İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ın İSO Meslek Komiteleri ortak toplantısında yaptığı konuşmanın metni



Benzer belgeler
İSLAM KALKINMA BANKASI SERMAYE PİYASASI KURULU ORTAK KONFERANSI

ISLAMIC FINANCE NEWS ROADSHOW 2013-TURKEY

ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI ve ALTYAPI YATIRIMLARININ FİNANSMANI: ALTERNATİF YATIRIM FON VE ORTAKLIKLARI İLE DİĞER SERMAYE PİYASASI ARAÇLARI

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

TÜRKİYE SERMAYE PİYASALARI BİRLİĞİ 1. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI. 8 Temmuz 2014 DR. VAHDETTİN ERTAŞ SERMAYE PIYASASI KURULU BAŞKANI KONUŞMA METNİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE


GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ağustos 2012, No: 38

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Borsa Istanbul Faiz Döviz

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

Rakamlarla 2011'de Türkiye Ekonomisi

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. GRUPLARA YÖNELİK ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

SERMAYE PİYASASI KURULU İKİNCİ BAŞKANI SAYIN DOÇ. DR. TURAN EROL UN KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ SERMAYE PİYASALARI ARACILIĞIYLA FİNANSMANI KONULU

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2011, No:1

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4


Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim H. Çanakcı nın 3 üncü Arap-Türk Bankacılık Forumu nda Yaptığı Konuşma. 13 Mart 2014, İstanbul

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2010 YILI 9 AYLIK FAALİYET RAPORU

İHRACATIN FİNANSMANI METİN TABALU / TİM GENEL SEKRETER YARDIMCISI

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

AVRO BÖLGESİ NDE YENİ KORKU: DEFLASYON Mehmet ÖZÇELİK

Finans Sektöründe Tüketici Hukuku ve Uygulama Alanları Sempozyumu. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Bankalar Birliği

Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 25 Mayıs 2006

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

TEB MALİ YATIRIMLAR A.Ş YILI I. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Ekim Toplantı Tarihi: 21 Ekim 2015

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI 17 Haziran 2014

TÜRKİYE NİN 4 ANA SORUNU ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ. 11 Aralık 2015

GENEL İŞLETME. Dr. Öğr. Üyesi Lokman KANTAR

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm

1- Ekonominin Genel durumu

Sayın Başkan, Meclisimizin Değerli Üyeleri, Meclisimizin Saygıdeğer Onur Üyeleri, Değerli Misafirler ve Kıymetli Medya Mensupları,

Allianz Hayat ve Emeklilik A,Ş, PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU FAALİYET RAPORU ( DÖNEMİ)

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ın Konuşma Metni I. YOİKK Toplantısı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

İSLAMİ BANKALAR VE FİNANS KURUMLARI GENEL KONSEYİ (CIBAFI) GLOBAL FORUM 2018

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

1- Ekonominin Genel durumu

Enflasyon tahmini güncellendi, para politikası sıkılaştı

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler


CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

VİRTUS Serbest Yatırım Fonu. Finans Yatırım Bosphorus Capital B Tipi Değişken Fon

Aylık Fon Bülteni. Ocak / 2016

Sayın Başkan, Meclisimizin Değerli Üyeleri, Meslek Komitelerimizin Kıymetli Üyeleri, Değerli Misafirler ve Medyamızın Kıymetli Mensupları,

MAYIS 2012 FON BÜLTENİ

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 71

DÜNYA EKONOMİSİ. FED in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar,

BANKA DIŞI FİNANS KESİMİNİN GELİŞİMİ VE GELECEĞİ DR. GÜRMAN TEVFİK KURUMSAL YATIRIMCI YÖNETİCİLERİ DERNEĞİ

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

internet adreslerinden

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2007 YILI 12 AYLIK FAALİYET RAPORU

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

Aralık Tekstil ve Hammaddeleri Sektörü 2014 Ocak-Kasım Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

VİRTUS Serbest Yatırım Fonu. İş Yatırım Bosphorus Capital B Tipi Kısa Vadeli Tahvil ve Bono Fonu

