MAHKEME İÇTİHATLARI TAHLİLLERİ. Ord, Prof. Mustafa Rosît K. ı. ISBAT VASITALARI VE KANUNİ KARİNELER



Benzer belgeler
İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

Sirküler Rapor /108-1

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

SATIŞ SÖZLEŞMESİ MADDE 1- TARAFLAR: 1.2. Ltd. Şti. Ümraniye İstanbul

Kanun No: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu. Kabul Tarihi: R.G. Tarihi: R.G. No:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

KREDÝLÝ MENKUL KIYMET ÝÞLEMLERÝ ÇERÇEVE SÖZLEÞMESÝ

yargýtay kararlarý T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ YARGITAY ÝLAMI ESAS NO : 2002/6042 KARAR NO : 2002/6339 KARAR TARÝHÝ :

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. / S. STSK/9

İZOCAM TİCARET VE SANAYİ A.Ş. / IZOCM [] :55:33 Özel Durum Açıklaması (Güncelleme) Telefon ve Faks No. :

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Resmi senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir. (menfi tespit davası m.72; HMK m. 208/IV).

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

AKTAY TURİZM YATIRIMLARI VE İŞLETMELERİ A.Ş. ANASÖZLEŞME TADİL TASARISI

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ Malatya Barosu Yönetim Kurulu nun /47 sayılı Kararı ile

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İçindekiler KIYMETLİ EVRAK. Yirmi Dördüncü Bölüm ESASLAR :

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA KANUN YOLLARI


12. Hukuk Dairesi 2015/8686 E., 2015/10934 K. "İçtihat Metni"

Tel: Fax: ey.com Ticaret Sicil No : Mersis No: (1) SAYILI TARİFE

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ,00 TL ' den az olmamak üzere dava konusu giderilmesi) Davası

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

SİRKÜLER. Vergi Usul Kanunu'na "Teminat uygulaması" başlıklı 153/A Maddesi Eklenmiştir.

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Bağdat Cad. No:108/B D:26 Fenerbahçe Kadıköy İSTANBUL. : Bilirkişi 2. Ek Rapor ve Ayrık 2. Ek Rapora Karşı Beyanlarımızdan İbarettir.

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ

DAVALI : Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı (.. Vergi Dairesi Müdürlüğü) Tutarı : TL Damga Vergisi,. Vergi Ziyaı Cezası

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

CEZAİ ŞARTIN TEK YANLI KARARLAŞTIRILAMAYACAĞI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

HUKUK T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8,10,11

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

KAT MÜLKİYETİ KANUNUNUN 19/2. MADDESiNDEKi RlZA VE MUVAFAKATIN İSBATI HAKKINOA BİR İNCELEME

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

EŞYA HUKUKU ZİLYETLİK VE TAPU SİCİLİ

ÜCRET GERÇEK ÜCRETİN TESPİTİ FAZLA ÇALIŞMA

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2009/12-563, K. 2009/600, T

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından. Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı DENİZLİ (Pamukkale Vergi Dairesi Müdürlüğü)

YENİ METİN Yönetim Kurulu Madde 8:

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 399 S.KHK/2

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

Amaç Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

7 Mirasçılık belgesinin iptali

4.900,00 TL 5.500,00 TL

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

Sirküler 2013/16 Sahte Ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleyenler, Kullananlar Ve Bunlara İştirak

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 4.700,00 TL

HD T. E: 9010, K: (

MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

PRATİK BİLGİLER VERGİ UYGULAMALARI HARÇLAR TİCARET SİCİL HARÇLARI:

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

DANIŞTAY 12. Daire 2008/6979 E.N, 2009/854 K.N.

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

BİRİNCİ KISIM UMUMİ HÜKÜMLER BİRİNCİ BAB BORÇLARIN TEŞEKKÜLÜ BİRİNCİ FASIL AKİDDEN DOĞAN BORÇLAR

Ekler: Nakit Kredi Taahhütnamesi Sözleşme Öncesi Bilgi Formu (4 sayfa) Nakit Kredi Uygulama Esasları Hakkında Prosedür

5766 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile 6802 sayılı Kanunun 30, 31 ve 47 nci maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Buna göre 6802 sayılı Kanunun;

Transkript:

MAHKEME İÇTİHATLARI TAHLİLLERİ Ord, Prof. Mustafa Rosît K. ı. ISBAT VASITALARI VE KANUNİ KARİNELER Bu makalemizde, iddia ve müdafaanın ne gibi vasıtalarla ispat edilebileceğine» kanuni karinelere, delillerin temyiz mahkemesi tarafından takdir edilip edilmiyeceğine dair Türkiye Temyiz Mahkemesinden ve İsviçre Federal Mahkemesinden verilmiş son kararla- M analiz ediyoruz. Bu kararların anlaşılmasını kolaylaştırmak için İspat vasıtaları ve kanuni karineler hakkında bazı iptidaî izahatın verilmesi faydalıdır. Kanunu Medeni, 6 ıncı maddesinde, taraflardan her birini müddaalarını ispat ile mükellef tutmuştur. Binaenaleyh, dax-acı hakkına esas olan bütün maddi vakıaları ve şartları ispata mecbur olduğu gibi, müddaaleyh te müdafaasını ispata mecburdur. Bununla beraber, kanunun tayin ettiği karinelere istinad eden taraf yalnız bu karinelerin mevcudiyetini ispat ile mükelleftir, kanuni karinenin varlığı sabit olduktan sonra, hâkim bu karinenin delili olduğu münasebeti sabit farzetmek mecburiyetindedir. Şukadar ki muayyen bir hâdisede kanunun kabul ettiği karinelerin bulunmasına rağmen, delili addolunan münasebetin mevcut olmadığı, diğer bir ifade ile, bu karinenin aksi. kanunun tayin ettiği istisnalar haricinde, her vasıta ile ispat olunabilir. Şu halde, kanuni karine hakikatte, ispat külfetinin bir taraftan diğerine geçmesini icabettiren sebeplerdir. Hukuk h*kulte*i Mı-t-muııı 15

MÜŞTAKA REŞİT BELGESAY Miktar veya kıymeti 50 lirayı aşan hukukî muamelelerin senetle ispat edilmesi mecburidir. Miktar veya kıymeti daha az olan hukuki muameleler, ve her türlü maddi vakıalar, vicdani deliller, yani hâkimi hakikate inandıran İM E vasıta ile ispat edilebilir. İddia edilen hukuki fiil. bu fiili müşahede edenlerin, davacının, müddaaleyhin, ehlivukufun beyanları, veyahut keşif suretile hâkimin doğrudan doğruya hâsıl edeceği malûmat ile ispat edilebildiği gibi. mantıki muhakeme ile bu vakıaya delâlet edebilen diğer vakıa ve münasebetleri ispat etmek suretile de ispat edilebilir (Kanuni veya adi karineler]. İddia edilen maddi vakıanın doğruluğu hakkında müdaaleyhiu beyanatı ikrar olup hukuk işlerinde, kaide olarak kat'î bir delil teşkil eder; âmme intizamı mülâhazaları icabettirmedikçe, hâkim doğruluğunu tetkike mezun değildir. Fakat, şahidin beyanı, hâkime doğruluğu hakkında tam bir kanaat telkin etmedikçe delil olamaz. Kanunların davacının yemin altında, ikrarın ve hattâ bazan yeminsiz beyanatına kıymet verdiği haller vardır. Ezcümle, Hukuk usulü muhakemeleri 303 maddesinde hâkime imzası münazaalı olan senedi tarafları dinledikten sonra, diğer delilleri tetkike lüzum olmadan, mevsuk veya sahte addetmek salâhiyetini vermiştir. Şahitlerin beyanatı ile hükme mezun olan hâkim müdaaleyhin mantıksız cevapları karşısında objektif vaziyetlere ve ahvalin mutad yürüyüşüne uygun görünen davacının beyanatını delil olarak kabul edebilmesi tabii görünür, b. Kanuni ve takdiri deliller makalemiz. Mahkeme içtihatları s. 34. Hukuk usulü muhakemeleri kanunu şerhimiz, 1939 tabı, cilt: II, s. 17. Türkiye ve İsviçre Temyiz Mahkemelerinin analiz edeceğimiz kararlarında, mahkeme önünde tarafların lehlerine vaki olup davanın objektif vaziyetlerine uygun görünen beyanlarının delil alabileceği göz önünde tutulmuştur. T. Alacak senedinin borçluyu iadesi: Borçlar Kanunu m. 8R Türkiye Temyiz Mahkemeni tera tflâs Dairesi kararı 4/1/938 Temyiz kararları s. 521 yıl 1939 Temyiz Mahkemesinin bu kararına göre, alacaklı senedim kaybettiğini ilân etmiş ve borçlu da elinde bulunan senedin kendi-

