ASCK1EDVA. "Yatırım teşviklerinde şehirler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır"



Benzer belgeler
ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ağustos 2013

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ekim 2014

Ekonomi Bülteni. 9 Mayıs 2016, Sayı: 19. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Temmuz 2014

DÜNYA DA BU HAFTA ARALIK 2015

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

tepav Biyoteknolojide son yıllarda artan birleşme ve satın alma işlemleri ne anlama geliyor? Haziran2014 N POLİTİKANOTU

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı. 25 Şubat 2019

SAYIN BAŞKAN, ANKARA SANAYİ ODASININ DEĞERLİ MECLİS ÜYELERİ, HEPİNİZİ, ŞAHSIM VE YÖNETİM KURULU ADINA SAYGIYLA SELAMLIYORUM.

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Bu yıl 2.si düzenlenen Euromoney Türkiye Finans ve Yatırım Forumu nda Akbank adına sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. Dünya da ve Türkiye de Ekonomik Görünüm

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BÖLGESEL YENİLİK ve KALKINMA AJANSI DESTEKLERİ

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

T.C. Kalkınma Bakanlığı

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Küresel Eğilimler ve Türkiye

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2014, No: 90

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

REEL İŞÇİLİK MALİYETİ ARTIŞI 2012'DEN BERİ HIZLANARAK SÜRÜYOR

Türkiye ekonomisi 2012 yılında net ihracatın ve kamu sektörünün katkısıyla %2.2 büyüdü.

BAKANLAR KURULU SUNUMU

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

Araştırma Notu 14/165

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GENEL EKONOMİK DEĞERLENDİRME

TÜRKİYE DE SANAYİ POLİTİKALARI 17 Kasım 2017

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ TEMMUZ 2018

Son Çeyrekte Büyüme Hız Kazandı

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Ocak 2014

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

Sayın DEİK Başkanım, Kıymetli Konuklar, Değerli Basın Mensupları, Hepinizi Türkiye İhracatçılar Meclisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

2023 e Doğru Kentsel Dönüşüm, Ulusal Çevre Politikaları ve Sektörden Beklentiler. 23 Ocak 2015, İstanbul. Sayın Bakanım,

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Ana Metal. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Mart

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Ekonomi Bülteni. 26 Haziran 2017, Sayı: 26. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Haziran 2011

MİLLİ GELİR VE BÜYÜME

Enflasyon çift haneye yaklaştı, cari açık daralıyor

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

ENDONEZYA MALEZYA TİCARET HEYETİ (27 Mayıs 1 Haziran 2012)

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Ekonomi Bülteni. 25 Nisan 2016, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İLK 250 BÜYÜK FİRMA NE KADAR KÂR EDİYOR?

K R Ü E R SEL L K R K İ R Z SON O R N A R S A I TÜR Ü K R İ K YE E KO K N O O N M O İSİND N E D İKT K İSAT A P OL O İTİKA K L A AR A I

Ekonomi Bülteni. 15 Mayıs 2017, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

6. Aile İşletmeleri Kongresi 10 Nisan Mustafa MENTE Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreter

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Transkript:

ASCK1EDVA OCAK / ŞUBAT 2014 ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI Nurettin ÖZDEBİR: "Yatırım teşviklerinde şehirler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır" Cevdet YILMAZ: "Türkiye orta gelir tuzağına düşmeden, katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısına yönelmek zorundadır" Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı Afyon da gerçekleştirildi. DOSYA : Avrupa Birliği Üye Devletlerinde Hizmet Almak İsteyen Türk Vatandaşlarının Serbest Dolaşımı - Avrupa Birliği Adalet Divanı Ecem Demirkan Kararı

r* \ / \ SİGORTA Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. info@vipgrup.com www.vipgrup.com

yıllık birikim yıldrr üretim

75 yıldır, tadınız bozulmasın diye çalışıyoruz. OCAK / ŞUBAT 2014 ASOMEDYA GIDA ÜRETİM VE AMBALAJ SANAYİ A.Ş. 1. Organize Sanayi Bölgesi. Osmanlı Cad. No:3, 06935 Sincan / Ankara Tel: 0312 267 55 10 Faks: 0312 267 55 12 segmen@segmen.com.tr / / www.segmen.com.tr

a great place to grow büyümek için harika biryer S * - ROTA BAHÇE ACILIYOR. ^ ROTA ÇOCUKLAR ÇUKURAMBAR DİKMEN ORAN UMITKOY w w w.rotacocuklar.com

U l ASOMEDYA ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014 sunuş ASO Adına İmtiyaz Sahibi Yönetim Kurulu Başkanı NURETTİN ÖZDEBİR Yazı İşleri Müdürü OKAN SAYKUN Yayın Yönetmeni NACİ CANPOLAT ASOMEDYA Yönetim Yeri Atatürk Bulvarı No:193 Kavaklıdere / ANKARA Tel: 0312 417 12 00 Faks: 0312 417 52 05 Email: aso@aso.org.tr www.aso.org.tr Yapım CAST GRAPHIC Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon - Yayıncılık Ltd. Şti. Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 712. Sk. 1/3 Yıldız - Çankaya/ANKARA Tel: 0312 440 87 07 (Pbx) Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com Baskı ve Cilt Dumat Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6 Şaşmaz / Ankara Tel: 0312 278 82 00 Faks: 0312 278 82 30 www.dumat.com.tr - dumat@dumat.com.tr Reklam Rezervasyon 0312 440 87 07 Yayın Türü Yerel Süreli ANKARA SANAYİ ODASI ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar, yazarların düşüncelerini kapsamaktadır. Basım Tarihi 10 Mart 2014 ASO'nun Kasım ayı Meclis toplantısının konuğu Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'dı. Bakanlığının çalışmaları konusunda bilgi veren Sayın Yılmaz'ın konuşmasını, kısaltmadan yayınlıyoruz. AB ülkelerinde vize sorunu özellikle iş adamlarının AB'de serbest dolaşımının önünde ticarete teknik bir engel oluşturmaktadır. Ancak AB ülkelerinin vize uygulaması, sadece iş adamlarını değil, turizm, tıbbi tedavi, eğitim amacıyla AB'ye gitmek isteyen Türk vatandaşlarının serbest dolaşımını da engellemektedir. Bu uygulamaların haksızlığını kanıtlamak için AB Adalet Divanı'na başvuran Ecem Demirkan'ın başvurusu reddedilmiştir. Bu sayımızın Dosya bölümünde sunduğumuz Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hacı Can'ın "Avrupa Birliği üye devletlerinde hizmet almak isteyen Türk vatandaşlarının serbest dolaşımı- Avrupa Birliği Adalet Divanı 'Ecem Demirkan' kararı" başlıklı yazısı, konuyu geniş kapsamlı bir biçimde ele almakta ve kararı değerlendirmektedir. Bu sayımızın Büyüteç bölümünde ise İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Binhan Elif Yılmaz'ın "Küresel krizin PIIGS ülkeleri ve Türkiye'nin bütçe açıkları ve kamu borç stoklarına yansımaları" başlıklı yazısı yer alıyor. Yılmaz, küresel krizin PIIGS ülkelerinin mali dengelerinde ve borç stoklarında ciddi bir bozulmaya yol açarken, Türkiye üzerindeki etkisinin esas olarak özel sektörün dış borç stokunun artması olduğunu anlatmaktadır. Bu sayımızın söyleşi bölümünde, eserleri yurt içi ve yurt dışında birçok galeri, müze ve koleksiyonlarda yer alan ressam İsmail Acar yer alıyor. Acar, "Dışınızda olanı görmek, bir anlamda aynadaki kendi görüntünüzü doğru algılamanıza yardımcı olur. Bir şeyi var Okuyucu Dağılımı eden unsur diğeri veya karşıtıdır. Bizim de kendi kültürümüzün farkına varmamız diğer ve diğerleriyle de ilgilidir." diyor. ASO Üyeleri % 50 Valilikler % 2 Oda ve Borsalar % 12 Siyasi Partiler % 1 Üniversiteler % 5 Dernekler % 2 Büyükelçilikler % 1 Belediyeler % 2 Basın % 6 Bankalar % 1 Devlet Protokolü % 11 Bakanlıklar % 7 naci.canpolat@aso.org.tr

