NO. 10_TR BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION. Bir Örnek: Mor Çatı Đstanbul. Esra Erbaş



Benzer belgeler
KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Tarımda Kadınların Finansmana Erişimi Esra ÇADIR

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

REFORM EYLEM GRUBU BİRİNCİ TOPLANTISI BASIN BİLDİRİSİ ANKARA, 8 KASIM 2014

Rekabet Kurumu Başkanlığından, REKABET KURULU KARARI

DOĞAN GRUBU TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ POLİTİKASI

ÇANKAYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI SOSYAL YARDIM İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

DÜNYA EKONOMİK FORUMU KÜRESEL CİNSİYET AYRIMI RAPORU, Hazırlayanlar. Ricardo Hausmann, Harvard Üniversitesi

ATAÇ Bilgilendirme Politikası

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Ara Dönem Faaliyet Raporu MART 2014

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İçindekiler. 5 BİRİNCİ KISIM Araştırmanın Kavram sal ve Metodolojik Çerçevesi. 13 Çocuğun İyi Olma Hali

S V L TOPLUM, YEREL YÖNET MLER VE GENÇL K AB ÜYEL YOLUNDA" S V L TOPLUMLA D YALOG TOPLANTISI 4 SONUÇ B LD RGES 11 ARALIK 2010, STANBUL

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI PROJE FİŞİ

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI

KAYHAM STRATEJİK PLANINA GÖRE 2014 YILI FAALİYET RAPORU

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

a) Birim sorumluları: Merkez çalışmalarının programlanmasından ve uygulanmasından sorumlu öğretim elemanlarını,

Performans Yönetimi Hakkında Ulusal Mevzuatın Avrupa Standartlarıyla Uyumlaştırılmasına Yönelik Tavsiyeler

BÖLÜM 3 : SONUÇ VE DEĞERLENDİRME BÖLÜM

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Girişimcileri destekleyen

Yeni Mali Yönetim ve Kontrol Sisteminde. İç Kontrol ve Ön Mali Kontrol

T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı

İNGİLTERE DE ÜNİVERSİTE PLANLAMA VE BÜTÇELEME ÖRGÜTÜ

MEVLANA ÜNİVERSİTESİ FİKRÎ MÜLKİYET VE PATENT HAKLARI YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ELEKTRİK ÜRETİM SANTRALLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI VE LİSANS TADİLİ

Gönüllü olarak ülkesine dönen mağdur **

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

MADDE 2 (1) Bu Yönetmelik, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında yer alan işyerlerini kapsar.

14.8. İşyeri Temsilcileri Şube Koordinasyonu

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KURULUŞ, ÖRGÜTLEME ve İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

Türk İşaret Dili sistemi oluşturuluyor

AMASYA ÜNİVERSİTESİ ETİK KURUL YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

(ÇEKAP) Çevresel Kapasitemiz Gelişiyor

Avrupa Adelet Divanı

2008 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ ÖN DEĞERLENDİRME NOTU

NİSAN 2013 SAYI:16 ŞEHİRLER ÇOCUKLARIMIZA GÖRE OLSUN

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ. Genel Sekreterlik. AR-GE ve Projeler Şube Müdürlüğü. Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM

Kırsal Kalkınmada Yönetişim. Şanlıurfa Örneği Ülker Şener-Evren Aydoğan

KAMUDA ETİK KÜLTÜRÜN GÜÇLENDİRİLMESİ

Günlük Kent Gazetesi 4/c'yi de kaldır!.. cümlelerine yer verildi. Basın açıklamasında özetle; Kamuda çalıştırlan

TDS 220 İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ

ÖZEL KARAMAN MÜMİNE HATUN HASTANESİ

Türkiye de Fikri Mülkiyet Eğitimi; TPE Perspektifi

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi

YÖNETMELİK. a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile 18 yaşını doldurmamış kişiyi,

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ KINIK SONUÇ RAPORU

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

GÖKTAŞ İNŞAAT TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 2012 YILI FAALİYET RAPORU

HACILAR BELEDİYESİ MECLİS TOPLANTISI TUTANAĞI

Giresun Üniversitesi Akademik Değerlendirme Ve Kalite Geliştirme Uygulama Yönergesi

