Cumhurbaşkanı Konuşması Lefkoşa,KKTC 19 Nisan 2012,Perşembe Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu www.kktcb.org basinburosu@kktcb.org basin@kktcb.org Cumhurbaşkanı Sn. Dr. Derviş Eroğlu nun Şanlıurfa Harran Üniversitesi nde Yapacakları Konuşma: Değerli Dostlarım, Beni Şanlı Urfa ya davet ettiğiniz için canı yürekten teşekkürlerimi sunarım. Burası birçok uygarlığa ev sahibi yapmış bir vilayetimizdir. Tarihi 10,000 yıl öncesine giden, İbrahim ve Eyüp Peygamberlerin ve nice Evliyanın doğrum yeri Urfa da olmaktan büyük mutluluk duymaktayım. Moğol istilası sırasında yıkılan tarihi Harran Üniversitesi nde bulunmak beni ayrıca memnun etmektedir. Küreselleşme hayatımızın her alanında kendini hissettirmektedir. Ekonomik sınırların ortadan kalktığı, bunun bir sonucu olarak siyasi sınırların zorlandığı bir dönem içindeyiz. Dünyada Kapitalist sistem ile bütünleşmeyi başaran ülkeler hızla ekonomilerini birleştiriyorlar. Serbest ticaretin önündeki engelleri kaldırmak üzere hareket ediyorlar. Ticaret yaparak ortak refahı üretmeye çalıştıkları bir ortam var. Bunun için bölgesel işbirliği örgütleri ön plana çıkmaktadır. Kuzey Amerika da NAFTA Arap ülkeleri arasında GAFTA Güney Doğu Asya ülkelerinin oluşturdukları ASEAN 1
Türkiye nin öncülüğünde oluşturulan Karadeniz İşbirliği Örgütü Ve bizleri çok yakından ilgilendiren Avrupa Birliği Bunlar, devletlerin daha rahat ticaret ve işbirliği yapabilmelerini sağlayan organizasyonlar. Ancak bir yandan serbest ticaret ve refah arayışları sürerken, öte yandan mikro milliyetçilik ve korumacılığın hortladığına da şahit olmaktayız. Belki devletlerarası savaşların sayısı azalmaktadır; ancak hem savaşlar daha kanlı hale gelmekte, hem de savaş niteliği taşımayan iç politik şiddetin zararları artmaktadır. Son bir yıldır önce Tunus ta başlayan, ardından domino taşlarının birer birer düşmesi gibi önce Mısır, ardından Libya ya sıçrayan olaylar zincirini dikkatle ve endişe ile takip etmekteyiz. Arap milletini oluşturan bu değişik ülkelerde insanlar, bir nevi dünyadan izole edilmiş olarak yaşamaya isyan etmişlerdir. Talepleri demokrasi ve şeffaflıktır Ve serbest piyasa ekonomisi şartları içinde yaşayabilmektir. Kısacası özgürlüktür. Şu sıralar Suriye de yaşananlar hepimizi üzmektedir. Kendi halkına karşı şiddet uygulamak zorunda kalan bir iktidarın yasallığı kalmamıştır. İktidar meşruiyetini, yasallığını kendi halkının egemen yetkisinden alır; aksi takdirde yasal olmayan, zorba bir yönetim ortaya çıkar. Bu anlamda Esad rejiminin gerçeklerle yüzleşmesi gereği ortadadır. Suriye de akan, kardeş kanıdır. Bunun behemehâl engellenmesi en büyük dileğimizdir. Annan Planı nın uygulamaya geçmesi bu bakımdan büyük önem taşımaktadır. Dostlarım, Hazır Annan ve Planı ndan söz etmişken Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kıbrıs Türklerinin çok aşina oldukları bir isimdir. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan ve Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmayı amaçlayan Plan, Sn. Annan ın adı ile anılmaktadır. Annan Planı, 2004 Nisan ayı içinde tam sekiz yıl önce- eş zamanlı ve ayrı ayrı yapılan referandumlar ile Kıbrıs Türklerinin ve Rumların onaylarına sunulmuştur. 2
