Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 3. SAYISI ÇIKTI



Benzer belgeler
ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Merhaba, GENÇ YOLDAÞ IN 4. SAYISI ÇIKTI

Merhaba, 8 MART A ÇAÐRI LENÝNÝSTLERÝN ÖZGÜRLÜÐÜ BURJUVAZÝYÝ KORKUTUYOR

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Tarihsel olan toplumsaldýr. Toplumsal

BURJUVAZÝ DEVRÝMÝ HIZLANDIRIYOR!

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

KÜRESEL ÝÇ SAVAÞ GÜÇLERÝNÝN DURUMU

KAPÝTALÝZM SORUNLARINI ÇÖZEMEZ

Sunu, MÜCADELE BÝRLÝÐÝ DAÐITIMCILARINA SÝLAHLI SALDIRI! BASINA VE KAMUOYUNA

Kapitalist toplum iþçi sýnýfýnýn emeðine dayanýyor

ÝÇ SAVAÞ VE TOPLUMUN SAFLAÞMASI

ULUSAL SORUNA LENİNİST BAKIŞ

Burjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ


Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

YARINA BAKMAK. C. Daðlý

KAPÝTALÝZM ÇAÐININ SONU

Her þey gibi, iþçi sýnýfý da duraðan deðil, sürekli deðiþim


BU KEZ GERÇEKTEN FARKLI

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

KAZANMAK ÝSTEYEN ÝÞÇÝ SINIFININ YAPACAKLARI

Merhaba, ESKÝÞEHÝR: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 ÝZMÝR: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Merhaba Genç Yoldaþlar

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

SINIF SAVAÞIMI SÝSTEMÝ HER NOKTASINDA SARSIYOR

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

TEKELLER TÜM YERYÜZÜNÜ ÝSTÝYOR

MERHABA GENÇ YOLDAÞLAR;

17. Devlet ve devrim. Marksist Devlet Teorisi'nin yenilenmesi

SINIF MÜCADELESÝ KAÇINILMAZ SONUCUNA DOÐRU ÝLERLÝYOR

Merhaba, 1 MAYIS TA 1 MAYIS ALANINA TAKSÝM E. Taksim Meydaný. artýk yalnýzca devrimci 1 Mayýs ta ýsrar etmenin deðil, devrimde ýsrar etmenin

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar


2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

SINIF ÝLÝÞKÝLERÝNÝ DOÐRU KAVRAMAK

Merhaba, YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜMÜZ ÖZGEN ÝÞ TUTUKLANDI. DÜZELTME ve ÖZÜR BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DEVRÝMCÝ SOSYALÝST BASIN SUSTURULAMAZ!

H alk kitleleri üzerinde, burjuvazinin

Dünya iþçi sýnýfý hareketi için

Merhaba Genç Yoldaþlar;

KOÞULLARI DEÐÝÞTÝRMEK

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Simge Özer Pýnarbaþý

KOMÜNÝST PARTÝSÝNÝN PROLETER KARAKTERÝ

Laboratuvar Akreditasyon Baþkanlýðý Týbbi Laboratuvarlar

01 EKİM 2009 ÇARŞAMBA FAİZ SAYI 1

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

BURJUVA TOPLUM ÜCRETLÝ-EMEÐE DAYANIYOR


2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Marks-Engels KOMÜNÝST PARTÝ MAN- ÝFESTOSU

ki bu, paylaşılacak bir postun kavgasıdır. Hayır! Bu, tek sözle postu kurtarma savaşıdır! Halkların öfkesinden kendini sıyırma savaşıdır!

Merhaba Genç Yoldaþlar;


T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

EMEÐÝN ARTAN BAÞKALDIRISI

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Kanguru Matematik Türkiye 2018

V. Ý. LENÝN DEMOKRATÝK DEVRÝMDE SOSYAL-DEMOKRASÝNÝN ÝKÝ TAKTÝÐÝ ERÝÞ YAYINLARI. V. Ý. Lenin Ýki Taktik

Faaliyet Raporu. Banvit Bandýrma Vitaminli Yem San. A.Þ. 01 Ocak - 30 Eylül 2010 Dönemi

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

EMEÐÝN YENÝDEN ÖRGÜTLENMESÝ

DEV RÝM CÝ SO NUÇ LAR

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Genel Bakýþ 7 Proje nin ABC si 9 Proje Önerisi Nasýl Hazýrlanýr?


Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Bir ayaklanmada etkin olmak için her

Jeopolitik Dengeler ve Tek Kutupluluktan Çok Kutupluluða

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN


KURTULUÞ CEPHESÝ. Tehdit Altýnda Türkiye. Ýç Pazarýn Yeniden Paylaþýmý. Türkiye Laik Kalacak Ama Nasýl? Laikliðin Tarihsel Evrimi ve Þeriatçýlýk

17 ÞUBAT kontrol

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

'Ýnsan doðasý'nýn dönüþüme uðratýlmasý

DONALD JOHNSTON OECD GENEL SEKRETERÝ INTERVIEW DONALD JOHNSTON OECD GENERAL SECRETARY

THKP-C/HDÖ OLÝGARÞÝ NEDÝR? ERÝÞ YAYINLARI THKP-C/HDÖ. Oligarþi Nedir?

K apitalistler, onun sonsuzluðunu i-

Kitlelerin kurulu sosyal

01 Kasým 2018


Transkript:

Merhaba, Mart ayýnýn coþkusuyla tüm okuyucularýmýzý selamlýyoruz. Mart ayý, adý ayaklanmalarla, büyük kavgalarla, tarihsel olaylarla anýlan bir aydýr. Ve daha þimdiden, ard arda gelen ölümsüzleþme haberleriyle Mart ayý kendisini hissettirmeye baþlamýþtýr. Muharrem KARADEMÝR adlý Ölüm Orucu savaþçýsýnýn feda eylemi yaparak ölümsüzleþmesinin hemen ardýndan, Günay ÖÐRENER adlý Ö- lüm Orucu savaþçýsý da feda eylemi yaparak ölümsüzleþmiþtir. F tipi zindanlara karþý verilen savaþýmda 19 Aralýk 2000 tarihinden bugüne, bu ölümsüzleþen 109. savaþçý. Ölüm Orucu eylemi, sadece bu topraklar üzerinde deðil, tüm dünyada tarihin tanýk olduðu en büyük eylemlerden biri. Her aný fedakarlýk ve kahramanlýkla örülü olan Ö- lüm Orucu eylemi sürüyor. Zaferi kazanýncaya kadar da sürecek. Bugün insanlýk yeni bir geliþme basamaðýnda bulunuyor. Kapitalizm altýnda insanlýk geliþebileceði son aþamaya kadar geliþti. Bundan sonra kapitalizmin insanlýða verebileceði bir þey kalmadý. Onun insanlýða sunduðu savaþ ve yýkýmdan baþka bir þey deðildir artýk. Ýnsanlýk bundan sonraki geliþmesini ancak yeni bir toplumsal sistemde sürdürebilir. Ýnsanlýðýn çok yönlü geliþimi ancak komünizmle mümkün olabilecektir. Bugüne kadar tarih, insanlýða büyük bir miras kazandýrdý. Þimdi bu mirasýn tüm insanlýðýn özgür ve eþit yaþamasý için kullanýlacaðý yeni bir evreye, tarihsel sýçramanýn eþiðine gelmiþ bulunuyoruz. Bu sayýmýzdaki baþyazýmýzý yine bu konuya ayýrdýk. TC devleti, emperyalist-kapitalist sistemin tüm dünya çapýnda yaþadýðý büyük bunalýmýn sonuçlarýndan kendini kurtaramýyor. Çatýþmalarýn dünya çapýnda olmasý TC devletini içte ve dýþta çözümsüzlüðe sürüklüyor. Bunun ilk sonucu, devrimcilerin güpegündüz herkesin gözü önünde katledilmesidir. Devrimci Hareket dergisi çalýþaný Önder Babat ýn susturuculu tabancayla sokak ortasýnda katledilmesi, devletin yönelimini gösteriyor. Yoðunlaþan saldýrýlar, devrimcileri yýldýrmaya yöneliktir. Buradan bir kez daha haykýrýyoruz: YILMAYACAÐIZ. Hiçbir güç bizi halklarýmýzýn toplumsal kurtuluþunu saðlayacak olan devrim mücadelesinden alýkoyamayacaktýr. Belki bütün çiçekleri kopartabilirsiniz ama baharýn geliþini engelleyemezsiniz. Halklarýmýzýn baharý birgün mutlaka gelecek. Devrim tüm görkemiyle tarih sahnesindeki yerini aldýðýnda, þimdiki zorbalar kendilerine kaçak yer arayacaklardýr. Yeni sayýmýzda buluþmak dileðiyle GENÇ YOLDAÞ IN 3. SAYISI ÇIKTI Zulme isyandýr Newroz! Özgürlüðe, yeni bir güne, yeni bir dünyaya çaðrýdýr. Modern Kawa larýn günümüz Dehak larýna karþý ayaklanýþýdýr. Ýþçiler, Emekçiler, Kürt Halký! Newroz ateþini, özgürlük ateþini büyütmek için 21 Mart ta hep birlikte alanlara! Yeni Evrede MÜCADELE BÝRLÝÐÝ Dergisi / Onbeþ Günlük Sosyalist Dergi / Yýl: 1 Sayý: 11 / 10-24 Mart 2004 / Sahibi : Yeni Dönem Yayýncýlýk Basýn Daðýtým Eðitim Hizmetleri Tanýtým Org. Tic. Ltd. Þti. Adýna : Özgen Ýþ / Adres : Sofular Mah. Sofular Cad. No: 52/3 Fatih-ÝSTANBUL / Tel-Fax: 0 (212) 531 44 83 / Sor. Yazý Ýþl. Müdürü: Özgen Ýþ / Genel Daðýtým: DOÐAN PAZ. / Baský Yeri: Özdemir Matbaacýlýk / ÝZMÝR Temsilciliði: 853. Sokak No: 27 Bilen Ýþhaný Kat 6/606 Konak 0 232 445 79 52 / ESKÝÞEHÝR Temsilciliði: Ýstiklal Mahallesi Dilekli Sokak No:4/17 Kat:2 / Avrupa Temsilciliði: Selahattin KARATAÞ / Post Lager 3000 Bern 1 Ann ÝSVÝÇRE / Tel: 0041 319 917 795 / Almanya Temsilciliði: Ahmet AKYÜZ/ Robert Mayer Str. 3 72760 Reutlingen ALMANYA / E-mail Adresi: mucadelebirligi@hotmail.com / Web Adresi: mbirligi.com

YENÝ DURUMDA BULUNUYORUZ Doktrinerler, komünist düzeni öylesi bir geleceðe erteliyorlar ki, onlara göre bu toplumsal düzenin üzerinde kurulacaðý maddi þartlar, henüz o olgunluða ulaþmýþ deðil. Bugün, hala böyle bir düþünce ileri sürmek, yaþamýn canlý renginden deðil, gri teoriden hareket etmektir. Üretici güçler, kapitalizm altýnda büyük bir ilerleme saðladý. Kapitalizm, ancak üretici güçleri sonuna dek geliþtirerek varlýðýný sürdürebilir. Bu geliþimi saðlamak onun tarihsel görevidir. Bugün maddi üretim alanýnda varýlan geliþme düzeyi, geçen yüzyýlýn baþlarýyla kýyaslanmayacak noktadadýr. O günkü geliþme düzeyiyle bile toplumsal alanda neler yapýlabileceðine kýsa bir göz atalým. Engels, o günkü geliþme düzeyiyle, konut sorunun çözüleceðini söylüyordu. Saðlýklý, rahat, yaþanabilir teknik koþullara sahip, doðayla uyumlu konutlar, herkesin kalabileceði þekilde saðlanabilirdi. Engels, bu konuda Ýngiliz sosyalisti Robert Owen in önerileri üzerinde durur. R.Owen in önerdiði merkezi ýsýtmalý, ortak yemekhaneli, sosyal iliþki bakýmýndan geliþmiþ önerilerine Engels büyük önem verir. (Kadýn ve Aile sf.115-116) Owen in önerdiði pratik, rahat, ucuz ve saðlýklý konutlar önerisi, kapitalistler tarafýndan, pahalý, kar amaçlý çevreye aykýrý yapýlar olarak toplu konut olarak yaygýnlaþtýrýldý. Kapitalizmden farklý olarak, komünist toplumda, konut sorunu insana uygun ve doðayla uyumlu halde en mükemmel biçimde çözülecektir. Bunun tüm maddi koþullarý var. A.Bebel Kadýn ve Sosyalizm de, Th.Hertzka nýn 1886 da yazdýðý kitapta yaptýðý ilginç hesaplamadan sözeder. Th. Hertzka, 22 milyon nüfuslu Avusturya da 16 yaþýn altýnda ve 50 yaþýn üstünde olanlar hariç çalýþabilir nüfusun çok az bir kýsmýyla bir toplumun temel gereksinmelerinin rahatlýkla karþýlanabileceðini rakamlarla ortaya koyuyor. Th. Hertzka, yalnýzca temel gereksinmeleri karþýlamanýn yanýnda, lüks gereksinmeleri de hesap ediyor. Bu hesaba göre çalýþabilir erkek nüfusun %20 sinin günde ortalama yalnýzca 2,5 saat çalýþma süresi yetecektir. (sf.389-391) Ortaya konduðu gibi, böyle bir hesap için mevcut geliþme düzeyini kavramýþ azýcýk bir zeka yeterlidir. Bebel, üretici güçlerin geliþme düzeyinden hareketle, komünist düzende, insanlarýn çok yönlü geliþme gereksinmeleri- Üretim araçlarý sýnýrlý sayýda tekel ve kapitalist ulusun elinde toplanmýþtýr. Üretimin ve emeðin sosyal karakteri dünya çapýnda geliþme göstermiþtir. Bunun genel koþullarý olarak ulaþým ve iletiþim küresel düzeydedir. Üretim araçlarý yetkinlik derecesine ulaþmýþtýr. Bunun daha ilerisi ancak komünist toplumda mümkündür. Gerçek geliþme, üretim araçlarý, toplumun ortak mülkiyetine geçtiðinde saðlanacaktýr. 3

