A y þ e S a r ý s a y ý n Kuþlarla Giden



Benzer belgeler
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Bu kitabın sahibi:...

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Bettina Knab Tel: / Þu anda çocuðunuzla tedavi için hastanede bulunuyorsunuz. Bu elbette sizin ve aileniz için kolay bir durum deðil.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR

Ali Çolak. Bir Bahçe Düþü

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Kavruk Kýna. Gündüzleri, aþaðýda herkes benim için ayný; hepsi de anadan doðma elimin altýndan geçip

A t t i l â Þ e n k o n

============================================================================

============================================================================

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Kraliçe Lob'un maiyetiyle birlikte yaptýðý geçit törenini izlemek için çýkýn dýþarýya!

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

============================================================================

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Emekli Assubaylar-ArsivSite1. Kayýt Tarihi: Mar 2004Nerede: istanbul, kadiköy, Türkiye.Ýletiler: 6.220

Kap y açt m. Karfl daireye tafl nan güleç yüzlü Selma Teyze yi gördüm.

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

============================================================================

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK KÜÇÜK PITIRCIK. Çeviren: Vivet Kanetti. 29. basım

Fatih Baþtürk DÖNEMEM SANA. sevdim yürekten anlamadýn sen. dur gitme dedim dinlemedin sen. yalvara yalvara geriye dönsen

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

DEMET İN PAMUK DEDESİ İLE AŞÇI NİNESİ

Kimler aptal olarak kabul edilir? Sanki bunu herkes biliyormuþ gibi ama bundan ne

2005/2006 Sezonu Yeþeren Kabare Türk Tiyatrosu 7.Türk Dünyasý Tiyatro Ödülleri

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım


kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin


yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Her þeyin azý karar çoðu zarar derler. Ahmet Arif'in dizelerindeki gibi "Zemheri de uzadýkça uzadý"

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

İLK OK UMA KİT APLARI

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ


Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Motivated SİZE İLHAM VERECEK BİR DERGİ

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

PazaR. Sorular cevaplar ve geçmeyen dudak izleri... Aziz Nesin lik. kanun taksimi hicaz oldu n Aziz Þah. Eski bir okul. n Aydýn Adamoðlu.

NİNNİ (ROCKABY) Samuel Beckett (1980) Türkçesi: Semih Fırıncıoğlu

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ


Herkese Bangkok tan merhabalar,

Menümüzü incelediniz mi?

Nihat Ziyalan GÜNEÞLE DAMGALI

MEF İLKOKULU MART-NİSAN AYI DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

Iþýk. Iþýðýn Farklý Maddelerle Etkileþimi

Bilgilendirme Rehberi

Leyla Ruhan Okyay GEYÝKLÝ ORMAN

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

Kadınların Çalışma Deneyimleri

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Lütfen cümleleri -me ekiyle dolayl anlat ma çeviriniz.

EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ ÇİÇEK GRUBU EYLÜL AYI BÜLTENİ

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

ÝÇÝNDEKÝLER ANLAM BÝLGÝSÝ...13 YAZIM BÝLGÝSÝ...23 DÝL BÝLGÝSÝ...25 ANLAM BÝLGÝSÝ...27 YAZIM BÝLGÝSÝ...37 DÝL BÝLGÝSÝ...39 ANLAM BÝLGÝSÝ...

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

Etkili Sunum Teknikleri

TÜRKÇE. NOT: soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. cümlesinin sonuna hangi noktalama işareti konmalıdır?

Transkript:

