Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi: Güvenlik Etkeninin Belirleyiciliği



Benzer belgeler
ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri. Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

G-20 TÜRKİYE 2015 ÇALIŞTAYI

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Amerikan Stratejik Yazımından...

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

2013 ABD Hükümeti Bütçe Krizi

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İSLAM DÜNYASI İSTANBUL ÖDÜLLERİ SUNUŞ

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

ANKARA FORUM (Bilgi Notu)

AKDENİZ EYLEM PLANI SEKRETARYASI (AEP)

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

ENHANCING SHAMGEN BANKING: TURKEY, SYRIA, LEBANON, JORDAN

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

İktisat Tarihi

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

Cumhuriyet Halk Partisi

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

İSİPAB Dördüncü Müslüman Kadın Parlamenterler Konferansı Raporu nun Sunumu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

TÜRKİYE GÜNDEM ARAŞTIRMASI

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

DİASPORA - 13 Mayıs

Sayın Büyükelçi, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları,

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TCMB NİN ENERJİ İTHALATÇISI KİT LERE SAĞLADIĞI DÖVİZ İMKANINA İLİŞKİN SPEKÜLATİF HABERLER

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

SOSYOEKONOMİK BOYUTLARIYLA TÜRK-F. ALMAN İLİŞKİLERİ (VI2)

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

Suriye Krizi ne Cevap Verebilmek için ABD den Yeni İnsani Yardım. Bilgi Notu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü. Washington, D.C.

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

TÜRKİYE AÇISINDAN EURO NUN ROLÜ

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

Transkript:

Uluslararası Hukuk ve Politika Cilt 7, Sayı: 28 ss.57-88, 2011 Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi: Güvenlik Etkeninin Belirleyiciliği Erkan ERTOSUN Özet Bu çalışma, ABD nin ve Avrupa Birliği (AB) nin Filistin sorununa yaklaşımları ile Türkiye nin Filistin politikası arasındaki ilişkiyi incelemektedir. ABD, İsrail i Orta Doğu da stratejik değere sahip bir müttefik olarak görmektedir. Amerikan kamuoyunun İsrail e sempatisi ve Yahudi lobisinin ABD dış politikasını yönlendirmesinin de etkisiyle, Washington için, Tel- Aviv in güvenliğinin sağlanması bölgedeki öncelikli dış politika hedeflerinden biridir. Bölgeyle köklü tarihi, kültürel ve ekonomik ilişkilere sahip olan AB ise, Filistin sorununda Arap tarafının söylemlerine daha fazla yer veren bir politika izlemektedir. Ancak, AB nin sorunun çözümüne ilişkin katkısı sivil güç seviyesinde kalmaktadır. ABD nin ve AB nin Filistin meselesiyle ilgili farklı yaklaşımlar sergilemeleri, Türkiye için bir ikilem doğurmaktadır. Türkiye nin Filistin politikasının ilkeleri genelde AB çizgisindedir. Bu makaledeki örnek olay çalışmalarında da görüldüğü üzere, Türkiye, dış politikasında güvenlik kaygılarının geri planda ve ekonomik hedeflerinin önde olduğu dönemlerde AB çizgisine paralel bir politika izlemektedir.güvenlik endişelerinin yükseldiği zamanlarda ise Ankara, Washington la ilişkilerine önem veren ve Tel-Aviv e karşı göreli olarak daha yakın ve ılımlı bir tutum takınmaktadır. Anahtar Kelimeler: ABD, AB, Filistin Politikası, Güvenlik, Lübnan ın İşgali, Türkiye, Türkiye-İsrail İşbirliği. GİRİŞ Geleneksel Türk dış politikasının iki temel ilkesi statükoculuk ve Batıcılık tır. 1 Statükoculuk, mevcut sınırları ve dengeleri sürdürmeyi öngörürken; Batıcılık, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı, Doktora Adayı. 1 Baskın Oran, Türk Dış Politikasının Teoriği ve Pratiği, içinde Baskın Oran, (der.) Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 1: 1919-1980, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2005), s. 46-53. 57

E. Ertosun Türkiye nin kurucu esaslarından biri olarak, Batı medeniyetinin bir parçası olmayı hedefler. Osmanlı Devleti nin son dönemlerinden Cumhuriyet e uzanan süreçte modernleşme genelde Batılılaşma olarak yorumlanmıştır. Bu anlayış, Soğuk Savaş şartlarının güvenlik bağlamında Batı yla birlikte olmayı zorunlu kılmasıyla örtüşmüş ve söz konusu durum, Türkiye nin siyasi-askeri-ekonomik açıdan Batı dünyasının kurumlarıyla da birlikte olma sürecini hızlandırmıştır. Güvenlik kaygılarının dış politika tercihlerini yönlendirdiği bu dönem boyunca Türkiye için Batı ile ilişkilerde belirleyici ülke, Batı kampının başat gücü ABD olmuştur. Türkiye nin 1959 daki ortaklık başvurusuyla başlayan AB ile entegrasyon süreci ise, Türkiye nin Batı medeniyetiyle özellikle demokratik ve ekonomik anlamda bütünleşme çabasını temsil etmektedir.türk dış politikasında hem ABD nin hem de AB nin -değişen ölçeklerde, ancak çok önemli- etkileri vardır. Türkiye,Batılı kimliğinin yanısıra, aynı zamanda bir Orta Doğu ülkesidir. Türkiye nin kuruluşu, dört yüzyıl gibi uzun bir süre bölgenin büyük bölümünde hâkimiyet sürmüş olan Osmanlı Devleti nin mirası üzerinde gerçekleşmiştir. Bu durum, Türkiye yi Orta Doğu meseleleri ile de ilgilenme gereğiyle yüz yüze bırakmaktadır. Altmış yılı aşan Orta Doğu çatışmasının temelinde ise Filistin sorunu bulunmaktadır. Türkiye, bu süreç içerisinde değişen ölçeklerde de olsa Filistin meselesi ile hep ilgilenegelmiştir. Türk dış politikasının Batı merkezli niteliği, Türkiye nin, Filistin politikasının oluştururken ABD nin ve AB nin konuya yaklaşımlarını dikkate almasını gerekli kılmaktadır. Ayrıca, ABD ve AB, Filistin sorununun çözümüyle ilgili uluslararası girişimlerde öne çıkmaktadırlar.ancak, bu iki uluslararası aktörün Orta Doğu ya bakışlarını belirleyen tarihsel, stratejik ve ekonomik bazı etkenler, Filistin sorununu değerlendirme biçimlerinde ve sorunun çözümü için ortaya koydukları yaklaşımlarında bazı farklılıklar ortaya çıkarmaktadır. Washington un ve Brüksel in Filistin politikasına farklı bakışları, Ankara nın Filistin politikası için de iki seçenek sunmaktadır: ABD çizgisi ya da AB çizgisi. Çalışmamızda öncelikle, ABD nin ve AB nin, Filistin politikalarını belirleyen etkenler ve soruna ilişkin olarak izlediği somut politikalar incelenecektir. Daha sonra, Türkiye nin, ABD nin ve AB nin soruna farklı yaklaşımlarından kaynaklı olarak yaşadığı ikilem üzerinde durulacaktır. Söz konusu ikilem karşısında Türkiye nin Filistin politikasının, hangi koşullarda ABD nin veya AB nin çizgisinde şekil aldığıtespit edilmeye çalışılacaktır. Bunun için de Türkiye nin 1982 de İsrail in Lübnan ı işgali sonrasında izlediği politika ile 1990 ların ortalarında gelişen Türkiye-İsrail işbirliği sürecinde izlediği politika üzerinde durulacaktır. ABD NİN FİLİSTİN POLİTİKASI ABD-İsrail Yakınlığının Nedenleri ABD nin Orta Doğu politikasında İsrail le yakın ilişkiler içerisinde olduğu bilinen bir gerçektir. ABD-İsrail yakınlığının nedenleri, stratejik etken ve iç et- 58

