Fetih ve Fatih. haber. Unutulan mânâlarıyla. Cevdet Said. İslamî Feminizm. Türkiye, 21 inci yüzyılın parlayan yıldızı olacaksa...

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

Biz yeni anayasa diyoruz

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Cumhuriyet Halk Partisi

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

MISIR IN SİYASAL HARİTASI

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

Samsun daki Pontusçu Faaliyetler

YENİ AKİT GAZETESİ İNTERNET SAYFASINDAKİ TARİHLİ HABERE İLİŞKİN YORUMUM AŞAĞIDADIR. Erdoğan: Bedeli suç işleyen ödesin

SARACAĞIZ YARALARIMIZI

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası

SGK Mutfağına Gıda Güvenliği ve Yönetimi Kalite Belgesi

T.C. ÇANAKKALE BELEDİYESİ. BASIN, YAYIN ve HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM

Başbakan Yıldırım, Ankara YHT Garı açılış töreninde konuştu

Cumhuriyet Halk Partisi

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

Şöyle ki ; Etnik köken olsaydı Bir şiir yüzünden yere düşen yiğidi %85 oy ve Üç Millet Vekili ile Parlamentoya gönderilmezdi,

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar

CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Çalışma hayatında barış egemen olmalı


Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

6645 SAYILI SON TORBA KANUN İLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

ACR Group. NEDEN? neden?

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Genel Başkan Adayı Binali Yıldırım, AK Parti 2. Olağanüstü Kongresi nde konuştu

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

Devrim Öncesinde Yemen

AÇIK AÇIK SÖYLEYELİM!

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KURULLARI HAKKINDA TÜZÜK

İÇİNDEKİLER. A. Bülent Gürel (Üsküdar Hakimi) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

ÜLKEMİZDE SİBER GÜVENLİK

YILINDAKİ DEV YATIRIMLAR VE ESERLER

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

T.C. TALAS BELEDİYESİ İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

KATLEDİLEN ECZACILARIMIZIN VURULDUKLARI YERDEYDİK!

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

ALO 170 Sivas ta Hizmet Vermeye Başladı

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

BİR GRUP EĞİTİM-SEN ÜYESİ GÖREVİNDEN AYRILAN MUSTAFA ÖZCAN ALEYHİNE EYLEM YAPTI

Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı. Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz

Onlar konuşur, AK Parti yapar

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

T.C. TALAS BELEDİYESİ FEN İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

Çarşamba İzmir Gündemi

ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN

İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER; ÇANAKKALE SAVAŞ ALANLARI PROJESİ (TR R5)

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 7. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Seçim sonuçları (İşte Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları 2018)

Cumhuriyet Halk Partisi

Akademik anlamda düşünceye sevk ederken,aynı zamanda analitik olarak yorumlama kabiliyetinizi artıyor.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

DEMOKRATİK KATILIM VE KARARLARDA ETKİNLİK MALİ YÖNETİM - MALİ PLAN «BÜTÇE»

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Transkript:

HÜR TEFEKKÜRÜN KALESİ Aylık Siyaset, Strateji ve Toplum Dergisi MAYIS 2014 YIL 8 SAYI 90 12,5 TL www.haberajanda.com.tr Yayınları haber NESRİN ÇAYLI Şiddet karşıtı bir düşünür: Cevdet Said ZEHRA ULUCAK Ortadoğu da giderek büyüyen bir akım: İslamî Feminizm PROF. DR. TURAN GÜVEN Türkiye, 21 inci yüzyılın parlayan yıldızı olacaksa... SERVET HOCAOĞULLARI Türkiye yi bekleyen gelecek: Recep Tayyip Erdoğan PROF. DR. SEYİT MEHMET ŞEN Ülkemiz demokrasisinde genel başkanlık sisteminden başkanlık sistemine AHMET TURGUT Unutulan mânâlarıyla Fetih ve Fatih

HÜR TEFEKKÜRÜN KALESİ Aylık Kültür Dergisi MAYIS 2014 YIL 1 SAYI 6 12,5 TL www.kulturajanda.com.tr Yayınları kültür AHMET TURGUT Tarih şuuru veya, cenneti mazide aramak NESRİN ÇAYLI İslâm Sancağı nı İstanbul surlarına taşıyan Sultan!

