SEMPOZYUM BİLDİRİ KİTABI PROCEEDINGS BOOK 21-23 KASIM 2013 NOVEMBER 21 st -23 rd, 2013 SAKARYA
121 KÜLTÜR ENDÜSTRİSİNİN MEKÂNA YANSIMASI REFLECTION OF CULTURE INDUSTRY UPON SPACE Yrd. Doç. Dr. Selma TUNALI Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, stunali@dogus.edu.tr Öğr. Gör. Hikmet BAŞAYTAÇ Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, hbasaytac@dogus.edu.tr Özet Kentlerdeki mekânsal örgütlenmeler, toplumsal olaylarla biçimlenirler. Toplumdaki ayrışma, sınıfsal farklılıklar, statü arayışı, boş vakit geçirme, sosyo-kültürel, sosyoekonomik, sosyo-psikolojik etmenler kendine özgü koşulları kapsayan yeni mekânlar (alışveriş merkezleri, fast-foodlar, marka mağazalar vb.) yaratmıştır. Toplumun ortak kullandığı bu mekânlar birer tüketim nesnesidirler ve hem toplumsal yaşamı hem de toplumsal yaşam standartlarını yansıtırlar. Modern sanayi toplumlarında gelişen ekonomi; endüstri, üretim yöntemleri, oluşan yeni sermaye, farklı tüketim biçimlerini geliştirir. Güçlü ve baskın sermayenin ürettiği her şey; birer tüketim nesnesi olarak topluma sunulur. Bu yapay kültür (kültür endüstrisi) yaşadığımız çevreden sanat ürünlerine, toplumun kullandığı ortak mekânlara kadar her yeri kuşatır ve toplum üretenin (uluslararası sermayenin ve gücün) hakimiyeti altında biçimlenir. Yapay kültür başka bir deyişle kültür endüstrisi kapitalizmin etkisi ile ortaya çıkan bir kültürel oluşumdur ve kendisini devam ettirebilmesi için de tüketilmesi gerekmektedir. Günümüzde, kültür ürünlerinin, sanat yapıtlarının, insan ilişkilerinin metalaşması kadar tüketimin gerçekleştirildiği mekânlar da birer meta olarak topluma sunulmaktadır. Bu çalışmada yukarıda belirtilmek istenen savın kanıtlanması amacı ile alışveriş merkezleri (AVM), fastfoodlar ve benzer mekânlar; kültür endüstrisi kavramı kapsamında birer tüketim nesnesi olarak irdelenmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Kültür, endüstri, toplum, mekân Abstract Spatial organizations in the cities shape the societal events. Differentiation in the community, differences among classes, quest for status, spending spare time, social-cultural, social-economic, social-psychological elements created new spaces covering unique conditions (shopping malls, fast-food restaurants, branded stores etc.). These spaces jointly used by the community are objects of consumption and reflect societal life and community s life standards. Developing economy in modern industrial societies improve industry, production methods, new capital and different consumption forms. Everything produced by strong and dominant capital is presented to the society as an object of consumption. This artificial culture (culture industry) surrounds everywhere ranging from environment we live in, products of arts, and common spaces used by the society and society is shaped under influence of producer (international capital and power). Artificial culture, in other words, culture industry is a cultural formation born under influence of capitalism and needs to be consumed in order to survive. Today, spaces where consumption takes place are presented as a commodity to the society as well as commoditized cultural products, works of art, human relations. In this study, efforts will be made to consider shopping malls, fats food restaurants, and similar places as an object of consumption within scope of culture industry in order to prove the foregoing argument. Keywords: Culture, industry, society, space