nin rahatlýkla saðlanacaðýný ve bunun ne kadar toplumsal gerekli iþ zamanýna malolacaðýný açýklýyor. Bir dipnotta þunu söylüyor: Tüm üretimin en üst derecede teknikle örgütlendiði ve herkesin çalýþtýðý göz önünde tutulursa, üç saatlik çalýþma süresi belli koþullarda uzun olabilir. Büyük bir fabrikatör olan Owen, 19. yüzyýlýn ilk yarýsýnda iki saatlik bir çalýþma süresini yeterli görüyordu. (sf. 406) Bebel, Owen in bu öneriyi ileri sürerken tarihin 19. yüzyýlýn ikinci yarýsý diye özellikle belirtir. Ve Bebel bunu yarým yüzyýl sonra, 1909 da söylüyor. Doktrinerlerimiz, 21. yüzyýla girerken, Bebel in söylediði tarihten neredeyse yüz yýl sonra bile bunu anlayabilirler mi? Bebel, tüm bunlarý anlattýðý zaman, hava taþýmacýlýðýnda henüz zeplin kullanýlýyordu. Hava taþýmacýlýðýnda bir de bugün ulaþýlan geliþmeleri görseydi, kim bilir, komünist toplumu ileriye erteleyenlere neler söylerdi. Bizler, bugün, fazlasýný söyleyecek durumdayýz. Bir toplumsal sistem olarak, örgütlenen sosyalizm, bu alanda, bize en güçlü kanýtlarý sunuyor. Sosyalist toplum, kapitalizmin ekonomik bakýmdan en geliþmiþ olduðu yerlerde deðil, daha geri ekonomik bölgelerde kuruldu. Ýlk sosyalist devrim Rusya gibi halen serflik iliþkilerinin olduðu bir ülkede gerçekleþti. Sosyalist ülkelerden Çekoslovakya ve Demokratik Almanya, ekonomik olarak iyi sayýlýrdý. Ama daha iyi deðil. Çin i ve Küba yý ele alalým. Sosyalizme geçilirken, nasýl bir ekonomik temele sahip olduklarýný biliyoruz. Sosyalizme geçen tüm bu ülkeler, kapitalizmin çekirdeðinde deðil, çeperinde o- lan ülkelerdi. Sosyalist toplum ancak tarihin kendilerine sunduðu malzemeyle iþe baþlamak zorundaydý. Kendi dayandýklarý temelleri, kendisi oluþturmak zorundaydý. 4 Emekçiler sosyalizmi inþa ederken, elveriþsiz ekonomik koþullarda iþe koyuldular. Bu koþullarda bile çok ileri gittiler. Ekonomik ve teknik alanda bazý noktalarda en geliþmiþ kapitalist ülkeleri bile geçtiler. Söylemek istediðimiz, bu denli geri temellerle iþe baþlayan sosyalist ülkeler, bu kadar ileri gidebildilerse, sosyalizmin, daha geliþmiþ maddi þartlarda kesinlikle çok daha ileriye gideceðidir. Kapitalist temelde emeðin üretkenliðinde artýþ, ücretli emekçiden daha fazla artý-emek sýzdýrmak için yapýlýr. Kapitalistin amacý üretim yapmak deðil, artý-deðer ve kar elde etmektir. Sermayesini geniþletmektir. Kapitalist karýn bir kýsmýný sermaye olarak kullanýrken, bir kýsmýný ise zevkine, kiþisel tüketimine ayýrýr. Geliriyle, dünyanýn tadýný sonuna kadar çýkarýr. Emekçilerden çalýnan artý-emeðin nasýl bir zenginliðe yol açtýðý, en iyi, kapitalist sýnýfýn sosyal yaþamýnda görülebilir. Kapitalist, tamamen lüks bir yaþam sürdürüyor. Bir kere yaþadýðý alan ve evler baþlý baþýna büyük bir servettir. Ev eþyasý en pahalý nesnelerden oluþuyor. Eþya döþenmesi baþlý baþýna dekorasyon sektörünü yaratmýþtýr. Üstelik mobilyalar moda gereði sýk sýk deðiþiyor. Moda alaný ise çok geniþtir. Giyim modasý en sýk deðiþen bir özelliðe sahip. Her mevsim yeni bir moda çýkýyor. Çok aþýrý olarak kullanýlan kozmetik ürünleri öyle bir þekilde kullanýlýyor ki, bir davette kadýnlar üst üste birkaç defa yenileyebiliyor. Moda, lüks tüketim bunlarla sýnýrlý deðil. En lüks eþyalardan otomobiller her yýl yenileniyor. Hepsi de çok pahalý. Burjuvalarýn damak lezzeti kendi alanýný yaratmýþ. Artýk tüm yemek ve mutfak kültürü yalnýzca onlara çalýþýyor. Kapitalist sýnýfýn zenginliðinin ulaþtýðý düzeyin en çarpýcý göstergelerinden biri eðlence ve turizm sektörünün durumudur. Her yýl ülkelere büyük servetler kazandýran turizm ve eðlence, emekçilerden karþýlýðý ödenmeden el konulan artý-emeðin ne kadar verimli bir kaynak olduðunu gösteriyor. Tüm bunlar üretici güçlerin nasýl bir geliþme gösterdiðini ve kapitalizmde, toplumsal emeðin üretkenliðinin sonuçlarýnýn nasýl kullanýldýðýný ortaya koyuyor. Toplum, tüm üretim araçlarýný kendi ortak mülkiyeti haline getirdiði taktirde, planlý bir geliþmeyle tüm gereksinmelerini rahatlýkla saðlayabilir. Ve tüm bunlarý komünist düzenin getireceði, lüzumsuz emek harcamalarýndan tasarruf ve kolektif çalýþma üstünlüðüne dayalý yararlarla birlikte yapacaktýr. Üretim araçlarý sýnýrlý sayýda tekel ve kapitalist ulusun elinde toplanmýþtýr. Üretimin ve emeðin sosyal karakteri dünya çapýnda geliþme göstermiþtir. Bunun genel koþullarý olarak ulaþým ve iletiþim küresel düzeydedir. Üretim a- raçlarý yetkinlik derecesine ulaþmýþtýr. Bunun daha ilerisi ancak komünist toplumda mümkündür. Gerçek geliþme, ü- retim araçlarý, toplumun ortak mülkiyetine geçtiðinde saðlanacaktýr. Ýnsanlýk, bunu gerçekleþtirecek geliþme evresine girmiþtir. Hiçbir þey, toplumun özgürce serpilip geliþmesini engelleyemez. Bugüne dek, insanlýk, maddi yaþamýný sürdürmenin günlük kaygýlarýyla hareket etti. Fakat girdiði yeni tarihsel geliþme ile yeni bir süreci baþlatmýþ oluyor. Maddi yaþamýn egemenliði, belli bir dönem daha varlýðýný sürdürecektir. Yeni bir yaþam, zorunluluðun geliþmesi temelinde serpilip geliþebilir. Ýnsanlýðýn uzun ve büyük yürüyüþü maddi yaþamýn belirlediði günlük kaygýlarýn ötesine varmak için devam edecektir. Burada gerçek özgürlük baþlayacak. Bu, insanlýðýn yeni bir geliþme basamaðýdýr. C. DAÐLI

BUGÜNKÜ DEVRÝM ORTAMI, ÖNCEKÝLERDEN FARKLIDIR Proletarya, kapitalizme karþý, açýk ya da örtülü, yüzyýllarca süren iç savaþtan geçti. Ýlk talepleri iþgününün düþürülmesi, çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesi ve sonrasýnda ücret sorunuydu. Daha sonra, makineleþme ile birlikte, makinelerin parçalanmasý biçiminde geliþti. Makine onlarý iþsiz býrakýyordu. Ýþçiler makinede kapitalist öz görüyorlardý. E- mekçilerin sýnýf mücadelesi genelleþti ve gitgide kapitalist sýnýf egemenliðini yýkmaya yöneldi. Kapitalist üretimin genelleþtiði ve egemen olduðu her yerde, beraberinde bunalým da patlak verdi. Kapitalizmin, geliþimi sonucu bunalým, sistem bunalýmýna dönüþtü. Sözünü ettiðimiz, yalnýzca ekonomik bunalýmlar deðil; bir bütün olarak toplumsal sistemin, kapitalizmin bunalýmýdýr. Sýnýf çatýþmalarýnýn temelinde bunalým yatýyor. Kapitalizmin bunalýmý ise, üretici güçlerle, ü- retim iliþkilerinin çeliþkisine dayanýyor. Kapitalist üretimin temelindeki bu çeliþki; tüm þiddetiyle, toplumun, aralarýnda uzlaþmaz çeliþki ve karþýtlýk olan sýnýflarý proletarya ile burjuvazi arasýndaki sýnýf çatýþmasýna yansýyor. Toplumsal üretici güçlerin mutlak geliþme eðilimi, toplumsal üretim sürecinin bir zorunluluðudur. Kapitalist ü- retim, üretici güçleri sonuna kadar geliþtirir. Fakat, üretici güçlerdeki bu mutlak geliþme eðilimi, toplumsal üretimin kapitalist biçimiyle sýnýrlý bir eðilim deðildir, kapitalizmden sonra da yoluna devam eder. Kapitalist üretim Çatýþma, üretimin toplumsal niteliði ve emeðin toplumsal karakteri ile ürünlere el koymanýn (maletmenin) özel biçimi arasýndadýr. Emeðin toplumsal karakteri dünya çapýnda belirginleþmiþtir. O halde bu çatýþma, emeðin dünya çapýndaki toplumsal (sosyal) niteliði ile bunun ürünlerine el koyan belli bir kapitalist ülke ya da belli bir kapitalist güç arasýndadýr. Alaný ulusal deðil, uluslararasýdýr. Göðü fethetmeye çýkan uluslararasý proletaryanýn eylemleri, bu temeldeki çatýþma tarafýndan tetikleniyor. biçiminin ve üretim iliþkilerinin sýnýrlarý var, ama üretici güçlerin geliþmesinin sýnýrý yoktur. Üretici güçlerdeki bu mutlak geliþme eðilimi, ulus sýnýrýný aþýp, dünya pazarýna doðru geliþme gösterir. Bu da, geliþmelerinin sýnýrý deðildir. Üretici güçlerdeki mutlak geliþme eðilimi zorunlu olarak komünizme varýr. Kapitalizmde, toplumsal üretici güçlerin geliþme eðilimi, üretim iliþkileriyle çeliþkisi, kendini kaçýnýlmaz olarak bir bunalýmla ortaya koyar. Aralarýndaki çeliþki geniþleyip, derinleþtikçe de, belirgin bir hal alýr. Çeliþkilerinin derinliði ve geniþliði, sýnýf çatýþmalarýnýn þiddetinde kendini gösterir. Demek ki kapitalizmin kendi yapýsýnda bulunan çeliþki ve karþýtlýklar ve bu temelde o- luþan bunalým, bugünün sorunu deðil, kapitalizmin ortaya çýkýþýyla birlikte var. Ne var ki, baþlangýçta üretici güçler, kapitalist sýnýfýn yönetimi altýnda geliþebiliyordu. Daha sonra görülen tipte bir çatýþma yoktu. Üretici güçler geliþmelerinin önüne çýkan her engeli yýkarken ve sonuna dek geliþme gösterirken, kapitalist toplumsal biçimin kendisiyle çatýþmaya girdi. Ve bu çatýþma, uzun zamandýr, toplumsal iliþkilerin tüm çehresini etkiliyor. Büyük sanayinin geliþimiyle birlikte meydana gelen büyük mücadeleler, bu temelde açýklanamazsa, baþka nasýl a- çýklanabilir? Ýç savaþlar, ayaklanmalar, devrimler hep bu temel üzerinde gerçekleþti. Yalnýzca ulus düzeyindekiler deðil, uluslararasý çapta olanlarý da ayný temele dayanýr. Kapitalizmin iç çeliþkileri gitgide iyice uzlaþmaz hal aldý. Bu da, sýnýf çatýþmalarýnýn nasýl keskinleþtiðini açýklar. Kapitalist üretim sürecinin, baþlangýcýnda üreticinin kendi bireysel mülkiyetinde olan üretim araçlarý, giderek toplumsal üretim güçleri oldular. Toplumsal üretici güçler olarak tüm burjuva toplumun temsilcileri o- lan kapitalistler tarafýndan yönetilirler. Emek de toplumsal emek haline gelir. Bu süreç uluslararasý düzeyde geliþim gösterir. Üretim araçlarý ve e- meðin toplumsal karakteri söz konusudur artýk. Bilimsel teknik ilerleme, emeðin toplumsallýðýný geriletmez, sanýlanýn tersine emeðin toplumsal karakteri, bilimin üretime uygulanmasýyla daha geliþir. Ve biz, bu geliþmenin hangi noktalara geldiðini görebiliyoruz. Çatýþma Dünya Çapýnda Çatýþma, üretimin toplumsal niteliði ve emeðin toplumsal karakteri ile ürünlere el koymanýn (maletmenin) özel biçimi arasýndadýr. Emeðin toplumsal karakteri dünya çapýnda 5

belirginleþmiþtir. O halde bu çatýþma, emeðin dünya çapýndaki toplumsal (sosyal) niteliði ile bunun ürünlerine el koyan belli bir kapitalist ülke ya da belli bir kapitalist güç arasýndadýr. Alaný ulusal deðil, uluslararasýdýr. Göðü fethetmeye çýkan uluslararasý proletaryanýn eylemleri, bu temeldeki çatýþma tarafýndan tetikleniyor. Toplumsal üretici güçler toplumsallýklarýnýn tanýnmasýný istiyor. Üretimin bu toplumsal araçlarý, kapitalistlerin artý-deðer elde etme sýnýrlarýna, sýnýrlý amaçlarýna sýðmýyor. Kapitalizmin yapýldýðý özgül koþullar, büyüyen araçlara dar geliyor. Toplumsal bir nitelik almýþ olan bu araçlar, toplumun ortaklaþa denetiminde, yani geniþ toplumsal amaçlarla uyum içinde geliþebilir. Olgunlaþan Çeliþkiler Kapitalistlerin bu noktada yapacaklarý fazla bir þey yoktur. Üretimin toplumsal niteliði, üretim güçlerinin toplumsal niteliði, kapitalistlerin gereksizliðini açýða çýkartmýþtýr. Onlar adýna, üretimin denetim ve yönetim iþlerini ücretli yöneticiler yapýyor. Toplumsal üretimin kapitalistler olmadan yapýlabileceði ortaya çýkmýþtýr. Onlara son darbeyi tüm toplum adýna, üretim araçlarýna el koyacak olan proletarya vuracak. Proletarya, topluma dýþardan bir çözüm dayatmaz. Þeyler yaratýlmaz, çözümlerini kendi içinde taþýyan þeylere ancak yeni bir biçim verirler. Kapitalist biçimlerle yapýlan toplumsal üretim, daha yüksek bir toplumsal üretim biçimine dönüþecek geliþmenin çözümünü kendi içinde taþýyor. Bu çözümü gerçekleþtirecek devrimler, farklý koþullarda gündeme geldi. Sýnýf mücadelesinin bugünkü nesnel koþullarý önceki koþullardan farklýdýr. Devrimleri zorunlu yapan kapitalizmin iç çeliþkileridir ve bu çeliþkilerin kaçýnýlmaz sonuçlarýdýr. Devrimler 19. yüzyýlda ilk gündeme geldiðinde, sistemin iç çeliþkileri tamamen olgunlaþmamýþtý. Sistemin çözülüp, daðýlmasýna yol açan çeliþkileri, sonuna dek olgunlaþmadan devrimleri gündeme getirdi. Bir devrime yol açmasý için, bu çeliþkilerin tamamen olgunlaþmasý da gerekmiyor. Ekonomik nedenlerin yanýnda, toplumsal, politik baþka nedenlerin üst üste binmesiyle de devrimler gündeme geliyordu. Önceki devrimleri bu temelde açýklamak gerekiyor. Bugün koþullar deðiþmiþtir. Kapitalizm maddi üretimi geliþtirdi. Bu geliþme, toplumsal biçimle gitgide derinleþen çatýþmaya yol açtý. Bunun temelinde çeliþkilerin derinleþmesi, geniþlemesi var. Kapitalizmin iç çeliþkileri her yönden geliþip, olgunlaþtý. Bugün proletarya devrimleri, sistemin olgunlaþan çeliþkileri temelinde gündeme geliyor. Bu anlamda devrimler, yeni bir toplumu kurmak için daha güçlü temellere sahiptir. Daha önceleri tek tek ülkelerde devrimin þartlarý oluþsa da, dünyada ayný þartlar oluþmayabiliyordu. Bu ise, devrimi yapan halkýn çok güç uluslararasý koþullarda yol almasýný getiriyordu. Bugün ise, kapitalizm tüm dünyada, bir sistem olarak kendi sonunu getiriyor. Ve devrimler her zamankinden daha uygun dünya ortamýna sahip. Devrimler zincirleme geliþmelere yol açabilir. Ayný zamanda uluslararasý birleþik karþýdevrimin korkunç þiddetiyle de karþýlaþabilir. Her bakýmdan þiddetli bir savaþ olacaktýr. Tarihsel koþullar proletaryanýn kazanmasýndan yana. C.DAÐLI 6 Seçim Aldatmacasýný Aktif Boykotla Boþa Çýkaralým! Yeni bir seçim süreciyle karþý karþýyayýz. Kitleler karþýsýnda her geçen gün güvenini iyice yitiren sermaye sýnýfý, seçimlerle kendisine duyulan öfkeyi yumuþatma çabasý içerisinde. Ama bunu gerçekleþtiremediðini, yaþam pratiðimizden görebiliyoruz. Yine açlýk, yoksulluk, iþsizlik diz boyu, insan hayatý hiçe sayýlýyor. Her yeni seçim, sermaye sýnýfý için önceki seçimi aratan bir seçim oluyor. En son gerçekleþen genel seçimlerde de bu açýkça görüldü; seçmenlerin üçte birinden fazlasý seçimleri boykot etti. Yani diyebiliriz ki; geniþ kitlelerde sistemden, onun kurumlarýndan kopuþ eðilimi, eskiye o- ranla kendini daha þiddetli hissettiriyor. Devrimin geniþliðini, derinliðini, yaygýnlýðýný göstermek, kitlelerin sistemden kopuþ sürecini derinleþtirmek tam da böylesi bir dönemde hayati önem taþýyor. Bunun için emekçi sýnýflarýn siyasete en yakýn olduðu seçimler süreci çok iyi deðerlendirilmeli. Ama bu, o- portünistlerin, reformistlerin bahsettiði gibi seçimlere katýlarak, baðýmsýz adaylar çýkararak veya bulunduklarý bölgedeki demokrat! adaylarý destekleyerek deðil, aktif boykot politikasýný geliþtirerek gerçekleþtirilmeli. Bizler de bu amaçla seçim faaliyetlerimize baþladýðýmýzý herkese duyuruyoruz. Faaliyetlerimizi hiçbir yasa ile sýnýrlamadan hareket ediyoruz. Aktif boykot da zaten böylesi bir politikadýr. Aktif Boykot Komiteleri olarak bütün emekçi halklarýmýza çaðrýmýzdýr: Sermaye sýnýfýnýn bizlere dayatmýþ olduðu seçimler sýnýflar savaþýmýnýn sertliðini yumuþatmaya, düzenden kopuþ eðilimi yaþayan kitleleri düzene baðlamaya yarayan bir aldatmacadýr. Ýster yerel seçim olsun, ister genel seçim, her ikisi de bu amaçlara hizmet etmektedir. Ufak tefek kýrýntýlar için enerjimizi boþa harcamayalým. Enerjimizi kesin kurtuluþ için, devrim için harcayalým. Seçimler sürecinde kendi baðýmsýz devrimci sýnýf politikamýzla hareket edelim, seçimleri boykot edelim. Ama boykot tek baþýna yeterli deðil. Ayný zamanda komitelerde örgütlenip burjuva iktidarýný yýkmak için mücadele edelim, savaþý yükseltelim ve burjuvazinin bizlere dayattýðý seçim aldatmacasýný boþa çýkaralým. OY KULLANMA SANDIÐA GÝTME! ÇÖZÜM DEVRÝMDE SOSYALÝZMDE! Aktif Boykot Komiteleri