MAHALLİ İDARELER FİNANSMANI MAYIS 2008

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Sayı: Mayıs PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 18 Mayıs 2010

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

CİRO VE KARLAR AZALMIŞ, İHRACAT ARTMIŞTIR. Erol İyibozkurt Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. ÖğretimÜyesi

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

BBH - Groupama Emeklilik Gruplara Yönelik Büyüme Amaçlı Hisse Senedi Emeklilik Yatırım Fonu

2015 TEMMUZ-EYLÜL DÖNEMİ BANKA KREDİLERİ EĞİLİM ANKETİ

İÇİNDEKİLER YAZAR HAKKINDA

TÜRKİYE NİN CARİ AÇIK SORUNU VE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SEDA AKSÜMER

ASYA EMEKLİLİK ve HAYAT A.Ş. KATILIM STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

ÜNİTE:1. Para ve Finansal Sistem ÜNİTE:2. Mali Varlık Fiyatlarının Belirlenmesi ÜNİTE:3. Finansal Kurumlar ve Piyasalar ÜNİTE:4

Cari açığın bazı özellikleri ve politika önerileri. Seyfettin Gürsel

2015 NİSAN HAZİRAN DÖNEMİ BANKA KREDİLERİ 10 Temmuz 2015

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş IX. Kurumsal Yönetim Zirvesi Açılış Konuşması 14 Ocak 2016

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Özel sektör Dış Borçları: Yeni bir kırılganlık kaynağı mı?

internet adreslerinden

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

EUR/GBP Temel ve Teknik Analizi

1. Temel Finansal Kavramlar. 2. Finansal Analiz ve Planlama. 3. Yatırım ve Çalışma Sermayesi. 4. Fizibilite Etüdleri- Yatırım Kararının Alınması

Transkript:

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ın Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı nın konuk olduğu İSO Meslek Komiteleri ortak toplantısında yaptığı konuşmanın metni Yeni dönemin Meslek Komiteleri ilk ortak toplantısında görüşlerimi sizlerle paylaşmadan önce hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Meslek Komiteleri Ortak Toplantımıza katılarak bizleri onurlandıran Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Sayın Erdem Başçı ya teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum. Küresel ölçekte büyük değişimlerin yaşandığı bir çağdayız. Bu değişimler, mevcut bilgi, yaklaşım ve düşüncelerimizi derinden sarsarak erozyona uğratmaktadır. İstanbul Sanayi Odası olarak; yaşanmakta olan bu küresel köklü değişim sürecinde, gelişmelere seyirci kalmak yerine, global ve bütüncül bir bakış eşliğinde akıl ve gerçeği buluşturan, riskleri ve fırsatları birlikte gören, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen bir yaklaşım ve tutuma sahibiz. Bu anlayış çerçevesinde, Odamızın belkemiğini oluşturan Meslek Komitelerimize ve bu komitelerimizin yaptığı çalışmalara büyük bir önem vermekteyiz. Bu önemin yanı sıra; Meslek Komitelerimizin toplantılarına değişik fikir ve yaklaşımlar katacak değerli konuklarımızın katılımının sağlanmasının da önemli olduğuna inanıyoruz. Demokratik bir tartışma ortamında görüş ve önerilerimizi paylaşacağımız, sorunlarımıza çare arayacağımız bu ortak toplantılarımıza, kısa bir süre sonra yenilerini gerçekleştirerek devam edeceğimizi burada özellikle ifade etmek istiyorum. Küresel ekonomi, geride kalan beş yılda tehlikeli bir kargaşa ve belirsizlik sürecinden geçerken; bu süreçten en az etkilenen ülkelerden birisi de Türkiye dir. Ülkemiz, bugüne kadar herkesi şaşırtan bir kriz yönetimi ve ekonomik başarı sergilemiştir. Bu başarıyı göstermemizde 2000 li yılların başlarında gerçekleşen yapısal ekonomik reformların yanı sıra; siyasi otoritenin ve Merkez Bankamız başta olmak üzere bürokrasimizin sahip olduğu ekonomi bilgisi, tecrübe ve sergiledikleri sağduyu önemli bir rol oynuyor. Dünyanın da takdir ettiği isabetli kararlarlar eşliğinde, finansal istikrarı başarıyla sürdürerek hepimize güven veren Merkez Bankamıza ve Sayın Başkanı Erdem Başçı ya teşekkür ediyorum. Dünya ekonomisinin, biraz öncede vurguladığım gibi içinde bulunduğu küresel finans krizinden nasıl ve ne zaman çıkabileceğine dair somut bir plan ve çözüm henüz ortaya konulabilmiş değil. Kesin olan bir şey var: O da, parasal genişleme sürecinin sona ereceğidir. Üretimin dünya ölçeğinde uzun süren bir zaman diliminde dışlanmış olması; küresel ölçekte yaygın bir işsizlik, dünya genelinde tanık olduğumuz toplumsal huzursuzluklara ve patlamalara neden oluyor. İşte bu gelişmeleri dikkate alarak, sanayinin ve sanayicinin küresel boyutta yeniden önem kazanacağı bir dönemin eşiğinde olduğumuza inanıyoruz. Türkiye de geçen on yıl, ekonomik açıdan önemli bir restorasyon dönemiydi. On yıl önce çok ciddi bir ekonomik kriz yaşamış olan ülkemiz, şimdi on yıl sonrasını planlayan bir konumdadır. Bunun da kıymetini çok iyi bilmeliyiz. Biz sanayiciler bu inanç ve anlayışı taşırken, ülkemiz; Cumhuriyetimizin 100 ncü yılı olan 2023 yılına odaklı bir hedef planı doğrultusunda geleceğe yol alıyor. Biz Sanayiciler, bunun için elimizden gelen her türlü çabayı gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz. Ancak, mevcut sanayi yapımız, özel sektörün omuzlarındaki borç yükü ve taşıdığı risk ile temposu düşen büyüme hızıyla zorlanacağımız bir gerçek. Duruma bu açıdan bakıldığında finansal istikrar her şeyin önünde gelmektedir.sayın Başçı nın, bu konudaki düşüncelerini büyük bir ilgi ve heyecanla dinleyeceğimizi burada özellikle vurgulamak istiyorum. 2013-2015 arası dönem ülkemiz açısından çok hassas bir dönem. Küresel ekonomi kabuk değiştirirken Türkiye nin gündeminde ise seçimler olacak.bu süreçteekonomik kazanımların kaybedilmemesi, dengelerin korunması çok önemli.

