2013-YDS İlkbahar İNGİLİZCE Sınavı*



Benzer belgeler
Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

Helping you to live more independently. Insanlari ve bagimsiz yasami destekleme. Daha bagimsiz yasamak için size yardim ediyor

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

Industrial pollution is not only a problem for Europe and North America Industrial: Endüstriyel Pollution: Kirlilik Only: Sadece

"IF CLAUSE KALIPLARI"

İngilizce konu anlatımlarının devamı burada Tıkla! Spot On 8 Ders Kitabı Tüm Kelimeleri. How do we spell the Present Continuous Tense?

( ) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÇEV181 TEKNİK İNGİLİZCE I

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

Konforun Üç Bilinmeyenli Denklemi 2016

Y KUŞAĞI ARAŞTIRMASI. TÜRKİYE BULGULARI: 17 Ocak 2014

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü

WOULD. FUTURE in PAST [1] (geçmişteki gelecek) [past of WILL] He said he would be. She hoped (that) we would com. I thought that he would ref

1. A lot of; lots of; plenty of

Parça İle İlgili Kelimeler

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

ÖNEMLİ PREPOSİTİONAL PHRASES

TÜRKÇE ÖRNEK-1 KARAALİ KÖYÜ NÜN MONOGRAFYASI ÖZET

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

Parça İle İlgili Kelimeler

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

Sample IELTS Task 2 scoring band 6

Present continous tense

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

Lesson 66: Indirect questions. Ders 66: Dolaylı sorular

ÖNEMLİ PREPOSİTİONAL PHRASES

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

Virtual Worlds are Useful for Children

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

Virtualmin'e Yeni Web Sitesi Host Etmek - Domain Eklemek

D-Link DSL 500G için ayarları

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 6 SBS PRACTICE TEST OH! Thank you very much. You are a A) occupied / fought

YAPI ATÖLYESİ. make difference.. DESIGN & CONSTRUCTION ENGINEERING ARCHITECTURE CONTRACTING. Design & Construction

Sustainable Rural Tourism

"Farklı?-Evrensel Dünyada Kendi Kimliğimizi Oluşturma" İsimli Comenius Projesi Kapsamında Yapılan Anket Çalışma Sonuçları.

.. ÜNİVERSİTESİ UNIVERSITY ÖĞRENCİ NİHAİ RAPORU STUDENT FINAL REPORT

ingilizce.com-müşterilerle En çok kullanılan Kelime ve Deyimler-Top words and phrases to use with customers

Unlike analytical solutions, numerical methods have an error range. In addition to this

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS

Mehmet MARANGOZ * ** *** stratejileri ve ekonomik yenilikleri ile. ecindeki. alternatif g. Anahtar Kelimeler:

NOVAPAC Ambalaj San. Tic. A.Ş

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

İNGİLİZCENİN SEVİYELERİ

Relative Clauses 1-3

Şimdi de kesin bir zorunluluğun bulunmadığını ifade eden cümlelere örnekler verelim:

LEARNING GOALS Human Rights Lessons

Lesson 72: Present Perfect Simple. Ders 72: Yakın Geçmiş Zaman

HOW TO MAKE A SNAPSHOT Snapshot Nasil Yapilir. JEFF GOERTZEN / Art director, USA TODAY

Parça İle İlgili Kelimeler

Mantik (Dergah Yayinlari) (Turkish Edition)

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

Gezici Tanıtım & Fuar Araçları Mobile Showroom & Fair Vehicles

Choreography Notes for: Usta-Çırak 2014 Schadia, all rights reserved

My Year Manager is Sınıf Müdürüm. P.E. is on Beden eğitimi dersimin günü

Günay Deniz D : 70 Ekim finansal se krizler, idir. Sinyal yakl. temi. olarak kabul edilebilir. Anahtar Kelimeler:

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

Lesson 41: may, might, might not. Ders 41: -ebilmek, might, might not

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

It was proposed by John McConnell at the 1969 UNESCO conference.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÇIKMIŞ SORULAR

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

Erol KAYA Yönetim Kurulu Başkanı Chairman Of The Board

The Australian Aborigines have lived in Australia for over 40,000 years. Avustralyalı Aborjinler 40,000 yıldan fazladır Avustralya da yaşamaktadırlar.

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

Güneş enerjisi kullanılarak sulama sistemleri için yeni bilgi tabanlı model

THE SCHOOL S MYSTERY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

SBS PRACTICE EXAM 4. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 4* 1. Aşağıdaki cümleyi tamamlayan sözcük hangi seçenektedir?

What Is Team Leadership?

SEVİYE 1 GÜZ DÖNEMİ 2.ÇEYREK - TEKRAR KURU (8 hafta ders saati)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI.

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

Do not open the exam until you are told that you may begin.

Ünite 6. Hungry Planet II. Kampüsiçi Ortak Dersler İNGİLİZCE. Okutman Hayrettin AYDIN

Do not open the exam until you are told that you may begin.

Clear omegle ban on puffin

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

Hukuk ve Hukukçular için İngilizce/ English for Law and Lawyers

OTOMOTİV SAN. TİC. LTD. ŞTİ. OTOMOTİV YEDEK PARÇA İMALATI AUTOMOTIVE SPARE PART MANUFACTURING

ANKET 2- Personel(Staff)

PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS

(Bu örnekte görüldüğü gibi aktive cümlenin nesnesi, pasif cümlenin öznesi konumuna geçmektedir.)

Sınavında sık yapılan temel hatalar:

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ

Sustainable Collecting Strategies of MAPs

BİR BASKI GRUBU OLARAK TÜSİADTN TÜRKİYE'NİN AVRUPA BİRLİĞl'NE TAM ÜYELİK SÜRECİNDEKİ ROLÜNÜN YAZILI BASINDA SUNUMU

Transkript:

2013-YDS İlkbahar İNGİLİZCE Sınavı* *Çözümler Bekir Sami Dilman tarafından yapılmıştır. 1. - 6. sorularda, cümlede boş bırakılan yerlere uygun düşen sözcük ya da ifadeyi bulunuz. 1. UNICEF is deeply committed to creating a world in which all children, regardless of their gender or socioeconomic background, have ---- to free, compulsory and quality education. A) access B) dedication C) insight D) addiction E) tendency 1. Bu soruda UNICEF in amacını anlatan bir cümle var. Tüm çocukların eğitim alması. Access, bir şeye ulaşmak anlamına geldiği için boşluğu en anlamlı şekilde dolduran isim olmaktadır. Diğer sözcükler karalılık, kavrama, bağımlılık ve eğilim anlamlarına gelmektedirler. 2. In some countries, such as Brazil and Russia, codes have been put in place to promote ---- logging of forest ecosystems. A) applicable B) penetrable C) notable D) sustainable E) provable 2. Rusya ve Brezilya da orman çok. O nedenle kerestecilik yapılıyor. Ancak ağaç kesimi eko sistemleri korumak için kanunlar çerçevesinde yapılıyor. Kerestecilik ancak bu şekilde sürdürülebilir. D şıkkındaki sustainable sıfatı bu nedenle doğru cevap oluyor. Kalan sözcüklerin anlamları sırasıyla, uygulanabilir, içine girilebilir, göze batan ve kanıtlanabilir dir. 3. Before they are allowed to be used, all medicines, including vaccines, are ---- tested to assess how safe and effective they are. A) incidentally B) hazardously C) thoroughly D) fatally E) offensively 3. İlaçlar ve aşılar piyasaya verilmeden nasıl bir şekilde testten geçirilir, diye sorarsak, tesadüfen, tehlikeli şekilde, ölümcül şekilde ve saldırgan şekilde sözcükleri doğru cevap olmazdı. Adamakıllı anlamına gelen thoroughly ise doğru cevap olurdu. 4. Many scientists believe that our sanitized surroundings are ---- allergic disorders in children, which have doubled in the last decade. A) extracting B) fulfilling C) unifying D) ensuring E) fostering 4. Her şeyi sterilize etmemiz için çocukların alerjik rahatsızlıklarında neye yol açar, diye sorarsak artışa yol açar diye bir cevap alırız. Bunu anlatan fiil ise foster dır. Büyütmek, geliştirmek gibi olumlu bir anlamı vardır. Burada ise alerjik hastalıkları arttırır, anlamına geliyor. Diğer kelimeler çıkarmak, yerine getirmek, birleştirmek, güvenceye almak tır. 5. In non-literate societies, valuable information about the past is often enshrined in oral tradition poems, hymns or sayings ---- from generation to generation by word of mouth. A) taken off B) handed down C) thrown up D) kept off E) rooted out 5. Okuma-yazma olmayan toplumlarda geçmişle ilgili değerli bilgiler şiirler, deyişler ve ilahiler halinde saklanırmış. Bunlar nesilden nesile ne yapılır, diye sorarsak aktarılır diye cevap alırız. Bu aktarma işleminin yönü büyüklerden küçüklere yani yukarıdan aşağı doğru yapılan bir eylem olacağından down alan hand fiili doğru deyim-fiili oluşturmaktadır. Diğer deyim-fiiller uçağın havalanması, elinden atmak, çıkarmak (kusmak), uzak durmak ve kökünden sökmek anlamlarına gelmektedir. Bu deyim fiilleri ekleri de o eylemlerin ne yönde yapıldığını net bir şekilde anlatıyor. Ancak buradaki eylem aşağı yönlü bir eylem. Cevap: B 6. By mapping equatorial rainfall since 800 AD, scientists have ---- how tropical weather may change over the next century. A) taken out B) put aside C) brought down D) figured out D) counted upon 6. Bilim adamları MS 800 den beri ekvator yağmurlarının haritalarını çıkararak tropik bölgelerdeki havanın gelecek yüzyılda nasıl değişebileceğini ne yapmış olabilirler, diye bir soru sorarsak ortaya çıkarmışlardır, diye cevap alırdık. Ortaya çıkarmak ta dışarı doğru yapılan bir eylem olduğu için out eki alan A veya D deki deyimfiillerden biri doğru olacaktır. Burada hesap-kitap işleri de olduğu için fiil kökü de bize yardımcı oluyor ve aradığımız deyim-fiilin figure out olduğunu gösteriyor. Figure, isim olarak sayı anlamına gelir. Take out, dışarı çıkarmak, diğerleri ise bir kenara koymak, azaltmak, güvenmek anlamına geliyor. 7. - 16. sorularda, cümlede boş bırakılan yerlere uygun düşen sözcük ya da ifadeyi bulunuz. 7. The physics of elementary particles in the 20th century ---- by the observation of particles whose existence ---- by theorists decades earlier. A) has been distinguished / was predicted B) distinguished / is being predicted C) was distinguished / had been predicted D) is distinguished / has been predicted E) had been distinguished / was being predicted

