ULUSLARARASI NECİP FAZIL KISAKÜREK SEMPOZYUMU INTERNATIONAL NECİP FAZIL KISAKÜREK SYMPOSIUM BİLDİRİLER KİTABI / PROCEEDINGS EDİTÖRLER:



Benzer belgeler

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

HER TÜRLÜ MEKANIN YIKILIŞINI İŞİTİYORUM,PARÇALANAN CAMI VE ÇÖKEN

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

Kent ve İnsan İlişkisi. Yrd. Doç.Dr. Çiğdem Vatansever 22 Şubat 2013

DBY Ajans. This book has been supported by the Office of Scientific Research Projects of Istanbul Medeniyet University Istanbul, Turkey - March 2014.

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EYÜPSULTAN MEVCUT DURUM TESPİTLERİ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Doğu ve Batı Mekânsal Tasarım Sürecinin Aktif Yaşlanma Açısından Ele Alınışı

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

AĞAÇLARIMIZA NE OLDU?

BİR İLETİŞİM BİÇİMİ OLARAK MODA: TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL DEĞİŞME AÇISINDAN ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ (TESETTÜR MODASI)

Hiçbir şey olmamış gibi çekip giden, kalpleri hunharca katlederek bırakanların bu hayatta mutlu olacağına inanmıyordum. Zamanla bu inanç alev aldı;

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ. Dokuz Eylül Üniversitesi 1990

ŞKULU BİR ATMOSFERDE HIZLI REFLEKSLERİN OYUNU OYUNCU - 6 YAŞ VE ÜZE

3. Yazma Becerileri Sempozyumu. Çağrışım: Senden Kim Çıkacak?

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

DOSTLUK. yıllarında büyüyen iki çocuk Hayatın bütün zorluklarına karşı birlikte

CİHANGİR DE SOYLULAŞTIRMANIN TARİHSEL GELİŞİM ANALİZİ HAZIRLAYAN: TUTKU GÖKALP

Samm Hotel. Konaklama Sanatı

Mekânın Poetikası Bağlamında Necip Fazıl Kısakürek in Otel Odaları Şiiri Üzerinde Bir İnceleme

Rüya ile Gerçek Arasında: San Gimigniano, Yapı Dergisi, Mayıs 2002,

Konuksever Mah. Gazi Bulvarı No:220 Antalya TURKEY Tel.(0242) Fax. (0242) /

Yazar Kalfa Çarşamba, 21 Nisan :58 - Son Güncelleme Çarşamba, 21 Nisan :08

Iþýk. Iþýðýn Farklý Maddelerle Etkileþimi

3. Zihinden atamadığınız tekrarlayan, hoşa gitmeyen düşünceler. 7. Herhangi bir kimsenin düşüncelerinizi kontrol edebileceği fikri

Tarihi Siluetin İçinden Çıkan Çirkinlik Abideleri Son yıllarda Erzurum un yaşadığı kentsel gelişmeleri Şehir Plancıları olarak yakından takip

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele

Ek 3. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMI MAYIS AYI KAZANIM GÖSTERGELERİ : SELAHATTİN MÜZEYYEN KAÇAKER ANAOKULU

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

TOPLUMSAL İLETİŞİMDE DİLİN GÜCÜ. Uzm. Pedagog Yıldız KONAL SÜSLÜ

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya

KENTİN YENİ ARMASI. YUNUS YUNUSOĞLU NDAN YENİ BİR PROJE

Ecevit, Yıldız, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, İstanbul 2001, İletişim Yay.

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

İş dünyasında prestijin yeni adresi

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

MATRİKS TRADER GRAFİK ÜZERİNDEN EMİR GÖNDERİMİ

4.SINIF TÜRKÇE 15. HAFTA SONU ÖDEVİ

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ

SAKA (SAtır KApama) Ağustos Umut & Yeşim Uludağ SAKA V. 1.0

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

KARTVİZİT. Ceren ANADOL tour. tour

Nasıl bir yaşam süreceğinizi tercihleriniz belirler.

