Prof. Dr. Selmin TOPLAN

Benzer belgeler
9- RADYASYONUN ETKİ MEKANİZMALARI 9.1- RADYASYONUN İNDİREKT (DOLAYLI) ETKİSİ

Nötronlar kinetik enerjilerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları

Doz Birimleri. SI birim sisteminde doz birimi Gray dir.

Sağlık Fiziği. 1. Bölüm

Atomlar ve Moleküller

RADYASYON GÜVENLİĞİ. Öğr.Gör. Şükrü OĞUZ KTÜ Tıp Fakültesi Radyoloji AB

ÇOK HÜCRELİ ORGANİZMALARIN GELİŞİMİ

Radyasyona Bağlı Hücre Zedelenmesi. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

Bölüm 4 Nükleer Fiziğin Uygulamaları. Prof. Dr. Bahadır BOYACIOĞLU

24- HÜCRESEL RADYASYON CEVABININ GENETİK KONTROLÜ

Kan Kanserleri (Lösemiler)

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

Kaynak: Forum Media Yayıncılık; İş Sağlığı ve Güvenliği için Eğitim Seti

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI

CANLILARDA ÜREME. Üreme canlıların ortak özelliğidir. Her canlının kendine benzer canlı meydana getirebilmesi üreme ile gerçekleşir

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Lineer Enerji Transferi (LET) ve Rölatif Biyolojik Etkinin (RBE) Radyobiyolojik Önemi

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar

Radyasyonun Biyolojik Etkileri

RÖNTGEN FİZİĞİ 6. X-Işınlarının madde ile etkileşimi. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

Doç. Dr. Fadime Akman

Radyasyon iki kategoride sınıflandırılabilir. - İyonize olmayan radyasyon - İyonize radyasyon.

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

HÜCRE BÖLÜNMESİ VE ÜREME. Mitoz Bölünme ve Eşeysiz Üreme 1

1. ÜNİTE : HÜCRE BÖLÜNMESİ VE KALITIM

6- RADYASYON KAYNAKLARI VE DOZU

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER

Fisyon,Füzyon, Nükleer Güç Santralleri ve Radyasyon. Prof. Dr. Niyazi MERİÇ A.Ü. Nükleer Bilimler Enstitüsü

SANKO ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS KURULU 102: HÜCRE VE DOKU SİSTEMLERİ

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

Şekil 1. Mitoz bölünmenin profaz evresi.

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

HÜCRENİN YAŞAM DÖNGÜSÜ

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

MİTOKONDRİ Doç. Dr. Mehmet GÜVEN

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #7

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

Morötesi ışınlar (ultraviole ışınlar); güneş ışını içerisinde bulunduğu gibi yapay olarak da meydana getirilir ve x-ışınlarına göre dalga boyları

Sınıf ; Çalışma yaprağı 3

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Prostat Kanserinde Prostat Spesifik Membran Antijen 177. Lu-DKFZ-617 ( 177 Lu-PSMA) Tedavisinde Organ ve Tümör Dozimetrisi: ilk sonuçlar

Mayoz Bölünmenin Oluşumu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #21

B unl a r ı B i l i yor mus unuz? MİTOZ. Canlının en küçük yapı biriminin hücre olduğunu 6. sınıfta öğrenmiştik. Hücreler; hücre zarı,

Radyasyon, Radyoaktivite, Doz, Birimler ve Tanımlar. Dr. Halil DEMİREL

2. Kanun- Enerji dönüşümü sırasında bir miktar kullanılabilir kullanılamayan enerji ısı olarak kaybolur.

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

KULLANMA TALİMATI. MON.TALYUM-201 berrak ve renksiz bir çözeltidir. 1 ml enjeksiyonluk çözelti içinde 37 MBq Talyum-201 ( 201 Tl) radyonüklidi içerir.

Handan Tanyıldızı 1, Nami Yeyin 2, Aslan Aygün 2, Mustafa Demir 2, Levent Kabasakal 2 1. İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Nükleer Fizik ABD 2

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

DNA ve Özellikleri. Şeker;

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #19

Suyun Radyasyon Kimyası

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

Artan bilgi ile birlikte hasta ve ailelerin bilinçlendirilmesi

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı. olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel. Üniversitesi Kimyası" Kitabı ndan okuyunuz.

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

Canlılarda mitoz, amitoz ve mayoz olmak üzere üç çeşit bölünme görülür.

ayxmaz/biyoloji 2. DNA aşağıdaki sonuçlardan hangisi ile üretilir Kalıp DNA yukarıdaki ana DNAdan yeni DNA molekülleri hangi sonulca üretilir A B C D

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

HÜCRE. Dicle Aras. Hücre bölünmesi, madde alışverişi ve metabolizması

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Eczacılık Tarihi (1 0 2)

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

MENOPOZ. Menopoz nedir?

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #6

ATOM ve İZOTOPlar RADYOAKTİVİTE ve RADYASYON. Prof. Dr. Arif Altıntaş

HAYVANSAL HÜCRELER VE İŞLEVLERİ. YRD. DOÇ. DR. ASLI SADE MEMİŞOĞLU RESİM İŞ ZEMİN KAT ODA: 111

1. Sınıf Güz Dönemi I. Hafta Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Ders Saati

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

X IŞINLARININ ELDE EDİLİŞİ

Transkript:

450 ĐÇĐNDEKĐLER ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 1. Radyasyonun Direkt ve Đndirekt Etkileri 2. Radyasyonun Hücreler Üzerine Etkileri 3. Akut ve Kronik Radyasyon Dozu 4. Somatik Etkiler 5. Genetik Etkiler 6. Dokuların Radyasyona Duyarlılığı 7. Hücrelerin Radyasyona Karşı Reaksiyonları 8. Đzleyici (Tracer) 9. Radyofarmasötikler 10. Radyonüklid Metodları Prof. Dr.

