Türkiye de siyasi otorite, din eğitimi ile ilgili birçok detayları sıkı sıkıya belirlediğinden,

Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Aralık 2017 İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- AĞUSTOS 2018 MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İŞSİZLİK ARTTI, İSTİHDAM DÜŞTÜ

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

Devrim Öncesinde Yemen

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

Cumhuriyet Halk Partisi

Afganistan şimdi Trump'ın savaşı haline geldi

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Avantaj Tahran da: Trump ın yeni Afganistan stratejisi İran için bir fırsat

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

KRİZ İŞSİZ BIRAKIYOR

IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ABD Ordusu günde Türkiye'nin yarısı kadar yakıt tüketiyor.

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

Dünya siyasi, ekonomik sorunların daha da arttığı, kutuplaşmanın ve karşıtlığın güçlendiği bir dönemi yaşıyor.

BLOG ADRESİ :

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

Değerli S. Arabistan Cidde Uluslararası Türk Okulu

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Amerikan Stratejik Yazımından...

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: E-Posta: EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İş Yeri Hakları Politikası

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı

Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN:

Kuzey Irak'a harekat

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

İktisat Tarihi

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Araştırma Notu 15/179

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

: II. OTURUM GÖÇ KONULARINDA KAMU GÜVENİ İNŞA EDİLMESİ OTURUMU GENEL KONUŞMA NOTU

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KRİZ ÜÇ KOLDAN SARSIYOR ENFLASYON-KÜÇÜLME-İŞSİZLİK

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

Beyin Gücünden Beyin Göçüne...

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

Transkript:

DiN EĞiTiMiNiN SORUNLARI TEBLiĞ, SiYASi OTORiTE VE LiBERALiZM Ayda Bir Merhaba Türkiye de siyasi otorite, din eğitimi ile ilgili birçok detayları sıkı sıkıya belirlediğinden, bu konuda devletin açtığı yollar dışındaki yönelim, söylem ve tartışmalar sürekli yasadışı olarak görülmüştür. Bu da yıllar içerisinde Resmi İslâm şeklindeki bir İslâm anlayışı ve algılayışını kurumsallaştırmıştır. İktidarların farklı dozlarda bu anlayışa ekleme ve çıkarmaları, süreç içerisinde sadece Resmi İslâm ın uygulamalarında kısmi değişimlere sebep olmuştur. Modernleşme ve/veya batılılaşma tarihimiz, temelde toplumun sivil referans kodu olan İslâm üzerinde sorunsallaştığından; ayrıca yukarıdan aşağıya doğru bir modernleşme yöntemi uygulandığından, tüm değişim ve dönüşümlerde etkilenen birinci unsur Müslüman pratikleri ve zihniyeti olmuştur. Eğitim sisteminde yapılan düzenlemeler din eğitimi tartışmalarını yeniden gündeme getirmiştir. Bu konudaki son tartışma 28 Kasım 2012 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı na Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik te başörtüsünün bütün okullarda serbest bırakılmamış olması İslâmi emirlerin iktidar/devlet tarafından nasıl algılandığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Milli Eğitim Bakanı Dinçer in söylediği, Kur ân-ı Kerim dinlemenin adap ve usulü vardır. Biz de o derste Kur ân-ı Kerim in adap ve usulüne uyacağız. Onun dışında türban serbest değil. Diz üstü etek ve yırtmaçlı etek de yasak. cümlesine sinmiş iki çarpıklık aslında Türkiye de yaşanan zihni bölünmenin ne kadar trajik olduğunu göstermektedir. Öncelikle şu hayati/ciddi sorunun sorulması gerekir: Kur ân-ı Kerim i dinleme adap ve usulü var da Kur ân-ı Kerim in emir ve yasaklarına (başörtüsü gibi) riayet etme sorumluluğu yok mu? Neden öğrencilerin önüne bir barikat olarak yönetmeliği çıkarıyorsunuz da kısıtlı bir alanda üstelik de onları ikiyüzlülüğe mecbur kılacak bir düzenlemeye girişiyorsunuz? Düzenleme sadece tutarsızlık değil aynı zamanda tesettürü diz üstü etek ve yırtmaçlı etekle kıyaslama alanında kendini gösteren bir başka çarpıklığı taşıyor. Kur ân-ı Kerim, Hz. Muhammed in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler seçmeli dersleri ile Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi zorunlu derslerinde İslâm ın ibadet esaslarını öğrenen ve bu ibadetleri yapmakla yükümlü olduğu yaşa gelen öğrencilerin, ibadetlerini serbestiyet içerisinde yerine getirememeleri ise, bu ülkenin en yaman çelişkisi olarak varlığını sürdürmektedir. Ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrenciler, bir Müslümanın imandan sonra ilk yerine getirmesi gereken farz ibadet olan namazı, özellikle de öğle ve ikindi namazlarını, hem mescidleri olmadığı için ve hem de ders saatleri, en temel hak olan ibadet ihtiyacı dikkate alınmadan düzenlendiği için kılamamaktadırlar. Bu resmen, namaz kılmayı öğren ama namaz kılmana ve camiye gitmene izin vermeyiz, namazsız müslüman ol! demektir. Bu yaman çelişkinin can yakıcı biçimde sürmesine daha fazla müsaade edilemez. (İmam Hatipler dışında) Başörtüsü yasağını devam ettiren yeni yönetmelik başta olmak üzere diğer konuları gündeme taşımalı ve öğrencilerin ibadet hürriyetleri acilen sağlanmalı, bu amaçla gerekli kanuni düzenlemeler hiç vakit kaybetmeden yapılmalıdır. Din eğitimine dair yoğun tartışmanın sürdüğü bu vasatta ilahiyatlar başta olmak üzere varolan kurumsal yapıları gözden geçiren, konunun uzmanlarından yazıların ve bu alanda yetkin Hayrettin Karaman la röportajın yer aldığı bir sayı ile karşınızdayız. Eğitimin daha nitelikli hale getirilmesine katkı yapacak sayımızın din eğitimi alanındaki tartışmalara önemli bir katkı olacağını ümid ediyoruz. Yeni sayımızda buluşmak dileğiyle. Not: 219. Sayımızda yayımlanan Hikmet Zeyveli nin Dört Halifeyi Farklı Okumak mı, İtibarsızlaştırmak mı? başlıklı yazısı daha önce Nida dergisinin 155. sayısında (Eylül-Ekim 2012) yayınlanmıştır. Umran

