Seçime Giderken Türkiye ve Şeker Sanayii



Benzer belgeler
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Uygulanacak ekonomik politikalar, istihdam ve üretime öncelik tanımalı, politikaların temelini insan oluşturmalıdır.


KALKINMA BANKALARI ARASINDA İŞBİRLİĞİ

Türkmenistan ata yurdumuz

TÜRKİYE ENERJİ, SU VE GAZ İŞÇİLERİ SENDİKASI

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

Düzce Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Düzce Fındık Çalıştayı İstiklal Konferans Salonu nda gerçekleştirildi

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

29 Ekim Cumhuriyet bayramı okulumuzun bahçesinde coşkuyla kutlandı.

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI


MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

KARS ŞEKER FABRİKASI RAPORU

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Çimentaş Trakya Çimento Fabrikası çalışanlarının motivasyonunu arttırmak için düzenlenen Masa

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası. Ocak Ayı Bülteni

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

ŞUBAT 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

HAYRABOLU TİCARET BORSASI 2014 YILI FAALİYET RAPORU

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

Türkiye Üretici Fiyatlarıyla 7. Büyük Tarım Ülkesi

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

ALO 170 Sivas ta Hizmet Vermeye Başladı

EKONOMİK VE SOSYAL GÖSTERGELER TEMMUZ 2010 RAPORU

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

BAĞIMSIZ BİREY SAĞLIKLI TOPLUM STRATEJİK EYLEM PLANI

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

KARŞIYAKA ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM KURUMU SOSYAL ETKİNLİKLER YILLIK ÇALIŞMA PLANI. Öğretim Yılı: 2018/2019

SGK 4. Olağan Genel Kurulu ÇSG Bakanı Süleyman Soylu nun Başkanlığında Gerçekleştirildi

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

1- TÜSİAD Gıda, Tarım ve Hayvancılık konusunu ele aldı - TÜSİAD

ACR Group. NEDEN? neden?

129 KADINI TEMSİLEN 129 KADIN MHP YE ÜYE OLDU

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

Destek Personeli Eğitimleri

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

KALKINMA HABERLERİ 1 EKİM 2010 REFERANS

İl başkanlarına hükümetin tarım politikalarını anlattı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili


ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

SGK ve TİKA İşbirliğiyle Sosyal Güvenlik Tecrübeleri Yurtdışına Aktarılacak

Kuraklıkta Son Durum. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar

6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu

Başbakan Yıldırım, Ankara YHT Garı açılış töreninde konuştu

TÜRKİYE DE BU HAFTA EYLÜL 2015

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

ABD Case Shiller ulusal konut fiyat endeksi Temmuz'da %4.7 yükseldi. GBPUSD

Anadolu Bacıları ndan Tam Destek

E-BÜLTEN. twiitter.com/edremitticaret

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Başbakan Yıldırım, Otonomi Açılış Töreni nde konuştu

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

ÖZEL ŞİRKETLERDEN MASA TENİSİ İLE SOSYAL SORUMLULUK DOKUNUŞU

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA

Afyonkarahisar Chamber E- BÜLTEN of Commerce and Industry

Demokrat Bireyden Demokratik Topluma

NKP

MAYIS 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Detay Fuarcılık Organizasyon ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti

Kayıt Dışı İstihdamla İlgili Proje Ödülleri Sahiplerine Verildi

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

İ Ç İ N D E K İ L E R

Onlar konuşur, AK Parti yapar

Transkript:

başyazı Seçime Giderken Türkiye ve Şeker Sanayii Seçime giden Türkiye nin siyasi partilerinin ekonomik ve sosyal kalkınmayı onun ülke kaynakları içerisindeki imkanlarını dikkate alırken, şeker endüstrisinin potansiyelini ve sorunlarını değerlendirmelerini sadece bir vatanseverlik gereği olarak değil, sorumlu siyasetçi kimliğinin bir parçası olarak da görüyoruz. Dünyanın geleceğinde tarımın, enerjinin ve sağlıklı beslenmenin giderek daha önem kazandığı bir aşamada, ülkemizin bu potansiyelinden vazgeçmesi asla kabul edilebilecek bir durum değildir. 2 şeker-iş dergisi ocak 2011 İsa GÖK Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı

Türkiye yeni bir seçime gidiyor. Seçimler demokratik sürecin işleyişinin en önemli göstergeleridir. Bir ülkede demokrasinin olup olmadığını anlamak için bakılması gereken ilk gösterge, gerçekten o ülkenin belirlenmiş aralıklarla düzenli olarak seçim yapıp yapmamasıdır. Seçimlerin sağlıklı bir şekilde yapılması, yani serbestçe örgütlenmiş siyasi partilerin önlerinde herhangi bir engel bulunmadan seçimlere katılması kadar, yurttaşların herhangi bir endişe ve baskıdan uzak seçime katılmaları ve özgür iradeleriyle oylarını vermeleri de çok önemlidir. Oy verme süreci, bir özgürlük ortamında bu ortamı sağlayacak güven anlayışı içerisinde, tercihlerin oy sandığında yansıtılmasıyla başlayan ve adil, tarafsız gözlemcilerin yanı sıra seçime iştirak eden parti temsilcilerinin de müşahitliğiyle bilinen gizli oy açık tasnif işleminin tamamlanmasıyla gerçekleştirilir. Ülkemiz 1946 da yaşadığı ilk seçimden sonra demokratik seçim sürecinin bütün aşamalarını yerine getirir bir şekilde 1950 lerden itibaren seçimler yapmaktadır. Rahmetli Menderes ve arkadaşları Türkiye nin demokratikleşme sürecinin ilk seçilmiş kahramanları olarak bir anlamda halkın iradesinin devlete yansımasının ilk temsilcileri oldukları için de milletimizin kalbinde yüce bir yere ve hatıraya sahiptir. Türkiye nin demokratikleşme sürecinin bu dönüm noktası yani 1950 lerde başlayan siyasal değişim arkasında ekonomik ve sosyal alanda da büyük bir dönüşümü başlatacak adımların atılmasına yol açmıştır. Ülkemizin kapalı, geri ekonomik yapıdan çıkması için gereken alt yapı yatırımları, köylerin ve tarımın pazarları oluşturacak merkezlere bağlanmasını sağlayan yol ağının inşası, enerji yatırımları ve nihayet temel endüstrilerin kurulup ve geliştirilmesi konusunda girişilen hamlelerin, bugün Türkiye ekonomisinin geldiği yerde, toplumsal gelişmemizin yarattığı modernleşme dinamizminde vazgeçilmez bir yeri bulunmaktadır. Seçimler 1950 den bu tarafa sadece demokrasi tarihimizin değil, sosyal ve ekonomik kalkınmamızın da önemli motivasyonları olmuşlardır. Seçim sisteminin demokrasinin temellerinden birisi olması, onun partiler yoluyla örgütlenmiş siyasal yapının milletin taleplerini devlete taşımak fonksiyonuyla da ilgilidir. Partiler örgüt yapılarıyla, ideolojik ya da düşünsel yaklaşımlarıyla, programlarıyla ve nihayet politikalarıyla halkın taleplerini siyaset tarihine dönüştürecek kurumlardır. Her partinin taraftarları ve mensupları bulunmaktadır. Partiler mensuplarından taraftarlarına ve nihayet programlarını, politikalarını uygun bulanların tasviplerini alarak oluşturdukları oy verenleriyle büyürler. Demokrasilerde partilerin mensupları ve taraftarları önemlidir, ama oy verenlerin desteği ve sayısı onların seçimlerde göstereceği başarıyı belirleyecek temel unsurlardan birisidir. Şüphesiz ki ideal olanı partilerin bu üç kategorideki insan grubunu genişleterek seçimlerden başarıyla çıkmalardır. Türkiye nin içine girdiği seçim sürecinde tam da bu noktada ciddi bir soruna işaret etmek gereğini hissediyorum. Eğer partiler sadece mensuplarının ve taraftarlarının beklentilerini ve taleplerini ön plana alıp onlara öncelik verecek bir yaklaşımı benimserse, hatta onlara çıkar sağlayacak bir anlayışa kayarlarsa o partilere oy veren veya verebilecek durumda olan insanların desteğini ve oyunu kaybedebilirler. Parti başkanları ve yöneticilerinin geçmiş yıllardaki tecrübelere bakarak içine düştükleri en önemli hatalardan birisinin bu olduğunu örnekleriyle hepimiz hatırlayabiliriz. Parti ismi zikretmeden hatırlatmak isterim ki, yakın geçmişimizde halktan hem parti mensubu ve taraflardan hem de bu kategorinin dışında kalıp kendisine oy verenlerden büyük destek alarak iktidara gelmiş partiler, iktidar sürecinde önce parti içinde örgütlenmiş mensuplarının, oradan da parti taraftarı olan destekleyicilerinin beklentilerine cevap verecek biçimde, her türlü demokratik meşruiyeti bir tarafa bırakarak kamu kaynaklarından çıkar aktaracak yaklaşımları benimseyerek hem kendi partilerinin kaybetmesine yol açmışlar hem de Türkiye ye büyük zararlar vermişlerdir. başyazı www.sekeris.org.tr 3

