İş te Indus Indus Danışmanlık ın üç aylık Eğitim, Kişisel Gelişim ve Yönetim Danışmanlığı Bültenidir. Temmuz 2012 Kitap Danışmanlığı Keyifli Gelişlirtirici Seminerler Röportaj: Sena Aytan Hizmet Yönetimi ve Pazarlama Portre: Nur İçözü Eğitim Çocukluktan Başlar Röportaj: Serdar Özbabacan Hizmet Sektöründe Acente Yönetimi Röportaj: Gökçe Bolat Algılanan Hizmet Kalitesini Arttırmak
Editörden... Hizmet Sektöründe eğitimci gözünden paylaşımlarımızı üç aylık bültenimizi sizinle paylaşıyoruz. İş te Indus un temmuz sayısında Hizmet Sektörü üzerine yoğunlaştık. Öncelikle algılanan hizmet Kalitesini arttırmak üzerine Gökçe Bolat ile güzel bir söyleşi yaptık. Böylece ilk adımda hizmet sektörüne misafir gözünden baktık. Sena Aytan ile yaptığımız röportajda ise hizmet yönetimi ve pazarlama üzerinde durduk. Söyleşi boyunca hizmet başına pazarlama kavramını size sunmaya çalıştık. STH turizmin ortaklarından Serdar Özbabacan ise hizmet sektöründe acente yönetimi konusunda deneyimlerini bizimle paylaştı. Acente yönetimi konusunda çalışanların mutluluğu ve misafire sunulan dürüstlüğe de dikkat çekti. Hizmet sektörünü derinlemesine ele aldığımız bu sayıda eğitim alanına yer vermeyi de unutmadık. İş te Indus un temmuz sayısı için Çocuk Kitapları Yazarı Nur İçözü ile keyifli bir söyleşi yaptık. Eğitim aşkının çocukluklukta bireylere aşılandığı çocuk yazını üzerine konuştuk. Tüm bunların yanı sıra bir çocuk kitapları yazarının iç dünyasını ve portresini de size sunduk. Bu sayıda sizi keyifli bir yaza hazırladık... İş te Indus un ve eğitimin tadını çıkarmanız dileğiyle...
Kitap Danışmanlığı Yaşam boyu eğitime yeni bir bakış açısı: Kitap Danışmanlığı... Indus un sıradışı hizmetlerinden bir yenisi daha sizlerle. Eğitim, dünyayı değiştirmek için kullanabileceğiniz en güçlü silahtır. Nelson Mandela Indus Danışmanlık olarak Nelson Mandela nın sözcüklerinden yola çıktık. Bu sözcüklerin yanı sıra Kitaplar da dostlar gibi iyi seçilmelidir. cümlesini de projemize yansıttık. Böylece Kitap Danışmanlığı projemizi sizlerle paylaştık. Okuyucuların kendilerine yatırım yapmak istedikleri konularda uygun kitaplardan faydalanmalarını ve okudukları kitaplardan daha çok keyif almalarını amaçlayan Indus Danışmanlık, Kitap Danışmanlığı projesini sizlere sunuyor. Kişilerin gelişmesi gereken veya kendisini geliştirmek istediği konularda uygun kitapları belirleyen Indus Danışmanlık, önerilerini kitap reçetesi ile paylaşıyor. Indus Danışmanlık bu yeni projeyle Kişilerin kendilerini geliştirme yolunda attığı adımları kolaylaştırmak, Sonuç odaklı önerileri ihtiyaç ve beklentileri tam anlamıyla karşılamak. Kişilere keyifli ve eğlenceli bir deneyim sunmak, konularında kuruma ve çalışanlara fayda sağlayacaktır. Indus Danışmanlık ın tamamen ücretsiz olarak sağladığı bu hizmetten yararlanmak için Indus Danışmanlık la iletişim kurmak yeterlidir :) Indus Danışmanlık bunu yaparken kişilerin, okudukları kitaplardan keyif almalarından ve kendilerine yeni bir şeyler katmış olmanın verdiği tebessümü yüzlerinde görmekten başka hiçbir karşılık beklememektedir.