ARALIK 04 25 28 [gündem] [dosya] 4 ABD Başkanlık Seçimleri ve Ortadoğu ÖNER BUÇUKCU 10 Yarık ya da Ulus Devletin Dünyalaştırması Olarak İsrail DİLAVER DEMİRAĞ 17 Bombardıman Altında Bir Şehir SİBEL ERASLAN 20 Din Eğitimi Bağlamında İlahiyat Fakülteleri MUSTAFA TEKİN 25 İmam Hatip Liseleri Sorunlar, Çözüm Önerileri İLHAN YILDIZ 28 Hayrettin Karaman ile Din Eğitimi Üzerine MUSTAFA TEKİN 36 Kur ân Kursları Bağlamında Din Hizmetlerinin Problemleri AYŞE TORLAK 40 Ortaokullardaki Dini Ağırlıklı Seçmeli Derslerin İçeriği Uygulamalar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri NECMETTİN YILMAZ 2 Umran ARALIK 2012

Devrimin Absürdlüğü Sahibi Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş. Adına İlhan Gündoğdu Genel Yayın Yönetmeni Şemseddin Özdemir Sorumlu Ya zı İş le ri Mü dü rü Metin Çığrıkcı İdare Merkezi Halıcılar Cad. Kocaoğlu Ap. No: 38/1 Kat: 4 Fatih/İstanbul Tel: (0212) 631 12 50 Fax: (0212) 631 16 21 www.umrandergisi.com um ran@um randergisi.com abo ne@um randergisi.com [kritik] 44 Muhammed Abduh Selefi Bir Islahatçı M. KÜRŞAD ATALAR 52 Ulemânın Vebali Şairlerden Ziyade M. ÖNAL MENGÜŞOĞLU 55 İtibara Dâir MEHMET AZİMLİ 58 Ankara AKV Değerlerimize Sahip Çıktı 60 AKV Ailesi Servet ini Kaybetti! HATİCE DÜZENLİ 61 76 [kültür-sanat] 61 Kazatistan ın Namazhânları ABDULLAH YILDIZ 64 Eğitim Sistemimiz ve Bitmeyen Soru/n/lar NACİ CEPE 73 Şükrü Erbaş ın Şiiri Üzerine HÜSEYİN ETİL 76 Balkan Savaşları ABİT YAŞAROĞLU 80 KİTAPLIK Tem sil ci lik ler Ankara: (0312) 418 12 77 İz mit: (0542) 250 75 77 Trab zon: (0462) 321 95 44 Is par ta: (0246) 223 24 87 Nasıl Abone Olabilirsiniz? 1. Abone olmak için bir telefon açmanız yeterli. Umran Dergisi ne abone olmak ve aboneliğinizi yenilemek için 0212 631 12 50 nolu telefon numarasını arayabilirsiniz. 2. abone@umrandergisi.com adresine isim, adres ve telefon bilgilerinizi bildirmek suretiyle de abone olabilirsiniz. Abone Ücretleri Yurt içi abone ücreti (1 yıllık): 60 TL (KDV dahil) Yurt dışı abone ücreti (12 sayı, 1 yıllık): Avrupa 60 EURO ABD: 80 USD, Avustralya: 85 AUD Abone Ücretini Nasıl Ödeyebilirsiniz? 1- Kredi kartı numaranızı telefon ile bize bildirerek. 2- Bir PTT şubesine giderek POSTA ÇEKİ hesabımıza ücreti yatırarak. (Lütfen posta çeki üzerine abone adını yazmayı unutmayınız.) POSTA ÇEKİ HESAP NO: 654482 ALICI ADI: PINAR YAYINLARI TİC. ve SAN. A.Ş. 3- Ayrıca aşağıdaki BANKA HESAP numaralarına da abone ücretinizi ödeyebilirsiniz. BANKA HESAP NUMARASI Garanti Bankası Çemberlitaş Şb. TL He sa bı Ş.Kodu: 44 Hesap No: 6298359 (Pınar Yayınları Tic. ve San. A.Ş.) IBAN : TR95 0006 2000 0440 0006 2983 59 Fiyatı: 5 TL Görsel Yönetmen Tekin Öztürk www.tekinozturk.com.tr Baskı: Şan Ofset Matbaacılık Cendere Yolu No: 23 Ayazağa Şişli/İstanbul Tel: (212) 289 24 24 Pbx Faks: 289 07 87 Yaygın Süreli. Ay da bir ya yım la nır. Aralık 2012 Sayı: 220 Yayımlanan ilanların ve yazıların sorumluluğu sahiplerine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder. 3 Umran ARALIK 2012