başyazı Bu tür kayırmacı yaklaşımların kaçınılmaz olarak en çok şikayet ettiğimiz yolsuzluklara yol açtığını ülkemizde yaşanan yolsuzluk olaylarının ise toplumu uğrattığı ekonomik kayıplar bir tarafa büyük bir moral çöküntüsüne sürüklediğini çok iyi değerlendirmek durumundayız. Yolsuzluğun yarattığı ekonomik kayıplar ve sorunlar belli bir süre içinde belki telafi edilebilir. Fakat toplumun manevi değerlerinde ortaya çıkan sorunlar daha derin etkiler bırakarak toplum ve devlet arasındaki ilişkilerde onarılmayacak güven bunalımına dönüştüğü gibi, bilhassa gençler üzerinde geleceğe bakış konusunda ümitsizlik ve davranışlarda meşruiyet problemi yaratabilir. Türkiye nin yaşadığı yolsuzluk olaylarının arkasında geçmişten günümüze uzanan özelleştirme politikalarının rolünün çok tartışıldığını biliyoruz. Kamu kuruluşlarının, kamu servet ve mallarının özelleştirilmesinin ekonomik ve sosyal şartları dikkate alınmadan, bir rant aktarımı politikasına dönüştürüldüğü uygulamaların yarattığı toplumsal ve ekonomik sorunlar, bu yolsuzluk tartışmalarının gölgesinde çoğu kere yeterince değerlendirilememiş ve ihmâl edilmiştir. Bu bakımdan, biz ülkemizin ekonomik kalkınmasını sağlayacak bir politikaya, sosyal gelişmesine katkı yapacak bir uygulamaya hizmet etmeyen, bunlara katkısı olmayan özelleştirme uygulamalarının hep yanlış olduğunu savunduk. Özelleştirmenin mutlaka üretimi artırıcı, üretimde sürekliliği temin edici yeni yatırımları ve yeni teknolojiyi esas alan bir büyümeye katkı yapıcı, yerli katma değer artışını sağlayacak ve elbette istihdam yaratacak bir model içerisinde ancak faydalı olabileceğini biliyoruz. Türkiye seçime giderken şeker sanayinin ekonomik ve toplumsal hayatımızın içerisindeki yerini kavrayamayan politikaların 2001 yılından itibaren uygulanan şeker tarımına kota getiren politikalardan günümüze uzanan özelleştirme politikalarına kadar Türk tarım ve endüstri hayatında yarattığı tahribatın boyutlarını hatırlatmak istiyoruz. Türk sanayileşmesi içerisinde daha Cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak önemli bir misyonu üstlenmiş bulunan şeker endüstrimiz Türkiye nin demokratikleşme süreciyle yani 1950 lerden itibaren hızlı bir gelişme göstermiştir. Şeker sanayinin yarattığı katma değer, birincisi Türk tarımının ve hayvancılığın modernleşmesine, ikincisi bütün ülkenin şeker tüketimini karşılayarak gıda endüstrisine, üçüncüsü başta tarım makinaları olmak üzere makina sanayinin gelişmesine, dördüncüsü ise kimya sanayinin gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. Yukarıda vurguladığımız gibi şeker sanayinin ekonomik ve sosyal fonksiyonlarını göz ardı eden bir anlayış, siyasi iktidarlar değişmesine rağmen 2001 yılından günümüze Türkiye ye zarar verecek bir şekilde şeker sanayini tasviye etmeye dönük bir yaklaşımı benimseyerek, yanlış politikalarını ısrarla sürdürmek istemektedir. Kısaca vurgulamak gerekirse bu yanlışların şu noktalarda toplandığı görülmektedir: 1) Pancar ekim kotaları daraltılarak Türk çiftçisinin hem yeşil besin hem şeker endüstrisinin ürettiği muhtelif zirai yemlerden mahrum olmasına yol açtığı gibi hem de pancar üreticisi olan milyonlarca köylü üretici geliri düşürülerek üretimden uzaklaşmak zorunda bırakılmışlardır. Pancar üretiminin tarımı endüstriye açan bir faaliyet olduğu düşünüldüğü zaman köylülerin pancar üretimi sayesinde endüstriyel bitki üreterek elde ettikleri gelirin azalmasıyla uğradıkları kaybın önemini bunun yanı sıra pancar fabrikalarında üretilen yem ve gübre gibi üretim girdilerinden mahrum olması ciddi bir ekonomik kayıp olarak görülmektedir. 2) Ülkemizde şeker fabrikaları sadece ekonomik bir üretim faktörü olarak değil aynı zamanda bölgesel kalkınma aracı olarak da önemli bir işleve sahiptirler. Ağrı, Erzurum, Kars, Erciş, Muş gibi ülkenin en geri kalmış bölgelerindeki fabrikalarımız bu yörelerde yaşayan halkımızın endüstriyel bitki üreterek kazanç elde etmelerine imkan sağladığı gibi bu bölgenin yoğun bir tarımsal faaliyeti olan hayvancılığın da bitki ve yem olarak sunduğu imkanlarla gelişmesini desteklemektedir. Bu bölge halkının yok-

