- II - TEMİNATI İSTİHDAF EDEN TEMLİKİ TASSARRUFLAR



Benzer belgeler
İçindekiler KIYMETLİ EVRAK. Yirmi Dördüncü Bölüm ESASLAR :

İçindekiler GENEL PRENSİPLER. Birinci B ö l ü m : HUKUK NİZAMI :

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

TİCARî İŞLETME REHNİ KANUNU. Kanun No R. Gazete No Kabulü: R.G. Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

İZOCAM TİCARET VE SANAYİ A.Ş. / IZOCM [] :55:33 Özel Durum Açıklaması (Güncelleme) Telefon ve Faks No. :

BAKIŞ MEVZUAT. KONU: Limited Şirket Pay Devirlerinde Damga Vergisi Ve Harç Uygulaması Değişikliği

ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU

ALACAK ARALIK 2010 (TL)

AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ 1941

ALACAK OCAK 2011 (TL)

HER NEVİ MADEN OCAKLARINDA YERALTI İŞLERİNDE KADINLARIN ÇALIŞTIRILMAMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

ALACAKLILARA ZARAR VERME KASTIYLA YAPILAN TASARRUFLARIN İPTALİ

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

TİCARİ İŞLETME REHNİ KANUNU (1)

Y. Doç. Dr. Vural SEVEN. İzmir Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Başkanı

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI OLMAYAN GEMİLERİN REHNİ İKİNCİ BÖLÜM SİCİLE KAYITLI OLAN GEMİLERİN REHNİ BİRİNCİ KISIM

II 6183 SAYILI KANUNUN 79 UNCU MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK

FATURADAKİ VADE FARKI KAYDININ BAĞLAYICILIĞINA İLİŞKİN İBK İNCELEMESİ

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

Menfi Tespit Davasında Görevli - Yetkili Mahkeme ve Yargılama Usulü. İcra Takibinden Önce ve Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S.BK/86

T.C. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

İÇİNDEKİLER. F. Unvan. III. Sermaye ve şirket mameleki A. Esas sermaye. B. Sermayenin paylara bölünmüş olması ;... 32

MAYIS 2010 HAZİRAN 2010 ÖDENEN TUTAR

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

NİSAN 2010 MAYIS 2010 ÖDENEN TUTAR

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş. a) İlgili ayda (2010 yılı Mart ayında) alınan ve ödenen krediler ile ilgili ay sonu kısa ve uzun vadeli kredi bakiyeleri

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/ S.BK/84-86

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/182 Ref: 4/182

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

Noktalama İşaretleri ve harf büyütme.

Dr. Cengiz Serhat KONURALP İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi. İcra ve İflas Hukukunda İhtiyati Tedbirler

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

İÇSEL BİLGİLERE İLİŞKİN ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU

LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI

Kanun No: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu. Kabul Tarihi: R.G. Tarihi: R.G. No:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

İÇSEL BİLGİLERE İLİŞKİN ÖZEL DURUM AÇIKLAMA FORMU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

OCAK 2010 ŞUBAT 2010

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş. a) İlgili ayda (2010 yılı Ekim ayında) alınan ve ödenen krediler ile ilgili ay sonu kısa ve uzun vadeli kredi bakiyeleri

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

GEMİ SATIŞ SÖZLEŞMELERİ İÇİNDEKİLER. Kısaltmalar. Av. Hakan TOKBAŞ

14 Türk mevzuatında ticari senetler Bibliyografya... 1 Ehemmiveti... IV. POLİÇE (Genel olarak) ' 65

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş.

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE

GİDER VERGİLERİ KANUNU 1, 2

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

F- DÜZELTME Özel Tüketim Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uygulamasında, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki mallar için

MALVARLIĞI DEVRİ İLE TİCARİ İŞLETME DEVRİ

T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş. SABİT FAİZ ORANLI KONUT FİNANSMANI KREDİLERİ İÇİN SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/17, S.İşK/14. Esas No. 2008/13160 Karar No. 2009/10566 Tarihi:

TAKİP HUKUKU EL KİTABI

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

İÇİNDEKİLER. Giriş. İhtiyati Haciz. İhtiyati Haciz Kararı Alınması. İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması. İhtiyati Haciz Kararına İtiraz