GÜNDEM ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ VE ORTADOĞU Öner BUÇUKCU Yaklaşık bir yıldır sonucu merakla beklenen Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimleri Kasım ayı içerisinde sonuçlandı ve Barack Obama ikinci dönem için Beyaz Saray a çıktı. Arap coğrafyasında yaşanan kitlesel mobilizasyon hareketlerinin uluslararası gündemi değiştirdiği; tüm dikkatlerin Suriye Krizi üzerine yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleştirilen seçimlerde ABD dış politikası neredeyse hiç tartışma konusu edilmedi. Tamamen iç politik tartışmalar üzerinden yürüyen seçim kampanyalarında kürtaj ve göçmenler gibi konular üzerinde de durulmasına rağmen Mitt Romney, Barack Obama 4 Umran ARALIK 2012 adayların ABD nin yönetilmesi konusundaki görüş farklılığının odak noktası ekonomik meseleler olarak belirdi. Yaklaşık 40 Milyon ABD linin sağlık sigortası kapsamına alınmış olması ABD Başkanı Barack Obama nın en temel seçim argümanlarından birisi oldu. Zenginlerden alınan vergi oranlarının arttırılması ve ülkenin petrol konusunda dışa bağımlılığının azaltılması ile ABD bütçesindeki açığı 10 yılda 4 trilyon dolar azaltacağını vaad ederek Amerikan orta sınıfına yaslanan ve Başkanlık seçimlerini kazanan Obama yı ikinci döneminde birinci dönemine nazaran içeride ve dışarıda daha karmaşıklaşmış sorunlar bekliyor. 15 trilyon dolarlık gayri safi milli hasılası ile dünya gayri safi hasılasının yaklaşık ¼ ini üreten ABD ekonomisi 1 en büyük ekonomi olma özelliğini sürdürüyor ve Amerikan ekonomisi hapşırdığında tüm ulusal ekonomilerin hafif veya ağır gribal enfeksiyona yakalanma durumu devam ediyor. Bununla birlikte küresel kapitalist sistemin devamı için de gerekli olan ABD ekonomisi ciddi zorluklarla karşı karşıya ve 2007-2009 resesyonunun etkileri tam olarak atlatılabilmiş değil. Ekonomik olarak yeniden yapılandırılma ihtiyacıyla karşı karşıya olan ABD ekonomisinin yaşadığı zorluklar 1990 larda oluşturulmaya çalışılan the New American Century ve the New World Order kavramsallaştırmalarından da geri dönüşle neticelendi. Diğer bir ifadeyle 2008 deki başkanlık seçimlerinde de ekonomik ve sosyal koşullarda iyileştirme vaadleriyle iktidara gelen Barack Obama yönetimi ABD dış politikasının üslubunda yeniden yapılandırmaya gitti. Filistin-İsrail sorunu-