A y þ e S a r ý s a y ý n Kuþlarla Giden Kutlar yeni evlileri nikâh törenlerinde Ýhtiyar kýzlar, genç dullar. Solmuþ resimler içinde kurutulmuþ menekþe Kokar koparýldýðý günkü kadar taze Gerilerde bir gülüþle mutsuz Gülümser yaþlý kýz Bilirim. Behçet Necatigil O porselen takýmý hiç görmedim, Rikkat Teyzeyi de. Yine de resimlerini çizebildim tüm ayrýntýlarýyla. Rikkat Teyzenin bir fotoðrafý dururdu sofadaki aynalý konsolun üstünde. Ahþap, el oymasý bir çerçevede ablasýnýn yanýnda, baþý olmasý gerekenden biraz daha dik, uzaklara bakarak gülümseyen genç bir kýz. Siyah-beyaz, zaman içinde sararmýþ bir fotoðraf Hayallerimdeki resim o fotoðrafa benzemezdi. Rikkat Teyzenin hülyalý bakýþlarýna uzun ve dalgalý saçlar yakýþtýrmýþtým, o yýllarýn modasýna uygun, kýsa kesilmiþ saçlarýnýn yerine. Boynunu biraz uzatmýþ, baþýný iyice dikleþtirmiþtim. Bir kuðuyu anýmsatýyordu benim resmimdeki genç kýz. Porselen takýmdan ise hiçbir iz kalmamýþtý, yýllar sonra annemden dinlediklerim dýþýnda. Ama resimlerini çok daha önceleri, küçük bir çocukken yaptýðýma inanýyorum ben. Uzayýp giden yaz ikindilerinde, çoðunlukla kapalý duran aðýr kadife perdelerden içeri sýzan ýþýklarla çizildi o resimler. Sabiha Haným Teyze yarý karanlýk sofada gözleri kapalý, uyur uyanýk otururken, annemle Fitnat Teyze anlamadýðým fýsýltýlarla konuþurken O gün, ilk defa çýktý ortalýða porselen takým. Akþam yemeðine davet edilen misafirlere sofra hazýrlanýrken. Son görüþüm de ayný gün, yine. Sabiha Haným Teyzem bir ara Fitnat'ýn 12 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005

KUÞLARLA GÝDEN çeyizine ayýrmýþtým, demiþti usulca, ama bu akþam kullanalým deyince sesini çýkarmadý, sað olsun Tabaklarýn kenarýnda belli belirsiz, uçuk pembe kuþ desenleri vardý. Öyle inceydi ki tabaklar, bir zarar veririm korkusuyla üst üste koymadým, teker teker taþýyýp yerleþtirdim sofraya hepsini. Oval servis tabaklarýyla büyük çorba kâsesine dokunmaya ürktüm. Fitnat Abla, sen götürüver þunlarý ne olur, dedim, bir sakarlýk yaparým da Allah korusun! Ýçime dert olur sonra Uçuk pembe kuþlarý, tutsak olduklarý porselen tabaklardan çýkarýp gökyüzüne salývermiþtim çizdiðim resimlerde. Evimizin çevresindeki aðaçlardan seslerini duyduðum kumrular gibi anaç, Kadýköy'den vapura bindiðimizde üstümüzde çýðlýk çýðlýða uçuþan martýlar kadar vakur ve özgürdüler ayný zamanda. Kuðularý da çaðrýþtýrýyorlardý, Rikkat Teyzeninkine benzeyen uzun boyunlarýyla. Tüm kýz çocuklarý gibi pembeye düþkünlüðümden olsa gerek, renklerini koyulaþtýrmýþtým biraz. Pembe kuþ olur muydu? Elbette; yeþil kuþ nasýl oluyorsa, pembe de olurdu. Zümrüdü Anka'nýn yeþil olduðundan öylesine emindim ki! Çizdiðim kuþlarý bodrum katta gördüðüm boþ kafese koymayý da denedim sonradan, ama sýðdýramadým bir türlü. Benzerine daha önce hiç rastlamadýðým tahta kuþ kafesine Sizin kuþunuz mu vardý? diye sormuþtum Fitnat Teyzeye. Vardý, demiþti gülümseyerek, çok eskiden Rikkat'in kuþu, bir kanarya. Ýsim de takmýþtý ona Rikkat: Behlül! Okuduðu bir romanýn vefasýz kahramaný Rikkat þarký söylediðinde, Behlül de ötmeye baþlardý onunla birlikte. Kuþa ne olduðunu sormaya cesaret edememiþtim o gün. Rikkat Teyze gibi Behlül'ün de, duyulur duyulmaz fýsýltýlarýn dýþýnda konuþulamayacaðýný sanmýþtým belki de. Gümüþ çatal-býçak takýmlarýyla kristal su bardaklarýný, seyrek olmakla birlikte daha önce de görmüþtüm birkaç defa. El iþlemesi, beyaz sofra örtüsünü de öyle. Ama akþam için bir daha kolalandý sýký sýkýya, en ufak bir kýrýþýklýk kalmamasý için. Hatta Sabiha Haným Teyzem, kendi elleriyle yaptý son ütüyü, yýllardýr ev iþlerinden elini eteðini çekmiþ olmasýna raðmen. Kimselere güvenemedi o gün. Kýzým, yardýma geliverirsen sabahtan, çok makbule geçer dediydi birkaç gün önce beni çaðýrýrken. Rikkat bulutlarýn üstünde, malum Kendine bile hayrý yok duyduðundan beri! Ya Fitnat baþa çýkamazsa, eksik bir þey kalýrsa diye heyecaným. Önden bir çorba yapalým diyorum, süzme mercimek münasip mi? Düðün çorbasý daha göz doyurucu olur da yakýþýk almaz belki. Hünkârbeðendi, arkasýndan yaprak sarma, nemse böreði Yoksa su böreði mi açsak? Sadullah Bey rahmetli olalý kurulmuyor evimizde böyle sofralar, biliyorsun. Telaþlandým þimdi böyle, aniden Aman kýzým, gel de toparlayýver bizi. Tatlýya da karar veremedim daha, kaymaklý ekmek kadayýfý mý, sakýzlý muhallebi mi, ne dersin? Çok eskiden, belki de ben doðmadan önce yaþanmýþ bir zamana ait bu konuþmalarýn hiçbirini duymadým elbette, tümü hayal ürünü bu sözlerin. O ailenin hikâyesini yýllar sonra annemden dinlediðimde, çocukluðumda sýk sýk gittiðim bir evden anýmsadýklarýma, çoðunu ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005 13