AİLE DİNİ REHBERLİK BÜROSU

YURTDIŞI VATANDAŞLAR DANIŞMA KURULUNUN ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

T.C. AMASYA BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak, İlkeler ve Tanımlar

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

İŞLETME ZİRVESİ 08.XII.2015 İSTANBUL

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

BİREYSEL SES EĞİTİMİ ALAN ÖĞRENCİLERİN GELENEKSEL MÜZİKLERİMİZİN DERSTEKİ KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞ VE BEKLENTİLERİ

2. Söz konusu koruma amaçlı imar planı üst ölçek plana aykırı hususlar içermektedir.

SORU BANKASI 44. SAYFA KONU ANLATIM KİTABI 79. SAYFA KONU ANLATIM KİTABI 80. SAYFA

2.000 SOSYOLOG İLE YAPILAN ANKET SONUÇLARINA DAİR DEĞERLENDİRMEMİZ. Anayasa nın 49. Maddesi :

T.C. VAN ĐL ÖZEL ĐDARESĐ Đl Genel Meclisi

TOBB ETÜ LİSANSÜSTÜ BURSLU ÖĞRENCİ YÖNERGESİ* (*) Tarih ve S sayılı Senato oturumunun 4 nolu Kararı ile Kabul edilmiştir.

Otizm lilerin eğitim hakkı var mıdır? Nedir ve nasıl olmalıdır?

SOSYAL POLİTİKALAR VE ÇALIŞMA HAYATI

OMURGA GAYRİMENKUL PORTFÖY YÖNETİMİ ANONİM ŞİRKETİ 2015 YILI ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU OMURGA GAYRIMENKUL PORTFÖY YÖNETİMİ A.Ş

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. KATKI EMEKLİLİK YATIRIM FONU'NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

NO. 7_TR BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION. Namus Cinayetleri Yargılamaları ve Uygulama Sorunları. Vildan Yirmibeşoğlu

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

Tıp Fakültesi Dönem Temsilcileri Grubu Yönergesi

Trans Terapi Toplantılarının On Beşincisi Gerçekleşti. SPoD LGBTİ, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü yü Ziyaret Etti

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü :18

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

İnşaat Sanayi KSO da buluştu

İngilizce Öğretmenlerinin Bilgisayar Beceri, Kullanım ve Pedagojik İçerik Bilgi Özdeğerlendirmeleri: e-inset NET. Betül Arap 1 Fidel Çakmak 2

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI KÜMELENME DESTEKLERİ

GALATA YATIRIM A.Ş. Halka Arz Fiyat Tespit Raporu DEĞERLENDİRME RAPORU SAN-EL MÜHENDİSLİK ELEKTRİK TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

2013 ŞUBAT DÖNEMİ ÖĞRETMENLERİN İL İÇİ ÖZÜR DURUMUNDAN YER DEĞİŞTİRMELERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

SİRKÜLER 2009 / İşsizlik Ödeneği Almakta Olan İşsizleri İşe Alan İşverenlere Yönelik Sigorta Primi Desteği

İÇİNDEKİLER v xiv xv xvi

TÜBİTAK ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ DAİRE BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

Bilgilendirme Politikası

Halkla İlişkiler ve Organizasyon

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 01/12/2014 Sayı: 2014/107 Ref : 6/107. Konu: MISIR MENŞELİ POLİSTİREN İTHALATINDA DAMPİNG SORUŞTURMASI AÇILMIŞTIR

Transkript:

BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION NO. 10_TR Bir Örnek: Mor Çatı Đstanbul NO. 2010 1 Esra Erbaş Uluslararası Çalışma Atölyesi Hukuksal Normların Uygulanması: Türkiye de ve Almanya da Kadına Yönelik Şiddet The BGSS is funded by BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION BERLIN GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES HUMBOLDT - UNIVERSITÄT ZU BERLIN LUISENSTR. 56 10117 BERLIN BGSS WORKING PAPER SERIES WWW.BGSS.HU-BERLIN.DE/BGSSONLINEPUBLICATIONS CONTACT: BGSSPUBL@CMS.HU-BERLIN.DE