nun çözümüne yönelik Ortadoğu Barış Görüşmeleri nin yeniden başlaması, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik protokollerin imzalanması gibi diplomatik süreçlerin canlandırılması stratejisine yönelen ABD nin Arap coğrafyasında yaşanan kitlesel mobilizasyon, İran ın sistemin tamamen dışına çıkması tehdidi gibi güncel sorunlar karşısında dış politika stratejisini yeniden yapılandırması gerekiyor. Beyaz Saray daki ikinci dönemine başlayan Barack Obama nın Hillary R. Clinton sonrasında dış politika stratejilerindeki yönelimlerinin neler olabileceğini analiz edebilmek için ABD Dış politikasının temel parametrelerine ve ABD dış politikasında Obama etkisine kısaca değinmek gerekiyor. Obama Dönemi ABD nin Ortadoğu Politikası 1929 Büyük Buhranı aslında sadece kapitalizmin en büyük krizlerinden birisini değil İngiltere nin 1815 Viyana Kongresi ile başlayan dünya hegemonyası sürecinin sona ermesini de sembolize ediyordu. İngiltere Merkez Bankası artık 1 sterlinin 1 ons altına denk olmadığını açıklaması sonrasında uluslar arası sistemde hegemonya krizi mütecessim hale geldi. Birinci Büyük Savaş sonrasında imzalanan Versailles Antlaşması ile kısıt altına alınan Almanya nın revizyonist politikalarına gereken tepkiyi veremeyen İngiltere aslında Üzerine Güneş Doğmayan İmparatorluk efsanesinin siyasal kapasitesinin sona erdiğini gösteriyordu. Bununla birlikte dünya hegemonyasını devralacak siyasal güç henüz tam anlamıyla belirginleşmemişti. Hegemon güç olmaya iktisaden ve siyaseten en uygun ülke ABD ise Birinci Büyük Savaş sonrasında Monroe Doktrini ne Yeni dönemde Obama Ortadoğu politikasını yeniden şekillendirmek ve bunu da Suriye üzerinden yapmak zorunda gibi görünüyor. Ancak Suriye krizi artık sadece ülkedeki rejimden hoşnutsuz olanlarla ülkedeki rejim arasındaki bir mücadele olmaktan ziyade uluslararası politikada bir karşılaşma alanı haline geldiği için Obama yönetimi Suriye ye yönelik bir dış politika oluştururken çok önemli üç noktada kritik kararlar almak zorunda... Öncelikle Suriye deki olası rejim değişikliğinin İsrail in güvenliği üzerinde olumsuz yansımalarının oluşmasının engellenmesi gerekiyor. geri dönmüş, uluslararası sistemle ilişkisini en alt seviyeye indirmişti. İkinci Büyük Savaş aslında bir bakıma İngiltere nin hegemonyayı devretme süreciydi. ABD nin Ortadoğu politikasına girmesi İngiltere nin tedrici olarak Ortadoğu dan çekilmesi ve ABD Başkanlık Seçimleri yerine ABD yi ikame etmesi ile gerçekleşti. ABD nin Ortadoğu politikasına ciddi biçimde angajmanı ise 1957 Eisenhower Doktrini ile gerçekleşti. Eisenhower Doktrini ile Ortadoğu yu yaşamsal çıkar alanı olarak ilân eden ABD bu tarihten itibaren bölge politikasının hem bizatihi hem de çeşitli aktörler eliyle en önemli ve devamlı aktörü haline geldi. ABD nin Ortadoğu politikasının temelini ise İsrail in bölgedeki güvenliğinin sağlanması ve enerji arz ve sevkiyatının güvenliği oluşturdu. ABD, yaşanan krizlerde bölge politikasını, bu politikanın uygulanması sürecindeki stratejiyi hep İsrail in güvenliğinin sağlanması ve enerji politikaları çerçevesinde inşa etti. Bu bağlamda ABD dış politikasında ifade edilmesi gereken en temel özellik Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında ABD nin ulusal çıkarlarına yönelik değil, bu ulusal çıkarların sağlanmasında uygulanacak stratejiye yönelik bir tartışmanın yaşandığıdır. Diğer bir ifadeyle ABD dış politikasının hedefleri değil bu hedeflere ulaşma biçimi tartışılmaktadır. Barack Obama 2008 de ilk kez başkanlığa seçildiğinde hem ABD kamuoyunda hem de tüm İslâm dünyasında karşılıklı olarak algılarda ciddi bir kırılma yaşanıyordu. 2008 yılı Aralık ayında İsrail kuvvetleri Gazze ye operasyon düzenlediklerinde durum hakkında fikri sorulan Obama henüz resmen görevi devralmadığı için bu konuda fikir beyan etmesinin doğru olmadı- 5 Umran ARALIK 2012

