Cüsipbek Aymavýtulý. Hikâye. Enþi / Þarkýcý (1895-1931)



Benzer belgeler
Þerhan Murtaza. Hikâye Zayýf Bir Iþýk. Bir Nezik Sevle /

Öteþ Alþýnbay Ulý* Þiirler ( )

Abay (Ýbrahim) Kunanbayulý

IZÐIRIK / SOÐUK RÜZGÂR

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Makaldar Men Metelder / Atasözleri ve Deyimler

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

============================================================================

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Þiirler. Aþaðýdaki þiirler, Tañlanðan Eserler (Tañlamalý Þýðarmalarý), ( Karakalpakstan Baspasý, Nökis, 1987) adlý ders kitabýndan alýnmýþtýr.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Ferit Edgü YARALI ZAMAN BÝR DOÐU YOLCULUÐUNDAN NOTLAR

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Mamasalý Apýþev (1960)

Ýmece Evi. Ziyaret-2016

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

A y þ e S a r ý s a y ý n Kuþlarla Giden

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI. Goscinny / Sempé. Öykü PITIRCIK KÜÇÜK PITIRCIK. Çeviren: Vivet Kanetti. 29. basım

Kimler aptal olarak kabul edilir? Sanki bunu herkes biliyormuþ gibi ama bundan ne

LYS MATEMATÝK II Soru Çözüm Dersi Kitapçýðý 5 (MF-TM)

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

1-Zihinsel kazanýmlar 2-Duyuþsal kazanýmlar 3-Bedensel kazanýmlar

05/09/2015 ÖZEL ASÇAY ANAOKULU 3 YAŞ GRUBU HAFTALIK BÜLTEN

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Toktogul Satýlganov ( ) Þiirler

Babamın Ardından. Yazar Leyla Hüseyin

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mutfak Etkinliği. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Şarkı. Kek yapıyoruz.

Çiftçilik ve Hayvan Þiirleri*

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

============================================================================

TAKIM KURMA. 4) Üyeler arasýnda yüksek derecede güven duygusu geliþmiþtir. 2. TAKIM ÝLE ÇALIÞMA GRUBU ARASINDAKÝ FARKLILIKLAR :

2005/2006 Sezonu Yeþeren Kabare Türk Tiyatrosu 7.Türk Dünyasý Tiyatro Ödülleri

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

A t t i l â Þ e n k o n

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

ali hikmet ÞEYTAN UÇURTMASI

Kavruk Kýna. Gündüzleri, aþaðýda herkes benim için ayný; hepsi de anadan doðma elimin altýndan geçip

Beyni geliştirmek ve zekâmızı parlatmak mümkün. Beyin, yeni bilgiler ve beyin faaliyetleri ile gelişir ve büyür.

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

ÝÇÝNDEKÝLER TEMA 1. Anlam Bilgisi. Yazým Bilgisi. Dil Bilgisi. SÖZCÜK ANLAMI...15 Gerçek, Yan ve Mecaz Anlam...15 Deyim...15

Ali Çolak. Bir Bahçe Düþü

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Fatih Baþtürk DÖNEMEM SANA. sevdim yürekten anlamadýn sen. dur gitme dedim dinlemedin sen. yalvara yalvara geriye dönsen

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Pelitcik ve Sarıkavak Köyleri-Çamlıdere (04 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

Her þeyin azý karar çoðu zarar derler. Ahmet Arif'in dizelerindeki gibi "Zemheri de uzadýkça uzadý"

Kaplumbaða h1zý ile ilerleyen toplama aþama sonunda 56'ya bu parçalarýn lazým olduðu anlaþýldý. :( :(

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

FOTOÐRAFLAR VE TAZÝYE DEFTERÝ

PazaR. Sorular cevaplar ve geçmeyen dudak izleri... Aziz Nesin lik. kanun taksimi hicaz oldu n Aziz Þah. Eski bir okul. n Aydýn Adamoðlu.

Örgüt Kültürü. da öðrenmek isteyecektir.


ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Yaz l Bas n n Gelece i

4 YAŞ EKİM AYI TEMASI

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

============================================================================

MART AYI EĞİTİM PLANI

Leyla Ruhan Okyay GEYÝKLÝ ORMAN

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Belki de Gerçekten Ýstiyorsun. Murat Gülsoy

Bettina Knab Tel: / Þu anda çocuðunuzla tedavi için hastanede bulunuyorsunuz. Bu elbette sizin ve aileniz için kolay bir durum deðil.

ROMAN. Beni Aþkla Dinle. Ekmel Ali Okur

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ÝÇÝNDEKÝLER ANLAM BÝLGÝSÝ...13 YAZIM BÝLGÝSÝ...23 DÝL BÝLGÝSÝ...25 ANLAM BÝLGÝSÝ...27 YAZIM BÝLGÝSÝ...37 DÝL BÝLGÝSÝ...39 ANLAM BÝLGÝSÝ...

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM

Transkript:

Cüsipbek Aymavýtulý (1895-1931) Semey vilayetinde doðdu. Bayanavýl Rus Okulu ndan mezun olduktan sonra Kuzey Kazakistan daki Pavlador Ekonomi Okulu nu bitirdi. 1914 ten itibaren Semey Öðretmen Okulu nda okudu. Þýmkend Pedagoji Teknik Yüksek Okulu nda öðretim üyesi olarak çalýþtý. Gezici Mahkeme tarafýndan yargýlanarak idam edildi. 1988 yýlýnda ölümünden sonra hakkýndaki suçlamalar geri alýndý. Kazaklarýn sosyal hayatýný eserlerinde konu olarak ele almýþtýr. Toplumun problemlerini dile getirmiþtir. Hikâye Enþi / Jetiþatýr - jaksý kala. Kaptap jatkan kazak. Jazý-kýsý - kýmýz, oyýnsavýk - "katatýsya". Ayt, toy, kudalýk, at jarýs, küres. Maskünem. Tebeles. Üy kýdýrðan köleñ-köleñ ak javlýk... Jaz þýksa parohod,parom,jel-kayýk,jasýl aral, kalýñ orman... Kökke þýkkan, güvleyt sokkan, masayraðan þat köñil... Sýrnaykerney... Kýzýk duvman... Kaytkenmen sergek kala. Stependiyadan jýrmalanðan azdý-köpti týyýnnýñ kýzýðýn körgeli adam siyyaktanýp otýz tiyýnða berjabay jaldap jeksenbi küni ar jakka ta tarttýk. Kelgen jýlýmýz. Kalanýñ jay-japsarýna kanýk emespiz. -Aðay, jaksý kýmýz kimde bar? Berjabay eyelderdiñ atýn þubýrta bastadý. -Jumaþ kimniñ katýný? -Katýn emes, kýz... Baksak, "Ebukaniypa", "Ýmam aðzamþýlap", kýmýzþýlar katýndardýñ atýmen aytadý eken. On minutta arðý kabakka þýktýk. Ar jak - kazak dalasý. Özen örley salýnðan eki meþitti, bir þirkevli, ýðý-jýðý taypak kala. Aðaþý, kirpiþi, töbesi, tokalý japýrayðan tevkenþik üyþikter: "Bizdi kazaktan baska kim mekendesin?" degendey, bet-avzý kiysayýp, közderi sýðýrayýp, kemsendep turðan ispetti. Baylardýñ kök þatýrlý salavattý saraylarý jaman-juman baspanalardý basýp ketetindey korazdanýp, basýn kökke sozadý. Kök þuða týstý, janat kundýzdý kök kumýra börik kiygen mavbas, bordaký baylar at-turmaný jarkýrap, kökmoyýn jegip, býlkýldak kaþabada þalkayýp jatýp, katatýsya soðadý. Eski-kuský kiyim, etik-metigin koltýktap, dorbasýn, bokþasýn arkalaðan kalanýñ kedeyleri jayav jalpý sümendep, sakalýna süñgi turýp, bazarða ketip baradý. Köpþilik tamak tavýp kayta ma? Eytpese sandalýp, kuramay kavýp kayta ma? Kim bilsin?.. Jokþýlýk kýsýp, eñsesi tüsip, meñzeñ bolðan sorlýlar neden munday bolðanýn kaydan bilsin?.. Þarkýcý Cetiþatýr, güzel þehir. Daðýnýkça yerleþen Kazaklar. Yazý kýþý, kýmýz; oyun eðlence, gezmek. Sohbet, düðün, dünürlük, at yarýþý, güreþ. Hep sarhoþ. Kavga, döðüþ. Ev ev gezen, süslü püslü ak örtülüler... Yaz gelince gemi, feribot, yelkenli, yeþil ada, sýk orman... Göklere yükselen, uðuldayýp esen, sevinçle dolan þâd gönüller... Zurna, mýzýka... Ýlginç oyun, eðlence... Gerçekten de hareketli þehir. Harçlýktan ayrýlan azýcýk parayý güzel bir þey için feda etmek amacýyla otuz liraya Bercabay kiraladýk, bir pazar günü diðer tarafa gittik. Bu yýl. Þehrin durumu hakkýnda bilgi sahibi deðiliz. -Abi, iyi kýmýz kimde var? Bercabay kadýnlarýn atýný sýrayla çekti. -Cumaþ kimin karýsý? -Evli deðil, kýz... Baktýk ki, "Ebuhanife", "Ýmam azam" diyerek, kýmýzcýlar kadýnlarý isimleriyle anýyordu. On dakikada arka tarafa çýktýk. Diðer taraf, Kazak ovasý. Dereye dikçe yerleþmiþ iki camili, bir kiliseli, karma karýþýk, daðýnýk bir þehir. Aðacý, kerpici, tepesi, damý basýk, yassýca küçük kulübeler: "Kazak'tan baþka kim bizi mekân edinir?" der gibi, aðzý yüzü çarpýlmýþ, gözleri kýsýlmýþ, duruþlarý bir aðlamaya benziyor. Zenginlerin gök tepeli, azametli saraylarý, iþe yaramaz evleri basýp gidecek gibi horozlanarak, baþýný göðe uzatýyor. Mavi rengârenk görünüþlü, kýymetli kunduz derisinden, maviyle kaplý börk giymiþ aptal, semiz zenginler, atýn süslü eðerini parlatýp, aptalca ata koþup, yumuþak eðerlere yaslanýp, geziyorlar. Eski püskü giyimli, çizmesini ya da pabucunu koltuðuna kýstýrýp, torbasýný, bohçasýný sýrtlanan þehrin fakirleri çýplak, yalýnayak bir þekilde çekinerek dolaþýp, saçý sakalý toz toprak dolu pazara gidiyor. Çoðu yemek bulup da mý dönüyor; yoksa iþsiz güçsüz dolaþýp bomboþ mu dönüyor? Kim bilir?... fakirliðin sýkýntýya soktuðu ensesi çökük, vücudu bitkin yoksullar neden böyle olduðunu nerden bilsin?...

