+gu, +gü EKİ VE İŞLEVLERİ ÖZET



Benzer belgeler
BURSA GÖÇMEN AĞIZLARI FİİL İŞLETİMİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN Şükrü BAŞTÜRK * Mustafa ULUOCAK ** Erol OGUR *** Süleyman EROĞLU **** Hatice ŞAHİN ***** ÖZET

OSMANİYE AĞZINDA KULLANILAN FİİLDEN AD TÜRETEN gel EKİ ÜZERİNE Yrd. Doç. Dr. Mustafa TANÇ


Adjectives in Turkish Language. . Abstract

Eski Türkçe kı Ünlemi ve Bunun Anadolu Ağızlarındaki kı/gı Ünlemiyle Karşılaştırılması 1

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü şu that (something relatively nearby) şu ekmek o that (something further away) o dondurma

(TÜRKÇE) I. (Ana sayfada görünecektir.)

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. Yüksek Lisans Bilimsel Hazırlık Sınıfı Dersleri. Dersin Türü. Kodu

ERZİNCAN AĞIZLARINDAKİ OTUR-LAN- VE SUVAR-LAN- ÜZERİNE

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Doç.Dr. ENGİN ÇETİN ÖZGEÇMİŞ DOSYASI

BURSA YERLİ AĞIZLARINDA BİRİNCİL UZUN ÜNLÜLER ÜZERİNE ON PRIMARY LONG VOWEL IN NATIVE DIALECTS OF BURSA

DEDE KORKUT KİTABI NDA tur- FİİLİ

ANADOLU AĞIZLARINDA GÖRÜLEN DİL UYUMSUZLUĞU ÜZERİNE EK DÜZEYİNDE BİR İNCELEME * ÖZET

GÖKTÜRK HARFLİ YAZITLARDA gali EKİ ÜZERİNE

OKUMAK KELİMESİ ÜZERİNE İNCELEME

ANAHTAR KELİMELER sense-, +sa- eki, Türetme, Canlandırma

Fıstıkçı Şahap d t c ç

Eçi den Ağa ya Gösterenin Değişmesi ve Kısmi Nedenlilik

Sayı: 12 Bahar 2013 Ankara

DOÇ. DR. SERKAN ŞEN İN ESKİ UYGUR TÜRKÇESİ DERSLERİ ADLI ESERİ ÜZERİNE

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

BALTA KELİMESİNİN KÖKENİNE DAİR

TANZİMAT DÖNEMİNDE KULLANILAN GRAMER TERİMLERİ

A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED] 53, ERZURUM 2015, TÜRK DİLİNDE BİR GEÇMİŞ ZAMAN EKİ -çi

1. Yarıyıl. Türk Dili ve Edebiyatı Programı Ders Listesi KODU DERSİN ADI Z/S T P K AKTS İNG127 TEMEL İNGİLİZCE I Z

Türkiye Türkçesindeki Farsça Sözcükler ve Kullanım Şekilleri

INTRODUCTION. B.A. (Hons.) Turkish Language and Literature Course Duration: Six Semesters Course Method: Lectures and Tutorials Credits: 72

DİVANÜ LÜGATİ T-TÜRK TE SOSYAL NORMLARI KARŞILAYAN KAVRAMLAR. The Terms Corresponding to Social Norms in Diwan Lugat at-turk

KUTADGU BİLİGDE ḳıl- YARDIMCI FİİLİNİN FİİL+FİİL ŞEKLİNDE KURULAN BİRLEŞİK FİİL YAPILARINDAKİ KULLANIMI ÜZERİNE

Dilbilgisi ve Diller

Türkçede -DAn biri Yapılı Kelime Grupları Üzerine * 1 Leylâ Karahan **2. The Word Groups Constructed With -DAn biri In Turkish Language

3. Emine Yılmaz Ceylan, Çuvaşça Çok Zamanlı Ses Bilgisi, TDK yay., 675, Ankara 1997.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ cilt XV, sayı 1, 2013/1

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TARİH İFADE ETMEK İÇİN KULLANILAN YAPILARIN SÖZ DİZİMİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ *

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

DİL BİLGİSİ KAYNAKLARINA GÖRE TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN ÜNLÜ VE ÜNSÜZLERİ Çalışma Taslağı 6 Kasım 2008

ÖZET ON MORPHOLOGIC STRUCTURE KAŞ DIALECT ABSTRACT

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

İNGİLİZCE 1 KISA ÖZET

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

KURLUGAN KELİMESİNİN KÖKENİ ÜZERİNE

SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ

Divanü Lügati t-türk te Geçen baδram ~ bayram Kelimesinin Etimolojisi Üzerine. Mustafa ARGUNŞAH Galip GÜNER

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

TÜRK DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE ÜNLÜLERİN SINIFLANDIRILMASINA YÖNELİK ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Kaynakları


Cambridge International Examinations Cambridge International General Certificate of Secondary Education

TÜRK DİLİ VE AVRASYA DA TARİHİ EĞİTİMİ SEMPOZYUMU ULUSLARARASI MAYIS 2013 PROGRAM

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

KARAHANLI TÜRKÇESİNDE FARKLI BİR CÜMLE TÜRÜ: Kim(se)siz Ol lu Cümleler

OĞUZ TÜRKÇESİNDE BİR EMİR YAPISI: FİİL + ZARF-FİİL (V) + GÖR- 1

TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE BALKAN AĞIZLARINDA. KAÇAN SORU SÖZCÜĞÜ * Yeter TORUN *

ÖZGEÇMİŞ : : cuneyt.akin@hotmail.com

SUKINGU banyo KELİMESİNİN ETİMOLOJİSİ ÜZERİNE YENİ GÖRÜŞLER. NOTES ON THE ETYMOLOGY OF SUKINGU bathroom

DR. MUSTAFA SARI, TÜRKÇEDE ART ZAMANLI DEĞİŞMELER (YÜZ HADİS YÜZ HİKÂYE ÖRNEĞİ), PEGEMA YAYINCILIK, ANKARA 2007, 358 S.

TEG EDATI VE TÜREVLER TEG PARTICLE AND ITS DERIVATIVES

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

Turkish and Kurdish influences in the Arabic Dialects of Anatolia. Otto Jastrow (Tallinn)

KÖKTÜRK TÜRKÇESİNDEKİ BİR ÇİFT ÜNSÜZ İŞARETİ ÜZERİNE

Dr. Mikail CENGİZ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkoloji Fakültesi

ZAMBAK 7.Sınıf Din Kültürü Konu Başlıkları

TÜRKÇEDE BAGLAYICI (YARDIMCI) SES KONUSU ÜZERİNE

Cambridge International Examinations Cambridge International General Certificate of Secondary Education

Tez adı: Neva'i Mecalisü'n-Nefa'is metin-inceleme (2 cilt) (1990) SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ/TÜRK DİLİ ANABİLİM DALI

DEDE KORKUT DOSYASI AKAR ALİ DEDE KORKUT KİTABI NDA TUR- FİİLİ VERB OF TUR- IN DEDE KORKUT BOOK 1-5

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

(saat/hafta) Teorik anlatım, tartışma, soru-cevap. Hacettepe TÖMER Öğretim Elemanları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS Y.DİL III.(İNG.) DKB

Dr. Mikail CENGİZ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkoloji Fakültesi

Yıldım Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimari Tasarım Sorunları Bilim Dalı

Ulusal Kredi Osmanlı Türkçesi Grameri Ön Koşullar : Bu dersin ön koşulu ya da yan koşulu bulunmamaktadır.