sulluğunu, geri kalmışlığını gidermek için kamunun muhtelif destek ve teşvik politikaları uyguladığı ortadayken, Pörtföy A grubuna alınarak özelleştirmek istenen bu şehirlerdeki fabrikaların adeta kapatılması istenmektedir. Türk Şeker in desteğiyle ayakta duran bu fabrikaların özelleştirilmesi, bu şehirlerde istihdam ve üretim yaratan bu kuruluşların kapatılması aynı zamanda bu şehirlerin gözden çıkarılması, demek değil de nedir? 3) Ülkemizde şeker sanayinin özelleştirme politikalarıyla adeta tasviye edilmeye yönelmesi, (zira ancak özelleştirme sonrasında 5 ya da 6 fabrikanın ayakta kalarak bu fabrikaların finanse ettiği 20 tanesinin kapanmasına göz yuman bir anlayış benimsenmiştir), aynı zamanda Türkiye nin şeker üretiminde dışa bağımlılığının artması anlamına gelecektir. Dünya şeker fiyatları düzeyinde Türk-Şeker in bugün fiyat dalgalanmalarını dikkate aldığımızda Türk halkına makul fiyatla sağlıklı şeker sunduğunu düşünürsek bu dışa bağımlılığın ülkemizde yaratacağı döviz ve istihdam sorununu ayrıca düşünmek gerekir. 4) Şeker endüstrisi doğrudan doğruya insan sağlığıyla ilgili bir üretim konusudur. Avrupa Birliği ülkelerinde başta Almanya ve Hollanda olmak üzere bir çoğunda nişasta bazlı şeker üretimi sıfır ya da yüzde 2 düzeyindeyken Türkiye de bu oranın şimdiden yüzde 10 seviyesine çıkmış olması ve her yıl Bakanlar Kurulu yla bunun artırılmak istenmesi nişasta bazlı şeker tüketimine bağlı ciddi bir sağlık sorununa, bir tehlikeye işaret etmektedir. Uluslararası tröstler Türkiye yi nişasta bazlı şekerin pazarı haline getirmek için yoğun çaba içerisindedirler ve bu insan sağlığını tehdit edecek oranlara doğru tırmanmaktadır. Pancardan üretilen şekerin sağlıklı besin değeri olduğu bilinmektedir. Dünyada toplam 190 milyon ton civarında olan doğal şeker üretimine rağmen nişasta bazlı şekerin üretim miktarı ancak 11 milyon ton civarında olduğu bilgisinden hareketle, Türkiye de üretilen nişasta bazlı şekerin dünya ortalamasının yüzde 7,5 i olduğu görülmektedir. Şimdiden ülkemiz Avrupa Birliği ülkelerindeki yüzde 2 oranının çok üstünde olan bu dünya ortalamasının bile üzerine çıkarak gıda da tehlikeli bir noktaya gelmiştir. 5) Bugün şeker üretimini stratejik bir ürün haline dönüştüren çok önemli bir gelişme yaşanmaktadır. Bu da şeker endüstrisinin enerji üreten bir endüstriye dönüşmesiyle ilgilidir. Fosil kaynaklardan elde edilen petrol ve türevi enerji kaynaklarını ikame edecek bir enerji türü olarak şeker pancarından üretilen biyoetonol kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu maddenin üretilmesinde dünyada büyük yatırımlar sonucunda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Türkiye nin böyle bir süreçte önemli enerji kaynağı haline gelen pancar üretiminden vazgeçmesi, şeker sanayinin ürettiği alkol dahil diğer kimyasal endüstrileri oluşturan gücünden vazgeçmesi Türkiye nin sanayileşmesine darbe vurması anlamına gelmektedir. Seçime giden Türkiye nin siyasi partilerinin ekonomik ve sosyal kalkınma ile onun ülke kaynakları içerisindeki imkânlarını dikkate alırken, şeker endüstrisinin potansiyelini ve sorunlarını değerlendirmelerini sadece bir vatanseverlik gereği olarak değil, sorumlu siyasetçi kimliğinin bir parçası olarak da görüyoruz. Dünyanın geleceğinde tarımın, enerjinin ve sağlıklı beslenmenin giderek daha önem kazandığı bir aşamada, ülkemizin bu potansiyelinden vazgeçmesi asla kabul edilebilecek bir durum değildir. Seçim süreci demokrasinin işleyişine katkı yapan bir süreçtir. Bu katkının ülkemizin gelişmesine etki yapması, onu dinamik bir hale dönüştürmesi siyasetçilerin demokrasiye ve ülke sorunlarına olan duyarlılıklarıyla mümkün olacaktır. Siyaset ülke çıkarlarını ön plana alan bir anlayışa dönüştüğü zaman demokrasi istikrar kazanacaktır. Aksi takdirde partiler kendi dayandıkları grupların çıkar örgütleri olarak demokrasiye ve ülkeye zarar verirler ki bu hiç kimsenin arzu etmediği bir şeydir. Seçimlerin Türkiye nin demokratik duyarlılığını artırdığı, milletimizin gelecek ümitlerini gerçekleştirdiği bir biçimde neticelenmesi hepimizin beklentisidir. Siyaset seçimler yoluyla hem kendisini yeniler hem de ülkeye yenilikler katarsa o zaman siyaset kurumu da güçlenmiş olur. Saygılarımla başyazı

içindekiler ŞEKER-İŞ SENDİKASI ADINA İMTİYAZ SAHİBİ İsa GÖK Genel Başkan kapak Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök: Devlet Şeker Üretiminde Çekilirse 10 > Halk Sağlığı Tehlikeye Girer 16 > şubelerden kısa kısa 18 > ve bölünmez bütünlüğe kasteder nitelikte gündem 26 > Taşeron İşçilik Kara Kabus Oldu gündem Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök: TÜSİAD ın anayasa çıkışı bayrağa Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan Basri GÜZEL Editör Önsel ÜNAL Yönetim Yeri Şeker-İş Sendikası Genel Merkezi Karanfil Sk. No: 59 Bakanlıklar/ANKARA Tel: 0.312 418 42 73-74 Faks: 0.312 425 92 58 www.sekeris.org.tr info@sekeris.org.tr Organizasyon ve Hazırlık Aren Tanıtım Hizmetleri Tic.Ltd. Şti. Dr. Mediha Eldem Sok. 38/15 Kızılay / ANKARA Tel: (0.312) 430 70 81 www.arentanitim.com.tr info@arentanitim.com.tr Baskı: Aydoğdu Ofset Matbaacılık Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. İvedik Organize Sanayi Ağaç İşleri Sitesi 21. Cad. 598 Sk. No: 20 Yenimahalle/ANKARA Tel: 0.312 395 81 44 Faks: 0.312 395 81 45 www.aydogduofset.com aydogduofset@hotmail.com Baskı Tarihi: 30.05.2011 Yayın Türü: Yaygın süreli Ücretsiz Dağıtılmaktadır. (3 aylık dergi) Şeker-İş Dergisi Basın Meslek İlkelerine Uyar gündem 12 > 1 Mayıs Coşkuyla Kutlandı gündem Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök: Türkiye de pancar sektörünü bitirme operasyonu var < 28 tarım Tarım Sektöründe İthalat Sıkıntısı < 34 önemli gün Polis Teşkilatının 166. Yıl Dönümü Kutlandı < 36 kültür-sanat İşci Filmleri Başkentte Gösterimde < 39 sağlık Antibiyotik Alışkanlık Yapıyor < 40 sağlık NBŞ Yüzünden Sağlımız ve Ekonomimiz Bozuluyor < 44

nostalji Türkiye de Yapılmış İlk İş 60 > Anlaşması özel haber Türkiyede 5 Kişiden Biri Yardımla Yaşıyor < 45 bunları biliyor musunuz? < 52 nostalji Bir Zamanlar... < 54 nostalji Atatürk ve Şeker Fotoğraf Sergisi < 57 Sağlık İsa Gök: NBŞ ler Çocukların Sağlığı İçin Zararlı < 58 içindekiler 61 > GDO suz GDO suz Çocuklar sektör 62 > Türkiye nin Gizli Kaldıracı Şeker Sanayi özel haber 64 > Çocuk Yoksulluğu Artıyor

kısa kısa Lösemiye sivrisinek neden oluyor İngiliz bilim adamları lösemi hastalığına sivrisineklerin taşıdığı bir virüsün neden olabileceğini açıkladı. Çevredeki Radyasyonun Tıbbi Yönü Komitesi tarafından yürütülen çalışmada, İngiltere deki 13 nükleer santralin yakınında yaşayan 5 yaş altındaki lösemili çocuklar incelendi. Almanya da gerçekleştirilmiş benzer bir araştırmanın da ele alındığı çalışma sonucunda, nükleer santrallerin hastalığın başlamasında etkisi tespit edilemedi. Araştırmanın devamında, ABD nin Nevada eyaletinde bulunan Fallon deniz üssü yakınındaki lösemili çocuklar da incelen di. Bölgede 1997-2003 arasında bildirilen 14 lösemi vakasının yaz mevsimi başında ve kırsal alanlarda ortaya çıktığı görüldü. Bu süre içinde üste bulunan birçok asker çocuğunda lösemi görüldüğü tespit edildi. Konuyu inceleyen uzmanlar lösemi vakalarının görülmeye başladığı süreler içinde üsteki sivrisinek sayısında artış bulunduğunu dile getirdi. AIDS aşısı üç yıl içinde hazır! ABD de Oregon Primat Araştırma Merkezi nde maymunlar üzerinde yapılan tıbbi deneyde, üç yıl içinde insanlara uygulanabilecek AIDS aşısı geliştirildi. Kazanılmış Bağışıklığın Yitimi Sendromu olan ölümcül AIDS hastalığına 25 yıldır çare arayan bilimadamları, AIDS e yol açan HIV virüsünün vücuda girdiği ilk anlarda en kırılgan olduğu hali aşıda kullandı. Bilim dergisi Nature de yayımlanan Dr. Louis Picker ın araştırmasına göre, deneylere alınan maymunların yarısı, HIV ve AIDS e benzeyen, Simian İmmunodeficiency Virüs (maymun bağışıklık yetersizliği virüsü) ile bir yıl yaşayarak hiç belirti göstermez duruma geldi. Dr. Picker, insanlar üzerinde de denenebilecek AIDS aşısının üç yıl içinde hayata geçirilebileceğini bildirdi. Teknoloji Öldürür! BusIness Insider dergisi, teknolojinin nasıl öldürücü olabileceğini derledi. Verilere göre yalnızca ABD de altı yılda 16 bin kişi direksiyon başında SMS atmaya çalışırken geçirdiği kaza sonucu öldü. * Peşi sıra yapılan araştırmalar birbirlerini çürütse de uzun süreli cep telefonu kullanımının kansere neden olduğunu düşünen bilim insanlarının sayısı da az değil. * Facebook yüzünden boşanan çok insan var. Boşanma depresyona, depresyon da intihara neden olabilir. * Uçakta cep telefonu kullanmanın olası sonuçlarını biliyoruz. * Yatmadan önce TV, tablet ve cep telefonlarının parlak ekranları uyku kaçırıyor. Az uyku=kısa ömür. 8 şeker-iş dergisi haziran 2011

