Dissemine İntravasküler Koagülasyon

Benzer belgeler
Yaygın Damar İçi Pıhtılaşma Sendromu (YDPS) TANI VE TEDAVİ KLAVUZU

FİBRİN YIKIM ÜRÜNLERİ

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

Koagülasyon Mekanizması

KOAGÜLASYON TESTLERİ

VIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

KAYNAK:Türk hematoloji derneği

Trombofili nin Tekrarlayan Gebelik Kayıplarındaki Rolü. Dr. Ayhan SUCAK

HEMOSTAZİS S VE DOÇ.. DR. MEHMET FERAHMAN GENEL CERRAHİ AD.

Tedavi. Tedavi hedefleri;

KOAGÜLOPATİDE YATAKBAŞI TANISAL YÖNTEMLER. Dr Reyhan POLAT Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili. Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD.

Homeostaz. Pıhtılaşma Sisteminin Fizyolojisi ve Farmakolojik Modülasyonu. Serin proteaz

Dr.İrfan Aydın Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı. 12.Ulusal Acil Tıp Kongresi

KANAMA BOZUKLUKLARI. Dr.Mustafa ÇETİN Dedeman Hematoloji Bölümü 2007

Doç. Dr. Selçuk SELÇUK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH

Yaygın damar içi pıhtılaşması (YDP) (Disseminated

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

SIRS MI? SOFA MI? Dr. Ömer SALT TRAKYA ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP AD

Akış. Tüketim Koagülopatisi. Tarihçe. Tanım. Patofizyoloji 27/04/16

Dr. Ecz. Murat Şüküroğlu

FİBRİN YIKIM ÜRÜNLERİ

REKOMBİNANT AKTİVE PROTEİN C TEDAVİSİ

Yaygın damar içi pıhtılaşması (DİK)

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

4/12/2019. Pıhtılaşma Sisteminin Fizyolojisi ve Farmakolojik Modülasyonu. Homeostaz. Serpin (Serin proteaz inhibitörü) Trombin

Yenidoğan Sepsisi Tanı ve Tedavisinde Son Gelişmeler

Direk Trombin İnhibitörleri. Yrd. Doç. Dr. Şükrü Gürbüz İnönü Üniversitesi Acil Tıp AD

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri

SEPSİSTE YENİ TANIMLAMALAR NE DEĞİŞTİ? Doç. Dr. Murat Hakan Terekeci

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri

HEMATOLOJİK DEĞERLENDİRME. Dr. S. Sami Kartı Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bölümü

NEREYE KOŞUYOR. Doç. Dr. İbrahim İKİZCELİ. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

YENİ ORAL ANTİKOAGÜLANLAR PROF. DR. TUFAN TÜKEK

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

Çocuk Travma Olgularında Plazma Histon Düzeyinin Koagülopati ve Travma Ağırlığını Öngörmedeki Yeri

Sepsis Ve Septik Şoklu Hastalarda Plazma Fibrinojen, D-Dimer, Protein C, Protein S Ve Antitrombin III Düzeyleri

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

HEMOSTAZ CERRAHİ KANAMA TRANSFÜZYON. Prof. Dr. Süphan ERTÜRK Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013

Kan hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

Pnömoni tedavisinde biyomarkırların kullanımı. Dr. Münire Çakır Süleyman Demirel Üniversitesi Göğüs Hastalıkları A. D.

ÇOCUKLARDA TROMBOEMBOLİK HASTALIKLAR

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

OBSTETRİK KANAMA. -Hedefe Yönelik. Koagülasyon Tedavisi. Postpartum Hemoraji (PPH) Akış. Masif PPH nin Patofizyolojisi. Masif PPH Yönetimi MASİF

KAN VE KAN ÜRÜNLERİNİN KANITA DAYALI KULLANIMI

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

KANAMA BOZUKLUKLARI DR ALPARSLAN MUTLU

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi

Gebelik ve Trombositopeni

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

Kardiyopulmoner bypass uygulanacak olgularda insülin infüzyonunun inflamatuvar mediatörler üzerine etkisi


KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

Kronik Zeminde Akut Karaciğer Yetmezliği

Koagulan ve Antikoagulan Proteinlerin Trombozda Yeri

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

Atrial Fibrillasyon Ablasyonu Sonrası Hasta İzlemi

Hemodiyaliz hastalarında hemostatik sistem değişiklikleri ve komplikasyonları

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

çocuk hastanesi

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Kan Transfüzyonu. Emre Çamcı. Anesteziyoloji AD

