Bilgi ve Kuramları. Edebiyat TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ. Yard. Doç. Dr. Canan İLERİ Yard. Doç. Dr. Nurullah ÇETİN. Yazarlar:



Benzer belgeler
Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

MİHALIÇÇIK İLÇE GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ 2015 NİSAN-MAYIS-HAZİRAN DÖNEMİ SÜT DESTEK İCMALİ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

GARİP AKIMI (I. YENİ)

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI. Analiz. Cilt 2. Ünite 8-14

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

1.Aşağıdaki yapıtlardan hangisi karşısındaki sanatçıya ait değildir?

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA NAZIM BİÇİMLERİ. işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar.

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı

Divriği Çiğdemli Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği (Köy Sülale Listesi)

KONU TESTİ - 1. Bu dörtlük aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek olur? A) Lirik B) Pastoral C) Satirik D) Epik. Arda ...

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

GAZETE. *ilk resmi turkçe gazete: Takvim-i Vekayi *ilk yarı resmi gazete: Ceride Havadi *ilk özel gazete

DİPNOTLAR. [1] "İlmi Heyet", Hakimiyeti Milliye,

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

ŞEHİT ÖĞRETMEN KUBİLAY MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 12.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ 2.DÖNEM 1.

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3275 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2138 HAVACILIK EMNİYETİ

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

BIP116-H14-1 BTP104-H014-1

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

VERİ YAPILARI VE PROGRAMLAMA (BTP104)

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ÖZEL SAYISI

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan

Ana başa taç imiş. Her derde ilâç imiş. Bir evlât pîr olsa da. Anaya muhtaç imiş. seyin Nail Kubalı

İLGİLİ KOORDİNATÖR ÖĞRETMENLER VE İLETİŞİM ADRESLERİ

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Yeni Türk Edebiyatına Giriş (I)

YOZGAT SORGUN CAFERLİ KÖYÜ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ ÜYE LİSTESİ

Türk Dili II (MEP184) Yazar: Doç.Dr.Mehmet Mehdi Ergüzel S1

EIS526-H02-1 GİRİŞİMCİLİK (EIS526) Yazar: Doç.Dr. Serkan BAYRAKTAR

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

M. TÜRKER ACAROĞLU NUN KİTAPLARI. Bülent Ağaoğlu

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

9. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

KÖYÜMÜZ AİLE LİSTESİ AKGÜL A Y K A N A T KAMİL AYKANAT A S M A G Ü L A Y C I L KENAN ATLAS CEMAL ATLAS ALİ AKTEN MEHMET AKTEN

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI. Lineer. Cebir. Ünite

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kübra YILMAZ, Yudum HACIOĞLU, Kadri ŞAHİN, Abdülkadir Arslan

9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

Yeni Türk Edebiyatında Kadıköy. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER. 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd. Doç. Dr.

Transkript:

T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI NO: 1071 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINLARI NO: 592 TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ Edebiyat Bilgi ve Kuramları Yazarlar: Yard. Doç. Dr. Canan İLERİ Yard. Doç. Dr. Nurullah ÇETİN Editör: Yard. Doç. Dr. Zeliha GÜNEŞ

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. "Uzaktan öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright 1998 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. Tasarım: Yard.Doç.Dr. Kazım SEZGİN ISBN 975-492 - 827-4

Türk Edebiyatında Şiir - I Yazar Yard.Doç.Dr. Canan İLERİ ÜNİTE 6 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türk edebiyatındaki şiirleri konularına göre ayırabilecek, Nazım birimi ile konu ilişkisini görecek, Türk şiirinde akımlar üstüne kısa bilgi edinecek, Konularla ilgili terimleri kavrayacak, Karşılaştığınız şiirlerde bu özellikleri görebilecek, onların üzerinde uygulama yapabileceksiniz. İçindekiler Türk Edebiyatında Konularına Göre Şiir Türleri 111 Türk Şiirinde Konu ile Nazım Biçimi İlişkisi 114 Türk Şiirinde Akımlar 118 Türk Edebiyatında Teknik Özelliklerine Göre Şiir 120 Özet 127 Değerlendirme Soruları 129 Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar 130

Çalışma Önerileri Konuları dikkatlice okuyarak, örnek şiirleri inceleyiniz. Şiir kitaplarından hoşunuza giden şiirleri seçerek, bu ünitede öğrendiğiniz bilgilerle özelliklerini bulmaya çalışınız. Ünite sonundaki soruları yanıtlayınız; yanlış yanıtlarınızı bir kez daha çalışınız. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 111 1. Türk Edebiyatında Konularına Göre Şiir Türleri Türklerin en eski edebiyat ürünleri arasında şiirin, o zamanki terim ile "koşug " un ayrı bir yeri vardır. Türklerde o zaman şiir için türüne göre; koşug, kojan, koşma, takşut, takmak, küg, şlok, padak, kavi, baş, başik, sagu; Osmanlı döneminde nazım denmiştir. Günümüzde ise şiir ya da ozan demektedir. Bir önceki ünitede incelendiği gibi şiirin konularına göre; lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik, dramatik şiir olmak üzere altı türü vardır. Türk şiirinde bu türlerin hepsi de bulunmaktadır. 1.1. Duygusal (Lirik) Şiir Duygusal (lirik) şiirin Eski Yunan'da lyr denilen dört telli saz eşliğinde söylendiğini, lirik şiir teriminin de bundan türediğini biliyoruz. Eski Türklerde şairler, şiirlerini "kopuz" denilen saz eşliğinde söylerler; dinleyenlerdeki duyguyu daha coşturmak için dans da ederlerdi. Halk edebiyatında Karacaoğlan'dan Aşık Veysel'e saz eşliğinde şiir söyleme geleneği bugün de sürer. Tasavvuf edebiyatında Yunus Emre; Divan edebiyatında Fuzulî, Nedim; günümüzde Cahit Sıtkı, Orhan Veli, Fazıl Hüsnü Dağlarca lirik şiirde akla ilk geliveren şairlerimizdir. ŞARKI Sevdiğim cânım yolunda hâke yek-sân olduğum Îddir çık nâz ile seyrana kurbân olduğum Ey benim 'aşkında bülbül gibi nâlân olduğum İddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum...... Nedim 1.2. Destansal (Epik) Şiir Konusu, kahramanlık, yurt sevgisi olan şiirlerdir. Bir ulusun başından geçen tarih olaylarını, toplum ile ilgili sorunları, doğal afetleri ve bu olaylarda kahramanlık gösterenleri anlatır. Olağanüstülüklerle efsaneleşmiş, masallaşmış bu türe Türk edebiyatında destan denir. Aşağıda bir yapay destan örneği verilmiştir. Sultan Mehmet'in Gemileri Bir sabah ferman ile uyandık İstanbul kıyılarında, Kızaklarla yarıldı yer, ufuklarca, Bir sabah duyuldu Sultan Mehmet: Saçıldı zümrüt göklere, gümüş böceklere merhamet. - Gemilerim karadan yüzdürülsün! Acayip pınarlardan, meçhul koruluklardan geçtik, Dağlar taşlar inledi: Zamanımızla durdu iki yanda, etraftan, - Emret! Geçmiş devirler set set. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