Karbonhidratlar obezitenin tetikleyicisi Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Amerika Birleşik Devletleri ndeki Natrol Şirketinin doktorlarından Prof. Dr. Harry Preuss, obeziteye neden olma konusunda karbonhidratların önemli bir role sahip olduğunu belirtti. İstanbul- Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Amerika Birleşik Devletleri ndeki Natrol Şirketinin doktorlarından Prof. Dr. Harry Preuss, obeziteye neden olma konusunda karbonhidratların önemli bir role sahip olduğunu belirterek, Çünkü insülin sistemini etkilerler. İnsülin sisteminin etkilenmesinin sonucu da yağ kazanıp kas kaybetmeye meyilli olmaktır dedi. kısa kısa Mutlu yaşamın genetik şifresi İngiltere de yapılan bir araştırma, mutlu yaşamın genetik şifresini ortaya koydu. İngiliz Independent gazetesinin internet sitesinde yayımlanan haberde, araştırmanın, 5-HTT adlı genin uzun versiyonuna sahip kişilerin, mutlu doğduklarını ve yaşamlarından daha memnun olduklarını gösterdiği belirtildi. Araştırmayı yapan ekibin lideri, London School of Economics te davranışsal ekonomi uzmanı olan Jan-Emmanual De Neve, insanların, 5 ila 10 yılda genomlarını okuyabileceklerini belirterek, böylece bardağın boş tarafını görmelerinin, kalıtımsal olduğunun farkına varabileceklerini kaydetti. www.sekeris.org.tr 9

Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök: kapak Devlet Şeker Üretiminden Çekilirse Halk Sağlığı Tehlikeye Girer Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, son günlerde siyasi iradenin devletin şeker üretimi alanlarından çekileceği yönündeki beyanlarına istinaden gelinen noktada anlam, değer ve güncelliğini yitirmiş özelleştirme politikalarında bundan sonra ısrar edilmemesinin ileride halk sağlığını olumsuz etkileyecek sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Gök, küresel güçlerin Türkiye deki uzantılarının farklı mecralarda şeker üzerindeki oyunlarını sahneleme faaliyetleri hızını kaybetmeden artmaktadır. NBŞ(Nişasta Bazlı Şeker) ler masum değildir. Amaç şeker pancarından üretilen şekeri yok edip piyasayı ele geçirmektir açıklaması yaptı. Ülkemizde şeker sektörünün varlığının korunması çabaları bir taraftan sürdürülürken, diğer yandan da sektörün varlık nedeni olan şeker üzerinde NBŞ lerle kıyaslama yapılmak yoluyla karalama kampanyaları sürdürüldüğünü kaydeden Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, Şöyle ki; Kamuoyunda Nişasta Bazlı Şeker(NBŞ) olarak bilinen mısır şurubundan üretilen tatlandırıcıların tüketilmesi durumunda diyabetten kalp krizine, obeziteye bağlı kansere, karaciğer yağlanmasına ve daha birçok hastalığa neden olabileceği tıp çevreleri ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından defalarca dile getirilmesine rağmen, küresel güçlerin Türkiye deki uzantılarının farklı mecralarda şeker üzerindeki oyunlarını sahneleme faaliyetleri hızını kaybetmeden artmaktadır. Çaresizce, dibi balçık tutmuş bir kuyunun içerisinden etrafına çamur atarak çıkmaya çalışanların bir acizliği olarak nitelediğimiz bu durum karşısında Şeker-İş Sendikası olarak bir takım çıkarlar uğruna insan sağlığını hiçe sayarak NBŞ lerin masum olduğunu ve şekerin de en az NBŞ ler kadar zararlı olduğunu öne sürenleri şiddetle kınıyoruz dedi. Pancar üreticisi, işçi ve devlet işbirliği modeli getirilmeli Dünyanın, bugün hem bir ekolojik yıkımla, hem de çok ciddi bir iktisadi krizle karşı karşıya kaldığının altını çizen Gök, başta AB ve ABD olmak üzere gelişmiş sanayi ülkeleri pancar üretimlerini ve pancardan şeker üretimlerini ısrarla sürdürmesinin ardında yatan neden olarak; bu sektörün yarattığı katma değer, iş ve işçi istihdamı, taşımacılık, ilaç sanayi, ticaret kesimine sağladığı ola- 10 şeker-iş dergisi haziran 2011

naklar, besi ve süt hayvancılığına yaptığı katkıların büyüklüğü olarak gösterirken, ülkemize 2 milyar doların üzerinde katma değer sağlayan şeker sektöründen devletin ısrarla çekileceği yönündeki söylemleri kabul edilemez nitelikte olduğunu kaydetti. Gök, Dünya ülkeleri örneğinde olduğu gibi pancardan şeker üretiminde dünyada söz sahibi olan Fransa, bu özelleştirmelerin üretim ve istihdama verdiği zarardan dolayı fabrikaları tekrar devletleştirmek zorunda kalmış, pancar üreticilerinin payı yüzde 65 e ulaşmıştır. Ülkemizde ise; 2003 yılında, uluslar arası bir şeker kartelinin danışmanlığında hazırlanan özelleştirme stratejileri, başlangıçtan bu yana ülke gerçekleri ve kamu yararına uygun olmadığı gibi, bugün itibariyle yeterliliğini/ güncelliğini de kaybetmiştir. 2003 yılında dünya şeker fiyatları 180 USD seviyesinde iken bugün 790 USD seviyesine ulaşmıştır. Giderek yükselen şeker fiyatları şeker üretim tesislerinin değer tespitini geçersiz kılmıştır diye konuştu. Anadolu insanının yüzyıllardır bir geleneği haline gelen meyveleri kaynatarak reçel, pancardan pekmez yapımı, doğal tüketilen tatlı gıdalar sınıfına girerken, yere göğe sığdırılamayan ve uğrunda adeta fırtınalar kopartılan mısırdan şeker üretimine bir takım çevreler nasıl bir açıklama tarzı getireceklerdir? sorusunu soran Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: Bir kere mısırdan şeker üretilebilmesinin yolu ona bir takım kimyasal katkı maddeleri ilave ederek elde edilebilirken, şeker pancarından üretilen şekerin katkı maddesine ihtiyacı yoktur. Yani siz meyveleri kaynatarak pekmez ve reçel yapabilirsiniz. Ancak, mısır için bu söz konusu değildir. Bu açıdan insanlarımız sağlıklarını düşünüyorlarsa mutlak surette şeker pancarından üretilen şekeri tüketmelidirler. Halkımız şu gerçeği iyi bilmelidir. Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerin içerisinde oransal olarak früktozun fazla olması, pankreasın çok az insülin salgılamasının bir nedenidir. Bunun anlamı ise tokluk hissi yaratmadan sınırsızca yeme, karaciğer yağlanması, damar sertliği, kan seviyesinin yüksekliği, obezite ve buna bağlı pankreas kanseri ile bir çok hastalığın sebebi olarak tartışılmaktadır. Şeker pancarında ise fruktoz değil sakaroz bulunmaktadır. Bilim insanları karaciğer yağlanmasının sebebinin ne olduğu konusunda ayrılık yaşasa da, California ve Stanford Üniversitesi nden obezite uzmanı Robert Lusting ve Gerald Reaven gibi pek çok uzman deneylerin açıkça fruktoza işaret ettiğini dile getirmektedirler. Düşük fiyatlı tatlılardan korkun! Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, vatandaşları NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker) konusunda uyararak şu konuya dikkat çekti: Bütün bu gerçekler doğrultusunda özellikle piyasada çok ucuz fiyatla satılan baklava ve şekerleme türü tatlıların genelinde mısır şurubunun öne çıktığını söylemek mümkün iken bu tür ürünleri satanların işyeri camlarına Mamullerimizde hiçbir suretle katkı maddesi ve şeker şurubu yoktur şeklinde notlar yazmaları ülkemizde insan sağlığının ne derecede önemsendiğinin bir göstergesidir. Gök, Şeker-İş Sendikası olarak halk sağlığı ile oynayanlar konusunda Tarım Bakanlığı başta olmak üzere TOBB, Esnaf Odaları, Sivil Toplum Örgütleri ve Belediyeleri göreve davet etti. kapak www.sekeris.org.tr 11

