KAR KOYNUNDA LALE. Abdulhamit Süleymanoğlu ÇOLPAN. Çev. Nursan ILDIRI * Bir, iki, üç, dört beş; beş altı! Yedi, sekiz, dokuz, on



Benzer belgeler
Cimcime yemek masasına kurulmuş, ödev yapıyordu.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

OKUL ÖNCESİ KİTAPLARI - 7. PARMAKKIZ Andersen ISBN

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

YARIŞÇI Senaryo - Kemal ÇİPE

Başkan Acar Bursa da Sosyal Güvenlik Reformunu Anlattı

Ertesi gün hastaneden taburcu olma vakti gelmi ti. Annesi odaya gelerek Can haz rlarken, babas hastane lemlerini yap yordu. Vitaboy hastaneden ç kman

DİKKAT! SORU KİTAPÇIĞINIZIN TÜRÜNÜ "A" OLARAK CEVAP KÂĞIDINA İŞARETLEMEYİ UNUTMAYINIZ. SAYISAL BÖLÜM SAYISAL-2 TESTİ

Kızlarsivrisi (3070 m) (27-28 Haziran 2015) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı

Kap y açt m. Karfl daireye tafl nan güleç yüzlü Selma Teyze yi gördüm.

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

Kadınları Anlamak Erkeklere Düşüyor

Toktamış Ateş'i kaybettik

Walt Whitman. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

19 ARALIK 2011 PAZARTESİ

Yusuf Yıldırım. Kategori: Türk Romanı Çarşamba, 28 Nisan :19 tarihinde yayınlandı. Gösterim: 4066

OYUN GELİŞTİRME AŞAMALARI-I

ELAZIĞ - TUNCELİ ZİYARETİ

Yanlış Anlaşılan Faizci

Uyumayan Şehir. Uyumayan Şehir New York için artık bir slogan. Çoğu kişi gibi ben. de New York u izlediğim filmlerden tanıdım ve gerçekte filmlerdeki

Başkan Kocadon Muğla basınını Bodrum da ağırladı

hikâye mahalleye gelen yabancı NAHİT ERUZ

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Okulumuz Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrencilerinden Gizem COŞKUN Çanakkale Şehitlerine adlı şiiri okudu.

Türkiye`nin yeni ve genç caz festivali Bursa Nilüfer Uluslararası Caz Tatili Festivali`nden ilk notlar Burak Sülünbaz`ın kaleminden yayında.

Minti Monti. Kızak Keyfi. Kızak Bir Kış Eğlencesi KIŞIN SOKAK Yeni Yıl Kartı Hazırlayalım Kar Hakkında Neler Biliyorsun?

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

YÜZEY ETKĐSĐNDE UÇUŞ

Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

Cumhuriyet Halk Partisi

Sayın Valim, Sayın Rektörlerimiz, Değerli Hocalarımız ve Öğrencilerimiz Ardahan Üniversitesi Değerli öğrenciler, YÖK Kültür Sanat Söyleşileri

Akyazı'da dolgu ihalesi yarın

Osman Hocamız ile Anılar

Büyükşehir Bodrum halkına yeni süreci anlattı

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

İşte Eşitlik Platformu tanıtıldı

Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası

DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Öncelikle mübarek KURBAN BAYRAMINIZ kutlu olsun.

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 85

Cümlede Anlam İlişkileri

Hocam, Bayrak Mitingine bombalı saldırı yapılacak diye bir şayia çıkmış. Bu yüzden de kardeşler mitinge katılmaktan çekiniyorlar. dedi.

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

AMERĐKA DA YAŞAM BOYU. Prof. Dr. Erdal ZORBA

Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı. ALES / Đlkbahar / Sayısal II / 22 Nisan Matematik Soruları ve Çözümleri

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz.

Ümmü Kühhâ. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :26


Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

"Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu, insanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu."

DOSYA: AHMET ULUÇAY DOSYA. kırık HAYALLER. AHMET ULUçAY ın KıSA FİLMLERİNDE CELİL CİVAN. HAYAL PERDESİ 15 - Mart-Nisan 2010

Kabus. Genç adamın duyduğu tek şey o tuhaf biplemeydi. Sahi nereden geliyordu bu tuhaf ses neden

1990 Şubat ının soğuk bir gününde annem Milwauke deki St. Mary s Hastanesinden beni telefonla aradı.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Hürriyet Yaşar ÖNCE BEN ONU ÖLDÜRDÜM

HAREKET PROBLEMLERİ Test -1


Stalin in Burnunu Kırmak

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

MAT223 AYRIK MATEMATİK

23 Nisan Şiirleri. 23 Nisan. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç nisan, Hep neşeyle doluyor insan.

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ

J. MELLAART ÇATALHÖYÜK Ü BULUNCA, TARİH DEĞİŞTİ

25 y ld r iddetli migren a lar ya ayan anne, diyetinden sadece 2 g day ç kararak sa kl hayat na sonunda geri döndü.

