ONDOKUZUNCU YÜZYILDA MALATYA SANCA I BESN KAZASI NIN TAR H SOSYO-KÜLTÜREL VE EKONOM K YAPISI



Benzer belgeler
DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

TMMOB EH R PLANCILARI ODASI TRABZON UBES III. DÖNEM ( ) ÇALI MA PROGRAMI

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ PROJE DANIŞMANLIK EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

SOSYAL-EĞİTİM-BEŞERİ BİLİMLER

2. KIRSAL KALKINMA MALİ DESTEK PROGRAMI İLE İLGİLİ SORULAR

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL DERGİLER YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

25 Nisan 2016 (Saat 17:00 a kadar) Pazartesi de, postaya veya kargoya o gün verilmiş olan ya da online yapılan başvurular kabul edilecektir.

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

TETAŞ TÜRKİYE ELEKTRİK TİCARET VE TAAHHÜT A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Sayın Bakanım, Sayın Rektörlerimiz ve Değerli Katılımcılar,

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

YURTDIŞI VATANDAŞLAR DANIŞMA KURULUNUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

KURUYEMİŞ SEKTÖR RAPORU

YÖNETMELİK KAFKAS ÜNİVERSİTESİ ARICILIĞI GELİŞTİRME UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

İNOVASYON GÖSTERGELERİ VE KAYSERİ:KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ. Prof. Dr. Hayriye ATİK 16 Haziran 2015

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

: Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI : Kenan TÜRK, Dr. Murat ÇETİNKAYA, Reşit GÜRPINAR, Fevzi ÖZKAN, Dr. Metin ARSLAN, Doç. Dr.

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

MÜDÜR YARDIMCILARI HİZMET İÇİ EĞİTİMİ

Araştırma Notu 15/177

Meriç Uluşahin Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili. Beşinci İzmir İktisat Kongresi

T.C. ÇANAKKALE ONSEK Z MART ÜN VERS TES

KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI (KOSGEB) KOBİ VE GİRİŞİMCİLİK ÖDÜLLERİ UYGULAMA ESASLARI

ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ KÜÇÜK SANAYİ SİTELERİ TEKNOPARKLAR Oda Raporu

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak şahsım ve kuruluşum adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM

HAYALi ihracatln BOYUTLARI

KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

TEŞVİK BELGELİ MAKİNA VE TEÇHİZAT TESLİMLERİNE UYGULANAN KDV İSTİSNASINDA BİR SORUN

1.Temel Kavramlar 2. ÆÍlemler

KAYHAM STRATEJİK PLANINA GÖRE 2014 YILI FAALİYET RAPORU

Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü

İçindekiler Şekiller Listesi

VERGİ DENETMENİ TANIM

LEONARDO DA VİNCİ 2008 TEKLİF DÖNEMİ PARTNERSHIP (ORTAKLIK) PROJESİ

PROJE ODAKLI İŞ GELİŞTİRME; Kent Atölyeleri örneği

İnşaat Sanayi KSO da buluştu

Bu doğrultuda ve 2104 sayılı Tebliğler dergisine göre Türkçe dersinde şu işlemlerin yapılması öğretmenden beklenir.

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ KINIK SONUÇ RAPORU

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARINDA MERKEZİ KARŞI TARAF UYGULAMASI 13 MAYIS 2013 İSTANBUL DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

13. HAFTA PFS105 TÜRK EĞİTİM TARİHİ. Prof. Dr. Zeki TEKİN.

T.C. NUH NACİ YAZGAN ÜNİVERSİTESİ YAZILIM KULÜBÜ TÜZÜĞÜ. BİRİNCİ BÖLÜM Kuruluş Gerekçesi, Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

SUR RAPORU 2 ARALIK 2017

VATAN İŞLERİNDE CÜR ETKARLIKLARIM

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

Halkla İlişkiler ve Organizasyon

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI MALİ SEKTÖRLE İLİŞKİLER VE KAMBİYO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YURTDIŞI DOĞRUDAN YATIRIM RAPORU 2013

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı

Dünya Hububat Pazarında Neredeyiz?

PROJE. Proje faaliyetlerinin teknik olarak uygulanması, Sanayi Genel Müdürlüğü Sanayi Politikaları Daire Başkanlığınca yürütülmüştür.

3. İnşaat Mühendisliği eğitimi : İnşaat mühendisliği veya genelde mühendislik eğitimi için başlangıç noktası olarak 1747 yılı kabul edilmektedir.

REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014

GEBZE BELED YES ~

17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

ERASMUS YOĞUN PROGRAMLAR (Intensive Programmes)

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA. Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçeleri ektedir.

OMURGA GAYRİMENKUL PORTFÖY YÖNETİMİ ANONİM ŞİRKETİ 2015 YILI ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU OMURGA GAYRIMENKUL PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş

ÖZET ...DEĞERLENDİRMELER...

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ URLA DENİZCİLİK MESLEK YÜKSEKOKULU STAJ YÖNERGESİ

OSMAN HAMDİ BEY ÜLKEMİZE MÜZECİLİK

Kıbrıs ın Su Sorunu ve Doğu Akdeniz in Hidrojeopolitiği

T.C. VAN ĐL ÖZEL ĐDARESĐ Đl Genel Meclisi

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

Transkript:

T.C. KAHRAMANMARA SÜTÇÜ MAM ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ TAR H ANAB L MDALI ONDOKUZUNCU YÜZYILDA MALATYA SANCA I BESN KAZASI NIN TAR H SOSYO-KÜLTÜREL VE EKONOM K YAPISI Numan ARAS YÜKSEK L SANS TEZ KAHRAMANMARA Haziran-2006

T.C. KAHRAMANMARA SÜTÇÜ MAM ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ TAR H ANAB L M DALI ONDOKUZUNCU YÜZYILDA MALATYA SANCA I BESN KAZASI NIN TAR H, SOSYO-KÜLTÜREL VE EKONOM K YAPISI DANI MAN: Yard. Doç. Dr. Memet YET G N Numan ARAS YÜKSEK L SANS TEZ KAHRAMANMARA HAZ RAN 2006

KAHRAMANMARA SÜTÇÜ MAM ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ TAR H ANA B L MDALI ONDOKUZUNCU YÜZYILDA MALATYA SANCA I BESN KAZASI NIN TAR H, SOSYO-KÜLTÜREL VE EKONOM K YAPISI Numan ARAS YÜKSEK L SANS TEZ Kod No: Bu tez 25/08/2006 Tarihinde A a daki Jüri Üyeleri Taraf ndan Oy Birli i ile Kabul Edilmi tir. mza. mza. mza Yard. Doç. Dr. Doç. Dr. Yard. Doç Memet YET G N Ahmet EY C L Mehmet GÜRBÜZ DANI MAN ÜYE ÜYE Yukar daki imzalar n ad geçen ö retim üyelerine ait oldu unu onaylar m. Enstitü Müdürü Not : Bu tezde kullan lan özgün ve ba ka kaynaktan bildiri lerin, çizelge, ekil ve foto raflar n kaynak gösterilmeden kullan m, 5846 say l Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

KAHRAMANMARA SÜTÇÜ MAM ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ TAR H ANAB L M DALI ÖZET YÜKSEK L SANS TEZ ONDOKUZUNCU YÜZYILDA MALATYA SANCA I BESN KAZASI NIN TAR H, SOSYO-KÜLTÜREL VE EKONOM K YAPISI Numan ARAS DANI MAN: Yard. Doç. Dr. Memet YET G N YIL : 2006 Sayfa: 295 Jüri : Yard. Doç. Dr. Memet YET G N Doç. Dr. Ahmet EY C L Yard. Doç. Dr. Mehmet GÜRBÜZ Bu tez, ondokuzuncu yüzy lda Malatya sanca içerisinde yer alan Besni kazas n n tarihi, Sosyo-ekonomik ve kültürel yönlerini incelemektedir. Besni nin Sosyo-ekonomik yönünü daha iyi anlamak için bu tez ayn yüzy ldaki Osmanl mparatorlu u nun Sosyo-ekonomik yap s hakk nda bilgiler içermektedir. Dahas bu tez, Besni nin idari ba lant lar ndan dolay Diyarbak r ve Elaz vilayetleri ile Malatya sanca hakk nda da bilgiler içermektedir. Tarihi bir yer olarak, ondokuzuncu yüzy lda Besni, iktisat, sosyal ve kültürel özelliklerinin çal lmas için önemli bir merkezdir. Bu tez, Türkiye nin yerel tarihi ile ilgili önemli bir örnek ve gerekli bilgiler sunmaktad r. Anahtar kelimeler: Osmanl, Türkiye, Besni, Diyarbak r, Elaz Kültür, Yerel Tarih, Sosyo-Ekonomik yap., Malatya,