Daha önceki seçim dönemlerinde yapılmadığı gibi bu seçim döneminde de popülist politikalara ve vaatlere yönelinmemelidir. Altını çizerek, özenle şunu ifade etmek istiyorum: Uluslararası piyasalarda ülke risk algısını negatif etkileyecek her türlü girişim ve çabadan herkesin sakınması gerekiyor. İstanbul Sanayi Odası olarak, sanayimizin ve sanayicilerimizin yaşadığı sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm beklentilerimizi ifade etmeden önce; arzu ettiğimiz yeni ekonomi politikasına yönelik makro boyuttaki yaklaşımımızı ve sahip olduğumuz değerleri, dikkatlerinize sunmak istiyorum. Finansal istikrarsızlık korkusunu kalıcı bir şekilde üzerimizden atacak yeni bir ekonomi politikasına ihtiyaç duyuyoruz. Gelirinin üzerinde borçlanmaya dayalı, tüketime odaklı bir ekonomi anlayışında; finansal istikrarsızlık, varlığını kaçınılmaz bir şekilde herkese hissettirir. Son 10 yılda bireysel kredilerin 17 kat, ticari kredilerin ise 8kat artmış olması durumun vahametini yeteri kadar ortaya koymaktadır. Bu açıdan, 10 ncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program da, aşırı tüketimi sınırlandırmaya yönelik bir yaklaşımın varlığı son derece sevindiricidir. Cari fiyatlarla hesaplandığında imalat sanayinin milli gelir içindeki payı 1998 yılında yüzde 24 iken 2012 yılında yüzde 15 e kadar gerilemiştir. Türkiye ekonomisinin büyüme ile cari açık kıskacında olduğu hepimizin malumu. Burada sorun tüketime dayalı büyümekten kaynaklanmaktadır. Bu durumu dikkate alarak, arzumuz; yeni ekonomi politikasının sürdürülebilir ve kaliteli bir büyüme için üretime odaklı olmasıdır. Böylece, sanayimiz ve sanayicilerimizin yanı sıra tüm sektörler ve Türkiye miz için kalıcı ve güven veren bir istikrar sağlanacaktır. En az diğer sektörler kadar sanayimizin ve sanayicilerimizin de desteklenmesi gerektiğine inanmaktayız. Bunu ifade ederken; İstanbul Sanayi Odası olarak, her şeyi devletten bekleyen, sorunlar karşısında hep yakınan bir yaklaşıma sahip değiliz. Türkiye nin en köklü ve en güçlü sivil toplum kuruluşlarından birisi olan İstanbul Sanayi Odası, ülke ve kendi sorunları konusunda yapıcı bir anlayış eşliğinde çözümün parçası olmaya her zaman önem vermiştir. Bu değerlendirmeler ve yaklaşım eşliğinde şimdi sorunlarımızı ve bu sorunlara yönelik çözüm beklentilerimizi ifade etmek istiyorum. Finans dünyasından kaynaklanan ciddi sorunlarımız var. Senelerce süren yüksek faiz uygulamaları sanayimize ve sanayicilerimize çok ciddi zararlar verdi. Faizlerin makul bir düzeye inmiş olması, tabii ki son derece sevindirici. Bu konuda, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerel ve küresel piyasa dinamiklerinin dikkate alınmasından yanayız. 2001 krizi sonrasında bankacılık sektöründe alınan tedbirler, herkesin hayrına olacak bir şekilde bankacılık sistemini güçlü hale getirdi. Merkez Bankası nın bağımsızlığı ve güçlü bankacılık sisteminin faydalarını, beş yıldır yaşanmakta olan küresel ekonomik krizde ziyadesiyle gördük. Merkez Bankası nın bugüne kadar attığı adımlar, sergilediği öngörüler, biraz önce de belirttiğim gibi bizlere güven verdi. Bu güveni sergilerken Merkez Bankası nın bağımsızlığının bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da korunmasından yanayız. İstanbul un finans merkezi olmasını hedeflerken, sanayinin ve üretimin ihracata, büyümeye, katma değer ve iş imkânı yaratmaya dayalı gücünü asla unutmamalıyız. Türkiye de ekonominin lokomotifi reel sektördür. Bunu söylerken, reel sektörün büyümesi ve gelişmesi için mevcut sermaye olanaklarına ulaşmanın son derece önemli olduğunu ifade etmek isterim. İstanbul un,finans merkezi olması hedefiyle uyumlu bir şekilde sanayinin finansmanını güçlendirecek yenilikçi uygulamalar hayata geçirilmelidir. Finans sektörü ile reel sektör arasındaki kredi ilişkilerinde bazı düzenlemelere ve iyileştirmeye ihtiyaç duyuyoruz. 