T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2496 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1467 GİRİŞİM FİNANSMANI



Benzer belgeler
1. Temel Finansal Kavramlar. 2. Finansal Analiz ve Planlama. 3. Yatırım ve Çalışma Sermayesi. 4. Fizibilite Etüdleri- Yatırım Kararının Alınması

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2496 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1467 GİRİŞİM FİNANSMANI

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE EKONOMİK VE FİNANSAL SİSTEM İKİNCİ ÜNİTE PARANIN ZAMAN DEĞERİ


Bölüm 1 Firma, Finans Yöneticisi, Finansal Piyasalar ve Kurumlar

KÜÇÜK İŞLETMELERDE FİNANSMAN İŞLEVİ VE YENİ FİNANSAMAN YÖNTEMLERİ. Öğr. Gör. Aynur Arslan BURŞUK

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

MENKUL KIYMET YATIRIMLARI

Aysel Gündoğdu, PhD C. Turgay Münyas, PhD C. asset FİNANSAL YÖNETİM. Sermaye Piyasası Faaliyetleri İleri Düzey Lisansı Eğitimi

Sabit Kıymet Yatırımlarının Finansmanı

VOB VADELİ İŞLEMLER VE OPSİYON BORSASI

SERMAYE PİYASASI FAALİYETLERİ DÜZEY SINAVI

A. TANITICI BİLGİLER. PORTFÖYE BAKIŞ Halka arz tarihi: 20 Mayıs 2009 YATIRIM VE YÖNETİME İLİŞKİN BİLGİLER

Yrd. Doç. Dr. Eşref Savaş BAŞCI

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ ÜNİTE FİNANSAL YÖNETİM VE FONKSİYONLARI 1. GİRİŞ... 19

EURO MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

1. Nominal faiz oranı %25, enflasyon oranı %5 olduğuna göre reel faiz oranı % kaçtır?

Bölüm 1 (Devam) Finansal Piyasalar & Kurumlar

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI

Tahvil Türleri. O Hamiline ve Nama Yazılı Tahviller. O Sabit Faizli ve Değişken Faizli Tahviller

İçindekiler. Finansal Sistem. Finansal Piyasalar

-FİN203U- GİRİŞİM FİNANSMANI KISA ÖZET

Temel Finans Matematiği Örnek Soru Çözümleri Sayfa. 1 Eylül 2009

TEB PORTFÖY İKİNCİ DEĞİŞKEN FON

5) Vadeli işlem ve opsiyon piyasalarında alım satıma konu sözleşmelerde gün sonunda teminatların güncellenmesi

GELİR VERGİSİ KANUNU KAPSAMINDA VADELİ İŞLEM VE OPSİYON SÖZLEŞMELERİNDEN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLİMESİ

FBIST FTSE İstanbul Bono FBIST B Tipi Borsa Yatırım Fonu

VOB VADELİ İŞLEMLER VE OPSİYON BORSASI

Vahap Tolga KOTAN Murat İNCE Doruk ERGUN Fon Toplam Değeri ,49 Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

İşletme Finansmanı İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM İşletme Finansmanına Giriş 1 28

Halka Arz Tarihi 07/11/2008 Portföy Yöneticileri. Fon Toplam Değeri 527, Fonun Yatırım Amacı, Stratejisi ve Riskleri

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONUNA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

ÜNİTE:6 Teknik Analiz ÜNİTE:7 Yatırım Politikaları ÜNİTE:8 Yatırım Şirketleri

EURO MENKUL KIYMET YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

Future Forward Oplsiyon Piyasaları. Doç. Dr. A. Can BAKKALCI 1

EURO TREND YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

Finansal Sistem ve Bankalar. 1. Bankacılık İşlemleri ve Banka Türleri. 2. Dünya da ve Türkiye de Bankacılığın Gelişimi

Aegon Emeklilik ve Hayat A.Ş. Para Piyasası Likit Kamu Emeklilik Yatırım Fonu İstanbul

FİNANSAL PİYASALAR VE KURUMLAR. N. CEREN TÜRKMEN

1. BÖLÜM: FİNANSAL YÖNETİM VE FİNANS KESİMİ

TEB PORTFÖY BİRİNCİ DEĞİŞKEN FON

DERS 2 TÜREV ARAÇLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 2

PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU NUN 31 ARALIK 2014 TARİHİ İTİBARİYLE BİTEN HESAP DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

FİNANSAL SİSTEM VE FİNANSAL PİYASALAR

ATLAS MENKUL KIYMETLER YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. NİN 01 OCAK HAZİRAN 2017 DÖNEMİNE AİT YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE

AKTİF TOPLAMI 153, , , , , ,818. İlişikteki açıklama ve dipnotlar bu mali tabloların tamamlayıcı bir unsurudur.

Aegon Emeklilik ve Hayat A.. Para Piyasası Likit Kamu Emeklilik Yatırım Fonu İstanbul

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 EYLÜL 2007 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

Bölüm 1. Para, Banka ve Finansal Piyasaları Neden Öğrenmeliyiz?

EURO KAPİTAL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

Finansal Amaç, Finans Fonksiyonu, Finansal Çevre 3 38

FİNANSAL HESAPLAMALAR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2007 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

PERFORMANS SUNUŞ RAPORU HAZIRLANMA ESASLARI

Finansal Piyasalar ve Bankalar

AKTİF TOPLAMI İlişikteki açıklama ve dipnotlar bu finansal tabloların tamamlayıcı bir unsurudur.

Departman Adı - Tarih

Aegon Emeklilik ve Hayat A.Ş. Dengeli Emeklilik Yatırım Fonu İstanbul

TURKISH BANK A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇOSU

TURKISH BANK A.Ş. KONSOLİDE OLMAYAN BİLANÇOSU

ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMA ARAÇLARINA İLİŞKİN RİSK BİLDİRİM FORMU

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 HAZİRAN 2007 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

tarih ve sayılı izin doğrultusunda aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU. Fonun Yatırım Amacı

PİYASA YAPICILIK. Aralık Dilek Demir Buğdaycıoğlu Hazine ve Türev Ürünler

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI KARMA EMEKLİLİK YATIRIM FONU 30 HAZİRAN 2007 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ BÖLÜM Finansal Amaç, Finans Fonksiyonu, Finansal Çevre 1 40

KONSOLİDE BİLANÇO AKTİF TOPLAMI

Prof. Dr. Aydın Yüksel MAN 504T Yön. için Finansal Analiz & Araçları Ders: Risk-Getiri İlişkisi ve Portföy Yönetimi I

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM TAHVİL, HAZİNE BONOSU VE PAY DEĞERLEMESİ 21

Rapor N o : SYMM 116 /

Aegon Emeklilik ve Hayat A.Ş. Para Piyasası Likit Kamu Emeklilik Yatırım Fonu İstanbul

S P K SERMAYE PİYASASI FAALİYETLERİ DÜZEY SINAVI GENEL AÇIKLAMA. Bu soru kitapçığındaki testler şunlardır: Modül Adı.

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2008 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ULUSLARARASI KARMA EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2009 TARİHİ İTİBARİYLE FİNANSAL TABLOLAR

KURUMLAR KISA ÖZET KOLAYAOF

FİBA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. LİKİT ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU NA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

OYAK EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 MART 2007 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

Yatırım Analizi ve Portföy Yönetimi 5. Hafta

MNG BANK A.Ş. BİLANÇOSU

SINAV KONU BAŞLIKLARI

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2009 TARİHİ İTİBARİYLE FİNANSAL TABLOLAR

Finansal Yatırım ve Portföy Yönetimi. Ders 7 Modern Portföy Teorisi

1 OCAK - 30 HAZİRAN 2018 DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU VE YATIRIM PERFORMANSI KONUSUNDA KAMUYA AÇIKLANAN BİLGİLERE İLİŞKİN RAPOR

AKTİF YATIRIM BANKASI A.Ş. B TİPİ TAHVİL BONO FONU PERFORMANS SUNUM RAPORU

Nakit Yönetim Ürünleri

İçindekiler. Yatırım Fonları. Şirket Profili IV. II. Kimler Varlık Yönetimi Servisi Alır? Şirket Bonosu III. Varlık Yönetimi Strateji

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM KALKINMA VE FİNANS

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU 31 ARALIK 2007 TARİHİ İTİBARİYLE MALİ TABLOLAR

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş.GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONUNA AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

AEGON EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU

FACTORING. M. Vefa TOROSLU

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii İÇİNDEKİLER... v BİRİNCİ BÖLÜM FİNANSAL PİYASALAR

TÜRKİYE HALK BANKASI A.Ş. KONSOLİDE BİLANÇOSU

EURO KAPİTAL YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş DÖNEMİNE AİT PERFORMANS SUNUŞ RAPORU

AVIVASA EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GELİR AMAÇLI KAMU DIŞ BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU İZAHNAME DEĞİŞİKLİĞİ

Transkript:

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2496 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1467 GİRİŞİM FİNANSMANI Yazarlar Doç.Dr. Abdullah YALAMA (Ünite 1,5) Yrd.Doç.Dr. Çetin POLAT (Ünite 2,8) Öğr.Gör. Ekrem MERİÇ (Ünite 3,4) Yrd.Doç.Dr. Özlem SAYILIR (Ünite 6,7) Editör Yrd.Doç.Dr. Hasan BAKIR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Öğretim tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright 2012 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic, tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafiker Gülşah Yılmaz Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Girişim Finansmanı ISBN 978-975-06-1170-4 2. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 5.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Nisan 2013 ii

İçindekiler Önsöz... iv 1. Temel Finansal Kavramlar 2 2. Finansal Analiz ve Planlama 28 3. Yatırım ve Çalışma Sermayesi. 62 4. Fizibilite Etüdleri- Yatırım Kararının Alınması. 90 5. Girişimcilikte Finansal Destekler 118 6. Alternatif Finansal Kaynaklar ve Halka Açılma 144 7. Melek Yatırımcılar ve Risk Sermayesi 160 8. Ekonomik Krizler ve Finansal Yönetim. 180 iii