AYÞE SARISAYIN anlayamadýðým fýsýltýlara bu sözleri yakýþtýrdým; hayallerin bazen yaþananlardan daha gerçek olduðuna inanarak. Rikkatçiðim hiçbir iþin ucundan tutmadý o gün. Hakkýydý tabii, hayatýnda ilk defa oluyordu böyle bir heyecan, ama yine de Bir ara Fitnat Abla, kilerden kuru soðan getirmesini isteyince de hýrçýnlaþýverdi aniden. Gidemem, kendin al! diye kestirip attý. Saçlarýmý kurutuyorum. Hem yorulmamam lazým, akþama kimin için geliyorlar? Fitnat Abla önce sesini çýkarmadý tatsýzlýk çýkmasýn diye; ama gözleri dolu doluydu kilerden dönerken. Baktým, dayanamayýp bir þeyler söyleyecek, kulaðýna eðildim hemen. Aldýrma, bilmez misin kardeþini, dedim, büyüklük sende kalsýn yine. Sustu, içine attý her zamanki gibi. Fatih'te eski, ahþap bir konaktý oturduklarý ev. Sabiha Haným Teyze, anneannemin komþusuymuþ ayný mahallede yaþadýklarý yýllarda, yaþça da epey büyükmüþ ondan. Fitnat ve Rikkat Teyze, kýzlarý Anneannemler Kadýköy'e taþýndýktan sonra da sürmüþ dostluklarý. Anneannemin erken ölümünün ardýndan, annem daha sýk gitmeye baþlamýþtý Fatih'e. Moda'daki evimizden çýkýp iskeleye inmek, Kadýköy'den vapurla karþýya geçmek, otobüse binmek, tüm günümü dolduran heyecanlý bir serüvendi benim için. Ziyaretlerimiz bayramlarla, özel günlerle de sýnýrlý kalmazdý. Birkaç hafta gidemesek, huzursuz olurdu annem, Yapayalnýzlar zaten, ihmal ettim, ne ayýp! diye. Anneannemin emaneti gibiydi, biri iyiden iyiye yaþlanmýþ, biri orta yaþlarda, bana ürküntü veren o koskoca evde nasýl yaþadýklarýný anlayamadýðým iki kadýn. Rikkatçiðim, caným kardeþim, akþamý hayal ederek geçirdi bütün günü. Rugan ayakkabýlarýný temizledi, ipek çoraplarýný kontrol etti inceden inceye. Giysisini çok önceden hazýrlamýþtý zaten. Ne takacaðýna karar veremedi bir türlü, inci kolyeyle zümrüt broþ arasýnda gidip geldi saatlerce, bunaldý. Ne annesi ne de ablasý yardýmcý oldu, karar vermesi için. Neme lazým, dedi Fitnat Abla, ben karýþmam. Bir aksilik olur, burnumdan getirir sonra. Kendi bileceði iþ! Sonunda ben dayanamayýp incinin daha aðýr duracaðýný söyledim de yatýþtý Rikkatçiðim. Annemin deðiþmez seslenme biçimleri vardý, her biri için. Rahmetli Sadullah Bey Amcam, nur içinde yatsýn derdi, evin yýllar önce ölmüþ babasýndan söz açýldýðýnda. Sabiha Haným Teyzem di yaþlý kadýnýn adý; bir kez olsun Sabiha Haným Teyze demedi ona, ne birlikteyken ne de onun olmadýðý yerlerde. Fitnat Teyze Fitnat Abla, hiç görmediðim Rikkat Teyze ise Rikkatçiðim, caným kardeþim di annemin dilinde. Ne zaman ondan söz açýlsa Nasýl da ince, kýrýlgandý deðil mi Fitnat Abla? demeden bitirmezdi sözlerini. Onu hiç görmediðim halde, bir yerlerden bizi izlediðini sanýrdým. Belki de o konaðýn beni ürkütmesinin nedeni, bizim evimizle karþýlaþtýrýlamayacak büyüklüðü deðil, baþýna neler geldiði hiçbir zaman açýkça konuþulmayan, ölü mü, yoksa sað mý olduðunu bir türlü anlayamadýðým Rikkat Teyzeydi. Tek bildiðim artýk bizimle olmadýðý ydý, ama neredeydi? 14 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005