2001 krizi sonrasında bankacılık sektöründe olağanüstü döneme mahsus olarak alınan önlemler,artık sanayinin finansmanını zorlaştırmaktadır. Bu önlemlerin, bankacılık sistemini geçmişte olduğu gibi dejenere etmeyecek şekilde hafifletilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Uzun vadeli ve uygun koşullarda finansman imkânından mahrumiyet, sanayimizin en önemli sıkıntılarından biri olagelmiştir. Sanayicimiz, yoğun rekabet ortamında faaliyetlerini sürdürmenin yanı sıra, yeni yatırımlar gerçekleştirmek ve faaliyetlerini genişletmek istediğinde giderek artan bir sermaye ihtiyacı ile karşı karşıya kalmaktadır. Ancak, sınırlı sermaye ve satışların vadeli yapısından doğan işletme sermayesi ihtiyacı, yoğun bir kaynak gereksinimini doğuruyor. Türkiye de tasarruf oranları çok düşük ve bu oran maalesef giderek küçülmektedir. IMF nin verilerine göre Türkiye, yüzde 12 lere kadar gerilemiş tasarruf oranıyla 170 ülke içinde 130 ncu sırada yer alıyor. Tasarruf oranlarındaki bu ürkütücü düşüklük çok kritik bir gelişmeye kapı aralamıştır: Ülkemizdeki sanayi kuruluşları borçlanmaya bağımlı tehlikeli bir yapı sergilemektedir. Özellikle son yıllarda düşük faiz oranları ile yurt dışından borçlanma imkânlarının artması, kuruluşları döviz veya dövize endeksli kredi kullanmaya yöneltmiştir. Bu durum, sanayicilerimizin taşıdığı kur riskini artırırken, borç oranlarının da yükselmesine neden olmuştur. 2013 yılı ilk yarısında özel sektörün toplam dış borç stoku 252 milyar dolara ulaşmıştır. Bu borcun uzun vadeli olanı 143 milyar dolar, kısa vadeli olanı 109 milyar dolardır. Özel sektörün özellikle kısa vadeli borçlarındaki artış riskli bir gelişmedir. Döviz kurlarındaki olası olumsuz gelişmeler, bu açık pozisyon nedeniyle sanayimizin mali yapısını olumsuz etkileyebilecektir. Kur riski, kurdaki öngörülebilirlik artık özel sektör için her zamankinden daha fazla önem taşır hale gelmiştir. Merkez Bankası, bu konuda üzerine düşen görevi; küresel şartlardaki zorlamalara rağmen; elinden geldiğince yerine getirdi, getirmeye çalışıyor. Ancak Merkez Bankası nın her gün piyasalarda düzenleyici stratejilerinin uzun vadede sürdürülebilir olmadığını da unutmamak gerekiyor. Kur riskinin yönetilmesi tek başına kamu tarafından yerine getirilebilecek bir konu değildir. Bu konuda özel sektör ve sanayi kesimi de bilinçlendirilmeli, spekülatif davranışlardan çok, risk yönetiminin önemi tekrar tekrar anlatılmalıdır. Bu konuda kamu tarafından düzenleyici aynı zamanda da özendirici adımlar atılabilir. Bilançolarında kur riski taşıyan firmaların kur risklerinin belli oranını hedge etmeleri yönünde kanuni düzenlemeler yapılabileceği gibi, bu tarz adımları atanlara; sınırları önceden belirlenmiş; vergi teşvikleri veya daha uygun koşullarla finansmana erişim imkânı sağlanabilir. Son Enflasyon Raporu nun sunumu sırasında para politikasında öngörülebilirliğin daha da arttırılacağını belirterek bu konudaki eleştirilere yanıt vermeye çalıştınız. Uzun süreli yüksek enflasyon oranlarından bugünkü oranlara gelinmiş olması sevindirici olduğu kadar düşündürücü. Son yıllarda yüzde 6 ile 10 arasına takılı kalan enflasyon rakamları gelişmiş ekonomilerin sahip olduğu oranların üstünde bir seyir izlemektedir. Türkiye bu direnç gösteren enflasyon sarmalından çıkmaya önem vermelidir. Buradan çıkış sadece para politikalarıyla değil, toplumun takınacağı tutum ve reformist adımlarla mümkün olabilecektir. Para piyasalarındaki öngörülebilirlik konusuna değinmek istiyorum. Bu husus, iki konuda çok önemli: Para politikasının hangi süre ve hangi faiz seviyesinden devam edeceğinin önceden bilinmese de tahmin edilebiliyor olması; döviz piyasalarındaki korku kaynaklı talebi azaltacak, kurdaki istikrarın rezerv kaybı olmadan sağlanmasına katkı yapacaktır. Para piyasaları için Bono ve Tahvil Piyasası asıldır! Merkez Bankası politikaları paralelinde faizlerin serbestçe belirlendiği bu piyasada, likidite hayati önem taşımaktadır. Ancak Mayıs ayından bu yana bono/tahvil piyasaları işlem hacminde ciddi daralma yaşanmıştır. Likiditenin azalması, yabancı yatırımcıları tedirgin ederken, bu tedirginlik, yatırımcıları faiz riskini azaltmak için pozisyon değiştirmeye, kur riskini azaltmak için de doğrudan döviz alımına ve türev ürünlere yöneltmiştir. Kurlardaki hızlı yükselişlerin ve oynaklığın önemli sebeplerinden birisinin de bu olduğunu düşünmekteyiz. Tedirginliğin azalması, bono piyasasındaki likiditeyi artırırken, diğer yandan da döviz piyasalarına gelen endişe talebini azaltacaktır. Yatırım bankacılığı ve proje finansmanının geliştirilmesi, biz sanayiciler açısından çok önem arz etmektedir.