122 KÜLTÜR ENDÜSTRİSİNİN MEKÂNA YANSIMASI TÜKETİM KÜLTÜRÜ VE MANİPÜLASYON Kültürün kendisinin endüstriyel bir meta haline gelmesi kültür endüstrisi kavramının çıkışına kaynak oluşturmaktadır. Bu kavramlaştırma, bir anlamda sistemin (kapitalizmin ve endüstri toplumunun) kendini her düzeyde, altyapıda ya da üst yapıda nasıl yeniden ürettiği ve meşrulaştırdığını açıklayan bir yön izler. Egemen sermayenin toplum üzerindeki etkisi, üretim ilişkilerinin toplumda meydana getirdiği eşitsizlikler, kitleler üzerindeki baskısını artırarak onu yönlendiren bir güç haline gelmiştir. 20.yüzyıl boyunca tüm dünyada siyasal ve ekonomik sınırları belirlemiş olan yenidünya düzeni yani dünyanın tek pazar haline gelmesi; ulus devlet sınırlarını aşan bir etkileşim biçimini ortaya çıkarmıştır. Teknolojinin gelişmesi, ekonomik değişimler, sosyokültürel, sosyo-politik oluşumlar, iç göç, kitle iletişim araçlarının artışı, toplumsal yapıdaki biçimlenişi belirleyen temel öğelerden bazılarıdır. Özellikle 1980 ve sonrası dönemde Türkiye de uygulanan ekonomi politikaları hızlı bir değişim süreci başlatmış olup; yabancı sermayenin ülkeye girişi ile birlikte tüketim kültürü topluma benimsetilir duruma gelmiştir. Ülkeye giren bilinçli ve örgütlü uluslararası sermaye; bilinçsiz ve örgütsüz topluma sunduğu hızlı geçiş formları ile günceli yakalama endişesini tetiklemekte ve toplumu birer tüketim nesnesi haline dönüştürmektedir. Ekonomideki bu çok yönlü değişimler; az gelişmiş ülkelerde görülen köyden kente göç, göçle gelen insanların kentte kayıt dışı ekonomide yer alması, çarpık kentleşme, üretimin gerilemesi, tüketimin körüklenmesi ve çeşitlenmesi toplumsal farklılaşma/ayrışma gibi unsurlar uluslararası sermaye için bir avantaja dönüşmektedir. Güçlü ve baskın sermayenin ürettiği her şey; birer tüketim nesnesi olarak toplumun dokusunda yer almaya başlamıştır. Sarsılan feodal ve kırsal değerlerin kalıntıları tasfiye edilmeden ve yerlerine endüstriyel değerler sistem olarak, bir bütünlük içinde getirilmeden, kapitalist değer sisteminin tek bir ilkesi para en yüce değerdir anlayışı ile içerden de topluma pompalanmış ve böylece, zengin ol da nasıl olursan ol gibi ilkeler toplumda egemen olmuştur (Kongar, 2007). Toplum çok çeşitli ticari ve ideolojik aygıtlar yolu ile hiçbir şeyin benimsenmemesi, hiçbir şeye sonsuz bağlanılmaması, hiçbir ihtiyacın sonsuz olmaması gibi bir anlayışın içine itilmiştir (Tunalı, 2011). Toplumsal yapıdaki hiyerarşik yapılanmalar tüketim üzerinden biçimlenmekte ve sınıflar arasındaki sosyo-ekonomik sosyo-kültürel yapıdaki değişme/farklılaşama genelde tüketim üzerinden şekillenmektedir. Küresel ölçekte yayılan bu tüketici yaşam tarzı; büyük şirketlerin politikaları uyarınca biçimlenmektedir. Markalar, ürünler, modalar, şöhretler, eğlenceler kültür üretimini çevreleyen gösteriler artık kültürümüzün kendisi oldu. Manipüle ediliyoruz, hem de en sinsi biçimde. Duygularımız, kişiliklerimiz ve değer yargılarımız son derece karmaşık medyatik ve kültürel güçlerin kuşatması altında. Marka sağanağı varoluşumuzun iliklerine işliyor (Lasn, 2004). Manipüle edilen toplum kapitalizm için boş vaktini tüketim odaklı etkinliklerle geçirmektedir. Dolayısı ile Tüketim(ci) toplumunun arka planında güçlü bir kapitalist kültür bulunmakta; bu kültür, hayatın odağına tüketimci refleksleri, tüketime ilişkin marka ve sembolleri koymakta; bunun etrafında yaşam stili ve kimlik yapıları inşa etmektedir (Ayraç, 2006). Üretmenden tüketme kültürünün egemen olduğu toplumsal yapıda imaj, göstergeler, sembolik temsiller gibi öğeler toplumsal ilişkiler üzerinde önemli bir güce sahip olmaktadır. Gelişmiş kapitalizmin 20. yüzyılın sonunda kazandığı ivme; az gelişmiş toplumlarda insan yaşamlarında ve bu yaşamların mekânsal karşılığı olan kentlerin yapısında yeni yapılanmalar meydana getirmiştir. Günümüzde kendi ürettiği kültürü sunacağı mekânlar yaratma ve kültür emperyalizmini topluma yerleştirme çeşitli marka tasarımlar üzerinden sağlanmaktadır. Tarihin her döneminde erk (iktidar) ile mekânsal yapılaşma arasında