Kamu Yönetimi Yasa Tasarýsýna Karþý EMEKÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ 6 Mart günü, bir çok bölgeden Ankara ya akýn eden iþçi ve emekçiler,kamu Yönetimi Yasa Tasarýsýna karþý sloganlarýyla Ankara nýn sokaklarýný inlettiler. Aðýrlýðýný Türk-Ýþ e baðlý Yapý-Yol Sen sendikasýndan iþçilerin oluþturduðu 60 bin kiþi, saatlerce Ankara nýn ana caddelerini özgürleþtirdiler. Yapý-Yol Sen in, Türk-Ýþ in eyleme katýlmama kararý almasýna raðmen eyleme böyle güçlü katýlmýþ olmasý çok anlamlýydý. Bu, burjuva sarý sendikacýlarýn iþçi sýnýfý ve emekçiler üzerindeki etkilerini kaybetmeye baþladýklarýnýn en açýk göstergesi. Ýþçi ve emekçiler, kendilerine vaat edilenlerle, burjuvaziyle pazarlýk masasýnda konuþulanlarýn ayný olmadýðýný bunca yýl yaþadýklarý deneyimlerden biliyorlar. 6 Mart günü sabahýn erken saatlerinde Hipodrom da toplanan iþçi ve emekçiler, daha pankartlarýný açýp sloganlarýný atmaya baþladýklarýnda üzerlerindeki mahmurluðu atýp kavgaya hazýr bir ruh haline bürünmüþlerdi. Bu kez gerçekten býçaðýn kemiðe dayandýðý e- mekçilerin öfkeli bakýþlarýndan anlaþýlýyordu. Mücadele Birliði, Hipodrom da otobüslerden inildikten hemen sonra pankartýný açtý ve sloganlarýný atmaya baþladý. Uzun süre yol iþçileriyle yan yana yürüyen Mücadele Birliði korteji, iþçi sýnýfý ve emekçilerin arasýnda olmanýn, onlara onlarýn diliyle hitap etmenin coþkusunu yaþadý. Bu arada, iþçi ve emekçilerin geçtiði yolun üzerindeki bir köprüye Mücadele Birliði pankartý asýldý. Tüm emekçiler, Ankara eyleminin her safhasýnda Mücadele Birliði adýyla sýkça karþýlaþtýlar. Daha sýhhiye meydanýna girmeden daðýtýlan bildiriler iþçi ve emekçileri iktidar için savaþmaya davet ediyordu. Alana da coþkulu bir þekilde düzenli kortejiyle giren Mücadele Birliði, sýk sýk Zafer Savaþan Emekçinin Olacak, Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak, Seçim Deðil Devrim, Sandýða Gitme Seçimleri Boykot Et, Yaþasýn Devrimci E- mekçi Komiteleri, Yaþasýn Ýþçilerin-Emekçilerin Mücadele Birliði, Yaþasýn Halklarýn Devrimci Kübasý, 1 Mayýs ta Taksime sloganlarýný hep bir aðýzdan gür bir þekilde attý. Miting boyunca Deniz Gezmiþ yoldaþýn büyük bir resmi en önde taþýndý. Denizlerin Yolunda Leninist Saflara sloganý tüm emekçilerin dikkatini özellikle çekti. Yine miting boyunca DÖB lü öðrencilerin taþýdýðý DÖB pankartý Denizlerin devrimci mirasýnýn yaþatýldýðýný gösteriyordu. DÖB lü öðrenciler sýk sýk Politik Özgürlük Kazanýlmadan Akademik Özgürlük Kazanýlamaz sloganýný attýlar. Genç öðrenciler, Denizlerin baþeðmez yoldaþlarý olduklarýný coþkularýyla gösterdiler. Mitingin her anýnda, leninist tutsaklar yoldaþlarýyla birlikteydiler. Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere Kadar, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz sloganlarý sýkça atýldý. Yine Mücadele Birliði Platformu olarak, Ankara Abdi Ýpekçi Parký nda Ölüm Orucuna destek amaçlý açlýk grevini sürdüren TAYAD lý aileler ziyaret edildi. Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) nden bir iþçi TAYAD lý ailelerin eylemlerini desteklediklerini anlatan bir konuþma yaptý. Mücadele Birliðinden bir arkadaþýmýz da ailelere Ölüm Orucu Eylemini þu anda iki siyasi yapýnýn sürdürdüðünü, TKEP/Leninist davasýndan Remzi Aydýn ýn Tekirdað F Tipi cezaevinde Ölüm Orucu Eyleminde olduðunu ve eylemin zindanlarý yýkýp zaferi kazanana kadar devam edeceðini söyledi. Ankara mitingi baþladýðý gibi görkemli bir þekilde sona erdi. Mitingin bitiminde herkes bayraklarýný ve pankartlarýný toplayýp alandan ayrýlýrken Mücadele Birliði daha önceki Ankara eyleminde de olduðu gibi pankartý ve kýzýl bayraklarýyla, düzenli kortejiyle ve sloganlarýyla alandan ayrýldý. Ankara sokaklarý yarým saat boyunca Mücadele Birliði nin sloganlarýyla inledi. Yürüyüþ boyunca korteje dýþarýdan katýlýmlar oldu ve hep bir aðýzdan coþkuyla sloganlar atýldý. Yoðun kar yaðýþý altýnda biten eylem, hafýzalarda iþçilerin, emekçilerin mücadele birliðinin giderek büyüdüðünü ve devrime yürüdüðünü býraktý. 7

EMEKÇÝ KADINLAR ÖZGÜRLÜK ÝÇÝN DEVRÝME! 1910 yýlýndan itibaren 8 Mart dünyanýn her yerinde emekçi kadýnlarýn özgürlük, mücadele ve kavga günü olarak kutlanýyor. Kapitalist toplumda kadýn cinsi ezilmekte, ikinci sýnýf insan muamelesi görmekte. Kadýnýn ezilen cins konumuna düþürülmesi özel mülkiyet ve sýnýflarla birlikte ortaya çýkmýþtýr. Günümüzde kimi darkafalýlar bu gerçeðin üzerinden atlayarak sadece kadýnýn kurtuluþu temelinde hareket edilmesi gerektiðini savunuyor. Bu feminist düþünce kimi zaman sosyalist çevrelerde de etkin olabiliyor. Oysa kadýnýn ezilmesi sýnýflar ve üretim araçlarýnýn özel mülkiyetinin ortaya çýkmasýyla doðduðuna göre, sýnýflarýn ortadan kalkmasýyla da ortadan kalkacaktýr. Bu açýdan kadýnýn kurtuluþu mücadelesi sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasý mücadelesine, sosyalizm mücadelesine baðlanmak zorundadýr. Bu mücadele ise sýnýfsal bir mücadeledir; emekçi kadýnlarýn erkek kardeþleriyle birlikte yürütecekleri bir mücadeledir. Bu açýdan bir burjuva hareket olan feminizm, özünde emek cephesini parçalamayý hedefleyen gerici bir akýmdýr. Biz Mücadele Birliði olarak bu yýlki 8 Mart mitingine katýlmak ü- zere 7 Mart Pazar günü Þiþli Abide-i Hürriyet Meydaný na gittik. Emekçi Kadýnlar Özgürlük Ýçin Devrime sloganý yazýlý olan Mücadele Birliði imzalý pankartýmýz arkasýnda ellerimizde kadýn devrim savaþçýlarýnýn resimleri, kýzýl bayraklarýmýz ve üzerinde devrimci önder Che Guevera nýn resmi olan pankartýmýzla kortejimizi oluþturduk ve yürüyüþe geçtik. Kadýn ve erkek emekçilerden oluþan kortejimiz arama noktasýna geldiðinde, polis bir arkadaþýmýza saldýrdý ve gözaltýna aldý. Gözaltýna müdahale etmek ve polisin el koyduðu eþyalarýmýzý almak üzere arama noktasýna geri döndük. Polis insanlarýmýza coplarýyla saldýrmaya baþlayýnca, yüz kiþilik kitle taþlarla ve sopalarla polise karþýlýk verdi. Çýkan çatýþma sonrasý daðýlmadýk ve Baskýlar Bizi Yýldýramaz, Gözaltýlar Bizi Yýldýramaz, Faþizme Karþý Silah Baþýna sloganlarýný atmaya baþladýk. Diðer devrimci gruplar Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganlarý atmaya baþladýlar. Tertip Komitesi yle yaptýðýmýz görüþmede, gözaltýna alýnan arkadaþýmýz býrakýlmadan hiçbir yere ayrýlmayacaðýmýzý belirttik. Uzlaþmaz devrimci tavrýmýzdan vazgeçmeyeceðimizi anlayan polis, arkadaþýmýzý serbest býrakmak zorunda kaldý. Arkadaþýmýzý sloganlar eþliðinde karþýlayýp, yürüyüþ kolunda yerimizi aldýk. Kendilerine 8 Mart ýn organizasyonunu biçmiþ olan feministler devrimcilerle aralarýna bir bant çekip erkekleri diðer tarafa geçirmeyeceklerini söylediler. Bir çok devrimci-demokrat çevreyle yaptýðýmýz görüþmelerde Tertip Komitesi nin bu kararýný onaylamadýðýmýzý ve alana giriþte engellenirsek toplu bir þekilde alana gireceðimizi söyledik. Görüþtüðümüz tüm arkadaþlar biz de ayný þekilde davranacaðýz dediler, böylece kararýmýzý ortaklaþtýrmýþ olduk. Yaþasýn 8 Mart Yaþasýn Sosyalizm, Emekçi Kadýnlar Devrimle Özgürleþecek, Kadýn Erkek El Ele Yürüyoruz Devrime, Kadýn Tutsaklar Onurumuzdur, Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük, Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz sloganlarýný atarak yürüyüþe geçtik. Alana geldiðimizde feministler ve onlarla ortak karar alan bazý çevreler, yine kendilerini tüm kitleden a- yýrmýþ ve aralarýna erkekleri almayacaklarýný söylüyorlardý. Ne ilginçtir ki alana geldiðimizde, Tertip Komitesi nin kararýný bizimle birlikte onaylamayan bazý çevreler, sadece kadýnlardan oluþturduklarý kortejlerini alana sokmuþlardý, bazýlarýysa zinciri geçmeyerek miting alanýndan ayrýlmýþlardý. Bizler Kadýn Erkek El Ele Yürüyoruz Devrime sloganýný atarak, tüm emekçilere 1 Mayýs ta Taksime Devrime Özgürleþmeye çaðrýsý yapýp eylemimizi sonlandýrdýk. Ve bizler bir kez daha haykýrýyoruz; Kadýnýn Kurtuluþu Emeðin Kurtuluþuyla Olacak 8