Islington da Pratisyen Hekimliğinizi ziyaret ettiğinizde bir tercüman istemek. Getting an interpreter when you visit your GP practice in Islington

ANKARA ÜNİVERSİTESİ A ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

Sokak Hayvanları yararına olan bu takvim, Ara Güler tarafından bağışlanan fotoğraflardan oluşmaktadır. Ara Güler

Get kelimesinin temel anlamları

TÜRK DİLİ I DERSİ UZAKTAN EĞİTİM DERS SUNULARI. 11.Hafta

Adlar ADLAR (İSİMLER) Bütün sözcük türleri,iki gruba ayrılarak değerlendirilir. A)Ad Soylu Sözcükler: 1)Ad (İsim) 2)Sıfat (Önad) 3)Zamir (Adıl)

GAZİ İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YETİŞTİRME KURSU İNGİLİZCE DERSİ 6. SINIF KURSU YILLIK PLANI

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

Arş. Gör. İlker YİĞİT

PERSONS in ENGLISH (İngilizcede Şahıslar)

KIŞ WINTER 2011 SAYI NUMBER 3 SAYFA PAGE ÖZET

2. Sınıflar Haftalık Bülteni

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

YÜZÜKOYUN / ŦOPUĶĶOYUN / YÜZÜĶUYUN / / ŦOPUĶĶUYUN

+sıra-/+sire- EKİNİN MORFOLOJİK YAPISI VE İŞLEVLERİ ÜZERİNE

ARAP DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI EĞİTİM ÖĞRETİM ÖĞRETİM YILI GÜZ PROGRAMI

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

ÖZGEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

BASICS OF ENGLISH SENTENCE STRUCTURE

ÖZGEÇMİŞ. : Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. : :

JOURNAL OF ATATÜRK RESEARCH CENTER

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Transkript:

International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p. 1801-1816 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/turkishstudies.7921 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY +gu, +gü EKİ VE İŞLEVLERİ Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR ** ÖZET Türkçede yeni kelimeler yapım ekleriyle, kelime birleştirmeleri ve tekrarlarıyla teşkil edilmektedir. Türkçenin eklemeli bir dil olması dolayısıyla yeni kelimeler daha çok eklerle türetilir. Değişik kavramları karşılamak için isim ve fiil cinsinden bir kök ve gövdeye çeşitli yapım ekleri getirilerek kelime türetilmesi Türkçenin temel özelliklerindendir. Bu çalışmada, isimden isim yapım eki +gu, +gü ve türevlerinin işlevleri üzerinde durulacaktır. Türkçenin tarihî dönemlerinden olan Eski Türkçe ve Orta Türkçe dönemi eserlerinde yaygın görülen ekin kullanımı Eski Türkiye Türkçesinden itibaren azalmıştır. +gu, +gü eki ve (+ku, +kü, +agu, +egü, +agun, +egün, +agut, +egüt, +aŋu, +eŋü, +avu, +evü, +avut, +evüt, +av, +ev, +ŋgu, +ŋku, +agı, +egi) türevleri Türkçenin tarihî dönemlerinde yuvarlak ünlülüdür. Ekin düz ünlülü, +gı, +gi, +kı, +ki, +agı, +egi biçimleri Türkiye Türkçesinde ortaya çıkmıştır. Ek, durum ve nitelik adları (böngü şaşkın, esengü sağlamlık, sıhhat, oglagu nazik, kibar, asil ); topluluk sayı adları (altıgu altısı birden, törtegü her dördü, yüzegü yüzlerce ); belirsizlik zamirleri (alkugu hepsi, bütün, herkes, tüzügü bütün, hep ); alet, eşya, araç, malzeme veya madde adları (dışkı dışkı, gübre, kılagu ustura, ülgü ölçü, terazi ); insan veya hayvanla ilgili uzuv adları (eyegü kaburga, içegü iç organlar ); doğa, iklim veya çevre ile ilgili adlar (kıragu kırağı ); hastalık, noksanlık, kusur bildiren adlar (karagu kör, karağı gece körlüğü, kekegü kekeme ); topluluk ve sosyal tabakayı belirten, akrabalık bildiren adlar (alpagut yiğit, savaşçı, bayagut varlıklı, zengin ); hayvan veya hayvanla ilgili adlar (kelegü jerboa, keseli fare, yılkı at sürüsü ); soru adları (negü ne, nasıl, niçin ); gibilik, benzerlik, eşitlik bildiren adlar (azırgu azca, bugragu erkek deve gibi ); belirleme, ayırt etme, sınırlama ifade eden adlar (belgü işaret, iz, özgü kendisine mahsus, kendisi ); renk bildiren adlar (karagu siyah, kara ); yer ve yer bildiren adlar (kargu tepe ); oyun adları (karagunı akşam karanlığında çocukların oynadıkları bir oyun ) türetir. Bugün Türkiye Türkçesi ağızlarında görülen kelimelerde daha geniş bir kullanım alanına sahip olan ek, Türkiye Türkçesi ölçünlü dilinde Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir. ** Yrd. Doç. Dr. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü-Yeni Türk Dili ABD, El-mek: sozyasamis@yahoo.com

1802 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR belgi, bengi~bengü, dışkı, fışkı, kargı, karağı, kavkı, kırağı, özgü, yılkı, zorgu gibi sınırlı sayıdaki kelimede varlığını sürdürmektedir. Anahtar Kelimeler: Türkçede isimden isim yapım eki, +gu, +gü eki, işlev. +gu, +gü AFFIX and FUNCTIONS STRUCTURED ABSTRACT In Turkish, new words are formed with structured affixes, word composition, and word repetition. Turkish is a agglutinative language, which means new words are mainly formed using derivational affixes. Deriving new words through joining noun or verb type roots and bodies, in order to meet new notions is a basic feature of Turkish. At the same time this basic feature is the most natural, frequent and vast way of new word acquisition. In Turkish in order to derive language correspondences of new entites and notions, denominative noun affixes, deverbal noun affixes, denominative verb affixes and deverbal verb affixes are used. We see denominative noun affix +gu/+gü and deverbal noun affix -gu/-gü with same sounds among these kind of derivational affix. Works had been done before about deverbal noun affix -gu, -gü and derivatives. These are named, Mecdut Mansuroğlu s Functions of - gu Affix in Turkish, Mustafa S. Kaçalin and A. Azmi Bilgin s Upon +lağu, +legü Affix and Kemal Eraslan s Denominative Verb Affix -gu/-gü in Historical Literary Language, -ku/-kü, Structure, Function, Usage and Extended Patterns. In this study suffix of denominative noun +gu, +gü and its derivaties will be studied. Widely usage of the affix in historical eras of the Old Turkic and Middle Turkic works have decreased since Old Turkey Turkish. +gu, +gü affix and (+ku, +kü, +agu, +egü, +agun, +egün, +agut, +egüt, +aŋu, +eŋü, +avu, +evü, +avut, +evüt, +av, +ev, +ŋgu, +ŋku, +agı, +egi) derivations are rounded vowel in historical eras of Turkish. Unrounded vowel, +gı, +gi, +kı, +ki, +agı, +egi forms appeared in Turkey Turkish. The affix derives state and quality names (böngü confused, edgü good, beautiful, earning, esengü robustness, health, inçgü ~ inçkü serenity, peace, meŋigü happpiness ~ meŋgü eternal, perpetually; perpetuity, oglagu polite, gentle, noble, tılaŋu one who speaks effectively and beautifiuly, good speaker, zorgu difficulty ); group number names (altagu six of them, altıgu six of them, ikegü both, ikigü both, törtegü all four, yetigü every seven, seven of them, yüzegü hundreds of ); indefinite pronouns (alkugu all, whole, everybody, kamagun~ kamıgun always, completely, all, tüzügü whole, always, yomkıgu whole, always ); equipment, belongings, tool, material or substance names (dışkı stool, fertilizer, fışkı fresh manure of equine, fresh manure, karagu black paint called zaç, kavagu quickly drying flammable substance, kavkı shell, kılagu straight razor, közgü~gözgü