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İçindekiler. Önsöz. İkinci Baskıya Önsöz. Üçüncü Baskıya Önsöz. Kısaltmalar. Konunun Takdimi ve Sınırlandırılması 29

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

PİMAŞ PLASTİK İNŞAAT MALZEMELERİ A.Ş. ESAS SÖZLEŞME MADDE TADİL TASARISI

İlgili Kanun / Madde 1475 S.İşK/14

Ek-1 T.C. GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi nin Tarihli Kararı

BAZI ALACAKLARIN 6552 SAYILI KANUN KAPSAMINDA

AKENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM ANONİM ŞİRKETİ ANA SÖZLEŞME TADİL TASARISI MADDE 4 - AMAÇ VE KONU MADDE 4 - AMAÇ VE KONU

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

Arkan&Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

Transkript:

- II - TEMİNATI İSTİHDAF EDEN TEMLİKİ TASSARRUFLAR Asistan Dr. Turhan ESENER DAVA: Para ödendiğinde iadei ferağ etmek şartile davalıya rehin etmiş olduğu han ile müfrez beş parça arsanın ferağını iadeden vs malûmatı olmaksızın davalının satmış olduğu dükkânın satış bedeli olan 4000 lirayı vermeekten imtina etmekte olduğundan tapu kayıtlarının iptaliyle kendisine iadesine ve satılan ve kendisine ait olan dükkân bedelinin tahsiline karar verilmssi istenilmiştir. HÜKÜM: Davacının 2114 lira 50 kuruş borcunu tamamen ödediği anlaşılmış ve davalının davacının hüsnü niyeetine karşı gayrimenkullerin ferağının iadeden imtina eylediği ve dükkânı 4000 liraya satıp bedelini davacıya vermediği tebeyyün etmiş olduğundan 4000 liranın davacıya vermediği tebeyyün etmiş olduğundan 4000 liranm müddeabih gayri menkuller kayıtlarının iptal ve davacı namına kayıt ve tescillerine dan verilen hüküm Yargıtay Birinci Hukuk Dairesince : «Ferağa karşı muvazaa iddasmm şahitle ispatı caiz bulunmamış ve bu gibi hallerde ancak davacının diğer tarafa bir yemin hakkı bulunmuş olduğu halde bu cihetler göz önünde tutulmaksızın şahadet ve o mahiyette olan karinelere dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi yolsuz» olduğundan bahisle bozularak iade edilmesi üzerine, mahkemece: Bazı sebep ve düşüncelerle İsrara karar verilmiştir. YARGITAY KARARI: Hadisede hile ve iğfal bahis konusu olmayıp muvazaa suretiyle böyle yapılmış olduğu ve bedel geri verildiği takdirde ferağın iade edileceği dava dilekçesi münderecatından anlaşılmasına göre bu iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi lâzım olup şahit dinlenemesi kanunen caiz bulunmasına binaen bozma kararma uyulmak gerekli iken hadisede hata ve hile mevzubahis olduğundan bahisle şahit istimaî caiz olduğu düşüncesile eski hükümde İsrar edilmesi yolsuz olduğundan hükmün bozulmasına oy birliği ile karar verildi. (1) (1) Tem. H. U. H. 14/12/1949 E. 1/243-173. K. 122 Türk İçtihatlar Külliyatı 1950 c. 1, No 339, s. 375.,,,. i ı ı. (,j s, IMI..I I I (İlli I ' H >t I '"W«l W' "! *'>*Wllf il'sll»tllf»'* WM< I i i * Wt I* 1 ><!

