Gökhan Türe yi kaybettik. Tüm denizlerin başı sağolsun 1985'te ODTÜ'de öğrenciyken ODTÜ Sualtı Araştırmaları Topluluğu'nu (ODTÜ SAT) kuranlardan biri olan Gökhan Türe, Türkiye'de özellikle sualtı araştırmaları konusunda olmak üzere pek çok doğa koruma çalışmasına öncülük etmişti. "I. Türkiye Balıkçılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri Sempozyumu yüksek katılımla Bodrum da yapıldı Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği nin I. Türkiye Balıkçılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri Sempozyumu nu 5-7 Mayıs 2014 tarihlerinde Bodrum-Turgutreis te düzenledi. Sempozyumu, AKD Yönetim Kurulu üyesi Doç.Dr. Vahdet Ünal değerlendi. Devamı için... Türkiye nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi nin kapanış toplantısı 16 Nisan da Ankara da yapıldı Akdeniz Koruma Derneği, 16 Nisan da Ankara da düzenlenen Türkiye nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapanış toplantısına katıldı. Dernek yönetim kurulu üyeleri toplantıda, derneğin deniz ve kıyı koruma alanları için yürüttüğü çalışmaları sundu. Devamı için... Anadolu nun kadın yüzü, Ege nin kadın balıkçıları Halikarnas Balıkçısı der ki Akdenizlilere göre güneş Akdeniz in doğusundan doğar, Afrodit de Akdeniz köpüklerinden şafakla birlikte denizden çırılçıplak doğmuş, vücudundan akan sular inci taneleri olarak deniz akmış. Anaerkil Anadolu nun tanrıçası Afrodit Anadolu nun kadın yüzü, Ege nin kadın balıkçıları ve yıllardır kadın balıkçılarla çalışan genç bir akademisyen, Huriye Göncüoğlu. Devamı için... Gökova dan Kaptan Cousteau geçti Seksenli yıllarda Kaptan Cousteau ve ekibi Gökova Körfezi ne gelirler. Balıkçıların şaşkın bakışları arasında günlerce araştırma yaparlar. Ekip, son gün Akbük de yemek için karaya çıkar. Karada onları bir balıkçı karşılar.devamı için... Mike Bloomberg neden balığa yatırım yapıyor? New York un eski belediye başkanı balıkçılık sektörüne 53 milyon dolarlık bir fon hibe etti. Peki neden? Devamı için... Duyurular Clean Up the Med 2014 Kampanyası, 23-25 Mayıs 2014 3. Bozkır Ekolojisi Okulu, 20 Mayıs-3 Haziran 2014 MedPAN Küçük Projeler Çağrısı 2014, son başvuru: 30 Mayıs 2014 2014 Göçmen Kuşlar Günü Fotoğraf Yarışması, son başvuru: 11 Haziran 2014 Sivil Düşün AB Programı 2014, son başvuru: 14 Temmuz 2014
I. Türkiye Balıkçılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri Sempozyumu yüksek katılımla Bodrum da yapıldı Yazan: Doç.Dr. Vahdet Ünal, AKD YK Üyesi Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği, tarihinde ilk kez böylesi yüksek katılımlı, geniş kapsamlı bir toplantı organize etti. Birlik bu toplantıya "I. Türkiye Balıkçılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri Sempozyumu adını verse de yapılan iş; dört konuda dört ayrı panel ve bir konuda da sunum (Ziraat Bankası Kredi ve Borçlandırmalar Sunumu) gerçekleştirmekten ibaretti. 5-7 Mayıs 2014 tarihleri arasında Bodrum-Turgutreis te 400 ü aşkın kayıtlı katılımcıyı bir araya getiren bu organizasyonda aşağıdaki konularda çoğu balıkçı olan değerli panelistler söz aldı. Panel konuları; Kıyı balıkçılığının sorunları ve çözüm önerileri Balıkçılıkta kota uygulamasına geçiş Gırgır ve trol avcılığında usul ve esaslarının değerlendirilmesi Su ürünleri kooperatifçiliği ve sorunları Toplantının öne çıkan en önemli özelliklerinden birisi, katılımın çok yüksek olması ve balıkçılık yönetiminin önemli paydaşlarının hepsinin temsil edilmesiydi. Su ürünleri kooperatiflerinin yanı sıra STKlar (GELBALDER,AKD), üniversiteler (Ege, Muğla, Sinop, KTÜ vs), Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü (Genel Müdür, Avcılık ve Kontrol Daire Başkanı, İl Müdürü vs), Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı yetkilileri ve Muğla Belediye Başkanı katılımcılar arasındaydı.