452 1. RADYASYONUN DĐREKT VE ĐNDĐREKT ETKĐLERĐ DĐREKT ETKĐ: ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ Prof. Dr. Radyasyonun insan dokuları veya diğer maddelere verdiği hasar mekanizmaları maddedeki atomların iyonizasyonu ile olur. Đnsan dokusu tarafından absorplanan radyasyon dokudaki elektronları uzaklaştırmak için yeterli enerjiye sahipse iyonizasyon meydana gelir. Böyle enerjiye iyonizan radyasyon denir. 4 tip iyonizan edici radyasyon vardır. α partikülleri, β partikülleri, γ ışınları (x ışınlarıda dahil), ve nötron partikülleri. α partikülü, β partikülü ya da γ ışınları bir atom ya da moleküle çarpar ve onu iyonizan ederse direkt etkileşim olur. Hem yüksek hem de düşük LET (lineer enerji transferi) radyasyonu çarpma noktasında bir molekülü iyonlaştırır. Kimyasal olarak reaktif 2 komşu parça oluşur. Eğer ayrılan 2 parça derhal aynı orijinal molekülü oluşturmak üzere birleşirse hasar oluşmaz. Fakat DNA gibi büyük bir makro molekülde direkt etki ile bağ kırıkları oluşabilir. Đyonizan radyasyon + R-H R + H Purin halkaları açılabilir. Fosfo diester bağları kırılabilir. DNA nın tek ya da çift sarmalı kırılabilir (Şekil-2). Radyasyon atomun dış yörüngesinden elektronu fırlattığı zaman atom + yüklü iyon haline gelir (Şekil-1). Fırlayan elektron ise madde içinde ilerlerken başka elektronlarla çarpışarak enerjisini kaybeder veya birçok elektron ortaya çıkar. Zincirleme etki sonucu çok sayıda atom iyon haline dönüşür. Bu yüzden indirekt etkiler daha önemlidir. Şekil 2: DNA da tek zincir ve çift zincir kırığı ĐNDĐREKT ETKĐ: Şekil 1: Radyasyonun iyonize edici etkisi Atoma enerji transferi sonucu serbest radikaller oluşturarak molekülün parçalanmasına neden olur. Serbest radikal yörüngesinde paylaşılmamış elektronu bulunan elektriksel olarak nötr atomdur. Son derece reaktiftir. Örneğin su molekülü ile radyasyon etkileştiği zaman serbest radikal ve aktif oksijen türleri ortaya çıkarır. Suyun radyasyon ile parçalanma ürünleri (Radyoliz):