112 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Çektik süslü kadırgaları binlerce kişi, Morarmış omuzlarımızda sanki bir demet. Sanki bahçeler genişliyordu kopardıklarımızla, Sanki bizimle yürüyordu, Kısmet. O fecir vakti nasıl doluydu içimiz, Akıyordu güneşten nesil nesil akibet. Bir yeni imanla büyüyorduk, eskiler üstüne, Ne kadar canlıydık, Bütün insanlara nisbet. Balta gürültüleri değil, kazma sesleri değil, Masallarca bir cümbüş yapıyordu arzu ve kuvvet. Tarihin bir musiki gibi aktığı yerde, Sustu bütün ormanlar, bütün kuşlar; Civarda bir dehşet. İlk defa, bu koca dünyada ilk defa, Bir şey âşikâr oluyordu bütün milletlere ibret. Tabiat önünde açan kuvvet gülü; Allahın toprağı geçit veriyordu, Türkün koluna hürmet. Rüzgâr esmeden, karanlık ilerlemeden, Vardı yelkenlerimizde simsiyah bir hareket. Uzaklıklar uçuşuyordu bismillâhlarla, Yere büyük bir güç ekiliyordu; Vardı ellerimizde bereket İniverdik Haliç'in kıyısına, bir seher, Yarattı altın mucizesini geceler süren gayret. Bir zaferin yeni br devir açan parıltısında, Altın yazısını yazıyordu, Sultan ve devlet. Gıcırdıyordu filikalar, azametten yağlı yollarda, Asırlardan asırlara davet. Biz insan kardeşlerinin denizler aşan oyunu önünde, Cümle hayvanlar çığrışıyorlardı, Saadet saadet. İniverdik uyumuşların önüne, karadan gemilerle, Kesildiler serapa nur, serapa hayret. Açıldı onlara Doğudan, Bize Batıdan, Ebediyet. Fazıl Hüsnü Dağlarca 1.3. Öğretici (Didaktik) Şiir Bilgilendirmek, öğretmek, eğitmek amacıyla yazılmış şiire öğretici (didaktik) şiir denir. Türk Edebiyatında bol bol örneği vardır. Bunlar önceleri dinî ve ahlâkî eserlerdir. Sonraları efsane, fıkra, masal ve yergi şiirleri de yazılmıştır. Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig'i (11. yüzyıl), Ahmet Yesevî'nin Atabet'ül Hakayık'ı (11. yüz yıl), Aşık Paşa'nın Garipnâme'si, Nâbî'nin oğlu Ebülhayr'e öğütler verdiği Hayriyye'si (17. yüzyıl), Sümbülzade Vehbî'nin ona nazire olarak oğlu Lûtfullah için yazdığı Lütfiyye'si (18. yüzyıl) dönemlerinin didaktik eserleridirler. Daha 13. yüzyılda didaktik şiir çevirileri vardır. Hoca Mesut Gülşehrî Kelile Ve Dimne'yi çevirir. 1908'den sonra vatan, aile, ödev, ahlâk konularında Ziya Paşa yazar; Ziya Gökalp onu izler; toplumsal içerikli şiirlerini Kızılelma, Yeni Hayat ve Altın Işık kitaplarında toplar. Mehmet Akif daha çok ahlâk ve din gibi sosyal konuları Safahat'ta işler. Şinasi, Recaizade; La Fontain'den fabl çevirileri yaparlar. Yine Yunus Emre, Tevfik Fikret, Faruk Nafiz, Aşık Veysel didaktik Türk şiirinde anılması gereken adlardır. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 113 Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Balıla yağ ede bir söz..... Kişi bile söz demini Demeye sözün kemini Şu cihan cehennemini Sekiz uçmağ ede bir söz Yunus Emre 1.4. Doğa Şiiri (Pastoral Şiir) Kırları; çobanların yaşamını, aşklarını, üzüntülerini, sevinçlerini anlatan şiirlere doğa şiiri (pastoral şiir) denir. Türk Edebiyatında ilk doğa şiiri örneklerini Divan-ı Lugat'it Türk'te buluyoruz. Halk ozanları şiirlerinde sık sık doğa betimlemesi yaparlar. Karacaoğlan'ın "Çukurova bayramlığın giyerken" dizesiyle başlayan şiirini hepimiz biliriz. Divan edebiyatında gazellerde doğa betimlemeleri yapılır. Kasidelerde doğa, mevsim betimlemelerinin yapıldığı teşbîb bölümleri vardır. Abdülhak Hamit şiirlerinde doğa betimlemelerini başarıyla uygulamıştır. Çağdaş şiirde de doğayı, çoban ve köy yaşamını konu alan örnekler bulunur. 1.5. Yergi Şiiri (Satirik Şiir) Edebiyatta şiirle bir kimseyi, bir düşünceyi, bir durumu açık ya da kapalı biçimde, iğneli bir dille yerme sanatına yergi denir. Her yergide bir uyarı olduğu için bu şiirlerde öğretici özellik de bulunur. Yergi şiirine Halk edebiyatında taşlama, Divan edebiyatında hiciv denir. Türk edebiyatında: "Batıl isteyü haktan ayrıldımı. Boynuz umdum kulaktan ayrıldım" diye biten Şeyhî'nin Harnâmesi'nde yerginin yanı sıra öğreticilik de vardır. 16. yüzyılda Fuzulî'nin Şikâyet-nâme'si güzel bir yergi örneğidir. Yergi alanında Nef'î'nin yeri doldurulamaz. Ayrıca Sururî, Hazelî, Koca Ragıp Paşa, Galip Paşa, Fitnat Hanım, İzzet Molla, Ziya Paşa, Eşref ve Neyzen Tevfik Türk yergi şiirinde ilk akla gelecek adlardandır. Pâdişahım, bir dırahta döndü kim gûyâ vatan Dâimâ bir baltadan bir şâhı hâlî kalmıyor Gam değil ammâ bu mülkün böyle elden gitmesi Gitgide zulmetmeğe elde ahâli kalmıyor. Eşref Neler yapmadık bu vatan için? Kimimiz öldük, Kimimiz nutuk söyledik. Orhan Veli Kanık AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