GÜNDEM ğını söyleyerek saldırı hakkında açıklama yapmaktan kaçınmıştı. Çok çeşitli ortamlarda Başkan Bush döneminde İslâm dünyası ile geliştirilen ilişkinin biçiminden rahatsız olduğunu dile getiren Obama nın Dökme Kurşun Operasyonu ile imtihanı başarısızlıkla sonuçlandı. 2008 seçimlerinde dış politikayı da önemli bir seçim argümanı olarak kullanan Obama mümkün olan en kısa sürede ABD askerlerinin Irak tan çekileceğini, tüm dikkatin Afganistan a yöneltileceği ve burada da en kısa sürede istikrarın sağlanacağını vaad etmişti. Obama nın bu bağlamda Cumhuriyetçilerden farklılaşan üslubu ise bölgesel krizlerde sorunun bütün taraflarıyla görüşülebileceği yönündeki açıklamaları oldu. Sorunun bütün tarafları muğlâk ifadesiyle işaret edilen Taliban dan başkası değildi. Bu strateji İslâm ile kavga halinde ABD imajının da tadil edilmesini sağlayacaktı. Barack Obama bu yönde ilk mesajları İstanbul ve Kahire de verdi. İslâm dünyasında sıkça kullanılan Kur ân Mekke de indi, İstanbul da yazıldı, Kahire de okundu cümlesi Obama nın konuşma yapmak için tercih ettiği mekanların öneminin daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir. Başkan seçildikten sonra ilk yurtdışı ziyaretini İstanbul a gerçekleştiren Obama, Ortaköy Camii ve Boğaziçi Köprüsü manzaralı konuşmasında daha çok Medeniyetlerin bir arada yaşama tecrübesinin önemi üzerinde durmuştu. Kahire konuşması ise ABD nin George W. Bush döneminde 6 Umran ARALIK 2012 İslâmla ve İslâm toplumlarıyla geliştirdiği sorunlu ilişkinin düzeltilmesine yönelik oldu. Kendisinin bir Hıristiyan olduğunu belirten ancak kökleri itibariyle Kenyalı Müslüman bir nesle sahip olduğunun altını çizen Obama, İslâm ın ABD nin dışında değil ABD nin ve Amerikan tarihinin parçalarından birisi olduğunu iddia etmişti. 11 Eylül saldırılarında yaklaşık 3000 ABD vatandaşının el-kaide tarafından öldürüldüğünü de hatırlatan Obama el-kaide ile mücadele ettiklerini, İslâm la savaş halinde olmadıklarını vurgulamış, Afganistan da askerlerinin kalmasını istemediklerini bu yönde oluşan algının hata olduğunu söylemişti. Konuşmasında Irak a da değinen Obama ABD nin Iraklılara iyi bir gelecek sağlanması ve Irak tan ABD askerlerinin çekilmesi gibi ikili bir sorumluluğu bulunduğunu, Irak hükümetinin patronu değil ortağı olacaklarını ve 2012 yılına kadar Irak tan ABD askerlerinin çekilmesini sağlayacaklarını vaad etmişti. Obama nın hem İstanbul hem de Kahire konuşmaları ABD nin the New American Century söyleminden keskin bir dönüşü gösteriyordu. Zira Obama hem Ortadoğu da hem de Afganistan da tek taraflı eylemlerden ziyade istişare ve birlikte hareket etmekten bahsediyordu. Ancak ABD çıkarlarından taviz söz konusu değildi. Obama nın bu tavrı özellikle Libya müdahalesi sürecinde mücessem hale gelecektir. 2010 yılında yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi nde dünyanın 21. yüzyıla 20. yüzyılda tasarlanmış bir uluslararası sistemle girdiğinin, dolayısıyla birtakım yeni tehlikelere uluslararası sistemin cevap vermekte başarısız olduğunun ve bu sebepten ABD nin 2001 sonrasında dünyanın her tarafında el-kaide ve onunla bağlantılı örgütlerle mücadele ettiğinin altı çizildikten sonra ABD nin temel yaklaşımının içeriyi yapılandırarak ve ABD dışı dünyayı şekillendirerek Amerikan liderliğinin yeniden inşa edilmesi olduğu ifade ediliyordu. Belgede ABD nin Ortadoğu politikasının ana hatları da çizilmiştir. Buna göre ABD nin genişletilmiş Ortadoğu daki (orjinal ifade the Greater Middle East) öncelikleri bölgedeki yakın müttefik İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesi ve güvenliğinin sağlanması; Filistinlilerin meşru devlet taleplerinin yerine getirilmesi; Irak ta demokrasinin güçlendirilmesi ve bölgeyle yeniden entegrasyonunun sağlanması; nükleer silahlanma programı, terörizme verdiği destek, komşularına oluşturduğu tehdit dolayısıyla İran ın dış politikasının dönüştürülmesi; kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi; terörizme karşı mücadele ve bölgenin küresel piyasalarla entegrasyonu olarak belirlenmiştir. Asya-Pasifik bölgesinin ABD çıkarları açısından gittikçe önem kazandığı bir dönemde Obama, küresel piyasalar için oldukça önemli olan petrolün büyük bir kısmını sağlayan ve küresel yansımaları olan bölgesel krizler yaşayan Ortadoğu da nisbî bir stabilizasyon sağlayarak ABD nin dikkatini Asya-Pasifik bölgesinde yoğunlaştırmak istiyordu.

ABD Başkanlık Seçimleri Seçim kampanyası döneminde Afganistan ın yeniden inşasının ısrarla ön plana çıkarılmasının arkasında yatan sebep küresel güç dönüşümlerinin ve güç kaymalarının yaşandığı bir dönemde merkezî asyanın ABD açısından taşıdığı önemin bir yansımasıdır. Bu çerçevede ABD yönetiminin girişimiyle Ortadoğu Barış Görüşmeleri yeniden başlatılmıştır. Bush döneminde ABD ile İran arasında doğrudan veya dolaylı bir savaş çıkacağı beklentisi yerini ABD nin de çabasıyla yeniden başlayan nükleer müzakerelere bırakmış, Türiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik protokollerin imzalanması sağlanmış, ABD küresel ve bölgesel kriz alanlarında yapıcı bir tutum ve diplomatik sürecin sonuna kadar sürdürülmesi anlayışıyla uluslararası sistemde saygınlığını yeniden kazanmaya çalışmıştır. 2 2010 yılı sonu 2011 yılı başlarında Tunus ta başlayıp tüm Arap coğrafyasını artıp azalan yoğunluklarda etkileyen, hatta bir dönem İran da da etkisini gösteren kitlesel mobilizasyon süreci Obama nın Ortadoğu politikasında pratikte değişimi de beraberinde getirecektir. Arap Uyanışı nın Tunus tan Kâbil e kadar bütün siyasal fay hatlarını harekete geçirmesi bölgede o güne kadar ötelenen sorunların yeniden ve sert biçimde ülkelerin dış politikalarına yön vermesi ile neticelenmiştir. Bu duruma bazı ülkelerde rejim ve iktidar değişikliklerinin eklenmesi ABD nin bölgede yaşanmakta olan sürece hızlı bir biçimde entegrasyonunu ve müdahil olmasını geciktirmiştir. Bölgede bir domino etkisi yaratması beklenen süreç Mısır da Hüsnü Mübarek rejiminin sona ermesinin ardından dönüştürücülüğünü büyük ölçüde yitirmiş ve Libya da Kaddafi nin devrilebilmesi için NATO nun müdahale etmesi ile farklı bir boyuta taşınmıştır. İran ın bölgedeki nüfuzunu oldukça kıran süreç Rusya ve Çin in de belirli oranlarda bölgeden tasfiyesi şekline büründüğü için Suriye deki kriz gittikçe derinleşmiştir. Gelinen noktada ABD nin Ortadoğu politikasındaki tercihleri ve yönelimleri küresel güç dengelerini de çok ciddi boyutlarda etkileyeceği için Obama sadece iç politikada değil dış politikada da oldukça karmaşık ve sorunlu bir süreç devralmış bulunuyor. Deveye Çukur Atlatmak ya da Deveyi Yardan Uçurmak: Obama nın kinci Döneminde ABD nin Ortadoğu Politikası Başbakan Erdoğan bir açıklamasında ABD nin Suriye konusunda daha aktif bir tavır takınması için başkanlık seçimlerinin sonrasının beklendiğini, ABD de yaşanan seçim sürecinin ABD nin Suriye politikasını doğrudan etkilediğini söylemişti. Sadece Türkiye de değil bütün dünyada ABD nin seçimler sonrasında sadece Suriye ve Ortadoğu konusunda değil, Kuzey Kafkasya, Afganistan la ve Pakistan la ilişkiler, Hindistan politikası, İran la ilişkiler gibi çok farklı konularda daha aktif bir dış politika geliştireceği beklentisi bulunuyor. Aslında ABD nin öncelikli ilgi alanları olarak sıralanan bu noktalar birbirini artıp azalan yoğunluklarda etkileyen iç içe geçmiş uzun bir zincir oluşturuyor. Bu çok bilinmeyenli denklemde Amerikan dış politikasının Arap dünyasında yaşanan hızlı değişimlere cevap vermekte gecikmesi dolayısıyla akıllarda ABD dış politikasının yönlendirme kapasitesi üzerine oluşan soru işaretleri de henüz cavaplanmamış bulunuyor. Seçim döneminde Cumhuriyetçiler ve realistler tarafından da sıklıkla eleştiri konusu edilen ve bu durum Obama döneminde ABD nin izlediği geriden liderlik stratejisinden kaynaklandığı söylenebilir. Irak ve Afganistan operasyonla- Barack Obama 7 Umran ARALIK 2012