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 453 454 1- H 2 0 + IR(iyonizan radyasyon) e + H 2 0 + 2- e + H 2 0 H 2 O 3- H 2 O OH + H 4- H 2 0 + H + + OH Đlk reaksiyonda radyasyon serbest hücre suyu ile etkileşir. Bir serbest elektron (e ) ve bir iyonizan su molekülü (H 2 0 + ) verir. Bu serbest elektron yüksek derecede reaktiftir ve diğer iyonize olmamış su molekülü ile etkileşerek negatif yüklü ve yüksek derecede stabil olmayan H 2 O molekülü oluşturur. Bu molekülde derhal OH ionu ve H serbest radikali şekline ayrışır; H radikali reaktiftir, OH daha stabildir ve hücresel sıvılara kolaylıkla difüse olabilir. Yolu üzerindeki karşılaştığı makro moleküllerle etkileşir. (Örn: DNA molekülü). Kalan H 2 0 + molekülü ayrıca bir serbest H + ve OH radikaline dönüşür. Bu reaksiyonlar sonucu 4 ürün ortaya çıkar. H, OH, H + ve OH Radyoliz ürünlerinin %55'i ya H ya da OH dır. Biyolojik olarak önemlidirler. Bununla beraber takriben 10-11 saniye yaşam süresine sahiptirler. Bu süre DNA ve diğer makromoleküllere hasar vermek için yeterli derecede uzun bir süredir. Đyonizan partiküller DNA ile reaksiyona girerler. Çapraz bağlanmalar, kimyasal bağların kırılması ve strüktürel parçalanmaya neden olurlar. Oksijen varlığında radyasyon hücre içinde çok yıkıcı olan reaksiyonlar oluşturur. 3 kimyasal madde meydana gelir. Hidrojen peroksit (H 2 O 2 ) hidroperoksi radikalleri (HO 2 ) ve hidroperoksi iyonları (HO 2 ). H + OH HOH (rekombinasyon ) H + H H 2 (dimer) OH + OH H 2 O 2 (peroksit dimer) OH + RH R + HOH (radikal transferi ) Ortamda çözünmüş oksijen varlığı reaksiyonu yaşam süresi ve stabilitesi daha fazla olan serbest radikaller oluşturacak şekilde etkiler. Oksijen bu nedenle radyosensitiv bir ajan olarak düşünülür. Radyoterapi, insanlarda büyük kanserli tümörleri tedavi etmede sıklıkla kullanılır. Oksijen gerilimi bu büyük kanserlerin merkezinde düşüktür (çevredeki hücrelerin sıkıştırması kanserli dokunun yetersiz kan alımından dolayı ya da bu kanserli hücrelerde aerobik metabolizmasının değişmesi nedeniyle). Bu kütlelerin birçoğu erimiş ve nekrotik merkezlerdir. Kanserli dokularda düşük oksijen gerilimi nedeniyle H 2 O 2 üretimi yapılamaz ve hidroperoksi iyonları ve radikaller bu anormal hücrelerde makromoleküle hasar verecek miktarlarda üretilemez. Bu nedenle hastalarda radyoterapinin yararlılığı sınırlıdır. Oksijen eksikliğini telafi etmek için oksijenleyici kimyasalların kullanımı ve oksijen gerilimi, kanser dokusunu çevredeki sağlıklı dokulardan daha hassas yapabilir. Direkt ve indirekt radyasyon, DNA molekülünde bazlarda ve şekerlerde parçalanmaya, hidrojen ve şeker fosfat bağlarının parçalanmasına, çapraz bağlara ve tüm DNA makro molekülünün yapısal bütünlüğünün yok olmasına yol açar. Hasarın şiddeti doza bağlıdır. DNA baz hasarı, DNA hasarının en önemli tipidir. Baz hasarında timidin en radyosensitiv baz olarak ortaya çıkar. Sitozin, adenin ve guanin onu takip eder. Düşük LET radyasyonunun 100 Rad (1Gy) lık dozu her hücrede 60-70 çift zincir ve 1000 tek zincir kırıkları üretebilir. Basit tek ya da çift zincir kırıkları hücre ölümünden sorumludur. DNA zincir hasarı ciddi hücresel bir olaydır. Fakat hücre kromozomal tamir mekanizmaları ile donatılmıştır. Kromozomal tamir mekanizmaları, genomda radyasyonun DNA üzerindeki kötü etkileri minimuma indirmek için etkilidirler. Fakat diğer biyolojik fonksiyonlar gibi bu görevi yapmada %100 etkili olamazlar. DNA tamir edici enzimler (DNA ligaz), çift zincir kırıklarına nazaran tek zincir kırıklarını tamir edebilirler. Tek zincirli kırıklarda, bir zincir hala sağlam olduğu için genellikle stabildir ve fonksiyonlarını yapmak için tamir edici enzimlere olanak tanırlar. Çeşitli bazların devam ettiği kayıp zincirin bitişiğindeki zincir üzerinde bir kalıp (şablon) vardır. Bu yedek bilgi sayesinde yeniden sentez yapılabilir. Fakat DNA'nın her 2 zinciri karşılıklı noktalardan hasar görmüşse hücre bunu düzeltemez. Bu durumda hücre ölür veya bir kanser hücresine dönüşür. Çift zincirdeki hasardan dolayı hücre ölmezse sonraki nesillere yeni bir karekter gibi iletilerek mutasyonlar meydana gelebilir. Kromozomal kırıklar ve kromatid kırıkları, kromozomal anomalilerin en yaygın 2 tipidir. Kromozomal kırıklar interfaz hücre siklusunda ilk fazda (G ya da erken S fazı) ışınlanan bir hücre sonucu ortaya çıkar. Kromatid kırıkları interfazın son safhasında alınan radyasyan sonucu görülür (geç S ya da G2 fazı). Kromozomal tamir mekanizmaları, hücreler mitoz ya da mayoza girmeden önce kromozomal hasarı tamir edemezlerse replikasyon başarısız olacaktır. Sonuçta hücre ölümü ya da genetik olarak eksik nesillerle sonuçlanır. Daha sık mitoz siklusuna giren hücrelerin tamir için daha az zamanları vardır ve sonuçta radyasyona duyarlılık