2 mayıs 2014

mayıs 2014 3

haberajanda İçindekiler SAYI: 90 // MAYIS 2014 08 BAŞYAZI/ DOÇ. DR. SİNAN CANAN Oğlunun oğlunun oğlu Bir de bunların oğulları vardır. Kimi cübbe, kimi üniforma, kimi de kravat sahibidir. Ülkeyi yöneten seçilmişlerle protokollerde yan yana, art arda bulunurlar, fakat işleri bu sorunları çözmek veya bu sorunlara dair sorumluluk altına girmek değildir. Onlar, teknik bazı işleri halletmek üzere orada bulunan devlet memurlarıdır ama İşte eski alışkanlık, konuşmadan duramazlar 28 32 36 40 46 28 32 36 40 46 KAPAK // AHMET TURGUT Unutulan mânâlarıyla Fetih ve Fatih Bugün farkında olarak veya olmayarak sıklıkla kullandığımız açılım sözcüğü, vahyin kastettiği manalar itibariyle bir fetih hazırlığı dır. Rabca okunabilecek bir fatih kelimesinin asıl/yüksek manasıyla onurlanmak isteyenler, kördüğümleri aşacak, gönülleri birbirlerine açacak ve açılımlarını nihayete erdirebilecek olanlardır. PROF. DR. TURAN GÜVEN Türkiye, 21 inci yüzyılın parlayan yıldızı olacaksa... Tarihinde kale geleneği olmayan bir milleti kapalı topluma dönüştürmeye çalışanlar başaramadılar. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı göremeyenler, eminim ki kapalı toplumla açık toplum arasındaki farkı da göremiyorlar. Onun içindir ki, eski Türkiye yi özleyen Beyaz Türklerin arkasında saf tutuyorlar. SERVET HOCAOĞULLARI Türkiye yi bekleyen gelecek: Recep Tayyip Erdoğan? Ellerimiz sadece sandığa uzanıp Evet demekle yetinmemeli... Ellerimiz, Erdoğan ın ellerinin uzandığı yerlere onunla beraber yönelmeli ve kavuşmalı... Çünkü ellerin kavuşması ve dünyaya onun liderliğinde uzanması için zamanı gelmek devrede! PROF. DR. SEYİT MEHMET ŞEN Ülkemiz demokrasisinde genel başkanlık sisteminden başkanlık sistemine Sistem değişiyor ve demokrasimiz genel başkanlık adı altında yürütülen başkanlık sisteminden asıl başkanlık sistemine doğru evriliyor. Ne demek mi istiyorum? Cumhuriyet tarihinde kurulan ve sistemin yaşamasına izin verdiği siyasî partilerimizin genel başkanlarına bir göz attığımızda ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır. M. SERHAT BIÇAK Yuvarlakta raks Kendinizi bir kozaya kapatmadıkça dönüşemez, süründüğünüz halde uçtuğunuzu sanırsınız rüya âlemlerinde. Öyleyse kozadan çıkmış fedakârın simli kanatlarıyla ufka hayat parıltıları ekmekten, içinde hayat eksik olan hayata hayat katmaktan başka çaremiz mi var? 6 EDİTÖR 7 AHMET YOZGAT Karikatür 8 BAŞYAZI: DOÇ. DR. SİNAN CANAN Oğlunun oğlunun oğlu 10 ORHAN MÜCAHİT Kömür karası hüzün 12 AYIN OLAYI Tarihî taziye 14 SELÇUK KAYIHAN Türkiye Ajanda 20 ÖMER BEKİR SADIK Dünya Ajanda 24 ULUĞ BAYINDIR Medya Ajanda 28 AHMET TURGUT Unutulan mânâlarıyla Fetih ve Fatih 32 PROF. DR. TURAN GÜVEN Türkiye, 21 inci yüzyılın parlayan yıldızı olacaksa... 36 SERVET HOCAOĞULLARI Türkiye yi bekleyen gelecek: Recep Tayyip Erdoğan 40 PROF. DR. SEYİT MEHMET ŞEN Ülkemiz demokrasisinde genel başkanlık sisteminden başkanlık sistemine 45 AYTEKİN ATASOYU Kör yatıp şaşı kalkmayalım 46 MEHMET SERHAT BIÇAK Yuvarlakta raks 48 ORHAN MÜCAHİT Yeni Türkiye önemli bir engeli daha aştı 50 MURAT İLKTER Acizliğin anatomisi 52 MUHAMMED İKBAL BAKIRCI Şimdi beni iyi dinle! 54 YAHYA KURT Karşıtlık teorisi 55 ALPARSLAN ŞİMŞEK Twitter adaleti 56 AHMET YOZGAT Milletlerin İslam ı mı, İslam ın milleti mi? 58 YAVUZ ŞAHİN Sır küpü 59 AHMET SAĞLAM Zulmü alkışlamadık, zalimi ise asla sevmedik 4 mayıs 2014

