İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Benzer belgeler
Uzaktan Algılama Uygulamaları

UZAKTAN ALGILAMA- UYGULAMA ALANLARI

UYDU GÖRÜNTÜLERİ VE SAYISAL UZAKTAN ALGILAMA

Türk Boğazları Bölgesi nde son elli yıl içinde 700 civarında deniz kazası meydana gelmiştir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN temellerinin atıldığı Çanakkale zaferinin 100. yılı kutlu olsun.

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ VE UZAKTAN ALGILAMA

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi 30 Ekim 02 Kasım 2007, KTÜ, Trabzon

Dijital (Sayısal) Fotogrametri

ULUSAL COĞRAFİ BILGİ SISTEMLERİ KONGRESİ 30 Ekim 02 Kasım 2007, KTÜ, Trabzon

ORM 7420 USING SATELLITE IMAGES IN FOREST RESOURCE PLANNING

MARMARA DENİZİNDE RİSK YÖNETİMİ VE ACİL MÜDAHALENİN PLANLANMASI. Serpil DURAK (Şube Müdürü)

Dünya nın şekli. Küre?

TÜRKİYE NİN BİTKİ ÖRTÜSÜ DEĞİŞİMİNİN NOAA UYDU VERİLERİ İLE BELİRLENMESİ*

HAVADAN LAZER TARAMA ve SAYISAL GÖRÜNTÜ VERİLERİNDEN BİNA TESPİTİ VE ÇATILARIN 3 BOYUTLU MODELLENMESİ

Elektromanyetik Radyasyon (Enerji) Nedir?

Karadeniz ve Ortadoğu Bölgesel Ani Taşkın Erken Uyarı Projesi

İçerik. Giriş 1/23/13. Giriş Problem Tanımı Tez Çalışmasının Amacı Metodoloji Zaman Çizelgesi. Doktora Tez Önerisi

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

Trafik Yoğunluk Harita Görüntülerinin Görüntü İşleme Yöntemleriyle İşlenmesi

3.2. Raster Veriler. Satırlar. Sütunlar. Piksel/hücre büyüklüğü

Dijital (Sayısal) Fotogrametri

Sevim Yasemin ÇİÇEKLİ 1, Coşkun ÖZKAN 2

Aksaray Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü

İKİNCİ BÖLÜM İSTANBUL LİMAN BAŞKANLIĞI YEREL DENİZ TRAFİĞİ REHBERİ. Amaç ve Kapsam

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

Genel Bilgiler FLI MAP. Koridor Tipi Çalışmalar. Geniş Alan Çalışmaları

Uzaktan Algılama Teknolojileri

Ulaşım Coğrafyası. Konu 10 Ulaşım biçimleri (Deniz ulaşımı)

ArcGIS ile Tarımsal Uygulamalar Eğitimi

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

YOĞUN GÖRÜNTÜ EŞLEME ALGORİTMALARI İLE ÜRETİLEN YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜKLÜ SAYISAL YÜZEY MODELİ ÜRETİMİNDE KALİTE DEĞERLENDİRME VE DOĞRULUK ANALİZİ

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

Ormancılıkta Uzaktan Algılama. 4.Hafta (02-06 Mart 2015)

Bilgisayarla Fotogrametrik Görme

HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

Dünyanın meşhur su kanalı ve boğazları

Uzaktan Algılama Teknolojileri

ATAŞEHİR İLÇESİ HAVA KALİTESİ ÖLÇÜMLERİ DEĞERLENDİRMESİ

İSTANBUL BOĞAZINDA TRANSİT GEMİLERİN KULLANDIĞI ROTALARIN BATİMETRİK MODELE DAYALI MEKÂNSAL ANALİZLER YARDIMIYLA İYİLEŞTİRİLMESİ

T.C. MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI HARİTA GENEL KOMUTANLIĞI HARİTA YÜKSEK TEKNİK OKULU KOMUTANLIĞI ANKARA

28 ARALIK 2013 ANTALYA KÖRFEZİ - AKDENİZ DEPREMİ

İÇİNDEKİLER Sayfa KISALTMA LİSTESİ...vi ŞEKİL LİSTESİ...viii ÇİZELGE LİSTESİ...xi ÖNSÖZ...xiv ÖZET... xv ABSTRACT...xvi 1. GİRİŞ İSTANBUL BOĞA

DRONMARKET. Türkiye nin Drone Teknolojileri Sitesi.

LİMAN İŞLETMECİLİĞİNDE ATIK ALIM FAALİYETLERİ:

KARAYOLU SINIFLANDIRMASI

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ

Görüntü İşleme. Dijital Görüntü Tanımları. Dijital görüntü ise sayısal değerlerden oluşur.

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

İSTANBUL BOĞAZI TRAFİĞİNDE SEYİR GÜVENLİĞİ SORUNU OLAN BÖLGELERİN BELİRLENMESİ İÇİN BİR YÖNTEM


İŞLETME RİSK YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Tülay Korkusuz Polat 1/21

ARAZİ ÖLÇMELERİ. Koordinat sistemleri. Kartezyen koordinat sistemi

Esin Ö. ÇEVİK Prof. Dr.

İçerik. Gemi Kaynaklı Deniz Kirliliği Uydu (U) Destekli Deniz (De) Kirliliği (Ki) Tanımlama (T) (UDeKiT Lab.)

Tarımsal Meteorolojik Simülasyon Yöntemleri ve Uzaktan Algılama ile Ürün Verim Tahminleri ve Rekolte İzleme

Harita 12 - Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası

NDEN BELİRLENEBİLME LME POTANSİYELİ UYDU GÖRÜNTÜLERİNDEN

NOTİK YAYINLAR. Seyir Haritaları ve Notik Yayınlar Kataloğu. Yayım Tarihi Yayım Şekli. Stok Numarası

DR. SERHAN KARABULUT DOÇ.DR. EBRU V. ÖCALIR AKÜNAL LPG TAŞIMA TANKERLERİ İÇİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ TABANLI RİSK ANALİZİ

Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği Bölümü. Bilgisayarla Görme. Final

Dijital (Sayısal) Fotogrametri

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İSTANBUL BOĞAZI NDA YEREL TRAFİĞİN İNCELENMESİ. Cemalettin ATASOY

TAŞKIN YÖNETİMİNDE MODELLEME ÇALIŞMALARI

Tehlikeli Kimyasalların Deniz Yolu ile Taşınması Riskleri

Tanımlar, Geometrik ve Matemetiksel Temeller. Yrd. Doç. Dr. Saygın ABDİKAN Yrd. Doç. Dr. Aycan M. MARANGOZ. JDF329 Fotogrametri I Ders Notu

ANTARKTİKA TÜRK ARAŞTIRMA İSTASYONU NUN YERİ VE TÜRK KUTUP ARAŞTIRMA GEMİSİ: (Seyir Rotaları, Personel Yapısı, Gemi Kapasitesi)

Yrd. Doç. Dr. Fatih TOSUNOĞLU Erzurum Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu. Hazırlayanlar

UA Teknikleri Kullanılarak Taşkın Alanlarının Belirlenmesi ve Bölgesel Taşkın Frekans Analizinin Batı Karadeniz Bölgesinde Uygulanması

Dijital Kameralar (Airborne Digital Cameras)

Lazer-obje (hedef) etkileşimi-yüzey eğim ve pürüzlülüğü

Digital Görüntü Temelleri Görüntü Oluşumu

Emisyon Envanteri ve Modelleme. İsmail ULUSOY Çevre Mühendisi Ennotes Mühendislik

Arazi örtüsü değişiminin etkileri

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

ARAZİ ÖLÇMELERİ. Koordinat sistemleri. Kartezyen koordinat sistemi

DEPREME DAYANIKLI YAPI TASARIMI

Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü TOPOGRAFYA (HRT3351) Yrd. Doç. Dr. Ercenk ATA

İSTANBUL BOĞAZI NIN ULAŞIM COĞRAFYASI AÇISINDAN ÖNEMİ (The Geographıcal Importance Of The Bosphorus Straıt)

KADASTRO HARİTALARININ SAYISALLAŞTIRILMASINDA KALİTE KONTROL ANALİZİ

İSTANBUL BOĞAZI NDA GEMİ BOYU FAKTÖRÜNÜN GÜVENLİ SEYRE ETKİSİNİN AHP METODU KULLANILARAK ANALİZ EDİLMESİ. YÜKSEK LİSANS TEZİ Tuba KEÇECİ

Yrd. Doç. Dr. Saygın ABDİKAN Öğretim Yılı Bahar Dönemi

Uzaktan Algılamanın. Doğal Ekosistemlerde Kullanımı PROF. DR. İ BRAHİM ÖZDEMİR SDÜ ORMAN FAKÜLTESI I S PARTA

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

KISIM 5 COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ (GIS) ANALİZİ KISIM 5: GIS ANALİZİ 1

SEC 424 ALTYAPI KADASTROSU. Yrd. Doç. Dr. H. Ebru ÇOLAK

Emrah Kurtoğlu Gamze Dinçar Liva Gizem Göze Ali Kadir Ulu

Vektörler Bölüm Soruları 1. İki vektör eşit olmayan büyüklüklere sahiptir. Toplamları sıfır olabilir mi? Açıklayınız.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 20 ŞUBAT 2019 TARTIŞIK-AYVACIK-ÇANAKKALE DEPREMİ

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI İZLEME VE SU BİLGİ SİSTEMİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

11 MART 2011 BÜYÜK TOHOKU (KUZEYDOĞU HONSHU, JAPONYA) DEPREMİ (Mw: 9,0) BİLGİ NOTU

Kameralar, sensörler ve sistemler

Muğla, Türkiye mermer üretiminde önemli bir yere sahiptir. Muğla da 2008 yılı rakamlarına göre 119 ruhsatlı mermer sahası bulunmaktadır.