7. 2013 yılında olduğumuza göre, yani 21. yüzyılda olduğumuza göre soruda geçen 20. yüzyıl, geçmiş zamanda kalır. Decades earlier ifadesi, burada geçmişten önceki bir olaydan söz edildiğini gösteriyor. Bu durumda iki eylemin fiilleri V2+had+V3 şeklinde kurulur. O yüzden doğru cevap C şıkkıdır. Buna göre soruda 20. Yüzyıldaki temel parçacıklar fiziği, varlıkları onlarca yıl önce kuramcılar tarafından ön görülen parçacıkların gözlenmesi ile ortaya çıkmıştır., deniyor. 8. At the end of the First World War, the leaders of victorious countries gathered at Versailles, and there, they ---- to decide what penalties Germany, Austria and other allies ----. A) tried / would have to pay B) had tried / must have paid C) were trying / were paying D) used to try / might have paid E) could try / should have paid 8. Yine kolay bir zaman sorusu. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra galip devletler Versay da toplanmış ve mağlup devletler Almanya, Avusturya ve müttefiklerinin nasıl bir ceza ödeyeceğine karar vermeye çalışmışlar. Bir önceki sorunun aksine buradaki geçmiş olayın (gathered) ondan önceki bir olayla değil kendinden sonraki bir olayla (pay penalty) ilişkisi var. O nedenle geçmişte gelecek bildiren would, bize doğru cevabı gösteriyor. 9.---- the types of individuals it seeks to attract, an organization ---- to consider what methods to use to reach them. A) To have established / could need B) Having established / needs C) Establishing / had needed D) Established / needed E) Being established / will need 9. İlk olarak şıklarına bakılırsa zor gibi görünen bir zaman sorusu ile karşı karşıyayız, çünkü bu birleşik cümlenin yan cümlesi kısaltılmış durumda. Kısaltma ortaç (participle) yoluyla yapılmış. Dolayısı ile fiili - ing te (present participle) almış olabilir, V3 te (past participle), having V3 te (perfect participle) olabilir. E şıkkında olduğu gibi pasif biçimde de olabilir. Ancak zaman uyumu ilkesine göre ilk satırdaki individuals ismini niteleyen it seeks to attract sıfat cümleciğinin fiili V1 olduğu için virgülden sonra gelen ana cümleciğin çıkarılmış olan fiilinin de V1 olma ihtimali çok yüksektir. O nedenle B şıkkındaki needs fiili doğru seçeneğin bu olabileceğini gösteriyor. İlk fiil having established After it has established zaman cümlesinin kısaltılmış biçimidir. Bu fiillerle beraber bu soruda söylenen şudur; Bir kuruluş ne tür kişilerin ilgisini çektiğin karar verdikten sonra onlara ulaşmak için hangi yöntemleri kullanacağını düşünmesi gerekir. Cevap: B 10. China s rapid growth ---- trade is seen as a plus for the Southeast Asian nations because it helps to spur development ---- the region. A) of / without B) by / about C) upon / over D) at / under E) in / across 10. Burada Çin in ticaret alanındaki hızlı gelişiminin Güney Asya ulusları için bir artı olarak görülüyor çünkü bu büyüme bölgedeki gelişmeyi teşvik etmeye yardımcı olmaktadır, deniyor. Eylemin yönü kuralına göre ilk boşluğa in gelir, çünkü bir alanda gerçekleşen bir eylem o alanın içinde olur. İkinci boşluğa across gelmesi de Çin deki gelişmenin etkisinin bölge boyunca hissedilmesindendir. Diğer şıklardaki ikinci edatların hiç biri bölge sözcüğünden önce gelme. Çünkü gelişme bölgesiz, bölge hakkında, bölge üzerinde, bölgenin altında olmaz. 11. As Antarctic glaciers collapse ---- the sea, scientists struggle to find out what that means -- -- the rise of sea levels. A) against / in B) over / to C) around/along D) on / for E) from / behind 11. Eylemin yönü kuralına göre Antartika da buzullar denizin neresine çöker?, diye sorarsak alacağımız cevap B şıkkındaki over ile D deki on doğru cevap olabilir. Ancak ikinci boşluğa for gelirse Buz dağları denize çöktükçe/çökerken (bu arada) bilim adamları bu durumun deniz seviyesinin yükselmesi için ne anlama geldiğini bulmak için çabalıyorlarmış., şeklinde anlamlı bir cümle çıkar. Mean fiilinden sonra to gelmesi ancak bir şeyin bir kişi için bir anlam ifade etmesi durumunda kullanılır. 12. ---- lead was widely known to be dangerous, by the early years of the 20th century, it could be found in all manners of consumer products. A) Since B) Once C) Only when D) Even though E) Given that 12. Bu birleşik cümlenin ilk kısmında Kurşunun tehlikeli olduğu yirminci yüzyılın başlarında yaygın şekilde biliniyordu, deniyor. İkinci kısmında ise her türlü tüketici ürününde bulunabiliyordu, deniyor. Bu iki cümle arasında anlamsal açıdan zıtlık var. O nedenle D şıkkındaki even though doğru bağlaç olmaktadır. Cümleyi bu kadar anlayamasaydık bile, widely-yaygın şekilde belirteci bize nerde çokluk orda zıtlık ilkesini hatırlatıyor. Aynı şekilde ikinci cümlecikteki could ta but-may/can ilişkisi yani nerde zıtlık orda olasılık ilkesine göre doğru cevabın zıtlık bağlacı olduğu anlaşılabilmektedir.

13. Animals trapped in a stone called amber are sometimes so well preserved that they look ---- they have just died. A) so that B) in case C) as though D) even if E) now that 13. Bu soruda amber taşı içinde fosilleşmiş hayvanların yeni ölmüş gibi göründüğü anlatılıyor. O nedenle as though doğru bağlaç oluyor. Diğer tüm bağlaçlar iki cümleciği bağlayan bağlaçlar olduğu için yada that isim cümlesinin içinde kullanılmadıkları için yapısal olarak bu boşluğa gelemiyorlar. 14. The European Commission has put forward that policies to cut greenhouse gases will not work ---- individuals share the vision of a lowcarbon society. A) provided that B) after C) but D) while E) unless 14. Bu sorudaki will not herkesin bildiği gibi unless ile çok kullanılır. Soruyu boşluğa önce onu koyarak okuyalım. Burada Avrupa Komisyonu, sera gazını azaltma politikalarının bireyler düşük karbon toplumu vizyonunu paylaşmadıkça işe yaramayacağını ileri sürmüştür., deniyor. O zaman doğru bağlaç budur. Boşluğa yapısal olarak if anlamına gelen provided that ile after ın gelmesi pek olağan değil, çünkü bu iki bağlaç genellikle iki olumlu veya iki olumsuz cümleyi bağlar. While da but gibi zıtlık veya farklılık bildirir ama ondan farklı olarak filleri genellikle olumlu olan iki cümleyi bağlar. O nedenle boşluğa onu da koyamayız. Geriye boşluğa yapısal olarak konabilecek unless be but kalıyor. Unless te bir if cümlesidir. If iki olumlu veya iki olumsuz cümleyi bağlar. Unless ise sadece iki olumsuz cümlenin arasına gelir. Yani olumsuz bir cümleyle ve genellikle will not la kullanılır. İçindeki un ön eki olumsuzluk verdiği için başında bulunduğu cümleciğin fiili olumsuz olur. 15. When modern coastal fish-farming began 30 years ago, no one was doing things right, ---- for the environment ---- the industry s long-term sustainability. A) whether / or B) such / as C) so / that D) either / or E) as / as 15. Yine olumsuz bir bilgi olan bir soru var önümüzde. Çiftlik balığı yetiştiriciliği 30 yıl önce başlamış. Ancak o sıralar hiç kimse işleri doğru yapmıyormuş. Ne çevreyi düşünüyorlarmış ne de bu sanayinin uzun vadeli sürdürülebilirliğini. O nedenle D şıkkındaki either or doğru bağlaç. Sorunun fiili olumlu olsaydı, bağlaç neither nor olacaktı. Dilforumda whether or un da boşluğa gelebileceğini iddia ederek bu sorunun iptal edilmesini isteyen pek çok aday oldu. Bu bağlaç yapı olarak uygun gibi görünse de anlam olarak doğru olamaz. Ne ne de ifadesi varken When zaman cümleciğindeki bilgiyi, İster çevre için olsun isterse sanayinin uzun vadeli sürdürülebilirliği olsun ifadesinin tamamlaması anlamlı değil. Benzer bir bağlaç sorusu 2012 Kasım KPDS sınavında da vardı. Whether or bağlacı orada doğruydu. 14. One of the challenging decisions that hospitals are to make when purchasing a technology-based system is ---- they want to focus more on the doctor ---- the patient. A) neither / nor B) whether / or C) rather / than D) as well / as E) both / and Bu sorunun çözümü için yaptığımız açıklama şöyleydi; Bu soruda ilk boşluktan önce fiil var. 11. sorunun çözümünde whether için genellikle bir fiilden sonra kullanılır, demiştik. Devamında da or olduğunu söylemiştik. Buna göre bu cümledeki boşlukları yapısal olarak B şıkkı tamamlar. Both... and, either..or, neither...nor, not only...but also, bağlaç sorularında sıkça sorulur. Whether..or ile karıştırılmamaları için benim "...N1...N2" kalıbı dediğim yapı testinden geçirilmeleri gerekir. Yani birbirine benzeyen iki isimle kullanılmaları gerekir. Buradaki boşluklar "...the doctor...the patient" şeklinde olsaydı A veya E şıkkı yapısal olarak buraya uygun olurlardı. "As well as" ve "rather than" de çok sık sorulur. Ama onlar tek boşlukla kullanılır, yani "N1...N2" kalıbına uyar. Burada iki boşluk olduğuna göre C ve D'de elenir. Geriye yine "whether..or kalır". 16. ---- deriving two-thirds of its power supply from fossil fuels, power producers in India cannot get enough pipeline space to distribute natural gas. A) Despite B) Besides C) As a result of D) By means of E) Rather than 16. Bu soru aşağıdaki metin üzerinde değişiklik yapılarak oluşturulmuş. If there s any country where solar power should be an easy sell, it s India. Two-thirds of the country s power supply comes from fossil fuels, and power producers can t get enough coal to fire their plants or enough pipeline space to distribute natural gas. http://www.businessweek.com/articles/2012-08-09/indiasblackout-could-slow-green-energy-progress Orijinal metinde Hindistan ın güneş enerjisi ekipmanı satmak için iyi bir yer olduğundan söz ediliyor. Ülkenin enerji ihtiyacının üçte ikisi fosil yakıtlarından elde ediliyormuş. Dahası elektrik üreticileri tesislerinde yakacak kömür bulamıyormuş ya da (ürettikleri) doğalgazı dağıtımını sağlayacak

