Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda önemli ipuçlarõ veriyor. Allbritton birçok kişi gibi blog denilen kişisel internet sitesine sahip bir gazeteci. Irak Savaşõ başladõğõnda okurlarõna siteden bir duyuru yapõyor: "Irak a gidip savaş haberleri geçeceğim. Ancak param yok. Bana yardõm eder misiniz?" Bu çağrõya birçok kişi cevap veriyor. Sonuç: Christopher Allbritton 14 159
bin dolar buluyor. Bununla Irak a gidiyor ve blog okurlarõna haberler gönderiyor. Bu olay bize yeni medyanõn işleyişi hakkõnda fikirler veriyor. Yeni okurlar klasik medyaya, eski kuşak kadar güvenmiyor. Klasik ya da ana medyanõn haberleri çarpõttõğõnõ, hatta bir kõsmõnõ vermediklerini düşünüyorlar. Bunda çok da haksõz değiller. Embedded olan Medya Hepimiz Irak Savaşõ sõrasõnda ABD yönetiminin ortaya attõğõ embedded terimini biliyoruz. Bu terim Türkçe ye iliştirilmiş diye çevirildi. Bu çeviri dahi içinde bir tür çarpõtmayõ barõndõrõyordu! Çünkü embedded, mesela fosillerde gördüğümüz gibi iki farklõ oluşumun (canlõ ve kaya) bütünleşmesi anlamõna geliyor. Biraz da espri yaparak, aynõ yatağa girmiş diye bile çevrilebilir. Vietnam Savaşõ sõrasõnda ABD medyasõ önemli bir rol oynamõş, orduyla birlikte hareket etmelerine rağmen, yönetimin hiç arzu etmediği haberleri ülkesine ve dünyaya ulaştõrabilmişti. O gazeteciler ABD ordusuna iliştirilmişti ama özerkliklerini de korumuşlardõ. Günümüzün embedded olmuş, yani ABD ordusu ile bütünleşmiş gazetecileri ise doğru dürüst haber geçemedi Irak tan. Birçok önemli olayõ iş işten geçtikten sonra öğrenebildik. Yeni okurlar işte bunlarõn farkõnda. O yüzden, bir serbest gazeteciye para vererek, yardõm ederek; doğru, çarpõtõlmamõş, sansürlenmemiş haberler edinmeye çalõşõyorlar. 160
Emre Aköz Hem Okuyor, Hem Yazõyor Bir başka örnek de Güney Kore deki ohmynews.com adlõ internet sitesi. Bu siteye binlerce okur kayõtlõ. Okur mu, dedim? Aslõnda okur-yazar demeliydim. Okur-yazar kelimesi Türkçe de okumayõ, yazmayõ bilen insan olarak tarif edilir. Soyutlama yaparsak (ve abartõrsak) şöyle diyebiliriz: Gazeteleri satan alanlar birer okur dur. Ama yazmayõ bilmeleri gerekmez! Elbette tarih boyunca okurlarõmõz bize mektup ya da telgraf yollayarak... Daha yakõn zamanlarda telefon ederek, şimdi de e-posta göndererek fikirlerini, tepkilerini, taleplerini aktardõ. Hatta bu mesajlardan hareketle önemli haberler de yapõldõ. Ancak eski medya, yani gazeteler, yazar a değil, okura ihtiyaç duyuyordu. Müşterinin okur (okuyabilen kişi) olmasõ yeterliydi. Şimdi ise gerçek okur-yazarlar ortaya çõkõyor. Yukarõda örnek verdiğim ohmynews sitesinin 26 bin okur-yazarõ var. Bu kişiler haberleri okumakla kalmõyor. Kendileri de haber giriyor, girilmiş haberlere ek yapõyor. Yaptõklarõ yorumlar da cabasõ... Örnekler bize yeni bir haber tüketicisinin ortaya çõktõğõnõ ve bu tipin hõzla çoğaldõğõnõ gösteriyor. Değişen Müşteri Profili Ekonomik mekanizmalar, Alvin ve Heidi Toffler in prosumer adõnõ taktõğõ bir tipi ortaya çõkardõ. Bu terim production (üretim) ve consumption (tüketim) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. 161
