1
2
Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR 3
Can Yayýnlarý: 1658 Türk Edebiyatý: 475 Ferit Edgü, 2007 Can Sanat Yayýnlarý Ltd. Þti., 2007 1. basým: Eylül 2007 2. basým: Kasým 2007 Kapak Tasarýmý: Erkal Yavi Kapak Düzeni: Semih Özcan Diz gi: Jülide Altýntaç Sayfa Düzeni: Hayriye Kaymaz Düzelti: S. Asaf Taneri Kapak Baský: Çetin Ofset Ýç Baský ve Cilt: Özal Matbaasý ISBN 978-975-07-0838-1 4 CAN SANAT YAYINLARI YAPIM, DAÐITIM, TÝCARET VE SANAYÝ LTD. ÞTÝ. Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, Ýstanbul Te le fon: (0212) 252 56 75-252 59 88-252 59 89 Fax: 252 72 33 http://www.canyayinlari.com e-posta: yayinevi@canyayinlari.com
Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR ANLATI CAN YAYINLARI 5
FERÝT EDGÜ NÜN CAN YAYINLARI NDAKÝ ÖTEKÝ KÝTAPLARI BULUÞMALAR / deneme AV / öykü ÇIÐLIK / öykü BÝR GEMÝDE / öykü DO SESÝ / öykü EYLÜLÜN GÖLGESÝNDE BÝR YAZDI / roman ÝÞTE DENÝZ, MARÝA / öykü 6
Ferit Edgü, 1936 da Ýstanbul da doðdu. Ýstanbul Güzel Sanat lar Aka de misi Resim Bölümü nde baþladýðý öðrenimini Pa ris te sürdür dü. 1976-1990 yýllarý arasýnda, kurucusu olduðu Ada Yayýnlarý nda, çaðdaþ Türk ve dünya yazarlarýnýn, þairle ri nin yapýtlarýný yayýnladý. Edebiyatýn çeþitli alanlarýnda ürünler verdi. Bir Gemide adlý kitabýyla 1979 Sait Faik, Ders Notlarý ile 1979 Türk Dil Kurumu, Ey lü lün Gölgesinde Bir Yazdý ile 1988 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü nü aldý. Hakkâri de Bir Mevsim romanýndan uyarlanan ve Erden Kýral ýn yönettiði film, Berlin 33. Film Festiva li nde, aralarýnda Gü müþ Ayý nýn da olduðu 5 ödül ka zandý. Ro man larý, öyküleri, denemeleri Japonca ve Çince dahil bir çok dile çevrildi. 7
8 Samih RÝFAT ýn anýsýna
Yaralý gövde, yaralý yurt Yaralý zaman Seferis, Günlük 9
10
ÖNDEYÝ Kadýn, Neyin var, diyor. Hiç, di yor Adam. Hiç bir þe yim. Buradasýn ama, sanki burada deðilsin, diyor Kadýn. Yakýnda gidiyorum, diyor Adam. Nereye, diye soruyor Kadýn. Doðuya. Daðlara. Kadýn elindeki çubuklarý býrakýyor. Bunu bekliyordum, diyor. Adam susuyor. Kadýn soruyor: Niçin? Gazete gönderiyor. Oraya gönderecek senden baþkasýný bulamadýlar mý? Ben istedim, diyor Adam. Dün ya gö züy le bir kez da ha gör mek için mi, di ye so ru yor Ka dýn. Gözlerinde acýlý bir gülümseme. Belki. Daðlarý özledin, öyle mi? Belki. Ýnsanlarý da özlemiþ olmalýsýn. Susuyor Adam. Birbirlerini öldüren insanlarý? Susuyor Adam. Soruyor Kadýn: Akan kaný durduracaðýný mý sanýyorsun? Hayýr, diyor Adam. Öyleyse niçin? 11
Git mek için, di yor Adam. Ama yýllar önce gitmiþtin. O çok öncey di. De ði þen bir þey yok, di yor Ka dýn. Göreceðiz. Ölüleri mi göreceksin? Yoksa onlarý gömmeye mi gidiyorsun? Susuyor Adam. Ben bu yemeði yiyemeyeceðim, diyor Kadýn, kalkýyor. Televizyonu kapa, diyor Adam. Kadýn oturduðu yerden televizyonu kaparken soruyor: Bir içki ister misin? Yanýtý beklemeden kalkýyor, bir içki hazýrlýyor. Adama kadehi uzatýrken: Bu gece son gecemiz mi? Evet. Öyleyse, eski günleri analým, diyor Kadýn, Konuþalým. Gözün arkada kalsýn istemem. Susuyorlar. Kadýn çoktan dalýp gitmiþ. O göl kýyýsýndaki kenti anýmsýyor musun, diyor birden. Göl kýyýsýndaki otel, diyor Adam, uzun yýllar