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi kenler olmak üzere iki ana başlıkta incelenebilir. ABD nin İsrail e desteği, İsrail in ABD için stratejik bir değer olarak görülmesiyle birlikte gerçek kimliğine kavuşmuştur. Başlangıçta ABD, göreli olarak daha dengeli ve tarafları küstürmeme esasına dayalı bir politika izlemiştir. ABD, İsrail i tanıyan ilk ülke olmakla birlikte, bu karar, ülke içinde tartışmalı bir süreç sonucunda alınabilmiştir. Dışişleri Bakanı George Marshall ın şiddetli muhalefetine rağmen ABD, İsrail Devleti nin ilanından birkaç dakika sonra tanıma kararını açıklamıştır. 2 ABD nin İsrail e askeri ve ekonomik desteği aşamalı olarak gelişmiştir. ABD nin İsrail i Orta Doğu da stratejik bir unsur olarak görmeye başlaması, bölgede 1958 yılında yaşanan gelişmelerle gerçekleşmiştir. Lübnan, Irak ve Ürdün de cereyan eden olaylar sebebiyle ABD nin bölgeyle ilgili endişeleri artmış ve ABD nin bölgeye olası müdahaleleri bağlamında Tel-Aviv, Washington için stratejik bir ülke olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu durum, ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles in İsrail Başbakanı David Ben-Gurion a gönderdiği mektupta görülmektedir: Meselenin özü Şu an Orta Doğu da işleyen kanunsuzluk ve yıkım güçlerine karşı uluslararası düzen ve adaletin siperini güçlendirmek acil bir gerekliliktir. İsrail in bu amacı paylaşmasından dolayı çok memnunuz. İsrail, bunu ABD ve Birleşik Krallık hava kuvvetlerinin Ürdün e yardım görevinde İsrail hava sahasını kullanmalarını kabul ederek göstermiştir. 3 1973 yılı ise ABD nin İsrail e bakışında diğer bir dönüm noktası niteliğindedir. Bu savaşta İsrail, bölgede güçlü bir aktör olduğunu göstermiştir. Söz konusu zaman diliminde yaşanan petrol krizi, Mısır ın Sovyetler Birliği yle ekonomik ve askeri anlaşmalar yapması ve Suriye ve Irak ta Baasçıların güç kazanması, ABD nin Orta Doğu ya ilişkin endişelerini arttırmıştır. Bu şartlar altında, ABD, demokratik ve Batılı niteliğiyle İsrail i radikal Arap devletlerine ve Sovyet tehdidine karşı stratejik bir müttefik olarak görmüştür. 4 Nitekim ABD nin İsrail e yaptığı yardımlarda 1973 den itibaren ciddi bir artış gerçekleşmiştir. ABD nin 1948 den 1973 e kadar İsrail e yaptığı yardımlar 2,3 milyar dolar tutarken, 1973 ten 2001 e kadar yapılan yardım toplamı 97 milyar dolara yakındır. 5 Tüm bu gelişmeler göstermektedir ki ABD nin Orta Doğu politikasında İsrail in önemi ve değeri, ülkenin ABD tarafından stratejik bir değer olarak algılanması süreciyle paralellik arz ederek yükselmiştir. 2 Robert J. Lieber, US-Israeli Relations Since 1948, Middle East Review of International Affairs, Vol. 2, No. 3, Eylül 1998, http://www.meria.idc.ac.il/journal/1998/issue3/jv2n3a2.html, (Erişim Tarihi: 18.04.2010). İlk zamanlarda İsrail in silah ve nükleer teknoloji konusundaki ana kaynağı ABD den ziyade Fransa dır. Bu dönemde, İsrail ve Fransa yı buluşturan ortak payda Nasır düşmanlığıdır. 3 Ibid. 4 Ekrem Karakoç, ABD nin Filistin Politikası, içinde M. İbrahim Turhan, (der.) Filistin: Çıkmazdan Çözüme, (İstanbul: Küre Yayınları, 2003), s. 108. 5 Ibid., s. 109. 59

E. Ertosun ABD nin İsrail le yakın ilişkiler içerisinde olmasının iç etkenlerini ise ABD deki Yahudi lobisinin gücü ve Amerikan kamuoyunun Filistin meselesine bakışı çerçevesinde değerlendirebiliriz. Esasen bu iki husus birbiriyle yakından ilişkilidir. ABD deki Yahudi lobisi, hem Amerikalı karar vericileri etkilemekte, hem de Amerikan kamuoyu üzerinde yönlendirici bir güce sahip bulunmaktadır. Amerikan kamuoyunun Filistin meselesine bakışının İsrail eğilimli olması, politikacıların kararlarının da bu yönde olmasını etkilemektedir.abd deki Yahudi lobisi, organizasyon yapısı ve finansal gücüyle ülkedeki diğer etnik lobilerden çok daha başarılıdır. Yahudi lobisinin temel amacı, ABD nin İsrail in güvenliğini sağlamaya yönelik politikasının sürmesi ve bu bağlamda, İsrail e daha fazla askeri ve ekonomik yardımın sağlanmasıdır. 6 ABD deki Yahudi lobisi, ülkenin tüm eyaletlerinde organize olmuş tüm Yahudi örgütlerini, başta basın sektöründe olmak üzere Yahudilerin sahip oldukları şirketleri, yasama ve yürütme organlarında görev alan tüm Yahudileri kapsamaktadır. Yahudi örgütleri, Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanlar Konferansı isimli bir şemsiye örgüt altında ayda bir toplanmakta ve genel değerlendirme yapmaktadırlar. 7 Böylelikle, örgütler birbiriyle koordine bir şekilde faaliyet göstermektedirler. Yahudi lobisinin etkinliğinin bir diğer unsuru da seçim dönemlerinde yaptıkları bağışlardır. Bağışların büyük bölümü Kongre deki ulusal güvenlik ve dış politika konularıyla ilgili komitelerin üyelerine gitmektedir. 8 John M. Mearsheimer ve Stephen M. Walt, 2006 yılında ABD dış politikası üzerinde Yahudi lobisinin etkisini inceleyen ve kamuoyunda yankı uyandıran eleştirel bir makale 9 yayınlamışlardır. Mearsheimer ve Walt a göre, ABD nin Orta Doğu politikası, ülkenin ulusal çıkarlarından ziyade İsrail le ilişkilerine odaklıdır. Bu durumun sebebi şudur: Yahudi lobisi, Amerikalıları, ABD nin ve İsrail in çıkarlarının özdeş olduğuna ikna etmektedir. 10 Yahudi lobisi, yasama ve yürütme organlarının üzerindeki etkisinin yanında medyayı manipüle etmekte, düşünce kuruluşları ve akademik camiayı yönlendirmektedir. Yahudi lobisinin başarısının arkasındaki önemli unsurlardan biri de İsrail in eylemlerini eleştirenleri anti-semitik diye yaftalamasıdır. 11 Böylelikle, muhalif sesler cılız kalmaktadır. 6 Tayyar Arı, Amerika da Siyasal Yapı, Lobiler ve Dış Politika, (İstanbul: Alfa Yayınları,1997), s. 240. 7 Ibid., s. 244. 8 Örneğin, Federal Seçim Komisyonu nun kayıtlarına göre, Yahudi lobisi tarafından 1985 1990 arasında Senato Dış İlişkiler Komitesi üyelerine 1,2 milyon dolar ve Senato Tahsisatlar Komitesi nin Dış Operasyonlar Komitesi nin on üç üyesine 1 milyon dolar bağış yapılmıştır. Bkz.: Ibid., s. 250. 9 John M. Mearsheimer ve Stephen M. Walt, The Israel Lobby and U.S. Foreign Policy, Middle East Policy, Vol. 13, No. 3, Sonbahar 2006, s. 29-87. 10 Ibid., s. 30. 11 Ibid., s. 48-49. 60

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi ABD-İsrail ilişkilerini anlamak için ele alınması gereken ikinci iç etken, Amerikan kamuoyunun meseleye bakışıdır. GALLUP un yaptığı ve 1988 den 2010 a uzanan süreci kapsayan kamuoyu yoklamaları, 12 Amerikan halkının İsraillilere, Filistinlilere oranla çok daha sempatiyle baktığını göstermektedir. Amerikan kamuoyunun İsraillilere sempatisi 1988 de % 37 düzeyindeyken, bu oran 1991 de % 64 e yükselmiştir. Söz konusu sempati 1996 ve 1997 yıllarında % 38, 2000 de % 42 gibi göreli düşük oranlarda seyrederken 2002 sonrası tedricen yükselme seyri gösterip 2010 a geldiğimizde % 63 seviyesine ulaşmıştır. Aynı dönemde Amerikan kamuoyunun Filistinlilere sempatisine baktığımızda, 1988 de % 15 düzeyindeyken, 1991 de % 7 ye düşüp 1993 1996 döneminde % 15 seviyesinde bir istikrar yakalarken 1997 de % 8 ile en düşük oranlarından birine inmiştir. 1998 2010 sürecinde ise % 12 ila % 20 arasında inişli çıkışlı bir grafik sergilerken, 2007, % 20 ile Amerikan toplumunun Filistinlilere en üst seviyede sempati duyduğu yıl olmuştur. Bahsedilen oranlar ile belirtilen yıllarda yaşanan uluslararası, bölgesel ve iç gelişmeler arasında bağlantılar kurmak ayrı bir çalışmanın konusu olmakla birlikte, açıkça görülen bir şey vardır ki gelişmeler ne olura olsun Amerikan toplumunun İsraillilere sempatisi, Filistinlilere duyduğundan çok daha öndedir. ABD nin İsrail e Desteği Yukarıda bahsedilen sebepler neticesinde ABD, bölgede İsrail in güvenliğini sağlamayı öncelikli amaç olarak görürken, Filistin sorununda İsrail yanlısı bir tutum takınmıştır. ABD nin İsrail e desteğinin somut göstergeleri için Washington un BM oylamalarındaki tutumuna ve İsrail e yaptığı yardımlara bakılması yeterli olabilir. ABD nin BM deki oylamalarda İsrail e desteği, 1947 de Filistin in taksimi meselesinden başlayıp günümüze kadar uzanan çizgide devam etmektedir. Bu uzun yolculukta, ABD nin İsrail e desteğini anlama hususunda sadece Başkan Clinton ın 2. dönemini ele almak bile kâfidir. Söz konusu dönemde, ABD, İsrail e ilişkin BM kararlarını sekiz defa veto etmiştir. Bunlardan üçü BM Güvenlik Konseyi nin, beşi ise BM Genel Kurulu nun İsrail in Doğu Kudüs teki faaliyetlerini durdurmasına dairdir. 13 ABD, sadece Tünel Olayı na ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararında çekimser kalmıştır. Sonraki dönemlere ilişkin sadece birkaç örnekten bahsetmek gerekirse, BM Güvenlik Konseyi nin 2003 de İsrail in Yaser Arafat ı sınır dışı edeceğine dair tehditlerine son vermesinin istenmesi, 2004 de İsrail in Ahmed Yasin i öldürmesinin kınanması ve 2004, 2006 ve 2009 yıllarındaki İsrail i Gazze deki operasyonlarını sona erdirmeye çağrı kararlarında veto yetkisini kullanan tek devlet ABD olmuştur. 14 12 http://www.gallup.com/poll/1639/middle-east.aspx, (Erişim Tarihi: 20.04.2010). 13 Tayyar Arı, ABD-İsrail İlişkileri ve Orta Doğu Barış Süreci, Avrasya Dosyası, Cilt:5, Sayı:1, İlkbahar 1999, s. 240. 14 Detaylı bilgi için bkz.: U.S. Vetoes of UN Resolutions Critical of Israel: 1972-2006, http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/un/usvetoes.html, (Erişim Tarihi: 18.10.2010) ve Use of the Veto on the United Nations Resolutions by the USA, http://www.krystal.com/democr 61