SEÇÝM DEÐÝL DEVRÝM Ýster genel olsun, ister yerel, ne zaman seçimler, halkýn gündemine sokulacak olsa, ortalama sol, sandýklarý kutsama telaþýna düþüyor. Özellikle yerel seçimlerde bu çok daha böyledir; çünkü, bu seçimlerde beklentiler daha çok artýyor ve somut bir hal alýyor. Artýk iþ, sýklýkla söylenen, sosyalizmin propagandasýný yapmak amacýyla seçimlerden yararlanmak tan da çýkýyor ve doðrudan bir belediyenin ya da bir muhtarlýðýn ele geçirilmesi yarýþýna dönüþtürülüyor. Bunun için, þeytanla bile pazarlýða girmek ten kimse rahatsýzlýk duymuyor ve iþ, çeþitli burjuva partilerle seçim ittifaký yapmaya kadar vardýrýlýyor. SHP, CHP gibi burjuva partilerle ittifak arayýþýna giren ortalama sol, körle yatanýn þaþý kalkacaðýný tamamen unutmuþ görülüyor. A- dý ister seçim ittifaký, isterse demokratik güçbirliði, isterse baþka bir þey olsun, fark etmiyor. Burjuva partilere kapýlarý a- ralayanlar, bile bile lades demiþ oluyorlar. Elbette ki, bu sadece burjuvazi ile þu ya da bu düzeyde iþbirliði yapan siyasi yapýlara zarar verecek olsaydý, kimsenin diyebileceði bir þey olmazdý. Biz, bataklýða gitmek isteyenlerin, bu konuda ýsrarcý o- lanlarýn elini býrakýrdýk, olur biterdi. Dileyen dilediðiyle dilediði yere gitmekte özgür olurdu; ama durum sadece bundan mý ibaret? Somut konuþacak olursak, önümüzdeki 28 Mart yerel seçimlerine SHP gibi burjuva partilerle ittifak halinde ve hatta onun çatýsý altýnda girmeyi planlayan sosyal reformistler ve ulusal hareket, ayný zamanda kötü bir anlayýþýn da yer etmesine aracý oluyorlar. 91 yýlýnda hükümet ortaðý olan, o yýllar boyunca Kürt halkýna karþý yürütülen bütün imha operasyonlarýnda imzasý bulunan, iþçi sýnýfý ve emekçilere karþý sürdürülen iç savaþýn uygulayýcýlarýndan biri olan SHP gibi burjuva bir partinin bu þekilde aklanacak oluþudur söz konusu olan. Týpký para aklama merkezlerinde kara paranýn aklanýp piyasaya sürülmesi gibi, burada da eli kanlý burjuva partilerin allanýp pullanýp halklarýmýza sunulmasýdýr Bunun daha da ilerisi, yýðýnlarýn devrimci dönemlerde u- mutlarýný kestikleri burjuva partilerin ihya edilmesi, söz yerindeyse, mevta haline gelmiþ partilerin diriltilmesi, tarihin çöplüðünde iþe yarar bir þeylerin aranmasýdýr. Yerel Yönetimler: Eski Hastalýk Eskiden beri solda, yerel yönetimlerin ele geçirilmesi, sosyalizm mücadelesinde bir mevzi elde etmek olarak deðerlendiriliyor. 12 Eylül öncesinde Mehdi Zana nýn Diyarbakýr Belediye Baþkaný, Terzi Fikri (Fikri Sönmez) in Ordu/Fatsa belediye baþkaný olmasý gibi. Bugün hala övüngenlikle bunlarýn ne kadar önemli iþler yaptýklarý anlatýlýp durulmaktadýr. Sadece görünene takýlanlar için buralarda belediye baþkanlýðýnýn ele geçirilmiþ olmasý, küçümsenecek bir þey deðildir. Sol hareketlerin ne kadar geniþ bir kitle tabanýna sahip olduðunu gösteriyor. Peki bunlarýn daha öte bir anlamý olmuþ mudur? Bunlar birer özyönetim deneyimi olarak deðerlendirilip bugüne ýþýk tutabilirler mi? Her þeyden önce tekelci kapitalizmin ekonomik ve toplumsal olarak tam egemenliðini saðladýðý günümüz koþullarýnda yerel yönetimleri ele geçirmiþ olmak, kapitalizme karþý mücadelede bir sýçrama noktasý, bir mevzi olarak deðerlendirilebilir mi? Bu soruya olumlu yanýt vermek mümkün deðildir. Sadece birkaç ilin ya da ilçenin belediye baþkanlýklarý deðil, büyük çoðunluðun belediye baþkanlýklarý alýnmýþ olsa bile, merkezi iktidar aygýtý yýkýlmadan ne bunlarýn yaþama þansý vardýr, ne de var o- lan sýnýrlarýn ötesine geçebilme þansý. Bu koþullarda yapýlsa yapýlsa belediyecilik hizmetleri yapýlýr ki, bugün bile bu merkezi iktidarýn bütçe planlarýna baðlýdýr. Ýstedikleri anda istedikleri belediyeyi ekonomik anlamda yýkýma uðratabilirler. Devrimin Büyük Çýkarlarýnýn Küçük Çýkarlara Feda Edilmesi Marx, Fransa da Sýnýf Savaþýmlarý kitabýnda, genel oy sistemi nden bahsederken, bunun devrimci bir dönemde, halka verebileceði tek þey in, onu olgunlaþma okulundan geçirmesi olduðunu söylüyor. Bugün içinde bulunduðumuz koþullarda yýðýnlar bu olgunlaþma okulu ndan defalarca geçmiþ bulunuyorlar. Ýçinde bulunduðumuz devrimci koþullarda, burjuva partilerden umudu kesmiþ olan iþçi sýnýfý ve emekçilere her ne amaçla olursa olsun, sandýðý göstermek, onlarýn birikmiþ enerjisini boþaltmak, daha önce defalarca yürünmüþ olan yolda onlarý yeniden yürütmek, oyalamak demektir. Genel Propaganda düþüncesiyle sosyalist adaylar çýkarmak da ayný anlayýþa hizmet eder. Devrimci bir dönemde yýðýnlar devrimci bir ayaklanma için örgütlenecek, hazýrlanacak yerde, onlarýn yüzünü sandýða çevirmek, devrime verilebilecek en büyük zarardýr. Þöyle bir düþünün, bugün oy vermediði için kendisinden para cezasý a- lýnmayacaðýný bilse kaç kiþi sandýk baþýna gider ki? Ýnsanlar öyle büyük ekonomik sýkýntýlar yaþýyorlar ki, seçime katýlmayacaklarý için kendilerinden alýnacak paranýn hesabýný yapýyorlar. Hiçbir burjuva partinin bir diðerinden farký olmadýðýný bildikleri ve kendilerini birkaç yýllýðýna yönetecek olanlarýn her zaman sermayenin çýkarlarýna hizmet ettiðini bildikleri halde, sandýk baþýna gittiklerinde oy kullanýyorlar. Elbette bu durumun ortaya çýkmasýnda esas sorumluluk, yýðýnlara sandýk baþýna gitme çaðrýsý yapanlara aittir. Her ne gerekçeyle olursa olsun, yýðýnlara, yüzlerini devrime dönmeleri propagandasý yapmayýp, onlara sandýðý gösterenler, tam da burjuvazinin istediði gibi sokaklarý boþal- 9

Dergimizin Her Sayýsý, Ekmek, Hava ve Su Kadar Ýhtiyaç týp, devrimci eylemlerin tansiyonunu düþürenlerdir. Marx, 19. yüzyýlda yýðýnlar bir ayaklanmaya giriþmeye hazýrken onlara sandýðýn gösterilmesine iliþkin þu deðerlendirmeyi yapýyordu: halkýn tansiyonu düþürülüyordu; halk, devrimci zaferler yerine yasal zaferlere alýþtýrýlýyordu diyor. Bugün sosyal reformistlerin ve oportünistlerin yaptýklarý bundan baþka bir þey deðildir. Son hazýrlanan Kamu Reformu Yasa Tasarýsý nýn sosyal reformist ve oportünist yapýlarýn yerel yönetimler üzerinde daha büyük planlar hazýrlamasýna vesile olacaðý açýk. Yerel Yönetimler i ele geçirmenin yönetsel olarak bir olanak taþýyacaðýný düþünen ortalama sol, bu nedenle tüm ilkeleri bir yana býrakarak, kendisini seçim gündemine endeksliyor. Ve yüzünü devrimci eylemlere çevirmiþ yýðýnlara da, sinekten yað çýkarma hatýrýna sandýk baþýna gitme çaðrýsý yapýyor. Yapýlan, devrimin büyük çýkarlarýnýn küçük çýkarlara feda edilmesidir. Bir belediye yönetiminin ya da muhtarlýðýn sosyalistlerde yahut çok kullanýlan tabirle söylersek demokrat kiþiler de olmasý belki bir takým avantajlar saðlayabilir ama bu asla devrimin büyük çýkarlarýnýn feda edilebileceði þeyler olmayacaktýr. Aktif Boykot Proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin yerel seçimlerdeki politikasý aktif boykot olmalýdýr. Leninistler, politikalarýn deðiþmez kalýplara göre deðil, somut durumun somut tahliline dayandýrýrlar. Yerel seçimler için aktif boykot çaðrýsý yaparken amacýmýz, yýðýnlarýn düzenden kopuþunu hýzlandýrmak, onlarý asýl gündemlerine yöneltmektir. Ýþçi ve emekçi yýðýnlarýn asýl gündemleri devrimdir. Onlar, köklü sorunlarýný ancak bir devrimle çözebilirler. Proletaryanýn devrimci sýnýf partisi, devrimin nesnel koþullarýnýn olgunlaþtýðý bir dönemde, boykot politikasýný aktif bir þekilde hayata geçirmelidir. Bunun için kitlelerin arasýna gitmeli, onlarýn sorunlarýný ancak bir Geçici Devrim Hükümeti nin çözebileceðini propaganda etmeli ve Geçici Devrim Hükümetinin programýnýn onlara sunduðu þeyleri somut olarak ortaya koymalýdýrlar. Mahallelerde, semtlerde, fabrikalarda, okullarda, ulaþabileceðimiz herkese ulaþmalý ve önümüzdeki yerel seçimleri neden boykot etmeleri gerektiðini anlatmalýyýz. Aktif boykot i- çin tam anlamýyla bir kampanya yürütmeliyiz. Ev ev dolaþýp insanlara boykot çaðrýsý yapmalý, onlarýn kafalarýný açmalýyýz. Aktif boykot, yýðýnlarý devrim için harekete geçirme politikasýdýr. Ve günümüzde, tek devrimci tutumdur. 10 Deðerli Mücadele Birliði Okurlarý ve Emekçileri, Hepinize Avrupa dan kucak dolusu selamlar. Avrupa nýn çürümüþ ve yoz ortamýnda dergimizin her sayýsý bizlere yeni bir umut ve mücadele azmi ulaþtýrýyor. Ýnsanýn yaþamasý için gerekli olan ekmek, hava ve su kadar ihtiyaç olduðunuzu yazmak, sanýrým abartý olmayacaktýr. Dergimizin yiðit emekçilerini bu çabalarýndan dolayý yürekten kutlarýz. Devletin yani egemen sýnýf burjuvazinin emekçiler ve e- zilen Kürt ulusu üzerindeki baský aracý olan devletin azgýnca terörüne raðmen; dergimizin yayýnýnýn sürekliliðini korumasý, sistemi kendilerinin en güvendiði silahlarý kadar korkutuyor ve korktukça da saldýrganlaþtýrýyor. Ama korkmakta haklýlar. Dergimiz ortalama solun kitleleri seçim için sandýða çaðýrmalarýnýn aksine, emekçileri ve ezilen Kürt ulusunu devrime çaðýrýyor. Egemenleri kudurtup saldýrganlaþtýran da, dergimizin gösterdiði siyasal iktidar hedefidir. Ortalama sol hareketin, deðil bilinçli iþçilerin, sýradan insanlarýn bile umudunu kestiði parlamentoyu, sandýðý iþaret etmeleri, yeni belirledikleri ya da keþfettikleri bir politika deðil, aksine uzun yýllara dayanan düþüncenin olgunlaþmýþ halidir. Bugün, kendilerinin de burjuva yasalcý reformist düzen partisi diye eleþtirdikleri gruplar, bir günde bu duruma gelmediler. Devrimci bir parti gözünü yasallýða diktiðinde, kendi tabanýný buna ikna etmesi zaman alacaktýr. Onun içindir ki, söylemek istediklerini kendi kitlesi ve kamuoyuna alýþtýra alýþtýra söylemekteler. Biz söyleyeceðimizi açýk yüreklilikle söylüyoruz. Seçim deðil, devrim derken þunun bilincindeyiz. Türkiye ve Kürdistan da bütün belediye baþkanlýklarýný alsalar, parlamentoyu kendi milletvekilleriyle donatsalar da üretim a- raçlarýnýn özel mülkiyetini ortadan kaldýrmadan; faþist orduyu, polisi, silahlý müfrezeleri daðýtmadan; faþist devleti tüm kurum ve kuruluþlarý ile tarihin çöplüðüne atmadan emeðin sömürüden, halklarýn kölelikten kurtuluþu gerçekleþemez. Yazýmýzý Lenin in deyimi ile baðlayacak olursak, Bir çift kör göz, görmek istemeyen bir çift gözden daha kör deðildir. Oy vermeye koþan ortalama solun aksine, emekçiler ve ezilen halklar devrim yolunda ilerleyeceklerdir. Seçimler, burjuvaziye yeni bir soluk; devrim emekçilere ve Kürt halkýna özgürlük getirecektir. YA DEVRÝM YA ÖLÜM! Y.E. Mücadele Birliði Okurlarý/Stutgard

HAÝTÝ DE ABD PATENTLÝ DARBE Karayip Denizi nde Dominik Cumhuriyeti ile birlikte bir adayý oluþturan Haiti de, bir süredir devam eden çatýþmalar, en sonunda ABD nin, devlet baþkaný Jean Bertrand Aristide i ülkeden zorla çýkarmasýyla yerini sessiz bir bekleyiþe býraktý. Aristide nin 29 Þubat ta ABD askerleri eþliðinde baþkanlýk sarayýný terk ettiði söyleniyor. Pentagon a ait bir yolcu uçaðýyla, kendisini kelepçelenmiþ hissederek Orta Afrika Cumhuriyeti ne götürülen Aristide, burada yaptýðý açýklamada ABD yi kendisini zorla kaçýrmakla suçladý; ayrýlmayý reddetmesi halinde ülkeyi kan gölüne çevirecekleri tehdidinde bulunduklarýný söyleyen Aristide, bunun bir darbe olduðunu söyledi. Bir süredir Aristide yanlýlarý ile ABD nin destekleyip yönlendirdiði isyancýlar arasýnda kýyasýya çatýþmalarýn yaþandýðý Haiti, eski bir Fransýz sömürgesi. 19. yüzyýlýn baþýnda baðýmsýzlýðýný ilan eden ülke, o günden bu güne 30 kadar darbe yaþamýþ. En son 1986 da diktatör Duvalier in ülkeden kovulmasý sonucu, Aristide, ki kendisi eski bir rahip, ülkeye kilisenin baþýna geçti. Radikal bir söyleme sahipti. Daha sonra Lavalas (Çýð) adlý bir hareket baþlattý. Bu süreç, onu 1990 da devlet baþkanlýðýna taþýdý. Baþkan olduktan 1 yýl sonra ABD destekli bir darbeyle karþýlaþtý. Ve ABD ye sürgün edildi. Bu esnada ülkede kalan Lavalaslýlar katledildiler. Aristide o yýllarda halk arasýnda yoksullarýn savunucusu olarak biliniyordu ama ABD nin dayatmalarý karþýsýnda IMF reçetelerini kabul etti. Maddi serveti tam da bu yýllarda devasa boyutlara ulaþtý. Aristide ülkeye geri döndükten sonra 2001 yýlýnýn Þubat ayýnda yapýlan seçimlerde %92 oyla devlet baþkaný oldu. Aristide, Haiti nin bugüne kadar seçimle iktidara gelmiþ tek devlet baþkaný olarak biliniyordu. Son zamanlarda Küba ile iliþkileri geliþtirme çabasýnda olan Aristide, ülkede özelleþtirmeler karþýsýnda ayak diriyor, emperyalizmin e- konomik ilhak politikalarýna cepheden olmasa da karþý çýkýyordu. Haiti, 8 milyon nüfuslu bir ülke ve bu nüfusun yaklaþýk %85 i iþsiz. Ýþte Haiti de bugün en gerçek olan þey budur. Halkýn Aristide yanlýsý ya da karþýtý olmasýndan çok, asýl önemli olan yüzbinlerce insanýn karnýnýn nasýl doyacaðý, açlýðýn nasýl ortadan kaldýrýlacaðýdýr. Aristide karþýtlarý bugüne kadar ABD tarafýndan desteklendiler ve USAÝD gibi namý meþhur kuruluþlardan maddi yardým aldýlar. Yoksa, kendilerine Duvalieristler denilen, Haiti yi 20 yýl boyunca en terörist yöntemlerle yöneten bir hanedanýn yandaþlarý, böyle bir geliþmeye yol açamazlardý. ABD nin faþist yönetimi, artýk tüm dünya üzerinde yaptýðý bu türden darbelere, kitleler halinde yandaþ bulma yoluna gidiyor. ABD, yaptýðý karþý-devrimlere kitle desteði bulmaya özel bir önem atfediyor. Böylece dünyanýn neresinde olursa olsun, ABD eliyle gerçekleþtirilen bu tür müdahaleler, sanki tepeden inme deðilmiþ de, tabandan gelen bir hareketin zorunlu sonucuymuþ gibi yansýtýlýyor. Bu bize faþizmin her zaman kendisine bir kitle tabaný yaratma ihtiyacý duyduðu olgusunu anýmsatýyor. Gerek Nazi faþizminde, gerek Mussolini, gerekse de Franko faþizminde olsun, faþizm her zaman kendisine bir kitle tabaný oluþturmuþtur. Þimdi ABD nin faþist yönetimi, benzer bir rota izliyor; baþlattýðý 3. Dünya Savaþý nda savaþtýðý güçlere karþý iþbirlikçilerin yaný sýra, paralý uþaklarýný da devreye sokuyor. Daha önce Yugoslavya da yaptý bunu; Gürcistan da yaptý; Irak ta yapmaya çalýþtý. Haiti deki kanlý çatýþmalar da gösteriyor ki, ABD bu politikayý burada da hayata geçirdi. Yüzlerce insanýn katledilmesi pahasýna ABD tekelleri kendi karlarý için tarihin tüm egemenlerinin aþaðýlýk mirasýna sahip çýkmadan edemezlerdi. Haiti de muhalifler, gerçekleþen bu olaylara devrim diyorlar. Haiti de olanlarýn devrimle hiçbir alakasýnýn olmamasý bir yana, tamamen ABD politikalarýna hizmet eden gerici bir harekettir. Ve bu gerici hareketin sonucu olarak, Haiti de devlet baþkaný, ABD yanlýsý Boniface Alexandre oldu. Ýsyancý larýn lideri ise, Aristide in apar topar kaçýrýlmasýndan hemen sonra Haiti ye gönderilen ABD iþgal gücünü olumlu karþýladýklarýný bildirdi. Bu arada BM Güvenlik Konseyi de, Haiti ye uluslararasý askeri güç gönderme kararý aldý. ABD nin Konsey kararýný beklemeden adaya asker çýkarmasý da bundan sonra ABD-BM iliþkilerinin nasýl süreceðini göstermesi açýsýndan önemli. ABD, artýk dünyanýn istediði bölgesine, istediði zaman müdahale etme yetkisini kendisinde görüyor. Bundan sonra Irak taki gibi zaman kaybetmeyeceði de anlaþýlýyor. ABD, darbenin hemen ertesinde Haiti de bir Seçkinler Konseyi kurulmasý gerektiðini açýkladý. Bu yeni müdahale doktrini, 3. Dünya Savaþýnýn nasýl bir seyir izleyeceðinin ipuçlarýný taþýyor. Açýk ki, ABD nin tüm dünyayý karþýsýna alan saldýrýlarý, halklarýn büyük nefretini ve öfkesini üzerine çekecektir. Ve þimdi dünya üzerinde istediði gibi at oynatýyormuþ gibi görünen ABD nin karþýsýna Irak gibi örnekler daha sýklýkla çýkacaktýr. Haiti nin bunlardan biri olmasý her an mümkündür. Ancak, Haiti halký, hem ABD emperyalizmine, hem de kendi iþbirlikçilerine karþý savaþarak bunu baþarabilir. Haiti örneðinden yola çýkarak söyleyebiliriz ki, herhangi bir ülkedeki olaylarýn geliþim seyrini tahlil ederken, hemen ilk görünenden yola çýkarsak, olaylarý son nedenine kadar irdelemezsek, doðru sonuçlara varamayýz. Bizim bakacaðýmýz asýl yön, iþçi sýnýfý ve e- mekçilerin eyleminin yönü olmalýdýr. Haiti, elbette tüm Latin Amerika ya yayýlmýþ devrim atmosferine girecektir. Ve bunu, tamamýyla proletaryanýn tüm dünya üzerinde burjuvaziye karþý verdiði sýnýf savaþýmýnýn bir bileþeni olarak baþaracaktýr. 11