BGSS WORKSHOP DOCUMENTATION Published by the Berlin Graduate School of Social Sciences (BGSS), Institute of Social Sciences at the Humboldt-Universität zu Berlin. Publication on this website does not preclude a later publication elsewhere. Any opinions expressed in this paper are those of the author(s) and not those of BGSS. The copyright stays with the author. Copyright for this paper: Esra Erbaş Please cite in the following format: Erbaş, Esra (2010): Bir Örnek: Mor Çatı Đstanbul. BGSS Workshop Documentation Implementierung von Rechtsnormen: Gewalt gegen Frauen in der Türkei und in Deutschland, Institut für Sozialwissenschaften, Humboldt- Universität zu Berlin. Esra Erbaş Avukat ve Mor Catı Kadın Sığınağı Vakfı nda Danısman. Dieser Beitrag ist im Rahmen des BGSS Workshops Implementierung von Rechtsnormen: Gewalt gegen Frauen in der Türkei und in Deutschland, welcher im Januar 2009 stattfand, entstanden. BGSS Workshop Documentation Berlin Graduate School of Social Sciences Institute of Social Sciences Humboldt-Universität zu Berlin Mail Address: Unter den Linden 6 10099 Berlin, Germany Offices at: Luisenstr. 56 10117 Berlin www.bgss.hu-berlin.de/bgssonlinepublications Email: bgsspubl@cms.hu-berlin.de 1

Bir Örnek: Mor Çatı Đstanbul Av. Esra Erbaş Kadına yönelik şiddetle mücadele Türkiye nin özel koşullara sahip olduğu bir dönemde, 1980 askeri darbesinden sonraki yıllarda başladı. 1980 lerin ilk yarısında kadınlar bilinç yükseltme grupları, ev toplantıları ve dergi çevreleriyle kadın olarak yaşadıkları sorunları konuşmaya ve tartışmaya başladılar. Şiddet kaçınılmaz olarak bu konular arasındaki yerini aldı. Bu süreçte elde edilen birikim 1987 yılında Dayağa Karşı Kadın Kampanyası na dönüştü. Bu kampanya kapsamında düzenlenen yürüyüşe beklenenin çok üzerinde kadın katıldı. Bu yürüyüş Türkiye de 1980 askeri cuntasından sonra yapılan ilk sokak eylemiydi. Bu kampanya özellikle aile içi şiddetle mücadelede önemli bir farkındalığa yol açtı. Đlk kez şiddete uğrayan kadınların can güvenliği için sığınak fikri gündeme geldi. Đşte Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı bu sürecin sonunda 1990 yılında feminist kadınlar tarafından kuruldu. Önce danışma/dayanışma merkezi kurularak şiddete uğrayan kadınların başvuruları alınmaya başlandı. Ardından 1995 yılında Türkiye nin ilk bağımsız sığınmaevi kuruldu. Ne var ki, ekonomik olanakların yetersizliğinden dolayı 3 yılın sonunda sığınmaevini kapandı. Mor Çatı da, 1990 yılından bu yana yani yaklaşık 19 yıldır danışma/dayanışma merkezi yoluyla, aile içi şiddete maruz kalan kadınlara sosyal, hukuksal ve psikolojik destek veriliyor. Elbette bu süreç içersinde pek çok deneyim biriktirildi. Ama görünen o ki, bu uzun yıllar boyunca adaletin kadınlarla mesafesi hiç kapanmadı. Elbette bu süreç içersinde kadın hareketinin verdiği mücadele sayesinde yasal düzenlemelerde olumlu değişiklikler oldu. Öte yandan, yasal düzenlemelerdeki olumlu değişikliklerin henüz zihinsel bir dönüşüme yeterince evrilmediği görülüyor. Hak arama sürecindeki yasal prosedür oldukça uzun ve karmaşık. Davaların çok uzun sürmesi kadınların hak arama yolculuğundaki önemli engellerden biri. Uzun süren davalar kadınların hayatlarında belirsizlik yaratıyor ve bu belirsizlik kadının güçlenme sürecini yavaşlatıyor. Hak arama süreci oldukça pahalı bir süreç. Danışma merkezine başvuran kadınlar arasında üst sınıftan kadınlar olsa da, daha az seçeneğe sahip oldukları için sığınakta kalanların çok büyük bir bölümünü yoksul kadınlar oluşturuyor. Avukat desteğinden yararlanmak için gerekli maddi olanaktan yoksun olan bu kadınları baroların adli yardım birimlerine yönlendiriyoruz. Ne var ki, 2