Uygulamada Gauss-Kruger Projeksiyonu

Meteoroloji. IX. Hafta: Buharlaşma

Transkript:

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İSTANBUL BOĞAZI NDAKİ TEHLİKELİ YÜK TAŞIMACILIĞININ ÖN VE GERİ GÖRÜNÜM SINIRLARINDA RİSK ALTINDA BIRAKTIĞI BÖLGELERİN BELİRLENMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Müh. Sançar BUHUR Anabilim Dalı : JEODEZİ VE FOTOGRAMETRİ MÜHENDİSLİĞİ Programı : GEOMATİK MÜHENDİSLİĞİ HAZİRAN 2007

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İSTANBUL BOĞAZI NDAKİ TEHLİKELİ YÜK TAŞIMACILIĞININ ÖN VE GERİ GÖRÜNÜM SINIRLARINDA RİSK ALTINDA BIRAKTIĞI BÖLGELERİN BELİRLENMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Müh. Sançar Buhur (501041616) Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 7 Mayıs 2007 Tezin Savunulduğu Tarih : 8 Haziran 2007 Tez Danışmanı : Diğer Jüri Üyeleri Prof. Dr. Nebiye MUSAOĞLU Doç. Dr. Cem Gazioğlu (İ.Ü.) Yrd. Doç. Dr. Hande Demirel (İ.T.Ü) HAZİRAN 2007

ÖNSÖZ İstanbul Boğazı coğrafi yapısı, darlığı, akıntıları, değişken iklim şartları ve yoğun trafiği ile dünyanın en dar ve tehlikeli suyollarından birisidir. Böylesine zorlu bir suyolundan tehlikeli yük taşıyan gemilerin geçmesi, Boğazda kaza riskini arttırmaktadır. İstanbul'un 10 milyonun üzerinde nüfusu ve kıyı kesimlerinde yoğun yerleşimin olması, sürekli artan gemi geçişlerine iki yaka arasındaki yolcu taşımacılığının da eklenmesi göz önüne alındığında Boğazdaki riskler artmaktadır. Çalışmada olası bir kazanın boğaz ön geri görünüm bölgesindeki etkilerini incelemek amacıyla belirlenen risk faktörleri dâhilinde risk analizi yapılmış ve sonuçların haritası üretilmiştir. Her alanda desteklerini hiçbir zaman benden esirgemeyen canım annem Neriman KARAPAÇA ya, sevgili kardeşim Arzu BUHUR a teşekkürlerimi sunarım. Çalışmam sürecisinde bilgisini ve yardımlarını benden esirgemeyen örnek aldığım çok değerli danışman hocam Prof. Dr. Nebiye MUSAOĞLU na teşekkürlerimi bir borç bilirim. Bilgisi ve deneyimiyle yönlendiren Doç. Dr. Cem GAZİOĞLU na teşekkür ederim. Verilerini kullanmama izin veren çalıştığım yer olan BİMTAŞ a, gerektiği zaman yardımlarını esirgemeyen değerli dostlarım ve mesai arkadaşlarım Yüksek Şehir Plancısı Cem KIRLANGIÇOĞLU na, Uzman Coğrafyacı Fatih DÖKER e, Harita Mühendisi Eşref CAN a teşekkürlerimi sunarım. Haziran, 2007 Sançar BUHUR ii

İÇİNDEKİLER TABLO LİSTESİ ŞEKİL LİSTESİ ÖZET SUMMARY v vi viii ix 1. GİRİŞ VE ÇALIŞMANIN AMACI 1 2. İSTANBUL BOĞAZI'NIN ÖZELLİKLERİ VE MECVUT DURUM 3 2.1. Deniz trafiğinin tarihsel gelişimi 3 2.2. İstanbul Boğazı'nın özellikleri 4 2.3. Seyir koşullarını etkileyen faktörler 5 2.3.1. Doğal faktörler 5 2.3.1.1. Topografik yapı 6 2.3.1.2. Akıntı 7 2.3.1.3. Meteorolojik koşullar 8 2.3.2. Diğer faktörler 8 2.4. Boğazdaki riskli bölgeler 8 2.5. İstanbul Boğazı'ndaki önemli deniz kazaları 10 2.6. Kazaları önleme amaçlı mevcut sistem 12 2.7. Dünyada benzer petrol geçiş noktaları 12 3. UZAKTAN ALGILAMA VE GÖRÜNTÜ İŞLEME 14 3.1. Uydu görüntüleri ve çözünürlük 14 3.2. Geometrik dönüşüm 14 3.3. Normalize edilmiş bitki indeksi 15 3.4. Sınıflandırma 16 3.4.1. Piksel tabanlı sınıflandırma 16 3.4.1.1. Kontrolsüz sınıflandırma 16 3.4.1.2. Kontrollü sınıflandırma 16 3.4.2. Obje tabanlı sınıflandırma 16 3.4.3. Piksel tabanlı - obje tabanlı sınıflandırma karşılaştırması 19 3.4.4. Bulanık mantık 20 3.4.5. Sınıflandırmada doğruluk analizi 22 iii

4. RİSK ANALİZİ 23 4.1. Riskin tanımı ve değerlendirilmesi 23 4.2. Risk analizi 25 4.3. Risk analizi yöntemi 26 5. UYGULAMA 29 5.1. Çalışma alanı 29 5.2. Kullanılan veriler 30 5.2.1 Uydu görüntüleri 30 5.2.2 Sayısal yükseklik modeli 33 5.2.3 Vektör veriler 34 5.2.4 Sözel veriler 37 5.3. Sınıflandırma 39 5.4. Sınıflandırma sonuçları ve doğruluk analizi 49 5.5. Risk Parametrelerinin belirlenmesi 50 5.6.Verilerin hazırlanması ve risk formülünün bulunması 51 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 58 KAYNAKLAR 64 ÖZGEÇMİŞ 67 iv

TABLO LİSTESİ Sayfa No Tablo 2.1 Boğazlardan uğraksız geçen gemi sayıları ve tonajlarındaki artış 4 Tablo 3.1 Sınıflandırma yöntemlerinin karşılaştırılması... 20 Tablo 4.1 Şiddet seviyesinin derecelendirilmesi... 25 Tablo 4.2 Örnek risk indeksi. 26 Tablo 4.3 Karşılaştırma matrisi örneği.. 27 Tablo 5.1 Yer kontrol noktaları sayıları ve karesel ortalama hataları... 32 Tablo 5.2 TABİS obje katalogunda yer alan kritik tesis örnekleri 37 Tablo 5.3 Tablo 5.4 Tablo 5.5 Tablo 5.6 Tablo 5.7 Tablo 5.8 Mahalle ve köylere ait alan, nüfus ve bina sayıları.. Sınıflandırma yapılan 4 parça görüntü için doğruluklar... Sınıflandırma ile bulunan alanlar.. Arazi kullanım sınıfları için etki faktörleri... Karşılaştırma matrisi. Normalize edilmiş karşılaştırma matrisi... 38 49 50 55 56 57 v

ŞEKİL LİSTESİ Sayfa No Şekil 2.1 : Gemilerin dönüşleri.. 6 Şekil 2.2 Şekil 2.3 Şekil 2.4 Şekil 2.5 Şekil 3.1 Şekil 3.2 Şekil 4.1 Şekil 5.1 Şekil 5.2 Şekil 5.3 Şekil 5.4 Şekil 5.5 Şekil 5.6 Şekil 5.7 Şekil 5.8 Şekil 5.9 : Boğazdaki riskli bölgeler.. 10 : Independenta kazası. 11 : Nassia kazası 11 : Karaya vuran LPG tankları... 12 : Kalıtımın iletilmesi... 20 : Kuralların formülüze edilmesinde kullanılan fonksiyonlar.. 22 : Risk haritasının üretilmesinin şematik gösterimi 29 : Ön-geri görünüm bölgeleri ve çalışma alanı... 31 : Yer kontrol noktalarının seçimi.. 32 : Yer kontrol noktalarının dağılımı ve karesel ortalama hata... 33 : Çalışma alanı sınırlarından kesilmiş görüntü.. 34 : Kullanılacak olan yükseklik modeli 34 : Tespit edilen değişik çatı tiplerine birkaç örnek. 35 : Binaların maskelenmesinde kullanılacak olan vektör veri.. 35 : Yol aksları... 36 : Tampon atılmış yol aksları... 36 Şekil 5.10 : Sınıfların çıkarılmasında izlenecek yol... 40 Şekil 5.11 : Dört parçaya bölünmüş çalışma alanı... 41 Şekil 5.12 : Birinci segmentasyon.... 42 Şekil 5.13 : Seviye 1 tanımında kullanılan fonksiyon ve değerleri 43 Şekil 5.14 : Veri arka zemin ayrımında kullanılan fonksiyon ve sonuçları. 43 Şekil 5.15 : Bina bina değil ayrımında kullanılan fonksiyon ve sonuçları. 44 Şekil 5.16 : Yollar için kullanılan fonksiyon ve sonuçları. 44 Şekil 5.17 : İkinci segmentasyon... 45 Şekil 5.18 : Su için tanımlanan değerler ve sonuçlardan örnek bir alan 46 Şekil 5.19 : NDVI değerleri ve sonuçları... 47 Şekil 5.20 : Üçüncü ve son segmentasyon..... 47 Şekil 5.21 : Orman ve orman dışı bitki ayırımı ve sonuçları.. 48 Şekil 5.22 : İğne geniş yaprak ayırımı ve sonuçları... 48 Şekil 5.23 : Birleştirilmiş sınıflandırma sonuçları.. 49 Şekil 5.24 : Belirlenen risk parametreler 51 Şekil 5.25 : Kaza yerleri, dönüşler ve üretilen kaza yerleri 51 Şekil 5.26 : Kullanılacak olan kritik tesisler ve isimleri 52 Şekil 5.27 : Hastane verisi, hastane veri seti ve etki faktörleri atanmış veri.. 53 Şekil 5.28 : Kaza yerleri için ham veri, veri seti ve faktörleri atanmış veri... 54 Şekil 5.29 : Sayısal yükseklik modeli, eğim verisi ve faktörleri atanmış veri... 54 Şekil 5.30 : Nüfus verisi, veri seti ve etki faktörleri atanmış veri.. 55 Şekil 6.1 Şekil 6.2 : Risk analizi sonuçları.. 58 : 3 boyutlu risk analizi sonuçları... 59 vi