TEMİNATI İSTİHDAF ÖDEN TEMLİKİ TASARRUFLAB 377 Temyiz mahkememiz kararında bir borcu temin etmek maksadile yapılan temliki muamelelerin muvazaalı olduğunu kabul etmekte ve taraf I ar arasında muvazzaanm şahitle isbat edilemiyeceğini teyit eylemektedir. Resmî senet ve kayıtlara karşı muvazaanın tahrirî beyyine ile isbat edilebileceği neticesini tasvip etmek lâzım geldiği fikrindeyiz. Şüphesiz ki yazılı beyyine resmî senet ve kayıtlara karşı daha dun bir durumdadır. Fakat resmî seenetle isbatm pek zor olacağını nazarı itibara alarak taraflara muvazaayı isbat edebilmek imkânının bahsedilmesi pek yerindedir. Yukarıda zikrettiğimiz karar üzerinde münakaşa edilmesi iktiza, eden başlıca nokta teminatı istihdaf eden temliklerin muvazalı ve binnetice hükümsüz olup olmadığı meselesidir. Temyiz mahkememizin kanaati hilâfına teminat maksadile yapılan temliki muameleleri her hadisede muvazaa zaviyesinden tetkik ederek bu tasarrufların hükümsüzlüğüne karar vermek doğru değildir. Filhakika mezkûr hadisede taraflar üçüncü şahısları aldatmak istememişlerdir. Mavacınm davalıya yaptığı temliki tasarruflar ise ciddî surette her iki tarafça istenmiştir. Takip edilen gaye alacaklı durumda olan davalının en sağlam bir şekilde temin edilmesidir. Şu hale göre bahis mevzuu olan temlik itimada müstenit muteber bir muameledir. Nitekim Temyiz Hukuk Umumî Heyeti başka bir kararında pek haklı olarak muvazaadan bahsedilmek için tarafların izhar etmiş oldukları iradenin kasdetmiş oldukları akde uygun olmaması icap eder. Halbuki hadisede taraflar temlikin hakiki kast ve niyetlerine uygun olduğuna ittifak ettiklerinden dave konusunu teşkil eden satış akdi muvazaa'ı sayılamaz demektedir (2). Eğer borçlu şeyin mülkiyetini ciddî olarak alacaklıya nakletmek hususunda onunla anlaşmış ise böyle bir anlaşma muvazaada olduğu gibi devir ve temlikin hükümsüzlüğünü değil bilâkis muameelenin ciddiliğini gösterir. Teminat maksadı ile yapılan temliki muameleler hakkında kanunda bir sarahat mevcut değildir. Esasen müspet hukuk fertlerin bütün ihtiyaçlarını karşılıyacak hukukî imkânları ancak mahdut bir şekilde bahsedebilir. Aynı haklar kanun tarafından tahdit edilmişlerdir (Numerus clausus). Bir teminat ancak rehin veya ipotek yolları ile temin edilebilir. Fakat, fertlerin cemiyet içerisindeki ihtiyaçları o kadar mütenevvidir ki bazan kanun tarafından fertlere bahşedilen imkânlar onların menfaatlerini istedikleri şe- (2) Tem. H. U. H. 4/4/1951 E. 5-92/54 K. 20

378, < TURHAN ESENER kilde tanzim etmeye kâfi gelmez. Bazan borç*veren'n menfaatlan, bazaıı da- borç alanın vaziyeti aralarındaki hukukî münasebetin kanun tarafından derpiş edilmemiş şekillerde de tanzim edilmesine sebep olabilir. Meselâ, borç veren kimse k.ıt'î b'r teminat aramaktadır. Bunun için A, B den aldığı borca mukabil bankasında olan bir alacağım ona nakledebileceği gibi (3) bir malını da rehin makamına kaim olmak üzere satabilir. İşte böyle bir maksatla yapılan tsmllke rehni istihdaf eden temlik (Sicherungsüberein:gung-La vente â fin de garantie) denmektedir. İsviçre hukukunda kabul edildiğ'ne göre, rehin maksadile temlik alacaklı lehine yapılan ve muteber olan itimada müstenit bir muameledir (Fiduciae cum creditore contrecta) (4). Aynı telâkkinin hukukumuzda da kabul edilmesi pek isabetli olur. Fakat," acaba rehin maksadile yapılan mülkiyetin nakli muamelesi vadesinde ödenmemesi takdirinde mürtehinin merhuna malik olmasını tazammun eden her şart batıldır diyen M. K. m. 863'e karşı bir hile teşkil eder mi? Federal mahkeme bir gayrimenkulun rehin makamına satılması dolayısı ile çıkan bir ihtilâfı hallederken bu meseleye temas etmişti-. Federal mahkemeye göre, rehin maksadile yapılan mülkiyetin nakli M. K. m. 863'ü ihlâl etmez, çünkü rehin maksadile yapılan satış adi rehinden fark lıdır. Şeyin mülkiyeti teminatın verildiği anda alacaklıya geçmektedir; fakat borç ödendiği zaman alacaklı, o şeyin mülkiyetini iade etmekle mükelleftir. Halbuki borcun vadesinde ödenmemesi takdirinde mürtehinin merhuna malik olmasını tazammun eden bir şartla yapılan rehin tesisinde vaziyet başkadır. Mülkiyet borç ödenmediği takdirde alacaklıya intikal edecektir. Birinci halde borçlu vaziyetin vahametini daha bidayette farketmektedir. Buna rağmen, şeyin mülkiyetini nakletmiş ise artık rahin gibi himaye edilmesine lüzum yoktur. Federal mahkemenin vardığı bu neticeye daha basit bir muhakeme tarzı ile de varmak mümkündür. Borçlu alacaklısına teminat vermek istemekte, fakat ona karşı şarta bağlı olarak borcunu ödemeyi arzu etmemektedir. Binanaleyh, alacaklı kendisine devredilen şeyi borç ödenme (3) Rehin maksadiyle yapılan alacağın temliki (Lie Sicherungszession) La cassion afin de garantie) Bu mevzu için Bk. Hanş Bergmier, Die Sicherusgszession im Schweizerischen Recht, tez, Zurih, 1945. (4) K. Oftinger, Kommentar zum Schweiz. Zivilgesetzbuch, Das Fahrnispfand Zürih, 1952 sys. teil. No. 234 s. 68 ve No. 23 ve müteakip. (5) RO 56 II 444, JdT 1931, s. 306-307, Stadılmanın - Vopel/Lötscher. u.. l ı I 1.VII.«1 İlli! I <\ «*IU '» ' * "* >«1»H >Ş» P»»*» *» «I ' >" 'I'»»»» >«