114 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 1.6. Dramatik Şiir Konuyu tiyatro gibi canlandıran şiirlere dramatik şiir denir. Dramatik şiirin konusu olaydır. Türk edebiyatında batılı tiyatro Tanzimat edebiyatında başlar. Kimi tiyatrolar da şiir ile yazılmıştır. Namık Kemal, Abdülhak Hamit, Faruk Nafiz dramatik şiirin ilk örneklerini verirler. Eşber'den Aristo -Bilmem ne bu ihtiyar-ı halvet?... İskender - Ah kâşke ben ilâh olaydım! İskender -Vay siz misiniz? Büyük mürüvvet. Hep bildiğimi hemen bulaydım. Aristo -Eş'ar okuyordunuz, işittim. Her yerde görüp o yârı elbet, İskender -Birkaç gecedir ki âdet ettim; Her lâhza eder idim muhabbet! Yıldızları eyledim temaşa; Hem etmek için muhabbet ibraz, Eş'ar ki Hâlik etmiş inşa! Her şeyden onu ederdim ifraz! Aristo -Bir nazarda bin cihanı rüyet Aristo -Şimdi dahi nezdinizde mevcut. Yani bu da bir muvaffakiyyet! İskender - Bir dür gibi kim denizde mevcut. Abdülhak Hamit Tarhan 2. Türk Şiirinde Konu ile Nazım Biçimi İlişkisi 2.1. Din Dışı Halk Şiirinde Konu ile Nazım Biçimi İlişkisi Şiirin dize birimi, dizelerindeki hece sayısı ve uyak düzeni ile belirlenen biçimine nazım biçimi dendiğini biliyoruz. Şiir, tür olarak da incelenebilir. Bu durumda şiirin biçimine bakılmaz, işlenen konu önemlidir. Bir şiirin konu olarak diğerlerinden ayrılan özelliğine tür denir. 2.1.1. Mâni Mâninin temel duygu ve düşüncesi son dizededir. Birinci ve ikinci dizeleri konuyu çağrıştıran doldurma dizelerdir. Üçüncü dize konuya geçiş dizesidir. Şair gerçek duygu ve düşüncesini son dizede söyler. Konusu genellikle aşk olmakla birlikte mânilerde yergi, ağıt, öğüt vb. konular da işlenir. Konularına göre mâniler; aşk mânileri yergi mânileri öğüt mânileri, ağıt mânileri diye ayrılır. Artık dizeli mânilerin ortaya çıkış nedeni de işlenen konunun daha vurgulu açıklanma isteğindendir. Sonraları Divan, Tekke, Saz şairleri ve Millî edebiyat dönemi şairleri de mâni yazmış; mâninin konusunu zenginleştirmişlerdir. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 115 2.1.2. Koşma Koşma, Türk Halk edebiyatının çok kullanılan nazım biçimlerindendir. Konusu genellikle aşk olmakla birlikte doğa, yergi, ağıt, öğüt gibi her konu koşmada işlenebilir. Koşma konusuna göre ad alır. Sevgilinin güzelliğini anlatmak için yazılan koşmaya güzelleme, konusu yiğitlik olan koşmaya koçaklama, toplumun aksayan yönlerini yeren koşmaya taşlama, sevilen bir kişinin ayrılığı ya da ölümü sonucu duyulan üzüntüyü anlatan koşmaya ağıt denir. Koşma ile bir toplumun başından geçen savaş, deprem, sel, yangın ve toplum kahramanlarının yaşantısı da anlatılır. Bu tür koşmaya destan denir. Konusu yergi olan destanlar da vardır. 2.1.3. Türkü Türk Halk edebiyatında en çok kullanılan nazım biçimlerinden biri de türküdür. Türkünün konusu genelikle aşk olmakla birlikte, doğa, yergi, ağıt, öğüt, savaş, yiğitlik gibi insanda ya da toplumda heyecan uyandıran konular da işlenir. Konularına göre türküler çocuk türküleri, ninniler, doğa türküleri, iş türküleri, aşk türküleri, tören türküleri, kahramanlık türküleri, ölüm türküleri (ağıt) gibi adlar alır. Türkü nazım biçimiyle yazılmış destanlar da vardır. 2.2. Tekke Şiirinde Konu ile Nazım Biçimi İlişkisi Din ve Tanrı sevgisini halka yaymak, halkı dinin yasakladığı eylemlerden uzaklaştırmak, iyi ahlâka yöneltmek için dindar ya da tekkeye bağlı şairlerin söylediği şiirlere tekke şiiri denir. 2.2.1. İlâhi İlâhiler Tanrıyı övmek, Tanrıya yalvarmak için söylenen ya da yazılan şiirlerdir. Tarikattaki şair müritlerce yazılır, bu nedenle müridin bağlı olduğu tarikata göre adı değişir. Bektaşilikte nefes, Mevlevilikte âyin denir. Yunus Emre ilâhileriyle, Pir Sultan Abdal nefesleriyle tanınır. Nefeslerde Tanrı sevgisinin yanı sıra on iki imamın övgüsü işlenir. Biçim olarak ilâhi, semaî nazım biçimi ile; nefes ise hem semaî hem de koşma nazım biçimi ile yazılır. 2.2.2. Nutuk Nutuklar, tarikat büyüklerinin, tarikata yeni giren dervişlere, tarikat kurallarını öğretmek amacıyla söyledikleri şiirlerdir. Belli usullerde ezgili söylenir. Biçim olarak koşma ve semaî nazım biçimiyle yazılır. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

116 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 2.2.3. Devriye Tasavvuf felsefesindeki inanca göre insanlar Tanrı katında yeryüzüne görüntülerle inerler. Önce taş toprak, sonra bitki, sonra hayvan, en son olarak da insan olarak görünür ve yine son durak olan Tanrıya dönerler. Konu olarak bu inancı işleyen şiirlere devriye denir. Devriyeler koşma nazım biçimiyle yazılır uzun olur. Ezgili söylenir. Öğretici şiirlerdir. 2.2.4. Şathiye Şathiye (şathiyat-ı sofiyâne), tasavvufla ilgili kavramları Tanrı ile şakalaşır gibi işleyen şiir türüdür. Biçim olarak koşma ve semaî nazım biçimi ile yazılır. Yerî göğü ins ü cinni yarattın Sen ey mimar başı eyvancı mısın? Ayı, günü, çarhı, burcu var ettin. Ey mekân sahibi rahşancı mısın? Yüz bin cehennemin korkmam birinden, Rahman ismi nazil değil mi senden? "Gaffar-üz-zünub"um demedin mi sen? Affet günahımı yalancı mısın?..... Beni delil eyler kendin söylersin, Bu kışlara bedel bu yazı yaptın, İçerden Azmi'yi pazar eylersin, Evvel bahara karşı güzü yaptın, Yücelerden yüce seyran eylersin. Mizanı iki göz terazi yaptın, İşin seyran kendin seyrancı mısın? Bakkal mısın yoksa dükkâncı mısın? Azmi Baba 2.3. Divan Şiirinde Konu ile Nazım Biçimi İlişkisi Divan şiirinde konu ile nazım biçimi arasında sıkı ilişki vardır. Sözgelimi, gazellerde genellikle aşk, kasidelerde övgü konusu işlenir. Şimdi bu ilişkiyi başlıca türlere göre inceleyelim. 2.3.1. Tevhit Divan edebiyatında Tanrının birliğini, ululuğunu anlatan şiirlere tevhit denir. Genellikle kaside nazım biçimiyle yazılır ve divanların en başında yer alır. 2.3.2. Münacat Divan edebiyatında Tanrıya yakarmak için yazılan şiirlere münacat denir. Genellikle kaside nazım biçimiyle yazılır ve divanlarda tevhitten sonra yer alır. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 117 2.3.3. Naat Divan edebiyatında Hazreti Muhammed'i övmek için yazılan şiirlere naat denir. Hazreti Muhammed'in güzel özelliklerinin yanı sıra mucizeleri de anlatılır. Genellikle kaside nazım biçimiyle yazılır ve ve divanlarda münacattan sonra yer alır. En tanınmış naat Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n Necat ile Fûzulî'nin Su Kasidesi'dir.! 2.3.4. Cülûsiye Kaside, bir padişahın tahta çıkışını kutlamak için yazıldıysa cülûsiye adını alır. 2.3.5. Mersiye Divan edebiyatında bir kişinin ölümü üzerine duyulan üzüntüyü belirtmek için yazılan şiirlere mersiye denir. Genellikle terkîb-i bend ya da tercî-i bend nazım biçimleriyle yazılır. Kerbelâ Olayı için de çok mersiye yazılmıştır. 2.3.6. Methiye Divan edebiyatında en çok yazılan türdür. Bir kişiyi övmek için yazılan şiirlere methiye denir. Devlet büyükleri ya da dört halife için yazılır. Genellikle kaside nazım biçimleriyle yazılır. 2.3.7. Hicviye Divan edebiyatı nazım türüdür. Bir kişiyi yermek için yazılan şiirlere hicviye denir. Üslubu abartılıdır. Kimi hicivler küfre vardırılır. Genellikle kaside nazım biçimleriyle yazılır. Nef'î bu nazım türünün en bilinen şairidir.! 2.3.8. Fahriye Fahriye Divan edebiyatında en çok yazılan türdür. Şairlerin kendilerini övmek için yazdığı şiirdir. Fahriyeler, kasidede bir bölüm olarak bulunur. Gazelin makta' beytinde de şair kendini övebilir. Fahriye türünün en bilinen şairi Nef'î'dir. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ!

