Mülki Amir Gözüyle Bakış



Benzer belgeler
MEKANSAL PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Kıyı Alanları Dairesi Başkanlığı. Aydın Tibet ÜNLÜ Şehir Plancısı

KIYI KANUNU. Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: Kanun Numarası : Kabul Tarihi :

KIYI KANUNU. Kanun No: 3621 Kabul Tarihi : (17 Nisan 1990 tarih ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.)

17 Nisan 1990 Resmî Gazete Sayı : SAYILI KIYI KANUNU. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgiyi,

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI TEKNİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Sevilay ARMAĞAN Mimar. Şb. Md. Tel: KAPSAM

T.C. BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü -D A Ğ I T I M L I - GENELGE 2007/2

Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgiyi,

ANAYASA UZLAġMA KOMĠSYONU BAġKANLIĞINA

T.C. BAŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 234 ADA 107 NOLU PARSEL

Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

KIYI KANUNU. Amaç. (1) Bu tanım 1/7/1992 tarih ve 3830 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilmiş olup, metne işlenmiştir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

DATÇA / BOZBURUNUN YARIMADASI İMAR PLANI VE HUKUKSAL BOYUTU

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Ne kadar 2/B arazisi var?

6102 SAYILI YENİ TÜRK TİCARET KANUNU NA GÖRE ANONİM ŞİRKETLERDE VE LİMİTED ŞİRKETLERDE GENEL KURUL TOPLANTI VE KARAR NİSAPLARI

tarih ve 5627 sayılı resmi gazete ile yayınlanan Enerji verimliği kanunu ile ilgili sorular iki başlık altında ele alınmıştır.

KIYI KANUNU. Bu Kanunun yürürlükte olmayan hükümleri için bakınız "Yürürlükteki Bazı Kanunların Mülga Hükümleri Külliyatı" Cilt : 2, Sayfa : 1339

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

BORNOVA (İZMİR) 3720 ADA, 5 (2,3,4) PARSEL NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/46

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

SAHİL VE PLAJLARIN KULLANIMINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

İMAR BARIŞI BİLGİLENDİRME SUNUMU İSTANBUL ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ

Resmi Gazete Tarihi: 10/8/2004 Resmi Gazete Sayısı: MĠLLĠ EMLAK GENEL TEBLĠĞĠ (SIRA NO:283)

Av. Mürsel YİĞİT İzmir Barosu

TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNU

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE PLANLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI ŞEHİR PLANLAMA MÜDÜRLÜĞÜ NE

1993 YıLıNDA BELEDİYELERDE

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

DENİZ KİRLİLİĞİNE İLİŞKİN YASAL PROSEDÜR VE KURUMLARIN SORUMLULUKLARI

Ülkemizde imara aykırı yapılardan kaynaklanan sorunlar uzun yıllardır Türkiye nin gündemini işgal eden en önemli konuların başında geliyordu.

T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü. Sayı: B.18.0.ÇYG /06/2011 Konu: Yetki Devri Genelgesi

DPT MUSTESARLIGI CALISMA GRUBU

64. HÜKÜMET 2016 YILI EYLEM PLANININDA TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİNİN KATKI SAĞLAYACAĞI KONULAR

T.C. BAŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 232 ADA 15 NOLU PARSEL

İMAR BARIŞI VE KAPSAMI. İmar Barışı Nedir?

T.C. B A Ş B A K A N L I K Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü GENELGE 2001/23

T.C. ÇEVRE VE ġehġrcġlġk BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi BaĢkanlığı. Sayı : / /03/2014

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ. Karar N0: KARAR

İMAR BARIŞI BİLGİLENDİRME SUNUMU İSTANBUL ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ

Cumhuriyet Halk Partisi

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

AB Destekli Bölgesel Kalkınma Programları

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI MEKANSAL PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YALOVA İLİ 1/ ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLAN DEĞİŞİKLİĞİ RAPORU

Cumhuriyet Halk Partisi

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Kanun: (Değişik: /21374) tarih ve 3830 sayılı Kanun ile değişik tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanunudur.

İSTANBUL VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA GÖNDERİLMEK ÜZERE

Türkiye de Son Dönem Bölgesel Gelişme Politikalarının Değerlendirilmesi ve Gelecek Gündemi. Bölgesel Gelişme ve Yapısal uyum Genel Müdürlüğü

2013 YILI İÇ DENETİM PROGRAMI

Taciser ÜLTAN TEKNİK YARDIM VE ÇEVRE SORUNLARINI ÖNLEME ŞUBE MÜDÜRÜ

Kanun Numarası : 3621 Kabul Tarihi : Yayımlandığı R. Gazete Tarih : Sayı: Yayımlandığı Düstur Tertip : 5 Cilt : 29 Sayfa: 76

T.C. ÇANAKKALE BELEDİYESİ FEN İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