gündem MAYIS Coşkuyla 1Kutlandı 12 şeker-iş dergisi haziran 2011

gündem Taksim Meydanı çiçek açtı. Yüzbinler dört koldan Taksim Meydanı na geldi, görkemli kalabalıkla kutlamalar rengarenk ve bayram havasında geçti. YGS mağduru öğrenciler de meydandaydı. Kutlamalara Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Şeker-İş Sendikası Genel Sekreteri Fevzi Şengül, Şeker-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Eyyup Şen ile Şeker-İş Susurluk şubesinden çok sayıda üye katıldı. İstanbul, güneşli bir pazar gününde 1 Mayıs Bayramı nı kutladı. Kutlamaların merkezi Taksim Meydanı ydı. 1977 deki kutlamalarla aynı tasarımla güne merhaba dedi. Kürsü 1977 yılıyla aynı yerde ve AKM ye ünlü 1 Mayıs afişi asıldı. Taksim Meydanı na ulaşan tüm yollar saat 07.00 gibi araç trafiğe kapatıldı, meydanın çevresindeki bayrak ve kamera direkleri tırmanılmaması için güvenlik güçlerince yağlandı. Polisler köpeklerin yardımıyla meydanda ve platformda bomba araması yaptı. Sendikalar, siyasi partiler ve dernekler ile çeşitli sivil toplum örgütleri meydana yürümek için kortej oluşturdu. DİSK CHP ve DSP Şişli Halaskargazi Caddesi nden, TÜRK-1Ş Dolmabahçe den, HAK-İŞ Mete Caddesi nden, KESK ve BDP de Şişhane de toplandı ve Taksim e doğru yürüyüşe geçti. Davul ve zurna eşliğinde bir süre eğlenen grup, polis kontrol noktasından geçtikten sonra Taksim Meydanı na ulaştı. Kazancı Yokuşu nda şehitler anıldı Sendikaların dört koldan meydana yürüyüşü sürerken protokol Kazancı Yokuşunda hayatını kaybedenler için kırmızı karanfil bıraktı. 1 dakikalık saygı duruşunun ardından karanfil bırakılırken izdiham yaşandı. Gülüp oynayarak akın akın Taksim e gelen işçiler meydanı doldururken, geleneksel Taksim Anıtı na çelenk bırakma seramonisi bu yıl da gerçekleşti. Kırmızı güllerin üzerine yazılmış 1 Mayıs çelengi Taksim Anıtı na bırakıldı. Taksim Atatürk Anıtına çelenk bırakılmasının ardından, kutlamalar, Ruhi Su Dostlar Korosu ve sanatçıların seslendirdiği 1 Mayıs Marşı ile başladı. Taksim Meydanı na kurulan platformda şiirler okundu, şarkılar söylendi, Polis de yoğun güvenlik önlemleri aldı. 38 bin polisin görev yaptığı kutlamalarda, bazı yüksek binaların tepelerine keskin nişancılar yerleştirildi, bir polis helikopteri de alanı havadan denetledi. Kardeş Türküler, Grup Yorum ve Agire Jiyan gruplarının konserleri, 1 Mayıs coşkusunu artırdı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, taleplerini dile getiren emekçiler için tam bir bayram havasında geçti. 1 Mayıs İşçi Bayramı nı Taksim Meydanı nda kutlayan yüz binlerce kişi, olaysız bir şekilde dağıldı. 1 Mayıs coşkusu Ankara da da yoğun yaşandı. Başkentdeki kutlamalara Şeker-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Hasan Basri Güzel, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İlhan Özyurt, Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt ve çok sayıda Şeker-İş Sendikası üyesi katıldı. www.sekeris.org.tr 13

şubelerden Şeker-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt: Kadınlarımızın Çalışma Hayatındaki Yeri Büyük Şeker-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü dolayısıyla yapmış olduğu konuşmasında Şeker fabrikaları bayan çalışanlarına özelleştirme süreci ile ilgili bilgiler vererek onların bu mücadele önemli bir yer teşkil ettiklerini kaydetti. Kadınların bu mücadelenin içerisinde yer almaları gerektiğini hatırlatan Taşlıyurt, nişasta bazlı şekerlerle ilgili şeker iş sendikamızın yürütmüş olduğu mücedelede çocuklarımızın gelişimi ve gelecek nesillerin sağlıklı nesiller olması için tüm annelerimizin bilinçli ve duyarlı olmasını gerektiğini söyledi. Taşlıyurt, 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü münasebetiyle dünya üzerinde ülkemizin geldiği konuma da dikkat çekerek, Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitliği 2010 Raporuna göre ülkemiz, Etiyopya nın bile gerisinde 126. sırada yer alıyor. Bu toplumsal cinsiyet eşitsizliği yalnız kadınların değil, erkeklerinde sorunudur. Dolayısıyla şunu söyleyebilirim bu sorunlar insan hakları ve demokrasi sorunudur. Bu sorunların bilincinde olan Şeker-İş Sendikası Ankara Şubesi olarak bir bildiri hazırlayıp üyelerimize dağıttık. Şeker-İş Sendikası Ankara Şubesi Kısım Temsilcisi Sema Akyol ise Türk tarihinde 1897 yılında kadınların ilk kez ücretli işçi olarak çalışma hayatına adım attıklarını, bunun akabinde 1928 yılında Zehra Kosova isimli bir tütün işçisinin sendikal faaliyetlere başlayarak ilk kadın sendikacı olarak Türk tarihine geçtiğini hatırlattı. Akyol, O yıllardan günümüze kadar kadın çalışanlar yaşamın ve sendikal mücadelenin her aşamasında bulunarak, insan olmanın bilinciyle üzerlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmişlerdir. Bu görev ve sorumluluğun bilincinde olan biz kadınlar ne yazık ki günümüz Türkiye sinde hak ettiğimiz yeri hala alamadık. Kadın katliamları hız kesmiyor, her gün yüzlerce kadın yakınlarından ve çevresinden şiddet görüyor. Emeğin horlandığı, emeğin düşman olarak görüldüğü bir dönemden geçiyoruz. Bu yanlış politikalar sonucu patlak veren ekonomik kriz en çok biz kadınları etkiliyor. Kriz bahanesiyle işten çıkarılanlar öncelikle kadın çalışanlar oluyor. Oysa biz kadınlar biliriz ki emek bizim yaşam biçimimizdir diye konuştu. Yıllardır uygulanan yanlış özelleştirme politikalarının en çok kadınlara zarar verdiğnin altını çizen Akyol, eğitim ve sağlık hizmetleri paralı hale getirilirken, kadınların sosyal güvenceden mahrum bırakıldığını iddia etti. Akyol şöyle devam etti: Hep birlikte mücadele etmemiz gereken bir diğer konuda hem bizlerin hem de gelecek nesillerin sağlığını olumsuz etkileyen, bunun yanı sıra şeker sanayisini ve pancar tarımını olumsuz bir şekilde sekteye uğratan Nişasta Bazlı Şekerlerdir. Bu konuda Sayın Şube Başkanımız gerekli açıklamaları yaptı ama bende sizlere şunu söylemek istiyorum; çocuklarımız için, geleceğimiz için, Türkiye de pancar tarımının geleceği için bu ürünleri kullanmayalım. Kullananları uyaralım. Marketlerde bu ürünleri sorgulayalım ve çocuklarımızı bu ürünlerden mümkün olduğunca uzak tutalım. Etrafımızda ki arkadaşlarımızı, komşularımızı, akrabalarımızı, çocuklarımızın okullarındaki arkadaşlarını ve ailelerini kamuoyu oluşturmak adına bilgilendirelim. Bu hepimizin insanlık adına bir görevidir. Ekmeğini yediğimiz Şeker sanayisine bir vefa borcudur. 14 şeker-iş dergisi haziran 2011