Algılanan Hizmet Kalitesini Arttırabilme Deneyimli Danışmanlarımızdan Gökçe Bolat ile algılanan hizmet kalitesini arttırabilme üzerine bir söyleşi yaptık. Biraz kendinizden bahseder misiniz? 1980 İstanbul doğumluyum. Trakya Üniversitesi Edirne M.Y.O Halkla İlişkiler Bölümünden mezun olduktan sonra sağlık sektörünün idari birimlerinde farklı pozisyonlarda görev aldım. 12 yıllık sağlık sektörü deneyimimin son 8 yılını Halkla İlişkiler, Poliklinik Hizmetleri, Anlaşmalı Kurumlar ve Hasta Hakları gibi birimlerde yönetici olarak yürüttüm. Bu süreçte hasta ve hasta yakınlarıyla direk temasta olan idari personelin iletişim eğitimlerine destek verdim. Mart 2012 den bu yana Indus Danışmanlık ailesiyle birlikte çalışmakta ve hizmet sektörü ağırlıkta olmak üzere farklı sektörlere yönelik eğitimlere destek vermekteyim. Hizmet kalitesini arttırmanın yolu misafirlere beklentilerinin üzerinde hizmet vermektir. Yardımcı olma niyetini karşı tarafa nasıl yansıtabiliriz? İlk olarak duruşumuzla yansıtabiliriz. Bunun için ilk karşılaşmada hissettireceğimiz güler yüzümüz oldukça önemlidir. Beden dilimiz; göz teması, tokalaşma, iletişim alanımızı konuştuğumuz kişiye çevirmek gibi küçük ayrıntılar yardımcı olmak istediğimizi yansıtır. Duruşumuzu direk etkileyen özgüvenimiz de bu noktada çok etkilidir. Sonrasında yardımcı olma isteğimizi gösteren cümlelerimizle bu duyguyu yaratabilmemiz mümkündür. Örneğin; kişilere ismi ile hitap etmek, aradığı ürün ya da hizmetin detayları ile ilgili sorular sormak ve alternatifler sunmak. Misafir gözünden algılanan kaliteyi anlayabilme becerisi nasıl kazanılır? Öncelikle satışçının empati duygusunu kazanmış olması ve bunu kişisel kalitesine katması gerekmektedir. Çünkü satış elemanın yansıttıkları, kurumun kalitesini de etkileyecektir. Bunun için satış personelinin kendisinin misafir olarak gittiği yerlerde ya da ürün / hizmet satın almak istediği zamanlarda hangi beklentileri içinde olduğunu, bu beklentilerin başında ilgi görmek ve işini keyifle yapan çalışanlardan hizmet almak olduğunu belirlemesi gerekmektedir. Misafir işiyle ilgili her detaya ve bilgiye sahip olan, satıştan sonra da yanında olacağını hissettiği satıcıyı tercih eder. Bu bilinçle hareket eden satışçı doğru sorularla ihtiyacı belirledikten sonra misafire satışı yapabilir ve yansıttıklarıyla kurum kalitesini yansıtabilme becerisini kazanmış olur.
Bazen ufak ikram ve hediyelerle, indirim ve kampanyalarla ilgisini kazanabileceğimiz gibi ismiyle hitap ederek ve dostça yaklaşımımızı hissettirerek de müşteri memnuniyetini sağlayabilir böylece hizmet kalitemizi arttırabiliriz. Hizmet Kalitesini arttırmanın yolları nelerdir? Kalite hakkındaki beklentilerin gittikçe arttığı ve değiştiği günümüzde hizmet kalitesini arttırmanın yolu misafirlere beklentilerinin üzerinde hizmet vermektir. Misafir beklentileri karşılandığında, almak istediği hizmeti aldığında nötr duygularla ayrılırken, hizmeti farklı kılan ilgiyle karşılaştığında, kendini özel hissettiğinde, güler yüzle hizmet aldığında mutlu olarak ayrılmaktadır. Bazen ufak ikram ve hediyelerle, indirim ve kampanyalarla ilgisini kazanabileceğimiz gibi ismiyle hitap ederek ve dostça yaklaşımımızı hissettirerek de müşteri memnuniyetini sağlayabilir böylece hizmet kalitemizi arttırabiliriz.
Hizmet Sektöründe Acente Yönetimi Hizmet sektörünün yaz sezonunu açmasıyla gözümüzü hizmet sektörünün önemli yapı taşlarından biri olan acente yönetimine çevirdik. STH Turizm MICE departmanı Genel Müdürü Serdar Özbabacan ile röportaj yaptık.. STH Turizm den ve kendinizden biraz bahseder misiniz? STH Turizm 21 Ağustos 2007 tarihinde TÜRSAB A5608 belge numarasıyla kurulmuştur. STH Turizm Organizasyon ve Danışmanlık Ltd. Şirketi, kuruluşundan bu yana turizm, toplantı, yurtdışı organizasyon, kongre ve organizasyon (mice: meeting-incentive-congress-event) alanlarında hizmet vermektedir. 