TEMİNATI İSTİHDAF. EDEN TEMLİKİ TASARRUFLAB 379 diği takdirde muhafaza etmek hakkına malik değildir ki M;K ; m. 863'e karşı bir hile bahis mevzuu olsun. Rehin maksadile yapılan temlik alacaklının menfaatma yapılır diyorduk. Filhakika, rehin alacaklıya merhun üzsrinde hiç bir hak vermez. Halbuki yukarıdaki alacaklı B daha imtiyazlı bir mevkie sahiptir: İtima da müstenit temlik neticesinde o şeyi iktisab etmiştir (Volkechstheorie). Binanaleyh, itimat mukavelesinde tayin edilen hudutlar dahilinde oşey üzerinde tasarruf etmek hakkını haizdir. Borcun ödenmemesi halinde bir seçim hakkına maliktir? Pİsterse borçlusunu icra marifetile takip ettirir isterse o şeyi bizzat kendisi satar. Diğer taraftan, rehin maksadile yapılan temlikte temlik edilen şey alacaklının iflâsı halinde iflâs masasına girdiği halde rehnedilen şey iflâs masasına dahil olmaz. Fedsral mahkeme gayrimenkullerin.de rehin maksadı ile muteber olarak satılabileceğini ve bu satışın gayrimenkul rehin şekillerini tâdad eden M.K.m. 765'i ihlâl etmiyeceği fikir ve mütalâasmdadır. MiK.rh; 765 gayrimenkul rehni için üç sistem kabul etmekle (ipotek, irat senedi, potekli irat senedi) kanun vazıı İsviçrede muhtelif kanton mevzuatları arasında yeknesaklık kurmak fikrinden hareket etmiş, yoksa mahiyeti itibarile gayrimenkul rehninden tamamen farklı bir müesseseyi men etmek istememiştir. Bazan da borç alanın menfaati rehin yerine rehni istihdaf eden bir temliki muamele yapılmasını haklı gösterebilir. Meselâ küçük bir sanatkârın sermayeye ihtiyacı vardır. Bunu temin etmek için ksndisine ödünç para verecek birisini bulmuştur. Fakat bu kimse, haklı olarak, teminat gösterilmeksizin ödünç vermeğe razı olmak tadır. Sanatkârın ise elinde teminat olarak gösterebileceği sanatı icra etmek için kullandığı alat ve adevattan başka hiç bir şeyi yoktur. M.K.m. 853'e göre bir menkul ancak teslimi msşrut şekilde rehnedilebilir. Eğer sanatkâr aletlerini rehin olarak alacaklısına teslim edecek olursa bütün işleri duracak sanatını icra edemiyecektir. İşte böyle bir halde sanatkâr buna bir çare arayacak ve muhtemel olarak şöyle kaçamaklı bir yola sapacaktır. Hükmen teslim ile mülkiyetin nakli mümkün olduğundan sanatkâr aletlerini alacaklısına satacak ve hemen yapacağı bir mukavele ile de bu aletleri kiralayacaktır. Satış bedeli alacağı,kira kira bedeli ise borcun faizine tekabül edecektir. Böylece hem alacaklı istediği temianatr ^elde edecek ve hem de sanatkâr aletleriyle çalışmasına devam edecektir. Fakat menkul rehninin teslim suretiyle yapılacağını beyan eden