Dünya Bankası ndan Gıda Fiyatı Uyarısı Dünya Bankası ndan gıda fiyatı uyarısı. Dünya Bankası nın bildirdiği, yüksek ve dalgalı gıda fiyatlarının yoksulları tehdit etmeye devam ettiği raporda, Gıda fiyatlarındaki yükseliş, enerji fiyatlarındaki yükselişle bağlantılı denildi. Dünya Bankasının 15 Şubat taki raporunda, artan gıda fiyatlarının sekiz aylık bir sürede 44 milyon kişinin yoksullaşmasına yol açtığı tahmin edilmişti. Dünya Bankası Başkanı Robert B. Zoellick, Yüksek ve dalgalı gıda fiyatları yüzünden daha fazla yoksul insan sıkıntı çekiyor ve daha fazla insan yoksullaşabilir. Gıdayı ilk sıraya koymalıyız ve gelirinin büyük bölümünü gıdaya harcayan yoksulları korumalıyız diye konuştu. Dünya Bankasının Gıda Fiyatı İzleme raporuna göre, Ortadoğu ve Kuzey Afrika da devam eden ayaklanmalar, bu yılın ilk çeyreğinde petrol fiyatlarını yüzde 21 artırdı, bu da gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın ve birçok ülkede enflasyonun yükselmesine yol açtı. Gıda fiyatları ayrıca, önemli hububat ihracatçısı ülkelerdeki olumsuz hava koşullan, ihracata getirilen kısıtlamalar, bioyakıt üretiminde kullanımın artması ve küresel stokların düşük olması da etkili oldu. Dünya Bankası na göre, işsizlik, baskı ve yolsuzluğa tepki gösteren kitlelerin sokaklara döküldüğü Arap dünyasında Suriye ve Mısır ın yanı sıra İran, çift haneli gıda fiyatı enflasyonundan etkilenen ülkeler oldu. Bahreyn, Tunus ve Ürdün de ise bu yükseliş daha ılımlı seviyede kaldı. Petrol fiyatlarındaki yüzde 10 luk yükselişin, Dünya ( Bankası nın küresel gıda fiyatlarını ölçen gıda fiyatları\endeksini yüzde 2,7 artırdığı belirtildi. Yoksulluk sınırının altındalar Dünya Bankasının gıda fiyat endeksi şu anda, büyü önceki seviyenin yüzde 36 üzerinde seyrederken, 2008 yılındaki zirveye yakın kalmaya devam etti. Bir yıl öncesine göre mısır fiyatları yüzde 74, buğday fiyatları yüzde 69, soya fasulyesi fiyatları yüzde 36 ve şeker fiyatları yüzde 21 yükselirken, pirinç fiyatları istikrarda kalmayı sürdürdü. Rapora göre, küresel gıda fiyatlarında yüzde 10 luk bir artış 10 milyon kişinin, yüzde 30 luk bir artış ise 34 milyon kişinin daha yoksulluğa itilmesine yol açabilir. Dünya Bankasının tahminlerine göre, dünyada 1,2 milyar kişi günde 1,25 dolar olan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. tarım www.sekeris.org.tr 15

şubelerden Şubelerden Kısa Kısa... Adapazarı Pancar Kotasını Geri İstiyor Adapazarı pancar kotasını geri istiyor. Sakarya ekonomisinin lokomotiflerinden olan Adapazarı Şeker Fabrikası nın 2006 yılından bu yana yaşadığı kota sorunu fabrikanın zarar etmesine neden oluyor. Torba yasa ile beraber kota sorunu kısmen aşması beklenen fabrika, geçmişe dönük kota sınırlamasından doğan yıllık 15 bin ton kota hakkını da geri istiyor. 64 bin üyesi olan Adapazarı Pancar Ekicileri Kooperatifi tarafından satın alınan Adapazarı Şeker Fabrikası kota sorunu nedeniyle 5 yıldır sıkıntılı günler yaşıyor. Kuruluşundan bu yana Sakarya ekonomisinin can damarlarından birisi olan fabrika, 17 Ağustos depremi sonrasında büyük hasar görerek 6 yıl atıl kaldı. Özelleştirme İdaresi tarafından 2005 yılında ihaleye çıkartılan ve APEK(Adapazarı Pancar Ekicileri Kooperatifi) tarafından satın alınan fabrika 2006 yılında üretime tekrar başladı. 71 milyon ceza ile üretime başlayan fabrika 64 bin üyesinin yanı sıra Sakaryalılar tarafından da desteklendi. Ancak deprem sonrasında yaşadığı büyük yıkıntıyı aşan fabrika, bu kez de kota ile başı derde girdi. Deprem öncesinde 70 bin tona yakın kotası bulunan fabrikanın kotası, Şeker Kurulu tarafından getirilen ekim alanı sınırlandırılması ile 31 bin tona kadar indirilince fabrika yılda 1-1,5 ay çalışmaya başladı. Yılda 11,5 ay üretim yapan fabrika, kendisini çeviremeyince de ekonomik sıkıntı baş gösterdi. Kota ile beraber çevre illerden pancar olması ve işlemesi yasaklanan fabrika, Eskişehir den pancar alıp işlediği içinde cezalandırdı. Eskişehir den pancar aldığı için 71 milyon TL ceza kesilen fabrikanın imdadına ise Torba yasa yetişti. Torba yasa ile beraber bütün şeker fabrikaları ham madde bulamadıkları takdirde artık en yakın ilden pancar alabilecek. Şeker Kurulu nun kendilerine uyguladığı kota ve 71 milyonluk ceza nedeniyle dava da açan fabrika yönetimi, yeni yasayla beraber hükmü düşen kota ve cezanın da kaldırılmasını talep ediyor. Türk-İş Şeker e Sahip Çıktı Adapazarı Türk-İş İI Temsilcisi ve Demiryol-İş Sendikası Şube Başkanı Cemal Yaman, Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Adapazarı Şeker Fabrikasının kota sorununun çözülmesi ve bacasının sürekli tütmesi için Türk- İş olarak ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi Türk Metal Sendikası Şube Başkanı Şahin Kaya, Tes-İş Sendikası Şube Başkanı İrfan Kabaloğlu ve Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Oğuz Kalay ile birlikte Fabrika Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aya ve Genel Müdür Naci Özavcı yı ayrı ayrı ziyaret eden Türk-İş İl Temsilcisi Cemal Yaman, Burası artık Türk-İş e bağlı Şeker-İş Sendikası nm örgütlü bulunduğu bir fabrika. Bir fabrikada üretim varsa istihdam vardır. İstihdamın sürekliliği içinde, bu fabrikanın çalışmasının devam etmesi gerek. Bizim görevimiz her ne şartta olursa olsun örgütlü bulunduğumuz işyerini çalıştırmaktır. Bunun içinde Türk-İş olarak ne gerekiyorsa yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. dedi. Fabrikanın zorlu bir süreçten geçtiğini ve bunun el birliği ile anılabileceğinin altını çizen Başkan Yaman, Fabrikanın çalışması, istihdamın sürekliliği için kota sorununun aşılması şart. Verilen kota ile bu fabrikanın çarkının dönmesi mümkün değil. O halde kotanın artması için bizde ilgili ve yetkili yerleri zorlayacağız. İşçimizin ekmek kapısını kimsenin kapatmasına izin vermeyeceğiz. diye konuştu. Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aya da, ziyaretin kendilerine güç ve mutluluk verdiğini belirterek, Bu fabrika 65 bin çiftçinin yanında, bu fabrikadan ekmek yiyen 750 çalışanın da. Dolayısı ile fabrikamıza ve ekmeğimize hep birlikte sahip çıkmalıyız. dedi. Genel Müdür Naci Özavcı ise fabrikanın üretimi hakkında sendika yöneticilerini bilgilendirirken, Türk-İş İl Temsilcisi Cemal Yaman ve Türk-İş e bağlı şube başkanları bir süre önce imzalanan toplu iş sözleşmesinin de hayırlı olmasını dilediler. Ziyarette Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Üyesi Cevdet Sağlık da hazır bulundu. 16 şeker-iş dergisi haziran 2011