Đstanbul Barosu nun kadın bakış açısından yoksun olduğunu, keza Baro tarafından atanan avukatların mesleki donanım ve duyarlıklarında son yıllarda ciddi bir düşüş olduğu görülüyor. Ayrıca baroya başvuran kadınların yoksulluk durumları değerlendirirken kullanılan kriterler değişkenlik arzediyor ve sınırlı bir bakış açısıyla hatalı değerlendirmeler yapılabiliyor. Yargı, kolluk ve sağlık personelinin kadın bakış açısına sahip olmaması ve şiddet alanında yeterli mesleki donanımdan yoksun olmaları çok önemli bir sorun ve toplumsal cinsiyet farkındalığına ilişkin meslek içi eğitiminin zorunluluğuna işaret ediyor. Karakola başvuran kadınlar hakları konusunda bilgilendirilmiyor, işlemleri üstün körü yapılıyor, zaman zaman kocasıyla barıştırılıyor veyahut polisin aile içi olaylara karışamayacağından bahisle kadınlar geri gönderilebiliyor. Bunlar münferit örnekler değil ne yazık ki çok sık karşılaştığımız olgular. Đçişleri Bakanlığı, KSGM VE BM nin yürüttüğü polis eğitimlerinin bu konuda kimi olumlu değişiklikler yarattığı gözlemleniyor elbette ancak köklü bir değişiklik yaratmadığı da açıkça görülüyor. Polis teşkilatının yüzde 95 inin erkek olması da dikkat çekici bir husus. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun un uygulamasında pek çok aksaklık yaşanıyor. Mor Çatı 2005-2008 yılları arasında az sonra bahsedeceğim bir sığınak çalışması yürüttü. Bu dönemde 4320 sayılı yasanın uygulanmasıyla ilgili bir pilot değerlendirme çalışması yapıldı. Bu çalışmada sığınmaevinde kalan 39 kadınla görüşüldü. Bu çalışmadan çıkan bazı çarpıcı sonuçlar şöyle;39 kadından yalnızca 3 ü (%8) Mor Çatı ya gelmeden önce bu kanundan haberdar olmuştu, %92 sinin yasa hakkında bilgisi yoktu. Bilgi sahibi olanlaraysa bu bilgi ilk başvuru yerleri olan polis tarafından değil kendi avukatları tarafından verilmişti. Yasaya göre koruma kararı talep edenlerden tanık veya doktor raporu gibi ispat varakaları talep edilmemesi gerekiyor. Buna rağmen 29 kadının bir tanesinden tanık, diğerinden doktor raporu getirilmesi istenmiş. 29 kadından 3 tanesine duruşma günü verilirken, 26 tanesine yani %90 nına verilmemiş. Koruma kararı çıkan 23 kadından yalnızca 2 tanesinde (%9) karar bir gün içersinde verilmiş. %13 ünde 2 ila 3 gün arasında karar çıkmış. 2 kadın (%9) için bu süreç yaklaşık olarak bir hafta alırken, 5 kadın (%22) koruma kararının çıkarılması için 10 ile 20 gün beklemek zorunda kalmış. Koruma kararı çıkması için bir ya da bir buçuk ay bekleyen kadın sayısı 8. 2 vakada ise (%9) aylar sonra bile mahkeme kararı çıkmamış. Bir kadının karar çıkması için sayısız duruşma yapılmıştı, bu süreç o kadar uzun sürmüştü ki boşanma davası daha önce sonuçlanmıştı. Bir başka sorun sığınakların yerlerinin gizliliği ilkesi devlet görevlilerince sık sık ihlal ediliyor 3