380 ı T IRHAN ESENER M.K.m. 853 ün bu şekilde bertaraf edilmesini kanun vazıı hususi bir hükümle (M.K.m. 690) menetmiş bulunmaktadır. Vakıa, kanunumuz zilyedliğin teslimsiz iktisab edilebileceğini derpiş etmektedir. Filhakika, M.K.m. 892 f. l'e göre bir üçüncü şahıs veya temlik eden hususi bir sebep binaen zilyed olmakta devam ederse, zilyedlik teslim olmaksızın iktisab olunabilir. Burada bahis mevzuu olan hususi sebeb, yani zilyedliği devredenin temlik mukavelesine rağmen şeyi elinde fer-i zilyed sıfatıyla tutabilmesinin sebebi, ya aynı mahiyette bir hukuki münasebet veya muayyen bir şahsi hakka istinad eden bir münasebettir. (6) Meselâ satın alman bir otomobilin, garajının inşasına kadar satıcının garajında kalması halinde otomobilin aslî zilyedliği alıcıya intikal ettiği halde satıcı fer'i zilyed olmakta davam edecektir. (7). Keza banka muamelelerinde de hükmen teslime sık sık rastlanır. Bir banka müşterisi nam ve hesabına aldığı senetleri bir vedia akdiııe istinaden elinde bulundurmaya devam eder. Fakat bir hakkın iktisab edilmesi için zilyedliğin nakline imkân yoktur. İşte kanunumuz 69 mcı maddesinde bir başkasını ızrar veya teminat hükümlerini ihlâl kasdıyla bir menkulü temlik eden kimse onu hususi bir sebeple yedinde alıkorsa mülkiyetin intikali üçüncü şahıs hakkında muteber olmaz denmektedir. Acaba bu hükmün manası nedir? Bu suale ifrata kaçmadan ve kanunun ifade etmek istemediği bir hususu kabul etmekten sakınarak ihtiyatla cevab vermek lâzımdır. Hükmen teslim şu iki halde üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilemeyip ancak taraftar arasında lüzum ifade eder. (8). a) Hükmen teslim üçüncü şahısları ızrar ediyorsa b) Hükmen teslim ile menkul rehni hakkında vazedilmiş hükümler bertaraf edilmiş ise. Burada üzerinde durulması lâzımgelen en ehemmiyetli husus 69 uncu maddede aranılan teminat hükümlerinin ihlâl edilip edilmemiş olduğu hususundaki kasdm ne şekilde araştırılacağıdır. Bu meselenin cevabını bizzat kanun vermektedir. M. K. m. 690 in sonuncu fıkrasına göre bu kasdın takdiri hakime müffevezdir. Acaba hâkim bu kasdı ararken hangi kıstaslara müracaat edecektir. (6) Homberger - Marti, FJS, No. 644, s. 3. (Possesion - Acquısıtıon et perte). (7) Bk. Hüseyin Avni Göktürk, Aynî Haklar, Ankara, 1949, s. 767. (8) Göktürk, \. g. e., s. 938-939. (., : ı ı.,ı ıı il..i I pıı. ı n ıhü MI»ıı "I I* <ıllı. l MUMU < P«- ı I.»»*ı«r