yerine getireceklerini bildirdi. Bu toplantının bir diğer önemli özelliği ise Yunanlı balıkçıların misafir edilmesiydi. Gökova-Akyakalı kadın balıkçılar ile karşı kıyıdan gelen kadın balıkçıların bir araya geldiği ilginç anlar, ilkler yaşandı. Ortaya çıkan sorunlar, eleştiriler, çözüm önerileri balıkçılığın yönetiminden sorumlu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı-Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü ve Avcılık ve Kontrol Daire Başkanı tarafından bizzat not alındı. Kapanış öncesi söz alan Sn. Durali KOÇAK (Genel Müdür) tüm bu konulara değindi ve üzerlerine düşen görevleri AKD Yönetim Kurulu nun 3 üyesi ilk gün, 2 üyesi toplantının başından sonuna kadar gelişmeleri izledi, katkılar da yaptı ve gece yarılarına kadar iletişim faaliyetlerinde bulundu. AKD olarak Samsun dan Kocaeli ne, İskenderun dan, Çanakkale ye birçok ilin balıkçılarından davetler aldık. Sonuç olarak bu toplantı ile Bodrum-Turgutreis te önemli bir adım atıldığını düşünüyorum. Başta balıkçımız olmak üzere, tüm ilgili gruplar balıkçılığın sürdürülebilirliğini ne denli önemsediklerini gösterdi. Bu işin baş aktörü olan SÜRKOOP u ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Başa dön...
Türkiye nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi nin kapanış toplantısı 16 Nisan da Ankara da yapıldı Yazan: Esra Kartal, AKD Üyesi Akdeniz Koruma Derneği, 16 Nisan da Ankara Hilton Otel de düzenlenen Türkiye nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi kapanış toplantısına katıldı. Dernek yönetim kurulu üyeleri toplantıda, derneğin deniz ve kıyı koruma alanları için yürüttüğü çalışmaları sundu. Kamu kurumları, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcisi olan 200 kişinin katıldığı toplantıda 2009 yılında başlayan 'Türkiye nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ile yapılan çalışmalar sunularak bundan sonra yapılması gerekenler hakkında görüşüldü Türkiye nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları projesi, Akdeniz Koruma Derneği nin de aralarında olduğu 4 sivil toplum kuruluşunun projelerine mali ve teknik destek sağladı. Dernek yönetim kurulu üyeleri Zafer Kızılkaya, Doç. Dr. Vahdet Ünal ve Dr. Huriye Göncüoğlu, bu kapsamda UNDP Türkiye ile birlikte yürütülen projeleri sundu. AKD YK üyesi ve Ege Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Vahdet Ünal, "Gökova ve Datça-Bozburun ÖÇK Bölgeleri Balıkçılığının Durumu sunuşunu derneğin kurucu üyelerinden Akyaka Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Can Görgün ile birlikte yaptı. Bu sunumla; Gökova ve Datça ÖÇK Bölgelerindeki balıkçılığa kapalı alanlar ve derneğin kurduğu korucu sistemi ile balık popülâsyonlarında gözlenen artış ve bölgedeki balıkçılık faaliyetleri aktarıldı. Dernek Başkanı Zafer Kızılkaya, Gökova ÖÇK Bölgesi nde oluşturulan Deniz Korucu Sistemi ni katılımcılara sundu. Zafer Kızılkaya, Deniz Korucu Sisteminin Gökova Körfezi ndeki balıkçılığa kapalı alanlar başta olmak üzere yasadışı avı ve alan kullanımını engellediğinden söz etti. Dernek YK Üyesi ve Ege Üniversitesi Öğretim Görevlisi Huriye Göncüoğlu Kadın Balıkçılar Projesi ni sundu. Göncüoğlu sunumunda Datça-Bozburun ÖÇK Bölgesi nde geleneksel balıkçılığın ve denizel değerlerin yaşamasını sağlayan 70 kadın balıkçının desteklenmesi için yapılan çalışmaları anlattı. Başa dön...