Önsöz Teknoloji ve haberleşmenin yaygınlaşması ile birlikte artan insan ihtiyaçları girişimciler için yeni fırsatları yaratırken, günümüz global dünyasında ki rekabetçi ortam da işletmeleri ciddi bir rekabet ile karşı karşıya getirmektedir. Girişimcinin sezgileri, gözlemleri ve araştırmaları sonucu geliştirdiği iş fikri ile ilgili fizibilite çalışmasının yapılması, iş fikrinin hayata geçirilmesi için gerekli olan doğru finansal kaynağın bulunması en az yatırım fikri kadar önem taşır. İş fikri ne kadar iyi olursa olsun hatalı finansal tercihler, başarılı olacağı muhtemel girişimin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olacaktır. Bu neden ile girişim finansmanı kitabımızda; finansal yönetimin temel kavramları verildikten sonra finansal analiz ve planlama, yatırım ve çalışma sermayesi kavramları ve yönetimi konuları açıklanmış daha sonra fizibilite etütleri ile yatırım kararının alınması konusuna değinilmiştir. Başarılı bir iş fikri ile yola çıkan girişimcinin ihtiyaç duyacağı finansal kaynaklar için söz konusu olabilecek destekler ile alternatif finansman teknikleri ve halka açılma konuları incelenmiştir. Yatırımlar için finansal kaynak bulmak bir çok kişi için imkansız gibi gözükse de iyi hazırlanmış iş planları ile girişimcilerin, melek yatırımcılar ve risk sermayesi şirketlerince desteklendikleri de görülmektedir. Bu neden ile melek yatırımcı ve risk sermayesi ayrı bir ünite olarak ele alınmıştır. Son olarak globalleşen dünyada yaşanan ekonomik krizler ve bu krizler karşısında finansal yönetimin nasıl şekilleneceği konusu incelenmiştir. Kitabımız uzaktan eğitim teknikleri ile gerek öğrenci, gerekse konuya ilgi duyan girişimciler için rehber ve kaynak kitap niteliği taşımaktadır. Kitabın hazırlanmasına özveri ile katkı sağlayan yazarlarımıza ve bu süreçte emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Editör Yrd.Doç.Dr. Hasan BAKIR iv

1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Finans teorisine ilişkin temel kavramları tanımlayabilecek, Risk ve getiriye ilişkin temel kavramları açıklayabilecek, Paranın zaman değerine ilişkin temel kavramları tanımlayabilecek, Nakit ile ilgili temel kavramları ifade edebilecek, Rekabetçi piyasalara ilişkin temel kavramları tartışabilecek, Etkin sermaye piyasalarına ilişkin temel kavramları açıklayabilecek, Temsilcilik problemine ilişkin temel kavramları ifade edebilecek, Farklı risk türlerine ilişkin temel kavramları açıklayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Finans Risk ve getiri Paranın zaman değeri Nakit Etkin piyasalar Acenta problemi Vergiler Risk farklılığı Etik İçindekiler Giriş Finans Teorisinin Temel Konuları Finansmanda Temel Kavramlara Giriş Risk-Getiri İlişkisi Paranın Zaman Değeri Nakit ve İlave Nakit Akımları Rekabetçi Piyasalar Etkin Sermaye Piyasaları Temsil (Acenta) Problemi Vergiler Risk Farklılığı Etik 2

Temel Finansal Kavramlar GİRİŞ Finans kavramı genel bir ifade ile fon olarak tanımlanırsa, finansman işletmenin faaliyetlerini devam ettirebilmesi için ihtiyacı olan bu fonların sağlanması, finansal yönetimde bu fonların uygun varlıklara yatırılması süreci olarak tanımlanabilir. Genel anlamda finans birbiriyle ilişkili bazı temel alanları kapsar. Bu temel alanlar, işletmenin daha etkili bir şekilde finansman yapmasını sağlayan işletme finansmanı ya da finansal yönetim ; bir portföye dahil edilecek menkul kıymetleri risk ve getiri açısından inceleyen portföy yönetimi ; finansal sistemi ve içindeki kurumları inceleyen makro finans ; emeklilik ve sigorta gibi bireyleri ilgilendiren konularla uğraşan bireysel finans ; faiz oranları ya da döviz kurlarındaki oynaklığın olası etkilerini araştıran risk yönetimi olarak sıralanabilir. İşletmeler için öncelikle önemli olan finansal yönetim ya da işletme finansıdır. Bu kapsamda finansman kavramı tüm işletme birimlerinin yöneticileri açısından da oldukça önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Finansal rakamlar bize işletme hakkında detaylı bilgiler sunması açısından da oldukça değerlidir. Finans kavramı özetle paranın nereden sağlanıp nereye harcanacağına ve paranın işletmelerinin gelecekteki potansiyel büyümeler için nasıl daha etkin kullanılacağına karar verme aşamasında yol gösteren önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda finans teorisine ait temel kavramların öğrenilmesi oldukça önemlidir. Finans teorisinin temel kavramları on temel konu başlığı altında sınıflanabilir. Bunlar; risk getiri ilişkisi, paranın zaman değeri, nakit, ilave nakit akımları, rekabetçi piyasalar, etkin sermaye piyasaları, temsil (acenta) problemi, vergiler, risk farklılığı ve etiktir. Ünitede işletmeler açısından önemli olabilecek finans ile ilgili genel kavramalar on alt kategori altında incelenecektir. FİNANS TEORİSİNİN TEMEL KONULARI Finans teorisinin temel konuları on temel başlık altında sınıflandırılabilir. Bunlar, risk getiri ilişkisi, paranın zaman değeri, nakit, ilave nakit akımları, rekabetçi piyasalar, etkin sermaye piyasaları, temsil (acenta) problemi, vergiler, risk farklılığı ve etiktir. Risk ve Getiri İlişkisi: Finansçılar 1950 li yıllara kadar sadece risk ve getiri arasında pozitif bir ilişkinin varlığını söylemekteydi. Ancak, 1952 yılında Harry Markowitz tarafından portföy kuramının geliştirilmesi ve Treynor un 1961, William Sharpe ın 1964 ve John Lintner in 1965 yılındaki makalelerinde geliştirilen finansal varlıkların fiyatlandırması kuramı ile risk getiri ilişkileri artık ölçülebilir hale gelmiştir. Paranın Zaman Değeri: Paranın zaman değerinden anlatılmak istenen paranın bugünkü değeridir. Bu değer hem enflasyon oranından hem de faiz oranlarından etkilenir. Paranız zaman değeri finans alanında özellikle yatırım projelerinde ve menkul kıymet fiyatlamasında kullanılmaktadır. Nakit: Finansal yönetimin amacının kar maksimizasyonundan değer maksimizasyonuna yönelmesinin nedeni nakit kavramıdır. Çünkü muhasebe ilkeleri gereği firmaların dönem sonu net karı ile dönem sonu nakit miktarı aynı değildir. 3

İlave Nakit Akımları: Herhangi bir yatırımın ya da projenin finansal açıdan değeri, ürettiği nakit akımlarının belli bir iskonto oranıyla bugüne indirgenmiş değeridir. Dolayısıyla finansal yönetim açısından nakit akımlarının doğru bir şekilde hesaplanması hayati önem taşımaktadır. Piyasalar: Piyasalar varlıkların alınıp satıldığı, arz ve talebin kesişerek fiyatın oluştuğu yerlerdir. Piyasa yapısı ise firmaların davranışlarını etkileyen bütün özellikleri anlatmaktadır. Finans yöneticisi firmanın içinde bulunduğu piyasanın özelliklerini iyi analiz etmeli ve piyasa yapısına uygun kararlar almalıdır. Piyasa Etkinliği: Yeni bir bilginin hisse senedi fiyatına yansıma hızıyla ölçülür. Örneğin bir ekonomi kurumunun ekonomiyle ilgili veri açıklaması, Ekonomi Bakanının herhangi bir sektörle ilgili demeç vermesi ya da bir şirketin bilanço yayınlaması sonucu elde edilen bir bilgi hisse senedi fiyatlarına ne kadar çabuk yansıyorsa piyasa o kadar etkindir. Temsil (Acenta) Problemi: İşletmeyi yöneten profosyonel yöneticiler ile işletmeye sermaye ilave eden ortaklar arasındaki menfaat çatışmasından ortaya çıkmaktadır. Vergiler: Bir finans yöneticisi hangi alanda karar alırsa alsın, vergi faktörünü dikkate almak zorundadır. Aynı zamanda vergi ile ilgili yeni yasa veya düzenlemelerin özenle takip edilmesi, şirketin vergi yükümlülüklerinin başarı ile yönetilmesi finans yöneticisinin görev tanımı içinde yer almaktadır. Risk Farklığı: Finansman yöneticisi mevcut risk düzeyinde daha yüksek getirili ya da mevcut getiri düzeyinde daha düşük riskli yatırımları tercih etmelidir. Genel anlamda risk sistematik ve sistematik olmayan riskler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sistematik riskler enflasyon, faiz, döviz kuru gibi faktörlerden meydana gelen, bütün işletmeleri belirli ölçülerde etkileyen risklerdir. Sistematik olmayan riskler ise firmanın kendisinden kaynaklanan yönetim hataları, iflas riski gibi riskler olup sadece firmanın kendisini etkiler. Etik: Davranışlar finansal yönetim açısından oldukça önemlidir. Örneğin bir firma çalışanı, şirket içinden bir bilgiyi gizlice dışarıya sızdırıp haksız bir şekilde kazanç elde ederse hem insider trading suçu işlemiş olur hem de etik dışı bir davranışta bulunmuş olur. Bu kapsamda bu ünitenin devamında temel finansal kavramalar yukarıda ifade edilen on temel kategori altında sınıflandırılarak tartışılacaktır. FİNANSMANDA TEMEL KAVRAMALARA GİRİŞ Finans teorisinin on temel konu başlığına göre finansal kavramlar tartışılmadan önce bazı kavramların hatırlatılması faydalı olacaktır. Finans: Finans, genel olarak, ödeme aracı sağlama şeklinde tanımlanır. Finans aynı zamanda para, mal ve mali işler anlamına da gelmektedir. Finansman: Özel ya da tüzel kişilerin yatırım, üretim ve satış faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve bu faaliyetlerin istenilen düzeyde sürdürülmesi için gerekli parasal değerlerin sağlanması, saklanması ve ödenmesi ve bunlarla ilgili maliyetleri de içeren, para bulma ve kullanma etkinliğidir. Özel kuruluşların finanslama faaliyetleri, bankalar ve bu yapıdaki her türlü kredi ve finansman kuruluşlarından sağlanan fonlarla gerçekleştirilir. Kamu kesimi finanslama faaliyetleri ise, emisyon, menkul değer ihracı, dış borçlanma vb. kaynaklardan sağlanan fonlarla yürütülür. Finansal Yönetim: Finansal yönetim, işletme için gerekli olan fonların sağlanması, korunması ve etkin olarak kullanılması anlamına gelir. Dünyada yaşanan globalleşme süreci ile birlikte, üretim unsurlarının, özellikle bunlardan sermayenin dolaşımının önündeki engellerin büyük ölçüde kalkarak dolaşım hızının artması, mal ve hizmetlerin dünya yönelimli üretilip pazarlanması, finansal yönetimin tanımının güncellenmesini gerekli kılmıştır. Dünyadaki yeni yönelimler ışığında finansal yönetimi; minimum riske katlanarak, ortakların refah düzeyini maksimum kılacak şekilde, ihtiyaç duyulan fonların belirlenmesi, bulunması, korunması ve etkin bir şekilde kullanılması olarak tanımlamak mümkündür. 4