MAHKEME İÇTİHADI TAHLİLLERİ 227 sine alacaktı tarafından iade edildiğini ispat edememişse. Borçlar Kanununun 88 inci maddesinin son fıkrası hükmü tatbik edilemz. Temyiz Mahkemesinin kararının metni: Temyiz edilen karar : Talipte bulunan Z. nin atlı yüz lira alacağı hakkında borçlu Kadriye tebliğ ettirdiği ödeme emrine karşı bunun tarafından ileriye sürülen ihrazın kaldırılmasını istemesi üzerine yapılan duruşma ve tetkikat neiicesmdes borçlu borcu ödediğine dair alacaklının imzasını havi bir vasika ibraz etmiş olmasına ve alacaklı bu baptaki senedin zayi olduğunu gazete ile ilân eylemiş bulunmasına ve borçlunun eline geçen senedin arkasında bir meşruhat görülmemesine ve mücerret sendin borçlu yedinde bulunması borcun ödendiğine delil teşkil etmiyeceğinc metni adı geçen borçlunun ait olduğu mahkemeye müracaatta muhtar olmak üzere bu baptaki itirazın re/'ine karar verildiği beyanından ibarettir. Temyiz eden: Kadri iborçlu). Borçlar Kanununun temyiz dilekçesinde istinad edilen 88 maddesinin son fıkrası senedin borçluya alacaklı tarafından iade edilmeni haline matuftur. Borçlu elindeki senedin alacaklı tarafından kendisine iade edildiğini ispat etmemiştir Bilâkis alacaklı senedin rayi olduğunu 11 Eylül 1936 tarihinde ilân ettirmiştir. Buna göre mezkûr fıkranın hükmü hâdisede tatbik edilemiyeceğinden borcun itfa edilmiş olduğu iddiası re buna müteallik teniyiz itirazı yerinde değildir. Ancak alarakh 4/2/937 tarihli celsede alacağından doksan lirasını almış olduğunu ikrar etmesine göre bunun atacağından indirilmesi re itirazın yalnız bakiye hakkında kaldırılması iazımgelirken fakip talebinde mündemiç bulunan altı yüz liranın tamamı üzerinden itirazın re/'iîie karar rertlmesi usul re kanuna uygun olmadığından re barma dileği bu nokrada rarit görüldüğünden temyiz edilen kararın yalnız zikrolunan noktadan İcra İflâs Kanununun 366 ve H. U. M. Kanununun 428 met maddeleri gereğince bozulmasına ve diğer ibrazların reddine re aşağıda yazılı masrafın iterde haksız çıkacak taraftan alınmasına 4/1/938 tarihinde oybirliğile karar verildi. Temyiz Mahkemesi İcra İflâs Dairesi Esas no :142 karar nos 28 1 Temyiz mahkemesi, kararında, alacak senedinin borçlu elinde bulunmasını, senedin borçluya iade edildiğine ve binaenaleyh

228 MUSTAFA REŞİT BELGESAY borcun düştüğüne bir karine addetmemiş. borçlu senedin kendisine alacaklı tarafından iade edildiğini ispat etmedikçe kanunî karineden istifade edemiyeceğini kabul etmiştir. Şu halde, borçluya senet iade edilirken iade edildiğine dair üzerine şerh verilmesi ve meşruhatın alacaklı tarafından imza edilmesi zarurî olacaktır. Kanunu Medenî 898 inci maddesinde zilyetliği mülkiyetin bir karinesi addetmektedir. Bir şahsın bir malı elinde bulundurması bu mal üzerinde İddia ettiği hakka sahip olduğunun kanunî delilidir. İçtimaî emniyet ve istikrar böyle bir karinenin kabulünü zarurî kılmıştır. Binaenaleyh, borçlu elinde bulunan senedin usulen kendisine alacaklı tarafından iade edilmiş olduğunu iddia ederse bu hususta kendisinden ispat istenemez. Scheinder. isuiçre Borç/ar Kanunu şerhi, madde 89, No. 9. Şu kadar ki bütün kanuni karinelerin aksini ispat caiz olduğundann, alacaklı elinde bulunan senedi zayi ettiğini, bunun usulsüz olarak borçlu tarafından ele geçirildiğini İspat hakkını haizdir. Alacaklı senedi kaybettiğini, borçlunun bunu usulsüz ele geçirdiğini nasıl ve ne gibi vasıtalarla ispat edebilecektir? Temyiz Mahkemesi, alacaklının senedi zayi ettiği iddiasını ve bu ziyaı uygun vasıtalarla ilan etmiş bulunmasını, borçlunun da senet kpndinp iade edildiğini İspat edecek hir delil gösterememesini ve nihayet belki de onun mantıksız, birbirini tutmaz ifadelerini, kanunî karinenin aksini ispat için kâfi görmüştür. Umumi malûmat kısmında verdiğimiz izahat nazarı dikkate alınırsa Temyiz Mahkemesinin binnetice kanunu doğru ve bugünkü telâkkilere uygun bîr surette tatbik etmiş olduğunu kabul edebiliriz. 2. İcra tetkik mercileri alacaklının alacak senedini borçluya usulen iade etmediği iddiasını tetkika mezun mudur? İcra İflâs Kanununun 68 inci maddesine göre, alacaklının elinde senet bulunmadıkça borçlunun itirazı icra tetkik mercii tarafından refedilemez. Bu hüküm borçlu tarafından iddia olunan alacağın ödendiği iddiası yapıldığı takdirde de tatbik edilmek lâzımdır. Temyiz Mahkemesi tarafından tetkik edilen hâdisede, alacaklı senedini kaybettiği için ibraz edememiş, bilâkis, borçlu senedi meşru bir tarikle elde ettiğini iddia etmiştir. Alacaklı borçlunun, senedi usulsüz ele geçirmiş olduğunu mercide ispat edemez. Çünkü, tetkik mercii İtiraz üzerine, basit bir usulü muhakeme ile ve umumiyetle takdire tâbi olmıyan delilleri tetkik ederek süratle karar ver-