DEPARTMENT OF HISTORY INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCE UNIVERSITY OF KAHRAMANMARA SÜTÇÜ MAM ABSTRACT MA Thesis HISTORICAL, SOCIO-CULTURAL AND ECONOMIC STRUCTURE OF BESNI TOWNSHIP OF MALATYA SANJAK IN THE NINETEENTH CENTURY Numan ARAS Supervisor : Assist. Prof. Dr. Memet YET G N Year: 2006, Pages: 282 Jury: Assist. Prof. Dr. Memet YET G N Assoc. Prof. Dr. Ahmet EY C L Asist. Prof. Dr. Mehmet GÜRBÜZ This thesis focuses on history, socio-economical and cultural aspects of the Casa of Besni located in the sub-provihee of Malatya in the nineteenth century. Fort the better understanding of the socio-economical aspect of Besni, the thesis included a general information about the socio-economical features tho Otoman Empire in the same century. Furthermore, because of Besni s administrative ties with the provinces of Diyarbak r, Elaz and with the sub-province of Malatya, this work included information about these places. As an historical center, Besni is an importent place fort the study of economic, social, cultural stractures of a Turkish town in the nineteenth century. This thesis will provide a good smple and necessary information about local histories of Turkey. Key Words: Ottoman, Turkey, Besni, Diyarbak r, Elaz g, Malatya, Culture, Local History, Socio-Economic Structure. ii

ÖN SÖZ Geçmi teki milletler ve bu milletlere tabi olan fertlerin hayatlar n, geçirdikleri tecrübeleri tanzim edilmi bilgiler nda günümüze ta yan bir bilim dal olarak tarih, milletlerin kaderinde ya anan ini ve ç k lar gelece e aktaran tecrübeler köprüsü niteli indedir. Tarih, ta m oldu u tecrübe ile bilgilerden istifade etmeyen, ders ç karmayan ve gelece ini bunlara göre ekillendirmeyen milletler için, sadece kuru ve statik bilgilerden meydana gelmi vak alar n bir arada topland olaylar y n olmaktan öteye gidemez. Her milletin tarihi o milletin kimli i niteli inde oldu undan, milletlerin kendilerini di er milletler nezdinde en do ru bir ekilde ifade edebilmeleri için kendi tarihlerini çok iyi bilmeleri ve ara t rmalar gerekmektedir. Ara t rma konumuz olan Besni nin ondokuzuncu yüzy ldaki tarihi sosyo-kültürel ve ekonomik yap s n incelerken, Besni nin geçmi i ile ilgili birçok bilgiyi günümüze ta ma olana na sahip olduk. Besni, Osmanl hâkimiyetine girdikten hemen sonra, tahriri yap lan ve Osmanl Devletinin y k l na kadar önemini koruyan yerlerden birisidir. Ondokuzuncu yüzy ldaki genel de i im ve kar kl ktan pay n alm olan Besni, ekonomik ve sosyal olarak ya anan bu de i imlere ayak uydurmaya çal m t r. Ara t rman n daha iyi anla lmas bak m nda tez konusu d nda muhtelif konulara da de inilmi tir. Ara t rmaya destek olacak belgeler, defterler incelenirken asl na sad k kal narak transkribe edilmeye çal lm t r. Bütün çabalara ra men baz belgelerin okunamayan bölümleri olmu tur. Okunamayan bu kelimeler (...) eklinde metinlerde ifade edilmi olup belgenin anla lmas ve özetlenmesinde olumsuz bir etki yapmam t r. Belgelerden faydalan rken bir defterin tüm belgeleri yerine daha çok Besni yi yak ndan ilgilendirecek, Besni nin ekonomik ve sosyo-kültürel durumuna k tutacak nitelikte olanlar n incelenmesine çal lm t r. Ara t rma yap l rken Tahrir defterleri ve Kad Sicillerinin tamam gözden geçirilmeye çal lm, daha sonra bunlar n genelinden sonuçlar ç kar lm t r. Bu tez ferdi bir çal man n ürünü de ildir. Bu çal ma s ras nda bir çok de erli insan n, eme inden ve bilgilerinden istifade edilmi tir. Öncelikle beni bu günlere kadar getiren, maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman benden esirgemeyen Muhterem Anneme (Fadime Aras) ve Babama (Do an Aras) te ekkür ederim çünkü bana olan güven ve anlay lar n her zaman yan mda hissettim. Özellikle, tez dan man m olan de erli hocam, k ymetli insan Yrd. Doç. Memet Yeti gin Bey e çok te ekkür ederim çünkü bir taraftan çal ma alan n n belirlenmesinde, kaynaklar n incelenmesinde, tezin gidi at n n kontrol edilmesinde sürekli bana destek olurken, di er taraftan aksamalar ve problemler kar s nda muhte em anlay n sonuna kadar gösterdi. Ayr ca bu tezin ba tan sona her sayfas nda e siz bilgi ve tecrübesini hiçbir zaman esirgemedi. Kahramanmara Sütçü mam Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ba kan Say n Doç. Dr. Ahmet Eyicil in nezdinde tüm hocalar ma te ekkürü bir borç bilirim çünkü günleri, haftlara, haftalar aylara, aylar y llara s d rarak, tarih ilmini zihnimize, tarih sevgisini kalbimize ilmek ilmek dokudular. Son olarak de erli arkada lar m Yasin Kozak, Hüseyin Öztürk ve Resul Ar c ya te ekkürlerimi sunar m çünkü tezin en son haline gelmesinde yo un emekleri geçti ve bu u urda günlerini, gecelerini feda etmekten hiç çekinmediler. Numan ARAS Kahramanmara 2006 iii

Ç NDEK LER ÖZET... i ABSTRACT...ii ÖN SÖZ...iii Numan ARAS...iii Ç NDEK LER...iv Ç ZELGELER L STES...vi KISALTMALAR L STES...vii 1. G R... 1 2. ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSYAL YAPISINA GENEL B R BAKI... 3 3. ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N TA RA TE K LATI... 27 3.1. Eyalet Yönetimi..........31 3.2. Eyalet Meclisleri Nizamnamesi......... 33 3.3. 1864 ve 1871 Vilâyet Nizamnamelerinin Ana Hatlar...33 3.4. 1864 Tarihli Vilâyet Nizamnamesi'ne Göre darî Taksimat...52 3.5. 22 Ocak 1871 Tarihli Vilâyet Te kilat Ve Organlar n n Görevleri...54 4. BÖLGEN N TAR HÇES, D YARBAKIR, ELAZI, MALATYA, BESN... 71 4.1. Diyarbak r...71 4.2. Elaz...74 4.3. Malatya............ 76 4.4. Besni............ 82 5. BÖLGEN N DAR YAPISI... 90 5.1. Diyarbak r n dari Yap s...90 5.2. Elaz n dari Yap s...90 5.4. Besni nin dari Yap s...92 6. BESN N N F Z K YAPISI... 103 7. ONDOKUZUNCUYÜZYILDA GÖÇEBEL K VE BESN DEK KONAR - GÖÇER A LELER... 110 7.1. Besni Kazas ndaki Konar-Göçerler...113 7.2. 7.2. A iretler, Az nl klar ve Halk n Birirbiriyle Olan li kileri...115 8. BESN N NYÖNET M... 119 8.1. Sancakbeyi...119 8.2. Alaybeyi...119 8.3. Serasker (Çeriba )....120 8.4. Dizdar...120 8.5. Kad...120 8.6. Suba...123 9. ONDOKUZUNCU YÜZYIL BESN S NDE SOSYAL YA AM... 126 9.1. Giyim Ku am...127 9.2. Tesis Ve Tarihi Eserler...127 9.3. Mahalli Oyunlar...127 9.4. Dü ün Merasimleri...129 9.5. Cenaze Törenleri...130 9.6. Günlük Ya am...131 9.6.1. Günlük Ya amda Kullan lan Kelimeler...131 iv