118 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Ayrıca aşk konusu gazel nazım biçiminde; uzun yazılması gereken hikâye, destan, şehrengiz gibi konular mesnevî nazım biçimiyle yazılır. 2.4. Çağdaş Türk Şiirinde Konu ile Nazım Biçimi İlişkisi Çağdaş Türk şiirinde konu ile nazım biçimi arasında ilişki yoktur. Daha Tanzimat şiirinde bu ilişki kopmaya başlamıştır. Servet-i Fünun döneminde serbest müstezat ile nazım biçiminin kuralları kırılmış, günümüze dek uzanan süreç sonunda nazım biçimi de kullanılmaz olmuştur. Artık şiirde serbest nazım uygulaması vardır. Eski nazım biçimlerine yönelen İkinci Yenilerde bile nazım biçimi ile konu arasında pek ilişki kurulmamıştır. 3. Türk Şiirinde Akımlar! Bütün toplumlarda, toplumsal gelişmeye paralel olarak dünya görüşünde değişiklikler olur. Bu değişikliler sanat anlayışını da etkiler. Önce güzel sanatlarda görülen bu toplum hareketine sanat akımları denir. Her akım, güzel sanatların bir başka kolu olan edebiyatı da, dolayısıyla şiiri de etki altına alır. Sanat akımlarından etkileniş ulustan ulusa değişir. Divan edebiyatında günümüzdeki anlamda sanat akımından söz edilemez. Çok beğenilen şairlerin çevresinde zamanla ondan etkilenen şairler toplanır; bunlar Bâkî okulu, Nedim okulu gibi nitelemeler ile anılırlar. 16. yüzyılda Tatavlalı Mahremî, Edirneli Nazmi'nin başlattığı, 18. yüzyılda Nedim'le süren yerelleşme eğilimi Divan şiirinin kurallarını kıran bir akım olarak değerlendirilebilir. Yine 17. yüzyılda Nâbî, Nef'î, Nâilî, Neşâtî' İran şairlerinin geliştirdiği bir akım olan Sebk-i Hindî üslûbuyla yazmışlardır. Bunlar bilmece gibi çözülmesi zor benzetmeler ve mazmunlar kullanırlar. Akla dayandırılamamasına karşın Divan edebiyatı için; değişmeyen belli kurallara göre yazılması, gerçekle bağdaşmasa da mazmunlarla çizilmiş bir sevgili tipi çizmesi, yine mazmunlarla dondurulmuş bile olsa doğadan söz etmesi nedeniyle Türk klâsik edebiyatı deme geleneği vardır. Bu durumda Divan şiirine de klâsik şiir denir. Yunus Emre, Aşık Paşa, Pir Sultan, Hacı Bayram Veli gibi şairlerin şiirleri, Tasavvuf felsefesi doğrultusunda yazılmış Türk Tasavvuf şiiri ayrı bir akım sayılır.! Tanzimat edebiyatı şairlerinden Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal doğulu mistik insan yerine batılı bilgili, aktif insanı örnek almaları, toplumu da bu yolda eğitme coşkusuyla yazmaları nedeniyle romantik sayılırlar. Realizm bu dönem Türk şiirinde bir iki sorgulamada görülür. Romantizmin aşırı duygusallığını Recaizâde Mahmut'ta buluruz. Abdülhak Hamit realist şiiri başlatır. Realizmin asıl uygulayıcısı Tevfik Fikret'tir. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 119 Servet-i Fünun şairleri parnasizmin de etkisindedirler. Fecr-i Âtî sanatçısı Ahmet Haşim sembolizmin etkisindedir. Yahya Kemal'de neoklâsizmin, Cenap Şehabettin'de parnasizmin etkisi görülür. Bir başka bakış açısıyla 19. yüzyılın sonlarında genel olarak Batıyı örnek alanlar ile Batıyı örnek almayanlar olmak üzere iki grup şairle karşılaşılır. İkinci gruba Mâlûmat dergisinde yazmalarından ötürü mâlûmatçılar da denir. Bir diğer bakışla üç akım görülür; Osmanlıcılık, İslâmcılık, Türkçülük. Bunlardan Türkçülük, şiirdeki ilk çıkışını 1911 yılında Mehmet Emin ile yapar. Ziya Gökalp ile kuralları belirlenir, Beş Hececiler ile sürdürülür. Cumhuriyet'in ilk yıllarında memleket şiirleri ağırlıktadır. Ali Mümtaz Arolat, Necmettin Halil Onan ile Ömer Bedrettin Uşaklı, Kemalettin Kamu bu çizgide yazan şairlerdir.! Necip Fazıl sembolist, Yahya Kemal ile Ahmet Hamdi Tanpınar neoklâsik, Ahmet Muhip Dıranas ile Cahit Sıtkı Tarancı sembolist sayılırlar. 1928'lerde Yedi Meşalecileri buluruz. Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Muammer Lütfi, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret ve Kenan Hulusi Koray çıkardıkları Yedi Meşale adlı ortak çalışmaları ile şiire yeni olanaklar sağlamaya çalışırlar. Nazım Hikmet şiirini öz olarak toplumsal gerçekçiliğe dayandırırken, biçim olarak şiirin dizeci anlayışını yıkar. 1930 sonrası Türk şiirinde etkili olur. Şiiri ölçü bağından kurtarır. Ercüment Behzat Lav ise doğrudan ölçüsüz, dizesiz şiirle başlar. Aynı yıllarda doğal, gündelik yaşamı ele alan, söz oyunlarına ve şiir tekniği uygulamalarına karşı olan garip akımı, Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday tarafından ortaya atılır. Bu akıma Birinci Yeni hareketi de denir. 1954'te Birinci Yenicilere tepki olarak İkinci Yeni hareketi başlar. Muzaffer Erdost, Cemal Süreya, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Tevfik Akdağ ile Ülkü Tamer'i bu kümede inceleriz. Yeditepe (1954-55) ile Pazar Postası (1956)nda yayınladıkları şiirlerinde yeniden biçim arayışına girerler. Şiirleri öz olarak Sürrealizm ile Letrizmin etkisindedir. 1960'tan sonra Yön dergisinde Nazım Hikmet'in şiirlerinin yayınlanışı, kitaplarının satılmaya başlaması ile Türk şiiri yeniden toplumcu bir kimlik kazanmıştır. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