Şekil 6.3 Şekil 6.4 Şekil 6.5 Şekil 6.6 : En riskli gruptaki yerler... : En riskli gruptaki yerlerin 3 boyutlu görünümü. : En riskli yer. : En riskli yerin 3 boyutlu görünümü 60 60 61 61 vii

İSTANBUL BOĞAZI NDAKİ TEHLİKELİ YÜK TAŞIMACILIĞININ ÖN VE GERİ GÖRÜNÜM SINIRLARINDA RİSK ALTINDA BIRAKTIĞI BÖLGELERİN BELİRLENMESİ ÖZET İstanbul Boğazı stratejik öneme sahip dünyanın önemli suyollarından birisidir. Karadeniz ülkelerinin dünyaya açılmaları, artan ticaret hacmi, denizcilik teknolojisindeki gelişmeler sonucu Boğaz dan geçiş yapan gemi sayısında ve gemilerin tonajlarında artışlar olmuştur. Boğazın kendine özgü, gemiler için sert dönüşleri barındıran girintili bir coğrafi yapısı vardır. Zorlu coğrafi yapıya, değişken atmosferik ve oşinografik koşullar ile boğazın her iki yakasındaki yoğun yerleşim ve yerel trafik de eklenince İstanbul Boğazı, gerek gemi geçişleri için gerekse kıyılarında yaşayan insanlar için oldukça tehlikeli bir suyolu haline gelmektedir. Bu çalışmada, daha önceden yapılmış, boğazdaki gemi kazası riskini ya da riskli yerleri belirlemeye yönelik olarak yapılan çalışmaların tersine, kazanın etki alanı olarak deniz yerine kara seçilmiştir. Tehlikeli yük taşımacılığının boğaz ön ve geri görünüm sınırları içinde risk altında bırakacağı alanların tespiti için, geçmişte olan kazaların yerleri, gemilerin rota değişiklikleri, bölgedeki hastane, itfaiye merkezleri ve sağlık ocakları gibi kritik tesisler, arazinin eğimi ve kullanım sınıfları, bölgenin nüfusu ve bina sayısı dikkate alınarak risk analizi yapılmıştır. Analiz sırasında sözel, vektör ve raster veriler kullanılmış, farklı birim ve özelliklerde olan bu verilerin birbirleriyle uyumu sağlanmıştır. Bölgenin arazi kullanımı bilgisi 4m yersel çözünürlüklü Ikonos verisinin obje tabanlı sınıflandırması ile elde edilmiştir. Çalışma sonunda riski belirleyen faktörler bir araya getirilerek risk formülü bulunmuş ve bu formül dikkate alınarak riskli bölgeler tespit edilmiştir. viii

DETERMINATION OF AREAS LEFT UNDER RISK IN THE LIMITS OF FORESCENE AND BACKSCENE ZONE OF BOSPHORUS BY DANGEROUS LOAD CARRYING VESSELS SUMMARY With its strategic value, Bosphorus is one of the world s most important watercourse. According as Black Sea countries opening to world, increasing trade capacity and development of maritime technology; number of vessels passing Bosphorous and tonnage of vessels have increased. Bosphorous have a distinctive re-entrant geographic structure which has tough returns for vessels. When variable atmospheric and oceanographic circumstances, heavy settlement and local traffic on the each side of Bosphorus are added to hard geographic structure, Bosphorus is turned out to be a dangerous watercourse for both inhabitants of coasts and vessels passing through. In this study, contrary to the studies made before to determine vessel crash risk along Bosphorus or risky places for crashing, land is chosen to determine areas that are going to be affected by crash incidence. For determination of areas left under risk by dangerous load carrying in the limits of forescene and backscene zone of Boshphorus, risk analysis is made considering locations of past crashes, changes in vessels routes, critical facilities in the region such as hospitals, village clinics and fire stations, slope of the land, land use classes, population of region and number of buildings. Verbal, vector and raster data are used during the analysis and unision of these data, which have different union and characteristics, is ensured. Land use information of the region is obtained by object based classification of Ikonos data which has 4m spatial resolution. Finally risk formula is found by gathering the risk factors and risky regions are determined considering this formula. ix

1. GİRİŞ VE ÇALIŞMANIN AMACI İstanbul Boğazı geçmişten günümüze her zaman stratejik değere sahip olmuş dünyanın önemli suyollarından birisidir. Karadeniz ülkelerinin sıcak denizlere açılma yolu olan İstanbul Boğazı ndan, S.S.C.B ayrıldıktan sonra kurulan devletlerin dünyaya açılmalarıyla artan gemi ihtiyacını karşılamak amacıyla, daha önceleri nehir taşımacılığında kullanılan standartları düşük gemilerin başta Karadeniz olmak üzere deniz taşımacılığında kullanılmaya başlaması boğazlardan geçen gemi sayısında artışa sebep olmuştur. Ayrıca denizcilik teknolojisindeki gelişmeler ve artan ticaret hacmine bağlı olarak gemi üretiminin hızlanması boğazlardan geçiş yapan gemi sayısını sürekli olarak arttırmaktadır. Ayrıca 1930 lu yılların sonunda 4.500 geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı ndan günümüzde yılda ortalama 55.000 gemi geçiş yapmaktadır. Boğazın kendine özgü, gemiler için sert dönüşleri barındıran girintili bir coğrafi yapısı vardır. Zorlu coğrafi yapıya, değişken atmosferik ve oşinografik koşullar ile boğazın her iki yakasındaki yoğun yerleşim ve yerel trafik de eklenince İstanbul Boğazı, gerek gemi geçişleri için gerekse kıyılarında yaşayanlar için oldukça tehlikeli suyolu haline gelmektedir. Dünya üzerinde tanker taşımacılığının yapıldığı benzer petrol noktaları bulunmaktadır. Fakat hiçbirisinde İstanbul Boğazı ndaki gibi zorlu koşullar bulunmamaktadır. İstanbul Boğazı için literatür araştırması yapıldığında kısaca özetleri aşağıda verilen çalışmalara ulaşılmıştır. Kocaman (2006) İstanbul ve Çanakkale Boğazları nda meydana gelen kazalara, sıcaklık, rüzgar, yağış, sis gibi atmosferik koşulların, akıntıların, Boğazın morfolojik yapısının etkisini incelemiştir.[1] Koldemir (2004) yaptığı çalışmada İstanbul Boğazı trafiğinde seyir güvenliği olan bölgeleri tespit amacıyla, önceden meydana gelmiş olan kazaların verilerini 1

kaza nokta analiz metotları ile incelemiş ve güvenlik sorunu olan bölgeleri belirlemiştir. [2] Topakoğlu (2004) İstanbul Boğazı ndaki gemi kazalarıyla ilgili tarihsel, ampirik ve gelecekte olması beklenen kaza oranlarını bulmuş, olası bir petrol dökülmesi durumunda kirliliğin, ekolojik kaynaklardaki çevresel riskin, ekonomik zararlarını tespit etmeye çalışmıştır. [3] Ors ve Yılmaz (2003) İstanbul Boğazı ndaki kirlilik hareketinin belirlenmesi için, sığ su eşitliklerinin sınırlı eleman uygunluğunu hesaplayan akış alanlarını temel alan sayısal modelini sunmuşlardır. [4] Karakaya ve diğ. (2003) İstanbul Boğazı nda kontrol dışı etkenler olan akıntı, rüzgâr, sis, yağmur, kar yağışı, orkoz gibi doğa olaylarından hangisinin ve yılın hangi dönemlerinde diğerlerine oranla deniz kazalarında daha etkili olduğunu bulmaya çalışmışlardır. Çalışmada veri olarak, mevcut olan veriler, anket çalışması ve Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yardımıyla belirlemeye çalışmışlardır. [5] Poyraz (1998) İstanbul Boğazı için gemi trafik hareketleri sırasında meydana gelebilecek gemi kazaları ve bunlara bağlı kriz niteliği taşıyan tehlikeli olayları değerlendirilmiştir. Boğaz, Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi ile seyir için riskli bölgelerine ayrılmış, kriz yönetimi için önerilerde bulunulmuştur. [6] Yapılan literatür araştırmaları değerlendirildiğinde İstanbul Boğazı konulu çalışmaların deniz üzerine yoğunlaştığı görülmüştür. Risk bölgelerini ve bu bölgelerdeki insan sayısını belirlemek olası bir kaza için gereken müdahalelerin yapılmasında oldukça önemlidir. Risk altındaki bölgelerin belirlenmesi içi bölgenin tehlikeye karşı hassasiyetinin belirlenmesi gerekmektedir. [7] Bu çalışmada, yapılan önceki çalışmalardan farklı olarak, olası bir tanker kazasının sonuçlarının, İstanbul Boğazı nda özel alt çalışma bölgesi olan ön geri görünüm sınırları içinde en riskli yerler tespit edilmeye çalışılmıştır. 2