9.6.2. Beddualar...135 9.6.3. Dualar...136 9.6.4. Belli Ba l Yemekler...137 9.6.5. Demografik Durum...139 10. ONDOKUZUNCU YÜZYIL BESN S NDE SANAT VE EDEB YAT... 149 10.1. Edebi faaliyetler...149 10.2. Besni'de Tasavvuf Ve Tarihçesi...157 11. ONDOKUZUNCU YÜZYIL BESN S NDE EKONOM K DURUM... 159 11.1. Tar m ve Ziraat...159 11.2. Hayvanc l k...160 11.3. Ticaret ve Sanayi...160 11.4. Meslek Gruplar...162 11.5. Kad Sicilleri ve Önemi...162 12. SONUÇ VE ÖNER LER... 171 KAYNAKÇA... 174 D Z N... 184 v

Ç ZELGELER L STES 1. Çizelge 2.1. 1907-1914 Y llar nda yap lan nüfus say m verileri: 17 2. Çizelge 3.1. 19. Yüzy lda Osmanl Devleti ne ba l bulunan Vilayet ve sancklar:.31 3. Çizelge 3.2. 1878-1918 Y llar aras nda Diyarbak r ve Ma mûretülaziz vilayetlerindeki de i im süreci: 70 4. Çizelge 8. 1. Ondokuzunu Yüzy lda Besni de Görev Yapm Kad Naibleri :..123 5. Çizelge 8. 2. Ondokuzuncu Yüzy lda Besni de Kaymakaml k Yapm ah slar: 124 6. Çizelge 9.1. Ondokuzuncu yüzy lda Besni de günlük ya amda kullan lan kelimeler:..131 7. Çizelge 9.2. 1312 Y l nda Besni nin köyleri ve nüfus bilgileri: 139 8. Çizelge 9. 3. Mezhep Ve Dinlere Göre Besni nin Köyleri Ve Mahalleleri:..140 9. Çizelge. 9.4. 1326 Y l nda Besni ye Yeni Eklenen Köylerin simleri...144 10. Çizelge 11.1. 173 Numaral eriyye Sicilinde Yeralan Bir Tereke nin Transkripsiyonu:.163 11. Çizelge 11.2. 191 Numaral eriyye Sicilinde Yeralan Bir Terekenin Transkripsiyonu:...167 vi

KISALTMALAR L STES Ans. Ansiklopedisi Bas. Bas mevi, Bask, Bas m bk. bak n z B.nu. Belge numaras b. bin cm santimetre C. Cilt çev. Çeviren D A Diyanet Vakf slâm Ansiklopedisi Ed. Editör Gzt. Gazetesi Haz. Haz rlayan Hz. Hazreti H. Hicri A slâm Ansiklopedisi.Y. l Y ll KB Kültür Bakanl Kom. Komisyon kr. kuru k.s. kaddes-allahû s rre Ktb. Kitabevi MEB Milli E itim Bakanl M.Ö. Milattan Önce M.S. Milattan Sonra M. Miladi MK. Milli Kütüphane Mk. Millet Kütüphanesi Mtb. Matbaas Ne. Ne riyat Nr. Numara, Numaral OSAV Osmanl Ara t rmalar Vakf r.a. radiallahu anh S. Say s. sayfa ss. sayfa say s.s. er iyye Sicili TDAV Türk Dünyas Ara t rmalar Vakf TDK Türk Dil Kurumu TSE Türk Standartlar Enstitüsü TTK Türk Tarih Kurumu vb. ve benzeri vs. vesaire Yay. Yay nevi,yay nlar, Yay nc l k YLT Yüksek Lisans Tezi yy. yüzy l vii

G R 1. G R Bu tez çal mas n n esas konusunu, ondokuzuncu yüzy lda Malatya Sanca Besni Kazas n n tarihi, sosyo-kültürel ve ekonomik yap s te kil etmektedir. Çal ma s ras nda gerek söz konusu bölgenin zikredilen durumunun daha iyi anla lmas ve gerekse daha sonraki ara t rmalara katk da bulunulmas amac yla, sadece bu konular yeterli görülmeyerek ana konunun yan nda ba ka mevzularada de inilmi tir. Çünkü bütünün bir parças n tam olarak anlayabilmek için bütün hakk nda da bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Bu bak mdan tez çal mas n n içerisinde, Besni nin ekonomik ve sosyo-kültürel durumunun de erlendirilmesinin yan s ra, ondokuzuncu yüzy lda Osmanl Devleti nin sosyal durumu ile ondokuzuncu yüzy lda Osmanl Devleti nin ta ra te kilat hakk nda bilgiler verilmi tir. Yine Besni nin daha iyi anla lmas için bu yüzy lsa Besni nin ba l bulundu u, eyalet, sancak, vilâyet ve kazalar hakk nda da aç klamalarda bulunulmu tur. Bu ba lamda, Diyarbak r, Elaz ve Malatya hakk nda bilgiler sunulmu tur Tezin konular na göre düzeni ise u ekilde olmu tur; Giri k sm n n ard ndan: 2. Bölümde, ondokuzuncu yüzy lda Osmanl Devleti nin sosyal durum, insanlar ve ehirle me medya, yenile me çal malar ve ayd nlar, lüks ya am tarz ve israf, üretim, ekonomik yap ve sanayi, az nl klar, ziraat ve ticaret, gündelik hayat, demografik durum, aile yap s, e itim faaliyetleri) hakk nda bir çok kaynaktan faydalan rak k sa bilgiler sunulmu tur. 3. Bölümde, ondokuzuncu yüzy lda Osmanl Devleti nin ta ra te kilat (eyalet yönetimi, bu konun daha iyi anla lmas içinde eyalet meclisleri nizamnamesi, vilâyet te kilat ve organlar n n görevleri) hakk nda aç klamalara yer verilmi tir. 4. Bölümde, bölgenin (Diyarbak r, Elaz, Malatya, Besni) genel bir tarihçesi i lenerek. zikredilen yerlerin ba lang c ndan günümüze kadar ki tarihi geli imi ele al nm t r. 5.Bölümde, bölgenin idari yap s incelenerek, Diyarbak r, Elaz, Malatya ve Besni nin ba l bulunduklar idareler hakk nda çe itli bilgiler verilmi tir. 6. Bölümde Besni nin fiziki yap s hakk nda, muhtelif kaynaklara dayan larak bilgiler sunulmu tur. 7. Bölümde göçebelik hakk ndaki k sa bilgilendirmenin ard ndan, Besni deki göçebelik ile burada bulunan a iretlerle ilgili bilgilere yer verilmi tir. 8. Bölümde Besni nin yönetimi, ondokuzuncu yüzy ldaki yerel yönetim ve birimleri ile ilgili bilgiler verilerek, bu dönemdeki yerel yönetim organlar ve görevleri ile alakal geni bilgiler aktar lm t r. 9. Bölümde ondokuzuncu yüzy lda Besni de sosyal ya am ad alt nda, Besni de ya ayan halk n günlük hayat, gelenek ve görenekleri, dü ün ve cenaze merasimleri, yemekleri, konu malar, oyunlar vb. konular i lenmi tir. 10. Bölümde ondokuzuncu yüzy lda Besni de sanatsal ve edebi faaliyetlere de inilmi tir. Besni de ya am olan edebiyat insanlar, hayatlar, iirleri ve eserleri hakk nda bilgiler verilmi tir. 11. Bölümde Besni nin ekonomik durumu incelenmi tir. ondokuzuncu yüzy lda Besni de yeti en ürünler, pazarland klar bölgeler, ticaret, ziraat, sanayi gibi konulara de inilmi tir. Daha sonraki k s mlarda ise; kaynakça, dizin, sözlük, özgeçmi k s mlar yer alm t r. 1

