AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE MEHMET YILDIZ vd.-türkiye DAVASI (Basvuru no:14155/02) Hazırlayan: Mustafa Volkan ULUÇAY Danıştay Tetkik Hakimi KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ İşbu karar AİHS nin 44/2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecektir. Şekli düzeltmelere tabi olabilir. T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2011. Bu gayrıresmi özet çeviri Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı tarafından yapılmış olup, Mahkeme yi bağlamamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiş olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koşulu ile Dışişleri Bakanlığı Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcılığı na atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir. --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- USUL Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açılan (14155/02) no lu davanın nedeni, T.C. vatandaşları Mehmet Yıldız, İsmail Yıldız ve Teyar Yıldız ın (başvuranlar) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne 29 Aralık 2001 tarihinde İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. Maddesi uyarınca yapmış oldukları başvurudur. Başvuranlar, Diyarbakır Barosu avukatlarından A.Aslan tarafından temsil edilmektedirler. OLAYLAR I. DAVANIN KOŞULLARI 16 Ekim 1997 tarihinde, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, başvuranlara ait taşınmazları kamulaştırmış ve başvuranlara kamulaştırma bedeli ödemiştir. İdare tarafından ödenen tutardan memnun olmayan başvuranlar, Dicle Asliye Hukuk Mahkemesi nde ilgili taşınmazların her biri için bedel artırım davası açmışlardır. Mahkeme, başvuranların iddialarını kısmen haklı bulmuş ve başvuranlara, yasal gecikme faizi ile birlikte ek kamulaştırma bedeli ödenmesine hükmetmiştir. Söz konusu kararlar, Yargıtay tarafından onanmış ve idare başvuranlara ödemesi gerektiği miktarları ödemiştir. Yargılama ayrıntılı bir şekilde aşağıdaki tabloda gösterilmektedir: 1
Başvuranların isimleri ve ilgili taşınmazların numaraları İsmail Yıldız, Mehmet Yıldız et Teyar Yıldız Parsel numarası: 151 Ek kamulaştırma bedelleri (Türk Lirası olarak) gecikme faizi başlangıç tarihi 3 303 524 640 26/06/1998 Yargıtay karar tarihleri Ödenen miktarlar (TL olarak) ve ödeme tarihleri 3.10.2000 8 989 930 000 26/06/2001 Mehmet Yıldız Parsel numarası: 964 İsmail Yıldız Parsel numarası: 162 ve 987 İsmail Yıldız Parsel numarası: 1003 2 130 209 466 27/05/1998 1 128 634 871 22/05/1998 506 074 166 30/05/1998 31/10/2000 5 354 630 000 29/07/2001 03/10/2000 3 382 640 000 07/11/2001 03/10/2000 1 412 830 000 27/06/2001 HUKUK I. 1 NO LU EK PROTOKOL ÜN 1. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDASI HAKKINDA Başvuranlar, Türkiye deki yüksek enflasyon oranı karşısındaki gecikme faizlerinin yetersizliği nedeniyle mallarına saygı haklarının ihlalinden şikayetçi olmaktadırlar. Bu bağlamda, başvuranlar, 1 No lu Ek Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiğini iddia etmektedirler. Hükümet, söz konusu iddiaya karsı çıkmaktadır. A. Kabuledilebilirlik AİHM, başvuranların farklı parsellerine ödenen tazminat miktarlarını ayrı ayrı incelemiştir. 151, 162, 987 ve 1003 parsel numaraları hakkında yapılan şikayet ile ilgili olarak, AİHM, Akkuş-Türkiye davasında benimsenen yönteme göre, başvuranın maruz kaldığı maddi zararı değerlendirmek için başvurana gerçekten yapılmış ödeme tutarı ile ödeme tutarı, kamulaştırmanın gerçekleştiği andan itibaren paranın değer kaybı dikkate alınarak belirlenseydi başvuranların ellerine geçecek miktar arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği kanaatindedir. Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından yayımlanan fiyat endeksi göz önüne 2
alındığında, AİHM, başvuranlara ödenen miktarların yeterince tatmin edici olduğu sonucuna ulaşmaktadır. AİHM, daha önce, hesaplamada meydana gelen az bir farkın, söz konusu hesaplama yöntemiyle ortaya çıkan bir takdir payı olarak yorumlanabileceğine kanaat getirmiştir (bkz, mutatis, mutandis, Arabacı). Mevcut davada, toplam tazminatın çok az altında bir ödeme yapılması, kamu yararının korunması ile başvuranların haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengeyi bozmamaktadır. Başvurunun, 151, 162, 987 ve 1003 parsel numaralarına ilişkin kısmının açıkça dayanaktan yoksun olduğu ve AİHS nin 35. maddesinin 3. ve 4. paragrafları uyarınca reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Tamamen Mehmet Yıldız a ait