KALKINMA AJANSLARI ve

İmar planı uygulama yöntemleri

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

KALKINMA AJANSLARINA VE 5449 NO LU KALKINMA AJANSLARININ KURULUŞU, KOORDİNASYONU VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNA İLİŞKİN BİLGİ NOTU

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İMAR HUKUKU SAYFA I - İMAR MEVZUATININ GELİŞİMİ 13 II SAYILI İMAR KANUNİ İLE GETİRİLEN YENİLİKLER 17 III - BELEDİYE

DPT MÜSTEŞARLIĞI PERFORMANS ANLAŞMASI HAZIRLAYANLAR: Erhan KARACAN Adile TUNÇER Ömer Faruk GÜLSOY

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

Su Ürünleri Üretim ve Yetiştirme Tesislerinin İmar ve Kıyı Mevzuatı Açısından Değerlendirilmesi. Özet. Abstract

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRE BAŞKANLIĞI ŞEHİR PLANLAMA MÜDÜRLÜĞÜ NE

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

İŞLETMENİN KURULUŞ ÇALIŞMALARI. Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT

e ait Şimdi bazı adalar daha satışa çıkarıldı. Fiyatları da 8 ile 25 milyon dolar arasında değişiyor.

KURUL KARARI ORTA VADELİ MALİ PLAN ( )

İmar Barışı (İmar Affı)

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU

İDAREDE VERİMLİLİK DENETİMİ. A. Argun AKDOĞAN TODAİE

TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

Katılım Öncesi AB Hibelerinin Belediyeler Tarafından Kullanılması

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

T.C. İZMİR KONAK BELEDİYE BAŞKANLIĞI Yapı Kontrol Müdürlüğü ÖRGÜTLENME, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

Kültür ve Turizm Bakanlığından: SAMSUN KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR 57.00/611. Toplantı Tarihi ve No :

OTOPARK YÖNETMELİĞİ. c) Birim park alanı: Bir aracın park etmesi için gerekli olan ve manevra alanları dahil toplam park alanını,

BÜTÜNLEŞİK KIYI ALANLARI YÖNETİMİ

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

T.C. KONYA MERAM BELEDİYE BAŞKANLIĞI PLAN VE PROJE MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM... 1 Amaç, Kapsam, Yasal Dayanak ve Tanımlar... 1 Amaç... 1 Kapsam... 1 Yasal Dayanak... 1 Tanımlar... 1 İKİNCİ BÖLÜM...

24 Eylül 2013 Tarihli EKK Toplantısında Gündeme Alınan Eylemler

T.C. TEKİRDAĞ İLİ ÇERKEZKÖY İLÇESİ KAPAKLI BELEDİYE BAŞKANLIĞI İMAR VE ŞEHİRCİLİK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNETMELİĞİ

YENİ VAKIFLAR KANUNUNA VE VAKIFLAR YÖNETMELİĞİNE SİVİL DEĞERLENDİRME

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

Sayı : Konu : Tavsiye Kararı Talebi KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNA

S. SİDE Sosyal Güvenlik Bakanı. Türkiye Demir ve Çelik İsletmeleri Kurumu Kurulusu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Karar Sayısı.

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

Ödenek Üstü Harcama Nedir? Ödenek Üstü Harcama Yapılmasının Yaptırımı Nedir?

YAPI DENETİM KANUNU (Tam Metin)

KENTSEL DÖNÜŞÜM ARAÇLARINDAN BİRİ OLARAK HUKUK. Prof. Dr. Gürsel Öngören

KENT KONSEYİ YÜRÜTME KURULU KARARLARI

BURSA ESKİŞEHİR BİLECİK KALKINMA AJANSI

YIPRANAN TARİHİ VE KÜLTÜREL TAŞINMAZ VARLIKLARIN YENİLENEREK KORUNMASI VE YAŞATILARAK KULLANILMASI HAKKINDA KANUN

Transkript:

Agah BÜYÜKSAĞİŞ I Emekli Vali Kıyı Kanunu ve Mülki Amir Gözüyle Bakış MAKALE Kıyı mevzuatının günümüz kamu yararı kavramını tam olarak yansıttığı söylenemez. Günümüzde kamu yararı genel (ortak) yarar yaklaşımının özelliklerine sahip olduğu söylenebilir ise de bu yaklaşımın yerini günümüzde toplumsal oydaşma sonucu toplumun tümünün yararına düzenlemelerle kamu yararının sağlanabileceği unutulmamalıdır. Giriş Her sözü ya da davranışıyla yeni bir gündem yaratan Sayın Başbakanın ramazan bayramının son gününde yanına Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktarı da alarak sahil şeridindeki yapılaşmayı ve uygulamaları kontrol etmesi yazılı medya tarafından ilgiyle izlendi ve yansıtıldı. Bu denetim sırasında mevzuata-yürürlükteki hükümlere-aykırı uygulamaların olduğu; bunların yerinde incelenerek yasal gereğinin yapılmasını bakandan sözlü olarak istediği öğrenildi. Aslında Antalya sahillerinden İstanbul Boğazına kadar değişik şekillerde yasal deyimi ile-kıyı ve sahil şeridi ihlalleri-görülmektedir. 2005 yılından beri bu güne kadar olan değişimleri Google Earth de karşılaştırmalı olarak (dünü ve bugünü) toparlamış. Başbakanın itiraz ettiği görünüşler ortaya çıkıyor. Güvercinlik Pina Yarımadasında büyük bir otel yarımadayı çevirmiş. Tahsis eski, ancak otel izni AKP dönemine ait. Zeytinli Burnu Mevkii: Sayın başbakanın tatilini geçirdiği otel burada. Torba da tekneleriyle gidip denize girilen bir zamanların ünlü adası Zeytinli Kahve aynı otelin denetiminde. Bu yüzden artık halk gidemiyor. Usurluk mesire alanı: Kamu yararına tahsisli bu alan Kır evi yapıyoruz diyerek bir yatırımcıya veriliyor. Halk kullanamıyor. Cennet koy, Saplı burun, Bodrumun kuzeyinde bakir kalmış tek koy iken, önce Kültür ve Turizm Koru- ma ve Gelişme Bölgesi ilan ediliyor. Cennet koy elden gidecek, sivil toplum örgütleri kararı iptal ettiriyor. Ancak, tekrar gelişim bölgesi olarak ilan ediliyor ve yeni imar planı yapılıyor. Tüm sahil turizm tesis alanı olarak belirleniyor. Akyarlar, Akçabük Koyu: Deniz turizmine hizmet veren bu koyda artık sağlı sollu oteller var. 2005 de bu tahsisleri itiraz sonucu Danıştay ve Yargıtay iptal ediyor. Dönemin AKP li Turizm Bakanı Antalya da yer kalmadı, yatırımcıyı artık Bodruma yönlendiriyoruz diyor. Goole Eart de koyların eski ve yeni haliyle yatırımcının nasıl yönlendirildiğini göreceksiniz. Şu anda Tavşan Burnu ndan Orak Adasına kadar mavi yolculuk ve günlük tur yapılan koylar turizm www.tid.web.tr 85

