" VİDİ Z KÜTÜPHANESİ ETKİNLİKLERİ" kapsamında ilk etkinliğimizi CAN ÇOCUK Yayınları yazarlarından Süleyman Bulut ile gerçekleştirdik. 1954 yılında Konya/ Beyşehir, Tolca köyünde doğan yazar, İstanbul Üniversitesi'ni bitirdi. İlk ürünleri olan radyo oyunları İstanbul Radyosu'nda yayınlandı. Derlemeler yaptı. İlk kitabı Kar Tanesi olan yazarımızın Sarıtay, Oklu Kirpi İle Konaklı Kaplumbağa, Aslan Kral Kork, Büyük Atatürk'ten Küçük Öyküler,101 Deyim 101 Öykü,İnsan Okur, gibi kırka yakın kitabı bulunmaktadır.. Sevgili yazarımız Süleyman Bulut'a küçük okurlarından büyük sorular yönelttik..". İlkokul öğretmeninizin yazar olmanızda payı var mı? Olmaz mı? Belki de en büyük pay onun Okumayı yazmayı ilkokul öğretmenim öğretti bana. Yazarlık, okumak ve yazmak olduğuna göre en büyük pay onun. Sevgiyle ve saygıyla anıyorum ilkokul öğretmenimi.. Siz kitaplarınızın yazarı değil de okuru olan bir çocuk olsaydınız en favori kitabınız hangisi olurdu, neden? Okur olarak kitaplar arasında bu ve benzeri ayrımlar yapılabilir; lâkin yazar kendi kitapları arasında böyle bir ayrım yapamaz. En azından ben yapamam, şunun için: Bugüne kadar içime sinmeyen, tamamlanmadığına inanmadığım hiçbir çalışmamı yayımlansın diye yayınevine vermedim. Yayımlanmış her çalışmam, içine sindiği, tamamlandığına inandığım için yayımlanmıştır. O açıdan, benim favorim hepsidir.. Okul etkinliklerine katılarak çocuklarla temas kurduğunuzu biliyoruz Okurlarınızla ilgili hiç unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız? Bir okulda, etkinlik salonuna doğru yürüyorum Çocuklar kendi aralarında konuşuyorlar Biri heyecanla arkadaşlarına, yazar gelmiş, yazar gelmiş! diye sesleniyor Arkadaşlarından biri de cevap veriyor: Yazar yaşıyor muymuş yani yazar yaşıyor muymuş? Çocuklar, haklı olarak yazarları ölmüş insanlar olarak biliyor. Çünkü, ders kitaplarında hep aramızdan ayrılmış yazarların metinleri var. Bir de çok sorulan sorular var: Hepsini siz mi yazdınız? Bu kadar kitabı yazarken yorulmadınız mı? Canınız sıkılmadı mı?..gibi.. Kendinize örnek aldığınız ve bizlere de tavsiye edebileceğiniz yazarlar kimler? Evet, örnek aldığım, sevdiğim yazarlar çok ama iki noktanın altını çizmeliyim. 1. Bir yazarı örnek almak, onun gibi yazmak, taklit etmek değildir. Sait Faik büyük yazardır lâkin, bugün Sait Faik gibi yazmak iyi bir şey değildir. 2) Benim sevdiğim yazarlarım, yıllar ilerledikçe sürekli değişti. Bu iki noktayı unutmadan, çocuk edebiyatında sevdiğim birkaç yazarın adını vereyim: Exupery (Küçük Prens in yazarı), Rodari, Erich Kastner, Paul Marr Daha eskilerden Stevenson, Jules Verne.. İlham sizce nedir? Size ilham veren şeyler nelerdir?