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 455 456 artar ve genetik mutasyonlar ve anormal hücre fonksiyonları tetiklenir. Daha az sıklıkta mitotik aktivite gösteren hücreler (sinir, lens, kas, iskelet) tersine olarak daha az radyosensitivite gösterirler. 3- Hücreler hasar görürler. Bu hasar tamir edilebilir fakat hücreler anormal şekle dönüşürler. Eğer hasarlı bir hücre fonksiyonunu görmek için yeterli zamana sahip değilse ya fonksiyonunu yapamayacak ya da fonksiyonunu yanlış ve eksik bir şekilde gerçekleştirecektir. Sonuçta hücreler kendi kendilerine üremeyi gerçekleştiremezler ya da kontrolsüz bir hızla çoğalırlar. Böyle hücreler kanserlerin nedenini oluşturabilir. 4- Hücreler hasar sonucu ölürler. Eğer bir hücre radyasyonla ciddi bir hasar aldıysa ölebilir. Radyasyonla hasar hücrelerin radyasyona duyarlılığına bağlıdır. Hızlı bir şekilde bölünen ya da özelleşmemiş hücreler düşük dozdaki radyasyonla bile etkileşirler ve daha az hızla bölünerek özelleşirler. Örn: Kan hücreleri (hematopoetik sistem) radyasyona maruz kalmada en duyarlı hücrelerdir. Hücre Membranlarına Radyasyon Etkisi Şekil 3: Radyasyonun direkt ve indirekt etkisi 2. RADYASYONUN HÜCRELER ÜZERĐNE ETKĐLERĐ 1- Hücreler alınan dozla hasar görmeyebilirler. Đyonizasyon bazı durumlarda hücrelerin yapısını değiştirebilecek aktivitede kimyasal madde oluşturmayabilir. Bu değişikliklerin hücrede doğal olarak gerçekleşen olaylarla bir farklılığı yoktur. Sonuçta negatif bir olay etkisi gözlenmez. 2- Hücreler hasar görebilirler. Fakat bu hasarı tamir ederek normale dönüştürebilirler. Bazı iyonizan olaylar hücrede normal olarak bulunmayan maddeleri oluşturabilirler. Bunlar hücre yapısının parçalanmasına yol açabilir. Binlerce kromozom kırıkları oluşabilir. Kromozom hasarları genellikle tamir edilebilir. Tamir için etkili mekanizmalar mevcuttur. Membranların temel fonksiyonu madde alışverişini kontrol etmektir. Radyasyon etkisi ile hücre membranının çift tabakalı lipid yapısında ve membran protein moleküllerindeki iyonizasyon sonucu moleküller inaktive olur ve tüm transport mekanizmaları bozulur. Lipid peroksidasyonu, çift bağlarda ve karbonil gruplarında serbest radikal oluşumuyla başlar ve hücrelerde zincir reaksiyonları ile diğer organik moleküllerle etkileşerek o molekülleride serbest radikale dönüştürür. Bu zincir reaksiyonu yavaşlatmak ve durdurmak için serbest radikal kovucuları (vitamin A ve E, Tioller) ya da detoksifikasyon sistemleri (Lipid peroksidasyonu inhibe eden metallotionin, glutatyon transferaz, indirgenmiş NADPH bağımlı glutatyon redüktaz, selenyum içeren glutatyon peroksidaz, süperoksit dismutaz (Fe-Mn ve Cu-Zn SOD) ve katalaz (CAT) fonksiyon görürler. Diğer Hücresel Makromoleküller Üzerindeki Etkiler Amino asitler, peptidler, polipeptidler ve proteinlerde radyasyon hasarına yatkındırlar. Bu moleküllerin ışınlanması sonuçta hidrojen bağlarının ve disülfit bağlarının kırılmasına yol açar. DNA veya diğer proteinlerle çapraz bağlanmalar meydana gelir. Bütün bu etkiler yapı değişiklikleri ve fonksiyonda değişikliklerle sonuçlanır. Radyasyon glikojenin depolimerizasyonuna ve glikojendeki α glikozid bağlarının ayrılmasına neden olur. Hücrede glikojenezis, glikoneojenesiz yolları

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 457 458 aktive olur. Đnsülin ve kan glikoz düzeyleri insülin releasinin artmasından dolayı ve adenokortikoid releasinden dolayı yükselir. Lipidler birçok hücresel işleme katılan makromoleküldürler. Hücre membranlarını oluştururlar. Lipidler, ayrıca biyolojik fonksiyonu (sindirim, üreme, nöral fonksiyonlar) düzenleyen prostaglandinlerin de üretimine katılırlar. Radyasyon etkisiyle başlayan lipid peroksidasyonu sonucu zincirleme reaksiyonlar ile hasar oluşur. Đyonizan radyasyona maruz kalmanın sağlık üzerine etkileri çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu faktörler: Radyasyon türü: Đyonizan radyasyonun tüm çeşitleri sağlık sorunları üretebilir. Önemli farklılıklar α, β, γ, ışınlarının enerjileridir. Dokuya nüfuz etmeleri enerjinin ne kadarının dokuya geçebileceğidir. Alınan doz miktarı: Yüksek doz alınması daha büyük sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. Doz Hızı: Dozun düşük hızda verilmesi ve radyasyon dozları arasındaki sürenin arttırılması biyolojik sistemleri dirençli hale getirir. Kısa zaman peryodunda DNA veya kromatin yapıda çoklu hasar oluşmaktadır. Uzun zaman peryodunda doğal onarım olabilir ve hücre yaşar. DNA da tek zincir kırığı genellikle 1 saatten kısa sürede onarılabilir. Fakat çift zincir kırıklarının onarılması güçtür. Maruz kalan vücut parçası: El ve ayak gibi ekstremiteler daha büyük radyasyon miktarlarına maruz kalır. Fakat daha az hasarla sonuçlanır (kana göre). Şahsın yaşı: Yaş arttıkça hücre bölünmesi yavaşlar ve vücut iyonizan radyasyonun etkilerine daha az duyarlı olur. Biyolojik farklılıklar: Bazı şahıslar radyasyonun etkilerine diğerlerinden daha duyarlıdırlar. Çalışmalar farklılıkları tayin etmede yeterli değildir. Isı: Yüksek ısıda hücrelerin çoğu radyasyona daha duyarlı iken, kromozom sapmaları sayısı düşük ısıda daha fazladır. Bu düşük ısılarda DNA onarımının baskılanması nedeniyledir. Kimyasal ajanlar: Doğal ya da eklenmiş bazı kimyasal ajanlar ışınlamadan önce doku veya hücrelerde bulunuyorlarsa radyasyona duyarlılığı etkileyebilirler. Eğer dokularda çözünmüş oksijen varsa serbest radikallerin stabilitesini ve toksisiteyi arttırabilirler. 3. AKUT VE KRONĐK RADYASYON DOZU Biyolojik etkiler radyasyonun alınma hızına ve süresine bağlıdır. Radyasyon dozları akut ve kronik doz olmak üzere 2'ye ayrılır. AKUT DOZ Akut radyasyon dozu kısa bir zaman peryodunda alınan (çoğunlukla birkaç gün) büyük doz olarak tanımlanır. Tüm vücuda alınan 10 rad ya da daha fazla miktardaki dozun etkileri birkaç saatten haftaya kadar bir zaman peryodu içinde gözlenebilir. Akut radyasyon dozları açıkça tanımlanabilır semptomlara neden olabilir. Bu koşullar akut radyasyon sendromu olarak bilinir. Radyasyon hastalığı semptomları akut dozlar > 100 rad olduğunda belirgindir. Tüm vücudun maruz kaldığı akut doz > 450 rad olduğu zaman populasyonun %50'sinin tıbbi tedbirler alınmadığı takdirde 60 gün içersinde ölebileceğini gösterir Kan oluşturan sistem (Kemik iliği) sendromu : > 100 rad'lık radyasyon dozunun en hızlı bölünen hücrelere (kemik iliği, dalak, lenfatik doku gibi) verdiği hasardır. Semptomlar; iç kanama yorgunluk, bitkinlik, bakteriyel infeksiyonlar ve ateşi kapsar. Gastrointestinal sendrom : > 1000 rad lık radyasyon dozunun daha az hızla bölünen hücrelere (mide, barsak) verdiği hasardır. Semptomlar; bulantı, kusma, diare, dehidratasyon, elektrolit dengesizliği, yutma yeteneğinin kaybı, kanayan ülserler ve kan oluşturan organ sendromlarının semptomlarını da içerir. Merkezi sinir sistemi sendromu : > 5000 rad'lık radyasyon dozunun sinir hücreleri gibi çoğalamayan hücrelere verdiği hasarı gösterir. Semptomlar; koordinasyon kaybı, zihin