-Balalar, kayda aparayýn? -Kay jakýnýna apar! -Jakýný Akkatýn... Þeket te alýs emes... -Kay kýzý barýna apar, - deymiz. Berjabayþý kos terezeli tokal üydiñ aldýna oyýsýp tura kaladý. Týmaktarýn þekesine salðan tört-bes jalbegey Sal davrýðýp, iytermelesip, teltirektep üyden þýðýp kele jatadý. Bizge okþiyya karaydý da, "ziyyansýz balalar" ekenimizdi bilgen soñ, tumsýðýn köterip jürip ketedi. Köpten kütken jeñeþedey, avýz üydegi altýn sýrðalý, ak kuba, biyday öndi kerbez jeñgey: "Balalar, joðarý þýðýñdar!"-dep mayýsýp, törgi üyge karay silteydi. Tösek-orný, döñgelek üsteli, tegenesi, kesesi birinebiri say þap-þak kana bölmede eki-üþ jigit kýmýz iþip, tomaþaday appak kana Þeket sýrlý kasýktay sarý ojavmen kýmýz sapýrýp otýradý. Murtý tokpaktay tüksiygen sarý jigit sýrðýp orýn berip, otýrýsýmen kesesin usýnadý. Bul kalanýñ bir jaksý jeri - kazaktýñ okýðan balalarýn sýylaydý. Balalarý ülkenderin sýylaytýn bolðaný ðoy. "Kýmýz ekeleyin be?" -degendey, Þeket közi külmendep bizge karaydý. -Bir þerik kýmýz... - dep avzýñnan þýðuvý-ak muñ, Þeket jýlp etip, bir ülken bötelkeni alýp keledi. Dayarlap koyadý-av deymin. Kemeþti sarý tegeþti aldýna takap koyýp, töñkere lýkýtýp, burap-burap þorýldatýp, kýmýzýn lezde kuya koyadý. Koyu sarý kýmýz köbigi burkýrýp, býjýldap iyisi kevdendi jaradý. Evpildekþe kekirip, kýmýz keñirdekke kelip, közi kýzarðan konaktar þüleñger jigitsip: -Me, karýndasým, öziñ iþ! - dep kezek-kezek Þeketti sýylaydý. Þeket erniniñ üþin tiygizip bir jutadý da, ayak iyesine kýlmýndap bir karap, kayta kuyýp beredi. Þeket - on bes-on altýdaðý jas bala. Pelen suluv da emes. Birak bet piþini, köz karasý neþe aluvan kubýladý. Keyde kasýn kerip sýzýla kaladý; keyde nazdanðanday közin kýsýñkýrap kýlýmsiydý, keyde seni süyem degendey kulýktanýp tereñ karaydý; keyde közin jalt etkizip jaydarýlana kaladý. Eytevir toksan kulpýrýp otýrðan bir köz. Konaktarýn ne bir-eki avýz ezilimen, ne siykýrlý közimen sýylay biledi. Añðal adam iþinen "meni tevir körip otýr" dep oylap kalatýn. Þeket kimdi jaksý körgenin bir alla bilmese, kim bilsin... Közimen aldap, akþasýn kakkalý otýrðanýn akýmaktar kaydan bilsin... Erkim barýn bazarða salýp, mal tappak, küneltpek koy. Þeket te közin satýp külgirlenip otýrðaný - küneltüvdiñ karasý. Tutmýs, jokþýlýk ne kýlðýzbaydý, Þeketti buzðan da sol muktajdýk. Þeket bir üyli jandý közimen asýrap otýr. Þeket akþaða kýzýksa, eldekim bile- -Çocuklar, nereye götüreyim? -En yakýn olan Akkatýn... Þeket de uzak deðil... -Haydi, kýzý olan yere götür, diyoruz. -Bercabaycý çift pencereli, üstü basýk evin önüne doðru yöneliyor. Baþlýklarýný iðretice giymiþ, çeketlerini sýrtlarýna atmýþ dört beþ eðlence düþkünü baðýrýp itiþerek, yalpalayarak evden çýkýyor. Bize dik dik bakýp "zararsýz çocuklar" olduðumuzu anlayýnca burunlarýný göðe dikip gidiyorlar. Çoktandýr bekliyormuþ gibi, evin giriþindeki altýn küpeli, beyazýmsý, buðday benizli, süslüce yenge: "Çocuklar, yukarý çýkýn!" diye bükülüp salona doðru yöneliyor. Yatak odasý, yemek masasý, tenceresi, kâsesi birbirine uygun bir yer. Bu düzenli odada iki üç yiðit kýmýz içiyor. Þeket, seyredilmeye deðer bembeyaz odada, iþlemeli kaþýða benzer sarý kepçe ile kýmýz karýþtýrýyor. Býyýklarý tokmak gibi sert olan sarýþýn yiðit hafifçe çekilip yer veriyor ve oturur oturmaz kâsesini uzatýyor. Bu þehrin bir iyiliði, Kazak'ýn okuyan çocuklarýna saygý göstermesi ha. Þeket gözlerinin içi gülerek "Kýmýz getireyim mi?" der gibi bize bakýyor. -Kýmýz, bir dost..., der demez, Þeket üzüntüyle kalkýp büyük bir þiþeyi alýp geliyor. Hazýrlayýp koyuyor. Yeter diyorum. Kazaný, sarý tavayý önüne yaklaþtýrýp, altýný üstüne getire getire, kokuta kokuta, þarýldata þarýdata, kýmýzý hiç gecikmeden dolduruyor. Koyu sarý kýmýzýn köpüðü fýþýrdýyor, kabarýyor; kokusu gönülleri mest ediyor. Evpildek kuþu gibi geðirince, kýmýz boðazlarýný yakan, gözleri kýzaran misafirler cömertçe yiðitlik taslayýp: -Al, kardeþim, sen iç! diye sýrayla Þeket'e hürmet gösteriyorlar. Þeket dudaðýnýn ucuna deðdirerek yutuyor, kadeh sahibine gülümseyerek bakýp, tekrar dolduruyor. Þeket on beþ, on altý yaþlarýnda bir delikanlý. Yakýþýklý filan da deðil. Fakat yüzünün þekli, duruma göre deðiþiyor. Bazen kaþlarýný çatýp öylece duruyor; bazen de nazlanýr gibi gözünü hafifçe yumarak utangaç davranýyor, bazen seni seviyorum der gibi çapkýnca derinden bakýyor, bazen de aniden coþup neþeleniyor. Nihayet doksan þekle giren, deðiþken bir göz. Misafirlerine bazen birkaç þakayla bazen de sihirli gözleriyle hürmet ediyor. Saf insanlarýn içinde "beni beðeniyorlar" diye düþünüyor. Þeket'in kimi sevdiðini bir Allah biliyor, kimse bilmiyor... Gözüyle, hizmetiyle aldatýp, paralarýný çarpmaya çalýþtýðýný insanlar nereden bilsin... Herkes, malýný pazara götürüp, alýp satýp geçimini saðlamakla uðraþýr. Þeket'in de gözünü satýp eðlendirerek insanlarý mest etmesi, geçimini saðlamanýn bir yolu. Eh iþte, fakirlik neler yaptýrmýyor, Þeket'i bozan