2. İSTANBUL BOĞAZI NIN ÖZELLİKLERİ VE MEVCUT DURUM 2.1 Deniz Trafiğinin Tarihsel Gelişimi Boğazlar tarihin ilk dönemlerinden itibaren ekonomik ve askeri öneme sahip olmuşlardır. Türk Boğazları olarak tabir edilen İstanbul ve Çanakkale Boğazları na sınırlar açısından baktığımızda, Türkiye sınırları içinde yer almalarından dolayı ulusal bir özelliğe sahiptirler. Fakat Karadeniz e komşu devletlerin sıcak denizlere açılmada kullandıkları yollar oldukları düşünüldüklerinde boğazların uluslararası özellikleri de bulunmaktadır. İstanbul fethi ile Türk Boğazları nın kontrolü tamamen Osmanlı İmparatorluğu eline geçmiştir. Osmanlının dönemin süper gücü olduğu dönemlerde Boğazlar ve Karadeniz ile ilgili herhangi bir sorun olmamıştır. Gerileme döneminin başlaması ile birlikte doğuda güçlenmeye başlayan Rusya, batıdaki güçlü diğer devletler İngiltere, Fransa ve Almanya için boğazların önemi artmış ve çıkar kavgaları yaşanmıştır. Bu evrede Türk Boğazları nı doğrudan veya dolaylı etkileyen pek çok olay, gizli ve açık antlaşma mevcuttur. Siyasi, askeri ve ekonomik açıdan güçlü olan taraf Türk Boğazları ve Karadeniz de daha çok hak talep etmiş dengeler değiştikçe roller de değişmiştir. [8] Türkiye nin boğazlardaki gemi geçişleri ile ilgili ilk uluslararası sözleşmesi 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması dır. Bu antlaşma ile boğazların egemenliğinin Türkiye de olduğu kabul edilmiş, barış zamanında yükü ve bayrağı ne olursa olsun ticari gemilerin geçişi serbest bırakılmış, boğazlar silahsızlandırılmıştır. Geçiş sırasında kılavuzluk isteğe bağlı bırakılmıştır. Antlaşmanın kuralının denetimi adına ise Boğazlar Komisyonu kurulmuştur. Lozan Antlaşması Türkiye nin egemenliğine kısıtlama getirdiği için 20 Temmuz 1936 da Montreux Boğazlar Sözleşmesi yapılmıştır. Bu sözleşmede boğazların egemenliği Türkiye ye verilmiş, boğazların silahlandırılabileceği kabul edilmiştir. Fakat Montreux Sözleşmesi nde de tıpkı Lozan Antlaşması nda olduğu gibi ticari 3

gemilerin tanımlanması yapılmamış, savaş gemisi haricindeki tüm gemiler ticari gemi olarak tanımlanmıştır. Kılavuz almak yine isteğe bırakılmıştır. [3,9] 1938 yılında 4500 geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı ndan, denizcilik teknolojisindeki gelişmeler, ham maddeye duyulan ihtiyacın artması, Romanya ve Bulgaristan ın AB üyeliğine geçmesi, Ukrayna nın bağımsızlığını kazanması, ticari eksenin Avrupa ABD den Orta Asya-Asya-Avrupa eksenine kayması gibi sebeplerle gemi tonajlarında ve boğaz geçişlerinde zaman içinde artışlar olmuştur. Yıllara göre boğazlardan uğraksız geçen gemi sayısı ve tonajlardaki artış Tablo 2.1 de verilmiştir. Tablo 2.1: Boğazlardan uğraksız geçen gemi sayısı ve tonajlardaki artış [10] 1938 Yılı 1960 Yılı 1996 Yılı Artış Türk Boğazları ndan Geçen uğraksız gemi sayısı 4.500 9.000 49.952 % 450 Geçen Gemilerin Tonalitosu 7.500 28.000 156.057 % 460 Gemi geçişlerindeki artışa yerel trafiğin etkisi de eklenince boğazlardan gemi geçişlerinin düzenlenmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu kapsamda 1994 yılında ilk Türk Boğazlar Tüzüğü yürürlüğe girmiştir. Tüzük kapsamında ilk defa gemiler büyük gemi diye sınıflandırılmış, elverişsiz şartlarda durum düzelene kadar gemi geçişleri, tek taraflı veya tümden durdurulabilir hale getirilmiştir. Ayrıca Trafik Ayrım Düzenleri (TAD) oluşturulmuş ve bunları izleme zorunluluğu getirilmiştir. [3] Bu tüzükle beraber her iki boğazda deniz trafik istasyonları kurulmuş, alınan diğer teknik önlemlerle gemi kazalarında önemli ölçüde azalmalar görülmüştür. [11] Boğazlarda hukuksal olarak yapılan son düzenleme, 1994 yılındaki ilk Boğazlar Tüzüğü nün geliştirildiği ve halen günümüzde de geçerli olan 6 Kasım 1998 tarihli Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü nün yürürlüğe sokulmasıdır. Denizcilik Müsteşarlığı istatistikleri incelendiğinde 2006 yılında İstanbul Boğazı ndan 54880 geminin geçiş yaptığı görülmektedir. Geçiş yapan gemilerden 10153 tanesi tehlikeli yük taşıyan gemilerdir. Bu sayı tüm geçişlerin %19 unu oluşturmaktadır. Boğazdaki seyri zorlaştıran şartlar ve gemi geçişlerindeki artış dikkate alınınca kaza olasılıkları artmaktadır. 4

2.2 İstanbul Boğazı nın Özellikleri İstanbul Boğazı nın sınırları 01.05.1982 tarihinde yürürlüğe giren İstanbul Liman Tüzüğü nde, kuzeyde Anadolu Feneri ve Türkeli Feneri ni birleştiren hat ile güneyde Ahırkapı Feneri ni Kadıköy İnceburun Mendirek Feneri ne birleştiren hat arasında kalan deniz sahası olarak kabul edilmiştir. [12] İstanbul Boğazı, orta hattından ölçüldüğünde ortalama 31 km uzunluğundadır. En geniş yerleri kuzeyde, Anadolu Feneri ile Türkeli Feneri arasında 3600 m, güneyde, Ahırkapı Feneri ile İnceburun Feneri arasında 3220 m dir. Boğazın en dar yeri ise Anadoluhisarı ile Rumelihisarı arasında olup, 698 m dir. İstanbul Boğazı'nın derinliği ana kanal boyunca 30 m ile 110 m arasında değişmektedir. En derin yer olan 110 m derinlik ile Kandilli açığındadır. Boğazda derinlikler genellikle, 30-60 m arasında değişmektedir. Bunun yanında, 30 m altında olan bazı mevkiiler de vardır. Kıyılardaki uzunluk Anadolu yakasında 35 km, Avrupa yakasında ise kıyının daha girintili çıkıntılı olmasından dolayı 55 km dir. [13] Boğazda çok karmaşık akıntı sistemi vardır. Karadeniz de buharlaşmanın az olması, nehirler aracılığıyla Karadeniz e büyük miktarda su eklenmesinden dolayı Karadeniz ile Marmara Denizi arasında seviye farkı bulunmaktadır. Tuzluluk miktarına bakıldığında nehirlerden gelen suların etkisiyle tuzluluk seviyesinin Karadeniz de binde 18 olduğu görülmektedir. Buharlaşmanın daha çok olması ve sisteme eklenen su miktarının az olmasından dolayı Marmara da tuzluluk oranı binde 20 ila 36 civarındadır. Tuzluluk, yoğunluk ve kütle değerlerinin sağlanabilmesi amacıyla Boğaz da kuzeyden güneye doğru sürekli bir su akıntı olmaktadır. Karadeniz suları özelliğini taşıyan bu su akıntısı üst akıntıdır. Dipte ise tam tersi yönde, yani güneyden kuzeye doğru Marmara suları özelliğini taşıyan daha düşük debili bir dip akıntısı vardır. Bu akıntıya kanal adı verilmektedir. Kanalın suları kışın ılık, yazın ise çok soğuktur. Yılda birkaç defa lodoslu dönemlerde alt akıntı şiddetlenerek üst akıntıya baskın gelmektedir. Bu durumlarda güneyden kuzeye doğru akan orkoz adı verilen üst akıntı görülmektedir. [14] Boğazdaki hâkim olan hava hareketi, kuzeydoğu güneybatı doğrultusundadır. Hava hareketi en büyük şiddete Boğaz ekseni boyunca erişmektedir. 5

2.3 Seyir Koşullarını Etkileyen Faktörler Dar ve tehlikeli suyollarından birisi olan İstanbul Boğazı, jeomorfolojik yapısı, iklim koşulları, akıntıları, bankları göz önüne alındığında gemi geçişlerini etkileyerek kazalara sebep olabilecek doğal engellere sahiptir. Ayrıca Boğaz ın her iki yakasında yerleşimin olduğu düşünüldüğünde gemi seyirlerini etkileyebilecek insan yapımı engeller de mevcuttur. 2.3.1 Doğal Faktörler Boğazdaki gemi geçişini etkileyen doğal faktörler, boğazın topografik yapısı, akıntılar ve atmosferik koşullardır. 2.3.1.1 Topografik Yapı İstanbul Boğazı'nda kuzey-güney doğrultusunda ya da tersi yönde seyir yapan bir gemi, 12 kez rota değiştirmek zorundadır. Boğazın kıvrımlı yapısı yüzünden gemiler Kandilli Burnu nun da 45º, Yeniköy (Köybaşı) Burnu açıklarında yaklaşık 80º ve Umur Bankı nda 70º den büyük açılı rota değişiklikleri yapılmaktadır. [15] Şekil 2.1 de gemilerin dönüşleri verilmiştir. Şekil 2.1 : Gemilerin dönüşleri [4] 6