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 459 460 karışıklığı (konfüzyon), koma, istem dışı kasılmalar (nöbetler), şok, kan yapıcı organ ve sindirim sistemi sendromlarının semptomlarını da içerir. Diğer etkiler : 200-300 rad lık radyasyon dozu deride güneş yanığına benzer kızarıklık (eritem) ve saç foliküllerinde oluşturduğu hasarla saç kaybına neden olur. 125-200 rad overlerde hasar oluşturur. Kadınların % 50'sinde menstürasyonun uzaması veya devamlı baskılanmasına yol açabilir. 600 rad overlerde ve testislerde devamlı kısırlığa yol açabilir. 50 rad troid bezlerinde bening (iyi huylu) tümörlerle sonuçlanabilir. Akut dozların neden olduğu etkiler bazı gruplar tarafından deterministik (belirleyici) olarak tanımlanır. Bunun anlamı etkilerin ciddiyetinin alınan dozun miktarıyla tayin edilmesidir. Belirleyici etkiler genellikle doz bir eşik değerin üzerine çıktığı zaman ortaya çıkar. Etkinin ciddiyeti dozun artışı ile artar. KRONĐK DOZ Kronik doz, uzun bir zaman periyodu üzerinde alınan relatif olarak küçük bir radyasyon miktarıdır. Vücut akut doza kıyasla kronik dozu tolere edebilecek zamana sahiptir. Organizma ölü ya da fonksiyonlarını göremeyen hücreleri yeni sağlıklı hücreler ile kompanse etmek için yeterli zamana sahiptir. Bu mesleki olarak radyasyona maruz kalındığında alınan doz gibidir. Yüksek derecede radyasyona maruz kalmada ortaya çıkacak olan biyolojik etkiler oldukça iyi bilinmektedir. Fakat radyasyonun düşük seviyelerdeki etkilerini tayin etmek daha zordur. Çünkü deterministik (kesin) etkiler bu düşük seviyelerde ve kronik doz ile genelde ortaya çıkmazlar. Maruz kalınan riskin niteliğini saptamak için insanlar üzerinde yapılan çalışmalar dikkate alınır. Bu çalışmalarda yüksek dozlardaki radyasyon dozu ile bazı gecikmiş ya da latent etkiler arasındaki bağlantı gösterilmiştir. Bu etkiler, kanserin bazı türlerini ve genetik etkileri kapsamaktadır. Mesleki seviyelerde risk değerleri, yüksek dozlarda ölçülen risk faktörlerine dayalı tahminlerdir. Yüksek dozlarda kanser olasılığı doz artmasıyla artar. Bu bağıntı düşük doz ile gerçeği bulmayı amaçlar. Risk modeline stokastik (kesin olmayan) tahmin denir. Bu model ve bilgiyi kullanarak verilen bir dozda kanser oluşma olasılığını hesaplamak mümkündür. Rem potansiyel zarar ünitesi olarak kullanılır. Rem oldukça büyük bir ünite olduğu için bir rem in binde biri alınır. 1 rem= 1000 milirem (mrem) Tipik Dozlar: Radyasyonla çalışanlar için mesleki maruz kalma dozu 5000 m rem/yıl dır. Radyasyon dozu(m rem) Terapatik tiroid tedavisi (tüm vücut için doz) 7000 CT (baş, boyun) 1100 Baş, boyun X ışını 20 Diş X ışını 10 Göğüs X ışını 8 Uçakta 1 seferde (gidiş-dönüş) 5 Tıbbi kullanımlarda ortalama doz 53 mrem/yıl 4. SOMATĐK ETKĐLER Radyasyonun somatik etkileri 2 başlık altında incelenir. a- Somatik deterministik (kesin) b- Somatik stokastik (kesin olmayan) etkiler a- Somatik kesin etkiler: Geniş vücut bölgelerinin yüksek dozda radyasyona maruz kalması sonucu görülür. Belli bir eşik dozda etki gözlenir. Eşik doz altında etki gözlenmez. Somatik kesin etkiler dozun bölünmüş veya uzun zaman peryodunda verilmesinden etkilenebilir. Radyasyona maruz kalan kişide ortaya çıkan somatik etkiler dozun alınma hızına bağlı olarak 2 gruba ayrılır.