ÝSYAN VE DEVRÝM AYINDA EMPERYALÝZME VE KAPÝTALÝZME KARÞI DEVRÝMCÝ KÝTLE EYLEMLERÝNÝ YÜKSELTELÝM 12 Dünya, bir süredir büyük bir deðiþim sürecine girmiþ bulunmaktadýr. Bu büyük ve hýzlý deðiþim tartýþma götürmeyecek bir gerçektir. Sadece uluslararasý diplomasi trafiðini izlemek bile, deðiþimin çapý ve hýzý konusunda bir fikir edinmeye yeter. Bu deðiþimin merkez noktalarýndan biri, belki de en önemlisi, Ortadoðu dur. Latin Amerika, Afrika ve Kafkasya ülkeleri Ortadoðu yu izlemektedir. Gün geçmiyor ki, bu kýtalarda büyük toplumsal olaylar gerçekleþmesin. Irak ýn iþgali ve süren direniþ Ortadoðu daki deðiþimin en somut, gözle görülür.halidir. ABD emperyalizminin, yandaþlarýyla birlikte Irak ý iþgali Ortadoðu da I. Ve II. Emperyalist Paylaþým Savaþlarý sonrasýnda emperyalistlerin güç iliþkilerine göre kurulan düzenin tüm taþlarýný yerinden oynattý. Türkiye, bu geliþmeden payýný alan ve alacak olan ülkelerin baþýnda geliyor. Daha þimdiden, baðýmsýz bir Kürdistan ýn kurulabileceði düþüncesi faþist devletin ü- zerine bir kabus gibi çöküyor. Onun için TC nin dýþ politikalarýný endekslediði sorunlarýn baþýnda G.Kürdistan daki geliþmeler geliyor. G.Kürdistan da baðýmsýz ya da federe bir Kürdistan ýn kurulabileceði ihtimali ve bunun K.Kürdistan üzerindeki etkileri TC nin bu sefer iç politikalarýný endekslediði bir baþka sorun oluyor. Kýsacasý, TC, içerde ve dýþarda attýðý ve atacaðý her adýmda Kürdistan konusunu temel etken o- larak hesaba katýyor. K.Kürdistan da Kürt halký üzerinde yoðunlaþan baskýlarýn ve oynanan oyunlarýn ilk ve en önemli nedeni bu. Ortadoðu da taþlar yerinden oynamýþtýr. Bu süreci baþlatan ABD emperyalizmi, sadece Ortadoðu da deðil, bütün dünyada yeni güç iliþkilerine uygun yeni bir paylaþým peþindedir. Almanya, Fransa gibi Avrupalý rakipleri karþýsýnda kendini çok güçlü hisseden ABD, Latin Amerika dan Afrika ya, Ortadoðu dan Kafkasya ya kadar her yerde yeniden paylaþýmý dayatýyor. Emperyalist devletlerle rekabetinde ABD emperyalizmi, nükleer güç ve silah üstünlüðünü bir koz olarak kullanmaktadýr. Baþka bir ifadeyle ABD, emperyalistler arasý rekabetle, sadece ekonomik gücüne deðil, hatta ekonomik gücünden çok silahlý gücüne güvenmekte; bu güce dayanarak rakiplerine boyun eðdirmeye çalýþmaktadýr. Irak Savaþý ve Irak ýn iþgali sýrasýnda emperyalistlerarasý bu iliþki biçimi tüm yönleriyle su yüzüne çýkmýþtýr. Þimdi hem dünya ezilen halklarýna karþý hem de rakip emperyalistlere karþý ABD nin yeni bir saldýrýsýyla karþý karþýyayýz. ABD emperyalizminin açýkladýðý Büyük Ortadoðu Planý bu saldýrýnýn adýdýr. Türkiye de burjuva çevreler, ABD nin bu saldýrýsýný, Fas tan Pakistan a kadar çok geniþ bir coðrafyada, ülkelerin demokratikleþtirilmesi, özgürleþtirilmesi, modernleþtirilmesi çabasý olarak propaganda etmeye çalýþýyorlar. Burjuva çevrelere göre, ABD nin amacý, dine dayalý ya da totaliter rejimleri yýkarak yerine, demokratik yönetimler getirmektedir. C. Rice, Bush un U- lusal Güvenlik Danýþmaný, bu yalan propagandayý su sözlerle dile getiriyor: ve biz diyor bu yalancý kadýn Ortadoðu da deðerlere, adetlere, serbest kurumlara ve adil düzeni hak edenlere, basýn özgürlüðüne, din serbestisine, kadýnlara saygýya, devlet gücünün sýnýrýna, ülkelerinde ekonomik imkanlarýn geliþmesine inananlarý seçip, birlikte çalýþacaðýz Bu yalan makinesinin sözlerindeki tek doðru, müdahale edecekleri ülkelerin yeni yöneticilerini kendilerinin seçip birlikte çalýþacaklarý sözüdür. Irak Savaþý ný ve iþgalini gerekçelendirmek için bütün dünyaya kitle imha silahlarý konusunda nasýl yalan söyledilerse, þimdi de baþka ülkeleri iþgal için baþka yalanlar söylemekteler. Büyük Ortadoðu Planý nýn Batý Afrika kýyýlarýndan Pakistan, hatta Güney Doðu Asya ve Kafkasya ya kadar uzanan çok geniþ coðrafyada bulunan devletlerin, demokratikleþtirilmesiyle ilgisi yoktur. Bu plan, gerçekleþip gerçekleþmeyeceðinden ayrý o- larak, yeni bir paylaþým planýdýr ve bu kadar geniþ coðrafyadaki ülkelerin ekonomik ilhakýný sonuna kadar uzandýrmayý hedeflemektedir. ABD emperyalizmi, bu amacýný farklý ülkelerde farklý biçimlerde gerçekleþtirmektedir. Örneðin Irak ta doðrudan iþgal yoluna baþvururken, Haiti örneðinde gördüðümüz gibi, baþka ülkelerde, yýpranmýþ eski iþbirlikçilerinin yerine, yeni ve daha u- þak ruhlu iþbirlikçileri getiriyor. Dün Gürcistan buna örnekti, bugün Haiti Fakat, biçim ne olursa olsun amaç aynýdýr: Baðýmlý ülkelerin ekonomik ilhakýný sonuna kadar vardýrmak. Bunun anlaþýlabilir nedenleri var. ABD emperyalizmi, burjuva çevrelerin yutturmaya çalýþtýklarýnýn aksine, en güçlü dönemini deðil, sýçramalý çöküþ sürecini yaþýyor. Sadece ABD emperyalizmi deðil, bütün bir kapitalist emperyalist sistem, tarihsel sürecinin sonuna gelip dayanmýþtýr. Kapitalizm, bütün dünyada sosyalizm için olgun koþullarý yaratmýþtýr. O, artýk, üretici güçlerin geliþimi önünde bir engeldir ve ü- retici güçler bu engeli ortadan kaldýrmak i- çin, dünyanýn her yerinde kapitalizme karþý saldýrý halindedir. Bu, insanlýk tarihinde Yeni Evre dir. Dünyanýn her yerindeki büyük çalkantýlarýn, hareketliliðin maddi temeli, insanlýðýn bu yeni evreye geçiþ çabasýdýr. ABD emperyalizmi kendi öz durumu hakkýnda açýk bir fikre sahiptir. ABD ve aslýnda bütün emperyalist-kapitalist sistem, sýçramalý çöküþ sürecinde olmanýn saldýrganlýðýyla davranýyor. ABD emperyalizmi, nükleer ve kitle imha silahlarýna sahip ol-

manýn avantajýný, kendi çöküþünü durdurmak, elinden kaçýrdýðý dünyayý yeniden a- vuçlarýnýn içine almak için kullanýyor. Bu nedenle, kendi açýsýndan bir dünya savaþýný baþlatmýþtýr. Bu savaþla ilkin dünya emekçi halklarýný hedefliyor. Ýkinci olarak ise emperyalist rakiplerine boyun eðdirmeyi, onlara kendi koþullarýný kabul ettirmeyi a- maçlýyor. Irak Savaþý ve iþgalinde bu iki yönü bir arada gördük. Bir yandan Irak halklarýný kýrýmdan geçirip petrol ve diðer zenginliklere el koyarken, diðer yandan emperyalist rakiplerini silahlý gücüne dayanarak susturdu. Þimdi, benzer politikayý çok geniþ bir coðrafyada yer alan ülkelere uygulamak istiyor. Türkiye Sürecin Neresinde Türkiye ile ABD arasýnda sýklaþan diplomasi trafiði, aslýnda bu sorunun yanýtýný veriyor. ABD ye zaten çok yönlü baðlý olan Türkiye, özellikle son iki yýlda kendini tümüyle ABD ye teslim etmiþtir. 1 Mart Tezkeresi kimseyi yanýltmasýn. U- fak-tefek yol kazalarý dýþýnda ABD-Türkiye iliþkileri daima iyi gitmiþtir. Son iki yýl ve özellikle de son aylarda bu konuda önemli bir geliþme saðlanmýþtýr. Geliþmenin özü ve özeti, Türkiye kendini tümüyle ABD nin kollarýna býrakmýþtýr. Sosyal reformistler ve oportünistler, bu geliþmeyi AKP hükümetinin iþbirlikçi karakterine baðlýyorlar. Bu, tümüyle yanlýþ bir bakýþ a- çýsýdýr. Zira, Türkiye nin içinde bulunduðu koþullarda, AKP nin yerine hangi burjuva parti olsa ayný çizgiyi izlemek zorunda kalacaktý. Demek ki, sorun kiþilerin ve partilerin karakteri sorunu deðil, tekelci kapitalist düzenin toplam koþullarý sorunudur. Bu koþullarýn en belirgin özelliði, Türkiye nin uzun yýllardýr derin bir bunalýmda olmasý ve bu bunalýmýn bir iç savaþa yol açmýþ bulunmasýdýr. Türkiye tekelci kapitalizmi bütün yönlerden bir çöküþ sürecinde. Kürt halkýnýn özgürlük savaþý, iþsizlik, açlýk, sefalet, toplumsal çürüme ve yozlaþma, burjuva düzenin koþullarýnýn, temel çizgileridir. Bunlar uzun yýllardýr süren ve gittikçe derinleþen, olgunlaþan koþullardýr. Türkiye tekelci kapitalizminin bütün bir tarihsel geliþmesi ve güncel koþullarýndan dolayý, devrimle sonuçlanacak tarihsel bir sürece girilmiþtir. Burjuvaziyle emekçi sýnýflar ve Kürt halký arasýnda ondört yýldýr suren bir iç savaþ ve özellikle Kürt halkýnýn özgürlük savaþý burjuva düzeni tehdit eden unsurlarýn baþýnda geliyor. Bundan dolayý tekelci sermaye sýnýfý ve faþist devlet, attýklarý her adýmda devrimin güçlü baskýsýný enselerinde hissediyorlar. Baþka bir ifadeyle adýmlarýný devrimin güçlü baskýsý altýnda atýyorlar Tekelci sermaye sýnýfý devrim belasýndan kurtulmak için çeþitli yol ve çarelere baþvuruyor. Bunlarýn baþýnda kaderini ABD nin yazgýsýyla birleþtirerek onun Ortadoðu da ve Kafkasya da mýzrak ucu olma isteði geliyor. Tekelci sermaye sýnýfý, bu süreçte Türkiye yi ABD nin yanýnda, o- nun yardýmcýsý ve vurucu gücü rolünde bir yere oturtmaya çalýsýyor. Son günlerde ABD nin Dýþiþleri Bakan Yardýmcýsý Marc Grossman gibi adamlarýn, arada Türkiye ye gelmesinin nedeni budur. Örneðin, Ýncirlik Üssü üzerine geliþtirilen planlar, bu üssün ABD nin ana lojistik merkez üssü yapýlmaya çalýþýldýðý zaten açýkça ifade e- dildi. Ancak, iþin boyutu açýklananla kýyaslanmayacak derecede geniþtir. Türkiye, kendilerinin deyimiyle, güvenlik üreten ülke olarak ABD nin Ortadoðu ve Kafkasya da giriþeceði tüm iþlerde mýzrak u- cu olmaya gönüllü taliptir. Türk baþbakan, bu politikayý, Türkiye bu süreçte figüran deðil aktör olmalý sözleriyle açýkça ifade etti. Bu sözlerde, ABD ye uþakça hizmet isteðinin yaný sýra, komþu ülkelere küstahça saldýrý niyetini görmemek mümkün deðil. Burjuva sýnýfýn ve faþist devletin devrimden duyduðu korkuyu, bunlarýn emperyalistler karþýsýndaki duruþundan da anlamak mümkün. Faþist devlet, Kürt halkýna ve proletaryaya karþý ABD ve AB nin desteðini almak için her türlü tavizi itirazsýz veriyor. Onyýllardýr direndiði Kýbrýs sorununda þimdi ne isterseniz yaparým noktasýna gelmiþtir. Yakýn gelecekte Ege sorununda da ayný politikayý izleyeceðinden þüphe yok. Çünkü, burjuvazi ve faþist devlet, devrime karþý emperyalistlerin tüm desteðini almak için bütün safralarýndan kurtulmak istiyor. AB ye bir an önce kapaðý atmak istemesinin nedeni de budur. AB ye bir an önce üye olarak, devrimin kuþatýlmasý ve bastýrýlmasý iþini Avrupalý emperyalistlere ihale etmek, en azýndan onlarý bu iþe ortak etme niyetinde. Avrupalý emperyalistler ise, özellikle Almanya hem devrimin geliþmesini önlemeye hem de ABD yle rekabette Türkiye gibi büyük bir askeri gücü yanlarýna çekmeye çalýþýyorlar. Bu yüzden hem ABD hem de AB, devrimin bastýrýlmasý konusunda Türkiye nin en büyük destekçileri durumundadýrlar. Teröre karþý mücadele de Türkiye ye verdikleri desteðin ve gösterdikleri hoþgörü nün gerçek nedeni ve anlamý budur. Ýngiliz Dýþiþleri Bakaný, Terörle mücadelede Türkiye ye büyük bir anlayýþla yaklaþýldý derken iþte bunu anlatýyor. Bu emperyalist haydut, devrimci tutsaklara ve Kürt halkýna yönelik katliamlarda Türkiye ye destek ve onay verdiklerini anlatmak istiyor Zaman Devrime Akýyor Bütün bunlardan, ABD ve diðer emperyalistlerin, devrimi tarihe gömecek sýnýrsýz bir güce sahip olduklarý sonucunu çýkaranlar, fena bir yanýlgý içindedirler. Bütün saldýrganlýðýna ve zor güçlerine raðmen, Gürcistan ve Haiti gibi ufak ülkeler dýþýnda ABD, istediði sonuçlara ulaþabilmiþ deðil. Ýþte Irak, Afganistan, Filistin, Venezüella ve diðer Latin Amerika ülkeleri... Irak halklarý, ortaya koyduklarý direniþle yerli iþbirlikçilere raðmen emperyalistlerin iþinin kolay olmadýðýný gösteriyorlar. Büyük Ortadoðu Planý ndan söz eden ABD, daha Irak ta otoritesini kurabilmiþ deðil. Ayný durum Afganistan için de geçerlidir. ABD ve iþbirlikçileri orada da, Kabil þehri dýþýnda bir egemenliðe sahip deðiller. Filistin gibi bir kaç milyonluk halkýn, ABD nin planlarýný nasýl engellendiðini bütün dünya görüyor. Latin Amerika nýn hemen hemen tümünde ABD planlarý ve projeleri ya fiyaskoyla sonuçlanmýþtýr ya da direniþle karþýlanmýþtýr. Proletaryaya ve ezilen halklara karþý dünya çapýnda savaþ açan ABD emperyalizmi, her yerde devrim güçlerinin saldýrýsýyla karþýlaþýyor. Dünya yüzeyindeki bütün bu çalkantýnýn, kargaþalýðýn ve altüst oluþlarýn ortaya çýkmasýný saðlayan bir maddi temel var. Böyle bir maddi temel olmasaydý, bunlar, sabun köpüðü gibi çoktan ortadan kaybolmuþ olurlardý. Bu maddi temel, kapitalizmin iç hareket yasalarýdýr. Kapitalizmi sürekli ve giderek derinleþen bir bunalýma sokan iþte bu maddi temeldir. Almanya dan ABD ye oradan Japonya ya kadar bütün sistemi etkisi altýna alan bu bunalým, emperyalist-kapitalist karþý-devrim cephesini güçten düþürürken, devrim cephesinin güçlerini sürekli tazeliyor ve artýrýyor. Ýþte bu yüzden zaman, devrime akýyor. Türkiye de ve bütün dünyada devrimler artýk kaçýnýlmazdýr. Bu, bilinmez gelecekte gerçekleþecek bir dilek deðil, güncel durumun ifadesidir. Bu nedenle, þimdi devrimin kaçýnýlmazlýðýný ve kapsayýcýlýðýný emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna anlatmak büyük önem taþýyor. Newrozun kutlandýðý, katliamlara karþý gösterilerin yapýldýðý Mart ayý, Türkiye ve Kürdistan da her yýl isyan ve devrim a- yý olarak geçiyor. Zamanýn devrime aktýðý bu tarihsel kesitte, devrimci kitle eylemlerini yükseltmek, devrime hazýrlýk bakýmýndan büyük önem taþýyor. Onun için isyan ve devrim ayýnda devrimci kitle eylemlerini yükseltelim. Kürt halkýný ve emekçi sýnýflarý kapitalizme ve emperyalizme karþý mücadeleye tükenmez bir enerji ile çaðýralým... 13