boru hatlarını döşeyecek yeterli yerleri yokmuş. Bizim sınav hocalarına göre ülkenin enerji kaynağının 3/2 sinin fosil yakıtlarından sağlanmasına rağmen, enerji üreticileri ne tesislerini çalıştıracak yeterli kömür, ne de ürettikleri doğalgazı dağıtacak boru hattına sahiplermiş. Ancak eğer bu sıkıntılar varsa Hindistan nasıl olur da enerji ihtiyacının 3/2 sini fosil yakıtlarından elde eder? ÖSYM ye göre doğru şık A. 17. - 21. sorularda, aşağıdaki parçada numaralanmış yerlere uygun düşen sözcük ya da ifadeyi bulunuz. Cities, large and small, are at the heart of a fast changing global economy they are a cause of, and a response to world economic growth. Many urban areas are growing (17) ---- their rural hinterlands are depressed, which forces impoverished rural people to move to the cities in search of work. These newcomers often end up not (18) ---- the opportunities they are looking for, so they become part of the urban poor. (19) ---- arrival to the city, they often encounter lack of housing and infrastructure services. To (20) ---- the lack of available homes, newcomers often set up shelters on the city outskirts, usually on public-owned land. They often live without electricity, running water, a sewerage system, roads and other urban services. (21) ---- dealing with poor sanitation and pollution from dirty cooking fuels and primitive stoves, they are exposed to modern environmental hazards, such as urban air pollution, exhaust fumes and industrial pollution. 17. A) unless B) in case C) so that D) whenever E) because 17. Bu paragrafta kentlerin büyümesinden söz ediliyor. Bu soruda ise bunun herkes tarafından bilinen sebebi anlatılıyor; insanların iş aramak amacıyla kırsal bölgelerden kentlere akın etmesi. O nedenle doğru bağlaç because dur. B ve C deki bağlaçlar 13. soruda da kullanılmıştı. Bir eylemin amacını bildirmek için kullanıldıkları için buraya uymazlarda, çünkü kentlerin büyümek gibi amaçları olmaz çünkü büyüme genellikle olumsuz sonuçlar doğurur. Unless az önce de söylediğimiz gibi olumsuz bir cümle ile kullanılır. Whenever her ne zaman demektir. Bir zaman cümlesi olduğu için fiili V1 veya V olan bir cümledeki eylemşn zamanını anlatır. BUradki fiil ise are growing yani şimdiki zaman. Bu fiili içeren bir cümledeki eylemin zamanının when, after, before, until vb zaman bağlaçları ile başlayan bir cümlecikle anlatamayız. Çünkü zaten zamanı bellidir. Bu tens konuşma anında yapılan bir eylemi anlatmak için kullanılır. 18. A) to find B) finding C) to have found D) being found E) to be found 18. İş bulma amacıyla kentlere gelenler çoğunlukla aradıklarını bulamazlarmış. Bu yüzden de kentlerdeki fakir nüfusu oluştururlarmış. Burada az önceki soruda olduğu gibi anlamdan hareket ederek doğru şıkkı bulmak kolay değil, çünkü hepsinin de anlamı aynı. Yapı bilgisine ihtiyaç var. End up with bir deyimdir. Deyimler isim-fiile(gerund) kullanılır. Ya da edatlardan sonra, I am goot at footbal/playing footbal.=futbolda iyiyimdir., örneğinde olduğu gibi bir isim veya isim-fiil gelir, ilkesine göre boşluğa B deki finding gelmektedir. 19. A) About B) To C) For D) Upon E) By 19. Bu sorunun olduğu satırlarda kente göç edenlerin kente geldikten sonra karşılaştıkları barınma ve alt yapı sorunları anlatılıyor. Yani aslında bu cümle After they arrive in the city, şeklindeki bir zaman cümlesinin zaman belirtecine dönüştürülmüş haliyle başlıyor. O nedenle D şıkkındaki üzerine anlamına gelen upon edatı doğru sözcük oluyor. Bu sınava hazırlananlara dilbilgisi anlatırken mutlaka bazı cümlelerin kısaltılmış biçimleri de öğretilmelidir. Örneğin sade who/which sıfat cümlelerini öğretmek yetmez. Adaylar için o zaman; - The man waiting outside is my uncle. - The car stolen yesterday has been found. - The house on the hill belongs to a foreigner. cümlelerinde altı çizili sözcüklerin aslında kısaltılmış who/which cümlesi olduğu anlamak güç olur. Onları sıfat cümlesi gibi okuyamamaları paragrafın anlaşılmasını güçleştirebilir. Sıfat cümlelerinin yanında 9. soruda olduğu gibi zarf cümleleri ile yine aynı sorudaki isim cümlesi what methods to use cümlesinde görülen kısaltma gibi kısaltmaları da öğretmek gerekmektedir. 20. A) cut down B) on go in for C) turn back on D) fall behind with E) make up for 20. Şehirde kirasını ödeyecek ev bulamayan göçmenler dünyanın her yerinde çareyi şehir dışındaki kamu arazileri üzerine gece kondu yapmakta bulur. Bu bir deyim-fiil sorusu. Bu soruları eylemin yönü ilkesinden yardım alarak çözüyorduk. Gece kondu kurmak, yani derme-çatma da olsa barınacak bir ev inşa etmek yukarı yönlü bir eylem olduğu için içinde up bulunan bir deyim-fiil bizim aradığımız phrasal verb olacaktır. Bu yalnızca E de var. Bu sözcük telafi etmek anlamına gelir. Her ne yapılırsa yapılsın bir eksilmeyi, eksikliği yani azalmayı yani aşağı yönlü bir durumu düzeltmek için yapılan şey yukarı yönlüdür. O nedenle bu deyimin içinde up bulunmaktadır.