di... Ayaysýñ Þeketti. Karðaysýñ mýnav otýrðan esirikterdi. Mýnav jügensizder, anav kasýn kergen jeñgesi Þeketti buzbay koyar ma?... Kala jigitteri kaljýñða topas keledi ðoy. Ezili jarasa almay, kýmýz usýnuvða zorlap otýrðanda, arsalandapan bir jigit kirip keldi. Öz üyinen jaña kele bir keseni alýp, "kuyþý!" - dep, Þeketke süykene otýra ketti. Konaktar: "Berekeldi! Jaksý keldiñ!" - dep ayaktarýn usýndý. -Þeket, karaðým, parmondý eperþi! -Oybay uvakýtým jok, berjabay kütip tur... -Bararsýñ, azýrak en salýp ket... Jigitter jabýlýp bolmaðan soñ, enþi sandýkka otýrdý. Þeket sýrnayýn eperdi. Enþi Þeketke karap mýrs etip: "Bolmas, bolmas",-dep, parmondý kolýna aldý. Enþi, erkin, erke eken. Þeketke karap: -Betimnen bir süy, en salayýn,-dedi. -Oybay-ay! Söytpey... -dep Þeket nazdandý. -Onýsý durýs. Eytpese naþýna kelmeydi,-dep otýrðandar kev-kevledi. Þeket süye koymadý. Enþi uyalýp kalatýnýn sözdi bilem, eñkeygen kisi bolýp, baykavsýzda Þekettiñ betinen süyip aldý. Þeket entek kýzarýp, basýna kaldý. Enþi köñili duvalaðanday, davalaðanday, ýrðalandap muv moynýn burýp salýp, parmondý barýldatýp küyledi. Uþatýn kustay kýmtanýp, komdanýp aldý. Otýrðandar avzýn aþýp añýrdý. Enþi jiberdi. Bir-bir avzýndan en saldý. Az da bolsa biregey boldý. Sümireyte, kýlmiyta soktý: jeldete kutýrta soktý. Lebizi kulakka jaðýp ketti, jürekti terbetti, tamýrdý jalpindirdi: boydý þýmýrlattý. -Oyt, þirkin!.. Pa basazým-ay! -Oy, pele - ay! Miyday jazýk kula tüzde iþiñ pýsýp kele jatkanda, köziñe suluv orman, sevletti tav körinse; körikten, ottan ayrýlðan, kabaðý baðýnan kar javðan kariyyalardýñ ortasýnda, kenetten atkan tañ-day suluv sevlem kýz körinse; karañðý tünde el taba almay sandalýp kele jatkanda, ayaðýñnýñ astýnan kiyuvadan ot jýlt etip körinse, kanday kuvanýp, kenelip kalasýñ. Japa - tarmaðan jým bolýp tomsarýp, toñ-torýs otýrðan jandarða enþiniñ eni de sonday eser berdi. Köñil bir jadýrap þayday aþýldý. Etteñ, avýzdýñ demin ala almay, kumarýmýz kana almay kaldýk. -Bul kay enþi? -Enþi Emirhan osý,-dedi. da bu muhtaçlýk. Þeket, bir göz evine bu göz marifetiyle bakýyor. Þeket'in bu durumunu bazýlarý bilir... Acýrsýn Þeket'e. Burada oturan övüngeçlere beddua edersin. Ah görgüsüzler, þu kaþ çatan yengesi Þeket'i bozmaz mý?... Þehir yiðitleri þakalaþmada bilgisizdir. Uygunsuz þakalar yapýlýp, zorla kýmýzlar istendiði sýrada, içeri güler yüzlü bir yiðit girdi. Kendi evinden getirdiði bir kâseyi uzatarak "Doldursana!" dedi ve Þeket'e sürtünerek oturdu. Misafirler: "Yaþa! Ýyi ki geldin!" deyip kadehlerini kaldýrdýlar. -Þeket, nurum, akordiyonu getirsene! -Ne yazýk ki, vaktim yok, berjabay bekliyor... -Gideceksen de bir iki þarký söyle, öyle git... Gençlerin hep birlikte ýsrar etmesi sonucu, þarkýcý sandýða oturdu. Þeket, akordiyonu getirdi. Þarkýcý, Þeket'e bakýp gülümsedi: "olmaz, olmaz" diyerek akordiyonu eline aldý. Þarkýcý, serbest ama nazlýydý. Þeket'e bakýp: -Yanaðýmdan öpersen þarký söylerim, dedi.þeket, nazlanarak: -Hayýr! Mümkün deðil,dedi. Oturanlar bilgiçlik taslayarak: -Bu doðru. Yoksa çalmaz, dediler. Þeket öpmedi. Þarkýcý onun utandýðýný anladý, istediðini yapan bir kiþiydi. Aniden eðildi ve Þeket'i yanaðýndan öptü. Þeket kýzardý, büzüldü kaldý. Þarkýcý, gönlü sihre kapýlmýþ gibi, devâ bulmuþ gibi sallanarak, kýl boynunu burarak akordiyonun tellerini koparýrcasýna çalýp þarkýlar söyledi. Uçacak kuþlar gibi kanatlarýný açýp, havalanmaya hazýrlandý. Oturanlar aðzý açýk þaþkýn þaþkýn dinledi. Þarkýcý söyledi. Birer birer þarkýlarýný söyledi. Orada beðenilen, seçme bir kiþi oluverdi. Miskinleþerek, gülümseyerek çaldý: estirerek, kudurtarak çaldý. Sesi kulaða hoþ geldi, yüreðe kýpýrtýlar düþürdü, damarý ezdi, sýktý: vücudu saðlamlaþtýrdý. -Heyt, âh!... Vâh sazsýzým hey! -Oy, belâ, oy! Ýnsan beyni gibi boþ, dümdüz yere için alýþmaya baþladýðýnda, gözüne güzel bir orman, gösteriþli bir dað görününce; görkten, ateþten ayrýlan, saçlarýna kar yaðan yaþlýlarýn ortasýnda, aniden atan kýzýl tan gibi bir güzel, nurlu bir kýz görününce; karanlýk gecede bir yere rastlamadan bomboþ dolaþtýðýnda ayaðýnýn altýndaki kýrpýlmýþ otlar ýþýl ýþýl görününce, nasýl sevinir, rahatlar, huzur bulursun. Eziyetler, zorluklar karþýsýnda hiç sessiz, oturan bu insanlar, þarkýcýnýn þarkýsýndan iþte böyle etkilendi. Gönül ýþýkla dolan ýrmaklar gibi çaðýldadý. Ah, yine aðzýmýzýn tadýný yine hevesimizi alamadýk. -Bu hangi þarkýcý? -Bu, þarkýcý Emirhan, dedi.

-Emirhandý jurt maktaytýn. Bir estüvge men de ýntýk bolýp jür edim. -Emirhannýñ üyi osýnda ma? -Osýnda. -Üyinen kaþan tabýlar eken? -Oný kaytesinder? -Enþeyin... Enin bir estüvge... -Oný üyden ustay almaysýndar. Ol - bir saðým. -Özi ne kesip isteydi? -Emirkanda kesip bola ma? En salðannan baska... -Akþa tapsa, jaraydý ðoy... -Köp üstindegi jigit emes pe? Oðan kedeylik bar ma? -Ölendi akþa surap ayta ma? Jok... -Aþtan ölüvge beyil, öleñ aytýp akþa suraðanýn körgemiz jok. -Onýsý kýzýk eken!... -Özi de kýzýk jigit. Onsýz toptýñ ajarý kirmeydi. Ey-tevir jandýrýp jüredi. Rasýnda jandýrýp jüredi. Emirkannýñ jayýnan az eñgimelesip, kýmýzða kanðan soñ peterimizge kayttýk. II. Navrýzda kazak þekirtteri savýk jasavga dayarlandýk. Jastardýñ talabý, öneri, jigeri, kýzmetke jaramdýlýðý sýnalatýn jer de savýk; þalaðaylýðý, salaktýðý, korkaktýðý, maktanþaktýðý, özimþildigi baykalatýn jer de savýk. Spektakl' koyuvða layýktý kitabýmýz da, eyelderimiz de bolmadý. Birli-jarým okýðan eyelder uyaldý, buldandý könbedi. Bir-eki ret þakýrsak ta "basý avýrýp" kelmey kaldý. Sonýmen bir perdelik külki, kalðanýn deklamaçiyya, hor, en, dombýra, orkestrmen ötkizbek boldýk. Savýðýmýz sarý ala bolsýn dep, Emirkandý da þakýrýp, en salðýzbak boldýk. Öz rol'derimizdi bir ýñðaylap, dayarlap alðan soñ Emirkanða kisi jiberdik. Emirkan kol ustasýp sýpayý amandasýp otýrdý. Enevgi Þekettikinde körgen Emirkan emes, buyýðý, momakan jigit. "Belenþe kanday kisi?" dep surasañ. Bek degen kuv türin buzýp avdarmay sala koyatýn. Narmambet þeþen bir kurbýsýn "May avýz, may kulak, tasbaka, taltakay" dep suvrettegen eken. Eger men Bek terizdi kuv bolsam, moynýmdý kýjýraytýp, közimdi bajýraytýp: "Emirkan osýnday jigit" dep edim. Eger men Narmambettey þeþen bol- -Emirhan'ý herkes övüyor. Dinleyince bunun doðruluðuna ben de inandým. -Emirhan'ýn evi burada mý? -Burada. -Ne zaman evinde bulunur? -Ne yapacaksýn? -Sanki... þarkýsýný bir dinlemeye... -Onu evinde bulamazsýn. O, bir ýþýk. -Ne iþ yapýyor? -Emirhan'ýn iþi olur mu? Þarký söylemekten baþka... -Para kazanýyorsa, tabii ki... -Bir çoðundan daha üstün biri deðil mi? O hiç fakir olabilir mi? -Þiiri para karþýlýðý mý söyler? Yoksa... -Açlýktan ölse bile, para karþýlýðýnda þiir, þarký söylediðini görmedik. -Bu garip, ilginç! -Kendi de tuhaf. Onsuz halkýn neþesi yerine gelmez. Eninde sonunda gönülleri yakar. Gerçekten de yakar. Biraz Emirhan'dan konuþup biraz da kýmýza kandýktan sonra dâiremize döndük. II Nevruzda Kazak öðrencilerle eðlence yapmaya hazýrlandýk. Gençlerin isteði, hüneri, arzusu, ne yapýp ne yapamadýklarýnýn ölçüldüðü bir yer de eðlence; beceriksizliðin, salaklýðýn, korkaklýðýn, övüngeçliðin, bencilliðin fark edildiði yer de eðlence. Piyes sahnelemek için ne uygun bir kitabýmýz ne de uygun kýz öðrencimiz vardý. Birkaç kýz öðrenci vardý, onlarda utandý, nazlandý, inanmadý. Bir iki defa çaðýrsak da"baþý aðrýdý" gelmedi. Bu sebeple, bir perdelik skeç, yanýnda bir iki güzel konuþma, koro, þarký, dombýra 1 ve orkestrayla bir eðlence düzenlemeye karar verdik. Eðlencemiz daha güzel olsun diye Emirhan'ý da çaðýrýp þarký söyletmeyi düþündük. Kendimizle ilgili iþleri bitirdikten sonra Emirhan'a birini gönderdik. Emirhan destek olacaðýný söyleyip nâzikçe gönlümüzü aldý. Bu Emirhan, daha önce Þeket'gilde gördüðüm Emirhan deðil, çekingen, uysal bir kiþiydi. "Falanca nasýl biri?" diye sorarsan Beð dediðin adýný, güzel huylarýný bozup deðiþtirmeden yaþamalý. Hatip Narmambet bir yaþýtýný: "Yaðlý aðýz, yaðcý kulak, tosbaða, alçak" diye tasvir etmiþti. Eðer ben beð gibi bir beð olsam, boynumu dikeltir, dik dik ve sert bakarak: "Emirhan böyle bir yiðit" derdim. Eðer ben; 1 Dombýra : Kazak Türklerinin millî müzik âleti.