120 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 4. Türk Edebiyatında Teknik Özelliklerine Göre Şiir Millî edebiyat akımından önce, halkın ürettiği edebiyat ile aydınların ürettiği edebiyatın birbirinden çok ayrı olduğunu bir önceki konuda belirtmiştik. Yine aynı nedenle şirin teknik bilgileri verilirken, Halk edebiyatı ile Divan edebiyatı ayrı ayrı gözden geçirilerek alınmalıdır. 4.1. Şiirde Ölçü Şiirin dizelerindeki hecelerin sayısına, yapısına ve durağına bağlı denklikle sağlanan ahenk ile ritme ölçü denir. Türk şiirinin ulusal ölçüsü hece, divan şiirinin ölçüsü ise aruz'dur. 4.1.1. Halk Şiirinin Ölçüsü Türk şiirinin ulusal ölçüsü hece ölçüsüdür. Halk ozanları, geniş halk kitlelerinin duygu ve dileklerini, 17. ve 18. yüzyıllardaki birkaç deneme dışta tutulursa, hep hece ölçüsü ile dile getirmişlerdir. Dedim dilber yanakların kızarmış Dedi çiçek taktım gül yarasıdır. Dedim tane tane olmuş benlerin Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır Dedim dilber sana yazılı kanım Dedi niçün dersin benim sultanım Dedim kimler sarmış ince miyânın Dedi kendim sardım kol yarasıdır Dedim bu Ömer'in aklını aldın Dedi sevdiğine pişman mı oldun Dedim dilber niçün sararıp soldun Dedi hep çektiğim dil yarasıdır Aşık Ömer Noldu bu gönlüm noldu bu gönlüm Derd-ü gam ile doldu bu gönlüm Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm Yanmada dermen buldu bu gönlüm... Gerçi ki yandı gerçeğe yandı Rengine ağkın cümle boyandı Kendinde buldu kendinde buldu Matlabını hoş buldu bu gönlüm... Bayramî imdi Bayramî imdi Bayram edersin yâr ile şimdi Hamd-ü senâlar hamd-ü senâlar Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm Hacı Bayram 18. yüzyılda Halk şiirinden etkilenen Divan şairi Nedim, hece ölçüsü ile bir koşma yazmıştır. Bizim gerçek şiirimizin halk şiiri olduğunu açıklayan Ziya Paşa hece ile çok az şiir yazmıştır. Namık Kemal, Recaizâde Mahmut Ekrem ve Muallim Naci'nin hece ölçüsü ile şiir denemeleri de birkaç taneyi geçmez. Servet-i Fünunculardan yalnız Tevfik Fikret, Şermin' i hece ölçüsüyle yazmıştır. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 121 Marangoz Marangozum ben beş gündür... Çalışan her işi görür; İnsan için sanat çoktur, Yapılmayacak iş yoktur. Elim işler, işim ürer; Aletlerim birer birer Geçerler her gün elimden; Onları pek severim ben. Ooh, sevgili aletlerim! Ben sizi her gün bilerim. Tezgâhımın bir yanında Hepsi durur sıra sıra. Bir bıçkım bir testerem var; Birkaç rendem güsterem var; Ölçülerim, pergellerim, Gönyelerim, cetvellerim, Kıskaçlarım, kerpetenim, Hepsi çok güzeldir benim. Çekiç, törpü, kalem, keski, Torna, burgu... Hep gerekli Avadanlıklardır. -Haydi, İş başına şimdi! Tevfik Fikret (Şermin) Mehmet Emin'den sonra hece ölçüsünün değeri artmış, Rıza Tevfik hece ölçüsünü şiirlerinde çok başarılı kullanarak, halk şiiri dışındaki aydınların şiirinde hece ölçüsünün benimsenmesine katkıda bulunmuştur. Görülüyor ki, hece ölçüsü de ustalık ister. Nedim'den Rıza Tevfik'e kadar aydınlar bu ölçüde ancak ustalaşabilmişlerdir. Ziya Gökalp hece ölçüsünü denemiş; izleyen yıllarda hecenin beş şairi; Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç ve Enis Behiç Koryürek yetişmiştir. Onları çağdaşları pek çok şair izlemiştir. Yahya Kemal yalnız "Ok" şiirini hece ile yazmakla yetinmiştir. Ali Canip, Ali Mümtaz Arolat, Ahmet Kutsi Tecer, Kemalettin Kamu, Orhan Şaik Gökyay, Ömer Bedrettin Uşaklı, Necmettin Halil Onan, Salih Zeki Aktay, Şükufe Nihal Başar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Arif Nihat Asya, Necip Fazıl Kısakürek, Behçet Kemal Çağlar, Halide Nusret Zorlutuna, Ahmet Muhip Dıranas, Necip Fazıl Kısakürek hece veznini kültür şiiriyle barıştırmışlardır. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli Kanık, Ziya Osman Saba şiire hece ile başlayıp sonra serbest ölçüye dönmüşlerdir. Günümüzde hece ölçüsü yine genellikle halk ozanlarına kalmıştır. 4.1.2. Divan Şiirinin Ölçüsü Hecelerin uzunluğuna, kısalığına dayanan ölçü Araplardan başka; Yunan, Lâtin, İngiliz, Alman ve Fars dillerinde de kullanılır. Fransızlar, Türklerde olduğu gibi yalnız hece sayısını eşitlerler. Arap aruzu çok zengindir. Farslar aruzu Araplardan almış, Farsçanın özelliklerine uydurmuşlardır. Türkler de Farslardan aldıkları "Acem aruzunu" işleyerek Türk aruzunu oluşturmuşlardır. Türk aruzunda bu kalıplardan altı tanesi çok kullanılır. Şeyh Galip kalıp sayısını dokuza çıkarmıştır. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

122 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş şîşeden rûhsâr-ı âl olmuş sana Nedim Hevâ-yı aşka uyup kûy-i yare dek gideriz Nesîm-i subha refîkiz bahâra dek gideriz Nâilî Yürürdüm biraz güç, biraz bî-huzûr Dikenlik, çetin, taşlı bir yoldan Tevfik Fikret 4.2. Şiirde Uyak (kafiye) Şiirde çoğunlukla dizelerin sonunda, kimi zaman da dizelerin başında ya da içinde; anlamca ayrı en az iki sözcük arasındaki ses ya da seslerin benzeşmesine uyak denir. Yüzyıllarca uyak ile şiir öyle birlikte kullanılmıştır ki, şiir denilince akla gelen ilk özelliklerinden biri de uyaktır. Uyağa Divan edebiyatında kafiye, Halk edebiyatında ayak denir. Çünkü çoğu kez uyak, bir sonraki dizenin oluşmasına yardımcı olur. Yine uyak kullanımı bakımından Divan şiiri, Halk şiiri ile çağdaş şiir arasında büyük farklar vardır. 4.2.1. Halk Edebiyatı Şiirinde Uyak Halk şiirinde uyak çoğunlukla dizelerin sonunda anlamca ayrı en az iki sözcük arasındaki ses ya da seslerin benzeşmesidir. Halk şairleri uyağı daha çok dört dizeye göre düzenler ve uyak bulma kaygısına düşmeden her tür uyağı kolaylıkla kullanmakla birlikte en çok yarım uyağı ve cinaslı uyağı kullanırlar. Halk şiirinde en çok yarım uyak kullanılır: Mâni Koşma'dan Altını ezdireyim, Güzelin derdinden eylemem şekva, Gerdana dizdireyim. Bana yâr gerektir, gerekmez dünya. Cep elması değilsin, Dost için ölürsem gam değil bana, Cebimde gezdireyim. Yâr uğruna vermiş serin desinler. Eskişehir- Koşmat köyü Mecnunî Halk şiinde tam uyak da kullanılır: Mâni Üç çerağ yanar şişede, Arslanlar gezdi meşede, Yedi iklim dört köşede, Ben dedem Ali'yi gördüm. Kul Himmet Şalvarı var bindallı, Uçkuru yandan bağlı. Sevmiş de saramamış; Verem olmuş zavallı. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 123 Halk şiirinde zengin uyak kullanılır: Atasözleri Destanı'ndan Bir büyük çarşıdır aşkın pazarı, Biaşk olan bilmez andaki kârı. Her kişi beğenmiş almış bir yâri, Güzel odur gönül sever demişler. Şerifî Güzelliğin On Par'etmez Tâbirin sığmaz kaleme, Derdin dermandır yâreme. İsmin yayılmaz âleme, Aşıklarda meşk olmasa. Aşık Veysel Halk şiirinde tunç uyak kullanılır: Iraftaki siniler, El vurmadan iniler. Gurbetteki yarimin Kulakları çiniler. Al entarim asılsın, Düğmeleri basılsın. Çoktan beri görmüyom, Kara gözlüm nasılsın? Halk şiirinde cinaslı mâniler çok kullanılır: Cinaslı Mâniler Avluya kuyu kazdım, Senin için İçine düşeyazdım. Bunca aşk ve sevda Ayrılık mektubunu Çekerim senin için. Hem ağladım hem yazdım. Ben çekerken sevdanı Eskişehir -Taycılar Köyü El sarsın seni niçin? 4.2.2. Divan Edebiyatı Şiirinde Uyak Divan şiirinde uyak, Türk Halk şiirinden ayrı değerlendirilir; uyağın oluşabilmesi için hem ses hem harf birliğinin sağlanması gerekir. Arapçada t,s,h,z,s gibi sesler birden fazla yerlerde boğumlanarak söylenir, bu nedenle de Arap alfabesinde ayrı harflerle gösterilir. Söz gelimi "s" sesinin üç boğumlama noktası ve herbiri için bir tane olmak üzere üç harfi vardır (se, sin, sat ). Divan şiirinde dize sonunda uyak kurulurken, hem kulağa hem göze hitap etmesi kuralı vardır. Yeni Türk alfabesinde, söyleyişte boğumlama yerleri ayrı olan iki benzer sesin yazılışı aynıdır. Söz gelimi "kaç" sözcüğündeki "k" ünsüzü ile "kim" sözcüğündeki "k" ünsüzü söylenirken aynı yerde boğumlanmaz. "kaç" ın "k" sı arka damakta, kim" in "k" si ön damakta oluşur; fakat her ikisi de Türk alfabesindeki "k" harfi ile yazılır. Divan şairleri yarım uyağı hoş karşılamamışlar tam, zengin ve cinaslı uyak kullanmışlardır. Divan şairlerinde tam uyak kullanılır: AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