Bu rota değişiklikleri, Yeniköy ve Kandilli Burunları nda gemilerin arka taraflarını görmelerini engellemektedir. Ayrıca gemilerin baş ve arka taraflarının aynı anda farklı akıntılardan etkilenmesi gemilerin savrulmasına yol açabilmektedir. Özellikle uzun gemiler için bir başka sorun da Kandilli Burnu nda yan yana geçiş için yeterli alanın olmamasıdır. [13] Taş ya da mercan kayalıklardan oluşmuş, denizciler için tehlike yaratan sığlıklara bank adı verilmektedir. Boğazda bu banklardan bol miktarda bulunmaktadır. Bu banklar özellikle büyük gemilerin geçişleri sırasında tehlike oluşturmaktadırlar. Avrupa yakasındaki en önemli banklar şunlardır; 10m den az derinliğe sahip Kuruçeşme Bankları Dimi Bankı 2,7 10m arası su derinliğine sahip Bebek Bankı Dikilikaya Bankları 1-10m derinlikteki Sarayburnu Bankları Ortaköy Bankı Yeniköy Bankı 3,5 5,5m su derinliğindeki Büyükliman Bankı dır. Anadolu yakasındaki banklar ise şunlardır; Kızkulesi Bankı 2,5m derinlikteki Anadoluhisarı Bankı 1,8 5,2m derinlikteki Güney Umur Bankı 2,7 8m arası derinliğe sahip Batı Umur Bankı 8,5m derinlikteki Kuzey Umur Bankı 1,5 3,7m arası derinlikteki Macar Bankı Poyraz Bankı İncirköy Bankı Baltalimanı Bankı Sarıyer Bank ıdır. [3] Boğazda ayrıca Salacak Mevkisi nin 250m açığında Kızkulesi bulunmaktadır. Adanın etrafı kaya ve bankla çevrilidir. Boğazdaki bir başka ada ise Defterdar Burnu nun 880m kuzeyinde bulunan Kuruçeşme Adası dır. Etrafı Kuruçeşme bankları ile çevrilidir. Bunlardan başka Bebek Koyu nda yer alan Bebek Feneri nin 7

bulunduğu ada ve Rumelikavağı açığında yeralan Dikilikaya Adası boğazdaki diğer adalardır. [1] 2.3.1.2 Akıntı Akıntı boğazdan gemi geçişini etkileyen önemli doğal faktörlerden birisidir. Karadeniz in seviyesinin Marmara dan yüksek olması sebebiyle normal meteorolojik koşullarda boğazda hâkim olan yüzey akıntı yönü kuzey-güney doğrultusundadır. Kuzeyden güneye inen bir gemi arkadan gelen akıntının etkisi altında kalmaktadır. Ayrıca koylara ve burunlara giren akıntının etkisiyle oluşan anaforlarında ana akıntı yönüne karışması ile gemilerin ön ve arka kısımları faklı yönde ve şiddette akıntılara maruz kaldıklarından sürüklenme veya savrulma ihtimalleri artmaktadır. Meteorolojik şartların değişmesi akıntı hızını 2 3 misli arttırmaktadır. Boğazlar Deniz Trafiği Tüzüğü ne göre, gemilerin karaya göre hızı saatte 10 deniz milidir. Buna göre gemiler Boğaz da akıntı hızına göre hız yapmak zorundadırlar. [15] 2.3.1.3 Meteorolojik Koşullar Rüzgârın yönü ve şiddeti akıntıyı önemli ölçüde etkilemektedir. Rüzgârın yıldız ve poyrazdan kuvvetli esmesi durumunda, İstanbul Boğazı ndaki yüzey akıntısı da 2 3 misli artarak, normal koşullarda 3 4 mil olana yerlerde maksimum 7 8 mile kadar çıkabilmektedir. Rüzgârın lodostan esmesi durumunda ise orkozlar oluşmaktadır. Boğazda en hâkim rüzgâr olan Poyraz diğer aylara göre en fazla Ağustos ayında etkili olmaktadır. Ters akıntıları oluşturan lodos ise en fazla Aralık ayı içinde etkili olmaktadır. Gemi geçişlerini etkileyecek önemli meteorolojik koşullardan birisi de sistir. Sis ile birlikte görüş uzaklığı düşmekte ve gemilerin çevresini ve diğer gemileri görmesini zorlaştırmaktadır. Boğazda sisli gün sayısı sıcaklık ve yağışa paralel olarak kış ve bahar aylarında fazla, yaz aylarında azdır. Sis en çok Mart ayında görülmektedir. En iyi görüş, Kasım, Aralık ve Ocak aylarının akşam saatlerinde, diğer aylarda ise öğle saatlerinde olmaktadır. [1,15] 1998 Boğazlar Tüzüğü nde yapılan düzenleme ile görüş uzaklığı 1 mil ve altına düştüğünde deniz trafiği uygun görülen tek yönde kapatılacak, tehlikeli yük taşıyan, derin su çekimli ve büyük gemiler boğaza giremeyeceklerdir. Görüş uzaklığı 0,5 mil ve altına düştüğünde ise boğaz trafiği her iki yöne de kapatılacaktır.[3] 8

2.3.2 Diğer Faktörler İstanbul Boğazı nda kaza oluşturan faktörler içinde en önemli faktör insan faktörüdür. Gemiyi teknik olarak yöneten kişinin yetersizliği, fenerleri yanlış tanıması, derinliği, açıyı ve uzaklığı yanlış okuması gibi faktörler kaza oluşumunu etkilemektedir. Uykusuzluk, yorgunluk, dikkatsizlik vb. faktörler de gemi geçişlerini etkileyen diğer insani faktörlerdir. Ayrıca gemilerin seyir ve dümen kısımlarında meydan gelen arızalar, gemilerin yaşı gibi teknik faktörler de kaza olasılığını arttırmaktadır. 2.4 Boğazdaki Riskli Bölgeler Boğazdaki seyri etkileyen koşullar göz önüne alındığında geçiş yapan bir geminin tüm boğaz boyunca aynı kaza riskine sahip olmadığı görülmüştür. Hangi bölgelerin daha riskli olduğunu belirlemek amacıyla uzman kurullarında İstanbul Boğazı dört alt bölgeye ayrılmıştır. Her alt bölge birbirinin devamı olarak alınmış ve benzer özellikler göstermektedir. Yine uzman kurullarda boğazdan geçişleri etkileyeceği düşünülen parametreler belirlenmiştir. Bu parametreler; kısıtlı görüş, hâkim rüzgâr frekansı, akıntı şiddeti, orkoz ve anafor koşulları, ortalama kanal genişliği, sığ su koşulları ve banklar, rota değiştirme derecesi, rota değiştirme sayısı, yerel trafik yoğunluğu, yetersiz seyir yardımcıları ve tarihsel kaza verileri olmak üzere 11 tanedir. Bu parametrelerin daha sonra alt bölge ayrımı yapılmadan, belirli koşulları sağlamış boğaz geçişi yapmış kaptanlarca değerlendirilmeleri istenmiştir. Değerlendirme sonuçları Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi ile hesaplanmıştır. AHP sonucunda İstanbul Boğazı nda seyir koşulları açısından en riskli bölgesinin, Kanlıca Emirgan ile Beylerbeyi Ortaköy arasında çizilen hatların arasında kalan III. Alt bölge olduğu görülmüştür.. Diğer riskli alan ise Acar ve Mezar Burunlarını birleştiren çizgi ile III. alt bölgenin başlangıcı arasında kalan ve Beykoz Paşabahçe koyunu da içeren II. alt bölgedir. [6] Boğazdaki riskli bölgeler Şekil 2.2 de gösterilmiştir. 9

Şekil 2.2 : Boğazdaki riskli bölgeler [6] 2.5 İstanbul Boğazı ndaki Önemli Deniz Kazaları Boğazlardaki gemi trafiği her geçen yıl artmaktadır. Artan trafiğe, boğazın darlığı, akıntı ve atmosferik koşullar, gemilerin kılavuz kaptan almadan geçmeleri, bilgisizlik ve teknik arızalar gibi sebepler de eklenince kazalar kaçınılmaz olmakta, bu kazalar can kayıplarına ve çevre tahribatlarına yol açabilmektedir. İstanbul Boğazı nda meydana gelen önemli kazalarından bazıları ve sonuçları şöyledir; 1960 yılının Aralık ayında Yunan tankeri World Harmony, Yugoslav kuruyük gemisi Peter Zoranic ile çarpışmıştır. İki gemi mürettebatından aralarında kaptanların da olduğu toplam 20 kişi hayatını kaybetmiştir. Çatışma birkaç hafta boyunca söndürülemeyen petrol yangınına yol açmıştır. 1966 yılında M/T Lutsk and M/T Cransky Oktiabr adlı iki Sovyet gemisi çarpışmış, dökülen binlerce ton petrol boğazı kirletmiştir. Karaköy vapur iskelesi ve buradaki bir vapur yanmıştır. 10