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1803 mirror, pürgü headscarf, torku~torgu silk, pongee, tuzgu~duzgu~tuşgu ration; passengers gift, ülgü measure, scale, yüzgü mirror ); organ names related to human and animals (başgu forehead with white patch, eyegü rib, içegü innards ); names related to nature, climate or environment (karagu dark, no light, kıragu hoarfroast ); names announcing illness, deficieny and deficit (karagu blind, karağı night blindness, kekegü stuttering, tumagu~dumagu~dumagı~tumagı~dumağı catarrh ); names indicating community, social stratum and relation (alpagut valiant, warrior, bayagut~bayakut~bayagu wealthy, rich ); animal or animal related names (kelegü jerboa, marsupial mouse, yılkı horse herd ); question names (negü what, how, why ); names announcing likeness, similiarity and equality (azırgu little, bugragu like male camel ); determination, discrimination, limitation expressing names (belgü sign, footprint, özgü peculiar to itself, itself ); names announcing color (çilgü at red horse, karagu black, dark ); names announcing place (kargu hill ); game names (karagunı a kind of game that is played by children at nightfall ). As a result, denominative noun +gu, +gü and its derivatives had been widely used in Old Turkic and Middle Turkic texts and dictionaries mainly in the form of rounded vowels, also voiceless consonant affixes existed, after the Old Turkic Turkish unrounded vowel forms of the affix has been used compatibly with stems. Some of the nominal roots which are affixed with +gu, +gü and derivatives are not used alone, therefore existence of the affix is not realized. Affixed noun and the affix are integrated. Affixing number anouncing words with denominative noun +agu, +egü ( > +avu, +evü, > +av, +ev) plus +gu, +gü with both affixes giving the similar meaning shows that +agu, +egü affix is derivative of +gu, +gü affix. After the Old Turkic and Middle Turkic era +gu, +gü affix and derivative usage has been decreased. Today, the affix which has a broader usage in words that are seen in the dialects of Turkey Turkish, has a limited usage in standart Turkey Turkish language and has continued to exist in limited words such as belgi, bengi~bengü, dışkı, fışkı, kargı, karağı, kavkı, kırağı, özgü, yılkı, zorgu. Key Words: Affix of denominative noun in Turkish, +gu, +gü affix, function. Türkçenin eklemeli bir dil olması dolayısıyla yeni kelimeler, türetme yolu ile teşkil edilmektedir. Somut ve soyut yeni kelimeleri karşılamak için isim ve fiil köklerine eklerin getirilmesi ile kelime türetilmesi Türkçenin temel özelliğidir. İsim veya isim soylu kelimeler kendilerinden sonra yapım ekleri alarak aynı anlamdan hareketle yeni kelimeler meydana getirirler. Bazen kelimeler asırlarca ses ve anlam bakımından hiç değişmeden varlığını muhafaza ettirirken, bazen de bir dönemde görülen kelime daha sonraları görülmeyebilir. Türkçenin bir döneminde yaygın kullanılan pek çok kelimenin günümüzde unutulduğu, günümüzde kullanılan birçok kelimenin de o dönemde yer almadığı bilinmektedir. Bu durum yeni kelimeler türetmek için kullanılan ekler için de geçerlidir. Bir dönem oldukça işlek olan bir ekin sonraki dönemlerde kullanımının azaldığı hatta bazen tamamıyla unutulduğu veya kelimelerde seyrek yer alan bir ekin işlek hâle geldiği görülür.

1804 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR Türkçede fiilden isim yapım eki -gu, -gü ve bununla oluşturulmuş türevler üzerine daha önce yazılar yayımlanmış, Türkçe dil bilgisi kitaplarında söz konusu ek ile ilgili bilgiler verilmiştir. Mecdut Mansuroğlu, Türkçede -gu Ekinin Fonksiyonları adlı makalesinde fiil kök veya gövdelerine gelen -gu, -gü ekinin fiilin bildirdiği mana ile ilgili soyut kelimeler türettiğini, soyut kavramları somutlaştırdığını, gereklilik ve gelecek zamanı karşıladığını bildirmiştir (Mansuroğlu 1953: 341-348). Mustafa S. Kaçalin ve A. Azmi Bilgin in yayımladığı, isimden fiil yapım eki +la, +le ile fiilden isim yapım eki -gu, -gü nün birleşmesinden oluşan +lagu, +legü ekini konu edinen +lağu, +legü Eki Üzerine adlı makalede, bu ekin işlevleri ve bununla türetilen adlar üzerinde durulmuştur (Kaçalin-Bilgin 1997: 69-84). Kemal Eraslan, Tarihî Yazı Dillerinde -gu/-gü, ku/-kü İsim-fiil Eki, Yapısı, İşlevi, Kullanılışı ve Genişlemiş Şekilleri adlı makalesinde fiil kök veya gövdelerine getirilen, gereklilik ve gelecek zaman ifadeli isim-fiiller teşkil eden -gu/-gü, -ku/-kü eki ve genişlemiş şekilleri üzerinde durmuştur (Eraslan 2004: 117-145). Yukarıda belirtilen yayımlarda fiilden isim yapım eki -gu, -gü ve işlevleri hakkında bilgiler verilmektedir. Bu yazıda Eski Türkçe ve Orta Türkçe döneminde işlek bir biçimde kullanılırken Eski Türkiye Türkçesinden itibaren kullanımı azalan, isimden isim yapım eki +gu, +gü ve türevlerinin işlevlerine değinilecektir. İsimden isim yapan +gu, +gü ekini, Sir Gerard Clauson VIII. yüzyıldan önce kullanılan ekler arasında gösterir ve bu ekin sıfatlardan soyut isimler yaptığını belirtir (Clauson 2007: 188). Eski Türkçede, A. Von Gabain bu ekin +gu, +gü, +ku, +kü biçimlerinin görüldüğünü, isim ve sıfat yaptığını, seyrek kullanılan bir ek olduğunu (Gabain 1988: 45), ayrıca +gu, +gü nün sayı bildiren kelimelere +(a)gu, +(e)gü biçimiyle geldiğini ve ortaklık ifade ettiğini (Gabain 1988: 75), Talat Tekin +gu, +gü ekinin nitelik adları türettiğini (Tekin 2000: 83), Kemal Eraslan +gu, +gü, +ku, +kü ekinin isim ve sıfat mahiyetinde kelimeler meydana getirdiğini (Eraslan 2012: 97) belirtmiştir. Marcel Erdal Old Turkic Word Formation adlı eserinde, +gu, +gü ve türevleri ile ilgili olarak ortaklık ifade eden sayıları, topluluk adlarını, fiziksel birtakım özellikleri belirten +(a)gu, +(e)gü (Erdal 1991: 93); topluluk ve akrabalık adları türeten +(a)gu(n), +(e)gü(n) (Erdal 1991: 93, 97); kişisel özellikleri yansıtan kelimeler yapan +aŋu, +eŋü (Erdal 1991: 162); +agu, +egü ile +t çokluk ekinden teşekkül eden, sosyal bir tabakayı ve sınıfı gösteren +agut, +egüt (Erdal 1991: 78) eklerini belirtir. Eski Türkçede bu ekle türetilen kelimeler için A. Von Gabain, Eski Türkçenin Grameri nde (Gabain 1988: 45, 75, 76) inçkü huzur, sulh < inç huzur, sulh, esengü sağlamlık, sıhhat, afiyet < esen sağlıkla, afiyetle, meŋgigü mutluluk < meŋgi mut, saadet, oglangu çocuk gibi muamele edilen, nazik < oglan oğlan, biregü her biri, birgülük hep, bütün, ikigü-ikegü her ikisi, yitegü yedi, yüzegü yüzlerce, ikirçkü şüphe, adınagu başkası ; Talat Tekin, Orhon Türkçesi Grameri nde (Tekin 2000: 83) edgü iyi, yarar, kazanç < *ed mal, değerli şey, başgu alnı beyaz akıtmalı < baş baş, kafa, negüde nerede < negü+de < ne ne ; Marcel Erdal, A Grammar Of Old Turkic adlı eserinde (Erdal 2004: 225, 226) alkugu hepsi, bütün, hep, herkes < alku herkes, bütün, hepsi, kamagu bütün, hepsi <*kamag+agu, negü ne, nasıl < ne ne, tüzügü bütün, hep < tüzü tamam, hep, yomkıgu bütün, hep, hepsi < yomkı hepsi örneklerini verir. Karahanlı Türkçesi döneminin gramerini yazan Necmettin Hacıeminoğlu, çalışmasında isimden isim yapım ekleri arasında +gu, +gü yü belirtmez. Topluluk adları yapan, sayı köklü kelimelere +agu, +egü ekinin yanı sıra +gu, +gü nün de getirildiği biçimler için Necmettin Hacıeminoğlu, yalnızca ünlü ile biten iki sayısına ekin +gü şeklinde gelebildiğini söyler ve ikigü

