Ali Çolak Bir Bahçe Düþü Deneme
ALÝ ÇOLAK; 1965 yýlýnda Nazilli de doðdu. Gazi Üniversitesi Teknik Eðitim Fakültesi nde baþladýðý yüksek öðrenimini, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eðitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümü nde tamamladý (1988). Dergilerde deneme ve incelemeleri yayýmlandý. 1989 da Ýzmir de, edebiyat dergisi Kýrkikindi yi çýkardý. Bir süre Milli Eðitim de edebiyat öðretmenliði yaptý. Bir özel öðretim kurumunda öðretmen ve yönetici olarak çalýþtý. Yayýmlanmýþ altý kitabý bulunan yazar, 1996 yýlýnda Türkiye Yazarlar Birliði (TYB) tarafýndan yýlýn deneme yazarý seçildi. 1992 den bu yana Zaman gazetesinde yazan Ali Çolak, halen bu gazetenin kültür-sanat sayfasý editörlüðünü yürütüyor. Yazarýn yayýmlanmýþ kitaplarý; Mavisini Yitirmiþ Yaþamak, Günlük Güneþlik Þarkýlar, Periyi Uyandýrmak, Ýnce Sözler, Günsarýsý, Günün Ötesi.
"Bir bahçenin sözünü ediyorum. Düþ kuruyorum." Paul Eluard
ÝÇÝNDEKÝLER BÝRÝNCÝ BÖLÜM BÝR BAHÇE DÜÞÜ Tutkular Üstüne 13 Yazdan Dönüþ 16 Sonbahar Giysileri 19 Yalnýzlýðý Tahsil Eyledik Biz 22 SisÝstanbul 25 Güze Veda 28 Evin Müziðini Dinleme Vakti 31 Hýrsýzlarým Sað Olsun! 34 Davula Sahura Ýftara Dair 37 Elveda Ramazan Pidesi 40 Kurbansýz Semtler 43 Arkasý Yarýn Günlerine Dönmek Mümkün mü? 46 Yýldýzýn Parladýðý Anlar 49 Otuzunu Devirenlere Teselli 52 Ha Gayret, Ebedi Gençliðe Az Kaldý! 55 Sokaklara Aþk Yazan Adam 58 Aþkýn -la Hali 61 Aþk Yazýlmaz Artýk Yazýlmamalý 64 Tatile Çýkmak Ýþkencedir 67 Bir Otel Odasý Ýnsana Ne Söyler? 70
10 Bir Bahçe Düþü Bir Ada Ýhtiyacý 73 Bir Sabah Uykusuna Bir de Sana 76 Bir Bahçe Düþü 79 Ayva Güzellemesi 82 Sevince Öldürürler, Sevilmesem Ben Ölürüm 85 Kavaklarý Nasýl Yok Edelim? 88 Aðaçla Muaþaka 91 Dilleri Var, Bizim Dile Benzemez 96 ÝKÝNCÝ BÖLÜM DÝLSÝZLÝK KORKUSU Dilsizlik Korkusu 105 Okuma Yorgunluðu 108 Türklerin En Çok Korktuðu Nesne 111 Evet, Biz Ýmlasý Kýt Bir Milletiz 114 Gençleri Edebiyattan Nasýl Soðutabiliriz? 117 Gençler Edebiyattan Soðumak Ýstemiyor 120 Temiz Edebiyat Taþrada Yaþýyor 123 Ne Mutlu Artýk Edebiyat Star larýmýz da Var 126 Edebiyat Dünyasýndaki Duvarlar da Yýkýlacak mý? 129 Sesimi Duyurmak Ýstiyorum 132 Uyanýn Erkekler, Kýzlar Okuyor! 135 Yakup Kadri Treniyle Ankara ya 138 Neredesin Sükunet! 141 Ziya Osman Saba nýn Evine Ne Oldu? 144 Yoksulun Sesi Kýsýktýr, Duyulmaz 147 Çok Yaþa Sermet Bey! 150 Cahit Zarrifoðlu Þiir Ödülü 153 Beyaz Gemide Kaybolan Çocuk Ýstanbul daydý 156 Meyhaneler Letafetini Yitirmiþ Olmalý 159 Osman Cemal in Ýstanbul unda Gezinti 162 Ýlhan Berk in Defteri Konuþuyor 165 Þiirin Romaný 168 Gülün Bir Dalý Düþtü 171 Sükutun Ateþlediði Senfoni 174
BÝRÝNCÝ BÖLÜM BÝR BAHÇE DÜÞÜ "Bahçesi hüzündü onlarýn" Hilmi Yavuz