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

COLLEC- TION

Azrail in Bir Adama Bakması

Şehrin en doğal hali!

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

reward fonksiyonellik

Yasamaya, deger yatırıma deger...

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Bir Sergi 'T199A I U I

1) Dost ayıbını. söyler. Tümcesini en anlamlı şekilde tamamlayan sözcük çifti hangisidir?

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz


FURYA hakkında. geleceğinize DEĞECEK. Biz bu yola eşsiz olmak için çıktık

geleceğinize DEĞECEK

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ/YENİ TÜRK EDEBİYATI (DR)

Korkut un Hindistan Güncesi - 2 Delhi. 2 Delhi Cuma Delhi`de 2.gün

Göçmen bir yaşam. Göçleri sırasında fite kadar yükselen telli turnaların en büyük düşmanı kartallardır.

Gaziosmanpaşa Koza Sokak Numara 66 / ANKARA KOZA SOKAK, MESA KALİTESİYLE TANIŞIYOR!

Aaraçlar Menüsünden Seçeneklerden Görünüm

R E Z İ D A N S - O F İ S - Ç A R Ş I

ŞUBAT - MAYIS 2017 ETKİNLİK TAKVİMİ

SAĞLIKLI ŞEHİR : MANAVGAT ÖRNEĞİ. MİM. SEBAHAT ÇEVİK (Bld. Bşk. Yardımcısı)

Uzakdoğu da Yalnızlık Dr. Barış Sancak

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Ferit Edgü nün Eserlerinde Kafkaesk Dünya

İçinde hareket edilen, günlük aktivitelere sahne olan, insanı çevresinden yalıtan, sınırlandırılmış ve algılanabilir özel ortam.

TEKNİK RESİM 6. HAFTA

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ 5.ÜNİTE :DÜNYA, GÜNEŞ VE AY KONU ÖZETİ

Bu kitabı Sanat Kitabevi nden edinebilirsiniz.

Türk Dili 2 El Kitabı

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

TEMEL BİLGİSAYAR. Ders Notları. Yrd. Doç. Dr. Seyit Okan KARA

HAYAT BENİM BİLDİĞİM KADAR MI?

Transkript:

SEMPOZYUM BİLDİRİLERİ

ULUSLARARASI NECİP FAZIL KISAKÜREK SEMPOZYUMU 20-22 M 2013 - K / T INTERNATIONAL NECİP FAZIL KISAKÜREK SYMPOSIUM M 20-22, 2013 - K / T BİLDİRİLER KİTABI / PROCEEDINGS K /C D. M S KÜÇÜKTIĞLI EDİTÖRLER: P. D. Â G D. D. A T O. H Y EDİTÖR YARDIMCILARI: A. G. A E A. G. G G E A. G. Y K ISBN 978-605-389-128-4 K B B K Y / T M M K C P : 228 S N /P C : 21473 B -C /I -V : O Ç +90 332 342 3220 F Ç M.10670 S. N :26 K /K Y /P KÜLTÜR A.Ş. +90 332 352 81 11