KUÞLARLA GÝDEN Tüm hazýrlýklar tamamlanýp sofra da kurulunca, giyinmeye geldi sýra. Ýlk olarak Sabiha Haným Teyzem indi aþaðý, bayramlarda giydiði siyah takýmýyla, ardýndan Fitnat Abla. Koyu yeþil taftadan, göz alýcý bir elbise vardý üstünde. Sabiha Haným Teyzem pek hoþlanmadý onun bu halinden, ikaz etti usulca daha sade bir elbise giymesi için. Fitnat Abla nasýl olduysa, öfkelendi bu defa. Allahtan Rikkatçiðim henüz yukarýdaydý da, duymadý konuþulanlarý. Üstünü deðiþtirip geldiðinde, gözleri iyiden iyiye kýzarmýþtý Fitnat Ablanýn. Kolay deðildi onun için de, ama hep içine attý, belli etmedi yýllar yýlý. Hem sýraya da bakýlýrdý o zamanlar bu iþlerde Yaz aylarýnda Burasý serin oluyor kýzým, sen yabancýmýz deðilsin diye giriþ katýndaki geniþ sofaya alýrdý bizi Sabiha Haným Teyze. Mevsim kýþsa, bu kez Biraz daðýnýk, ama kusura bakmazsýn, en iyi burasý ýsýnýyor diyerek, kömür sobasýnýn sürekli yandýðý tek yer olan oturma odasýna alýrdý. Babamýn da bizimle birlikte geldiði kýsa bayram ziyaretlerinde ise mutlaka konuk odasýnda otururduk. Sabiha Haným Teyzenin, Arifeden açtýk odayý, ama ýsýnmamýþ hâlâ. Gaz sobasýný da getiriver Fitnat, üþütmeyelim demesiyle, heyecanlý dakikalar baþlardý benim için. Ateþten bir topa benzeyen portatif sobanýn gelmesini beklerdim sabýrsýzlýkla. Beyaz renkli sac sobanýn dört bir yanýnda renkli camdan küçük pencereler, piramite benzeyen tepesinde ise kocaman, sarý bir halka vardý. Fitnat Teyze uzun, kemikli parmaklarýný o halkaya geçirerek taþýrdý sobayý. Soðuk kýþ aylarýna rastlayan bayram ziyaretlerimizin en büyük eðlencesiydi, sobanýn rengârenk alevlerini izlemek. Camlardan dýþarý yansýyan kýrmýzýlý yeþilli ýþýklarýn arasýndan pembe kuþlar gökyüzüne doðru havalanýr, odada uzayýp giden sessizlik kuþlarýn kanat sesleriyle bölünürdü ara sýra. Fitnat Teyze anneme göstermek istediði bir eliþini ya da yeni aldýðý dantel ipliklerini getirmek için üst kata çýkarken, bazen Haydi, sen de gel derdi bana, otura otura sýkýlmýþsýndýr. Heyecanla çýkardým bastýkça gýcýrdayan, üstü muþamba kaplý ahþap merdivenlerden. Uzun koridorda yan yana sýralanan odalardan birine girerdik. Ýçinde çok az eþya olan o odadan, her tarafý iþlemeli, mor bir giysi yer etmiþti belleðimde, belki yine ilk kez gördüðüm için Kalýn gümüþ kemeriyle birlikte duvarda asýlý dururdu, ince bir naylon torbanýn içinde. Hoþuna gitti galiba, demiþti Fitnat Teyze, hayranlýkla baktýðýmý görünce. Bindallý denir bu giysilere. Eskiden düðünlerde giyilirmiþ. Bir de Fitnat Teyzenin, bindallýyla çekilmiþ soluk bir fotoðrafý, þifonyerin üstünde. Bindallýyý, ona deðil de hiç tanýmadýðým kýzkardeþine daha çok yakýþtýrmýþtým nedense. Rikkat Teyzenin de o giysiyi çok istediðini, ama yalnýzca ablasýna alýndýðýný düþünmüþtüm. Öðleden sonra fýsýltýlarýnda kulaðýma çalýnan asabi ve hýrçýn, sonbahar havasý gibi deðiþken ruh hali nin nedeni, bu bindallý mýydý yoksa? Üç oda daha vardý üst katta. Biri Sabiha Haným Teyzenin yatak odasý, biri de babalarýnýn çalýþma odasý. Ölümünden sonra ayný þekilde koruduklarý bu odaya da bir kez sokmuþtu ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005 15