Anadolu nun kadın yüzü, Ege nin kadın balıkçıları Röportaj: Özlem Katısöz Halikarnas Balıkçısı der ki Akdenizlilere göre güneş Akdeniz in doğusundan doğar, Afrodit de Akdeniz köpüklerinden şafakla birlikte denizden çırılçıplak doğmuş, vücudundan akan sular inci taneleri olarak deniz akmış. Anaerkil Anadolu nun tanrıçası Afrodit Anadolu nun kadın yüzü, Ege nin kadın balıkçıları ve yıllardır kadın balıkçılarla çalışan genç bir akademisyen, Huriye Göncüoğlu. Fotoğraf: Huriye Göncüoğlu Kadın balıkçılar için deniz, yuva demek. Göncüoğlu, lisans eğitimimi su ürünleri ve balıkçılık üzerine yapan, öğrencilik hayatı balıkçılarla geçmiş genç bir akademisyen. Kendi deyimiyle balıkçıların teknelerine, evlerine, sofralarına konuk olmuş. İspanya da balıkçılık yönetimi üzerine yüksek lisans yaparken balıkçılık sosyoloji ve antropolojisi derslerinde kadın balıkçılar ve aileleri, kadın balıkçı dernekleri hakkında bilgiler aldıktan sonra Türkiye deki kadın balıkçılar ve örgütlenme eğilimleri hakkında çalışmaya karar vermiş. Göncüoğlu Resmi kayıtlarda kadın balıkçılara ait veri yok, ancak biz kadın balıkçıların varlığını biliyoruz. İstedik ki balıkçılığa emek veren kadınların varlığı herkes tarafından bilinsin. Onlara yurtdışında verilen değer Türkiye de de verilsin. Onlar da varlıklarını gösterebilsinler ki genç nesil bu olumlu durumdan etkilensin, kendilerini anneleri gibi çaresiz hissetmesin, hayatlarında olumlu seçenekler olsun diyor. Akademik amaçlarla başladığı çalışmalarında zamanla o kadın balıkçıların, kadın balıkçılar onun hayatının bir parçası oldu. Huriye Göncöoğlu bu dönüşümü şöyle anlatıyor:
Fotoğraf: Huriye Göncüoğlu Kadın balıkçıların şair çocukları Balıkçılardan biri olmak, evlerinde kalmak, teknelerini paylaşmak onların anılarında yer almak, büyük sorumluluk da getiriyor. Sizinle paylaşılan keyifli muhabbette onlarla beraber gülüyorsanız, onların yaşadığı bir probleme de kayıtsız kalamazsınız. Yaptıkları iş kolay bir iş değil. Yıllardır yaz, kış demeden tekne üzerinde denizde çalışıyorlar. İlk avladıkları balık, balıklarını satmak için söyledikleri şarkı, av sonrası teknelerinde işlerini bitirdikten sonra bir araya gelip yaptıkları muhabbet gibi keyifli hikayeler yanında çocuğu denize düşen ya da yeni doğmuş çocuğunun üzerine teknede kaynar su dökülüp ölen, Alzheimer hastası anababasını ava gitmek için gecenin bir yarısında evde yalnız bırakan ve geçimi için tek başına balıkçılık yapan, sürekli su içinde olduklarından hastalıklar geçirenlerinki gibi insanın içini burkan hikayeler var. Her şeye rağmen kadın balıkçılar denize her zaman şükrediyor. Kadınlar, denizden kazandıkları ile yuva kurmuşlar, çocuklarını büyütmüşler, düğünlerini yapmışlar. Deniz onlar için sadece geçim kapısı değil, onlar için bir ev. Bu aşamaya kadar beni yüreklendirenler hep balıkçı aileleri oldu. Toplumsal cinsiyet çalışmalarının belki de en kritik meselesi, kadının farkedilmesi ve takdir edilmesi. Ege nin Kadın Balıkçıları Projesi nin başarısını da buna bağlayabiliriz. Göncüoğlu bir kadın balıkçının Daha önce dışarından biri gelip, biz kadınlara, nasılsınız, bir ihtiyacınız var mı? diye sormadı. Teşekkür ederiz dediğini, bir başkasının Malzeme yardımı gibi şeyler istemiyorum, bize plaket verdiniz ya o yeterli dediğini söylüyor.
Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği 21 kişiyle başlayan proje bugün 70 kadın balıkçıya biraraya getirdi. Proje kapsamındaki eğitim faaliyetine kadın balıkçıların çocukları da katıldı. Çocuklar annelerini toplum içinde konuşan, istediklerini ifade eden, balıkçılık mesleğini yaptıkları için alkışlanan, plaket ile ödüllendirilen değerli kişiler olarak gördüler. Kadın balıkçılar meslekleriyle, çocukları da anneleriyle gurur duydu. Çocukların annelerine ve mesleklerine bakışları değişti. Akdeniz Koruma Derneği (AKD) bir ilki başarıp kapalı toplum örneği olan balıkçı ailesini, kadın balıkçıları tek bir çatı altında toplamayı başardı. Bu da aslında kadınların değişimi ve farklılığı istediklerini gösteriyor. Su ürünleri kooperatifi artık sadece erkeklerin değil. Huriye Göncüoğlu, proje başlangıcında kadın balıkçılarla yaptığı görüşmelerde kadın balıkçıların su ürünleri kooperatifini erkek alanı olarak tarif ettiklerini, proje faaliyetlerinin uygulanması ardından yaklaşım ve görüşlerin değiştiğini söylüyor: Su ürünleri kooperatif başkanlarının kadın balıkçıların kooperatif bünyesine dahil olmaları konusundaki olumlu konuşmaları ve dünyadaki örnekleri öğrenmeleri, kadınların düşüncelerini değiştirdi. Eğitimde verilen kadın balıkçıları neden önemsiyoruz, deniz ekosistemini tanıyor muyuz, balıkçılık yaparken nelere dikkat etmeliyiz, dünyada ve Türkiye de kadın balıkçılar, İtalyan kadın balıkçı kooperatifi La PescaRosa gibi derslerin de önemli etkisi ve katkısı oldu.
Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği Huriye Göncüoğlu 21 kadın balıkçıyla başladığı projede bugün 70 kadını biraraya getirmiş durumda. Birçok sektörde olduğu gibi Türkiye de balıkçılık konusunda da toplumsal cinsiyete dayalı bir veri toplama anlayışı yok. Bu durumda, örgütlenmeye, yasal düzenlemeye de toplumsal cinsiyet bakış açısının yansıması mümkün olmuyor. Yalnızca Türkiye de değil dünyada da yaşam biçimi, çalışma şartları, yönetim ve yapılanma şekilleri, kadının katılımı göz ardı edilerek oluşturuluyor. Gene de Güney Amerika, Batı Afrika ve Hindistan gibi kadın balıkçıların balıkçılık yönetiminde yer almasına yönelik birçok çalışmanın yapıldığı ülkeler var. Bu açıdan bakıldığında AKD, Türkiye de bu kapsamdaki tek çalışmayı yürütüyor. Ege nin Kadın Balıkçıları Projesi ile amaç, kadın balıkçıların denizlerimizdeki varlığını sürdürmesine yardımcı olmak, yapısal değişikliklere giden yolda öncülük yapmak. Çünkü kadın balıkçıların durumuna bakıldığında, mesleki örgütlenmelerde (örneğin; su ürünleri kooperatiflerinde) yeteri kadar temsil edilmediği, hemen her konuda sürekli geri planda kaldığı ve mesleki anlamda yok sayıldığı, deniz koruma alanı yönetimi ile ilgili toplantılarda ve karar alım süreçlerine katılım göstermedikleri görülüyor. Bu nedenle, balıkçı kadının hem meslekte devamlılığını sağlamak, hem de mevcut durumunu iyileştirmek ve geliştirmek için balıkçılık politikalarında bazı yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Kadın balıkçıları desteklemek geleneksel balıkçılığı da desteklemek demek Huriye Göncüoğlu na göre Toplumsal cinsiyet farkındalığı kırsalda olduğu gibi balıkçılarda da düşük. 8 Mart onlar için her hangi bir gün. İstisnalar illa ki vardır ama hayatlarında kadın olmanın önemini ve değerini hiç hissetmemişler. Bu ve benzeri projeler, bu yaklaşımı değiştirip her mecrada kadının kendi değerini anlamasını sağlayacak, mücadelesine destek olacak. Sayısı, yeri belli olmayan kadın balıkçıların bu projeyle görünürlükleri arttı. Onların görünürlükleri, bilinirlikleri arttıkça geleneksel aile balıkçılığına da destek verilecek. Çünkü