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 461 462 1- Hızlı somatik etkiler: Bir akut dozdan kısa bir süre sonra ortaya çıkar. Örn: Kafa derisine 400 rad lık bir dozdan 3 hafta sonra ortaya çıkan geçici saç kaybıdır. Yeni saçın dozdan 2 ay sonra büyümesi beklenir. 2- Gecikmiş somatik etkiler: Radyasyon dozlarının alınmasından yıllar sonra ortaya çıkabilir. Gecikmiş etkiler arasında kanser ve katarakt gelişmesindeki potansiyel artış gösterilebilir. Bazı kanser türleri gecikmiş etkiler olasılığı arasında olduğundan, saptanan doz limitleri için risk formülü hesaplanır. b- Somatik stokastik (kesin olmayan) etkiler: Işınlanan bireyde ortaya çıkış insidansı kesinlik göstermez. Yüksek dozlarda ölçülen risk faktörlerine dayalı tahminler yapılır. Bunun için yüksek dozlarda kanserin ortaya çıkması ve düşük dozlarda kanser için potansiyel oluşması arasında bir bağıntı kullanılır. Yüksek dozlardan elde edilen veri grafiği, düşük dozlara uygulanarak matematiksel olarak düşük dozlara ait risk belirlemesi yapılır. 5. GENETĐK ETKĐLER Radyasyona maruz kalan kişinin üreme hücrelerinde ortaya çıkan hasarın sonucu olarak, bu kişinin gelecek nesillerinde görülür. Bu durum bitki ve hayvanlarda detaylı olarak incelenmiştir. Đnsanlardaki genetik etkiler için riskler somatik etkiler için olan risklerden küçüktür. Bu nedenle radyasyona maruz kalan kişiyi korumak için kullanılan limitler, gelecek nesilleri zarardan korumak için aynı derecede etkilidir. Genetik etkiler Anomaliler: a- Germ hücrelerinin kromozom yapısı bozulup mutasyonlar oluşabilir. Sonraki nesillerde anomaliler görülebilir. b- Somatik hücrelerdeki mutasyonlar tümörlere neden olabilir. Sterilite (kısırlık): Over ve testislerdeki germ hücrelerinin ışınlanması geçici ya da sürekli kısırlık oluşturur.500 rad üzeri sürekli kısırlık yaratır. Mutasyonla hücre ölebilir ya da yeni bir karakter olarak aktarılır. Düşük dozda radyasyona uzun süre maruz kalma, eşdeğer dozda yüksek yoğunluktaki tek ışınlama kadar genetik hasara neden olur. Doğum öncesi radyasyona maruz kalma Embriyo/fetus hücreleri hızla bölündüğü için radyasyona özellikle çok duyarlıdırlar. Embriyonun korunması önemlidir. Çünkü hamileliğin ilk 20 haftasının insan gelişiminde radyosensitiv devrede olduğu düşünülür. Prenatal (doğum öncesi) radyasyon dozları ile ilgili potansiyel etkiler şunlardır. 1. Büyüme geriliği 2. Küçük kafa /beyin boyutu 3. Zeka geriliği 4. Çocukluk çağı kanseri Radyasyon kanser riskini arttırır. Normal kanserden ölüm ~ %25 Her rem bu riski %0.05 arttırır. 6. DOKULARIN RADYASYONA DUYARLILIĞI: 1- Dokudaki farklılaşmamış hücrelerin sayısının fazlalığına 2- Aktif mitotik hücre sayısının fazlalığına 3- Hücrenin aktif proliferasyonundaki kalış süresine bağlıdır. Radyosensitivite Hızla bölünen farklılaşmamış hücrelerin olduğu dokular radyasyona daha duyarlıdır. Duyarlılıklarına göre hücreler 3 grupta toplanır. A- Çok duyarlı hücreler: Hematopoetik sistem ve lenfoid sistem hücreleri B- Orta duyarlıktaki hücreler: Damar endoteli, kollajen ve elastik dokular, göz dokuları, kemik ve kıkırdak (gelişmekte olan) C- Dirençli hücreler: Karaciğer, böbrek, olgun kemik ve kıkırdak doku, endokrin bezler, kaslar, beyin ve diğer sinir dokuları. Stoplazma Çekirdek ve stoplazmanın radyosensitiviteleri farklıdır. Işınlama sonrası çekirdekte özellikle bölünmeler sırasında kromozomlarda kırıklar oluşabilir.