E. Ertosun ABD nin İsrail e mali yardımı, 1949 da İsrail in göçmenleri yerleştirme amaçlı talep ettiği 135 milyon dolarlık Exim Bank kredisini onaylamasıyla başlamıştır. 15 1949 dan 1973 e kadar, ABD, İsrail e yıllık ortalama 122 milyon dolar, toplamda 3,1 milyar dolar yardımda bulunmuştur. İsrail, ABD den silah satın almaya 1962 de başlasa da 1973 Savaşı sonuna dek karşılıksız askeri yardım almamıştır. Bu tarih itibariyle, ABD Kongresi nde, askeri olarak güçlü bir İsrail in Orta Doğu da barış için bir gereklilik olduğu düşüncesi hâkim olmaya başlamıştır. 1974 ten günümüze kadar İsrail e yapılan ABD yardımı 100 milyar doları bulmaktadır. 16 1976 2004 yılları arasında, İsrail, ABD den en fazla yardım alan ülke sıralamasında hep birinci olmuştur. ABD, Orta Doğu da istikrarsızlığın yaşandığı dönemlerde İsrail e yardımlarını arttırmıştır. 1991 de Irak a yaptığı müdahalesinin İsrail e maliyetini onarmaya yönelik olarak 650 milyon dolarlık bir acil karşılıksız yardım onaylanırken, 2003 Irak Savaşı sonrası ise Kongre, 1 milyar dolarlık karşılıksız askeri yardım ve 9 milyar dolarlık kredi garantisini sağlayan bir yasa çıkarmıştır. 17 2007 Ağustos unda ise Bush yönetimi, İsrail e verilen askeri yardımlarda on yıl içinde toplam 6 milyar dolarlık artış öngören bir plan açıklamıştır. 18 Buna göre, 2009 yılında 2.55 milyar dolar olan askeri yardım 2013 e kadar her yıl 150 şer milyon dolarlık artışlarla yıllık 3.15 milyar dolar seviyesine ulaşacak; 2013 2018 döneminde bu rakamda sabitlenecektir. 2010 Ağustos unda ise ABD ve İsrail, maliyetinin tamamı ABD nin Dış Askeri Finansman programı bağışlarından sağlanacak olan 20 adet F 35 uçağının İsrail e verileceğini açıklamışlardır. 19 Tüm bunlarla birlikte, son yıllarda Amerikan kamuoyunda Washington un Tel-Aviv e verdiği desteğin niteliği ve büyüklüğü eleştirel bir tonda tartışılmaya başlanmıştır. Özellikle 2003 Irak Savaşı sonrası, ABD nin savaşa girmesinin arkasında Yahudi lobi örgütlerinin rolü, savaşın ABD ye kazandırdığı ve kaybettikleri bağlamında bir sorgulama süreci yaşanmıştır. 20 2005 yılında yapılan bir ankete göre, Amerikan kanaat önderlerinin çoğunluğu küresel ölçekte Amerikan karşıtlığının ana sebebinin ABD nin İsrail e desteğinin olduğunu ifade etmişlerdir. 21 2006 yılında ise ABD eski başkanlarından Jimmy Carter ın yazdığı Filistin: Barış,Irkçılık Değil 22 isimli kitabı büyük ses getirmiştir. Carter, kitabında barış acy-whyusa03.html, (Erişim Tarihi: 18.10.2010). 15 Mitchell Bard, U.S. Aid to Israel, http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/us-israel/foreignaid.html, (Erişim Tarihi: 18.10.2010). 16 Ibid. 17 Ibid. 18 Ibid. 19 Congressional Research Service, U.S. Foreign Aid to Israel: CRS Report for Congress, 16 Eylül 2010, s. 1-2, http://www.fas.org/sgp/crs/mideast/rl33222.pdf, (Erişim Tarihi: 18.10.2010). 20 Sara Roy, Reflections on the Israeli-Palestinian Conflict in U.S. Public Discourse: Legitimizing Dissent, Journal of Palestinian Studies, Vol. 39, No. 2, Kış 2010, s. 25. 21 Ibid., s. 26. 22 Jimmy Carter, Palestine: Peace Not Apartheid, (New York: Simon & Schuster Paperbacks, 2007) 62

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi sürecinin tıkanmasında İsrail in ana müsebbip olduğunu belirtmiş ve bu ülkeyi ırkçılık yapmakla itham etmiştir. 23 ABD-FKÖ İlişkileri ABD, Filistin meselesinin diğer tarafındaki muhatap olarak uzun süre başta Ürdün olmak üzere Arap ülkelerini görmüştür. Filistin Kurtuluş Örgütü(FKÖ) ise radikal bir örgüt olarak değerlendirilmiştir. Ürdün ün himayesinde özerk bir Filistin yönetiminin kurulması, ABD dış politikasının Filistin sorununa yaklaşımında önceliği teşkil etmiştir. ABD, bağımsız bir Filistin Devleti fikrine ilk defa 1947 yılında Filistin in taksimi kararına BM deki olumlu oyuyla destek vermiştir. 24 1970 lerin ortasında FKÖ nün uluslararası alanda meşruiyet zemini elde etmesiyle birlikte, ABD politikasında da farklılık gözlemlenmeye başlanmıştır. FKÖ ile diplomatik ilişki kurulması için şu şartlar öne sürülmüştür: FKÖ, BM Güvenlik Konseyi nin 242 sayılı kararını tanıyacak, terörizmle ilişkisini kesecek ve İsrail in varlık hakkını kabul edecektir. 25 Belirtilen şartlar, bu dönem itibariyle, FKÖ tarafından kabul edilmemiştir. ABD de İsrail in 1982 de Lübnan ı işgaliyle birlikte FKÖ yü bölgeden çıkartmak için yaptığı operasyonlara göz yummuştur. 26 Temmuz 1988 de Ürdün Kralı Hüseyin in ülkesinin Batı Şeria daki tüm haklarından vazgeçtiğini açıklamasıyla birlikte, FKÖ, Filistin halkının temsilcisi olarak ABD nin tanımasını elde etmek amacıyla, önceki politikalarını gözden geçirmeye yönelmiştir. Bu bağlamda, 13 Aralık 1988 de BM Genel Kurulu ndaki konuşmasında, FKÖ lideri Yaser Arafat, Amerikan karşıtı söylemini terk etmiş ve BM Güvenlik Konseyi nin 242 sayılı kararını kabul ettiğini belirtmiş; ancak terörizmi kınama ve İsrail i tanıma ifadelerini net olmayan bir üslupla söylemiştir. 27 Bu beyanat, ABD tarafından yeterli görülmemiştir. Açıklamalarına Washington un beklentilerini tatmin edecek şekilde netlik kazandırması yolundaki Amerikan istemine Arafat ın daha sonra bir basın açıklamasıyla 28 olumlu 23 Ibid., s. 189 ve s. 215. 24 Karakoç, ABD nin Filistin Politikası, s. 112. Başkan Bush un 2001 de 11 Eylül saldırısı sonrası yaptığı açıklamasında bağımsız bir Filistin den bahsetmesine ve 2002 Mart ında BM nin ilgili kararını desteklemesine kadar çok uzun bir süre bir daha bu konuya girilmeyecektir 25 Barry Rubin, Misperceptions and Perfect Understanding: The United States and the PLO, http://www.meria.idc.ac.il/books/misperceptions.html, (Erişim Tarihi: 18.04.2010) 26 Karakoç, ABD nin Filistin Politikası, s. 115. 27 PLO Chairman Yasser Arafat, Speech on the Palestinian Peace Initiative, UN General Assembly, içinde Mahdi Abdul Hadi, (der.) Documents on Palestine, Vol. IV: 1987-1994, (Kudüs: Palestinian Academic Society for the Study of International Affairs, 2007), s. 49-58. 28 PLO Chairman Yasser Arafat, Press Statement Clarifying his Speech before the UN General Assembly, içinde Documents on Palestine, Vol. IV: 1987-1994, (Kudüs: Palestinian Academic Society for the Study of International Affairs, 2007), s. 59-60. 63