sam, Emirkandý: "Erbeñ kulak, edirek, taltiyðan tepek asýk" dep edim. Oralday meniñ önerim jok, sondýktan men Emirkandý "Þevli karþýðaday þap eter, kiyiktiñ asýðýnday tap eter" jigit dep kana suvrettey alamýn. Emirkannýñ bes-altý enin tañdap alýp, savýk küni kelüvge uvedesin alýp, aparýp saldýk. Savýkka öz elimizþe jaksý dayarlanðanbýz. Klubtýñ teatrýn alðamýz. Biylet eki kün burýn kýdýrtýp satýlðan. Jetiþatýrdýñ kazaktarý kanday týraþ; katýn-kalaþ, balaþaðasýmen keldi-zalða sýymay ketti. Mundayda sanalý jeñgeylerdiñ de paydasý ülken tiyedi ðoy. Reziya jeñgey neþe türli tetti nandar, jemis alýp, balasýnýñ toyý bolatýnday kýzmet istegen. Ospanbek aðaydýñ üyindegi jeñgey de koñýr kazday baypandap, eki böþke kýmýzdý satýp, akþaný köpirtip alýp jatýr. Karýndastarýmýz da programma satýp, sýmpýldap jügirip jür. Muktaj þekirtter kenelmegen ne kaldý? Jastardýñ tuñðýþ jurrnalý ayaktanbaska ne kaldý? Halýk munþa jiyýladý degen este jok. Mýna toptý, anav kýzmetti körgen soñ köñilimiz kökke serpip, ayaðýmýz sayða tiymey jür. Jurt uv da þuv, mez-meyram. Savýktý Navrýz meyramýna arnaðan soñ kazaktýñ eski ýrýmýn da istegenbiz. Sarkaska kurt köjeni tay kazanða jüzdirip, buktýrýp koyðanbýz. Iþine jýlkýnýñ basýn salýp, eki-üþ tabak et asýp, ülkenderdiñ aldýna tartpak bolðamýz. Oyýn bastalmay-ak jurt kýmýzða bas koyýp jatýr. Jelen sýkýldý muðalimder Navrýzdý tüsindirip, jastardýñ talabýn kuttýktap, minbere þýðýp söz söylep jatýr. Birevler: "Ata-babamýzdýñ joralýðýn isteyik" dep, tös kaðýsýp, körisip jatýr. Oyýn baskaruvþý Ebijanda es jok, kiþkene jutýp kelse kerek. Ebijan bolmasa, savýk osýnday bolar ma edi? Biyletti dendep ötkizgen, eyelderge tamaktý ezirletken, kilem, ýdýs, sayman bar jabdýktýñ berin tapkan sol. Ebijan - maktanþak jigit. Jarnamaða, proprammaða "Baskaruvþý" degen atý jazýlðaný Ebijanða zor atak. Ebijannýñ tanýs emes adamý jok, kurdasý emesi taðý jok. Ol jurttýñ berine erkin. Berse kolýnañ, bermese jolýnan tartkanday ðýp aladý. Onýñ oyýný kaysý, þýný kaysý ekenin adam da bilmeydi. Oyýndý Ebijanday kisi baskarsýn... Koñýrav eki soðýldý. Biz sahna jakta dombýramýzdý küylep,tamaðýmýzdý kenep, kisilerimizdi jiynap, jaðamýzdý tüzep, þaþýmýzdý tarap, nerselerimizdi kurýp, þala bülinip, jantalasýp jatýrmýz "Osýnþa toptýñ aldýnda þaldýrýp, maskara bolýp kalamýz ba, bolmasa þapalak soðýlýp, koþamet alamýz ba" - dep jüregimiz dürs-dürs etedi. Narmambet gibi hatip olsam, Emirkan'a "saðýr kulak, kalkýk kývrýk burunlu, bacaklarý çarpýk, bacaksýz aþýk" derdim. Benim onlar gibi hünerim yok. Bu yüzden ben, Emirkan'ý sadece "Süslü, eðik gagalý av kuþu gibi hamle eden, geyiðin aþýk kemiði gibi iz býrakan" yiðit diye tasvir edebilirim. Emirkan'ýn beþ altý þarkýsýný seçtik, eðlence günü geleceði sözünü de alýp döndük. Eðlenceye -durumumuz göz önüne alýnýrsa- iyi hazýrlandýk. Klübün tiyatrosunu ayarladýk. Biletleri iki gün önceden dolaþa dolaþa sattýk. Cetiþatýr'ýn Kazaklarý ne kadar yersiz, uygunsuz adamlar... Kadýnlar, çoluk çocuðuyla geldi. Salona sýðamadýlar. Böyle olmasýnda bizimle çalýþan yengelerin de çok etkisi oldu. Raziye Yenge çeþitli ekmekler, yemiþler alýp kendi oðlunun düðünü oluyormuþ gibi hizmet etti. Osmanbey Aða'nýn hanýmý da yumuþak tüylü kaz gibi salýnarak, iki kova kýrmýzý kýmýzý satýp paralarýný topluyor. Kardeþlerimiz de program için davetiye satýp gelir topluyorlar. Gençlerin ilk dergisini çýkarmaya ne kaldý? Halkýn bu kadar ilgi göstereceði akýlda yoktu. Ýþte büyük bir grup, bu hizmetleri gördüðü için gönlümüz mutluluk doluyor, ayaklarýmýz yere deðmiyordu. Halk ayaklanmýþ, sevinç içinde. Eðlenceyi Nevruz bayramýna ayarladýðýmýz için, Kazaklarýn eski inançlarý ile ilgili bir þeyler yapmak için de çalýþýyoruz. Sapsarý peynirli tahýl çorbasýný büyük bir kazanda piþirip, buðulandýrýyoruz. Ýçine at baþýný koyup, iki üç de et atýp büyüklerin önüne götürüyoruz. Oyun baþlamadan yurt kýmýz içmeye baþlýyor. Ýnce, nazenin öðretmenler, Nevruz hakkýnda bilgi verip, gençleri bu çalýþmalarý konusunda kutlayýp, kürsüde konuþmalar yapýyorlar. Birileri: "Ana babamýzýn âdetini yapalým" diye davul çalýp karþýlýklý görüþüyoruz. Oyunu idare eden Ebican'da akýl yok, aklýný kaybetmiþ olmalý. Ebican olmasa, eðlence böyle olur muydu? Herkesi ve her þeyi en ince ayrýntýsýna kadar düzenleyen, hanýmlara yemeði hazýrlatan, kilim, kap kacak, silah, alet edevât gibi malzemelerin hepsini bulan o. Ebican, övüngeç bir genç. Bildiriye, programa "yönetici" diye adýnýn yazýlmasý, Ebican için büyük bir þeref. Ebican'ýn tanýmadýðý adam yok, yaþýt olmadýðý insan da yok. O, bütün insanlarla samimi. Verilince alýr, verilmeyince de býrakýr gider. Onun ne zaman þaka yaptýðýný ne zaman ciddi olduðunu kimse anlamaz. Oyunu Ebican yönetsin... Zil, iki defa çaldý. Biz, sahne tarafýndayýz. Dombýramýzý akort edip, boðazýmýzý temizliyoruz. Dinleyiciler toplanýyor. Üstümüzü baþýmýzý düzeltip, saçýmýzý tarýyor, eþyalarýmýzý hazýrlýyoruz. "Acaba maskara mý oluruz, yoksa alkýþlanýp saygý, hürmet mi kazanýrýz" diye düþünmekten yüreðimiz güm güm çarpýyor. (1) Dombýra : Kazak Türklerinin millî müzik âleti.