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1805 her ikisi örneğini verir (Hacıeminoğlu 1996: 63). Oysa Marcel Erdal, Old Turkic Word Formation adlı eserinde ikigü kelimesinin yanı sıra yine ünlü ile biten altıgu, yetigü örneklerini verir (Erdal 1991: 93). Özellikle sayı kelimelerine gelerek ortaklık ifadesi katan, belirsizlik zamiri yapan bu +agu, +egü ekinin yanı sıra +gu, +gü nün de kullanılması, +gu, +gü ekinin önüne gelen bu a, e lerin ünsüzle biten isimlere getirilen bir başka biçimi, bir türevi olduğunu göstermektedir. A. Dilâçar, Kutadgu Bilig de bu ekin +gu, +gü, +ku, +kü biçimlerinin görüldüğünü belirterek oglangu bolluk içinde büyüyen, bugragu buğra, karagu kör kelimelerini örnek gösterir (Dilâçar 1995: 65). Reşid Rahmeti Arat, Atabetü l-hakayık ın neşrine dair çalışmasında sayılara gelerek topluluk adları türeten +agu, +egü ekindeki -ġ- ve -g- nin gelişimi ile +avu, +evü ve +av, +ev biçimlerinin ortaya çıktığını belirtir (Arat 2006: 138, 139). Mehmet Vefa Nalbant, Dîvânü Lugâti t-türk Grameri-I- İsim adlı çalışmasında ortaklık sayıları yapan +agu, +egü eki ile çokluk eki +t nin birleşmesi ile ortaya çıkan, topluluk ve sosyal tabaka bildiren +agut, +egüt ekinin Dîvânu Lugâti t-türk te sınırlı kullanıldığını (Nalbant 2008: 92), +agu, +egü, +(a)ŋgu, +(a)ŋku, +gu, +gü nün vücudun belli kısımlarını karakterize eden kelimeler türettiğini (Nalbant 2008: 112) söyler. İbrahim Taş, Kutadgu Bilig de Söz Yapımı adlı çalışmasında isimden isim yapım eki olarak +agu ve +(a)gu(n), +(e)gü(n) biçimlerini verir. Bu eklerin soyut adlar, nesne adları, organ adlarından kişiye özgü karakter özelliği belirten kelimeler, topluluk adları -oglagu nazik, kibar, kılagu ustura, tıraş makinesi, bagragu saldırgan, adnagu başkaları, öbürleri, biregü biri, birisi, ikigü her iki, her ikisi, ikirçgü şüphe, törtegü her dördü, üçegü her üçü - türettiğini ve içeriğinde topluluk anlamı bulunmayan soru zarfı -negü ne, nasıl, niçin? - yaptığını söyler (Taş 2009: 22, 23). Harezm Türkçesi dönemi ve gramerini konu edinen Necmettin Hacıeminoğlu, Harezm Türkçesi ve Grameri adlı eserinde +gu, +gü nün türevi olan +agu, +egü ekinin daha çok sayı isimlerine -ikegü her ikisi, ikisi de < iki+egü < iki-e-gü, törtegü dördü de, dördü birden < tört+egü, üçegü üçü de, üçü birden < üç+egü < üç-e-gü -getirildiğini, ekin yeni isimler türettiğini ve az kullanıldığını belirtir. Hacıeminoğlu, +agu, +egü biçiminin -a, -e isimden fiil yapım eki ile - gu, -gü fiilden isim yapım ekinin birleşmiş şekli olduğunu, ünlü ile biten kelimelere gelirken de kendisini muhafaza ettiğini bildirir (Hacıeminoğlu 1997: 41). Janos Eckmann, Çağatay Türkçesinde +av, +ev (< +agu, +egü) biçimiyle görülen ekin, birev her bir, ikev her ikisi, üçev her üç, her üçü gibi topluluk sayı isimleri meydana getirdiğini söyler (Eckmann 1988: 80). Besim Atalay, Türk Dilinde Ekler ve Kökler Üzerine Bir Deneme adlı çalışmasında +gu, +gü ve türevleri olmak üzere +agut (alpagut asilzade, derebey < alp+agut, uragut kadın < ur tohum +agut); +ağı ~ +ağu (sakağı~sakağu atların burnundan su akıtan bir çeşit hastalık < sak Uygurcada eksik ve kusur anlamındadır +ağı, dumağı~dumağu nezle, öksürük < dum soğuk +ağı, kırağu soğuk havalarda yer, bitki, ağaç ve diğer nesnelerin üzerinde su buğusunun donması ile oluşan ince buz tabakası < kır+ağu); +angı (yalangı~ yalankı alev < yal+angı, 1 karangı karanlık < kara+angı); +av (yalav alev < yal+av); +avut (alpavut asilzade < alp+avut, bayavut Doğuda Moğollaşmış Türk oymaklarından biri < bay+avut); +egi (biregi bir, tek < bir+egi); +gu, +gü (kargu düşmanın geldiğini haber vermek için üzerinde ateş yakılan tepe < karağ göz +gu, gözgü ayna < göz+gü) eklerini kaydetmiştir (Atalay 1942). 1 Bu kelimenin kökenini Tuncer Gülensoy KBS de yalın alev +gı biçiminde açıklamıştır.