NECİP FAZIL ŞİİRİNDE KENT VE YABANCILAŞMA City and Alienation in Necip Fazıl s Poetry Oktay YİVLİ Yrd. Doç. Dr., Nevşehir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü oktay ivli@hot ail.com Ö Modern şehrin içine sıkışan insanın kendi özünden, toplumdan ve öteki insanlardan uzaklaşması olarak tanımlayabileceğimiz yabancılaşma, modernleşme ve onun peşi sıra ortaya çıkan kent olgusuyla birlikte gündeme gelmiştir. Necip Fazıl şiirinde terk edilmişliğe ve yalnızlığa işaret eden mekânlar, olağanüstü varlıkların işgal ettiği kent imgesi, kenti meydana getiren ögelerin kendi doğalarından sıyrılıp insan kişiliği kazanması, hatta başka varlıklara dönüşmesi, kentte yaşayan ayrıksı tipler modern şehrin getirdiği yabancılaşmanın örnekleri olarak yorumlanabilir. Necip Fazıl şiirinde ahşap ev-apartman karşıtlığı biçiminde beliren olgu, aslında erken kentleşmenin bir işaretidir. Bu gelişmenin modern bireyi mutlu etmediğini kentten seçilen mekânların ayrıntılarında görebiliriz. Boş bırakılan odalar, kendisini dış dünyaya kapatan evler, kokuşmuşluğun simgesi olarak sunulan otel odaları bu kent algısının olumsuz iz düşümleridir. Hayaletler, cinler, periler ve ölülerin kol gezdiği grotesk kent resmi geleneksel şehir imgesinden bir hayli farklıdır. Seçilen bu olağanüstü varlıklar üzerinden şehrin insana ve insan doğasına yabancılaştığı anlatılmak istenir. Kaldırımlar, evler, bacalar, surlar, deniz gibi böylesi bir kent algısı içindeki her şey olası doğalarından hayli farklı biçimde girer bu şiire. Nesnelerin olağan özlerinden uzaklaştırılmasına benzer biçimde modern şehirde insan da başkalaşır. Onun serüveni efendilikten köleliğe, cüceliğe, karınca olmaya doğru yol alır. Böylesi bir kent içinde yaşayanlar ayrıksı, tuhaf tiplerdir. Gecede yaşamayı isterler, kaldırımları arkadaş seçerler, ölmeyi arzularlar ve herkeslerden habersiz otel odalarında ölürler. Kentten seçilen mekânlarla, grotesk şehir imgesiyle, şehirdeki nesnelerin doğalarından uzaklaşmasıyla, şehrin barındırdığı ayrıksı tiplerle Necip Fazıl şiirinin alegorik olarak modern şehir ve yabancılaşmayı anlattığını fark ederiz. Bu saptamadan alınan cesaretle, kentleşme ve buna bağlı olarak yaşanan yabancılaşmanın İkinci Yeni şiirinden önce Necip Fazıl şiirine yansımış olduğunu kabul edebiliriz. Anahtar sözcükler: Necip Fazıl Kısakürek, şiir, kentleşme, yabancılaşma, grotesk. A Alienation which can be defined as human s distancing from their own, their community and other people, due to being pressed in modern city life appears with modernization and urbanization. In Necip Fazıl s poetry, places which points out derelict and loneliness, extraordinary creatures, humanization urban elements, their transformation into another creatures and eccentric characters in the city can be interpreted as samples of alienation. Wooden house-apartment block contrast in Necip Fazıl s poetry indicates early urbanization. In details of urban places, it can be understood that urbanization does not please modern individual. Empty rooms, houses disconnected from external world, hotel rooms as symbols of degeneration are negative reflections of his city perception. The grotesque city image which patrol phantoms, genies, fairies and dead bodies is very different from traditional town image. By means of these extraordinary creatures, it is intended to convey the alien- 641

642 ation of the city to human and human nature. In the poetry sidewalks, houses, chimneys, city walls and sea are depicted differently from their natural structures. Similar to other objects, human transforms in modern city. His adventure advances towards slavery, dwarfishness or to become ant. Human in such a city is eccentric and strange. Human wants to live at night, selects pavements as friend, desires to die and dies lonely in a hotel room. It is realized that Necip Fazıl s poetry tells modern city and alienation allegorically using urban places, grotesque city image, objects with extraordinary natures and strange people in the city. Consequently, it can be accepted that before Second New Poetry urbanization and alienation was reflected in Necip Fazıl s poetry. Key words: Necip Fazıl Kısakürek, poetry, urbanization, alienation, grotesque.