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 463 464 Mutasyonlar meydana gelir. Fakat aynı ışınlama sonrası stoplazmada ciddi hasarlar oluşmaz. Sadece toksik maddeler meydana gelir ve radyasyon zehirlenmesi denilen klinik tablo ortaya çıkar. Çekirdek hacmi/stoplazma hacmi arasındaki oran radyosensitiviteyi etkiler. Stoplazması büyük olanlara göre küçük olan hücreler radyasyona daha duyarlıdırlar. Ayrıca stoplazmadaki mitokondri sayısının fazlalığı dayanıklılığı arttırmaktadır. 7. HÜCRELERĐN RADYASYONA KARŞI REAKSĐYONLARI Radyasyonun biyolojik etkilerini tanımlamak için doz-etki grafikleri kullanılır. Doz Etki Bağıntısı: Bir hücre kültüründe belli bir radyasyon dozundan sonra belli sayıda hücre kalması için başlangıçtaki hücre sayısını ayarlamak gereklidir. Örn: 100 hücre içeren bir hücre kültürüne ışınlama yapıldığında başlangıçta canlı hücreler hızla azalır fakat daha sonra bu hız gittikçe yavaşlar. Bunun nedeni radyasyonun büyük kısmının hasarlı ya da ölmüş hücrelere isabet etmesidir. Doz etki grafiği (Şekil 4) exponansiyel davranış göstermektedir. Hedef Đsabet (Target-Hit) Teorisi: Teoride her vuruşun bir inaktivasyon doğuracağı varsayılır. Örn: Bir tek vuruş tek-hedef modeli. Her bir hücre bir tek hedefe sahiptir. Hedefin inaktivasyonu hücreyi öldürür. Đyonizan radyasyon fotonlarının bir mermi yağmuru gibi olduğu düşünülür. Daha çok sayıda mermi, daha fazla maruz kalmaya neden olacaktır. Hücre sayısı küçükse, daha küçük hedef oluşturacak ve mermilerin, isabet etmesi zorlaşacaktır. Radyasyondan sonra canlı kalan hücre sayısı (D), radyasyondan önce canlı hücre sayısı (D 0 ) a bölündüğü zaman elde edilen sayıya (S) canlı kalabilme oranı (surviving fraction) denir. S= exp (-D/ D 0 ) Canlı kalabilme kurvunda omuz kısmı düşük dozlarda canlı kalan hücre sayısının daha fazla olduğunu göstermektedir.radyasyonun başlangıcında DNA etrafındaki çok sayıda organik molekül (m-rna, çeşitli enzimler ) bulunmaktadır. Radikaller daha çok bu moleküllere çarparak elektron koparırlar. Parçalanan moleküller hücre tarafından yeniden sentez edilebilirler. Başlangıçta az sayıda radikal DNA'ya ulaşabilir. DNA bu moleküller tarafından korunmuş olur ve DNA daki bilgi kaybolması ile oluşabilecek hasar önlenmiş olur. Artan doz ile beraber bu moleküllerde azalır ve radikallerin DNA ya isabet etme olasılığı da artar. Doz-etki grafiğinde ki omuz kısmı burada biter ve hücrelerin sayısı hızla azalmaya başlar. Bu düz çizginin ifadesidir. 8. ĐZLEYĐCĐ (TRACER) Radyoaktivite ile işaretlenerek izlenmesi mümkün olan maddelerdir. Bir molekülün işaretlenmesi, molekül içindeki stabil atomlardan birinin kendi radyoizotopu ile yer değiştirmesi ile yapılır. Şekil 4: Doz etki bağıntısı Radyonüklid: Kararsız yapıda çekirdeği olan atoma denir. Tıpta teşhis, tedavi ve araştırmada kullanılır. Tedavide fazla dozda verildikleri zaman dokuyu tahrip etme özellikleri vardır. Bir radyonüklidle izlemede izleyici ya bir vene enjekte edilir ya da yutturulur. Đzleyici vücuda girdiği zaman kan akımıyla hedef organa gider (Örn: troid, kalp, kemik,..). Farklı izleyiciler farklı organlarda birikmeye meyillidirler. Đzleyiciler γ ışınları yayarlar. γ ışınları, bir γ kamera ile tespit edilebilir. Hedef organın görüntüsünü oluşturmak için bir kompüter ile