E. Ertosun cevap vermesi ve söz konusu üç şartı da kabul ettiklerini bildirmesiyle ABD, FKÖ ile resmi temasa geçmiştir. 29 ABD nin İsrail e desteğinin üst bir boyutta olması, ABD nin Filistin meselesine ilişkin konularda tümüyle İsrail le birlikte hareket ettiği anlamına da gelmemektedir. ABD, yerleşimler ve Kudüs ün statüsü gibi bazı konularda İsrail le ayrışmakta ve Filistin tarafının görüşlerine göreli olarak yaklaşmaktadır. 1967 Savaşı sonrası işgal altındaki topraklarda ilk Yahudi yerleşimlerinin oluşturulmasından itibaren, ABD, bu yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve barışı engellediğini birçok kez ifade etmiştir. 30 İsrail in kurduğu yerleşim bölgeleri, Reagan dönemine kadar hukuk dışı, Reagan yönetimince barışa engel ve Clinton yönetimi tarafından zorlaştırıcı faktör olarak tanımlanmıştır. 31 Ancak, İsrail, Oslo anlaşması sonrasında dahi, anlaşma hükümlerine göre Filistin Devleti nin kurulacağı topraklarda yerleşim bölgesi inşa etmeyi sürdürmüş ve yedi yıl içinde Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs teki yerleşimcilerin sayısı 286 000 den 357 000 e çıkmıştır. 32 Clinton yönetimi, yerleşimlerin barış sürecine zarar verdiğini görmüş ve bazı tedbirler almıştır. ABD nin yerleşim bölgeleri inşası için İsrail e verdiği 10 milyar dolarlık krediden 1993 te 437, 1994 te 216 ve 1995 te 60 milyon dolarlık ceza kesilmiştir. 33 Kudüs ün statüsüyle ilgili olarak ise, ABD, BM kararları çerçevesinde şekillenen uluslararası görüşten yana tavır almıştır. Kongre nin Kudüs ün İsrail in başkenti olarak tanınması ve Amerikan büyükelçiliğinin bu şehre taşınması konusundaki ısrarına rağmen, ABD yönetimleri bu yönde adım atmamıştır. Başkan Reagan ın Eylül 1982 de yaptığı açıklama, ABD nin konuyla ilgili tutumunu özetler mahiyettedir: Şuna kaniyiz ki Kudüs bölünmemelidir, ama şehrin nihai statüsü müzakerelerle belirlenmelidir. 34 Başkan Bush da Mart 1990 da verdiği beyanatta, Kudüs ün işgal altında bir bölge olduğunu ve Doğu Kudüs teki yerleşimlere karşı olduğunu ifade etmiştir. 35 Yukarıda incelenen tüm bu hususlar göstermektedir ki ABD nin Orta Doğu sorununa yaklaşımında İsrail in güvenliğinin sağlanması öncelikli ve ayrıcalıklı bir yere sahiptir. ABD nin İsrail e desteği, bölgedeki çıkarları için bu ülkeyi stra- 29 US President Ronald Reagan, Statement on US-PLO Dialogue Documents on Palestine, Vol. IV: 1987-1994, (Kudüs: Palestinian Academic Society for the Study of International Affairs, 2007), s. 60. İsrail in de taraf olduğu 4. Cenevre Sözleşmesi nin 49. maddesine göre, işgalci güç, sivil nüfusunu işgal altındaki topraklara yerleştiremez. 30 Mark, Israel-United States, s. 42. 31 Karakoç, ABD nin Filistin Politikası, s. 119. 32 PLO Negotiations Affairs Department, Negotiations Primer, Ramallah, 2009, s. 9. 33 Karakoç, ABD nin Filistin Politikası, s. 120. 34 US President Ronald Reagan, Adress to the Nation on US Policy for Peace in the Middle East(Reagan Plan), içinde Mahdi Abdul Hadi, (der.) Documents on Palestine, Vol. III: 1974-1987, (Kudüs: Palestinian Academic Society for the Study of International Affairs, 2007), s. 281. 35 Karakoç, ABD nin Filistin Politikası, s. 120. 64

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi tejik bir değer olarak görmesi, Amerikan kamuoyunun İsrail e duyduğu sempati ve Yahudi lobisinin çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Washington, yaptığı yardımlarla Tel-Aviv in bölgede askeri ve ekonomik olarak güçlenmesini sağlarken, BM deki desteğiyle de İsrail in eylemlerine karşı uluslararası bir girişimin harekete geçmesini engellemiştir.öte yandan, ABD, uluslararası başat bir güç olmanın gereği olarak, meseleye taraf diğer aktörlerin yaklaşımlarını da dikkate almak durumundadır. AB NİN FİLİSTİN POLİTİKASI AB nin Filistin Politikasını Belirleyen Etkenler Avrupa nın Orta Doğu daki gelişmelerle ilgilenmesinin temel nedenleri; Orta Doğu yla sahip olduğu tarihi bağlar, coğrafi yakınlığından dolayı bölgedeki olayların Avrupa yı etkileme potansiyeli, bölge ülkeleriyle kurulmuş ticari ilişkiler ve özellikle enerji kaynakları bakımından bölgeye bağımlılığıdır. Bu doğrultuda, Avrupa ülkelerinin çıkarları, Orta Doğu da istikrarın teminini gerekli kılmaktadır. Avrupa, istikrarsızlığın temel nedeni olarak Filistin meselesini görmüş, bunun için sorunun barışçıl yollarla çözülmesi amacıyla çaba sarf etmiştir. AB nin Filistin politikasının anlaşılmasında üç önemli husus etkilidir. Birinci etken, uluslararası ortamdır. Avrupa, küresel düzeyde gerilimin yaşandığı yıllarda özgün bir dış politika oluşturamamıştır. 36 Bu süreçte, Sovyet tehdidi sebebiyle ABD ye yakın olan Avrupa ülkeleri, dış politikalarını Washington la aynı doğrultuda şekillendirmişlerdir. Uluslararası ortamda yumuşamanın yaşandığı yıllarda ise Avrupa, bütünleşme süreci doğrultusunda önemli adımlar atmayı başarmış ve buna bağlı olarak uluslararası meselelere ilişkin kendi yaklaşımını geliştirebilmiştir. Soğuk Savaş sonrasında güvenliği için ABD ye bağımlılığı azalan Avrupa, daha rahat politika üretebilme imkânına kavuşmuştur. Fakat bu yeni ortamda ABD, rakipsiz bir küresel güç seviyesine ulaşmış ve AB, atacağı adımlarda yine ABD yi dikkate almak zorunda kalmıştır. İkinci etken, AB nin yapısıyla ilgilidir. AB, oluşum süreci devam eden bölgesel bir bütünleşme hareketidir. Bir devlet gibi davranmak istemekte ve bölgesi dışındaki uluslararası meselelerde de müdahil olmayı amaçlamaktadır. Ancak AB, küresel bir aktörün ürettiği politikaları uygulayabilecek siyasi, özellikle askeri güce ve kurumsal işleyişe sahip değildir. 37 Bu nedenle AB teorik seviyede geliştirdiği politikalarını pratiğe dönüştürememiştir. Üçüncü etken, Filistin meselesinin taraflarının AB ye bakışıdır. Arap tarafı Avrupa nın Filistin meselesine yaklaşımını olumlu, ama yetersiz görmüştür. İsrail tarafı ise Avrupa yı Arap yanlısı olarak değerlendirmiş ve Avrupa nın 36 Muzaffer Şenel, Avrupa Birliği nin Ortadoğu Barış Süreci ne Etkileri, içinde M. İbrahim Turhan, (der.) Filistin: Çıkmazdan Çözüme, (İstanbul: Küre Yayınları, 2003), s. 137. 37 Ibid, s. 133. 65

E. Ertosun tarafsız olamayacağı iddiasıyla meselenin çözümünde aktif rol almasını istememiştir. 38 1990 Öncesi AB nin Filistin Politikası 1967 Arap-İsrail Savaşı ndan birkaç gün önce AT üyesi altı ülke bir araya gelmiş, fakat yaklaşan savaşı önleme amaçlı ortak tavır belirlemek bir yana, konuyu gündeme alma hususunda bile anlaşamamışlardır. 39 Bu durumun ortaya çıkmasının iç sebebi, üye devletlerin konuya bakışındaki çok seslilik ve sadece oybirliğiyle karar alabilmeleridir. Dış sebep ise, ABD nin, Sovyetler Birliği nin bölgedeki etkisini arttırmasına zemin hazırlayacağı gerekçesiyle AT nin Orta Doğu da ayrı politika belirlemesine razı olmamasıdır. Söz konusu durum, AT yi ortak dış politika belirleme konusundaki yapısal eksikliklerini gidermeye yönlendirmiştir. Bunun sonucunda,1969 daki Lahey Zirvesi nde dış politikaya ilişkin toplantılar sistemli hale getirilmiştir. 40 1973 Savaşı sürpriz bir şekilde gerçekleştiği için AT ülkelerinin savaş öncesi ortak bir tavır belirleme şansları olmamıştır. Ancak, savaş sonrasında Avrupa Siyasi İşbirliği Konseyi nin 6 Kasım 1973 te aldığı kararlar, AT nin Filistin politikasını kurumsallaştırmıştır. Söz konusu kararlar, BM Güvenlik Konseyi nin 242 ve 338 sayılı kararlarına dayandırılmıştır. Bildirge de zor kullanarak toprak kazanımının kabul edilemezliği belirtilmiş ve buna bağlı olarak, İsrail in 1967 Savaşı yla birlikte işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 41 Bildirge ye göre kalıcı bir barış, bölgedeki tüm devletlerin toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına ve egemenliğine ve Filistinlilerin meşru hakları na saygıyı esas almalıdır. Kararlar büyük ölçüde Arap tarafının söylemleriyle paralellik arz ettiği için Arap ülkelerince memnuniyetle karşılanmış ve Avrupa-Arap diyaloguna giden yolu açmıştır. 38 Örneğin, İsrail Başbakanı İzak Şamir 1989 da Avrupa Parlamentosu Başkanı na Avrupalıların barış sürecinde aktif olamayacaklarını, çünkü AT nin Filistin yanlısı önyargılar taşıdığını ifade etmiştir. Bkz.: Rosemary Hollis, The Union and the Arab-Israeli Conflict: From Venice to Madrid, içinde PASSIA Seminar: The European Union, (Kudüs: PASSIA Publication, 1996), s. 56. 1997 de ise Başbakan Benyamin Netanyahu, AB nin barış sürecinde sadece ekonomik bir rol üstlenebileceğini açıklamıştır. Bkz.: Şenel, Avrupa Birliği nin Ortadoğu., s. 158. 39 S. Sezgin Mercan, Avrupa Dış Politikası: İsrail-Filistin Çatışması Örnek Olayı, Akademik Orta Doğu, Cilt: 3, Sayı: 1, 2008, s. 105. 40 Haydar Efe, Soğuk Savaş Döneminde Avrupa da Ortak Dış Politika Oluşturma Çabaları, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt: 9, No: 1, 2010, s. 45-46. 41 Şenel, Avrupa Birliği nin Ortadoğu., s. 148. Aslında İsrail kastedilmektedir. AT nin 1972 Paris Zirvesi ndeki Genel Akdeniz Politikası kararına dayandırılabilecek süreç, 1973 teki Kopenhag Zirvesi ne bir Arap heyetinin sürpriz ziyaretiyle gelişmiştir. Bu doğrultuda, Avrupa ile Arap ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel konularda işbirliği amaçlanmıştır. 1975 te Kahire de gerçekleştirilen toplantıda ağırlıklı olarak ekonomik konulara yönelik yedi adet çalışma grubu oluşturulmuştur. Söz konusu süreçte Fransa, sürükleyici bir rol üstlenmiştir. Camp David 66