MAHKEME İÇTIHADI TAHLİLLERİ 229 mek mecburiyetindedir. Borçlu alacaklının elinde senet bulunmadığı için takdiri delillerle iddiasını ispata mecbur kalması halinde, mesele mahkeme tarafından daha fazla garanti arzeden âdi usulü muhakeme ile karara bağlanmak lâzımgelîr. davet Bu noktadan. Teniyiz İcra İflâs dairesinin karan mülâhaza eder. n. Kora tarafındım çocuğun nesebinin reddi Kanunu Medeni m. 243 İsviçre Federal Mahkemesi, 28 mayıs 1936, JdT. 34-1937, Koca evlendikten en az 180 gün sonra karasının doğurduğu çocuğun nesebini reddedebilmek için çocuk kendisinden olmak ihtimali bulunmadığını İspat etmek mecburiyetindedir. Kanun kocanın çocuk kendisinden olmak ihtimalini kaldıran sebeplerin ispat vasıtalarını tayin edemediğinden, koca, baba olmak şüphelerini tamamen izale eden, herhangi bir sebebi ispat etmekle, baba olmak ihtimali bulunmadığını ispat etmşi olur. Fakat, koca, baba olması ihtimal içinde bulundukça, çocuk başkasından olduğu hakkında ne kadar kuvvetli karineye istinat ederse etsin, karısının doğurduğu çocuğun nesebini reddedemez. gebelik İsviçre Federal Mahkemesine güre, karı koca arasında kanuni müddeti İçinde cinsi münasebet vuku bulmadığı ispat edilmişse baba olmak ihtimali ortadan kalkar. Federal Mahkeme karı koca arasında cinsi münasebetin vukuu ispat edilse bile, çocuğun bu münasebetin mahsulü olması İhtimali olmadığını da kabili addediyor. isbat Karı koca arasında cinsî münasebet vukubulmadığı iddiası da diğer İddialar gibi hâkimi ikna eden beyanlar veyahut bu münasebetin olmadığını mantıkî bir muhakeme ile icabettiren diğer müspet vakıalarla ispat edilebilir. Federal Mahkeme, kararında berveçhi ati hallerde cinsi münasebetin vukubulmadığı veya baba olmak ihtimali bulunmadığı sabit addedilebileceğini yazmıştır: a. Çocuğun ana ve babadan başka bir ırkın hususi vasıflarını haiz bulunması; b. Federal Mahkeme babanın kanı ile çocuğun kanının aynı grupa mensup bulunmamasını babalık ihtimalini kat i olarak

^30 MU3TAFA RESIT BELGESAY salip bulmamaktadır, îlmin bugünkü terakkiyatı baba ile evlât kanlarının mutlaka ayni grupa mensup olduğunu tesbit edememiştir, C- Karı kuca arasında cinai münasebete imkân bırakmıyan hal ve vaziyetler ispat edildiği takdirde cinsi münasebet bulunmadığı da ispat edilmiş olur. Meselâ, karı kocanın birbirine çok uzak yerlerde oturduğu, birinin mevkuf olup ihtilâttan memnu bulunduğu ispat edilince cinsî münasebetin olmadığı da ispat edilmiş olur. Federal Mahkeme karı koca arasında cinsi münasebet ihtimallerini kaldıran ahlâkî sebeplerin ispatını da kâfi görmektedir. Ezcümle, karı koca arasında cinsî münasebet imkân ve fırsatları bulunsa bile. onların sosyal fikir ve kanaatleri, birbirine karşı aldıkları tavır ve vaziyetler bu fırsattan istifade etmelerine mâni addolunabildiği takdirde gene cinsî münasebetin olmadığı ispat edilmiş olur. Ezcümle, taraflar üçüncü bir şahıs önünde bir yerde buluşmuşlarsa mücerret bu buluşma ile cinsi münasebet ihtimaline hükmedilemez. d. Tarafların beyanları» hususile ananın kocasile münasebette bulunmadığı hakkındaki ifadesi hâkime kanaat telkin ettiği takdirde delil olabilir, III. Babalık karinesi ts\\ Federal 11 mart 1937 J. d. T. 264. 1937; 30 eylül 1938 J.d.T 258. 1938 Ananın baba olduğu iddia edilen erkekle kanuni gebelik müddeti içinde cinsî münasebette bulunmuş olması babalık hakkında kanuni bir karinedir. Fakat, müddaaleyh babalık karinesi bulunmasına rağmen kendisinin baba olamıyacağını ispat edebilir. Evlilik haricinde ana ile münasebette bulunmuş olan müdaaleyh baba olmadığını ispat edebilmek için bu ihtimali selbeden vakıa ve hâdiseleri ispata mecbur değildir. Müdaaleyh, evvelâ babalığından şüpheyi mucip bir hal bulunduğuna hâkimi ikna etmekle İddiasını ispat edebilir. Kanunu Medenî m, 301, saniyen, ananın gebe kaldığı Lamanda iffetsiz olduğunu ispat etmek suretile kanunî karineyi kaldırabilir. M. K. m. 302. Bu halde de. babalık sabit olmaz. Federal Mahkemeye göre ananın gebe kaldığı zaman iffetsizi)-