içindekiler x ^ Kasım Meclis "Kasım Meclis Toplantısı Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz'ın Katılımıyla Gerçekleşti" Aralık Meclis "Türkiye ekonomisinin 2014 yılındaki performansını dünya ekonomisindeki gelişmeler de etkileyecektir" Dosya Avrupa Birliği Üye Devletlerinde Hizmet Almak İsteyen Türk Vatandaşlarının Serbest Dolaşımı - Avrupa Birliği Adalet Divanı "Ecem Demirkan" Kararı Doç. Dr. Hacı CAN Büyüteç Küresel Krizin PIIGS Ülkeleri ve Türkiye'nin Bütçe Açıkları ve Kamu Borç Stoklarına Yansımaları Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Ankara Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı Söyleşi İsmail ACAR Ressam i V - -' ''es ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014...

fffl i n nju I/# ed itorial Nurettin ÓZDEBÍR THE CHAIRMAN OF THE BOARD OF DIRECTORS OF AC! While trying to save the day, we lose the era The Ministry of Science, Industry and Technology had announced the strategic plan for 2013-2017 in 2012. The strategic objective of the Ministry had been announced in this announced document as follows: "To ensure the planned development of the industry together with the policies and strategies developed within the cooperation with the relevant parties and the supports provided in accordance with these policies and strategies and to lead the formation of a high value-added industry structure based on high technology, minimizing the external dependence". In accordance with this objective, the Ministry organizes meetings and workshops, forms performance criteria, and allocates significant financial resources from the budget appropriations. Despite all these efforts of the Ministry, the competition in the domestic and foreign markets becoming intense gradually in recent years, low profit rate and productivity have complicated gradually to do industrialism. The industrialists sell their factories and turn towards shopping malls which get high unearned income and residential constructions or import. Because the returns from the activities in this field are so high that even an industrialist would not dream of them. Telling an industrialist to increase his productivity, turn to R&D and innovation, increase profit rates by producing high-tech and high value-added goods is not particularly effective in an environment where the reforms, which will improve the investment environment are slowing down and where the formation of the legal infrastructure which will attract direct foreign investments to our country is being delayed. The hightech goods constitute 3,5 percent of the goods produced and 3,7 percent of the goods exported. The high-tech goods tend to decrease, not increase. While struggling with the macro problems, the industrialist couldn't concentrate upon the problems of his/her business, and focuses on saving the day by delaying to take the steps which will make his/her business more effective, productive, innovative and profitable. However this cannot be an excuse. While struggling with the macro problems, the industrialist should not forget the measures which will develop his/her business. Due to the fact that while trying to save the day, we lose the era. This situation has to be changed. The global crisis demonstrated the importance of the industrial production. It is not possible to circle the economy and enter in a sustainable economic growth trend by serving only. We have to place again the industry in the center of the economic growth and welfare. But for this, first of all, the current environment should be changed and the unearned income economy in our country should be prevented. Only then, we can turn our resources to the fields creating continuous added value instead of sinking them into the soil and concrete, and also catch the era by turning our industry to the high-tech and high value-added goods.