olması. Bu durum genelde 3 şekilde ortaya çıkıyor; birincisi Cumhuriyet savcılıkları bazı kadınların sığınağımızda kalıp kalmadıkları konusunda bilgi vermemizi isteyen yazılar gönderiyorlar. Çünkü şiddet yaşantısından kaçarak sığınmaevine gelen kadının nerede bulunduğunu aile fertleri araştırmaya başlıyor. Bu araştırma kapsamında kadının kayıp olduğu iddiasıyla savcılığa başvuruyorlar. Savcılık makamı da bize yazı yazarak kadının sığınağımızda kalıp kalmadığını soruyor. Bu kabul edilemez bir durum ve yargının kadına yönelik şiddet konusundan ne denli bihaber olduğunu gösteriyor. Aile fertleri savcılığa değil doğrudan karakola başvurduklarında da aynı sorunla karşılaşıyoruz. Bu kez de polis memurunun kocayı veya diğer aile ferdini yanına alarak şahsı danışma merkezine veya doğrudan sığınmaevine getirdiğine pek çok kez şahit olduk. Bazen de şiddete maruz kalan kadının polis merkezine başvurduğunda, iyi niyetli fakat bilgisiz bir polis memuru tarafından doğrudan adresi gizli olan sığınmaevine getirildiğini görüyoruz. Oysa şiddet mağduru kadınların ilk başvuruları sığınmaevinde değil danışma merkezinde alınıyor. Cinsel suç mağdurları çoğu zaman yasal mercilere başvurmakta tereddüt ediyor. Çünkü yasal sürecin sonunda özellikle kadınlar ve çocuklar ciddi olarak zedelenebiliyorlar. Yargı personelinin, hakim ve savcıların cinsel suç mağdurlarına yaklaşımı kadın bakış açısından, gerekli bilgi ve deneyimden yoksun. Koruma amacıyla hareket edildiğinde dahi tutum ve davranışlar zarar verici, kullanılan dil cinsiyetçi oluyor. Küçük yaştaki cinsel suç mağdurlarının kimliklerinin gizli tutulmaması ve davanın medyaya servis edilmesi durumuyla çok sık karşılaşılıyoruz. Yine şiddete maruz kalan kadınların sağlık kurumlarına başvurduklarında, bu alanda uzmanlaşmış özel bir birimin bulunmaması, buradaki muayene sürecinde kadınlar açısından zorluklar ve yapılan tetkiklerde eksiklikler olmasına, kimi zaman önemli delillerin kaybolmasına yol açıyor. Sığınmaevleri kadının şiddet yaşantısından uzaklaşması, şiddetten korunması, kaybettiği özgüvenini yeniden kazanması ve şiddetsiz yaşam alternatiflerini belirlemesi açısından önemli bir araç. Sığınaksız bir şiddetle mücadele programı düşünülemez. O nedenle bir ülkenin kadına yönelik şiddeti sona erdirmek konusunda gösterdiği siyasi iradeyi görmek açısından sığınmaevi sayısı önemli bir gösterge. 5214 sayılı Belediyeler Yasası nın 14. maddesine göre, Büyükşehir belediyesi ve nüfusu 50.000 i geçen belediyelerin, kadınlar ve çocuklar için sığınmaevleri açması gerekiyor. Ancak Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu nun verilerine gore 4