Finans, finansman ve finansal yönetim kavramlarını tanımlayınız. Finansal Yönetici: Finansal yöneticinin temel amacı işletme ortaklarının refahının en yüksek düzeyde gerçekleştirilmesidir. Ortakların refahının en yüksek düzeyde gerçekleştirilmesinin amacı, şirketin hisse senetlerinin fiyatlarının yükseltilmesi veya şirketin piyasa değerinin yükseltilmesi ile olur. Finansal Yönetimin Temel Amacı: İşletmelerde finansal yönetimin temel amacı, ortaklarının refah düzeyini yükseltmektir. Finansal yönetim bu temel ve nihai amaca ulaşabilmek için birbirine bağlı üç amacı gerçekleştirmek zorundadır: a. Karın en yükseğe çıkarılması, b. Hisse başına karın en yükseğe çıkarılması, c. İşletmenin piyasa değerinin en yükseğe çıkarılması. Karın en yükseğe çıkarılması hisse senedi başına karın en yükseğe çıkarılmasını sağlayacak, bu da işletmenin piyasa değerini yükseltecektir. İşletmenin piyasa değerinin yükselmesi, ortakların refah düzeyinin yükseltilmesi amacını gerçekleştirecektir. Gelir Tablosu: Gelir tablosu işletmenin belli bir dönemdeki gelirlerini, giderlerini ve net karını gösteren finansal tablodur. Gelir tablosu içerdiği bilgilerle aslında işletmenin bir hesap dönemlik başarı ya da başarısızlık öyküsüdür. İş hayatını düzenleyen belli başlı yasalar, hesap dönemini genellikle bir takvim yılı olarak tanımlar. Ancak işlerin nasıl gittiğini bilmek konusunda sabırsız olan yöneticiler, gelir tablosunu yaklaşık rakamlar içeriyor olsa bile, her ay sonunda görmekten memnun olurlar. Bilanço: Belli bir zamanda firmanın varlıklarının ve yükümlülüklerinin değerini gösteren finansal tablodur. Bilançoda yer alan varlıklar likidite derecelerine göre sıraya dizilirler. Dönen varlıklar işlerin normal akışı içinde bir yıldan daha kısa sürede paraya dönüşecek olan varlıklardır. İşletmeye bir yıldan daha fazla yarar sağlayacak varlıklara duran varlıklar denir. Dönen ve duran varlıkların toplamı olan toplam varlıklar ise kısa vadeli borçlar, uzun vadeli borçlar ve özsermaye ile finanslanır. Başabaş Analizi: Başabaş analizi işletmenin satışlarının maliyetine eşit olduğu, ne kar ettiği ne de zarar ettiği noktayı gösteren analizdir. Finansal planların hazırlanmasında yararlanılan bu analiz tekniği kara geçiş analizi olarak da isimlendirilir. Başabaş analizi aslında kara geçiş noktasını bulmaya yaramakla birlikte, finansal varlıkların karlılığını saptamada, yeni üretime başlama kararını vermede de kullanılır. Ayrıca, bu analiz tekniği ile fiyat değişikliklerinin, sabit giderlerin ve değişir giderlerin yapısında bir değişiklik olması durumunda, bu değişikliklerin işletme karına etkisi de ölçülebilmektedir. Sermaye Yapısı: Her işletme borç ve özsermayenin belirli bir bileşimini kullanır. Bu bileşene sermaye yapısı adı verilmektedir. Örneğin, bir işletme finansman ihtiyacının % 20 sini borç ile % 80 ini özsermaye ile karşılamış olabilir. İşletmelerin kuruluşunda, başlangıçta özkaynaklara ve daha sonraki aşamalarda ise yabancı kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. İşletmenin öz kaynakları, genel olarak ödemiş sermaye, kanuni ve ihtiyati yedek akçeler ve dağıtılmamış karlardan oluşur. İşletmenin yabancı kaynakları ise genelde kısa ve uzun vadeli borçları, alınan kredileri, çıkarılmış olan tahvillerinden kaynaklanan borçları içermektedir. Sermaye Maliyeti: Sermaye maliyeti, kullanılan veya kullanılması planlanan her çeşit finansman kaynağının maliyetlerinin ağırlıklı ortalamasının alınması yolu ile ulaşılan orandır. Sermaye maliyetinin bulunmasında, kullanılan veya kullanılması planlanan kaynakların yapısal özelliklerinden doğan kaynak maliyetlerinin saptanması gerekmektedir. Her bağımsız kaynağın özelliklerine göre saptanan maliyetlerin ağırlıklı ortalaması toplam sermaye maliyetini vermektedir. Bu maliyet oran olarak ifade edilir ve bu oran yatırılan sermayenin minimum iç karlılık oranının saptanmasına yardımcı olur. Sermaye maliyeti hesaplanmadan yatırım kararları alınamaz. Sermaye Bütçelemesi: Sermaye bütçelemesi, yapılacak yatırımları harcama ve bu yatırımlardan sağlanacak gelirleri parasal olarak gösteren bir yatırım planıdır. Fonlar dar anlamda yatırım için harcanacaksa, bu fonlarla duran varlıklar satın alınacaktır. Yeni bir varlık satın alma, ya da eski bir varlığı yenileme kararı önemli bir karardır. Fabrika, makine ve donatım satınalma planları sermaye bütçesi olarak bilinir ve rasyonel planlar yapmak için gerekli karar verme işlemine de sermaye bütçelemesi denir. 5

Yatırım Fonu: Bir yatırım fonu yatırım şirketleri olarak bilinen tasarruf araçlarının dışında bir yatırım aracıdır. Yatırım fonları hisse senetlerine, tahvil ve bonolara ve kısa dönem para piyasası araçlarına yatırım yaparlar. Bir yatırım fonu açık uçlu bir yatırım şirketidir. Bu nedenle yatırımcıları istedikleri zaman yatırım fonuna katılım payını ifade eden katılım belgesini satarak fondan çıkabileceği gibi, fona katılmak isteyen yatırımcılar katılım belgesi satın alarak fona katılabilirler. Yatırım Ortaklığı: Çeşitli küçük tasarruf sahibi kişilerin parasını bir araya getirerek, bir anonim şirket aracılığı ile bu paranın çeşitli kuruluşların hisse senetlerine yatırılması yoluyla bir portföy oluşturulmasıdır. Bu yolla bir yandan yatırımlar için kaynak sağlanırken, diğer yandan küçük tasarruf sahiplerinin tasarrufları değerlendirilmiş olmakta, aynı zamanda tasarruf sahibinin karı tek bir şirketin geleceğine kalmamaktadır. Portföy içinde çeşitli şirketlere ait hisse senetlerinin yer alması nedeniyle, o faaliyet yılında zarar eden bir şirketin kar dağıtmaması, karlı bir faaliyet yılı geçiren başka bir şirketin dağıttığı yüksek karlarla dengelenebilecektir. Risk Sermayesi: Risk sermayesi, yüksek gelişme potansiyeline sahip ve rekabet üstünlüğü olan veya olabilecek işletmelere uzun vadeli yatırımlarda bulunarak ve gerektiğinde aktif yönetsel destek ve diğer uzmanlık hizmetleri sağlayarak ekonomik değer artışı temin etmek yoluyla portföylerindeki menkul kıymetlerin değerlerini artırmak ve bu menkul kıymetleri elden çıkarmak suretiyle yüksek getiri sağlamayı amaçlayan bir finansman işlemidir. Risk sermayesi finansman biçiminin işlemesi için, mucit, girişimci, risk sermayedarı olmak üzere üç tarafa gereksinim vardır. Mucit, yeni fikri üreten kişi; girişimci yeni pazar, yeni tedarik ve finansman kaynakları bularak yeni ürün, üretim tekniği ya da örgütlenme biçimi geliştiren kişi, risk sermayedarı; risk sermayesi yatırımlarında gerekli sermayeyi sağlayan kişi ve kuruluştur. Teknik Analiz: Hisse senedi fiyatlarını öngörmede kullanılan popüler bir yöntem olan teknik analiz, hisse senetlerinin geçmiş fiyat hareketlerini ve bu hareketlerdeki trendler, grafikler ya da formasyonlar gibi bir takım oluşumları inceleyerek hisse senetlerinin gelecekteki fiyat hareketlerini öngörmeye çalışır. İnceleme sonucunda oluşan formasyonlara dayalı olarak hisse senetlerini alma ya da satma kararı verilmektedir. Teknik analiz, Etkin Piyasalar Hipotezi ile çelişmektedir çünkü; etkin piyasalar hipotezi hisse senetlerinin öngörülemeyeceğini belirtmektedir. Etkin Piyasalar Hipotezi ileriki konu başlıklarında detaylı olarak tartışılacaktır. Temel Analiz: Temel analizde önemli olan alım veya satıma konu olan hisse senedinin olması gereken fiyatı (değeri) ile piyasa fiyatı arasındaki farka göre rasyonel alım satım kararlarını oluşturmaktır. Temel analiz; ekonomi, endüstri ve işletme analizi olmak üzere üç aşamalı olarak yapılmaktadır. Bir başka ifade ile hisse senedinin değerinin; ilgili olduğu şirketin, şirketin yer aldığı sektörün ve ekonomik ortamın koşullarına bağlı olarak belirlenmesinin gerektiği varsayılmaktadır. Döviz: Uluslararası ödemelerde geçerli olan; yabancı paralar, para işlevi gören her türlü bono, çek, poliçe, kredi mektubu, havale ve benzeri varlıklara verilen addır. Nakit biçimindeki yabancı paralara bazı uygulamalarda efektif döviz ismi verilmektedir. Repo: Repo, hazine bonosu ya da tahvil gibi menkul kıymetlerin, belirli bir süre sonra önceden belirlenen fiyattan geri alınması taahhüdü ile satılması işlemidir. Repo, bankalar tarafından kısa vadeli ve yüksek tutarlar için uygulanan bir yatırım aracıdır. Merkez Bankaları tarafından da kısa vadeli likidite ihtiyacını karşılamak amacıyla bankalara, vadesinde geri almak şartıyla hazine bonosu satışıyla repo işlemi yapılmaktadır. Ters Repo: Ters repo menkul kıymetlerin geri satma vaadiyle satın alınmasıdır. Ters repo isminden de anlaşılacağı üzere repo işleminin tersidir. Burada ellerinde bulunan nakit fazlasını, bir getiri elde etmek amacıyla değerlendirmek isteyen kişi ve kurumların bu nakit ile belirli bir fiyat üzerinden ve önceden belirlenen vade sonunda geri satma kaydıyla menkul kıymet almalarıdır. Barter: Terim olarak barter takas anlamına gelir. Ancak barter ticaret sistemi bilinen birebir karşılıklı takas işlemlerinden farklı gelişmiş bir sistemdir. Satın alınan mal ve hizmetin bedelinin üretilen mal ve hizmet ile ödendiği bir finans ve ticaret sistemidir. Barter, bir firmanın satın aldığı mal ve hizmetin bedelini kendi ürettiği mal veya hizmetle geri ödemesidir. Para olmaksızın yapılan, sahip olunan 6

