HALK BİLİMİ GÖSTERİ SANATLARI HALK MÜZİĞİ ÂŞIK MÜZİĞİ VE GÖSTERİMLERİ

Benzer belgeler
Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

TÜRK HALK ŞİİRİ EDB305U KISA ÖZET

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

İ.Ö 100 Temel Eser. Kategori: Şiir Salı, 11 Ağustos :32 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF. Çanakkale içinde aynalı çarşı

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

TÜRK VE DÜNYA EDEBİYATINDA NAZIM BİÇİMLERİ. işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar.

Ders Adı : TÜRK HALK EDEBİYATI III Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri.

FOLKLOR (ÖRNEK: 2000: 15)

İslam medeniyetinde Türk Edebiyatı

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu :Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Türk Lisans. Halk Atatürk Üniversitesi Türk Halk Hacettepe Üniversitesi 1971

ahmet kiral Kübra bitmez naime demir

içindekiler Önsöz 7 Motif ve Metin Merkezli Anlama - Açıklama Üzerine Düşünceler 9 Günümüz Adana Aşıklık GeleneğindeMizah 31

XX. yüzyıl âşıkları içinde haklı olarak yerini alan Davut Sulari (Davut Ağbaba, Ocak 1985), Çayırlı ilçesine bağlı Karahüseyin köyünden olup V

Manilerde Anonimliğin Kaybolması ve Yeni Bir Terim Önerisi Olarak Yazma Mani

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

DERS PLANI DEĞİŞİKLİK SEBEBİNİ İLGİLİ SÜTUNDA İŞARETLEYİNİZ "X" 1.YARIYIL 1.YARIYIL 2.YARIYIL 2.YARIYIL. Kodu Adı Z/S T+U AKTS Birleşti

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KARADENİZ ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

FOLKLOR ARŞİVİ'NİN BUGÜNKÜ DURUMU

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE ÂŞIK EDEBİYATI *

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı Salahaddin BEKKİ İletişim Bilgileri AEÜ Fen-Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Adres Bölümü Bağbaşı Yerleşkesi KIRŞEHİR

Editör Salih Gülerer. Çocuk Edebiyatı. Yazarlar Fatma Şükran Elgeren Hülya Yolasığmazoğlu Mustafa Bilgen Orhan Özdemir Safiye Akdeniz

ÖZGEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

KUBBEALTI SOHBETLERİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

PROF. DR. MUHAN BALİ DERLEME ARŞİVİ - I

2. SINIF. KODU DERSİN ADI T U K Ects KODU DERSİN ADI T U K Ects. 3. SINIF V. YARIYIL VI. YARIYIL KODU DERSİN ADI T U K Ects KODU DERSİN ADI T U K Ects

Halk Hikayesi. Yazı Menu. - Halk Hikayesi Nedir. - Kapsamlarına Göre Halk Hikayeleri. - Konularına Göre Halk Hikayeleri.

İletişim çağı adını verdiğimiz bir çağda televizyon ve radyonun yoğun olarak ürettiği popü-

Müşterek Şiirler Divanı

GÜNLÜK (GÜNCE)

Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi

Metin Edebi Metin nedir?

Uluslararası Pablo Neruda Barış Şiirleri yarışmasında Bir Sohbetin Özeti adlı şiiriyle ödül aldı.

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

Tablo 2: Doktora Programı Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI GÜZ YARIYILI

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

MEHMET YARDIMCI'NIN ŞİİRLERİNDE HALK EDEBİYATI UNSURLARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

ALİ CANİP YÖNTEM İN HALK EDEBİYATI VE HALK EDEBİYATI ÖĞRETİMİ ÜZERİNE GÖRÜŞLERİ

ÖZ GEÇMİŞİM. Yüzüncı Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği / VAN ( )

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

HALK EDEBİYATI. Aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, din, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını

Ders/Ünite: MATEMATİK GEOMETRİ Uzun Dönemli Amaçlar: 1. Geometrik şekiller arasındaki ilişkiyi kavrar

ŞAİRNAMELERDE ÂŞIK ŞENLİK *

EDEBİYAT 9. SINIF 10. SINIF

TÜRK DÜNYASI MÜHENDİSLER VE MİMARLAR BİRLİĞİ

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

* 24 Temmuz 2015, Bardız da Nihanî Paneli.