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON

Glomerül Zedelenmesi -İmmunolojik Mekanizmalar-

Türk Pediatrik Hematoloji Derneği (TPHD) Hemofilide Cerrahi Çalıştayı Uzlaşı Raporu

Adrenal yetmezlik var mı? Kortikosteroid verelim mi? Prof.Dr.Bilgin CÖMERT Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Yoğun Bakım BD

Transfüzyon İlişkili Akut Akciğer Hasarı Prof.Dr.İdil YENİCESU Gazi Üniversitesi- Tıp Fakültesi

SEPSİS TANI KRİTERLERİ

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR

HİBRİT TEDAVİLER. Dr. Aykut SİFİL Dokuz Eylül Üniversitesi

5.) Aşağıdakilerden hangisi, kan transfüzyonunda kullanılan kan ürünlerinden DEĞİLDİR?

TÜMÖR ANJiYOGENEZİ TUMOR ANGIOGENESIS. Reha Aydın. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

D ssem ne ntravasküler koagülasyonun tanı ve tedav s

İNNOHEP IU / ml KULLANIMA HAZIR ENJEKTÖR 0.45 ml PROSPEKTÜS

Omega-3 terimi ("n-3", "ω-3" olarak da kullanılır) ilk çift bağın, karbon zincirin ucundaki (ω) metil grubundan itibaren sayılınca 3.

İnvaziv Aspergilloz da Tedavi Yaklaşımları

Sepsis Fizyopatolojisi ve Alternatif Tedaviler. Sepsis Fizyopatolojisi

TROMBOFİLİ TARAMASI KİME NE ZAMAN NASIL. Doç. Dr. Özgür Yeniel

Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

Diyaliz hastalarında serebrovasküler olay:önleme ve tedavi. Nurol Arık

Fibrinolytics

KANIN GÖREVLERİ NELERDİR?

Postpartum kanama nedenleri, insidansı ve Türkiye mortalitesi

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

Piperasilin-Tazobaktam(TZP) a Bağlı Hematolojik İstenmeyen Etkiler

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı

Hemostatik Resüsitasyon. Uzm. Dr. Burçak Kantekin Şanlıurfa Eğitim Araştırma Hastanesi

HEMOVİJİLANS HEMŞİRELİĞİ MODEL PROJESİ

Sepsis Patogenezi. Dr. Özlem Acicbe Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezioloji ve Reanimasyon Kliniği Yoğun Bakım Ünitesi

Farklı deneysel septik şok modellerinde bulgularımız. Prof. Dr. Alper B. İskit Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı

FİBRİN YIKIM ÜRÜNLERİ

Transkript:

Dissemine İntravasküler Koagülasyon Yahya BÜYÜKAŞIK* * Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Ünitesi, ANKARA Disseminated Intravascular Coagulation Key Words: Disseminated intravascular coagulation, Coagulation, Multiple organ dysfunction syndrome, Sepsis, Cytokines, Pathogenesis, Diagnosis, Treatment. Anahtar Kelimeler: Dissemine intravasküler koagülasyon, Pıhtılaşma, Multiorgan yetmezlik sendromu, Sepsis, Sitokinler, Patogenez, Tanı, Tedavi. TANIM, ETYOLOJİ ve PATOGENEZ Sağlıklı bir dolaşım sisteminde kanın sıvı halde kalmasını ve damar bütünlüğünün bozulduğu hallerde kanamanın durmasını sağlayan kan elemanları; doğal antikoagülan sistem, fibrinolitik sistem, trombositler ve pıhtılaşma sistemidir. Bu sistemlerin dengeli işleyişi, pıhtılaşmanın sadece ihtiyaç halinde devreye girmesini ve sadece damar hasarı olan bölgeye sınırlı kalmasını sağlar. Dissemine intravasküler koagülasyon (DİK), hemostatik dengenin bozularak pıhtılaşma sisteminin damar ağı içerisinde fibrin oluşumuna yol açacak şekilde yaygın olarak uyarılması halidir. İntravasküler fibrin pıhtılarına bağlı olarak küçük ve orta çapta damarlar tıkanabilir; organ perfüzyonu bozulabilir ve bu durum multiorgan yetmezliği tablosuna neden olabilir. Yaygın pıhtılaşma sonucunda, pıhtılaşma proteinlerinin ve trombositlerin tüketimine bağlı olarak şiddetli kanama komplikasyonları da ortaya çıkabilir (Şekil 1). DİK her zaman başka hastalıkların bir sonucudur. Birçok klinik rahatsızlığın seyrinde gelişebilmektedir (Tablo 1). Bu komplikasyonun ortaya çıkmasında üç temel patogenetik sürecin rol oynadığı bilinmektedir: 1. Pıhtılaşmanın fizyolojik ya da fizyolojik olmayan uyaranlarla tetiklenmesi [1], 2. Doğal antikoagülan sistemin baskılanması [2], Yazışma Adresi: Doç. Dr. Yahya BÜYÜKAŞIK Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hastanesi Hematoloji Bölümü, 06100, Sıhhiye-ANKARA e-mail: ybuyukas@hacettepe.edu.tr. Makalenin Geliş Tarihi: 24.07.2003 Makalenin Kabul Tarihi: 01.08.2003 5