Giriş Bu bildiride Necip Fazıl Kısakürek in şiirinde kent ve yabancılaşma olgusu ele alınmış ve inceleme, şairin Çile 1 adlı şiir kitabından hareket edilerek gerçekleştirilmiştir. Yabancılaşma, sanayileşmeyle, hızla büyüyen kentlerle birlikte felsefe ve toplum bilimi sözlüğüne eklenen bir kavramdır. Çeşitli bilgi alanlarına göre farklılaşan anlamlara sahip olsa da genel olarak modern kentler içine sıkışan bireyin kendisinden, doğadan ve toplumdan uzaklaştığı bir süreci ifade eder. Sanayi kentleri büyütmüş, kentler daha fazla insanı içinde barındırmaya başlamıştır. Geleneksel yapılar kente hızla akan bireylere cevap veremeyince apartmanlar, gökdelenler, iş merkezleri oluşmuştur. Bu girift, bu kaotik kent imgesi içinde insan kendi doğasından uzaklaşmış, kalabalıklar içinde yalnızlaşmıştır. Yıldız Ecevit e göre teknolojik uygarlaşmanın doruğu olan 20. yüzyılın insanı, hem betonlaşmış yapay bir dünyada gerçek yerküre doğasına hem de maddesel değer ölçütlerinin sarmalında gerçek insan doğasına yabancılaşmıştır. (2013: 41) Düşünce tarihine baktığımızda yabancılaşmayı ilk kez bir felsefe kavramı hâline getiren Hegel, insanın yabancılaşmasını onun bilincinin yabancılaşması olarak kabul eder. Kavramı ikinci kez tanımlayan Feuerbach daha çok dinsel yabancılaşma üzerinde durur. Karl Marks ise kavramı, insanın kendi etkinliğinin ürünlerine, doğaya, kendine, insanlığına, öbür insanlara yabancılaştıran bir eylem olarak tanımlar (Marks, 2010: 11-12). Kentten Seçilen Uzamlar Necip Fazıl şiirinde anlatıma ya da eyleme konu olan uzamlar ahşap ev, apartman, evlerin boş odaları, izbe otel odaları, gökdelenler, bacalar, kaldırımlar, sokaklar, mezarlık, istasyon ve iskeledir. Adları saptanabilen özel uzamlarsa İstanbul, Beyoğlu ve Karacaahmet tir. Konut ya da geniş anlamda meskûn uzamlar moderniteyle birlikte ahşap köşkten apartmana evrilmiştir. Şimdilerde hor görülen apartmanın cumhuriyet döneminde bir statü simgesi olduğunu anımsarsak erken kentleşmenin ahşap konaklara neden yaşama şansı tanımadığını daha iyi anlayabiliriz. İncelenen şiirde toplumsal değişime paralel olarak ahşap evlerden apartmanlara geçildiğini gözlemleriz (Kısakürek, 1989: 331). Ancak kentleşme umulanın aksine insanın yalnızlığını beraberinde getirmiş; karşımıza boş odalar ve izbe oteller çıkmıştır. Bu son iki uzamı, insanın topluma yabancılaşmasını anlatan eğretilemeler olarak düşünebiliriz. Otel uzamı içinde gördüğümüz isli lambalar, kü lü aynalar, atılan elbiseler, kırık masalar, nemli sofalar, duvardaki çivi yaraları terk edilmişliğin, yalnızlığın simgeleri olarak değerlendirilmelidir. Bir merhamettir yanan, daracık odaların, İsli lambalarında, isli lambalarında. Gelip geçen her yüzden gizli bir akis kalmış, Kü lü aynalarında, kü lü aynalarında. Atılan elbiseler, boğazlanmış bir adam, Kırık masalarında, kırık masalarında. (159) Tekin görülmeyen kent uzamı içinde yer alan evler perdeyle, kafesle, mazgalla kendilerini dış dünyadan gizlemeye çalışır. Onlar sokakta ne olup bittiğini görmeyi ister ancak kendilerini asla göstermek istemez. Apartmanlar ise onları betimleyen Üst üste insan türü / Bu 1 Necip Fazıl Kısakürek, Çile, İstanbul 1989. 643