21. A) Despite B) Owing to C) Unlike D) In addition to E) For the sake of 21. Yirminci sorunun alındığı cümleden sonra da gecekondularda yaşayanların çektikleri sıkıntılar anlatılıyor. Cümleler arasında zıtlık olmadığı için despite ve unlike doğru olmaz. Cümleler arasında sebep-sonuç ilişkisi de olmadığı için de owing to da uyugun değildi. Fort eh sake of, -nın aşkına/hatırına anlamına geldiği için o da doğru bağlaç olamaz. Burada ard arda sıralanan soruların yenilerinden söz etmek için in addition kullanılmış. Bu bağlaç ve eş anlamlıları cloze test sorularında çok sorulur. Unutmayın! 22. - 26. sorularda, aşağıdaki parçada numaralanmış yerlere uygun düşen sözcük ya da ifadeyi bulunuz. No single country owns Antarctica. (22) ----, countries wishing to have a say in how the Antarctic (both the continent itself and the surrounding Southern Ocean) is governed (23) ----, and agree to abide by, the Antarctic Treaty. However, prior to the signing of the Antarctic Treaty in 1959, several countries had made claims to parts of Antarctica, some of which overlapped. The Treaty does not (24) ---- these claims; Article IV of the Treaty states in part, No acts or activities taking place while the present Treaty is in force shall constitute a basis for asserting, supporting or denying a claim to territorial sovereignty in Antarctica. (25) ---- avoiding the claims issue in this way, it was possible to produce a treaty that many parties could sign. Unfortunately, this means that (26) ---- many countries follow the spirit of cooperation of the Treaty, there are still disputes over territory that remain unresolved and come up from time to time. 22. A) Instead B) For example C) At least D) In short E) Similarly 22. Bu paragrafta Antartika nın siyasi durumu konusunda bilgiler verilmiş. Antartika ya hiçbir ülke sahip değildir. Antartika nın nasıl yönetileceği konusunda söz hakkına sahip olmak isteyen ülkelerin Antartika Antlaşmasını imzalaması ve bu antlaşmanın maddelerine uyması gerekir., diye başlayan bu paragrafın ilk iki cümlesini bağlamak için hangi bağlacı seçeceğimizi soran bu soruda işimiz zor. Çünkü hem bir cümleden iki kelime birden çıkarılıp ard arda soru yapılmış hem de şıklardaki bağlaçlar ilk boşlukta kulağa doğru gelmiyor. Bir dilbilimci olarak bu metni yazan kişi ben olsam buraya uyacak en iyi bağlaç because olurdu. Ama bu bağlaç seçenekler arasında yok. Doğru cevap olarak verilen instead i kullandığımızda ortaya Hiçbir ülke Antarktikanın sahibi değildir. Onun yerine burasının nasıl yönetileceği konusunda söz sahibi olmak isteyenler Antarktika antlaşmasını imzalamalı ve onun maddelerine uymalıdır., gibi kulağa hoş gelmeyen bir cümle çıkmaktadır. Aslında ilk iki cümle bağlaçsız olarak kulağa daha hoş gelmektedir. 23. A) were to sign B) had to sign C) must sign D) may sign E) used to sign 23. Burada işimiz daha kolay çünkü and bağlacı yarıma hazır bekliyor. Bu bağlacın iki tarafında çoğunlukla benzer şeyler olması, aynı satırdaki is governed fiilinin çekimine bakarak ikinci boşluğa gelecek fiilin V1 olması gerektiği anlaşılıyor. Böyle bir fiil C ve D şıklarında var. Burada imzalanana bir antlaşma olduğu için ihtimal bildiren may den çok zorunluluk bildiren must ın doğru yardımcı fiil olduğu anlaşılıyor. 24. A) jeopardize B) withdraw C) underestimate D) recognize E) deteriorate 24. Kelime sorularında ne veya nasıl sorusu soruyorduk. 1959 da imzalana antlaşmadan önce bazı ülkeler Antartika nın bazı bölgeleri üzerinde hak iddia ediyorlarmış. Antlaşma bu hak iddialarını ne yapar?, diye soralım. Her halde verilecek cevap, tanımaz olur. O nedenle doğru fiil recognize dır. Diğerleri sırasıyla tehlikeye atmak, geri çekmek, hafife almak ve bozulmak tır. 25. A) By B) From C) About D) Along E) Without 25. Prepositionlar/edatlar ile ilgili bilgi verirken söylediğimiz V3 ten sonra, Ving ten önce by gelir., tekniği burada işe yarıyor. Burada İddia konularından kaçınarak pek çok ülkenin imzalayabileceği bir antlaşma imzalamak mümkündü., deniyor. 26. A) as B) while C) if D) until E) before 26. Yine kurslarımızda öğrettiğimiz bir teknik işe yarıyor. Although-still ilişkisi burada although gibi zıtlık bildirebilen while ile yapılmış. While 2012 Kasım KPDS de 11. ve 25. sorularda da sorulmuştu. Ayrıca 12 soruda sözünü ettiğimiz nerde çokluk orda zıtlık ilkesi de bu soruda bizi çözüme götürebilirdi. Sorunun bulunduğu satırdaki many çokluk bildiriyor. Şıklarda zıtlık bildiren tek bağlaç while olduğu için de doğru cevap odur. Onunla beraber bu satırlarda, Pek çok ülke antlaşma ruhuna uygun şekilde hareket ediyor olsa da zaman zaman tekrar ortaya çıkan, henüz çözülmemiş toprak hakkı iddiaları hala bulunmaktadır., deniyor. Cevap: B