I Fibrin Fibrin yıkım ürünleri Fibrinolitik sistem Doğal antikoagülanlar Pıhtılaşma sistemi (ve trombositler) Sağlıklı kan dolaşımı II Fibrinolitik sistem Pıhtı Pıhtılaşma sistemi (ve trombositler) Artmış fibrin yıkım ürünleri Doğal antikoagülanlar Trombosit ve pıhtılaşma faktörü tüketimine bağlı kanamalar Yaygın damar içi pıhtılar DİK i tetikleyen faktör Bazen Şekil 1. DİK in patogenezi. Şekil 1-I de normal şartlar altında pıhtı oluşturan ve pıhtılaşmayı engelleyen sistemler arasındaki denge şematize edilmiştir. Şekil 1-II de ise DİK i tetikleyen faktörlerin bu sistemler üzerindeki etkileri ve DİK in sonuçları gösterilmiştir. 6

3. Fibrinolitik sistemin baskılanması [3]. Değişik etyolojik hallerde yaygın damar içi pıhtılaşma uyarımının ortaya çıkmasında, bu faktörlerin göreceli katkısı farklılıklar gösterir. Günümüzde yaralanmayı takiben sağlıklı pıhtı oluşumunun, damarların iç tabakalarında ya da çevre dokuda bulunan bir hücresel reseptör olan doku faktörünün açığa çıkması ile başladığı bilinmektedir [4]. DİK in nedenleri arasında bulunan ağır travma, obstetrik komplikasyonlar ve neoplastik hastalıklarda sırasıyla hasarlanmış organlardan, obstetrik dokulardan ya da malign hücrelerden köken alan doku faktörünün dolaşımda pıhtılaşma reaksiyonlarını tetiklemesi söz konusudur. Öte yandan, bakteriyel endotoksinler, sepsis ve ağır travma örneklerinde plazma düzeyleri bariz olarak yükselen sitokinler, kanser hücrelerinden üretilen anormal prokoagülan moleküller ve yılan zehiri, fizyolojik olmayan pıhtılaşma tetikçileridir. Doğal antikoagülan ve fibrinolitik sistemlerin işleyişini düzenleyen en önemli organ endoteldir. Endotel, normal şartlar altında antikoagülan aktivite gösteren, hasarlandığı ya da işlevleri bozulduğunda ise pıhtılaşmayı kolaylaştıran bir organdır. Birçok doğal antikoagülan ve fibrinoliz uyarıcı molekülün üretimi ve işlev görmeleri endotel tarafından sağlanır. Bazı araştırıcılar DİK i, mikrodolaşım sisteminin (= microvasculature) inflamatuvar ya da inflamatuvar olmayan bir hastalığı olarak değerlendirir ve mikrodolaşım sistemini kan ve onunla temas halinde olan mikrovasküler endotel hücrelerinden oluşan bir transport organı olarak tanımlar [5]. Bunlara göre DİK, değişik nedenlerle ortaya çıkabilen bir edinsel intravasküler pıhtılaşma uyarımı sendromudur. Mikrodolaşım sisteminin bir bozukluğundan kaynaklabilir ya da sonucunda mikrodolaşım hasarı ile sonuçlanır ki bu hasar yeterince şiddetli olduğu zaman organ yetmezliği gelişebilir. DİK gelişmesinde yaygın pıhtılaşma uyarımına fibrinolitik sistem ve/veya doğal antikoagülan sistem bozuklukları da sıklıkla eşlik eder. Bu bozukluklar, doğal antikoagülan ve fibrinolitik moleküllerin tüketimi, sitokinler, proteazlar veya hormonların etkisiyle hasarlanan ya da işlevi bozulan mikrovasküler endotel tarafından yeterince üretilememeleri ya da hastadaki bir komorbid durumdan dolayı bu mekanizmaların iyi çalışmaması nedeniyle ortaya çıkabilir. Gebelerde, muhtemelen hormonal nedenlerden dolayı protein C-S antikoagülan sisteminde sıklıkla bozukluk olması, gebelik komplikasyonlarının DİK ile sonuçlanmasına eğilim sağlayabilir. Aşağıda DİK e neden olabilen başlıca hallerde patogenez kısaca gözden geçirilmiştir: 1. Bakteriyel etkenlere bağlı olanlar başta olmak üzere şiddetli infeksiyonların seyrinde ortaya çıkan DİK in patogenezinde, ağır inflamatuvar yanıt ve sitokinemi rol oynar (Şekil 2). Pıhtılaşma sisteminin sitokinlerin etkisi ve bakteriyel lipopolisakkaridlerin tetiklemesi ile uyarıldığı kabul edilmektedir [6]. Sepsise bağlı DİK te de çoğu durumda olduğu gibi temel sürecin doku faktörü yolu aktivasyonu olduğu hayvan endotoksinemi deneylerinde kanıtlanmıştır. Bu şekilde DİK geliştirilen hayvanlarda kontakt yol, yani intrensek yol aktivasyonu olmadığı ve faktör VIIa ya karşı geliştirilen antikorlar yardımıyla DİK in engellenebildiği gösterilmiştir [7]. Normal şartlar altında pıhtılaşma sisteminin aktivasyonu fibrinolitik sistem ve Tablo 1. Dissemine intravasküler koagülasyonun nedenleri. Ağır infeksiyonlar, sepsis Kanser (müsin üreten solid tümörler, akut promiyelositik lösemi vb.) Travma (ağır doku hasarı, kafa travması, ağır yanık) Obstetrik komplikasyonlar (ablasyo plasenta, amniyotik sıvı embolisi) Toksinler (yılan zehiri, ilaçlar, amfetamin gibi) Kalp-damar rahatsızlıkları (Kasabach-Merritt sendromu, aort anevrizması, konjestif kalp yetmezliği) İmmünolojik hastalıklar (hemolitik transfüzyon reaksiyonu, akut transplant reddi, ağır allerjik reaksiyonlar) İyatrojenik (ekstrakorporeal membran oksijenasyonu, prostetik kapaklar, balon anjiyoplasti) Diğer (yağ embolisi, hipotermi, sıcak çarpması, akut hipoksi) 7