Türkiye de şu an yalnızca 54 tane sığınmaevi bulunuyor. Ayrıca varolan sığınmaevleri arasında belirlenmiş ortak çalışma kriterleri ve standardizasyonun olmadığını, sığınmaevlerinin bir çoğunda kadın ve çocukların şiddetten uzak bir yaşam kurmaları için gerekli destek ve düzenlemelerin yapılmadığını, feminist analizin belirlediği ilkelerden uzak çalıştığını söyleyebiliriz. Kadına yönelik erkek şiddetiyle politik mücadelede, kadın örgütlerinin devletle çeşitli düzeylerde etkileşimde bulunmasının önemli olduğunu ve bunun kanallarının zorlanması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu etkileşimin işlevsel olabilmesi için kadın örgütlerinin perspektif, strateji ve yöntemlerinin belirlenmiş olması gerekiyor. Devlet ve kadın örgütlerinin etkileşimine örnek olarak Mor Çatı nın yaşadığı birkaç deneyimi aktarmak istiyorum. Mor Çatı 2005 yılında Beyoğlu Kaymakamlığı ile ortak bir sığınmaevi çalışmasına başladı. Kaymakamlığın finanse ettiği sığınmaevinin iç işleyişini ve politikasını Mor Çatı belirliyordu. Bu sığınmaevi modeli, merkezi idare ile kadın örgütünün ortak çalışması olması açısından bir ilkti. Birinci yıl oldukça işlevsel ve bazı sorunların varlığına rağmen kadın örgütü-kamu arasındaki ilişki açısından başarılı ve örnek bir çalışmayla geçti. Sığınmaevinin finansmanı, kaymakamlığın Dünya Bankası nın S.R.A.P projesi kapsamında aldığı fonla sağlanıyordu. Ne var ki, mevcut kaymakamın başka bir ile tayininin çıkması ve proje süresinin sona ererek fondan alınan paranın bitmesiyle birlikte sorunlu bir sürece girildi. Görev değişikliğinin ardından yeni gelen iki kaymakamla da ortak anlayış ve işbirliği gerekleştirmekte çeşitli zorluklar yaşadık. Örneğin süresi dolan protokol yenilenmeyerek çalışma belirsiz ve kaygan bir zeminde yürütüldü. Sığınak için yeterli bütçe ayrılmıyordu. Çalışanların çalışma koşulları çok kötüydü, öyle ki bazı arkadaşlarımız bizzat devlet tarafından sigortasız yani kayıtdışı işgücü olarak çalıştırıldı. Sığınmaevinde kalan kadınlara verilen cep harçlığı kesildi. Sığınağın olmazsa olmaz bir parçası olarak gördüğümüz kreş çalışanlarının ücretleri ödenmedi, son altı ay boyunca Mor Çatı bu ücretleri mali sıkıntılarına rağmen kendisi ödedi. Sığınmaevi yetersiz bütçe ve büyük gönüllü desteği ile yürütülüyordu. Bu süreçte valilikle ve Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı ile yapılan görüşmelerden olumlu bir sonuç elde edilemedi. 2007 yılı sonunda sığınmaevi için istenen bütçenin daha fazla karşılanmayacağı ifade edilerek Mor Çatı çalışanlarının işlerine son verildi. Sığınmaevi, Başbakanlığa bağlı Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu na devredildi. Böylelikle sığınmaevi faaliyetinin feminist ayağı safdışı edilmiş oldu. Bu deneyimden çıkarılan sonuçlardan bazıları, hükümetin şiddetle mücadele için gerekli bütçeyi ayırmadığı, sığınmaevi faaliyetinin sadece kadınların barınması ve karınlarının doyurulmasıyla sınırlı olarak algılandığı, kadınların güçendirilmesi, şiddetsiz ve alternatif bir yaşam kurmasının öngörülmediği, kadın örgütlerinin alandan edindiği deneyimlere önem verilmediği, kadın 5

örgütleriyle kadından sorumlu devlet bakanının iletişimsizliği ve uyumsuzluğu, kaymakam örneğinde görüldüğü gibi kamu görevlisinin değişmesiyle çalışmanın seyrinin değişebildiği çünkü kurumsallaşmanın olmadığıdır. Başbakanlık tarafından 2006 yılı içinde 2006/17 sayılı Kadınlar ve Çocuklara Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesine Đlişkin Alınacak Tedbirler konulu bir genelge yayınlandı. Bu genelge söylem ve hedefleri itibariyle büyük oranda kadın hareketinin taleplerini içeren bir niteliğe sahip olduğundan hareket tarafından olumlu karşılandı. Bu genelgenin yürütülmesi kapsamında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde Kadına Yönelik Şiddet Đzleme Komitesi kuruldu. Bu komitede çeşitli kamu kurumu temsilcileri, üniversiteler ve kadın örgütlerinin temsilcilerinin olması öngörülüyordu. Ne var ki komitede doğrudan şiddete alanında çalışmayan elliyi aşkın kamu kurumunun yanında yalnızca 3 tane kadın örgütü bulunmakta. Bugüne kadar yapılan iki toplantıda, kamu kurumu temsilcilerinin ezici çoğunluğu karşısında kadınların sözünün boğulduğu, toplantıların kamu kurumlarının kendilerini Bakan a beğendirme çabaları ve dinamik olmayan sunumlarla geçtiği, kadın örgütlerinin varlıklarının göstermelik olmaktan öteye gitmediğini gördük. Bu yaklaşımın bir diğer örneği KSGM ve Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen AB den alınan fonla yürütülen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği nin Geliştirilmesi Eşleştirme Projesi nde görüldü. Bu proje kapsamında yürütülen Türkiye de Kadına Yönelik Aile Đçi Şiddetle Mücadele Projesi nin yönlendirme komitesinde Mor Çatı da yer aldı. Bu komitede genel kurmay başkanlığına kadar çok çeşitli kamu kurumu yer alırken, sadece 3 kadın örgütü bulunuyordu. Bu şekilde kadın örgütlerinin sözü etkisizleştirildi, kadın örgütlerinin bilgi ve deneyiminin gerçek anlamda paylaşılmasını sağlayabilecek bir model yaratılmadı. Sonuçta, projenin hedefleriyle ortaya çıkan sonuçlar arasında büyük bir açı olduğu görüldü. Projenin hedefleri arasında merkezi ve yerel kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının şiddetle mücadele kapasitelerinin artırılması gösterildiği halde Mor Çatı nın ve diğer hiçbir kadın örgütünün kapasitesinin artırılması için herhangi bir adım atılmadı. Tersine az önce anlattığım gibi Mor Çatı nın yürüttüğü sığınmaevi faaliyeti için gerçekçi bir bütçe ayrılmadı ve Mor Çatı, sığınmaevi çalışmasından dışlandı. KSGM tarafından hazırlanan ilerleme raporunda, şiddet mağduru kadınların ilk başvuru yerlerinin bazı STK lara ait sığınmaevi olduğu ifade ediliyordu. Halbuki Türkiye de hiçbir sığınmaevine doğrudan başvuru yapılamamaktadır. Bu en basit bilgiye bile sahip olunmaması, Kurum ile kadın örgütleri arasında açık bir iletişimsizlik olduğunu gösteriyor. Nitekim bu olumsuz durum, proje kapsamında hazırlanan ulusal eylem planında iyiden iyiye 6