tesis alanı ilanı ile tehdit altında. Buraları da yapılaşmaya izin verilirse Mavi Yolculuk hayal olacak. Kisse Bükü, Alakışla Limanı: sivil toplum kuruluşları buraları 2005 yılındaki tahsislerden kurtarıyor. Mavi yolculuk rotasındaki bu yerler çok önemli. Bakanlığın gözü buralarda, buralara tesis izni verilirse mavi yolculuk ortadan kalkar. Oysa bu mavi yolculuk bu yörenin geçim kaynağı. Binlerce insan işini, aşını ve ekmeğini kaybeder. Başbakan kadar, Çevre ve Şehircilik Bakanı da kıyılardaki bu duruma itiraz ediyor. Bunun lafta kalmaması ve yasal gereğinin yerine getirilmesi gerekir. Çünkü Bodrum ve çevresinde kıyıların ve tepelerin bittiği yerdeyiz. (I) Başbakanla başlayan sahil denetimi İstanbul Boğazına kadar ulaştı. Boğazdaki gece kulüpleri ve villalar denetim altına alınırken ön görünüm bölgesindeki yapıların imar planlarına aykırı olup olmadığı inceleniyor. İstanbul Boğazı ön görünüm bölgesini de mercek altına alıyor. Boğazdaki yapıların imar planları kararlarına aykırı olup olmadığını, inşaat alanlarına uyulup uyulmadığını, kat yükseklikleriyle yapıların kullanım fonksiyonları incelenmeye alınıyor. Denetimlerde boğazdaki ünlü bir mekânın yürürlükteki imar planında kamuya açık yüzme havuzu olduğu tespit ediliyor. Boğaziçi Ön görünüm kanununa aykırı yapılar hakkında yıkım kararı ya da yüklü miktarda para cezası verilebilecek. Bodrum Torba da Toplam 25.000 m² inşaat alanına sahip ruhsatsız iki otel için de yıkım kararı çıkmış bulunuyor. Antalya da yapılan denetimlerde ise otellerin çoğunda Kıyı Kanunundaki 50 metrenin reaktif alan, park alanı, spor alanı olarak kullanılması gerekirken bazılarında uyulmadığı, 50 m. ile 100 m. arasındaki yerlere sökülüp takılabilen günübirlik tesisler yapılabilecek iken otel havuzlarının ya ilk 50 m. yi geçtiği ya da otelin tamamının kıyıyı ihlal ettiği ortaya çıkıyor. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması ve bölgeler arası dengeli büyüme ve gelişmenin sağlanması amacıyla Kıyı Kanunu uygulamalarının ulusal kalkınma ile doğrudan ilgisi vardır. Ulusal kalkınma, çeşitli toplum kesimleri ve bölgeler arasında dengeli bir işbölümü ile gerçekleştirilmelidir. Kalkınmanın getirilerinin de kesimler ve bölgeler arasında dengeli dağılımı hükümet programları ve kalkınma planlarının en öncelikli konuları arasında yer almıştır. (I) Gazeteci Yalçın Doğan ın Hürriyet Gazetesindeki AKP nin Bodrum günleri adlı makalesinden alınmıştır. Ekonomik refahın, toplum kesimleri, iller ve bölgeler arasında, kısacası mekânda dengeli dağılımının sağlanması, günümüz toplumları arasında sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Bu politika aynı zamanda ekonomik ve sosyal uyum ile toplumsal istikrarın önemli unsurları arasında yer almaktadır. Günümüz gelişmiş toplumlarında, genel büyüme oranı ve ortalama gelir düzeyi kalkınmışlığın tek göstergesi olarak görülmektedir. Artık bu gelirin nasıl bir yapıda hangi kesimlerin katkısıyla üretildiği ve kesimler arasında ve mekânda nasıl dağıtıldığı da gelişmişlik göstergeleri arasında yer almaktadır. Ek olarak büyümenin ve gelişmenin sürdürülebilirliğini göz önüne alan bir yönetim ve üretim yapısının varlığı ile doğrudan ilintili görülmektedir. Dengeli dağılımı dikkate almayan yönetim anlayışı ve politikaları, sadece sosyal adaletten uzaklaşmakla kalmaz, aynı zamanda istikrarı sağlamakta zorlanır ve sürdürülebilir bir gelişmenin performansını da yakalayamaz. Bunlara ek olarak kırsal kalkınma için kırsal alanda istihdamın artırılması, insan gücü kaynaklarının geliştirilmesi, kırsal nüfusun gelirini arttırıcı, ekonomik faaliyetlerin desteklenmesi yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, etkili örgütlenme ve her düzeyde katılımcılığı önem taşımakta ve sivil toplum örgütlerinin kalkınma sürecine katılmalarını artırıcı tedbirlerin alınmasını gerekli kılar. 8. Beş yıllık kalkınma planı (8. BYKP) ile bölgeler arası kalkınmışlık farklarını azaltmak, bölgesel planların hazırlık, uygulama, koordinasyon ve izleme aşamalarının etkinliğini artırmak, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması ve bölgelerarası dengeli büyüme ve gelişmenin sağlanması amacıyla İhtiyaç duyulan merkezlerde birimlerin oluşturulması için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı gerekli düzenlemeleri yapmakla görevlendirilmiştir. Avrupa Birliği ne (AB) ekonomik ve sosyal uyum sürecinin çerçevesini oluşturan ve (2004-2006) dönemini içine alan Ön Ulusal Kalkınma Planı, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak Yüksek Planlama Kurulu (YPK) tarafından onaylanmıştır. Planda ifade edildiği şekliyle bölgesel gelişmeye ağırlık verilerek planda, finansman desteğinin en geniş olduğu alan bölgesel gelişme olarak tespit edilmiştir. Planda yö- 86 idarecinin sesi / Mayıs - Haziran