O dönemde biz Ulusal Birlik Partisi olarak Annan Planı nın reddedilmesi için hareket etmiştik. Çünkü bize göre Plan da büyük eksiklikler, yetersizlikler bulunmaktaydı. Annan Planı nın büyük oranda Rum taleplerini dikkate alınarak hazırlandığı şeklinde ciddi bir kanaatimiz vardı ve bu düşünce ile politikamızı belirledik. Neticede Annan Planı reddedildi Ancak bunu biz yapmadık! Kıbrıs Türk tarafında halkın %65 i tarafından Annan Planı onaylanmıştır. Annan Planı Rumlar tarafından hem de %76 gibi ezici bir oy çoğunluğu ile reddedilmiştir. Hemen şunu vurgulamak isterim: Rum tarafı aslında 2004 yılında sadece Annan Planı nı reddetmekle kalmamış, aynı zamanda Kıbrıs ta federal çözüme karşı olduğunu ortaya koymuştur. Son iki yıldır müzakerelerde muhatabım olan Rum lider Hristofyas, Annan Planı nın reddedilmesinde büyük rol oynamıştır. Daha sonra Kofi Annan bu durumu açıkça ifade eden ve Rumların Kıbrıs ta çözüm istemeyen taraf olduğunu ortaya koyan bir Rapor kaleme almıştır; ancak Rusya vetosu ile bu Rapor resmi bize kimlik kazanamamıştır. Şimdi aynı Annan Suriye de barış arayışı içinde. Bütün kalbimle dilerim ki Sn. Annan Suriye de başarılı olabilsin. Kıbrıs ta zaten 1974 ten bu yana bir barış durumu vardır; kan akmamaktadır. Oysa Suriye de durum çok vahimdir. Her gün onlarca insanın hayatını kaybettiği haberleri ile sarsılıyoruz. İşte bu sebepten Suriye de barış arayan herkese başarılar dilemek isterim. Değerli konuklar, Urfalı Eyüp Peygamber sabrın temsilcisidir. Kur an-ı Kerim de kendisi sabır örneği olarak bahsedilir. Kıbrıs Türkleri de 1878 yılından itibaren Ada yönetiminin İngilizlere bırakılması ile başlayan karanlık bir dönem yaşamışlardır. 3
1960 yılında kurulan ortaklık devleti de ne yazık ki Rumların Kıbrıs Türklerine karşı gerçekleştirdikleri saldırıların sonucu olarak yaşatılamamıştır. 1963 Aralığında başlayan saldırılar fasılalarla 1974 Temmuzunda gerçekleştirilen Mutlu Barış Harekâtı na kadar devam etmiştir. Kıbrıs Türkleri bu dönem boyunca yaşadığı musibetlere karşı sabır ve inanç ile büyük bir var oluş mücadelesi gerçekleştirmiştir. Sonuçta Anavatan Türkiye sayesinde Kıbrıs Türkleri özgürlüğüne kavuşmayı başarmıştır. Kıbrıs Türklerinin hürriyet mücadelesini en iyi siz şanlı Urfalılar anlayabilirsiniz. Urfa birçok kez işgal edilmiş ve her birine karşı Şanlı Urfalılar mücadele etmesini bilmiştir. Bilindiği gibi sonuncu işgal girişimi Kurtuluş Şavaşı günlerinde olmuştu. Geçtiğimiz hafta içinde kurtuluşunuzu kutladınız 11 Nisan 1920 de Şanlı Urfalılar Fransızlara karşı büyük mücadeleler vermişler savaşmışlar ve vatanlarını işgalden kurtarmışlardır. Bunu siz Şanlı Urfalılar yaptınız Bu yüzden Urfalıların tarihi şanla şerefle doludur. Değerli konuklar, Aslında bugün Arap ülkelerinde yaşanan gelişmeler, Osmanlı bakiyesi topraklardaki özgürlük mücadeleleri olarak da değerlendirebilir. Arap Halkları, suni olarak kendilerine dikta edilen rejimlere karşı, milli iradeye dayanan demokratik iradeler kurabilmek umudu ile karşı durmaktadırlar. Gururla vurgulamak isterim ki; Kıbrıs Türkleri olarak 1878 te bir cemaat kimliğini bile zor ortaya koyarken, çeşitli merhalelerden geçerek bir halk olduk ve halkın iradesi ile yönetilen demokratik bir devlet ilan ettik. Değerli konuklar; Kıbrıs Türkleri ne hazindir ki hiçbir insani, vicdani veya hukuki dayanağı olmayan izolasyonlar ve ambargolar altında iktisadi olarak boğulmak istenmektedir. Ulu önder Atatürk, Cumhuriyetin hemen başında iktisaden bağımsız olamayan milletler, siyaseten de bağımsız kalamazlar derken büyük bir öngörüde bulunmuştur. Bu mesnetsiz ekonomik baskının amacı elbette Kıbrıs Türklerinin hür iradesini tahakküm altına almaya çalışmaktır. 4