Zafere kilitlendiðimiz o büyük gün artýk daha yakýn. Ölüm Orucu eylemi artýk daha güçlü, daha kararlý, daha umutla, inançla devam ediyor. Aylarý, mevsimleri, yýllarý geride býraktýk ve artýk zafer, hiçbir þeyi affetmeyecek kadar týrnakla söküp koparýlacaktýr. Devrimci tutsaklar, zindanlarda zulme, baskýya, iþkenceye ve zorla müdahalelere raðmen Yaþayarak Ya Da Ölerek, Zaferi Biz Kazanacaðýz diyorlar. Bedenleriyle koskoca bir tarih yazan yiðitler kervanýna bir savaþçý daha katýldý: Muharrem KARADE- MÝR Ölüm Orucu Eylemine Kandýra F tipi zindanýnda 20 Ekim 2003 te 10. Ölüm Orucu Ekibinde (Gültekin Koç Ölüm Orucu Ekibi) baþlayan 1973 Sivas-Hafik doðumlu Muharrem, Haziran 1992 yýlýnda tutuklanýp Bayrampaþa zindanýna kapatýldý. 19 Aralýk katliamýndan sonra da Kandýra F tipine sevk edildi. Ölüm Orucu Savaþçýlarý Ölümsüzdür! Kandýra F tipinde bulunan Muharrem, tek kiþilik hücrede kalýyordu. 25 Þubat günü hastaneye götürülerek zorla müdahale yapýlmak istenmiþ, Muharrem buna direnmiþ ve tekrar zindana getirilmiþtir. 2 gün sonra yani 27 Þubat 2004 tarihinde, zorla müdahaleyi ve F tipi zindanlarý protesto etmek amaçlý feda eyleminde bulunmuþ bedenini ateþe vermiþtir. Kaldýrýldýðý Çapa Devlet Hastanesi nde Ö- lüm Orucu Eyleminin 130. gününde ölümsüzleþmiþtir. Muharrem Karademir in bedeni saat 12.00 da Adli Týp Kurumu ndan yoldaþlarý tarafýndan alýnarak, Gazi Cemevi ne getirildi. Kýzýl bayraklar, sloganlar ve tilililerle karþýlanan Muharrem, düzgün kortej ve 2 bini aþkýn insan tarafýndan, vasiyeti üzerine çocukluðunun geçtiði tepe ye götürüldü. Burada Muharremin yaþamý üzerine ve F tipi zindanlarýn derhal kapatýlmasý üzerine bir konuþma yapýldý ve marþlar okundu. Daha sonra otobüslere bindirilen kitle, buradan Muharremi ö- lümsüzlük yataðýna býrakmak için, Cebeci Mezarlýðý na gitti. Burada tekrar atýlan Muharrem Karademir Ölümsüzdür, Devrim Savaþçýlarý 14 Zindanlarý Yýkacak, ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ! Teslim Olmayacaðýz, Zindanlarý Yýkacaðýz GNAY RENER MUHARREM KARADEMR Ölümsüzdür, Yaþasýn Ölüm Orucu Direniþimiz, Yaþasýn Siper Yoldaþlýðý sloganlarýndan sonra TA- YAD lý ailelerin, Temel Hak ve Özgürlükler Derneði nin ve siper yoldaþlarýný ölümsüzlüðe uðurlamak için gelen ve ÖLÜM ORU- CU SÜRÜYOR/DETAK imzalý pankart açan DETAK lý ailelerin açýklamalarý okundu. 4 yýldýr süren Ölüm Orucu eyleminde, en son Uþak zindanýnda eyleminin 136. gününde kendisini yakarak feda eyleminde bulunan Günay ÖÐRENER in ölümsüzleþmesiyle 109. savaþçý güneþe uðurlandý. Ölüm Orucu TKEP/Leninist ve DHKP/C davasý tutsaklarý tarafýndan hala sürdürülüyor. Zindanlarda Savaþ Sürüyor! Zindanlardaki savaþ sürüyor Zindanlardaki savaþ, Ölüm Orucu eylemleri ve feda eylemleri ile büyüyor. Ölüm Orucu eyleminin 130. gününde feda eylemi yaparak ölümsüzleþen Muharrem KARADEMÝR in ardýndan, eyleminin 136. gününde o- lan Günay ÖÐRENER feda eylemi yaparak ölümsüzleþti. F tipi zindanlarý protesto etmek için Ölüm Orucu eylemine baþlayan ve Uþak zindanýnda kalmakta olan Günay ÖÐRENER, 3 Mart tarihinde ayný sebeple kendini yakarak feda eylemi yaptý. Kaldýrýldýðý Ýzmir Yeþilyurt Hastanesi nde 4 Mart 2004 günü ölümsüzleþti. Günay ÖÐRENER ile birlikte, 19 Aralýk 2000 tarihinden bu yana ölümsüzleþenlerin sayýsý 109 a u- laþtý. Faþizm, devrimcileri katletmekle tüketemeyecektir, teslim a- lamayacaktýr. Ölüm Orucu eylemi sürüyor!.. ZÝNDANLAR YIKILSIN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

Remzi AYDIN, Ölüm Orucu Eyleminin 259. Gününde Remzi AYDIN ýn Kadýn Yoldaþlarýna Yolladýðý Kart 01.03.2004 Dünya devrim ve sosyalizm mücadelesinde, Chicagolu dokuma iþçisi kadýnlarýn yarattýðý bu destaný, bugün de ayný kararlýlýk, inanç, coþku ve fedakarlýkla büyüten kadýn yoldaþlarýmýzýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü nü en içten devrimci duygularýmla selamlýyorum. Ne mutlu ki kadýn yoldaþlarýmýzýn önlerinde Sibelimiz, Aysunumuz gibi destansý bir yaþamýn örnekleri var. Kadýn yoldaþlarýmýz öncülüklerini bir kez daha göstererek, bugün de devam eden büyük yürüyüþümüzde bizim de yolumuzu aydýnlatýyorlar. Kadýn yoldaþlarýmýzýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü nü kutluyorum. Sevgi, özlem ve baðlýlýkla Remzi ÝZMÝR DE ÖLÜM ORUCU ANMASINA SALDIRI: DERGÝ TEMSÝLCÝMÝZ GÖZALTINDA! 28 Þubat günü Ölüm Orucu eyleminin 130. gününde Kandýra F Tipi Cezaevi nde ölümsüzleþen Muharrem KARADEMÝR i anmak için, bugün Ýzmir de bir basýn açýklamasý düzenledi. Mücadele Birliði Platformu ve TAYAD tarafýndan düzenlenen basýn açýklamasýna polisin mücadele etmesi sonucu 13 kiþi gözaltýna alýndý. Y.E.Mücadele Birliði dergisi Ýzmir Temsilcisi Yeþim Tunçsan, Ayýþýðý Sanat Merkezi Ýzmir Þubesi Müdürü Dilek Gül ve 3 okurumuzla birlikte TAYAD lý ailelerden de 8 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnanlar, ertesi gün savcýlýða çýkartýlarak serbest býrakýldýlar. 2 Mart 2004 BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! DEVRÝM SAVAÞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR! Not: Gözaltýna alýnanlar 3 Mart 2004 te serbest býrakýlmýþtýr. Hiç Bir Saldýrý Devrimin Geliþimini Engelleyemeyecektir Zindanlarda 4 yýldýr süren Ölüm Orucu eyleminde bedenler gün gün erirken dýþarýdaki kurum ve kuruluþlara da saldýrýlar artarak devam ediyor. Faþizmin iç yüzü her geçen gün kendisini daha net bir þekilde ortaya koyuyor. Sokak ortasýnda infazlar, iþkenceler, tutuklamalarla Ölüm Orucu eyleminde bulunan canlarýn dýþarýdaki seslerini kesmeyi düþünüyorlar. Zamanýn baþbakanýnýn içeriye hakim olmadýðýmýz sürece, dýþarýya hakim olamayýz deyimiyle hareket ettiler ama bu kez baltayý taþa vurdular. Geçtiðimiz bir iki ay içerisinde demokratik kurumlara yoðun dönük saldýrýlar gerçekleþti. TAYAD, bu saldýrýlara en çok maruz kalan kurumlardan biri oldu. TAYAD, gündemden düþürülmeye çalýþýlan Ölüm Orucu eylemini ve bu zamana dek 109 insanýn ölümsüzleþtiðini çeþitli a- raç ve yöntemlerle dile getirmeye çalýþýyor ve her seferinde de tutuklamalara, saldýrýlara, baskýlara ve iþkencelere maruz kalýyor. Faþist devlet öyle acýmasýz ki, Mecidiyeköy de aileler tarafýndan yapýlmak istenen basýn açýklamasýna saldýrýyor ve kesinlikle kýrýlmaz denilen içi çelik Filistin copunu insan vücudu üzerinde kýrabiliyor. Marmara TAYAD a yüzleri maskeli Özel Timler tarafýndan yapýlan baskýn ise TC devletinin faþist yüzünü ortaya koyuyor. Gerek TAYAD a gerek demokratik kitle örgütlerine ve gerekse iþçi ve emekçi halklarýmýza yapýlan saldýrýlar, devrimin geliþimini engelleyemeyecektir. 15