mal ve hizmete karşılık, ihtiyaç duyulan mal ve hizmetin satın alınması işlemidir. Bu sistemde de para kullanılmaktadır. Ancak diğer ticari işlemlerden farklı bir işlevi vardır. Burada para bir değer saklama aracı olarak değil, bir muhasebe birimi olarak kullanılmaktadır. Barter sistemi uygulamada, bir taraftan mal ve hizmetlerin satışında bir pazarlama ve satış tekniği olarak kullanılmakta, bir taraftan da bir finans tekniği olarak finansman ihtiyacında faydalanılmaktadır. Barter sistemi, firmaların bir araya gelerek oluşturduğu bir pazardır. Barter sistemi, barter pazarını oluşturan firmaların arz ve talepleriyle işler. Barter sistemi ile çalışan bir firma, barter ortak pazarından satın aldığı malların ve hizmetlerin bedelini, ürettiği veya ticaretini yaptığı ürünleri barter ortak pazarında satarak öder. Barter pazarına ürün satan firma, bedelini, barter pazarında satışa sunulmuş mallar ve hizmetler listesinden dilediğini satın alarak tahsil eder. Böylece, dış ticarette, iki ülke arasında belirlenen sabit bir kur üzerinden, ihracat ve ithalat işlemleri birleştirilmiş olmaktadır. İhracat yapan, ödemeyi karşı taraftan ithalat yaparak gerçekleştirmektedir. Franchising: Bir ürün ya da hizmet üzerinde imtiyaz hakkı olan özel ya da tüzel kişinin, bir başka üretici ya da tacire bu ürün ya da hizmeti belirli bir bölge ve süre ile sınırlı olmak üzere üretmek ya da satmak hakkını, bir bedel karşılığında vermesi işlemidir. Factoring: Factoring, işletmelerin genellikle kısa vadeli satışlarından doğan alacak haklarının, factor kuruluşa satılmasıyla, işletmelere fon sağlama olanağı veren bir finansman yöntemidir. Factoring işlemi yapan kuruluşlara factor denilmektedir. Başka bir deyişle, factoring, factor ile alacaklı işletme arasında yapılan ve süreklilik gösteren bir anlaşmadır. Bu anlaşma ile alacaklı işletme, 3. kişi ve kişiler üzerindeki alacaklarının tamamını veya bir bölümünü factor e devretmeyi ve bu işlemi borçlulara bildirmeyi kabul eder. Buna karşılık factor alacakları tahsil etmeyi, ödenmeme riskini üstlenmeyi, alacak tutarlarını peşin olarak veya belirli bir vadenin bitiminde ödemeyi taahhüt eder. Amaç, işletmenin bürokratik işlemlerden kurtulması ve alacaklarını vadeden önce tahsil ederek finansman gereksinimini karşılamasıdır. Buradan anlaşılacağı gibi, factoring de işletmelere muhasebe, tahsilât ve finansman hizmetlerinin tümü veya bir kısmı sunulmaktadır. Forfaiting: Forfaiting, mal ve hizmet ihracatından doğan ve gelecekte tahsil edilecek bir alacağın, vadeden önce satılarak tahsil edilmesidir. Alacağın satıcısına forfaitist, devralan kuruluşa forfaiter denir. Senetli ve senetsiz bir alacak forfaiting konusu olabilir. Ancak, uygulamada, poliçe ve bono gibi senetlerle temsil edilen alacaklar üzerinden forfaiting yapılmaktadır. İthalatçı, güvenilir bir borçlu değilse, forfaiter kendisine devredilecek olan alacağın, aval veya benzeri şekilde kabul edilebileceği bir banka teminatına bağlanmasını isteyebilir. Böylece, forfaiter in alacağını tahsil edememe riski azalmaktadır. Öte yandan, alacağın ikincil piyasada işlem görmesine olanak sağlanmaktadır. Böylece, forfaiterin söz konusu alacağı vade sonuna kadar portföyünde tutmasına gerek kalmamaktadır. VDMK: Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK), menkul kıymetleştirme yoluyla oluşturulan borçlanma araçlarına verilen isimdir. Menkul kıymetleştirme, gelecekteki nakit girişi doğuracak alacaklar, bireysel krediler ve benzeri borçlanma araçlarının bir araya getirilerek havuz oluşturulması, bu havuzlara dayalı olarak menkul kıymet türetilmesi ve havuzların kredibilitelerinin zenginleştirilerek ve derecelendirilerek yatırımcılara statılması işlemidir. Menkul kıymetleştirme geleneksel araçları ortadan kaldırarak, fon ihtiyacı duyanların, doğrudan para ve sermaye piyasalarına ulaşmalarıdır. Menkul kıymetleştirme, likit olmayan varlıkların, yatırımcılar için likit ve pazarlanabilir varlıklar haline dönüştürülmesidir. Kıyı Bankacılığı: Genellikle serbest bölgelerde faaliyette bulunan, müdahale ve denetim ile vergilemenin asgari düzeyde tutulduğu koşullarda kovertibl paralar üzerine işlem yaparak çok uluslu şirketlere ve uluslararası kuruluşlara hizmet veren bir bankacılık türüdür. Kıyı bankacılığının gelişebilmesi için ülkenin sahip olması gerekli koşullardan bazıları şunlardır; siyasi istikrar, yeterli döviz rezervleri, gelişmiş bir ulaşım ve haberleşme, nitelikli personel, uygun bir yasal çerçeve. Uluslararası mali işlemlerin oldukça liberal bir biçimde yürütüldüğü Hong Kong, Panama, Güney Kore, Filipinler, Singapur, Bermuda kıyı bankacılığının en ünlü finans merkezleridir. Forward: Forward sözleşme, satıcının belli bir ürünü ileri bir tarihte, baştan anlaşılan bir fiyat üzerinden alıcıya teslim etmesini öngören sözleşmelerdir. Sözleşmenin şartları (fiyat, miktar, kalite, 7

zaman ve yer) alıcı ile satıcı tarafından karşılıklı belirlenmektedir. Forward sözleşmeleri taraflar arasında serbestçe yapıldığı için karşılıklı bir güven gerektirir. Diğer bir ifadeyle forward sözleşmelerde kredi riski vardır. Taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getirmeme riski, garanti altına alınmış değildir. Ayrıca iki taraf arasında yapılan forward sözleşmeler diğer piyasa katılımcılarının bilgisine açık değildir. Bu nedenle forward sözleşmeler net bir şekilde geleceğe yönelik fiyatlar için referans özelliği taşımazlar. Forward sözleşmelerde taraflar vade sonuna kadar pozisyonlarını kapatamazlar. Pozisyonların kapatılması sözleşmenin iptali ile mümkündür. Forward sözleşmeler, sözleşmede özel bir hüküm yoksa bir başkasına devredilemez. Ayrıca devri hukuken mümkün olsa bile her bir forward sözleşme kendine özgü hükümler taşıdığından ve standart olmadığından devri kolay değildir. Sözleşmeyi devralacak bir alıcı bulmak ve sözleşmeyi makul bir fiyatla devretmek neredeyse imkânsızdır. Futures: Belirli nitelikteki ve miktardaki bir malın veya bir mali enstrümanın, bugünden gelecekteki bir tarihte belirlenmiş bir fiyat üzerinden teslimini veya teslim alınmasını hükme bağlayan yasal sözleşmelere futures sözleşmeler denilmektedir. Futures sözleşmelerde standart teslim tarihleri ve standart varlık miktarı söz konusudur. Futures sözleşmeler belli başlı organize olmuş futures borsalarında işlem görmektedirler. Tarafların kar ve zararları günlük olarak belirlenir. Futures sözleşmeler riskten korunma, spekülasyon ve arbitraj amaçları ile kullanılmaktadır. Swap: Swap iki taraf arasında önceden belirlenen bir sistem içinde belirli bir finansal varlıktan kaynaklanan gelecekteki nakit akışlarının değiştirilmesi konusunda yapılan bir sözleşmedir. Tüm swaplarda taraflardan biri finansal piyasalarda sahip olduğu bir faydayı diğer tarafın başka bir piyasada sahip olduğu fayda karşılığında takas etmektedir. Bu durum karşılaştırmalı avantaj olarak adlandırılır. Bu kapsamda swap, riskleri değiştirmenin bir yoludur. Opsiyon: Opsiyonlar, değeri başka bir varlığın değerine bağımlı olarak değişen türev ürünlerdir. Opsiyonlar, belli bir vadeye kadar (veya belirli bir vadede), opsiyona dayanak varlık oluşturan belli miktardaki bir malı, finansal ürünü, sermaye piyasası aracını veya ekonomik göstergeyi belli bir fiyattan (kullanım fiyatı) alma ya da satma hakkını, belli bir prim karşılığında opsiyonu satın alan kişiye (lehdara) veren ancak zorunlu tutmayan, buna karşın opsiyonun satıcısını (keşidecisini) lehdar tarafından talep edilmesi halinde satmaya zorunlu tutan sözleşmelerdir. Opsiyon satan yatırımcı, opsiyonu alan kişiden tahsil ettiği prim karşılığında, opsiyonun vadesinde veya vadesi dolana kadar olan her hangi bir tarihte, opsiyona dayanak oluşturan belli miktardaki bir malı, finansal ürünü, bir sermaye piyasası aracını veya bir ekonomik göstergeyi, opsiyonu alan yatırımcının talebi halinde belirli bir fiyattan alma ya da satma yükümlülüğünü üzerine alır. Türkiye de vadeli işlemler piyasası hakkında detaylı bilgi için www.vob.org.tr adresine bakınız. RİSK-GETİRİ İLİŞKİSİ Risk: Finansal açıdan risk, beklenen getirinin gerçekleşen getiriden sapma olasılığıdır. Yatırımcının yapmış olduğu yatırımdan sağlayacağı verimin, beklenen verimin altına düşme veya üstüne çıkma olasılığı söz konusudur. İşte bu olasılık, yatırımcı açısından yapmış olduğu yatırımın riskini oluşturur. Örneğin, bir menkul kıymetin gerçekleşen getirisi, beklenen, tahmin edilen getiriden ne kadar büyük farklılık veya sapma gösteriyorsa, söz konusu menkul kıymetin riskinin o kadar yüksek olduğu söylenebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta insanlara risk nedir? Sorusunu sorduğumuzda aldığımız cevapların hemen hepsinde bazı ortak noktaların dikkat çekmesidir. Buradaki ortak noktalardan ilki riskin geleceğe ilişkin belirsizlik çağrıştıran bir kavram olmasıdır. İkinci ortak nokta olarak risk belirsizliğin içinde olumsuz bir şeyin ortaya çıkma ihtimalini akla getirmektedir. Bir başka ifade ile beklentilere ters bir şeyin ortaya çıkma ihtimalidir. Açıkça anlaşılmaktadır ki risk kavramını duyunca zihninde geleceğe dair pozitif bir beklentiyi canlandıran birine rastlamak oldukça zordur. Beklentilere ters bir şeyin ortaya çıkma ihtimali genelde hep negatif olarak zihinde canlandırılmasına rağmen aslında risk beklenen sonuçtan pozitif sapma ihtimalini de içermektedir. Bu kapsamda bu sapmanın negatif olabileceği gibi pozitif de olabileceğini (gözden kaçırıldığı üzere) unutmamak gerekir. Bu 8