netim (DPT müsteşarlığı) belirlenmiş; uygulamaya ilişkin görevlerin sektörel ve bölgesel kurumlar gibi ara kurumlar ile paylaşılması, bölgesel gelişme politikalarını yerel bazda uygulayacak kurumsal bir mekanizmanın geliştirilmesi ve bu alandaki program ve projelerin yönetimine ilişkin bazı görevlerin Kalkınma Ajanslarına (KA) devredilmesi öngörülmüştür. Ajansların kuruluşu 58. Hükümet tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulan ve 59. Hükümet tarafından da aynen benimsenen Acil Eylem Planını (AEP) gerçekleştirmeyi öngördüğü en önemli hukuki, Kurumsal ve yapısal düzenlemeler arasında yer almaktadır. AEP amaçlarına uygun olarak, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını azaltıcı politikalar merkezi yönetim tarafından, yereldeki ve iller arasındaki gelişmişlik farklarının giderilmesine yönelik çalışmalar ise merkezin koordinasyonu ve yönlendirilmesi altında hizmet bölgeleri (Ajanslar) tarafından yürütülecektir. Günümüzde artık bütün dünyada bölgesel gelişme planlarının hareket noktası sadece bölgeler arası az gelişmişlik farklılıklarını gidermeye yönelik değil; sürdürülebilir, dengeli, insan odaklı, esnek, rekabetçi, katılımcı olması ve yerel aktörlerin çabalarını, yerel potansiyelleri ve dinamikleri, stratejik yaklaşımı, öğrenmeye dayalı uygulamaları içermesidir. Sonuç olarak; - Bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları, - Yerel ve küresel rekabetteki yaklaşım ve değişiklikler, - AB ye uyum sürecindeki yükümlülükler, - Finansal ve beşeri kaynakların rasyonel dağılımı zorunluluğu, - Çevresel duyarlılıktaki artış, - Yerel kalkınma, örgütlenme taleplerinin artışı ve bu taleplerin etkin yönlendirilmesi ihtiyacı gibi nedenler, - Katılımcı, - Esnek bir yapıya sahip, - Teknik kapasitesi güçlü, Yerel ve bölgesel gelişmeyi hızlandırmaya odaklı kalkınma birimleri konumundaki söz konusu kalkınma ajanslarının oluşumunu ihtiyaçtan öte bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu zorunluluk kıyı ve sahil şeridi planlaması ve düzenlemesinde kendisini daha çok hissettirecektir. Kıyı Kanununun uygulama anlayışı ve uygulamaların irdelenmesi Kıyılarımız artırılamaz kıt kaynaklarımızdır. Bu yüzden farklı kullanımlara kaynaklık oluşturması bakımından toplumsal bir öneme sahiptir ve kullanımında farklı çıkarların çatışması da kaçınılmazdır. Anayasamızın 43. maddesine göre kıyılarımız Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Diyerek kamu malı olduğunu ortaya koyar. Kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında oluşunun doğal bir sonucu olarak; 1. Kıyılar devir edilemez; Kıyılar kamu malı olması nedeniyle satılamaz. 2. Kıyılar haciz edilemez; Kıyılar üzerinde uygulanacak haciz, tedbir ve benzeri zorlayıcı işlemler, kamu hizmetlerinin sürekliliğini aksatacağı ve toplum yararlanmasını engelleyeceği sebebiyle mümkün değildir. 3. Kıyılar zaman aşımı yoluyla edinilemez, Bir malın mülk edinilmesine ilişkin hiçbir yol kıyılar bakımından işlemez. Kazandırıcı zaman aşımıyla da mülkiyete geçirilemez. 4. Kıyılar kamulaştırılamaz. Kamulaştırılan; a) Özel mülkler ile b) Kamuya ait özel mülkler kamulaştırılabilir. 5. Kıyılar özel kişilerin mallarından farklı biçimde korunurlar. Bu nedenle kıyılar vergi, harç, kira ve benzeri özel hukuk kurallarına konu olmazlar. 6. Kıyılar üzerinde kanunen ön görülmedikçe sınırlı ayni haklar kurulamaz. Toplumun yararlanmasına açık, kullanılmasını engelleyecek, özel mülkiyete konu tesisler yapmak mümkün değildir. Kıyı kanununun uygulanmasında: a) Kentleşmeden kaynaklanan, b) Kurumsal yapı ve yönetimden kaynaklanan, c) Planlama ve mevzuattan (yasal çerçeveden) kaynaklanan, problemler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu konu yazının sonuç bölümünde daha ayrıntılı incelenecektir. Bu problemler kanun düzenlemede bir aksama olduğu düşüncesini vurgulamaktadır. Bu eksiklik; 1. Algılanan kamu yararı kavramının farklı olmasından, 2. Kanunun kıyı kullanımında kamu yararının sağlanabilmesine ilişkin gerekli düzenlemeleri içermesine rağmen, uygulamalarda bir takım sıkıntıların doğduğudur. MAKALE www.tid.web.tr 87