İlham bir periymiş Kanatlı, güzel bir peri kızı olduğu söyleniyor, ben anlatanların yalancısıyım, kendim görmedim. Bana kalırsa, bir yazar ilham perisini beklerse çok bekler. Ya da şöyle söyleyeyim, yazar çok çalışırsa kendisi ilham perisine dönüşüyor zaten, ayrıca bir peri beklemesine gerek kalmıyor, ilhamın kaynağı çalışmak bence Sorunuzun ikinci kısmına, ilham veren şeylere gelince: Her şey Bir kitapta okuduğum bir cümle, birisiyle konuşurken duyduğum bir kelime, tvde gördüğüm bir şey, penceremin önüne gelen bir kuş benim için ilham kaynağı olabilir ama sorun ilham değil, ilham aldığın, daha doğru bir deyişle esinlendiğin şeyi öykü ve roman olarak yazabilmendedir. Yazarlık orada başlar zaten.. Kitaplarınızı yazarken hedef kitleniz çocuklar Sizce eğlendirici olmak mı yoksa öğretici olmak mı esas olmalı? Bence esas olan olayı ya da durumu, iyi bir öykü, iyi bir roman olarak yazabilmekte. İyi bir öykü ya da roman, sözünü ettiğiniz bu iki niteliği içinde barındırır zaten. Yazar, şimdi eğlendirici bir şey yazayım ya da şimdi öğretici bir şey yazayım diye yola çıkmamalı. İyi bir öykü ya da roman yazmalıyım diye yola çıkmalı.. Mor Benekli kitabını okudum Süleyman Bulut hayvanları sever mi? Sevmez mi? Çocukluğum atların, koyun, keçi, tavuk, hindi, kedi ve köpeklerin arasında geçti. Üç yıl öncesine kadar 14 yıl bana arkadaşlık eden, pek çok kitabımın yazılışına, çalışma masamın üstündeki minderinden bana bakarak tanıklık eden bir köpeğim vardı, adı sarı Bugün 4 kediyle birlikte yaşıyoruz İrmik, Fıstık, Kiki, Sindbad.. Oklu kirpi ile konaklı kaplumbağa başlığı bir kitap için oldukça uzun bir başlık Kitaplarının başlığıyla ilgili karar sürecinizi anlatır mısınız? Uzun başlığı çok tercih etmem aslında. Benim çok kitabım kısa başlıklıdır kar Tanesi, Sarıtay, Penceredeki Kuş, Mor benekli gibi Lâkin, bazı kitaplar var ki, onları en iyi ifade eden, bir uzun başlık olabiliyor. Bunu fark edersem, uzun başlık kullanmaktan da çekinmem. Mesela Büyük Atatürk ten Küçük Öyküler kitabıma ilk bulduğum ad Atatürk Okulu gibi bir şeydi. Fena gelmiyordu bana ama, daha iyisini bulmalıyım diye çalışmaya devam ettim ve bugünkü başlığı buldum. Başlık bulma süreci ise, bende kitap tamamlandıktan sonra başlar. O kitabı en iyi ifade edecek adı ya da başlığı bulma süreci de bir ayımı alabilir.. Kardeşlik Çemberi kitabınız çocuk hakları ile ilgili bir kitap Çocuk haklarına ilişkin yazma sürecinizden biraz bahseder misiniz? Gözlemlerim sonunda fark ettim ki, çocuk hakları konusunda bilgilendirici metinler az da olsa var lâkin, bunları öykü olarak anlatan hiçbir çalışma yoktu. Ben yapabilir miyim acaba diye düşünürken, çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşımın elinde bir kitap gördüm: Çocuk hakları konusunda eğitim
kılavuzu gibi bir adı vardı Onu okumam epey zihin açıcı oldu ve çocuk haklarını öykü olarak yazmaya başladım.. Bizim yaşlarımızda sizi en çok etkileyen kitap nedir, niçin? Sizin yaşlarınızda yani ilkokul dönemimde hiç kitap okuma şansım olmamıştı. Ders kitapları dışında bir roman, öykü, şiir kitabı görmemiş ve okumamıştım Ders kitapları dışında okuduğum ilk kitabımı, ortaokula başladığımda, ilçemiz Beyşehir in halk kütüphanesinden, bir öğretmenimin yönlendirmesiyle alıp okumuştum. İlk okuduğum kitapsa 1001 Gece Masalları olmuştu Sonra Reşat Nuri Güntekin i, Yakup Kadri yi, Sabahattin Ali yi, Sait Faik i keşfettim Lise yıllarımda Fakir Baykurt, Yaşar Kemal, Orhan Kemal i keşfederken dünya klasiklerinin sayfaları arasında da gezinmeye başlamıştım.. Jules Verne, Balzac, stendal, Çehov, Dostoyevski. 