çerçevede risk yönetimini en basit şekilde geleceğe ilişkin belirsizlikten aleyhimize bir sonuç çıkması ihtimalini azaltmak veya lehimize bir sonuç çıkma ihtimalini güçlendirmek biçiminde tanımlayabiliriz. Risk yönetim süreci risklerin tanımlanması, risklerin ölçülmesi, uygulama ve takip değerlendirme olmak üzere dört temel bileşenden oluşmaktadır. Risklerin Tanımlanması: Risk Yönetim sürecinde öncelikle yapılması gerekenler risklerin tanımlanması ve özelliklerinin belirlenmesidir. Unutulmamalıdır ki özellikleri bilinmeyen risk yönetilemez. Risklerin Ölçülmesi: Tanımlanan risklerin sayısallaştırılıp ölçülebilir hale getirildiği aşamadır. Literatürde üzerinde yoğun olarak çalışılan bir alan olmasına rağmen hala gelişmeye çok açık bir alandır. Uygulama: Tanımlanan, ölçülen ve somut hale getirilen risklere karşı koruyucu tedbirlerinin uygulanması aşamasını kapsamaktadır. Riskten kaçınma, risk azaltımı veya risk transferi gibi risk yönetim araçları bu aşamada devreye girmektedir. Takip ve Değerlendirme: Politika ve uygulamaların başarısının sürekli takip ve değerlendirmeye tabi tutulması ve raporlanmasıdır. Takip ve değerlendirme hem risklerin iyi yönetilip yönetilmediğini hem de risklerin kabul edilebilen sınırlar dâhilinde tutulup tutulamadığı değerlendirme sürecidir. Getiri: Bir yatırımdan belirli bir dönem içinde yapılan yatırıma karşılık elde edilen gelirdir. Getiri çoğunlukla başlangıçtaki menkul değerin pazar fiyatının yüzde oranı olarak tanımlanmaktadır. Beklenen Getiri: Beklenen getiri, belli bir dönem getirileri ile bu getirilerin gerçekleşme olasılıklarının çarpımının toplamıdır. Başka bir deyişle, beklenen getiri, risk veya belirsizlik ortamında beklenen değer sonuçlarının ortalama değerini ölçmeye yarayan bir ölçüttür. Beklenen getiri basit bir şekilde hesaplanabilir. Ekonominin durgunluk dönemi yaşama olasılığı % 10 ve bu dönemin getirisi 0.05, normal bir dönem gerçekleşme olasılığı % 60 ve bu dönemin getirisi 0.60, ekonomide patlama olma olasılığı % 30 ve bu dönemin getirisi 0.90 olsun. Bu durumda beklenen getiri, [(0.10*0.05) + (0.60*0.60) + (0.30*0.90)] = % 63.5 olacaktır. İstenen Getiri Oranı: Bir yatırımcıyı yatırım yapmaya razı eden en az getiri oranıdır. Sermaye Varlıklarını Fiyatlama Modeli: Sermaye Varlıklarını Fiyatlama Modeli (CAPM) risk ile getiri arasındaki ilişkiyi açıklayan kuramdır; buna göre herhangi bir menkul kıymetin beklenen risk primi, menkul kıymetin betası ile piyasa risk priminin çarpımına eşittir. Riskten Kaçınma: Tüm koşullar eşitken, yatırımcıların riskli varlıklar arasında en az riske sahip olanı seçeceği yönündeki varsayımdır. Volatilite: Bir menkul kıymetin riskinin bir ölçüsüdür. Bir varlığın çok volatil olması ya da yüksek volatiliteye sahip olması, bu varlığın fiyatlarının çok fazla dalgalandığı anlamına gelmektedir. Çeşitlendirme: Tüm yumurtaları aynı sepete koymayın ifadesi ile aynı anlama gelmektedir. Eğer tüm paranızı bir varlığa yatırırsanız, geleceğiniz sadece bu varlığın performansına bağlı olacaktır. Bu varlığın değeri yükseldiğinde zengin olur; değeri düştüğünde fakirleşirsiniz. Ancak, paranızı farklı varlıklar arasında paylaştırırsanız bir başka ifade ile portföy oluşturursanız, portföy içindeki varlıklarınızın değeri zaman içerisinde dalgalanabilir ancak; portföyünüzün değeri istikrarlı olacaktır. Açığa Satış: Sahip olunmayan bir menkul kıymetin satılması işlemidir. Açığa satış işlemi bir menkul kıymetin fiyatının gelecekte düşeceği yönünde beklentiler varsa yapılmaktadır. Örneğin, ABC hisse senedinin fiyatının yakın gelecekte 65 $ dan 50 $ a düşeceğine inanılmaktadır. Bu durumda yatırımcı Gamze Hanım belli sayıda diyelim ki, 100 adet hisse senedini aracı kurumundan ödünç alır ve bu hisse senetlerini 6500 $ a satar. Birkaç gün sonra, eğer hisse fiyatları 50 $ a düşerse, Gamze Hanım 100 adet hisse senedini 5000 $ a piyasadan alır ve aracı kurumuna 100 adet hisse borcunu kapatır. Bu süreçte, Gamze Hanım 1500 $ kar eder. Eğer Gamze Hanımın beklentilerinin aksine hisse senedinin fiyatı 85 $ a yükselirse o zamanda Gamze Hanım 2000 $ ((85$ - 65$)*100) zarar elde eder. Hedging: Beklenmeyen fiyat değişimlerinin karlar üzerindeki olumsuz etkisini elimine etmeyi amaçlayan bir finansal işlemdir. 9

Portföy: Menkul kıymet sepetidir. Örneğin, paranızın 5000 $ ını devlet tahvillerine, 4000 $ ını hisse senetlerine, 6000 $ ını hazine bonolarına yatırabilirsiniz. Bu menkul kıymetlerdeki toplam yatırımınız portföy olarak adlandırılır. Kovaryans: Kovaryans iki değişkenin zaman içindeki değişmelerinin birlikteliğinin ölçüsüdür. Kovaryans pozitifse iki yatırımın getirileri aynı yönde hareket ediyor demektir. Negatif kovaryans ise getirilerin ters yönde değişmekte olduğunu gösterir. O halde kovaryansın sayısal büyüklüğü değil işareti (yönü) önemlidir. Korelasyon Katsayısı: İki değişken arasındaki zaman içindeki değişmelerin birlikteliğinin sayısal bir ölçütüdür. Korelasyon katsayısı - 1 ile + 1 arasında değerler almaktadır. + 1 e yakın bir korelasyon katsayısı iki değişken arasında güçlü bir pozitif ilişkiyi gösterirken, - 1 e yakın bir korelasyon katsayısı güçlü bir negatif ilişkiyi göstermektedir. Korelasyon katsayısının + 1 olması ise iki değişken arasında mükemmel bir pozitif ilişkiyi, - 1 ise mükemmel bir negatif ilişkiyi gösterir. Korelasyon katsayısının 0 olması iki değişken arasında hiçbir ilişki olmadığını ifade eder. Örneğin, iki hisse senedinin getirileri arasındaki korelasyon katsayısı - 0.977 ise bu hisse senetlerinin getirileri arasında güçlü bir negatif ilişki olduğu anlamına gelmektedir. Burada portföy riskini çeşitlendirerek azaltmak isteyen rasyonel bir yatırımcının, portföyüne korelasyonu - 1 e yakın hisse senetlerini dahil etmesi gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Akbank hisse senedi ile Konya Çimento hisse senedi arasındaki korelasyon katsayısı - 0,15 ise, bu iki hisse senedinin getirileri arasında nasıl bir ilişki olduğunu söyleyebilirsiniz? Yatırım Danışmanlığı: Yatırım danışmanlığı karşılığında bir maddi yarar sağlamak amacıyla, müşterilerine (yatırımcılara) sermaye piyasası araçları ile bunları ihraç eden ortaklık veya kuruluşlar hakkında ve benzeri konularda yönlendirici nitelikte yazılı veya sözlü yorum ve yatırım önerilerinde bulunma faaliyetidir. Yatırım danışmanlığı yapabilmek için SPK dan yetki alma koşulu aranmaktadır. Piyasa Kapitalizasyonu: Borsaya kayıtlı şirketlerin hisse senetlerinin piyasa değerinin dolaşımdaki hisse senetleri sayısı ile çarpılarak bulunan şirket piyasa değerlerinin toplamıdır. İmtiyazlı Hisse Senedi: Kar payları bakımından adi hisse senedine göre önceliği olan hisse senetleridir. Çoğu şirket için imtiyazlı hisse senedi adi hisse senetlerine göre çok daha az önem taşır. Bununla birlikte, şirket birleşmelerinde ve diğer bazı özel durumlarda imtiyazlı hisse senedi kullanışlı bir finansman yöntemi olabilir. İmtiyazlı hisse senedi, borç gibi yatırımcıya bir dizi sabit ödeme taahhüdünde bulunur ve ender istisnalar dışında öncelikli kar payları zamanında ve tam ödenir. Bununla birlikte, imtiyazlı hisse senedi yasal olarak bir özkaynak menkul kıymetidir. Çünkü imtiyazlı bir kar payı ödemesi yönetimin kararına kalmış bir şeydir. Tek yükümlülük, imtiyazlı kar payı ödenmeden, adi hisse senedine kar payı ödenemeyeceğidir. Eğer şirket iflas ederse, ödeme kuyruğunda, imtiyazlı hisse senedi sahipleri, borçlulardan sonra, fakat adi hisse senedi sahiplerinden önce yer alır. Devlet Tahvili: Devlet tahvili yatırımcısına sabit gelir sağlayan, uzun vadeli ve devlet tarafından uzun vadeli finansman ihtiyacını karşılamak amacıyla ihraç edilen bir menkul kıymet türüdür. Devlet tahvilleri sabit faizli, değişken faizli olabildiği gibi dövize endeksli de olabilirler. Hazine Bonosu: Üzerinde faiz kuponu taşımayan ve bir yıldan kısa vadeli devlet borçlanma senetleridir. Burada unutulmaması gereken durum hazine bonolarının iskonto esasına göre satıldığıdır. Halka Arz: Bir anonim şirketinin ilk kez hisse ihracına birincil halka arz adı verilir. Birincil halka arz mevcut hissedarların kendi hisselerini devretme şeklinde olabileceği gibi, sermaye artırımı amacıyla yeni hisse satışı şeklinde de olabilir. Bu iki yöntemin her ikisinin aynı anda kullanılması da mümkündür. Zaten halka açık olan bir anonim şirketinin sermaye artırımı amacıyla hisse senedi ihraç etmesine ise ikincil halka arz adı verilir. Sermaye Arttırımı: Sermaye artırımı iki şekilde yapılır. Birincisi, sermaye artırımı gereksinimi ortaya çıktığında, sermaye artırımı şirketin özkaynakları kullanılarak yapılır. Bu tür sermaye artırımları 10