Kıyı kanununun birinci maddesi deniz, tabii ve suni göller ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlenmiştir. Kanunun bu maddesinin unsurları; 1. Doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma, 2. Toplum yararlanmasına açık, 3. Kamu yararına kullanma, Amaçlarını içermektedir. Kamu yararı kavramının Roma hukukundan günümüz modern çağa kadar geçirdiği evrelere değinilmeyecektir. Kamu kararı genel yarar, ortak iyilik, müşterek hayır ve kamu menfaati gibi isimlerle de kullanılan bu kavram çok işlevli bir kavram olup milleti oluşturan kişi ve grupların çıkarlarından bağımsız olduğu düşünülmeyen, toplum içerisindeki grupların yararları arasındaki doğal ya da olması gerekli denge olarak düşünülmektedir. Kamu yararı kavramının farklı akademik çevreler, yargı organları, bilim adamları ve yazarlar tarafından farklı tanımlanmıştır. Sınıf arkadaşım Prof. Ruşen Keleş kamu yararı kavramını, mülkiyet hakkının sınırlarının belirtilmesi ile daraltılmamalı, genel ahlak, kamu düzeni, toplumsal adalet ve ulusal egemenlik gibi konularda da kamu yararından söz edilmelidir. Demektedir. İnsan var olabilmek için toprağa muhtaçtır. Toprak insanlar için yaşadıkları çevre, barınma aracı, mekân olduğu kadar, üretim aracı olarak ta değer taşır. İnsan, toprak ilişkisinden mülkiyet kavramı ortaya çıkar, toprak (taşınmaz mal) üzerindeki hak ve yetkileri belirleyen bir kavramdır. Bünyesinde kullanma, yararlanma ve tasarruf etme haklarını birleştirir. Başlangıçta hukukun sosyalizasyonu süreci, kamu yararı kavramının bir uzantısı olmuş ve bununla da mülkiyetin sınırlandırılması haklı gösterilebilir hale gelmiştir. Günümüzde mülkiyet kavramının özünde sadece yetkileri gören klasik anlayış terk edilmiş, bireysel mülkiyeti tanımayan Marksizm düşüncesi de bir kenara itilerek, özde mülkiyet hakkının varlığını tanıyan, fakat bu hakkın kullanılmasını sınırlandırıp bununla birlikte toplum yararına aykırı olmayacağını benimseyen bir karma mülkiyet anlayışına geçilmiştir. Kıyı kaynaklarına ilişkin iki tema vardır; 1) Kıyı kaynaklarının insan yararı için kullanımı ve tüketilmesi zorunluluğu, 2) Bu kaynakların koruma-gelişme dengesi içinde kullanabilme zorluğudur. Bu karşıt ilişkinin sürdürebilirliği kanunun ortaya koyduğu kamu yararı kriterlerini içermesi şarttır. Kıyı alanlarında kamu yararı kullanımının sağlanabilmesi adına dikkate alınabilecek kriterler sıralanmıştır. Öncelikle kıyı kullanımında sürdürülebilir kullanımlar düşünülmelidir, Kıyı alanlarındaki kullanımlarda toplumun her kesimi için kişilerin değil, hizmetten yararlananların eşitliği söz konusu olmalıdır, Kıyı alanlarında kamu yararı devamlı ve düzenli faaliyetler ile sağlanabilir, Kıyı alanlarının, kamu malı olması ve herkesin kullanımına açık olması, her yerde ve her zaman ücretsiz olacağı anlamına gelmemektedir. Kıyı kullanımında çeşitli ücretlerin olması onu gelecek nesillere daha iyi bir şekilde ulaştırabilmeyi sağlayacaktır, Kıyılarda özel mülkiyet oluşturabilecek hiçbir düzenlemeye izin verilmemelidir, Kamu yararı olması için çoğunluğun yararı kriteri değişmiş, toplumun tümünün yararına uygun düzenlemenin yapılabilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Günümüzde bir kişinin bile zararına olan uygulamalar kamu yararına aykırı hale gelmiştir. Bu nedenle toplumsal oydaşma sonucu oluşacak kanunlara uygun düzenlemeler yapılmalıdır, Kıyı alanlarındaki uygulamaların açıklık ilkesiyle bağdaşması gereklidir, Kamu yararının gerçekleşmesine yönelik alternatifler söz konusu ise, bunlardan kişilerin çıkarlarına aykırı düşmeyeni seçmek, ölçülülük ilkesini sağlamak zorunludur. Kıyı alanlarımızda kamu yararının varlığından söz edebilmek için kriterlerin bütünlük oluşturması gerekmektedir. Kıyı kanununun Genel Esaslar başlığı taşıyan 5. maddesine göre; Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyılardan ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarda ve sahil şeritlerinde uygulama yapıla- 88 idarecinin sesi / Mayıs - Haziran