Bankacılık sektöründe sanayi kuruluşlarına yönelik uzun vadeli yatırımları destekleyen, proje bazlı kredi uygulamaları mutlaka hayata geçirilmelidir. Sermaye piyasalarıyla çok yakın ilişkide bulunarak, sanayici için uygun finansman kaynaklarının yaratılmasını önemsiyoruz. Uluslararası farklı finans kaynaklarını çekmeyi, BES gibi yeni kaynaklardan yararlanmayı hedeflemekteyiz. Oluşturulması planlanan Kıdem Tazminatı Fonu, uzun vadeli tasarruf bilincinin geliştirilmesine imkân sağlayacak şekilde, BES modelinde olduğu gibi çok ihtiyaç duyulan tasarruf sisteminin içinde yer almalıdır. Türk Eximbank kredileri, ihracatçı sanayi kuruluşlarımızın ihtiyaç duyduğu finansal kaynağa ulaşmada önemli bir mali enstrümandır. Özellikle son dönemde, Merkez Bankamızın kendi kaynaklarından ihracat kredilerini destekleyen bir fon akışı sağlamasını takdirle karşılıyoruz. Gerek doğrudan bankalar gerekse de aracı bankalar vasıtası ile imalat sanayi sektörümüze rekabet gücü kazandıran kredi uygulamalarının uzun vade, uygun faiz oranı ve kolay teminat koşulları ile kullandırılmasına devam edilmesi ihracatçı sanayicilerimiz için elzemdir. Sanayimizi ve sanayicilerimizi desteklemek amacıyla 1975 yılında kurulan Türkiye Kalkınma Bankası, faaliyet alanını daha sonraki yıllarda sanayi dışında değiştirerek bugün kuruluş amacından uzaklaşmış durumdadır. Bu bankanın, Eximbank örneğinde olduğu gibi yeniden yapılandırılarak kuruluş amacında olduğu gibi sanayimizi destekleyecek bir yapıya kavuşturulmasının zamanının geldiğine inanıyoruz. Türkiye Kalkınma Bankası nın günümüz modern bankacılık sistemi içinde ticari bankalarla rekabet edebilecek maliyetle sanayicimize fon sağlaması gücümüze güç katacaktır. Bunun yanı sıra Türkiye Kalkınma Bankası nın seçilmiş sanayi yatırım alanları öncelikli olmak üzere özel sektöre yatırım danışmanlığı fonksiyonu öne çıkarılmalıdır. Yapılacak yatırımların daha enerji verimli, daha çevreci, daha sürdürülebilir olması konusunda uluslararası kuruluşlar ile geliştirilecek işbirlikleriyle edinilecek tecrübe ve bilgi birikimi Türk sanayisinin gelişmesi için kullanılabilir. Bu konuda TÜBİTAK ile Türkiye Kalkınma Bankası arasında işbirliği geliştirilerek hem teknik hem de finansman alanlarında sinerji yaratılabilir, zaten kıt olan kaynaklarımız böylece çok daha verimli kullanılabilir. Gelişmiş ülke ekonomilerini incelediğimizde, finansman problemlerinin çözümünde sermaye piyasalarının etkin bir yöntem olarak kullanıldığı görülmektedir. Devlet tahvilleri ile karşılaştırıldığında getirileri daha yüksek oluşabilecek Özel Sektör Tahviline yönelik ilginin arttırılması ve bu finans mekanizmasının daha yoğun olarak kullanılması önemlidir. Bu çerçevede, şirket tahvillerine vergi avantajları sağlanması gibi unsurlar ile Ortak Özel Sektör Tahvili seçeneğinin daha kullanılır hale getirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Finans sektörü enstrümanlarının mümkün olduğunca alternatifli hale getirilmesi ve sanayicinin hizmetine sunulması önem arz etmektedir. Bu alternatif enstrümanlardan bir tanesi de Sukuk tur. Sermayeyi daha etkin ve verimli kullanma imkânı sağlayan Sukuk, yeni bir varlık sınıfına yatırım yapma olanağı sunarken, ihracını sağlayan kurumlara da finansman bulma ve yatırımcı sayısını artırma olanağı vermektedir. Dünyada 1.5 trilyon dolar civarında faizsiz finansal varlık bulunmaktadır. Dünya Bankası Küresel İslami Finans Geliştirme Merkezi nin ikincisinin İstanbul da açılmasıyla İstanbul umuzun Sukuk un merkezi haline gelecek olması sevindirici bir gelişmedir. Doğrudan Merkez Bankası nı ilgilendirmeyen iki konuya daha kısaca değinmek istiyorum. Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu konusunda sorunlar yaşıyoruz. Sanayi alanındaki ithalatçı bir firma vadeli alım yapmak yerine, bankadan kredi çekerek söz konusu ithalatını peşin olarak yapması durumunda KKDF ödemeksizin ithalatını gerçekleştirebilmektedir. Bu durum, ithalat işlemlerinin peşin ödenmesi konusunda firmaları zorlamakta, firmalar gerekli finansmanı banka kredisi kullanarak karşılama yoluna gitmektedir. Bu ise, işletmelerin maliyetlerini artırarak rekabet gücünü olumsuz etkilerken, bankalara yeni bir kazanç kapısı yaratıp, devleti de düşündüğü bir gelirden mahrum bırakmaktadır.

