1 CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA İZMİR Yakınan..: İzmir Barosu Başkanlığı Yt.vekili..: Avukat Ahmet Hekimoğlu Adres...:1364 sok.no:2/404 Kutucular İş Mrk. Basmane-izmir Şüpheliler: Suça konu 10/07/2015 tarihli, TRT Türk kanalında Kendi Gök Kubbemiz adlı belgeseli yayımlayan kişi yada kişiler. Suç...: Atatürk'ün manevi kişiliğine basın yoluyla hakaret. Suç Tarihi: 10.07.2015 AÇIKLAMALAR Giriş 10 Temmuz 2015 günü TRT Türk kanalında yayımlanan Kendi Gök Kubbemiz adlı belgeselde, asıl adı Osman Zeki Yüksel olan Osman Yüksel Serdengeçti olarak tanınan kişinin ağzından, FİRAVUNLAR GİBİ SALTANAT SÜRDÜLER, Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler "Tepeden inme dışarıdan gelme yapılan birçok inkılaplar milleti allak bullak etmişti. Paris sokaklarında yetişenler! Hukuk-u beşer beyannamesini ezbere bilenler! Laiklik ve inkılapçılık perdesi altında yoksul Anadolu halkının imanını, vicdanını, hak ve hukukunu pervasızca çiğnediler. ECDADIMIZI, ŞURADA, BURADA KUYRUKLARA SOKTULAR Kıtalara hükmeden, 3 kıtada asırlarca dimdik duran ecdadımızı, şurada, burada, halkevlerinde türlü kuyruklara sokarak tahkir ve tehvil ettiler. AMMA NUTUKLARDA, AMMA AFİŞLERDE Onlar kendilerini yarı ilah sayıyorlardı. Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler. Yediler, içtiler, kustular. Altta kalanın canı çıksın. Altta kalan halktı, milletti, köylüydü. Amma nutuklarda, amma afişlerde Köylü milletin efendisidir diye yazıyordu. Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular Şeklindeki, İnönü döneminde gözaltına alınmasından doğan öfke ile, haksız ve vicdansızca Atatürk e hakaret edici cümlelerini içeren ses bandını yayımlayarak Atatürk ün hatırasına basın yolu ile hakaret suçu işlenmiştir. Maddi İrdelemeler 1-Konuşma metninde geçen On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. cümlesi, Onuncu Yıl Marşı ndan alınmadır. Çünkü bu marş Cumhuriyetimizin kuruluşunun 10.yılı nedeniyle yazılmış ve bestelenmiş, adeta simge haline gelmiş bir marştır. Yıl 1933 olup Atatürk halen sağdır.
2 2- Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular derken, 15 yıl Atatürk ün dönemi, 12 yıl da İsmet İnönü nün dönemi olmak üzere 27 yıllık dönemi kastediyor. Osman Yüksel in yakıştırması aksine, hem Atatürk hem de İnönü, İslami inancı sağlam ve son derece bilgili, alçakgönüllü insanlardı. 3- Firavunlar gibi saltanat sürdüler sözü ile de, şimdiki modern olmaya gayret eden Türkiye yi kuran, çevresi kan ve ateş içinde olmasına rağmen, başı dik ve huzur içinde yaşamamızı sağlayan ve bu yüzden minnet duyduğumuz büyük Atatürk ü firavun a benzeterek hakaret edilmektedir. Örneğin, çocukluğumuzun geçtiği Kula da yaşlı bir kimse diğerine kızdığı zaman, sin- kaflı küfür etse günaha gireceği için firavun diyerek hakaret ederdi. 4-Bilindiği üzere Köylü milletin efendisidir sözü Atatürk e aittir. Köylünün çalışıp çabalayıp üretmesi nedeniyle Bu millete hizmet eden onun efendisi olur sözünden hareketle büyük önder bu sözü söyleyerek köylüyü yüceltmek istemiştir. Buna rağmen Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular demek bahtsızlığını gösteren Osman Yüksel in bu sözünü yayımlayarak, Atatürk ün hatırasına hakaret edilmiştir. Hukuki İrdelemeler 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden yararlanarak, önceki iktidar döneminde zarar gören, yasal soruşturmalara maruz kalan, İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp ceza alan, keza Atatürk e suikast suçundan yargılanıp asılan, bu yüzden Atatürk'e hınç duyan, kin besleyen bir takım kişilerin Atatürk'e dil uzatmaları üzerine, zamanın hükümeti tarafından 25.07.1951 tarih ve 5916 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Üzerine Kanun" çıkarılmış, 1. madde de "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır"; 2. madde de "1. madde de yazılı suçlar;...yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispette arttırılır" hükmü yer almıştır. Bu suçun oluşması için bir kimsenin Atatürk hakkında konuşurken Atatürk'e sövmesi ya da küçük düşürücü ifadeleri kullanması gerekir. (Gökcan, Hasan Tahsin-Artuç, Mustafa. Kamu Görevlisi Kavramı ve Özel Soruşturma Usulleri, Ankara 2007) (Bu dipnot, Yargıtay C. savcısı Kerim Tosun ve Yargıtay Tetkik Hakimi Mustafa Artuç tarafından kaleme alınan Türk Hukuku'nda Suçlar ve Kabahatler, Cilt 1, Sayfa 303, Ankara 2008 Basım kitabında yer almaktadır) Yargılama sırasında sanığın amacı, kişiliği ve geçmişi, suçun işlendiğinin sabit olması bakımından çok önemlidir. Diğer bir deyimle kullanılan sözlerin Atatürk'ün manevi varlığını, onun eseri olan Cumhuriyet ve Devrimler rejimini, eserlerini tahkir kastıyla yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır.(ahmet Gündel, Atatürk'e...Hakaret Suçları, Ankara 1997) Suçun alenen işlenmesi gerekir. Yine Yargıtay kararlarına göre bu suçun oluşması için Atatürk'ün adının doğrudan geçmesi önemli değildir. Nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 17.02.1982 tarih, 1982/13 E., 1982/786 K. sayılı kararında (ek:2) "Atatürk'ün hatırasına neşren hakaretten sanık Necip'in, yapılan yargılama sonunda; mahkumiyetine dair İstanbul Toplu Basın Asliye Ceza Mahkemesi'nde verilen kararın, toplanan deliller ve dava konusu kitap içeriği karar yerinde etraflıca incelenip, kitabın
3 yazılış amacı ve sanığın kastı açıklanmış, savunma inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş olmakla hükmün onanmasına" karar verilmiştir. Kararın özet bölümünde ise "Mehmet Vahdettin ile ilgili dava konusu kitapta yer alan ve Atatürk'ü küçültmeye yönelik sözler, ima yoluyla ve dolayısıyla da olsa, 5816 sayılı yasaya göre suç olduğundan mahkumiyet hükmü onanmıştır" denilmektedir. Karşı oy yazısından anlaşıldığına göre sanık Necip'in 2. Abdülhamit'i ulu hakan diyerek yücelttiği, Sultan 2. Mahmut, Mustafa Reşit Paşa, Mithat Paşa, Namık Kemal gibi kişileri ağır bir dille yerdiği, 2. Meşrutiyet'i ise "sahte meşrutiyet" sözleriyle küçülttüğü, jön Türkleri dinsizlikle suçladığı, Atatürk'ün kurmay başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu'nu çapulcu alayı gibi gösterdiği, Türkçülük hareketini de Yahudi eseri olarak tanımladığı, Atatürk'ün tek amacının Vahdettin'in Genelkurmay Başkanı olduğunu iddia ettiği görülmektedir. Yine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 18.06.2013 tarih, 2012/4775 E., 2013/9266 K. sayılı kararında (ek:3) "sanığın suç oluşturan kaba sövme niteliğindeki sözlerinin 6352 sayılı yasanın geçici maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklaması olarak kabul edilemeyeceği" vurgulanmıştır Keza Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 26.09.2007 tarih, 2006/9628 E., 2007/7531 K. sayılı kararında(ek:4) "Atatürk'ün büstüne "Vajina Monologları" adlı tiyatro oyununa ait afişin yazılı kısmının, yüz kısmını kapatacak şekilde konulması, Atatürk'ün