avalan Hasan (Köndelen, 1937)



Benzer belgeler
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Hubiylam slam (Kart-curt, )

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Avclk ile ilgili iirler

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Dakikalard?r içimi kemirip duran karars?zl??a son noktay? koymal?y?m art?k. Ba??m dik, kedimden emin ve kararl? aya?a kalk?yorum.

Fotoğraf makinesi alma kılavuzu

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

Yanlış Anlaşılan Faizci

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

"Ne yapal?m peki?" diye sordu Kaptan. "Seni bu hâlde b?rak?p, kap?y? üzerine örtüp gidemem ya?"

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

Tokumalan Jaaf ar. (Urvan, 1935)

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Cümlede Anlam İlişkileri

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

Bir Prens Çoban Oluyor

Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz.

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

MEF İLKOKULU MART-NİSAN AYI DEĞERLER EĞİTİMİ ÇALIŞMALARI

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı. Filistin ile yatıp, Gazze ile kalkıyoruz.

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Pavlus un. Seyahatleri

Topluluk Zorlukla Kar ıla ıyor

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

İstek Özel Kemal Atatürk Anaokulu. Kanaryalar Sınıfı

Stalin in Burnunu Kırmak

Tanrı Köle Yusuf u Onurlandırıyor

29-Ekim Cumhuriyet Bayram1n1 Bolu/Mudurnu Halk1yla Co_kuyla Kutlad1k Gönderen : papatya54-01/11/ :45

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN

Ye aya Gelece i Görüyor

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

Cümlelerin mantıksal özellikleri

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 25.si.

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

KEBDİRLİLER DE KAPI. "Git başımdan! Beni bu işe bulaştırma" diye bağırdı. Kendi bilir, ne yapalım. Bende kendim giderim o zaman.

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Lütfen cümleleri -me ekiyle dolayl anlat ma çeviriniz.

Reddedilme Duyarlılığı Ölçeği (Rejection Sensitivity Questionaire; RSQ)

Dikkat! ABD Enerji de Yeni Oyun Kuruyor!

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış...

Resim 1: Kongre katılımı (erken kayıt + 4 günlük kongre oteli konaklaması) için gereken miktarın yıllar içerisindeki seyri.

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Taylan Özgür Demirkaya

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. 60. Hikayenin 30.si.

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

BODRUM'A LELEG YOLU YAPILIYOR

KASIM AYI VELİ BÜLTENİ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Mart. Detaylı Enstrüman Analizi USD/TRY

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Zengin Adam, Fakir Adam

ı ı A A şey yapman gereken

Bizi biz yapan degerli ogretmenlerimizin onunde saygiyla egiliyoruz...

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

Nükleer enerjinin dışd. ışa petrol, gaz gibi yakıtlar ığından daha azdır. Çünk yıllarca kullanılır. yakıt t ithali gerekir.

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bu kitabın sahibi:...

Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği - YL HAK***** YIL***** Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği - YL MEH***** AKI*****

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?


Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. lk Kilisenin Do u u. 60. Hikayenin 55.si.

1990 Şubat ının soğuk bir gününde annem Milwauke deki St. Mary s Hastanesinden beni telefonla aradı.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Soner Güncan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

Kagylan Nazife. +afak Aydnl/

ZA5887. Flash Eurobarometer 370 (Attitudes of Europeans towards Tourism in 2013) Country Questionnaire Turkey

AĞAÇLARIMIZA NE OLDU?

Transkript:

19 Kasm 1937'de Köndelen köyünde dodu. Çocukluu Krgzistan'n Celalabad ilinde geçti, kolhozda inek çobanl ve traktör )oförlüü yaparak liseyi okudu. 1957'de yurduna döndükten sonra, Bakü'de Kirov Devlet Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nü bitirdi. Hikayelerini toplad ilk kitab Küygen Ta (Yanan Ta) 1968'de yaynland. Düz yaz alannda tannm) bir yazar olan avayev'in ba)lca eserleri, Aç Eikni Menme (Aç Kapy Benim), Ullu Jel avalan Hasan (Köndelen, 1937) (Büyük Rüzgar), Iykn Ahr Künü (Haftann Son Günü), Asiyat, Jerni Közleri (Topra*n Gözleri), Kübürde Tabl*an Povest (Sandkta Bulunan Hikaye), Julduzlu Tav (Yldzl Da*), Sav Adamn Sn Ta (Sa* 0nsann Mezar Ta) ve Tuzak adl öyküleriyle Bir Jaavnu Min Beti (Bir Hayatn Bin Yüzü, 1985) ve 0t Jyn (Köpek Sürüsü) adl romanlardr. Yazarlar Birlii üyesi ve "Kabartay - Balkar Cumhuriyeti Kültürünün Üstün Hizmetkar" (Devlet Sanatçs) unvan sahibidir. Hikâye KARA AVANALA / SYAH GÖLGELER Alka, tügel on alt cl tolmaan Livazan tutara eki ullu erki)i keldile. Alan betleri ol innirni kesiça karanfil, sur karamlar va çaçn - ba)n tozuratan k) borança suvuk. Ala topurak ba), hbje)ik tar gtçkga sormay - ormay kirdile. Peçni tlpv hyvçusunu üsünde turan kartof çrakçkn amalsz canvunu "beli" ol saatda ar - beri bügüle ketdi da, z bla bezgekden avruança, kaltrad. Ol ne küre)di ese da "ayak üsüne" bolalmad öçüldü da kald. Bosaadan ekinci bolub atlaan "konak" ol haini kötüralmay camland. Alay nögeri ofi kolu bla an kabrasma katlb, "kesini ty "deen maanan annlatd. Livaza e)ikden kirgen çerde kavraladan birin ald da, an kyrn peçge suub, otda kabmdrb, sora an bla çrakn candrd. Kartof çrakçkn çar ol otovçuknu içine tamam edi. Livaza kelgenleni betlerine keziv - keziv karad. Ala ol tanan adamla tüyül edile. Kzçk az i)ard. An kök közçükleri, sepkilleri az bilinnen saz betçigi da )ardla. - Keligiz, cuvuk boluuz. Ma blaya olturuuz, - deb Livaza alaa eski - büskü kanfialadan ke)leri i)lerge küre)gen tapçann körgüztdü... Nek ese da, kzçkn için suvuk kaltravuk ald, kolçuklarn kaltraanlarm ke)i okuna esledi. Dada es ayd. Livaza, bayan, onovnu anasna cetdirmegenine uyald. Alayda mçmay Zabithann koltuuna kirib, ba)n an köküregine kshan da ol sebepden edi. Zabithann sa)ha ketib turan ba) bir zat da annlamayd, terenden karaan mdah közleri ne kzm, ne konaklam körmeydile. Allnda bir kara avanala süyelgenlerin esleydi, alay ala nek kelgenlerin a bilmeydi. - Bu üyde sizden sora adam ca)aymd? - deb sordu konakladan birleri - ala)a tögerek, cukamyk ki)i. - Uay, cokdu... Ammadan bla menden sora ki)i da cokdu, - dedi biya Livaza, anasna söz cetdirmey. Ol saatda Zabithan da cukudan uyanfiança boldu - ba)n örge kötürdü, igi da saralan ti)leri bla erinlerin kat ksd, ala kol barnaklarn, z bla közlerin uvdu. - Olturçuuz. Ma blaya. A)m bi)e turad, - dedi Zabithan. - Men teliba), blayda sizni örge süyeb Henüz on alt yan tam doldurmam olan Livaza'y tutuklamaya, iki iriyar adam geldiler. Yüzleri, o akam gibi karanlk, sert baklar ise saç ba da*tan k frtnas gibi so*uktu. Adamlar toprak daml, kaps yamulmu, dar küçük kulübeye hiç sormadan girdiler. Peç'in (frnl soba) rüzgar önleyicisinin üstünde duran patates kandilin zayf alevinin "beli" o anda sa*a - sola büküldü, sonra da stmaya yakalanm gibi titredi. Bir daha da ne kadar u*ratysa da "aya*a "kalkamad", sönüverdi. Kapdan ikinci gireri "misafir" bu durumu kaldramayp kzacak olduysa da arkada sa* eliyle kaburgasna dokunarak onu "kendine hakim ol" gibilerden durdurdu. Livaza kap önündeki kurumu bitkilerden birini alp, ucunu peç'e sokarak tututurdu, onunla kandili yakt. Patates kandilin * o küçük odac*n içini aydnlatmaya yetiyordu. Livaza gelenlerin yüzlerine ayr - ayr bakt. Onun tand* adamlar de*illerdi. Küçük kz tebessüm etti. Onun masmavi gözleri, çilleri az farkedüen san benizli yüzü de güldüler. - Gelin, buyurun. 0te öyle oturun, - diye Livaza onlara eski - püskü tahtalardan, kendilerinin yapmaya çaltklar derme çatma sediri gösterdi... Nedense, kzca*zn içini so*uk bir titreme almt, küçücük ellerinin titredi*ini kendisi bile farketti. Yine de kendini toparlad. Livaza, sözü annesine brakmad*na utan mt besbelli. Orada durmayp, Zabithan'in koluna girmesi, ban onun gö*süne koyusu da bunun içindi. Zabithan'in derin düüncelere dalm kafas hiçbir ey anlayamyor, derinden bakan gözleri ne kz, ne de misafirleri görmüyordu. Önünde baz siyah gölgelerin dikildi*ini fark ediyor, ama neden geldiklerini bilmi yordu. - Bu evde sizden baka adam yayor mu? - diye sordu misafirlerden biri - ksa iman, ince bykl olan. - Hayr, yok... Nine ile benden baka kimse yok, - dedi yine annesine söz düürmeden Livaza. O srada Zabithan da uykudan uyanm gibi oldu, ban kaldrd, iyice sararm dileriyle dudaklarn srd, önce parmaklarn, ardndan da gözlerini ovuturdu. - Otursanza. 0te uraya. Yeme*im piiyor, - dedi Zabithan. - Benim aptal kafam, sizi burada ayakta dikip durdu*umu görüyor musun. 0te, hemen... Kâk da