AYÞE SARISAYIN beni Fitnat Teyze, babasýnýn yazý masasýný, nargilesini, duvarlardaki elyazmasý levhalarý, eski Türkçe kitaplarla dolu kütüphanesini göstermek için. Rikkat Teyzenin olduðunu sandýðým odanýn kapýsý ise her zaman kapalýydý. Önünden geçerken ürperirdim, onun içeride olduðunu düþünerek. Neden hiç dýþarý çýkmýyordu öyleyse? Hemen uzaklaþmak, aþaðýya, annemin yanýna inmek isterdim. Yine de fýrsat buldukça üst kata çýkmaktan alýkoyamazdým kendimi, Fitnat Teyze Haydi! dediðinde. Rikkatçiðim indi merdivenlerden son olarak. Peri kýzlarýna benziyordu, yalnýzca saçlarý deðil, ruhu da uçuþuyordu sanki. Bordo, ipek kadife elbisesi, siyah ipek çoraplarý, yüksek ökçeli rugan ayakkabýlarý Tek sýra inci kolye de çok güzel durmuþtu boynunda. Kapý çalýnýnca ilk o koþtu, herkesten önce. Kucaðýnda kocaman bir gül demeti vardý geri geldiðinde. Çiçeði önceden göndermiþler, dedi, kendinden hoþnut olduðunda hep yaptýðý gibi, baþýný hafifçe ileri atarak. Gülleri vazoya yerleþtirirken þarkýlar söyledi, en çok da sevdiðimiz tangolarý. Kanaryasý da ona eþlik ediyordu kafesinden. Tuhaf bir adý vardý kanaryanýn, geçmiþ gün, unuttum þimdi Çok sonralarý öðrenebildim o evde yýllar yýlý yaþanan dramý: Kalýtsal olduðu tahmin edilen, adý konulmamýþ bir akýl hastalýðý, baba tarafýndan On yedi yaþýndaydým, Sabiha Haným Teyzenin ölüm haberini aldýðýmýzda, annemin çok sevdiði bir insaný kaybetmenin üzüntüsüyle anlattýklarýný dinlerken. Uzak bir akrabalarýnýn konaðýn gözlerden ýrak bir odasýnda birkaç yýl yaþadýðýný, sabahlara kadar aðlamalarýna, tuhaf gülüþlerine annemin de tanýk olduðunu o gün öðrendim ilk kez. Kapý tekrar çalýndý. Rikkatçiðim yine yerinden fýrladý açmak için, ama Sabiha Haným Teyzem yetiþip durdurdu bu defa: Onlardýr, dedi, senin açman yakýþýk almaz, ablan açsýn. Fitnat Ablanýn yüzü bembeyazdý döndüðünde. Onlar deðildi, diye kekeledi, çocuklar çalmýþ, yanlýþlýkla. Bir tuhaflýk olduðu belliydi her halinden, ama Rikkatçiðim, caným kardeþim hiçbir þeyin farkýnda deðildi, þarkýlar söyleyerek dolaþýyordu odadan odaya, gülleri yerleþtirdiði vazoya en uygun yeri bulmak için. Yabancý bir haným geldi, dedi sonunda Fitnat Abla usulca, gelmeyeceklerini söylemek için. Vazgeçtik, baþka zaman da beklemesinler diye haber göndermiþler Üzüntüden periþan olduk, ne yapacaðýmýzý, hele ona nasýl söyleyeceðimizi bilemedik. Sabiha Haným Teyzem, Belki de böylesi daha hayýrlý oldu kýzým! diye fýsýldadý kulaðýma. Az mý uykusuz geceler geçirdim ben! Allah biliyor, kýzým yuvasýný kurup mesut olsun istedim istemesine de, doðru mu yapýyoruz diye de için için endiþelendim hep. Doðrudan söz kesmeye gelmek istiyoruz, demiþlerdi, sizce de münasipse. Gördük, beðendik, uzatmaya ne lüzum var? Son anda duymuþlar demek ki, çiçeði de gönderdikten sonra Ne yapalým, kýsmet deðilmiþ. Ardýndan da köþesine çekilince, kötü haberi vermek Fitnat Ablaya kaldý mecburen. Rikkatçiðim, caným kardeþim uzaklara bakarak dinledi ablasýný, hiçbir þey söylemeden de 16 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005