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi ABD nin yoğun çabası neticesinde sağlanan İsrail-Mısır barışına AT ülkeleri de destek vermişlerdir. Süreci bizzat yöneten ABD Başkanı Jimmy Carter, AT nin etkisinin, gelişmeleri dışarıdan destekleme seviyesinde kalmasını istemiştir. Devam eden süreçte ise AT ülkelerinin Orta Doğu barışı için özgün katkılarını yapabilmeye yönelikbir girişimi dikkat çekicidir: Venedik Bildirgesi. 42 1980 Haziran ında yayınlanan Venedik Bildirgesi, AT nin Filistin meselesine ilişkin resmi görüşünü belirtmesi ve Avrupa nın Orta Doğu da kapsamlı bir barışın temini için daha aktif bir rol oynama isteğini yansıtması açısından önemlidir. Bildirge ile AT, uluslararası alanda ilk kez Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkını tanımıştır. FKÖ nün barış görüşmelerine Filistinlilerin yasal temsilcisi olarak katılması öngörülürken, bölgedeki tüm devletlerin de İsrail in varlığını tanıması gerektiği vurgulanmıştır. Kudüs ün statüsünü tek taraflı olarak değiştirme girişimlerinin kabul edilemeyeceği ve yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir. 43 Böylelikle, Filistin meselesinin sadece mülteciler konusundan ibaret bir sorun olmadığı ortaya konulmuştur. İsrail hükümeti, bildirgeyi, ilanından iki gün sonra yaptığı sert bir açıklamayla kınamıştır. 1980 lerin ilk yarısı Soğuk Savaş geriliminin tekrar tırmandığı bir dönemdir. Bu yıllarda AT dış politika konularında ayrı bir ses olmaktan çekinmiştir. AT nin Madrid Sonuç Bildirgesi nde Orta Doğu da barış için gerekli ilkeleri ifade etmesi iki bloklu yapının yıkıldığı 1989 yılına rastlamıştır. Bildirgede vurgulanan dört temel ilke şunlardır: 1) BM gözetiminde uluslararası bir barış konferansının toplanması, 2) FKÖ nün sürece katılması, 3) Görüşmelerin barış için toprak ilkesi temelinde yapılması ve 4) İşgal altındaki topraklarda özgür seçimlerin gerçekleştirilmesi. 44 sürecine AT nin desteği ve Arap ülkelerinin tepkisiyle birlikte 1979 da askıya alınan diyalog, 1983 sonrası küçük gelişmeler göstermiş ve özellikle Körfez ülkeleriyle ilişkilerde mesafe katedilmiştir. 1995 de on beş AB üyesi ülke ile on iki bölge ülkesi(fas, Cezayir, Tunus, Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye, Filistin Yönetimi, Türkiye, Kıbrıs ve Malta) Barselona Bildirgesi ni imzalayarak Avrupa-Akdeniz İşbirliği ni başlatmışlardır. Bildirgenin kapsamını siyasal/güvenlik, ekonomik/mali ve sosyal/kültürel konular oluşturmuştur. Siyasal konularda iç politikaya ilişkin hususlar (demokratikleşme, insan hakları, hukukun üstünlüğü) daha fazla vurgulanmış ve ABD nin etkin olduğu güvenlik alanına pek girilmemiştir. 2004 yılında on yeni üyenin katılımıyla sınırları genişleyen AB, Avrupa Komşuluk Politikası çerçevesinde bölge ile işbirliğini geliştirmeyi sürdürmektedir. 42 Ibid., s. 149. 43 Hollis, The Union and, s. 55. 44 Şenel, Avrupa Birliği nin Ortadoğu., s. 150-151. 67

E. Ertosun 1990 Sonrası AB nin Filistin Politikası 1991 de Madrid Konferansı yla başlayan barış süreci ise yine ABD nin liderliğinde gerçekleşmiş ve ABD, süreçte AT nin siyasi olarak aktif ve belirleyici bir rol üstlenmesine sıcak bakmamıştır. 45 AB nin barış sürecine katkısı ancak ekonomik araçlarla mümkün olabilmiştir. AB, Oslo süreciyle kurulan Filistin Yönetimi nin kurumlarının inşası ve yaşatılması için gereken finansal yardımın ana sağlayıcısı konumundadır. 46 Diğer taraftan, AB, İsrail in yeni bir ticaret anlaşması talebini, Tel Aviv in Filistin ile yürüteceği barış görüşmeleri ilkelerini kabul etmesi şartına bağlamıştır. Brüksel, söz konusu görüşmelere Tel-Aviv in bu doğrultuda attığı adımlardan sonra başlamıştır. AB, İsrail ile 20 Kasım 1995 te Avrupa-Akdeniz Ortaklık Anlaşması nı ve 24 Şubat 1997 de ticari konuları kapsayan bir çerçeve anlaşmasını imzalamıştır. 47 AB nin 1998 den itibaren gerçekleştirdiği önemli bir uygulaması da, İsrail in uluslararası hukuka aykırı eylemlerini ve insan hakları ihlallerini içeren Gözlem Raporları nı yılda iki kez yayınlamasıdır. 48 Böylelikle, AB, İsrail in eylemlerinin uluslararası kamuoyu tarafından denetlenmesine imkân sağlamıştır. AB, Filistin de artan şiddete son vermek amacıyla 2002 de kurulan Orta Doğu Dörtlüsü nün ABD, BM ve Rusya ile birlikte üyelerinden biri olmuştur. Faaliyet alanlarının Filistin Yönetimi nin kurumsal ve ekonomik gelişimi, İsrail in uyguladığı kısıtlamaların kaldırılması, Gazze ye yardımların ulaştırılması ve Filistin de güvenlik güçlerinin hâkimiyetinin sağlanması gibi konular 49 olduğunu gözönüne aldığımızda, AB nin meseleye yaklaşımının Dörtlü nün izlediği politikaları etkilediği görülmektedir. Orta Doğu Dörtlüsü nün hazırladığı ve Yol Haritası diye adlandırılan çözüm planı, İsrail ve Filistin taraflarına Nisan 2003 te sunulmuştur. Planın birinci aşamasında, Filistin de serbest ve adil bir seçimin yapılması, İsrail in Eylül 2000 öncesi durumuna dönmesi, şiddetin sona erdirilmesi ve ikinci aşamasında geçici sınırlara sahip bir Filistin Devleti nin kurulması öngörülmüştür. 50 Üçüncü aşamasında ise, Kudüs, yerleşimciler ve mültecilerin geri dönüşü gibi konuların uluslararası bir konferansta nihai çözüme kavuşturulmasının ardından, 2005 yılı sonuna kadar kesin sınırlara sahip bir Filistin Devleti nin oluş- 45 Hollis, The Union and, s. 56-57. 46 1994-1998 arasında AB nin Filistin Yönetimi ne yaptığı yardımların toplamı 1,5 milyar dolardır ve bu rakam, uluslararası toplumun toplam yardımının % 50 sini oluşturmaktadır. Ayrıca, aynı dönemde AB ülkelerinin Yakın Doğu daki Filistinli Mülteciler için BM Yardım ve Çalışmaları Ajansı (UNRWA) aracılığıyla yaptıkları yardımların toplamı 550 milyon dolardır. Bkz.: Esra Hatipoğlu, The EU and the USA in the Middle East, Turkish Review of Middle East Studies, 2003 Yıllığı, s. 51-52. 47 Mercan, Avrupa Dış Politikası, s. 113. 48 Ibid., s. 114-115. 49 Orta Doğu Dörtlüsü nün görev tanımı ve faaliyet alanları için bkz.: http://www.tonyblairoffice.o rg/quartet/pages/key-issues, (Erişim Tarihi: 12.11.2010) 50 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, (İstanbul: Alfa Yayınları, 2002), s. 770-772. 68