olan 964 numaralı parsele ilişkin şikayet ile ilgili olarak, Hükümet, AİHM yi, AİHS nin 35. maddesi uyarınca iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesi ile başvuruyu reddetmeye davet etmektedir. Bu hususta, Hükümet, başvuranın, Borçlar Kanunu nun 105. maddesinin öngördüğü şekli ile başvuranın, enflasyonun yol açtığı zararın tazmini için dava açmadığını savunmaktadır. Başvuran, sözkonusu iddiaya itiraz etmektedir. AİHM, Borçlar Kanunu nun 105. maddesi ile öngörülen başvuru yolunun etkili olmadığı gerekçesi ile benzer bir itirazı daha önce reddettiğini hatırlatmaktadır (bkz, özellikle, sözü edilen Aka). Bu itibarla, aynı gerekçe ile AİHM, söz konusu ön itirazı reddetmektedir. AİHM, 964 numaralı parsele ilişkin şikayetin AİHS nin 35. maddesinin 3. paragrafı uyarınca açıkça dayanaktan yoksun olmadığını kaydetmektedir. Kabuledilemezliğe ilişkin hiçbir gerekçe göremeyen AİHM, başvuruyu kabuledilebilir ilan etmektedir. B. Esas AİHM, müteaddit defalar mevcut davadakine benzer sorunları ortaya koyan davaları incelemiş ve 1 No lu Ek Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiğine karar vermistir (sözü edilen Aka ve Akkuş). AİHM, işbu davayı incelemiş ve Hükümet in mevcut davada farklı bir sonuca ulaşmak için ikna edici hiçbir tespit ve argüman sunmadığına kanaat getirmiştir. Bununla birlikte AİHM, Aka-Türkiye davasında benimsenen yönteme göre, 964 numaralı parsel ile ilgili olarak, başvuranın maruz kaldığı maddi zararı değerlendirmek için başvurana gerçekten yapılmış ödeme tutarı ile ödeme tutarı, kamulaştırmanın gerçekleştiği andan itibaren paranın değer kaybı dikkate alınarak belirlenseydi başvuranın eline geçecek miktar arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği kanaatindedir. AİHM ayrıca, ulusal mahkemelerin kararına göre verilen ve başvuranı mülkün kamulaştırılmasına ilaveten ayrı bir zarara daha uğratan ek kamulaştırma bedelinin ödenmesindeki gecikmenin kamulaştırmayı gerçekleştiren idareye isnat edilebileceğini belirtmektedir. Bu gecikme, AİHM yi başvuranın toplum yararının gerektirdikleri ile mülkiyet hakkına saygının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengeyi bozan, alışılmışın dışında ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda kaldığı yönünde düşünmeye sevk etmektedir. Sonuç olarak, Mehmet Yıldız a ait 964 numaralı parsel için 1 No lu Ek Protokol ün 1. maddesi ihlal edilmiştir. 3
II. AİHS NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI HAKKINDA A. Tazminat Başvuranlar, maddi zararlarını, Mehmet Yıldız için 8.437 Amerikan Doları, Teyar Yıldız için 12.929 Amerikan Doları ve İsmail Yıldız için 3.628 Amerikan Doları olarak değerlendirmektedirler. Hükümet, söz konusu iddialara itiraz etmektedir. Akkuş kararında belirlenen hesaplama yöntemi göz önüne alındığında ve ilgili ekonomik veriler ışığında, AİHM, hakkaniyete uygun olarak, başvuran Mehmet Yıldız a 1.800 Euro ödenmesine hükmetmektedir. B. Yargılama masraf ve gideri Başvuranlar, 1.500 Euro yargılama masraf ve gideri talep etmektedirler. Hükümet, belgelendirilmediğini hatırlatarak, başvuranın talebine itiraz etmektedir. AİHM içtihadına göre bir başvuran, yargılama masraf ve giderlerinin geri ödemesini ancak gerçekliği, gerekliliği ve oranlarının makul yapısı ortaya konduğu sürece elde edebilmektedir. Mevcut davada, AİHM, başvuranların hiçbir dekont veya fatura sunmadıklarını tespit etmektedir. Dolayısıyla, AİHM, yargılama masraf ve gideri ödemeye gerek olmadığı kanaatindedir. C. Gecikme faizi AİHM, gecikme faizinin Avrupa Merkez Bankası nın marjinal kredi faiz oranına üç puanlık bir artış eklenerek belirlenmesini uygun görmektedir. BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, AİHM, OYBİRLİĞİYLE, 1. Başvurunun 964 numaralı parsele ilişkin kısmının kabuledilebilir geri kalan kısmının kabuledilemez olduğuna; 2. 1 No lu Ek Protokol ün 1. maddesinin ihlal edildiğine; 3. a) AİHS nin 44/2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk Lirası na çevrilmek üzere, Savunmacı Devlet tarafından Mehmet Yıldız a 1.800 Euro (bin sekiz yüz Euro) maddi tazminat ödenmesine; b) Yukarıda belirtilen sürenin sona erdiği tarihten ödemenin yapılmasına kadar geçen süre için, sözkonusu meblağlara, Avrupa Merkez Bankası nın anılan dönem için geçerli olan marjinal kredi faiz oranına üç puanlık bir artıs eklenmek suretiyle belirlenecek basit faiz uygulanmasına; 4. Adil tatmine ilişkin diğer tüm taleplerin reddine; KARAR VERMİŞTİR. İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM nin iç tüzüğünün 77. maddesinin 2. ve 3. paragraflarına uygun olarak 1 Şubat 2011 tarihinde yazılı olarak bildirilmiştir. 4