TEMİNATI İSTİHDAF EDEN TEMLIKÎ TASARRUFLAB 381 Fikrimizce burada her şeyden evvel kanuna karşı hile mefhumuna _ baş vurmak icab eder. Yapılan muamelenin kanuna karşı hile olarak tav sif edilmesi halindedir ki M.K. 690 mcı maddede artıştırılan teminat hümüklerini ihlâl kasdının mevcudiyeetine kanaat getirilebilir. Maday bir muamelenin kanuna karşı olarak telâkki edilebilmesi için üç şartın bulunması lâzım geldiğini yazmaktadır (9). a) Hadisenin değiştirilmesi veya tahrifi (Die tatbestanasverândarung Hadisenin değiştirilmesi suretiyle âmir hüküm bertaraf edilmek te ve bumın yerine değiştirilen hadiseye uygun bir hüküm tatbik edilemektedir. Burada taraflar rehin hükümlerini bertaraf etmek için o şeyi satmış görünmektedirler. b) Kanunen memnu olan bir neticenin istihsali. M. K. in. 690 Hükmen teslim ile rehin tesisine cevaz vermemektedir, öyleyse, aynı gayeyi temin edecek başka bir vasıtaya müracat kanuna karşı hile teşkil edecektir. c) Hile kasdının mevcudiyeti. (Umgehunssabsicht) Kanaatımıza göre M. K. m. 690 da zikredilen teminat hükümlerini ihlâl kasdı kanuna karşı hilenin üçüncü unsuru olan kanuna karşı hile kasdmdan başka bir şey değildir. Bunun içindir ki M. K. m. 690 ı tatbik etmeden evvel hâkimin hâdisenin hususiyetlerini nazarı itibara alarak hile kasdının mevcut olup olmadığını araştırması lâzım geldiği kanaatini izhar ediyoruz. Şu halde hükmen tssliminin istinat ettiği hukukî münasebetin (meselâ kira veya vedia) hakim tarafından incelenerek rehin hükümlerini ihlâl kasdmı taşıyıp taşımadığının tayin ve tesbit edilmesi icap eder. Ekseri hallerde, bayiin sattığı malı gayri muayyen bir müddet içerisinde tekrar satın alabileceğinin kararlaştırılmış olması satışın esas gayesi olan bir malın semenle değiştirilmesinden uzaklaştırılarak, iktisadî bakımdan şeyi teslim etmeksizin rehin tesis etmektir. Fakat, mücerret, borç miktarı ile satış bedelinin ayni olduğuna bakılarak yapılan satışın rehin hükümlerini bertaraf etmek için yapıldığına karar vererek meseleye M. K. m. 6G0 ı tatbik etmemek lâzımdır. Bu bakımdan enteresan bulduğumuz Federal Mahkemenin en son bir içtihadına burada temas etmeyi faydalı buluyoruz. (10) Hâdise şudur: 10 Şubat 1950 de Hans Wanner - Ludin otomobilini (o) Maday, Die sogenannte Gesetzesumgehung, insbesondere im Schweizerischen Obligationenrecht, tez, Bern, 1941. Gene bk. Topçuoğlu, Kanuna karşı hile, 1950, s. 187. (10) RO 78 II 207 JdT 1953 I 140 «Gehrig» Dame Wanner - Ludin.