G R Ekler k sm nda ise faydalan lan eriyye sicillerinden örnek olarak terekeler, kad sicil defterlerinden al nan baz metinler, 1287 (1871) tarihli vilâyet nizamname sinin transkribe edilmi ekli yer alm t r. Osmanl cadan Türkçeye çevirisi yap lan belgelerin transkiripsiyonu s ras nda belgeler titizlikle incelenmi ve okunmu tur. Günümüz Türkçesinin imlâ kurallar içerisinde hareket edilmekle birlikte, buna uygun olmayan kelime imlâlar Osmanl Türkçesi imlâ kurallar içerisinde yaz lm t r. Belgelerde baz kelimelerin okunmas mümkün olmam t r. Bu tür kelimeler az say da olmakla birlikte okunamama sebepleri mikrofilm çekiminden kaynaklanan sorunlar veya kâtipten kaynaklan yaz m bozukluklar ndan ibarettir. Özellikle baz sayfalar n birle me yeri olan sat r sonlar ile sat r ba lar n n tam olarak filme al namamas sorunun ana sebebi olmu tur. Okunamayan bu kelimeler (...) eklinde belge içinde gösterilmi tir. Bu tez çal mas Besni hakk nda yap lan ilk çal ma de ildir. Ama hem ondokuzuncu yüzy l Besni sosyal ve ekonomik yap s n n ayd nlat lmas bak m ndan hem de ehircilik, yerel ve k rsal tarih alan nda, Kahramanmara Sütçü mam Üniversitesi nin, önemli hizmetlerinden birisi olmaktad r. Tezin haz rlanmas s ras nda, Besni ile alakal tüm kaynaklar mümkün oldu unca taranm t r. Besni ad n n geçti i tüm eserlere bak larak i e yarayacak bilgiler al nm t r. Ana kaynak olarak, ara t rma konumuzun tarihleri olan, 1201 1341 y llar nda Besni ile alakal olan eriyye sicilleri incelenmi ve eriyye sicillerindeki bilgilerin hepsinin nota not çal maya geçirmek gereksiz oldu undan bu bilgiler de erlendirildikten sonra özet bilgi olarak teze geçirilmi tir. Bu çal ma s ras nda daha da iyi anla lm t r ki, ar ivlerimizde bulunan milyonlarca belgenin bir an önce okunarak, yeni ara t rmalar için ana kaynak olarak kullan lmalar için biz tarihçilere büyük i ler dü mektedir. Nas l ki yeni gelen bir filme bir an önce gidip onun hakk nda en iyi bilgilere sahip olmak, onu en önce izleyenlerden olmak için günler öncesinde yerimizi ay rt p, günü geldi inde, tarif edilmez bir evk ve heyecan ile sinema salonlar na ko uyorsak. Paha biçilmez ar iv malzemlerinin bulundu u kütüphane ya da müzelere de bu anlay içinde, bu evk ile, her gidi imizde yeni ve daha önce hiç kimse taraf ndan ula lamam bilgileri gün yüzüne ç karmak heyecan yla gitmeli ve tarihimizin gizemlerinin bulundu u bu yerlere evimizin bize ait olan odas na girerken duydu umuz rahatl kla girmeliyiz. Ancak o zaman gelecek nesillerimize kendimizden bir eyler b rakabiliriz. 2

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY 2. ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSYAL YAPISINA GENEL B R BAKI Osmanl devletinin ondokuzuncu yüzy l n de erlendirmek için birçok konuya de inmek gerekmektedir. Çünkü bu dönem, tam anlam yla her eyin yenilendi i, de i ti i ve sürekli olarak yeni geli melerin meydana geldi i bir dönemdir. Bu bak mdan ondokuzuncu yüzy ldaki Osmanl Devletini de erlendirirken çe itli ba l klar kulland k. Bu ba l klar bu yüzy lda ki Osmanl Devleti nin sosyal durumuna do rudan etki etmi unsurlard r. 2.1. nsanlar Ve ehirle me Ondokuzuncu yüzy lda Osmanl ehirleri, stanbul ve baz büyük ehirleri hariç tutacak olursak, genellikle Onbin ki inin alt nda nüfusa sahip yerle im birimleriydi. Hatta nüfusu 500 kadar olan ehirlere de rastlanmaktayd. Fizikî bak mdan en belirgin mekânlar ehir merkezinde yer alan ve meydan denilen alan, cami ve medrese, külliyeler, kilise, çar ve bedesten, surlar, k lalar, ana caddeye ç kan sokaklar ve nihayet mahalleler olu turmaktayd. (Ergenç, 1980:103-109). Her mahallenin kendine özgü gelene i olup dinî bak mdan farkl olabildikleri gibi karma olanlar da vard. Mahalle halk ortak din veya di er sebeplerle birbirlerine ba l yd lar. badethane veya pazar yeri mahallenin merkezini olu turmaktayd. Buras bütün mahallelinin ortak çabalar yla te ekkül etmekteydi. Her mahalle, kent hayat n n fiziksel merkezi oldu u kadar belirli bir millet, lonca ya da tarikat n bir ünitesiydi. Genellikle kendi çe mesine, okuluna, cami ya da kilisesine sahipti. Ticarî özelli i ön plânda olan merkezdeki mahallerde han ve fabrikalar da yer almaktayd. Özellikle büyük ehirlerde tesis edilen külliyeler, ehrin en önemli yap s n olu turmaktayd. Burada yer alan cami ve medrese d nda, han, hamam, imaret, darü ifa, kütüphane gibi kurulu lar nüfus yo unlu unun bu tarafa kaymas na yol açmaktayd. Bu tür tesislerin da n k ekilde ehrin muhtelif bölgelerine yay ld da olurdu. Farkl dinlere mensup olan mahalleler zamanla mülk al p satma, ortak ticaret yapma gibi sebeplerle karma hale gelmekteydi Ayr gruplar denetlemek görevini hafifletmek için devlet de bu yolu te vik etmektey di. (Ergenç, 1993: 69-78). nsanlar n yerle mek istedikleri ehirlerin ba nda stanbul gelmekteydi. Ba kent olmas n n etkisiyle birçok ki inin rahat ya ama ve geçim vas talar elde etme arzusunu önlemek güçtü. Bundan dolay stanbul'a nüfus ak n belli tarihlerden itibaren artma e ilimi gösterdi inden, devlet izinsiz ve plâns z göçün do uraca olumsuz etkileri dikkate alarak buraya göçü yasaklama yoluna gitti. Al nan yasak karar yla tüccarlar ile devlet memurlar ve bir de yerle mek için özel izin alanlar ancak stanbul'a girebilmekteydi. Ancak konulan onca yasa a ra men bir yolunu bularak buraya gelenlerin say s hep art göstermekteydi. Bu yüzden "ev göçü yasa " ile ilgili fermanlar n arkas hiç kesilmedi. Yeni yerle im birimleri kurulurken, mümkün oldu u kadar co rafî konumunun ya ama, geçinme ve korunma imkânlar n kolayl kla temin edecek ekilde olmas na dikkat edilmekteydi. Genel olarak yeni bir köy tesis edildi inde dikkate al nacak hususlar öyle s ralanabilir: Havas n n l ml olmas. Suyunun bol olmas. Ula m imkân n n yeterli olmas. Denize, rma a veya ana yollara yak n, ba lant kurulabilir nitelikte olmas. Kom ularla tart ma ç kmamas için tamamen H ristiyanlardan olu an bir yere Müslümanlar yerle tirilirken onlar n huzur ve güvenini bozmamas na, bir tedirginlik 3