. turanm köremise. Ma busaat... kam da bi)gendi. - Zabithan belavuz çoyunçuknu ba)nda kannaçkn keterib karad. - Bi)gendi! Konakla Zabithann aytharana es burmadla. Teyri ala an sözlerin e)itgen okuna bolmaz edile. - Atan a kaydad? - deb sordu biya ki)i Livazaa. -Uru)da. Frontda. Konaklan ekisi da ayamay küldüle. -Ne uru) hapar aytasa? -Meni papam uru)dad, - dedi Livaza öpkelegen avaz bla. Bu col ol Livazaa soruvla bergen ki)i külmedi. Ba)n eni)ge iyib tanlad. Ekinci konak a avazn algndan da bek kötürüb küldü. Alay, nögeri bir zatdan elgenfiença, ba)n örge hini kötürüb, an közüne cütü karad. Ol zamanda küle turan ki)i asn amalszdan tükürüünden çaçb, aman saatl bolura azdan kald. -Da, canlarm - közlerim, blayda siz allay bir külürça ne zat bard? - Zabithan kölkald etdi. - Meni kzm atas alka uru)dan kaytmaan kertidi. Andan sora an biz bilgen hapar cokdu. Siz bilgen bar ese aytz. -Ayb etme, egeçim, - dedi biya ki)i. - Bayam, beri cannlb kelgenbiz. Tuvanlan Askerbiyni kz Livaza kerekdi. -Da ol a menme, - dedi Livaza kuvanç saatl bolub. Sora burnun ayrd, uzun kirpikli kök közçüklerin bir kesek kyrak etib, anasna bla konaklaa keziv - keziv karad. Ara közleri küle turanlay cüregi ü)üdü. Konakla da ala bir birge kara)dla. Iz bla, ke)i ke)lerine ayb etgença, myk tüplerinden külüb ketib tebiredile. -Etmeiz alay. A)ha avuz tiye ketigiz, - dedi Zabithan. -Sav boluuz. Zamanbz cokdu. Çorttaylan Askerbiyni kz Livazan uyun izleybiz... -Allah birdi, bizni aman kzdan sora bu tiyrede allay adam bard deb bilmeyme. -Ol ay thann? -Ma bu, - Zabithan kolu bla alaa Livazan körgüztdü. -Kays klassha cürüyse?! - deb tamata konak Livazan közüne cütü karab, bu col bek hini söle)di. -Menmi? Men a cetinçi klassha. Ara bo)asam a i)leb, anama bolu)urukma. -Kavkaza keterge va süyemise? -Süymey a. Bek süyeme! - kzçk örge - örge sekirdi. - Anam, endi ba)bza erkin eterikdile deb aythan edim da. Kördün da, men kalay bilgiçme... Alayda ol eki adam bu üyge cannlb kelmegenlerin anfuladla. - Biz da slhrlabz ans, bu ol bolann can)aanndan okuna bilsek edi va, - dedi kelgenleden biri... - Kelepençik, bizni bla tebire! - Oy künüm kayr?! - deb Zabithan aç kçrb, kzn köküregine ksd. - Kzn Kavkaza a)rlkbz. Ar bir bek t ermilgen hapa r bard! (msr lapas) piti. - Zabithan küçük döküm kazann bandaki tahtay alp bakt. - Pimi!.. Misafirler Zabithan'n söyledikleriyle ilgilenmediler. Hatta onu hiç duymamlardr bile. - Baban nerede? - diye sordu deminki adam Livaza'ya. - Savata. Cephede. Misafirlerin ikisi de çekinmeden güldüler. - Ne savandan bahsediyorsun sen? - Benim babam savata, - dedi Livaza sinirli ses tonuyla. Bu defa Livaza'ya sorular soran adam gülmedi. Ban önüne e*ip durdu. Di*eri ise daha da yüksek sesle güldü. Arkada bir eyden irkilmi gibi, birden ban sertçe kaldrp, onun gözlerine dik dik bakt. Gülmekte olan adam aniden neye u*rad*n ard, tükürükleri genzine kaçt, zor kendine gelebildi. - E, canlarm gözlerim, burada sizi o kadar güldürecek ne var? - Zabithan gücenmiti. - Benim kzmn babasnn henüz savatan dönmedi*i do*ru. Ondan baka kendisinden hiçbir haber yok. Sizin bildi*iniz bir ey var ise söyleyin. - Kusura kalma, bacm, - dedi deminki adam. - Sanrm buraya yanl gelmiiz. Tuv*anlarn Askerbiy' in kz Livaza'yi aryorduk. - Aa, o benim, - dedi Livaza sevinçle. Sonra burnu nu krtrp, uzun kirpikli mavi gözlerini süzüp, annesi ile misafirlere srayla bakt. Onun gözleri gülerken yüre*i ürperdi. Misafirler önce birbirlerine baktlar. Ardndan, kendilerini ayplarcasna byk altndan gülümseyerek gitmeye yeltendiler. - Yapmayn öyle. Yemekten bir tadp gidersiniz, - dedi Zabithan. - Sa* olun. Vaktimiz yok. Çorttaylarn Askerbiy'in kz Livaza 'nn evini aryoruz... - Vallahi, bu çevrede, bizim kötü kzdan baka, o isimde kimseyi tanmyorum. - O bahsetti*in kim? - 0te bu, - Zabithan eliyle Livaza'yi onlara gösterdi. - Kaçnc snfa gidiyorsun?i - diye misafirlerin büyü*ü, Livaza 'nn gözlerine dik dik bakp, bu sefer çok sert sordu. - Ben mi? Ben yedinci snfa. Onu da bitirince çalp anneme yardm edece*im. - Kafkasya'ya gitmek istiyor musun? - 0stemem mi, hem de çok isterimi - küçük kz hoplayp zplamaya balad. - Anneci*im, artk bizi serbest brakacaklar demitim ya. Bak gördün mü, ben nasl kahinim... 0te bunun üzerine o iki adam bu eve yanl gelmediklerini anladlar. - Bizlerde ne aptalz, bunun o oldu*unu daha bata gevezelik etmesinden de anlamalydk, - dedi gelenlerden biri.. - Seni pis ey, yürü, bizimle geliyorsun. - Aman Tanrm! - diye Zabithan ac - ac ba*rp, kzn gö*süne skt. - Kzn Kafkasya'ya gönderece*iz. Duydu*umuza göre oraya çok gitmek istiyormu!