önceydi. Evet, sen kuzeyden, ben güneyden geliyordum. Ben kuzeyden gelmiþtim, doðru, diyor Adam. Yemekten sonra, gölü çevreleyen daðlara çýkmýþtýk. Anýmsýyorum. Gülüyor Kadýn: Ama o daðlar baþka daðlardý. Unutmadým, diyor Adam. Nasýl unutursun, diyor Kadýn. O ilk çýðlýðý attýðýmda çýðdan korkmuþtun. Gülümsüyor Adam. Susuyorlar. Ýçkilerini yudumluyorlar. Cigaralarýndan bir-iki duman çekiyorlar. Susuyorlar. Kadýn içkisini yenilemek için kalktýðýnda, Bana son bir kez, o göl kýyýsýndaki ilk gecemizi anlatýr mýsýn, diyor. Döndüðün de üzerinde ipek bir sabahlýk var Kadýnýn. Adamýn önün de diz çöküp, ilkin gömleðini çýkarýyor. Sonra ayakkabýlarýný. Sonra çoraplarýný. Sonra pantolonunu. Baþýný, Adamýn bacak arasýna gömüyor. Adamýn eli Kadýnýn saçýný okþuyor. Ve 12
duyulur duyulmaz bir sesle, uzun bir aradan sonra buluþtuklarý o göl kýyýsýndaki kentteki ilk gecelerini anlatýyor. Cümleye dönüþmeyen tek tek sözcüklerle. Sonra susuyor. Sanýrým, baþka bir yerdeyim. Sanýrým, bir düþ görüyorum. Peki, bu üstümdeki kim? Bu saçlar? Bu beni içine çekmeye çalýþan derin, karanlýk, yapýþkan kuyu? Adam bir an gözlerini açýyor. Ve açar açmaz - tavanýn kiriþleri arasýndan fýrlayan bir dað geyiði. Sonra bir ikincisi, sonra bir üçün cüsü Bir sanrý bu, diye düþünüyor. Gözünü yum mak istemiyor. Öylece seyrediyor. Bu kez daha hýzlý, birbiri ardý sýra, kaçan, kovalayan, kovalanan dað geyikleri. Uzun bir süre daðýn doruklarýnda dolaþtýktan sonra, bir anda bir uçuruma yuvarlandý Adam. Yuvarlanýrken de bir çýðlýk attý. Dað geyikleri artýk bir ormana dönüþmüþ olan tavandan akýn akýn akýp gidiyorlardý. N oldun, dedi Kadýn. Görmüyor musun, dedi o. Kadýn gözlerini tavana çevirdi. Evet, dedi. Görüyorum. Dað geyikleri onlar, dedi Adam. Dað geyikleri, evet, dedi Kadýn. Karacalar, ceylanlar, yabanýl keçiler Böyle olacaðýný biliyordum, dedi. Bir yanýlsama mý bu? Hayýr, deðil, dedi Kadýn. Ben de gördüðüme göre, deðil. Pe ki ne bu? Seni hep birlikte uður luyoruz, dedi Kadýn. Þimdi gözlerini kapa ve ben aç deyinceye kadar açma. Adam gözlerini kapadý. Uzun bir za man geç ti. Adam bir düþ da ha gör dü. Ama düþ henüz bitmeden, bir ses, Aç gözünü, dedi. Adam gözlerini açtý: Daðlar. 13
14
Kim sana buraya gel dedi? Burasý tekin bir yer deðildir. Yedi gündür kar yaðýyor. Elbet yaðacak. Kurtlar iniyor. Elbet inecek. Gece silâh sesleri. Elbet duyulacak. Sen ken di ne dik kat et. Ne kim vur du ya git, ne de kur da ku þa yem ol. Sen bi ze lâzým sýn. Ýlk kez biri benimle böyle konuþuyordu. Tipi. Göz gözü görmüyor. Gocuðumun içine girip saklandým. Gözkapaklarým kapanýyordu. Ama uyumamaya çalýþýyordum. Uyursam bir daha uyanamayacaðýmý biliyordum. Sen bize lâzýmsýn. Ben ki me lâzým Kim ki me lâzým, bu dað ba þýn da, bu so ðuk ce hen nem de? Baþlýðýmý çýkardým. Tipi dinmiþ. Çevremde beþ-altý çocuk. Onlara gülümsemeye çalýþtým. Onlar da bana güldüler. Nerden gelirsin sen? Nereye gidersin sen? Ji vir û pê de rê nîn e. Qey tu ni zanî? Demli çay vardý. Yufka ekmeði ve otlu peynir. Þekersiz çaydan bir yudum aldým. Biri elimden tutup bir eve götürdü. Sonrasý derin, ýlýk bir karanlýk. Nexêr, tariyeke mîna qeþayê. Reþtarî. 15