KUÞLARLA GÝDEN yukarý çýktý. Biraz bekleyip ben de gittim arkasýndan. Giysilerini çýkarýp geceliðini giymiþ, yataðýn kenarýna iliþmiþti. Elindeki inci kolyeye bakýyordu sessizce. Yüzünde tuhaf bir gülümseme O kadar sakin görünüyordu ki, korktum doðrusu. Konuþmaya çabaladým, ama iþe yaramadý. Odadan çýkarken Zümrüt broþu mu taksaydým acaba? dedi yalnýzca, duyulur duyulmaz bir sesle. Rikkat Teyzede çocukluðundan beri bir tuhaflýk sezildiðini, ancak bir türlü yakýþtýrýlamayýp görmezden gelindiðini de ayný gün öðrendim. Çok neþeliyken aniden durgunlaþýp içine kapandýðýný, bazen günlerce kimseyle konuþmadýðýný, ortada hiçbir neden olmadan hýrçýnlaþýverdiðini, en çok da ablasýna öfkelendiðini O gece yanlarýnda kalmayý istedim, çok da ýsrar ettim. Zaten yemek sýrasýnda da yardým edeyim diye teklif etmiþtim önceden, eve de söylemiþtim, bir ihtimal yatýya kalýrým, beklemeyin diye. Sabiha Haným Teyzem izin vermedi nedense, inat etti. Bizi kendimizle býrak, baþa çýkmaya mecburuz. Bugün olsan, yarýn yoksun; ne deðiþecek? deyince, zorla da kalamadým tabii. Anneme söz verdim, anlattýklarýný Fitnat Teyzeye hiçbir zaman belli etmeyeceðime dair. Sözümü de tuttum. Hikâyenin o gün öðrendiklerimle tamamlanmayacaðýný bilmiyordum henüz. Ayrýntýlarýn oluþabilmesi için aradan yýllar geçmesi gerektiðinin farkýnda bile deðildim. Eksikler, konuk odasýndaki gaz sobasýnýn rengârenk ýþýklarýnýn önünde Fitnat Teyzeyle geceler boyu konuþtuktan sonra tamamlanabilecekti ancak O gece, geç saatlerde tuhaf bir gürültüyle uyandým. Önce deprem oluyor zannettim, dýþarý çýktým hemen. Baktým annem de fýrlamýþ odasýndan. Rikkat! diyordu telaþ içinde, Rikkat odasýnda yok! Alt kattan geliyordu sesler, aþaðý indik birlikte korka korka. Gördüklerimize inanamadýk bir an. Yatmadan önce büfeye kaldýrdýðým porselen takým, masanýn üstüne yayýlmýþtý tekrar. Rikkat tabaklarý birer birer yere atýyordu, gülümseyerek. Her yer porselen kýrýklarýyla doluydu, her yer Dur dedik, yapma dedik, iyilikle söyledik, kötülükle söyledik, her þeyi denedik. Ama söylediklerimizin hiçbirini duymuyor gibi gülümseyerek uzaklara bakýyor, tabaklarý kýrmaya devam ediyordu. Annem kollarýný tutmaya çalýþýnca öfkelendi; korktuk, vazgeçtik. Porselenleri tuzla buz etmesini seyrettik çaresizlik içinde. Sabah olunca, komþularýn da yardýmýyla bir arabaya koyup hastaneye götürdük. Yolda hâlâ gülümsüyordu Resimlerini çizdiðim Rikkat Teyze ve porselen takýmýn kuþlarý gibi, hikâyenin devamý da yýllar sonra gerçeklik kazanacaktý, Fitnat Teyzenin bazen hayallerimde, bazen de düþlerimde anlattýklarýyla. Rikkat bir aydan fazla kaldý hastanede. Ziyaretine gidiyordum her gün, fakat konuþmuyordu benimle, yüzüme bile bakmýyordu. Uyuþmuþ gibiydi, kendinde deðildi, ilaçlardan belki Bekleyeceðiz, diyordu doktorlar; telaþlanmayýn, büyük bir üzüntü geçirmiþ, zaman alýr düzel- ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005 17