Nurettin OZDEBIR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI Günü kurtaralım derken çağı kaçırıyoruz başyazı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2013-2017 Stratejik Planı'nı 2012'de açıklamıştı. Açıklanan bu belgede Bakanlığın stratejik amacı; "İlgili taraflarla iş birliği içinde, geliştirilen politikalar, stratejiler ve bu politika ve stratejiler doğrultusunda verilen desteklerle sanayinin planlı gelişimini sağlamak ve yüksek teknolojiye dayalı, dışa bağımlılığı azaltan ve yüksek katma değerli bir sanayi yapısının oluşumuna öncü olmak" olarak açıklanmıştı. Bu amaç doğrultusunda Bakanlık; toplantılar ve çalıştaylar düzenlemekte, performans kriterleri oluşturmakta, bütçe ödeneklerinden önemli mali kaynaklar ayırmaktadır. Bakanlığın tüm bu çabalarına rağmen son yıllarda iç ve dış pazarlarda giderek yoğunlaşan rekabet, düşük kâr oranları ve verimlilik, sanayicilik yapmayı giderek zorlaştırmaktadır. Sanayiciler, fabrikalarını satıp, yüksek rant getiren AVM ve konut inşaatlarına ya da ithalata yöneliyorlar. Çünkü bu alanlardaki faaliyetlerin getirisi, bir sanayicinin rüyasında bile göremeyeceği kadar yüksek. Yatırım ortamını iyileştirecek reformların hız kestiği ve yabancı doğrudan yatırımları ülkemize çekecek hukuki altyapının oluşturulmasında gecikildiği bir ortamda sanayiciye; "Verimliliğini artır, Ar-Ge ve inovasyona yönel, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli malları üreterek kâr oranlarını yükselt" demek fazla etkili olmuyor. Yüksek teknoloji ürünler, üretilen malların yüzde 3,5, ihraç edilen malların yüzde 3,7'sini oluşturuyor. Üretim ve ihracatta yüksek teknoloji ürünlerinin payı artış değil, azalış eğiliminde. Sanayici; makro sorunlarla mücadele ederken işletmesinin sorunlarına yoğunlaşamıyor, işletmesini daha etkin, daha verimli, daha yenilikçi ve daha kârlı yapacak adımları atmakta gecikerek günü kurtarmaya odaklanıyor. Ama bu bir mazeret olamaz. Sanayici makro sorunlarla uğraşırken işletmesini geliştirecek tedbirleri ihmal etmemelidir. Çünkü günü kurtaralım derken çağı kaçırıyoruz. Bu durumun değişmesi gerekiyor. Küresel kriz, sanayi üretiminin önemini gösterdi. Sadece hizmet üreterek ekonominin çarklarını çevirmek, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme trendine girmek mümkün değil. Sanayiyi yeniden ekonomik büyümenin ve ekonomik refahın merkezine yerleştirmeliyiz. Ama bunun için öncelikle içinde bulunduğumuz ortamın değişmesi ve ülkemizdeki rant ekonomisinin önüne geçilmesi gerekiyor. Ancak o zaman kaynaklarımızı toprağa ve betona gömmek yerine verimli, sürekli katma değer yaratan alanlara kaydırabilir, sanayimizi yüksek katma değerli yüksek teknoloji ürünlerine yönelterek çağı yakalayabiliriz.

M ASOMECLIS : F! "M I m İftıvfe :irsd ımo m M T ' MI Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı 27 Kasım 2013

ASOMECLİS "Yatırım teşviklerinde M şehirler W arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır" NURETTİN OZDEBİR ASO YÖNETİM KURULU BAŞKANI Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Meclis üyeleri, basınımızın değerli temsilcileri; Odamızın Kasım Ayı Olağan Meclis toplantısına hoş geldiniz diyor, hepinizi şahsım ve Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakanım, bu yoğun programınız içerisinde -bugün özellikle Sayın Başbakanımız da çağırmışlar- davetimizi kabul edip Meclis toplantımıza katıldığınız için çok teşekkür ediyoruz. Değerli Meclis üyeleri, Eylül ayına ilişkin verilerin açıklanmasıyla birlikte yılın üçüncü çeyreğini, ekonomide sınırlı da olsa bir yavaşlamayla kapattığımız anlaşılmaktadır. Yılın son çeyreğinde ise ekonomide hafif bir canlanma görülmektedir. Bu yaşanan canlanma Aralık ayında da devam ederse, ki benim kanaatim o doğrultudadır, yılı yüzde 4'e yakın bir büyümeyle kapatma olasılığı artmaktadır. Değerli Meclis üyeleri; Para Politikası Kurulu son toplantısında faiz oranlarını sabit tutma kararı almış ve aylık repo ihalelerine son vermiştir. Bu kararların fiili sonucu, piyasaların fonlama maliyetinin faiz koridorunun üst sınırına çekilmesi olmuştur. Piyasaya verilen likiditenin azaltılması ve BDDK'nın kredi kartıyla taksitli satışlara sınırlama getirecek olmasıyla birlikte önümüzdeki dönemde kredilerin artış hızı yavaşlayacaktır. Bu kararlar, küresel riskler karşısında ekonomi yönetiminde ihtiyatlı tutumun sürdürüleceğini göstermektedir. Küresel ekonomiden kaynaklanabilecek şoklar karşısında bizlerin de ihtiyatlı davranmamız, özellikle kur riski karşısında dikkatli olmamız gerekmektedir. Sayın Bakanım, Türkiye 2012 yılında insani gelişmişlik endeksinde 186 ülke arasında 90'ıncı sırada yer almıştır. Ancak insani gelişmişlik, bölgeler arası farklılıklar dikkate alınarak değerlendirildiğinde durum değişmektedir. Türkiye'nin 2012 yılındaki insani gelişmişlik endeks değeri 0,722'dir. Ancak eşitsizlikler dikkate alındığında endeks değeri 0,56'ya gerilemektedir. Çünkü ülkemizde ekonomik ve sosyal gelişmişlik, bölgeler arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Eğitim, sağlık ve yaşam kalitesi farklılıkları bölgeler arası gelişmişlik farklarında önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014 7