27. - 36. sorularda, verilen cümleyi uygun şekilde tamamlayan ifadeyi bulunuz. 27. In order to make the first vessels to cross stretches of water, ----. A) ancient civilizations depended heavily on these for their survival and expansion B) the Greeks brought the art of rowing to a level of perfection that has never been surpassed C) early attempts were often unique to the societies that originated them D) people had already developed them for such purposes as fishing and transporting goods E) early humans employed materials ranging from animal skins to small pieces of timber 27. Bu bölüm soruları da doğru cevap konusunda tereddüte düştüğümüzde bize yardım edecek tekniklerin bolca olduğu bir soru grubudur. Herşeyden önce soruda verilen cümlecikteki öznenin kim veya ne olduğuna, sonra da verilen bilginin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğuna bakarız. Bir de eylemin zamanını öğreniriz. Bu üç ipucu yardımıyla şıkları elemek kolay olur. Özellikle özneyi belirleyerek Ahmet-he tekniğini kullanmak işimiz çok kolaylaştırır. Bu soruda özne belli değil. Ancak özne hakkında ipucu veren sözcükler var. Nehir, göl gibi yerlerden geçmek amacıyla ilk tekneleri yapmak için diye amaç cümleciği ile başlayan bu cümleyi, öznesi ilk insanlar veya insanoğlu olan bir ana cümlecik tamamlar. Böyle bir özne C şıkkı dışında tüm şıklarda var. Zaman uyumu açısından D yi de eleriz, çünkü had V3 yalnızca fiili V2 olan ikinci bir eylem olduğunda kullanılır. A şıkkındaki these in soruda karşılığı yok. B deki özne ise Yunanlılar. Ama hangi Yunanlılar olduğu belli değil. Antik Yunanlılar dese bir derece doğru olabilir ama ilk tekneleri onlar yapmadı ki. Bu durumda doğru şık olarak E kalıyor. Burada ilk insanların tekne yapımı için hayvan derisinden, tahta parçalarına kadar değişen çeşitli malzemeler kullandığı söyleniyor. Range from X to Y, fiili yine kurslarımızda sık sık hatırlattığımız bir fiildir. 28. While several other minerals are needed for muscle function, ----. A) knowledge of your body and its functions can be a great ally in health matters B) most of the calories in the food we eat are used by our muscles C) the contours of the body alter as the muscles strengthen D) exercise is a vital ingredient for keeping the human body in good health E) continuous intake of calcium helps to maintain a healthy skeleton 28. Seçenekleri yine teknik kullanılarak kolayca elenebilen bir soru ile karşı karşıyayız. While yine karşımıza çıktı. Bu defa zıtlık değil, karşılaştırma amacıyla kullanılıyor. Yine kurslarımızda vurguladığımız gibi bu while ın veya eş anlamlısı whereas in içinde bulunan özne veya nesne gibi bir varlığın, while ın devamındaki cümlede benzeri olmaktadır. Şöyle ki; While Ankara is the Capital of Turkey, İstanbul is the biggest city. Sorunun öznesi several other minerals olduğuna göre şıklarda bir mineral ismi arayacağız. Bu yalnızca E şıkkında var; calcium. Kaş işlevleri için pek çok başka minerale gereksinim duyulsa da sağlıklı bir iskelet için sürekli kalsiyum alınmalıymış. Bu cümledeki a healty skeleton ifadesindeki a bu bölüm sorularındaki doğru cevaplarda sıkça gördüğümüz bir sözcüktür. 29. Despite the political upheavals in the Arab world, ----. A) the Middle East is gaining ground to become one of the world s popular tourist destinations B) business boom, in places like Dubai and Abu Dhabi, has had little impact on the economies C) the airlines are rapidly expanding their routes in Europe and Asia D) emphasis on new policies is required to overcome recession in these countries E) stability, strong economic growth and value for money are the key factors of economic mobility 29. Arap Dünyasındaki ayaklanmalara rağmen diye başlayan bu cümleyi olumlu bir bilginin izleyeceğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Upheavals ın ne anlama geldiğini bilmesek bile son yıllarda Arap Dünyası nda olanların olumsuz şeyler olduğunu İngilizce bilmeyenler bile biliyor. Aradığımız olumlu bilgi hemen A şıkkında var. Orta Doğu turistlerin ilgi alanı olma yolundaymış. B deki little impact ifadesi bu cümleyi olumsuz yapıyor. C de ise başka bir coğrafyadan yani Avrupa ve Asya dan söz ediliyor, Arap Dünyası ndan değil. D şıkkında bu ülkelerdeki durgunluğu aşmak için yeni politikalar gerekli diyor. Yani şu anki politikalar yetersiz veya etkisiz denerek olumsuz bir bilgi veriliyor. E de ise ekonomik hareketlilik için istikrar, güçlü ekonomik büyüme ve paranın değerli olması anahtar faktörlerdir, deniyor. Bu Arap Dünyası için değil, tüm dünya için geçerli bir genel-geçer bilgidir.