kadın balıkçılara destek olmak demek sadece kadınlara değil denizlerimin en önemli değerigeleneksel avcılık yapan küçük ölçekli balıkçı ailelerine destek olmak demek. Kadın ailenin temelini oluşturuyor, kadına verilen destek çocuğuna, eşine, komşusuna ve köyüne dağılıyor. Projemiz bir başlangıç, daha geniş kitlelere ulaşmak için desteğe her zaman ihtiyacımız var. diyor Göncüoğlu. Fotoğraf: Akdeniz Koruma Derneği 2007 de yüksek lisans tezi olarak başlayan çalışma, 2012 de 21 kadını kapsayan bir projeye dönüşmüş. 2013 te bu sayı 70 i bulmuş. Huriye Göncüoğlu nun sonrası için planı kadın balıkçılar ve dolayısıyla balıkçı aileleri için alternatif gelir kaynakları yaratmak. Hedef, kadınların denizden kopmadan yine balıkçılık yaparak mesleklerini devam ettirebileceği fırsatlar yaratmak. Daha önce denenmiş, yurtdışında örnekleri olan balık soslarının yapımı işine başlamak istiyoruz. Sosların yapımını ve üretimini kadın balıkçılara aktif olarak öğretecek olan eğitmenler hazır, kadın balıkçılar ve kooperatif ortakları istekli, malum seçim dönemi, belediyelerin şu an için öncelikleri farklı olduğu için beklemedeyiz. Ayrıca kadın balıkçılara yönelik ve onların yararlanabilecekleri bir mikro-kredi taslağı üzerine de çalışacağız. Ege nin kadın balıkçılarına ve Huriye Göncüoğlu na rastgele diyoruz! (Röportaj 8 Mart 2014 te Yeşil Gazete de yayınlanmıştır) Başa dön...
Gökova dan Kaptan Cousteau geçti Yazan: Umut Uyan Ege Denizi sularının, Akdeniz e ulaşmadan önceki son durağıdır Gökova Körfezi. İrili ufaklı onlarca koyu ile bir ucu Bodrum, diğer ucu Datça ya kadar uzanır. Konumu itibariyle hem Akdeniz hem de Ege nin bitki örtüsünü birlikte barındıran Gökova Körfezi, belki de bu yüzden tarih boyunca İyonlar, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 1990 yılında, neredeyse tamamının koruma altına alındığı körfezde, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından yapılan, biyoçeşitliliğin araştırılması çalışmalarında 723 tür belirlenmiş ve bu türlerden 33'ünün Türkiye de ilk defa kayıt altına alındığı, ayrıca 34'ünün ise ulusal ve uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınan türler olduğu belirlenmiştir. Akdeniz Foku (Monachusmonachus), Orfoz (Epinephelusguaza), Lahoz (Epinephelusaeneus), Sinagrit (Dentexdentex) ve Kum Köpekbalığı (Carcharhinusplumbeus) gibi biyolojik çeşitlilik açısından oldukça önemli türlerin, beslenme ve üreme alanları da Gökova Körfezi nde bulunur. 306 kilometre uzunluğunda kıyı şeridine sahip Gökova Körfezi, Zeytin (Oleaeuropaea) ve Kızılçam (Pinusbrutia) ağaçlarının yanı sıra Dünya da sadece Muğla ve Fethiye civarında yetişen Sığla-Günlük (Liquidambarorientalis) ağaçlarına da ev sahipliği yapar. Finike batıklarından çıkarılan sığıla yağı dolu anforalar, bu ağaçların geçmişte de oldukça önemli bir tür olduğunu göstermektedir. Tarih kitaplarında ünlü Mısır kraliçesi Kleopatra nın aşk iksiri olarak geçen sığıla yağı, günümüzde ilaç ve kozmetik sanayiinde kullanılmaktadır. Körfezde bulunan ve Türkiye nin en önemli turizm bölgelerinden biri olan Sedir Adası, kumu ile ünlüdür. Efsaneye göre bu kum, İmparator Sezar tarafından, evlenme teklif ettiği Kleopatra için Mısır dan getirilmiştir. Dünya da sadece Mısır ve Türkiye de (Sedir Adası nda) bulunan bu kumun ateşte yandığı, suda çoğaldığı ve büyüteç altında incelendiğinde hareket ettiği söylenmektedir.