27 Kasım 2013 düşük gelirli bölgelerde öncelikle eğitim, sağlık gibi hizmet sektörüne yönelik yatırımlar teşvik edilmeli, yatırım teşviklerinde şehirler arasında aynı işi yapan üreticiler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır. Bugün büyük şehirlerin dışında çalışacak üst düzey yönetici bulmakta, bu şehirlerin altyapılarının, kültürel olanaklarının müsait olmaması nedeniyle zorluklar yaşanmaktadır. Düşük gelirli bölgelerimizde sosyal hayatı canlandıracak yatırımlar, bu bölgelere nitelikli yönetici çekmeye de katkı sağlayacaktır. Sayın Bakanım, işsizlik yüzde 9'ların üzerindedir. Küresel büyümedeki yavaşlama ve ülkemizde iş gücüne katılım oranındaki artış eğilimine bağlı olarak işsizliğin bir süre daha yüksek seyredeceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan iş gücüne katılım oranı artarken, biz ise sanayide çalışacak insan bulmakta çok zorlanıyoruz. Sanayide istihdamı çekici kılma konusunda Kalkınma Bakanlığımızın da mutlaka birtakım çalışmalar yapması gerektiği kanısındayız. Sayın Bakanım, Doing Business 2014 raporunda ülkemiz iş yapma kolaylığında 189 ülke arasında 69. sırada yer almaktadır. İş yeri açma kolaylığında 93, inşaat izni alma kolaylığında 148, krediye erişimde 86, vergilerin ödenme kolaylığında 71, dış ticaret yapma kolaylığında 86, iflasların tamamlanmasında 130'uncu sırada yer alıyoruz. 2013 raporundan bu yana elektrik bağlatma, inşaat izni alma ve yatırımcıları koruma alanlarında yapılan düzenlemelerle ilerleme kaydedilirken, iş yeri açarken gereken minimum sermaye miktarının arttırılması ve tapu devirlerinde işlem maliyetlerini arttırarak gerileme kaydedilmiştir. Ülkemizde iş yapma kolaylığını arttırarak rekabet gücümüzü geliştirecek reformlara hız vermemiz gerekmektedir. Ülkemizde iş yapma kolaylığını olumsuz etkileyen diğer bir konu da istihdam maliyetlerinin yüksekliğidir. Bu maliyetler işsizlikle mücadeleyi de olumsuz etkilemektedir. İşsizliği düşürmek için iş gücü piyasasına esneklik getirecek köklü tedbirler almak gerekmektedir. Bugün kriz içerisindeki euro bölgesinde İtalya ve Fransa'nın bu duruma neden düştükleri yakından incelenmelidir. Bu ülkelerin kredi notu iş gücü piyasasına esneklik getirecek reformları gerçekleştirmekte geciktikleri için kırılmaktadır. Sayın Bakanım, biliyorsunuz Doğu ve Batı Almanya birleştikleri zaman işveren, işçi kesimi ve sendikalar bir araya geldiler ve birtakım düzenlemeler yaptılar. Ücretlerin en az 3 yıl arttırılmaması yönünde bir karar aldılar. Bugün bunun doğal bir sonucu olarak Avrupa'da bu kadar kriz yaşanırken, Alman makinesi hâlâ düzenli olarak çalışmaya devam ediyor. Bizim rekabet gücümüzü geliştirmek için vakit kaybetmememiz ve bu nedenle de verimliliği arttırarak istihdam maliyetlerini düşürmemiz gerekmektedir. Bu maliyetler içinde kıdem tazminatı önemli bir yer tutmaktadır. Mevcut kıdem tazminatı uygulaması yerine her işçinin kendi adına ayrı bir hesap açılması ve işçi adına ayrılan kıdem tazminatlarının bu hesapta birikmesi esasına dayanan bir kıdem tazminatı fonu kurulmasını ilk kez biz önermiştik. İşçinin kişisel hesabına kendisinden başka kimse dokunamayacağı için geçmişte bazı fonlarda yaşanan sıkıntılar bu modelde yaşanmayacaktır. Ayrıca, çalıştığı işletme batsa bile birikmiş kıdem tazminatları hesabında kalacağı için işçi bu durumdan olumsuz etkilenmeyecektir. Üstelik, sık sık iş değiştiren ve kıdem tazminatını parça parça alan işçiler de emeklilikleri geldiğinde "İnsani gelişmişlik endeksinde bölgeler arası farklılıkları en aza indirmek için düşük gelirli bölgelerde öncelikle eğitim, sağlık gibi hizmet sektörüne yönelik yatırımlar teşvik edilmeli, yatırım teşviklerinde şehirler arasında haksız rekabete yol açılmamalıdır." 8

ASOMECLİS "Küresel büyümedeki yavaşlama ve ülkemizde iş gücüne katılım oranındaki artış eğilimine bağlı olarak işsizliğin bir süre daha yüksek seyredeceği anlaşılmaktadır. Diğer yandan iş gücüne katılım oranı artarken, biz ise sanayide çalışacak insan bulmakta çok zorlanıyoruz. Sanayide istihdamı çekici kılma konusunda Kalkınma Bakanlığımızın da mutlaka birtakım çalışmalar yapması gerektiği kanısındayız. ellerinde, rahat bir emeklilik geçirmek için yeterli bir birikimi sağlayamamaktadır. Bu açılardan kıdem tazminatı fonunun kurulması, işçilerin lehine olacaktır. Mevcut haliyle kıdem tazminatı uygulaması, işten çıkarma maliyetlerini yükselterek işçi ve işveren arasında çalışma barışını olumsuz etkilemekte ve verimliliği düşürmektedir. Fonun kurulması, iş yerlerindeki huzur ve istikrara da katkı sağlayacaktır. Hükümet, işçi ve işveren temsilcileri arasında sürdürülen görüşmeler henüz bir sonuca ulaşmamıştır. Bunun temel nedeni; ilgili taraflar aralarında anlaştıktan sonra düzenleme için hükümete başvurması gerektiği yönündeki yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımda taraflar yanlış belirlenmiştir. Görüşmelerde işveren kesimini TİSK, işçi kesimini de sendikalar temsil ediyor. Türkiye'deki işverenlerin yüzde kaçı TİSK'in üyesidir? Herhalde yüzde 1 bile değildir. Aynı durum işçi kesimi için de geçerlidir. İşçi sendikaları, en iyimser tahminle çalışanların yüzde 2'sini, 3'ünü temsil etmektedir. Bu işçiler de zaten kamuda ve kurumsallaşmış yerlerde çalıştıkları için kıdem tazminatlarını alabilmektedirler. Özet olarak görüşmelerin tıkanmasının temelinde işçi ve işveren kesimlerinin temsil sorunu yatmaktadır. Bu temsil sorunu çözülmeden görüşmelerden adil bir sonucun elde edilmesi mümkün değildir. Değerli Meclis üyeleri; Odamızın 50. kuruluş yıldönümü kutlama faaliyetleri kapsamında yayınladığımız "Bozkırdan Sanayinin Başkentine, Ankara Sanayi Tarihi" adlı kitabımızı sizlere sunmuştuk. Bugün de Afrika'nın ekonomik gelişme serüvenini anlatan "En Hızlı Milyar" adlı kitabı sizlere dağıtacağız. Kitabın Afrika'yla iş yapan ya da yapmayı düşünen üyelerimize yararlı olacağını umuyoruz. Yeri gelmişken kitaba dikkatimizi çeken, çeviri ve basımını üstlenen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Sayın Celal Koloğlu'na huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım, konuşmanızda bugüne kadar gerçekleştirilmiş en geniş katılımlı İzmir İktisat Kongresi hakkında da bizi bilgilendirirseniz mutlu oluruz. Çünkü tam o gün yine Odamızın Meclis toplantısı vardı, biz katılamadık. Konuşmama son verirken Sayın Bakanıma bir kez daha teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014 9