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY meydana getirilmemesine dikkat edilmekteydi. Köy veya kasaban n geli meye müsait olmas. Ça da standartlara uyulmas yani caddelerin plânl yap lmas. Özellikle Tanzimat y llar ndan itibaren kurulacak köy ve kasabalarda her evin do rudan caddeye aç k olmas, yerle im plân n n geometrik bak mdan düzgün, caddelerin birbirine paralel yap lmas hükümet taraf ndan istenmekteydi. K r m Sava 'ndan sonra görülen bir iskân biçimi de yabanc sermayesi ile bilgisini Osmanl memleketlerine çekmek eklinde olmu tur. Geli en Bat sanayii ve tekni ini temin etmek isteyen hükümetler, Osmanl tâbiiyetine girmek kayd yla belirli miktar sermayesi olanlara toprak vererek ülkede yerle melerini sa lamak gibi yollara ba vurmaktayd. Esasen Ondokuzuncu yüzy lda geleneksel hizmet anlay ve te kilatlar yla yenileri ço u zaman yan yana ya yordu. Türk ehirlerinde uzun bir süre daha mahalle halk ile esnaf n kendi alanlar nda baz kolluk görevi ile beledî hizmetleri sürdürdü ünü söyleyebiliriz. Böylece modernle me devrinde eski ile yeni aras nda bocalamalar sürmü, eskinin b rakt bo luk hemen doldurulamayarak yeni te kilâtlar n tam anlam yla istikrar kazanmas na de in aksakl klar devam etmi tir. Buna ra men ba ta Mustafa Re id Pa a gibi Avrupa ehirlerini görmü yöneticiler olmak üzere ileri gelen devlet adamlar ; büyük ehirlerde, bilhassa stanbul'da bina yap m ve imar meselelerinin planlanmas, itfaiyenin kurulmas, ehre göçün kontrol alt na al nmas ve gecekondula man n önlenebilmesi için modern belediyelerin kurulmas n kaç n lmaz say yorlard. Ancak belediyelerin kurulmas n yeni vergiler al nmas eklinde alg layan halk, üpheci davran yordu. Baz yerlerde karantina uygulamas na tepki gösterildi. Belediyelerdeki görevlilerin seçimle ba a getirilmesi ise, hükümet taraf ndan devletin y k l na kadar s k s k ertelendi. Belediyelere özerklik verilmeyerek hükümet bütçesine ba l b rak ld lar. Dolay s yla ülke çap nda belediye te kilâtlar n n kurulu u beklendi i kadar h zl olamad. (Ortayl, 1985: 118 119). Geleneksel Türk ehirlerindeki insan-çevre uyumu, suyu, mesire yerleri, a ac olan ehir hayat terk edilerek Bat ya benzeme kayg s na öncelik verildi. Okul, k la, hastahane gibi resmî kurumlar, bu y llarda Bat mimarisine uygun olarak in a edildi ve fizikî görünüm oldukça de i ti. ehirlerdeki de i im, buralar n Türk- slâm görüntüsünü daha da azaltt, bat tarz na yak nla t rd. Teknolojinin de i mesine paralel olarak kullan lan araç-gereçler de i ti ve böylelikle ya ama biçimi eskiye nazaran farkl la maya yüz tuttu. Gittikçe bulunduklar yerler daha canl olan gayrimüslim unsurlar, ehirlerin yap s n belirleyici rol oynamaya ba lad lar. Yeni artlar n ortaya ç k ile birlikte eski büyük ehirlerden baz lar önemlerini kaybederken bir k s m küçük yerle im birimleri h zla geli ti. (Baykara, 1992: 286 287). ehirlerdeki insanlar n geldikleri memleket say s artt kça kültürel bak mdan homojenlik de o nispette bozuldu. stanbul bu tarz kozmopolitle menin en çarp c örneklerinden birini olu turmaktayd. Hem ülke içerisinden hem de yabanc memleketlerden gelen nüfusla ehrin kültürel dokusu oldukça çe itlendi. Dönemi gözlemleyen bir yabanc ya göre stanbul; "Kahve ve bakkallar yla Rum, modas ile Frans z, paltosu ile ngiliz, birahaneleriyle Alman, musikisi ile talyan ve spanyol, bekçisi ve hamal yla Türk bir stanbul do du. (Tezel, 1994: 80). Bat de er yarg lar ülkede yay ld kça halk aras nda zenginler zümresi olu maya, lüks ve e lence için ay racak pek çok paras bulunan sosyete gruplar ortaya ç kmaya ba lad. Gittikçe bu gruplarla, daha alt tabakalardaki insanlar aras nda bir uçurum meydana geldi. Sosyete kesimi tiyatro, balo, opera, resim gibi yeni zevklerle tan rken; ehrin varo lar nda bütün bunlardan uzak bir hayat ya anmaktayd. Gayrimüslimlerle beraber, kapitülâsyonlar n sa lad imkânlar zenginle mek için 4

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY kullanan Levantenler de hemen pek çok ehirde, ama özellikle liman ehirlerinde adeta birer koloni te kil etmi lerdi. (Dumont, 1995: 99-103). 2.2. Medya, Yenile me Çal malar Ve Ayd nlar Osmanl Devletinde Ondokuzuncu yüzy lda meydana gelen önemli geli melerden bir tanesi yenile medir. Yenile me, Osmanl ayd nlar için yeni bir devrin ba lang c olmu tur. Yani, O zamana kadar devletle iç içe olan, her konudaki dü ünce, ele tiri ve tekliflerini devlet makamlar na sunan ayd n kesimin, gittikçe devletten ba ms zla maya ba lamas d r. Ondokuzuncu yüzy l n ikinci yar s ndan itibaren Osmanl ayd n, art k risale ya da lâyiha sunan, bunun kar l nda "atiye" alan ayd n de ildir. Devrin ayd n dü üncelerini gazete veya dergi kö elerinde, roman veya tiyatro eserlerinde anlatan; böylelikle dü üncelerini öncelikle topluma, ama bu arada yöneticilere duyuran kimsedir. Bu dönü ümde en önemli rolü, üphesiz matbaan n yayg nla mas ve bas n n gündelik hayata girmesi oynad. Matbaac l k faaliyetinin, bu arada bas n n Türk toplumunda, ça da lar na nazaran oldukça gecikmi olarak günlük hayatta yer almas, bu s n f n çok daha erken zamanlarda etkili hale gelmesini önledi. Gerek Napolyon'un M s r' i gal etti i y llarda yay nlad Arapça ve Türkçe bültenler ile Frans zca gazeteler; gerekse Rum isyan s ras nda Fransa'n n Rumlar desteklemek için ç kartt Türkçe-Rumca gazeteler Bab âli taraf ndan tepkiyle kar lanm t. Osmanl Devleti gittikçe Bat ya aç ld ndan Avrupal yay n organlar n n tek tarafl olarak kamuoyunu artland tmalanndan büyük rahats zl k duyuyordu. Sultan II. Mahmud, bir gazete ile devletin kanun, kural ve uygulamalar n n halk taraf ndan bilinmesini arzu etti. Bu sayede padi ah, halk na devletin içinde bulundu u durumu, yapmak istediklerini, bunlar n nedenlerini, tam ve do ru olarak gecikmeksizin anlatabilirdi. Avrupa kamuoyu ve güç odaklar da, Osmanl Devleti ile ilgili konular bizzat kayna ndan ö renme imkân na kavu mu olacakt. (Saydam, 2002: 857). Bununla birlikte devletin s rlar n n gazetelere yans mamas gerekti i görevlilere özenle hat rlat ld. Öte yandan gazete ç kar lmas yla beklenen faydalardan biri de fen, sanat, sanayi ve ticarete ili kin konulardaki geli melerin topluma duyurulmas idi. Böylece ilk Türkçe gazete olan Takvim-i Vekâyi 1 Kas m 1831 de haftal k olarak yay na ba lad. Gazete ayn zamanda Arapça, Farsça, Frans zca, Rumca, Ermenice ve Bulgarca olarak yay nlanmaktayd. Yaln z bu nüshalar pek istikrarl ç kar lamad. Buna mukabil özellikle Frans zca nüshas olan Moniteur Ottoman, Bab âli'nin çe itli konulardaki görü lerini bat kamuoyuna duyurmas nda önemli etki yapt. (Yaz c, 199: 213 231). 1840'tan sonra Churcill adl ingiliz taraf ndan Cerîde-i Havadis adl bir gazete daha yay n hayat na sokuldu. Bu gazete devlet taraf ndan desteklenmekte olup daha çok politik ve ekonomik haber ve yorumlara a rl k vermekteydi. (Kolo lu, 1985: s.71). Türkçe bas n bu gazetelerin tekelinde ve yönetime ele tiride bulunmayan bir çizgide varl n sürdürürken, hükümet di er dillerdeki bas n n geli mesine yard mc bir tutum içine girdi. Bu sayede Ondokuzuncu yüzy l ortalar nda stanbul bir bas n merkezi haline geldi. (Kabacal, 1994: 17). Ba lang çta Türkçe olarak sadece resmî bas na izin veren Bab âli, kamuoyunun olu mas nda Takvim-i Vekâyi'nin yetersiz kald n gördü. Her ne kadar hükümet, Türkçe d nda yay n yapan bas n yapt para yard m yla belli ölçüde kontrol alt nda tutsa da, yine de Türk dilinin, kültürünün ve devlet icraat n n yay lmas ve tan nmas için Türkçe yeni gazetelere ihtiyaç duyulmaktayd. Zaten ayd nlar aras nda bu konu gittikçe daha fazla tart lmaya ba lam t. Üstelik Türkler d ndaki gruplar da 5