sıkı bir etkileşimin var olduğu bilinmektedir. Mekân; insanın insanla, insanın nesne ile ve nesnenin nesneyle olan aralıklarının, uzaklıklarının ve ilişkilerinin, kısacası bizi saran boşunun üç boyutlu anlatımıdır (Gür, 1996). Dolayısı ile mekân, toplumsal üretim pratiği içinde üretilen ve tüketilen bir nesne olmanın yanı sıra, toplumsal göstergeler sisteminin ve tüketim kalıplarının bir parçasıdır (Yırtıcı, 2002). Sistemli bir biçimde tasarımlanmış, ziyaretçilerini salt tüketmeye yönlendiren mekânlar günümüzde kent merkezlerinde yerlerini almışlardır ve almaya devam etmektedirler. MEKÂNIN TÜKETİM MERKEZLİ TASARIMLANMASI Çağımızda her şeyi içinde barındıran çok amaçlı alışveriş merkezleri özellikle kent kültürünün bir parçası haline gelmiştir. İki bin yıllık geçmişi olan alışveriş merkezleri; içinde toplumsal yaşamı ve etkileşimi barındıran, teknoloji- ekonomi- kültürel değişimlere paralel şekillenen yapılar konumundadırlar. Kent tasarımına göre şekillenen ve aynı zamanda kent tasarımını şekillendiren alışveriş merkezleri, oyun parkları, havalimanları, outlet zinciri, fast-food restoranları, eğlence parkları, outlet mağazalar, depo mağazaları, süper ve hipermarketler, vb. unsurları aralarında sayabileceğimiz tüketim katedralleri, bu profesyonel (Batı 2007) tükettirme zincirinin
KÜLTÜR ENDÜSTRİSİNİN MEKÂNA YANSIMASI 123 parçalarıdır. Söz konusu olan bu tüketim merkezleri günümüzde eğlence, dinlence, boş vakit geçirme, sosyalleşme gibi unsuları içinde barındırsa da yeni tüketim araçlarının topluma manipüle edildiği alanlardır. Buradan hareketle, kentlerin günümüzde geçirdiği nitel değişime derinlemesine bakıldığında, kentlerin gündelik hayatın sıradan görünümünden kaçmayan bir rahatlık, tarihsel referanslarla bezenmiş, çoğulcu yapısını açıkça gözler önüne seren eklektik bir biçime dönüştüğünü görürüz (Batı 2007). söylenebilir (Batı 2007). Özellikle 1990 lar sonrasında daha da belirginleşen kent kültürünün ve kent tasarımının tüketim kültürüne olan düşkünlüğü çeşitli mekânsal şekillenmelerde kendini göstermektedir. Gerek kentlere eklenen alışveriş merkezleri, gerek kentlerde yükselen alıveriş, iş merkezi, konut gibi eylemleri içinde barındıran gökdelenler şehir siluetlerinde yerlerini almaya devam etmektedirler. Bütün bu mekânlar kurgulanırken esas amaç; çeşitli imge ve sembollerle tüketim kültürünü doğrudan veya dolaylı olarak topluma kanıksatmaktır. Modern anlamdaki alışveriş merkezleri 1950 li yıllarda Amerika da, II. Dünya Savaşı sonrasında da Avrupa da inşa edilmiştir. Ülkemizde ise 1980 lerden itibaren izlenen liberal politikalar ve uluslararası sermayenin yeni pazar arayışları sonucunda büyük kentlerimizde (İstanbul-Ankara-İzmir) çok mağazalı, çok katlı alışveriş merkezleri boy göstermeye başlamıştır. İstanbul da 1990 larda ilk alışveriş merkezleri, eski şehir merkezindeki çarşılardan ilham alarak Bakırköy, Altunizade, Etiler gibi alt merkezlerde (Galleria 1988, Capitol 1993, Akmerkez 1993) açılmaya başlamıştır. İlk dönemde inşa edilen alışveriş merkezleri önceden lüks malların topluma sunulduğu bir alan imajını sunarken, bugün bunların çoğu üst-orta kesimlere hitap eden yerler haline gelmişlerdir. Günümüzde ise daha lüks ve dışarıya tam kapalı, yarı kapalı gibi farklı konseptte projelerin yapıldığı görülmektedir. Kanyon (2006), İstinyepark (2007), Ümraniye Meydan (2007) gibi yatırımlar, günümüzün alışveriş merkezlerini simgelemektedir. Bunlar aynı zamanda işyeri, konut ve bunların yan hizmetlerini (spor merkezi, günlük bakım ve temizlik, otopark, vb. donatı ve hizmetler) içeren cazibe merkezleri haline gelmektedirler (Tunalı, 2011). Bugün kentlerimizde alışveriş merkezleri düşünüldüğünde; 1960 larda olduğu gibi tanımlanmış, ürün gruplarını barındıran parlak raflar, ürün