27 Kasım 2013 "Türkiye orta gelir tuzağına düşmeden, katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısına yönelmek zorundadır" Ankara Sanayi Odamızın çok değerli Meclis Başkanı, Yönetim Kurulu üyeleri, değerli Başkan, değerli sanayiciler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Maalesef elimde olmayan sebeplerle biraz kısıtlı bir zamana denk geldi. Bu süre içerisinde sizlerle bazı konulardaki fikirlerimi paylaşmaya gayret edeceğim. İnşallah zaman kalırsa 1-2 soru da cevaplayabiliriz. Öncelikle 2013 yılının Kalkınma Bakanlığı olarak çok yoğun geçtiğini ifade etmek isterim. Bakanlık olarak yıllık programı revize etmek, orta vadeli programımızı güncellemek, yatırım programımızı genel anlamda koordine etmek, birtakım diğer sektörel, bölgesel çalışmalar yürütmek gibi her yıl yaptığımız rutin işler var. Fakat bu sene biraz olağanüstü bir yoğunluk da yaşıyoruz. Bir taraftan 10. Kalkınma Planımız ki biliyorsunuz Temmuz ayı içinde Meclis'ten geçerek, kabul edildi. Bu yıl onunla ilgili çok yoğun çalışmalar yaptık. Diğer taraftan, az önce Başkanımızın da bahsettiği 5. İzmir İktisat Kongresi'ni organize ettik ve Ekim sonu, Kasım başı İzmir'de gerçekleştirdik. Bunlara ilave olarak şu anda ulusal düzeyde bir bölgesel kalkınma stratejisi hazırlığının son aşamasına gelmiş durumdayız. Bölgesel politikamızın ilkeleri ve temel bakış açısı konularında çok önemli bir doküman hazırlıyoruz. Önümüzdeki süreçte inşallah sizlerle paylaşacağız. Buna bağlı olarak "10. Kalkınma PlanıTemmuz ayı içinde Meclis'ten geçerek, kabul edildi. 2 yıllık bir süreçte çok yoğun bir gayretle hazırlanan Plan'da özellikle Ankara Sanayi Odamızın doğrudan ciddi destekleri oldu, tekrar şükranlarımı sunuyorum." 10

ASOMECLİS "10. Beş Yıllık Kalkınma Planımız, 2023 vizyonumuzun ilk 5 yıllık dilimini detaylı şekillendiren bir doküman oldu. Planı 4 eksen üzerinde inşa ettik. Planımızın ilk ekseni nitelikli insan, güçlü toplum, ikinci ekseni yenilikçi üretim ve istikrarlı yüksek büyüme, üçüncü ekseni yaşanabilir mekânlar ve çevre, dördüncü ekseni ise uluslararası iş birliğinden oluşuyor." bir taraftan kalkınma ajanslarımız için genel bir strateji çıkarıyoruz, bir taraftan da dört tane özel önem verdiğimiz GAP (Güneydoğu Anadolu Bölgesi), DAP (Doğu Anadolu Bölgesi), KOP (Konya Ovası Projesi Bölgesi) ve DOKAP (Doğu Karadeniz Bölgesi, Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz ve Orta Anadolu'nun belli kesimleri) bölgelerimize dönük, özel birtakım eylem planları geliştiriyoruz, bunlarda da belli bir aşamaya gelmiş durumdayız. Yeni kurduğumuz o idarelerimizin de desteğiyle, sahadaki çalışmalarıyla bunları yürütüyoruz. Diğer yandan bilgi toplumu stratejisini yeniliyoruz, bununla ilgili de uzun süredir çalışıyoruz. Yakın bir gelecekte yeni bilgi toplumu stratejimizi de inşallah kamuoyuyla paylaşma aşamasına gelmiş olacağız. Yani, Kalkınma Bakanlığı olarak çok yoğun bir gündem yaşadığımızı, birbirinden önemli çalışmalar yaptığımızı belirtmek isterim. Öncelikle 10. Kalkınma Planı ile ilgili birkaç şey ifade etmek istiyorum. Bu planı 2 yıllık bir süreçte çok yoğun bir gayretle sizlerle birlikte hazırladık. Bazı özel ihtisas komisyonlarına özellikle Ankara Sanayi Odamızın doğrudan ciddi destekleri oldu, tekrar şükranlarımı sunuyorum. Sanayicilerimiz, sendikalarımız, akademik dünya, özel sektör, yerel yönetimler, birçok kesimden fikir, 10 binin üzerinde insanımızdan katkı alarak bu planımızı hazırlamış olduk. İyi bir plan yaptığımıza inanıyoruz. 10. Beş Yıllık Planımız, 2023 vizyonumuzun ilk 5 yıllık dilimini detaylı hale getiren bir doküman oldu. Özellikle istirham ediyorum, bir boş vaktiniz olduğunda planı inceleyebilirseniz çok faydalı olacağını düşünüyorum. Planı 4 eksen üzerinde inşa ettik. Birincisi ki bunu ilk defa yaptık, bir plana ekonomiyle değil, sosyal konularla başladık. Türkiye çok şükür artık o aşamaya geldi. Planımızın ilk eksenini -birinci bölümü- nitelikli insan, güçlü toplum oluşturuyor. Bu başlık altında eğitimi, sağlığı, sosyal güvenliği ele aldık, temel hak ve özgürlüklerin daha da gelişmesi gerektiğini vurguladık, ekonomik ve kalkınma açısından önemli birtakım sosyal politika önceliklerimizi ortaya koyduk. Niye bundan başladık? Çünkü Türkiye öyle bir aşamaya geldi ki, bundan sonra artık daha fazla niteliği tartışmak durumundayız ve kalkınma stratejimizin odağında da insan var, nitelikli insan var. Türkiye daha fazla nitelikli insan yetiştirmeli, kendi nitelikli insanını kaçırmamak zorunda olduğu gibi yurt dışından nitelikli insanları da cezbetmek durumunda. Kalkınma Bakanı olarak da çeşitli ortamlarda kalkınma nasıl sağlanır diye bana sorulduğunda en basitinden şunu söylüyorum: İki unsurun cazibe merkezi, nitelikli insan, nitelikli sermaye ile sağlanır. Bu ikisini cezbedenler hızlı bir şekilde kalkınırlar, bunu cezbedemeyen, buna uygun ortam oluşturamayanlar kalkınma yarışında geri kalırlar. ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014 11