GÜNDEM 8 Umran ARALIK 2012 rına 1 trilyon doların üzerinde para harcayan ABD nin uluslararası krizlerin maliyetini yüklenme durumundan geri dönüşü ifade eden bu anlayış Obama döneminde sıklıkla eleştirilmesine rağmen değişmedi. ABD geriden liderlik stratejisini özellikle Arap Baharı sürecinde, belirgin bir biçimde Libya müdahalesinde uyguladı. Yeni dönemde Obama Ortadoğu politikasını yeniden şekillendirmek ve bunu da Suriye üzerinden yapmak zorunda gibi görünüyor. Ancak Suriye krizi artık sadece ülkedeki rejimden hoşnutsuz olanlarla ülkedeki rejim arasındaki bir mücadele olmaktan ziyade uluslararası politikada bir karşılaşma alanı haline geldiği için Obama yönetimi Suriye ye yönelik bir dış politika oluştururken çok önemli üç noktada kritik kararlar almak zorunda... Öncelikle Suriye deki olası rejim değişikliğinin İsrail in güvenliği üzerinde olumsuz yansımalarının oluşmasının engellenmesi gerekiyor. İsrail, Mısır daki rejim değişikliği dolayısıyla bir güvenlik ikilemi içerisine düştüğü için Suriye de şartlar netleşmeden Esed in gitmesine pek taraftar gözükmüyor. Dolayısıyla ABD nin Suriye konusunda bir adım atabilmesi için öncelikle İsrail in tatmin edilmesi ve bölgesel çevrelenmişliğinin kırılması; bunun için de Türkiye-İsrail ilişkilerinin bir an önce normalleştirilmesi gerekiyor. Ancak hem İsrail de hem de Türkiye de ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik siyasi irade henüz şekillenmiş değil. ABD nin Suriye politikasını şekillendirirken dikkate alması gereken ikinci unsur hiç kuşkusuz İran ın durumu olacak. İran, 1979 İslâm Devrimi sonrasında bölgedeki dinî gruplarla ilişki kurmuş ve daha kuşatıcı bir retorik oluşturarak Ortadoğu politikasına angaje olmuştu. Bu durumun en güzel yansıması olarak İran, özellikle Lübnan daki gruplar vasıtasıyla Filistin-İsrail uyuşmazlığında bir taraf olarak belirdi. Bölge ülkelerindeki siyasal seçkinlerin İsrail le Soğuk Barış a sadık kalmalarına karşın bölge halklarının İsrail e duyduğu nefret sebebiyle yönetenler ve yönetilenler arasında açılan mesafeyi İran, İsrail karşıtı söylemiyle bir ölçüde doldurmayı başarmıştı. Ancak Arap Uyanışı sonrasında yaşanan rejim değişiklikleri ile bölge hükümetlerinin İsrail konusunda daha sert bir tavır takınmaya başlamaları İran ın bölgede nüfuz kaybetmesine sebep oldu. Dolayısıyla bölge politikasının temel çipası Lübnan Hizbullah ı olan İran, Suriye konusunda çok sert ve tavizsiz bir dış politika izlemeye başladı. ABD nin İran İslâm Devrimi sonrasında çevreleme politikasını 1989 a kadar kuşatıcı İslâmî söylem, 1989 sonrasında Şii jeopolitiği ile kırmaya çalışan İran, Suriye rejimi kendisi Suriye de tatmin olmadan devrilirse bölge politikasını istikrarsız Irak a kadar çekmek zorunda kalacak ki bu İran için tehlike zillerinin çalması anlamına geliyor. Obama yönetiminin Suriye konusunda vereceği karar, nükleer müzakerelerde taviz vermesi için Batının uyguladığı ambargo dolayısıyla kaybı günlük 100 milyon dolar civarına yükselen İran ın sistemin tamamen dışına çıkmasını engelleyecek bir içerikte olması gerekiyor. Diğer taraftan hem ABD deki neo-conservative çevreler hem de İsrail deki şahin kanat savaş boruları çalmaya devam ediyor. Dolayısıyla hem içerde hem de dışarda siyasal ve ekonomik yeniden yapılanma vaadiyle gelen Obama nın Suriye kararının İran la test edilmesinin çizgiyi aşmaması gerekiyor. Obama yönetiminin Suriye konusunda adım atarken ve Ortadoğu politikasını yeniden şekillendirirken dikkate alması gereken üçüncü önemli unsur ise küresel dengeler. ABD nin Suriye konusunda tek taraflı hareket etmesi uluslararası sistemde tamiri mümkün olmayan tahribatlara yol açabilir. Uluslararası uzlaşının zemini olması beklenen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise Suriye konusunda herhangi bir adım atamıyor. Dolayısıyla yeni dönemde Obama nın karar vermekte en fazla zorlanacağı konulardan birisi ABD nin Ortadoğu politikası olacak. Suriye muhalefetinin yeniden yapılandırılması ve tek çatı altında birleştirilmesi çabası sonrasında rejime alternatif olabilecek, basit hatlarıyla bir siyasal otorite oluşturuldu gibi gözüküyor. Silahlı gruplar üzerindeki etkisinin ne olacağı henüz tartışmalı olan bu siyasi otorite bazı batılı ülkeler tarafından da Suriye nin tek meşru temsilcisi olarak kabul edildi. Libya müdahalesine giden süreçte de batının, özellikle Fransa nın tavrının belirleyici olduğu dikkate alınırsa bu önemli bir gelişme olarak kaydedilebilir. Diğer taraftan Çin Komünist Partisi Kongresi sonrasında uluslararası uzlaşı için yeni bir imkân