Konýrav Üþ Kaðýldý Þýmýldýk aþýldý. Zal üv-üv, aykaylasýp, kiymelesip, orýnða talasýp, "davýstama!", "otýrýndar!" desip küñkildesip jatýr. Elden uvakýtta sayabýrlayýn dedi. Özimizþe jaksý þýðardýk dep oyladýk. Þýmýldýk jabýldý, þapalak soðýldý. Horýmýz jamýrap jaksý þýkpadý... Rahýmbek deklamadiyasýn jaksý ayttý. Skripkaða en koskan on eki jasar Merjim tamaþa soktý. Kayta-kayta þakýrýp, zaldý dürsildetti. Özi tilenip þýkkan stuvdent biykiyþimiz "Jalðýz þaldý" bastaðannan miñgirlep, "kattýrak, kattýrak" degizip edi,orta kezine barðanda, töbege urðanday turýp kaldý. Kaðazýnakarap, kene taba alsýnþý! "Kayt, kayt!" - deymiz. Týndamaydý. Özi de kýlañ kisi emes edi, elden uvakýtta bitirip, ört cöndirgendey kap-kara bolýp, sahnanýñ artýna jok boldý. Birak "ebiyirdi akþa otav javýp", keyingiler sürinbey þýktý. Esirese jurttý süyindirgen Emirkan boldý. Kazak iþindegi jiyýn, toyda aytkaný bolmasa, Emirkan teatrda en salýp körgen jok eken. "Jurtka tejim etesiñ, dombýrandý köp küylep jalýktýrmaysýñ, sýpayý jürip turasýñ" dep tapsýrðamýz. Emirkan onýñ birin de istegen jok. Jaydaðýsýnday irkilmesten taytanday basýp bardý da namazdý tize baskan kisiþe, beluvarýna þeyin eñkeydi. Söytti de þalkayýp otýra ketti. Emirkan þýðýsýmen þapalak þartýldadý. Özge þýðuvþýlardan Emirkannýñ kiyimi de, türi de, jüris-turýsý da jat edi; kazaktýñ erkindigin eske tüsirüvþi edi. Dombýrasýn küylep, ekpindetip bir-eki sarýndatýp aldý da, aykayða bastý. Zal tým-týrýs boldý... Top körgende Emirkan aruvaktanýp, köterilip ketedi eken. Burýnðý davýsý astar bolmay kaldý. Zal jañðýrýp, küñgirlep ketti. Suñkýldaðan kömeyi Sýbýzðýnýñ ünindey; Eskektegen tolkýný "Bozayðýrdýñ" küyindey; Aspan sokkan ayðayý Altaydýñ askar tavýnday: Jelpildetken tündikti Küzdi güngi davýlday: Tömendete sorðalap, Tas bulaktýñ suvýnday: / Zil Üç Defa Çaldý Perde açýldý. Salonda gürültü þamata, baðrýþýp, itiþip kakýþarak, yer için telaþlananlar; "Baðýrma!", "Oturun!"sesleriyle ikazlar yapýlýyor. Bir müddet sonra ortalýk duruldu. Kendimizce baþardýk diye düþündük. Perde kapandý, alkýþ koptu. Kýzlarýmýzýn birbirini dinlemeden konuþmasý iyi olmadý. Rahimbey güzel bir konuþma yaptý. Kemana þarkýsýyla katýlan on iki yaþýndaki Märcim iyi alkýþ aldý. Tekrar tekrar çaðrýlýp salonu inletti. Kendisi gönüllü olarak çýkan öðrenci baþkanýmýz "Yalnýz ihtiyara" baþladý. Burnundan, hým hým konuþunca salondakiler, "daha güçlü, daha güçlü" diye baðýrdýlar. Oyunun ortalarýna gelindiðinde kafasýna bir þeyle vurulmuþ gibi kalakaldý. Kaðýdýna bakýp, hadi bulsana! Diyoruz. Olmuyor, "Dön, dön!" diyoruz. Dinlemiyor. Aslýnda beyaz yüzlü biri deðildi. Aniden sustu, sanki ateþ söndürülmüþ bir ocak gibi kapkara olup sahnenin arkasýnda kayboldu. Fakat sonrakiler "namusa akça otað örtüp" periþan olmadan çýkýp, görevlerini yerine getirdiler. Halký en fazla sevindiren özellikle ve özellikle Emirhan oldu. Kazaklar arasýndaki toplantý ve düðünler dýþýnda Emirhan'ýn tiyatroda þarký falan söylediði görülmüþ þey deðildi. "Halka selâm ver, dombýraný çok gürültüyle çalýp býktýrma, hürmetli ol" diye tembih ettik. Emirhan bunlarýn hiç birini duymadý. Sanki evindeymiþ gibi hiç çekinmeden paytak paytak yürüdü, namazda rükua varan kiþi gibi eðildi. Sonra da arkaya doðru gidip oturdu. Emirhan'ýn çýkýþýyla alkýþ yükseldi. Diðer çýkanlara göre Emirhan'ýn giyimi de, görünüþü de, yürüyüþü duruþu da farklý ve yabancý idi. Kazak'ýn baðýmsýzlýðýný akla getiriyordu. Dombýrasýný týngýrdatýp, hýzlýca tellere vurdu, bir iki ses verdi ve baðýrdý. Salon tamamen sessizleþti... Kalabalýðý görünce Emirhan daha da güçlendi, sanki göklerde uçuyordu. Ýlk söyledikleri duyulmadý bile... Salon yankýlandý, çoþtu. Baðýrýp aðlar boðazý Flütün sesi gibi, Esip duran rüzgarý, "Boz aygýrýn" sesi gibi; Gökyüzünün baðýrýþý Altay'ýn yüce daðý gibi; Tünligi 1 dalgalandýran, Güz vaktinin rüzgarý gibi: Alaþaðý ederek dökülen, Taþ bulaðýn suyu gibi: 1 Tünlig/tündik : Keçeden çadýrýn en üstünde, duman çýkacak yerinde bulunan ve rüzgâra göre dumaný ayarlayan keçe parçasý.

Esem, esem nakýsý, Aydýnnýñ suluv kuvýnday: Kalýktatýp sozðaný, Sarýarkanýñ belindey, Jayavlatsa, bayavlap, Arkanýñ koñýr jelindey: Tamýljýtýp, sýnýksýp, Jaña tüsken kelindey: Kalýñ kazak dalasýn, Enimen zalða sýyðýzdý, Davýsýn köpke süygizdi, Þapalak, ta þapalak... Pele þirkin! Biys-biys... Taðý da þýk, taðý da!.. Taðý þýktý Emirkan. Bu jolý Emirkan baska enge saldý. Birin- bir kiyýp kete almay, muratýna jete almay, koþ aytýskan jarða usap: jalðýzýnan ayýrýlýp, kanatýnan kayrýlýp, zarlaðan beyne janða usap, bolmasa jýlap egilgen, közden jasý tögilgen, beyne bir kayðý - zarða usap, ökiniþti, öksikti, kasiretti muñdý endi sarnadý. Jurt tömen karap, erkim jüregimen sýrlaskanday, enþiniñ bitirgenin de sezbey kaldý. Kenet týmtýrýs bola kaldý da, þapalak kayta soðýldý. Emirkan týmaðýn kýñýrayta kiyip taðý bardý. Taðý soktý. Taðý da eskeketete, jelpindire, jeliktire, ýþkýndýra, kulþýndýra soðýp, týñdavþýnýñ ayýzýn ebden kandýrdý. Emirkan beygeden keldi! Zal sart -surt, ayðay-uyðay, ruvildep, tolkýndap barýp basýldý. Emirkandý kuþaktap alýp, arkaða kaðýp, betinen süyip jatýrmýz. Emirkandý endi eþkim sala almaydý. Jay jürgende Emirkandý eþkim elemeydi. Emirkan en salsa, sonda kim ekenin bilesin. En salsa, ol özi-özi umýtadý, enniñ evenine töñkeriledi, onýñ davýsý kömeyinen þýkpaydý, jüreginen þýðadý. Ol enniñ er nakýsýn uðadý, endi ðana süyedi. Ol tetti ünge, topka bola jaralðan adam. En salsa rakattanýp, gül-gül jaynaydý. Közi de, avzý da, kolý da, denesi de birge saladý. Emirkan kisi emes, enge aynaladý. Onýñ en salðandaðý türine karap otýrsañ, toyasýñ. Birak Emirkan ünemi olay ayta bermeydi. Emirkan kýmýzý tobý oyýn-savýðý, kýz-kelinþegi bar jerde özin-özi umýtýp aytadý. Enin uðuvþý, týndavþý bolsa þabýttanýp aytadý. Týndamay, jýbýrýlap söylese bastasa, Emirkan turýp ketedi, aytpaydý. Gösteriþli nakýþý, Parlak, güzel kuðu gibi: Süzülerek uçup iniþi, Büyük bozkýrýn beli gibi, Yaya yürütse, yavaþ yavaþ. Ovanýn püfür püfür yeli gibi: Yumuþak, kibar kibar, Yeni gelmiþ gelin gibi: Kalabalýk Kazak ovasýný, Sesiyle salona sýðdýrdý, Sesini herkese sevdirdi, Alkýþ ta hep alkýþ... Ah seni gidi! Ah ah... Yine de çýk, tekrar! Yine çýktý Emirhan. Emirhan bu defa baþka bir þarký söyledi. Birbirine kýyamayýp da muradýna ulaþamayan karþýlýklý söyleþen iki sevgiliye benzeyen: sevdiðinden ayrýlýp, kanadýndan kopmuþ gibi inim inim inleyen canlara benzeyip, çaresiz kalýnca aðlayýp inleyen, gözünden yaþlar döken, týpký bir kaygý, bir inleyiþ gibi üzüntülü, aðlamaklý, hasret dolu bir þarký söyledi. Halk sessiz bir dünyada gibi, yüreðiyle sýrlaþýr gibi dinledi; þarkýnýn bittiðini fark etmedi bile. Aniden müthiþ bir sessizlik oldu, ardýndan tekrar alkýþlar koptu. Emirhan boðazýný biraz rahatlatýp tekrar sahneye çýktý. Yine çaldý. Yine fýrtýna gibi eserek, gönülleri mest ederek, heveslendirerek, hýçkýrarak, cesaretlendirerek, zevkle çaldý, söyledi. Dinleyicileri ordan oraya sürükleyip mest etti. Emirhan ödüle lâyýk! Salon takýr tukur, baðrýþ çaðrýþ, bölüm bölüm dalgalanýp yavaþ yavaþ boþaldý. Emirhan'ý kucaklayor, sýrtýný sývazlýyor, yüzünden gözünden öpüyoruz. Hiç kimse Emrihan'ý býrakamýyor. Yürürken kimse Emirhan'ýn önüne geçmiyor.emirhan þarký söylediðinde, onun kim olduðunu anlarsýn. O þarký söylerken kendini de unutur, þarkýnýn melodisine kapýlýr, onun sesi boðazýndan deðil, yüreðinden çýkar. O þarkýnýn her nakþýný anlar, sadece þarkýyý sever. O tatlý ses için, kalabalýklar için yaratýlmýþ insan. Þarký söyleyince huzur bulur, gül gibi açýlýr. Þarkýyý gözü, aðzý, kolu, vücudu hep birlikte söyler. Emirhan insan deðil, þarkýya dönüþür. Onun þarký söylerken ki görünüþüne bakarsan, bunlara inanýrsýn. Fakat Emirhan öyle uyanýk ve ayýkken söylemez. Emirhan; kýmýzýn, kalabalýðýn, oyun ve eðlencenin, kýzýn gelinin olduðu yerde kendini kaybederek söyler. Þarkýyý anlayan dinleyen olunca daha da hevesle söyler. Dinlemeyip de kýpýrdaþmalar, konuþmalar olursa, Emirhan durur, söylemez.