Darmadaðýnýk yerleþim bölgelerinden geçiyoruz. Uzakta, kayalarýn arasýnda yitmiþ köyler, mezralar, kömler. Birbirleriyle hiç iliþkileri yok gibi. Yollar görülmüyor. Görünenlerse köyleri, mezralarý, kömleri birbirine baðlamak yerine ayýrýyor gibi. Nerde baþladýðý, nereye ulaþtýðý belli olmayan bir patika. Suya inen bir baþka patika. Bir tepeye kývrýlan bir patika. San ki bir la bi ren tin yol la rý. Son ra hiç bir þey. Tek tük aðaç. Niçin bir arada deðiller? Niçin böyle birbirlerinden kopuk kopuk yaþýyorlar? Buranýn insaný, diyor Vahap, bir arada yaþamayý sevmez. Dað ba þýn da, su yun be ri sin de bir ev gö rür sün. Ýn gi bi bir þey. Bir ahýr sanýrsýn. Kapýsýný itip içeri girersin. Erkeðini bekleyen bir kadýn karþýlar seni. Ýçersi alacakaranlýktýr. Kýþ günleri, isli, dumanlý. Bir kýyýda, gözünün seçmediði bir bebenin aðlayýþýný duyarsýn. Karanlýkta bir baþka bebe, yerde sürünerek gelir senin ayaklarýný bulur, sarýlýr. Küçük ellerin, ayaklarýna sarýlýþýnda bir yakarma vardýr: Bize dokunma. Bizi baðýþla. Biz burda Sýrtýný bir kayaya vermiþ bir aðýla bakarak bunlarý söylüyordu Vahap, rehberim. Ýstersen, duralým ve kapýyý açýp girelim, dedi. Baþýmý arkaya çevirdim. Buna gerek yok. Anlattýklarýnla karþýlaþmayacak bile olsak, söylediklerin doðru olmalý. Çünkü böyle þeyler uydurulmaz. Kaldý ki sanýrým, daha korkunç þeyler göreceðiz. Bir köprüde durduk. Cipten inip, köprüyü tutan teðmene yaklaþtým. Kendimi tanýttýktan sonra, köprünün karþý yakasýnda toplanmýþ insanlarý gösterip sordum: Onlarla konuþabilir miyim? 16
Dillerinden anlýyor musunuz? Hayýr, dedim. Öyleyse nasýl konuþacaksýnýz, dedi teðmen. Onlar da sizin dilinizi bilmiyor. Yanýmda rehberim var, dedim, cipin arkasýnda oturan Vahap ý göstererek. Teðmen, Vahap a doðru baktý. Konuþun, dedi. Ama köprünün bu yakasýndakilerle. Karþýdakilerle konuþmak yasaktýr. 17
Ýncinin top oynadýðý ýssýz yolda ilerlerken soruyorum rehberime: Buralarda eþkýya yok mudur? Yanýtý þoför veriyor: Korkma beyim, senin eþkýya dediklerin buralara inmez; inse de bizim yolumuzu kesmez. Vahap ekliyor: Yükseklerde barýnýr eþkýya. Silâhlarýmýzý almadýðýmýza iyi etmiþiz, diyorum. Doðru, diyor Vahap. Þoför, Bu ra lar da av yok tur ki, ala sýn silâhý ný, di yor. Hem av ol sa da avlanmak... Vahap bitiriyor cümleyi: Tanrý göstermesin! 18
Akýn akýn geliyorlar. Daðdan taþtan kopmuþ, geliyorlar. Kadýn, erkek, çoluk-çocuk. Bir insan seli. Kiminin dengi omzunda. Kiminin silâhý. Katýrýna kadýnýný, çocuðunu bindirmiþ. Ya da bir yaralýyý. Ölülerini getirmiyorlar, onlarý gömmüþler. Ýki elini yana açýyor yanýmdaki yüzbaþý, Buralarý bu kadar insaný barýndýramaz ki, diyor. Sýnýrý aç, dediler, açtýk. Açmasaydýk n olacaktý ki? Gene geleceklerdi. Baþka nereye gidebilirler ki? Ýnsan seli. Yaklaþtýkça acýlarýný daha iyi görüyoruz. Mahþer günü bu, diye mýrýldanýyorum. Sen daha mahþeri görmedin, diyor Vahap. Sanki bizim derdimiz bize yetmiyordu, diyor yüzbaþý. Aldýrma komutan, diyorum. Ýki dert bir dertten ziyade deðildir. Hiçbir þey anlamamýþ, yüzüme bakýyor yüzbaþý. Bir cigara yakýyorum. Bir cigara da yüzbaþýya uzatýyorum. Ne demek istediniz, pek anlamadým, diyor yüzbaþý cigarasýný yakarken. Doðrusu ben de bilmiyorum, diyorum. Doðrusu ben de, diyor, Vahap. 19