Tutkular Üstüne N EREDEN geldiyse geldi, yerleþti dilime. Birkaç gündür tutku sözcüðüyle yatýp onunla kalkýyorum. Çok olur bu bende. Bir sabah uyanýrým, bir sözcük bitmiþ dilimde, bütün hayalimi sarmýþ. Hiç durmaz, söyletir de söyletir kendini; kurtulabilene aþkolsun! Kovsan gitmez, unutmak istesen unutulmaz. Çaresiz taþýyacaksýn. Ne zaman ki alacaðýný alýr, bir þeyler koparýr; sonra nasýl geldiyse öyle, sessizce kaybolur gider. Þikayetçi miyim? Hayýr! Ýþi gücü sözcükler olan biri için yakýnýlacak bir þey deðildir bu. Madem gelip konuk oluyor dilime; aklýmý, hayalimi kurcalayýp duruyor, balýný sýzdýrmadan býrakmak olur mu onu? Olmaz elbette... Þimdi þu tutku yu da alýp bir güzel eðlendirmeli. Açýk havaya çýkarýp nefes aldýrmalý. Günün akþamýnda gruba bakmalý birlikte, gecesinde dolunaya çýkmalý, sabahýnda gün aðarmadan, yüzündeki utangaç kýzartýyý görmeli. Deniz kýyýsýna indirip tenhalarda ufku seyrettirmeli ve sesine sessizlik, rengine yakamoz katmalý sulardan... Sonra þöyle iyisinden bir sofra donatýp ahbaplýðý artýrmalý onunla, halleþip yollaþmalý, murad alýp murad vermeli...
14 Bir Bahçe Düþü Tutku yla bunca eðleþtik de, doðrusu pek tutkularý olan biri deðilim ben. Nedir coþkuyla sarýldýðým þeyler? diye þöyle bir yokluyorum kendimi; iþin açýðý yazýdan, edebiyattan baþka bir hýrs kýpýrdamýyor içimde. Dünyevî arzular mý? Mal - mülk, daha iyi bir yaþam; yükselmek, bir yerlere gelmek, bir þeyler olmak... Hayýr, hayýr! Böyle bir açlýk ses vermiyor. Belki de bir eksiklik bu, kim bilir? Yaþama tutku yla sarýlmadýkça, daha güzel günleri arzulamadýkça güçlü olabilir, þu çokça yýpratýlmýþ deyiþle, ayaklarý üstünde durabilir mi insan? Belki bu yüzden iþte, þu gelimli gidimli dünyaya pamuk ipliðiyle baðlý bir yaþamým var benim. Yalýn, sade, düz bir yaþam... Kimi zaman çýkýþmýyor deðilim kendime: Ne olurdu yazmaktan baþka hýrslarýn da olsaydý; belki daha renkli, daha cývýltýlý ve coþkulu bir yaþam sürerdin; dünya gülümserdi sana da!.. Bir ses, eksik olsun diyor, içimden. Dünyayý arzulayan her tutkunun ucu sayýsýz acýya çýkýyor. Bir parmak balýn içinde öldürücü zehirler saklý... Bu da bir kaçýþ, kolaycýlýk, tembellik iþareti belki, kim bilir? Kendim yazýya, yalnýz yazýya coþkuyla sarýlsam da yaþama dair yararlý tutkularý olan insanlara bayýlýrým. Zaten birinin herhangi bir tutkusu; coþkuyla, hýrsla sarýldýðý bir sevdasý yoksa ne beklenir ondan? Bu yüzden Tutku ile aþk büyük iþlerin kanatlarýdýr. sözüne itimat ederim. Büyük iþler ille de ülkeler fethetmek, þehirler kurmak deðildir elbette. Bir düþ ün peþine takýlýp Bodrum u sayýsýz aðaç ve çiçekle donatan Halikarnas Balýkçýsý nýn, yahut Mustafa Kutlu nun o enfes uzun hikâye si Beyhude Ömrüm deki, kurak bir topraktan yemyeþil bir bahçe çýkarmaya iman etmiþ adamýn iflah olmaz çabasý da büyük iþler dir ve insanýn ancak yaþamý pahasýna soyunabileceði bir tutkuyla mümkündür. Balzac ýn buyurduðu gibi Tutku, evrensel insanlýktýr. Onsuz din, tarih, sevgi, sanat olamaz. Bunlara bilimi de