III Emirkan kisige tez üyir bolatýn, joldaska janýn beretin jigit. Navrýzdan keyin bizben dos bolýp ketti. Ber jakka þýksa bizge sokpay ketpeydi. -Meniñ kujýramdý da bir körinder, -dep, kayta-kayta þakýrýp, üyine konakka apardý. Kujýrasý bir inþik eken. Kart þeþesi, koñýr ðana kelinþegi bar eken. Üyinde mez töseniþi de jok. Bar asýl buyýmý-ükili sarý dombýra. Okýðandardan körgenin istep: -Bizdiñ jampoz mýnav! -dep, katýnýn jetelep ekep, kolýn ustat-tý. Kýmýz, et alýp, týraþtanýp, þabýlýp kalýptý. Emirkandiki kalýnýñ del þetinde. Üyiniñ ar jaðý jasýl dala, kýmýzdý iþip alðan soñ kö-galða þýðýp, seyil kurdýk. En tuvralý engime kýldýk. -Meniñ jürmegen jerim, körmegen elim bar ma? - dep bastadý Emir-kan. Jas künimnen ekeme erip, el araladým. Ekem eresen enþi edi. Ekem kaytýs bolðan soñ, jaksýlarða erip köp jürdim. Jermeñkelerge bardým. Maðan en üyretken ekem boldý. Sodan soñðý ülgi bergen kisi. Jumabek enþi edi. Uvay, þirkin, Jumabek jigit edi. Onday enþini ömiri körgem jok. Kanþa aytsa, bir jalýkpaysýñ. Bir enin bir at berip üyrenseñ obalý jok... Öleñþi, enþi degen jigit terdin berin estidik. Kayda? Jolamaydý. Enniñ bir jerin keltirse de, bir jerin býlýktýrýp aladý. Basayaðý birden mültiksiz þýkpaðan soñ enþi salýp ne kerek?.. Estaydý estigenderiñ bar ma? -Jok. "Korlandý" sol þýðardý deydi ðoy... Onýñ en salðaný bir porým eken. Küjildep, ýzbarlanýp,ýþkýnýp, tistenip, þýtýnap ketedi eken. En salðaný töbeleske bergisiz. Enþilerdiñ köbi tür þýðaram dep, evre boladý. Jaksý endi buzýp jiberedi. Kiykýlday ma, þiykýlday ma, avpýlday ma mazarar... Esil enþi bey-bereket kýladý. Ber avzýn týrjiytýp, zorlanýp, küþenip otýrðanda salýnðan en en bola ma? Enþilerdiñ köbi ne maktan üþin, ne mal tabuv üþin aytadý. Zorlanýp aytkan en durýs ma? En saluv köñilden ðoy... Men özim köñildenbesem, jaksý ayta almaymýn: aytkým kelmeydi... Enniñ bir kilteñ jerleri boladý... Jurttýñ köbi soný keltire almaydý. "Av" degenniñ beri en boladý dep oylaydý. Ol en bola ma? Keybirev orýska, eliktey me, noðayþa jýrlay ma? Kazak enin buzýp jiberedi. Kazaktýñ naðýz öz enin salþý, kanday týndar eken!? Bu þirkinniñ soñýný tüsken soñ, kunttamasa bolmaydý ðoy. Jümabek markum enþi salýp jiberip: "Kay jeri unamaydý?" dep, biletin kisilerden surap otýruvþý edi. Erkimniñ enin týndap, jaksý III Emirhan insana yakýn, cana yakýn, yoldaþý için canýný verecek bir yiðit. Bu Nevruz'dan sonra bizimle dost oldu. Bir yerlere gitse bile bizim için çalmadan gitmez. Bizi; -Benim fakirhâneyi de görün, diye tekrar tekrar davet edip, evine götürdü. Evi küçük bir in gibiydi. Sadece yaþlý annesi ve karayaðýz hanýmý vardý. Evindeki hiç bir eþya hoþ deðildi. Sahip olduðu bütün eþyasý, püsküllerle süslü sarý dombýra. Büyüklerinden bilip gördüðü üzre: -Bizim can yoldaþýmýz bu! diye hanýmýnýn elinden tutup getirdi. Kýmýz, et alýp, masrafa girdi, meteliksiz-parasýz, pulsuz kaldý. Emirhan'ýn evi ormanýn tam sýnýrýnda. Evinin öbür tarafý yemyeþil ovaydý. Kýmýzý içtikten sonra yeþilliklere çýkýp gezindik, eðlence kurduk. Þarký hakkýnda hikâyeler anlattýk. Emirhan: -Benim gezmediðim yer, görmediðim memleket var mý? diye söze baþladý. Gençliðimde babama yoldaþ olup il il gezdim. Babam iyi bir ozandý. Babam öldükten sonra da iyi ozanlarla gezdim. Fuarlara gittim. Bana ozanlýðý öðreten babam oldu. Ondan sonra beni yetiþtiren kiþi ozan Cumabek'tir. Ah zavallý Cumabek! O, yiðitti. Onun gibi ozaný ömrüm boyunca görmedim. Ne kadar söylese de hiç býkmazsýn. Bir þarkýsýný bir at vererek öðrensen kârda sayýlýrsýn. Ozan, þâir denen yiðitlerin hepsini duyduk. Nerede? Hiç kýyaslanmýyor. Þarkýnýn bir yerini uygun, güzel söylese de bir yerini karýþtýrýyorlar. Baþýndan sonuna kadar kusursuz söylenmeyecekse þarký söylemenin ne gereði var? Estay'ý iþiteniniz var mý? -Yok. "Korlandý"'yý o çýkardý dedi. Onun þarký söyleyiþi farklý bir zerâfetteydi. Baðýrarak, heybetle, hýçkýrarak, titreyip çatlayacak hale gelirdi. Þarký söyleyiþi kavga ediyora benzerdi. Ozanlarýn çoðu güzel söz söyleyeyim diye boþu boþuna uðraþýp saçmalýyorlar. Güzel þarkýyý bile bozuyorlar. Kuþ gibi mi "cik cik" liyor, bilir bilmez mi söylüyor, hep fasa fiso. Asil ozan beðlik, bereket kazandýrýr. Aðzýný öteye beriye buruþturarak, zorlanarak, sýkýlarak söylenen þarký, þarký olur mu? Ozanlarýn çoðu ya övgü için ya mal kazanmak için söyler. Zorla söylenen þarký, düzgün, doðru mu? Þarký söylemek gönülden olmalý... Ben gönülden söylemezsem, güzel söyleyemem: söyleyesim gelmez. Þarkýnýn gizli anlam taþýyan, sýrlý yerleri olur. Halkýn hepsi onu anlayamaz. "Av" denen þeyin hepsinin þarký olduðunu düþünür. O, þarký olur mu? Kimileri de Rus'a heveslenir, Nogayca þarký söyler. Böylece Kazak þarkýsýný bozuyorlar. Kazak'ýn gerçek þarkýsýný söyleyen ozan, nasýl dinlenir!? Bu ah vahý býrakalým da, düzenli, dikkatli olmadan olmaz. Merhum ozan Cumbek þöyle söyler, sonra da