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 465 466 analiz edilir. Potansiyel olarak problemli olan yerler daha şiddetli γ ışınları gönderirler ve fotoğrafta parlak lekeler olarak ortaya çıkarırlar. Eğer izleyici enjekte edildiyse hafif bir cilt batması hariç ağrı hissedilmez. Radyonüklid izleyici, kanserli yapıları tespit edebilir. Kanser tedavisinin yeterliliğine karar vermek ve organlara yayılan metastazı tespit etmek için kullanılabilir. Örn: Kemik görüntülemede izleyici, kemik aktivitesinin olduğu alanlarda birikir(kemik hücrelerinin harap olduğu ya da kemiğin yeniden tamir olduğu alanlar).böylece kemiğin kanserli, infeksiyon ya da hasarlı olduğu yerler tespit edilir. Böbrek fonksiyonu için kullanılan radyonüklid izleyici ile böbrek hücrelerinden, mesaneye kadar olan yol izlenebilir. Akciğerlerdeki (pulmoner emboli) kan pıhtıları tespit edilebilir. Kalp kasına kan akımı hakkında bilgi alınabilir. Kalp kasına kan akışının zayıf olduğu alanlar radyonüklidi çok iyi tutamaz. Tiroit fonksiyonu hakkında bilgi edinilebilir. Örn: Bazı nodüller bazen aşırı aktif bir odaktır ve fotoğrafta parlak görüntü (hot spot) verirler. 9. RADYOFARMASÖTĐKLER Radyonüklid ile işaretli, radyoaktif tıbbi ürünlerdir. Teşhis ve tedavi amacıyla kullanılırlar. Radyofarmasötikten alınan radyasyon vücudun düşünülen kısmında yerleşir ve dağılır. Dağılan bu ürünün fotoğrafının alınmasını mümkün kılar. Alınan radyasyon genellikle çok düşüktür. Radyofarmasötikler; Enfeksiyon görüntüleme Kanser görüntüleme Kanser tedavisi Nero-reseptör görüntülemede rol oynarlar. Enfeksiyon görüntülemede radyoetiketli lökositlerin kullanılmasıyla (replasman ile) gerçek enfeksiyonu steril inflamatuvardan ayırt etmek mümkündür. Radyofarmasötikler ile kanser görüntülemede primer teşhis, hastalığın evresi, tedaviye yanıtın ölçülmesi ve ihtiyaca tam yanıt veren ve tamamlayıcı optimal terapiler yapılır. Đdeal radyofarmasötik; 1. Radyoizotop γ ışını saçmalıdır 2. α ve β vücudun aldığı radyasyon dozunu arttıracağından ve de görüntülemede istenmeyen özelliklere neden olduğu için istenmez. 3. Đdeal radyoizotop enerjisi 100-200 Kev olmalıdır. Tc 99m, In 111 ve I 123 enerjisi bu aralıktadır. Tl 201 enerjisi düşük, I 131 ve Ga 67 enerjisi yüksektir. 4. Kolay elde edilmeli ve fiyatı uygun olmalıdır. 5. Yarı ömrü kullanıma uygun olmalıdır. 6. Teşhiste radyoizotop farmasötiği kolay, hızlı ve yüksek oranda bağlanmalıdır. 7. Radyofarmasötiğin target/non target oranının yüksek olması istenir. 8. Radyofarmasötiğin radyasyon dozu düşük, sayım istatiği iyi, imaj kalitesi optimal olmalıdır. Enjekte edilen radyofarmasötik özellikleri; 1. Steril olmalı 2. Apirojen olmalı 3. Đsotonisitesi % 0.9 NaCl e eş olmalı 4. ph'ı 7.5 civarında olmalıdır. Radyofarmasötik lokalizasyon mekanizması 1. Pasif difüzyon: 99m Tc DTPA beyin imajlamada 2. Đyon değişimi: 99m Tc fosfanatlar kemik sintigrafisinde 3. kapiller blokaj: 99m Tc MAA akciğer perfüzyon sintigrafisinde 4. Fagositoz: 99m Tc sülfür kolloid RES sintigrafisinde 5. Aktif transport: 131 I tiroit sintigrafisi Teşhiste dominant radyonülid 99m Tc'dir. Nükleer tıpta görüntülemede %80 kullanılır. Kısa yarı zamanı 6 saat dir. Rutin olarak 99 Mo / 99m Tc jenaratörlerinden üretilir.

ĐYONĐZAN RADYASYONUN BĐYOLOJĐK ETKĐLERĐ 467 468 Farklı organ ve dokular için hedef radyofarmasötiğin hazırlanmasında kullanılır. Teşhiste ideal bir radyofarmasötiktir. Ayrıca P 32, Sr 89, I 131 hem reaktörden hem de siklotronlardan elde edilen yeni radyonüklidlerdir. Renyum (Re) radyonüklidi özellikle Re 188, Tc 99m e benzerliği ile iyi avantaj sağlayan yeni bir radyonüklid tir. 10. RADYONÜKLĐD METODLARI 1- Dilüsyon prensibine göre, a- Plasma hacmi b-.eritrosit hacmi c- Kan hacmi d- Ekstraselüler sıvı hacmi 2- Akümülasyon veya eliminasyon hızını ölçme ile; a- Troid uptake i ve idrarla atılımı b- Karaciğer ve kalp debileri c- B 12 vitamini metabolizması d- Yağ absorpsiyonu e- Eritrosit yaşam süresinin tayini f- Renogram ve radyokardiyogram 3- Metabolik zincire işaretli madde sokularak tetkik edilen fonksiyonlar; a- Protein metabolizması (I 131 serum albümin ile) b- Fe metabolizması (Fe 59 ) 4- Tiroit fonksiyonunun tetkiki; Tiroidin hormon yapması için tutacağı I miktarının ölçülmesi esasına dayanır. Đyot tutma testi (Uptake) denir. I 131 ağız yoluyla verilir. Tiroit üzerinde radyasyon sayıcıları kullanılarak ölçüm yapılır ve toplanan I 131 aktivitesi tespit edilir. Verilen miktara oranı bulunarak yüzde ile ifade edilir. Çocuklarda tiroit ve kritik organlara hasarı azaltmak için I 131 yerine yarı ömrü daha kısa olan I 132 kullanılır. (Yarı ömrü 2.3 saat) 5- Lokalizasyon metodları (Sintigrafi); Sintigrafi ya da scanning denilen ve organ haritasını çıkarmaya yarayan bu yöntemle tiroit nodülleri, karaciğerde kist ya da metastaz olup olmadığı, böbrekte bir lezyonun varlığı, aktivite dağılımları ve kan akımı izlenebilir. KAYNAKLAR I 131 ve I 125 tiroit Au 198 karaciğer ve kısmen dalakta Hg 203 ile klormerodrin böbreklerde Tc 99m beyin, tiroit Tc 99m succimer(dmsa) böbrek Tc 99m sülfür kolloid karaciğer ve dalak sintigrafisinde kullanılırlar. Önen S. Radyasyon Biyofiziği. Ders Kitabı, Đstanbul, 1993. Pehlivan F. Biyofizik. Hacettepe Taş Kitapçılık 2. Baskı, 1997. Beir V. Jefferson Lab.http://www.j lab.org. Health Risks from exposure to low levels of ionizing radiation. Beir V, Phase 2. National Academy Press. Washington D. C. 2006. Rubin P and Casarett G W. Clinical Radiation Pathology. Philadelphia, W B Saunders. 1968. Notes for guidance on the clinical administration of radiopharmaceuticals and use of sealed radioactive sources.administration of radioactive substances committee UK 1998.