AYÞE SARISAYIN mesi Hastaneden çýktýktan sonra da eski haline dönemedi kardeþim. Kimseyle konuþmayan, çok az yemek yiyen, sürekli odasýna kapanan bir insan oldu, o hayat dolu kýz. Hiçbir þeye itiraz etmiyor, ilaçlarýný düzenli alýyordu, ama deðiþmiyordu aylar geçmesine raðmen. Hele benimle, hiç konuþmadý, bir gün olsun yüzüme bakmadý o geceden sonra. Kötü haberi verdiðim için affetmedi beni. Günden güne zayýfladý, çöktü. O aralar, aksilik iþte, kanaryasý da ölmez mi aniden? Bir sabah odasýna girdiðimde Fitnat Teyze, annesinin ölümünün ardýndan konaðý satarak, yine ayný semtin uzak bir mahallesinde satýn aldýðý apartman dairesine taþýndý. Konaktan çok az eþya götürdü yeni evine; bazý deðerli parçalarý eþe dosta daðýtýp kalanlarý da sattý. Sabiha Haným Teyzenin arada bir Rikkat'in çeyizine ayýrmýþtým bunlarý, diyerek iç geçirdiði gümüþ çatal-býçak takýmýný anneme, mor bindallýyý ise bana armaðan etti. Hepimizi þaþkýnlýða düþüren bir hýzla boþaltýverdi o kocaman evi. Elli beþ yýllýk yaþamýný anýlarýyla birlikte konakta býrakýp çýkarken hiç duraksamadý. Altmýþýna yaklaþmýþtý, komþularý aracýlýðýyla dul, emekli memur bir beyle tanýþtýrýldýðýnda. Bir süre kararsýz kaldý, Çok yaþlý, bir ayaðý çukurda, bu yaþtan sonra hasta mý bakacaðým? diye istemedi, ama ansýzýn karar deðiþtirip sessiz sedasýz evlendiðini duydum annemden. Fitnat Teyze yaþamýnýn geri kalan yýllarýný önce evli, ardýndan da dul bir kadýn olarak geçirirken huzurlu görünüyordu artýk. Yýkýlan konaðýn yerine büyük bir apartman yapýldý, dýþ görünüþü eski Ýstanbul evlerine benzeyen. Fitnat Teyzeyi yeni evinde ziyarete giderken, adýmlarým oraya yönlendirdi beni birkaç kez. Hayal gücümün yetersiz kaldýðýný hissettiðim zamanlarda o evin önünden geçtim; kýrýlan porselenlerin gürültüsünü, tuhaf gülüþleri, hýçkýrýklarý, en çok da Behlül'ün eþlik ettiði eski tangolarý dinledim, geçkin bir kýzýn hüzün dolu sesinden. Çocukluk anýlarýmý koruyabilmek, silinmesine izin vermemek için gittim oraya. Belki de yýllar sonra, hayallerimin sýnýrlarýný alabildiðine zorlayarak bu öyküyü yazacaðýmý sezdiðim için gittim, kim bilir Porselen takýmdaki pembe kuþlarýn rengini koyulaþtýrýrken, onlarý çirkinleþtirebileceðim hiç aklýma gelmemiþti çocukken çizdiðim resimlerde. Oysa þimdi yazdýðým her satýrda, sisli puslu eski hikâyelerin büyüsünü bozmaktan nasýl da korkuyorum! Yine de alýkoyamýyorum kendimi yazmaktan. 18 ÝMGE ÖYKÜLER YIL 1, SAYI 3, HAZÝRAN-TEMMUZ 2005