SEPSİS veya TRAVMA Şiddetli inflamasyon Dokulardan kana doku faktörü sızması (travma) Bakteriyel lipopolisakkaridler (sepsis) Proinflamatuvar sitokinler IL-6 TNF-α Monosit yüzeyinde doku faktörü ekspresyonu Fizyolojik antikoagülasyonun inhibisyonu Artmış PAI-1 nedeniyle fibrinolizin baskılanması Artmış fibrin oluşumu Fibrin klerensinin bozulması Mikrovasküler tromboz Şekil 2. Sepsis ve travma seyrinde DİK gelişmesinde pıhtılaşma sistemi aktivasyonu ile aynı anda akut faz cevabına bağlı olarak doğal antikoagülan ve fibrinolitik sistemlerin işleyişinde bozulma olması da rol oynar. doğal antikoagülan proteinler tarafından dengelenir. DİK sürecinde erken dönemlerde yüksek plazminojen aktivatör inhibitörü (PAI-1) düzeylerine bağlı olarak hipofibrinolizin de olabildiği ve bunun DİK tablosunun gelişmesine katkıda bulunduğu gösterilmiştir [3]. Takiben, yaygın pıhtılaşma aktivasyonuna bir yanıt olarak sıklıkla fibrinolitik sistem de uyarılır ki bu duruma sekonder fibrinoliz denilir. Doğal antikoagülan sistemin önemli komponentleri olan antitrombin III, protein C, S ve trombomodulin düzeyleri DİK sürecinde sıklıkla düşük bulunmakta ve bu durum pıhtılaşmanın dengelenmesini zorlaştırmaktadır [2]. Bu düşüklüklerin nedeni yalnızca tüketim değildir; özellikle antitrombin III ün bir negatif akut faz proteini olarak davrandığı ve sitokinemi durumunda düzeyinin düştüğü gösterilmiştir. 2. Şiddetli travmalar DİK e sıklıkla neden olan olaylardır. Buradaki mekanizma, yoğun miktarda fosfolipid ve yağ yapısında doku materyalinin ve dolayısıyla doku faktörünün dolaşıma karışmasıdır. Travma seyrinde belirgin bir akut faz cevabı da ortaya çıkmaktadır. Sitokinlerin, pıhtılaşma sistemini uyarmaları dışında antitrombin III, doku faktörü yolu inhibitörü ve protein C doğal antikoagülan sistemlerinin işleyişlerini ve fibrinolitik cevabı da bozabildikleri bilinmektedir [6,8]. 3. Malign hastalıkların seyrinde izlenen DİK in patogenezinde, kanser hücrelerinin eksprese ettiği doku faktörü ve ona benzer moleküller rol oynamaktadır. 8