12.01.2010 tarihinde firmamızın IATA kaydı yapılmıştır. Ayrıca STH Turizm uluslar arası geçerliliği olan ISO 9001:2008 kalite yönetim belgesini almaya hak kazanmıştır. STH Turizm kurucu ortakları 25 yıldır gerçekleştirdiği sayısız özel proje ve edindiği bilgi birikimi sonrasında STH Turizm i kurmuştur. Firmamızın ortakları Camel-Trophy, Eurovision, Rock n Coke gibi organizasyonlarda kilit görevlerde bulunmuşlar. Çok büyük kongre ve eventlerin yönetim kademesinde çalışma fırsatı bulmuşlardır. STH Turizm in misyonu: Misafirlerine ve iş ortaklarına deneyim ve kaliteli hizmetini yansıtarak, kendilerini özel hissetmelerini sağlamaktır. Ben Turizm sektörü ile İTÜ de öğrencilik yıllarımda tanıştım. Üniversiteye başladığım 2000 yılından itibaren kongre ve toplantı organizasyonların da host olarak çalışarak okul harçlığımı kazanırdım. Üniversite son sınıfa geldiğimde artık part-time işlerde supervisor(ekip lideri) olarak çalışıyordum. Tabi bu çalışmalar okul Üniversite hayatımın normalden biraz uzun olmasına yol açmıştır. Üniversite bittikten sonra 1 ay kadar Jeoloji Mühendisliği yapmayı denesem de toplantı organize etmenin cazibesi beni içine çekti ve 2005 yılında Türkiye nin önde gelen bir turizm firmasının kongre departmanında proje asistanı olarak çalışmaya başladım, aynı firma da Proje Yönetmeni olduktan sonra vatani görevimi yapmak üzere askere gittim. Askerlik dönüşünde Yurt Dışı tur organizasyonları konusunda 20 yıllık tecrübeye sahip olan abim ve organizasyon konusunda 30 yıllık tecrübeye sahip üçüncü ortağımızla STH Turizm i kurduk. Kuruluşundan bu yana STH Turizm de MICE departmanı genel müdürü olarak görev yapmaktayım. Acente yöneticiliğinin bir gününü bizimle paylaşır mısınız? Turizm acentesi yönetiyorsanız hiçbir zaman bu yönetim sürecini bir gün ile sınırlandırarak anlatamazsınız. Firmamızın tüm çalışanlarında mutlaka birer akıllı telefon vardır, bu mobil cihazlar sayesinde 7 gün 24 saat aktif olarak çalışıyoruz diyebilirim. Tüm Dünya ile çalışmakta olduğumuz için ülkeler arası saat farkları bizi bu
Kuruluşundan bu yana STH Turizm de MICE departmanı genel müdürü olarak görev yapmaktayım. şekilde çalışmak zorunda bırakıyor. Ayrıca gece organizasyonları veya sabah erken başlayan organizasyonların kurulumları gece geç saatlere kadar sürdüğü için bu sürecin 24 saat olarak telaffuz edilmesi hiç de yanlış olmaz. STH Turizm olarak Firma yapımız departmanlar dan oluşmaktadır. Her bir departmanın başında alanın da uzman arkadaşlarımız çalışmaktadır. Bu arkadaşlarımızın varlığı bizlerin omuzlarındaki yükü oldukça azaltmaktadır. Departman Yöneticilerinden bize olan bilgi akışı kesintisiz ve hızlı bir şekilde devam eder, bu akışın bu şekilde devam etmesi organizasyonların kusursuz gerçekleşmesi açısından çok önemlidir. Haftalık departman toplantıları, ortaklar toplantısı, müşterilerimiz ve tedarikçilerle yaptığımız toplantıları göz önüne aldığımızda aslında bir acente yöneticisinin normal mesai saatleri tamamen toplantılarla da geçiyor diyebiliriz. Acente yönetiminde dikkat etmemiz gereken unsurlar nelerdir? Acente yönetiminde dikkat edilmesi gereken en önemli husus çalışanlarınızın mutluluğudur. Çalışanlarınız ne kadar mutlu ve huzurlu bir ortamda çalışırsa misafir olarak tabir ettiğimiz müşterilerimizde o kadar mutlu olacaktır. Sektör çok hızlı gelişmekte ve ilerlemekte olan bir Acente Yönetiminde dikkat edilmesi gereken en önemli husus çalışanlarınızın mutluluğudur. sektör olduğu için sektörel gelişmeler, yenilikler de çok yakından takip edilmelidir. Bir acente yöneticisi olarak kesinlikle uzak durulması gereken davranışlardan söz edebilir misiniz? Kesinlikle yalan. Maalesef turizm sektörün deki bazı firmalar işlerini yalan ve yanlış sözler üstüne kurmaktadır. Bu da sektöre olan genel güveni sarsmaktadır. Misafirlerimizin hiçbir zaman bir seferlik müşteri olarak görülmemesi gerekmektedir. Acente yönetmenin en zorlu yönü nedir? Acente misafirine sunduğu ürün elle tutulur bir ürün değildir. Bizim ürünümüzü misafir satın alır ve organizasyon tarihi geldiğinde ne olursa olsun o ürünü kullanmaya başlar. Organizasyon veya tatil sırasında herhangi bir nedenle oluşabilecek bir sorun anında çözülmelidir, bu nedenle süreç sürekli bir kriz yönetimi anlayışıyla ele alınmalı ve üst düzey dikkatli olunmalıdır. Bir beyaz eşya satıcısı müşteri ürünü beğenmediğinde iade alıp yenisini verebilir ama bizim için aynı şey geçerli değildir. Misafir almış olduğu hizmetten memnun kalmaz ise zamanı geri almanız mümkün değildir ve müşteriyi kaybettiniz demektir. İşte bir acente yönetmenin en zorlu yönü bu süreci kusursuz yönetmektir.