HEWLER DEKÝ SALDIRI ve KÜRT ULUSAL SORUNU Üzerine Bazý Notlar G üney Kürdistan ýn en önemli kentlerinden Hewler de (Erbil) Kurban Bayramýnda PUK (KYB) ve PDK (KDP) binalarýna yönelik bir saldýrý gerçekleþti. Onlarca kiþinin öldüðü, yüzlercesinin yaralandýðý bu saldýrýlarý yine Güney Kürdistan daki bir baþka örgütün, Ensar El-Ýslam ýn üstlendiði öne sürüldü. Saldýrýlarýn polisiye yönü üzerinde duracak deðiliz. Ancak bazý þeyler göz önünde bulundurulmadan bir deðerlendirme yapmak da mümkün deðil. Öncelikle, saldýrýlardan hemen önceki süreçte Türkiye, Suriye, Ýran üçgeninde yapýlan görüþmeler var. Bu görüþmelerde ortak görüþ, Irak ýn toprak bütünlüðü ve o- lasý bir Kürt Federasyonu na karþý ortak tavýr alýnýp engellenmesi oldu. Burada, Türkiye-Suriye-Ýran üçlüsünü bir araya getiren temel etken, Kürt korkusu, Kürt düþmanlýðý oldu. Bunun nedeni ise açýk, Kürdistan ýn diðer parçalarýnda devam eden ilhak. Burada þunu söylemeden geçemeyeceðiz. Türkiye, Suriye, Ýran üçlüsünde yer almýþ bulunan Kürt korkusunu, bölgedeki çýkarlarý ve egemenlikleri için çatýþan emperyalist güçler de kullanmaktan geri durmuyor: Saldýrýlarý üstlendiði öne sürülen Ensar El-Ýslam ýn Türkiye Özel Harp Dairesi ü- zerinden Genelkurmay la iliþkileri bir sýr deðil zaten. Düne kadar güney deki UKH gerillalarýna karþý desteklenen ve eðitilen bu grubun, ayný zamanda Türk Hizbullahý denen ve yine kuzeydeki UKH karþýsýnda devlet tarafýndan kurulan gerici-faþist çetelerden birisi olduðu biliniyor. Bu baðlantýlar ve burada üzerinde durmaya gerek duymadýðýmýz baþka baðlantýlar için de þunu söylemek mümkün: Güney Kürdistan daki Özel Harp Dairesi nin iliþkileriyle birlikte, PUK ve PDK ya yönelik saldýrýlar Ankara yý iþaret ediyor. 16 Güney deki federasyon konusunda daha önce dergimizde yazý yazýldý. Ama yine de yazma gereði duyduk. Dünyada ulusal birliðini gerçekleþtiremeyen ender uluslardan biri de Kürtlerdir. Kürt ulusal birliðinin kurulmasýnýn önündeki baþlýca engel, Kürdistan ýn parçalanmýþ olmasý gerçekliðidir. Dört parçaya bölünmüþ bir ülkede ulusal birliðin kurulamamýþ olmasý, bu parçalanmýþlýðýn bir sonucudur. Gerek güneyde, gerekse kuzeyde, gerekse diðer parçalarda Kürtlerin tarihsel sürecine bakýldýðýnda, yaþananlarýn ortaya koyduðu bir diðer sonuç da Kürt ulusal birliðinin ne burjuva, ne de küçük burjuva önderlikler tarafýndan kurulabileceðidir. Günümüz emperyalizmin sýçramalý çöküþ, proletarya devrimleri çaðýnda artýk bu birliði kurabilecek tek güç proletaryadýr; ulusu yeniden örgütleyebilecek tek güç, tek sýnýf proletaryadýr. Bu anlamda da Kürt ulusal birliði bölgedeki sosyalizm mücadeleleriyle, proletaryanýn devrimiyle doðrudan baðlantýlý bir sorundur. Ancak bu, Kürt halkýnýn kendi kaderini tayin hakkýnýn sosyalizme, devrime kadar ertelenmesi anlamýna gelemez, gelmemeli. Devrim öncesi olsun, sonrasý olsun, Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakký savunulmalýdýr. Bu baðlamda fe derasyon, Uluslarýn Kendi Kaderini Tayin Hakký konusunda bir çözüm yöntemidir. Bu, halklarýn kendi özgür iradeleriyle kurduklarý, kuracaklarý bir federasyon, çözüm yöntemlerinden biridir. Þimdi de Güneyde tartýþýlan, gündeme gelen federasyon talebi özgülünde duruma bakmak gerekiyor. Koalisyon Güçleri denen ABD ve iþbirlikçilerinden oluþan iþgal güçleri, I- rak ý iþgal ederken, gerek Barzani nin PDK sý, gerek Talabani nin PUK u yani Güneydeki Kürt burjuva önderlik, iþgalci lerle iþbirliði yaparak kendileri açýsýndan Kürt sorununu çözebileceðini düþündü. Oysa gerek Ýran-Irak savaþý sonrasýnda gerek 91 deki baba Bush un Körfez Savaþý sonrasýnda yaþananlar, Irak taki Arap gericiliðinin duruma egemen olur olmaz ilk fýrsatta Kürt halkýný nasýl ezdiðini, katlettiðini gösterdi. Þimdi yaþanan sürecin sonunda ABD iþbirlikçiliði ile egemenliðini yeniden kurmayý düþünen Arap gericiliðinin ilk fýrsatta yine Kürt halkýna saldýracaðýný söylemek kehanet olmaz. Zaten Güney deki Kürt halký da bunu çok iyi bildiði için, federasyon talebinde ýsrarlý bir tutum içinde. Kaldý ki Kürt burjuvalarýnýn önde gelen isimlerinden PUK baþkaný Talabani, federasyon konusunda ýsrarlarýnýn asýl nedeninin tabandan gelen baský olduðunu söylerken bunu itiraf ediyordu. Bugün baþta ABD olmak üzere, iþgalcilerle iþbirliðine dayalý olarak gündeme gelen federasyon talebi, halklarýn özgür i- radeleriyle oluþturduðu bir federasyon deðil. Bu anlamýyla bölge halklarýnýn ve ö- zellikle proletaryanýn birliðini amaçlamýyor, buna hizmet etmiyor. Aksine, proletaryanýn ve halklarýn birliðini bölen, parçalayan bir iþlev görüyor. Bu da, daha baþtan PDK ve PUK önderliðinde gerçekleþen bu federasyon giriþiminin gericiliðinin bir göstergesidir. Ancak, geliþmeler, federasyon konusunda Kürt halkýný PDK ve PUK burjuva önderliðini de aþtýðýný, ABD ye

doðrudan tavýr alarak, ilerde baðýmsýzlýða evrilecek bir federasyonu hedeflediðini gösteriyor. Güneydeki Kürt proletaryasý ve emekçileri, Kürt halký, kendi kaderlerini tayin hakkýný ellerine almayý ve özgürlüklerini gerçekten kazanmayý istiyorlarsa, yapmalarý gereken; ellerini iþgalci ve iþbirlikçilere uzatmak deðil, Irak proletaryasý ve emekçileriyle birlikte, adým adým direnme savaþýný örgütlemek, Irak taki iþgale son vererek hem kendi özgürlüklerini, hem de Irak halklarýnýn özgürlüðünü hedeflemek olmalýdýr. Kuzey de yaþayan Kürt halký ise, Güney de halkýn federasyon talebini desteklemelidir. Çünkü federasyon ya da baþka bir yöntem fark etmez, Kürt halkýnýn kazancýný güvence altýna alamazsa, Güney in ezilmesinin kendilerine yansýmasý çok daha a- ðýr olacaktýr. Ortadoðu nun en gerici, en þoven, en baskýcý devletlerinden biri olan TC nin, Güney deki Kürtlerin ezilmesiyle birlikte, Kuzey deki Kürt halkýný en haklý taleplerini bile dile getirse, Kürt halkýný tam bir baský-terör cenderesinde ezeceðini bilmeliler. Bu nedenledir ki, Güney deki Kürt halkýnýn federasyon talebini desteklemek göreviyle karþý karþýyalar. Ancak hemen eklemek gerekiyor, ABD ve iþbirlikçilerinin bölge halklarýnýn birliðini, proletaryanýn birliðini parçalamak, halklarý birbirine düþürmek amacýyla gündeme getirdiði federasyonu deðil. Kuzey deki Kürt halký ve emekçileri, uzun yýllardan beri verdikleri mücadele ve savaþla, nesnel olarak devrimcil bir konumda olduklarýný, örgütlü bir halk olduklarýný gösterdi. Hatta öyle ki, küçük burjuva ulusal önderliði de aþan, direngen, mücadeleci, baþ eðmez tavrýyla çok daha ileri gidebilecek konuma sahip olduklarýný gösterdiler. Bu devrimci konumlarýna dayanarak, Güney deki Kürt halkýnýn federasyon talebini PDK ve PUK ya raðmen, küçük burjuva önderliðe raðmen desteklenmeli, sahip çýkmalýdýr. Elbette bu, pasif bir destek konumu olamaz. Bu destek, kendi katilleriyle uzlaþma ve emperyalizmle iþbirliði içinde deðil, tam tersine bölgedeki diðer halklarla birlikte, kendi devrimci konumuyla, Türkiye proletaryasý ve emekçi sýnýflarýyla mücadele birliði temelinde, devrimci amaçlarla ve devrimci araçlarla olmalý. Ancak bu yolla hem Kürt halkýnýn kendi kaderini eline alabilmesinin ve özgürlüðünü kazanabilmesinin yolunu açar ve Kürt ulusal birliðinin kurulabilmesinin koþullarýný da yaratýr, hem de bölgedeki diðer halklarýn birliðini ve mücadelesini ivmelendirerek, emperyalizmin bütün Ortadoðu dan kovulmasýnda üzerine düþeni yapmýþ olur. Ýzmir Ayýþýðý nda YEREL SEÇÝMLER ve SOL Paneli 28 Mart 2004 tarihinde gerçekleþecek yerel seçimler, bütün dünyada ve bizim coðrafyamýzda meydana gelen deðiþimler döneminde, toplumun her kesiminin kendi dünya görüþlerini çeþitli biçimlerde ifade etme olanaklarýný yarattý. Bu gündem üzerinden belirlenecek politikalar, özellikle sol siyasal yapýlarýn sýnýf savaþýmýnýn bundan sonraki döneminde bulunacaklarý tarafýn da göstergesi olacaðýndan, ayrýca önem taþýyor. Ýþte bu süreçte, 22 Þubat Pazar günü Ýzmir Ayýþýðý Sanat Merkezi nde Yerel Seçimler ve Sol konulu bir panel düzenlendi. Ezilenlerin Sosyalist Platformu nu (ESP) temsilen Dinçer Ergün ve Mücadele Birliði Platformu nu temsilen Yýlmaz Ekþi nin konuþmacý olarak bulunduðu panele, DEHAP ýn temsilcisi Yýlmaz Aynas katýlmadý. Ýlk olarak söz alan Ergün, sýnýf mücadelesinin bir çok a- raç ve yöntemi olduðuna ve bunlarýn birlikte veya ayrý ayrý kullanýlabileceðine deðindi. Yerel seçimlere baðýmsýz sosyalist adaylarla katýlmanýn mücadeleyi yükseltecek bir basamak olduðunu, ancak sýnýfýn kendi öz örgütleriyle iktidarýn ele geçirilmesinin temel alýndýðýný söyleyen Ergün, kitlelerin önemli ölçüde siyasetten kopmasýna raðmen örgütsüz, daðýnýk ve örgütlenme bilincinden yoksun, Genç Parti yi bile alternatif olarak görebilecek düzeyde olduklarýný, buna karþýlýk devrimci hareketin kitlelerden kopuk, içine kapanmýþ, kitlelerin ihtiyacýna yanýt verecek politikalar üretmekten ve onlarý yönlendirme yeteneðinden yoksun olduðunu belirtti. Konuþmasýnda etkili olmayacak bir boykot taktiðini de eleþtiren Ergün, boykotun kitle mücadelesi için etkili ve baþarýlý olamayacaðýný söyledi. ESP nin 13 ilde 23 adayla seçimlere katýldýðýný ve sürecin olanaklarýndan yararlanýp kitleleri kucaklayacak bir anlayýþla, düzenden ümitlerini kesmiþ insanlarýn kendi örgütlenmelerin önünün açýlmasýný, devrimci kanallara akýþý yeniden saðlamayý ve burjuva sýnýrlar içinde sorunlarýn çözülebileceði anlayýþýnýn teþhir edilmesini amaçladýklarýný ifade etti. Ýkinci olarak söz alan Mücadele Birliði Platformu nun temsilcisi Yýlmaz Ekþi, yerel seçimler üzerine ortaya konan politikalarýn devrimci durum üzerine yapýlan bazý tespitlerle yapýlmasýnýn bir tesadüf olmadýðýný ve bunun bizim irademiz dýþýnda geliþen nesnel gerçekliðin kendini dayatmasý olduðunu belirtti. Bütün dünyada kapitalist iliþkilerin ulaþtýðý düzey ve 11 Eylül sonrasý kendini açýkça ortaya koyan yeni evrede, bütün dünyadaki emperyalist sermaye ve yerli iþbirlikçileri ile e- mekçi halklarýn kapýþmasýyla yaþanan küresel iç savaþ olgusuna deðinen Ekþi; 15 milyon insanýn sürekli iþsiz olduðu coðrafyamýzda asgari ücretin 300 milyon, açlýk sýnýrýnýn 550 milyon olduðunu, çalýþanlarýn büyük çoðunluðunun sosyal güvenceden yoksun olarak yaþadýðýný, kitlelerin sistemden kopmuþ olduðunu ve bunu 3 Kasým seçimlerinde 13,5 milyon seçmenin sandýða gitmeyerek gösterdiðini, bunun için seçim sürecine dahil olmanýn mevcut sistemi aklamak anlamýna geleceðini söyledi. Devrimci duruma çýkýþsýzlýðýn çürüme ve yozlaþmaya neden olduðuna da deðinen Ekþi, sadece boykot etmenin yeterli olmadýðýný, bütün burjuva kurumlarýn yýkýlmasýnýn da örgütlenmesi gerektiðini sözlerine ekledi. Dinleyicilerin de görüþ ve düþüncelerini ifade ettiði panel, karþýlýklý soru ve açýklamalarla birlikte yaklaþýk dört saat sürdü. Y.E.Mücadele Birliði/ÝZMÝR 17

ÇALIÞMA NOTLARI: ESNEK ÇALIÞMA/ESNEK ÜRETÝM IV. BÖLÜM Esnek Üretim Karþýmýza Hangi Biçimlerde Çýkar? Fonksiyonel Esneklik Sermayenin iþçiye, deðiþen teknolojik þartlara, iþ yüküne, ü- retim metotlarýna uyum saðlamak ve emeðe harcanan giderlerden daha fazla kar etmek amacýyla, iþletme içinde ya da baþka iþletmelere transfer etmek yoluyla deðiþik iþleri yaptýrabilmesi ve çeþitli görevleri verebilmesidir. Prezentabl (çok yönlü çalýþabilir) eleman, asertivite (giriþkenlik) kavramlarý, bu esneklik biçimiyle iþçiye dayatýlmakta o- lan beklentileri açýklar. Ýþe alýnýrken aranýlan çok vasýflýlýk, aranýlan iþin gerektirdiðinden daha fazla fonksiyon beklentisi, sermayenin iþ içinde gerektiðinde iþçiyi kaydýracaðý yeni iþ modeli içindir. Yüksek vasýflý iþgücünü istediði zaman ihtiyaç duyduðu alanda kullanmasý amacýný taþýr. Telefona bakacak sekreter aranýr, bilgisayar bilmesi, dil bilmesi, iþ konusunda tecrübesi olmasý yani Prezentabl olmasý/görünmesi istenir. Bir makine ustasý aranýr, ama iþ baþvurusunda iþçiden baþka makineleri de kullanabilmesi istenir. Sermayenin sýnýrsýz hareket serbestisi için iþçiden istenilen her saatte çalýþabilmesi, seyahat edebilmesi ya da çaðrý üzerine gelebilmesi þart koþulur. Ýþte çalýþan sýnýrlý sayýdaki çok fonksiyonel iþçiyle yüksek verim beklentisi, kapitalistin yüksek kar, dolayýsýyla yüksek rekabet gücü içindir. Fonksiyonel esneklik sadece iþçinin ihtiyaç duyulan her anda ve her biçimde çalýþmasýyla sýnýrlý deðildir. Üretimin parçalanmasý gerektiðinde de yeni iþyerinde hareket kabiliyeti yüksek ya da fazlalýk iþçi transfer edilir. Bazen geçici ya da kalýcý olarak gönderilen iþçi ya da iþçilerin sosyal hayatlarýnýn altüst olmasý kapitalisti ilgilendirmez. Kapitalist az kiþiyle az ücretle yüksek kar etmenin peþindedir. Sermaye, fonksiyonel esnekliði uygulamak için diðer esneklik biçimlerini de yardýmcý biçimde kullanýr. Kapitalist, yeni teknoloji, eski iþçi gruplarýnýn çýkarýlmasý ya da baþka bir iþyerine transferini gerektirdiðinde herhangi bir engelle karþýlaþmak istemez. Bu durumda iþçiyi rahatlýkla iþten çýkarabilmek için sayýsal esnekliðe, iþçinin sorumluluklarýndan kurtulmak içinse taþeronlaþmaya ihtiyaç duyar. Ýþini kaybetmek istemeyen iþçiyi, bildiklerini yeni iþçilere öðretmemeye zorlayan bu sistemde iþçiler arasý vasýf rekabeti geliþtirilmesi esastýr. Çalýþma Süresi Esnekliði 8 saatlik iþgünü mücadelesi, iþçi sýnýfýnýn 150 yýllýk mücadelesidir. Kapitalizmin doðuþundan itibaren kapitalistler, iþçinin çalýnmýþ zamaný artýk-deðeri artýrabilmek için çalýþma süresini uzatmanýn pek çok yöntemini uygulamýþlardýr. Sanayi devriminin ilk zamanlarýnda ve hala da uygulanan 18 saatlik iþgünü, 18 Japonya da bugün uygulanan iþyerinden iþçinin çýkmamasýný saðlayan çekmece þeklindeki yataklar vb. Esnek zamanlý çalýþma vardiyalý çalýþma, sýkýþtýrýlmýþ çalýþma haftasý, kayan iþ süreleri, telafi edici çalýþma, çaðrý üzerine çalýþma, part-time çalýþma gibi þekillerde de karþýmýza çýkmaktadýr. Ücretlerin sadece çalýþma saatlerine göre belirlenip tatil, fazla mesai vb. ücretlendirmelerin çýkarýldýðý performans ücret sistemi bu esneklikle açýklanýlýr. Kýsmi süreli çalýþmanýn özel bir þekli olan çaðrý üzerine çalýþma, kapasiteye baðlý deðiþken iþ süresi adlarýyla özellikle Almanya da yaygýn olarak kullanýlmaktadýr. Çalýþma süresini esnetmek için, kapitalist iþçinin maaþýný düþük tutar. Ýþçi ancak kendisine dayatýlan fazla çalýþmaya katýlarak hayatta kalabilir. Sayýsal esneklik, ücret esnekliði ya da uzaklaþtýrma stratejilerinden taþeronlaþtýrma vb. yöntemlerle iþçi, iþini kaybetme tehdidi altýnda, kendisine dayatýlan fazla çalýþma koþullarýna da katlanmaya zorlanýr. Çalýþma esnekliði uygulamasýnýn amacý parttime çalýþmada olduðu gibi, kapitalistin sadece ihtiyaç duyduðu zamanda ve sürede iþçiyi çalýþtýrmak deðil, ayný zamanda onun sosyal haklarý ve ödemelerinden de kurtulmaktýr. Bu çalýþma biçimi de diðer esneklik modelleriyle desteklenir ve çalýþma hukuku da yine kapitaliste bu serbestiyi saðlamak ü- zere yeniden düzenlenir. Uzaklaþtýrma Stratejileri Esnek çalýþtýrmanýn en eski ve en yaygýn biçimlerinden olan bu yöntemle kapitalist, tüm yöntemleri bir arada kullanma serbestisini kazanýr. Hizmetin ya da üretimin iþletme dýþýndaki baþka iþyerlerinde/evde ya da iþletme içinde çeþitli amaçlarla baþka iþçi ya da gruplarda çalýþtýrýlarak yapýlmasýdýr. Taþeron, fason ü- retim, evde çalýþma vb yöntemleri de içerir. Bazý kaynaklar taþeron çalýþmayý ödünç çalýþma olarak adlandýrmaktadýr. Aracý ile iþçi arasýnda herhangi bir iþ iliþkisi bulunmadýðý, ama iþçinin bütün haklarýnýn bu aracý tarafýndan garantilendiði, asýl patronun bu sorumluluðu üzerinden attýðý yani iþçiyi sadece ödünç aldýðý þeklinde yorumlanýr. Bu durumda iþçinin patronu üretimi yaptýðý iþyerinin sahibi/yönetimi deðil dýþarýdaki aracýdýr. Ama iþçi ayný zamanda iki patrona karþý da sorumludur. Sermaye, taþeron firmalara yardýmcý iþleri ya da doðrudan üretimi yaptýrýr. Uzaklaþtýrmanýn yol açtýðý en önemli sonuç, iþin ya da iþyerinin parçalanmasýdýr. Üretimin esas olmayan aþamalarýnda örneðin temizlik, taþýmacýlýk, yemek vb alanlarda baþlayarak iþin parçalara bölünmesi, þeklini alýr. Bu yöntemin sermaye için asýl kazanýmý, iþçilerin küçük gruplara bölünmesi örgütlülüklerinin parçalanmasýdýr. Kaçak ve çocuk iþçi çalýþtýrmanýn böylece önünü açar. Evde çalýþma, tele çalýþma (Telefonla çaðrý