-Kumanvanek? - Da alay bolura tü)üb turad. -Uay! Bir da, eki da aytmaz. Keçe belinde sabiy kzn sizni bla ciberallk tüyülme... Men da barama birgesine. -Kerek bolsan, artha çakrtrbz seni da. - Oy, anam, men carl, carnz közümü nek çarb barasz?! Meni öltüre ketigiz... Ol kzn zmdan ne bek cand ese da, ne bek tarald ese da, anna nögerlik çalanda karanfil keçe etdi. Uay, birde kök da ana cüregiça sinsiydi - ol az )ulpu ete, dada tohtay atdrd karakanat tann. Oy, talannan, korkgan korkganna coluad deenleri kerti bolur. Livaza kesin tananl innir karanns bolanlay nöger bla okuna e)ikge çkmaand. Keçegide terezeden tsna karasa okuna közüne almostula da, börüle da, ayvla da an a)ara kelgença körünüb, )aytanl bolura cetivçüdü. Bügeçe va an sürüb kelib, bir kararn otova atb, allndan kirit salb koyanlarnda da ala alay bek korkmaand. Ala, anasndan ayrlan kozuça, kesin e)ikge, kabraa da bir urdu. Alay anna ol palahdan kutulura col bolmaann annlad. - Korkma, ariv bala, - deb )brdad bir cumu)ak avaz. - Cüregine tavkellik al! Alayda Livaza )aytanl bolura cetdi. Ol cumu)ak avaz an sabiy cüregin demennili kol ayaz bla ksb, soluvun tyb koydu. Arkasn e)ikge tireb, kaltray turan nazik kolçuklar bla kök közçüklerin kat cabb, ayamay kçrra küre)di. Avaz va çkmad. - Korkma, kzm. Mnda sen korkar zat cokdu, - dedi biya avaz. - Kimse?! Men seni körmeyme. Kaydasa? - Livaza kollarn ala uzatd. - Korkma, kzm. Kayglarn unut da, cuklara küre). Bügeçeden bir kutulsan, kaygsz bolluksa, sanna nögerle tabllkdla. Kymlklaa tözerge üyren, balam. Zamanbz adamla bir birlerin koy etinley a)aan zamand. Endi sabiyle da boyaladk biri birlerim halal kanlarna. Ana cürekle carladla açvdan. Közçüklerinni ks da koy. Cukla da, cüregine tnçlkber. -Meni beri nek keltirgendile? -Seni beri nek keltirgenlerin tambla aytrla. -Men korkgan eteme. Allah üçün blaydan ketme. Meni katmda tur... -Korkma. Keterik tüyülme. Seni saklab turlukma. -Seni avazn e)iteme, kesini va körmeyme. -Keçe karanfildi. Men da körmeyme seni. Tan athanlay )arey bolurbuz. Bu saatda va tinçay. Ma alayda, ofi cannda, ol unduruk kibikge tayan da, kalkra küre).... Ol kün ar O)da el mülk tehnikumnu studenti Borisni da çakrdla. Da ol da bilmey edi beri nek kelgenin. Alka anna "korkma, sen tamamlark avur borç tüyüldü", - deenden ba)ha cuk aytmaandla. Borisleri bolan otova bir zamanda Kâbahan kirdi. Teyri adam, haline köre, bu otova ol ar deri da kele -Sadece onu mu? Neden? - Ee, öyle olmas gerekiyor. - Hayr! Bunu hiç söylemeyin. Gece yans, küçücük kz çocu*unu sizinle gönderemem. Ben de yannda gidi yorum... - Lazm olursan sonradan seni de ça*rtrz. - Ah, anam, zavall ben, tek gözümü çkartp, gidiyorsunuz 1... Beni öldürüp de gidin... Annesi, kznn ardndan ne kadar yansa da, ne kadar çok ac çekse de, ona arkadalk eden sadece, karanlk gece idi. Hayr, bir de gökyüzü, anne yüre*i gibi szlanyordu - bazen çiseleyip sonra durup attrd kara kanatl afa*n. Ah, kahrolascalar, "Korkan, korktu*una rastlar" dedikleri herhalde do*ru. Livaza kendini bildi*inden beri, akam karanl* çöktükten sonra, yannda arkadala bile, hiç darya çkmamt. Gece karanl*nda sadece pencereden darya baksa bile, gözüne cadlar, cinler, kurtlar, aylar, onu yemeye geliyorlarm gibi görünüp, çlgna dönüyordu. Bu gece ise onu zorla tutup, götürüp, bir karanlk odaya kilitlediklerinde önceleri o kadar çok korkmamt. Önce annesinden ayrlan kuzu gibi, kapya, duvarlara kendini bir vurdu. Ama bu beladan kurtulamayaca*n anlad. - Korkma, güzel çocuk, - diye fsldad bir yumuak ses. - Yüre*ine cesaret topla! O anda Livaza akln kaçracakt. O yumuak ses onun çocuk yüreci*ini kuvvetli pençelerinin arasna skp, solu*unu kesivermiti. Srtn kapya yaslayp, titreyen nazik elleriyle mavi gözlerini sk skya kapatarak, avaz çkt* kadar ç*lk atmaya çalt. Ama sesi çkmad. - Korkma, kzm. Burada senin korkaca*n hiçbir ey yok, - dedi biraz önceki ses. - Kimsin?! Ben seni göremiyorum. Neredesin? - Livaza ellerini öne do*ru uzatt. - Korkma, kzm. Tasalarn unut ve uyumaya çal. Bu geceyi atlatrsan, rahatlayacaksn, sana yeni arkada lar bulunacak. Felaketlere tahammül etmesini ö*ren, ço cu*um. Zamanmz, insanlarn birbirlerini koyun eti gibi yedi*i zaman. Gimdi çocuklar da birbirlerinin temiz kanlarna bulanyorlar. Anne yürekleri acdan kahroluyor. Hadi kstver gözlerini. Uyu da, yüre*in sakinlesin. - Beni buraya neden getirdiler? - Seni buraya neden getirdiklerini yarn söylerler. - Ben korkuyorum. Allah akna buradan gitme. Benim yanmda kal... - Korkma. Gitmeyece*im. Seni bekleyip duraca*m. - Senin sesini duyuyorum, ama kendini göremi yorum. - Gece oldu*u için karanlk. Bende seni göremi yorum. Sabah olunca tanrz. Gimdi yat. Bak orada, sa* tarafnda yatmak için bir eyler var onlara uzan da, uyumaya çal....o gün oraya O'daki Köy Tarm Teknik Okulunun ö*rencisi Boris'i de ça*rdlar. Buraya neden geldi*ini o da bilmiyordu. Henüz ona "korkma, yapaca*n f.i-.a a*r bir i de*il", - demekten baka bir ey söyh emilerdi. Borislerin oldu*u odaya bir ara Kâbahan girdi. Vallahi, haline baklrsa, bu odaya o