Günümüzde çalışanların mutluluğu her şeyin daha önünde yer almaktadır. Bu nedenle yöneticiler konusunda çalışanlarımız her zaman eleştirilerde bulunmakta özgürdürler. Yöneticilik anlayışınızla çalışanlarınız uyuşuyor mu? Günümüzde çalışanların mutluluğu her şeyin daha önünde yer almaktadır. Bu nedenle yöneticiler konusunda çalışanlarımız her zaman eleştirilerde bulunmakta özgürdürler. Bu eleştiriler bizler tarafından mutlaka dikkatle değerlendirilir ve mutlaka yöneticilik anlşayışımıza yansıtırlı. Aynı şekilde biz yöneticiler de sürekli çalışanlarımızla fikir alış verişinde bulunarak onların bizleri rahatsız eden yönlerini belirtiriz. Bu şekilde işlemekte olan mekanizma sayesinde süreç çalışan-yönetici ilişkileri ve ortak anlayış konusunda çok başarılı bir noktada olmamazı sağlamaktadır. Maalesef turizm sektöründeki bazı firmalar işlerini yalan ve yanlış sözler üstüne kurmaktadır. Bu da sektöre olan genel güveni sarsmaktadır. Misafirlerimizin hiçbir zaman bir seferlik müşteri olarak görülmemesi gerekmektedir.
Geliştirici Keyifli Seminerler Indus Danışmanlık olarak gelişimin sürekliliğine inanıyoruz. Farklı alanlarda gelişimin sürekliliğini sağlayabilmek için her geçen gün eğitim konularımıza yenilerini ekliyoruz. En sevdiğimiz şey ise edindiğimiz bilgilere yenilerini ekleyerek katılımcılarımızla bilgiyi paylaşmak. Bu amaçla Geliştirici Keyifli Seminerleri düzenliyoruz. Konularımız arasında Şarap Tadımı ile 5 Duyuyu Çalıştırmak Fotoğrafçılıkla Detaylı ve Geniş Bakış Açısı Kazanmak Renklerin Dilini Anlamak Olumlu Düşünceyle Hayatın Ritmini Yakalamak 3 Beyin Sistemini Anlayarak Beynimize Hükmetmek yer alıyor. Bilgiyi paylaşmak, eğitimin tadına bakmak için Geliştirici Keyifli Seminerlerimize bekliyoruz. Bir sonraki sayımızda Mitolojik Programlarımız ı sizlerle paylaşacağız.
H i z m e t Yö n e t i m i ve Pazarlama Hizmet yönetimininde deneyimli danışmanımız Sena Aytan ile yardımcı olma niyetini karşı tarafa yansıtabilmek üzerine röportaj yaptık Kendinizden biraz bahseder misiniz? 1980 İzmit doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü nden mezun olduktan sonra İnsan Kaynakları alanında çalışmaya başlayarak iş hayatına atıldım. Son üç buçuk yılı yöneticilik olmakla birlikte hizmet sektöründe sekiz yıllık İnsan Kaynakları deneyimim sonrasında kariyerime Indus Danışmanlık ta Danışman olarak devam ediyorum. Kişisel gelişim eğitimleri, yönetim danışmanlığı ve koçluk alanlarında yürüttüğüm keyifli projelere ek olarak Latin dansları ve Tango ile ilgileniyorum. Ürün / Hizmet pazarlamada kullanılan değerler? Ürün ve hizmet satışında üç önemli değerden bahsedebiliriz. Birincisi özellikler yani bir ürünün, hizmetin fiziki yönü ve objektif geçerliliğidir. Bir diğeri ise avantajları dır. O ürünün, hizmetin sahip olduğu özelliklerinin performans unsurlarıdır. Bir avantaj bir özelliğin ne işe yaradığını tanımlar. Sonuncu değer de faydalar dır. Ürünün veya hizmetin potansiyel müşteriye sağlayabileceği en önemli sonuçlardır. Bu üç ortak değerin yanında hizmet satışına ekleyebileceğimiz ayırt edici özellik ise yardımcı olma niyetini karşı tarafa yansıtabilmek tir. Hizmet yönetimini bize biraz anlatır mısınız? 1970 lere kadar odak noktası elle tutulur gözle görülür ürünlerin üretilmesiydi. Ancak sonrasında hayatımıza hizmet kavramı girdi ve müşteriler tarafından elle tutulmayan soyut şeylerin satın alımından bahseder olduk. Hizmet, ekonomide fiziksel özelliğe sahip malın tersine, elle tutulamayan ve saklanması mümkün olmayan insan ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik üretilen veya organize edilen faaliyetlerin genel adı olarak tanımlanıyor. Ham madde ve yarı mamul stoklama, taşıma, ürünün korunması gibi imalat sektörüne özgü gereklilik ve kısıtlamalara tabi olmayan hizmet sektörünün en ayırt edici özelliği üretim ve tüketimin eş zamanlı oluşudur. Bir hizmet pazara sunulduktan sonra