üzerine çalýþma), mevsimlik çalýþma gibi sermayedarýn istihdam giderlerinden de (yemek, kreþ, ulaþým vb) kar ettiði yöntemler de bu esneklikte kullanýlýr. Uzaklaþtýrma ile, çekirdek iþgücü diye bilinen küçük bir iþçi grubu aristokratlaþtýrýlmakta, yan iþler kayýtsýz çalýþmaya ya da taþeronlaþmaya itilmekte, ayný zamanda iþçiler arasý bölünme yaratýlmaktadýr. Bir yandan parça baþý ücret, kapitalist ile ücretli emekçi arasýna asalaklarýn girmesini, emeðin aracýya kiralanmasýný kolaylaþtýrýr Öte yandan parça baþý ücret kapitaliste bir iþçibaþýyla bir sözleþme yapma olanaðý saðlar, kararlaþtýrýlan fiyat üzerinden, iþçi-baþý yardýmcý emekçileri bulmayý ve ücretlerini ödemeyi üzerine alýr. Emekçinin sermaye tarafýndan sömürülmesi yoluyla uygulanýr. (Marx, Kapital 1) Uluslararasý sermaye tarafýndan da yaygýn biçimde kullanýlan uzaklaþtýrma, üretimi yeni sömürgelere yaymaktadýr. Sermaye ucuz hammadde/ucuz iþgücü olan ülkelerde fason üretim yaptýrýr. Uluslararasý kurumlar ve anlaþmalar yoluyla da kendisini sýnýrsýz bir sömürü alaný yaratýr. (GATS, MAI vb çok taraflý yatýrým anlaþmalarý, Tahkim Kurulu vb.) Örneðin her bir parçasý ayrý bir ülkede üretilen bir giyeceðin modelinin çizilmesi, kumaþýnýn dokunmasý, düðmelerin basýlmasý, dikimi baþka ülkelerde yapýlmaktadýr. Yeni sömürge ülkelere de esnek üretime uygun biçimde yasalarýný düzenlemesi þart koþulur. Her borç alma döneminde IMF dayatmalarýyla karþýmýza çýkan da uluslararasý sermaye için hazýrlanmýþ sömürüye en uygun koþullardýr. Bu biçimiyle esnek üretimin ortaya çýkýþý 1960 larýn sonlarýna doðru Ýtalya da yaþanan iþçi sýnýfý mücadelesi dönemine rastlar. Ýtalyan sermayesi iþçileri bölmek için, üretimin birçok bölümünü taþeronlara devretmiþ, fason üretimlere yönelmiþ, iþçi maliyetlerini düþürmüþ, böylece örgütlü emekle çatýþmaya girmekten kurtulmuþ; küçük ölçekli üretim birimleri oluþturmuþ, bu üretimi uluslararasý ölçekte bölmüþtür. Küçük iþletmelerde daðýnýk ve örgütsüz o- larak çalýþan iþçilerin birlikte hareket etme olanaðýnýn önüne geçmeye çalýþýrken bir yandan mücadeleyi de uluslararasý boyuta taþýmýþlardýr. Ayný þekilde esnek üretim, kitlesel üretimden parçalanmýþ iþçi gruplarýna iktidarý hedefleyen komite tarzý örgütlenme zorunluluðunu da bir kez daha göstermektedir. Not: Sonraki sayýmýzda Geliþen Teknoloji, Esnek Üretim/Esnek Çalýþma Modeli ve Ýþçinin Gerçek Düþmanlarý konusunu iþleyeceðiz. HUKUK ESNEK ÇALIÞMAYA NASIL UYARLANIYOR Sýnýflý toplumlarda hukuk, egemen sýnýfýn hizmetinde o- lan üst yapý kurumlarýndan biridir. Týpký din, dil, felsefe vs. de olduðu gibi, hukuk da egemen sýnýfýn çýkarlarý doðrultusunda þekillenir. Kapitalist sýnýfýn açmazlarýndan biri o- lan daha fazla kar elde etmek için baþvurulan yöntemlerden biri olarak esnek çalýþma karþýmýza çýkar. Aslýnda iþ hukuku, iþçi sýnýfýnýn yüz elli yýllýk kazanýmýdýr. Burjuvazinin amacý da bu kazanýmlarý devlet aygýtýný kullanarak yeniden gasp etmektir. Dolayýsýyla kazaným ve bedel ne kadar büyük olursa olsun, iþçi sýnýfý için sistemde, her an kaybedilmesi mümkündür. Esnek üretim-esnek çalýþma, kapitalistin yüksek kar a- macýyla iþçi karþýsýnda sýnýrsýz hareket serbestisini amaçlar. Bunun yaný sýra esnek üretim, ayný zamanda kapitalist rekabetin bir sonucu olarak da karþýmýza çýkmaktadýr. Bu durum, kapitalistin iþçiyi istediði yer ve zamanda, istediði kadar ve istediði þekilde çalýþtýrmasýný ve istediði zaman iþten çýkarmasýný hedefler. Her zaman, her yerde ve her koþulda olduðu gibi burada da burjuvazi bunlarý yaparken, burjuva hukuku tüm bunlarý yasal gösterecek þekilde düzenlemekte, yani burjuva hukuk, bu durumun yasal zeminini oluþturmaktadýr. Uluslararasý hukukta, devletler üzerinde çok uluslu tekellerin lehine anlaþmalar imzalamalarý ve iç hukuklarýný buna göre düzenlemeleri için çeþitli yaptýrýmlar uygulamaktadýr. Esnek üretim, daha önceki bölümlerde de belirtildiði gibi, farklý biçimlerde karþýmýza çýkmaktadýr. Burjuva hukuk da burjuvazi için hareket serbestisini arttýracak þekilde yeniden düzenlenir. Aþaðýda esnek üretim/çalýþma ile burjuva hukuk arasýndaki iliþkiyi inceleyeceðiz. Sayýsal Esneklik: Ýþ Kanunu na göre patron ekonomik, teknolojik, yapýsal ve benzeri iþletme, iþyeri ve iþin gerekleri sonucu iþyerinden toplu iþçi çýkarabilir. Bu düzenleme ile patrona sýnýrsýz bir iþten çýkarma yetkisi tanýnmýþtýr. Madde hükmünde iþyeri ve iþin gerekleri denmektedir ki bu durum her türlü iþten çýkarma bahanesini içerebilir.(4857 Sayý- 19

lý Ýþ Kanunu 29. Madde) Yine Ýþ Kanunu nda sayýsal esnekliði koruma altýna a- lan düzenlemelerden bir diðeri de, deneme süreli sözleþme dir. Buna göre kapitalist, iþçiyi iki ay süre ile deneme amacý ile çalýþtýrýp, daha sonra iþini beðenmedim gerekçesi ile kapý dýþarý edebilir. Bu düzenlemede ilginç olan bir diðer yön ise, kapitalistin, deneme süreli sözleþmeyi en fazla 2 ay için yapabileceði öngörülmüþken bu süreyi sendika bürokratlarý toplu iþ sözleþmeleri ile 4 aya kadar uzatýlabilmektedirler. Esnek üretimin biçimlerinden bir diðeri de ücret esnekliðidir. Buna iliþkin olarak karþýmýza daha çok fiziksel farklýlýklar gerekçesi ile kadýn ve çocuklara düþük ücret ö- denmesi, kapitalistin ücret öderken matematiksel bir e- þitliðe uymak zorunda olmayýþý çýkýyor; yani iþin niteliðine göre farklý ücret ödeyebileceði, çeþitli bahanelerle ücretlerde kesinti yapabileceði vs. söylenebiliyor. Bu durumlar çoðunlukla pratikte karþýmýza çýkmaktadýr ve burjuva hukuk hukukun genel mantýðý ile tüm bunlarýn zeminini hazýrlamaktadýr. Fonksiyonel Esneklik ise daha çok iþçi transferi veya iþçinin iþyerinde çalýþtýðý bölümün deðiþtirilmesi þeklinde karþýmýza çýkar. Ýþçi transferi iþ hukukunda geçici iþ iliþkisi olarak tanýmlanmýþtýr. Buna göre iþçi bir baþka patronun hizmetine geçici olarak verilebilir. Diðer bir durum ise iþçinin çalýþtýðý iþyerindeki bölümü deðiþtirip iþyerinde baþka bir bölüme aktarýlmasýdýr. Her ne kadar bu iki durumda da iþçinin onayý gerekir dense de, pratikte onay vermeyen iþçi, iþten çýkarýlma durumu ile karþý karþýya kalmaktadýr. Ýþ Kanunu nun 13. maddesinde kýsmi süreli iþ sözleþmesi, 14. maddesinde ise çaðrý üzerine çalýþma düzenlenmiþtir. Bunlar ise, çalýþma süresi esnekliðinin hukukta düzenlenmiþ biçimleridir. Kýsmi süreli iþ sözleþmesinin tanýmý 13. maddede þu þekilde yapýlmýþtýr; Ýþçinin normal haftalýk çalýþma süresinin, tam süreli iþ sözleþmesiyle çalýþan emsal iþçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleþme, kýsmi süreli iþ sözleþmesidir. 14. maddede ise çaðrý üzerine çalýþmanýn tanýmý yapýlmýþtýr. Buna göre; Yazýlý sözleþme ile iþçinin yapmayý üstlendiði iþle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulmasý halinde iþ görme ediminin yerine getirileceðinin kararlaþtýrýldýðý iþ iliþkisi, çaðrý üzerine çalýþmaya dayalý kýsmi süreli bir iþ sözleþmesidir. Bu þekildeki çalýþmalarda ise, ücretler farklý biçimlerde düzenlenmiþ olup, iþçinin çalýþtýðý süre göz önüne alýnarak ücretlendirme yapýlmaktadýr. Kapitalist, iþçiyi acil ve yoðun iþler olduðu zaman çaðýrmakta ve dolayýsýyla iþçiye asýl olarak ödemesi gerektiði ücretin büyük bir bölümü kendisine kalmaktadýr. Burjuva hukuk bu düzenlemelerle sermayenin karýný maksimize edebilmek adýna iþçinin yaþam koþullarýný hiçe sayarak kapitalist krizin tüm olumsuzluklarýný iþçinin sýrtýna yüklemektedir. Not: Uzaklaþtýrma stratejileri, taþeronlaþmanýn hukuktaki yeriyle ilgili konuyu bir baþka yazýmýzda inceleyeceðiz. 20 TÜPRAÞ ÝÞÇÝLERÝ EYLEMDE TÜPRAÞ Aliaða Rafinerisi iþçileri, TÜPRAÞ ýn satýþýna iliþkin Özelleþtirme Yüksek Kurulu nun onay vermesi üzerine, Ýzmir-Çanakkale karayolu üzerinde bir eylem gerçekleþtirdi. Rafineriden yürüyüþe geçen yaklaþýk 2 bin PETKÝM ve TÜPRAÞ iþçisi, özelleþtirme kararýný ve AKP hükümetini protesto etti. Üzerinde Her Þey Satýlýk yazan Maliye Bakaný Kemal Unakýtan ýn maketinin de yakýldýðý eylemde konuþma yapan Petrol Ýþ Sendikasý yöneticileri, kararýn iptali için yargý yoluna baþvuracaklarýný, gerekirse üretimden gelen güçlerini kullanmaktan çekinmeyeceklerini; TÜPRAÞ ý talancýlara teslim etmeyeceklerini söyledi. Yolun 2 saat boyunca trafiðe kapandýðý eylemde, rafineride ü- retim ve mal çýkýþý yapýlmadý. Y.E.Mücadele Birliði/ ÝZMÝR Ýnsanlýðýn Kurtuluþu Sosyalizmle Mümkündür Sözde demokratik düzenin getirilmesiyle kadýna bir takým haklar verilmiþ, ezilmiþ olan kadýn portresi farklý renklerle deðiþtirilmeye çalýþýlmýþ, ancak günümüzün koþullarý iki kat daha fazla ezilen kadýn portresi çizmiþtir. Kadýnýn kapitalist üretime atýlmasýyla, üreticiliðine makinalarla devam etmiþ ancak kendini ucuz iþ gücü olmaktan kurtaramamýþtýr. Ýþ yerindeki kadýnlar erkeklerden daha ucuz bir ücretle sömürülmüþ bununla kalmayýp sistemin yüklediði cinsel meta gözlüklerinin aðýrlýðý altýnda ezilmeye devam etmiþtir. Evde çocuk bakýcýsý, hizmetçi, iþyerinde köle, var olan sistemde cinsel meta olarak görülen kadýn, kadýn olmakla en büyük suçu mu iþledi? Tabi ki hayýr. Aksine kadýnýn varlýðýyla üretim gücünü artmýþtýr. Bütün bu çarpýklýklarýn sorumlusunun erkek olduðu söyleyen bazý burjuva hareketler, kendi sýð düþüncelerinin kurbaný olmuþlardýr. insanlarý birbirine düþman eden, yoksulluða iten kadýna biçtiði misyonlarla kadýn kadar bütün insanlýðý yaðmalayan yaþadýðýmýz sistemi besleyenlerden baþkasý deðildir. Bu durumun sorumlusu kapitalist sistemdir. Ve kadýn ve tüm insanlýðýn kurtuluþu sosyalizmle mümkündür. Ve sosyalizm için tek bir çözüm...devrým Y.E. Mücadele Birliði Okuru/ AKDENÝZ