gruplarına göre ayarlanmış belli renklerdeki reyonlar artık kalmamış, bunun yerine havalı, kaotik, eklektik değişken olan alışveriş merkezlerinde alışverişler yapılmaktadır (Batı, 2007). Şekil 2 İstanbul da bazı alışveriş merkezleri (www. havadanemlak.com) Alışveriş merkezlerinin mekânsal oluşumları tüketim ideolojisi olgusu temel alınarak tasarlanmaktadır. Mimari program yani tasarım programı, ticari programın belirlediği akılcılıkla, cazip mekânlar tasarlama üzerinden şekillenmektedir. Bu yapıların iç işleyişine bakıldığında; ziyaretçiyi maksimum seviyede ürünle ve alışveriş fırsatıyla karşılaştırmak için planlama yapılmaktadır. Mekânsal kurgulamada amaç; tüketimi denetim altına almak için tasarım mühendisliğinden maksimum seviyede yararlanmaktır. İç mekânın tasarım biçiminin işlevselliği, mallar ne kadar maddileştirilerek görünür kılınsa da aynı zamanda bu deneyimin almak ve vermekten daha öte bir şey olduğu konusunda potansiyel tüketiciyi motive etmekle de ilgilidir (Batı 2007). Modernliğe özgü bir sorun olarak ortaya çıkan alışveriş merkezlerini, mimarlığın özünü oluşturan mekân öznesi üzerinden irdelemek yerine, karlılığın nitelikleri üzerinden irdelemek gerekmektedir. Alışveriş merkezlerinin mimari üslubu ne olursa olsun amaç tüketim motorunun dönmesi için gerekli olan kapitalist birikimdir. SONUÇ Şekil 1. Alışveriş merkezleri İstanbul (http://www.radikal.com.tr/eğlence/istanbul) Çağdaş tüketim kalıpları da, kentler ve onun banliyölerinden oluşan metropollerde yaşamanın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Bocock, 1997). Kent tasarımının tüketim biçimlerinin oluşumu üzerinde etkili olduğu kadar, çeşitli tüketim biçimleri de kent tasarımının nasıl şekillendiği konusunda etkili olduğu Günümüz çok merkezli büyük kentlerinin, farklı bölgelerinde kurulan çok işlevli alışveriş merkezlerinin toplumsal yaşamı doğrudan etkilediği iddiası kaçınılmaz bir olgudur. Söz konusu bu mekânlar tüketimi kolaylaştıran, içinde özel tasarım unsurlarını barındıran yapısal oluşumlardır. Metropolleşme; sermayenin yeni yatırım alanları arayışı, yaşama alanlarını birer ticari merkez olarak kurgulamaya olanak sağlamaktadır.
124 KÜLTÜR ENDÜSTRİSİNİN MEKÂNA YANSIMASI Mekânsal süreklilik sermaye tarafından belirlenmekte ve kentsel örgütlenme sermayenin tüketim odaklı isteği üzerinden şekillenmektedir. Tüketim toplumunda artık birey; karmaşık ve medyatik kültürel güçlerin etkisindedir ve marka sağanağı altında sürekli tüketmektedir. KAYNAKÇA AYRAÇ, Ö.; Tüketimcilik ve Metalaşma Kıskacında Boş Zaman, KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ, Sayı :11, s: 27-53, Kocaeli, 2006. BAL, G.; TÜRKİYE DE DÜN BUGÜN DÖNÜŞÜMLERİ, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2008. BATI, U.; TÜKETİM KATEDRALLERİ OLARAK ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNİN TOPLUMSAL GÖSTERGEBİLİMİ: FORUM BORNOVA ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÖRNEĞİ, Uluslararası İnsanbilimleri Dergisi, Cilt:4 Sayı :1, 2007, BOCOCK, R.; TÜKETİM, çev., İrem Kutluk, Ankara: Dost Kitabevi, 1997. GÜR, Ş. Ö; MEKÂN ORGANİZASYONU, Birsen Yayınevi, İstanbul 1996. KEYDER, Ç.; İSTANBUL KÜRESEL İLE YEREL ARASINDA, 1. basım İstanbul. KONGAR, E.; 12 EYLÜL KÜLTÜRÜ, Remzi Yayınevi, 5. basım, İstanbul, 2007. LASN, K.; KÜLTÜR BOZUMU, Türkçesi: Pekman Cem, Ilgaz Ahmet, Bağımsız Yayınevi, 1. basım, İstanbul, 2004. TUNALI, S.; YİYECEĞE DAYALI SATIŞ ÇEVRELERİNDE SOSYO KÜLTÜREL ETMENLERE BAĞLI DEĞİŞİMLERİN MEKÂNSAL YANSIMALARI:1980 SONRASI KADIKÖY ÇARŞI ÖRNEĞİ, Sanatta Yeterlik Tezi, İstanbul, 2011. YIRTICI H.; ÇAĞDAŞ KAPİTALİZMİN MEKÂNSAL ÖRGÜTLENMESİ, Bilgi Üniversitesi Yayınları 2. Baskı, İstanbul, Eylül 2009. http://old.mo.org.tr/mimarlikdergisi (11.06.2013) http://tr.wikipedia.org/wiki/ (10.06.2013)