Ancak bütün baskı ve ambargo politikalarına rağmen serbest piyasa ekonomisine sahip bir iktisadi sistem üzerinde kendi ayaklarımız üzerinde durabilmek için büyük gayret göstermekteyiz. Elbette bu vesile ile Kıbrıs Türklerine her alanda olduğu gibi finansal alanda da her türlü desteği sağlayan anavatan Türkiye ve hükümetine şükranlarımı sunarım. 1998 seçimlerinde başında bulunduğum Ulusal Birlik Partisi seçim programını hazırlarken kişi başına 14,000 dolar milli gelir diye bir hedef koymuştuk. O dönem rakip partiler böyle bir hedefi küçümsemiş, bir hayal olarak nitelemişlerdi Aynı çevrelerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ne karşı da hep kuşku ile yaklaştıklarını unutmamalıyız. Dostlarım, Bugün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde kişi başına milli gelir bu rakamın çok üstündedir. 2008 yılından itibaren dünyayı saran küresel kriz, elbette Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde de ektilerini göstermiştir. Fakat anavatan Türkiye ile imzalanan protokoller ile çizdiğimiz çerçeve dâhilinde kararlılıkla uyguladığımız ekonomik program umut verici sonuçlar doğurmaya başlamıştır. Elbette bu rakam yeterli değildir. Ayrıca sadece rakamlar bazında düşünmek yanıltıcı olabilir; asıl vatandaşın alım gücünün değerlendirilmesidir. Bunun için muzdarip olduğumuz izolasyonların yani ambargoların kaldırılması için var gücümüzle çalışmaktayız. Geçtiğimiz günlerde İslam İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Sn. Ekmeleddin İhsanoğlu nun davetlisi olarak gittiğim Cidde de bazı resmi temaslar yapma fırsatım oldu. Burada çok yararlı bağlantılar kurduk. Ardından bu defa ülkemizde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde İslam Dünyası ndan gelen yatırımcıları ağırladık. Umut ediyorum ki yakın bir gelecekte bu çabalarımızın somut meyvelerini toplamaya başlayacağız. 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti nin 100 üncü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nin de 40 ıncı kuruluş yıldönümünde kişi başına milli hâsılası 25,000 doları geçmiş olacağız. Değerli Konuklar; 5
Yeri gelmişken hemen vurgulamak isterim: Kıbrıs Türklerinin güçlü bir ekonomiye sahip olması, Kıbrıs ta kalıcı bir barışın çimentosu olacaktır. Bu bakımdan Rumların, bir yandan müzakere ederken, öte yandan siyasi, ekonomik, sosyal ve sportif ambargolar yolu ile bizleri cendere içi alma şeklinde yürüttükleri politikanın aslında barış sürecine büyük zarar verdiğini ifade etmek isterim. Hele özgür dünyanın bu ambargoların uygulanması konusunda Rumlara arka çıkması, Annan Planı örneğinde olduğu gibi Kıbrıs ta Rumları kalıcı ve adil bir çözüme yanaşmamalarının en büyük nedeni olduğu ortadadır. Dostlarım; Güneydoğu Anadolu Projesi Türkiye de Cumhuriyet tarihinin en büyük projesidir. Bu projenin hayata yavaş yavaş geçerken Harran a nasıl can verdiğini büyük bir mutlulukla gözlemledim. Su, hayattır; Harran ovası su ile buluşunca bir cennet görüntüsü ortaya çıkmıştır. Yakında Kıbrıs a su getirecek proje adım adım devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan ın kararlı tutumu ve liderliğinde, 2014 Mart ayı içinde Kıbrıs, Türkiye ye su boruları ile bağlanacak ve yıllardır susuzluktan çatlayan Mesarya Ovası, aynı Harran Ovası gibi hayat bulacaktır. Bu, bir barış projesidir; amacımız suyun barışın çimentosunu hazırlamak için kullanılmasıdır. Bunu anavatan ile işbirliği halinde başaracağız. Değerli Dostlarım, Konuşmamın sonuna geldim. Bu noktada Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak da kısaca bir şeyler söylemek isterim. 6