GARİP AKIMI (I. YENİ)

Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma. TDE117 Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı Doç. Dr. Beyhan Kanter A/4 A/4

BĠR KÜLTÜR OCAĞININ TARĠHĠ SERÜVENĠ: ÇOBANOĞLU ÂġIKLAR KAHVEHANESĠ

OLAY ÇEVRESİNDE GELİŞEN METİNLER ANLATMAYA BAĞLI METİNLER

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 4. SINIF MÜZİK DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Doç. Dr. Mustafa Alkan

CEVAPLAR 1 C 2 D 3 D 4 C

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

ÜNİTE 10 YAZILI ANLATIM TÜRLERİ II. TÜRKDİLİ Okt. Ahmet AKPINAR İÇİNDEKİLER HEDEFLER

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

HALK HİKAYELERİ EDB205U

Y. Lisans Türk Müziği İst. Teknik Üniv Sanatta Yeterlilik Türk Müziği İst. Teknik Üniv. 1994

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DERS MÜFREDATI/PROGRAMI.

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Transkript:

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ HALK BİLİMİ GÖSTERİ SANATLARI HALK MÜZİĞİ ÂŞIK MÜZİĞİ VE GÖSTERİMLERİ Doç. Dr. Suavi AYDIN EKİM - 2009 ANKARA

2.1.1. Âşık Müziği ve Gösterimleri Anahtar Kelimeler: Âşık Müziği ve Gösterimleri Âşıklar, sazlarıyla çeşitli halk şiiri örneklerini söyleyen kişilerdir. Söyledikleri müzikli ezgiler genellikle halk şiirinin çeşitli türlerine aittir. Bu türler arasında türküler, koşmalar ve maniler yer alır. Âşıklarığın en önemli araçları, onların sazı, sesi ve dağarcıklarındaki şiir yüküdür. Âşıklar hakkında tarihsel bilgimiz sınırlıdır. Bu geleneğin ne zaman doğup geliştiği karanlık olmakla birlikte, Fuad Köprülü nün edebiyat tarihi araştırmalarından av ve şölenlerin sonunda ozanların destanlar okuyup söylediğine ilişkin bilgiler mevcuttur. Osmanlı vakanüvisleri içinde âşıklık geleneğinden ilk bahseden kişi 16. yüzyıl tarihçisi Mustafa Âli dir. Mustafa Âli, II. Murad döneminde (1404-1451) varsağı söyleyenlerden bahsetmekle birlikte, döneminin şiir anlayışı tümüyle divân şiiri olduğu için, onları şairden saymaz. Demek ki 15. yüzyılın ikinci yarısına kadar âşıklık geleneği sarayda da kabul görmekteydi. Ne var ki imparatorluk dönemi yle birlikte âşıklık geleneği, sarayın ve yönetici sınıfların hayat alanının dışına atılmıştır. Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren Osmanlı ülkesinde yerleşen imparatorluk geleneği ile birlikte, halk ile iktidar sahipleri arasındaki ayrışma keskinleşmiş, bu da hem saraydaki zevklere hem de Osmanlı belgelerine yansımıştır. Osmanlı dönemindeki âşıklık geleneği hakkında, bazı şer iye sicillerinde kısa bilgiler olmakla birlikte, genellikle devlet belgelerinde yeterli bilgi bulunmaz. Evliyâ Çelebi Seyahatnâme sinde gezip gördüğü yerlerdeki âşıklardan bahsetmektedir. Ayrıca Bektaşî tekkelerinde tutulan defterlerde gezgin âşıklar hakkında bazı bilgiler ve günümüze kadar ulaşmış cönklerde söyledikleri şiirlerden parçalar bulunur. Ayrıca bilgi kaynağı olarak kullanabileceğimiz şairnâmeler vardır. Bu şairnâmeler, Âşıklara Methiye, Âşıklar Destanı, Âşıklar Serencamı, Âşıknâme, Ozanlar, Ozanlar Şiiri, Tekerleme, Şairler Destanı, Şairnâme gibi adlarla günümüze ulaşmıştır. Hiç şüphesiz kimisi yazma kimisi ise basma olan bu eserlerin bahsettiği âşıklar ve ozanlar buralarda yazılı bulunan şiirleri müzikli olarak yorumluyorlardı. Zira âşık ve ozan adıyla anılan halk sanatçılarının halk şiiri içindeki önemi, onların sanatlarını mutlaka müzikle icra etmeleridir. Esas itibarıyla bu gelenek heterodoks zümreler içinde kendisine ağırlıklı bir yer bulmuş ve Alevî-Bektaşî geleneği içinde kuvvetli bir biçimde taşınmıştır. Elbette âşıklık tarzının bu yolun dışında örnekleri de mevcuttur. Bu örnekler, çoğunlukla divan şiirine yakın duran tarzları da deneyen yerel şairler arasında ve Azerbaycan kültür çevresine yakın bölgelerde görülür. Alevî-Bektaşî yolu dışında, bugün de, Türkiye de âşıklık geleneğinin yaşandığı yerler, bu çevrede yer alan Erzurum, Kars, Ardahan, Iğdır, Gümüşhane ve Bayburt çevresidir. Bu çevrede yetişmiş ünlü çağdaş âşıklar arasında Kağızmanlı Hıfzı yı, Bayburtlu Celalî yi, Bayburtlu Hicranî yi, Yusufelili Huzurî yi, Posoflu Müdamî yi, Posoflu Zülalî yi; günümüze kadar gelen âşıklık geleneğini sürdüren son kişiler arasında Alevî-Bektaşî yolundan Davut Sularî yi, Âşık Mahsunî Şerif i, Âşık Veysel i ve Neşet Ertaş ı sayabiliriz. Altun, Erman, (2001), Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı. Ankara: Akçağ. Köprülü, Fuad (1962), Türk Saz Şairleri. Ankara: Gücen Basımevi. -------- (1989), Edebiyat Araştırmaları. İstanbul: Ötüken Yayınları. 2

Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 3

2.1.1.1. Âşık Fasılları Anahtar Kelimeler: Âşık Fasılları Âşıklar gezgin kişilerdi. Hem geçimlerini temin etmek hem de ün kazanmak için köy köy, kasaba kasaba, kent kent gezerler ve fasıllara, karşılaşmalara katılırlardı. Fasıllar genellikle köy meydanlarında, bağ ve bahçelerde, kahvelerde, günümüze daha yakın zamanlarda ise düğün salonları gibi kamuya açık yerlerde icra edilirdi. Yöne eşrafına ait büyük konaklar da, kimi zaman fasıllar için açılırdı. Fasıl icra edilecek akşamlarda yöre halkı bu mekânları doldurarak, televizyon ve radyo gibi eğlence kaynaklarının henüz gelişmediği dönemde, dışarıdan gelen ender eğlence ve kültürleşme unsurlarından biri olan bu fasılları merak ve zevkle izlerdi. Bir yere birden çok âşığın gelmesi ender ve özel bir durumdur. O nedenle âşık fasıllarının icra edileceği günler, özel günlerdir. Zaman zaman âşık fasıllarının icra edileceği gün ve yerler önceden kararlaştırılmış ve bir ölçüde gelenekselleşmiş karşılaşma ve toplantılar olarak tertip edilmiştir. Fasıl icra edilen yere meydan veya divan denilir. Fasıl icra edilen yerler, aynı zamanda, âşık karşılaşmalarının, âşık yarışmalarının ve âşık atışmalarının da icra edildiği yerlerdir. Fasıllar, genellikle atışma ve yarışmaların olmadığı, âşıkların birarada ve birbirini tâkip ederek eserlerini seslendirdiği toplu müzik ortamları biçiminde icra edilmekle birlikte, fasılları izleyen yarışma ve atışmaların da vâki olduğu durumlar görülürdü. Fasıl icrasında ilk aşama, meydanı veya divanı yöneten kişinin, eğer âşıklar birbirini tanımıyorlarsa, onları tanıtmaktır. Fasıllarda âşıkların kendi besteledikleri biyografik şiirlerle kendilerini tanıtmaları da âdettendir. Bunlara ağırlama denilmektedir. Fasılların başında genellikle sesi güzel olan bir âşık tarafından bir gazel biçimi olan kalenderî okunur. Bunun ardından fasıla katılan her âşık tek tek birbiri ardı sıra gezinti yapar. Gezintinin sonunda dem gelmiş olur; yani müzik tavına gelir. Bu safhada âşıklar doğmacalarını okur, nazireler söyler ve çeşitli halk şiiri biçimlerini icra ederler. Fasıllara sohbet ve beyitleşme adı da verilir. Âşık fasıllarında aruz vezniyle yazılmış şiirler, hece vezniyle yazılmış olanlarla; bireysel eserler olan koşmalar ve destanlar, Diyarbakır ağzı mayaları gibi anonim halk türküleriyle birlikte, hatta Kerem ve Âşık Garip gibi halk hikâyeleri dahi okunur. Altun, Erman (2001), Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı. Ankara: Akçağ. Boratav, Pertev Nailî, (1938), Folklor, Halk Edebiyatı ve Âşık Edebiyatı, İnsan, 2 (Mayıs 1938). Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 4