manevi kişiliğini tahkir suçunu oluşturur" denilmiştir. Suçun basın yoluyla işlenmesi halinde ikinci maddeye göre verilecek ceza yarı oranda arttırılacaktır. Bu bilgilerden hareketle olaya baktığımızda, ölmüş olan Osman Yüksel in sözlerinin Atatürk'ün hatırasına hakaret suçu oluşturduğu anlaşılmaktadır. Hepimizin elektrik faturasından kesilen paralarla bütçesi doğrultulan TRT kurumunda görev yapan yayımcı, yapımcı, sunumcu olan kişilerin, bu bantı yayımlayarak bu suçu işledikleri aşikardır. Atatürk'e ve Devrimlere Saldırmanın Tarihsel Temelleri Bu bölüme İngiliz işgal kuvvetleri baş tercümanı Ryan'ın sözüyle başlayalım: "Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz, gerçek ideali dinmiş gibi davranacak çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız". (Prof. Y. Nuri Öztürk, Kuran Penceresinden Kurtuluş Savaşı'na Bakış, Sh: 60) Kazım Karabekir Paşa'nın şu sözü de çok önemli bir gerçeği ifade etmektedir: "Kuvayi Milliye'nin dinsiz olduğu yolunda propaganda, İstiklal Harbi'ni tehdit eden en zehirli ve alçak propaganda idi". Önderi olduğu milleti çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkarmayı amaç edinen ve bunun için de yüzünü Batı'ya dönen bir insanı, Batı'nın sürekli yıpratmaya çalışmasının sebebi nedir? Çünkü Atatürk çok büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin lideridir. Kurtuluş Savaşı'nı başardığı zaman, kendi ağzıyla "mazlum milletler" diye tabir ettiği Hintli, Pakistanlı, Ortadoğulu, Afrikalı Müslümanların umut kaynağı olmuştur. 1919-1924 yılları arasında İslam dünyasının kahramanıdır. Türk ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdiği zaman Fas'tan Endonezya'ya kadar pek çok Müslüman ülkesinde toplantılar ve sevinç gösterileri yapılmıştır. Kudüs'te, Gazze'de, Nablus'ta Türk bayrakları asılmıştır. (François Georgeon, Kemalizm ve İslam Dünyası, Sh: 29-33)
4 O yıllarda "topraklarında güneş batmayan ülke" olarak anılan Britanya İmparatorluğu'nun yönetiminde pek çok Müslüman ülke vardı. Bu topraklarda yaşayan Müslümanların Atatürk'ü önder olarak alıp bağımsızlık mücadelesine girişmesi elbette ki İngilizlerin işine gelmeyecekti. Bu nedenle her fırsatta fakat özellikle el altından Atatürk'ü ve onun yaptıklarını kötülemeye çalıştılar. Rauf Orbay'a "bu millet koyun sürüsü, bir çoban lazım. O da benim" diyen son padişah Vahidettin İngilizlere sığınmış, fakat bunu Peygamberin hicret sünneti gibi göstermiştir. (Orhan Koloğlu, Gazi'nin Çağında İslam Dünyası, Sh: 313) Saltanatından başka bir şey düşünmeyen Vahdettin zamanında Damat Ferit Paşa, Şeyhülislam Mustafa Sabri, İskilipli Atıf Hoca gibi kişiler "İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti", "Tealii İslam Cemiyeti" gibi cemiyetler kurarak ve tabii ki dini kullanarak halkı Kurtuluş Savaşı'nı yapan kişilerden soğutmaya ve onları kafir ilan etmeye kadar vardırmışlar, ancak başaramamışlardır. O yılların emperyalist Batı alemi (halen de bu niteliğini terk ettiği söylenemez) Atatürk'ü ve yaptıklarını yıpratmak için kullanılacak en büyük silahın "din" olduğunun farkındadır. Bunun için Atıf hoca gibi pek çok ve din bilgini geçinen kişileri kullanmasını bilmiştir. Çünkü Atatürk ve devrimleri, çok önemli ve belalı bir coğrafyada yer alan Türk milletini güçlü bir devlet haline getireceği gibi, mazlum milletlere örnek olacak ve bu durumda emperyalist ülkelerin çıkarları zarar görecektir. Osman Yüksel gibi dini