kristalize oldu. Ulusal eylem planında kadın örgütlerinin dikkat çektiği yakıcı sorunların hiçbirine somut çözümler getirilmemiştir. Eylem planında gösterilen hedefler arasında toplumsal cinsiyet eşitliği ve aile içi şiddetle mücadele konularında yasal düzenlemeler yapılması ve uygulamadaki aksaklıkların ortadan kaldırılması bulunmaktadır. Ancak bu hedefin gerçekleşmesi için gösterilen en somut adımlar eşitlik çerçeve yasası nın çıkarılması ve ebeveyn izni dir. Bunlar da uzun vadeye ertelenmiştir. Acil çözüm bekleyen 4320 sayılı yasanın uygulanması, belediyeler yasasındaki sığınak açma yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve sığınakta kalan kadınlara iş ve kreş desteği verilmesinden söz bile edilmemektedir. Gösterilen hedeflerden bir diğeri aile içinde şiddet gören kadına ve varsa çocuklarına yönelik ulaşılabilir koruyucu hizmetlerin düzenlenmesi ve uygulanmasını sağlamak tır. Bu hedefi gerçekleştirmek içinse yerel yönetimlerce kadın konukevlerinin açılması uzun vadeli bir düzenleme olarak öngörülmüştür, bu konuda kısa vadede hangi adımların atılacağı muğlaktır. Yine bunun gibi STK lar tarafından kurulmuş ya da kurulacak bağımsız sığınmaevi ve kadın dayanışma merkezi açma ve yürütme girişimlerinin yerel yönetimler ve il özel idareleri tarafından desteklenmesi hedefi ile ilgili somut hiçbir adım öngörülmemiştir, oysa aralarında Mor Çatı nın da bulunduğu birçok kadın örgütü dayanışma merkezi faaliyetini bin bir güçlükle yürütülmektedir. Kısacası ulusal eylem planının hazırlanması sürecinde kadın örgütlerinin talep ve endişeleri yeterince dikkate alınmamıştır. Bu nedenle Mor Çatı yönlendirme komitesindeki sorumluluğunu daha fazla taşımamaya karar vermiştir. Sonuç olarak, devlet ve kadın örgütleri arasındaki işbirliğinde kadınlar açısından maddi kazanıma dönüşmesi için kadın örgütlerinin şiddetle mücadelenin asli öznesi olduğunun altının çizilmesi, devletle ilişkilerde işlevsiz ve görünmez kılınmasının kabul edilmemesi, işbirliğinin, eşit, onurlu ve düzeyli bir ilişki kurulması için çaba harcanması ve işbirliğinin, kadın örgütlerini devlet politikasındaki yanlışlık ve aksaklıkları görerek teşhir etme işlevinden uzaklaştırmaması gerekiyor. 7