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY birbirleriyle bütünle tiren en önemli unsur Türkçeydi. Bu itibarla çok geni bir kesime Türkçenin yay lmas nda bas n önemli rol oynayabilirdi. 1857'de ç kar lan Matbaa Nizamnamesi ile bas n hayat na bir düzen getirildi ve gazete ç karmak için hükümetten izin al nmas n n zorunlu oldu u ilan edildi. Bundan sonra Türklere de özel gazete ç karma imkân tan nd ve 21 Ekim 1860 tarihinde Türkçe ilk özel gazete olan Tercüman- Ahvâl yay n hayat na ba lad. Gazetenin sahibi Agâh Efendi ile ba yazar inasi, "halk n anlad bir dille yay n yapmay " temel ilke edindiklerini söylemekteydiler. Yeni gazete habercili i ön plana ç kar p, yer yer yapt ara t rmalarla kamuoyunu ayd nlatt. Bilhassa kapitülâsyonlarla ilgili uygulamalar, bat l lar n ticarî soygunlar, e itimin gerili i gibi hususlardaki yay nlar oldukça etkiliydi. Bu arada Cerîde-i Havadis ile Tercüman- Ahvâl aras nda iddetli bir rekabet do du. Daha önce resmî gazete gibi s k c yay n yapan Cerîde-i Havadis de tarz n de i tirerek sade, anla labilir, halk n ilgisini çekecek yay nlara yöneldi. Böylece Osmanl bas n nda canl tart malar ba gösterdi. ( Lewis, 1993: 146-147). 27 Haziran 1862 tarihinde Tasvir-i Efkâr adl yeni bir gazete yay n hayat na at ld. inasi'nin ç kard, yazarlar aras nda Nam k Kemal in de bulundu u bu gazete, daha cesur ve aç k sözlü bir yay n politikas izledi. S k s k kapat lmas na ya da toplat lmas na ra men sade anlat m, ara t r c özelli i ve tiraj ile k sa sürede ülke gündemini belirlemede mühim rol oynad. Halk gittikçe gazetelerdeki haberlere, yorumlara ve tart malara ilgi duymaya, gazeteler aras ndaki rekabeti takip etmeye ba lam t. Özellikle baz yazarlar n isimleri art k halk aras nda pek çok devlet yetkilisinden daha çok an l r olmu tu. Nam k Kemal, Ebuzziya Tevf k, Re ad ve Nuri adl ayd nlar taraf ndan Haziran 1872'de ilk say s ç kar lan bret gazetesi stanbul'da heyecanla kar land. lk say n n çabuk bitmesi üzerine o gün be bin nüsha olarak ikinci bask yap ld. Bu ilk say toplam 25 bin nüsha bas lm t ki, Türk bas n hayat nda önemli bir ba ar idi. (Çavdar, 1995: 33 ). 1863'te Hürriyet, Terakki, Mecmua- Fünûn gibi yay n organlar da devreye girdi. Bu arada mahalli düzeyde de resmî gazeteler yay mlanmaktayd. lk olarak Midhat Pa a'n n Tuna valili i s ras nda Rusçuk'ta Tuna ad yla bir gazete ç kar ld. Devlet kontrolünde de olsa mahalli bas n n öncüsü olan bu tip gazetelerin say s gittikçe artt. 1876'ya gelindi inde ülkede toplam 22 vilâyet gazetesi mevcuttu. Vilâyet gazeteleri baz yerlerde, en çok konu ulan ikinci bir dille de ç kar lmaktayd. Meselâ Bosna gazetesi Türkçe-S rpça, Basra gazetesi Türkçe-Arapça, Edirne gazetesi Türkçe- Rumca idi. (Varl k, 1985: 99-102). lk resmî gazetenin ç kmas, ard ndan özel yay n organlar n n yay lmas na yol açan geli meler ve bizzat devlet taraf ndan vilâyet matbaalar n n kurulmas matbaac l k mesle inin olumlu etkilenmesine sebep oldu. Nitekim matbaa say s 1893-1907'de 199'a, 1908-1917 aras nda ise 368'e ula t. Bu matbaalarda bas lan kitap say s nda da, ülke geneli için son derece yetersiz olmakla birlikte, önemli art lar meydana geldi. 1800'den önce y lda ortalama iki kitap bas lm ken bu rakam yüz y l sonra 682 idi. (Ertem, 1991: 319-320). Genellikle kapat lan bir gazetenin yerine bir süre sonra ba ka bir adla yenisi ç kar l yordu. Halk yazar kadrosundan bunun eski gazetenin devam oldu unu kolayl kla anlamaktayd. Farkl yöntemler de uygulanmaktayd. Meselâ inasi'nin takibata u rayabilecek baz yaz lar n önce, Courrier D'orient'te yay nlat p sonra sanki yabanc bir yay ndan yap lan tercüme imi gibi kendi gazetesinde yay nlad ileri sürülmektedir. (Çavdar, 1995: 28). Türkiye'de bulunmalar n n u ya da bu ekilde sak ncal olaca n hissedenler ise hemen yurtd na kaçmaktayd lar. 1860'larda Paris ve Londra sokaklar nda ilk Jön 6

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY Türkler görüldü. Zamanla di er Avrupa ehirlerinde de onlara rastlamak s radan bir olay haline geldi. lk Jön Türk gazetesi olan Hürriyet 1864'te Londra'da R fat Bey'in yönetiminde y ay nlanmaya ba lay nca hemen etraf nda bir Jön Türk kolonisi olu tu. Aralar nda Nam k Kemal, Ziya Pa a, Mustafa Faz l Pa a, Nuri Bey, Re ad Bey ve Ali Suavi vard. (Ramsaur:1982: 20). Böyle gazeteler yabanc posta te kilatlar yla Osmanl Devleti'ne rahatl kla girebilmekteydi. Zaman zaman kapanan gazetelerin yerine yenisi ç kar lmak suretiyle k sa ömürlü çok say da gazete yay mlanmas gibi bir olumsuzlu a ra men, toplum gazeteleri çok sevdi. Halk n sürekli devam etti i k raathane sahipleri, bu gazetelerden sat n alarak çok say da ki i taraf ndan, hatta toplu halde okunmas n sa lad lar. Bu durum ülke çap nda okuma-yazmaya olumlu katk da bulundu. Bilhassa Ahmed Midhat Efendi ile Nam k Kemal gibi iki usta yazar n bulundu u gazeteler srarla aranmaktayd. Ancak bas n faaliyetleri sansür, bask say s azl, ekonomik problemler, da t mdaki s k nt lar, yeti mi eleman yoklu u gibi sebeplerden dolay pek istikrarl de ildi. Buna ra men bas n sayesinde 1869'lardan sonra ad m ad m Türk ayd n aras nda devlet, hürriyet, medeniyet, kamuoyu, e itlik, me rutiyet, özel te ebbüs, kalk nma, aile hayat, kad n haklan gibi konular yer ald. Böylelikle Türk dü ünce hayat nda yeni bir ç r aç ld. II. Mahmud'la ba layan de i im, imdi hiçbir devlet adam n n kontrolünde olmaks z n ilerlemekteydi. Hatta devlete ra men de i im taleplerinin boyutlar geni lemekteydi. Art k ayd nlar toplumu etkilemeye ve yönlendirmeye ba lam lard. 2.3. Gündelik Hayat Gündelik hayata gelince insanlar n hayat n derinden etkileyen faaliyetler aras nda dinî ibadetler ve mai et temini kayg s gelmekteydi. Günde be vakit namazda camide toplanan halk, bilhassa Cuma günleri merkezî yerlerdeki "Cuma camileri"nde dinî ibadetlerini yapt ktan ba ka, buralarda kurulan pazaryerlerinde, haftal k ihtiyaçlar n temin eder, hatta büyük pazar ve panay rlarda e lenceler de ihmal edilmezdi. Böyle zamanlarda sportif yar malar, muhtelif oyunlar, farkl yerlerden gelenlerin de i ik kültürel etkile imleri yo un olarak gerçekle mekteydi. Bu yüzden "pazar" kavram da Cuma namaz yla birlikte an lmaktayd. Hatta ehirler tarif edilirken bu iki kavram ölçü olarak al nmaktayd. Bir yerde "pazar" cuma günü d nda kuruldu unda oras haftan n iki günü oldukça yo un bir ekonomik ve kültürel al veri e sahne olmaktayd. Ramazan aylar n n daha farkl bir havas vard. Sadece dinî bir ibadet anlam ta mamakta ayn zamanda sosyal yard mla ma ve dayan man n doruk noktas na ç kt -, insanlar n birbirlerine kar daha nazik davrand, ihtilaflar n daha bar ç yöntemlerle çözüldü ü, tüketimin artt, manevî duygular n ön plâna ç kt bir ay özelli ini ta maktayd. ftarlar, teravih namazlar ve sahura kadar düzenlenen e lence ve toplant lar kendine özgü bir hava meydana getirmekteydi. Özellikle büyük ehirlerde ak amlar sanatkârlar taraf ndan yap lan orta oyunu, meddah, karagöz e lenceleri ho ça vakit geçirilmesini sa lamaktayd. Her y l hac dolay s yla ülkenin dört bir taraf nda aylarca öncesinden ba layan heyecanl bir haz rl k yap l rd. Devlet hacc n düzen ve disiplin içerisinde yap lmas na büyük önem vermekteydi. Zira bu hem dinî bir sorumluluk hem de slâm dünyas nda Osmanl üstünlü ünün bir göstergesi olarak kabul edilmekteydi. Padi ah n, Mekke ve Medine'deki halka da tt raca hediyeler, Kâbe ile Mescid-i Nebi'ye konulacak e yalar için olu turulan surre alaylar da bu s rada yola ç kar l rd. Çe itli ehirlerden hareket eden hac kervanlar, her önemli ehir merkezinde yeni kat l mlarla büyüyerek a r a r 7