Eşsiz özelliklere sahip bu körfez, içerisinde değişik anılar da barındırmaktadır. Bunlardan bir tanesi, Gökova Körfezi'nde senelerdir balıkçılık yapan Ercüment Altınsoy'a ait. Balıkçının, Kaptan Cousteau ile tanışmasına dair olan bu hikayeyikendisinden dinlerken, unutamadığı bu anının heyecanını birebir hissettim diyebilirim. Seksenli yıllarda Kaptan Cousteau ve ekibi Gökova Körfezi ne gelirler. Balıkçıların şaşkın bakışları arasında günlerce araştırma yaparlar. Ekip, son gün Akbük de yemek için karaya çıkar. Karada onları bir balıkçı karşılar. Bu balıkçı aynı zamanda Akbük te restoran işletmektedir. Eşin dostun da tercümanlık yapmasıyla balıkçı ve Cousteau tanışır ve az da olsa sohbet ederler. Cousteau, balıkçının çok meraklı olduğunu fark eder ve adresini ister. Kendisine kitap armağan edeceğini söyler. Bunun üzerine balıkçı adresini verir ve Cousteau nun da adresini alarak tüm ekibi uğurlar. Kaptan Cousteau nun belgeseli televizyonda gösterilmeye başladığında meraklı balıkçı bir bölümünü bile kaçırmadan izler. Hatta es kaza kaçırırım diye teknesine televizyon bile alır. Gökova Körfezi nin anlatıldığı bölümde akyaların, kayalara sürtünmelerine dikkat çekilmekte ve bu davranışın bilinmeyen bir sır olduğu belirtilmektedir. Yıllarca, ayna ile akyaların davranışlarını inceleyen, tarih tarih not eden balıkçı, kağıdı kalemi eline alır ve Kaptan Cousteau ya bir mektup yazar. Mektubunda akyaların, yumurtlamadan önce vücutlarında biriken fazla salyayı, akıntının bol olduğu kayalara sürtünerek bıraktığını, yumurtlama sırasında da usturmaça görevi gören bu salya tabakasına vücutlarını sürterek kendilerine zarar vermeden rahatlıkla yumurtladıklarını anlatır. Aradan geçen iki yılın ardından balıkçıya Fransa dan bir hediye paketi gelir. Paketin içinde birçok Fransızca doküman ve bir de mektup bulunmaktadır. Mektubu tercümanlara okutan balıkçı Cousteau nun kendisine teşekkür ettiğini, yaptığı yanlışı yerinde düzeltmek için tekrar geri geleceğini söylemektedir. Fakat Cousteau, kutuplardaki araştırmalarına devam ettiği için bir daha Gökova Körfezi ne gelemez. Başa dön...
Eski New York Belediye Başkanı Mike Bloomberg neden balığa yatırım yapıyor? Yazan: Amelia Urry AKD için çeviren: Esra Altındal Geçen ay Michael Bloomberg pek çok şey yaptı. New York belediye başkanlığını bıraktıktan sonra, kentler ve iklim değişikliği ile ilgili Birleşmiş Milletler elçisi oldu. Kongreden önce göç reformunu ile ilgili çalışmalarına başladı. Tıpkı bizim gibi True Detective pilotu yüzünden delirme noktasına geldi. (en azından biz öyle varsayıyoruz). Ama dikkatimizi çeken asıl şey, denize atmayı düşündüğü bir kaç milyon dolar oldu. Bloomberg, önümüzdeki beş yıl için, Oceana, Rare ve EKO gibi kar amacı gütmeyen kuruluşlara 53 milyon dolar verecek. Her biri üç ayrı koldan dahil olacak bu saldırı planı, bize üç çatallı bir zıpkını hatırlattı. Bu girişimin adı Canlı Okyanuslar Girişimi. (Vibrant Oceans Initiative dir) Bu üç grup, balıkçılık açısından önemli üç ülkede birlikte çalışılacak: Şili, Brezilya, ve Filipinler. Bunlar dünyanın en büyük balıkçı ulusları değil, ama yine de önemliler: Hepsi birlikte küresel çapta avlanan deniz mahsullerinin yaklaşık yüzde 7 sini oluşturuyor ve daha sonra diğer ülkelere de sağlanabilecek politikalar ve uygulamalar için sağlam bir laboratuar olarak hizmet veriyorlar. Temel olarak, aşırı avlanmanın (sizin de tahmin ettiğiniz gibi) başlıca 3 nedeni var. İlk olarak, yüksek veya mevcut olmayan avlanma kotaları balıkçıların denizden çok fazla sayıda balık çekmesine neden oluyor ve bu nedenle, bir sene içinde denizlerin kendine gelebilmesi için gerekli üreme stoklarını tüketir. İkincisi, dip trolü gibi habitat tahribine yol açan davranışlar, yavru balıkların büyümek için gittikleri sığ yuva ortamlarını yok eder. Ve üçüncü olarak, hedef dışı avlanma; tonlarca istenmeyen balık ve deniz kaplumbağası ya da yunus ölür veya balıkçıların hedefledikleriyle birlikte gider.