ne hayat, götürü! (167) dizelerinde olduğu gibi yabancılaşan birey tarafından olumsuzlanan mekânlardır. İnsanları nesneler gibi dikey biçimde üst üste yığan bu yapılar, geleneksel yaşayışın özgüllüğünü yok eder. Apartman olgusu aynı zamanda beklentilerin aksine insana yalnızlığı getirmiştir. Apartman içine doluşan insanları uzamsal olarak birbirine yaklaştırırken insan doğasına aykırılığı nedeniyle onları birbirinden uzaklaştırır: Yakınlıktan ötürü / Kaçıp gitmiş yakınlık (167). Öteki uzamlara baktığımızda bunların baca, kaldırım, sokak gibi meskûn uzamların dışında kalan alanlar olduğunu görürüz. Geleneksel şehirlerden farklı olarak kaldırım ve sokak modern bireyin göründüğü, yaşadığı ya da tekinsiz bulduğu iki alandır. Mezarlık, istasyon ve iskeleyse kentin dış çizgilerini oluşturan, alegorik ya da gerçek anlamıyla kentten bir başka uzama yolculuğu imleyen yerlerdir. Bu mekânları yatay bir düzlem üzerine yerleştirirsek incelediğimiz şiirin kent algısı bir harita biçiminde ortaya çıkar. Şiirde adıyla görünen İstanbul, yakın tarihimizin seyri içinde diğer şehirlerimizden önce kentleşme olgusuyla yüz yüze gelmiştir. Yabancılaşmanın ilksel olarak yaşandığı bir geniş uzam olarak İstanbul, Necip Fazıl şiirine doğal olarak bu niteliğiyle yansımıştır. Kentten seçilen iki semtten birisi modern şehrin nabzının attığı Beyoğlu, ötekisi uhrevi dünyaya işaret eden Karacaahmet tir ve bunlar simgesel anlamlarıyla metinde dikkati çekerler. Zira geleneksel uzamlarda görmeye alışık olmadığımız eğlence ve ölümün bir aradalığı, iç içeliği modern kentler bağlamında hem bir karşıtlık hem gündelik bir pratiktir. Grotesk Bir Uzam Olarak Kent İncelenen metinde karanlık sokaklarda hayaletlerin görülmesi, sokakların cinlerin evi olarak betimlenmesi, yıldırımların bacaların çevresinde bekleşmesi, devlerin sokak başlarını kesmesi, bacaların ölü elleri gibi göğe uzanması, perili köşklerin varlığı, mezarlığın insanları gözetlemesi, evleri perilerin işgal etmesi korku öykülerinde görmeye alışık olduğumuz grotesk bir atmosferin kurulmasına yol açar. Bütün Necip Fazıl şiiri boyunca ortaya çıkan bu olağan dışı ortam, ister istemez insanların çalışıp oturduğu, toplumsal ilişkiler kurduğu, içinde güvenle yaşadığı kent algısından çok uzaktır. Şiirde betimlenen uzam içinde yaşamasını sürdüren modern birey yalnız ve tedirgindir. Bu ruh durumu içinde sokaklarda ilerlerken kendisini bekleyen hayaletler görür, ona göre her sokak başını devler kesmiştir. Sokaklar, evler, pencereler onda yalnızca korku uyandırır (154, 155). Bu korkulu atmosferin içinde yer alan evler güvenli, rahat yerler değildir. Evlerin üstünde göğe doğru yükselen bacalar birer cin olarak görünür ve kentteki evleri yaşayanlar değil ölüler mesken tutar (160). Bu evlerde periler uyur (210), boş odaların duvarlarında hayaletler saklanır ve cinler odaları basar (209). Modern birey apartmanlara çekildikçe boşalan, gözden düşen ahşap evler cenazeyi andırır. Ahşap ev; camlarından kızıl biberler sarkan! Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan! Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada... Garanti yok sen gibi fâniye sigortada! (331) Modern şehirde evlerin içi gibi evlerin çevresi de tekinsiz ortamlardır. Kemik bir kol gibi göğe uzanan bacalar, insanlara eziyet edilen, onlara azap veren uzamlardır (160). Sürgit bacaların çevresinde bekleşen yıldırım izik bir olay olmaktan çıkıp tuhaf bir varlık kazanır 644