1979 yılında Romen gemisi Independenta ile Yunan Evriali çarpıştı ve 43 kişi öldü. Independenta tankeri, 238m boyunda 94.600 ton petrol taşımakta idi. Dünyanın en büyük petrol dökülmesi kazalarından birisi olan bu olayda 43 denizci hayatını kaybetmiştir. Patlamanın ardından yangın günlerce devam etmiştir. Oluşan sıcaktan dolayı Haydarpaşa garının vitrayları erimiş, sıcaklık dalgası diğer ilçelerden de hissedilmiştir. Ekolojik tahribatın boyutu tahmin bile edilememiştir (Şekil 2.3). Şekil 2.3 : Independenta kazası, 1979. 1988'de Ahırkapı'da sıvılaştırılmış amonyak gazı taşıyan Blue Star tankeri bir başka gemiyle çarpışmıştır. Şans eseri rüzgâr ters yönde eserek pek çok kişiyi ölümden kurtarmıştır. 13 Mart 1994'te Kıbrıs Rum Kesimi bandıralı Nasia petrol tankeri ile Yunan bandıralı Ship Broker adlı kuru yük gemisi çarpışmıştır Yaklaşık 20.000 ton petrol denize dökülmüştür.(şekil 2.4) Şekil 2.4 : Nassia kazası, 1994 1999 da Rus gemisi Volganeft lodosla oluşan dev dalgalara dayanamayıp ikiye bölündü. Kıç tankından 1.578 ton fuel oil Marmara'ya akmıştır. Kirliliği temizleme çalışmaları 3 yıl sürmüştür. 11

Son olarak 14 Mart 2005 te Zeytinburnu açıklarında DD-1 adlı ro-ro gemisi batmış, suda yüzen 7 adet dolu LPG rüzgarın da etkisiyle karaya vurmuş, şans eseri herhangi bir patlama olmamıştır (Şekil 2.5) Şekil 2.5 : Karaya vuran LPG tankları Tankerlerin karıştıkları bu kazalar dışında gemilerin sahildeki yalılara çarpması sonucu ölümlere ve maddi hasara sebep olan kazalar da olmuştur. Ayrıca Kasım 1991 de canlı hayvan yüklü Lübnan gemisi Anadolu Hisarı önlerinde batarak çevre kirliliğine sebep olmuştur. [3] Her 7-8 dakikada bir geminin, her 50-55 dakikada bir tehlikeli yük taşıyan bir tankerin geçtiği Boğazlar da, Uluslararası Deniz Savunmaları Enstitüsü nün yaptığı araştırmada orta boylu bir LPG tankerinin patlaması sonucu 3 kilometrelik alanda yaşam tehlikeye girmektedir. Bununla birlikte, 20 kilometrelik bir alanda 8,5 şiddetinde deprem etkisi yapabileceği belirtilmiştir. Yine Denizcilik Müsteşarlığı ndan yapılan bir açıklamada, amonyak gazı taşıyan bir tankerin kaza yapması durumunda, havada metreküpte 1,3 gram amonyak olması ve yarım saatten az solunmasının ölüme yol açtığı, bu oranın havada 3,7 7,5 metreküpe çıkması durumunda ani ölümlerin olabileceği belirtilmiştir. [16,17] Boğazın her iki yakasında yoğun yerleşimin olduğu düşünüldüğünde olası bir tanker kazasının sonuçları çok büyük boyutlarda olacaktır. 2.6 Kazaları Önleme Amaçlı Mevcut Sistem Boğazlar daki yüksek trafik yoğunluğu, tehlikeli yük taşımacılığı, artan gemi boyları, hassas çevre koşulları, zorlu atmosferik ve oşinografik koşullar göz önüne alınarak, trafik ayrım düzenleri içinde gemilerin seyir güvenliğini arttırmak, can, mal ve 12

çevreyi korumak üzere uluslar arası kurallara uygun Gemi Trafik Yönetim Ve Bilgi Sistemi (GTYBS) kurulmuştur. Sistem radar cihazlarının yanı sıra, uydu ile konum belirleme, meteorolojik ve oşinografik algılayıcılar, kesintisiz gece ve gündüz yayın yapabilen kameralar, haberleşme cihazları, kayıt ve yeniden gösterim teçhizatı ve uygulama yazılımlarından ibarettir. Sistemde 13 tane trafik gözetleme istasyonu ve 2 tane trafik kontrol merkezi bulunmaktadır. 8 trafik gözetleme istasyonu ve 1 trafik kontrol merkezi İstanbul Boğazı ndadır. Sistem operasyona 30 Aralık 2003 tarihinde başlamıştır. [11] 2.7 Dünyada Benzer Petrol Geçiş Noktaları Dünyada İstanbul Boğazı na benzer başka petrol geçiş noktaları da bulunmaktadır. Aşağıda bunlardan en önemlileri kısaca anlatılmaktadır. Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi, Umman Denizi ve Hint Okyanusu arasında önemli bir bağlantı noktasıdır. Geniş bir kanal olmasına rağmen ulaşım geliş ve gidiş olmak üzere kullanılan iki tane 3 km lik genişlikte kanaldan yapılmaktadır. Basra Körfezi nden Asya, Batı Avrupa ve Amerika ya ithal edilen tüm petrolün yaklaşık % 88 i Hürmüz Boğazından geçmektedir. Günde 15 milyon varil petrol geçişi yapılmaktadır. Kılavuz kaptan almak zorunludur. Malacca Geçidi, Hürmüz Boğazı ile birlikte dünyanın en önemli boğazlarından biridir. Asya ile Avrupa arasındaki deniz ticaretine yön vermektedir. Yaklaşık 800 km uzunluğunda ve 50 320 km arası genişliktedir. Günde 600 yılda 50.000 gemi geçiş yapmaktadır. En uzun boğazdır. Dünya deniz ticaretinin yaklaşık %30 u, Japonya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelere petrol ithalinin %80 i bu boğaz aracılığıyla yapılmaktadır. Süveyş Kanalı, Akdeniz ile Kızıldeniz i birleştiren 190 km uzunluğunda yapay bir suyoludur. Genişliği 70-125m arasında değişmektedir. Kanal yılda 25000 civarı gemiye ev sahipliği yapabilmektedir. Fakat ortalama değeri yaklaşık 14.000 dir. Gemiler 10-15 erli konvoylar halinde günde üç konvoy olacak şekilde kanaldan geçebilmektedirler. 300 ton üzeri gemiler kılavuz kaptan almak zorundadır. 13

Bab el- Mandeb Boğazı, Hint Okyanusu ile Kızıldeniz arasında stratejik bir bağlantı olup Süveyş Kanalı na girişi kontrol etmektedir. Panama Kanalı, Atlantik ve Pasifik Okyanuslarını birbirlerine bağlayan 64 km uzunlukta bir kanaldır. Minimum derinliği 12,5 m, minimum genişliği ise 91,5 m dir. Kanaldan günde 35, yılda yaklaşık 13.000 gemi geçiş yapmaktadır. Kanal trafiğinin %10 luk kısmını petrol ürünleri taşıyan tankerler oluşturmaktadır. Kılavuz kaptan almak zorunludur. İstanbul Boğazı ile dünya üzerindeki benzerleri kıyaslandığında hiçbir boğazın etrafında İstanbul boğazında olduğu kadar yoğun bir yerleşimin olmadığı görülmektedir. İstanbul Boğazı haricinde neredeyse hiçbirinde yerel trafik yoktur. Hürmüz Boğazı, Panama ve Süveyş kanallarında gemiler geçiş sırasında kılavuz kaptan almak zorundadır. İstanbul boğazında ise bu durum geçiş yapan geminin isteğine bırakılmıştır. [1,18] 14

3. UZAKTAN ALGILAMA VE GÖRÜNTÜ İŞLEME 3.1 Uydu görüntüleri ve çözünürlük Uzaktan algılama, arada herhangi bir fiziksel temas olmaksızın, platformlar üzerine yerleştirilmiş algılayıcılar ile cisimlerden yayılan ışık ve ısı enerjisinin kaydedilmesi ve analiz edilmesi bilimidir. Uzaktan algılama çalışmalarında kullanılan görüntüler, piksel adı verilen genelde şekli kare olan görüntü elemanlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş dijital görüntülerdir. Çözünürlük, genel tanımıyla algılayıcının yüzey üzerindeki birbirine çok yakın iki objeyi birbirinden ayırt edebilmesi yeteneği olarak adlandırılabilir. Mekânsal, spektral, radyometrik ve zamansal olmak üzere dört çeşit çözünürlük vardır. [19] Mekânsal çözünürlük, algılayıcı tarafından ayırt edilebilir en küçük detayın boyutunu gösterir. Örneğin 4m yersel çözünürlüklü bir görüntüde 4m ye eşit ve büyük olan objeler algılanabilir. Spektral çözünürlük, algılayıcının kaydettiği elektro-manyetik spektrum içindeki dalga boyu aralıklarını göstermektedir. Radyometrik çözünürlük, toplanan verilerin kayıt edildiği dijital veri sayısıdır. Veriler bit ile gösterilir. Örneğin 11 bitlik bir görüntüde 2 11 = 2048 farklı gri tonu olmaktadır. Zamansal çözünürlük ise aynı alanın aynı görüş açısıyla ikinci kez algılanabilmesi için geçen süre olarak tanımlanmaktadır. Uydu görüntüleri uygun yöntemlerle işlenmedikleri sürece kullanıcısına görsellik dışında bir bilgi veremez. Farklı uygulamalarda kullanılacak olan görüntüler, çalışmanın amacı ve görüntülerin özellikleri dikkate alınarak seçilmeli ve bilgi üretmeye hazır hale getirmek için işlenmelidirler. 3.2 Geometrik Dönüşüm Uzaktan algılama ile elde edilen veriler ham verilerdir. İşlenmemiş olan bu ham veriler, algılayıcı platformun uçuş yüksekliğinde, hızında ve tarama açısında meydana gelen değişiklikler, dünyanın dönüşü ve küreselliğine bağlı olarak 15