jerin alýp, jamanýn talðan tastamasa, durýs þýkpaytýn körinedi. Osý "Eki jiyrendi" eldiñ avzýnan bala kezimde estip jürdim. Endi baykasam ejeptevir en eken. Kanday jaña eniñnen kem emes. Ondap tüzegen soñ jurt kaðýp eketti... Munday söz Emirkannýñ avzýnan ðana þýðadý. Jalpýama enþi enniñ kaytkende jaksý bolatýnýn eskermeydi de. Emirkannýñ enge berilgendigi sonþa, baska þaruvaða olak-ak. Kolýnan tük kelmeydi. "Aþtan ölemin-av, köþten kalamýn-av, erteñ ne kün köremin-av" degen uvayým oyýna da kelmeydi. Keyde: "Kempirdiñ naný,.. otýný bitip kalýptý dep, saskalaktap jügirip jürgeni. Birevden at, birevden arba, birevden karýzdanýp akþa alýp jürgeni. Ol "bardý balamaydý, joktý sanamaydý", öziniñ birdemesin surasañ bere saladý, kisiniñ nersesin, kiyimin özi de kiyip jüre beredi. Uyat eken-av demeydi. Ol kisi aldavdý, arýn satuvdý bilmeydi. Kim köringenge senedi. Öz erkim talay aldap ketse de, senüvin koymaydý. Onday sappastý tappapsýñ. "Meniki, seniki" degen sezim Emirkanda jokka tandýk edi. Esimde bar, bir þildenehanada meniñ kasýma bir kelinþekti otýrðýzdý. Kulaðýma sýbýrladý: "Kadý kalma, aynaldýra ber"-dedi. Anaday jerden en soðýp otýrýp, kelinþekti nuskap, közin kýsýp koyadý. Söytsem Emirkannýñ öz kelinþegi eken. Bir jolýkkanda: -Sokkan-av! Enevgi öz katýnýñ eken ðoy,-desem: -E, meniki bolsa kaytuvþý edi?..-dep, býlýktýrýp otýr. -Burýñðý katýnýñ kayda?-degende: -Oný þýðarýp jibergem,-dep, oyýnþýk terizdi ayta saldý. Suray kesem munýsý besinþi eken. Emirkan endi þabýtý kelsende kanday salsa, katýndý da þabýtý kelgende ala saladý eken. Köñil suvýðan kezde ne katýn tastap ketedi eken, ne özi þýðarýp jiberedi eken. Katýný tastap ketse, özi namýstanbaydý eken, özi þýðarsa, katýnða da obal boldý-av dep artýk kýnjýlmaydý eken. Üy iþi ne bolýp jatkanýmen isi jok, kaþan körseñ de jayrandap mas bolýp, arsalandap jürgeni. Jurt oný "alakus" deydi "bedik" deydi. "Osý Emirkan bir mezet esi kirip, oylana ma eken? Muñaya ma eken?" dep oylavþý em. Muñaymak tügili, Emirkanýñ jýlaðanýn da kördim. Kökek ayý. Mal töldep, jer kögerip, kus uyalaðan kez. Emirkan, Devletjan-üþevmiz Kerüvenkölge kus atuvða bardýk. Kerüvenköl kalaða kýrýk þakýrým. Eki mýltýðýmýz bar. Kos alýp bargamýz. Eki kün jürip, kayýkpen jürip, kamýstýñ arasýnan kazdýñ jumýrkasýn þöyle sorar: "Þarkýnýn neresi uygun deðildi?" Bu soruyu, oturanlara sorar. Kim þarkýsýný dinlemiþ kim dinlememiþ; gerekli dersi almýþ mý, kötüsünü ayýrmýþ mý, araþtýrýr. Böyle olmazsa doðru yapýlmamýþ olur. Bu "Ýki kýrmýzý sarý"yý çocukluk zamanlarýmda duymuþtum. Þimdi dikkat ediyorum da çok güzel bir þarkýymýþ. Nasýl, yeni bir þarkýdan eksik bir yeri yok deðil mi? Düzenleyip güzelleþtirdikten sonra halk çalýp söyledi... Böyle bir sözü sadece Emirhan söyleyebilir. Usta ozan, þarkýyý nasýl söylersem güzel olur diye düþünmeye bile gerek duymaz. Emirhan'ýn þarkýya kendini kaptýrýþý böyle, baþka söze gerek yok. Elinden bir þey gelmez. "Açlýktan ölürüm, herkesten geri kalýrým, yarýn nasýl geçineceðim" þeklinde bir kaygý aklýna bile gelmez. Bazen :"yaþlý kadýnýn ekmeði..., odunu bitmiþ diye, þaþkýn þaþkýn dolaþýyor. Birinden at, birinden araba, birinden borçlanarak para alýyor. O "varý ölçüp biçmez, yoku saymaz", bir þeyini istersen veriverir, baþkasýnýn eþyasýný, elbisesini kullanýr. Ayýptýr, demez. O, insan aldatmayý, namusunu satmayý bilmez. Kim olsa inanýr. Herhangi biri tarafýndan defalarca aldatýlsa da, ona inanmaktan vazgeçmez. Böyle saf kalplisini bulamazsýn. Emirhan'da "Benimki,, seninki" þeklindeki bir duygu yok denecek kadar azdý. Hatýrýmdadýr, bir doðum sonrasý eðlencesinde benim yanýma bir gelini oturttu. Kulaðýma fýsýldadý: "Kusura bakma, biraz ilgileniver" dedi. Biraz ötede þarký söylerken, gelinciðe iþaretler ederek, göz kýrptý. Öðrendim ki, Emirhan'ýn kendi hanýmýymýþ. Bir karþýlaþmamýzda: -Görüþmüþtük ya! Geçen günki hanýmýnmýþ, deyince: -E. Benimkiyse dönecek mi? diye içinden çýkýlmaz bir soru soruyor. -Önceki hanýmýn nerde?, deyince; bir oyuncaktan bahseder gibi: -Onu evine gönderdim, der. Eðer merak ediyorsan bu beþincisidir. Emirhan nasýl þarkýyý caný isteyince söylüyorsa, hanýmý da ayný böyle heveslenince alýyormuþ. Soðuyup da hevesi geçince de ne hanýmý býrakýp gidiyormuþ ne de kendi gönderiyormuþ. Kadýn býrakýp gitse, namus problemi yapmazmýþ, kendi gönderirse kadýna yazýk oldu diye düþünüp de üzülmezmiþ. Evle, evin problemleriyle ilgisi yok, ne zaman görsen neþeli, heyecanlý, mutlu bir haldedir. Halk ona "alakuþ" ya da "tatsýz tuzsuz, çok konuþan" der. "Acaba, þu Emirhan bir an bile aklý baþýna gelip, düþünür mü ki? Üzülür, kaygýlanýr mý ki? diye düþünürdüm. Üzülmek bir yana, Emirhan'ýn aðladýðýný da gördüm. Nisan ayý. Mallarýn yavruladýðý, yerin göðerdiði, kuþlarýn yuva yaptýðý zamanlar. Emirkan, Devletcan ve ben, üçümüz Kerüven Göl'e kuþ vurmaya gittik. Kerüven Göl, þehre 40 km. mesafede. Ýki silahýmýz var. Çardak alýp gittik. Ýki gün yaya yürüdükten sonra biraz da