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi turulmasıdır. 51 Yol Haritası taraflarca barışın sağlanması için bir çerçeve olarak kabul edilmiş, ancak görüşmelerden netice alınamamıştır. Sonuç olarak, Filistin meselesinin çözüm çabalarına AB nin iki önemli katkısı olmuştur: Birincisi, AB özellikle yayınladığı bildirgelerle, uluslararası alanda sorunun tanımlanma ve algılanma biçimini şekillendirmiştir. Böylelikle, Arap tarafının söylemlerinin uluslararası alanda yer bulmasını sağlamıştır. İkincisi, AB sorunun çözümüne ilişkin uluslararası politikaları etkileyen ve yönlendiren ana güç olamasa da söz konusu politikaların yürütülmesine yardımcı olan, kaynak temin eden ve eksik yanları tamamlayan sivil güç rolünü oynamıştır. TÜRKİYE NİN FİLİSTİN POLİTİKASINDA ABD-AB İKİLEMİ ABD ve AB nin Orta Doğu politikalarında temel amaçları aslında ortaktır: Petrolün uluslararası pazarlara arzının güvenli ve ekonomik bir şekilde sağlanması, bölgede istikrarın temini ve demokrasinin yaygınlaştırılması, terörizmle mücadele ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi. 52 Ancak, AB ve ABD nin bölgeye bakışlarında ve ortak amaçlarına ulaşmak için izledikleri politikalarında bazı farklılıklar söz konusudur. Bu durumun ortaya çıkmasının sebepleri üç maddede ele alınabilir.birincisi, Avrupa nın Orta Doğu ile geçmişi çok daha eskiye dayanmaktadır ve bölge ile köklü sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkileri mevcuttur. ABD nin bölgeye ilgisi ise 2. Dünya Savaşı sonrası gelişmeye başlamış, Sovyet tehdidinin çevrelenmesi ve İsrail in güvenliğinin sağlanması gibi konular etrafında gelişmiştir. İkincisi, Avrupa, Orta Doğu petrollerine ABD den daha fazla bağımlıdır. Bu sebeple Avrupa ülkeleri, Arap dünyasıyla ilişkilerinde daha hassas ve dengeli hareket etmişlerdir. Üçüncüsü, Avrupa, coğrafi olarak bölgeye yakındır, ABD ise bir hayli uzaktır. Dolayısıyla Avrupa, bölgedeki gelişmelerden daha fazla etkilenmektedir. 53 Örneğin, göç olgusu Avrupa nın ciddi bir gündem maddesidir. Bu durum, AB yi Orta Doğu ile ilişkilerini komşuluk tanımlaması çerçevesinde ele almaya yönlendirmiştir. Neticede, AB nin Orta Doğu politikası, bölge ülkelerinin meselelere bakış açısına daha fazla değer verirken, ABD ise bölgeye güvenlik ağırlıklı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. ABD ve AB nin bölge meselelerine bakışındaki ayrışmanın açık bir biçimde görüldüğü konulardan biri Filistin meselesidir. Öncelikle, ABD ve AB sorunun temel kaynağını farklı şekillerde tanımlamaktadırlar. Avrupa daki hâkim görüşe göre, sorunun çıkış noktası, İsrail in Filistin ve diğer bazı Arap topraklarını işgalidir. ABD ye göre ise sorunun ana kaynağı, Arapların İsrail i bir Yahudi Devleti 51 Ibid., s. 772-773. 52 Ayşegül Sever, AB ve ABD nin Ortadoğu da Politika Öncelikleri ve Türkiye, içinde Faruk Sönmezoğlu, (der.) Türk Dış Politikasının Analizi, (İstanbul: Der Yayınları, 2004), s. 360. 53 Muhittin Ataman, Orta Doğu da ABD-AB Rekabeti ve Türk Dış Politikası na Etkileri, Avrasya Dosyası, Cilt: 12, Sayı: 2, Mayıs-Ağustos 2006, s. 6. 69

E. Ertosun olarak tanımak istememeleridir. 54 Bu değerlendirme farklılığı sonucunda, AB, yayınladığı bildirgelerde barış için İsrail in işgal altındaki topraklardan çekilmesini bir şart olarak öne sürerken; ABD, bölgede varlığını ve güvenliğini ciddi tehdit altında gördüğü İsrail i siyasi, askeri ve ekonomik olarak desteklemiştir. İkincisi, ABD, İsrail ve Filistinliler arasında cereyan eden çatışmaları, Tel-Aviv in kendini savunma hakkı çerçevesinde değerlendirip Filistinli silahlı grupları terörist olarak nitelemektedir. 55 Bundan dolayı, Washington, Tel-Aviv in Filistinlilere yönelik pek çok eylemine BM den gelen tepkilere karşı İsrail i savunan bir politika izlemiştir. AB ise çatışmalardan iki tarafı da sorumlu tutmakta ve şiddetin eş zamanlı olarak durdurulması gerektiğini belirtmektedir. 56 Son olarak, ABD ve AB nin barış sürecine ilişkin görüşleridir. ABD ye göre, barış süreci için yapılması gereken, tarafların sorunlarını görüşmeler yoluyla çözebilecekleri ortamı oluşturmaktır. AB ye göre ise, ikili görüşmeler yoluyla çözüme ulaşılamayacağı görülmüştür ve artık yapılması gereken, uluslararası toplumun hazırladığı bir çözümü taraflara kabul ettirmektir. 57 Bu bakış farklılığı neticesinde, ABD, 1979 da ve 2000 de Camp David te olduğu gibi, taraflar arasında arabuluculuk rolü üstlenebileceği görüşmelere önem verirken; AB, 1991 Madrid Konferansı ndaki gibi uluslararası katılımın sağlandığı girişimleri desteklemiştir.ayrıca, Brüksel, barış için Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkını sıkça vurgulayıp, iki devletli çözüm üzerinde ısrarla durmaktadır. Washington un iki devletli çözüm fikrini benimsediğine dair açıklamaları bulunsa da söz konusu fikrin gerçekleşmesi için yeterli desteğinin olmadığı görülmektedir. 58 Türkiye nin Filistin meselesine bakışının büyük ölçüde AB çizgisine paralel olduğu söylenebilir. AB nin genelde Orta Doğu, özelde Filistin politikasında ABD den farklılaşmasına sebep olan etkenlerin tümü Türkiye için de geçerlidir. Türkiye nin Orta Doğu ülkeleriyle tarihsel bağları güçlüdür, bölgeyle komşu olduğu için gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir ve enerji kaynakları açısından bölgeye bağımlılığı üst seviyededir. Öte yandan, Türkiye, AB ile bütünleşme sürecini yaşamaktadır ve söz konusu durum, dış politika tercihlerinde Ankara yı Brüksel in yaklaşımlarından etkilenmeye açık hale getirmektedir. Türkiye-ABD ilişkileri ise derin ve çok yönlüdür. Türkiye nin güvenlik hesaplamalarında ABD, halen birinci derecede önemli müttefikidir. Öte yandan, Türkiye, ABD nin ulus- 54 Patrick Clawson, US and European Priorities in the Middle East, içinde Gustav Lindstrom, (der.) Shift or Rift: Assessing US-EU Relations after Iraq, (Paris: European Union Institute for Security Studies, 2003), s. 129. 55 Martin Ortega, The Achilles Heel of Transatlantic Relations, içinde Gustav Lindstrom, (der.) Shift or Rift: Assessing US-EU Relations after Iraq, (Paris: European Union Institute for Security Studies, 2003), s. 156. 56 Ibid., s. 157. 57 Clawson, US and European, s. 127-128. 58 Ortega, The Achilles Heel, s. 156-157. 70

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi lararası sorunlara çözüm üretebilecek potansiyele sahip en güçlü ülke olduğunun farkındadır. Türkiye için güvenlik kaygılarından göreli olarak bağımsız hareket edebildiği ve ekonomik ilişkilerin ön planda olduğu dönemlerde, Ankara nın Filistin politikası AB çizgisinde şekillenmektedir. Bölgesel ve ulusal güvenlik sorunlarının ağırlık kazandığı süreç ise, Türkiye yi ABD ve İsrail e yakınlaştırmakta ve bunun sonucunda Türkiye, Filistin meselesinde savunduğu ilkeler doğrultusunda bir politikadan uzaklaşıp, güvenlik kaygılarının belirleyici olduğu bir çizgiye kaymaktadır. Bu durumu örneklendirmesi bakımından, 1982 de İsrail in Lübnan ı işgali sonrasında Türkiye nin izlediği politikayı ve 1990 ların ortasında Türkiye nin İsrail le kurduğu yakın ilişkiler ele alınabilir. İSRAİL İN LÜBNAN I İŞGALİ NE(1982) KARŞI TÜRKİYE NİN POLİTİKASI Türkiye nin Filistin Politikasının İlkeleri Türkiye nin bu dönemde izlediği Filistin politikasının ilkelerini 12 Eylül askeri müdahalesi sonrasında işbaşına gelen Bülend Ulusu yönetiminin Hükümet Programı nda bulmak mümkündür: Bölgemizdeki anlaşmazlıklar karşısında Türkiye nin yaklaşımı, adalet ve hakkaniyet, her milletin kaderini bizzat tayin etmesi, kuvvet yoluyla toprak ilhakının reddi gibi ilkelere dayanacaktır. Bu ilkelerin çerçevesinde Orta Doğu sorununa karşı tutumumuz ve Filistin halkının haklı davasına desteğimiz de azimle sürecektir. 59 Türkiye, söz konusu ilkeler çerçevesindeki yaklaşımını uluslararası alanda da gündeme getirmiştir. 28 Eylül 1981 de BM 36. Genel Kurulu ndaki konuşmasında Orta Doğu da kapsamlı, kalıcı ve adil bir barışın şu esaslara dayanması gerektiğini ifade etmiştir: 60 1) İsrail in Kudüs dâhil 1967 den beri işgal altında tuttuğu tüm Arap topraklarından çekilmesi, 2) Filistin halkının bağımsız bir devlet kurmak dâhil tüm meşru haklarının tanınması ve gerçekleştirilmesi, 3) Bölgedeki tüm devletlerin güvenli ve tanınmış sınırlar içerisinde yaşama hakkı, 59 Kemal Girgin, T.C. Hükümet Programlarında Dış Politikamız (70 Yılın Panoraması), 1923-1993, (Ankara: T.C. Dışişleri Bakanlığı, 1993), s. 95. 60 BM 36. Genel Kurulu nda Yaptıkları Konuşma, içinde Dışişleri Bakanı İlter Türkmen in Konuşmaları, Demeçleri ve Basına Verdiği Mülakatlar: 21 Eylül 1980-3 Kasım 1983, (Ankara: Dışişleri Bakanlığı Matbaası, 1983), s.66. 71