- kete turan bolur edi. Kâbahan Navkat deen rayon arada Borislan kabra kon)ularnda ca)aan kzçk edi. Cukabet, çüyburun. Közleri va çolpan culduzlaça arivla. Kâbahan ne zamanda da tenlerinden ösümlü boluvçudu. Busaatda da ol, altnc klassn endi tavusa turan Kâbahan, kesin cürütüvü, kiygen kiyimi, söle)gen sözü bla da tamam cetgen kza u)ayd. Bayam, ol Borisge tübegenine artk raz bolmad, - an bla salamla)han da etmey, cütü köz karamn bir canna burub koydu. Alay Boris, an katma cuvuk barb, kolun tutara umut etgeninde, Kâbahann ariv közlerinden kesine eliya atllkça korkub, artha turaklad. Alayda otovnu içine aaçm, ta)n, baran suvnu buzlathan suvuk boran kirgença boldu. Boris igi kesekge deri kulaklar cuk e)itmey, közleri alas - bula) körüb süyeldi. Alay ar Livazan keltirgenlerinden sora e)itilgen hm avazla Borisni "cukudan" uyatdla. Ol Livazan da usta tany edi. Kavkazda kon)u elde ca)aandla. Mnda va bir oramn eki cannda. Keçesin cukusuz a)ran bolur edi, Livazan közleri köpçüpdüle. Önü da kanpd. Ol Borisni körgenley, anasna carmdan tuvança kuvand, an kuçaklab cilâd. - Cilama. Korkma, - dedi Boris kzçkn çaçm on kol ayaz bla slay. Alay bola turan i)leden a artall da hapar cok edi. Uçevlen uzun stola tab cara)drlb olturandan sora, Livazan da Borisni katndan arlakga keterdile. Endi Livaza otovnu bir müyü)ünde, Kâbahan ekinci müyü)ünde, Boris a ekisini ortasnda tohtaand. - Sen bugün bu eki ti)irvnu aythanlarn ko)may koratmay orus tilge köçürürge kerekse, - dedi Borisge ortada olturan igi da ösümlü, sar )inli ki)i. Boris an murdar adama u)atd. Uv beti, küysüz karam - ol allay adamladan ba)ha tüyül edi. Andan arsnda Boris ol ne da bu canma, cak basb, aytlan söznü maanasn buzsa, zakon bla kat cuvapha tartllm annlatb, katha kol saldrdk. Boris birinci cumu)dan kutulandan sora, ba)n örge kötürdü da, nek ese da Livaza taba karad. An muthuz közleri Borisni cürek cavun a)adla. Tavlula tuvan çerlerinden köçgen kün atas suv caaa bavurlanb, Malkar çereginden kanfunç içib: "Cila, harib, anasna termilgen sabiyçe cila", - deb çerek bla u)ak etgen künü da köz allna keldi. Ol uvbetni sabiy kzlaa "bu ti)irvlan aythanlarn..." deb spassz etib söle)geni da kanm buzub, teli bolura ceti)di. - I)ni tüz bolu)unlay ayt, - dedile Kâbahanfia.... Ol çerinden sekirib örge turdu da, çolpan közlerinde kara bulutla bulana, tögeregine uyalmay - buyukmay karab, az cötel etib raman da arivlab ba)lad: - Bizni vojdubuz, bizni atabz Stalin ölüb, közleribizden kan kelib turan zamanda, Sovet vlastn dü)manlar bizni ol kynlbza kuvannan etgendile. Men vojdubuz bla bir ki)ige da bet eterik tüyülme... Ma blayda, ma bu siz körgen ko)unbet Tuvanlan Livaza, - bilesiz, tuvan çeri, Kavkaz, busaatda ca)aan çeri, Navkat - asn kuvanfiandan zamana kadar da gelip gidiyordu. Kâbahan, Navkat denen ilçe merkezinde Boris'lerin bitiik komularnn kzyd. 