TORKIYE'DE MiSYONERLİK

Atatürk Anadolu Lisesinde Tablet Bilgisayar Dağıtımı Yapıldı

FOTOĞRAF SANATI KURUMU 4. ÇAMLIDERE KÖY GEZİSİ 5 Nisan 2009

Yaz ma Aziz Nesin in özyaflamöyküsü Böyle Gelmifl Böyle

BAŞINI BİRAZ DAHA YUKARI KALDIR

Bu konuda cevap verilecek sorular?

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ

Bir Fidandan Bir Çınara: Düzce Üniversitesi.

Van da Deprem Sürüyor! Barınma Sorunu, Açlık Grevi ve İlgisizlik 500 Çocuğun Yaşamını Tehdit Ediyor

ÖĞRENCİLER DAMLA PROJESİ İLE MANİSA DA GÖNÜL BAĞI KURDU

MODÜL BİLGİ SAYFASI İÇERİK

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının


Beck depresyon ölçeği

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ

Ortaköy. yeni yıl. 22:00'da ise sahneye. Belediyesi'nin. dedi. Ortaköy. giren çocuklar da vardı. Çocuklar,

Cumhuriyet Halk Partisi

Yaşlı kadın yatağından kalktı.

Topoloji değişik ağ teknolojilerinin yapısını ve çalışma şekillerini anlamada başlangıç noktasıdır.

ĐŞKUR sitesine giriş şifremizi hatırlamadığımız için, şifremi unuttum kısmını tıklıyoruz.

MÜSİAD Kadın Girişimciler Zirvesi. Kapanış Konuşması. 27 Mayıs İş Dünyamızın, STK'ların Değerli Bşk ve Temsilcileri,

Tahkim. Beşiktaş'ı bekleyen tehlike. TFF Müsabaka Talimatı'nın 19. maddesi uyarınca

Devleti Yönetecek Güç Sandıktan Çıkan İradedir

Bugün uzaklardaki bir YİBO'dan İLKYAR'ın yıllar önce gittiği bir YİBO'dan değerli fedakar YİBO öğretmenlerimizden biri yazmış...

33. BÖLÜM İLK VE SON SORUŞTURMA İNŞAAT SAHİBİNE PARA CEZASI İNŞAATA YIKIM KARARI VE BU KARARIN İPTALİ SUÇLAMA; KARARA İTİRAZ ETMEMEK!

Yel kenin Everest Tepesi olarak kabul edilen Vendee Globe a katılmaktı ve bu umudun peşinde soluğu Fransa da almıştı.

İşletme Gelişimi Atölye Soruları

RENK DEDİKLERİ. Yağmur aralıklarla devam etti, sonunda dindi. Ve ben o anda bu muhteşem manzarayla karşı karşıya kaldım:

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Alem:Animalia(Hayvanlar) Şube:Chordata(Kordalılar) Sınıf:Mammalia(Memeliler) Alt Sınıf:Metatheria (Keseliler) Üst takım:australidelphia (Avustralya

BİR SAYININ ÖZÜ VE DÖRT İŞLEM

Insan nereden büyüklük alır?

İZZEDDİN EL-KASSAM KİMDİR?*

Adı Soyadı. İletişim için gerekli telefon numaraları : Belediye Başkanının telefon numarası Basri Ulaş.

ENDÜSTRİYEL METALLER (SPOT ve VADELİ İŞLEMLER)

Transkript:

KAR KOYNUNDA LALE Abdulhamit Süleymanoğlu ÇOLPAN Çev. Nursan ILDIRI * Bir, iki, üç, dört beş; beş altı! Yedi, sekiz, dokuz, on I Küçük, kırmızı iple bezenmiş top birden kaçtı, evin altındaki ağılın duvarına çarptı, yeni filizlenmiş kayısı ağacına değdi ve sekerek şıp diye havuza düştü. Kızların hepsi birden: Ay, hay aksi! Havuza düştü! diyerek bağrıştılar. Topu tutmak için koşarak giden Şerafethan da havuzun yanında donup kaldı. Top suya daldı, havuzun ortasından çıktı ve kızların hevesli, oynak gözleri önünde böbürlenerek, sessiz bir şekilde yüzmeye başladı. Bütün kızlar su yüzünde şımararak süzülüp giden topa yaklaşıp kaldılar ve bu arada birbirlerine bakarak gülüşüp topu aldılar. Kasap Taci nin küçük kızı Turğunbuş koşarak gitti, ağılın damına çıktı. Damın bir kenarına basıp oradaki dut ağacından uzun bir dal kesti. Dalı alıp havuz başına geldi. Kestiği dal ile suyu kendi tarafına doğru çekmeye başladı. Kızlar onun çevresine çabucak toplanıp topun sudan çıkarılışını beklemeye başladılar. Su, suni bir akış ile kızların tarafına doğru akmaya başladıktan sonra, yarısına kadar suya gömülmüş olan top, bata çıka yavaş yavaş kıyıya geldi. Kızlar gürültüyle toplaşıp onu aldılar. Sırılsıklam olan topu Şerafethan aldı ve : Hey, kaçtın da ne oldu sanki, yakalandın işte! diyerek onu yere vurdu. Bu duruma Abdulla Cellab ın kızı Tutihatun un canı sıkıldı, hemen gidip topu yerden aldı ve : Hey, bunun ne günahı var? Bunun canı mı var ki Kendiniz düşürdünüz, şimdi bu cansız topu * Arş. Gör. Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, nursan.aslan@atauni.edu.tr

282 SBD 51 Nursan ILDIRI mu suçluyorsunuz? dedi ve topu suda sallayarak aldı. Sonra dudağını dişleyerek var gücü ile sıkmaya başladı. Şerafethan kızlara bakarak: Hiçbir faydası yok, ne kadar sıkarsak sıkalım kurumayacak. Şimdi başka kimin topu var? Hay aksi! Hiç kimseninki yok mu? Saltanat seninki vardı ya? Benimki vardı, ama geçen gün Gülnar onu kaybetti. Olmazsa oyun bitecek mi? Yok, başka oyun oynarız. Hadi canım sende, top oynamaktan daha iyisi var mı? Hey, Şerafethan, sen Rus topunu getiriver! Rus topum patladı ya! Vay salak, ne zaman? O anda bağın küçük kapısından hızlı bir şekilde koşarak küçük bir kızın geldiği görüldü. Turğunbuş birden: Evet, işte benim kız kardeşim geldi, onu eve topu alması için göndereceğim. dedi. Bütün kızlar: Evet evet, Fazilet i gönderelim! dediler. Fazilet, koşarak geldi, ablasının boynuna sarıldı. Kenara gel ablacığım, sana ilginç bir haberim var. Bütün kızlar hep birden: İlginçliği batsın, ilginç olan şey her neyse söyleyiver hepimize. Yok, ablama söyleyeceğim. Söyleme, ablan zaten bize söyleyecektir. Abla kardeş havuz kıyısına gittiler. Bekçi Eşmat ın her şeyden haberdar olan çok bilmiş kızı Tillehan yerinden kalktı: İlginç tarafı da neymiş, söylemesin ben biliyorum. Söyle, biliyorsan! Ne olacak, Turğunbuş a görücü gelmiştir! Hepsi birden gülüştüler. Turğunbuş dönüp geldi ve: Siz öyle sanın, bana değil, Şerafethan a görücü gelmiş! dedi. Kızlar birbirlerine bakakaldılar. Şerafethan ın rengi kıpkırmızı, olduğu yerde donup kaldı. II Şerafethan ın babası Semender Bey eskiden oldukça meşhur bir tüccardı. Hayat şartlarının zor olduğu zamanlarda bile işini bir şekilde yola koymayı bilirdi. Sonunda geçen yıl ilk baharda iflas etti. Varını yoğunu satıp borçlarını kapattı. Kendini dine verdi ve bütün zamanını şeyhlerin dergahında geçirmeye başladı. Sabahın erken vaktinde şeyhinin yanına gider, zikir olsa da olmasa da şeyhin işini görür, akşamüstü akşam namazını kılar, eve gelirdi. Eve geldikten sonra da Allah ne vermişse birkaç kaşık atıştırırdı. Açık sarı namazlığın üstünde