30. Whereas there are undoubted social benefits to increasing home ownership, ----. A) the mortgage companies that finance home buyers can go bankrupt B) there are some economic problems associated with it C) more and more people prefer to buy homes than rent D) the existing laws make it financially more attractive to purchase E) incentives to rent houses still remain at historically low levels 30. Yukarıda da söylediğim gibi while ve wheras son sınavların popüler bağlaçları. Her sınavda hem de 2-3 soruda birde soruluyorlar. Az önceki Ankara- İstanbul karşılaştırması gibi burada da ev sahibi olmanın avantajı ve dezavantajları hakkında bilgi veriliyor. Sorudaki there are yapısının aynısı doğru cevap B de de var. Soruda olumlu bilgi var çünkü ev sahibi olmanın sosyal yararlarından söz ediliyor. B de ise ev sahibi olmayla ilgili ekonomik sorunlardan bahsediliyor. Cevap: B 31. No matter how good the food we eat is, if it is not well digested, absorbed into the blood and assimilated into the cells, ----. A) we can, in time, develop symptoms and nutritional deficiency B) food must be well chewed and mixed with saliva C) an alkaline environment is needed for the next stage of digestion D) it reaches the stomach where it is mixed with pepsin E) the breakdown of the protein in food begins here 31. Ahmet-he tekniğine göre şıklarda we arayacağız, çünkü soruda, ne yersek yiyelim, iyi sindirilmezse ve kana geçip hücrelerimizde parçalanmazsa, diye başlayan bir if cümleciği var. İlk kısmı olumsuz olduğu için yine olumsuz bilgi veren bir cümle ile devam etmesi beklenebilir. Böyle bir cümle hemen A şıkkında var. Öznesi we ve içeriğinde zamanla beslenme yetersizliği belirtileri gösterir ve (bu hastalığa yakalanırız), deniyor. BU bölüm sorularının en başındaki açıklamada da söylediğimiz gibi sorudaki özne ile cümlenin içerdiği bilginin olumlu veya olumsuz olduğunu belirlemek çözümü çok kolaylaştırmaktadır. 32. ----, Indian culture was primarily oral, with a high value placed on recounting tales and dreams. A) No matter how extraordinarily diverse Indian customs and culture have been B) As native American Indians evolved into complex hierarchical societies that practiced human sacrifice C) Even though the first Indians began constructing earthen burial sites and fortifications around 600 BC D) If all European emigrants had left their homelands to escape political oppression E) Although some North American tribes developed a type of hieroglyphics to preserve certain texts 32. Bu soruda Kızılderili kültüründen söz ediliyor. Eğer eksik cümlede de ondan söz ediliyorsa Ahmethe yi tersten işleterek şıklarda bir it aramamız gerekecek. Böyle bir şık yok. O zaman özneden yardım alamıyoruz. Geriye olumluluk ilkesi ile zaman uyumu kalıyor. Verilen cümledeki bilgi olumlu. Zaman uyumuyla beraber olumlu bilgi içeren bir şık arayalım. A ve D zaman uyumundan gider. A nın zamanı have V3, sorunun ki ise V2. D deki if cümelciğindeki had V3, soruda would have V3 olmasını gerektiriyor. O nedenle o da yanlış. Sorudaki high value bize nerde çokluk orda zıtlık ilkesini hatırlatıyor. O zaman B yi de şimdilik bir kenara bırakalım. Bu şıklarda bilmediğimiz kelimeler olduğunu varsayarak C veya E den hangisi yapısal olarak sorunun devamı olabilir, önce ona bakalım. Önceki test çözümlerinde ilk 35 sorunun genellikle paragrafların ilk cümlelerinden alındığını, bu nedenle içlerinde a/an li kelime, some, most, many, much, several, one, gibi belirsiz zamirler olabildiğini söylemiştik. C de bu sözcüklerden hiç biri yok ama E de var. Şimdi onu anlam testinden geçirelim. Burada Bazı Kuzey Amerikalı yerliler bazı metinleri korumak için bir takım resim yazısı geliştirmiş olsa da Kızılderili kültürü sözlü anlatıma dayanıyordu ve öykü ve rüyaların anlatımı yüksek öneme sahipti., deniyor. O zaman although burada 26. Sorudaki durumun tersine burada while anlamında kullanılmış. 33. ----, you can work on extinguishing any undesirable behaviours. A) Unless you proceed to the interviewer s office for your interview B) Although previous work experience is sought by almost all employers nowadays C) Once you are able to see yourself interacting with others D) Whereas there is much to be learned about human nature in general E) Just as any communicative event requires at least one person to be around

33. Yine Ahmet-he ye göre şıkların kolayca ikiye indirilebildiği bir soru bu. Sorunun öznesi you ya bakarak onu tamamlayacak cümlede de you olma ihtimalini çok yükseltiyor. Buna göre A ve ya C şıkkının doğru olabileceği anlamına geliyor. 14.sorunun çözümünde unless için olumsuz bir cümle ile kullanılır demişti. Eğer A şıkkı doğru olsaydı, soruda verilen bilginin olumsuz olması gerekirdi. O zaman C şıkkını anlam testine sokalım. Burada Diğer insanlara iletişim kurabildiğini görür görmez, istenmeyen davranışlarını ortadan kaldırmak için çalışmaya başlayabilirsin., deniyor. O zaman doğru cümle budur. 34. It might not be practical to use a different password for every single website that you log into ----. A) so online shopping involves more than just a seller and a buyer B) although it is more suggestible for someone to rely on a computer engineer C) since nicknames on the Internet are not enough to protect you from harm D) while the term surfing has become more widespread as more people use computers E) but it is definitely worth having more than one for security reasons 34. Burada her girdiğin internet sitesine farklı bir şifre kullanmak patrik olmayabilir, deniyor. Bu cümlenin öznesi, boş özne dediğimiz türden. Yani eylemi yapan kişi değil, eylemin kendisi özne oluyor. Burada eylem to use kullanmak. Ancak İngilizler bu durumlarda cümleye to infinitive ile başlamak yerine onu temsil eden bir It ile başlıyorlar. O nenle bu sorunun öznesini it olarak alıyor, ve şıklarda Ahmet-he ilişkisine göre yine it arıyoruz. Bu sözcük B ve E şıklarında var. B deki it sorudaki to use fiilini değil kendi içindeki to rely fiilini niteliyor. O nedenle anlam testini yalnızca E için yapıyoruz. Burada ancak güvenlik nedeniyle birden fazla (şifre) kullanma değer., deniyor. O zaman doğru şık budur. ÖSYM but tan öneki virgülü çıkarmış ama but-may/can, yani zıtlık-olasılık ilişkisini ortadan kaldıramamış. Sorudaki might, may ve can gibi ihtimal bildirdiği için de bizi E şıkkındaki but a yönlendiriyor. 35. The nests birds leave behind provide clues about their lives and environment ----. A) as the architectural complexity of these nests hardly untangles their genealogy B) just as archaeological sites supply glimpses of human history C) but nest-collecting was a popular boyhood hobby in the 19th century D) despite the fact that they remain a largely untapped scientific resource E) before they lay eggs in order to sustain the continuation of their species 35. Burada konu, yani özne kuş yuvaları. Şıklarda o nedenle önce they arayalım. They yalnızca E de var. Ama yuvalar yumurtlayamayacakları için bu şık anlamsal olarak doğru olamaz. Özneden sonraki ikinci önemli bilgi, sorudaki bilginin olumlu mu olumsuz mu olduğudur. Soruda kuş yuvaları kuşların yaşamları ve çevreleri hakkında ipuçları bırakır, deniyor. Bu olumlu bir bilgi. Şimdi şıklarda olumlu bilgi olan bir cümle bulalım. A daki hardly bu cümlenin olumsuz olduğunu gösterir. B de, aynı arkeolojik yerlerin insan tarihi konusunda ipuçları verdiği gibi, deniyor. Bu bilgi hem olumlu hem de sorudaki olaya benzerlik gösteriyor. O zaman bu cümle doğru cevap oluyor. C ve D deki zıtlık bağlaçları ile başlayan cümlelerde olumsuz bilgi olsaydı, onarlıda anlam testinden geçirmek zorunda kalırdık. Cevap: B 36. ----, not only cell operators but also law enforcement have come under fire for exploiting personal data without the user s knowledge. A) After the companies have agreed widely on privacy policies B) Although law enforcement units permit users to reach all sites C) Since market demand is driving some of the biggest collectors of data into piracy D) As smart phones tracking abilities have become more sophisticated E) Now that banking transactions via mobile devices are almost completely secure 36. Bu bölüm sorularını kolayca cevaplayabilmek için üç şeye bakıyorduk; eylemin kimin tarafından yapıldığına, olumlu mu olumsuz mu olduğuna ve ne zaman yapıldığına. Burada ilk cümlecik çıkarıldığı için eylemin odağında kim olduğu kesin değil. Olumlu veya olumsuz olduğu da net değil. Ya da her adayın tespit edebileceği bir durum değil. Ancak Sınava giren herkes sorudaki have come under fire fiilinin, present perfect yapıda olduğunu bilebilir. O zaman şıklarda aynı tensi arayalım. Bu A ve D de var. A daki after zaman cümleciğini sorudaki boşluğa koysaydık, sorudaki fiili have V3 olamazdı. Olsa olsa V1 olurdu. O nedenle onu eliyoruz. D de ise akıllı telefonların izleme yetenekleri geliştikçe, deniyor. Soruyla bunu tamamlayalım. Yalnızca operatörler değil, yasa yaptırımları da kullanıcının bilgisi dışında kişisel verilerini kullanma konusunda eleştirilere maruz kalmış bulunuyor. Fiillerin Türkçede olmayan present perfect tense çevrilmiş hallerini biraz tuhaf kılsa da zaman uyumuna göre doğru seçenek budur.