tüketilmemesi durumunda bu zarar anlamına gelir. Bir sinema salonunda o film, o seansta boş kalan koltuk bir daha satılamayacaktır. Hizmet satışında başarılı olmak için öncelikle bu eş zamanlı yapıyı dikkate alarak operasyonu şekillendirmek gerekmektedir. Hizmeti üretimden ayıran bir diğer önemli özellik de, ürün satın alım sürecinde müşteri önce analiz eder, dener ve değerlendirir, sonra satın alır. Hizmette ise satın alma ve deneme aşamaları yer değiştirir. Yani bir hizmet önce satın alınır, sonrasında deneyimlenir. Yaz tatili için seyahat acentasından satın aldığınız tatil paketini, şehir dışına gitmek için satın aldığınız uçak biletini, kişisel gelişiminiz için satın aldığınız eğitimi bir düşünün Deneyim satın almadan sonra geldiği için hizmet yönetiminde o deneyimin müşterinin beklentileri doğrultusunda yaşanabilmesi ve müşteri memnuniyetinin sağlanabilmesi için insan faktörü çok önemli bir rol oynuyor. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, hayatımızı ne derecede kolaylaştırırsa kolaylaştırsın, hizmet
sektöründe müşteriyle dirsek temasında olan insan faktörünün önemi hiç azalmayacak. Bir ürün ile ilgili beklentiler alıcıdan alıcıya farklılık göstermez ancak bir hizmetten beklentiler ve o hizmetin algılanması kişiden kişiye değişiklik gösterebilmektedir. Verilen hizmet standartlarının kurum tarafından net olarak belirlenerek, farklı müşteri profillerinin beklentilerini doğru analiz edebilecek, hizmet sektörünün dinamik atmosferine uyum sağlayabilecek çalışanlarla operasyonun yönetilmesi aşamasında esneklik konusunun önemi gözden kaçırılmamalıdır. Yeşil, yünlü, önden düğmeli, uzun kollu bir kazak yeşil, yünlü, önden düğmeli ve uzun kolludur. Müşterinin farklı beklentilerine uygun olarak bu ürünün kollarının kesilmesi ya da renginin değiştirilmesi söz konusu değildir. Ancak hizmet yönetiminde standartlar çerçevesinde çeşitli durumlara göre esneyebileceğiniz alanlar vardır. Örneğin oteldeki konaklamanızın son günü ve odayı 12:30 da boşaltmak durumundasınız. Ancak kendinizi biraz rahatsız hissettiğiniz için uçak saatinize kadar odada dinlenmek istiyorsunuz. Oda durumu müsaitse resepsiyondaki görevli sizin için bu ayarlamayı memnuniyetle yapar. İşte tam da bu noktada hizmet yönetiminde çalışanların nitelikleri, yetkinlikleri, işe bakış biçimleri ve inisiyatif kullanma becerilerinin önemi daha da ortaya çıkıyor. Deneyim satın almadan sonra geldiği için hizmet yönetiminde o deneyimin müşterinin beklentileri doğrultusunda yaşanabilmesi ve müşteri memnuniyetinin sağlanabilmesi için insan faktörü çok önemli bir rol oynuyor. Hizmetin faydasından potansiyel müşterilerin haberdar olmasını sağlamak, hizmet pazarlamasının olmazsa olmazlarından biridir. Pazarlama ve hizmet arasındaki bağı nasıl ifade edersiniz? Geleneksel pazarlama karmasının temel öğesi olan ürünün yerini, hizmete ilişkin pazarlama karmasında hizmet almaktadır. Kotler e göre hizmetin merkezinde tüketicinin gerçekten aradığı şey ne ve hizmet hangi gereksinimini tatmin ediyor sorularının cevabı yatmaktadır. Hizmet pazarlamasında kilit nokta alıcıya sunulan yararın ortaya çıkartılmasıdır. Konaklama, bir otelin verdiği ana hizmetlerden biri olarak düşünülse de, haftasonu için konaklama hizmeti satın alan kişinin asıl ihtiyacı ortam değişikliği, rahatlama veya moral toplama isteği olabilir. O kişi aslında keyifli bir haftasonu deneyimi satın almıştır. Hizmetin faydasından potansiyel müşterilerin haberdar olmasını sağlamak, hizmet pazarlamasının olmazsa olmazlarından biridir. Müşteri ile hizmeti bir araya getirmek ve günümüzün rekabet dünyasını göz önünde bulundurarak hizmeti farklılaştırmak da yine konsantre olunması gereken konular arasında yer almaktadır. Müşterinin satın alımından ve deneyimlemesinden sonra onunla bağı koparmayarak, ömürlük ilişki kurmak hedefi de yine hizmet pazarlamasında ele alınması gereken konulardandır.
