YGS VE LYS OLMASIN! YAVUZ A SADRAZAM OLASIN. Prof. Dr. Sn. Seçil Karal AKGÜN ile tarih kulubü olarak röportaj yaptık.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cumhuriyet Halk Partisi

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

YABANCI DİL ULUSLAR ARASI MIDIR? BAŞARILI BİR HAREKETLİLİK İÇİN ÖN ŞART MIDIR?

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

Onlar Dünyaya Hükmetti!..

Cumhuriyet Halk Partisi

Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?...

30 GÜNDE KÜBA DOĞUDAN BATIYA

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

1: İNSAN VE TOPLUM...

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

"medya benim ayağımın altına muz kabuğunu biraz zor koyar" vari açıklamalarda bulunuyordu ki Olanlar oldu

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR


2017-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2017-LYS) SONUÇLARI

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?


Dünyayı Değiştiren İnsanlar

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

American Tank Company (Ruhi) vs Afrika Schützenkompanie (Levent) 1750 pts & Mid-War Hold the Line

EMRE KÖROĞLU BAŞKANLIK İÇİN ADAYLIĞINI AÇIKLADI

GAZİANTEP KOLEJ VAKFI ÖZEL OKULLARI

Kahraman Kit Misafirlikte

Bölge Uzmanı Nihai Form

KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

LYS ye başvurmak için geçmemiz gereken baraj puan kaçtır? Geçtiğimiz baraj puanına uygun LYS ye mi katılmamız gerekir?

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

İ Ç İ N D E K İ L E R

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

T.C. INKILÂP TARİHİ ve ATATÜRKÇÜLÜK

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

ASLI DEGİRMEN NİN SIRASI BOŞ SINIFINDA HÜZÜN

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Biz yeni anayasa diyoruz

6. Sınıf. Kazanım Değerlendirme Sınavı - 1. Birinci Ünite konularını kapsar.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

YAPACAĞIMIZ SANAT ETKİNLİKLERİ

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

Örnek Tarot Okuması

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

6. TEMA ETKİN VATANDAŞLIK

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Bölge Uzmanı Nihai Form

Deniz Gezmiş Yaşasın Marksizm Leninizm

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

Yargıdaki skandallar Kollama-filmindeki Yiğit-in durumunu cazib hale getirmekte, Kurtlar Vadisi Pusu-daki Polat-ın durumuna özendirmektedir.

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

11. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Patronun hizmetini yapıyor Çalışan kadından bahsediyorum. Ben kocama muhtaç değilim diye evvela ailesini dağıtıyor.

2015-LİSANS YERLEŞTİRME SINAVLARI (2015-LYS) SONUÇLARI. 30 Haziran 2015

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Transkript:

Milli Eğitim in gayesi yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete ahlâklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı, olumlu, atılgan, başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli, iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli, karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim programları ve sistemleri ona göre düzenlenmelidir. BURSA NUTKU Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır. demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir. diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım. diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir. İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği! Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Vakanüvis ODTÜ GV Özel Lisesi Atatürkçü Düşünce ve Tarih Kulübü Gazetesi Sayı: 5 Ocak 2014 YGS VE LYS OLMASIN! 1974 yılına kadar ülkemizde, liseyi bitiren öğrenciler, istedikleri üniversiteye başvurup, bu üniversite ile yapmış oldukları ön görüşme sonucunda ve tabi öğrencilerin lisede aldıkları başarı ortalamaları dikkate alınarak (edebiyat ve fen bilimleri gibi) kayıt yaptırabiliyorlardı. 1974 yılında kurulan ÖSYM (Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi) ile birlikte yukarıda bahsettiğim sistem değişti ve merkezi sınav sistemi getirildi. Öğrenciler sınava girmeden önce tercih yapıp, aldıkları alan puanına göre üniversitelere yerleştiriliyorlardı. Bir kaç yıl sonra bu sistem değişti ve önce sınava giren öğrenciler puanını gördükten sonra daha mantıklı tercihler yapmaya başladılar. YGS ve LYS adında iki sınava giren öğrencilere YGS yi ortak sınav haline getirip yeni alan sınavları koydular. 1974 yılında tek sınava giren öğrenciler, şimdi en az iki en fazla (isteğe göre) altı oturuma katılabiliyorlar. Tek sınavla geleceğimizin belirlenmesi zaten bir karabasandı ama şimdi de bu kadar çok sınava giriyor olmak çok da hoş değil. 1974 öncesi dönemi bu anlamda özlememek mümkün mü? Her şehrimizde bir üniversite açarak, hemen her öğrenciyi bu üniversitelere yerleştirmek mümkün değil. Ama siyasi iktidarlar çoktan bu yolu tutmuş durumda. Bu da karşımıza niteliksiz, kalitesiz üniversiteleri çıkarıyor. Sayısı arttı, kalite düştü. ODTÜ, Bilkent ve, Boğaziçi başta olmak üzere iki elin parmakları kadar iyi üniversiteler dışında ciddi bilim üretilmediğini görüyoruz. Sonuç; Bence üniversite giriş sistemi, eskiden olduğu gibi, lisede almış olduğumuz not ortalamasına ve üniversite ile öğrenci arasındaki mülakata bağlı olmalı. Ayrıca üniversite birinci sınıfta dersler tamamen ortak alan derslerinden oluşmalı. Bölümümü beğenmediğim taktirde ikinci sınıfta, hatta üçüncü sınıfta farklı bölümde devam edebilmeliyim. Bu anlamda eğitim mutlu olmanın bir aracı haline dönüşmelidir. Sizce çok mu hayalciyim? YAVUZ A SADRAZAM OLASIN Prof. Dr. Sn. Seçil Karal AKGÜN ile tarih kulubü olarak röportaj yaptık. Zeynep YILDIZ Osmanlı Devleti, Cumhuriyetle birlikte hızla muasır medeniyetler seviyesine ilerleyen Türk toplumunun, siyasi konjonktüründe turnusol islevi gören yegane unsur olmustur. Bu durum gecmisten gunümüze yaşamın her safhasına yansımış, Osmanlının politize edilmesi, milli eğitimde yanlı ve objektiflikten uzak Osmanli tasfirlerinin topluma dayatilmasına sebebiyet vermistir. Peki bizler bu monoton ve baştan kabüllü eğitim sistemine karşı düşünen ve sorgulayan gençler olarak, en temel toplumsal dinamiklerimizden biri olan Osmanlı tarihini ne kadar biliyoruz? Yolunuz Anadolu nun öteki koylerinden birine düşerse ve biri size Yavuz a sadrazam olasın sözünü söylerse çok kötu bir sey yapmışsınız demektir, zira bu coğrafyanın en ağır beddualarından biridir bu. İlk Osmanlı halifesi, 8 yıllık saltanatı boyunca çocukluk arkadaşı Kenan Paşa dahil, birçok sadrazam ve ust duzey gorevliyi idam ettirmiştir. Faili gayet kendi olduğu babası II. Beyazıt ın üstüne Şah İsmail le mücadelesi sırasında, Doğu Anadolu daki bazı aşiretleri kullanarak, katliamlar yapmış, yüzlerce masumu öldürmüştür. Selim in liderlik vasıfları, Osmanlı yı ulaştırdığı düzey elbette yadsınamaz. Yaptıklarını yargılamak veya eleştirmek lüzumsuz ve galibi olmayacak bir münakaşa, ancak benim kafama takılan tüm bu hassasiyetlere rağmen, 3. köprüye Yavuz adını verme çabası nedendir? İki kıtayı birbirine bağlamak Atatürkümüz, Mevlana mız, Yunus umuz, Nazım ımız varken, hangi siyasi figürün haddine? Kerem ŞENOL Eylül MOĞOLKOÇ: Enver Ziya KARAL gibi bir babanın kızı olmanın yaşamınızda bıraktığı izler nelerdir? Seçil Karal AKGÜN: Böyle bir babanın kızı olmak çok güzel, çok kıvanç verici. Babam sadece tarihçi olarak kalmadı, meslektaşım, arkadaşım oldu. Bizim zamanımızda televizyon, bilgisayar yoktu. Bilgilere kolay ulaşamıyorduk. O yüzden ev ortamında konuşmalar daha iyi, iletişimler daha sık oluyordu. O sohbetler sırasında tarihe olan ilgim mitolojiyle başladı. Daha sonra babamın kitaplarını okumaya başladım. Babamın kuşağı zorluklardan geçmiş. Onun için bizim kuşağımız hep onların acıklı öykülerini dinleyerek geçti. Bugünün gençliği, hep böyle varlık içinde yaşadık zannediyor. Hatta Cumhuriyet Tarihi derslerinde çok rastladığım sorudur. Kurtuluş Savaşı nı niye böyle yapmadılar, şöyle yapmadılar. Oğlum ne vardı kızım ne vardı. İnternet mi, telefon mu, teleks mi, vardı? Hiç bir şey yoktu. Yokluklar içindeydi ülke. Bu anlamda nerelerden gelindiği tarihçiler açısından çok önemli. Bu da tarihçilere başka bir perspektif veriyor. O da tarihi dönemin koşullarına inerek düşünmek. Bu tarihçiyi belgeci olmaya zorluyor. (devamı 3. sayfada)

Atatürkçü Düşünce ve Tarih Kulübü SAYFA 2 EĞİTİM ŞART Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. demişti Mustafa Kemal, günümüzün bazı sözde yöneticilerinin aksine, yurdunu yüceltmeye çabalayan bir önder olarak. Bizler atamızın çabalarını boşa çıkartmamak için eğitime gerektiği önemi vermeliyiz. Memlekette eğitim öğretim ışığının yayılmasına ve en derin köşelere kadar işlemesine özellikle gözlerimizi çeviriyoruz. diyen atamız, bizlere eğitimin önemini vurgulamıştır. Ancak, ne yazık ki eğitim günümüzde hayati bir sorun olmaya devam etmekte. Zorunlu eğitimin okuma yazmadan ibaret olduğunu sanan insanların çoğunlukta olduğu ülkemizde, bu problemin ortadan kalkması beklenebilir mi? Eğitimli birey, gerçekleri görebilen, kültürlü, bilgili ve herşeyden önemlisi bilinçli birey demektir. Okuma yazma eğitimin başlangıcıdır, bitişi değil. Neyi ne için ve neden yaptığını bilmeyen cahil kimseler, günümüzde eğitimli bireyler sayılabilmektedir. Bu eğitimde ne kadar geri olduğumuzun bir diğer göstergesidir. Neden herkes iyi bir kariyer için yurtdışı eğitimin şart olduğunu düşünüyor? Ülkemizdeki üniversitelere ne oldu? Ülkemizi yönetenlerin çocuklarını eğitim için yurtdışına göndermeleri, halk için olumsuz bir örnek değil mi? Eğitim sistemimizi beğenmeyen sayın yöneticilerimiz, yıllardır ülkeyi yönetiyorsunuz, neden sistemdeki bozuklukları giderecek ciddi adımlar atmadınız. Türban taktığı için, eğitimden yoksun bırakılan kız çocuklarını, imkanı olan kimseler yurtdışına gönderdi. Peki bu pek sayın kimseler, erkek çocuklarınızda mı türban takıyordu da onları da yurt dışına gönderdiniz. Artık eğitim kurumlarımızda kıyafet serbestliği var. Umarım yurtdışı eğitimi tercih edenlerin sayısı azalır. Ülkemizde ilk ve orta dereceli okullarda eğitimin zayıf olduğunu söyledim. Hemen her şehir ve kasabada neredeyse bir üniversitenin açılması, eğitim sistemini daha kaliteli hale getirmiyor. ODTÜ gibi dünyada ilk 60 üniversite arasında yerini almış sağlam bir üniversitemiz, ODTÜ Koleji ve benzeri pek çok eğitim kurumlarımız, Bilkent, Boğaziçi, Hacettepe, Ankara, 9 Eylül, İTÜ vb. pek çok üniversitelerimiz aslında eğitim sistemimiz içerisinde çok güzel örnekler. Bu örnekler çoğaltmak varken, bilim üreten üniversitelerimize, bilim adamlarımıza kızmak niye? Tüm üniversitelerimizi ODTÜ ye, tüm okullarımızı ODTÜ kolejine dönüştürebiliyorlar mı? Lütfen ona baksınlar. Atatürk yolunda ilerleyen, aklı ve vicdanı hür kimseler, eğitimin tek kurtuluş yolu olduğunu bilenler susturulamaz. Eğitimin amacı çağdaş insan yetiştirmek olmalıdır. Her gelen siyasetçi eğitimi siyasetin bir oyuncağı olarak kullanmaya devam ederse, çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmak için daha çok bekleriz. Bir de son olarak şu çıktı, neymiş kızlı erkekli eğitim kaldırılmalıymış. Bizleri ayırmak Türkiye yi bölmektir. Dinimizi siyaset sahnesinde kirletenlerin son oyunu bu. Onlara Atamızın sözleri ile cevap veriyoruz, Artık Türkiye din oyunlarına sahne olmaktan çok üstündür. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka yerlerde sahne arasınlar! Milli Eğitim Kurultayı yapılırken, 1928 yılında Atatürk kadınlarla erkeklerin ayrı ayrı oturduklarını gördüğünde düzenleyici kişiye neden kadınlarla erkekler ayrı ayrı oturuyor, sizin kendinize mi güveniniz yok, yoksa Türk kadınının iffetine mi, namusuna mı sözleri aslında herşeyi anlatmıyor mu? Evet, eğitim şart. Ece ÖRNEK PARA PARA PARA Gelmiş geçmiş en yetenekli askeri dehalardan biri olarak kabul edilen Napolyon Bonapart (1769 1821), Fransa nın yetiştirdiği en büyük devlet adamı olarak tarihe adını yazdırmıştır. Avrupa yı strateji oyunu oynar gibi bir çırpıda fethetmiş, altmış kadar savaşta yer almış, bunlardan sadece üçünde savaş meydanından yenilgiyle ayrılmıştır. Aynı zamanda Avrupa yı birleştirmeyi düşünen idealist bir devrimcidir. Aslen Korsikalı dır. Topçu olarak askerliğe başlamış, orduda yeteneği keşfedilmiş, askerlik hayatında hızla yükselmiştir. Genç yaşta Fransa ordusunun başında İtalya seferine çıkarak büyük başarılara imza atmıştır. 1799 yılına gelindiğinde Napolyon birden bire kendini devletin başında bulur. Ülkede darbe olmuş, yönetim değişmiş, hükümetin başına da Napolyon getirilmiştir. Kolları sıvar; Avrupa içlerinde hızla ilerlemeye başlar. İtalyan, İngiliz ve Avusturyalılar a karşı zaferler elde eder. Çok kısa bir sürede Avrupa haritasını değiştirir. Devlet işlerinde de çok başarılıdır; reformlar yaparak ülkesinin yapısını değiştirir ve kısa sürede Fransa halkının sevgilisi haline gelir. Papa Pius VII nin eliyle taç giyerek imparator olur. Daha doğrusu Papa dan üstün olduğunu düşündüğünden, imparatorluk tacını Papa dan alıp, kendi elleriyle giyer. Moskova ve Waterloo yenilgileri ile de çöküşe geçer. Neden Moskova yı işgale kalkıştığı hala anlaşılamamıştır. Üç yüz bin askerle gittiği Rusya dan iki bin askerle dönebilmiştir. Ama bu girişim ne Enver Paşa ya ne de Hitler e ders olmuştur. Yirminci yüzyılda, onlar da Rus ordusundan çok, ağır kış şartlarıyla mücadele etmek zorunda kaldıkları Moskova yollarında perişan olmuşlardır. Dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan 1815 Waterloo Savaşı ise Napolyon un sonunu hazırlamıştır. Bugünkü Belçika topraklarında Birleşik Avrupa güçlerine karşı yaptığı savaşta ağır bir yenilgi almıştır. Bu yenilgi kimilerine göre Napolyon un ağrılı basuru onun dikkatini dağıtığı için yaşanmıştır. Kimilerine göre yüksek sesle horlamasından dolayı uykusuzluk çekmiş, konsantrasyonu dağılmıştı. Kimilerine göre de kendine çok güvenmiş, düşmanı hafife almıştı. Bundan sonrası ise Napolyon için daha acıklıdır. Tarihin en büyük devlet adamların-dan biri olan Napolyon İngilizler tarafından gönderildiği Atlantik in ortasında yer alan St. Helena adasında bir obez olarak ölür (1821). Mezarı ise ancak 1840 ta Paris e getirilebilmiştir. Mezarı açıldığında cesedinin neredeyse hiç bozulmadığı görülür. Kimilerine göre arsenikle yavaş yavaş zehirlenerek öldürülmüştür. Cesedinin bozulmamasının sebebi ise vücuttaki arseniktir. Büyük devlet adamının tarihe karşı işlediği büyük günahları da vardır. Bunları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz: Suriye ye saldırmak için Sina çölünü geçerken erzak sıkıntısı çekeriz diye yanında bulunan üç bin kadar Türk ü öldürmüştür. Kendisine isyan eden halkları ağır bir şekilde cezalandırmış, fethettiği İtalya ve İspanya nın başına kardeşlerini geçirmiştir. Eğer söylediyse şu sözü de büyük bir talihsizliktir: Fransızlar benden şikayet edemezler, Rusya da üç yüz bin kişi kaybettim, bunun ancak otuz bini Fransız dır. Kendi halkımı korumak için Almanlar ı, Polonyalılar ı ve İtalyanlar ı feda ettim Tarihteki diğer önemli şahsiyetler gibi Napolyon için de bir çok şey söylenmiş, yazılmış, çizilmiştir. Her şeyden önce ünlü para para para sözü ona aittir. Bu söz Napolyon un dünyayı şekillendiren unsurun para olduğuna inancının bir göstergesidir. Napolyon un boy kompleksinin olduğu, bunun için bütün dünyayı yönetmek istediği, onunla ilgili ortaya atılan iddialar arasındadır. 1.60 lık boyuna rağmen bütün dünyayı yönetebileceğini göstermek istemiştir. Kimilerine göre de, onun bu hırsı aşırı çalışan hormonlarına bağlıydı. Napolyon un çoğu resminde görülen ceketinin içine girmiş olan eli, aslında onun karizmatik duruşundan değil, hayatı boyunca çektiği mide rahatsızlığından kaynaklanırmış meğer. Elini midesi üzerine koyarak dindirirmiş acısını. Genellikle üstüne yemek ve mürekkep döktüğünden lekeli giysilerle de dolaşırmış. Onunla ilgili anlatılan anekdotlar da oldukça fazladır. Bir savaştan sonra, eleştiri yapanlardan biri, parmağını harita üzerinde gezdirerek Napolyan a şöyle der: Şuradan geçip, önce orayı alsaydınız, sonra buradan geçip şurayı da alırdınız Napolyon güler: Evet, oralar parmakla alınsaydı, öyle yapardım! Napolyon, İspanya yı savaşta yendiğinde, İspanya Kralı Napolyon a Siz sadece para, ganimet, altın ve toprak elde etmek için savaşırsınız. Oysa biz şerefimiz ve namusumuz için savaşırız dediğinde Napolyon zekice yanıtlar: Doğru. Herkes kendisinde olmayan şeyler için savaşır. Napolyon un hayatı boyunca söylediği en doğru ve güzel söz ise şudur: Dünya tek devlet olsa, merkezi İstanbul olmalıdır. Mehmet KÖKSAL

Atatürkçü Düşünce ve Tarih Kulübü SAYFA 3 İnsanlar eşit yaratılmıştır, insanların mutlu olma hakkı vardır. MEHMET KÖKSAL: Tarih bilimi yalnız geçmişle değil günümüzle de ilgilenir ve geleceğe dair çıkarımlarda da bulunulabilir. Bu anlamda siz bir tarihçi olarak Türkiye nin bugününü ve yarının değerlendirir misiniz? S. K. AKGÜN: Tarihçilik varsayımlar üzerine kurulmaz. Tarih, bir bilim dalıdır. Ne yargıçtır, ne mahkemedir, ne avukattır. Ne tarihle barışılır, ne küsülür. Tarih, bütün bilim dalları gibi öğrenilecek bir bilim dalıdır. Kişisel olarak herkesin tahmini vardır, görüşü vardır. Uygarlık tarihinde, insanlık tarihinde hiç bir zaman geri dönüş olmamış. İnsanlar ateşi bulduktan sonra ateşsiz günlere, tekerleği bulduktan sonra tekerleksiz günlere dönmemiş, asla geri dönüş olmamış. Geldiğimiz yönden geri gideceğimizin imkân ve ihtimali yoktur. Çağımızın büyük devrimlerine bakalım. Siyasal açıdan ilk büyük devrim Amerikan Devrimidir. Çünkü ilk kez bir demokratik anlayış yönetime dökülüyor. Cumhuriyet kuruluyor. Ve o devrimin bir manifestosu var; Özgürlük Bildirgesi. Ondan sonra Fransız Devrimi oluyor, İnsan Hakları Beyannamesi geliyor. Ama özgürlük beyannamesi daha önce ve en önemli şey insanlara mutlu olma hakkı diyor. İnsanlar eşit yaratılmıştır, insanların mutlu olma hakkı vardır. Bu o kadar büyük bir laf ki. Şimdi Türkiye bu karanlık çağları bütünüyle yaşamadıysa da, Osmanlı İmparatorluğunda özellikle ulemanın ördüğü demir duvar nedeniyle, batıya uzak kalınmış, karanlık dönemler yaşanmış, ondan sonra bunlar aydınlanmaya başlamış, niye? Düşünmesini öğrendikçe. Öte yandan bu Kurtuluş Savaşı aşamasında bir imparatorluğun sonu gelmiş. Fransız Devriminin getirdiği ulusal devletler çıkmaya başlamış. Şimdi Türkiyeye ulus devlet olma aşamasında Atatürk önderlik etmiş. Atatürk Avrupa nın geçmiş olduğu yolları bilen bir insan ama Türk toplumu için bu 300-400 yıllık evrimlerin geçirilmesini o an için çok sakıncalı görüyor. Onun için bu emperyalizmin odağı olmaktan kurtulup ayakta durabilmesi için emperyalist ülkelerin kendi evrimleri içinde geçirmiş olduğu şeyleri, yasalarla tak tak tak veriyor. Atatürk düşünüyor ki bunlar nasıl olsa yavaş yavaş bunlara alışacaklar. Şimdi biz bu evrimi yaşıyoruz. Batının yüzyıllar içinde yaşadıklarını biz şimdi 80 yıl içinde yaşıyoruz. Ve bize bu zor geliyor. Önümüz açıktır. Benim gördüğüme göre, bu zihniyet dünyanın hiçbir yerinde hâkim olmamıştır. Biz de de hâkim olabilmesi mümkün değildir. DAMLA KALEMCİ: Ben Avrupa Birliği ile ilgili sormak istiyorum. Türkiye nin AB ye üye olmak istemesi gerçekçi mi? Türkiye AB ye üye olmalı mı? S. K. AKGÜN: Arkadaşsız insan olmaz. İnsanoğlu hep başkasına muhtaçtır. Avrupa Birliğinin kuralları vardır. Kurallar Türkiye için de aynı olmalı, İspanya içinde. Eğer sana ayrı kural koyuyorlarsa demek ki sana bakışları farklı. Avrupa Birliği çok özel sorgulanması gereken bir olay. Bu Avrupa Ülkeleri birbirlerine karşı sayısız savaşlar yapmışlar. Ulusalcılık için o kadar kan dökmüşler, o kadar emek vermişler. Bundan sonra bu Avrupa ülkelerinin ben şahsen bir potada eriyebileceğini düşünmüyorum. Bugün İngiltere kendi parasını kullanıyor. Yunanistan kan ağlıyor. Küçük esnaf bitmiş. Zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuş. Orta sınıf kaybolmuş. Avrupa Birliğinin amacı bu değil, üstelik Yunanistan da bunların gözbebeği bir çocuk. Onlar bu hale geldilerse bizim için ölümcül bir hedef olmamalı Avrupa Birliği. Türkiye Cumhuriyetin in kurulmasından sonra Türk Devrimi ile getirilen eksende yükselseydi, devrimin aydınlığına arkasını dönmeye başlamasaydı, bugün o durumda olacaktı ki, Avrupa Birliğinin beklide kurucularından biri olacaktı. Dolayısıyla aydınlanma, aydınlanmaya sırt çevirmeme, böyle birliklerin içinde güçlü olarak yer almanın tek yolu. BULUT TAŞTAN: Ben de güney doğu komşumuz Suriye ile ilgili sormak istiyorum. Suriye de neler oluyor? Türkiye nin Suriye politikası hakkında neler düşünüyorsunuz? S. K. AKGÜN: Kimsenin bizim bağımsızlığımıza karışmasını istemeyiz. Suriye de tabi istemez. Bu devlet sınır komşumuzdur. Elbette bir sınır olayı olursa iki taraf da birbirine müdahil olur. Sınır olayları yüzünden Suriye ile ilişkilerimiz hep gergin oldu. Ama Suriye deki olaylara müdahale edip, bu ülkede mağdur olanlara kapılarını açıp, kendi insanımızı daha çok mağdur edeceksek hayır. Ben böyle bir şeyi istemem. Ama Suriye sana derse ki gel bana bir hakem ol. O zaman yardım ederiz. İLAYDA SEZER: Müfredatımızdan sanat ve felsefe derslerinin ağırlığı giderek azalıyor. Öğretmenlerimiz bizlere sanatın insanı özgürleştirdiğini, felsefenin ise düşünmeyi öğrettiğini öğrettiler. Sizce bunlar doğru mu? Yani sanat ve felsefe dersleri olmadan eğitim olur mu? Olursa nasıl olur? S. K. AKGÜN: Olmaz. Öğretim olur da eğitim olmaz. Öğretirsin bir şeyler. Diploma da alır çocuklar. Bu dersleri kaldırarak eğitim verirsen, öğrencilerin kişiliği oluşmaz. Sanat ve Felsefe, eski çağlardan beri insan ruhunu, düşünsel gelişimini yeşerten iki ayrı bilim alanıdır. Doğanın insan oğluna en önemli armağanı belki de düşünme gücüdür. Düşünmesek bitkiden, hayvandan farkımız ne olurdu. Düşünmek insanı bilime ulaştırır. Bilim de uygar insan haline getirir. Eski Yunan a, Rönesans dönemi İtalya sına gidin, heykellere bakın, tablolara bakın, o kadar süslü, o kadar ince işli. O saçların bukleleri, o çıplak heykellerin üzerine atılmış gibi duran tüller, üflesen uçacaklar gibi. Bu eserleri biçimlendiren insan bunları zekasıyla yaptı. Düş gücünü çalıştırdı. Bunları yaparken kafasında felsefe oluşuyor. Felsefe matematikle iç içe bir şey. Matematik bilmeyen felsefeci yoktur. Felsefe ve sanat bu dünyayı geliştirmede hayal gücünün rolünü öğreten bilimlerdir. Ve bunları insanların yaşamından çıkarmanın imkanı yoktur. Bu dersler müfredat programlarından çıkarılsa bile, düşünen zihinler her zaman felsefe ve sanatla uğraşacaktır. HEZAL DİLAN SARI: Üniversite sınav sistemi ile sürekli oynanıyor. Öncelikle alanlara göre farklı katsayı uygulaması ile ilgili sormak istiyorum. Katsayı eşitliği getirilmesi, eşitlik kelimesinden hareketle kulağa hoş gelse de, gerçekten doğru bir düzenleme midir? S. K. AKGÜN: Bir defa üniversite çok farklı bir şey. Bu kadar çok üniversite, üniversite öğrencisi olmaz. Üniversite çok elit bir kurumdur. Öyle herkesin işi yoktur. Eşitlikçi bir kurum değildir üniversite. Çok yüksek bir kurumdur. Üniversitenin altında yüksek öğrenin birimleri, meslek birimleri vardır. Ama şimdi katsayılarla, şunla bunla üniversiteler meslek okulları haline getiriliyor. Üniversite giriş sistemi, üniversitenin içeriği her sene değiştirilmez. Üniversite uni kökünden türemiştir. Uni aynı, uniform aynı, tek tip giyim, uniformity bütüncülük demektir. University, bütüncül bir eğitim, değişmez. Üniversite yüksek eğitim olarak dünyanın her yerinde aynıdır. Standart olması lazım. Bunlar her sene yaz boz olduğunda üniversite olmaz. Süleyman KEÇECİ: Çok teşekkür ederiz değerli katkılarınızdan dolayı. İzin verirseniz son soruyu ben sorayım. Kendinizi üç kelimeyle tanımlarsanız. Bu kelimeler neler olur. S. K. AKGÜN: Atatürkçü, ODTÜ lü, tarihçi.

Atatürkçü Düşünce ve Tarih Kulübü SAYFA 4 BİR MAKET BIÇAĞIYLA KATLİAMA 11 Eylül 2001, Amerika Birleşik Devletleri nde askeri ve sivil hedeflere yapılan bir dizi terör saldırısının yaşandığı gün. O gün 2974 kişi hayatını kaybetti ve binlerce insan yaralandı. Dünya şoka uğramıştı. Herkes böyle bir saldırının nasıl olabilediğini düşünüyordu. Herşey Amerikan Havayolları na ait bir yolcu uçağının kaçırılmasıyla başladı. Herkes güvenlik en üst seviyede tutulduğu halde bu olayın nasıl meydana geldiğini düşünüyordu. Sonradan anlaşıldı ki teröristler uçağı bir ateşli silahla değil, bir maket bıçağıyla pilotları tehdit ederek kaçırmışlardı. Uçağı kaçıran terörist kokpitten yolculara seslenmeyi denedi ancak yanlış düğmeye basınca mesajı hava trafik kontrolüne gitti. Mesajda birkaç tane uçak kaçırdıklarını ve herkesin güvende olduğunu sessiz kaldıkları sürece her şeyin düzeleceğini ayrıca havaalanına geri döneceklerini söylüyordu. Bir dakika sonra da Kimse hareket etmesin, her şey iyi olacak, hareket etmeye kalkarsanız uçağı ve kendinizi tehlikeye atarsınız. Sadece sessiz kalın. dedi. Bunu duyan hava kontrol merkezi durumu federalhavacılık işletmesine haber verdi. İki F-15 savaş uçağı, kaçırılan uçağı yakalamak için yola çıktı. Fakat her şey için çok geçti. Saat 09:02 de ikinci bir uçak Güney Kulesi ne çarptı. Kuzey Kulesi çarpmadan 102 dakika, Güney Kulesi çarpmadan 56 dakika sonra yıkıldı. Kulelerin yıkılma anında yüzlerce kurtarma ekibi hayatını kaybetmiştir. Saldırıyı aşırı İslamcı terör örgütü El Kaide üstlendi. Bundan dolayı başta ABD olmak üzere batılı devletlerde Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarında büyük artış görüldü. Bu olaylardan sonra pek çok batılı Müslümanlara terörist gözüyle bakmaya başlamış, Ortadoğu yu terörizmin başkenti olarak görmüşlerdir. Saldırı, dünya medyası tarafından medeniyetler çatışması olarak yorumlandı. 11 Eylül saldırılarını gerekçe gösteren ABD başkanı Bush, terörizmle savaş kampanyası başlattı ve bu kampanyayı NATO nun 5. maddesi olan Üye ülkelerden birine yapılan tecavüz, tamamına yapılmış kabul edilir hükmü ile güçlendirerek, önce Afganistan, ardından da Irak ı işgal etti. Kimileri 11 Eylül olayının ABD nin Irak ve Afganistan ı işgali için bilerek yapıldığını iddia etmektedir. Irak ta bulunan zengin petrol yataklarını ele geçirmek için, Irak a demokrasi götüreceğiz yalanıyla, iki milyon Iraklının ölümüne neden olunmuştur. Hani Irak ta kimyasal silah vardı?ve hani şuanda başka bir komşumuzda vardı? O dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ın Eylül 2005 te bir televizyon röportajında, 2003 ün Şubat ayında Güvenlik Konseyi nde, Irak ı kitle imha silahları üretmekle suçladığı konuşmasının, yaşamında bir leke olarak kalacağını belirtmesi her şeyi anlatmıyor mu? Ama bence asıl şu soruyu sormak gerekir. Bütün bunları bilmelerine rağmen, kimler, neden emperyalist devletlerle işbirliği yaparak komşularımızın işgaline onay ve destek vermektedir? *11 Eylül saldırılarından sonra Müslümanlara karşı işlenen nefret suçları sonucunda 11 Eylülde ölen 1 Amerikalıya karşı 75 Müslüman öldürülmüştür. *El-Kaide nin kısa sürede güçlenen bir terör örgütü olmasının nedeni terör örgütünün kurucusu Usame Bin Ladin in mensubu olduğu Bin Ladin ailesinin 11 milyar dolarlık servetleri olmasıdır. Ve Usame Bin Ladin 2 Mayıs 2011 de ABD tarafından öldürülmüştür. *Savaş uçaklarının ikiz kulelere çarpan ilk uçağı yakalamasına sadece 6 dakika kala uçak ikiz kulelere çarpmıştır. *İkiz kulelerin yıkıldığı yerde 2013 yılında Yeni Ticaret Merkezi açılmıştır. *11 Eylül saldırılarının olduğu gün 2 bin Yahudi çalışanın işe gitmediği gibi bir iddia ortaya atılmaktadır. Bulut Arın TAŞTAN MONCADA DAN DEVRİME UZANAN YOL; 1959 KÜBA DEVRİMİ Tarih yaprakları 26 Temmuz 1959 u gösterirken Fidel ve Raul Castro önderliğindeki sayıları yaklaşık yüzü bulan, az cephaneli bir gerilla grubu Santiago de Cuba şehrindeki Moncada Askeri Kışlası na saldırır. Saldırı başarısız olur ve grubun çoğu hayatını kaybeder. Fidel ve Raul Castro kardeşler başta olmak üzere hayatta kalmayı başaranlar ise Fulgencio Batista liderliğindeki askeri cunta yönetimi mahkemeleri tarafından uzun süreli hapis cezalarına çarptırılırlar. 1955 yılındaki baskılar sebebiyle askeri cunta tüm siyasi mahkumları serbest bırakır. Başta Castro kardeşler olmak üzere hepsi Meksika ya sürülür. Bu sürgün devrimin ilk adımlarından biri olur ve burada Fidel Castro kaderini değiştirecek Arjantinli bir doktor ile tanışır. Bu adam Ernesto Che Guevara dan başkası değildir. Che nin katılımı ve Kübalı eski askeri lider Alberto Boya tedrisatından geçmiş bir gerilla ordusuyla, Kasım 1956 yılında Küba ya doğru yol alan Fidel Castro nun artık tek hayali vardır. Askeri cuntaya son vererek Küba Devrimi ni gerçekleştirmek. Fakat bu o kadar kolay değidir. Küba dağlarında Batista ordularının yoğun hava ve kara saldırıları ile ağır kayıplar verirken, büyük kentlerde ki Castro yandaşları vahşice katledilmektedir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Castro kardeşler, Che, Juan Almeida, Camilio Cienfuegos önderliğindeki başarılı gerilla saldırıları ve akıllı politik hamlelerle başarısızlığa uğratılan faşist Batista iktidarının Verano operasyonu, askeri cuntayı iyice yıpratmıştı. 21 Ağustos 1958 tarihinde saldırı sırası Fidel Castro ve küçük ordusuna gelmişti. Castro kardeşler ve Juan Almeida önderliğindeki birlikler Oriente bölgesine ilerlerken, Che ve Cienfuegos komutasındaki diğer birlikler Santa Clara bölgesine doğru ilerler. 1 Ocak 1959 tarihinde Batista savaşı kaybedeceğini anlar ve Dominik Cumhuriyeti ne kaçar. 2 Ocak ta ise Castro kardeşler ve Almeida Santiago ya girerken aynı zamanda Che ve Cienfugenos başkent Havana yı ele geçirir. 6 Ocak ta ise Fidel Castro Havana ya ulaşarak devlet başkanlığını ilan etti. Böylece günümüze dek uzanan komünist yönetimin temeli atıldı. KULÜP GÜNLÜĞÜ Biz bu sene Atatürkçü Düşünce ve Tarih Klubü olarak; ODTÜ Arkeoloji müzesini gezdik ve müzede bulunan bazı objelerin çizimlerini yaptık. Sayın Prof. Dr. Seçil Karal AKGÜN ile okulumuz kütüphanesinde keyifli bir ropörtaj yaptık. Felsefe kulübü ile birlikte okulumuzda kermes yaptık ve gelirini Mehmetçik Vakfı na bağışladık. Umut ÖZASLAN Atatürkçü Düşünce ve Tarih Klubü tarafından hazırlanan gazetede klub öğretmenimiz Süleyman KEÇECİ ye ve yardımda bulunan tarih öğretmenimiz Elif Özen e teşşekür ederiz. Editörler: Hezal Dilan SARI, Mehmet KÖKSAL, Bulut TAŞTAN Klub Öğrencileri: Can KARABULUT, Zeynep YILDIZ, Alper ALBAYRAK, Yeşim KUMBARACI, İlayda SEZER, Ece DOĞAN, Yiğit BALTACI, Ece ÖRNEK, Damla KALEMCİ, Orhun YILDIRIM, Umut ÖZASLAN, Melis Naz TAHERİ, Deniz BIÇAKCI, Begüm Eylül MOĞULKOÇ