2.1.1.2. Âşık Yarışmaları ve Karşılaşmaları Anahtar Kelimeler: Âşık Yarışmaları ve Karşılaşmaları Âşık yarışmaları, âşıkların yetenekleri ve güçleri ile birbirleriyle çekiştiği ortamlardır. Bu tür karşılaşmlara divana çıkma, meydan edilme adları da verilmektedir. Bu yarışmaları yönetmek üzere meydana bir divan âşığı çıkarılırdı. Bu, yol yordam bilen usta bir âşıktır ve izleyenler tarafından seçilir. Ayrıca divanı idare etmek ve karar vermek üzere bir hakem heyeti bulunur. Önce yarışacak âşıklar tanıtılır. Sonra ağırlama başlar. Ağırlama sırasında âşıklar hafif hafif atışmaya, deyişmeye ve birbirlerine söz çarpmaya başlarlar. Taşlama arttıkça, karşılaşmanın ritmi de artar. Ağırlamanın ardından iğneleyici, küçümseyici ve takılmalı deyişler söylenir. Bunu tutmacalar, karşı-beriler ve bağlama-çözmeler izler. Bağlamaçözmeler çok uzun sürebilir ve günlere yayılabilir. En sonunda âşıklardan biri diğerini alt eder ve yenen âşık ortaya konulan ödülü alır. Yenilen, sazını yenene teslim eder ve yenen eğer kendisinin büyüğüyse elini öper. Yenen ise genellikle sazı geri verir. Bu bir büyüklük göstergesi ve âşıklar loncasının sürekliliğini simgeleyen bir davranıştır. Zira yenilenin bir daha divana çıkmaması, bir daha sazı eline almaması bile söz konusu olabilir. Âşık yarışmalarının böyle ağır bir yaptırımı da vardır. Yenilme durumu bağlanmak veya hapis etmek deyimleri ile de anlatılır. Yenmek, üstün gelmek deyimiyle, berabere kalmak ise denk gelmek deyimiyle anlatılır. Yarışmaların yanısıra karşılaşmalara da rastlanır. Karşılaşma genel bir adlandırmadır. Eskiden bu tarza tekellüm de denilirdi. Karşılaşma, en az iki aşığın irticalen, yani o anda akla geldiği gibi, kendi fikirlerini, ruh hallerini, duygu ve düşüncelerini, dünya görüşlerini, bilgi, kanaat ve tecrübelerini sergilemek, bu meyanda dinleyenleri eğlendirmek ya da birbirlerine üstün gelmek için, belirli kurallara bağlı olarak şiirli-ezgili söyleşmeleridir. Karadeniz bölgesinde âşıklar, birbirlerine temeli manîler olan karşı-beriler veya atma türküler söylerler. Karşılaşmalarda âşıkların, soru-cevap yoluyla, dar ayaklarla ya da çift kafiyeli ayaklarla birbirlerine üstünlük sağlamaya çalıştıkları da görülür. Bu yol, âşığın rakibini sınama, tartma yoludur. Bu sınama veya tartma, oldukça ölçülü cereyan eder ve bu haliyle atışma ve deyişme tarzlarından ayrılır. İğnelemelerin, rakiple dalga geçmenin, benzetme ve kinayelerle rakibi küçük düşürmenin amaçlandığı atışmalarda üstün gelme yerine, izleyenleri eğlendirme kaygısı ön plandadır, bu yüzden ayak usulü kullanılmaz. Deyişmelerde ise sohbet esas olup ne galip gelme kaygısı ne de rakibe takılma kaygısı vardır. Burada iki ya da daha fazla âşık, ayaklar yoluyla, birbirleriyle manzum biçimde söyleşirler ve kanaatlerini, inanışlarını, bilgi ve tecrübelerini aktarırlar. Altun, Erman, (2001), Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı. Ankara: Akçağ. Kaya, Doğan, (2000), Âşık Edebiyatı Araştırmaları. İstanbul: Kitapevi. Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 5

2.1.1.3. Türkülü Hikâyeler Anahtar Kelimeler: Türkülü Hikâyeler Bir destan, hikâye veya olayın türkü şeklinde söylenerek anlatılmasıdır. Saz kullanan halk şairleri, kaynağı bilinmeyen, anlatımı ve söyleme tarzı zamana ve mekâna göre değişebilen bazı masal, destan ve efsane anlatımları geliştirmişlerdir. Zaman zaman şairin kendisi bizzat anlattığı destanın konusu olmuştur. Burada türkünün konusu olan destanın kahramanı genellikle şairin kendisi, anlatılan da şairin kendi yaşamının abartılı öyküleridir. Ancak saz şairleri, çoğunlukla kendileri dışında cereyan etmiş veya aktarılmış destan ve hikâyeleri aktarırlar. Bu şairler türkü haline getirdikleri hikâyeyi işlerler. Türküleşmiş hikâyelerin bir kısmı, bazı yerel ve tarihsel konuların profesyonel hikâyeciler tarafından işlenmiş biçimleri üzerine yakılmıştır. Bunlar arasında bazı Battalnâmeleri, Âşık Garip ve Şah İsmail hikâyelerini sayabiliriz. Türküler genellikle belli bir teması olan, çoğu zaman da aşk temasının işlendiği kısa rübaîler (dörtlükler) şeklinde yazılmıştır. Ancak destanların ve ünlü hikâyelerin türküleştirildiği biçimler de mevcuttur. Bunlar genellikle on bir heceli söylenir ve klasik edebiyattaki şarkılara benzerler. Bu formda önce aynı kafiyeyi koruyan üç mısra, ardından da başka bir kafiyesi olan iki mısra okunur. Sonraki iki mısra genellikle nakarattır. Bu tür hikâyelerin konu edildiği türküler, çoğunlukla betimsel, destanî ve öğretici (didaktik) unsurlar taşırlar. Bazılarında yüksek bir anlatım gücü (belâgat) görülür. Bu nedenle artistik unsurlar taşırlar. Destanları konu alan türküler, bir olayı abartılı biçimde anlatırlar ya da bir yiğidin kahramanlık hikâyelerini aktarırlar. Özellikle kaynağı ve kökeni Anadolu yu kasıp kavurmuş Celâlî isyanları dönemine giden pek çok kahramanlık hikâyesi ya da konusu ünlü savaş, kuşatma ve fetihler olan türküler yaygındır. Debreli Hasan Türküsü, Genç Osman Türküsü hatta bir kısım Köroğlu hikâyeli türkü bu türdendir. Ayrıca devlet zoruyla yapılan iskânları ve bunlara karşı direnişleri öyküleştiren, bu iskânlara maruz kalmış veya bunlara direnmiş ozanların dilinden çıkmış türküler vardır. Barak iskân türküleri ve Dadaloğlu türküleri bu türe girer. Ayrıca namlı eşkiyaları konu alan türkülere de rastlanır. Sinanoğlu, Koca Arap, İzmirli Ger Ali, Sarı Zeybek söylemeleri böyle türkülerdir. Yakın zamanlarda yakılmış türkülü hikâyeler arasında en ünlüleri, hiç şüphesiz, Belen Kahvesi ve Çökertme türküleridir. Bu türküler yapılan haksızlıkları, yöneticiler eliyle uygulanmış baskıları halkın gözünden anlatır ve buradaki kahraman halk nezdinde yüceltilir. Boratav, Pertev Nailî, (1938), Folklor, Halk Edebiyatı ve Âşık Edebiyatı, İnsan, 2 (Mayıs 1938). [Bölükbaşı], Rıza Tevfik (1982), Rıza Tevfik in Tekke ve Halk Edebiyatı ile İlgili Makaleleri (haz. Abdullah Uçman). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları:351-362. Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 6