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY kutsal topraklara do ru hareket etmekteydi. Hacc n zaman n n belirli olmas yüzünden plânlama ve i lerin günü gününe yap lmas büyük önem ta maktayd. Belirli bir tarihte plânlanan yere ula amayan hac adaylar n n aylar süren yolculuklar na ra men ziyaretlerini gerçekle tireme-me ihtimali oldu undan bu noktaya bilhassa dikkat edilirdi. Bir a ac n dallar gibi dört bir yandan yola ç kan kervanlar Hicaz'a do ru giderken, devlet, önceden tespit edilen çe itli güzergâhlardan yolculuk yap lmas n sa layarak, güvenlik ve ia e bak m ndan s k nt çekilmesini engellemekteydi. (Saydam,2002:859). Tanzimat y llar ndan itibaren uleman n eski görkemli konumunda sars nt meydana gelmekle birlikte devletin y k l na kadar toplumda din adamlar itibarlar n devam ettirdiler. Halk nezdinde memurlar n ve e raf n da sayg n bir yeri vard. S radan Müslümanlar aras nda kanaatkârl k yayg n bir özellik idi. Yard mseverlik, merhamet, misafirperverlik, cesaret, cömertlik, tevekkül yabanc lar n hayran kalmas n sa layacak boyutlardayd. Bütün bu duygular n etkisiyle sadece insan sevgisi de il, hayvan ve çevre sevgisi, geni ho görü, devlete ve dine ba l l k, bilhassa hayat n her alan nda dinî ölçülere riayet ön plândayd. Halk n gelir durumlar na göre giydikleri elbiseler, kad nlar n tak lar, erkeklerin silahlar ve atlar seviyelerini göstermekteydi. Kad nlar n süslenme merak geleneklerin izin verdi ölçüdeydi. Erkek giyece inin en belirgin parçalar ndan biri, fes ve sar k idi. Sar klar n ki ilerin memuriyet derecelerini gösteren çe itleri vard. Gayrimüslimler sar k de il de, külah ve ya takke kullan rlard. Ayr ca Müslümanlar sar, gayrimüslimlerin siyah ve mor ayakkab giydikleri anla lmaktad r. Türklerin ayakkab çe itleri aras nda potin, çizme, mest ve terlik vard. (Ar san; Çad rc, 1995: 223-231). 2.4. E itim, Bilgi Ve Teknoloji Osmanl devletinin Ondokuzuncu yüzy ldaki sosyal durumunu kavrayabilmek için bu dönemdeki yenile me çal malar n çok iyi anlamak gerekmektedir. Ondokuzuncu yüzy ldaki yenile me çal malar n sadece taklitten ibaret bir cereyan olarak mahkûm etmek kesinlikle do ru de ildir. Baz devlet adamlar n n, sosyete kesiminin ekle önem veren, bat ya a r hayranl klarla bakan tav rlar olmakla birlikte; Nam k Kemal in veya Ahmed Midhat Efendi'nin arzu etti i gibi, ülkeye faydal olabilecek bilgi ve teknolojilerin transferi için de gayretler eksik de ildi. Hatta bazen taklit ile al nan bilgiler de, uzun zaman sonra da olsa, kal c ve faydal hale dönü ebilmekteydi. Devletin resmî hedefinin ise taklitçik olmad rahatl kla söylenebilir ki, Ondokuzuncu yüzy lda yap lanlar n k sa bir özeti bunu ispatlayacak niteliktedir. Medreselerin ve bununla ba lant l olarak tekkelerin bozulmas, as l fonksiyonlar n icra edememesi, çarenin bat tarz sivil okullarda aranmas na yol açt. Gerçekten yer yer p r lt halinde ahsiyetlerin yeti mesine ra men medreseler de, Tarîkat ve tekkeler de bizzat mensuplar taraf ndan a r ele tirilere muhatap olmaktayd. ( Gündüz, 1989: 184 216). Bundan dolay II. Mahmud Dönemi'nde bir taraftan uleman n gönlünü ho tutmaya yönelik te ebbüslerde bulunulurken, di er yandan da Evkâf- Hümayun Nezaretinin kurulmas yla a amal olarak bu kesimin malî gücü denetim alt na al nd. (Öztürk, 1995); (Barnes, 1987). Tanzimat Devri'nde temeli at lan e itim kurumlar as l verimli neticelerini Sultan II. Abdühamid Han Devri'nde verdiler. Hem y llarca yap lan denemelerden sa lanan bilgi birikimi, hem de padi ah n e itim ve kültür faaliyetlerine verdi i önem dolay s yla büyük bir at l m gerçekle tirildi. Okul ve ö renci say s nda çarp c art lar oldu. Padi ah tahta geçti inde 250 olan rü tiye say s onun saltanat n n sonunda 600'e, 8