E. Ertosun 4) Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi olan FKÖ nün bütün barış çabalarına çatışmanın diğer taraflarıyla eşit düzeyde katılması ve 5) Kudüs ün Arap ve İslami karakterinin korunması ve şehrin statüsünün uluslararası hukuka aykırı olarak tek taraflı keyfi uygulamalarla değiştirilmesinin reddi. Türkmen, konuşmasında ayrıca, bölgede kapsamlı bir çözüm için çalışmalar yürüten AET nin çabasının övgüye değer olduğunu vurgulamıştır. 61 Başbakan Bülend Ulusu da 20 Kasım 1981 de International Herald Tribune de yayımlanan mülakatında, Türkiye, Arap-İsrail ihtilafına barışçı çözüm bulunması yolundaki etkin çabaların, bölge güvenliğine önemli katkısı olacağı inancındadır dedikten sonra, AET üyelerinin yapmakta oldukları temasları ilgi ile izlediklerini belirtmiştir. 62 İşgale Karşı Türkiye nin Tepkisi İsrail, 4 Haziran 1982 de başlattığı ve Galilee Barış Operasyonu 63 adını verdiği harekâtla başkent Beyrut dâhil Lübnan ın büyük kısmını işgal etmiştir. İşgal neticesinde, Lübnan da yerleşik bulunan FKÖ gerillaları ve FKÖ lideri Arafat ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardır. FKÖ gerillaları pek çok Arap ülkesine dağılırken, Arafat karargâhını Tunus a taşımıştır. İsrail in operasyonuna karşı Ankara nın resmi düzeydeki ilk tepkisi Başbakan Yardımcısı Turgut Özal dan gelmiştir. 16 Haziran da Libya ziyareti esnasında konuşan Özal, saldırılar nedeniyle Filistin ve Lübnan halklarının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtip, işgali İsrail in alnına sürülmüş bir kara leke olarak tanımlamıştır. 64 BM Silahsızlanma Konferansı na katılmak üzere New York ta bulunan Dışişleri Bakanı İlter Türkmen de aynı gün verdiği bir demeçte İsrail in ölüm ve tahribat saçarak ve BM ilkelerini hiçe sayarak Lübnan ı işgal etmesinin bölgede tehlikeli bir durum yarattığını ve Türkiye nin bu olayları büyük endişe ile izlediğini bildirmiştir. 65 Türkmen, barışın sağlanması ve Lübnan ın bölünmesinin önlenmesi için İsrail in Lübnan dan derhal çekilmesi çağrısında bulunmuştur. Geçen on yıl boyunca aşırı sol ve aşırı sağ grupların ülke içindeki terör eylemleriyle uğraşan Türkiye nin gündeminde, 1980 lerin başında, yurt dışındaki Türk diplomatlarına yönelik düzenledikleri suikastlarla adını duyuran Ermeni 61 Ibid. 62 International Herald Tribune Gazetesi Muhabirine Verilen Demeç, içinde Başbakan Bülend Ulusu nun Konuşma, Demeç ve Mesajları, (Ankara: Başbakanlık Basımevi, 1982), s. 441. 63 İsrail in Lübnan ı işgalinin detayları için bkz.: Martin Gilbert, Israel: A History, (New York: Harper Perennial, 2008), s. 503-508, William L. Cleveland, A History of the Modern Middle East, (Boulder: Westview Press, 1994), s. 347-349 ve Fahir Armaoğlu, Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları(1948-1988), (Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1989), s. 538-559. 64 Özal: İsrail Saldırısı İnsanlık İçin Kara Bir Lekedir, Milliyet, 17 Haziran 1982. 65 Sami Kohen, Türkmen: İsrail, Lübnan dan Derhal Çekilmeli, Milliyet, 17 Haziran 1982. 72

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi terörü de bulunmaktadır. Türkiye nin terör hassasiyetini iyi bilen İsrail, işgal sürecinde elde ettiği bazı bilgi ve ele geçirdiği Türk ve Ermeni teröristleri, Türkiye nin sempatisini kazanmak ve operasyona karşı tepkisini azaltmak için kullanmaya çalışmıştır. Bu doğrultuda, İsrailli yetkililer, konuyla ilgili haberleri Türk basınına vermişlerdir. 16 Haziran da ise İsrail Dışişleri Bakanlığı Türkiye Masası Şefi Elomo Benu, bir Türk gazetesine verdiği demeçte, Ermeni terör örgütü ASALA militanlarının FKÖ kamplarında eğitim aldıklarını açıklamıştır. 66 Benu, FKÖ-ASALA bağlantısının Beyrut taki Sovyetler Birliği büyükelçiliği üzerinden sağlandığını belirtmiştir. İsrailli yetkili, Lübnan daki Türk ve Ermeni teröristlerle ilgili bilgileri Türkiye yle paylaşmaya hazır olduklarını bildirmiş ve Türkiye ye terörizme karşı işbirliği 67 yapma çağrısında bulunmuştur. Konunun dünyaya duyurulması, Başbakan Begin in 6 Temmuz da Knesset te yaptığı konuşmasında, Lübnan daki FKÖ kamplarında yakalananlar arasında 26 Türk teröristin de bulunduğunu açıklamasıyla gerçekleşmiştir. 68 İsrailli yetkililer, Türkiye nin terörizmle mücadelesi için büyük öneme sahip bilgileri CIA ye vermiş ve söz konusu istihbarat ABD tarafından Türkiye ye ulaştırılmıştır. 69 Esasen bu dönemde Türkiye için Arap dünyası ve Avrupa ülkeleri ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye için öncelikli dış politika hedefidir. 1973 sonrasında petrol fiyatlarında yaşanan hızlı tırmanış ve Türkiye nin enerji tüketiminin büyük bölümünü oluşturan petrolün temininde Arap ülkelerine bağımlı oluşu, Ankara yı Arap dünyasıyla ekonomik ilişkilerini geliştirmeye yönlendirmiştir. 70 Söz konusu yıllarda Türkiye yi gerek Araplarla gerek Avrupalılarla ticaretini arttırmaya iten bir başka etken 24 Ocak 1980 de alınan kararlardır. Buna göre; Türkiye, ihracata dayalı yeni bir sanayileşme stratejisini benimsemiştir. 71 Uluslararası piyasalara açılmayı hedefleyen Türk ekonomisi için Arap ve Avrupa ülkeleri cazip bir pazar olmuştur. Türkiye, bu sırada 12 Eylül sonrası ortamdaki 66 Özgen Acar, Beyrut ta Üslenen ASALA yı Sovyetler Yönlendiriyor, Milliyet, 17 Haziran 1982. 67 İsrail in söz konusu çağrısını, Türkiye yi, FKÖ nün mücadelesini de terörizm bağlamında değerlendirmeye yönlendirme girişimi olarak değerlendirebiliriz. 68 Nezih Tavlaş, Türk-İsrail Güvenlik ve İstihbarat İlişkileri, Avrasya Dosyası, Cilt: 1, Sayı: 3, Sonbahar 1994., s. 18. 69 Ibid. Bu ortamda Türkiye ile İsrail arasında gelişen işbirliğinin ulaştığı son nokta, Beyrut un doğusundaki Zahle şehrindeki kamplarda bulunan Ermeni teröristlere yönelik olarak düzenlenen ortak operasyondur. Nezih Tavlaş ın makalesindeki bilgilere göre, İsrail in daveti üzerine gerçekleşen operasyona Türkiye den gayri resmi bir komando timi katılmış ve kamplarda Ermeni terör örgütlerinin önemli bazı elebaşları öldürülmüştür. 70 Bu konuda kapsamlı bir çalışma için bkz.: Alon Liel, Turkey in the Middle East: Oil, Islam and Politics, (Boulder: Lynne Rienner Publishers, 2001), s. 27-101. 71 Baskın Oran, 24 Ocak 1980 Kararları Kutusu, içinde Baskın Oran, (der.) Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 1: 1919-1980,(İstanbul: İletişim Yayınları, 2005), s. 665. 73

E. Ertosun insan hakları ihlallerinden dolayı AT yle ilişkilerde sancılı bir dönem yaşasa da, Avrupa ile işbirliğini geliştirme hedefinden geri adım atmamıştır. 72 Bu dönemde Türkiye nin Orta Doğu ülkelerine ihracatında dikkat çekici bir büyüme yaşanmıştır. Türkiye nin bölgeye ihracatının toplam ihracatındaki oranı 1979 da % 17,1 iken 1985 te % 40 a yükselecektir. 73 Türk müteahhit firmalarının iki ülkeyle imzaladıkları sözleşmelerin toplam değeri, 1980 de 3,5 milyar dolarken 1984 sonunda 14.975 milyar dolara ulaşmıştır. 74 1984 sonu itibariyle bu ülkelerdeki iş hacmi, Türk müteahhit firmalarının yurt dışı faaliyetlerinin % 90 ını oluşturmaktadır. Bu süreçte, Türkiye nin söz konusu ülkelere gönderdiği işçi sayısı da 125.000 i aşmıştır. 75 İşçilerin Türkiye ye gönderdikleri dövizlerin ülke ekonomisi için hayati değere sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye nin Avrupa ülkelerine ihracatı ise 1980 ler boyunca aşamalı bir artış göstermiştir. Türkiye nin önde gelen dört Avrupa ülkesi (B.Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya) ile olan ihracatı 1981 de toplam ihracatının % 26,6 sını teşkil ederken, bu oran 1985 te % 33,3 e ve 1990 da % 43,5 e çıkacaktır. 76 Bu ortamda, İsrail in, Türkiye nin tepkisini FKÖ ye yönlendirme ve Galilee Operasyonu na ilişkin tepkisini azaltma çabası Ankara dan karşılık bulmayacaktır. Türkiye, FKÖ ye sitemini belirtmekle birlikte, Filistin meselesine desteğinde geri adım atmayacak ve uluslararası alanda İsrail in işgaline yönelik kararlı bir politika izleyecektir. Filistin kamplarında bazı Türk ve Ermeni teröristlerin bulunduğu haberlerinin doğrulanması üzerine, Dışişleri Bakanı Türkmen, Türk kamuoyunda bu konuda haklı bir tepkinin ortaya çıktığını belirtmiştir. 77 Türkmen, açıklamasında Tüm uyarılarımıza rağmen, Filistinli örgütlerin bu noktaya dikkat etmemiş olması üzücüdür. FKÖ, kendi kontrol ettiği örgütlerde Türkiye ye karşı eylem planlayan hiçbir Türk ün bulunmadığı konusunda bize teminat vermişti ifadelerini kullanmıştır. Ancak, Bakan Türkmen, başka bir mülakatındaki kendilerine karşı bu serzenişlerimiz olmakla beraber, bu tabii Filistin davasındaki temel tutumumuzu değiştirmemize yol açmaz. Bizim maksadı- 72 Çağrı Erhan ve Tuğrul Arat, AT yle İlişkiler, içinde Baskın Oran, (der.) Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 2: 1980-2001,( İstanbul, İletişim Yayınları, 2006), s. 83-87. 73 Halis Akder, Turkey s Exports Expansion in the Middle East, 1980-1985, The Middle East Journal, Vol. 41, No. 4, Sonbahar 1987, s. 555. 74 Nevzat Yalçıntaş, Economic Relations Between Turkey and Islamic Countries, Studies on Turkish-Arab Relations, 1986 Yıllığı, s. 322. 75 Ibid 76 Hikmet Uluğbay, 1981-1990 Döneminde Bazı Ülkelerin Türkiye nin İhracat ve İthalatındaki Payları Kutusu, içinde Baskın Oran, (der.) Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt 2: 1980-2001, ( İstanbul, İletişim Yayınları, 2006), s. 25. 77 Milliyet Gazetesi nden Nilüfer Yalçın a Verdikleri ve Anılan Gazetenin 21 Ağustos 1982 Tarihli Nüshasında Yayınlanan Mülakat, içinde Dışişleri Bakanı İlter Türkmen in Konuşmaları, Demeçleri ve Basına Verdiği Mülakatlar: 21 Eylül 1980-3 Kasım 1983, (Ankara: Dışişleri Bakanlığı Matbaası, 1983), s. 259. 74