kullananların ve bu tür kişilerin oyununa gelenlerin Atatürk'e soğuk bakışları, attıkları iftiralar, taktıkları küçültücü isimler hep bu zihniyetin paralı askerleri olan din kisveli kişilerin ürünüdür ve hepsinin arkasında emperyalist ülkeler bulunmaktadır.. Emperyalist ülkeler, bir toplumu etkilemek ve kendi çıkarlarını korumak istediklerinde önce o ülkenin medyasını ele geçirmeyi çok iyi bilirler. Tabii ki her şeyin bir bedeli olduğu için ele geçirilen basın kuruluşlarındaki bazı kişilerin nemalandırılması, eşyanın tabiatı gereğidir. Ne yazık ki Menderes hükümeti zamanında 1951 yılında çıkarılan Atatürk'ü Koruma Kanunu hükümlerine rağmen, -yargı görevini yeterince yapmamış olacak ki- hiçbir caydırıcılık sağlamamış ve Atatürk ve manevi hatırasına yönelik hakaretleri günümüzde ayyuka çıkmıştır. Bu hakaretleri yapanların içinde gazete yazarları, akademisyenler, siyasetçiler, aydın geçinen bazı kişilerin bulunduğunu hiç kimse inkar edemez. İslam dünyasında, emperyalizme karşı mücadele ederek onu mağlup edip, ona rağmen devlet kuran tek ülke Türkiye'dir. Tek kişi ise Mustafa Kemal Atatürk. Onun içindir ki emperyalizmin temsilcileri, uzantıları ve dahildeki hizmetçileri Atatürk'ü içlerine asla sindiremiyorlar. Onu yıkmak ve yok etmek için dört koldan saldırıyorlar. Prof. Y. N. Öztürk'ün deyimiyle Müslümanlığı ibadet ve cihat Müslümanlığı olarak ikiye ayırırsak, Batı'nın istediği İslam modeli ibadet Müslümanlığıdır. Diğer bir deyimle Türk insanı, anlamını bilmeden Arap harfleriyle yazılmış duaları okusun, bol bol cami yapılsın, beynini çalıştırmasın, kafasını dünya ve ülke meselelerine takmasın, akılcı düşünmesin. Burada Kenya'nın kurucu lideri 1894 doğumlu Jomo Kenyatta'nın şu sözü bugünlere ışık tutmaktadır: "Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımız ise beyazların olmuştu." ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) uygulamaya geçirilmesi için toplum mühendisleri tarafından Türk toplumunu yeni bir biçime sokmaya gayret edilmektedir. Bunun
5 için, ebedi önder olması gereken büyük Atatürk'e, onun ilkelerine, devrimlerine, Türk ordusuna, halkın milliyetçilik duygularına, ordusuna ve Atatürk'e duyduğu sevgisine sürekli, ama açıktan ama sinsice saldırılmalı, yıpratılmalıdır. Günümüzde yapılan budur. Şüpheliler de bu amacın birer aleti durumuna düşmektedirler. Akıl ve vicdan sahibi hiç kimse bunu yadsıyamaz. SONUÇ VE İSTEM Sayın Savcım, büyük Atatürk ün manevi kişiliğini, eserlerini korumak; bu ülkedeçevre komşulara göre- rahat ve huzur içinde yaşayan her T.C.vatandaşının vefa borcudur. 23.10.1927 yılında değindiği dahili bedhahlar ın başına adaletin kılıcı inmelidir. Tüm bu olgular dikkate alınarak, Atatürk'ün manevi hatırasına hakaret suçunun basın yoluyla işlendiği apaçık ortada olduğundan, şüphelilerin kimliği araştırılıp tespit edilerek haklarında 5816 sayılı yasaya göre soruşturma ve kamu davası açılması, arz ve istirham olunur. Saygılarımızla. 15/07/2015 Ekler: 1- İnternet haberleri(8 sh) 2-Yargıtay Kr. 3-Yargıtay Kr. 4-Yargıtay Kr. İzmir Barosu Başkanı 4527 - Avukat Aydın ÖZCAN ( imza ) İzmir Barosu Başkanlığı Vekili 10863 - Avukat Ahmet Hekimoğlu ( imza ) İzmir Barosu Başkanlığı Vekilleri Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri Komisyonu Üyeleri 1902 Avukat Ahmet Şakir UZUN 6618 Avukat Yasemin Şahin HALAVURTE ( imza ) ( imza ) 8301 Avukat Mehmet Tahsin SONER 7183 Avukat Cemil ÖZ ( imza ) ( imza )