terip, kus atýp kenelgemiz. Devletjan köl jaðalap ketken. Keþke jakýn Emirkan ekevmiz kostýñ aldýnda kaz jündep, jumýrtka asýp otýrýp engime kurdýk. Emirkanða: "Basýñnan keþken bir kýzýk eñgimendi aytþý" degende, mýnaný ayttý: -El kýdýrýp, en salýp, jýn kuvýp jürgen kezim. Kayda oyýn bolsa izdep ketemiz. Ormambette Aktamak degen bir tamaþa kýz boldý. Ürip avýzða salðanday, jutýnýp turðan suluv edi. Mine, biyýl otýz ekige þýðýp turmýn, onday suluvdý körgem jok. Özi pañ. Jöpþendi bozbalaða köziniñ kýrýn da salmaydý. Pýsýksýðan talay jigit mañýna dariy almayak koyðan. Bir oyýnda Aktamak maðan oramal tastadý. Öñim ekenin, tüsim ekenin bilmedim. Buvýným kaltýrap ketti. Buvý eketip baradý. Betine taman tayanðanda kolýmnan ustadý da: "Þýn süyseñ süy!" dedi. Aktamaktý süygen kisiniñ armaný barma? "Þýným" dedim. Kasýnan orýn berdi. Demeli jigitter iþin jarýp jibergendey boldý. Töbem kökke jetti. Bir kaða beriste: "Bizdiñ avýlða kelip jürseyþi! dedi. Sodan keyin Aktamaktýñ avýlýnan þýkpaytýn boldým. Jeñgesiniñ otavýna barsam, en salðýzadý. Ezildesedi. "Enindi týndaðým keledi de turadý" deydi. Bir küni: "Tüsimde kördim" dedi. Ne kerek, süyte-süyte kalay jakýndaskanýmýzdý bilmeymin: birimizdi-birimiz körmesek þýday almaytýn baldýk. Ol "öl" dese ölgendeymin. Türim mýnav, jalðýz attý kedeymin. Neme kýzýkkanýn bilmeymin, ýnta-köñili maðan avdý da ketti. Bir küni: -Meni þýn süyseñ alýp kaþ!-dedi. -Kayda baramýz? -Kalaða baramýz. Ölerimdi bilmeytin men de jýndýmýn ðoy. Tañasýp turðan baydýñ eki atýna ekevmiz minip, "kala kaydasýñ" dep, tartkanýmýz ðoy. Sen kýz alýp kaþýp körgen joksýñ ðoy? -Jok. -Kýzýk koy...tüni boyý soktýrýp otýrýp, tañ ata Ordanýñ tavýna kelip bekindik. Mañayda el jok. Kündiz tavda jatýp, keþke tün katpakpýz. Attý bir kuvýska týðýp, özimiz tamaktanýp, uyýktap aldýk. Jantorsýkta kýmýzýmýz, bir korjýnbasý etimiz bar edi. Berin özi dayarlap alðan. Kas karaya attandýk. Atýmýz þalýp, týñayýp kalðan eken. Kýlañ uradý. Jortýp kelemiz. Aldýmýzda eki kezeñ kaldý. Ar jaðý-beti aþýk dala. Ýytjatpastýñ asuvýna þýða bergende, karsý aldýmýzdan üþ attý kisi sopañ etip þýða kelgeni. Urý eken. "Oybay!"dedik. Aktamak kolýmnan þap berip ustay aldý..kele: "Tüs, tüs!"- dedi. Tüse koymadým. Birevi soyýlmen salýp jiberdi. Kalpaktay tüstim. Esim avýp kaldý. Esimdi jiyðan kezde, eki kolýmdý artýkayýkla gittik. Kamýþlarýn arasýndan kaz yumurtalarýný toplayýp, kuþ vurduk. Bolluða kavuþtuk. Devletcan göl kenarýndan yürüyerek gitti. Akþama doðru Emirhan'la ben çadýrýn altýnda kazýn tüylerini yolduk, yumurta yiyip sohbet ettik. Emirhan'a: "Baþýndan geçen ilginç bir hikâyeyi anlatsana" dediðimde þunu anlattý: -Ýl il gezip, þarký söyleyerek serserice dolaþtýðým zamanlardý. Nerde oyun varsa arayýp sorup gidiyoruz. Ormambet'ten Aktamak adlý oyuncu bir kýz vardý. Bir içim su gibi güzeldi. Ýþte, o günlerde otuz iki yaþýný bitirmek üzereydim. O gururlu biriydi. Açýkgöz bir delikanlýya göz ucuyla bile bakmazdý. Kendini bilgili, çalýþkan, açýkgöz göstermeye çalýþan pek çok yiðit, buna bir çare bulamazdý. Aktamak, bir oyunda bana laf attý. Zarar da mý kârda mý olduðumu bilemedim. Sesim titredi titredi, kesildi gitti. Yüzüne doðru baktýðýmda kolumdan tuttu da: "Seveceksen dürüstçe sev!" dedi. Aktamak'ý seven kiþinin baþka isteði kalýr mý? "Dürüstüm" dedim. Yanýndan yer verdi. Deðme yiðitler içini açmak istedi. Baþým göðe deðdi. Dokunup: "Bizim köye de gelsene!" dedi. Ondan sonra Aktamak'ýn köyünden çýkmaz oldum. Yengesinin odasýna gittiðimde þarký söylüyor, þakalaþýyordu. "Þarkýný dinleyesim geldi" dedi. Bir gün: "Düþümde gördüm" dedi. Ne diyeyim, böyle yapa yapa ne kadar yakýnlaþtýðýmýzý bilmiyorum: birbirimizi görmeyince sabredemez olduk. O "öl" dese ölecek haldeydim. Yalnýz yaþayýp, ordan oraya gezen fakir bir adamdým. Niçin ilgisini çektiðini bilmiyorum, gönlü bana aktý. Bir gün: -Beni gerçekten seviyorsan al, kaç! dedi. -Nereye gideceðiz? -Þehre gideriz. Ben de öleceðini anlamayan bir cin gibiydim. Sabaha kadar yemsiz duran bayýn iki atýna atladýk, "þehir nerdesin" deyip yola çýktýk. Sen hiç kýz kaçýrmadýn deðil mi? -Hayýr. - Çok heyecanlý bir iþ biliyor musun... Gece boyu yol aldýk, tan atarken Orda'nýn daðýna geldik ve gizlendik. Etrafta kimse yok. Gündüz daðda yatýp, akþamlarý yol alýyoruz. Atý bir kovuða koyup, yemek yiyip uyuduk. Cantorsýkta 1 kýmýzýmýz, bir heybede de etimiz vardý. Hepsini o hazýrlamýþtý. Karanlýkta ata bindik. Atý dinlendirmiþtik. Hava aðarmaya baþladý. Yavaþladýk. Önümüzde iki tepe kaldý. Arka tarafý açýklýk, ova. Ýtyatmaz'ýn zirvesine çýktýðýmýzda aniden karþýmýza üç atlý çýktý. Hýrsýzlarmýþ. "Eyvah!" dedik. Aktamak hemen elimden tuttu. Gelip: "Ýn, in!"dediler. Ýnmedim. Biri çomakla vurdu. Kalpak gibi yere yuvarlandým. Aklýmý kaybettim. Aklým baþýma geldiðinde, iki kolumu arkamdan baðlayýp, gözlerimi 1 Cantorsýk : Dumana konmuþ, özel olarak iþlenmiþ deriden yapýlan yolcunun yanýnda su taþýdýðý kap.

ma baylap, közimdi tañýp, birevi artýna miñgestirdi. Aktamaktan ayýrýldým. Tavdan tavða soðýp, elden uvakýtta bir ýldiyðý tüstik. Meni attan tüsirdi. Ayaðýma þýlbýr taðýp, bir aðaþka baylap tastadý. Domalap jattým. "Ölemin ðoy" dep jatýrmýn. Aktamak bayðus sorlý boldý ðoy. Elde neðýp jatýr? Oy munday kýsýlmaspýn. Elden uvakýtta attýñ dübiri estildi. Eki attý kisi keldi de, aðaþtan þeþip alýp, atka mingestirip alýp jürdi. Közimdi þeþip jiberdi-aldýmda bir ak kos tur. Üymelesip jigitter tur. "Kir" dedi. Kosta Aktamak bar eken, meni körgende jýlap jiberdi. Kostaðý mañðaz jigit meniñ jönimdi suradý. Þýnýmdý ayttým. Kýmýz bergizdi. Ýrge jaðýnan bir þeþen dombýraný alýp, kolýma berdi de; "Kene, en sal!"-dedi. Aytpaska laj bar ma? -Urýlardýñ enin bilesiñ be? -Bilem!-dedim. Ýysak-Ermektiñ, Ýymanjüsiptiñ, Baluvan Þolaktýñ, Mediydiñ enderin saldým. Enge süysindi. -"Jigit ekensiñ" dedi. -Eniñ bolmasa, janýna koþ aytýsatýn ediñ. Jalðýz öziñ kýz alýp kaþýp jürgen sende bir er ekensiñ. Jaraydý. Jolýñ bolsýn!-dep közimdi baylatýp, janýmýzða eki jigit kosýp, tavdan þýðarýp saldý. Söytken Aktamakpen bir-ak jumaday devren sürdim. Oy düniye-ay!-dep, Emirkan avýr kürsindi. de, dýbýssýz kaldý Betine karasam, köziniñ jasý parlap tur eken. Jubatayýn dep: -Oy, saðan ne boldý?!-dedim. -Enþeyin...Köñilim buzýlýp... -Bala boldýñ ba? Ötken iske ökine me eken... -Aktamaktýñ kuvlýðý beter edi...-dep, solkýldap turýp jýladý. Kene uvata alsamþý. -Armansýz jan bolama? Kalay ayrýldýñ?-dep koymaðan soñ: -Düniyede külip-oynap jürgen joldastýñ mýrtmerezi jaman eken... Urý kurlý bolmadý. Ne de bolsa, erdiñ kolýnan keledi ðoy,-dedi. Ar jaðýnan kazbalap suraðam jok. Eki kaz, üþ kaskaldak arkalap Devletjan da kelip kaldý. kapattýlar. Biri arkasýna bindirdi. Aktamak'tan ayrýldým. Daðdan daða geçtik, bir müddet sonra bir yokuþtan indik. Beni attan indirdiler. Ayaðýma ip takýp bir aðaca baðlayýp gittiler. Büzülüp yattým. "Öleceðim" diye düþünüyordum. Bahtsýz Aktamak, çaresiz kaldý. Acaba ne yapýyor? Oy, böyle eziyet edilmez ki. Bir müddet sonra atlarýn ayak sesleri duyuldu. Atlý iki kiþi geldi. Beni aðaçtan çözdüler ve bir ata bindirip götürdüler. Gözlerimi çözdüler. Önümde beyaz bir çardak vardý. Gençler, toplanmýþ oturuyorlar. Bir ses"gir!" dedi. Çardakta Aktamak vardý. Beni görünce aðladý. Çardaktaki maðrur genç bana sorular sordu. Gerçeði söyledim. Kýmýz getirtti. Eþik tarafýndaki bir hatip dombýrayý alýp elime verdi: "Haydi, þarký söyle!" dedi. Söylememek mümkün mü? -Hýrsýzlarýn þarkýsýný biliyor musun? -Biliyorum! dedim. Ýsak Ermek'in, Ýmanyusuf'un, Pehlivan Çolak'ýn, Mediy'in þarkýlarýný söyledim. Þarkýyý beðendi. -"Yiðitmiþsin" dedi. -Þarký söylemesen, canýndan olacaktýn. Sen kýz kaçýran bir er imiþsin. Tamam. Yolun açýk olsun!, deyip gözümü baðlattý. Yanýmýza iki yiðit kattý. Bizi daðdan aþtýktan sonra býraktýlar. Böylece Aktamak'la haftalarca devran sürdüm. Emirhan, Hey dünya, hey!"deyip yavaþça içini çekti ve sessizleþti. Yüzüne baktým, göz yaþlarý parýldýyordu. Teselli edeyim diye: -Vay, sana ne oldu?!, dedim. -Sanki... Gönlüm sýkýldý... -Çocuk musun? Geçmiþten piþmanlýk mý duyuyorsun... -Aktamak'ýn aldatýþý beter idi, diye sarsýla sarsýla aðladý. Artýk sussam ya. -Arzusuz can olur mu? Daha, " nasýl ayrýldýn?" diye sormadan, O: -Dünyada gülüp oynadýðýn yoldaþýnýn ihâneti kötüymüþ... Hýrsýzlar kadar da olamadý. Ne de olsa, erin elinden gelir ya, dedi. Bunun üzerine etraflýca sorasým gelmedi. Bu sýrada iki kaz, üç martý sýrtlanan Devletcan çýkýp geldi. ˆ Latin Harflerine ve Türkiye Türkçesine aktaran : Doç. Dr. Nergis Biray