bozulmalara uğrarlar. Bu bozuklukların geometrik düzeltme işlemi ile düzeltilmeleri gerekmektedir. Geometrik düzeltme için yapılması gereken üç işlem vardır. 1. Yer kontrol noktalarının seçilip koordinatlarının girilmesi. 2. Dönüşüm matrisinin hesabı ve test edilmesi. 3. Elde edilen yeni koordinat bilgileri ile görüntünün yeniden örneklenmesi.[20] Dönüşüm işleminde yer kontrol noktalarının seçimi oldukça önemlidir. Kullanılacak kontrol noktalarının görüntü üzerinde keskin olarak ayırt edilebilen yerlerden seçilmesine ve görüntü üzerinde homojen olarak dağılmasına özen gösterilmelidir. Yer kontrol noktalarının ve uygun projeksiyon bilgilerinin girilmesinin ardından yeniden örnekleme ile geometrik olarak düzeltilmiş verinin yeni piksel değerleri hesaplanır. Bu hesaplama için en yakın komşuluk, bilineer enterpolasyon ve kübik katlama olmak üzere üç farklı yöntem vardır. En yakın komşuluk yönteminde, geometrik düzeltmesi yapılmış görüntünün piksel değeri orijinal görüntüdeki en yakın pikselin parlaklık değeri atanarak bulunur. Bilineer enterpolasyon yönteminde piksellerin değerleri o piksele en yakın 2X2'lik matris şeklindeki dört pikselin ortalaması alınarak bulunur. Kübik katlama yönteminde ise 4X4 şeklinde bir matris kullanılarak piksellerin parlaklık değerleri hesaplanır. Üç yöntemin de kendi içinde avantaj ve dezavantajları vardır. Bu çalışmada, hesaplanma süresinin diğer yöntemlere göre daha kısa olması ve piksellerin orijinal değerlerinin korunması özellikleri dikkate alınarak en yakın komşuluk yöntemi kullanılmıştır. [21] 3.3 Normalize Edilmiş Bitki İndeksi (NDVI) Sağlıklı bitkiler elektro manyetik spektrumun yakın kızıl ötesi bölgesinde ışığı iyi yansıtmaktadırlar. Yeşil yapraklar 0,5 ile 0,7 mikron arasındaki bölgede (yeşilden kırmızıya) %20 veya daha az, 0,7 ile 1,3 mikron arasındaki bölgede (yakın kızıl ötesi bölge) yaklaşık olarak % 60 yansıma yaparlar. NDVI bitkilerin tespitinde, bitki yoğunluğunun belirlenmesinde ve bitkilerin zamansal değişim analizlerinde kullanılmaktadır. NDVI = (NIR Red) / (NIR + Red) formülü ile hesaplanmaktadır. Burada NIR: Yakın kızıl ötesi bandı, Red: Kırmızı bandı temsil etmektedir. [22] 16

3.4 Sınıflandırma Sınıflandırma işlemi görüntü üzerinde aynı özelliklere sahip objelerin gruplandırılması olarak tanımlanabilir. Sınıflandırma, esas alınan özelliklere göre piksel tabanlı veya obje tabanlı olmak üzere iki farklı şekilde yapılabilmektedir. 3.4.1 Piksel tabanlı sınıflandırma Piksel tabanlı sınıflandırmada görüntüleri oluşturan piksellerin spektral özellikleri esas alınmaktadır. Yaygın olarak kullanılan kontrolsüz ve kontrollü sınıflandırmalar piksel tabanlı sınıflandırmalardır. 3.4.1.1 Kontrolsüz Sınıflandırma Çalışılacak alana ait yeterli bilgi olmadığında ön bilgiler edinmek amacıyla kullanılan sınıflandırma yöntemidir. İşlemde pikseller sol üst köşeden sağ alt köşeye doğru analiz edilmeye başlanırlar. Pikseller kullanıcı tarafından belirlenen parametrelere göre iteratif olarak gruplandırılarak küme ortalama değerleri hesaplanır. Her iterasyonun sonunda ortalama küme değeri tekrar hesaplanarak bu yeni değerlere göre piksellerin atamasına devam edilir. Bu döngü kullanıcı tarafından belirlenen iterasyon sayısına ulaşıldığında veya sınıflara atanan piksellerde değişme olmayıncaya kadar devam eder. [21,23] Kümeleme, ISODATA en yaygın bilinen kontrolsüz sınıflandırma yöntemleridir. 3.4.1.2 Kontrollü Sınıflandırma Kontrollü sınıflandırma da, çalışma alanındaki yeryüzü özelliklerini tanımlayan yeteri sayıdaki örnekleme alanları kullanılarak, piksel değerlerinin özellik dosyaları oluşturulur. Kontrol alanlarının örneklendiği özellik dosyalarının görüntü verilerine uygulanması ile her piksel hesaplanan uzaklık veya olasılık değerine göre en çok benzer olduğu sınıfa atanmaktadır. [24] En büyük olasılık, en kısa uzaklık, paralel kenar ve Mahalanobis uzaklığı olmak üzere dört yöntemi vardır. 3.4.2 Obje Tabanlı Sınıflandırma Obje tabanlı sınıflandırmada geleneksel piksel tabanlı görüntü işleme yöntemlerinin aksine, temel işlem birimi bireysel pikseller yerine objeler veya segmentlerdir. Genel olarak obje tabanlı sınıflandırma işlem sırası, farklı çözünürlüklü segmantasyon (multiresolution segmantaion) ve segmentlerin bilgi tabanlı sınıflandırması 17

(knowledge-based classification) olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Sınıflandırma işlemine segmentasyon ile başlanır. Segmentasyona başlanırken her bir piksel birbirinden ayrı bir obje olarak düşünülür. Sonraki işlemde, komşu olan objeler birbirlerine bağlanılarak daha büyük objeler oluşturulmaya başlanır. Kullanıcı tarafından belirlenen ölçek parametresi değerine ulaşıldığında segmentasyon işlemi bitirilir. Objeler birbirine bağlanırken esas alınan ölçü, komşu objeler arasındaki benzerliği tanımlayan heterojenlik kriteridir. Heterojenlik kriteri, spektral ve şekil özelliklerine (smoothness ve compactness) bağlıdır. [25,26] Spektral heterojenlik, çalışmada kullanılacak olan yazılımda, her banttaki spektral değerlerin standart sapmaları ile her bandın ağırlıkları çarpımının toplamı olarak ifade edilmektedir. h spektral = w c. σ c (2.1) c formülde; h spektral = Spektral heterojenliği w c σ c = Her bandın ağırlıklarını = Her bandın standart sapmasını göstermektedir. Şekil heterojenliği ise, ideal şekli tanımlayan iki farklı modeli dikkate alarak şekildeki değişim değerini tanımlamaktadır. Şekil heterojenliğini etkileyen alt faktörler düzlük (smoothness) ve sıklıktır (compactness). Bu iki faktör için aşağıdaki formüller kullanılmıştır. h compactness = l / n (2.2) formülde; h cmpct l n = Sıklık faktörü = Objenin kenar uzunluğunu = Objeyi çevreleyen alanın kapsadığı piksel sayısını göstermektedir. h smooth = l / b (2.3) formülde; h smooth = Düzlük Faktörü l = Objenin kenar uzunluğunu 18

b = Objeyi çevreleyen alanın kenar uzunluğunu göstermektedir. Düzlük ve sıklık değerleri kullanılarak segmantasyonun ana kriterlerinden birisi olan şekil kriteri aşağıda verilen formül ile bulunmaktadır. h shape = W cmpct.h cmpct + (1-w cmpct ). h. smooth (2.4) formülde; h shape W cmpct h cmpct h smooth = Şekil faktörünü = Sıklığın ağırlığını = Sıklık faktörünü = Düzlük faktörünü göstermektedir. Segmentasyon sonuçlarını belirleyen iki ana faktörün birlikte kullanılmasını gösteren genel birleşim formülü (2.5) te verilmiştir. ƒ = w. h spektral + (1-w). h shape (2.5) Formülde f, spektral ve şekil faktörlerinin birleşimini, w ise kullanıcı tarafından spektral özelliğine verilen ağırlığı göstermektedir. [25] Segmentasyon işleminde dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta vardır. 1. Objeleri birbirinden ayırt edebilecek mümkün olan en büyük ölçekte segmentasyon yapılmalıdır. 2. Spektral özellikleri mümkün olduğunca korunmalı ve şekil özellikleri de gerektiği kadar dikkate alınmalıdır. [27] Segmentasyon bitirildikten sonra sıradaki işlem segmentasyon sonucunun sınıflandırmasıdır. Genellikle sınıflandırmadan kasıt, objelerin sınıf tanımlarına göre atanmalarının yapılmasıdır. Obje tabanlı sınıflandırma yaklaşımı sadece spektral özellikleri değil aynı zamanda şekil (shape), doku (texture), alan (area) ve konteks (contex) gibi özelliklerin de kullanılabildiği bir yaklaşımdır. Yukarıda belirtilen bilgi tabanlı sınıflandırma aynı zamanda sınıf hiyerarşisi olarak da adlandırılmaktadır. Sınıf hiyerarşisi yapısında, obje özellikleri alt veya üst obje gruplarına kalıtım yolu aracılığıyla iletilebilmektedir. Şekil 3. 1 de kalıtımın iletilmesi gösterilmiştir 19