27 Kasım 2013 "Küresel kriz bize sanayisi güçlü olan ülkelerin bu tür fırtınalı zamanlarda çok daha sağlam durabildiğini gösterdi. Bunu dünyadan çeşitli örneklerden de görüyoruz. 10. Plan'da da sanayiye, imalat sanayisine de özel bir vurgu yaptık. Sanayinin katma değerini arttırmak istiyorsak, karşılığı daha yüksek ürünler üretmek durumundayız," Dolayısıyla, plandaki ilk eksenimiz nitelikli insan. Türkiye doğal kaynaklarla gelişebilecek bir ülke değil. Tarihiyle, coğrafyasıyla, konumuyla ve her şeyden önemlisi insanıyla, müteşebbisiyle, çalışanıyla, yöneticileriyle, sivil toplumuyla geniş bir yelpazeden bahsediyorum, kalkınabilecek bir ülke, bunu vurguluyoruz. İkinci eksenimiz, yenilikçi üretim ve istikrarlı yüksek büyüme. İşte bu, ekonomi politikalarını tartıştığımız bölüm. Makro politikalarımızdan temel bazı altyapı programlarına kadar rekabetçiliği arttırmaya dönük, katma değer zincirinde Türkiye'yi nasıl üst liglere taşıyacağımızın tartışmasını yapıyoruz. Burada da yine Türkiye kritik bir eşiğe gelmiş durumda. Orta gelir tuzağına düşmeden, katma değeri yüksek bir üretim ve ihracat yapısına yönelmek zorundayız. Burada da araştırma-geliştirme, üniversite-sanayi iş birliği, sanayi politikalarını yeniden tartışıyor ve sanayiye özel bir vurgu yapıyoruz. Bunun da özellikle altını çizmek isterim. Küresel kriz bize sanayinin çok önemi olduğunu gösterdi. Sanayisi, sanayi kültürü güçlü olan ülkeler bu tür fırtınalı zamanlarda çok daha sağlam durabiliyorlar. Bunu dünyadan, çeşitli örneklerden de görüyoruz. 10. Plan'da da sanayiye, imalat sanayisine de özel bir vurgu yaptık. Ama bu, yeni birtakım anlayışlarla, teknolojiyle, bilgi temelli ekonomiyle yürümesi, katma değeri yükselterek gitmesi gereken bir süreç. Reel fiyatlar açısından bakarsak sanayinin milli gelirimizdeki payı artıyor. 12

ASOMECLİS Geçtiğimiz 10 yılda milli gelirimiz ortalama yüzde 5 civarında büyüdü. Sanayi ise ortalama yüzde 5,6 büyüdü. Yani, fiziki büyümede bir problem yok. Fiyatlardan arındırarak bakıldığında sanayinin, ekonomiden daha hızlı büyüdüğünü görürüz. Dolayısıyla milli gelir içinde payının artması gerekir, fakat aksine düşüyor. Niye düşüyor? Fiyatlardan düşüyor. Sanayi ürünlerinin fiyatları, tarım ürünlerine ve hizmet sektörüne göre daha düşük oranda artıyor. Bu; otomobil fiyatları, dayanıklı tüketim malları, tüketici açısından güzel ama bir taraftan da sanayinin katma değerini arttırmak istiyorsak, daha yüksek katma değerli ve karşılığı daha yüksek ürünler üretmek durumundayız. Dolayısıyla ikinci sütunumuz yenilikçi üretim, istikrarlı yüksek büyüme. Burada da dediğim gibi Ar-Ge'ye, yeniliğe, sanayiye özel bir vurgu yapıyoruz. AR-Ge konusunda da son 10 yılda Türkiye gerçekten önemli bir yere geldi. Son açıklanan TÜİK rakamlarına göre 10 yıl önce Ar-Ge harcamaları, milli gelirimizin -ki bugünküne göre çok daha düşük bir milli gelirin- yüzde 0,53'üydü. Son hesaplamada bu oran, yüzde 0,92'ye kadar yükselmiş oldu. Bu çok olumlu bir gelişme ama yeterli değil elbette. Yine 10. Planımızda bunu 2016'da 1,8'e, 2023 perspektifinde yüzde 3'lere çıkarmayı ve bunun içinde de özel sektörün Ar-Ge harcamalarını arttırmayı hedefliyoruz. Özel sektörün toplam harcaması içindeki payı da 10 yıl önce yüzde 20'ler civarındayken, son hesaplamada yüzde 45'lere kadar gelmiş durumda. Ancak bu da yeterli değil. Katma değer yaratılması için toplam Ar-Ge harcamasının en az üçte ikisinin özel sektör tarafından yapılması gerekiyor. Dolayısıyla, özel sektör payını yüzde 65'lere kadar yükseltmemiz lazım. Araştırma ve geliştirmede kritik başarı faktörü budur. Yoksa devlet olarak biz milli gelirin yüzde 5'i kadar da araştırma yapsak, bu tam anlamıyla ekonomik bir katma değere dönüşmez. Burada da olumlu gelişmeler var ama daha da ileriye gitmek durumundayız. Üçüncü eksenimiz; yaşanabilir mekânlar ve çevre. Mekânsal boyut bugünkü dünyada giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Aslında işin özünü şehirleşme hadisesi oluşturuyor. Bugün dünya nüfusunun aşağı yukarı yarısı, Türkiye'de ise dörtte üçünden fazlası şehirlerde yaşıyor. Önümüzdeki 20-30 yıla baktığımızda dünyada giderek daha fazla insanın şehirlerde yaşayacağını görüyoruz. Dolayısıyla, şehirleşmeye kalkınma perspektifi içinde yeniden bakmak durumundayız. Az önce sözünü ettiğimiz nitelikli insan, araştırma-geliştirme, üniversitesanayi iş birliği konularının her biri bir mekânda cereyan ediyor. İşte o mekânı estetiğiyle, trafiğiyle, kültürel-sanatsal faaliyetleriyle, bütün unsurlarıyla kalkınma perspektifi içinde yeniden ele almamız, tartışmamız gerekiyor. Biliyorsunuz sürdürülebilir kalkınma dediğimiz bir kavram var. Büyümeyi ayrı, sürdürülebilir kalkınmayı ayrı düşünmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kalkınmanın da dünyada üç sacayağı var. Biri; büyüme, ekonomik refah artışı. İkincisi; sosyal boyut, kesimler ve "Planda ayrıca su kullanımından enerjiye, kamu alımlarını, sanayiyi, araştırmayı destekler bir konuma getirmekten şehirleşme hadisesine kadar değişik, kritik gördüğümüz konularda 25 tane başlık belirledik ve o başlıkları da önümüzdeki süreçte daha detaylı bir hale getirmeyi öngörüyoruz." ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014 13