1806 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR Eski Anadolu Türkçesi dönemi için Gürer Gülsevin, +gü ekinin gözgü ayna kelimesinde görüldüğünü belirtmiştir (Gülsevin 1997: 117). Gülcan Genç, Eski Anadolu Türkçesinde İsimden İsim, Fiilden İsim Yapma Ekleri ve Fonksiyonları adlı tezinde +gu, +gü ve +agu, +egü biçimleriyle görülen ekin işlek olmadığını, ekin Eski Anadolu Türkçesinde yalnızca yuvarlak ünlülü kullanıldığını belirtir (Genç 2005: 25, 86). Jean Deny, Türk Dili Grameri (Osmanlı Lehçesi) adlı eserinde isimden isim yapım ekleri arasında +gu, +gü ye yer vermez. Ahmet Cevat Emre, Türk Dilbilgisi adlı eserinde bu yapım ekinin eski kaynaklarda yuvarlak ünlü ile +gu, +gü biçiminde yer aldığını, daha sonra uyuma girdiğini belirtir (Emre 1945: 176). Tahsin Banguoğlu, Türkçenin Grameri adlı eserinde isimden isim yapım eki +gu, +gü den bahsetmez. +ağı, +eği ekinden ve bu ekteki damak sesinin erimesiyle ortaya çıkan +ay, +ey biçiminden söz eder (Banguoğlu 2000: 172). Vecihe Hatiboğlu, Türkçenin Ekleri adlı eserinde +gu, +gü ye yer vermez. +ağı, +eği nin ise ad kök veya gövdesinden yeni adlar türeten birleşik bir ek görünümünde olduğunu söyler (Hatiboğlu 1981: 24). Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi adlı eserinde isimden isim yapım ekleri arasında +gu, +gü veya türevlerini belirtmez. Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri adlı eserinde Türkiye Türkçesinde görülen isimden isim yapım ekleri arasında +ağı, +eği ye yer verir. Bunu, isimden fiil türeten +a, +e ile fiilden isim türeten -gı, -gi ekinin kaynaşmasından meydana gelmiş, isimden isim ve sıfat türeten birleşik bir ek olarak belirtir. Bu ekin eski dönemlerde kullanılan kelimeler ile (bukağı, güveği > güvey, kırağı, buzağı gibi) Türkiye Türkçesi ne girdiğini +ağı, +eği eki ile yapılan kelimelerin bir kısmının +agı, +egi > +ay, +ey > +ey değişimine uğradığını söyler (Korkmaz 2003: 34). Yusuf Çotuksöken, Yapı ve İşlevlerine Göre Türkiye Türkçesi nin Ekleri adlı çalışmasında +gu, +gü ekine yer vermez. Eserinde, +ağı, +eği ekini belirtir ve kırağı, dumağı, kılağı örneklerini verir (Çotuksöken 2011: 43). Söz konusu çalışmalardaki örneklerde yer alan +gu, +gü, +ku, +kü ve türevleri olan +agu, +egü, +agı, +egi, +agun, +egün, +agut, +egüt, +aŋı, +aŋu, +eŋü, +avu, +evü, +avut, +evüt, +av, +ev, +ŋgu, +ŋku eklerinin isimlere gelmesi ve çeşitli anlam ilgileri kurması sonucu yeni kelimeler türettiği görülür. Yine -gu, -gü ekinin yer aldığı isimden isim yapan +lagu, +legü; +sagu, +segü birleşiklerinin, isimlere gelen +la, +le ve +sa, +se eklerinin birer fiil gövdesi oluşturduktan sonra üzerine fiilden isim yapım eki -gu, -gü nün gelmesi neticesinde ortaya çıktığı dikkate alınmalıdır. Belirtilen birleşiklerdeki -gu, -gü ekinin bu yazının konusu olan, isimlere gelen +gu, +gü ile ilgisi yoktur. Ekin tarihî dönemlerdeki ses ve yapısını, dil bilgisi kitaplarında geçen şekillerini belirttikten sonra +gu, +gü ekinin ünlüsünün tarihî dönemlerde yuvarlak olduğunu, ancak Türkiye Türkçesinde ekin düz ünlülü biçimlerinin ortaya çıktığını, düzlük yuvarlaklık uyumuna girdiğini söyleyebiliriz. Tarihî dönemlerde ve günümüzde bu ekin isimlere gelerek somut ve soyut yeni kelimeler oluşturduğu, bu ekle türetilen kelimelerin önemli bir kısmının sadece tarihî dönem metinlerinde görüldüğü, bir kısmının ise günümüz Türkiye Türkçesinin ölçünlü dilinde ve ağızlarında yaşadığı tespit edilmiştir. İsimden isim yapım eki +gu, +gü ve bundan oluşmuş türevlerin işlevleri şunlardır:

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1807 1. Durum, olgu veya nitelik adları türetir: böngü bön, şaşkın (DS) < bön bön, şaşkın +gü. edgü iyi, güzel, yarar, kazanç (OY-Kültigin Güney Yüzü/6, DLT-III/217) < *ed mal, değerli şey +gü (KBSY/37). edgü > eygü > eyü > eyi > iyi değişimiyle bugün ölçünlü Türkiye Türkçesinde kelime yaşamaktadır. esengü sağlamlık, sıhhat, afiyet < esen sağlıkla, afiyetle +gü (ETG/45). ikirçgü ~ ikireçgü ~ ikirçkü şüphe (ETG/76, AY/548-15). inçgü ~ inçkü huzur, sulh < inç huzur, sulh +gü (ETG/45, AY/116-16). karaŋgu karanı, karanlık (DLT-III/388; ME/17-5; DK/48-4) < kara+ŋgu ~ karaŋku karanlık (DLT-III/217, KB/35, ME/228-6; DK/40-2) < kara+ŋku. meŋigü mutluluk < meŋi mut, saadet (ETG/45) < beŋgü (OY-Kültigin Güney Yüzü/11) ~ meŋgü ebedî, sonsuza dek; sonsuzluk (DLT-III/65, 378) < *meŋ+gü (KBS/132). bengü ~ bengi kelimesi, ölçünlü Türkiye Türkçesinde sonu olmayan, ebedî, ağızlarda anıt anlamıyla yaşamaktadır. oglagu nazik, şefkatli, kibar, asil (EUTS; KB/77) < ogul oğul, oğlan, genç +gu. oglangu çocuk gibi muamele edilen, nazik (EUTS) < oglan oğlan +gu (ETG/45). tılaŋu etkili ve güzel söz söyleyen, belagatli, < tıl dil, söz +aŋu (OTWF/163). zorgu kişinin eğilimi ve isteğine uymayan iş ve davranışlara zorlanması veya bu özellikteki davranışları göstermesi (TS) < zor zor, güç +gu. 2. Topluluk sayı adları türetir: altagu altısı birden, her altısı (EUTG/198) < altı+agu. altıgu altısı birden, her altısı (OTWF/93) < altı+gu. biregü her biri, bir kimse, biri (TM/40b-4; MŞ/138a-4) ~ bireği bir kimse, başkası (Tar.S) ~ birev her bir (ÇEK/80) < bir+egü. birgülük hep, bütün (ETG/75) < bir+gü+lük. buçegü bu üçü birlikte (OY-Tunyukuk Yazıtı/Güney 5) < bu üç+egü. ikegü iki parça, iki bölük; her ikisi (OY-Kül Tigin Yazıtı, Kuzey/3; ME/139-1) ~ ikev her ikisi (ÇEK/80) < iki+egü. ikigü her ikisi (ETG/75; KB/331) < iki+gü. törtegü her dördü (KB/4502) < tört+egü. üçegü her üçü (KB/802) ~ üçev her üçü (ÇEK/80) < üç+egü. yetigü her yedisi (OTWF/93) < yeti yedi +gü. yitegü yedi (EUTS); her yedisi, yedisi birden (EUTG/198) ~ yetegü (OTWF/93) < yiti yedi +egü.