124 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Demen Mecnûn'a fenn-i aşkı tekmil etti kâmildür Benüm yanumda ol divâne bilmez nesne câhildür Anunçün habs eder peykânunı dil ey kemân-ebrû Ki ol bir kâfir-i bî-dîn elinden geldi bir dildür Hayâlî (Mecnun için, aşk bilimini eksiksiz öğrendi demeyin. Benim yanımda o deli hiçbir şey bilmez kara cahildir. Ey keman kaşlı sevgili! Attığın okun ucundaki, demir dinsiz kâfirin elinden gelmiş bir casustur; onun için gönül senin attığın okun ucundaki demiri hapsetti.) Divan şairlerinde zengin uyak kullanılır: Yandı dü cihân âteş-i âhumla ve lîkin Ben senün eyâ şâh-ı cihân yandum elünden Şol sunduğun âteş midir ey sâkî bana kim Sen aldın ele câm hemân yandum elünden Ahmed Paşa (Hem dünya hem ahiret (iki cihan) ahımın ateşiyle yandı ve lâkin, Ey cihan padişahı, ben senin elinden yandım. Ey sâki! Bana şu sunduğun ateş midir ki, sen eline kadehi alır almaz ben yandım.) Divan şairlerinde cinaslı uyak da kullanılır: Var mı bir câriyede böyle bahâ Mümkün olmaz buna takdîr-i bahâ. (Cariyeler içinde böyle güzeli var mı, bu güzelliğe değer biçmek mümkün değildir.) 4.2.3. Tanzimat Edebiyatı Şiirinde Uyak Tanzimat edebiyatının sonuna kadar uyak Arap edebiyatındaki gibi yazılıştaki denkliğe, yani "göze göre kafiye"ye bağlı kaldı. Tanzimatçılar yarım uyağı hoş karşılamamışlar; tam, zengin ve cinaslı uyak kullanmışlardır. Tanzimat edebiyatında tam uyak kullanılır: Nûr-ı rahmet neye güdürmeye rû-yî siyehim (Niçin senin rahmetinin nuru benim karalar Tanrının mağfiretinden de büyük mü günehim basmış yüzümü güldüremesin? Benim günahım Şinasi Tanrının bağışlama gücünden de mi büyük?) Ziya Paşa Tanzimat edebiyatında zengin uyak kullanılır: Gazel'den Korkamam hâk olmadan ömrün necâtın rağmına, Unsurumdan ihtiraz etmem memâtın rağmına., Bastığın hâk-i siyehten tutma alçak nefsini; Sabit ol azminde dehr-i bî-sebâtın rağmına. Namık Kemal (Toprak olmadan önce benim hayatımdan, kurtuluşumdan korkum, yok, ölüme rağmen en küçük şeyimi sakınmıyorum. Kendini, bastığın kara topraktan daha alçak tutma; dönek dünyaya rağmen, azmettiğin işte diren.) ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 125 4.2.4. Servet-i Fünun Edebiyatı Şiirinde Uyak Servet-i Fünun döneminde Hasan Âsaf adında bir genç şair, dergide yayınladığı bir şiirinde, abes ile muktabes' i kafiye yaptı: Zerre-i nûrundan iken muktabes Mihr ü mehe etmek işâret abes. Hasan Âsaf Şiirdeki "abes" sözcüğündeki "s" ünsüzünün yazılışı ile "muktabes" sözcüğündeki "s" ünsüzünün yazılışı Arap alfabesinde aynı değildir; Arap dilinde bu iki sesin boğumlama noktaları da ayrıdır. "abes" "se" ile "muktebes" "sin" ile yazılır. Bu nedenle de Arap şiirinde bu iki sözcükle uyak kurulamaz. Oysa; bu iki"s" ünsüzünün Türkçede boğumlama noktaları aynı yerdedir. Bunun üzerine Servet-i Fünun Dergisi şairleri ile Malûmat Dergisi şairleri arasında kulak kafiyesi - göz kafiyesi tartışması başladı. Servet-i Fünuncular, Recaizade Mahmut Ekrem'in öncülüğünde kültür şiirimizdeki uyak uygulamasını Türkçeleştirdi; uyağın, Halk şiirindeki gibi göze göre değil, kulağa göre düzenlenmesini benimsediler. Böylece belki de ilk olarak, Halk edebiyatı, aydınların edebiyatına örnek oldu. Servet-i Fünuncular yarım uyağı hoş karşılamamışlar. Servet-i Fünun edebiyatında tam uyak kullanılır: Bir mürg-i felâket-zedeyim bâl ü perim yok Me'lûf-gamım bâğ-ı murâd içre yerim yok Recaizade Mahmut Ekrem Servet-i Fünun edebiyatında zengin uyak kullanılır: Balıkçılar'dan -Bugün açız yine, evlâtlarım, diyordu peder, Bugün açız yine; lâkin yarın ümid ederim Sular biraz daha sakinleşir. Ne çâre, kader! - Tevfik Fikret 3.2.5. Çağdaş Türk Şiirinde Uyak Günümüz şairleri serbestlikten yana oldukları için, şiirlerinde düzenli bir uyağa bağlı kalmazlar; ses benzerliklerini ünlülerin ve ünsüzlerin dizeler arasındaki kullanım sıklığından (asonans ve alliterasyon) yararlanarak sağlarlar. Çağdaş Türk şiirinde de yarım uyak kullanılabilir: AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