27 Kasım 2013 "Türkiye bugün dünyanın içinde bulunduğu zor şartlara, bölgesinde yaşanan birçok siyasi istikrarsızlığa rağmen, büyümeye, gelişmeye devam ediyor. Geldiğimiz nokta gerçekten iyi bir zemin ama reformlardan, değişimlerden yorulmadan bu süreci devam ettirmemiz, daha ileriye taşımamız gerekiyor." bölgeler arası gelirin adil dağıtılması ve kapsayıcılık, herkesi sürece dahil etme. Üçüncüsü de; çevre, yani nesiller arası denge. Bugünkü nesile her şeyi verirseniz, bugünkü nesli iyi yaşatırsınız ama gelecek nesiller kaybetmiş olur. Nesiller arası adaleti ve dengeyi sağlamak durumundayız. Sanayi politikamız da bence bu konularla artık çok yakından ilgili. Çünkü Türkiye önümüzdeki süreçte inşallah kamusuyla-özeliyle, politikalarımızla nitelikli bir sanayi yapısına doğru daha hızlı bir şekilde yürüyecek. Ve bunun içinde şehirleşme, dediğim gibi kritik faktörlerden bir tanesi. Dolayısıyla üçüncü eksen olarak mekânsal boyut. Burada bölgesel gelişme politikalarımız da bu eksen altında. Çevre, şehirleşme gerçekten önemli. Afete dayanıklı yapılardan daha yeşil sanayilerin geliştirildiği, enerjiyi daha az kullanan mekânlar oluşturmak, yapılar kurmak önümüzdeki sürecin önemli başlıkları arasında yer alıyor. Plandaki dördüncü eksenimiz uluslararası iş birliği. Her şeyi yaparsınız ama komşularınız başta olmak üzere kalkınma anlamında çevreyle iyi ilişkiler, iyi iş birlikleri geliştiremezseniz yine arzu ettiğiniz neticeleri alamazsınız. Dolayısıyla, 10. Kalkınma Planı'nın dördüncü ekseni uluslararası kalkınma iş birliği. Bu konuda da Türkiye gerek ticaret kanalıyla gerek sermaye hareketleriyle, turizmle, teknik yardım faaliyetleriyle, birçok unsuruyla birlikte çevresinde bir ekonomik havza oluşturmak ve tecrübesini bu ülkelerle paylaşmak durumunda. Bir taraftan da onlarla birlikte yeni birtakım refah imkânları, fırsatları oluşturmak durumunda. Dolayısıyla planımızın dördüncü eksenini de bu boyut oluşturuyor. Planda ayrıca 25 tane uygulama programı tarif ettik. Açıkçası tüm bunların Türkiye'nin önümüzdeki süreçle ilgili kalkınma ve reform gündemi olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin önümüzdeki beş yıllık süreçte hangi reform alanlarına yoğunlaşması gerektiğini ortaya koymaya çalıştık. Doğrusu bu da 10. Plan'da bir ilk. Su kullanımından enerjiye, kamu alımlarını, sanayiyi, araştırmayı destekler bir konuma getirmekten şehirleşme hadisesine kadar değişik, kritik gördüğümüz konularda 25 tane başlık belirledik ve o başlıkları da önümüzdeki süreçte daha detaylı bir hale getirmeyi öngörüyoruz. Tabii bütün bunlar az önce söylediğim gibi, geniş anlamda 2023 vizyonumuzun bir parçası olarak ele aldığımız konular. Ben hep şunu söylüyorum: Planlamayla uğraşan bir bakan olarak işi basitleştirirsek, Türkiye son 10-11 yılda çok mesafe kat etti. Rakamları da hepimiz biliyoruz. Milli gelirini üç katından fazla arttırdı, ihracatını dört mislinden fazla arttırdı, araştırma-geliştirmesini beş mislinden fazla arttırdı. Dünyanın içinde bulunduğu zor şartlara rağmen, bölgemizde birçok siyasi istikrarsızlık yaşanırken, Avrupa'da ciddi ekonomik istikrarsızlıklar varken, büyümemize, gelişmemize devam ediyoruz, Türkiye bunları başardı. Geldiğimiz nokta gerçekten iyi bir yer, iyi bir zemin. Ama bu zeminle yetinirsek yanlış yapmış oluruz. Bunu çok daha ileriye taşımamız gerekiyor. Reformlardan, 14

ASOMECLİS değişimlerden yorulmadan bu süreci devam ettirmemiz lazım. Krizler çok kötü ama reform yapmak için uygun ortam oluşturuyorlar. Asıl maharet, kriz yaşamadan ve başkalarının krizinden dersler çıkararak reform yapabilmektir. Türkiye çok şükür son 10 yılda böyle bir ülke olduğunu gösterdi. Kriz ya da sıkıntı yaşamadan değişim iradesi ortaya koyabildi. Bunu önümüzdeki döneme de taşımamız çok önemli. Normal süreçler içinde reform yapabilen, değişim yapabilen bir ülke olabilmek çok çok önemli ve bunu da inşallah hep birlikte başaracağız. Burada da bence basit üç tane soru var. Birincisi; neredeyiz, nasıl bir dünyadayız, nasıl bir Türkiye'deyiz? Bunu hep sormamız gerekiyor, cevabını hep vermemiz gerekiyor. Mevcut durumunu bilmeyen nereye gideceğini de tayin edemez. İkincisi; nereye gitmek istediğimizi söylemek durumundayız. Türkiye bunun cevabını vermiş durumda. 2023 vizyonu aslında nereye gitmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Ve bu artık toplumsal sahiplenmeyle de hepimizin benimsediği bir vizyon. Sanayisiyle, hizmetleriyle, bölgeleriyle, her tarafta 2023 vizyonunun sahiplenildiğini görüyoruz. Bu, aslında bizim için büyük bir sermaye. Dolayısıyla, nerede olduğumuzu biliyoruz, nereye gitmek istediğimizi biliyoruz. Ama kritik bir üçüncü soru var, işte bunu hep tartışmamız lazım. Bulunduğumuz noktadan, varmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz? Strateji de işte bu "nasıl gideriz?" sorusudur. Yolu, yöntemi nedir? En kısa sürede, en etkili bir şekilde, en az maliyetle nasıl gideceğiz? Sanayide nasıl gideceğiz, şehirleşmede nasıl gideceğiz? Bu soruları sürekli bir şekilde tartışıp, cevaplarını aramak durumundayız. Bu anlamda dünyada sanayinin geldiği yeri gerçekten iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bugün artık küresel değer zinciri dediğimiz bir zincir var ve orada da gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin farklı pozisyonlar aldığını biliyoruz. Gelişmekte olan ülkelere bu değer zincirinin alt basamaklarında daha çok rol verildiğini ama gelişmiş ülkelerin üst basamaklarda uzmanlaştığını görüyoruz. Dünyayı iyi tanımak durumundayız. Gelişmiş ülkeler bir taraftan mevcut sektörlerini korumaya, diğer taraftan da sanayide pozisyonlarını geliştirmek için yeni birtakım sektörler geliştirmeye çalışıyorlar. Yeşil üretim, yenilenebilir enerji, biyoteknoloji, nanoteknoloji, bilgi ve iletişim teknolojileri gelişmiş ülkelerin üzerinde hassasiyetle durduğu bazı sektörler. Gelişmekte olan ülkeler de bu yarışa dahil olma gayreti içindeler ve katma değerlerini yükseltmeye çaba gösteriyorlar. Diğer taraftan değişik politika alanlarının aslında giderek birbiriyle daha fazla etkileşim içinde olduğunu görüyoruz. Hizmet sektöründeki gelişimle sanayinin, sanayiyle tarımın, değişik alanlardaki politikaların giderek daha fazla birbirini etkilediğini, değer zincirinde üst basamaklara çıkmak istiyorsak bu etkileşimleri iyi görmemiz gerektiğini de dünyadan biliyoruz. Az önce söylediğim gibi finansal kriz sonrası dünyada sanayinin rolü yeniden daha güçlü bir şekilde yerini aldı. Burada sistemleri, networkleri, kurumları, becerileri geliş "Dünyayı iyi tanımak durumundayız. Gelişmiş ülkeler bir taraftan mevcut sektörlerini korumaya, diğer taraftan da sanayide pozisyonlarını geliştirmek için yeni birtakım sektörler geliştirmeye çalışıyorlar." ANKARA SANAYİ ODASI YAYIN ORGANI OCAK / ŞUBAT 2014 15