1808 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR yüzegü yüzlerce (ETG/75) < yüz+egü. 3. Belirsizlik zamirleri türetir: adınagu ~ adnagu başka, başkaları, öbürleri (EUTS; KB/5295) < adın diğer, başka, başkası +agu. alkugu hepsi, bütün, hep, herkes (GOT/226) < alku herkes, bütün, hepsi +gu. kamagu ~ kamıgu hep, hep birlikte, bütün (EUTS) < kamag bütün, hep +agu. (OTWF/94). kamagun ~ kamıgun hep, hep birlikte, bütünüyle, hepsi (EUTS) < kamag+agun (OTWF/94). tüzügü bütün, hep < tüzü tamam, hep +gü (GOT/226). yomkıgu bütün, hep, hepsi (GOT/226) < yomkı hepsi +gu. 4. Alet, eşya, araç, malzeme veya madde adları türetir: dışkı 2 sindirim kanalından dışarı atılan besin atıkları, dışkı, tezek, gübre (TS) < tış dış +kı (KBS). fışkı 3 atgillerin taze dışkısı, taze gübre (TS; DS) < *fış yansıma bir kelime +kı (KBS). iteğü (~iteği, itek, itey) içinde hamur saklanan veya üzerine yufka serilen örtü; tahıl kurutmaya yarayan yün battaniye, kilim < ite un elerken dökülmemesi için yere serilen bez veya şaplanmış deriden yapılan örtü (DS) +gü. karagu zaç denilen kara boya (DLT-I/446) < kara+ gu. kargı mızrak; kalın kamış (TS) < kargu (Tar.S) < kar omuz, kolun üst kısmı +gu (KBS). kavagu kuruyup çabuk tutuşan madde < kav+agu (OTWF/96). kavkı kabuk (TS) < kav kav gibi kuru ve çabuk tutuşan madde, kav (DLT-III/155; EDPT/579); kavlamış yılandan çıkan deri (Tar.S) < *kab+kı. kılagu ustura (KBS/22) ~ kılağı ~ kılav bıçak, makas, ustura gibi kesici aletlere bilemek suretiyle verilen keskinlik (DS) < kıl kıl +agu. közgü 4 ayna (İML) ~ gözgü (Tar.S; YED/209; TS) < göz [< köz] göz +gü (KBS). Kelime bugün Türkiye Türkçesi ağızlarında gözgü, güzgü, güzgi, güygü, küzgü, küzkü biçimleriyle yaşamaktadır. 2 Ölçünlü Türkiye Türkçesinde yaşayan dışkı için Andreas Tietze, fışkı kelimesinin ilk hecesinin yerine dış konmak suretiyle yapay biçimde manalandırıldığını söyler (Tietze 2002: 610). Oysa DLT de tışık- ~ taşık- dışarı çıkmak fiilleri bulunmaktadır. 3 Ölçünlü Türkiye Türkçesinde ve Türkiye Türkçesi ağızlarında yaşayan bu kelimenin kökeni Yunanca fuski ile açıklanmıştır (Tietze 2009: 58). Bu kelimenin, Tuncer Gülensoy un Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü nde de yer aldığı üzere, fış yansıma sözcüğüne isimden isim yapım eki +kı nın getirilmesi ile türemiş olması yapı ve anlam bakımından uygundur. 4 közgü kelimesinin Eski Türkçe ve Orta Türkçe dönemlerinde görülen közüngü, közngü (EUTS; DLT-III/45, 132, 379) biçimlerinin közün- fiilinden +gü ile isimleştiği görüşü bulunmaktadır (Clauson 1972: 761).

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1809 kupgü 5 (~küpleğü, küplengi, küplengü, küplevü) küreğin, baltanın sap takılan yeri (DS) < küp küreğin, baltanın sap takılan yeri (DS) +gü. pürgü 6 başörtüsü (DS) < *pür ipekli başörtüsü +gü. ülgü ölçü, terazi, tartı (KB/2975, ME/150-2) < *ül+gü (KBSY/38). torku ipek, ipek kumaş (DLT-I/18, 427) ~ torgu (NSÇT/466) < tor ipekten işlenen ağ; balık ağı +ku (NSÇT/1020). tuzgu yoldan geçen hısımlara veya tanıdıklara armağan olarak çıkarılan yemek (DLT- 1/428); yolcu hediyesi (ME/79-1) ~ duzgu azık (ME/30-2) ~ tuşgu yolcu hediyesi (ME/78-8) < tuz tuz +gu. yalangı (~ yalaŋkı, yalağı, yalaŋı, yalağu, yalavu, yalav) alev; ateşi tutuşturmaya yarayan ince kuru odun, talaş (DS) ~ yalıngı birden parlayan, parlayıp sönen, çalı çırpının tutuşmasıyla oluşan alev (DS) < yalan (EUTS) ~ yalın (EUTS; DLT-III/23; EDPT/929) ~ yalıŋ (EDPT/929) alev + gı. yüzgü (~yüzüngü) ayna (DS) < yüz+gü. 5. İnsan veya hayvan vücuduyla ilgili uzuv adları ve bunlara ait fiziksel özellikleri belirten kelimeler türetir: başgu alnı beyaz akıtmalı < baş baş +gu (OTG/83). eyegü eye kemiği, kaburga (DLT-I/137, DLT-III/174; ME/174-4; DK/15-7) < eye kaburga +gü. içegü kaburga kemiklerinin iç tarafında bulunan şeylerin adı (DLT-I/137); iç organlar (TM/46a-3) < iç+egü. kamçıgu dudaklarda ve parmakların arasında zonklama, kaşınma ve ateşle beliren sivilce (DLT-I/491) < kamçı kangren +gu (EDPT/626) ~ kamca+gu (Clauson 1972: 626). karnagu 7 büyük karınlı, koca karınlı adam < karın+agu (DLT-I/491). kerşegü at 8 kürek kemiğinin birleştiği yerde yarası bulunan at < keriş+egü (DLT-I/491). seŋregü at 9 sakağı hastalığına yakalanmış olan at < seŋir+egü (DLT-III/387). 6. Doğa, iklim veya çevre ile ilgili adlar türetir: karagu karanlık, ışıksızlık (KT/98-6) < kara+gu. 5 Bu kelimede, +gü eki kelimeye farklı bir anlam katmamış, anlamı kuvvetlendirmiştir. 6 Tuncer Gülensoy bu kelimenin kökenini bür-gü biçiminde belirtir (Gülensoy 2007: 706). Ancak Türkiye Türkçesi ağızlarında pür ipekli başörtüsü (DS) isminden, pürlen- başörtüsünü başa sarmak (DS) biçiminde bir fiil bulunmaktadır. 7 Clauson kelimenin *karna- fiilinden -gu eki ile oluştuğunu (Clauson 1972: 661), Marcel Erdal ise karn+agu biçiminde türediğini (Erdal 1991: 162) belirtir. 8 Clauson kerşegü kelimesinin *kerşe- fiilinden türediğini (Clauson 1972: 748), Marcel Erdal ise kelimenin keriş ile +egü ekinden meydana geldiğini (Erdal 1991: 162 ) belirtir. 9 Clauson *seŋre- fiilinin -gü eki birleşmesinden (Clauson 1972: 841), Marcel Erdal seŋregü kelimesinin seŋir dağ çıkıntısı, dağ burnu ismi ile +egü ekinin birleşmesinden (Erdal 1991: 162) meydana geldiğini söyler.