Kar Koynunda Lale SBD 51 283 kehribar tespihini defalarca çevirerek vazife lerini okur, sonra gece yarısından ta seher vaktine kadar hüngür hüngür ağlardı. Bir gün şeyhinin dergahında büyük ve hararetli bir zikir oldu. Zikre başka şehirlerden de yakıcı bir nefes ile okuyan müritler geldiler. Dergahın içi tıklım tıklımdı. Ertesi gün sabah namazından sonra başlayan zikir yatsı namazına yakın güç bela bitti. Birçok kişi bu zikrin etkisiyle kendilerinden geçmiş, ötede beride yumulmuş kalmışlardı. Bu hararetli zikir dolayısıyla içi yanan sofulardan bir iki tanesi bu cezbe hâli nin etkisiyle kendilerini havuza attılar. Kısacası o gün kıyamet koptu. Ertesi gün erkenden dergahın girişi önünde Şeyh Hazretleri oturmuşlar, iki yanında üçer taneden altı hafız, bir on tane kadar da müritler Şeyh Hazretleri mübarek başlarını aşağı eğmiş, düşüncelere dalmışlar. Dışarıda gürültü patırtı, biri koyun sürüklemekte, biri ekmek taşımakta, biri üst baş Semender Bey dergahtan çıktı. Az önceki hediyelerin hepsini gördü, gözden geçirdi. Evet, aferin, Allah bereket versin. Sultan Arif in cemallerini görün! diyerek Şeyh Hazretlerinin kucak kucak dualarını evden çıkarıp dağıtan sofu, gülüp oynayarak Semender Beye baktı ve: Evet, Beyefendi, hediyelerden haber var mı? diye sordu. Semender Bey kapıdan çıkarken Zamanı gelince olur, sofu! diye cevap verdi. Semender Bey eve gelinceye kadar içindeki duygular ile mücadele etti. Pirine daha büyük, daha değerli, hatta mümkün olsa diğer müritlerin vermediği bir şey verecekti. Fakat evde daha değerli bir şey yok. Değerli olan şeylerin hepsi borcu kapatmak için gitmiş Çok düşündü, fakat hiçbir şeyde gönlü karar kılmadı. Eğer önceki halim vaktim olsaydı, alaca kaşka bir at verirdim. Bir zamanki zenginlikleri, saltanatı aklına geldi, zoruna gitti. Rengarenk kaşkası, doru yongası, deve gibi uzun Maskov cins atı Üç faytonu, arazisi Böyle ufak tefek hediyeleri vermeyi kendine yakıştıramadı. Diğer hediyeleri bastıracak bir şey vermek istiyordu. Birden Yoldaş Beyefendi aklına geldi. Yoldaş Beyefendi on batman ağırlığında pirinç, bir tane rahvan at, baştan ayağa kıyafet verdi

284 SBD 51 Nursan ILDIRI Bu hayallerle avluya vardı, tam içeri girecekken karısı durdurdu: İçeride kadınlar var, siz dışarıdaki odaya girip bekleyin. Misafirlere yiyecek-içecek hazırlıyordum, size de yemek getireyim. Semender Bey küçük tabaktaki yemeği tek başına oturup yemeye başladı. Yemeği yarılamıştı ki önüne karısı çıkıp karşısına oturdu: İyi ki geldiniz babası, kızınıza görücüler geldi, ben ne diyeceğimi bilemiyordum. Kimmiş onlar, nereden gelmişler? Şu Azize Hatun ile Rüstem Beyin karısı Sizin şeyhiniz için görücü olarak gelmişlerdir Şimdi şeyhin kendileri de daha çiçeği burnunda iki tane hatunun üstüne şimdi de bu Bu sözü işitince Semender Bey in gözleri parlayıverdi: Doğru mu, şeyh için mi, doğru mu? Şeyh bana bunu neden daha önce çıtlatmamış? Şimdi ben görücülere Henüz kızım genç, daha yeni on yediye girdi. dedim. Bu şekilde cevap vereyim mi? O esnada dışarıda bir kadın sesi işittiler: Kumribuş, misafirler kalktılar! Kumribuş yerinden kalktı, kocasına bir şey diyecekmiş gibi baktı. Semender Bey bir genç kızını, bir şeyhi, az önceki hediye meselelerini, en son da şeyhin damatlığını düşünerek kalktı ve: Biricik kızımız da olsa onu Şeyh Hazretlerimize verdik, sadakaları olsun. dedi. Kumribuş beklemediği bu söz karşısında ağardı, bozardı, bir resim gibi kaskatı kesildi ve duvara yaslanıp öylece kaldı III Şerafethan, Semender Bey in biricik kızıydı. Bu kız şu çevrenin güzellikte, beceriklilikte, şuhluk ve neşede bir tanesi idi. Mahallenin delikanlılarından iki üç tanesi biraraya gelseler, daima Şerafethan dan bahsederlerdi. Bu kız Allah ın hangi şanslı kuluna nasip olacak, kimin evini şenlendirecek? diye kafa yorarlardı. Şerafethan ın şeyhe veriliş haberi yayıldıktan sonra, bütün mahalle birkaç gün daha onun dedikodusunu yaptı. Sokakta sıra sıra arabalar koşulmuş, birbirleriyle yarışmaktaydılar. On on beş arabayı dolduran kadınların düzensiz < yar-yar >ları ortalığı ayağa kaldırıyordu.