4. Obstetrik DİK te de temel mekanizma, doku faktörünün yani tromboplastinin sistemik dolaşıma yoğun miktarlarda karışmasıdır. SEMPTOMATOLOJİ: AKUT ve KRONİK DİK KAVRAMLARI Klinik tablonun ağırlığını, pıhtılaşmanın uyarılma derecesine bağlı olarak, pıhtılaşma ürünlerinin tüketilme hızı, fibrinolizin oluşan fibrin moleküllerini parçalamadaki etkinliği ile tüketilen trombosit ve pıhtılaşma faktörlerinin kemik iliği ve karaciğer tarafından yerine konulma hızı belirler (Şekil 3). Akut (veya ağır) DİK durumunda yaygın pıhtı oluşumu ve/veya pıhtılaşma maddesi tüketiminin, fibrinolitik sistem ve/veya karaciğer-kemik iliği tarafından dengelenememesi söz konusudur. Bu durumda kanamalar, trombozlar ve organ yetmezliklerinin çeşitli kombinasyonları gözlenir. Kronik DİK tanımı yerine düşük dereceli ya da dengelenmiş DİK deyimlerini kullanmak daha doğru olacaktır. Bu hastalarda pıhtılaşma, fibrinoliz ve pıhtılaşma maddesi üretimi arasındaki denge hayatı tehdit eden ağır bir klinik veya laboratuvar tablosu ortaya çıkmasına yol açacak kadar bozuk değildir. Bu hastalarda, semptomsuz bir klinik seyir ya da trombozlar ile birlikte hafif pıhtılaşma testi bozuklukları ve/veya trombositopeni saptanır. Bazı araştırıcılar aşikar-aşikar olmayan, kontrollü-kontrolsüz DİK deyimlerini de kullanmaktadır. Aşikar olmayan DİK, hemostatik sistemin zorlandığını, ancak henüz dekompanse olmadığını ifade etmektedir. Kontrollü sıfatı ise mikrovasküler endotelde bir hasar söz konusu olmadığını, koagülasyon sisteminin endotelin antikoagülan işlevlerini aşacak şekilde yoğun olarak uyarılmasından dolayı DİK geliştiğini ifade etmektedir. Mikrovasküler endotelde bir hasar söz konusu olmadığından (transfüzyon reaksiyonları, ablasyo plasenta örneklerinde olduğu gibi) bu DİK epizodları geçicidir. LABORATUVAR TETKİKİ ve TANI DİK tanısını tek başına koyduran laboratuvar testi yoktur. Tedavide gelişmeler sağlanamamasından, tanı koyma konusundaki zorluklar da sorumlu olabilir. DİK için risk faktörleri olan bir hastada tromboz ve/veya kanama bulguları ve/veya multiorgan yetmezliği gelişmesi durumunda, bu komplikasyonun geliştiğinden şüphe edilmelidir. Böyle bir hastada tanı için pıhtılaşma elemanlarının eksik oldu- Tetikleyen faktör (ve komorbid durumlar) Yaygın damar içi pıhtılaşma ve pıhtılaşma maddesi tüketimi Eksilen faktör ve trombositlerin karaciğer ve kemik iliği tarafından yerine konulması Oluşan fibrin polimerlerinin eritilmesi (fibrinoliz) Şekil 3. DİK te semptomatolojiyi, pıhtılaşma maddelerinin tüketilme hızı, fibrinolizin oluşan fibrin moleküllerini parçalamadaki etkinliği ile tüketilen trombosit ve pıhtılaşma faktörlerinin yerine konulma hızı arasındaki dengeler belirler. DİK i tetikleyen faktör (ler) pıhtılaşmayı uyarma yönündeki net etkilerinin şiddeti yanı sıra; karaciğer, kemik iliği ve fibrinolizin dengeleyici yöndeki etkileri üzerinde inhibisyon yaparak da klinik tablonun şekillenmesinde belirleyici görev yapabilirler. 9