(155). Mukavvadan bir köy olarak görülen kent (183), cinlerin yuvalandığı grotesk bir uzama dönüşür. Al eline bir değnek, Tırman dağlara, şöyle! Şehir farksız olsun tek, Mukavvadan bir köyle. (183) Nesne ve Varlıkların Yabancılaştırılması Grotesk bir kent siluetinin içine nesneler kişilik kazanarak yerleşirler. Serseri kaldırımlar insansı bir başıboşluk, bir haytalıkla bu uzam içinde okuyucunun karşısına çıkar. Karakter bakımından kendisine benzeyen bireylere yoldaşlık eder. Kaldırımların kişilik kazanması burada son bulmaz, yalnızlara anne olur, kendine özgü bir dil edinip insanlık aşamasına ulaşır (155). Sürekli değişip kişilik kazanan kaldırım çoklu bir varlık olarak belirir. Kaldırımların yanı sıra evler de insan biçimine sahiptir, gözüne mil çekilmiş görme engelliler gibi şiir sahnesinde varlık bulur (155). Evlerin bacaları kendisi olmaktan çıkartılıp afyonkeşe dönüştürülür ve kentte dolaşan bireyleri gözetlemeye başlar. Kimi ince, kimi uzun, kimi de kısa; Dalmışlar baş başa afyon çekerek yasa. Onlar, insanların gözünde bir kartalsa İnsanlar, onların gözünde karıncalar, Bacalar... (160) Ardından bir nesne başka bir nesneye dönüşür ve surlardaki delikler tarihin gözleri oluverir (165). Kenti çevreleyen sular yabancılaşır, Paul Valéry nin Deniz Mezarlığı nı 2 hatırlatır biçimde deniz mezarlık olarak ortaya çıkar (162). İçinde barındırdığı çeşitli nesneler gibi kent de kişilik kazanır ve yalansı bir dünya oluşturan bu uzam tuhaf biçimde bir kimlik elde eder (168). Sonunda kentte dönüşmek, değişmek sırası insana gelir. Bırak, key ini sürsün, / Şehirlerin, köleler! (176) dizelerinde görüldüğü gibi önce kentteki insanlar özgür bireyler olmaktan uzaklaşıp kentin köleleri olurlar. Böylesi bir yaşamadan keyif aldıklarını sanan insanların durumu, isteğe bağlı bir tutsaklık olarak değerlendirilebilir. Ardından kentteki insanın bedeninde küçülme meydana gelir ve cüceleşir (183). Son olarak Franz Ka ka nın Değişim 3 romanının başkişisi Gregor Samsa nın hamam böceğine dönüşmesi gibi kentteki insanlar karıncalar olarak ortaya çıkarlar (160). Modern şehirde nesneler insan özelliği kazanırken insanlar başkalaşım geçirip insan dışı varlıklar olurlar. Kentte Ayrıksı İnsan Tipleri Modern şehrin sakinleri gün ışığını değil, karanlığı arzu eden, gündüzde değil gecede yaşamayı isteyen; kentin göbeğinde yaşadığı hâlde toplumsal ilişkiler kuramayan, eşleri dostları olmayan; kaldırımlar dışında kimse tarafından anlaşılmayan, sokak başlarında bekleşen, bir süre için ayrıldıktan sonra yabancılaşmış olarak kente geri dönen, yaşamayı değil 2 Hüseyin Karakan, Fransız Şiiri I, İstanbul 1963, s. 110-113. 3 Franz Ka ka, Değişim, Erzurum 2005. 645