bilançoda özkaynaklar sınıfı içerisinde yer alan yedeklerin sermayeye ilave edilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Bu şekilde gerçekleştirilen sermaye artırımları şirkete nakit girişi sağlamaz ve bedelsiz sermaye artırımı olarak adlandırılır. Bedelsiz sermaye artımı gerçekleştirildiğinde, bedelsiz sermaye artışı tutarını temsil eden hisse senetleri eski ortaklara, şirket payları oranında ve bir bedel alınmadan dağıtılır. İkincisi ise, şirkete yeni ortaklar alınması şeklinde olur. Şirkete yeni ortaklar alınması (hisse senetlerinin satılması), şirkete nakit girişi sağlar. Bu tür sermaye artırımlarına bedelli sermaye artırımı denir. Bedelli sermaye artırımı işletmelerin, özellikle likiditesi ve kısa ve uzun vadeli borçlarını ödeyebilme gücü üzerinde olumlu etkiler yapar. Takasbank: Takasbank, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) gerçekleştirilen alım/satım işlemlerinin menkul kıymet ve nakit takasının yerine getirilmesinden sorumlu merkezi takas kurumudur. Menkul kıymet alım/satım işlemlerinin takası, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın (İMKB) faaliyete geçtiği tarihlerde üyelerin kendi aralarında gerçekleştirilirken, 1988 yılından itibaren Borsa bünyesinde kurulan bir müdürlük tarafından yerine getirilmeye başlanmıştır. 1 Ocak 1992 tarihinden itibaren, Borsada gerçekleşen işlemlere ilişkin menkul kıymetlerin takası ve saklama yetkisi, İMKB ve üyelerinin ortaklığı ile kurulan İMKB Takas ve Saklama A.Ş.'ye verilmiş ve şirket bu tarihte faaliyete geçmiştir. 01.01.1996 tarihinden itibaren de bu şirket, Takasbank İMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş. adıyla bir sektör bankasına dönüşmüştür. Takasbank, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından Türkiye'nin Merkezi Saklama Kuruluşu ve Ulusal Numaralandırma Kuruluşu olarak görevlendirilmiştir. Merkezi Saklama Kuruluşu faaliyetleri açısından, Takasbank'ın işlev ve faaliyetleri Sermaye Piyasası Kanunu ve SPK'nun düzenlemelerine tabidir. İMKB 100 endeksi: İMKB Hisse Senetleri Piyasası için temel endeks olarak kullanılmaktadır. 1986 yılında 40 şirketin hisse senedi ile başlayan ve zamanla sayısı 100 şirketin hisse senedi ile sınırlanan Bileşik Endeks in devamı niteliğindedir. Ulusal Pazar da işlem gören şirketlerle, Kurumsal Ürünler Pazarı nda işlem gören gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları arasından seçilen 100 hisse senedinden oluşmaktadır. İMKB - 100 endeksi ve hesaplama yöntemlerine ilişkin detaylı bilgi için http://www.imkb.gov.tr/indexes/stockindexeshome.aspx adresine bakınız. VOB: Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş., Türkiye'nin ilk özel borsa kuruluşudur. 4 Şubat 2005 tarihinde İzmir'de işleme açılmıştır. Bu borsada Vadeli İşlem Sözleşmeleri risk yönetimi, yatırım, spekülasyon ve arbitraj amaçlı olarak yatırımcılar tarafından kullanılır. Çeşitli amaçlara sahip bu yatırımcılar spot piyasaya oranla daha düşük bir maliyetle bu piyasalarda işlem yapabileceklerdir. Döviz dalgalanmalarından korunmak amacıyla kurulmuş olmasına rağmen, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. günümüzde daha çok spekülasyon amaçlı kullanılmaktadır. Bu borsada alım sözleşmesi veya satım sözleşmesi yapıldığında, alınan veya satılan dövizin tüm bedeli değil, % 10'u ödenmektedir. Günümüzde bu uygulama sadece döviz için değil; İMKB - 30 endeksi, İMKB - 100 endeksi, değerli maden endeksleri, petrol ve türevi olan enerji kaynakları gibi başka birçok dayanak varlık için de kullanılmaktadır. Spekülasyon amaçlı kullanımının yanında, ithalat ya da ihracat yoluyla döviz borçlanan ya da döviz alacağı olan yatırımcıların riskten kurtulmaları için iyi bir araçtır. Dayanak Varlık: Türev ürünlerinin fiyatını belirleyen ve spot piyasada alınıp satılabilen varlıklara dayanak varlık denir. Teorik olarak üzerinde alım satım işlemlerinin yapılabildiği her nesne bir türev ürüne dayanak olabilmektedir. İyi bir dayanak varlığın en belirgin özelliği mübadele edilebilir ve likit olmasıdır. Mübadele edilebilir olması bir malın alternatifleri kadar iyi olup değiştirilebilir olması; likit olması ise belirli bir zamanda aktif alıcı ve satıcı sayısının fazla olmasıdır. Her ne kadar bu iki kriteri taşıyan oldukça fazla sayıda varlık bulmak mümkünse de dayanak varlık olarak kullanılan varlıklara baktığımızda, bunların dövizler, para (faiz oranları), hisse senetleri ve emtialar olmak üzere dört grup altında toplandığı görülmektedir. Spekülasyon: Bilgiye dayalı olarak yatırım varlıklarının fiyat hareketlerinden kazaç elde etmeye çalışma işlemidir. Spekülasyon risk üstlenme ile de eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Örneğin, Halil Semih hampetrolün varilinin 2 yıl içerisinde 100 $ a yükseleceğini düşünmektedir (Piyasa tahmini 80 11

$ dır) ve gelecekte ham petrolün varilini 80 $ dan almak için forward sözleşmesine girer. Bu durumda Halil Semih ham petrol fiyatları üzerine spekülasyon yapmaktadır. Eğer 2 yıl sonunda ham petrolün piyasa fiyatı 110 $ olursa, 80 $ üzerinden bir forward sözleşmesi yaptığı için 80 $ dan ham petrolü alır ve 110 $ a satarak 30 $ kar eder. Ancak 2 yılın sonunda ham petrolün fiyatının diyelim ki 55 $ olduğu durumda da 80 $ dan alıp 55 $ dan satacağı için zarar etme ihtimali bulunmaktadır. Arbitraj: Arbitraj piyasalar arasındaki fiyat dengesizliklerinden yararlanarak risksiz kar elde edilmesi sürecidir. Örneğin bir malın coğrafi olarak farklı iki mekânda farklı iki fiyattan işlem gördüğünü düşünelim. Bu durumda arbitrajcı malı ucuz olan yerden alır, pahalı olan yerde satar ve risksiz kar elde eder. Yabancı paraların kur farklarından kazanç sağlamaya ilişkin bir örnek verilirse, bir dövizin nispi olarak ucuz olduğu piyasadan alınıp pahalı olduğu piyasada satılması ve aradaki farktan yararlanılması işlemidir. Örneğin, New York döviz piyasasında 1 Sterlin = 1.66 Dolar iken, Londra döviz piyasasında 1 Sterlin = 2 Dolara yükselmişse, meydana gelen kur farkı arbitraj işlemini başlatır. Arbitraj yapan ilk aşamada, New York tan Dolar vererek Sterlin satın alır; ikinci aşamada bu Sterlinleri kullanarak Londra piyasasından bu kez Dolar satın alarak bunları yeniden New York a aktarır. Böylece kur farklarından kazanç sağlamış olur. Çeşitli piyasalarda var olan fiyat farklılıklarından yararlanmak amcıyla değerli maden, değerli evrak alım satım işlemleri de arbitraj kapsamında düşünülmelidir. Uygulamada arbitraj işlemlerinin genellikle bankalar tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Arbitraj işlemini yapan arbitrajcı risk üstlenmemektedir. Dealar: Dearlarlar hem kendi adlarına hem de başkalarının adlarına işlem yapma yetkisine sahiptir. Burada hatırlatmak gerekir ki brokerler sadece başkaları adına işlem yapabilirken, kendi adlarına işlem yapamamaktadırlar. Spekülator: Spekülasyon yapan kişilere spekülatör denir. Spekülatörler ileride fiyat değişikliğine uğraması beklenen para, menkul kıymet, mal vb. varlıkları, aradaki fiyat farkından yararlanarak kar etmek amacıyla, önceden satın almakta ve beklenen fiyat değişikliği gerçekleştiğinde satmaktadır. Özellikle siyasal ve ekonomik bunalım dönemlerinde spekülatörlerin faaliyetleri, bazı durumlarda bunalımın niteliğini daha da arttırıcı rol oynayabilmektedir. Spekülatörler fiyatın gelecekteki yönünü tahmin ederek pozisyon alan yatırımcılardır. Bu kapsamda spekülatör kavramı genel algının aksine piyasada pozisyon alması arzulanmayan yatırımcı değildir. Spekülatörler piyasanın işlem hacmini ve likiditesini yükselttikleri için piyasada yer alması istenen yatırımcılardır. Hedger: Üstlendiği riski elimine edecek karşıt bir işlem yapan yatırımcıdır. Hedging: Hedging finans literatüründe üstlenilen riski elimine edecek karşıt bir işlem yapma faaliyeti olarak tanımlanmaktadır. Bir spot aktifte ya da pasifte alınması düşünülen pozisyonun yerine geçici olarak ikame edilen pozisyona veya mevcut bir spot aktif ya da pasif pozisyonun fiyat riskini gidermek amacıyla, pozisyonun kapatılacağı ana dek alınan ters pozisyona verilen genel bir addır. İşletmeler, hedging işlemi ile gelecekte döviz kurları, faiz oranları, hisse senedi ve ticari ürün fiyatlarındaki ters hareketlerden kaynaklanacak zararlardan korunmayı amaçlarlar. Sigorta: Sigorta, belirli bir prim karşılığında bir kimsenin para ile ölçülebilir, yasa ile korumaya değer bir sigortalanabilir menfaatine zarar veren bir rizikonun gerçekleşmesi halinde bu zararı karşılayacak tutarda sigortalının tazminata hak kazanmasını sağlayan çift taraflı bir sözleşmedir. Sigorta sözleşmesinin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için tarafların, teminat altına alınmak istenen riziko, sigorta konusu, sigorta bedeli, sigorta süresi, sigorta şartları ve prim gibi esaslı unsurların üzerinde mutabık kalmaları gerekmektedir. Sigorta, hiçbir zaman bir kazanç kaynağı olmamakla birlikte, sigortalının refahını 12