1810 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR kıragu kırağı (DLT-1/446; BL/37b-7) ~ kırav (NSÇT/670) < kır+agu. Kelime, ölçünlü Türkiye Türkçesinde kırağı, ağızlarda kıragı, kırav, kıravu biçimindedir. 7. Hastalık, noksanlık, kusur bildiren adlar türetir: karagu kör (DLT-I/446; KB/179; ME/61-3) < kara kara +gu. karağı tavuk karası, gece körlüğü (TS) < kara+gı. kekegü kekeme (BL/2b-10) < keke yansıma kelime +gü. tumagu (DLT-I/447; İML/76; Tar.S) ~ dumagu dumagı (EM/31b-6; DS; Tar.S) ~ tumagı (Tar.S, TS) ~ dumağı (TS) nezle < tum soğuk +agu. 8. Topluluk ve sosyal tabakayı belirten, akrabalık bildiren adlar türetir: alpagut 10 tek başına düşmana saldıran, hiçbir yandan yakalanamayan yiğit; savaşçı (DLT- I/144) < alp+agut. bayagut ~ bayakut ~ bayagu varlıklı, zengin (EUTS) < bay zengin +agut. kadnagun 11 (kadın kadnagun) kayınlar ve güveyiler (DLT-I/523) < kadın kayın, dünür, hısım +agun (OTWF/82). kadnagut (kadan kadnagut) kayın ve güveyiler, akrabalar < kadın+agut (OTWF/81). uragut 12 avrat (DLT-I/138, DLT-II/9, DLT-III/36) < ur+agut. 9. Hayvan veya hayvanla ilgili adlar türetir: kelegü 13 jerboa, keseli fare (DLT-I/448) ~ keleŋü tarla sıçanı, Arap tavşanı (İML/39) ~ gelengü, gelengi, geleği, geleğü tarla faresi (DS). yılkı at sürüsü (EUTS); büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar (DLT) ~ ılkı ~ ılgı at sürüsü, keçi sürüsü (NSÇT/945) < *yıl yıl, sene +kı (EDPT/925; KBS). Bu kelime, Türkiye Türkçesi ölçünlü dilinde yılkı, ağızlarında yılkı, yılgı, yılhı biçimleriyle yaşamaktadır. 10. Soru adları türetir: negü ne, nasıl, niçin < ne ne +gü (OTWF/95). 10 Clauson kelimenin kökenini *alpa-gut biçiminde gösterir (Clauson 1972: 128). Orhun Yazıtlarında alpagu biçiminin dışında, ön seste y ünsüzü türemesi ile yılpagut biçiminde de görülen kelime için Talat Tekin cesur savaşçılar, yiğit savaşçılar anlamını verir (Tekin 2006: 188). Besim Atalay, kelimeyi alp+avut asilzade, derebey biçiminde belirtir (Atalay 1942: 43). 11 Clauson, kelimeyi kadna:ğun biçiminde gösterir (Clauson 1972: 603). 12 Clauson bu kelimeyi ura:gu:t biçiminde gösterir (Clauson 1972: 218). Mehmet Vefa Nalbant, kelimenin kökenini ur+agut biçiminde gösterir, bunun urı erkek evlat, soy, nesil sözcüğü ile ilgili olabileceğini söyler (Nalbant 2008: 93). 13 Clauson, kelimeyi +gü ile biten eski bir hayvan adı biçiminde belirtmiş (Clauson 1972: 718), Tuncer Gülensoy sözcüğün kökeninin kele olabileceğini söylemiştir (Gülensoy 2007: 362).

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1811 negüde nerede < ne ne +gü+de (OTG/83). 11. Gibilik, benzerlik, eşitlik bildiren adlar türetir: azırgu 14 azca < *azır+gu (Tar.S). bugragu 15 erkek deve gibi (KB/1126, 6166) < bugra erkek deve +gu. Marcel Erdal, Kutadgu Bilig de geçen bu kelimenin okunuşunun bagragu saldırgan < bagır karaciğer +agu olduğu görüşündedir (Erdal 1991: 162). 12. Belirleme, ayırt etme, sınırlama ifade eden adlar türetir: belgü işaret, iz, nişan, alamet (KB/180; ME/74-8) ~ belgi bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan (TS) < *bel iz, işaret +gü (KBS). özgü 16 kendisine mahsus, zât-ı husûsî (ÇOS/156); kendi, kendisi (NSÇT/280); birine, bir şeye ait olan, has, mahsus (TS) < öz kendisi, zatı; bir şeyin esası +gü. 13. Renk bildiren adlar türetir: çilgü at al at (DLT-I/430) < çil+gü. karagu siyah, kara (EUTS) < kara+gu. 14. Yer ve yer bildiren adlar türetir: kargu 17 düşmanın geldiğini haber vermek için üzerinde ateş yakılan tepe, höyük (DLT- I/426) ~ karguy dağ doruklarında düşmanı ihbar etmek için yapılan kuleler (DLT-III/241). 15. Oyun adları türetir: karagunı akşam karanlığında çocukların oynadıkları bir oyun (DLT-III/243) < kara +gu+nı. 14 Tar.S de azırga-, azırgan- az görmek, önem vermemek fiilleri var. Marcel Erdal, azu- az görmek fiilini belirtiyor (Erdal 1991: 475). Murat Altuğ Eski Anadolu Türkçesinde İsimden İsim Yapma Ekleri Üzerine adlı yazısında -ırgu ekinde azırgu örneğini veriyor (Altuğ 2014: 217). 15 Marcel Erdal, Kutadgu Bilig de geçen bu kelimenin okunuşunun bagragu saldırgan < bagır karaciğer +agu olduğu görüşündedir (Erdal 1991: 162). 16 Tarihî metinlerde sıkça karşılaşılan ancak ölçünlü Türkiye Türkçesinde pek kullanılmayan +gu, +gü eki, yeni kelime olarak kabul edilen özgü de görülmektedir. Nevnihal Bayar, Açıklamalı Yeni Kelimeler Sözlüğü nde Tahsin Banguoğlu ve Faruk Kadri Timurtaş ın Türkçede isimden isim yapan +gü ekinin bulunmadığını, özgü kelimesinin yanlış türetildiğini söylediklerini belirtilir (Bayar 2006: 231). Misalli Büyük Türkçe Sözlük te kelimenin yanlış türetildiği, Türkçede isimden isim yapan +gü ekinin bulunmadığı söylenir (Ayverdi 2005: 2440). Ancak tarihî dönemlerde isimden isim yapan bu ekin işlek kullanıldığı yukarıda verilen örneklerde ve özgü kelimesinin Çağatayca eserlerde geçtiği görülmektedir. 17 kargu kelimesinin kökünü Besim Atalay karağ göz biçiminde belirtmiştir (Atalay 1942: 140).

1812 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR SONUÇ: İsimden isim yapan +gu, +gü ve türevlerinin Eski Türkçe ve Orta Türkçe döneminde geniş bir kullanım alanına sahip olduğu, dönem metinlerinde ve sözlüklerinde ekseriyetle yuvarlak ünlülü yer aldığı, ekin tonsuz ünsüzlü biçiminin de bulunduğu, Eski Türkiye Türkçesinden sonra ise ekin düz ünlülü biçimlerinin kelime tabanıyla uyumlu şekilde kullanıldığı görülmektedir. +gu, +gü eki ve türevlerinin getirildiği bazı isim kökleri bugün tek başına kullanılmadığı için kelimede ekin varlığı hissedilmemektedir. Getirildiği isimle ek bütünleşmiş durumdadır. Sayı bildiren kelimelere isimden isim yapım eki +agu, +egü ( > +avu, +evü, > +av, +ev) ekinin yanı sıra +gu, +gü nün de getirilmesi ve kelimeye benzer anlamı katması her iki ekin aynı işlevi yerine getirdiğini, +agu, +egü ekinin +gu, +gü nün bir türevi olduğunu ortaya koymaktadır. Eski Türkçe ve Orta Türkçe dönemlerinden sonra +gu, +gü eki ve türevlerinin kullanımı azalmıştır. Türkiye Türkçesi ağızlarında bu ekin ve türevlerinin bulunduğu kelimeler kullanılmakla beraber ölçünlü Türkiye Türkçesinde belgi, bengi~bengü, dışkı, fışkı, kargı, karağı, kavkı, kırağı, özgü, yılkı, zorgu gibi sınırlı kelimede bu ek varlığını sürdürmektedir. KISALTMALAR AY: Uygurca Altun Yaruk BL: Bahşayiş Lügati C: Cilt ÇEK: Çağatayca El Kitabı çev.: Çeviren ÇOS: Şeyh Süleyman Efendi nin Çağatayca-Osmanlıca Sözlüğü DK: Dede Korkut Kitabı DLT: Dîvânu Lugâti t-türk DS: Derleme Sözlüğü EDPT: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish EM: Edviye-i Müfrede ETG: Eski Türkçenin Grameri EUTG: Eski Uygur Türkçesi Grameri EUTS: Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü GOT: A Grammar Of Old Turkic İML: İbn-i Mühennâ Lûgati KB: Kutadgu Bilig KBS: Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü KBSY: Kutadgu Bilig de Söz Yapımı KT: Şeyhoğlu Sadrüddin in Kabûs-nâme Tercümesi