0nce yüzlü, sivri burunlu. Gözleri ise sabah yldz kadar güzeldi. Kâbahan her zaman, arkadalarndan daha uzun, boylu poslu bir kzd. Gimdi de o, altnc snf bitirmekte olan Kâbahan, tavrlar, kyafeti, konumasyla tam yetikin bir kza benziyordu. Belli ki o, Boris 'le karlat*na pek memnun olmamt, - ona selam bile vermedi, sert baklarn di*er tarafa çeviriverdi. Boris buna ra*men onun yanma yaklap tokalamak istedi*inde, Kâbahan 'in güzel gözlerinden kendisine do*ru imekler çakacakm gibi korkup, duraklad. O anda odann içine a*açlan, talar, akarsular donduran bir so*uk frtna girmi gibi oldu. Boris uzun bir süre kulaklar bir ey duymadan, gözlerine de perde inmi öylece dikildi. Ama oraya livaza'yi getirmelerinden sonra duyulan sert kaba sesler Boris'i "uykudan" uyandrd. O, Livaza'yi da iyi tanyordu. Kafkasya'da komu köyde yaamlard. Burada ise bir soka*n iki yannda. Gece hiç uyumamt anlalan, Livaza'nn gözleri imiti. Sesi de ylgn çkyordu. O Boris'i görünce, annesinden yeniden do*mu gibi sevindi, onu kucaklayp a*lad. - A*lama. Korkma, - dedi Boris küçük kz sa* eliyle okayarak. Ama olanlardan da pek haberi yoktu. Üç kii gelip, uzun masaya rahatça yerleip oturduktan sonra, Livaza yi Boris'ten uzaklatrdlar. Gimdi, Livaza odann bir köesinde, Kâbahan di*er köede, Boris ise ikisinin ortasnda duruyordu. - Sen bugün bu kadnlarn söylediklerini katmadan, eksiltmeden Rusça'ya çevireceksin, - dedi Boris'e, ortada oturan, iri gövdeli, sarn adam. Boris onu caniye benzetti. Zehir gibi yüzü, merhametsiz baklar - öyle bir adamd... Bundan sonra Boris'e taraf tutup, söyle nenlerin anlamn bozarsa, kanun gere*i sorumlu tutulaca*n anlatp, bir ka*t imzalattlar. Boris, birinci vazifesinden kurtulduktan sonra, ba- n kaldrp, nedendir bilinmez, Livaza'ya do*ru bakt. Onun hüzünlü gözleri Boris'in yüre*ini eritti. Da*llar do*duklar yerlerinden sürgün edildikleri gün, babasnn su kenarna yüzükoyun yatp Malkar rma*ndan kana - kana içerken: "A*la zavall, annesini özleyen çocuk gibi a*la.." - diye rmakla konutu*u gün gözü önüne geldi. O cani suratl adamn çocuk yataki kzlara "bu kadnlarn söylediklerini.." diye pervasz konumas da kann beynine çkartm, çldrtmaya az kalmt. - Olay tam oldu*u gibi anlat, - dediler Kâbahan 'a...kâbahan yerinden frlayp kalkt, sabah yldz gözlerinde siyah bulutlar dalgalanrken, çevresine utanp çekinmeden bakarak, bir iki öksürüp bo*azn temizledikten sonra balad: - Bizim önderimiz, atamz Stalin öldü*ü için bizim gözlerimizden kanlarn döküldü*ü zaman, Sovyet egemenli*inin dümanlar o felaketimize sevindiler. Ben önderimiz konusunda hiç kimseden utanmam... 0te burada, u sizin gördü*ünüz testi suratl Tuv*anlarn Livaza, - bildi*iniz gibi do*um yeri Kafkasya, imdi yaad* yer Navkat - çok sevindi*inden neredeyse oynayacak hale gelip, benim de gözlerime bakp: "Gimdi o, cehennem atelerinde yanasca bykl da öldü, bizi