Adapazarı Şeker Fabrikası Toplu İş Sözleşmesini İmzaladı Adapazarı Şeker Fabrikasında örgütlenme çalışmalarını tamamlayan Şeker-İş Sendikası Şeker Fabrikası Toplantı Salonu nda düzenlenen tören ile toplu iş sözleşmesi imzaladı. Buna göre şeker işçisinin en düşük maaşı 862 TL oldu. Adapazarı Şeker Fabrikasında 15 Mart 2011 tarihinde başlayan toplu iş sözleşme görüşmeleri atılan imzalarla mutlu sona ulaştı. Adapazarı Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aya, Genel Müdür Naci Özavcı ile Türk-İş Eğitim Sekreteri ve Şeker İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Şeref Akın, Şeker İş Sendikası Şube Başkanı Oğuz Kalay arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi 730 çalışanı kapsadı. Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök konuşmasında pancar şekeri üzerinde oynanan oyunlara değindi. Şeker işçisinin, Şeker-İş Sendikası nın Türkiye de şeker üretimi varlığının teminatı olduğunu belirten Gök, Buralarda sadece pancar üreticileri ekmek yemiyor, sadece şeker işçileri ekmek yemiyor. Sadece bu sektörden ekmek yiyen insan sayısı ülkemizde 10 milyon dolayında. Türkiye de şeker sektörü üzerindeki oynanan oyunları çözmek için birbirimize bir yol bulmamız gerektiğini düşünüyorum diye konuştu. Afyonkarahisar şubesi gezi Şeker-İş Sendikası Afyonkarahisar şubesi 02-03 Nisan tarihlerinde Bursa ve Çanakkale ye ailelerin de katıldığı bir gezi düzenledi. Tarihi mekanlar ve Çanakkale şehitlik abidelerinin rehber eşliğinde ziyaret edildiği gezinin şube tarafından her yıl düzenleneceği bildirildi. Sektörün çok zor bir zamandan geçtiğini ifade ede Gök şöyle devam etti: Pancar üreticileri içinde bu toplu sözleşmenin ne kadar zor olduğunu da biliyorum. Ama Türkiye de aile yapısı haline gelmiş bu sektördeki oyunları birbirimizi taraf olarak görüp, bertaraf etmememizin mümkün olmadığını da görüyorum. Bu sektör üzerinde bir oyun oynanıyor. Bunu samimiyetimle söylüyorum, bu söylemleri bir sendikacı olarak söylediğimi algılamayınız. Sadece çalışanların hak ve menfaatleri ile ilgili bir çalışma olduğunu düşünmeyiniz. Avrupa Birliği ndeki şeker rejimini bu ülkede yaşayan insanlar olarak mutlaka sorgulamamız gerektiğini düşünmeliyiz. Türkiye deki şeker sektörünü yapılanmasının neden böyle olduğunu ve sonuçlarının nereye varacağını mutlaka ve mutlaka sorgulamamız gerekiyor. Bizden sonra gelecek olan çocuklarımızın sağlığını koruyalım istiyorum. Şu örneği son zamanlarda her gittiğim yerde vermeye başladım. Pancarı kaynatırsanız pekmez olur, elmayı-armudu, meyveyi kaynatırsanız içinde bulunduğu şeker oranı ile reçel olur. Ama mısırı kaynatırsanız hiçbir şey olmaz. Çeşitli enzimlerle, çeşitli kimyasallarla yapay tatlandırıcı meydana getiriyorlar. Pancar kotasını düşürüp, tatlandırıcı kotasını arttırıyorlar. Hem sağlığımızla oynuyorlar, hem ekmeğimizi elimizden alıyorlar. Buna dur demeli. Şeker İş Sendikası Şube Başkanı Oğuz Kalay da işveren ile iyi niyet çerçevesinde yapılabilecek en güzel sözleşmenin yapıldığını belirterek, En düşük giydirilmiş işçi maaşı 862 TL, en yüksek işçi maaşı 1.890 TL olmuştur. Kota sıkıntısı içerisinde bulunan bir fabrika bugün çalışanını mağdur etmemek için şartlarını sonuna kadar zorlamıştır. İnşallah kota sorununu aştığımızda bu otomatik olarak maaşlara da yansıyacaktır dedi. Adapazarı Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Aya ise sözleşmenin hayırlı olmasını dilerken, Bugün burada bir ilke imza atmanın sevincini hep birlikte yaşıyoruz. Şirketimizin imkanlarını zorlayarak, toplu iş sözleşmesi ile çalışanlarımızın ücret ve sosyal haklarında eskisine oranla önemli ölçüde artışlar sağlanmıştır. Adapazarı Şeker Fabrikası çalışanları daha fazlasını hak etmektedir. Ancak şirketimizin önündeki kota engelinin kaldırılması yolundaki çalışmalarımızın olumlu sonuçlanması ile daha iyi sonuçlar alacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Huzur ve refah içinde yaşamak herkesin en doğal hakkı olup, hedefimize ulaşmak için kanuni yollardan mücadeleye devam edeceğimizi ve Allahın izniyle başarıyla sona erdireceğimize yürekten inanıyorum. Siz varsanız, biz varız. Siz varsanız biz güçlüyüz. Siz etkiliyken, biz yetkiliyiz diye konuştu. Şeker Sanayi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Şeref Akın da sözleşmenin hayırlı olmasını dilerken, Konuşmaların ardından taraflar arasında toplu iş sözleşmesi imzalandı. Sözleşme imza törenine fabrikanın üst düzey yöneticilerinin yanında, tüm çalışanlarda katıldı. şubelerden www.sekeris.org.tr 17

Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök: gündem TÜSİAD ın anayasa çıkışı bayrağa ve bölünmez bütünlüğe kasteder nitelikte Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri ve Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, işçi örgütleri olarak TÜSİAD ın savunduğu neoliberalizm felsefesinin bir anayasa felsefesi olarak ortaya çıkmasına şaşırmadıklarını belirterek, Sosyal hukuku yok sayan, milyonlarca işçiyi örgütsüz bırakan 12 Eylül Anayasası nın yine bu anlayış tarafından yapıldığını asla unutmuyoruz dedi. Gök, yaptığı yazılı açıklamada, TÜSİAD ın açıkladığı anayasa taslağında anayasada yer alan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan maddelere yönelik söylemlerinin Türkiye nin bayrağı, dili, başkenti ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kasteder nitelikte olduğunu ifade ederek, TÜSİAD ın bu çıkışının tarif edilemez nitelikte olduğunu belirtti. Sivil toplum kuruluşlarının yeni anayasanın yapımına katkıda bulunmaları ve yeni anayasa taslakları önermelerinin Türkiye nin demokratikleşme sürecinde önemli olduğuna dikkati çeken Gök, TÜSİAD ın raporunun da bu bakımdan öneminin bulunduğunu kaydetti. TÜSİAD ın yeni anayasa konusundaki fikrini 5 noktada topladığını hatırlatan Gök, taslağın, Türkiye nin demokratikleşmesi konusunda oldukça tutucu ve geri bir noktada kaldığının anlaşıldığını savundu. Açıklamasında, TÜSİAD ın demokratik bir tavra sahip olmadığı, kimlik, bireysellik, bireysel hak ve özgürlükler gibi meselelere karşı tavrından çok, sosyal hak ve özgürlük karşıtı tutumundan anlaşılabilir ifadelerine yer veren Gök, şunları kaydetti: Sosyal devletin gelişmesini ve sorunlarını göremeyen, sendikal özgürlükleri savunmayan, bunları bir mesele dahi addetmeyen TÜSİAD ın, çalışanların sorunlarına duyarsızlığının, örgütlenme özgürlüğüne, sendikal özgürlüklere karşı açıkça dost olmayan tutumunun sürdüğünün ifadesidir. Biz işçi örgütleri olarak TÜSİAD ın savunduğu neoliberalizm felsefesinin bir anayasa felsefesi olarak karşımıza çıkmasına şaşırmıyoruz. Sosyal hukuku yok sayan, milyonlarca işçiyi örgütsüz bırakan 12 Eylül Anayasası nın yine bu anlayış tarafından yapıldığını asla unutmuyoruz. Bugün Türkiye nin ihtiyaç duyduğu anayasa, Türkiye nin ortak değerlerine saygı duyan, sosyal hak ve özgürlükleri geliştirmeye dönük bakış açısıyla bireysel ve siyasal hak ve özgürlükleri de güçlendirecek bir anayasadır. 18 şeker-iş dergisi haziran 2011

Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ün TÜSİAD a yönelik açıklamasının tam metni şöyle: Önceki gün Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği nin (TÜSİAD) Türk kamuoyuna açıkladığı yeni Anayasa taslağında Anayasamızda yer alan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan maddelere yönelik söylemleri ülkemizin bayrağı, dili, başkenti ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kasteder niteliktedir. Tarafsız olmayı bile savunamayan ve Türkiye yi topyekün sarsacak bir projenin altına girme gayreti içerisinde olan TÜSİAD ın böylesine ani çıkışı tarif edilemez niteliktedir. Sivil toplum kuruluşlarının yeni anayasanın yapımına katkıda bulunmaları ve yeni anayasa taslakları önermeleri her şeyden önce Türkiye nin demokratikleşme sürecinde önemlidir. TÜSİAD tarafından hazırlattırılan ve kamuoyuna açıklanan son Anayasa taslağı bu bakımdan önemlidir. TÜSİAD, açıkladığı görüşlerin dışında yeni anayasa konusundaki fikirlerini beş noktada toplamış bulunmaktadır. TÜSİAD ın kamuoyuna açıkladığı bu ilkeler esası itibarı ile demokratik bir Anayasa yapmasına rağmen, açıkladığı taslakta Türkiye nin demokratikleşmesi konusunda oldukça tutucu ve geri bir noktada kaldığı anlaşılmaktadır. Türkiye de büyük sermayecilerin temsilcilerinin toplandığı TÜSİAD ın demokrat bir tavra sahip olmadığı, onun kimlik, bireysellik, bireysel hak ve özgürlükler gibi meselelere karşı tavrından çok sosyal hak ve özgürlük karşıtı tutumundan anlaşılabilir. TÜSİAD, sosyal devlet konusuna hazırlamış olduğu taslakta çok az bir yer verdiğinden burada yer alan ifadelerde de hiç de yenilikçi olmayan bildik, alışılmış görüşlerin dışında bir şey söylememeye özen göstermiştir. Türkiye kapitalizminin dışa bağımlılığını onların ideolojik olarak da uluslar arası sistemin Türkiye den beklentilerini yansıtan bir tutum takınmasına yol açtığı izlenimi açıklanan metinde de açıkça ortaya çıkmaktadır. Türk kimliği, vatandaşlık ve demokratik hukuk devleti arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde kurulamaması, TÜSİAD ın hazırlattığı Anayasa metninde açıkça çelişkilere yol açmaktadır. Türk vatandaşlığı kavramına karşı gösterilen tepki, bir anlamda vatan, ülke ve millet gibi aynı zamanda siyasal kavramlar olan unsurlarında hukukla ilişkisinin doğru bir şekilde kurulmadığı yanlış bir ideolojik yargıya dönüşmüştür. TÜSİAD ın demokrat olup olmadığı, Türk kapitalistlerinin Türkiye nin sorunlarına başta Anayasa metni olmak üzere temel uzlaşma meselelerine demokratik bir tarzla yaklaşıp yaklaşmadığına esas teşkil edecek nokta onların sınıfsal ve ideolojik konumlarından sıyrılıp baktıkları hususlarla ilgilidir. Bu husus, esas olarak TÜSİAD ın sosyal devlet, sosyal hukuk, emek ve sendikalar başta olmak üzere bütün bu konularda ne kadar demokratik değerleri benimseyip benimsemediklerini anlamaya yeterli olan bir husustur. Sosyal devletin gelişmesini ve sorunlarını göremeyen, sendikal özgürlükleri savunmayan, bunları bir mesele dahi adletmeyen TÜSİAD ın çalışanların sorunlara duyarsızlığı, örgütlenme özgürlüğüne, sendikal özgürlüklere karşı açıkça dost olmayan bir tutumun sürdüğünün ifadesidir. TÜSİAD, sivil toplum, sendikalar, emek örgütlenmesi olmadan bireysel hak ve özgürlüklerin dayanaksız kalacağını bilmek zorundadır. Bu ülkenin insanlarını birleştiren, ortak paydaları olan, Türklük, yurtseverlik, milliyetçilik, bağımsızlık gibi kavramlardan rahatsızlık belirtisini ortaya koyan tavır, Anayasanın değişmez maddeleri konusunda ortaya çıkmıştır. Biz, işçi örgütleri olarak TÜSİAD ın savunduğu neoliberalizm felsefesini bir anayasa felsefesi olarak karşımıza çıkmasına şaşırmıyoruz. sosyal hukuku yok sayan, milyonlarca işçiyi örgütsüz bırakan 12 Eylül Anayasası nın yine bu anlayış tarafında yapıldığını asla unutmuyoruz. Bugün, Türkiye nin ihtiyaç duyduğu Anayasa, Türkiye nin ortak değerlerine saygı duyan, sosyal hak ve özgürlükleri geliştirmeye dönük bakış açısıyla bireysel ve siyasal hak ve özgürlükleri de güçlendirecek bir Anayasadır. Şu unutulmamalıdır ki; Sivil toplumu, örgütlü toplumu savunmayan anlayışların Türkiye nin demokratikleşmesine katkı yapma imkanı yoktur. gündem Kamuoyuna duyurulur. www.sekeris.org.tr 19

şubelerden Şeker üretiminin teminatıyız Türk - İş Eğitim Sekreteri ve Şeker İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Adapazarı Şeker Fabrikası Genel Müdürü Naci Özavcı yı ziyaret etti. Gök, ziyaretinde Şeker İş Sendikası nın Türkiye de şeker üretim varlığının teminatı olduğunu söyledi. Türk-İş Sakarya İl Temsilciliği tarafından düzenlenen İş Sağlığı Güvenliği eğitim seminerine katılmak üzere ilimize gelen İsa Gök, örgütlü bulundukları Adapazarı Şeker Fabrikası nı da ziyaret etmek istediklerini belirterek, Buradan sadece pancar üreticileri ekmek yemiyor. Burada çalışan, şeker üreten işçisi, esnafı binlerce kişi buradan ekmek yiyor. Sektör çok zor bir süreçten geçiyor. Birlik beraberlik içerisinde hareket ederek, ekmeğimize sahip çıkmalıyız dedi. Şeker Fabrikası Genel Müdürü Naci Özavcı, ziyaretin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, İşyerimizde örgütlü bulunan Şeker İş Sendikası ile geçtiğimiz ay iyi bir toplu iş sözleşmeye imza attık. Karşılıklı iyi niyet çerçevesinde imzalanan toplu sözleşme ile hem çalışanlarımızı mutlu ettik, hemde biz mutlu olduk dedi. Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Oğuz Kalay ile Gazi Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Uzmanı Aydın Başbuğ un da katıldığı ziyarette, Şeker Fabrikası Genel Müdür Yardımcısı Şaban Bilgikarca ile İnsan Kaynakları Müdürü Metin Usalan da hazır bulundu. Şeker-İş Sendikası Ankara Şubesi 2011 Nisan Ayı Eğitim Semineri Şeker-İş Sendikası Ankara Şubesi, 2011 yılı Nisan ayında sendika organlarına 6111 sayılı ( Torba Yasası) Bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun ile ilgili eğitim semineri düzenledi. Şeker-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt açılış konuşmasında, Bu eğitim seminerleri sendikacılık anlayışımıza olumlu kazanımlar sağlayacaktır diye konuşarak bu tür eğitim seminerlerini daha sık olarak gerçekleştirmek zorunda olduklarını anımsattı. Şeker-İş Sendikası Ankara Şubesi Eğitim Sekreteri H. Rafet Okur da eğitim programına başlarken bu tür eğitimlerin önemine vurgu yaptı ve çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren bu yasanın neler getirdiği, ne gibi kayıplar söz konusu olduğunu eğitim çerçevesinde H.Rafet Okur sendika organlarına bilgi verdi 20 şeker-iş dergisi haziran 2011