ölmeyi isteyen ve sessiz biçimde otel odalarında can veren bireylerdir. Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; / Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! diyen modern birey kentte yaşar ancak bir türlü o topluma ait olamaz. Ne başkalarını görmek ne de onlar tarafından görülmek ister. Yarasalar gibi gecede, karanlıkta yaşama kararındadır. İnsandan, toplumsal olandan kaçan ve geceye sığınan birey kendi yalnızlığını kendisi seçer. Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur, / Ne senin anladığın kadar, kaldırımları... dizelerinde anlatım bulan onu kimsenin kaldırımlar kadar anlamaması, bireyin derin yalnızlığına göndermede bulunur (157). Öyle bir sokak ki, bu / Her köşede bir kadın dizelerinde görüldüğü gibi modern şehrin sokak başlarında kadınlar bekleşir (163). Modern şehirlerin bir olgusu olan ve bedenlerine yabancılaşmış bu bireyler herkes tarafından görülmeyi isterler. Ne gariptir ki onlara dönüp dönüp bakan erkekler de ruhlarında bu kadınlardan bir parça taşırlar. Yabancılaşmış, insan doğasına aykırı kent ortamı vefa duygusuna sahip değildir. Geçici bir süre için ayrılıp yeniden kente dönenleri kimse tanımaz. Onlar kent tarafından birer yabancı olarak karşılanır. Bu noktada yabancı eğretilemesi yalnızlığın estetik bir imgesi olarak belirir. Sonra bir düdük öter, Kesik çığlıklarla der: Burdan bildik gidenler, Yarın döner yabancı... (161) Böylesi bir ortam içinde, bu tür bir toplumsal yapıda modern birey artık yaşamayı, daha fazla yaşamayı değil, ölmeyi arzular (156). Modern şehir onu mutlu etmemiştir, gizemli bir uykuya dalıp bir daha uyanmamayı diler. 646

Sonuç Necip Fazıl şiirinde ahşap ev-apartman karşıtlığı biçiminde beliren olgu, aslında erken kentleşmenin bir işareti olarak görülmelidir. Bu gelişmenin modern bireyi mutlu etmediğini kentten seçilen uzamın ayrıntılarında görebiliriz. Boş bırakılan odalar, dış dünyaya sırt çeviren evler, eskimişliğin göstergeleri olarak sunulan otel odaları bu kent algısının olumsuz iz düşümleridir. Hayaletler, cinler, periler ve ölülerin kol gezdiği grotesk kent resmi geleneksel şehir imgesinden bir hayli farklıdır. Seçilen bu olağanüstü varlıklar üzerinden şehrin insana ve insan doğasına yabancılaştığı anlatılmak istenmiştir. Kaldırımlar, evler, bacalar, surlar, deniz gibi böylesi bir kent algısı içindeki her şey olası doğalarından bir hayli farklı olarak girer şiire. Nesnelerin olağan özlerinden uzaklaştırılmasına benzer biçimde modern şehirde insan da başkalaşır. Onun serüveni efendilikten köleliğe, cüceliğe, karınca olmaya doğru yol alır. Böylesi bir kent içinde yaşayanlar ayrıksı, tuhaf tiplerdir. Gecede yaşamayı isterler, kaldırımları arkadaş seçerler, ölmeyi arzularlar ve herkesten habersiz otel odalarında ölürler. Yabancılaşma kavramının anlamını bu noktada bir kez daha hatırladığımızda Necip Fazıl şiirinde kentten seçilen tuhaf uzamlarla, grotesk şehir imgesiyle, şehirdeki nesnelerin doğalarından uzaklaştırılmasıyla, şehrin barındırdığı ayrıksı tiplerle bu şiirin alegorik olarak modern şehir ve yabancılaşmayı anlattığını fark ederiz. Bu saptamadan alınan cesaretle, kentleşme ve buna bağlı olarak yaşanan yabancılaşmanın İkinci Yeni şiirinden önce Necip Fazıl şiirine yansımış olduğunu söyleyebiliriz. 647

K ECEVİT, Yıldız (2013). Kurmaca Bir Dünyadan, İstanbul: İletişim Yayınları. KAFKA, Franz (2005). Değişim, Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları. KARAKAN, Hüseyin (1963), Fransız Şiiri I, İstanbul: Şiir Yayınları. KISAKÜREK, Necip Fazıl (1989). Çile, 15. basım, İstanbul: Büyük Doğu Yayınları. MARKS, Karl (2010). Yabancılaşma, drl. Barışta Erdost, 4. Basım, Ankara: Sol Yayınları. 648