ayak bügerge cetib, közüme karab: "Endi ol cahanim otunda canark mykl da öldü, bizni Kavkazbza kaytarlklarna söz da cokdu", - deendi. Men munu bla bir elde tuvanma, munu bla bir )aharda ca)aanma cüregim küyüb ketedi. Ah, künüm karanfil, okuan da bir klassda etebiz... Boris Kâbahann ol aythanlarn orus tilge köçürdü. - Manfa tilmaç kerek tüyüldü, - dedi Kâbahan orus tilda )atk söle)e. Ol zamanda an alka ana sütü kurumaan avzundan uv, barba) cilandan çaçlança çaçld. - Men alay aytmaanma, - dedi Livaza avazn küçden çara. E kz, sen kallay aman adamsa. Men sanna ne hata etgenme? Dersde sanfa kalay bolu)hanlay turuvçuma... Ötürük aytb meni nek uyaltasa? - Tuvanova, sabiy haparlan koy. Busaatda bitev duniyada tüz niyetli adam ulu snaan avur bu)uvubuza köl kendirirge seni kolundan kalay keledi? Kesini cilâmsratma da, an bir anfulatç bizge. - Ol uvbet ki)i bu soruvlan kalamin kolunda oynata sordu. - Men cuk da aytmaanma. - Aythansa! - deb kolundan kelgeniça kçrd Kâbahan. - Canbzça süygen atabz Stalin ölüb, üyleribizge ullu palan kelib turanda, alay nek aytasa deb süyelgen men tüyülmemi? "Barda tarik, aman közüne coluaym. Bizge bu kynlklan cetdirgen Stalin, ol duniyada da..." - deen a sen tüyülmüse?! - Men cuk da aytmaanma. - Livazan erinleri, kollar kaltradla. Soruv etgen ofitser sekirib örge turub, suvuk karamn Livazaa burdu. Iz bla kök sharla bla t)lannan stolnu cumduruu bla kar urdu. 01 zamanda an nögerleri da elgendile. Birleri va - bir siydamba), közlüklü ki)i, sekirib ayak üsüne okuna boldu. Alayda Livaza asn korkgandan esi avara cetdi. Bir zamanda, ol keçe anasna körünnença, Livazan közüne da bir kara avanala köründüle. Dada kçrd ol ofitser. Livaza bir bek ilgendi. Sora terk okuna ba)n örge kötürdü. An )avdança taza cilâmuklar tuzakga tü)gen kanatln cüregiça kaltray turan ö)ününe tögüldüle. Az zamann içinde kesin )a)han etgen okuna sundu. Alay bir kesekden sabiy cürekge allay tavkellik keldi; )intikni sermeb alb, Kâbahann da, soruv etgenleni da ba)larm çaçb koyaym deb boldu. - Manna aytlan calan davdu, - dedi Livaza. - Men Stalinni ölgeninde köl kendirmegenme. Çalan da an omuna tü)erik bizni Kavkaza kaytarr akl etmezmi, eken, degenme. - Bo) krkdrasa. Men senden teliçik tüyülme, - dedi Kâbahan. - Alay cigit kz esefi, ol kün aythanlarm ay t blayda da. - Men tüzün aytdm. Öltürüb koysaz da anna ko)arm - koratrm da cokdu. Kafkasya'mza geri göndereceklerine hiç üphe yok", - demiti. Ben bununla ayn köyde do*du*uma, ayn ehirde yaad*ma utanyorum. Ah benim talihsiz bam, ne yazk ki ayn snfta da okuyoruz... Boris Kâbahan'in söylediklerini Rusça'ya çevirdi. - Bana tercüman lazm de*il, - dedi Kâbahan Rusça açk konuarak. O zamanda onun, henüz anne sütü kurumam a*zndan zehir, bakrbal ylandan saçlr gibi saçld. - Ben öyle söylemedim, - dedi Livaza sesini zorlukla çkartarak. Kz, sen ne kadar da kötü bir insansn. Ben sana ne fenalk yaptm? Derste sana nasl da yardm edip duruyorum... Yalan söyleyip beni neden utandryor sun? - Tuv*anova, çocuk sözlerini brak. Gu anda bütün dünyada do*ru niyetli insanlarn bizimle birlikte yaad* büyük acmza sevinmek, elinden nasl geliyor? Kendine acndrmay brak da onu bir anlatsana bize! - O zehir suratl adam bu sorular elindeki kalemle oynayarak sormutu. - Ben hiçbir ey söylemedim. - Söyledin! - diye avaz çkt* kadar ba*rd Kâbahan. - Canmz gibi sevdi*imiz atamz Stalin ölüp, evlerimize büyük felaket gelmiken, neden öyle diyorsun deyip sana kar çkan ben de*il miydim? "Git ikayet et, ne yaparsan yap. Bize bu kötülükleri, felaketleri yapan Stalin, öbür dünyada da... - diyen sen de*il miydin?! - Ben hiçbir ey demedim. - Livaza 'mn elleri, dudaklar titriyordu. Sorgulamay yapan subay frlayp yerinden kalkt, so*uk baklarn Livaza ya çevirdi. Ardndan mavi çuha ile kaplanm masaya yumru*uyla öyle sert vurdu ki, arkadalar da irkildiler. Hatta biri - kel kafal gözlüklü biri - sçrayp aya*a kalkt. Livaza öylesine çok korkmutu ki neredeyse baylacakt. Bir süre, o gece annesine göründü*ü gibi, Livaza 'nn da gözüne bir takm siyah gölgeler göründüler. Yine ba*rd ayn subay. Livaza irkildi, hemen ban kaldrd. Onun pnar suyu gibi temiz gözyalar, tuza*a düen kuun kalbi gibi titreyip duran gö*süne döküldüler. Bu ksack zaman içinde akln oynatt*n bile sand. Ama sonra o çocuk yüre*ine öyle bir cesaret geldi ki, sandalyeyi kapp, Kâbahan'in da, sorguya çekenlerin de kafalarn patlatvermekgeçti içinden. - Bana söylenenler, yalan iftiralardr, - dedi Livaza. - Ben Stalin öldü*ünde sevinmedim. Sadece onun yerine geçecek, bizi Kafkasya'ya geri göndermeyi düünmez mi acaba, dedim. - Bouna u*rayorsun. Ben senden deli de*ilim, - dedi Kâbahan. - Öyle cesur kzsan, o gün söylediklerini söyle burada da. - Ben do*rusunu anlattm. Öldürecekseniz de çkaraca*m, ilave edece*im hiç bir ey yok.