Bir kampta toplanmýþlar. Ýzin çýktý. Kampta dolaþýyoruz. Fotoðrafçý, þaþkýn, ordan oraya gidiyor, fotoðraflar çekiyor. Bir kadýn yaklaþýyor yanýmýza, Beni de yaz, diyor bana. Söyle ona benim de fotoðrafýmý çeksin. Adýný soruyorum. Besna, diyor Vahap a kadýn. Çocuklarýmýn adýný da söyle onlara. Azad, Behrem, Zuhan, Lokman, Salih, Keve, Melek, Yusuf, Veysel, Ferman Çavani, diye soruyorum. Bunu da nerden öðrendin, diyor Vahap, rehberim. Onlardan, diyorum. Azad ile Zuhan buradaymýþ, öbürlerini bilmiyor, diyor Vahap. Sonra ekliyor: Bakalým daha neler öðreneceksin bu daðlarda? 20
Ýlk karþýlaþtýðým köylüye, Yolculuk nasýl geçti, diye soruyorum. Köylü hiçbir þey anlamýyor. Sakalýný sývazlayýp, Aleykümselâm, diyor. Rehberime dönüp, Sorsana, diyorum. Rehberim Vahap, Neyi sorayým, diyor. Yolculuðu nasýl geçmiþ, onu sor, diyorum. Vahap kendiliðinden, Nasýl geçsin ki, diyor. Kötü geçmiþ. Yolculuk deðil, yerlerinden, yurtlarýndan kaçýþmýþ. Ben sa na de ðil, ona sor dum, di yo rum. Sor ba ka lým, kaç gün sürmüþ yolculuklarý. Vahap yaþlý adama bir þeyler söylüyor. Yaþlý adam hesaplar gibi yapýyor. Baþýný kaldýrýp, sýnýrý oluþturan tepelere bakýyor ve onlara doðru konuþuyor. Çevirsene, diyorum rehberime. Altý ay kadar sürmüþ, onu söylüyor, diyor rehberim. Yaþlý adam tepelere karþý konuþmasýný sürdürüyor. Soruyorum: Ne diyor? Vahap, Oðullarýndan biri daðlarda can vermiþ, diyor. Ölüsünü bile görememiþler. Yaþlý adamýn sesine þimdi hýçkýrýklar karýþýyor. Topuðuyla topraðý dövüyor. Yerden taþlar alýp, sýnýra doðru fýrlatýyor. Va hap, O da so ru yor, di yor, ni çin hep genç ler ölü yor da, biz yaþlýlar yaþýyoruz, diyor. Peki, þimdi nereye gideceklerini sor, diyorum. Vahap yaþlý adama bir þeyler söylüyor. Nereye git derlerse, oraya gideceklermiþ, diyor Vahap. 21
Adýn ne, diye soruyorum, yolun kýyýsýnda tek baþýna durmuþ, karþýsýndaki tepeye bakan çocuða. Maral. Sen nerdensin Maral? Hiçbir yerden. Ben buralýyým. Peki ne bekliyorsun burada? Aðamý. Ner de ki aðan? Daðý gösteriyor: Orda. Kaç gündür buradasýn Maral? Çok gün ol du. Aðanýn geleceðini ne biliyorsun? Herkes geliyor, o da gelir. Gelirse seni köyde bulur. Gel seni köyüne býrakalým. Baþýný iki yana sallýyor Maral. Sonra birden, baðýrmaya baþlýyor: Ýþte geliyor, ben demedim mi, iþte geliyor. Çocuðun baktýðý yere bakýyoruz. Yamaçta, gözle görülen hiçbir þey yok. Nerde aðan Maral, diyorum. Daðýn doruðunu gösteriyor: Ýþte orda. Bak, bak aþaðýya doðru iniyor. Vahap a bakýyorum. Evet, diyor, ben görüyorum, iþte orda, aþaðýya doðru iniyor. Ben size söylemiþtim, diyor Maral. Çocuðun düþü bu, diyor rehberim. Hadi biz gidelim. 22
Daðlarda yankýlanan ses: Mültecileri Bilbili mevkiindeki top sahasýna sýna na teslim lim ediniz Arama sýrasýnda sýnda da evlerinde inde mülteci teci eci bulunanlar anlar lar hakkýnda ýnda takibat ibat at yapýlacaktýr acak týr týr Yanýmýzdaki köylü, Ne di yor bu, di yor. Vahap, daðlarda yankýlanan sözleri özetliyor. Sýnýrý geçen kardeþimi teslim mi ede ceðim þimdi, diyor köylü. Daha çorbasýný bile içmedi. Benim evim onun evi deðil midir ki? Baþýný iki yana sallayýp (iki Allah Allah çekip) uzaklaþýyor yanýmýzdan. 23
24
25