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1813 ME: Mukaddimetü l-edeb MŞ: Müntehab-ı Şifâ NSÇT: Niyâzî, Nevâyî nin Sözleri ve Çağatayca Tanıklar OTG: Orhon Türkçesi Grameri OTWF: Old Turkic Word Formation OY: Orhon Yazıtları S: Sayı s. : Sayfa Tar. S: Tarama Sözlüğü TM: Tuhfe-i Mübârizî TS: Türkçe Sözlük YED: Yunus Emre Divanı KAYNAKÇA AKSAN, Doğan (2000), En Eski Türkçe nin İzlerinde, İstanbul. ALTUĞ, Murat (2014), Eski Anadolu Türkçesinde İsimden İsim Yapma Ekleri Üzerine, Mütefekkir Aksaray Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi Dergisi, S 1, Bahar, s. 213-219. APTULLAH BATTAL (1997), İbn-i Mühennâ Lûgati, Ankara. ARAT, Reşit Rahmeti (1999), Kutadgu Bilig, I: Metin, Ankara. ARAT, Reşit Rahmeti (2006), Edib Ahmed B. Mahmud Yükneki, Atabetü l-hakayık, Ankara. ATALAY, Besim (1942), Türk Dilinde Ekler ve Kökler Üzerine Bir Deneme, İstanbul. ATALAY, Besim (1998, 1999), Dîvânu Lugâti t-türk, C I-IV, Ankara. AYVERDİ, İlhan (2005), Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 3 cilt, İstanbul. BANGUOĞLU, Tahsin (2000), Türkçenin Grameri, Ankara. BAYAR, Nevnihal (2006), Açıklamalı Yeni Kelimeler Sözlüğü, Ankara. CAFEROĞLU, Ahmet (1993), Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul. CANPOLAT, Mustafa, ÖNLER, Zafer (2007), Edviye-i Müfrede, Ankara. CLAUSON, Sir Gerard (1972), An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, London. CLAUSON, Sir Gerard (2007), Türkçede Sekizinci Yüzyıldan Önce Kullanılan Ekler, çev. Uluhan Özalan, Dil Araştırmaları Dergisi, C I, Sayı: 1, Güz, s. 185-196. ÇOTUKSÖKEN, Yusuf (2011), Yapı ve İşlevlerine Göre Türkiye Türkçesi nin Ekleri, İstanbul. DANKOFF, Robert, KELLY, James (1985), Compendium of The Turkic Dialects (Díwān Luyāt at- Turk), III, Printed at Harvard University.

1814 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR DENY, Jean (1941), Türk Dili Grameri (Osmanlı Lehçesi), çev. Ali Ulvi Elöve, İstanbul. DİLÂÇAR, A. (1995), Kutadgu Bilig İncelemesi, Ankara. DOERFER, Gerhard (1963, 1965, 1967, 1975), Turkische und Mongolische Elemente im Neupersischen, I-IV, Wiesbaden. DOĞAN, Enfel (2011), Şeyhoğlu Sadrüddin in Kabûs-nâme Tercümesi, İstanbul. ECKMANN, Janos (1988), Çağatayca El Kitabı, çev. Günay Karaağaç, İstanbul. EMRE, Ahmet Cevat (1945), Türk Dilbilgisi, İstanbul. ERASLAN, Kemal (2004), Tarihî Yazı Dillerinde -gu/-gü, ku/-kü İsim-fiil Eki, Yapısı, İşlevi, Kullanılışı ve Genişlemiş Şekilleri, Zeynep Korkmaz Armağanı, Ankara, s. 117-145. ERASLAN, Kemal (2012), Eski Uygur Türkçesi Grameri, Ankara. ERCİLASUN, Ahmet B, AKKOYUNLU, Ziyat (2014), Dîvânu Lugâti t-türk, Ankara. ERDAĞI DOĞUER, Binnur (2013), Tuhfe-i Mübârizî, Ankara. ERDAL, Marcel (1991), Old Turkic Word Formation, Vol. I, Wiesbaden. ERDAL, Marcel (2004), A Grammar Of Old Turkic, Boston. EREN, Hasan (1999), Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, Ankara. ERGİN, Muharrem (1992), Türk Dil Bilgisi, İstanbul. ERGİN, Muharrem (1997), Dede Korkut Kitabı I, Ankara. GABAİN, A. Von (1988), Eski Türkçenin Grameri, çev. Mehmet Akalın, Ankara. GENÇ, Gülcan (2005), Eski Anadolu Türkçesinde İsimden İsim, Fiilden İsim Yapma Ekleri ve Fonksiyonları, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. GÜLENSOY, Tuncer (2007), Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü (A- N), (O-Z), Ankara. GÜLSEVİN, Gürer (1997), Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, Ankara. HACIEMİNOĞLU, Necmettin (1996), Karahanlı Türkçesi Grameri, Ankara. HACIEMİNOĞLU, Necmettin (1997), Harezm Türkçesi ve Grameri, Ankara. HATİBOĞLU, Vecihe (1981), Türkçenin Ekleri, Ankara. KAÇALİN, Mustafa S., BİLGİN, A. Azmi (1997), +lağu, +legü Eki Üzerine, Türkiyat Mecmuası, C 20, İstanbul, s. 69-84. KAÇALİN, Mustafa S. (2011), Niyâzî, Nevâyî nin Sözleri ve Çağatayca Tanıklar, Ankara. KAYA, Ceval (1994), Uygurca Altun Yaruk, Ankara. KORKMAZ, Zeynep (2003), Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), Ankara. KUNOS, Ignaz (1902), Sejx Sulejman Efendi s Cagataj-osmanisches Wörterbuch (Şeyh Süleyman Efendi nin Çağatayca-Osmanlıca Sözlüğü), Budapest. MANSUROĞLU, Mecdut (1953), Türkçede -gu Ekinin Fonksiyonları, Türkiyat Mecmuası, C 10, İstanbul, s. 341-348.

+gu, +gü Eki ve İşlevleri 1815 NALBANT, Mehmet Vefa (2008), Dîvânü Lugâti t-türk Grameri-I-İsim, İstanbul. ÖNLER, Zafer (1990), Müntehab-ı Şifâ, Ankara. TAŞ, İbrahim (2009), Kutadgu Bilig de Söz Yapımı, Ankara. TATCI, Mustafa (1998), Yunus Emre Divanı, Ankara. TEKİN, Talat (2000), Orhon Türkçesi Grameri, Ankara. TEKİN, Talat (2006), Orhon Yazıtları, Ankara. TEZCAN AKSU, Belgin, TARİKTAROĞLU, Abdurrahman, GEMALMAZ, Efrasiyap (2004), Türkçe Sözlük ün Ters Dizimi, Ankara. TİETZE, Andreas (2002), Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı, C I (A-E), İstanbul. TİETZE, Andreas (2009), Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı, C II (F-J), Wien. TURAN, Fikret (2001), Bahşayiş Lügati, İstanbul. Türk Dil Kurumu (1993), Derleme Sözlüğü, C I-XII, Ankara. Türk Dil Kurumu (1995, 1996), Tarama Sözlüğü, C I-VIII, Ankara. Türk Dil Kurumu (2011), Türkçe Sözlük, Ankara. YÜCE, Nuri (1993), Mukaddimetü l-edeb, Ankara. Citation Information/Kaynakça Bilgisi ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR, S., +gu, +gü Eki ve İşlevleri, - International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, p. 1801-1816, ISSN: 1308-2140, www.turkishstudies.net, DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/turkishstudies.7921, ANKARA-TURKEY

1816 Sezer ÖZYAŞAMIŞ ŞAKAR