ATM lerden para çekerken ya da IKEA benzeri marketlerden DIY (doit-yourself) türü mallar aldõğõmõzda birer prosumer oluyoruz. Kendi işimizi kendimiz yapõyoruz. Yani aynõ anda hem üretim, hem de tüketim sürecinin bir parçasõ haline geliyoruz. Paralel bir durum haberleşmede de var: İnternet, e-postalar ve cep telefonlarõ sayesinde haberleşmeye okur-yazarlar sürece aktif olarak katõlõyor. Bu haberleşme teknolojileri, insanlarõn; arzularõnõ, taleplerini, zevklerini, hatta, abartarak söylersek, karakterini değiştiriyor! Yeni okur-yazarlar eskilerine kõyasla daha talepkar. Apaçõk bir biçimde daha fazlasõnõ istiyorlar. Ana medyanõn muteber, saygõn, güvenilir bulmamaya başlõyorlar. Kuşkulular. Sürekli olarak, ne malum diye soruyorlar. Büyük gazeteler, aracõn mantõğõ gereği; dõşlayõcõ, merkezi, ayrõcalõklõ ve güvenilir kurumlardõ. Bunlar geniş ama suskun kitlelere hitap ediyordu. Yeni okur-yazarlar gazeteleri kendilerine tepeden bakan kuruluşlar olarak görüyor. Bilgisayar temelli yeni medya ise daha küçük ama çeşitli konularda ahkam kesen geveze kesimlere hitap ediyor. Gazeteler için güven ve doğru haber çok önemliydi. Adeta bant üretimi ile bunu müşterilerine sunuyorlardõ. Yeni okur-yazarlarda ise bir kayma göze çarpõyor: Güven ve doğru haber den daha fazla işin bizzat içindeki insanlardan bilgi almak istiyorlar. 162
Emre Aköz En Önemlisi İnteraktiflik Dikkat ederseniz son yõllarda özellikle gazeteler haberi çarpõtmakla suçlanõyor. Gazeteler haberleri çarpõtmõyor mu? Evet maalesef böyle olaylarla karşõlaşõyoruz. İyi ama çarpõtma denilen şey eskiden de vardõ. Ancak gazeteler böyle bir eleştiri bombardõmana tutulmamõştõ. Değişen ne oldu? Aslõnda gazeteler haberi çarpõtõyor, o yüzden güvenmiyoruz lafõ yeni medyanõn meşrulaştõrõlmasõndan başka bir şey değil. Gazeteleri bu biçimde eleştirerek, sanki yeni medya daha iyi, daha doğru, daha aslõna sadõkmõş gibi bir imaj oluşturuluyor. Sonuç: Birçok siyasetçi ve ünlü kendi sitelerini kurdu. Burada röportajlarõ yayõnlanõyor. "Neden" diye sorulduğunda, "Efendim basõn çarpõtõyor" diyorlar. Halbuki asõl yaptõklarõ, haberi denetim altõna alma çabasõ. (Yani haberi kendileri çarpõtõyor!) Biz gazeteciler bu durumu eleştiriyoruz ama gidişat böyle. Yeni medyanõn en önemli özelliği interaktif olmasõ. Gazete gibi tek yönlü iletişim araçlarõ genç kuşağa yeterli gelmiyor. Hatta onlarõ kõzdõrõyor. Önümüzdeki yõllarda interaktif medyanõn yükselişini daha iyi göreceğiz. Çünkü talep o yönde. Peki Gazeteler Bitecek mi? Bu soruyu sorarken bir noktanõn altõnõ çizmek gerekiyor: Gazete derken neyi kastediyoruz? Eğer aklõmõzdaki kağõt üzerine yerleştirilmiş haber, yorum ve fotoğraflarsa... Evet, yavaş yavaş bitecek. Çünkü bilgisayarlar ve internet, kağõttan gazetenin sunduğu her şeye ve daha da fazlasõna sahip: İstenildiği kadar uzatõlan metinler... Bol sayõda fotoğraf... Ve bunlara ek olarak: Hareketli görüntü ve ses imkanõ... 163
Ancak bu durum gazeteciliğin biteceği anlamõna gelmiyor. Varlõğõmõzõ internet ortamõna aktaracağõz ve işimize orada devam edeceğiz. Yani son bulan kağõt olacak, habercilik değil. Bazõ gazetecilerde internete karşõ tepkiler görüyoruz: "Her türlü palavra ve pislik internette yer alõyor" diyorlar. Doğru, haklõlar ama olayõn bir de öteki yüzü var: İnternet üzerinde bir araya gelen kimi guruplar; hükümet, uluslararasõ şirket ya da istihbarat teşkilatõ gibi büyük kuruluşlarõ adõm adõm takip ediyor. Buralardaki kimi kanun ya da etik dõşõ uygulamalar anõnda dünyanõn dört bir yanõna duyuruluyor. İster kağõt üstünde çalõşsõnlar, ister internet ortamõnda; gazetecilerin bu gruplara kulak vermesi gerekiyor. Blogger denilen ve genellikle yapõp ettiklerini internet üzerinde kayda geçirerek bir tür günlük tutan bu insanlarõ küçümsemek büyük hata olur. Çünkü 'bloglar' haber dolu. Daha doğrusu henüz habere dönüşmemiş vakalarla... O halde, önümüzdeki dönemde editörlük makamõnõ daha fazla güçlendirmemiz gerekecek. Çünkü yeni okur-yazarlar nihayetinde birer amatör haberci. Oralarda ortaya çõkan amatörce haberleri, profesyonelce haberlere dönüştürmek bizim işimiz; hem dil olarak, hem de işleniş biçimiyle... 164