ABD Başkanlık Seçimleri yaratılmaya çalışılacak gibi görünüyor. Evinde Hollywood filmleri seyreden, batı müziği dinleyen, Obama nın seçilmesi sonrasında Joe Biden ı telefonla arayıp tebrik eden, kızı Harward Üniversitesi nde okuyan Batılıların bir anlamda umudu Şi Cinping in seçilmesi halinde Çin in daha yapıcı ve uzlaşmacı bir dış politika izleyeceği bekleniyor. Ancak kısa vadede Çin dış politikasında ve Çin in Suriye politikasında köklü değişiklilkler olması da beklenmiyor. Obama kısa vadede Suriye krizinin uluslararası uzlaşı ile çözümü için diplomasi yolunu izleyecek gibi görünüyor. Daha doğru bir ifadeyle ABD, Suriye konusunda geriden liderlik stratejisini izlemeye devam edecek. Bunun için de ilerleyen dönemde Suriye deki çatışmaların şiddetleneceği öngörüsünde bulunabiliriz. Sorunun uluslararası uzlaşı ile çözümü için ABD nin Rusya ya birtakım stratejik tavizler vermesi yeterli olabilir ancak Suriye Krizini kendi yaşamsal çıkarları açısından bir tehlike olarak görmeyen ABD verebileceği tavizleri Suriye de verme konusunda oldukça isteksiz görünüyor. Suriye krizinin çözümü yanısıra Obama yeni dönemde Mısır- İsrail ilişkilerinin Hüsnü Mübarek dönemindeki profilinin mümkün mertebe korunması ve Türkiye- İsrail ilişkilerinin mümkün mertebe iyileştirilmesi için çalışacak. Zira Suriye krizinin çözümü sırasında ve çözüldükten sonra ABD nin sağlıklı bir Ortadoğu politikası oluşturabilmesi için İsrail-Mısır-Türkiye üçgeninde ilişkilerin en azından sürdürülebilir boyutlarda olması gerekiyor. Sonuç Yerine: Ya Ortadoğu Hapşırırsa? ABD nin Suriye politikası İran ın dış politika çıktılarını doğrudan etkileyecek, Ortadoğu da mevzi kaybeden İran, Rusya ile ilişkilerini geliştirme yoluna gidip Ermenistan la işbirliğini arttırarak bu sırada Rusya ile ilişkilerini düzelten Gürcistan ın yeni dönem politika tercihlerinin Rusya yanlısı olma ihtimaliyle Türkiye ve Azerbaycan ı ve dolayısıyla ABD yi Kuzey Kafkasya politikasında zora sokacak ve eş zamanlı olarak Afganistan da sürdürülebilir bir istikrar oluşabilmesinde masada olabilmek için Afganistan ve Pakistan la olan dış politik angajmanının seviyesini yükseltecek, bu durumun yaratacağı etkiyle orantılı biçimde Hindistan-ABD ilişkilerinin profili artacak ya da azalacak, hem bu silsilenin yarattığı dolaylı etki hem de Suriye krizinde tek taraflı hareket etme itimali ABD- Rusya ve ABD-Çin ilişkilerinde nisbî ya da kısmî bir tahribata yol açacak... Kısacası Obama nın Suriye konusunda vereceği karar hem uluslararası sistemin hem de Ortadoğunun yeniden şekillenmesine ya da Birinci Büyük Savaş öncesi kamplaşmayı andıran ittifak silsilelerinin oluşmasına ve müttefiklik bağlarının güçlenmesine ve dolayısıyla gerginliğin artmasına, sistem üzerindeki baskının yoğunlaşmasına ve kırılganlıkların artmasına sebep olacak. Diğer taraftan, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu nun İsrail in Gazze Saldırısı dolayısıyla Gazze yi ziyaret ettiği gün ABD Dışişleri Bakanı Hillary R. Clinton ın İsrail e destek ziyaretinde bulunması ve Obama nın İsrail in savunma hakkını tanıdıklarını açıklaması ABD nin kriz alanlarında karar vermekte zorlanacağını gösteren bariz bir örnek olarak ileri sürülebilir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde dünyanın en büyük gayri safi hasılasını üreten Avrupa Birliği nde yaşanan krizin kapitalist dünya ekonominin yeniden yapılanma ihtiyacının bir yansıması olduğu gerçeği ve girişte bahsedilen ABD ekonomisinin hapşırması halinde tüm dünya ekonomisinin grip olacağı aforizmasının işaret ettiği tehlikeli durum da dikkate alındığında yeni dönemde Obama yönetiminin 1sentlik vergi ayarlamasının küresel düzlemde hem siyasal hem de ekonomik ciddi yansımalarının olacağı görülecektir. Diğer taraftan dünya siyasetinin Suriye ve Ortadoğu üzerinden kırılma noktaları test edilmeye devam ediyor. ABD nin Ortadoğu politikasının yumuşak karnı 1979 dan sonra neredeyse bütün bölgesel konu başlıklarında İran... Bu sorun ABD nin bölgede enerji kabına ve dikkat yoğunlaşmasının sağlanmasına engel oluyor. Dolayısıyla bu sorun mümkün olan en kısa sürede çözülmek zorunda. İşte tam bu noktada akla şu soru geliyor: Ya Ortadoğu hapşırırsa? Dipnotlar 1 Kendisinden sonraki en büyük ikinci ekonomi olma özelliği taşıyan Çin in gayri safi milli hasılası 2011 yılı itibariyle 7,318,499 olarak gerçekleşirken bir bütün olarak AB nin ürettiği gayri safi hasıla 17,552,216 seviyesinde olmuştur. 2 Bu dönemde ABD nin Asya-Pasifik ve Latin Amerika politikalarında da bazı dönüşümler yaşanmıştır ancak bu makalenin konusu dışında kalması dolayısıyla burada değinilmeyecektir. 9 Umran ARALIK 2012