MAHKEME İÇTİHADI TAHLİLLERİ 231 ği mutlak bir suretle babahk ihtimalini selbeder. Kadın iffetsizliğine rağmen ahval ve şerait itibarile müddaaleyhin baba olduğunu İspat edemez. Kanun İffetsizlik sczile neyi kasdetmiştir? İsviçre Federal Mahkemesi gebe kalmış olan kadının gebelik müddeti içinde iki erkekle münasebette bulunmasını 302 inci maddenin aldığı manada iffetsizlik addetmemiştir. Federal Mahkemeye göre, iffetsizlik kadının doğurduğu çocuğun babası kim olduğunu tayine imkan bırakmıyacak surette erkeklerle münasebette bulunmuş olmasıdır. Binaenaleyh, hususi ahval ve şerait itibarile yalnız iki muayyen erkekle münasebette bulunduğu muhakkak ulan ana 302 inci madde manasında iffetsiz sayılmaz. Filhakika, kanun bu maddede ahlâksız hayat yaşıyan kadınlar hakkında bir ceza tayinini değil, şüpheli olan bir babalığa hükmedil memesi gayesini istihdaf etmektedir. İki erkekten birinin babalığı muhakkak olup. kan tahlili ile hangisinin baba olduğu tayin edilebilirse babalık davası kabul edilebilir. Kan tahlili çocuğun kanı. müddaaleyhlerden birinin kan grubuna mensup olup diğerininkine mensup olmadığını gösterirse, hâkim ona göre babalığa hükmedebilir. Kanuni gebelik müddeti zarfında şahsiyetleri tayin edilemiyen erkeklerle münasebette bulunan kadın İffetsiz sayılarak kanuni karineden istifade edemez. Bir kadın ilk rasgeldiği erkekle münasebette bulunmuş olması itibarile, diğer erkeklerle de münasebette bulunmuş olması kuvveti) ihtimal içinde bulunursa iffelsiz sayılmak lâzımdır. Federal Mahkemesi kararı sosyal akide ve kanaatleri itibarile rastgele erkekle münasebette bulunmıyacağı muhakkak olup ancak müstesna şartlar altında nefsini teslim etmiş olan kadınlar hakkında tatbik edilebilir. ş Davada dahil olmıvan üçüncü şahsın, hattâ müddaalyhin kan tahliline tâbi tutulmağa icbar edilip ediiemiyeceği bir mesele teşkil eder. Bizce, hiç bir kimse, kanunun sarahati haricinde, şahsı üzerinde müessir bir fiile maruz kalmak suretile diğeri lehine delil teminine icbar edilmez. Bugün kanunlar delil temini için gerek davada dahil olanları ve gerek üçüncü şahısları mahkemede hakikati beyan etmiye ve mahdud hallerde ellerinde bulunan senet veya diğer vesikaları teslime mecbur tutmakta iseler de şahsen maddi bir şey yapmıya. harekette bulunmıya mecbur etmemektedirler.