101 tekerleme ve 101 deyim ve öykü kitaplarınızdaki 101 rakamının esprisi nedir? Dünyanın en eski ve en ünlü masal dizisinin adını bilirsiniz: 1001 Gece Masalları. Bu masalların kolay hatırlanmasında, başındaki 1001 sıfatının epey bir payı olduğunu düşünürüm. 1001, 101 Bunlar akılda kalmayı, hatırlanmayı kolaylaştıran rakamlar. Ben de bundan yararlanmak için dizinin adını 101 koydum.. Konyalı olarak bize Nasreddin Hoca yı nasıl anlatırsınız? Bizim Hoca ile çok küçük yaşta tanıştım. Büyüklerden sürekli onun fıkralarını dinler, esprilerine gülerdik. O zaman biz çocuklar için güldürücü bir adamdı Hoca. Çok sonraları anladım ki, Bizim Hoca, güldürücü olmasının yanı sıra düşündürücü bir insandı. Halk filozofuydu. Her fıkrasının gerisinde bir gerçek, bir kıssadan hisse vardı. Bizim Hoca, bu iki yönüyle birlikte değerlendirilmeli: Güldürücü ve düşündürücü.. Tekerleme ve deyimlerde hangi kaynaklardan yararlandınız? 101 Deyim 100 Öykü ya da 101 Tekerleme gibi halk edebiyatının ürünlerine yönelik çalışmalarda yararlandığım temel kaynaklar derlemeler oldu. Kütüphane kapılarını aşındırıp, 1930lardan itibaren yayınlanmış folklor dergilerini, kitaplarını, bazı gazete sayfalarını tarayarak bu ürünlere ulaştım.. Kitaplarınızın çizerleriyle nasıl temasa geçiyorsunuz? Hangi çizer arkadaşımızla çalışacağımıza yayıneviyle konuşarak karar veriyoruz. Mustafa mı, Ferit mi, Sedat mı, Reha mı?... Önce yayınevi arıyor onları sonra ben konuşuyorum. Çalışma hakkında genel olarak konuşuyoruz. Yoksa onlar, metnin çerçevesinde özgürce çiziyorlar, yazarın şöyle olsun ya da böyle olsun gibi istekleri olmaz, olamaz zaten.. Çocuk kitaplarımda resim sizce ne kadar önemli? Çocuk kitabında çizginin önemi okumayı zenginleştirmesinde yatıyor bence. Harf okumak gibi çizgi okumak diye de bir şey var. O da bir okuma biçimi; bütün okuma biçimleri gibi insan zihninin yaratıcı bir etkinliği. Bir kitap sayfasında ikisinin bir arada olması, okumayı zenginleştiriyor.. Bugüne kadar bütün kitaplarınızdaki kahramanlarınızdan en favori olan kahramanınız kimdir?
Eveett Zor bir soru Şöyle diyerek aşalım bu zorluğu: Yazar, kahramanları arasında daha favori türünden ayrımlar yapamaz. İyi veya kötü bütün kahramanlarına eşit mesafede durması gerekir. Şimdi siz, yazar da insandır, bazı kahramanlarını daha çok sevebilir diyeceksiniz Haklısınız, mümkündür bu; lakin yazarın bir kahramanını sevmesi ona özel bir ilgi göstermesine, ona ayrıcalıklı davranmasına yol açarsa, vay o yazarın haline Ortaya iyi bir öykü, iyi bir roman çıkmaz.. Kitaplarınızda çocukluk anılarınız hayat buluyor mu? Küçük bir örnek verebilir misiniz? Bu soruya, az da olsa, evet dedikten sonra hemen eklemeliyim ki, bu anılar hiçbir kitaba yaşandığı şekliyle, olduğu gibi girmez. Bir öykü unsuruna, bir roman öğesine dönüşerek girer. Bunun, benim çalışmalarımdaki en güzel örneği Sarıtay dır. Benim çocukluğum atların, tayların arasında geçtiği için yakın arkadaş olmuştuk. Sarıtay romanımı yazarken bu arkadaşlıktan geniş ölçüde yararlandım.. Ben yazar olmalıyım dediğiniz karar anını bize hikayeleştirebilir misiniz? Hikayeleştirmek için haftalarca üzerinde çalışmak gerekir Ben size olay halini anlatayım; nasıl oldu, ne oldu da yazmaya karar verdim, o süreci anlatayım Üniversite üçüncü sınıftaydım İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi üçüncü sınıf İktisat, adı üzerinde rakamlarla eğitim yapılan bir okul. Seçtiğim okuldan dolayı rakamlarla