Bir Bahçe Düþü 15 eklemesi gerekirdi Balzac ýn. Nice dâhi, bütün yaþamlarýný hýrsla bilime adamasalardý, bugün yaþamýmýzý kolaylaþtýran icatlarýn hangisine sahip olabilirdik? Peygamberler, veliler, din büyükleri, filozoflar kendi ömürlerini bir çile yumaðýna döndürüp baþkalarý için yaþamasalardý hangi faziletlere sahip olabilirdik? Böylesi tutkularýn bir adý da sevda olmalýdýr; evrensel insanlýk sevdasý... Bu sevdaya kapýlanlar sayesindedir ki bugün dünya her þeye raðmen yaþanabilir bir gezegen durumunda. Bunlar iyi, hoþ da dizginlenemez tutkularýyla insanlýðýn üstüne kara bulutlar çöktüren diktatörler, kan dökücüler yok mudur? Vardýr ve tarih, bunlarýn da bin bir türlüsünü görmüþtür. Tutku bir kere þeytanî bir güçle birleþmeye görsün, meyvesi zulümden baþka bir þey olmaz. Þimdi dilimde bu sözcüðü gezdiriyorum ya, çevremdeki insanlarý tutku sýnavýndan geçiriyorum hep. Kim yararlý bir iþe coþkuyla sarýlýyor, diye... Yazýk ki artýk tutku dan çok heves in atýna biniyor insanlar. Tutkusuz yaþamlar da heyecansýz, solgun ve ýþýltýsýz. Þöyle demiþ biri: Tutkusu olmayan erkek, güzelliði olmayan kadýn gibidir. Bu, kadýnlar için güzellik kâfidir anlamýna gelmiyor tabii.
Yazdan Dönüþ Y AÞADIÐI kentin dýþýna çýkmasý insanýn, sularýný terk eden bir balýk gibi... Can havliyle, acemi... Balýk ölür, bir süre çabalayýp; insansa yalpalar önce, sonra alýþýr yavaþ yavaþ susuzluða, kendi kendiliðe... Farkýna varmaya baþlar kendinin. Yalnýz kendinin mi? Etrafýný saran yarý tanýdýk nesnelerin, insanlarýn... Yüksekten düþen bir tüy gibi boþluða, bir tenhalýðýn içine karýþýverir. Tenhalýk, bedenini, ruhunu fark ettirir bütün katmanlarýyla. Karþýlaþtýðý ne varsa bir tazeliktir. Gün ýþýðý, deniz, gece, yýldýzlar; çalýçýrpý, böðürtlen, asmalar, uzayýp giden zeytinlikler... Her þeyin tadýný yeniden hatýrlar. Güneþin tadýný bile... Ne diyordu Hilmi Yavuz Geçmiþ Yaz Defterleri inde; Güneþin acýsý! Kâzým ýn bir gözlemini aktarýyordu: Bizim buralarda Güneþle otlar hýsým akraba gibidirler. Güneþi süzerler çiçeklerle biberler, tatlýsý bala gider, acýsý bibere! Güneþ hem tatlýdýr, hem acý. Bibere acýsýný verir, bala tatlýsýný... Yaþadýðý kentin dýþýna çýkýnca insan, yeni tatlar keþfeder, tatlarýn tadýna varýr. Ah ki yaz, bir keþifler ýrmaðýdýr, uzayýp gider! Dað, deniz, orman, yeþile boyanmýþ bahçeler, meyvesini yüklenmiþ aðaçlar... Kendini yollara vurduðunda, bambaþka, ya-