hasardan bir gün öncesine getirme fonksiyonu ile hem ülke ekonomisinde hem de bireyler açısından büyük önem taşımaktadır. Aktüer ve Aktüerya: Aktüer finansal riskleri değerlendirebilen, çözümler öneren, ve her çözümün uzun dönemdeki sonuçlarını irdeleyebilen bir profesyoneldir. Aktüer yalnızca bugünü değil yarınları da düşünerek finansal belirsizlikleri değerlendirir. İleriye yönelik projeksiyonlar yaparak stratejik kararlar için önerilerde bulunur. Aktüerya, hayat sigortalarının ilk uygulamaları ile birlikte 1792 yılında İngiltere'de ortaya çıkmış olan, çok güçlü bir matematiksel ve istatistiksel altyapı gerektiren, sigorta, uzun vadeli yatırımlar ve emeklilik ile ilgili fiyatlandırma ve risk analizine yönelik hesaplama ve tahmin yöntemlerinin bütününü içeren bir bilim dalıdır. PARANIN ZAMAN DEĞERİ Iskonto Oranı: Gelecekteki nakit akışlarının bugünkü değerini hesaplamakta kullanılan faiz oranıdır. Eğer 1 yıl sonraki 1 nin bugünkü değeri 0.83 ise, iskonto oranı bu durumda 1 / (1+0.2) = % 20 olacaktır. Elbette, iskonto oranı ve gelecek nakit akışları bilindiğinde, bugünkü değeri de bulabiliriz. Örneğin, yıllık % 10 iskonto oranı ile, bir yıl sonraki 100 nin bugünkü değeri ile iki yıl sonraki 150 nin bugünkü değeri toplamı 100 / (1+0.1) + 150 (1+0.1) 2 = 214.88 olacaktır. Basit Faiz: Basit faiz hesaplamasında, yatırılmış olan anaparanın belli bir dönem sonunda getireceği faiz tutarı, geçerli faiz oranı üzerinden hesaplanmakta ve yatırılan anapara dönem sonunda değişmemektedir. Başka bir deyişle, belirli dönemlerde kazanılan faiz tutarını hesaplamak için her zaman aynı anapara tutarı dikkate alınmaktadır. 1000 nin % 10 yıllık faiz üzerinden, 6 yıllık faizi, 1000*0,10*6 = 600 olacaktır. Bileşik Faiz: Bileşik faiz, belirli bir döneme ait faiz tutarının anaparaya eklenmesi ile bulunan, toplam üzerinden hesaplanan faizdir. Bileşik faiz hesaplamasına basit bir örnek verilebilir. Bir tasarruf sahibi 1000 sini % 32 faiz oranı üzerinden bankaya yatırsın. Bir yılın sonunda ne kadar parası olacağı şu şekilde hesaplanabilir: 1000* (1+0,32) = 1320. Bugünkü Değer: Gelecekte elde edilecek nakit akışlarının, belli bir faiz veya iskonto oranına göre başlangıç yılına indirgenmesidir. Bu nedenle, bugünkü değer, genellikle gelecekteki ödemelerin iskonto edilmiş değerleri toplamı olarak bilinir. Bugünkü değer, daima bileşik faiz kullanılarak hesaplanır. Finans yöneticileri bugünkü değeri hesaplayarak karar vermeyi kolaylaştırırlar. Bugünkü değer, bugünkü 1 nin bir yıl sonraki 1 den daha değerli olduğunu ifade eder. Bir yatırımcı yaptığı yatırımdan 5 yıl sonra 4000 gelir sağlayacaksa ve yatırımcının iskonto oranı % 32 ise, bu yatırımcının yatırımının bugünkü değeri 4000*0,250 = 1000 dir. Bu hesaplamada 0,250, 1 nin bugünkü değer tablosundan % 32 faiz oranının 5 yıllık değeridir. Efektif faiz oranı: Faiz oranları genelde yıllık oranlar olarak ifade edilirler. Bu, yıllık nominal faiz oranıdır. Ancak, faiz dönemleri bir yıldan daha kısa ise (örneğin 3 aylık), bir yılda elde edilen gerçek (efektif) faiz Efektif Yıllık Oran olarak belirtilir. Efektif faiz oranı şu formül ile hesaplanır: EF i 1 + nom 1. Burada m, yıl içindeki faizlendirme dönemidir. 6 ayda bir faiz hesaplamalı, m = m nominal faiz oranı % 10 ise efektif faiz oranı 0,10 EF = 1 + 1 = (1.05) 2 2 1 = 1.1025 1 = 0.1025 = % 10.25 dir. İç Karlılık Oranı: Bir yatırımdan elde edilen zımni getiridir. Örneğin, bugün 100 yatırım yaptınız ve 1 yıl sonra 120 elde ettiniz. Bu durumda iç karlılık oranı yıllık % 20 olacaktır. Benzer şekilde, nominal değeri 1000 olan 12 ay vadeli bir hazine bonosunu 909.09 ye bugün satın aldınız ve elde edeceğiniz gerçek getiri % 10 olsun. (% 10 iskonto oranından iskonto edilen 1000 bugün size 909.09 vermektedir). Burada, iç karlılık oranı % 10 dur. Genelde iskonto oranı, bir yatırımın bugünkü değerini sıfıra eşitleyen iskonto oranıdır. Hazine bonosu örneğinde, başlangıç yatırımı 909.09, getirisi ise 2 13

1000 ve net bugünkü değeri = 1000 / (1+r) 909.09 dur. Net bugünkü değeri 0 a eşitlediğinizde ve iskonto oranı, r yi çözdüğünüzde, iç karlılık oranını % 10 olarak bulursunuz. Yatırım: Yatırım kelimesi birbirinden farklı kavramları içine almaktadır. Yatırım kavramının halk arasındaki tanımı, gelecekte gelir elde etmek amacıyla, mevcut sermayenin (fonların) belirli alanlara aktarılması ya da kısaca ekonomik değerlerin kar amacı ile bir işe tahsisidir. Bu kapsamda, belirli bir sermayeye sahip olan bir kişinin, parasının tamamıyla ya da bir kısmıyla işyeri açması, mevcut işyerini genişletmesi, kurulu bir işyerine ortak olması ya da menkul kıymet, altın, döviz gayrimenkul vb. satın alması, bu yatırım kavramını karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. İktisat bilimi açısında yatırım kavramı ise belirli bir dönemin yaratıcı faaliyetlerini meydana getiren donatım stokuna yapılan, diğer bir değişle belirli bir dönemde milli gelirden tüketilmeyerek reel kapital stokuna yapılan ek şeklinde tanımlanabilir. Buna göre, mevcut sermaye stokunda oluşan net artış anlamında ele alınan yatırımlar, ekonomide sermaye oluşumunu tamamlayan önemli bir halka olmaktadır. İşletme biliminde yatırım kavramı, değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Bunlar, yatırım, gelecekte daha fazla gelir ya da başka yararlar elde etme amacı ile yapılan harcamalardır, yatırım, sabit üretim araçlarına yapılan ilavelerdir, yatırım, sermayenin ayni ya da mali varlıkları ele geçirme amacı ile harcanmasıdır, yatırım, belirli bir zamanda bir defaya mahsus olmak üzere yapılan ve birbirini takip eden devrelerde gelir elde etme olanağı veren harcamalardır şeklindedir. Yatırım Projesi: Bir plan dahilinde başlama ve bitiş zamanı açıkça belirlenmiş, sınırlı kaynaklarla gerçekleştirilebilecek mal ve hizmet üretimine ilişkin faaliyetler kümesine yatırım projesi adı verilmektedir. Basit ifadeyle, yatırım projesi bir yatırım önerisidir. Yatırım projesi, yatırımın ekonomik ömrü, yatırım dönemi ve tasfiye dönemine ilişkin olarak, risk ve belirsizlik koşulları da dikkate alınmak suretiyle karlılığın ve yararlılık derecesinin ölçülmesi ve gerçekleşebilirliğinin belirlenmesi amacına yönelik bir plan olarak hazırlanır. Büyük ölçüde kaynak ayırmayı gerektiren yatırım kararının sezgiler ile alınması düşünülemeyeceğine göre, doğruluğunu kanıtlayacak bir projeye dayandırılması gerekir. Girişimci: Kar elde etmek amacı ile riski üstüne alarak, başkalarının ihtiyacını karşılamak üzere mal ve hizmet ortaya çıkarmak için üretim faktörlerinin tedarik ve birleştirilmesi olanağını sağlayan kişidir. Mal veya hizmetin ortaya konabilmesi için gerekli üretim faktörlerinden biri olarak kabul edilen müteşebbis, diğer üretim faktörleri toprak, emek ve sermayeyi bir araya getirip, birleştirme görevini üstlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında müteşebbisin fonksiyonları şöyle sıralanabilir: riski ve belirsizliği üstlenmeli, mal veya hizmet ortaya koymak için üretim faktörlerini tedarik etme ve üretilecek mal ve hizmetlere karar vererek gerekli girdi bileşimlerini belirleme, taleple ilgili beklentilere göre üretim miktarını belirleme. Risksiz Faiz Oranı: Hazine bonosu faizi gibi geri ödenmeme riski olmayan faiz oranıdır. Enflasyon Pirimi: Finansal piyasaların, beklenen enflasyon oranı nedeni ile riski olmayan reel faiz oranına eklediği primdir. Örneğin, hazine bonosunun 14 Ekim 1999 günkü yıllık faiz oranı olan % 92 enflasyon primini içermektedir. % 92 ye riski olmayan faiz oranı denmektedir. Bizim her gün izlediğimiz hazine bonosu faizi riski olmayan reel faiz oranı değil, riski olmayan faiz oranıdır. Nominal Faiz: Nominal faiz oranı, reel faiz oranı ile beklenen enflasyonun toplamıdır. Ne reel faiz oranı ne de beklenen enflasyon doğrudan gözlenemediği için, nominal faiz oranının doğru bileşeni bilenmemektedir. Ancak, genellikle gelecek enflasyonu öngörmek için son dönemlerdeki enflasyon oranları kullanılmaktadır. Bu nedenle, nominal faiz oranları gözlemlenerek ve geçmiş enflasyon oranları dikkate alındığında, reel faiz oranları hakkında bir bilgiye ulaşılmış olunur. Neden reel faiz oranları ile beklenen enflasyon oranının toplamı olan nominal faiz oranı talep edilir? Bunu anlamak için, enflasyonun olmadığı ve fiyatların hiç değişmediği bir dünyada yaşadığımızı düşünün. Bugün 100 biriktirirsek, bugünkü harcamamızı ertelediğimiz için gelecek yıl 100 den daha fazlasına ihtiyaç duyarız. Çünkü harcamamızı ertelememizin bedelini isteriz. Diyelim ki bu bedel % 3 olsun. Bu durumda bugün 100 tasarruf etmenin karşılığında gelecek yıl 103 elde edeceğiz demektir. Diyelim ki 1 adet elmanın fiyatı 1 olsun. Bu durumda harcamamızı erteleyerek 3 elma daha fazla talep ediyoruz. Burada % 3 reel faiz oranını göstermektedir. Şimdi enflasyon oranının % 7 olduğunu düşünün. Gelecek yıl elmanın fiyatı bu durumda 1.07 olacaktır. Eğer hala harcamamızı ertelediğimiz için % 3 talep edersek, 14