ğunu gösteren laboratuvar bulgularından, yani aktive parsiyel tromboplastin zamanı yüksekliği, protrombin zamanı yüksekliği ve trombositopeniden en az birisi olmalı; ayrıca bu eksikliğin (yalnızca) sentez bozukluğundan değil, tüketimden kaynaklandığına işaret eden bir laboratuvar delili olmalıdır. Bu delil, dolaşan (soluble) fibrin düzeyi ya da bir fibrin yıkım ürünü olan D-dimer düzeyinin artmış bulunması olabilir. Bu kriterlerden ve geliştirilen DİK skorlama sistemlerinden de anlaşılacağı üzere, günümüzde tanı uygun klinik zeminde patolojik pıhtılaşmanın ölçülmesine değil, bu sağlıksız sürecin neticeleri olan pıhtılaşma faktörü ve trombosit tüketiminin ya da sentez azalmasının saptanmasına dayanmaktadır (Tablo 2) [5]. Bu kriterler tanı için yetersiz kalabilir: DİK in pıhtılaşma faktörü ve trombosit eksikliğine yol açmadan evvel multiorgan yetmezliğine neden olup, ölümle sonuçlanması mümkün olabilir. Öte yandan bu komplikasyonun pıhtılaşma maddelerinin tüketildiği ve klinik düzeyde hemostatik komplikasyonların geliştiği dönemde saptanabilmesi geç kalınmış bir tanıdır ve bu aşamada tedavi zordur. Fibrinojen bir pozitif akut faz proteini olduğu için sistemik inflamatuvar yanıtın eşlik ettiği DİK epizodlarında artmış tüketime rağmen normal, hatta artmış saptanabilir. Periferik yaymada eritrosit fragmantasyonu saptanması, mikrovasküler pıhtıların varlığına işaret eden bir laboratuvar bulgusudur. Ancak bu bulgunun duyarlılığı muhtemelen düşüktür. DİK in varlığını laboratuvar testleri ile değerlendirirken, ardışık testler istenmesi tanıyı kolaylaştırabilir. Uygun klinik zeminde pıhtılaşma maddelerinin, özellikle trombosit sayısının -normal olsa bile- azalma eğiliminde olması, duyarlılığı yüksek olan bir bulgudur. Ancak bu ağır hastalarda trombositopeni gelişmesi için birçok risk faktörünün zaten mevcut olması bu bulgunun özgüllüğünü kısıtlamaktadır. TEDAVİ DİK in tedavisi de tartışmalı bir konudur. Her DİK hastasında mutlak olarak endike olduğu kabul edilen tek tedavi yöntemi, altta yatan hastalığın kısa sürede ortadan kaldırılmasıdır. Bu bazı hastalarda, özellikle obstetrik vakalarda mümkün olabilir. Ancak diğer hastalarda çoğu kez kısa sürede mümkün olamaz. DİK tedavisinde genel bir görüş birliği olmamasının belki de en önemli nedeni çok heterojen bir rahatsızlık olmasıdır. Günümüzde heparin tedavisinin, plazma ve trombosit transfüzyonlarının yararını destekleyen kontrollü tek bir klinik çalışma yoktur. Genel yaklaşım tedaviyi hastaya göre bireyselleştirmektir. Ciddi kanamaları olan bir hastada heparin kullanılmaması ya da yalnızca profilaksi dozunda verilmesi daha uygundur. Kanama olmadıkça ya da ciddi kanama beklenmediği hallerde trombosit veya plazma replasmanı önerilmemektedir. Tablo 2. International Society on Thrombosis and Haemostasis tarafından ileri sürülen DİK skorlama taslağı [5]. Bu skorlama sadece bir öneri niteliğindedir ve prospektif olarak sınanmamıştır. 1. Risk değerlendirme: Hastanın DİK e yol açabilen bir hastalığı var mı? Cevap Evet değilse bu algoritma kullanılmamalıdır 2. Global pıhtılaşma testlerinin istenmesi (trombosit sayısı, protrombin zamanı, fibrinojen, dolaşan fibrin monomerleri veya fibrin yıkım ürünleri) 3. Skorlama a. Trombosit sayısı (> 100.000/µL= 0; < 100.000/µL= 1; < 50.000/µL= 2) b. Fibrin ile ilişkili belirteçler (fibrin yıkım ürünleri veya dolaşan fibrin düzeyleri)* (artış yok= 0; orta düzeyde artış= 2; şiddetli artış= 3) c. Protrombin zamanında artış (< 3 saniye = 0; 3-6 saniye = 1; > 6 saniye = 2) d. Fibrinojen (> 1 g/l= 0; < 1 g/l= 1) 4. Hesaplama= a + b + c + d 5. Skor 5 ise aşikar DİK; skorlama günlük olarak tekrarlanır. Skorun < 5 olması aşikar olmayan DİK i düşündürebilir; ama doğrulayıcı değildir. Bir-iki gün içinde test tekrar edilmelidir. * Her laboratuvar orta ya da şiddetli artış değerlerini kendisi belirlemelidir. 10