NESRİN ÇAYLI Şiddet karşıtı bir düşünür: Cevdet Said 60 Suriye rejiminin zulmüne maruz kalarak 14 yıl kadar hapis yatmış, mesleği elinden alınmış, beş ay kadar önce ülkesinden Türkiye ye göç etmiş, farklı bir ülkenin diline, üslubuna, niyet okumasına henüz aşinalık kesbedememiş, çeviri zafiyetine yenik düşmenin muhtemel olduğu ve sınırlı bir zaman dilimi içinde gerçekleşen bu görüşme, bana göre sadece bir keşif programı olarak yorumlanmalıydı. ZEHRA ULUCAK Ortadoğu da giderek büyüyen bir akım: İslamî Feminizm 72 Kadınların birey olma çabaları, aydınlanma ile başlayan sürecin hümanist felsefeler ve bireyciliğe yapılan vurgu ile beslenmesinin bir sonucudur. Kadına karşı ayrımcılığın engellenmesi, zamanla Ortadoğu ülkelerinin de yoğun siyasi gündeminde yerini almaya başlamıştır. 60 NESRİN ÇAYLI Şiddet karşıtı bir düşünür: CEVDET SAİD 66 CAHİT TUZ Ortadoğu da süreklilik ve değişim 68 SEYİTAHMET KARAMAĞRALI İran ın ezoterik ittifakları... Kim bu İran ın gizli dostları? 72 ZEHRA ULUCAK 56 68 92 Ortadoğu da giderek büyüyen bir akım: İslamî feminizm 80 AHMET TAŞĞIN Buda ve Peşte arasında gül yetiştiren adam: Gül Baba 82 MUHAMMED LÜTFÜ AVCI Rus cephesinde yeni bir şey yok 83 İPEK ACAR SERT Kadına yönelik şiddet 66 88 96 84 NADİRE ÇAMLI YILDIRIM AHMET YOZGAT SEYİTAHMET KARAMAĞRALI PROF. DR. BÜNYAMİ ÜNAL Her gün sıcak haber, Milletlerin İslam ı mı, İran ın ezoterik Ümitvar olunuz; şu istikbal yeni bir alev İslam ın milleti mi? ittifakları Kim bu İran ın inkılâbı içinde en yüksek 86 DOÇ. DR. SERHAT ATABEY gizli dostları? Çocuk cinayetleri 90 sene önce Anadolu insanından biçimlendirilen Ne olacaktır! gür sada, İslam ın sadası Yıl: 1979... Humeyni, ve idam 56 68 Tahran da... Fransa dan geldiğinde yanında kim var, ne 92 88 MEHMET ŞEKER mutlu cu Türk tipi, şimdi de Ne Roma ve Yunan medeniyeti, Hıristiyanlıkla tanıştıktan sonra, ilahî Kravatsız şık olmak mutlu cu Müslüman olmaya kanalize edilmek isteniyor. Söz ko- ama dikkatinizi çekerim, Aye- var? Bunu kimsenin bildiği yok mümkün değil mi? emir doğrultusunda evrilmek şöyle dursun, vahiy kaynaklı doğrunusu Ne mutlu cu insanın çağdaş bir Yahudi olacağı kesin. tullah Tahran a indiğinde, Batı 90 SABRİ ÖĞE Asya nın en büyük hükümdarı ları bile kendine benzetti. Ortaya Çağımızın Derviş Yunus u: apar topar tabanları yağlıyor ve pagan ruhu ve aklı taşıyan, ilk zamanlarında Hıristiyan elbisesi giydi- Kendine has dini, kendine has Cengiz Numanoğlu soluğu Mısır da alıyordu. Şah ı cenneti ve millî azizleri olacak bir 92 PROF. DR. BÜNYAMİ ÜNAL bu kadar korkutan neydi ki sığındığı ülkede/eski Firavunların rilmiş yeni bir karışım çıktı. anlayıştan bahsediyoruz. Ümitvar olunuz; şu istikbal inkılâbı Mısır ında ödü patlamış olarak DR. MURAT ARABACI içinde en yüksek gür sada, İslam ın CAHİT TUZ ölü bulundu?! Kur an ve ışık sadası olacaktır Ortadoğu da MEHMET ŞEKER Avrupa da, savaşın kazanıldığı 96 DR. MURAT ARABACI süreklilik ve değişim Kur an ve ışık Kravatsız şık olmak 1945 te, bombanın yapılmak ve Arap Baharı nın getirdiği değişim dalgası sadece siyasî, de- mümkün değil mi? Japonlara karşı kullanılmak üzere olduğunu anladığı zaman Szi- 100 OSMAN ZEKİ GENÇ Ağaçlar kardeş imizdir Sözün burasında fıkra anlatacak lard durmadı ve ulaşabildiği her mografik ve coğrafî değişimlerle değilim, onu sonraya bırakalım Ülkede dikilmedik tek meyve fidanı yere protesto mektubu gönderdi. sınırlı kalmayacaktır. On yıllardır ama varsayalım diyerek bir konuya başlamak istiyorum. Zira bu kalmasın! Bir mektup da Başkan Roosvelt e üzerlerine serpilmiş olan umutsuzluk ve özgüven eksikliğini ya- 104 SERVET HOCAOĞULLARI Türkiye de bir ilk daha... 66 konu da fıkra kadar güldürücü ve yazdı, ancak bundan da sonuç 88 yetmezmiş gibi bir de düşündürücü! Vaktiniz varsa, gereğini yapın sırada Roosvelt ölmüştü. Szilard, 96 alamadı ki mektubu gönderdiği şanan bu süreçte üzerlerinden Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi atacak olan bölge halkı, etkisi küresel anlamda hissedilecek ten seçilen konu çok fonksiyonlu rarası gözlemcilerin önünde de- ve hem gülün, hem düşünün. Za- bombanın, Japonların ve ulusla- 108 DR. NURETTİN ALABAY Teknoloji yeni sorular da üretecektir. olmazsa, pek işe yaramaz... nenmesini istiyordu. mayıs 2014 5

haberajanda Editör Sayı: 90/ Mayıs 2014 İMTİYAZ SAHİBİ AJANDA GRUP BAŞKANI YAYINLAR GENEL YÖNETMENİ GENEL KOORDİNATÖR İLETİŞİM GENEL KOORDİNATÖRÜ GENEL YAYIN YÖNETMENİ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ İNTERNET SAYFASI EDİTÖRÜ REKLAM ABONE ve DAĞITIM KOORDİNATÖRÜ GÖRSEL YÖNETMEN GRAFİK TASARIM FOTOĞRAFLAR HABER AJANDA BASKI BASKI TARİHİ İDARİ ADRES HABERLEŞME ADRESİ ISSN ABONELİK Yurtiçi yıllık abonelik 150 TL, kurum ve kuruluşlar için 300 TL, Kıbrıs için 200 TL, Avrupa için 150 ve ABD için 200 $ dir. HESAP BİLGİLERİMİZ Aktüelya Basın Yayın ve Reklam Tic. Ltdi Şti. Vakıfbank Ankara Meşrutiyet Şubesi Hesap (IBAN) No: TR 1200015 0015 8007 287367226 Posta çeki Hesap No: 5315328 Yavuz Selim yavuzselim.ajanda@gmail.com Müzeyyen Selim muzeyyenselim.ajanda@gmail.com Sinan Canan sinancanan.ajanda@gmail.com Erkan Oğur erkanogur.ajanda@gmail.com Dilek Yaraş dilekyaras.ajanda@gmail.com Mehmet Serhat Bıçak msbicak.ajanda@gmail.com A. Levent Şahsuvaroğlu Ömer Bekir Sadık obsadik.ajanda@gmail.com Bige Canan bigecanan.ajanda@gmail.com Ahmet Oğuz ahmetoguz.ajanda@gmail.com Aykut Koçoğlu aykutkocoglu.ajanda@gmail.com Aktüelya İlker Kırmızı Anadolu Ajansı Aktüelya Basın Yayın ve Reklam Tic. Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Kültür Ajanda nın isim ve yayın hakları Aktüelya Basın Yayın ve Reklam Tic. Ltd. Şti. ne aittir TŞOF Trafik Matbaacılık A.Ş. I. Org. San. Böl. Prof. Dr. Orhan Işık Cd. No: 3 Sincan/ ANKARA Tel: 0312 267 08 97 Mayıs 2014 Anafartalar Cad. Şan Sk. 10/303 Kat: 3 Ulus Ankara Tel: (0.312) 380 90 92 Fax: (0.312) 381 45 65 Posta Kutusu 168 06420 Yenişehir/Ankara Posta Kutusu Maltepe/İstanbul okur.kulturajanda@gmail.com Dergide yayınlanan malzemelerin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Dergimiz haber ahlak ilkelerine uyar. 1306-5742 Abone bildiriminiz için abone.haberajanda@gmail.com e-mail adresine veya 0 533 165 39 82 GSM numarasına mesaj bırakabilirsiniz. 0 312 381 45 65 e faks çekebilirsiniz veya 0 312 380 90 92 yi direkt arayabilirsiniz. Mehmet Serhat Bıçak msbicak.ajanda@gmail.com >> Hicret, İslam ın birincil orijini. Bu olayda görünenler ve odaklanılan mesele kadar figüranların aldıkları roller de pekâlâ ehemmiyet taşır. İstisnasızdır sanırım, insan film izlerken kendini başroldeki karakterin yerine koyar. Bu yüzden o karakterin hisleriyle hislenir seyirci. Hicret meselesinin figüranları objektifinden bakınca seyirci pozisyonundaki Müslümanın empati kurduğu başrol Peygamber. Peki, izlediği filmlerde kendini figüranların yerine koyan bir düşünceyle konuya yaklaştığımızda, Hicret planında kime figüran niteliği yükleyip onun empatisiyle düşünebiliriz? Başrolü Peygamber e (sav) yükleyince geride kalan isimleri tek tek sıralayalım mı? Ebu Bekir-i Sıddîk i (ra) figüran sayamayacağımıza göre -ki yardımcı roldedir- kimler vardır bu listenin içinde? Nemrut un nara düşürmek istediği Halilullah a bir karınca veya bir serçenin geldiği ve yanmakta olan nara bir damla su bırakmaya çalıştığı anlatılır da, o karınca veya serçenin Söndüremezsem de safım belli olsun şeklinde verdiği bir cevap vardır ya, bahsini tuttuğumuz listeye alacağımız figüranlar da bu minvalde bellidir: Çöl rehberi, üç deve, bir güvercin ve bir örümcek... Çöl rehberinin rolü, Habibullah ile Sıddîk e sağ salim çölü geçirmek... Velayet ile geçme noktasını değerlendirmek elbette başka konu. Develerin rolleri vasıta olmak... Peki, güvercin ile örümceğin rolü nedir? Onların rolleri de mucize olmak mı? Burada çok güzel bir detaya rastlıyoruz. Ne ilginç bir tevafuk ki İbrahim Nebi ye geldiği söylenen iki canlı karınca ve serçe iken, aynı türden iki canlı da Kâinatın Serveri ne gelmiş: Örümcek ve güvercin... Demek ki hikâyede sonradan görünse ve hatta akla ahir düşse de bir muhakkak var Bu figüranların hangisinin objektifinden görmek isterdiniz mağara girişinde yaşananları? Mağara girişinde yaşa- Allah ın emri Peygamber in kavliyle BİLİYORUM, başlığı görür görmez Editör görücüye gitmiş galiba? zannıyla başlayacaksınız okumaya. Ancak Allah ın emri, Peygamber in kavliyle açılışı, evlilik konusuna endeksli değil, hayırlı iş referansına odaklı. Bu açıklamanın ahirinde hayırlı işe çıkabiliriz biiznillah nanları diyoruz, zira içeride olan bitene figüranlar şahit değillerdi. Umurlarında olan tek şeyse içeridekilerin selameti idi, sır değil. Akla o ahir düşen muhakkak için ya örümcek olmak var, ya güvercin. Devletin selameti ve bekası için ilmek ilmek bir ağ örmeye ne derdiniz? Ülkenizin yarınına bir Veda tepesi uzaklık varsa eğer ve dillerinde üzerine ay doğacak milletler dillerinde dua dua şarkılarla bekleşiyorsa kapılarda örümceğin safını belli etmek uğruna ettiği fedayı kalbinizle ördüğünüz muhabbet ağlarıyla görmek istemez miydiniz? Bütün hissiyatımızı, Sultanü s- Şuâra nın deyişiyle ciğerlerimizden kalemlerimize kan çekerek bu satırlara şırınga ederken ne büyük bir çilenin taliplisi olduğumuzu nasıl tarif edebiliriz ki? Evet, Allah ın emri, Peygamber in kavliyle hayırlı bir işe talip olduk. Bu talepte Hakk a niyazı ümit kıldık. Dedik ki Yakub (a.s.) misal, Allah ım biz aciziz, bütün ümitlerimizi sana bağladık ve sonra örmeye başladık bugünden itibaren yeniden ve yeniden ağlarımızı. Bizimkisi çelik çomak oynamak yahut gönül eğlendirmek değil, beka ve selamet için sadece saf tutmak... Yaz geliyor; Haziran, Temmuz ve Ağustos geliyor Olur ya görürseniz, incitmeyin örümcekleri *** Bu sayımızı baskıya hazırladığımız günlerde ülkemiz, maalesef kara bir hüzne gark oldu. Manisa Soma daki bir kömür madeninde yaşanan elim olay, yüzlerce canımızın yitmesine, yüzlerce nefesle yitmemize sebep oldu. Milletimizin başı sağolsun Rahman ve Rahim olan Allah, ak emeği toprağa verip kara taşlar çıkaran bu kardeşlerimize cennetini, şehadet makamını lütfetsin İnna lillahi ve inna ileyhi raciun 6 mayıs 2014

Ahmet Yozgat - ahmetyozgat.ajanda@gmail.com haberajanda Karikatür mayıs 2014 7

haberajanda Başyazı Doç. Dr. Sinan Canan sinancanan.ajanda@gmail.com Oğlunun oğlunun oğlu MİLLETÇE en bilinen hasletimiz, hatta ata sporumuzdur kahve köşelerinde, otobüs duraklarında, televizyon karşısında yahut parkta bahçede hiçbir şekilde dahlimiz ve birkaç kırıntı dışında bilgimizin olmadığı ve çapı oldukça büyük işler hakkında atıp tutmak, onların yapılış tarzlarındaki yanlışlıkları ve Şöyle olsa daha iyi olurdu ları iştahla konuşmak... >> Memleketin yönetiminden ekonomik sisteme, üniversite eğitiminden trafiğe, bayındırlıktan demiryolu ulaşımına kadar neredeyse her meseleye dair, her birimiz iş başındakilerin ne hikmetse hiç bilmedikleri bazı basit çözümlere sahip olmaktan dolayı gururlanırız içten içe. İki santim kalın demir koyarak depreme hazırlık sorununu, her yola üç şerit daha ilave ederek trafik sorununu, birkaç haftada memlekete bilmem kaç yüz kilometre ray döşeyerek taşımacılığı, benzinin fiyatını yarıya düşürerek hayat pahalılığını, üç beş suikast ve gizli operasyonla büyük ülkelerin komplolarını, ülkedeki terörü ve bilumum illegal teşkilatlanmaları hemen halledecek fikirler sadece bizim aklımıza gelir. Nedense bu memleketi kurtaracak bu basit fikirler sadece sokakta, berberde, takside gelir insanların aklına; ülke direksiyonunun başındakiler ise böyle basit şeyleri bir türlü akıl edemezler. Bunlar sokaktaki insanın, bizim halimizdir. Aslında eğlenceli bir dünyadır bu. Hiçbir sorumluluğu ve yetkisi olmayan insanların atıp tutmaları hayatımızı renklendiren ve bize sohbet imkânı açan fırsatlardır bir yerde. Ama bazılarımız bunlara olduğu gibi inanır, essah zanneder. Hakikaten de birkaç günde, adeta bir sihirli değnek değmişçesine, tüm sorunlarımızdan kurtulabileceğimize inanır kimisi ve bu basit çözümleri bir türlü uygulayamadıkları için de yöneticiye, siyasetçiye, bürokrata kinlenir, sinirlenir. Ülkenin gelir kaynaklarını, vergi toplama performansını, siyasî konjonktürünü, dünyadaki yerini, üzerindeki hesapları bilmeye gerek yoktur; çözüm hep basittir ve Bunlar (yani baştakiler) sırf ihanetlerinden yahut gevşekliklerinden bu basit sorunları çözmeye yanaşmazlar. Kimin oğlu? Bu durum halk arasında normaldir. Bir de bunların oğulları vardır. Bu oğullar okumuş, çalışmış, çeşitli fırsatları da değerlendirerek büyük adam olmuşlardır. Kimi cübbe, kimi üniforma, kimi de kravat sahibidir. Ülkeyi yöneten seçilmişlerle protokollerde yan yana, art arda bulunurlar, fakat işleri bu sorunları çözmek veya bu sorunlara dair sorumluluk altına girmek değildir. Onlar, teknik bazı işleri halletmek üzere orada bulunan devlet memurlarıdır ama İşte eski alışkanlık, konuşmadan duramazlar İçinden çıktıkları topluluğun avam dilini üst düzeylere göre süslemeyi öğrenmişlerdir onlar. İlaveten, taşın altına elini koymadan akıl verebilme diplomasına da sahiptirler. Herhangi bir hesap yahut sorumluluk ağırlığı taşımadıklarından rahatça konuşur, akıl dağıtırlar. Kötü gidişattan, karanlıktan, haksızlıktan, adaletsizlikten dem vurmak onların esas işidir. Hatta kendilerini öyle kaptırırlar ki yanlışlığı, haksızlığı, eşitsizliği ve adaletsizliği sadece görebilmenin ve söyleyebilmenin kendilerini seçkin ve aydın yaptığını bile zannederler. Hâlbuki onlar da bilirler yanlışlığı görmek için sadece ortalama bir zekânın yeterli, esas marifetin de çözüm üretmekte olduğunu. Ama bu sorumsuz akıldaneliğin çekiciliği ise bunların hepsini unutturur. Geçtiğimiz ayın en heyecanlı olaylarından biri de yine benzer bir konuşmayla meydana çıktı. Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Danıştay açılışında uzun bir konuşma sırasında ağzına gelen her türlü düşüncesini devletin zirvesine saydırıyordu ki Başbakan Erdoğan ın gündemi sarsan Van minute! protestosuna tosladı. Olayın ardından Süleyman Özışık hatırlattı ki biz bu milletin nice oğullarını gördük. Kıvrıkoğulları, Kılıçdaroğulları, Kanadoğulları Şimdi de Feyzioğulları Kimi cübbeli, kimi üniformalı, kimi kravatlı, kimi onursallı Bunların bir kısmı siyasetçi de olsa, oy alamamaktan dolayı hiç gocunmadan akıldane rolünü bihakkın oynamaya devam edebilir mesela. Diğer bir kısmı, milletin iradesinin tecelli ettiği Meclis e uzaktan ayar verebilme gibi insanüstü yeteneklere sahiptir. Yekdiğeri, üzerindeki memur üniformasına rağmen kendini zıllullah addedebilir, biz fanilere akıl verebilir, tehditler savurabilir. Bir başkası, misal, devletin bir kurumunun resmî töreninde Cumhurbaşkanı nı, Başbakan ı, bakanları, muhalefet partisi liderini ve bürokratları karşına alıp saatlerce saydırma imkânına sahiptir. Evet, bunlar böyledir ama bu ülke de artık pek eskisi gibi değildir. Adına teamül denen garip bir kaçamakla devlet erkânını bir buçuk saate yakın karşısında esir alıp kameralar önünde ve cevap hakkı olmaksızın, tamamen gündem ve yetki dışı söylemlerle fırça atarken zinde güçler e göz kırpma şeklindeki eski alışkanlık, bugün artık nahoş bir antik gelenek olmaya yüz tutmuş durumda, hani şu eskilerin Şamanist törenleri, yamyamlık ritüelleri gibi Bugün böyle şark kurnazlıkları bir şekilde duvara tosluyor, devletin başındaki seçilmişler de artık seslerini yükseltip teamüllerin dışına çıkabiliyorlar. Birkaç radikal rejim askeri hariç, bu işgüzarlığı savunabilecek bedbahtlar da artık eskisi kadar bol ve hazır değil. Ama yine de yapılıyor bunlar, zira bu ülkede bunu siyaset, bu müptezelliği aydınlık ve muhalefet sanan sanrılı bir kitle hâlâ mevcut ve hayatiyetini devam ettiriyor. Allah onlara da acil şifalar versin. Plan tuttu mu? Metin Feyzioğlu nun Danıştay açılışında yaptığı konuşma, süre, içerik, üslup ve tavır açısından eski teamüllere tamamen uygun bir şekilde, gayet üstenci, kıymeti kendinden menkul, öz-uzman lakırdılarıyla doluydu. Devletin en üst kademesinin karşısında her türlü subliminal tahrik unsurlarının orta derece bir ustalıkla alt alta dizildiği ve Sözcü gazetesi jargonuna bulanmış bu konuşmanın amacının, başta Erdoğan olmak üzere, ülkenin yeni yönetiminde inisiyatifi alan insanların tepkisini çekmek olduğu açıkça ortada. Zira son dönemde son derece gergin günler 8 mayıs 2014

geçiren Başbakan, konuşmanın (muhtemelen) sonlarına doğru tam anlamıyla patladı ve hazırlanan bu mizansende kendisinden beklenenin çok üzerinde bir performans sergilemek durumunda kaldı. Benim de sonuna kadar hak verdiğim öfkesi, ses tonundan ten rengine kadar her işarette kendini belli ederken, Feyzioğlu nun konuşmasını kesip tepkilerini en net ve en Kasımpaşalı biçimde dile getirmekten kendini alıkoyamadı, hem de yanı başındaki Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı nın teskin etme çabalarına rağmen... Feyzioğlu nun, Başbakan ın tepkisi sırasındaki tavrını internette yayınlanan görüntülerden tekrar izlemenizi öneririm. Görüntülerde izleyeceksiniz -yahut izlediniz- ki Feyzioğlu, adeta çölde su ararken baraj bulmuş olmanın getirdiği bir sevinç, şaşkınlıkla karışık bir keyif içinde ve büyük bir rahatlıkla Başbakan ın öfkesinin karşısında sakin bir hukuk adamı kisvesine girmeye tevessül ediyor. Konuşmasının başından sonuna hükümeti suçlayan ifadeleri sanki başkası etmiş gibi, Başbakan ın edepsizlik sözü üzerine oynamayı ve hakaret imalarını reddetmeyi seçiyor. Bu manzaraya bakınca, oradaki amacın hem CHP ye siyaseten göz kırpmak, hem de Hükümet kanadını, haydi daha dolaysız olalım doğrudan Recep Tayyip Erdoğan ı çileden çıkartmak olduğu aşikâr. Bu amacın tastamam gerçekleştiğine ise hiç şüphe yok. Her ne kadar Başbakan haksızlık karşısında susmama ilkesi gereği doğru yerde bir tepki verse de bu tip tepkilerdeki ölçü sünü koruyabilecek kontrol gücünün Metin Feyzioğlu nun Danıştay açılışında yaptığı konuşma, süre, içerik, üslup ve tavır açısından eski teamüllere tamamen uygun bir şekilde, gayet üstenci, kıymeti kendinden menkul, öz-uzman lakırdılarıyla doluydu. Devletin en üst kademesinin karşısında her türlü subliminal tahrik unsurlarının orta derece bir ustalıkla alt alta dizildiği ve Sözcü gazetesi jargonuna bulanmış bu konuşmanın amacının, başta Erdoğan olmak üzere, ülkenin yeni yönetiminde inisiyatifi alan insanların tepkisini çekmek olduğu açıkça ortada. artması için duacı olduğumu belirtmeliyim. İçinde bulunduğu gerginliği ve insanoğlunun kendini kontrol altında tutmasının bazen ne kadar zor olduğunu davranışsal açıdan iyi bilirim. Fakat bu ülkede siyaset, kendisine asıllı veya asılsız bir sürü itham yönelten bir memuru bir saat yirmi dakika oturup dinleyebilen bir yöneticiye diktatör suçlamaları yapılarak yürütülen bir süreç haline geldi. Erdoğan, bu süflî taarruz biçimi karşısında seviyesini ve öfkesini ne kadar kontrol edebilirse, sahibi olduğu izzeti de o derece olması gereken noktada kalacak. Ancak bu olayda beni esas düşündüren, CHP siyasetine göz kırpma adına orada o kadar uzun bir performans sergileyen Prof. Feyzioğlu nun durumu. Devletin zirvesinin protesto amaçlı olarak salondan çıktığı bir hengamede adeta uyurgezer gibi onların peşinden salonu terk eden ve ardından da Feyzioğlu nu destekleyen açıklamalar yapmaya yeltenen ana muhalefet lideri (!) Kemal Kılıçdaroğlu diğer oğullara hiç mi ibret olmaz acaba? Bence göz kırptığınız yere dikkat edin, bu gidiş, gidiş değil... mayıs 2014 9

haberajanda Taziye Aziz şehitlerimiz Onlar karanlıkta yaşadılar, karanlıklar içinde can verdiler ama nurlar içinde uyanacak, aydınlıklar içinde yaşayacaklar... KÖMÜR KAR SOMA da şehit olan madenci kardeşlerimize Allah tan rahmet, acılı ailelerine ve yakınlarına sabırlar diyoruz. Türkiye nin başı sağolsun!... >> Bu büyük trajediyi, bu büyük acıyı tarif etmek, kelimelere dökmek kolay değil. Bu satırlar kaleme alındığında 301 vatandaşımızın bedenlerine ulaşılmıştı. Evet, bu acıyı, acımızı tarif etmek mümkün değil. Sadece ülkemiz değil, tüm dünya bu acıyı paylaştı. Çünkü ölenler emekçiydi. Emekçi demek iş demek, aş demek, alınteri demek Benzer acıları hemen hemen tüm ülkeler tecrübe etmiş, yaşamıştır. Yüzlerce ailenin ocağına ateş düştü. Ama o ateş öyle büyük ki hepimizi yaktı. Eşler kocalarının, çocuklar babalarının, ana babalar ise evlatlarının acısını yaşıyor. Çok zor Rabbim ölenlere ve kalanlara rahmetiyle muamele etsin. Konuşulacak ve tartışılacak çok şey var. Böyle acı bir olayı dahi siyasete alet etmek isteyenler ve hemen her olayı bir fırsat gibi görerek anarşi çıkarmak için uğraşan çapulcular yüzünden kafalar epeyce karıştı. Sosyal medyanın kirli yüzü bir kez daha kendini gösterdi. Yalan yanlış haberler ortalığı karıştırdı. Acıyı öfkeye, öfkeyi toplumsal bir infiale dönüştürmek için uğraşanlar oldu. Ancak beceremediler, beceremeyecekler; olay araştırılacak ve gerçekler önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Çarpıcı iddialar Olayın nedeni hakkında yapılan ilk açıklamalara göre kazaya/ çıkan yangına bir trafo arızasının neden olduğu söylendi. Fakat ilerleyen günlerde farklı iddialar gündeme geldi. Bu iddialardan şu an için en elle tutulanı, konu hakkında en fazla tecrübe ve bilgiye sahip olan madencilerden eski Maden Mühendisleri Odası Başkanı ndan geldi. Mehmet Torun, izlenim ve tecrübelerine göre facianın nedeninin trafo patlaması değil, eski imalat diye tabir edilen ve daha önce çalışılmış kömür damarının kendiliğinden yanması sonucu ortaya çıkan ve son derece tehlikeli olan karbonmonoksit gazı olduğu yönündeki düşündüklerini belirtti. Bu, anî ve hızlı ölümleri açıklıyordu. Sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel ise bambaşka bir iddiayı ortaya atarak, facianın trafodan kaynaklanmadığını, maden ocağında üç ay önce yangın çıktığını ve bulunan galerinin ağzının beton ile kapatıldığını iddia etti. Buradaki basınç nedeniyle patlama meydana geldiğini, yangının da söndürülmemesinin asıl nedeninin bu olduğunu, ayrıca maden şirketinin olayı trafo üzerine yıkarak tazminattan kurtulmayı amaçladığını ileri sürdü. Gerçekler er geç ortaya çıkacak. Devlet bunun için 28 savcı görevlendirdi. Ancak sonuç ne olursa olsun en genel ve en doğru gerçek, bu kazanın bir ihmaller zinciri yüzünden gerçekleştiğidir. Bunu, iş güvenliği uzmanlığı eğitimi almış ve sanayi tecrübesi olan bir mühendis olarak söylüyorum. Tek bir suçlu yok bu felakette. Pek çok suçlu var. Çünkü iş kazalarının istatistiğine bakıldığında, kazaların yüzde 88 inin tehlikeli hareketlerden, yüzde 10 unun tehlikeli durumlardan ve sadece yüzde 2 kadarının sebebi de önceden tahmin edilemeyen, önlem alınması ve tespit edilmesi çok 10 mayıs 2014

Orhan Mücahit ASI HÜZÜN zor nedenlerden kaynaklandığı görülmektedir. Kısacası, iş kazalarının yüzde 98 i önlenebilir kazalardır. Yani alınacak tedbirlerle, sıkı denetimlerle ve -özellikle altını çiziyorum- kurallara uyarak iş kazalarının neredeyse tamamına yakını engellenebilir özelliktedir. İhmal üstüne ihmal Çıkacak raporda ne yazarsa yazsın, sonuç ne olursa olsun, emin olun tek bir suçlu yok. Devlet burada suçludur. Denetim görevini layığı ile yapmamıştır. Denetim raporlarının tam olması yeterli değil. Anlaşılıyor ki mevzuatta veya uygulamalarda eksikler var. Neden ilerlemiş ülkelerde bu şekilde kazalar olmuyor? Kolaycı bir yaklaşımla Kader! deyip işin içinden sıyrılmak, bizce kazanın kendisi kadar büyük bir felaket. Bu anlayış, bundan sonra yapılacaklar için güven ve umut veren bir açıklama değil. Çağımızda gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde dahi bu büyüklükte kazalar nadir görülüyor. İddiası büyük 2014 Türkiye sinde kesinlikle yaşanmaması gereken bir felaket bu! İşveren suçludur. Prosedüre göre gerekli önlemleri aldığını iddia etse bile, anlaşılan o ki, güvenlik önlemlerini tam olarak sağlayamamıştır. İşveren, ilgili iş kanunlarına ve yönetmeliklere göre gerekli güvenlik önlemlerini almak, kontrol etmek ve yapılmasını takip etmek zorundadır. İş güvenliğini sağlamak, kanunî sorumluluk dışında hem insanî, hem de vicdanî bir görev. İşveren, öncelikle o işin ve orada çalışmakta olan emektarların da kendisine aileleri tarafından verilmiş birer emanet olduklarını bilmeli, düşünmelidir. İşveren dışında, ilgili işveren temsilcisi, işçi temsilcisi, iş güvenliği uzmanlarından oluşan iş güvenliği kurulu ya da kurulları da suçludurlar. Görevlerini tam olarak yerine getirmedikleri aşikârdır. İşi kılıfına uygun yaptıkları, gerekli önlemleri almadıkları görülmektedir. O toplantılarda neler görüşüldüğü, işçi temsilcilerinin arkadaşlarının haklarını nasıl aradığı ortadadır. O madende çalışan teknik ekip de ayrıca suçludur ki bakım onarımların düzenli yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Sendikalar suçludur; işçinin güvenli çalışma hakları yeterince aranmamıştır. Sendikalar, haraç alır gibi aidat alırken işçinin haklarını o özende aramamışlardır. Sendikalar, sadece maaş talep ederken çalışan kurumlar değildirler. İşçi, bizatihi sendikanın kendisidir. Oysa işçi sendikaları, üye aldıkları işçilerine müşteri gibi yaklaşmaktadır. Acı ama önemli, maalesef orada çalışan işçilerimiz de suçludur. Az çok ihmallerinin olduğu açıktır. Maalesef bir güvenlik kültürümüz yok. Gerek iş kanunlarında, gerekse iş güvenliği yasasında, işveren yanında işçinin de yapmakla yükümlü olduğu sorumluluklar var. Pek çok değişik sektörde bulundum, büyük küçük pek çok işyerinde çalışma ve bulunma fırsatı yakaladım ve insanımızın güvenlik önlemlerini pek fazla önemsemediğine üzülerek şahit oldum. Bu felaketten birey ve toplum olarak çok dersler çıkarmalıyız. Ciddi bir farkındalık sağlandı. Bu acı felaketi hem iş sağlığı ve güvenliği bakımından, hem de emekçilerimizin hakları bakımından yeni bir başlangıca ve güzel bir fırsata çevirmek elimizde. İnşaallah bu felaket, son acımız olur. Ve aziz şehitlerimiz Onlar karanlıkta yaşadılar, karanlıklar içinde can verdiler ama nurlar içinde uyanacak, aydınlıklar içinde yaşayacaklar... mayıs 2014 11

Ayın Olayı Haber Ajanda AYINOLAYI Tarihî ta 23 NİSAN 2014, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi nin 94 üncü açılış yıldönümü ve 1915 Ermeni Tehciri nin 100 üncü yıldönümünden bir yıl evveline rastlayan gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık resmî web sitesinden yayınlanan bildiri ile 1915 olaylarına ilişkin mahiyetiyle hem Ermeni vatandaşlarımıza, hem de tüm dünyadaki Ermenilere hitap etti: >> Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti nin devlet ağzıyla ilk kez dillendirilen bu taziye, tüm dünyada önemli bir çıkış ve korunması gereken bir tavır olarak karşılandı. Başbakan Erdoğan ın bu çıkışı özür mahiyetinde dillendirilse de metin itibariyle her şey ayan durumda. Bu noktada metnin bütün satırlarına ayrı ayrı ve kelimelere tek tek dikkat etmek gerektiği zannındayız. Başbakanlık resmî web sitesindeki metin şöyle: Ermeni vatandaşlarımız ve dünyadaki tüm Ermeniler için özel bir anlam taşıyan 24 Nisan, tarihî bir meseleye ilişkin düşüncelerin özgürce paylaşılması için değerli bir fırsat sunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu nun son yıllarının, hangi din ve etnik kökenden olursa olsun Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer milyonlarca Osmanlı vatandaşı için acılarla dolu, zor bir dönem olduğu yadsınamaz. Adil bir insanî ve vicdanî duruş, din ve etnik köken gözetmeden, bu dönemde yaşanmış tüm acıları anlamayı gerekli kılar. Tabiatıyla ne bir acılar hiyerarşisi kurulması, ne de acıların birbiriyle mukayese edilmesi ve yarıştırılması acının öznesi için bir anlam ifade eder. Atalarımızın dediği gibi, ateş düştüğü yeri yakar. Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir. Türkiye de 1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi, çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereğidir. Türkiye deki bu özgür ortamı suçlayıcı, inciltici, hatta bazen kışkırtıcı söylem ve iddiala- rı seslendirmek için vesile olarak görenler de bulunabilir. Ne var ki tarihî meseleleri hukukî boyutlarıyla birlikte daha iyi anlamamız, kırgınlıkları yeniden dostluklara dönüştürmemiz mümkün olacaksa, farklı söylemlerin empati ve hoşgörüyle karşılanması ve bütün taraflardan benzer bir anlayışın beklenmesi tabiîdir. Türkiye Cumhuriyeti hukukun evrensel değerleriyle uyumlu her düşünceye olgunlukla yaklaşmaya devam edecektir. Fakat 1915 olaylarının Türkiye karşıtlığı için bir bahane olarak kullanılması ve siyasî çatışma konusu haline getirilmesi de kabul edilemez. Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan hadiseler hepimizin ortak acısıdır. Bu acılı tarihe adil hafıza perspektifinden bakılması, insanî ve ilmî bir sorumluluktur. Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği Birinci Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-ı insanî sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve 12 mayıs 2014