bir yıl sonra sadece 103/1.07 = 96.26 elma alabiliriz. Peki hala 103 adet elma alabilmek için ne kadarlık bir bedel talep etmeliyiz? Kabaca bir hesap yapıldığında 103 elma almak için talep etmemiz gereken bedel % 10 olmaktadır. Bu % 10 enflasyon oranı ile reel faiz oranının toplamıdır. Reel Faiz: Nominal faiz oranının enflasyon oranı ile deflate edilmesi ile ortaya çıkan orandır. Örneğin, enflasyon oranının % 100 olduğu bir ortamda, verilen faiz oranı % 110 ise reel faiz oranı verginin olmadığı bir durumda %10 olacaktır. LIBOR: Londra bankaları arasında günlük olarak belirlenen, dolar mevduatı faiz teklif oranıdır. Genellikle, üç altı ay vadeli krediler için geçerli olan bu faiz oranı, uluslararası kredi işlemlerinde referans olarak kabul edilir. NAKİT VE İLAVE NAKİT AKIMLARI Kar: Dördüncü üretim faktörü olarak kabul edilen teşebbüs unsurunun üretimden almış olduğu paya verilen isimdir. Genel olarak, bir firmanın üretimi için yaptığı harcamalarla, bu üretimin piyasada satılması sonucu elde ettiği gelir arasındaki fark olarak tanımlanan karın günlük ekonomik yaşamda çeşitli türleri söz konusudur. İşin sahibi olan küçük müteşebbisin elde etmiş olduğu kar içinde, müteşebbisin kullandığı kendi özkaynaklarının payı ile kar iç içe geçmiş durumdadır. Buna brüt kar denilmektedir. Anonim şirket tipindeki büyük firmalarda üretimin piyasada satışından elde edilen toplam gelirden toplam harcamaların çıkartılması ile firmanın muhasebe karı bulunur. Muhasebe karından ekonomik kar kavramına geçebilmek için, firma sahiplerinin üretimde kendi emek, toprak ve sermayelerini kullanmaları halinde bu faktörlerin payları olan ücret, rant ve faizin firma gelirinden çıkartılması gerekmektedir. Saf kar ise, firma gelirinden bütün genel masraflar ödendikten, hammadde ve üretim faktörlerine gerekli ödemeler yapıldıktan sonra, amortisman ve gelecekteki belirsizlikler için ayrılan payların ilave edilip toplam gelirden çıkartılmasından sonra kalan farkı ifade etmektedir. Brüt Kar: Bir şirket müşterisine satmış olduğu her bir birim üründe brüt kar yaratmaktadır. Eğer bu bir ürün ise brüt kar, ürünün satıldığı fiyat ile bu ürünü üretmek için katlanılan birim işçilik ve malzeme maliyetleri arasındaki farktır. Örneğin, eğer bir elektrik aracın işletmeye işçilik ve malzeme maliyeti 20 ise ve bu ürün 50 ye satılıyorsa, her birim başına brüt kar 30 olacaktır. Eğer şirket bir hizmet satıyorsa, brüt kar müşteriye giden faturanın miktarı ve o hizmetin sağlanmasındaki emek, malzeme ve ekipman maliyetlerinin toplamı arasındaki farktır. Örneğin bir mühendislik şirketi bir plan için 1500 fiyat biçiyorsa ve bu üretimin maliyeti toplamda 1000 (100 si emek maliyeti olmak üzere) ise, bu durumda brüt kar her birim sözleşme başına 1500 1000 = 500 olacaktır. Kar Payı: Adi hisse senedi yatırımlarından elde edilen gelirdir. Nasıl ki tahvili elde tutmanın getirisi faiz kazancı ise, hisse senetlerini elde tutmanın getirisi de karpayıdır. Karpayı hisse senedini aldığınız firma tarafından ödenir. Nakit: Kâğıt veya madeni para şeklinde, ödeme aracı olarak elde hazır bulundurulan değerdir. Nakit Akışı: Bir şirkete, organizasyona, hane halkına ya da herhangi bir finansal kuruma giren ya da çıkan fiili nakit miktarıdır. Örneğin, bir şirket 100.000 ye bir makine satın almış olsun. Bu 100.000 bir nakit çıkışıdır. Serbest Nakit Akışı: Serbest nakit akışı, firmanın bir yıl içindeki toplam nakit girişlerinden, faaliyetlerin, tüm yatırımların ve vergilerin sebep olduğu nakit çıkışları düşüldükten sonra kalan ve firmaya fon sağlayan kişilere (alacaklılar, öncelikli ve adi hisse senedi sahipleri) ödenebilecek nakit tutar demektir. Firmanın pazar değerini serbest nakit akışının büyüklüğü ve riski belirler. Nakit Akım Tablosu: Belli bir zaman diliminde firmanın nakit girişlerini ve nakit çıkışlarını gösteren finansal tablodur. Likit Varlıklar: Bir işletmenin bir değer kaybına uğramadan kısa sürede nakte dönüştürebileceği varlıklarıdır. Likidite, nakte yakınlık derecesini ifade eden bir kavramdır. Bir varlık, sahibi tarafından ne kadar kısa sürede ve ne kadar az bir değer kaybıyla nakte dönüştürülebilirse, o kadar likit kabul edilir. Buna göre en likit varlık işletmenin ya da kişinin sahip olduğu nakit diğer bir deyişle paradır. İstenildiği 15

anda paraya çevrilebilen devlet tahvilleri bile likit varlıklar iken, bir işletmenin sahip olduğu makinaların fabrika binalarının likiditesi düşüktür. Çalışma (İşletme) Sermayesi: Bir işletmenin dönen varlıkları (nakit, menkul değerler, alacaklar ve stoklar) işletme sermayesi ya da çalışma sermayesi olarak anılır. Bu varlıkların özelliği, işletme faaliyetleri sırasında bir türden başka bir türe dönüşmeleridir. Örneğin, peşin ödemeyle hammadde alındığında nakit hammadde stoklarına dönüşmüş olur. Söz konusu hammaddeler üretimde kullanıldığında sırasıyla önce yarı mamul sonra mamul stoklarına dönüşür. Mamuller satıldığında alacaklara, alacaklar tahsil edildiğinde ise paraya dönüşür. Böylece nakitle başlayan döngü, tekrar nakitle tamamlanmış olur. Bu döngüye faaliyet döngüsü, bu döngünün tamamlanması için geçen süreye ise nakde dönüşüm süresi adı verilir. Net İşletme Sermayesi: İşletme sermayesi ile kısa süreli borçlar arasındaki farka net işletme sermayesi adı verilmektedir. Net işletme sermayesi pozitif ya da negatif değer alabilir. Dönen varlıkların kısa süreli borçlardan fazla olması durumunda oluşan pozitif net işletme sermayesi, dönen varlıkların uzun süreli kaynaklarla fonlanan kısmını temsil eder. Negatif net işletme sermayesi duran varlıların kısa süreli kaynaklarla fonlanan kısmıdır. Likidite: Bir varlığın hızlı bir şekilde ve değerinden kaybetmeksizin paraya çevrilebilme gücüdür. REKABETÇİ PİYASALAR Piyasa: Satın almak istedikleri mal, hizmet veya menkul kıymetler için gereken satın alma gücüne sahip alıcılar ile alıcıların talep ettikleri mal, hizmet veya menkul kıymetlere sahip olup da bunları satmak isteyen satıcıların amaçlarını gerçekleştirecek şekilde buluşmalarını sağlayacak her türlü ortamdır. Piyasaların oluşması için belli mekânın oluşma zorunluluğu yoktur. Alıcı ve satıcılar belirli bir mekanda karşı karşıya gelebilecekleri gibi, telefon, fax, internet, ATM, internet gibi bir çok değişik iletişim ortamı kullanarak da karşılaşabilirler. Mal Piyasası: Mal bir gelir sağlamak amacıyla ticareti yapılan ticari bir varlıktır. Hizmetlerde bu kapsamda değerlendirilmektedir. Mal piyasaları mal ve hizmetler ile bu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan üretim faktörlerinin ticaretinin yapıldığı piyasalardır. Bu piyasalara enerji piyasası, altın piyasası örnek gösterilebilir. Finansal Piyasa: Bu piyasalara finansal varlık piyasaları da denilmektedir. İşletmelerinin veya fon gereksinimi olan kuruluşların fon talepleri ile fon arz edenlerin fon arzının karşılaştığı piyasalardır. Finansal araçlar veya varlıklar fiziki mallardan farklı olarak, taşıyıcısına direkt olarak bir hizmet sağlamaz, genellikle finansal varlıkları satan (fon talep eden) kurumların varlıkları üzerinde bir talep hakkı doğururlar. Finansal varlık; hisse senedi niteliğinde ise bir ortaklık ilişkisi doğurur. Bu piyasalarda genellikle menkul kıymetler işlem görmektedir. Bir başka ifade ile finansal piyasalar tasarruf yapanlar (fon arz ederler) ile yatırım yapanların (fon talep edenler) karşılaştığı piyasalardır. Fon fazlası ve fon gereksinimi olanlarının varlığı piyasaların varlığını oluşturur. Sermaye Piyasası: İşletmelerin, özellikle halka açık anonim ortaklıkların orta ve uzun vadeli fon gereksinimlerini karşıladıkları bir faktör piyasasıdır. Bir başka ifade ile sermaye piyasaları, uzun vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasalardır. Birinci El Piyasa: Finansaman gereksinimlerinin karşılanmak amacıyla ihraçları planlanan menkul kıymetlerin ilk satışının gerçekleştirildiği piyasalardır. Birinci el piyasalarda menkul kıymetlerin satışının gerçekleştirilmesi, ihracı yapan şirket veya kuruma nakit girişi sağlar. Birinci el piyasalara ilk ihraç piyasaları da denilmektedir. İkinci El Piyasa: Menkul kıymetlerin birici el piyasada satıldıktan sonra, yatırımcıların almış oldukları menkul kıytmetleri satmaları veya bir başka yatırımcıdan menkul kıymet almaları şeklinde işlemlerin gerçekleştirildiği piyasalara ikinci el piyasa denilmektedir. İkinci el piyasalar menkul kıymetlerin likiditelerini sağlar. İkinci el piyasada yapılan işlemler menkul kıymet ihraç etmiş olan şirkete nakit girişi sağlamaz. 16