GÜNDEM Yarık ya da Ulus Devletin Dünyalaştırması Olarak israil Dilaver DEM RA Heidegger e dayanarak iki tür yerleşmeden bahsedebiliriz. Bunlardan birisi oturma kavramında karşılığını bulan, yerle aidiyet bağı temelinde gelişen meskun olmak ya da bir yerin sakini olmaktır. Bir yerin sakini olmakta herhangi bir şiddet ilişkisinden söz edilemez. İnsan toprağa yerleşir, ancak bu yerleşim yumuşak bir yerleşimdir, yer ile kendisi arasında bir yakınlık, ünsiyet bağı kuran bir yerleşme biçimidir. Dahası kuruyucu ve diyalojik yani karşılıklı gelişim sağlayan bir ilişkidir bu. Bu bağlamda düşündüğümüzde Gazzeliler meskun durumda olan sakinlerdir. Orası onların dünya köşesidir, insanlar buradaki toprağı yurt edinmişlerdir. Filistin in binlerce yıllık tarihi içinde bu coğrafyaya yerleşen birçok kavim oldu, bunların sonuncusu ise tarihte Filistinliler olarak geçen toprağın sakini olarak Araplardır. Bugün burası Arapların yaşadığı ve geliştirerek karşılıklı beslediği, beslendiği bir meskun yer olma çabasında. Bu yerleşimin huzuru ve sükûnu ise başka tür bir yerleşmeye bağlı. Yine Heidegger e dayanarak ikinci bir tür oturma biçiminden daha söz edebiliriz. Bu yerleşme biçimi oturma kavramındaki gibi doğal, yumuşak ve sevecen bir ilişkinin sonucu değildir, bu bir tür zor yoluyla gerçekleştirilecek bir oturma biçimidir. Heidegger e göre dünyanın dünyalaşması ancak yeryüzünün dünya haline gelmesi ile mümkün olur. Bu, yapıtın oluşması için yolumuzu açmakla oluşan bir eylemdir. Bunu bize sağlayan ise dildir, dil yeryüzünü bize açar. Heidegger, dünya ile yeryüzü (veya toprak) arasında ilginç bir ayrım yapmıştı. Yapıtın bir dünya kurduğunu, yerleştirdiğini, bunu yaparken de 10 Umran ARALIK 2012