fazlaca haşır neşir olunca, anladım ki, ben aslında rakamlardan çok harfleri seviyorum. Bunu fark edince dedim ki, madem harfleri daha çok seviyorum, o alanda geliştireyim kendimi, o alanda çalışmalar yapayım ve radyo oyunları yazarak başladım çalışmaya Tvnin olmadığı, evlerimizin baş köşelerinde radyoların durduğu yıllarda. Bir yazar olarak Süleyman bulutun gözünde Mustafa Kemal Atatürk nasıl bir okurdur? Hastalığının ilk döneminde kendisini ziyaret eden eski milli eğitim bakanı Vasıf Çınar, onu yine kitap okurken görünce, Paşam, Samsun a kitap okuyarak mı çıktınız, bu kadar yormayın kendinizi, deyince Atatürk, Ben çocukluğumdan beri cebimdeki iki kuruştan birini kitaba veren bir adamım Böyle yapmasaydım, bugünkü ben olamazdım, cevabını verir. Atatürk budur: Cebindeki iki kuruştan birini kitaba yatıran kişi.. Her yazarın bir başucu kitabı var mıdır? Varsa sizinki nedir? Neden? Başucu kitaplarım, çocuklar veya yetişkinler için yazmalarına göre değişir. Çocuk edebiyatıyla ilgili başucu yazarlarım arasında Rodari, Road Dahl, Eric Kestner, nöstlinger i sayabilirim. Neden mi? Modern çocuk edebiyatının vazgeçilmez yazarları olduğu için diyebilirim.. Yazarlar için yazmanın sancılı bir süreç olduğunu duyuyoruz Bu süreçlerden bize biraz bahseder misiniz? Okumak keyiflidir ama yazmak o kadar keyifli değildir. Güle oynaya yazılmaz yani. Kapanacaksın odana, kapanacaksın masana, bütün dikkatin yazdığın öykünün, romanın, masalın karakterlerinde, onları en iyi ifade edecek cümleleri yazmaya, olayı ilerletecek kurguyu yapmaya çalışırsın... Beğenmezsin, silersin, yeniden yazarsın; yeniden beğenmezsin, yeniden yazarsın Yazı masasına üç gün kapanıp, istediğin gibi üç cümle yazmadan kalktığın zamanlar çok olur. Sinirlenirsin, öfkelenirsin,
moralin bozulur, umudun kırılır hatta, ben bunu yazamayacağım herhalde diye düşündüğün anlar olur Çare? Çare, kalemi elden bırakmayacaksın Neyse ki, böyle yazma bunalımları geçirdiğim anlar için benim geliştirdiğim bir ilacım var: Sevdiğim yazarlardan bir öykü, bir bölüm okumak! Yazmaya devam etmek için ihtiyaç duyduğum gücü, desteği bu okumalardan alırım.. Hep çocuklar için yazdığınızı görüyoruz Büyükler için bildiğimiz kadarıyla bir kitabınız var. Evet, bir türlü büyüyemediğim için hep çocuklar için yazıyorum Lakin, yeni yeni büyümeye başladığımı da söylemeliyim. Büyükler için de yazma hazırlıklarım var.. Çocuklarla büyüklere yazmak arasında farklar sizce nelerdir? Farktan çok ortak yanları olduğunu söylemeliyim. İyi yazmanın kuralları ikisinde de aynı. Sadece çocuklar için yazarken, çocuğa göre lik kuralını es geçmeyeceksin. Kelime seçimin, cümle kurmaların, olay örgün, çocuğa göre olmalı; hangi yaş grubu için yazıyorsan artık Hemen belirtmeliğim, çocuğa göre lik, bir küçümseme, hafife alma gerekçesi olmamalı, tabii yazarlar için.. Yazarlık mesleğini diğerlerden ayıran özellikler nelerdir? Doğrusu bu konu üstünde düşünmedim pek; yine de, hemen aklıma gelen birkaç noktayı söyleyebilirim: Yalnız yapılan bir iş yazarlık İstese bile kimse yazara yardım edemez yazarken. Emekliliği yoktur. Zihni kapanana, elinden kalem düşene kadar yazmaya devam eder, yazar.. Öğrencilik yıllarında en çok okuduğunuz rehber aldığınız yazar kimdir. Öğrencilik derken, ortaokul dönemimi düşünerek cevap veriyorum O yıllarda çocuk kitabı kavramı çok yaygın değildi. Ben doğrudan Reşat Nurileri, Refik Halitleri, Ömer Seyfettin, Yakup Kadri, Falih Rıfkı Atayları okuyarak başladım. Hazırlayan : Meryem Pamuk Aytan ( 3-D Sınıf Öğretmeni)