382 TURHAN ESENER Lacerne de bir bankaya 9000 franklık borcuna mukabil rehnetmiştir. Banka da otomobili garaja koymuştur. 14 nisanda Wanner, Willi Gehrig ile iki mukavele akdetmiştir. Birinci mukavele ile otomobilini ona 9215 fr. a satmakta ikinci mukavele lie de 1000 fr. mukabilinde, bu otomobili 6 mayıs 1950 tarihine kadar kiralamaktadır. Bu kira müdeti zarfında kira bedeli olan 1000 frangı tam o- larak ödemek şartıyla Wanner otomobili tekrar 925 franga selâhiyetine* haizdir. 9 Mayıs 1950 de Gehrin Wanner'in otomobili teslime davet etmiş fakat Wanner'in talebi üzerine kira münasebetini 15 Mayısa kadar uzatmıştır. Bu müdetin hitamında da Wanner otomobili teslim etmediğinden mahkemeye müracat ederek otomobilin kendisine teslim edilmesine hükmeidlmesini taleb etmiştir. Wanner 17 Ekim 1950 de iflâs etmesi üzerine Gehrig otomobil üzerinde mülkiyet iddiasıyla 23 Haziran 1351 de Wannerin karısı aleyhine hakkının tanınması için bir dâva ikame etmiştir. Mahalli mahkeme tarafından kabul edilen bu taleb 14 Şubat 1952 de istinaf Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Bu mahkeme davacının otomobili teslimsiz olarak iktisab ettiğini kabul etmiştir. Davacı Federal Mahkemeye müracat ederek karaı bozdurmuştur. Federal Mahkemenin ileri sürdüğü sebepler şunlardır: 1) Taraflarının niyetlerinin ihtilâfa mevzu teşkil eden otomobilin mülkiyetinin davacıya nakledilmeyip sadece üzerinde rehin tesis etmek olduğuna dair hiç bir delil yoktur. Böylece Kanton mahkemesi haklı olarak muvaza itirazını reddetmiştir. Wanner hakikaten mülkiyeti nakletmek istememişse bu hukukun bir kıymet ifade etmeyen kaydızihniden ibaret olacaktır. 2) Mülkiyetin intikali için muteber bir hukukî sebebin mevcudiyetinden başka şeyin iktisab edene teslim edilmesi şarttır. (İMK. m. 714 f. 1 - TMK. m. 687). 2) Teslim vaki olmaksızın yapılan mülkiyetin nakli muamelesinin menkul rehnine müteallik kaideleri bertaraf etmek için yapıldığım kabul etmek lâzımdır. Binaenaleyh rehni istihdaf eden mülkiyetin nakli hükmen teslim tarikiyle yapıldığı zaman üçüncü şahıslara karşı yapıldığı zaman hiç bir hüküm ifade etmez. Satılan şey bir kira mukavelesi neticesinde bayie bırakılmışsa IMK. 717 ye göre ortada kanunu bertaraf edilmek için yapılmış bir muamele mevcuttur. Meselâ, kira mukavelesi muayyen bir müddet için aktedilmiş ve bu akdin hitamında satıcının semeni iade ederek satılan şeyi geri ala- '"'! t '''I' l»'^'»'l '" «'!<*IU ' I U Hıl»H H.«;,H I<*'WP 1P'tWII«l t P * W ü i-'i fi < W 3! >»: V

TEMİNATI İSTİHDAF EDEN TEMLİKİ TASARRUFLAR 383 cağı kararla tmlmış olabilir, iktisadî bakımdan böyle bir anlaşma muaayyen bir müdet için yapılmış karz akdinin satılan şey ile rehnedilmesi neticesini husule getirir. Şu farkla ki bu son halde mevzubahs olan şey temlik edenin zilyedliğinde kalır. Umumî olarak satıcmm tekrar satm alma hakkını gayrımuayyen veya uzun bir müdet haiz olacağının kararlaştırılmış olması haîinde takip edilen başlıca gaye rehin tesis mukabilinde bir kredinin bahşedilmesidir. Fakat hâdisedeki vaziyet böyle de ğildir. Kira mukavelesi ve fariğe tanınan ştira hakkı kısa bir müddete in hisar ettirilmiştir. Eğer YVanner otomobili tekrar satın alma hakim mahfuz tutmuşsa bu ancak tayin edilmiş müdet içerisinde ve bir tesadüf neticesinde borcunu ödeyebilme ümididir. Şu halde taraflar hükmen teslim ile bir rehin tesis etmek istememişlerdir. Satış fiyatının garanti edilen -borca tekabül etmesi aktedilen anlaşmanın başka türlü tefsir edilmesini intaç" etmez. Nitekim Kanton Mahkemesi de ödenen bedelin otomobilin hakiki kıymetine tekabül ettiğini müşahade etmiştir. Binaenaleyh, satış bedelinin miktarının borç miktarına tekabül etmesi IMK. m. 717 (TMK. m. 690) ye göre kanunu bertaraf etmek niyetinin mevcudiyetini isbat etmeğe kâfi gelmez. " Tekrar Temyiz Mahkemesinin mezkûr kararı üzerine avdet edecek olursak varacağımız netice şu olacaktır: Han ile müfrez beş parça arsanın davacı tarafından dâvâlıya ferağı muamelesi itimada müstenit bir muameledir ve binnetice muteberdir. Başka bir tabirle dâvâlı muteber olarak bunları iktisab etmiştir ve ortada bir muvazaa hali bahis mevzuu değil-, dir. Şu hale göre davacı muvazaayı ispat ederek kayıtların iptali cihetine gidememesi icap eder. Eğer dâvâlı iadei ferağdan imtina ediyorsa davacı kendisine karşı itimat sözleşmesinin (Pactum fiduciae) edilmesinden dolayı şahsî bir dâva hakkına sahiptir. Hadisede davacı bu ifayı temin edemediğine göre B. K. m. 96 mucibince bir tazminat talep edebilecektir*