Türkiye nin Filistin Politikasında ABD ya da AB Çizgisi mız Filistin milletine yardım etmektir 78 sözleriyle bu durumun, Türkiye nin Filistinlilere verdiği desteğe ilişkin bir tutum değişikliğine yol açmayacağını belirtmek gereğini duymuştur. Türkiye, BM Genel Kurulu nun İsrail i kınayan ve derhal Lübnan dan çekilmeye çağıran 26 Haziran tarihli ES-7/5 sayılı kararını 79 ve 19 Ağustos tarihli ES- 7/6 sayılı kararını 80 desteklemiştir. Türkiye nin İsrail e yönelik asıl büyük tepkisi ise, 16-17 Eylül gecesi Filistinli mültecilerin yaşadığı Lübnan daki Sabra ve Şatilla kamplarında gerçekleşen katliamlar 81 sonrasında gelecektir: Olaylar, basında Müslüman Katliamı ve Hitler i Bile Gölgede Bıraktılar gibi başlıklarla yer almıştır. 82 24 Eylül günü ülke genelinde kılınan Cuma namazlarından önce yapılan dualarda katliamı yapanlar kınanmış ve okunan hutbelerde Bu olayların mesulleri Allah indinde ebediyen lanetlenecektir ifadelerine yer verilmiştir. 83 Türkiye, Sabra ve Şatilla katliamlarına karşı uluslararası platformda da sert bir tepki göstermiştir. BM nin 37. Genel Kurulu nda konuşan Bakan Türkmen, yaşananlar karşısında İsrail in tutumunu şu ifadelerle eleştirmiştir: Sabra ve Şatilla kamplarındaki kitlesel ölümlerden dolayı İsrail in sorumluluğu inkâr edilemez. İsrail, politik ihtiraslarına ulaşabilmek için hiçbir vicdani değere bağlı olmadan hareket ettiğini göstermiştir. 84 Filistin Sorununa Uluslararası Çözüm Arayışları ve Türkiye İsrail in Lübnan ı işgaliyle ortaya çıkan gelişmeler uluslararası ve bölgesel aktörlerin dikkatlerini tekrar Filistin meselesine çekmiştir. ABD ve Arap ülkeleri soruna çözüm üretebilmek amacıyla, Reagan Planı ve Fez Planı diye anılan iki planı gündeme getirmişlerdir: ABD Başkanı Ronald Reagan, 1 Eylül 1982 de halkına hitaben yaptığı konuşmada, 85 hem İsrail in Batı Şeria ve Gazze de egemenliğinin veya kalıcı kontrolünün hem de bağımsız Filistin Devleti fikrinin barışı getirmeyeceğini belirtmiştir. ABD Başkanı, bir nevi orta yolu bularak, Filistinlilere, Ür- 78 Cumhuriyet Gazetesi nden Sedat Ergin e Verdikleri ve Anılan Gazetenin 21, 22 ve 23 Ağustos 1982 Tarihli Nüshalarında Üç Bölüm Halinde Yayınlanan Mülakat, içinde Dışişleri Bakanı İlter Türkmen in Konuşmaları, Demeçleri ve Basına Verdiği Mülakatlar: 21 Eylül 1980-3 Kasım 1983, (Ankara: Dışişleri Bakanlığı Matbaası, 1983), s. 269. 79 Kararın tam metni için bkz.: Department of Public Information-UN, Yearbook of the United Nations, 1982, Vol.: 36, 1986, s. 451. 80 Kararın tam metni için bkz.: Ibid., s. 476. 81 İsrail askerlerinin göz yumduğu ve Lübnan daki Falanjistlerin gerçekleştirdiği katliamlarda, İsrail tarafından kurulan Kahan Komisyonu nun raporuna göre, 700-800 Filistinli öldürülmüştür. Bu konuda bkz.: Gilbert, Israel: A History, s. 509-511 ve Armaoğlu, Filistin Meselesi ve, s. 560-564. 82 Hürriyet, 19 Eylül 1982. 83 Eller, İsrail e Lanet İçin Kalktı, Hürriyet, 25 Eylül 1982. 84 Birleşmiş Milletler 37. Genel Kurulu nda Yaptıkları Konuşma, içinde Dışişleri Bakanı İlter Türkmen in Konuşmaları, Demeçleri ve Basına Verdiği Mülakatlar: 21 Eylül 1980-3 Kasım 1983, (Ankara: Dışişleri Bakanlığı Matbaası, 1983), s. 74. 85 US President Ronald, s. 278-282. 75

E. Ertosun dün le beraber, Batı Şeria ve Gazze de tam bir özerklik verilmesini teklif etmiştir. Reagan, toprak konularının Güvenlik Konseyi nin 242 sayılı kararı çerçevesinde al-ver pazarlığı şeklinde çözülmesi gerektiğini de söylemiştir. Reagan, son olarak, Kudüs ün bölünmemesini ve şehrin nihai statüsünün müzakerelerle belirlenmesini önermiştir. Reagan Planı, 6-9 Eylül 1982 de Fas ta biraraya gelen Arap devletlerinin, Filistin sorununa ilişkin kendi çözüm esaslarını açıklamalarına vesile olmuştur. 9 Eylül de duyurulan ve Fez Planı diye anılan ilkelerin başlıcaları şunlardır: 86 1) İsrail in, Kudüs dâhil 1967 de işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi, 2) 1967 den beri Arap topraklarında kurulan İsrail yerleşimlerinin kaldırılması, 3) Batı Şeria ve Gazze nin birkaç ayı geçmeyecek bir süreyle BM gözetimi altında kalması, 4) Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti nin kurulması ve 5) Kudüs teki kutsal mekânlarda her dinin törenlerinin serbestçe yapılabilmesi. BM Genel Kurulu na katılmak için New York ta bulunan Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, ABD li mevkidaşı George Schultz ile yaptığı görüşmede Başkan Reagan ın adıyla anılan barış planına ilişkin kanaatlerini aktarmıştır. Türkmen, Reagan Planı nın Arap-İsrail çatışmasına çözüm getirmek için yeterince kapsamlı olmadığı eleştirisini dile getirmiştir. 87 Bakan Türkmen, Schultz la görüşmesinde, Arap Zirvesi nde ortaya çıkan Fez Planı na dikkat çekmiş ve bu planın soruna daha geniş, olumlu ve gerçekçi bir çözüm getirebileceğini öne sürmüştür. Türkmen, Genel Kurul da yaptığı konuşmada da Fez Planı nın bölgedeki tüm ülkelerin çıkarını gözeten dengeli ve gerçekçi bir çözüm olduğunu ve artık bundan sonra, İsrail in, Arap ülkelerinin söz konusu barışçıl yaklaşımı na cevap vermesi gerektiğini ifade etmiştir. 88 Bakan Türkmen, konuşmasında, Türkiye nin Orta Doğu da kalıcı ve adil bir barışın sağlanması için gerekli gördüğü ilkeleri şöyle sıralamıştır: 89 1) İsrail in, Kudüs dâhil, 1967 den beri işgal ettiği tüm Arap topraklarından geri çekilmesi, 86 League of Arab States, Final Declaration of the 12th Arab Summit Conference (Fez Plan), içinde Mahdi Abdul Hadi, (der.) Documents on Palestine, Vol. III: 1974-1987, (Kudüs: Palestinian Academic Society for the Study of International Affairs, 2007), s. 285-287. 87 Türk-Yunan Dışişleri Bakanları Yarın Buluşuyor, Hürriyet, 1 Ekim 1982. 88 Birleşmiş Milletler 37. Genel Kurulu nda Yaptıkları Konuşma, içinde Dışişleri Bakanı İlter Türkmen in Konuşmaları, Demeçleri ve Basına Verdiği Mülakatlar: 21 Eylül 1980-3 Kasım 1983, (Ankara: Dışişleri Bakanlığı Matbaası, 1983), s. 74. 89 Ibid., s. 75. 76