Portre: Nur İçözü Eğitim Çocukluktan Başlar Çocuk kitapları yazarı Nur İçözü nün bilinmeyen yönleri ve eğitimin başlangıç noktası üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. Kendinizi bize tanıtabilir misiniz? 1948 yılında İstanbul un güzel kıyı banliyölerinden olan Bakırköy de, üç katlı, ahşap eski bir Rum evinde doğdum. Son derece güzel komşuluk ilişkilerimizde Rum,Ermeni arkadaşlarımın ve onların ailelerinin özel bir yeri vardır. İlk, orta, lise eğitimini de yaptığım bu sevimli ilçedeki hızlı değişim, yazık ki tıpkı İstanbul un diğer güzel semtlerinde olduğu gibi pek çok çirkinliği de beraberinde getirdi. Artık ne o ahşap evler kaldı, ne de komşuluk ilişkileri. Çocukluğunuzdan gençliğinize doğru Büyürken ne olmak istiyorsun? diye sorulduğunda ne cevap verirdiniz? Nedenleri ne olurdu? İlkokulun daha ilk yıllarında bile bu soruyla karşılaştığımda hep aynı yanıtı verdiğimi anımsıyorum. Ressam veya Gazeteci diyordum. Ressam olmayı neden istediğimi düşündüğüm zamanlarda bunun büyüklerin yönlendirmesinden kaynaklandığını da anladım. Çünkü kendimi bildim bileli, elime geçen her kağıt parçasına bir şeyler çiziktirirdim. Yere yüzükoyun yatar, birbirine benzeyen çöp adamlar, bacası tüten evler yapardım. Büyüklerim de hemen, Bu kız ressam olacak! diye teşhiste bulunurlardı. Tabi bu resimlerin hep farklı hikayeleri olurdu. Bir yandan da kendi kendime o hikayeleri anlatırdım. Gazeteciliğe gelince: Bu tercihimin nedenini, yıllar sonra, yani aslında birkaç yıl önce okullarda çocuklarla yaptığım söyleşiler sırasında keşfettim. Uzunca bir hikaye Dedim ya, üç katlı bir evde, geleneksel aile yapısı içinde büyümüştüm. İki teyze, bir dayı anneanne ve dede Tabi annem ve babam Evde sabahları erkenden kalkıp sokak kapısına koşan ilk kişi ben olurdum. O ağır demir sürgüyü çekip, koca tahta kapıyı güçlükle açar, gazetecinin bıraktığı gazeteyi alıp, odalarda uyanmış birini arardım. Eğer herkes uyuyorsa, nazım kime geçiyorsa,(ki herkesin biriciğiydim aslında ne de olsa ailenin ilk torunu olma şerefi bana aitti!) ona gazetedeki çizgi öyküleri, karikatürleri okuturdum. Okula başlayıp da okumayı söktüğüm anda en büyük sevincimi yaşasın artık kendi gazetemi kendim okuyacağım, cümlesiyle dile getirdiğimi anımsıyorum. Gazete benim için çok önemliydi. Demek ki gazeteleri çıkarmak, oralara yazı yazmak da önemliydi ve ben önemli bir iş yapmalıydım Sanırım gazetecilik de gönlümde o şekilde yer etti. Çocukluktan gençliğe doğru olmak istediğiniz meslek değişti mi? İlginçtir, her iki hedefim de birbirinin içinde olarak gerçekleşti. Resim eğitimi aldım, O zamanların en önemli yayın grubu olan Hayat Yayınlarına sayfa sekreteri olarak girdim Sayfa tasarımları yaparken, Türkçe yi iyi kullandığımı gören ustalarım, bana yazılar da
1948 yılında İstanbul un güzel kıyı banliyölerinden olan Bakırköy de, üç katlı, ahşap eski bir Rum evinde doğdum. Son derece güzel komşuluk ilişkilerimizde Rum,Ermeni arkadaşlarımın ve onların ailelerinin özel bir yeri vardır. yazdırmaya başladılar. Henüz 22 yaşındayken kendimi o günlerin en önemli ve hatta tek çocuk dergisinin başında buldum. Haftalık Doğan Kardeş dergisini yönetmeye başladım. Yönetmek derken emrimde bir çok kişinin çalıştığını sanmayın. Gölge bir kadromuz vardı. Dışarıdan iş yapan ressamlar, ara sıra öykü veren amatörler Dergiyi neredeyse bir başıma götürüyordum. Çeviriyse çeviri, yazıysa yazı Tabi sayfa tasarımlarını da kendim yapıyordum. O zamanlar bu işin adı sayfa ressamlığı idi. Mimarlığı da diyebilirsiniz. Çünkü tıpkı bir mimar gibi sayfalar büyük plan kağıtlarına çok ince hesaplar yapılarak çizilirdi. Yazıların dizgisi mürettiphanede sizin verdiğiniz hesaplara uygun yapılır, sayfalar yine aynı şekilde