Seviye 3 Seviye 2 Seviye 1 Piksel Seviyesi Şekil 3.1 : Kalıtımın iletilmesi [25] Uygulamada, sınıflandırma işlemi üyelik fonksiyonları yöntemi (membership function classification) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Obje tabanlı sınıflandırmada ayrıca en yakın komşuluk yöntemi de (nearest neighbor classification) kullanılmaktadır. En yakın komşuluk yöntemi, belirlenmek istenen sınıflara ait örneklemeler toplanarak yapılan sınıflandırmadır. Üyelik fonksiyonları yönteminde ise objelere 0 ile 1 arasında değişen üyelikler verilerek yapılan sınıflandırmadır. 0 düşük üyeliği, 1 ise tam üyeliği temsil etmektedir. [25] 3.4.3 Piksel Tabanlı Obje Tabanlı Sınıflandırma Karşılaştırması Yüksek çözünürlüklü görüntülerde, ayırt edilebilirlik fazla olduğundan daha doğru obje dağılımları elde edilmektedir. Düşük çözünürlüklü görüntüde, mekansal çözünürlük nedeniyle, bir piksel (örn.30*30 m) içinde kalan farklı spektral özellikteki alanlar aynı özelliğe sahip gibi görünebilirler fakat aynı bölgenin yüksek çözünürlükteki görüntüsünde (örn.4*4 m) bu farklar ayırt edilebilir. Bu nedenle, düşük çözünürlükte bir görüntüde spektral sınıfları başarıyla ayıran piksel tabanlı sınıflandırma yöntemleri, yüksek çözünürlüklü görüntüde yeterli olamayacaktır. [28] Soruna çözüm olarak piksel tabanlı yöntemlerden farklı olarak; alan, konteks, şekil ve doku gibi diğer özellikleri de kullanabilen obje tabanlı sınıflandırma önerilebilir. İki yöntemin karşılaştırmasını kısaca aşağıdaki tabloda olduğu gibi gösterebiliriz. 20

Tablo 3.1: Sınıflandırma yöntemlerinin karşılaştırılması [26] Renk/spektral Şekil Alan/Boyut Doku Konteks Piksel Tabanlı + - - - - Obje Tabanlı + + + + + 3.4.4 Bulanık Mantık (Fuzzy Logic) Bulanık mantık, sonucu kesin olmayan olayları hesaplamada kullanılan matematiksel bir yöntemdir. Bulanık mantığın temeli, olaylara doğru anlamına gelen 1 veya yanlış anlamına gelen 0 kesin değerlerini vermektense bu aralığı 0 ile 1 arasında dağıtmaktır. Bulanık mantık kullanılarak yapılan sınıflandırmalarda üç ana aşama vardır. İlk aşamada yapılan işlem, sınırları kesin olan sistemden bulanık mantığa geçiş işlemidir. Bu aşamada her özelliğe 0 ile 1 arasında değişen üyelik değerlerinin atanması yapılmaktadır. İkinci aşamada, kullanılacak olan bulanık mantık kuralı formülize edilir. Bazı durumlarda bir sınıfı tanımlayabilmek için tek bir formül yeterli olmayabilir. Bu gibi durumlarda birden fazla formül bir arada kullanılabilir. Kurallar tanımlandıktan sonra üçüncü ve son aşamada ise tanımlanan kurallara göre objelerin sınıflara atanmaları yapılmaktadır. [25] Kuralların formülize edilmesinde kullanılan fonksiyonlar Şekil 3.2 de verilmişlerdir. 21

Şekil 3.2 : Kuralların formülüze edilmesinde kullanılan fonksiyonlar [25] 22

3.4.5 Sınıflandırmada Doğruluk Analizi Doğruluk analizi, sınıflandırma işleminin doğruluğunu tespit etmek amacıyla sınıflandırma sonuçları ile doğru olarak kabul edilen coğrafi verinin karşılaştırılması işlemidir. Sınıflandırma doğruluğunun değerlendirilmesi işleminde, sınıflandırılmış veri ile buna karşı gelen referans veri kullanılarak hata matrisi oluşturulur. Hata matrisi, bilinen referanslar ile bunlara karşılık gelen veriler arasındaki ilişkiyi kurmaktadır. Referans veriler matris sütununda, sınıflandırma sonucu elde edilen sınıflar ise matris satırında yer alır. [20] Hata matrisleri, kappa katsayısı ile istatistik olarak analiz edilebilmektedir. 0 ile 1 arasında değişen bu katsayı, hata matrisinin satır ve sütun toplamları ile köşegeni üzerindeki elemanlar kullanılarak hesaplanmaktadır. [29] k değeri kappa katsayısını göstermek üzere, k = P ο P 1 P (2.6) ile hesaplanmaktadır. P ο değeri, hata matrisinin köşegeni üzerindeki elemanların toplamının, her bir satır veya sütundaki elemanların genel toplamına bölünmesiyle elde edilmektedir. P = P a( i) P( i) (2.7) P a değeri, her bir sütun toplamının, tüm sütunlar toplamına bölünmesiyle elde edilmektedir. P değeri ise, her bir satır toplamının, tüm satırların toplamına bölünmesiyle hesaplanmaktadır. [30] 23

4. RİSK ANALİZİ 4.1 Riskin Tanımı Ve Değerlendirilmesi Risk, belirli bir zaman aralığında, gelecekte oluşabilecek potansiyel sorun veya tehlikelerden kayba ya da zarara uğrama olasılığıdır. Risk, benzer anlamda olan tehlike ile karıştırılmamalıdır. Tehlike, kurum ya da insanların yaralanması, zarar görmesi veya bunların bileşimi olabilecek zarar potansiyelli bir durumdur. Risk ise belirsizlik olarak ortaya çıkan ve tehlikenin derecesine verilen isimdir. Riskin iki temel bileşeni vardır. Bu bileşenler; Oluşma olasılığı ve Oluştuğunda nasıl etkileyeceği sorusunun cevabıdır. [31] Bu çalışmada risk olarak kastedilen olay, boğaz geçişini yapan bir geminin kazaya uğradıktan sonra çevresine zarar vermesi durumudur. İstanbul Boğazı için yapılan çalışmalarda kazaların oluşma olasılığı olarak, 100 bin gemi geçişinde 46 tane çarpışma, 23 tane bindirme veya karaya oturma bulunmuştur. [32] Kazaların oluştuğunda çevresini nasıl etkileyeceği tamamen dinamiktir. Gemiler boğaz geçişleri sırasında, anlık olarak değişebilen akıntılar, rüzgârlar, anaforlar gibi kazaya sebebiyet verebilecek pek çok etkiye maruz kalmaktadırlar. Ayrıca geçen her geminin aynı tonajda olmayacağı ve farklı yükleri taşıdıkları düşünülürse olası bir kazada çevrelerini nasıl etkileyecekleri sorusunun cevabını vermek oldukça güçleşmektedir. Riski azaltmak için öncelikle yapılması gereken, bir alanı ciddi şekilde tehdit eden tüm tehlikelerin tespit edilmesi ve hangilerinin risk olarak kabul edilebileceğinin belirlenmesidir. Tehlikenin değerlendirilmesinde; hangi tip tehlikelerin, ne sıklık ve şiddette oluşabileceği, toplumun bu tehlikelerden nasıl etkilenebileceği gibi soruların cevapları aranır. Tehlikelerin değerlendirilmesinde beş adım vardır. İlk işlem adımı tehlikelerin belirlenmesidir. Tehlikeler belirlenirken, toplumu tehdit eden tehlikelerin listesi oluşturulur. Tehlikeler önce doğal tehlikeler, teknolojik 24

tehlikeler, sivil ve politik tehlikeler gibi ana gruplara ayrılır. Daha sonra bu ana gruplar, deprem, çığ, erozyon, boğazdan geçen tankerlerin kaza tehlikeleri, nükleer kazalar, terör olayları gibi alt gruplara ayrılırlar. İkinci adımda her tehlikenin özellikleri belirlenmektedir. Tehlikelerin özellikleri belirlenirken; tehlikenin sıklığı, büyüklüğü, şiddetinin derecesi, etki süresi, etki alanı, oluşma hızı ve önceden bir uyarı verip vermediği gibi bilgiler dikkate alınır. Üçüncü adımda, ilk iki adımda toplanan bilgiler dâhilinde tehlikenin potansiyel sonuçlarını belirmek için toplum profili çıkarılır. Profil çıkarılırken, tehlike bölgesinin coğrafi özellikleri, mülkiyet bilgileri, altyapı özellikleri ve olası bir durumda müdahale yerleri ve faaliyetleri dikkate alınır. Dördüncü adımda riskler karşılaştırılarak öncelikli riskler belirlenmektedir. Bu adımda; Bir tehlike anında potansiyel olarak risk altında olan nüfus, tesisler ve donanımlar gibi toplum unsurlarının belirlenmesi Şiddet derecelerin belirlenmesi Risk verilerinin toplumun genel risk profili ile birlikte değerlendirilmesi işlemleri gereklidir. Risk altındaki unsurlar belirlenirken nüfus yoğunluğu ve hareketleri, topografya ve zemin özellikleri, okullar ve hastaneler gibi yoğun nüfus barındıran yapılar, karakol ve itfaiye binaları gibi önemli binalar, tehlikeli madde üreten ve depolayan yerler, kamu hizmet binaları, önemli tarihi ve kültürel binalar vb. dikkate alınmaktadır. Tehlikeler vereceği zarara göre derecelendirilmelidir. Şiddet seviyesinin derecelendirilmesine için bir örnek Tablo 4.1 de verilmiştir. 25