232 MUSTAFA REŞİT BELGESAY Federal Mahkeme de üçüncü şahısların kan tahliline muvafakat suretile davacı lehine delil teminine icbarı caiz olup olmadığını usulü muhakeme meselesi addetmiştir. 30 eylül 1938 kararı. IV. Delillerin nihai takdirî Asliye Mahkemesine mî. Temviz Mahkemesine mî aittir? Şahadetin takdiri I H. us. 240, 428 Türkiye Temyiz Mahkemesi kararları Umumi heyet 19/1/1938 Temyiz kararları s. 63, 1939 Temyiz I inci hukuk, 26 Kânunuevvel 1938, Temyiz kararlan, s. 183, 1939, cîlt II, Temyiz II inci hukuk 12 nisan 1938 temyiz kararları, 3 Kânunusani 1938; s. 197. 1939; 203. 1930 Hukuk usulü muhakemeleri kanununun 240 ıncı maddesi mucibince, mahkeme, hilafı kanunda yazılı olmadıkça delilleri serbestçe takdir eder. İlk hâkimlerin delilleri takdiri kat'î ve nihaî midir? Temyiz mahkemesinin takdirata müdahale ederek hükümleri bu noktadan mürakabe salâhiyeti var mıdır? Temyiz mahkemesinin bu mesele hakkındaki içtihatları müstakar bulunmadığını Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu serilimizde cilt II., s. 22 ve Mahkeme içtihadlart kitabımızda, s. 48, tetkik ettik. Temyiz Mahkemesi son kararlarında delillerin nihaî takdirinin Temyiz Mahkemesine ait olduğunu kabul etmiştir. Temyiz Mahkemesi kararlarının metni: UMUMİ HEYET KARARI Dava: Berberoğlu Alinin kendisine borçlu olduğu halde tasarrufu altında bulunan gayri menkulleri muvazaten evvelâ eniştesine ferağ ederek kaçırmış ve daha sonra da muddaileyh Hüseyin ile uyuşarak bedelsiz ferağ edip mabattı istifa bırakmamış olduğundan bi (muhakeme kayıtların borçlu namına tashihi talebine dairdir. Karar: Müdaabth emmi i gayri menkulenin alacaklıyı izarar kastı ile muvazzaten satıldığı anlaşılmakla satışın iptaline dair ve-

MAHKEME İÇTİHADI TAHLİLLERİ 2tt rilen karar indettemyiz; borçlu ite birinci müfterinin alacaklıları ızrar kastı ite işbu atım ve satım muamelesini vazaaten yaptıklarını meydana çıkarır delil mevcut olmadığı t>e borçlunun borç ödemeden âciz olması ve evvelce emsali gayrimenkul leşini karısına salıp bu satışın iptaline karar verilmiş bulunmasi şimdiki satıcın hileli ve muvazzalı olduğuna delil olmıyacağı ve afelhusıs ikinci müfteri olan müdaateyhterden ffü.\eyinin bu gayrimenkulu suiniyetle satın aldığı ispat edilmiş olmadıkça anın yaptığı akdin kendisi lıakkında her halde muteber olması lâzımgeldiği halde mu hak eme re bu nokralar düsünülmiyerek akdin iptaline hüküm verilmesi kanuna muhali/ olduğundan bozulup mahalline iade olunmakla; yeniden yapılan muhakeme sonunda: bazı mütalâat beyanile eski hükmde ısrara karar verilmiştir. Temyiz eden: Müdaaleyhler vekili avukat Ziya Kösemen Hukuk Heyeti Umumiyetine bif tetkik ısrarı mutarammm olan son hükmün müddetinde temyiz edildiği anlaşıldıktan re dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra icabı görüşüp düşünüldü. Sureti iddia re müdafaaya ve zabıtname münderecatına nazaran hususi daire ilâmında gösterilen bozma sebepleri varit ve uymak lârımgelirken ilâmda yazılı mütalâa ve sebeplerle İsrara karar verilmesi yolsuz re temyiz itirazları rant olduğundan temyiz olunan hükmün dahi Hukuk V. M. K. nun 429 uncu maddesine tevfikan bozulmasına ve aşağıda mfredatı yazılı (778) kuruş temyiz ilâmı harcının iterde haksız çıkacak taraftan alın7nasına 19/1/J93H tarihinde ittifakla karar rerildi. II cl HUKUK DAİRESİNİN KARARI Dara: Babası Süleyman re anası Hatice 332 senesinde vefat ettikleri halde sicilli nüfusa 321 senesinde re/atlan yazılmış olduğundan bahisle kaydin tashihine hüküm renjmesi istenilmiştir. Karar: Daracının habası Süleymanın 332 senesi lemmu: ayında re annesinin de babasından on gün sonra vefat etmiş oldukları şahadetle tahakkuk eylemiş olmasına mebni talep ı^eçhile nüfustaki do ğum kayitlerinin 332 olarak Temyiz eden: Ctımhurıyef tashihine karar verilmiştir. müddeiumumisi. Temyiz talebinin müdderi içinde vukubutduğu görülüp kabulü ittifakla kararlaştırıldıktan re dosyadaki evrak okunup is anlatıldıktan sonra icabı görüşülüp düşünüldü. Bu dava ne gibi bir lüzum re maksatta ikame edildiği daracı-