bağlanırdı. Daha sonraları film ve montaj aşamasında da sayfa ressamı ( sekreteri de denirdi)nın ölçüleri esas alınırdı.. Hayatı nasıl tarif ediyorsunuz? Bu tarifin içinde yapmak istedikleriniz, yaptıklarınız ve yapamadıklarınız nelerdir? Bu konuda özel bir tarif yapmak o kadar kolay değil. Hayatı nasıl alıyorsanız o da size onları sunar. Hayat çok katı çizgilerden oluşmaz bence. Keskin köşelerle tarif ederseniz, sık sık yaralanma, acı çekme ihtimaliniz artar. Belki de hayatı tarif edebilmek için öncelikle kendimizi tanıyıp tarif edebilmemiz gerekir. Herkesin kendine göre bir anlayışı ve yaşamı soluyuşu vardır. Yapmak istediklerimi ve hedeflerimi bu gözlükle seçerek hiç keşke demediğim bir yaşantım oldu. Bir şeye karar verdiğim zaman yaptım. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü rastlantı denilen, ama aslında hayatın bana sunduğu seçimleri iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Arkamda keşke dediğim hiçbir şey yok. Her şeyin bir zamanı olduğunu yine zaman bana öğretti. O an geldiğinde önünüze çıkan kapıyı uygun anahtarla açmanız yeterli. Bu anahtar bazen inanç, bazen bilgi, çoğunlukla istek ve kararlılık olabilir. Her şeyin başı kendine inanmak ve donanımlı olmak. Zevkle okuduğunuz kitaplar nelerdir? Öncelikle okumaktan zevk aldığımı söyleyebilirim. Daha önce de değindiğim gibi gazete okutmakla başlayan bu serüven okumayı öğrendikten sonra her hafta kendi harçlıklarımla gidip Bakırköy ün tek kitapçısından Varlık Yayınları nın küçük boy çocuk kitaplarını almakla sürdü. Öylesine bir okuma aşığıydım ki, yerde kağıt bulsam okurdum. O zamanlar böyle benzeri torbalar yerine kesekağıtlarına konurdu manavdan bakkaldan alınan malzeme ve genelde manavların kesekağıtları gazete kağıtlarından yapılmış olurdu. Annemin pazardan taşıdığı sebzelerin kağıtlarının da okuma keyfini yaşamamda önemli yeri olduğunu söylersem abartmış olmam. Hani çok klişe bir söylem vardır.. Bir kitap okudum hayatım değişti, derler. Ben bunu Çok kitap okudum, hayatım değişti şeklinde söyleyebilirim. Son günlerde zevkle okuduğum bir kitabı belirtmemi isterseniz. KIRIK RAPSODİ/ Neslihan Stamboli, diyebilirim. Altın Kitaplardan çıkmış. Şimdi okumakta olduğum kitap ise Ahmet Ümit in Everest ten çıkan SULTANI ÖLDÜRMEK.
Çocuk ve gençlik kitapları yazmaya nasıl karar verdiniz? Milliyet Dergi Grubunda, hem çocuk dergisi yönetiyordum hem de çocuk ve gençlik kitapları tanıtımları yapıyordum. Tanıtım deyince, son zamanlarda yapıldığı gibi basın bültenlerini birazcık değiştirerek yayınlamak sanılmasın. Her kitabı ince ince okuyordum. Dolayısıyla her ay pek çok kitap birikiyordu masamın üzerinde. Öyle bir gün geldi ki, bir ay boyunca gönderilmiş kitaplar arasında bir tane bile tanıtmaya değer olanı bulamadım. Kiminin baskısı iyi değildi. Kiminin dili Kimi içerik olarak çocuğa görelikten çok uzaktı. Tesadüf mü dersiniz buna kader mi bilmem. Ancak bu tablo benim kararımı vermeme sebep oldu. Otuz yıldır çocuk dergiciliği yapan, her hafta en az 35-40.000 basan dergilerle çocuklara ulaşan ben, kendimi sanki bir sorumluluktan kaçıyor gibi hissettim. O güne değin kitap yazmayı hiç düşünmediğim halde, o gün ani bir kararla bilgisayarıma BU YIL İLK KİTABINI ÇIKARACAKSIN yazdım. Her sabah bilgisayarımı açtığım anda 72 punto büyüklüğündeki bu yazı karşıladı beni. Yıl 1997. ve ilk kitabım o yıl çıktı gerçekten. Kısacası kendinize uygun gerçekçi bir hedef belirleyip o hedefe uygun çalışmalar yaparsanız kilitli sandığınız kapılar ardına kadar açılır. Eğitime başlangıç noktasında çocuk Düşünen düşleyen, yaşamı sorgulayan, eleştirel bakış açısı kazanan gençlerin eğitimin ilk yılllarından başlayarak yazınsal nitelikli kitapla tanışması çok önemli. Bakan değil düşünen gençler yetiştirmek için bilinçli anne babalara ve eğitimcilere her zamankinden daha fazla görev düşüyor. edebiyatını nasıl değerlendiriyorsunuz? Düşünen, düşleyen, yaşamı sorgulayan, eleştirel bakış açısı kazanan gençlerin eğitimin ilk yıllarından başlayarak yazınsal nitelikli kitaplarla tanışması çok önemli. Çünkü,üklerin çözümleme yeteneği, alılmamayla güçlenir. Okuduğunu alımlamak ise iyi bir sözcük sihirbazının kolayca başaracağı bir şeydir. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı nasıl kazandırabiliriz. Çocukların öncelikle anne babaların kitaplarla dost olduğun görmesi önemli. Evinde kitap okunan çocuk, okulda da okumaya önem veren bir öğretmenle buluştuğu zaman bu alışkanlığı edinmeye başlar. Sınav vs. gibi çeşitli nedenlerle zaman zaman yazınsal nitelikli ürünlerden kopukluk yaşasa da, gün gelir eski bir dosta kavuşmuş gibi yeniden kucaklaşır kitaplarla. Çağdaş toplumlarda, anne babaların çocukları henüz anne karnındayken onlara kitap okumaları boşuna değil. Hikâyelerinizin konularını nasıl seçiyorsunuz. Nelerden ilham alıyorsunuz? Baktığını görmek gördüğünü düşünüp düşlemek önemli. Baktığım her şey esin kaynağı olabilir. Bu, bazen bir örümcek, bazen bir bulut ya da rüzgar olabilir.yaşlı bir adam, küçük bir çocuk, hamal Aklınıza ne gelirse
Çocuklar eğitim hayatları boyunca başarılı olmak için nelerden beslenebilirler? Günümüz çocuğunun işi çok zor. İletişim çağı, dijital dünya onların kitaplarla aralarına giren engeller gibi görünüyor. Ancak iyi bir rehber onları dijital ortamda da beslenebilecekleri kanallarla tanıştırdığı takdirde, çocuk hem kitapla, hem dijital kanallarla çağdaş dünyadan kopmadan kendini geleceğe hazırlayabilir. Bakan değil, düşünen gençler yetiştirmek için bilinçli anne babalara ve eğitimcilere her zamankinden daha fazla görev düşüyor. Dünya ve Türk edebiyatından önerebileceğiniz kitaplar nelerdir? Günümüzde çok nitelikle çocuk kitapları yayınlanmaktadır. Ülkemizde çağdaş standartları yakalamış pek çok yayıncı alana özenle hazırlanmış kitaplar sunmaktadır. Doğrudan kitap isimleri yerine çocuğun kendi beğenisi doğrultusunda kitaplar seçmesi önemlidir. Tabi bu konuda da ailenin bilinçli olması gerekir dayatmadan, ama gözlemleyerek onun seçtikleri üzerinde gerekirse konuşarak ve yeni tercih fırsatları sunarak Bir de her yaş için klasiklerin önemli olduğunu düşünüyorum. Tabi bu konuda da özellikle çeviri edebiyatta, yayınevinin ve çevirmenin niteliği çok önemli. Indus Danışmanlık ın kitap reçetesi hizmetini nasıl değerlendiriyorsunuz? Reçeteler, adı üstünde hastalığa uygun olduğu sürece her zaman tedavi edici olur. Önemli olan yazınsal nitelikli kitapların öne çıkarılmasıdır. Mizah da olsa, çizgi roman da olsa, nitelikli ürünler okur yetiştirme yolunda önemli kilometre taşlarıdır. Böyle bir duyarlılık gösterdiğiniz için sizleri kutluyorum. Hayatı nasıl alıyorsanız o da size onları sunar. Hayat çok katı çizgilerden oluşmaz bence. Keskin köşelerle tarif ederseniz, sık sık yaralanma, acı çekme ihtimaliniz artar. Belki de hayatı tarif edebilmek için öncelikle kendimizi tanıyıp tarif edebilmemiz gerekir. Herkesin kendine göre bir anlayışı ve yaşamı soluyuşu vardır. Yapmak istediklerimi ve hedeflerimi bu gözlükle seçerek hiç keşke demediğim bir yaşantım oldu. Bir şeye karar verdiğim zaman yaptım. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü rastlantı denilen, ama aslında hayatın bana sunduğu seçimleri iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Arkamda keşke dediğim hiçbir şey yok.
www.indusdanismanlik.com info@indusdanismanlik.com 0212 327 20 22 Indus Danışmanlık indusdanismanlik.com @Indus_Indus www.egitimintadibaskadir.com Adres: Barbaros Bulvarı No:93 Kat:3 Daire:9 Beşiktaş/ İstanbul