KKDF nin, tüketim malı ithalatı dışarıda bırakılarak, kapasite raporlarında belirtilen hammadde ve yatırım malı ithalatında kaldırılması ve sanayicilere kapasite belgelerine bağlı olarak KKDF ödemeden ithalat yapabilme imkânı tanınması bizler için büyük önem taşımaktadır. Son günlerde hem üye firmalarımız hem de Meslek Komitelerimiz tarafından sigorta şirketlerinin sigorta yaptırmak isteyen sanayi kuruluşlarına teklif vermemek veya çok yüksek primler teklif etmek, ağır şartlar (coinsurance) ileri sürmek ve muafiyet sınırını çok yükseltmek şeklinde çeşitli zorluklar çıkarttığı gündeme getirilmektedir. Sigorta şirketlerince genel bir uygulama haline dönüştürülen bu yaklaşım çerçevesinde sanayi tesislerinin sigortalanmaması üretim açısından çok ağır bir risk doğurmakta ya da talep edilen yüksek maliyetler işletmelerimizin rekabet şartlarını olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda sigorta şirketlerince genel bir uygulama haline dönüştürülen bu olumsuz yaklaşımın değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemiz ekonomisinin can damarını oluşturan İstanbul daki sanayimizin ve sanayicilerimizin sorunlarını ve bunlara yönelik çözüm beklentilerimizi özetle ifade etmiş bulunuyorum. Biraz önce de belirttiğim gibi her şeyi devletimizden ve hükümetimizden beklemiyoruz. Taşın altına bizler de elimizi sokarak, çözümün bir parçası olacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu anlayış eşliğinde ülkemizi ve sanayimizi parlak bir geleceğin beklediğine inandığımızı da ifade etmek istiyorum. Yeni dönemin bu ilk meslek komiteleri ortak toplantısında, yapıcı ve yön gösterici öneriler eşliğinde, sanayimizin sorunlarının çözümüne hepimizin katkı sunacağına inanıyorum. Sözlerimi burada noktalarken; hepinizi, şahsım ve yönetim kurulumuz adına tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum.