Kadın İstihdamında Sorun Alanları: Amasya Örneği Üzerinden Türkiye de kadınların istihdamda yer alma oranları son derece düşüktür. Genel olarak işgücüne katılım %24 civarındayken tarımda çalışan ücretsiz aile işçilerini çıkardığımızda bu oran %20 lerin altına düşmektedir. Kadınların işgücünde yer almamaları sadece ekonominin genel seyriyle değil, toplumda hakim olan ataerkil ilişkilere, onun biçimlendirdiği toplumsal cinsiyet rol bölüşümüne ve bakım hizmetlerinin örgütlenişine, ataerkilliğin kültürel normları belirleyişine, kamusal alan olarak adlandırılan iş alanın kadın ve erkek tarafından algılanışına kadar pek çok değişken tarafından belirlenmektedir. Özetle kadınların istihdamda yer almıyor oluşları sadece ekonomik bir mesele değil, bir o kadar kültürel bir meseledir de. Amasya kent merkezinde elde edilen deneyimlerde bu tespitleri desteklemektedir. Çalışmanın Yöntemi Amasya da Kadın İstihdamının Artırılmasına Destek projesi çerçevesinde yapılan çalışma, 123 kadınla yarı yapılandırılmış anket formu üzerinden derinlemesine görüşmeler şeklinde gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler alanda çalışma deneyimine sahip uzmanlar tarafından proje ofisinde randevulu olarak yapılmıştır 1. Önceden hazırlanan yarı yapılandırılmış form görüşmelerin tümünün aynı içerikte olmasını sağlamıştır. Kadınlar Ne Düşünüyor? Ya da Kendilerinin Olmayan Yaşam Yaşam Kadınların yaşamlarına ilişkin kararları bekârken aileleri, evlendikten sonra eşleri vermektedir. Görüşme yapılan kadınların çoğunluğu yaşamlarını tanımlarken bulundukları durumdan memnun olmadıklarını, hayatta istedikleri şeyleri gerçekleştirme konusunda engellendiklerini söylemişlerdir. Bu engellerin bekârlıklarında kendi aileleri tarafından, evlendikten sonra ise eşi ve eşlerinin aileleri tarafından önlerine koyulduğunu ifade etmişlerdir. Bu durum kadın anlatılarına da yansımaktadır. Ailem kız olduğum için beni okutmadılar. Abimleri okuttular. Evlenince köyden geldim (1976 doğumlu). Okumayı çok istedim ama babam okula göndermedi. Okul başka yerdeydi. Erkek çocuklar gidiyordu genelde. Bende hemen hemen tek kızdım, babam çevreye uyup beni okuldan aldı (1970 doğumlu). 1 Ebru Hanbay, Ülker Şener, Sultan Karataş ve Sevinç Ünal. 1
Hayatlarındaki mutlu ve mutsuz anlara, olaylara ilişkin sorulara cevap verirken, mutsuz olanlara dair hemen cevap verme ve birçok anı anlatma görülürken, mutlu anlara dair ise uzun süre düşünme, hemen cevap verememe hali önemlidir. Bu uzun düşünme hallerinden sonra çocukların dünyaya gelmesi, çocukların başarısı mutluluk olarak tarif edilmiştir. Kadınların %74 ü, çocuk sahibi olan 100 kadından 48 i çocukların doğumunu, anne olmayı; 26 sı çocukların okulda başarılı ve sağlıklı olmaları gibi, çocuklara ilişkin nedenleri mutluluk olarak belirtmiştir. Amasya da görücü usulü evliliğin yaygın olduğu görülmektedir. Bu biçimde evlenen kadınlar ilk evlendiklerinde çok zorlandıklarını, evliliğe alışmalarının zaman aldığını belirtmişlerdir. Mutsuzluklarını anlattıkları olaylarda ise büyük bir kesimin mutsuzluğunun ailelerindeki erkeklerden (baba, abi, koca, kayınpeder) kaynaklanıyor olması, kadınların hayatlarındaki mutsuz olayların kendi iradeleri dışında, hayatlarına müdahale eden erkekler tarafından biçimlendirildiğini göstermektedir. Kadınların %44 ü babalarının kız çocuğu oldukları için okula gitmelerine izin vermemesini, zorla evlendirilmelerini, eşlerinin çalışmasına ve evden çıkmasına izin vermemesini, şiddet uygulamasını, eşin ailesinin uyguladığı baskıyı mutsuzluk kaynağı olarak aktarmıştır. Bu nedenler aynı zamanda okula gitme, çalışma, para kazanma, istediği kişiyle evlenme gibi kararların kadın dışında verildiğini göstermektedir. 13 yaşında nişanlanıp 14 yaşında evlendim. Ailem karar verdi, ben kişiyi tanımıyordum. Sonrası zor oldu. Oyuncak bebeğim yoktu ama kolumda 2 bileziğim vardı Kadınların hayatlarındaki sorunları eşlerinin işsizliği ve çocukları üzerinden tarif etmeleri de bunun başka bir göstergesidir. İşsizlik ve Yoksulluk En Önemli Sorun Görüşülen kadınların büyük bir çoğunluğu, %76 sı, yaşamlarındaki en büyük sorunu yoksulluk, işsizlik ve çalışamamak olarak tanımlamışlardır. Eşlerinin işsiz oluşu, eşlerinin düzenli bir işinin olmayışı, eşlerinin çok az ücret alması ve kadınların bir bölümü için ise çocukların işsizliği önemli bir sorundur. İşsizlik, gelir düşüklüğü, çalışamamak yine kendi yaşamları üzerinden değil, eş üzerinden tarif edilmiştir. Görüşmelerde kadınların yaşamlarındaki en büyük zorluk olarak gördükleri sorunlarla baş etmek için kullandıkları yöntemlerin ise şunlar olduğu ortaya çıkmıştır. Aileden ve köyden destek almak (bu destek maddi olarak değil, genelde yiyecek, erzak temini biçiminde olmaktadır), Soysal yardımlardan yararlanmak (kadınların %30 u sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından kömür yardımı aldığını-aldıklarını belirtmiştir), Eşlerini kendilerinin de çalışmaları konusunda ikna etmeye çalışmak, ev eksenli çalışarak ev bütçesine katkıda bulunmak (dantel, oya, örgü v.b işler yapmak), 2
dışarıda bir işte çalışmak (dışarıda bir işte çalışma öyküsü olan kadınların büyük bir çoğunluğu çocuk doğduğu, işten çıkarıldığı veya çok az ücret aldığı için ayrıldıklarını belirtmişlerdir). Görüşülen kadınların bazıları eşlerinin, aile büyüklerinden çekindiği için çalışmalarına izin vermediğini belirtirken, bazıları ise eşlerinden çok kayınvalide, kayınpeder gibi kişilerce çalışmalarına izin verilmediğini belirtmişlerdir. Küçük şehirlerde kadınlar üzerinde çok yönlü bir kontrol olduğu görülmektedir. Eş, eşin ailesi, yakın akraba, komşular bir bütün olarak kadını izlemekte ve denetlemektedir. Geçen sene bir okulda kantinde çalıştım. Kendi paramı kazanmak,kendime güvenim geldi. Zor tarafı yok.yeni çevrem oldu. Bu çevre baskısı niye çalışıyorsun ihtiyacınız mı var sorusu eşimi de etkiledi ve eşim bu sene izin vermedi (1976 doğumlu). Hiç çalışmadım.yalnız sokağa çıkmaktan korkuyorum. Tedirginlik var biri bir şey mi der (1978 doğumlu). Evli olan kadınların %17 si eşinin ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Kadınların ortak öyküsü kayınvalide-kayınpeder ile yaşamanın zorluğuna ilişkindir (kadının çalışmasına ve dışarı çıkmasına karışma, bu konularda eşi olumsuz etkilemek, çocuklara karışmak vb). Tarlada çalıştım. Soğan,şekerpancarı ekiyoruz. Geliri kaynanama geliyor. O da eve harcıyor. Ancak bizim söz hakkımız yok (1974 doğumlu). Ekonomik zorluklardan dolayı daha önce ayrı yaşayan bazı ailelerin bir arada yaşamaya başladıkları ifade edilmiştir. Ayrıca evleri ayırsalar bile eşin ailesi ile yakın ilişkiler içinde olunduğu görülmektedir. Birlikte yaşamak ya da yakın ilişki içinde olmak kayınpederin ya da kayınvalidenin sahip olduğu olanaklardan, emeklilik maaşı, barınma, beslenme olanağından özellikle eşin işsizliği döneminde yararlanmak açısından önem taşımaktadır. Kayınvalidemlerle birlikte yaşıyoruz. 5 Yıldır birlikte yaşıyoruz. Daha önce kocam çalışıyordu evimiz ayrıydı. Şimdi birlikte yaşamak zorundayız. Sadece Kadınların Olduğu Bir Yerde Çalışmak İsterim Kadınların yoksulluk nedeni ile çalışmak istedikleri, kocalarının yüksek bir geliri olması durumunda çalışmayı düşünmeyecekleri görülmektedir. Bu durum erkeğe bağımlılığın kadın için bir sorun alanı olmadığını göstermektedir. Yoksul olduğu halde bugüne kadar çalışmayan kadınların gerekçeleri ise şöyle; a) İş yok b) Kendilerinin çalışmasına izin verilmemesi (eşleri ya da eşin ailesi tarafından) c) Kendi şartlarına göre bir iş bulamayışları: Kadınların önemli bir bölümü yarım gün olmak koşuluyla çalışabileceğini söylemiştir. Çocuklarının olması, evdeki işlerini 3
(yemek, temizlik v.b) aksatmamaları ve eşten önce evde olmaları gerekliliklerini neden olarak belirtmişlerdir. Ayrıca bazı kadınlar eşlerinin sadece kadınların olduğu bir işyerinde çalışmalarına izin vereceğini söylemişlerdir. Yine kadınların önemli bir bölümü eşlerinin bu fikirlerine katılmakta, erkeklerin çalıştığı bir yerde çalışmayacaklarını ifade etmektedir. Bu nedenle kreşte ya da sadece kadınların çalıştıkları bir atölyede çalışmak kadınlara cazip gelmektedir. Dışarıda çalışmak isteyen kadınlar için ideallerindeki işin özellikleri sorulduğunda şu cevaplar verilmiştir. Gelirlerinin asgari ücret kadar olması, sosyal güvencelerinin bulunması (görüşmeci kadınların bir bölümü sosyal güvence olmadan da çalışabileceğini belirtmişlerdir, özellikle eşlerinden dolayı sosyal güvenceleri olan kadınlar bunu daha çok dile getirmiştir), çalışma ortamının bir kadının çalışmasına uygun olması (dışarıda çalışmak isteyen pek çok kadın çalışma alanı için benzer tanımlamalar kullanmıştır. Örn, aile yeri olması, kadınların girip çıktığı bir yer olması, hiç erkek çalışmaması, çoğunluğun kadınlardan oluşması v.b). Kadınların erkeklerle aynı yerde çalışmak istememesi kamusal alan olarak nitelendirilen alanın kadın-erkek olarak bölümlenmesi isteğini açığa vurması nedeniyle dikkate değerdir. Daha Önce Çalışma Deneyimi olan Kadınlar Dışarıda Çalışmaya Daha Olumlu Bakıyor Kadınların %43 ünün dışarıda çalışma deneyimine sahip olduğu ve genelde evlilikle birlikte bunun sekteye uğradığı görülmektedir. Dışarıda çalışma deneyimi olan kadınların büyük bir çoğunluğu yine dışarıda çalışmak istemektedir (çoğunlukla yarı zamanlı olmasını istediklerini ifade etseler de). Buna sebep olarak da aldıkları ücretleri göstermektedirler. Kadınlar aldıkları ücretin düşük olduğunu, emeklerinin karşılığı olmadığını belirtmelerine rağmen yine de en fazla ücret kazanma şanslarının dışarıda bir işte çalışmak olduğunu söylemişlerdir. Dışarıda çalışma öyküsü olan kadınların çalıştıkları alanlar çeşitlilik göstermektedir. Fabrikadan, sekreterliğe, tezgahtarlıktan, satış elemanlığına, küçük ofis benzeri işyerlerinde yemek, çay, temizlik yapmaktan, tarla-bağ-bahçe işlerinde(günlük ücret karşılığı) çalışmaya dek farklı nitelikler taşımaktadır. Dışarıda çalışan kadınların %78 i sosyal güvenceden yoksun çalışmış olmasına rağmen, sosyal güvencelerinin olabileceği umudu, bunun emeklilik gibi bir olanağı sunacak olması, sosyal bir çevre olarak iş yerlerini tanımlamaları, evden dışarıya çıkma fırsatı vermesi gibi nedenler kadınların dışarıda bir işte çalışmak istemelerinin nedenlerini oluşturmaktadır. 4
Çalışmayı Bırakma Nedenleri Görüşülen kadınlara öncesinde bir işte çalışmalarına rağmen neden şimdi çalışmadıkları sorulduğunda alınan cevaplar şu şekilde sıralanabilir: 1. İş yerinin kapanması 2. İşverenin çıkartması 3. Çocukların olması (ilk çocuğun oluşu veya yeni bir doğum olması) 4. Çocukları bırakacak bir yerin olmaması 5. Eşin izin vermemesi (özellikle bekârken çalışan kadınlar için) 6. Eşin ailesinin izin vermemesi 7. Eşin önce izin vermesine rağmen sonrasında kıskançlık, huzursuzluk v.b sorunlar çıkartması 8. İş saatlerinin çok olması, geç saatte gelmek gibi nedenlerle eşle yaşanan huzursuzluklar 9. İş yerinde karşılaşılan olumsuz tutumlar: küçümsenmek, fazla iş verilemesi, işveren tarafından aşağılanmak, kötü söz söylenmesi, taciz, iş yerinde içki sofrası hazırlatma ve erkek çalışanların kadınlar hakkında cinsel içerikli konuşmalar yapması vb. olarak belirtilmiştir. 10. Çok az ücret verilmesi (görüşülen kadının biri aldığı ücretin yol parası çıktıktan sonra Pazar masrafını bile karşılayamadığı için ayrıldığını belirtmiştir.) Yukarıda sıralanan nedenlerden 3 ü hariç diğer tüm nedenler kadının toplumda konumlanışı, erkeğin karar verici merci olması, kadına yüklenen roller, çocuk bakımını kadının düşünmek zorunda olması, toplumsal desteğin olmayışı, işgücü piyasasında kadın olmaktan dolayı karşılaşılan sorunlara ilişkindir. Kadın olmaktan kaynaklan sorunların ise birbiri içine geçtiği, pek çok nedenin birbirini beslediği görülmektedir. Aynı kadın tarafından işi bırakma nedeni olarak hem çocuklar hem kocanın izin vermemesi hem de eşin ailesi gösterilebilmektedir. 2005 yılında bir temizlik şirketinde çalıştım. 1yıl apartman merdivenleri temizledim. Evdeki sıkıntıları unutuyorsun, rahatlıyorsun. İstediğim gibi alışveriş yaptım. Çocuklarım küçük olduğu için onların bakımları beni düşündürdü...çocuklarım küçük olduğu için ayrılmak zorunda kaldım, eşimin kıskançlığı sorun oldu (1976 doğumlu). Kadınlar Eğitim Olanağından Yeterince Yararlanmıyor Görüşülen kadınların büyük bir çoğunluğu ilkokul mezunu kadınlardır. Kadınların %11 i aileleri izin vermediği için okula devam etmediklerini belirtmiştir 2. Görüşülen kadınlar ne 2 Proje katılımcılarının %90 nının 18-40, %10 nun 41-45 yaş aralığında olduğu düşünüldüğünde bu oran çok önemli olmaktadır. 5
mesleki eğitim almıştır (123 kadından sadece 6 sı meslek lisesine gitmiştir) ne de herhangi bir meslekleri vardır (mesleki eğitim kurslarına katılan kadına rastlanmamıştır). Kadın İstihdamını Artırmak İçin Çok Yönlü Müdahale Şart 1. Amasya da bir dönem çalışan kadınların, çocuk dünyaya geldikten sonra, çocuklarını bırakacak bir yer, bakacak kimse bulamadıkları için işi bıraktıkları görülmektedir. Çocuk bakım hizmeti aile içinde ve kadın tarafından çözümlenecek bir sorun olmaktan çıkarılmalı, kamunun müdahale alanlarından biri haline getirilmelidir. 2. Amasya da kadınlar ve eşleri, erkeklerle kadınların bir arada çalışmasına sıcak bakmamakta, yalıtılmış iş alanları talep etmektedir. Toplumdaki erkeklik ve kadınlık rolleri, kadın ile erkeğin bir aradalığına bakış açısı, kadın ile erkeğin bir arada çalışmasının aile yaşantısını etkileyeceği endişesi ve genel olarak toplumun erkeklerin yoğun olarak çalıştığı sektörlerde çalışan kadına şüphe ile bakması bakacağının düşünülmesi- bunun dayanak noktalarını oluşturmaktadır. Elbette bu yaklaşımlar kısa süreli bir müdahaleyle değiştirilemez; ancak bunun bir sorun alanı olduğunun ayırdına varmak başlangıç noktası olabilir. Toplumun kültürel kodlarının, kadınlık-erkeklik rollerinin, değiştirilmesi hedef olarak konulmadıkça kadın istihdamının artırılması mümkün görünmemektedir. 3. Amasya da görüşme yapılan kadınların %37 sinden biraz fazlası ancak yarı-zamanlı çalışabileceğini ifade etmiştir. Mevcut koşullarda kadınların çalışma hayatına girmesi ancak yarı-zamanlı çalışma olanaklarının sağlanması ile mümkün görünmektedir. Bu nedenle yarı-zamanlı çalışma olanaklarının yaratılması kadın istihdamını artıracaktır. İşgücü piyasasında buna uygun düzenlemeler yapılmalıdır. 4. Amasya da işverenlerle yapılan görüşmeler teknik elemana ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Görüşme yapılan kadınların ise %1 inden daha azı (sadece %0,05) meslek lisesi mezunudur (ki bu okullarda teknik elemanın ne nitelikte yetiştirildiği bir başka sorun alnıdır). Mesleki kurslara katılmış kadın ise hiç yoktur. Kadınların teknik eğitimden daha fazla yararlanmasının yolu aranmalıdır. Bunun bir yolu meslek liselerinin kız çocukları için cazip hale getirilmesi olabilir; ancak bu da tek başına kız meslek liseleri açmakla sağlanamaz. Bu liselerden mezun olanların işgücüne katılabilmesi için toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen bir eğitim programının uygulanması gerekir. Sadece kızların ya da sadece erkeklerin gittiği değil, her ikisinin de gittiği karma liselerde eğitim verilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde erkek alanı olarak görülen teknik işlerde kadınların çalışmasının sağlanması zor görünmektedir. 6