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY 5 olan idadi say s 104'e, 200 olan iptidaiye say s 9. 000'e yükselmi ti. Say sal orandaki bu art lar n kaliteye ayn derecede yans d söylenemese de, geli menin boyutlar inkâr edilemez. Bu gayretler neticesinde tahminî bir istatisti e göre 1800'lerde %1 olan okuryazarl k yüz y lsonunda %5 10 seviyesine ula abilmi ti. Bütün gayretlere ra men bu oldukça dü ük bir seviye idi. (Findley, 1996: 148 ). Osmanl Devleti'nin muhtelif din ve mezheplerdeki vatanda lar na kendi dillerini, dinlerini, kültürlerini ö renme ve ö retme hakk n tan d n biliyoruz. Bu konuda cemaatlere kesin bir özerklik sa lanmakta ve devletin birlik ve bütünlü üne ayk r hareketlerde bulunulmad sürece herhangi bir müdahale ve denetim yoluna ba vurulmamaktayd. Ancak Ondokuzuncu yüzy l ba lar ndan itibaren meydana gelen az nl k ayaklanmalar nda yabanc lara ve gayrimüslimlere ait okullar n, ideolojik ve askerî e itimin yap ld birer karargâh görünümü kazanmas üzerine yava yava denetim fikri ortaya ç kmaya ba lad. 1869 tarihli Maârif-i Umumiye Nizamnamesi ile yabanc okullar n aç lmas, buradaki ö retmenlerin niteliklerinin belirlenmesi, en önemlisi ders programlar ile müfredatlar n n Maârif Nezareti taraf ndan onaylanmas benimsendi. Fakat pratikte devletin di er devletler kar s ndaki politik güçsüzlü ü, eleman yetersizli i gibi sebepler yüzünden denetim faaliyetlerinin yeterince i lemedi ini söyleyebiliriz. Bu durumdan yararlanarak Fransa, ngiltere, Amerika, italya, Almanya, Avusturya, Rusya, ran gibi devletler taraf ndan ülke çap nda muhtelif okullar aç ld. Böylece gittikçe Osmanl Devleti'nin aleyhine çal an, devlet taraf ndan kontrol alt na al namayan "yabanc okullar meselesi" do mu oldu. Kapitülâsyondan yararlanan birçok misyoner ve istihbaratç Osmanl memleketlerine ak n etti. Okullar ço u zaman bir cemaatin kalabal k oldu u yerde de il, stratejik önemi fazla olan yerde aç l- maktayd. Meselâ bir Bulgar Okulu Bulgar ahalîsinden hiç kimsenin bulunmad Kesriye'de aç lm, Kudüs'te ngiliz-protestan ahalisinden toplam 232 ki inin var olmas na kar l k 338 ö renci kapasiteli alt okulun yan nda bir yedincisi aç lmaya çal lm t r. 1897 y l nda ülkede toplam yabanc okul say s öyle idi: 63 idadî (8.305 ö renci), 4 rü tiye (6.557 ö renci), 246 iptidaî (16.679 ö renci). (Güran, 1997: 139-141). Bunun yan nda di er ülkelerden getirilen bilimsel kitaplar Türkçe ye çevrilerek bu sayede bir taraftan Türkçenin bilim dili olmas na yönelik çal malar sürerken; di er taraftan da teknolojik geli meler, haritac l k ve topografya, t p, matematik, fizik, astronomi, kimya, zooloji, botanik, jeoloji, co rafya gibi sosyal ve siyasal bilimlerde küçümsenmeyecek ilerlemeler meydana geldi. Hatta önceleri Frans zca yap lan t p e itimi Ondokuzuncu yüzy l n ortalar ndan itibaren sivil t bbiyede Türkçe verilmeye ba land, elde edilen sonuçlar n olumlu olmas üzerine 1870'ten itibaren Askerî T bbiye'de de ayn uygulamaya geçildi. Asl nda bilimsel terimleri Türkçele tirme çal malar n n ba lang c Tanzimat'tan çok öncelere dayanmaktad r. Meselâ ânizade Ataullah Efendi t p; Hoca shak Efendi matematik, astronomi, felsefe, kimya terimlerine Türkçe kar l klar bulmaya gayret göstermi ti. (Aky ld z, 1995: 227). Dil konusunda Ali Suavi ise yeni bir tart ma alan açarak "Osmanl dili" deyiminin siyasî bir tabir oldu unu, do rusunun "Türk dili" eklinde olmas gerekti ini ifade edip yaz lar n anla lmazl yüzünden halk n cahil kald n savunmaktayd. (Karal, 1985: 315). Devletin resmî dili olmak dolay s yla dilin niteli i gittikçe yeni bir millet olu turman n sembolü olarak alg land. Bu husus 1876 anayasas n n 18. maddesine 9

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA OSMANLI DEVLET N N SOSY "Tebaa-i Osmaniye'nin hidemât- devlette istihdam olunmak için devletin lisanresmîsi olan Türkçeyi bilmeleri artt r" hükmü konuldu. (Kili, 1980:2). Yenile me dönemi Osmanl ayd n ve devlet adamlar n n bir ba ka s k nt s teknoloji transferindeki yava l k ve yetersizlik idi. O zamana kadar genelde Osmanl sanayii sava araç ve gereçlerinin üretimine yönelikti. Gemi sanayii, top ve barut üretimi bu s radaki a r sanayiin esas n olu turmaktayd. Bu alanlarda bat ile olan mesafenin aç lmamas na dikkat edilmeye çal larak, bat teknolojisine uygun gemi in as n gerçekle tirmek ve teknik eleman yeti tirmek arzusuyla ilk defa Mühendishane-i Bahrî-i Hümayun kuruldu. Oldukça erken bir dönemde yani 1827'de ilk buharl gemi ingilizlerden sat n al nd ve on y l sonra Tersane-i Amire'de bir buharl gemi in a edildi. 1848'de ise ilk demir vapuru denize indirildi. Bu y llarda Türk topçulu u, Ahmed Süreyya Emin Bey'in modelini haz rlad seri ate li topla yeni bir hamle yapt ysa da (1866), Bat l lar n seviyesine ula lamad. Barut üretiminde ise XVIII.Yüzy l sonlar ndan itibaren daha kaliteli olan ngiliz ve Frans z ürünleri örnek al nd. 1830'larda ke fedilen pamuk barutunu Osmanl baruthaneleri 1860'larda üretebildi. Gösterilen gayretlere ra men, Osmanl memleketlerinde hammadde yeterli olmakla birlikte bu alanlardaki bilgi ve teknoloji eksikli i, eleman yetersizli i yüzünden d ar ya ba ml l k sürüp gitti. (Kütüko lu, 1994: 619 625 ). 2.5. Üretim, Ekonomi Ve Sanayi Osmanl Ekonomi sistemi Osmanl hayat tarz yla ilgilidir. Hayat tarz n n da toplumsal zihniyetle yak n ilgisi vard r. Zihniyet hayat tarz n ekillendiren dü ünce yap s d r. Osmanl dü ünce yap s n ve dolay s yla zihniyetini belirleyen unsurlar çe itli kaynaklardan gelmektedir. Bu unsurlar n esas n ise slam çerçevesindeki ilkeler olu turmaktad r. (Tabako lu,2000:129). Ondokuzuncu yüzy l n ortalar na kadar özel sektörün daha ziyâde el eme ine dayal, fazla i gücü gerektirmeyen aile i letmesi eklinde veya az say da i çi çal t r lan imalathanelerde üretimi yo unla t rd n görmekteyiz. Bu tarz i letmeler Osmanl Devleti'ndeki esnaf gelene ine uygundu. Öte taraftan özel sektörün elinde sermaye birikimi, takip edilen iktisadî siyaset gere ince pek mümkün olam yordu. Bununla birlikte küçük ölçekli sanayi sektöründe uzun y llar Osmanl toplumunun kendisine yeter halde oldu unu; bilhassa dokuma, deri, boya, demir ve a aç i leri gibi alanlarda üretimin hat r say l r düzeylere ula t n söylemek mümkündür. Fakat 1820'lere gelindi inde piyasada Bat Avrupa'dan ithal edilen mamul mallar n pay artmaya ba lad. Sanayi ink lâb n n ürünleri kar s nda, zanaatlara dayanan üretim faaliyetlerinin kimisi direnebildi ise de önemli bir k sm geriledi. Her ne kadar zanaat erbab, bu duruma kay ts z arts z teslim olmay p ciddî biçimde Avrupa ürünlerine kar bir direnme gösterdi ise de bu kesimin üretti i mallar n toplam tüketim içindeki pay gittikçe dü tü. Buna kar l k ithal hammaddeye dayal ama geleneksel al kanl klar dikkate alan bir üretim biçimine yönelen, meselâ dokumac l kta zengin renk ve kalite ile fabrikalarda kolay üretilemeyecek modeller bularak ve bunlar s k s k de i tirerek direnmeye çal an bir esnaf zümresi do du. (Quataett, 1999: 50; Pamuk, 1994: 124-150). Yine de Bat mallar yla rekabet etmek kolay de ildi. Çünkü sat n alma gücü zay flayan halk n büyük ço unlu u el i çili i yerine ucuz olan ithal makine ürünleri tercih etti inden, geli mi ülkelerle rekabet edemeyen birçok i yeri kapand. (Sarç, 1940: 425, 427). Durumun ad m ad m yan sömürgele meye gitti ini gören Nam k Kemal den ilk iktisatç lar m zdan olan Mehmed erif Efendi'ye kadar pek çok ki i, Osmanl 10