126 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Bırak Aydınlığa Bu Gelen Gün Asıl maviliğe, iç doya doya Bütün iş bu gelen günde Denizin yaldızlı lâciverdini, İçim titriyor sevinçten Sonra tamamlansın istersen rüya Biraz, biraz daha... derken Git uzak akşamda dağıt kendini. Ortalık güneş içinde. Ahmet Hamdi Tanpınar Melih Cevdet Anday Çağdaş Türk şiirinde de tam uyak kullanılır: Rubaî Koşma'dan Dünyâda ne ikbâl, ne servet dileriz; Ağaçlar burçlanır ağ çiçekleri, Hattâ, ne de ukbâda saâdet dileriz. Burcu burcu kokar ağ çiçekleri, Aşkın gül açan, bülbül öten vaktinde, Efil efil eser dağ çiçekleri, Yâranla tarab, yâr ile sohbet dileriz. Yel vurdukça mavi reyhanın, dağlar.. Yahya Kemal Ali İzzet Çağdaş Türk şiirinde de zengin uyak kullanılır: Mâni Tesâdüfen Karanfilim budama, Ya gölgeyiz, bizimdir aslı, faslı olmayan şu yüz; Sefa geldin odama Ya yıldırımdır ismimiz, patırtıyız, gürültüyüz! Göğsün bir çift gül açmış, Yahya Kemal Koklatmazsın adama Çağdaş Türk şiirinde de tunç uyak kullanılır: Çanakkale Destanı'ndan Yaz Görünüşleri'nden Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? Deniz ateş hülyalar içinde yandı, yandı. En kesif orduların yükleniyor dördü beşi Bir yelkenli geçerken ürpererek uyandı. Mehmet Akif Ersoy Ali Cânip Yöntem Çağdaş Türk şiirinde de cinaslı uyak kullanılır: Rintlerin Akşamı'ndan Dönülmez akşamın ufkundayı. Vakit çok geç: Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç. Yahya Kemal Konuyu Necip Fazıl'ın Kaafiyeler şiirinden alıntılarla bitirelim: Kaafiyeler Ne diye, Hâdise, Nasıl yok? Gerçeksiz. Bu, şuna, Kırkayak. Niçin var? Cübbeler Şu, buna Adese,... Yüreksiz. Kaafiye? Oyuncak. Bir varmış, Cezbeler Başa taş, Gökbayrak. Bir yokmuş... Şimşeksiz. Aşa yaş, Ölümse... Kararmış İzbeler Hey'e ney, Gel dese, Ve kokmuş Emeksiz. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 127 Tuhaf şey! Tak, tak, tak! Dünyâmız. Heybeler Mu-hak-kak! Rûyâmız Ekmeksiz. Kaafiye Kapkara. Mantığı Sorular Manzara: Gitme, kal! O mantık! Sordular: Gebeler Nefes al! Hediye Nasıl yok? Döşeksiz. Emir tez, Sandığı Niçin var? Ebeler Bekletmez! Bu sandık! İsteksiz. Ve o nûr O mantık,... Bulunur! Bu sandık- Çok ve yok, Kubbeler İşte iz! ta sandık. Yok ve çok, Desteksiz. Geliniz! Ve yandık. Aç ve tok, Habbeler Toprak post, Ne yandık! Tok ve aç; Süreksiz. Allah dost... Tut ve kaç! Türbeler Hendese Saklambaç. Meleksiz. Kümese Necip Fazıl Tıkılmak. Neden çok? Tövbeler Kısakürek Siz de arkadaşlarınızla şiir için uyağın önemi üzerindeki görüşlerinizi tartışınız. Özet İslâmiyet öncesindeki şiir, türüne göre; koşug, kojan, koşma, takşut, takmak, küg, şlok, padak, kavi, baş, başik, sagu adlarını alır. Osmanlı döneminde nazım, günümüzde ise kimileri şair derken kimileri ozan demektedir. Türk şiiri de konularına göre; lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik, dramatik şiir olmak üzere altı türe ayrılır. Güzel sanatlarda görülen sanat akımları, şiiri de etki altına alır. Sanat akımlarından etkileniş ulustan ulusa değişir. Divan edebiyatında Baki okulu, Nedim okulu gibi topluluklar akım sayılamazlar, ancak yapılanı taklittir. 16. yüzyılda Tatavlalı Mahremî, Edirneli Nazmi, 18. yüzyılda Nedim'de yerelleşme eğilimi vardır. 17. yüzyılda Nâbî, Nef'î, Nâilî, Neşâtî'nin Sebk-i Hindî üslubuyla yazar. Divan şiirine Türk klâsik şiiri de denir. Türk Tasavvuf şiiri ayrı bir akımdır. Tanzimat şairlerinden Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal romantik sayılırlar. Recaizâde Mahmut, Abdülhak Hamit ile Tevfik Fikret realisttirt. Servet-i Fünun şairleri parnasizmin de etkisindedirler. Fecr-i Âtî sanatçısı Ahmet Haşim sembolizmin etkisindedir. Yahya Kemal neoklâsiktir; Cenap Şehabettin'de parnasizmin etkisi görülür. 19. yüzyılın sonlarında üç düşünce akımı görülür; Osmanlıcılık, İslâmcılık, Türkçülük... Türkçülük Mehmet Emin ile başlar. Ziya Gökalp ile kuralları belirlenir, Beş Hececiler ile sürdürülür. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