Bu girişimde, Oceana endüstriyel balıkçılık üzerinde çalışırken, Rare geleneksel balıkçılığa yoğunlaşacak. Şaşırtıcı ama söz konusu sektörlerin her birinin okyanus ekosistemine farklı zararları var, endüstriyel ağ-trol işlemlerinin deniz dibine büyük zararı var ve hedef dışı avlanmaya sebep olurken geleneksel balıkçılık yakın kıyı habitatlarındaki yavru ve yumurta bırakan balıklar popülasyonları üzerinde baskı oluşturuyor. Ayrıca, birkaç büyük gemiye kıyasla, karnını doyurmaya çalışan insanlar tarafından işletilen küçük teknelerin takibi ve denetimleri çok daha zor. Bu sebeple Oceana ve Rare, yerel balıkçılık topluluklarının kendi düzenlemelerini yapmalarına destek olurken endüstriyel teknelerin hedef dışı miktarlarını azaltmak ve sıkı, bilimsel avlanma kotaları belirleyecek ulusal politikalar savunuculuk yapacak. Vibrant Oceans (Canlı Okyanuslar) bulmacasını tamamlamak için; EKO, balıkçılar için daha önce denenmemiş yatırım fırsatlarını tasarlamakla uğraşacak. Bu kulağa biraz çılgınca gelebilir ama balıkçıların sürdürülebilir uygulamalara geçişini kolaylaştırmak için önemli bir köprü vazifesi görebilir. İşin sırrı, zorda olan balıkçılık meselesine bir ekonomist gözüyle bakmak. Balıklar, banka hesabındaki gibi, bir çeşit bileşik faiz üretir. Balıkçılıktaki iyileşme grafikleri, tipik bir Econ 101 dersindeki J-kavisi gibi görünür. Küçük bir popülasyon bile iyileşmek üzere yeterli zaman verildiği durumda, logaritmik olarak artış gösterebilir. Bu açıdan düşünüldüğünde, EKO nun yapmak istediği insanların düşük fiyata alıp yüksek fiyata satmalarını sağlamak. Yatırımcılar, ekosistemin kendini yeniden inşa edebilmesi için gereken süre boyunca, balıkçıların gelir kayıplarının bir kısmını ödeyebilirse, söz konusu balıkçılar düzenlemelere uyma konusunda daha istekli olabilirler. Ve ekosistemin iyileştiği ekosistemlerde daha sürdürülebilir ve daha fazla miktarda balık tutarak açıklarını kapatabilecekleri günleri bekleyebilirler. Şu anda, Dünya Bankası nın tahminlerine göre, hasattaki düşüş nedeniyle küresel balıkçılık endüstrisi, yılda 50 milyar dolar kadar bir miktar kaybediyor. Bu miktarda bir maliyeti düşününce birkaç milyonluk bir kayıp akıllıca görünüyor. Peki ama 53 milyon dolar gerçekte ne kadar ediyor? Şu açıdan bakalım; Bloomberg in öğrenim gördüğü Johns Hopkins e miras bıraktığı miktarın yedide bir oranı olmakla beraber okyanusu korumaya hibe edilen en büyük desteklerden biri. Eğer uzun vadede balıkçılığın iyileşmesi için gereken birkaç milyar daha ise, bu fon denizde oldukça önemli bir damla demektir. Ve ayrıca, deniz koruma, Bloomberg in kamu sağlığı, eğitim ve iklim değişikliği üçlüsü hayırseverliğinin biraz dışında gibi görünüyorsa da aslında konunun tam da içinde. Dünya çapında yaklaşık 1,2 milyar insanın başlıca protein kaynağı deniz mahsulleri. Popülâsyon ve iklim baskıları arttıkça, minimum karbon salan bu hayvansal gıda kaynağını korumak çok daha hayati olacak. Denizde fazla miktarda balığın olmasını garantilemek, kazanç sağlayabileceğimiz en insani şeylerden birisi. Yazının orijinal için: http://grist.org/food/ocean-bottomliner-why-mikebloomberg-is-investing-in-fish/ Başa dön...