Bir Bahçe Düþü 17 rý medeni bir insan olup çýkarsýn. Daha cesur ve bütün melankolisinden sýyrýlmýþ, doðal bir varlýksýndýr artýk. Nesnelerle en saf, en güvenli dostluklar kurabilirsin. Sýrtýný bir kayaya dayayýp ufka baktýðýnda, kendini alabildiðine güçlü hissedersin. Thoreau, Walden gölünün kýyýcýðýna kondurduðu uzlet kulübesinde boþuna mý söyler, Mevsimlerle arkadaþlýk ederken hiçbir þeyin hayatý cendereye çevirmeyeceðini biliyorum. diye... Ve artýk orada, fýrtýnanýn içinde rüzgâr tanrýsýnýn (!) müziðini duyabilirsin. Taþlarýn, aðaçlarýn iç sesini dinleyebilir, güneþin acýsý ný bile tadabilirsin. Yazlar, yeni bir dil baðýþlar insana, doðanýn ve nesnelerin dilini... Yollara düþtüðünde, geçtiðin her kent, kendi giysisiyle karþýlar seni. Yazýn dili meyvelerdir, kentlerin de... Kuzeyden güneye inerken, yol kýyýlarýnda taze yeþil fýndýk kentinden sulu þeftaliler kentine girersin, sonra kokulu armutlar, alaca viþneler ve incir, küçük sepetlerde ýþýltýlý, sarý - yeþil... Yaz bir meyveler geçidi, tatlar ormaný gibi uzanýr önünde. Sarýçam aðaçlarýnýn arasýndan, cýrcýrböceklerinin kâinatý dolduran sesleriyle geçersin. Ve güneþ batarken bir dað baþýnda durur, akþamý dinlersin. Gölgelik kayalara vurmuþ ölüyez gün ýþýklarý, alabildiðine loþluk... Havada toz zerreciklerinin serin bulutu, ince sinek kümecikleri ve kulaklarýnda çýnlayan sessizlik. Kanatlarýný býçak gibi çalýp geçen aceleci kuþlarýn geçiþine dalar, sonra bir kozalak çýtýrtýsýyla ürperirsin. Ürpermeyi ne kadar da özlemiþsindir! Karþý bayýrlarda kývrýla kývrýla giden bir koyun sürüsü ve ardýnda kayýtsýz çobanlar. Ve iþgüzar bir köpeðin bütün sessizliði altüst eden münasebetsiz havlamalarý... Akþam, vahþi bir örtü gibi çöker daðlara, yollara... Etrafýndaki her þey baþka bir dille konuþmaya baþlar. Mekânýn bütün tekinsizliðini haykýran çýtýrtýlar, vehimler ve gölgeler arasýnda, yabancýlýðýný toparlayýp koyulursun yola.
18 Bir Bahçe Düþü Yaþadýðýn kentten çýkýp, doðup büyüdüðün sokaða, eve vardýðýnda; soðuk, garip bir yalnýzlýk kaplar her yanýný. Artýk oralý olmadýðýný söyler dokunduðun her þey, baktýðýn her yüz. Göz göz tenhalýktýr evler; soðuk bir sýzýdýr, giderilmez yalnýzlýktýr. Çocukluðun cýlýz hatýralarý, uzak bir iklimden seslenir gibi üþüþür baþýna, acýmasýz. Bu yüzden yazlar, boðazýnda düðümlenip çözülmeyen bir acýdýr. Ve dolaþýrsýn eþ dost, akraba arasýnda, bedenini sýkan çocukluk giysileri varmýþ gibi sýrtýnda. Artýk oralý deðilsin!.. Yaþadýðýn kente dönmek, baþka bir iklime girmek gibidir. Karmakarýþýk, birbirine sinmiþ tatlar içinde. Ruhunla bedenin apayrý tellerden çalmaktadýr ve kýþlýk giysisini uzak kýyýlarda býrakmýþ bir yaratýk gibi yeniden bir kýlýk biçmeye durursun kendine. Acemi ellerle tutunursun hayata ve mecburiyetlere... Yaz, geçiyor iþte, yelkovan kuþlarý gibi döne döne göklerden. Ve bakýp kalýyoruz ardýndan, aðzýmýzda buruk tatlarla...