27 Kasım 2013 tirerek sağlam bir sanayi kültürü ve altyapı oluşturma konusu yeniden gündeme geldi. Bölgesel odaklı politikalar da yine gündeme gelen konular arasında. Çünkü yenilik dediğimiz şey mekânda gerçekleşiyor. Yenilik merkezde olmaz, yerelde olur, bölgede, mekânda olur. Üniversite-sanayi iş birliği, kümelenme tüm bunlar mekânda gerçekleşir. Yenilik dediğimiz yerelde ortaya çıkar. Dolayısıyla, bu mekân boyutu da sanayi politikalarında daha fazla tartışılır hale geldi. Tabii az önce bahsettiğim gibi dünyada küresel ısınmanın da etkisiyle enerji fiyatlarının artması, birtakım hammaddelerin azalması giderek daha tasarruflu, daha az girdiyle çalışan, daha az enerji tüketen bir sanayi konusunu da gündeme getiriyor. Yeşil büyüme, düşük karbonlu ekonomi kavramları da tartışılıyor. Özellikle enerji boyutunun altını çizmek istiyorum. Türkiye, enerji konusunda ne yapsa azdır. Enerjide atacağımız her adımın rekabet gücümüze, çevreye ve makroekonomik istikrarımıza olumlu etkisi var. Daha az enerji tüketen, enerjiyi daha verimli kullanan bir sanayi yapısı oluşturduğumuzda girdi maliyetleri düşecek, daha rekabetçi bir yapı kuracağız. Diğer taraftan çevreyi daha az kirleteceğiz. Türkiye geçen yıl enerjiye 60 milyar dolar fatura ödedi. Dolayısıyla dış dünyaya daha az fatura öder hale geleceğiz, makroekonomik istikrarımıza da katkıda bulunmuş olacağız. Bunun için enerjide yerli kaynaklar, yenilenebilir kaynaklar, enerji verimliliği, nükleer enerji gibi konuları da sanayi politikaları çerçevesinde tartışmamızın büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum. Tabii bilgi ekonomisine dönüşüm konusunda Çin ve Hindistan ciddi mesafeler almaya başladı. Son 10 yılda en hızlı büyüyen patent ofislerinden biri Çin'de. Hindistan'da da yine ciddi artışlar olduğunu görüyoruz. Yani gelişmekte olan ülkeler artık bu işlere daha fazla yoğunlaşmış durumda. Bakın sadece Çin'den bir rakam söyleyeyim; Çin'de 2001 yılında 63.450 patent başvurusu olmuş, 2010 yılında ise bu sayı 391.177'ye ulaşmış; müthiş bir sıçrama var. Hindistan'da da sayılar küçük ama daha hızlı bir büyüme görüyoruz. 2000 yılında 8538 iken, 2009'da 34.287'ye ulaşmış. Yani gelişmiş ülkelerin yanında gelişmekte olan ülkelerin de bilgi ekonomisi konusunda ciddi pozisyon aldığına tanık oluyoruz. Burada Brezilya, Kanada, Hindistan, Meksika ve Rusya'nın yine yükselen bazı patent ofisleri olduğunu görüyoruz. İnovasyon çok önemli, bireyselleşmiş, farklılaştırılmış ürünler dünyada önemli hale geldi. Mobilya, giyim, gıda gibi geleneksel sektörlerde dahi kişiye özel üretim anlayışının giderek yaygınlaştığını, hizmetlerin, özellikle bilgi iletişim teknolojilerinin imalat sanayiyle giderek bütünleşik hale geldiğini görüyoruz. Bütün bunlar dünyadaki eğilimler. Ülkemizde de daha fazla katma değer üreten bir sanayi yapısı oluşturmak durumundayız. 2012 yılında sanayi üretimimizin 2,3 oranında arttığını görüyoruz. 2013 Ocak-Eylül döneminde 3,9 oranı aslında genel büyümemizin yine üzerinde. Bildiğiniz gibi ilk altı aylık milli gelir büyümemiz 3,7. Bu orana göre sanayimizin ortalamanın üstünde bir büyüme sergilediğini söyleyebiliriz ama katma değerini nasıl yükselteceğimizi hep tartışmak durumundayız. Burada da orta teknolojili sektörlerden daha yüksek teknolojili sektörlere doğru bir dönüşüm geçirmemiz gerekiyor. Türkiye gerçek "En temel konumuz iş ve yatırım ortamı. Artık dünyada da giderek sermayenin daha nazlı hale geldiği bir döneme giriyoruz. Dolayısıyla iş ve yatırım ortamını iyileştirmek, sermaye için cazip bir ortam oluşturmak, eskisinden daha önemli." 16