... Livazaa sav künnü içinde soruv etdile da, bir katlaa kol saldrb, ol atn çalan da okuv kitapladan bilgen uzaklaa ciberdile. Adam esi alay horlamasa, Livazaa alt cla deri artha kaytra col cok edi....livaza'y bütün gün boyunca sorguladlar, bir takm kâ*tlara imza attrp, ismini sadece okul kitaplarndan bildi*i uzak yerlere gönderdiler. 0nsan akl sonunda galip gelmeseydi, Livaza 'nn alt yl sonra geri dönmesi mümkün de*ildi. Adrahman cylvdan kaytd. Ol arann bildire, soluvun terenden çara divanna srtndan tü)dü. Adrahmann ca)ç atasn katna barb, an bla oynara umut etdi. Alay ol sa)l edi... Nek ese da... Hav, alay boldu. An alayln, ca)çk atasn tnnlaanndan sezdi. Nek mudahsa? - deb sordu Adrahmanfia katn. - Mudah bolsam men bolura kerekme, sen kaynaysa. Adrahman söz aytmay tnnlayd. Katn va andan ar bardrad: - E, ki)i, kaynaysa sen, mudah men bolura kerekme. -Nek? - deb bir söz aytd, Adrahman. - Nek bolub a, eki canbzda kon)ularbz mendenmi igi adamladla. Çraym ese aladan igi, aklm va kesifi bilese. Âla har yh künden legkovoylarma minib, )uvuldab Nalçikge ketedile. Men a alaa suklanb... -Kereksiz haparn az et da, soluma koy. -Ne boland bugün sanna? - Bolan cokdu, - deb Adrahman katnm soruvuna akrn cuvab etdi. - Allah birdi, bard bir kaygn. Aytmasan koyark tüyülme. -Bir kaygm cokdu, alay asn köb alanma da, an üsünden sa) eteme, - dedi Adrahman. -Nellây bir alansa? -Ollahiy, asn köpdü. - Kara ol ki)ige, köb alanma deb carsra bolamd? Seyirse sen, aytç kallay bir alansa? -Üç min. Bir clda da almaanma men allay bir. -Oy, sensiz bolmayk biz, - deb Adrahmann katn erini ba)n kesini köküregine kat ksd. - Igi boldu, canm, endi ol üyde ahçadan da hazna koratmay legkovoy allkbz. -Ne ayta esen da annlamayma, - dedi Ad rahman. -Sen seyirse, köb alanma deb carsra bola md? -Köb alb, sözüne kertiçi bolmay kalan a igimidi? -Sen an üçün korkma. Çarç beri, men an coya bilirme. Har somnu çerin tapdraym. -Ne zatn, slhr? - dedi Adrahman. -Üç min somnu. - Ne deyse sen? Oy, malköz, bitev duniyam mülkün üyüfie keltirib kuysam da toyark tüyülse, - dedi Adrahman. - Men bugün kolhozçulam cylvlarnda söle)ib, byl har iynekden üç min kilogram süt alra söz bergenme. ÜÇ MN I ÜÇBN Adrahman toplantdan döndü. O yorgunlu*unu göstererek, oflayarak divana kendini srt üstü brakt. Adrahman'in küçük o*lu babasyla oynamay umud ederek yanna gitti. Ama o düünceliydi... Neden ise de... Evet öyle oldu. Onun öyle oldu*unu, çocuk babasnn suskunlu*undan sezdi. - Neden üzgünsün? - diye sordu Adrahman'a kars. - Cam sklacak biri varsa o da benim. Senin keyfine diyecek yok. Adrahman hiçbir ey söylemeden dinledi. Kars ise devam etmekteydi: - Be, adam, senin keyfine diyecek yok, can sklacak olan benim. - Neden? - dedi sadece, Adrahman. - Neden olacak, iki yanmzdaki komularmz benden daha m iyi insanlar? Onlardan daha güzelim, aklm ise sen kendin biliyorsun. Onlar her Pazar arabalarna binip, uçup Nalçik'e gidiyorlar. Ben ise onlara özenip... - Gereksiz eyleri fazla uzatma da, dinlenmeye brak. - Ne oldu bugün sana? - Bir ey oldu*u yok, - diye Adrahman karsnn sorusunu yumuak sesle cevaplad. - Do*ru söylemiyorsun, bir derdin var senin. Söyletmeden brakmayaca*m. - Derdim falan yok, sadece çok fazla aldm da, onu düünüyorum, - dedi Adrahman. -Ne kadar aldn? - Vallahi, haddinden fazla. - Su adama bak, çok aldm diye endie edilir mi? Tuhafsn sen, söylesene ne kadar aldn? - Üç bin. Hiç bir yl almadm ben o kadar. - Oy, sensiz olmayalm biz, - deyip Adrahman 'in kars, kocasnn ban kendi gö*süne yaslayp sk - sk kucaklad. - 0yi oldu, canm, imdi o evdeki paradan da fazla harcamadan araba alrz. - Ne söylüyorsun da anlamyorum, - dedi Adrah man. - Sen bir tuhafsn, çok aldm diye endie edilir mi? - Çok alp ta sözünü yerine getiremezsen iyi mi olur? - Sen onun için korkma. Çkarsana bir buraya, ben onu harcamasn bilirim. Her rublenin yerini buldu raym. - Neyi, sersem? - dedi Adrahman. - Üç bin rubleyi. - Yahu ne diyorsun sen? Ah, aç göz, bütün dün yann mülkünü evine getirip boaltsam da doymazsn, - dedi Adrahman. - Ben bugün kolhozcularn toplan tsnda konuup, bu sene her inekten üç bin kilogram süt almaya söz verdim!