IXa + VIIIa Pr S APC TM + IIa TF + VIIa Xa + Va IIa Fibrin Xa + TFPI TF= Doku faktörü TFPI= Doku faktörü yolu inhibitörü ATIII= Antitrombin III GAG= Glikozaminoglikanlar Pr S= Protein S APC= Aktive protein C TM= Trombomodulin ATIII + GAG Şekil 4. Doğal antikoagülan sistem. Doğal antikoagülan proteinlerin inhibitör aktiviteleri kalın oklarla gösterilmiştir. DİK ve sepsise bağlı multiorgan yetmezliğinin patogenezleri arasında ortak yönler vardır. Sepsis seyrinde gelişen multiorgan yetmezliğinde DİK tekine benzer şekilde mikrovasküler pıhtılaşma rol oynamaktadır [9]. Laboratuvar testleri desteklemeyebilse de sepsisteki bu bozukluklar DİK tanımı ile uyumludur. Pıhtılaşma sisteminin en önemli düzenleyici enzimi olan trombinin prokoagülan etkisi dışında, antikoagülan, antifibrinolitik ve proinflamatuvar görevleri de vardır. Son yıllarda sepsis ve DİK tedavisinde pıhtılaşmayı inhibe etmeleri, muhtemelen trombin oluşumunu azaltmalarına bağlı olarak ve belki de direkt olarak antiinflamatuvar etki göstermeleri sebebiyle, doğal antikoagülan ajanların kullanımı ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Şekil 4 te işlevleri tanımlanan doğal antikoagülan ajanlardan aktive protein C ve antitrombin ile faz III klinik çalışmalar mevcuttur. Doku faktörü yolu inhibitörü (TFPI) ile halen erken faz çalışmalar yapılmaktadır. Sepsis ve DİK te aktive protein C ve antitrombin III ile alınan sonuçlar Tablo 3 te özetlenmiştir. Antitrombin III ağır sepsis hastalarında 28 günlük mortaliteyi azaltmamaktadır [10]. Yalnızca, antitrombin III tedavisine heparin eklenmeyen hastalarda 90 günlük sağkalımın plasebodan daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Aktive protein C (drotrecogin alfa) ise organ disfonksiyonu olan sepsis hastalarının bir kısmında mortaliteyi azaltabilmektedir [11,12]. Ayrıca, kardiyovasküler ve solunum işlev bozukluklarında plaseboya göre daha hızlı düzelme ve hematolojik organ işlev bozukluğunun gelişmesini yavaşlatma etkisi olduğu da bildirilmiştir [13]. Bu çalışmada, organ yetmezliğini tanımlamak üzere kullanılan Sequential Organ Failure Assessment (SOFA) skorlamasında hematolojik bozukluk kriteri olarak kullanılan trombositopeni, DİK sürecini en iyi yansıtan parametrelerden birisidir. Aktive protein C en çok 50 yaşın üstündeki hastalarda, birden fazla organ bozukluğu olanlarda, Acute Physiologic Assessment and Chronic Health Evaluation (APACHE) II skoru > 24 olanlarda ve şok tablosunda olanlarda faydalı olmaktadır. APACHE II skoru düşük Tablo 3. DİK ve sepsiste ATIII ve rekombinant aktive protein C ile sağkalım sonuçları (detaylı açıklama için metne bakınız). DİK Sepsis Antitrombin III Mortalite değişmiyor [14] * 28 günlük mortalite değişmiyor. Bir grup hastada 90 günlük mortalite üzerinde olumlu etkisi var [10]. Aktive protein C Heparine kıyasla mortalite azalıyor [15] * 28 günlük mortalite azalıyor [11]. Ancak yararlı etkisinin bir grup hastaya sınırlı olduğu post-hoc değerlendirmelerde anlaşılmıştır [12]. * Bu çalışmalar düşük hasta sayılarıyla yapılmıştır; 15 numaralı kaynakta kontrol vakalarına plasebo değil, heparin verilmiştir. 11