Kar Koynunda Lale SBD 51 285 Sandık, yorgan, halı, bohça ve başka eşyalar yüklenmiş ve yükler üstüne yine bir iki ihtiyar kadın geçmiş; arabacılar öncekiler gibi birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlardı. Gürültü ve şamatayla ilerleyen göç en sonunda şeyhin kapısına yaklaştı. Sokağın ortasında, alevleri gökyüzüne kadar çıkan ateşin çevresine toplanmış, seslerinin yettiğince <yar-yar >ı söyleyen bir grup erkekler; onların yanında başları yaşmaklı, sırtlarında çapan, ellerinde başörtüleriyle kadınlar, kızlar birazcık ilerde toplanarak onlar da < yar-yar > ı söylüyorlardı. Tahta tahta tahtırevan tahtın olsun, yar yar, Peygamberin kızı gibi bahtın olsun yar yar! Uzun uzun ip salıncağa yar yar, İpek gömlek yaraşır gelinciğe yar yar! Ateşin çevresine toplananların hepsi birden: Gelin geldi, gelin geldi! diye bağrıştılar. Birkaç delikanlı kucak kucak ot alarak ateşin üzerine attılar, ateş yine parladı, yeniden alevler yükseldi. Herkes koşuşturuyordu. Çocuklar, koşarak gelinin geldiği tarafa doğru gittiler. Gürültü patırtı içinde arabalar geldi. Kalabalık arasından: İşte gelin, işte gelini taşıyan araba! diye sesler yükseliyordu. Arabacı, atı kamçılayarak, gelin arabasını ateşin üzerinden gösterişli bir şekilde geçirdi ve kapıya yakın bir yerde durdu. Damat Efendi! Damat Efendi! Muhterem nerdeler? Kaç kaç! diye sesler yükseldi. Biraz sonra aksakallı, ihtiyar, elden ayaktan düşmüş bir adam (damat cenapları) sırtında altın işleme kaftan, belinde elişi büyükçe bir kuşakla bir sürü aksakallı müritlerin ortasından yavaş bir şekilde ilerleyerek arabaya yaklaştı. Yine kalabalık arasından: Kaldırsanıza, damat efendi, kaldırsanıza! Kendinize dikkat edin, efendim! Evet efendim, kaldırın! diye sesler yükseldi. İhtiyar adam titrek ellerini arabaya uzatıp kızı kaldırdı ve bir iki adım attıktan sonra yere koydu. Kalabalık yine hareketlenmeye başladı: Maşaallah Efendim, Maşaallah! Efendimiz boş gelmediler! Belleri kuvvetliymiş efendimin!

286 SBD 51 Nursan ILDIRI Bu gürültü patırtı, hay-huy gece yarısına varınca durdu. Az önceki gösteri yeri olan sokaktaki insanlar dağılınca etraf kapkaranlık, sessiz bir gülistana dönüştü. IV O sırada şeyhin kapısından iki delikanlı çıktı. Vay be, sokak ne kadar karanlıkmış! Aynen öyle, gökyüzünde numunelik bir yıldız bile yok. Yürüyüver, bu gece tıpkı Şeyh Efendi nin yüreği gibi kapkaranlık. Doğru ya, ben kıza acıyorum, zavallı kız vara vara kime vardı ya! Hangisini söyleyesin, babasının ocağı sönsün, adam değilmiş! Bembeyaz sakalını burarak, torunu kadar kızı arabadan alışına bakan insanın yüreği mi dayanır? Onu bir şeye benzeteceğim, ama bir türlü aklıma gelmiyor. O sırada bir kenarda nöbet tutan Bekçi Memet acı acı düdüğünü çaldı ve: Nesini söyleyeceksiniz yiğitler, dünya tersine dönmüş LALENİN ÜSTÜNE KAR YAĞDI!.. dedi. Yiğitler cevap vermediler ve karanlığın kucağında kayboldular.