bilmesi kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Madde ile kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, mülkiyetinin devlete ait bölgeler olduğunu anlatmaktadır. Kıyı kenar çizgisinin hemen kenarından başlayan birçok alan özel mülk olup bu alanlar toplum yararlanmasına kapatılmış durumdadır. Bu durum anayasamızın 35. maddesinde belirtilen mülkiyet hakkı ile örtüşüyor. Ancak gene de aynı madde bu hakkın kamu yararı sağlama açısından sınırlandırılabileceğini, mülkiyet hakkının kullanımında kısıtlama olabileceğini ortaya koyar. Sahil şeritlerinin kamu yararına kullanılması gereği açıkça ortada iken özel kişilere ait yerlerin nasıl bir yöntemle kamu yararına kullanılacağı, bu alanların sahipliği konusunda (kişiler mi, halk mı) nasıl bir açıklama getirileceği konusu belirsiz olup Kıyı Kanununun kamu yararını sağlama amacına aykırıdır. Sahil şeritlerindeki mülkiyet çelişkisinin oluşumundaki diğer neden kısmi yapılaşma, müktesep hak ve imar afları konularıdır. Kıyı kanunu uygulama yönetmeliğindeki kısmi yapılaşma tanımıyla, sahil şeritlerinde mülkiyet ve yapılaşma konuları belirsizliklere neden olmuştur. Kısmi yapılaşma kavramı ile sahil şeridindeki müktesep hakların korunması düşünülmüştür. Kıyı kanununun 6. maddesinde; Kıyı herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz, çekilemez-kıyılara moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez diyerek kıyıda yapı yasağını ortaya koymuş, bu yasağın istisnalarını da getirmiştir. Bu hüküm kıyının kamu yararına uygun kullanılmasına ilişkin esaslara aykırı davranışları da yasaklamıştır. Kıyı alanlarında; Kamu yararının varlığını olumsuz etkileyen bir sorun da Kıyı kanununun uygulanmasına dair Yönetmeliğin 13. maddesinin (1-c) bendinde görülmektedir. Buna göre, Kıyılarda ayrıca uygulama imar planı yapılmadan sabit olmayan duş, gölgelik, soyunma kabini, aralarında en az 150 metre uzaklık olmak şartıyla 10 metrekareyi geçmeyen büfe ve kirletici etkisi olmayan fesseptik yapımını gerektirmeyen seyyar tuvalet ve ahşap iskeleler yapılabilir. Kıyılarda yapılar imar planlarına göre yapılabilir. Aksi halde yapılanların kontrolü ve denetimi güçleşir. (2) Kıyı kanununun 7. maddesine göre; Kamu yararının gerektirdiği hallerde uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebilir. Bu yerler için yapılacak planlar hakkında imar kanunu hükümleri uygulanır. Ancak bu planlar Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan alanlardaki planlar ise anılan kanunun 7. maddesine göre tasdik edilir. Bu araziler devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Özel mülkiyet konusu olamaz. Kıyılarda ve sahil şeritlerinde turizm amaçlı kullanım mümkün olmadığı halde turizm bakanlığına böyle bir yetki verilmesi hukuka aykırı görülmektedir. Kıyılarda uygulanan Kıyı Kanunu yanı sıra İmar Kanunu, Turizm ve Turizmi Teşvik Kanunu gibi çeşitli birbirine karşı çelişkili durumlar ve karmaşa yaratmaktadır. Yukarıdaki verilen örnekte olduğu gibi. Doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlar hukuk açısından kıyılarla aynı durumdadır, hiçbir fark yoktur. Yönetmeliğin 14. maddesinin hem Kıyı kanununun 7. maddesinden, hem de kamu yararının algılanmasındaki eksikliğin giderilmesi gerekir. Kıyı kanununun sahil şeritlerinde yapılabilecek yapılar başlığını taşıyan 8. maddesi; Sahil şeritlerinde uygulama imar planı olmaksızın hiçbir yapı ve tesisin yapılamayacağını hükme bağlamıştır. Sahil şeridi ile ilgili olarak Kıyı kanununun 8. ve Yönetmeliğin 16, 17 ve 18. maddelerinin incelendiğinde kıyının kullanımındaki önemden dolayı ayrıntılı olarak ele alındığı, kıyı ve sahil şeritlerinde kamu yararının sağlanabilmesi için ayrıntılı düzenlemeler olduğu görülmektedir. Aslında sahil şeritlerinin kamu malı olduğu ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca teoride bulunan bu hükümleri uygulama boyutunda ve kamu yararının sağlanmasında yetersiz kalmaktadır. Kamu yararı kriterlerinden açıklık ilkesinin sağlanması için yeniden düzenleme yapılmalıdır. Kanunun 9. maddesi Kıyı Kenar çizgisinin tespitine ilişkindir. Bu sayede sahil şeridi (kamu malı) ile özel mülkiyet hududunun tespiti mümkün olmaktadır. Böylece alanlarının korunması ve yapıların denetlenmesi olanaklıdır. Kıyı kanununun 12. maddesi ile uygulanma yönetmeliğinin 18. MAKALE www.tid.web.tr 89