olanlarda kanama riski nedeniyle yarardan çok zarara neden olma ihtimali vardır [12]. Nitekim, Food and Drug Administration (FDA) aktive protein C nin APACHE II skoru > 24 olan ağır sepsis hastalarında kullanılmasını onaylamıştır. İlacın faydasının belirtilen hasta grubuna mahsus olması, PROWESS çalışması yayınlandıktan sonra FDA onayı aşamasında yapılan retrospektif değerlendirmelerle ortaya konmuştur [11]. Bu hipotez prospektif bir çalışmayla doğrulanıncaya kadar aktive protein C nin standart bir tedavi ajanı olarak kabul edilmemesi gerektiği ileri sürülmüştür [12]. Antitrombin III ün DİK in kontrolünde yararı olabilir, ama sağkalım üstünde olumlu etkisi saptanamamıştır [14]. Buna karşılık, aktive protein C nin DİK te heparine kıyasla sağkalım avantajı sağladığı ileri sürülmüştür [15]. DİK te gerek antitrombin III gerekse aktive protein C kullanımını irdeleyen prospektif randomize çalışmalardaki hasta sayıları düşüktür. Bu ilaçların kullanımıyla ilgili daha geniş çalışmalar yapılmalıdır. Aktive protein C plaseboya kıyasla ciddi kanamalara yol açabilmektedir. Ciddi kanama riski, %3.5 olarak belirlenmiştir [11]. Kanama riski, heparin ile birlikte kullanıldığında antitrombin III için de geçerlidir [10]. KAYNAKLAR 1. Osterud B, Bjorklid E. The tissue factor pathway in disseminated intravascular coagulation. Semin Thromb Hemost 2001;27:605-17. 2. Fourrier F, Chopin C, Goudemand J, et al. Septic shock, multiple organ failure, and disseminated intravascular coagulation. Compared patterns of antithrombin III, protein C, and protein S deficiencies. Chest 1992;101:816-23. 3. Hack CE. Fibrinolysis in disseminated intravascular coagulation. Semin Thromb Hemost 2001;27: 633-8. 4. Rapaport SI, Rao LV. The tissue factor pathway: How it has become a prima ballerina. Thromb Haemost 1995;74:7-17. 5. ten Cate H. Pathophysiology of disseminated intravascular coagulation in sepsis. Crit Care Med 2000; 28(9 Suppl):9-11. 6. Biemond BJ, Levi M, ten Cate H, et al. Complete inhibition of endotoxin-induced coagulation activation in chimpanzees with a monoclonal Fab fragment against factor VII/VIIa. Thromb Haemost 1995;73: 223-30. 7. Esmon CT. Possible involvement of cytokines in diffuse intravascular coagulation and thrombosis. Baillieres Best Pract Res Clin Haematol 1999;12:343-59. 8. Taylor FB Jr, Toh CH, Hoots WK, Wada H, Levi M. Towards definition, clinical and laboratory criteria, and a scoring system for disseminated intravascular coagulation. Thromb Haemost 2001;86:1327-30. 9. ten Cate H, Schoenmakers SH, Franco R, et al. Microvascular coagulopathy and disseminated intravascular coagulation. Crit Care Med 2001;29(7 Suppl):95-7. 10. Warren BL, Eid A, Singer P, et al; KyberSept Trial Study Group. Caring for the critically ill patient. High-dose antithrombin III in severe sepsis: A randomized controlled trial. JAMA 2001;286:1869-78. 11. Bernard GR, Vincent JL, Laterre PF, et al; Recombinant human protein C Worldwide Evaluation in Severe Sepsis (PROWESS) Study Group. Efficacy and safety of recombinant human activated protein C for severe sepsis. N Engl J Med 2001;344:699-709. 12. Warren HS, Suffredini AF, Eichacker PQ, Munford RS. Risks and benefits of activated protein C treatment for severe sepsis. N Engl J Med 2002;347: 1027-30. 13. Vincent JL, Angus DC, Artigas A, et al; Recombinant Human Activated Protein C Worldwide Evaluation in Severe Sepsis (PROWESS) Study Group. Effects of drotrecogin alfa (activated) on organ dysfunction in the PROWESS trial. Crit Care Med 2003;31:834-40. 14. Fourrier F, Chopin C, Huart JJ, Runge I, Caron C, Goudemand J. Double-blind, placebo-controlled trial of antithrombin III concentrates in septic shock with disseminated intravascular coagulation. Chest 1993;104:882-8. 15. Aoki N, Matsuda T, Saito H, et al; CTC-111-IM Clinical Research Group. A comparative double-blind randomized trial of activated protein C and unfractionated heparin in the treatment of disseminated intravascular coagulation. Int J Hematol 2002;75: 540-7. 12