128 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Cumhuriyet'in ilk yıllarında memleket şiirleri ağırlıktadır. 1928'lerde Yedi Meşalecileri buluruz. Nazım Hikmet şiirini öz olarak toplumsal gerçekçiliğe dayandırırken, Ercüment Behzat Lav ölçüsüz, dizesiz şiirler yazar. Aynı yıllarda garip akımı vardır. Bu akıma Birinci Yeni hareketi de denir. 1954'te Birinci Yenicilere tepki olarak İkinci Yeni hareketi başlar. 1960'tan sonra Türk şiiri yeniden toplumcu bir kimlik kazanır. Eski Türk şiirinde ve bugünkü halk şiirinde, şiirin konusu ile nazım biçimi arasında ilişki vardır. Halk şiirinde aşk konusu koşma, türkü ya da semaî nazım biçimlerinden biriyle söylenir. Yiğitlik konusu koçaklama, destan, varsağı, nazım biçimleriyle söylenir. Tekke şiirinde ise Tanrı sevgisi semaî nazım biçimiyle yazılır. Divan şiirinde kaside nazım biçimiyle genellikle tevhit, münacat, naat, cülûsiye, methiye, mersiye, hicviye yazılır. Aşk konusu gazel ile, hikâye, destan gibi uzun yazılması gereken konular mesnevî nazım biçimi ile yazılır. Çağdaş şiirde konu ile nazım biçimi arasında ilişki yoktur. Bütün toplumlarda, toplumsal gelişmeye paralel olarak dünya görüşünde değişiklikler olur; bu değişikliler sanat anlayışını da etkiler. Bu toplum hareketine sanat akımları denir. Her akım, güzel sanatların bir başka kolu olan edebiyatı da, dolayısıyla şiiri de etki altına alır. Divan edebiyatında Bâkî okulu, Nedim okulu gibi etkilere akım denilemez. 16. yüzyılda yerelleşme eğilimine, 17. yüzyılda Sebk-i Hindî tarzı şiire rastlanır. Türk Tasavvuf şiiri ayrı bir akım sayılır. Tanzimat edebiyatında romantizm, realizm, sembolizm, parnasizm gibi batılı akımların yanı sıra kendi gerçeğimizden kaynaklanan akımlar görülür: Osmanlıcılık, İslâmcılık, Türkçülük gibi. Beş Hececiler, Yedi Meşaleciler, Garipçiler (Birinci Yeni' ler) ardından Yeditepeciler (İkinci Yeni) görülür. Bütün bu tartışmaların üzerine 1960'tan sonra Türk şiiri toplumcu bir kimlik kazanır. Şiir; ölçülü, uyaklı, özel dizilişli dizelerden oluşan sanat eseri olduğuna göre, şiirin teknik özellikleri de ölçü, uyak, dizelerin dizilişi ile ilgili özellikleridir. Şiirin dizelerindeki hecelerin sayısına, yapısına ve durağına bağlı denklikle sağlanan ahenk ile ritme ölçü denir. Türk şiirinin ulusal ölçüsünde dizelerdeki hece sayısının ve duraklarının denkliği yeterli sayılmış; bu ölçüye "hece ölçüsü" denmiştir. Halk ozanları, geniş halk kitlelerinin duygu ve dileklerini, 17. ve 18. yüzyıllardaki birkaç deneme dışta tutulursa, hep hece ölçüsü ile dile getirmişlerdir. 18. yüzyıldan sonra hece ölçüsü tek tük denenmeye başlanmış, Mehmet Emin hece ölçüsünü aydın şairler arasında benimsetmiştir. Divan şiirinde kullanılan "aruz ölçüsü"nde ise dizedeki hece sayısının ve duraklarının denkliğinin yanı sıra hecelerin karakteri de göz önünde tutulmuştur. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 129 Şiirde çoğunlukla dizelerin sonunda, kimi zaman da dizelerin başında ya da içinde, anlamca ayrı en az iki sözcük arasındaki ses ya da seslerin benzeşmesine uyak denir. Uyak dizilişleri nazım biçimlerine göre olmakla birlikte kendi içinde düz, çapraz, sarmal, örtüşük uyak gibi türlere ayrılır. Uyak şiiride benzeşen seslerin özelliiğne göre uyak; yarım uyak, tam uyak, zengin uyak, tunç uyak, cinaslı uyak olmak üzere ayrılır. Halk şairleri en çok yarım uyağı ve cinaslı uyağı yeğlemişlerdir. Divan şairleri uyağın hem kulağa hem göze hitap etmesini istemiş; daha çok tam ve zengin uyak kullanmışlardır. Serve-i Fünun döneminde uyak göze göre değil, kulağa göre düzenlendi; tam, zengin uyak kullanıldı. Günümüz şairlerinin çoğu düzenli bir uyağa bağlı kalmaz; ses benzerliklerini ünlülerin ve ünsüzlerin dizeler arasındaki kullanım sıklığından (asonans ve alliterasyon) yararlanarak sağlarlar. Şiirde ahengi sağlamak için dize sonlarında benzeştirilen seslerin anlamları ya da görevleri bakımından da benzeşmesine redif denir. Yinelenen seslerin özelliğine göre redif kendi içinde "ek redif", "sözcük redifi", sözcük öbeği redifi", "nakarat" gibi türlere ayrılır. Değerlendirme Soruları 1. Aşağıdaki nazım biçimlerinden hangisi İslâmiyet öncesi Türk şiiri ürünlerinden değildir? A. Koşug B. Takşu, C. Koşma D. Padak E. Sagu 2. Aşağıdaki şairlerden hangisi şiirlerinde yergi yoluyla öğretmek, eğitmek amacı güder? A. Yusuf Has Hacib B. Nâbî C. Sümbülzade Vehbi D. Tevfik Fikret E. Faruk Nafiz Çamlıbel 3. Aşağıdaki şairlerden hangisi Yedi Meşalecidir? A. Mehmet Emin B. Necmettin Halil Onan C. Yahya Kemal D. Ziya Osman Saba E. Orhan Veli AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

130 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 4. 1954'te Birinci Yenicilere tepki olarak İkinci Yeni hareketi başlar. Aşağıdaki şair-i hangisi ikinci yeniye bağlı değildir? A. Muzaffer Erdost B. Orhan Veli C. Cemal Süreyya D. Edip Cansever E. Turgut Uyar 5. Methiye hangi nazım biçimiyle yazılır. A. Kaside B. Gazel C. Semaî D. Sone E. Tercii bent 6. "Parça parça olsun paramı çalan Kimi gerçek dedi kimisi yalan Ömrümde görmedim ben böyle plân Kapı kitli, cüzdan cepte, para yok." Aşık Veysel Yukarıdaki dörtlüğün uyak türü için aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur? A. Tam uyak B. Zengin uyak C. Tunç uyak D. Düz uyak E. Ek redifli uyak Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Akay, Sadiye, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Antolojisi, Bateş Yayınları, İstanbul, 1973. Akyüz, Kenan, Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi, Ankara, 1970. Ali, Sabahattin, Bütün Şiirleri, Cem Yayınevi, İstanbul, 1988. Arat, Reşit Rahmeti, Eski Türk Şiiri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991. Buck, Eva; Prof. Süheyla Bayrav, Batı Edebiyatından Seçme Metinler, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 1975. Cengiz, Halil, Erdoğan, Divan Şiiri Antolojisi, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1972. Demiray, Kemal, Edebiyatta Türler, İstanbul, 1971. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I 131 Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları, 517, Ankara, 1983. Fikret, Tevfik, Şermin, Oda Çocuk Kitapları, İstanbul, 1980. Gariboğlu, Kemal, Edebiyat Bilgileri, Batı'da ve Bizde Edebî Akımlar, Serhat Yayınları, İstanbul, 1977. Hürriyet Yayınları, Atatürk ve Cumhuriyet, İstanbul, 1986. Karaalioğlu, Seyit Kemal, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi 2 Tanzimattan Cumhuriyete, İstanbul, 1978. Karaalioğlu, Seyit Kemal, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi 5 Çağdaş Türk Edebiyatı, İstanbul, 1986. Karaer, Mustafa Necati, Karacaoğlan, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1972. Kemal, Yahya, Eski Şiirin Rüzgârıyla, İstanbul, 1962. Kocahanoğlu, Osman S., Millî Edebiyat Hareketi ve Beş Hececiler, İstanbul, 1976. Kocatürk, Vasfi Mahir, Saz Şiiri Antolojisi, Ankara, 1963. Kudret, Cevdet, Türk Edebiyatından Parçalar, İstanbul, 1973. Külebi, Cahit, Bütün Şiirleri, Adam Yayınları, İstanbul, 1982. MÖM Yayınları, Edebiyat Bilgileri Ders Notları, Ankara, 1974. MÖM Yayınları, Eski Türk Edebiyatı Ders Notları, Ankara, 1974. MÖM Yayınları, Halk Edebiyatı Ders Notları, Ankara, 1974. MÖM Yayınları, Yeni Türk Edebiyatı Ders Notları, Ankara, 1974. Mutluay, Rauf, 100 Soruda Çağdaş Türk Edebiyatı, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1973. Mutluay, Rauf, Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1973. Öz, M. Feyzi, Marşlar, Ankara, 1964. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

132 TÜRK EDEBİ YATINDA ŞİİR - I Püsküllüoğlu, Ali, Türk Halk Şiiri Antolojisi, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1975. Şatıroğlu, Âşık Veysel, Dostlar Beni Hatırlasın, İstanbul, 1973. Tatçı, Mustafa, Aşık Yunus ve Diğer Yunusların Şiirleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1991. TDK, Cumhuriyetin 50. Yılında Cumhuriyet Yazınından Örnekler, Ankara, 1974. Türk Dili, Yazın Akımları, Ankara, 1981. Tekin, Talât, XI Yüzyıl Türk Şiiri Dîvanu Lugâti't- Türk'teki Manzum Parçalar, Ankara, 1989. Timurtaş, Faruk K., Yunusemre Divanı, 1001 Temel Eser, Tercüman, İstanbul, 1971. Uludemir, Muammer, Türküler I Eskişehir Türküleri, Ankara, 1970. Ünlü, Mahir, Dil ve Edebiyatta Temel Kavramlar, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları: 157, Eskişehir, 1991 Veli, Orhan, Bütün Şiirleri, Varlık Yayınevi, İstanbul, 1973. Değerlendirme Sorularının Yanıtları 1. C 2. D 3. D 4. B 4. A 4. B ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