234 MUSTAFA RESIT BFXCESAY dan sorularak yalnız nüfus memuru huzurıle bakılacak hususattatt olduğu anlaşılmaksızın nüfus memuru muvacehesinde muhakeme ıcrasile yazılı olduğu üzere karar verilmesi muhali/ ve nakız talebi bu itibarla varid olduğundan hükmün ( nakzına J 3 kânunusani 93S tarihinde iiiijakla karar verildi. ilci HUKUK DAİRESİNİN DIÖER KARARI Esas adı Şükrü olduğu halde nüfusa Mehmet yazılmış olduğundan nüfus kaydının tashihi istenmiştir. Karar: Müddaaelyh ceza mahkemesinde isminin Mehmet olmayıp Şükrü olduğunu söylemi? ve dinlenen şahitler de mumaileyhin ismi Mehmet Şükrü olduğunu beyan eylemiş olmalarına nazaran ma kamı iddianın talebi veçhile Mehmet adının Şükrü olarak tashihine karar verilmiştir. Temyiz eden: Nüfus dairesi. Temyiz talebinin müddeti içinde vukubulduğu görülüp kabulü itti/akla kararlaştırıldıktan ve dosyadaki evrak okunup iş anlaşıldıktan sonra icabı görüşülüp düşünüldü. Hâdisede müddet cereyan etmezse de şahitler müddaaleyhiu adının Mehmet Şükrü olduğuna şahadet etmiş oldukları halde kaydın Şükrü olarak tashihine karar verilmesi muhalif ve nakız talebi bu itibarla varrt olduğundan hükmün nakzına 12 nisan 938 tarihinde ittifakla karar verildi. I cl HUKUK DAİRESİNİN KARARI Diğer temyiz müsfed'isî Tevfiğe gelince: Bunun temyiz lâyihası mündericatından evvelki nakız karannda tearuz edilmeyip usulen kal'i/eşmîş olan noktalara karşı dermeyen olunan itirazlar kanunen tetkik ediîemiyeceğinden mezkûr itirazların reddine. j4ncak Tevfiğin tapu kaydına istinat ile ikinci elden iktisap ettiği ipotek hakkını bu suretle iktisap etmesi suiniyet ile vuku bulmadığına dair delil ve şehadet mevcut olmadığı ve gerçi şahitlerden İzzet, Zora ve Enver ve Hidayet'in Kadıköy Noterliğine müracaatları sırasında yanlarında Tevfiğe benzer bîr şahsın bulunduğunu hatırlamakta olduğunu söylemiş ise de bu şehadetı katiyetten mahrum ve ranna müstenit bulunduğu ve Hidayet tarafından Tevfik lehine ipotek tesis edilmesi tarihini de kayda muhalif olarak ihbar etmesi, şahadetinin sahih bir esasa ibtina etmediğine

delâlet eylediği halde Tevjiğin de vaki olan muamelede ve ayni hak iktisabında hüsnü nyiet kaidelerine muhali/ hareket etliği telâkki si ile dairenin diğer bir hadisedeki içtihat ve kararında yalnız âfcidlerin 360 ıncı maddeden istifade edenıiyecekleri ve bunlar hakkında Kanunu Medenînin ti inci maddesinin hükmü tatbiki icap ettiği beyan edilmiş olduğundan bahisle üçüncü şahıs mevkiinde bulunan kimselere de bu içrihadın şümulü zannife ve o yolda mucip sebepler beyanı îe ilâmda yazılı olduğu üzere hüküm verilmesinde isabet görülememiştir. Temyiz edenlerden Tev/ik vekilinin bozma dileği bu itibarla yerinde olduğundan temyiz edilen san hükmün Tevfiğe müteallik kısmının H. V. M. K. 428 inci maddesi gereğince zikrolunan sebepteıt dolayı bozulmalına 2$ kânunuevvel 1938 tarihinde oy birliği ile karar verildi. I. Temyiz Mahkemesi Umumî Heyeti, 19/1/938 kararında, asliye mahkemesi tarafından "müddaabih emvali gar rimen kulen in alacaklıyı ızrar kastile muvazaa olarak» yapıldığı iddia olunan satışın iptaline dair verdiği kararı, delillerin kifayetsizliği, hususile «borçlunun borç ödemeden aciz olması ve evvelce emvali gayrimenkulesini karısına satıp bu satışın iptailne karar verilmiş olması» gibi ahlâki münasebetlerden mütehassıl delillerle sabit olamjyacağı esbabı mucibesile bozmuştur. Temyiz Mahkmesi. 1 inci hukuk dairesi 26 kânunuevvl 1938 tarihli kararında akidin gayri mümeyyiz olduğunu isbal için edilmiş olan şahidin ifadesini, iddiayı ikame ispat edecek mahiyette görerek, asliye mahkemesinin verdiği kararı, mahkemenin bu hususa dair takdirine iştirak elmiyerek bozmuştur. Asliye mahkemesi, bir şahidin, suiniyeti iddia edilen şahsa benzer birini noterde gördüğünü hatırladığını beyan etmesini, o şahsın noterde muamele sırasında hazır bulunduğunun sübutu için kâfi addetmişti. Temviz Mahkemesi ise. şahidin bu beyanını «kat iyetten mahrum ve zanna müstenit» bulunması itibarile iddiayı ispata kâfi addetmem iştir. Şahitlerin doğru söylememeleri bazan kasdi olur. bazan da vak'ayı müşahede ederken düştükleri hatalardan ileri gelir. Şahitler bilhassa takdire taallûk eden hususlarda çok hala ederler. Onların bir şahsın hüviyetine dair hataları ise sonsuzdur. Şahidin, bir yerde gördüğü kimseyi lâyikile teşhis edememesi ha*