maddesi sahil şeridinde yapılabileceği belirtilen yapıların ve güdülen amacın (toplumun yararlanmasına ayrılmış yapı olduğu) tapunun beyanlar hanesine işlenmesini ön görerek sahil şeridinin kazandırıcı zaman aşımı yoluyla edinilmesini ortadan kaldırmaktadır. Kıyı Kanununun 15. maddesi bu kanunda yer alan kurallara aykırı davranışlara verilecek cezalar düzenlemiştir. Herkesin kullanımına açık kamu malından kamu yararı açısından para cezası vermek değil, ihlalleri ortadan kaldıracak kesin hükümler getirilmelidir.(3) Sonuç Kıyı Kanunu kıyıyı (kıyı sahil şeridi ve doldurma, kurutma yoluyla kazanılan arazileri) kapsamakta bu alanların dışını değerlendirmemiştir. Uygulamada sürdürebilirlik, eşitlik, açıklılık, kanuna aykırı yapılaşmaların imar afları ile yasalmış gibi sayılması, müktesep hak ve kısmi yapılaşma kavramlarına dayanılarak yapılan kamu yararına aykırı yapılaşmalar sakıncaların oluşumunu engellemediği gibi, kamu yararı kavramının gerçekleştirilmesinde belirsizlikler doğurmuştur. Bundan önceki mevzuatın irdelenmesi bölümünde kanunun 5., 6. ve 7. maddelerindeki kamu yararı kavramının hem teori yönünden hem de uygulama boyutundaki yetersizlikler, 8., 9., 12 ve 15. maddelerinde kamu yararı uygulama boyutunda eksik kaldığı ve yaptırım gücünün de yetersiz olduğu ayrıntılı olarak anlatıldığından burada tekrara gerek görülmüştür. Kıyı Kanununun hazırlanmasında özensiz davranıldığı, biraz da aceleye getirildiği, kanun çıktıktan kısa bir süre sonra Anayasa mahkemesinde pek çok maddesinin iptali ile uygulanamaz duruma düştüğü görülmüştür. Kanunların hazırlık safhasında, ilgili bakanlıklardan ve en azından bazı üniversitelerden görüş alınmasında çok büyük yarar vardır. Uygulayıcıların görüşü de alınmalıdır. Kıyı mevzuatının günümüz kamu yararı kavramını tam olarak yansıttığı söylenemez. Günümüzde kamu yararı genel (ortak) yarar yaklaşımının özelliklerine sahip olduğu söylenebilir ise de bu yaklaşımın yerini günümüzde toplumsal oydaşma sonucu toplumun tümünün yararına düzenlemelerle kamu yararının sağlanabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle kıyılardan kamu yararına uygun biçiminin sağlanması, kıyının toplumsal düzeyde ortaklaşa kullanımını kolaylaştıracak hizmetlerin sunulabilmesi, gelecek nesillerin yararlanma haklarının devam ettirilmesine, yukarıda değinilen eksikliklerin giderilerek özenli bir uygulamaya bağlıdır. 2005 yılında yapılan değişiklikle sahil şeridi 100 metreden 50 metreye indirilmiştir. Bu durum, Kıyı yağması ve rant peşinde koşan fırsatçılara uygun zemin hazırlamış ve hoşgörülü uygulayıcıların görmezliğinden yararlanılmasına imkan verilmiştir. Kıyı yağmasına zemin hazırlayan T. C.K. maddesini değiştiren 5841 sayılı kanunun çıkarıldığı 25.02.2009 dur. Bu kanunla kamu arazilerinin işgali suç olmaktan çıkarılmış, böylece 7000 (yedi bin) davada verilen mahkumiyet kararları bütün sonuçları ile ortadan kalkmıştır. Görülmekte olan davalar da beraat ile sonuçlanmıştır. Böylece kötü niyetli kamu arazisi işgalcilerine fırsat ve cesaret verilmiştir. Bugün bu konuda güdülen politika: Doğal veya kültürel varlıkların ekonomik gelişmeyi sermaye büyümesini sağlayacak bir kaynak olarak değerlendirmektir. Bu tutum kıyıların korunması ve toplum yararına açık tutulmasından çok, kıyı alanlarını sağlıksız kentsel yapılanmaya ve rantsal ekonomik etkinliklere açmaya yöneliktir. Çevre yönetim sistemine yeni getirilen ve yukarıda değinilmeye çalışılan kavramlar da kıyı alanında planlama ve imar yetkilerini tek elde toplayarak yapılaşma ve izin süreçlerini hızlandırma amacına yöneliktir. Başbakanlığın 16 Haziran 2012 Tarih ve 2012 /15 sayılı genelgesi Kamu kurum ve kuruluşları (Belediyeler ve Özel İdareler hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; Kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir ve benzeri her türlü tasarrufa yönelik işlemler için başbakanlıktan izin alınma zorunluluğunu getirmiş ve yetkileri tek elde toplamıştır. Bu tutum kentsel ve ekonomik etkinliğe yönelimi kolaylaştırmaktadır. Bu yazımda değinilen kıyı kanunu ve yönetmeliğindeki hatalar ile yasal boşlukların ortadan kaldırılması kamu yararı ve uygulayıcılar açısından son derece de yararlı olacaktır. Yurdumuz, dolayısı ile kıyılarımız bizden daha çok geleceğimiz olan çocuklarımızındır. Çocuklarımıza güzel bir vatan bırakmak için çok özen göstermeliyiz. 90 idarecinin sesi / Mayıs - Haziran