DEĞERLENDİRME Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No lu Ek Protokol ün 1. Maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı bulunduğu belirtildikten sonra; bir kimsenim ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullarla ve uluslar arası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği belirtilmiştir. Kamu yararı sebebiyle kişilerin mülkiyet haklarının kısıtlandığı hallerin başında kamulaştırma işlemleri gelmektedir. AİHM nin yukarıda özeti alınan kararında, doğrudan kamulaştırma işlemi nedeniyle değil, kamulaştırma bedeli için uygulanan gecikme faizinin yüksek enflasyon oranı karşısında yetersiz kalması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik başvuru incelenmiştir. Söz konusu iddia incelenirken, kamulaştırma bedelinin kamulaştırmanın gerçekleştiği tarihte ödenmesi gerektiği; ödemede gecikme ve yüksek enflasyon oranı nedeniyle paranın değer kaybı sonucunda ilgilinin maddi kaybının doğmasının mülkiyet hakkını ihlal ettiği kabul edilmektedir. İhlalin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından ise, yapılan ödeme tutarı ile ödeme tutarı, kamulaştırmanın gerçekleştiği andan itibaren paranın değer kaybı dikkate alınarak belirlenseydi ilgilinin eline geçecek miktar arasındaki farkın göz önüne alınması gerektiği belirtilmektedir. Bununla birlikte AİHM, bu şekilde yapılacak hesaplama sonucu iki tutar arasında meydana gelen farkın fazla olmaması halinde bunu takdir payı olarak yorumladığını ve bu durumun kamu yararının korunması ve başvuranların haklarının korunması arasında bulunması gereken adil dengeyi bozmadığını belirtmektedir. Kararda belirtilen bir diğer önemli husus da, o tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu nun 105 inci (yeni Kanunun 122 nci) maddesinde yer alan, alacaklının zararının geçmiş günler faizinden (temerrüt faizi) fazla olması halinde borçlunun, kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ıspat edemez ise, bu zararı da karşılayacağına ilişkin düzenlemenin etkili bir başvuru yolu olarak kabul edilmediğidir. Dolayısıyla AİHM, başvuranın munzam zararın tazmini talebiyle dava açmamış olmasını, iç hukuk yollarının tüketilmediği şeklinde değerlendirmemiştir. AİHM nin dikkat çektiği bir diğer konu da, ulusal mahkemelerin kararına göre verilen ek kamulaştırma bedelinin ödenmesindeki gecikmenin de kamulaştırmayı gerçekleştiren idareye isnat edilebileceği ve bu durumun başvuranı mülkün kamulaştırılmasına ilaveten ayrı bir zarara daha uğrattığıdır. Mahkeme bu durumun ilgiliyi, toplum yararının gerektirdikleri ile mülkiyet hakkına saygının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengeyi bozan, alışılmışın dışında ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda bıraktığını belirtmektedir. Bununla birlikte iç hukukumuzda, kararda ihlal sebebi olarak görülen bazı hususların önüne geçebilecek önemli Kanun değişiklikleri yapılmıştır. 24.4.2001 tarih ve 4650 sayılı Kanunla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu nda yapılan değişikliklerle kamulaştırma işlemlerindeki usul yeniden düzenlenmiştir. Buna göre İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemlerine başlanılamayacağı, şerh tarihinden itibaren altı ay içinde 10 uncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, kamulaştırma kararı şerhinin tapu idaresince resen sicilden silineceği, kamulaştırma işlemlerinde öncelikle satın alma usulünün uygulanacağı, anlaşılan ve tutanağa bağlanan bedelin 45 gün içinde ödenmeye hazır hale getirileceği, anlaşma olmaz ya da tapuda ferağ verilmezse kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle İdarece dava açılacağı(daha önce kamulaştırma 5
işlemi İdarece tamamlanıp bedel itirazı halinde ilgili tarafından dava açılıyordu), İdarenin, tespit edilen bedeli bankaya yatırdıktan sonra tescile karar verileceği, v.b düzenlemelere gidilerek kamulaştırma işlemleri dolayısıyla mülkiyet hakkı ihlallerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Yine 11.4.2013 günlü ve 6459 sayılı kanunla getirilen, Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletileceği ve hak sahibinin tespit edilemediği durumlarda mahkemece, kamulaştırma bedelinin üçer aylık vadeli hesaba dönüştürülerek nemalandırılması amacıyla gerekli tedbirlerin alınacağı yönündeki düzenlemeler de incelenen davanın konusu yönünden olumlu gelişmelerdir. 6