236 MUSTAFA REŞİT 0ELGESAY linde bu noktaya matuf beyanatı itimada şayan görülemez. Fakat bir şahidin bir vakıayı ve bütiın ahval ve şeraitini kati kelimelerle söylemesi zaruri görülmemelidir. Doğru şahit her şeyden şüphe etmesini bilmek lâzımdır. Hattâ bir müeelif. şahidin şehadetinin doğruluğunu onun ifadesindeki kat'iyet ile maküsen mütenasib olduğunu iddia etmiştir. Garraud, No. 258: Hukuk ve ceza usulü muhakemesinde deliller kitabımız. No. 119. Hâkim, bir şahidin ifadesindeki müphemîyetin kasdi olduğundan şüpheyi davet eder sebepler görürse izahat istemelidir. Şahit bir tarafın bir muamelede hazır bulunduğunu hatırladığını söyliyerek kati surette beyan etmemiş olup, bu hususu beyan tarzı manâlı görünürse sebebi araştırılmalıdır. Alınacak izaha göre, bu söz zamanın geçmesile şahidin tereddütlerine delâlet etmekte İse şehadetini kabul etmemek doğru olur. Bundan başka, bir şehadet takdir edilirken davanın bütün objektif, yani muhakkak olan vaziyetlerini göz önünde tutmalıdır. Şahidin beyanatı bu vaziyetleri izah etmeli, onlara aykırı düşmemelidir. Asliye mahkemesi kararında, bu esası nazara almıyarak, şahidin tapu dairesinde geçirilmiş kayde muhalif, yani ipotek tarihine aykırı olan ve binaenaleyh yalan veyahut yanlış olmasından ciddi şüpheler bulunan şehadetini kabul etmiş idi. Temyiz mahkemesi açık bir hataya istinat eden asliye mahkemesi kararını, delillerin son takdirini kendine ait telâkki ettiği İçin, bozmuştur. Temyiz 11 inci hukuk dairesi, 12 nisan 1938 kararında, şahitler «müdaaleyhin adının Mehmet Şükrü olduğuna şahadet etmiş olduğuhkları halde kaydın Şükrü olarak tashihine karam verilmesini kanuna muhalif addetmiştir. Bu suretle temyiz mahkemesi, asliye mahkemesinin şahidin sözlerini aynen kabul etmiyerek takdir ile verdiği hükmü mürakabesine tâbi tutrr.uştuı. 2. Delillerin hâkimler tarafından, temyiz mahkemesinin murakabesine tâbi olmamak üzere takdir edilmesi, onların mevcut hal ve vaziyetleri mantıki bir muhakemeye tâbi tutmayarak hissiyat ile karar vermelerini mümkün kılar. Hâkimlerin herhangi bir vakıa ve hâdiseyi takdir ederek kanaatlerile hüküm vermeleri caiz bulunmakla beraber, kanun vazıı onların esbabı mucibeye istinat etmelerini de lâzım addetmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, madde 388. Hâkimlerin esbabı mucibeye Utinad etmeleri mecburiyeti dava-

da mevzuubahs olan bütün ahval ve vaziyeti aklı selime uygun bir surette muhakeme etmelerini zaruri kılar. Şu halde hâkimlerin mantıksız bir muhakeme neticesinde ve bir silsilei efkâra tâbi olmıyarak verdikleri hüküm esbabı mucibeye istinad etmiş sayılmaz, kanuna muhaliftir. Hukuk usulü muhakemeleri kanunu 428 inci maddesinde maddi vakıaların takdirındeki bütün hataları bilhassa asliye mahkemeleri tarafından delillerin yanlış takdirine mahal kalmamak maksadile hükmün nakzını mucip bir sebep addetmiştir. Ord. Profesör Mustafa Reşit Belgesay