/ /04/2013)

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Eğitim Programı için gerekli ek rapor

ЄfG Araştırma. Geleceği şimdiden planlayın

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI MART 2014

T.C. BĠNGÖL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ Strateji GeliĢtirme Dairesi BaĢkanlığı. ÇALIġANLARIN MEMNUNĠYETĠNĠ ÖLÇÜM ANKET FORMU (KAPSAM ĠÇĠ ÇALIġANLAR ĠÇĠN)

YAZI ĠġLERĠ MÜDÜRLÜĞÜ 2013 FAALĠYET RAPORU

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... VII KISALTMALAR... XIII. I. BÖLÜM 2007 den 2011 e DOĞRU

Doç. Dr. MUSTAFA KĠBAROĞLU

Araştırmanın Künyesi;

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

AB ĠLE MÜZAKERE SÜRECĠNDE AB MÜKTESEBATINA UYUMUN VE BU BAĞLAMDA ÇEVĠRĠNĠN ÖNEMĠ. Nilgün ARISAN ERALP TEPAV AB ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ

TÜRKİYE DE AVRUPA-ŞÜPHECİLİĞİ Türk Halkının AB Konusundaki Şüpheleri, Kaygıları ve Korkuları

HĠTĠT ÜNĠVERSĠTESĠ. SÜREKLĠ EĞĠTĠM UYGULAMA VE ARAġTIRMA MERKEZĠ FAALĠYET RAPORU

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

(BaĢvuru no /09)

İÇ DENETİM BİRİMİ BAŞKANLIĞI SOSYAL YARDIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ KONTROL VE RİSK YÖNETİMİ ÇALIŞTAY RAPORU

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

DİYARBAKIR BÖLGE HALKININ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ REFERANDUMUYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ ÖLÇMEYE YÖNELİK SAHA ÇALIŞMASI:

Katılımcı Demokrasi STK ları Güçlendirme Önerileri

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ ECZACILIK AKADEMİSİ BİLİM, HİZMET, TEŞVİK VE AKADEMİ ÖZEL ÖDÜLLERİ BAŞVURU ESASLARI VE FORMLAR

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

894 2 nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications April, 2011 Antalya-Turkey

TÜRKĠYE TEKNOLOJĠ GELĠġTĠRME VAKFI (TTGV) DESTEKLERĠ

Özgörkey Otomotiv Yetkili Satıcı ve Yetkili Servisi

Kitap Tanıtımı: İlköğretimde Kaynaştırma

224 2 nd International Conference on New Trends in Education and Their Implications April, 2011 Antalya-Turkey

ANKET ÇALIġMA ve SONUÇ RAPORU ĠÇĠNDEKĠLER :

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

Yerel Seçimler Sonrası Sandık ve Seçmen Analizi

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...IX KISALTMALAR... XIII I. BÖLÜM SEÇİM DÖNEMİ

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE 2 GÜN KALA TÜRKİYE DE SON SİYASİ DURUM CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE 2 GÜN KALA TÜRKİYE'DE SON

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

2007 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KANUN TASARILARI İLE 2005 MALÎ YILI GENEL VE KATMA BÜTÇE KESİNHESAP KANUNU

YÖNETMELİK. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinden: MEHMET AKĠF ERSOY ÜNĠVERSĠTESĠ KADIN SORUNLARI UYGULAMA VE. ARAġTIRMA MERKEZĠ YÖNETMELĠĞĠ

BAKANLAR KURULU KARARI

YÖNETMELİK. e) Katılımcı: Yeterlilik kazanmak üzere sertifikalı eğitim programına katılan kiģiyi,

EKONOMİ SAĞLIK TERÖR DIŞ POLİTİKA ANAYASA

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

KENTLERE SU SAĞLANMASINDA ĠLBANK IN VĠZYON VE MĠSYONUNDAKĠ YENĠ YAKLAġIMLAR MEHMET TURGUT DEDEOĞLU GENEL MÜDÜR

C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 13, Sayı 2,

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ IV. SOSYAL HİZMET EĞİTİMİ ÇALIŞTAYI SOSYAL HİZMET EĞİTİMİNDE YENİ ANLAYIŞLAR VE

BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK ÇALIġANLARINDA YAġAM DOYUMU, Ġġ DOYUMU VE TÜKENMĠġLĠK DURUMU

IV.ULUSLARARASI POLİMERİK KOMPOZİTLER SEMPOZYUMU SERGİ VE PROJE PAZARI SONUÇ BİLDİRGESİ 7-9 MAYIS 2015

GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

Transkript:

T.C. GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu Sonuç Raporu Proje No:2008/32 Türkiye de 2007 Milletvekili Genel Seçimleri IĢığında Siyasal Partiler ve Seçmenlerinin Avrupa Birliği ne Yönelik Tutumları Proje Yöneticisi: Yrd.Doç. Dr. Ömer KURTBAĞ Ġktisadi Ġdari Bilimler Fakültesi AraĢtırmacı Mustafa Ozan ġahġn Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Eylül/2011

ÖZET Türkiye de 2007 Milletvekili Genel Seçimleri IĢığında Siyasal Partiler ve Seçmenlerin Avrupa Birliğine Yönelik Tutumları Türkiye nin Avrupa Birliği ne üye olma isteği, genel anlamda batılılaģma ve özelde AvrupalılaĢma hedefine ulaģabilme yolundaki en önemli aģamalarından biri olarak, 1959 yılında baģlamıģtır. 1987 yılında gerçekleģtirilen tam üyelik müracaatını takiben, Aralık 1999 daki Helsinki zirvesinde aday ülke statüsünün verilmesi ve Ekim 2005 te de müzakere sürecinin baģlamasıyla birlikte Türkiye nin tam üyelik süreci son aģamasına girmiģ görünmektedir. Bununla beraber uzun yıllardır devam eden süreç, ülke içerisinde farklı Ģekillerde değerlendirilmiģ ve Avrupa Birliği ne iliģkin ortak bir kamuoyu yaratılamamıģtır. Bunun en önemli sebepleri arasında, siyasal partilerin ve seçmenlerinin konuya yönelik ilkesel bir politika takip etmeleri yerine, ülke içerisindeki konjonktüre göre hareket etmeleri gösterilebilir. Bu çalıģmada, Türkiye de 2007 yılında yapılan Milletvekili Genel seçimleri ıģığında siyasal partiler ve seçmenlerinin Avrupa Birliği algısı incelenecektir. Bu çalıģma GaziosmanpaĢa Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu tarafından desteklenmiģtir. (Proje No:2008/32)

ABSTRACT Attitudes Of Political Parties And Voters Towards European Union in The Lights Of 2007 General Elections in Turkey Turkey s desire to become a full member of European Union had started in 1959. It was one of the most important phases of reaching the goal of westernization and specifically to become Europeanized. Following the application for full membership in 1987, Turkey was given the candidate status in December 1999 Helsinki Summit. Together with beginning of the negotiation process in October 2005, full membership process of Turkey seems to have entered the last phase. This long process of full membership has been evaluated differently in Turkey and a common public opinion related to the European Union could not been created. Among the most important reasons for this, political parties and voters prefer rather than following a fundamental policy towards the issue that they have chosen to act in accordance with the conjuncture in the country. In this study, approaches of political parties and voters towards the European Union will be examined in the lights of 2007 general elections in Turkey.

ÖNSÖZ AKÇT adıyla kurulan, daha sonra Avrupa Birliği (AB) adını alan uluslarüstü organizasyon ile Türkiye nin iliģkisi 1959 yılında baģlamıģtır. Bu süreçte Türkiye, 1963 Ankara AntlaĢması ile Ortak Üye olarak kabul edilmiģ, sonrasında 1987 yılında yapmıģ olduğu baģvurusuyla Tam Üyeliği Talep Eden Ülke, 1996 Gümrük Birliği ile AB ile Gümrük Birliği içinde ancak Tam Üye olmayan ülke, 1997 Lüksemburg Zirvesi ile Adaylığa Ehil Ülke, 1999 Helsinki Zirvesi ile Aday Ülke ancak üyelik müzakereleri açılması kararlaģtırılmamıģ ülke, 2001 Laeken Zirvesi ile Üyelik müzarekelerinin baģlama perspektifi yakınlaģmıģ ülke, 2002 Kopenhag Zirvesi ile Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğine karar verilmesi durumunda, katılım müzakerelerinin gecikmeksizin baģlatılacağı ülke, 2004 Brüksel Zirvesi nde 3 Ekim 2005 itibariyle Tam Üyelik müzakerelerine baģlanmasına karar verilen ülke ve bu tarihten itibaren de Tam Üyelik sürecinde bulunan ülke gibi sıfatlar kazanmıģtır. Avrupa Birliği ile iliģkilerin giderek artan önemine bağlı olarak, siyasi partilerin ve iktidarların söylemlerinde ve politikalarında, bu iliģkilere verdikleri yer, aralarında önemli bir farklılığın göstergesi olmuģtur. Hemen bütün partiler, tam üyelik hedefinden bahsetmeseler bile, Avrupa Birliği ile iliģkilerin geliģtirilmesi ve sürdürülmesine yönelik isteklerini programlarında veya baģka belgelerinde bir Ģekilde ortaya koymuģlardır. ġüphesiz, partilerin, Türkiye deki siyaset ortamında söylemleri ile uygulamalarının her zaman birbirini tutmadığı da alıģılmadık bir durum değildir. Bununla beraber, siyasal partilerin seçmenlerinin de Avrupa Birliği ne yönelik yaklaģımları, gerek onların sosyo-ekonomik özellikleriyle gerekse de destekledikleri siyasal partiye göre farklılıklar göstermektedir Türkiye de seçmenlere yönelik çalıģmalar yapılmakta ve farklı değiģkenler kullanılarak seçmen davranıģları analiz edilmeye çalıģılmaktadır. Bizim çalıģmamız Türkiye için önemli ve bir o kadar da tartıģmalı bir konu olan Avrupa Birliği üyeliği konusunda Türk seçmenin düģüncelerini ortaya koymayı hedeflemektedir.

ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖZET...i ABSTRACT...ii ÖNSÖZ...iii ĠÇĠNDEKĠLER...iv TABLOLAR...v GĠRĠġ...1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM 1. 1980 2007 Yılları Arasında Siyasal Partilerin Avrupa Birliği ne Yönelik YaklaĢımları... 5 1.1.1980-1991 Arası Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri...6 1.2.1991-2002 Yılları Arası (Koalisyon Hükümetleri Dönemi) Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri...7 1.3. 2002 Yılı Sonrası Siyasal Partilerin Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri ne BakıĢı...10 1.3.1. Adalet ve Kalkınma ve Avrupa Birliği...12 1.3.2. Cumhuriyet Halk ve Avrupa Birliği...15 1.3.3. Milliyetçi Hareket ve Avrupa Birliği...16 1.3.4. BarıĢ ve Demokrasi ve Avrupa Birliği...17 ĠKĠNCĠ BÖLÜM 2. 2007 Milletvekili Genel Seçimleri IĢığında Seçmenlerin Avrupa Birliği Algısı Üzerine Bir Alan ÇalıĢması...18 2.1. AraĢtırmanın Amacı ve Kapsamı...18 2.1.1. AraĢtırmanın Önemi...19 2.1.2. AraĢtırmanın Modeli...20 2.2. AraĢtırmanın Yöntemi...21 2.2.1. AraĢtırmanın Evreni ve Örneklemi...21 2.2.1.1. Örneklem Seçimi Sürecindeki AĢamalar...21 2.2.1.2. Evrene ve Örnekleme ĠliĢkin Ġstatistikî Bilgiler...22 2.2.2. Soru Formunun Hazırlanması...22 2.2.3. Saha ÇalıĢmaları ve Denetim...23 2.2.4. Deneklerin Sosyo-Ekonomik Özellikleri...23 2.2.4.1. Deneklerin Cinsiyeti...24 2.2.4.2. Deneklerin YaĢ Grupları...24 2.2.4.3. Deneklerin Eğitim Düzeyleri...25 2.2.4.4. Deneklerin Bölgelere Göre Dağılımı...25 2.3. AraĢtırma Bulgu ve Sonuçları...26 2.3.1. Avrupa Birliği ne Yönelik Genel Tutum ve Seçmen Profili ĠliĢkisi...26 2.3.1.1. Demografik Farklılıklar...26 2.3.1.2. Bölgesel Farklılıklar...45 2.3.2. Ġdeolojik, Siyasi ve Kültürel DuruĢ ile AB ne BakıĢ ĠliĢkisi...56 2.3.2.1. Oy Verilen Siyasal Partiye Göre Avrupa Birliği ne BakıĢ Açısı...56 SONUÇ...67 KAYNAKÇA...73

TABLOLAR Sayfa Tablo 1. Deneklerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı 24 Tablo 2. Deneklerin YaĢ Gruplarına Göre Dağılımı 24 Tablo 3- Deneklerin Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı 25 Tablo 4. YerleĢim Yeri Bazında Örneklem Dağılımı 25 Tablo 5. Deneklerin Bölgelere Göre Dağılımı 26 Tablo 6. Avrupa Birliği ne yönelik genel tutum 27 Tablo 7. Türkiye Avrupa Birliği ne ne zaman üye olabilir? 29 Tablo 8. Avrupa Birliği nasıl tanımlanıyor? 30 Tablo 9. Hangisi Avrupa Birliği ni en doğru Ģekilde tanımlamaktadır? 30 Tablo 10. Avrupa Birliği ne üye olabilmek için sahip olunan en büyük güç 31 Tablo 11. Türkiye nin AB ye üye olması konusunda en önemli engel 32 Tablo 12. Avrupa Birliği ne girme yolunda hangi haktan vazgeçilebilir? 33 Tablo 13. Avrupa Birliği uyum sürecinin etkileri 23 Tablo 14. Avrupa Birliği ne üye olunması durumunda baģka bir Avrupa 34 ülkesine göç eder misiniz? Tablo 15- Avrupa Birliği dıģında alternatif arayıģlarına gerek var mı? 35 Eğer varsa kimlerle? Tablo 16. Yerel ve genel seçimlerde politik tercihler 36 Tablo 17. En Çok Beğenilen Siyasal Parti 37 Tablo 18. Desteklenen Siyasi Partinin Avrupa Birliği ne yönelik politikaları38 Tablo 19. Desteklenen siyasal partinin Avrupa Birliği politikaları o partiye oy vermede ne oranda etkili? 39 Tablo 20. Avrupa Birliği ne yönelik olumlu politikaları olan partiye oy verir misiniz 39 Tablo 21. Türkiye Avrupa Birliği ne üye olursa türban/baģörtüsü sorunu çözülür mü? 40 Tablo 22 Avrupa Birliği ne Yönelik Tutum 41 Tablo 23. Yabancılara mülk satıģı hakkındaki düģünceler 41 Tablo 24. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki olayları nasıl tanımlıyorsunuz? 42 Tablo 25. Etnik grupların kendi dillerini öğrenmesi, konuģması ve yayın yapması serbest olmalıdır fikrine katılıyor musunuz? 43 Tablo 26. Herhangi bir siyasal partinin mahkeme kararıyla kapatılmasını doğru buluyor musunuz? 44 Tablo 27. DTP nin mahkeme kararıyla kapatılması hakkında ne düģünüyorsunuz? 44 Tablo 28. Türkiye nin Güneydoğu Sorunu nasıl çözülebilir? 45 Tablo 29. Türkiye nin Avrupa Birliği ne girmesi konusunda ne düģünüyorsunuz? 46 Tablo 30. Avrupa Birliği nasıl tanımlanıyor? 47 Tablo 31. Türkiye nin AB ye tam üye olması konusunda en büyük engel nedir? 48 Tablo 32. Avrupa Birliği uyum sürecinin etkisi en fazla hangisine olmuģtur? 49 Tablo 33.Türkiye Avrupa Birliği ne tam üye olduğunda baģka bir Avrupa ülkesine göç etmeyi düģünür müsünüz? 50

Tablo 34. Seçimlerde oyunuzu politik olarak hangi tarafa yakın olan partiye verirsiniz? 51 Tablo 35. En çok hangi siyasal partiyi beğeniyorsunuz? 52 Tablo 36. AĢağıdakilerden hangisi size en yakındır? 53 Tablo 37. Devlet kurumlarında görevli kamu personeline getirilmiģ baģörtüsü/türban yasağını nasıl değerlendiriyorsunuz? 53 Tablo 38. Güneydoğu sorununu nasıl tanımlıyorsunuz? 54 Tablo 39. Herhangi bir siyasi partinin mahkeme kararıyla kapatılmasını nasıl buluyorsunuz? 54 Tablo 40. DTP nin kapatılması hakkında ne düģünüyorsunuz? 55 Tablo 41. Güneydoğu sorunu nasıl çözülebilir? 56 Tablo 42. Avrupa Birliği ne yönelik genel tutum 57 Tablo 43. Türkiye nin AB ye tam üye olması konusunda en büyük engel nedir? 59 Tablo 44. Avrupa Birliği uyum sürecinin Türkiye ye etkisi en fazla hangisinde olmuģtur? 60 Tablo 45. Türkiye AB ye tam üye olduğunda baģka bir Avrupa ülkesine göç etmeyi düģünür müsünüz? 61 Tablo 46. Daha önce oy vermediğiniz ancak Avrupa Birliği ne yönelik olumlu yaklaģımlarını beğendiğiniz bir partiye oy verir misiniz? 61 Tablo 47. Desteklenen siyasal partinin beğenilme nedeni 62 Tablo 48. Sizce Türkiye nin karģı karģıya olduğu en önemli iki sorun nedir?63 Tablo 49. Türkiye nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaģananları nasıl tanımlarsınız? 64 Tablo 50. Türkiye de etnik grupların kendi dillerini konuģması, öğrenmesi ve yayın yapmasına katılıyor musunuz? 64 Tablo 51. Herhangi bir siyasal partinin mahkeme kararıyla kapatılmasını doğru mu yanlıģ mı buluyorsunuz? 65 Tablo 52. DTP nin kapatılma davası ile ilgili ne düģünüyorsunuz? 65 Tablo 53. Sizce Türkiye nin Güneydoğu sorunu nasıl çözülebilir? 66 GĠRĠġ Demokrasi bir yönetim biçimi olarak, insanlığın günümüze kadar geçirmiģ olduğu toplumsal ve ekonomik süreçlere bağlı olarak geliģme göstermiģtir. Ġlk çağlarda köle yığını üzerine kurulu demokrasiden 1, günümüzde ulusal egemenlik, siyasal eģitlik ve çoğunluk ilkeleri üzerine 2 kurulan demokratik rejimlere geçilmiģtir. Demokrasi günümüzün en önemli ideolojisi haline gelmiģ, dünya üzerinde hemen hemen her rejim demokratik olduğunu iddia etmeye baģlamıģtır. 3 Demokrasi, farklı ideolojileri ve farklı kimlikleri temsil eden partiler arasından özgürce bir tercih yapılmasını mümkün kılar. Farklı düģünce sistemlerine, farklı sosyo- 1 Murat Sarıca, 100 Soruda Siyasi DüĢünce Tarihi, 2.bs., Ġstanbul, Gerçek Yayınevi, 1977, s.10. 2 A. Ranney, Governing: An Introduction to Political Science, USA, Prentice Hall Inc., 1993, p.100. 3 M.J.Skidmore, Ideologies,Politics in Action, 2.Edition, USA, Harcourt Brace College Publisher, 1993,p. 13-15.

kültürel özelliklere sahip bireylerin farklı tercihlerde bulunmaları doğaldır. Siyasi davranıģın en yaygın ve ölçülebilir biçimi olan oy verme davranıģına yönelik olarak yapılan örneklem araģtırmaları ve istatistikî analizlerin amacı da seçmenin tercihlerini Ģekillendiren etkenleri ortaya koymaya çalıģmaktadır. Seçmeni tanımak, beklentilerini/kaygılarını öğrenmek ve bu doğrultuda politikalar üretebilmek, partiler için seçimi kazanmanın anahtarı olarak görülmektedir. Demokratik siyasi rejimlerin hâkim olduğu toplumlarda halk, farklı seçenekler arasından tercihler yaparak siyasi iktidarı ya da diğer bir ifadeyle kendilerini yönetecek kiģileri seçerler. Seçim kararının kendisi basit bir karar gibi görülürken, seçim tercihini belirleyen birçok bağımsız değiģken bulunmaktadır. Bunlar, kiģisel özelliklerden grup baskılarına, aile ve siyasal geçmiģten ekonomik koģullara, parti taraftarlığından aday imajlarına kadar uzanan geniģ bir yelpazeye sahiptir. Türkiye de seçmenlere yönelik çalıģmalar yapılmakta ve farklı değiģkenler kullanılarak seçmen davranıģları analiz edilmeye çalıģılmaktadır. Bizim çalıģmamız Türkiye için önemli ve bir o kadar da tartıģmalı bir konu olan Avrupa Birliği üyeliği konusunda Türk seçmenin düģüncelerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Türk insanının Avrupa Birliği konusunda farklı düģüncelere sahip oldukları bir gerçektir. Özellikle, Türkiye deki muhafazakâr kesimlerle, ulusal kaygıları ağır basan kesimler arasında bu anlamda çok ciddi farklar olacağı muhakkaktır. Bu farklılık, etnik kimliğe dayalı politikalar üretmeye çalıģan partilerde ve bu partilerin seçmenlerinde daha keskindir. Türkiye ile o zamanki adıyla AET nin iliģkileri, Türkiye nin üyelik için baģvurduğu tarih olan 1959 yılında baģlamıģtır. BaĢlangıç itibariyle siyasi beklentiler ön planda olmasına rağmen süreç içerisinde ekonomik beklentiler de öne çıkmıģtır. 1970 li yıllarda ülke içerisinde yaģanan terör ve ekonomik problemler sebebiyle Avrupa Birliği ne üyelik yönünde fazla bir çalıģma yapılamamıģtır. 1980 yılında yapılan Askeri Darbe sonucunda iliģkiler daha da olumsuz bir hal almıģtır. 1983 yılında demokratik hayata tekrar dönüģle birlikte Türkiye Avrupa Birliği iliģkilerinde bir hareketlenme yaģanmaya baģlamıģtır. Türkiye nin Avrupa Birliği ile iliģkileri bu dönemden itibaren daha planlı ve programlı bir Ģekilde devam etmiģtir. 1987 yılında yapılan tam üyelik baģvurusu iliģkileri farklı bir boyuta taģımıģtır. Bunun nedeni, tam üyelik baģvurusunun yapılmasıyla birlikte Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerinin artık geri dönülmez bir yola girmesi ve bu yolda her iki tarafın da karģılıklı olarak yükümlülüklerini yerine getirme amacıyla çalıģmalarına baģlamalarıydı. Turgut Özal öncülüğündeki Anavatan nin 1987 yılında tam üyelik için baģvurmasının ardından, Türkiye-Avrupa Birliği

iliģkileri artan bir Ģekilde geliģmiģtir. ĠliĢkiler, Hükümet ve kamuoyu nezdinde bazı dönemlerde bir heyecan dalgasıyla birlikte gündemi fazlasıyla meģgul etmiģ, bazen de hiç gündemde olmamıģtır. Bu biraz da ülkenin konjonktürel yapısıyla alakalı olmuģtur. Bu tarihten sonra gelen her Hükümet muhalefetteyken Avrupa Birliği ile ilgili söylediklerini bir kenara bırakarak iliģkileri daha üst bir noktaya getirmek için çalıģmalara baģlamıģtır. 1990 lı yıllardan itibaren ise, dıģ siyaset çoğunlukla Avrupa Birliği ile iliģkiler üzerinden yapılmıģtır. Muhalefette olan bir parti Avrupa Birliği ile iliģkiler bağlamında iktidarı taviz vermek ya da beceriksizlikle suçlarken, kendisi iktidara geldiğinde benzer politikalar izlemeye devam etmiģtir. 2000 li yıllardan itibaren Adalet ve Kalkınma nin iktidara gelmesiyle Türkiye Avrupa Birliği iliģkileri bir ivme kazanmıģtır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin Avrupa Birliği ile iliģkilerini değerlendirdiğimizde özellikle siyasi kriterlerin yerine getirilmesinde zorlanıldığı görülmüģtür. Diğer kriterler süreç içerisinde yerine getirilmiģ olmasına rağmen siyasi kriterler konusunda her iki taraf da ısrarcı olmuģtur. Bu durumda Avrupa Birliği nin de Türkiye ye karģı çok samimi olmadığı da bir gerçektir. Türkiye ve Avrupa Birliği iliģkileri, önceden belirlenmiģ ve zorunlu olarak geçilmesi gereken evrelerden oluģan bir süreç Ģeklinde düģünülemez. Aksine bu iliģkiler, zaman içinde baģkalaģan taraflar arasında, baģlangıçta öngörülemeyen sorunlarla giderek karmaģıklaģan bir süreç olmuģtur. Bu nedenle süreç, basit bir biçimde bir ülkenin bir birliğe katılım süreci olarak değerlendirilemeyecek bir etkileģimdir. Bu yüzden zaman geçtikçe iliģkilerin niteliği değiģmiģ, buna paralel olarak tarihi, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda tartıģılan konular birbirine eklemlenerek büyümüģ ve son derece geniģ kapsamlı bir sorunsal oluģmuģtur. Bunun yanı sıra Türkiye içerisinde Avrupa Birliği ile yürütülen iliģkiler konusunda ortak bir kamuoyu da yaratılamamıģ ve iliģkiler istenilen düzeye ulaģamamıģtır. Türkiye nin Avrupa Birliği ne katılım süreci, herhangi bir aday ülkenin Avrupa Birliği ne üyelik sürecinin bir benzeri ya da tekrarı olmaktan çok uzaktır. ÇalıĢmamızın temel argümanı, Türkiye de siyasal partilerin ve seçmenlerin Avrupa Birliği ne yönelik olarak ilkesel anlamda bir politikaları olmadığı, daha ziyade ülke içerisindeki konjonktüre göre hareket ettikleridir. Bununla birlikte, hem siyasal partiler için hem de seçmenleri için baģka bazı incelemeler de yapılmıģtır. Siyasal partilerin Avrupa Birliği ne olan yaklaģımları, karģılaģtırmalı olarak incelenmiģtir. Ayrıca, siyasal partilerin bu yaklaģımlarını etkileyen faktörler ortaya çıkartılmaya çalıģılmıģtır. Alan araģtırmamızda

seçmenler ve destekledikleri siyasal partilerle ilgili olarak araģtırma yaptığımız konu baģlıkları Ģöyledir; a)avrupa Birliği ne Yönelik Genel Tutum b)avrupa Birliği ne Yönelik Tutum ile Seçmen Profili Arasındaki ĠliĢki c)ġdeolojik, Siyasi ve Kültürel DuruĢ ile Avrupa Birliği ne BakıĢ Açısı Arasındaki ĠliĢki d)avrupa Birliği üyeliğinin Güneydoğu Sorunu nun Çözümüne Etkisi Alan araģtırmamız, kantitatif araģtırma tekniklerinden yüz yüze anket görüģmeleri yapılarak gerçekleģtirilmiģtir. 18 yaģ ve üstü Türkiye kır/kent nüfusunu temsil eden 2,000 birimlik örnek kitle üzerinde 18 ilde gerçekleģtirilmiģtir. Türkiye de Avrupa Birliği ile ilgili yapılan çalıģmaların kapsamını daha ziyade Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerini tarihsel bir süreç içerisinde inceleyen çalıģmalar oluģturmaktadır. Bu çalıģmalarda, taraflar arasında ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlar ön plana çıkartılarak sorunlu noktalar analiz edilmeye çalıģılmıģ ve daha çok Türkiye nin üyelik sürecinde karģılaģtığı sorunlar incelenmiģtir. Fakat Türkiye de Siyasal Partilerin ve seçmenlerin, Avrupa Birliği ne yönelik politikalarını etkileyen unsurlar üzerine yapılan akademik çalıģmalar oldukça az sayıdadır. Bu nedenle tezimiz, Türk Siyasal Partilerinin ve seçmenlerinin Avrupa Birliği ne bakıģ açılarını ve bunu etkileyen unsurları ortaya çıkarması açısından önem arz etmektedir.

1. 1980 2007 YILLARI ARASINDA SĠYASAL PARTĠLERĠN AVRUPA BĠRLĠĞĠ NE YÖNELĠK YAKLAġIMLARI Parlamenter demokrasilerde siyasal partiler, devletin iç ve dıģ politikasının belirlenmesinde önemli roller üstlenmektedirler. KuĢkusuz Türkiye de de siyasal partiler, Türk siyasal hayatinin en önemli aktörleri olarak, Türk dıģ politikasının Ģekillenmesinde önemli roller yüklenmektedirler. 1959 yılında baģlayan Avrupa Birliği süreci, Türkiye nin genel anlamda BatılılaĢma ve AvrupalılaĢma hedefine ulaģabilme yolundaki en önemli aģamalardan birisi olarak, Aralık 1999 daki Helsinki zirvesinde aday ülke statüsünün verilmesi ve Ekim 2005 te de müzakere sürecinin baģlamasıyla birlikte son aģamaya geçilmiģ görünmektedir. Bu doğrultuda, siyasal partilerin Türkiye Avrupa Birliği 4 iliģkilerine yaklaģımları hem Türk dıģ politikası, hem de bunun iç politikada ki yansımaları bakımından büyük önem arz etmektedir. Türkiye nin Avrupa Birliği ne üye olabilmek amacıyla gerçekleģtirdiği ekonomik, sosyal ve siyasal reformlar siyasal partiler aracılığıyla olmaktadır ve bu reformlar da toplumun farklı kesimleri tarafından değiģik Ģekillerde yorumlanmaktadır. Türkiye nin Avrupa Birliği ile iliģkileri bağlamında, tam üyelik baģvurusundan bu yana istikrarlı bir politika yürütüldüğünü söylemek zordur. Ülke içerisinde yaģanan bir takım sıkıntılardan dolayı Türkiye de siyasal partilerin kısa ömürlü olması, Avrupa Birliği ile iliģkiler doğrultusunda istikrarlı bir politika çizgisi yakalamalarını da güçleģtirmektedir. Siyasal partiler, iktidar ya da muhalefetteki konumlarına göre, Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerinde farklı yaklaģımlarda bulunmaktadırlar. Bu doğrultuda, iktidarda bulunan siyasal parti ya da partiler, Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerinde daha yapıcı bir politika izleme gereği duyarken, muhalefette bulunan siyasal partiler Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerine daha eleģtirisel yaklaģmaktadırlar. Ġktidarda bulunan partilerin konuya ideolojik yaklaģımları biraz daha arka planda kalabilmektedir. 4 Bu çalıģmada özel bir vurgu gerekmedikçe Avrupa Birliği (AB) ismi, Birliğin farklı dönemleri Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Avrupa Topluluğu (AT) için de kullanılacaktır.

1.1. 1980-1991 Arası Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri Anavatan nin toplam 8 yıllık iktidarı döneminde AB ye tam üyelik müracaatı yapılmakla beraber Türkiye-AB iliģkileri açısından ciddi bir yol alındığını söylemek zordur. Anavatan nin iktidara geldiği 1983 yılı itibariyle; Askeri Yönetim zamanında alınan siyasal partilerin kapatılması kararları, idam cezaları, siyasi yasaklar gibi kararlar ve de AB nin sürekli vurguladığı azınlık hakları, insan hakları, demokratikleģme gibi konular nedeniyle Türkiye-AB iliģkileri donmuģ ve askıya alınmıģ bir haldeydi. Yani askeri yönetim tarafından 1983 te iktidara gelen Anavatan ne problemli bir süreç devredilmiģti. Bununla birlikte 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında hemen hemen her kesimden insanlar, ülke içerisinde yaģanılan huzursuzlukların çözüme kavuģması için Avrupa Birliği ni en önemli araç olarak görmüģlerdi. Gerek ihtilâli gerçekleģtiren Askeri Yönetim, gerekse de diğer siyasi gruplar hareketlerini meģru bir zemine oturtabilmek için Avrupa Birliği ile iliģkilere özel bir önem vermiģlerdir. Yapılan ilk seçimlerde iktidara gelen Anavatan iktidarı döneminde, özellikle ülke içerisindeki demokratik kurumların sağlıklı bir Ģekilde çalıģabilmesini sağlamak için Avrupa Birliği ile iliģkiler geliģtirilmeye çalıģılmıģtır. Bununla birlikte Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan karģısında eģit koģullarda hareket sahası bulabilmek için de Avrupa Birliği ne üyelik gerekliydi. Bu doğrultuda çalıģan ve kamuoyundan yeterli desteği alan Hükümet 1987 yılında tam üyelik baģvurusunda bulunmuģtur. Tam üyelik müracaatı, ekonomik ve siyasal geliģmelerin, hedeflenen ve uygulanmakta olan politikaların mantıksal bir uzantısı ve gereğiydi. Türkiye nin ekonomi alanında, serbest piyasaya dönük politika ve uygulamalara sağlam ve güvenli bir Ģekilde devam edebilmesi için, Avrupa Topluluğu pazarında kendisine bir yer bulması, artık zorunluluk haline gelmiģti. Türkiye nin tam olarak hazır olmadan ve gerekli düzenlemeleri de yapmadan gerçekleģtirmiģ olduğu bu baģvuru, Avrupa Birliği tarafından uygun bulunmamıģtır. Tam üyelik baģvurusunun reddedilmesinden sonra önerilen Gümrük Birliği konusu baģlangıçta çok soğuk karģılanarak, tam üyelik gerçekleģmeden bu yönde bir geliģme riskli bulunmuģtur. Fakat AB ile iliģkiler konusunda baģka bir yol bulunamaması sebebiyle Gümrük Birliği doğrultusunda hareket edilmeye çalıģılmıģtır. Ancak bu dönemde, Avrupa Parlamentosu tarafından önerilen konularda ciddi

bir çalıģma yapıldığını ya da süreçte bir yol alındığını söylememiz güçtür.(tekeli ve Ġlkin,2000) Muhalefet partileri baģlangıçta Hükümet e destek vermekle beraber, tam üyelik müracaatının reddedilmesinden sonra biraz da muhalefet etme gereğince Hükümet e ciddi anlamda eleģtiriler getirmiģlerdir. Muhalefetin baģlangıçta Hükümet e vermiģ olduğu desteğin en önemli sebeplerinden birisi, siyasete yasaklı olan liderlerinin düzgün bir Ģekilde iģleyecek demokratik mekanizmalar sayesinde tekrar siyaset yapabilecek olmasıydı. Bu konuda da Avrupa Birliği bir itici güç olarak görülmüģtür. Ayrıca Avrupa Birliği nden sağlanacak ekonomik destek Avrupa Birliği ile iliģkilerin geliģtirilmesi için bir baģka sebepti. Kısaca, 1980-1991 yılları arasında ülke içerisinde faaliyet gösteren siyasi grupların Avrupa Birliği konusunda farklı beklentileri olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa Birliği ne tam üyelik bağlamında kamuoyunda ve siyasal partilerde ortak bir bakıģ açısı olmakla birlikte, hedeflenen sonuçlar anlamında farklılıklar vardı. Gerek Hükümet, gerekse de muhalefet Türkiye nin Avrupa Birliği ile iliģkilerini genellikle siyasi rant sağlama amacıyla değerlendirmiģlerdir. Yürütülen politikaların ilkesel olmaktan uzak olduğunu söyleyebiliriz. Daha ziyade siyasal partilerin, ülkenin içinde bulunduğu konjonktüre dayalı bir politika yürüttüklerini söylemek mümkündür. 1.2. 1991-2002 Yılları Arası (Koalisyon Hükümetleri Dönemi) Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri 1983 yılından beri Anavatan tarafından tek baģına yönetilen Türkiye, 20 Ekim 1991 yılında yapılan Genel Seçimler sonucunda 3 Kasım 2002 yılına kadar devam eden bir süreçte koalisyon partileri tarafından yönetilmiģtir. Süreçte; Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit in BaĢbakanlığında 9 tane hükümet kurulmuģtur. 1991-2003 yılları arasında Türkiye, koalisyon hükümetleri tarafından yönetilmiģtir. Koalisyonu oluģturan partilerin kendi içlerinde yaģadıkları fikir ayrılıklarının yanı sıra, Avrupa Birliği nin ve özellikle Avrupa Parlamentosunun Türkiye ye karģı olumsuz yaklaģımı Hükümetlerin Avrupa Birliği ne yönelik politikalarını zorlaģtırmıģtır. Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki iliģkiler, özellikle Soğuk SavaĢ dönemi sonrasında, yani 1990 lı yıllardan

itibaren zayıflamaya baģlamıģtır (Larrabee,1997). 1990 lı yıllardan itibaren Türkiye nin stratejik öneminin zayıflamıģ olması bu duruma sebep olan en önemli etkenlerden birisi olmuģtur. Her ne kadar iki taraf arasında 1 Ocak 1996 tarihi itibarıyla Gümrük Birliği sürecinin tamamlanmıģ olmasıyla önemli bir aģama kaydedilmiģ olsa da, Türkiye ve Avrupa Birliği, siyasi, stratejik ve güvenlikle ilgili konularda birbirine karģı Ģüpheyle yaklaģmıģlardır. Bu Ģüpheciliğin temelinde yatan bir baģka neden de, iki tarafın sahip olduğu dıģ politika anlayıģının farklı temellere dayanmasıdır. AB, Avrupa hinterlandında idealist uluslararası iliģkiler felsefesine (Arı, 2002) dayalı bir Güvenlik Toplumu kurmaya çalıģırken; Türkiye, Avrasya hinterlandında realist uluslararası iliģkiler felsefesine dayalı bir Güvenlik Devleti kurmaya çalıģmıģtır. AB, Avrupa ve çevresindeki bölgelerde demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, piyasa ekonomisi, çoğulcu kültürel ve sosyal düzen gibi değerler üzerine kurulmuģ bir güvenlik sistemine dayalı bir Avrupa Birliği oluģturmayı amaçlamıģtır. Türkiye ise, kendi içinde ve Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Akdeniz bölgelerinde, askeri mücadele, güçlü ve etkin devlet, istikrarlı ve üniter devlet-toplum düzeni gibi değerler üzerine oturmuģ bir ulusal ve uluslararası güvenlik ortamı oluģturmayı hedeflemiģti. Türkiye nin 1990 lı yıllarda yürüttüğü dıģ politika kendisini ABD ve Ġngiltere ye yaklaģtırırken, Avrupa Birliği nin önemli aktörleri olan Fransa ve Almanya dan uzaklaģtırmıģtır (Gözen,2006). Türkiye ile Avrupa Birliği arasında bu dönemde birçok konuda fikir ayrılığı yaģanmıģ ve bu durum iliģkileri olumsuz etkilemiģtir. 5 1990 lı yılların sonundan itibaren gerek Türkiye içerisinde, gerekse Avrupa Birliği içerisinde yaģanan bir takım geliģmeler ve karģılıklı olarak atılan olumlu adımlar sonucunda, Türkiye-Avrupa Birliği iliģkileri tekrar geliģme sürecine girmiģtir. Ülke içerisinde reformlara ağırlık verilmiģ, ilk olarak 1982 Anayasası nda önemli değiģiklikler yapılmıģtır. Bu çabalar, BaĢbakan Bülent Ecevit in baģında olduğu DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti döneminde baģlamıģ; 3 Kasım 2002 genel seçimleriyle iktidara gelen Adalet ve Kalkınma (AKP) hükümeti tarafından da devam ettirilmiģtir. Türkiye deki siyasal partilerin büyük bir kısmının, Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği ne tam üyelik konularında olumlu bir bakıģ açısı içerisinde olduklarını söylememiz 5 Örneğin; Türkiye, Kıbrıs ta 1974 te kurulan statükoyu devam ettirmeye çalıģırken, AB ise Adayı bütünleģtirmeyi amaçlamıģtır. Türkiye, Yunanistan la arasındaki sorunların ikili diyalogla çözülmesi gerektiğini savunurken, Yunanistan ve AB, bu sorunların uluslararası hukuk organlarına götürülerek çözülmesini savunmuģlardır; Almanya ve Fransa gibi AB üyesi ülkeler ve Avrupa Parlamentosu, Türkiye nin askeri operasyonlara katılmasını ve Milli Güvenlik Kurulu kararlarını eleģtirmiģlerdir. AB tarafının Türkiye nin Kopenhag Kriterleri doğrultusunda reformlar yapması konusundaki taleplerine rağmen, Türkiye bu yönde adım atmaktan kaçınmıģtır.

mümkündür. Olumlu bir bakıģ açısı olmakla beraber, Avrupa Birliği ne tam üyelik sürecinde Türkiye nin diğer ülkelerden farklı bir muameleye tutulmaması ve onurlu bir Ģekilde Avrupa Birliği ne katılımı yönünde bir beklenti de vardı. Gümrük Birliği Türkiye nin Avrupa Birliği ne tam üye olarak katılımı için araç olarak görülmüģtür. Ancak ülke içerisinde özellikle de mevcut hükümet, Gümrük Birliği konusunu o kadar abartılı bir Ģekilde kullanmıģtır ki, bir noktadan sonra tamamen iç politikada avantaj sağlama amacı daha fazla ön plana çıkmıģtır. Ülkemizdeki siyasal partilerin Avrupa Birliği ile iliģkileri sürekli olarak iç politikayla izdüģümlü olarak sürdürmeye çalıģmaları Birlik ile iliģkilerde de sıkıntı yaratmıģtır. Siyasal partilerin iktidarda ve muhalefette iken Avrupa Birliği ne karģı istikrarlı bir politika yürütememeleri ülkenin de bu anlamda istikrarlı bir politikaya sahip olmasını engellemiģtir. Bu dönemde dikkat çeken bir baģka nokta da Avrupa Birliği ne karģı olduklarını her fırsatta beyan eden bazı siyasi grupların, ülke içerisinde daralan hareket alanlarını geniģletebilmek için, Avrupa Birliği ne bakıģ açılarının değiģmesidir. Avrupa Birliği bu konudaki sıkıntılarını gidermek için bir adres olarak görülmeye baģlanmıģtır. Son olarak da bu dönemde sık sık gündeme gelen Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu, Ermenistan sorunu gibi bazı konular bu tarihten itibaren Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerini yönlendiren, hatta sürekli sorun çıkmasına sebep olan temel konular haline gelmiģtir. 1.3. 2002 Yılı Sonrası Siyasal Partilerin Türkiye-Avrupa Birliği ĠliĢkileri ne BakıĢı 2001 yılında Fazilet nin kapatılmasından sonra partinin devamı niteliğinde Saadet kurulmuģ ancak Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç ın baģını çektiği yenilikçiler olarak adlandırılan grup Saadet ne katılmamıģtır. Yenilikçi gruptan 55 milletvekili Adalet ve Kalkınma nin kuruluģunda yer almıģtır. 3 Kasım 2002 yılında yapılan seçimler sonucunda Adalet ve Kalkınma (AKP) tek baģına iktidar olmuģtur. AKP nin Genel BaĢkanı Recep Tayyip Erdoğan olmasına rağmen,

kendisinin siyasi yasaklı olması nedeniyle hükümeti kurma görevi Abdullah Gül e verilmiģ ve BaĢbakanlık koltuğuna Abdullah Gül oturmuģtur. 3 Kasım 2002 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma nin almıģ olduğu baģarılı neticede özellikle bir önceki Hükümet döneminde yaģanılan ekonomik sorunlar ve siyasal istikrarsızlık kadar, genel olarak 28 ġubat Süreci olarak bilinen ve 1995 sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri nin siyasal sürece yoğun bir biçimde müdahale etmesinin önemli bir payı olmuģtur. Ayrıca, Siyasal Partilerin Avrupa Birliği ne olan yaklaģımlarının 3 Kasım 2002 yılında yapılan seçimlerde tek baģına belirleyici bir rol oynadığını söylemek pek mümkün değildir. 57. Hükümet döneminde Avrupa Birliği konusunda en yoğun çabayı gösteren parti olan Anavatan % 5,1 oy almıģ, en sert muhalefet eden parti olan MHP ise % 8,3 oy almıģtır. Türkiye de yapılan kamuoyu araģtırmalarında toplumun Avrupa Birliği ne tam üyelik beklentisi 2000 li yılların baģında düģme eğilimi göstermekle beraber %50 ler civarındaydı. AB yi reddeden kitlenin bütün olarak MHP ye ya da diğer radikal partilere yönelmediği 3 Kasım 2002 seçimlerinde çok net olarak ortaya çıkmıģtır. Seçmenler, özellikle ekonomik çıkarları doğrultusunda kendisine en fazla fayda getirecek adayları ya da partiyi desteklemiģlerdir. Türk seçmeninin seçimlerdeki önceliğinin, özellikle ekonomik olarak kendisini rahatlatacak politikalara sahip partileri iktidara getirmek ve istikrarlı bir siyasi yapı yaratmak yönünde olduğu söylenebilir. Türk seçmeni bu seçimlerde, daha önce bahsi geçen ve seçmen davranıģlarını açıklayan modellerden ekonomik yaklaģım modeline yakın bir tavır sergilemiģtir. 6 Türkiye de uzun süren koalisyon hükümetleri dönemi sonunda AKP nin tek baģına iktidar olması ve toplumun geniģ bir kesimini içine alacak Ģekildeki söylemleri kamuoyu tarafından memnuniyetle karģılanmıģtır. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan seçimleri de kazanan AKP yine tek baģına hükümeti kurmuģtur. 3 Kasım 2002 yılında yapılan seçimlerde AKP ile birlikte CHP parlamentoda temsil edilebilme hakkını kazanmıģtır. 7 22 Temmuz 2007 yılında yapılan seçimlerde de AKP ve CHP ile birlikte MHP ve bağımsızlar tarafından 6 Özbudun a göre 2002 seçimleri ülkemizde son yıllarda siyasal yaģamda öne çıkan bazı öğeleri göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Siyasal ayrıģmalar batı demokrasilerinden farklı bir Ģekilde sınıfsal temelli olmayıp daha ziyade kültürel nedenlere dayanmaktadır. Seçmenler, 2002 seçimlerinde oy kullanırken ekonomik faktörlerin yanı sıra kendi kimlikleriyle özdeģleģtirdiği partiler yönünde oy verme eğilimi sergilemiģlerdir. Batılı ülkelerdeki sağ-sol ayrımı yerine ülkemizde seçmenler kimliklerini tanımlama biçimi 2002 seçimlerinde parlamentodaki temsil dağılımına yansımıģtır. Daha fazla bilgi için bkz: Ergun Özbudun, 2002 seçimleri ıģığında Türk siyasetinde eğilimler, Türkiye bilimler akademisi, akademi forumu 22, Ankara, Tübitak matbaası 2004. 7 http://www.ysk.gov.tr/ysk/docs/2002milletvekilisecimi/turkiye/milletvekilisayisi.pdf (EriĢim:2 ġubat 2010)

oluģturulan DTP Mecliste temsil edilebilme hakkı kazanmıģlardır. 8 ġimdi sırasıyla bu dört partinin Avrupa Birliği ne yönelik politikaları ve yaklaģımları kısaca incelenecektir. 1.3.1. Adalet ve Kalkınma ve Avrupa Birliği Adalet ve Kalkınma iktidara gelmeden önce zaman zaman Avrupa Birliği uyum yasaları ile ilgili düzenlemelere muhalefet etmesine rağmen, 3 Kasım 2002 de yapılan seçimlerden sonra iktidara gelmeleriyle birlikte, önceki hükümetlerden daha kararlı ve radikal bir Ģekilde Avrupa Birliği ile iliģkileri geliģtirme çabası içine girmiģtir. Bunun iģaretleri 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi hazırlanan Adalet ve Kalkınma nin Seçim Bildirgesinde görülebilir. Bildirgede Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliği ile ilgili Ģu ifadeler kullanılmıģtır: Partimiz, ülkemizin Avrupa Birliği ne tam üyeliğini, modernleģme sürecimizin doğal sonucu olarak görmektedir. Avrupa Birliği kriterlerinin ekonomik ve siyasi hükümlerinin hayata geçirilmesi, devlet ve toplum olarak birlikte çağdaģlaģmamız yönünde atılacak önemli bir adımdır. Bu kriterlerin, Avrupa Birliği üyeliğinden bağımsız olarak düģünüldüğünde bile hayata geçirilmesi kaçınılmazdır. Avrupa ile bütünleģmemize karģı çıkan çevrelerin, milli egemenlik, milli güvenlik, milli çıkar, milli ve yerel kültür konularındaki ideolojik yaklaģımları, Kopenhag Kriterlerinin hayata geçirilmesini geciktirmektedir 9 Seçim bildirgesinde görüldüğü üzere, Avrupa Birliği çağdaģlaģmanın önemli bir unsuru olarak görülmekte, Avrupa Birliği nin Türkiye den yerine getirmesini istediği kriterlerin, Avrupa Birliği üyeliği amaç olsun olmasın yerine getirilmesi gerektiği vurgulanmıģtır. Ayrıca bireysel katılım ve haklara vurgu yapılıp Avrupa Birliği ne üyelik yolunda bu konudaki sıkıntıların da giderileceği belirtilmiģtir. 23 Kasım 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi nde okunan Hükümet programında da benzer ifadeler kullanılmıģtır. 10 Hükümet programında Avrupa Birliği ile ilgili Ģu ifadelere yer verilmiģtir: 8 http://www.ysk.gov.tr/ysk/docs/2007milletvekilisecimi/turkiye/milletvekilisayisi.pdf (EriĢim:12 Mart 2010) 9 http://www.belgenet.com/secim/bildirge/akp2002-1.html (EriĢim:1 Mayıs 2010) 10 58.Hükümet Recep Tayyip Erdoğan ın siyasi yasaklı olması sebebiyle Abdullah Gül tarafından kurulmuģ ve 18-11-2002/14-03-2003 tarihleri arasında görev yapmıģtır.

Avrupa Birliğine tam üyelik, ekonomik ve demokratik geliģimin sağlanması bakımından öncelikli hedefimizdir. Öte yandan, Avrupa Birliğinin sunduğu ekonomik ve demokratik standartlar, yasal ve kurumsal düzenlemeler, tam üyelik Ģartına bağlı olmaksızın desteklenecektir. Türkiye'nin gerek coğrafî gerekse tarihî açıdan Avrupa ile yakın iliģkileri bulunmaktadır. Avrupa ülkeleriyle iliģkiler Türkiye nin dıģ politika gündeminde en üst sıralarda yer almaya bundan sonra da devam edecektir. Türkiye nin Avrupa Birliği ne tam üyeliği hükümetimizin hedeflerinin baģında gelmektedir. Bu amaçla, Türkiye nin adaylığının geniģleme sürecinde geri çevrilemez bir niteliğe sahip olduğunun tescil edilmesini teminen, katılım müzakerelerinin baģlatılmasına çalıģılacaktır. Hükümetimiz, Kopenhag kriterlerini tam olarak yerine getirmek konusunda kararlıdır. Türkiye nin, Avrupa Birliği ailesi içerisindeki hak ettiği yeri en kısa zamanda almasının iki tarafa getireceği kazanımların yanı sıra, Avrupa kıtasının ötesinde barıģ, istikrar ve güvenlik yönlerinden olumlu sonuçlar doğuracağı kuģkusuzdur. Bu çerçevede, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gerçekleģtirilmiģ olan uyum yasalarının güçlendirilmesi ve mevzuatımızın temel hak ve özgürlükler açısından bir bütün olarak geliģtirilmesi sağlanacaktır. 11 Hükümet programında da seçim bildirgesinde olduğu gibi Avrupa Birliği ne üyeliğin parti olarak, öncelikli hedefleri olduğu belirtilmiģtir. Ekonomik ve demokratik standartlar düzenlenerek katılım müzakerelerinin en kısa zamanda baģlamasına çalıģılacağı ifade edilmiģtir. Ayrıca, ülke içerisinde yapılması gereken ekonomik ve demokratik düzenlemelerinin, tam üyelik Ģartına bağlı kalınmaksızın yerine getirilmesinin gerekliliği vurgulanmıģtır. Türkiye nin Avrupa Birliği ile iliģkilerinde en önemli adımlardan birisi, Adalet ve Kalkınma (AKP) Hükümetleri döneminde atılmıģtır. Milli GörüĢ kökenli milletvekillerinin ağırlıkta olmasına rağmen bu hükümetler, kısmen ülke içerisinde kendilerini kısıtlayan siyasi alanı, Avrupa nın demokrasi anlayıģına paralel olarak geniģletmek istediğinden, kısmen de Avrupa üzerinden bir baģarı sağlayarak bunu iç politika malzemesi yapmak istediği için iliģkilere öncelik vermiģlerdir. Ayrıca AKP Hükümeti, Avrupa Birliği sürecini canlı tutarak iktidarda kalabileceğini ve meģruiyet kazanabileceğini düģünmüģtür. Kamuoyunun, genel anlamda Avrupa Birliği üyeliğine sıcak bakması da AKP Hükümetinin süreci hızlandırmasında etken olmuģtur. 2004 yılındaki Brüksel Zirvesi nde Türkiye ye müzakere tarihi verilmesiyle, Türkiye nin önünde, iliģkileri farklı boyuta taģıyan yepyeni bir sayfa açılmıģtır. 11 TBMM Genel Kurul Tutanağı, 22.Dönem, 3.BirleĢim, 23 Kasım 2002.

AKP ye göre Avrupa Birliği ne üyelik çağdaģlaģmanın önemli bir göstergesidir. Avrupa Birliği ne üyelik doğrultusunda ülke içerisinde gerçekleģtirilmesi gereken demokratik düzenlemelerin ivedilikle yerine getirilmesi için çalıģmalara büyük bir hızla baģlamıģlardır. Bu düzenlemelerin yapılması en az Avrupa Birliği üyeliği kadar önemli görülmüģtür. Bununla beraber ülke içerisinde çözümü zor olan konuların çözülmesi için de Avrupa Birliği üyeliği uygun bir zemin sağlayabilecekti. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri, Avrupa Birliği ile iliģkilerde ekonomik koģullardan çok siyasi koģulları yerine getirmekte zorlanmıģlardır. Bu konuların baģında da Ģüphesiz Kıbrıs sorunu gelmektedir. Güney Kıbrıs ın 1 Mayıs 2004 tarihinden itibaren Avrupa Birliği ne üyeliğinin gerçekleģmesini sağlayan anlaģmayı imzalaması, Türkiye yi ciddi bir dıģ politika açmazına sokmuģtur. Avrupa, Kıbrıs sorununda çözüm üretmesi gereken bir mekanizma olarak daima Türkiye yi görmüģ, Birliğe en önemli üyelik Ģartlarından birisi olarak Kıbrıs sorununun çözümünü iģaret etmiģtir. Türkiye, bu konuyu Avrupa Birliği üyeliği konusunun dıģında tutmak istese de bu konuda baģarılı olamamıģtır. AKP iktidarı bu konuda diğer hükümetlerden farklı olarak tavizkar politikalar uygulamaya çalıģsa da baģarılı olamamıģtır. AKP Hükümeti, Türkiye de yaģanan 28 ġubat sürecinin de etkisiyle Avrupa Birliği nin en önemli savunucularından birisi olmuģtur. 2002 seçimlerinden sonra iktidara gelmesiyle çok sayıda demokratikleģme reformu ve uyum paketlerinin Meclisten geçmesi sağlanmıģtır. Siyasal Ġslamcı olarak nitelendirilen kesimin, Avrupa Birliği konusundaki tavır değiģikliğinin daha çok Türkiye de yaģadıkları insan hakları ve siyasal özgürlüklerle ilgili endiģelerden kaynaklandığı söylenebilir. Dindar kesimin önemli bir bölümü, Batı Avrupa daki insan hak ve özgürlüklerinin geliģmiģ olduğu düģüncesiyle, Avrupa Birliği ne karģı eski olumsuz tavırlarını bir kenara bırakıp, daha bütünleģme yanlısı bir düģünce yapısı içerisine girmiģlerdir. Ayrıca, Ġslamcı olarak nitelendirilen bazı aydınlar ve yazarlar da bu sürece ve dolayısıyla AKP Hükümetinin politikalarına destek vermiģlerdir. Ülke içerisinde AKP Hükümetinin uyguladığı politikalara kimi çevreler destek verirken, kimi çevrelerde eleģtiri getirmiģtir. EleĢtirilerin ortak noktası, AKP Hükümetinin Avrupa Birliği ile iliģkiler konusunda samimi olmaması, kendisine yakın grupların çıkarları doğrultusunda bir politika yürütmesi ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri nin siyasi

konulardaki etkisini azaltmak amacıyla hareket etmesi üzerine yoğunlaģmıģtır. AKP Hükümetinin, üyelik sürecini, ülkenin modernleģmesi ve kendilerine karģı olan Kemalist elitleri ortadan kaldırma aracı olarak düģündüğünü savunan geniģ bir kesim de vardı. Avrupa Birliği ni Türkiye nin siyasi, ekonomik standartlarını yükseltecek bir model olarak görmesi sebebiyle, AKP yi Avrupa heveslisi olarak tanımlamak mümkündür (BaĢkan, 2009). Türkiye nin Avrupa Birliği ile iliģkilerinde tüm iyi niyetine rağmen, Birliğin sürekli olarak Türkiye yi zor durumda bırakacak taleplerde bulunması ve kendi içerisinde Türkiye nin durumu ile ilgili net bir görüģe sahip olmaması sebebiyle ciddi anlamda bir ilerleme kaydedilememiģtir. Özellikle Kıbrıs sorunu nedeniyle, Avrupa Birliği tarafından müzakere sürecinin durdurulması ile ilgili hamleler nedeniyle, Türkiye-Avrupa Birliği iliģkilerinde bir yavaģlama olmuģtur. Buna benzer bazı sebepler dolayısıyla yavaģlayan iliģkiler bazı yorumcular tarafından AKP hükümetinin Avrupa yorgunu olarak tanımlanmasına da sebep olmuģtur (Usul, 2007). 1.3.2. Cumhuriyet Halk ve Avrupa Birliği AvrupalılaĢma ve çağdaģlaģma olgusu çerçevesinde, batı dıģı bir demokrasi modelinin olanaksızlığı, Cumhuriyet Halk ni Avrupa Birliği nin politik kültüründen etkilenen bir pozisyonda tutmaktadır (Çubukçu, 2004). Türkiye nin Avrupa Birliği ne üyeliği demokrasi, refah ve teknolojide Avrupa seviyesine gelmeyi ve sosyal demokrasinin yerleģmesini sağlayacaktır (CHP Ekonomi Bülteni, 2004). Ancak buna rağmen CHP, Avrupa Birliği ne Ģartlı destek vermektedir. Yukarıda detaylı açıklandığı gibi; Türkiye nin ikinci sınıf devlet muamelesi görmemesi, hakkının yenmemesi (Baykal,2002), onurlu ve kiģilikli bir Ģekilde Avrupa Birliği ne üyelik kabul edilmektedir. Avrupa ġüpheciliği kavramı Taggard ve Szczerbiak tarafından geliģtirilen bir kavramdır. Avrupa Ģüpheciliği; Avrupa entegrasyon sürecine tam anlamıyla muhalefet Ģeklinde olabileceği gibi, koģullu ya da kısmen muhalefet olarak da karģımıza çıkabilmektedir. Taggard ve Szczerbiak konuyla ilgili katı ve yumuģak Avrupa Ģüpheciliği kavramlarını kullanmaktadır. Katı Avrupa Ģüpheciliği; Avrupa nın siyasal ve ekonomik entegrasyon sürecinin tamamen reddine ve ülkesinin Avrupa Birliği ne katılmasına kesinlikle muhalefet etmeyi ifade eder. YumuĢak Avrupa Ģüpheciliği ise; Avrupa nın siyasi ve

ekonomik entegrasyon sürecine koģullu ya da kısmi muhalefeti içermektedir. Bu tür muhalefette Avrupa Birliği tamamen reddedilmeyip, ulusal çıkarlara zarar verdiği düģünülen belirli politikalar eleģtirilmektedir (Taggard ve Szczerbiak,2002) CHP nin yukarıda incelediğimiz Avrupa Birliği ne yaklaģımı doğrultusunda, Avrupa Birliği ne tam üyeliği hedeflediği bir gerçektir. Bununla beraber milliyetçi ve ulusalcı içerik de taģıdığı düģünülen bazı yaklaģımları CHP nin Avrupa Birliği sürecine Ģartlı destek verdiğini göstermektedir. CHP Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliğini çağdaģlaģma sürecinin son aģaması olarak görürken, Batılı devletlerin bu süreçte Türkiye ye zarar verici hareketlerde bulunduklarını düģünmektedir. CHP nin Avrupa Birliği ne yönelik davranıģlarını incelediğimizde, Taggard ve Szczerbiak tarafından geliģtirilen kavramlardan yumuģak Avrupa Ģüpheciliği Ģeklinde bir davranıģ kalıbı içerisinde olduğunu söylememiz mümkündür. 1.3.3. Milliyetçi Hareket ve Avrupa Birliği Milliyetçi Hareket ne göre Avrupa ile siyasî ve ekonomik bütünleģme ve Avrupa Birliği üyeliği, Türkiye nin geleneksel siyasî ve ekonomik yönelimleri ıģığında büyük önem taģıyan bir hedeftir (Bahçeli, 2002). MHP için büyük önem taģıyan bir baģka konu da, ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün korunmasıdır. MHP iktidarda olduğu dönemde Avrupa Birliği ne karģı biraz daha ılımlı bir politika izlemekle beraber, özellikle Abdullah Öcalan ın yakalanmasıyla baģlayan süreçte tavrını değiģtirmeye baģlamıģtır. Parti tabanından gelen baskılar doğrultusunda Abdullah Öcalan ın idamı ve dolayısıyla idam cezasının kaldırılması konusunda koalisyon ortaklarıyla ters düģmüģtür. Avrupa Birliği nin gerçekleģtirilmesi için baskıda bulunduğu demokratikleģme çabalarını da ülke menfaatlerine aykırı bulup eleģtirmiģtir. Bu çabaları, ülkenin milli birlik ve bütünlüğü konusunda verilen tavizler olarak nitelendirmiģtir. MHP nin Avrupa Birliği ne olan tavrını Taggard ve Szczerbiak ın yaptığı sınıflandırmaya göre yumuģak Avrupa Ģüpheciliği olarak tanımlayabiliriz. MHP, Türkiye nin Avrupa Birliği ne yönelik politikalarını bir devlet politikası olarak görmekte, fakat bunun ülke birlik ve beraberliğini zedelemeyerek onurlu bir Ģekilde gerçekleģtirilmesi gerektiği görüģünü savunmuģtur. Ancak son yıllarda MHP nin bu konuda söylemlerinin

Ģiddetini arttırması Avrupa Birliği ne karģı daha katı bir tutum alması sonucuna doğru hızla ilerlemektedir. 1.3.4. BarıĢ ve Demokrasi ve Avrupa Birliği BarıĢ ve Demokrasi, Türkiye nin problemli bir bölgesinde etnik milliyetçiliğe dayalı bir politika yürütmektedir. Genel tezleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin bu bölgede yaģayan insanlara karģı bilinçli bir asimilasyon politikası yürüttüğü üzerinedir. Ülkenin bu bölgesinin bilinçli olarak geri bırakıldığı ve bu bölgede yaģayan insanların, ülkenin diğer bölgelerinde yaģayan insanlara göre her bakımdan geri bırakıldığı iddia edilmektedir. Avrupa Birliği, genel olarak üye ya da aday ülkelerde demokratik mekanizmaların tam olarak iģlemesini, kiģi hak ve özgürlüklerinin insan hakları bağlamında sağlanmasını özel bir Ģekilde izlemektedir. Bu doğrultuda Türkiye nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaģanan hadiselere de her zaman doğrudan müdahil olmaya çalıģmıģtır. Avrupa Birliği nin bölgeye gösterdiği bu yakın ilgi, BDP li politikacılar tarafından olumlu karģılanmıģ, çoğu zaman bu durum Türkiye ye karģı koz olarak kullanılmıģtır. Özellikle, Avrupa Parlamentosundaki grupların bu bölgeye ve insanlarına gösterdikleri özel ilgi, terör gruplarının Türkiye Cumhuriyeti ne karģı eylemlerinde onlara cesaret vermektedir. Bununla beraber özellikle Avrupa Konseyi PKK terör örgütünün silahlı eylemlerini sürekli olarak eleģtirmekte ve BDP ile bu konuda sürekli olarak ters düģmektedir. Sonuç olarak bu parti ve mensuplarının Avrupa Birliği ne karģı olumlu bir duruģ içerisinde olduklarını söyleyebiliriz. Avrupa Birliği nin ülke içerisinde gerçekleģtirmeye çalıģtığı demokratik açılımlar, bu bölge insanının kısıtlandığı düģünülen hak ve özgürlükleri için referans kabul edilmektedir.

2. 2007 MĠLLETVEKĠLĠ GENEL SEÇĠMLERĠ IġIĞINDA SEÇMENLERĠN AVRUPA BĠRLĠĞĠ ALGISI ÜZERĠNE BĠR ALAN ÇALIġMASI 2.1. AraĢtırmanın Amacı ve Kapsamı Türk DıĢ Politikasında Avrupa Birliği çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye-Avrupa Birliği iliģkileri, hem Türk DıĢ Politikasını, hem de bunun bir yansıması olarak Türkiye nin iç politikasını etkilemesi bakımından Türkiye de Siyasal Partilerin ve seçmenlerin en önemli gündem konularından birisini oluģturmaktadır. Türkiye nin Avrupa Birliği ile olan iliģkilerinin önemli bir yönünü, mevcut siyasi karar alma mekanizmaları belirlemektedir. Bu siyasi karar alma mekanizmalarını verdikleri oylarla ve uygulanan politikalara gösterdikleri tepkilerle harekete geçiren de seçmenlerdir. Dolayısıyla seçmenlerin Avrupa Birliği ne yönelik politikalarını incelemek, bu yönde genel bir kanıya ulaģmamız açısından son derece önemlidir. Bu araģtırmada temel amacımız, Türkiye nin Avrupa Birliği ne tam üye olma sürecinde, Türkiye deki seçmenlerin Avrupa Birliği ne bakıģ açılarını ortaya koymaktır. Seçmenlerin Avrupa Birliği ne bakıģ açılarında farklılık olacağı muhakkaktır. Bu farklılığa neden olan unsurları ortaya çıkarmak çalıģmamızın temel hedeflerinden birisidir. Yaptığımız alan araģtırması neticesinde seçmenlerin; siyasi parti tercihleri, Avrupa Birliği ne yönelik tutumları, siyasi parti tercihleri ile Avrupa Birliği ne yönelik tutumları arasında doğrusal ya da ters yönlü bir iliģki olup olmadığı incelenmiģtir. Ayrıca, seçmen profili sosyo-ekonomik ve kültürel yönden incelenerek bu özelliklerin Avrupa Birliği algılamasında ne derece farklı rol oynadığı ortaya çıkartılmaya çalıģılmıģtır. AraĢtırmamızda sonuçları ortaya konmaya çalıģılan temel konu baģlıkları Ģöyledir: Avrupa Birliği ne yaklaģım, yaģ, cinsiyet, gelir, eğitim durumu ve coğrafi bölgelere göre farklılık göstermekte midir? Avrupa Birliği ne evet diyenler neden evet demektedir? Avrupa Birliği ne hayır diyenler neden hayır demektedir? Ġslamcı kesimler, Avrupa Birliği ne girmek istemekte midirler?

Ulusal kaygıları ağır basan kesim Avrupa Birliği ne karģı mıdır? Siyasal Partilerin, Avrupa Birliği ne yaklaģımları ile seçmenlerinin yaklaģımları arasında doğrusal ya da ters yönlü bir iliģki var mıdır? Seçmenlerin siyasal partilere oy vermesinde, oy verdikleri siyasal partinin Avrupa Birliği ne yönelik söylemleri etkili midir? Radikal Ġslamcı kesim ile ılımlı Ġslamcı kesim arasında Avrupa Birliği ne yaklaģım konusunda farklılık var mıdır? Avrupa Birliği ne girmek, Türkiye de Güneydoğu Sorunu nun çözümü için önem taģımakta mıdır? 2.1.1. AraĢtırmanın Önemi Ülke genelinde, seçmenlerin Avrupa Birliği algısına yönelik yapılan çalıģmaların farklı kiģi ve kurumlar tarafından sürekli tekrarlandığını görmekteyiz. Ancak yapılan incelemelerde görülmüģtür ki, seçmenlerin siyasal parti tercihleri ile bu tercihlerinin Avrupa Birliği ne yönelik algılarını ne derece etkilediğini ortaya koyan çalıģmalar az sayıdadır. Bahsi geçen çalıģmalar, bilimsel temel ve objektiflikten uzak, çeģitli araģtırma kurumları veya siyasal partiler tarafından yapılan (özellikle de seçim dönemlerinde) halkın bu yöndeki yaklaģımlarını tespit etmeye yönelik araģtırmalardır. Bilimsel bir temele oturmayan ve özellikle de tarafsızlığı ile ilgili ciddi kuģkular taģıyan bu araģtırmalar, bilimsel literatüre katkı sağlamamaktadır. Bu nedenle, yapmıģ olduğumuz araģtırma bu alanda var olduğu düģünülen bilimsel araģtırma eksikliğini gidermek amacını taģımaktadır. AraĢtırmamızda seçmenlerin Avrupa Birliği ile ilgili düģünceleri bilimsel metotlarla değerlendirilmiģ ve bu anlamda bir bakıma ülkenin fotoğrafı çekilmeye çalıģılmıģtır. Bu bağlamda, araģtırmamızın bilimsel literatüre katkıda bulunarak, bundan sonra yapılacak çalıģmalara da ıģık tutması beklenmektedir. 2.1.2. AraĢtırmanın Modeli