37. - 42. sorularda, verilen İngilizce cümleye anlamca en yakın Türkçe cümleyi, Türkçe cümleye anlamca en yakın İngilizce cümleyi bulunuz. 37. Most of the fears that we had when we were children are actually quite profound, but as we grow older and become more self-sufficient, the reality of fears diminishes. A) Çocukken yaşadığımız korkuların çoğu, aslında oldukça derindir ancak büyüyüp kendimize daha fazla yeter hâle geldikçe korkuların gerçekliği azalır. B) Çocukken aslında çok derin birçok korku yaşarız fakat büyüyüp daha çok kendimize yettikçe bu korkular gerçekliğini yitirir. C) Çocukken yaşadığımız korkuların çoğu, aslında oldukça derin boyuttadır ancak büyüyüp kendimize daha fazla yeten bireyler hâline geldiğimizde bu korkular zamanla ortadan kalkar. D) Çocukken yaşanılan korkuların çoğu, aslında oldukça derindir fakat kendimize yetecek kadar büyüdüğümüzde bu korkular gerçekliğini kaybeder. E) Çocukken yaşadığımız korkuların çoğu, aslında oldukça derin olsa da büyüyüp kendimize daha fazla yettikçe bu korkular gerçek olmaktan uzaklaşır. 37. İngilizceden Türkçeye çevirilerde şıklarda sorudaki cümlenin öznesinin karşılığı aranır. Eğer özne birden fazla şıkta varsa fiillere bakılır. Çocuklukken yaşadığımız korkuların çoğu öznesi üç şıkta var. O zaman fiilin karşılığının bunlar hangisinde olduğuna bakalım. Soruda birleşik cümle olduğunda bağlaç alan yan cümleciğin değil, ana cümleciğin fiili temel alınır. Ancak but bağlacının olduğu cümlelerde ana cümlecik, but tan sonra gelir. Burada bu cümleciğin isinde de as bağlacı ile başlayan yan cümlecik var. Onun fiilini de geçerek, diminish fiiline ulaşıyoruz. Bu fiil azalmak demektir. O zaman A şıkkı doğru şık olur. 38. For the last 20 years, there has been an ongoing argument as to whether jazz is no longer an exclusively American let alone an Afro-American music. A) Son yirmi yıldır, Afro-Amerikan müziği olmaktan çıktığı varsayılan cazın sadece Amerikan müziği olup olmadığını sorgulayan bir tartışma bulunmaktadır. B) Son yirmi yılın süregelen tartışması, Afro- Amerikan müziği olmasından ziyade, cazın artık tamamıyla Amerikan müziği olup olmadığıdır. C) Son yirmi yıldır, cazın Afro-Amerikan müziği olmasını göz ardı eden ve tamamen Amerikan müziği olduğunu savunan bir tartışma süregelmektedir. D) Son yirmi yıldır, Afro-Amerikan müziği olmasını bırakın, cazın daha ne kadar Amerikan müziği olarak anılabileceği tartışılmaktadır. E) Son yirmi yıldır, Afro-Amerikan müziği olmasını bir kenara bırakın, cazın artık yalnızca Amerikan müziği olup olmadığı konusunda süregelen bir tartışma mevcuttur. 38. Bu soruda özne süregelen bir tartışma, fiil ise vardır. Hme fiil hem de özne yalnızca E şıkkının son satırlarında mevcuttur. Benzer bir özne ve fiil A şıkkında da var, ama oradaki öznenin süregelen sıfatı bulunmuyor. 39. Patriarchy originally meant superiority of the father and used to be employed by sociologists to describe family structures where the father rather than the mother was dominant. A) Ataerkillik, esasen babanın ayrıcalığını ifade etmekteydi ve toplum bilimciler tarafından anneden ziyade babanın baskın olduğu aile yapılarını tanımlarken kullanılırdı. B) Ataerkillik, özünde babanın hâkimiyeti anlamını taşımaktaydı ve toplum bilimciler tarafından anneden ziyade babanın baskın olduğu aile yapılarını ele alırken kullanılırdı. C) Ataerkillik, ilk olarak babanın üstünlüğü anlamına sahipti ve toplum bilimciler tarafından anneden ziyade babanın ön planda olduğu aile yapılarını tasvir etmek için kullanılırdı. D) Ataerkillik, başlangıçta babanın üstünlüğü anlamına gelmekteydi ve toplum bilimciler tarafından anneden ziyade babanın baskın olduğu aile yapılarını tanımlamak için kullanılırdı. E) Ataerkillik, aslen babanın üstünlüğü anlamına gelmekteydi ve toplum bilimciler tarafından anneden ziyade babanın sözünün geçtiği aile yapılarını vurgulamak için kullanılırdı. 39. Bu soru and bağlacı ile bağlanmış iki cümlecikten oluşan birleşik bir cümledir. İlk cümleciği çevirmek cevabı bulmamız için yetiyor. Özne tüm şıklarda var. Fiil meant=anlamın a gelmek ise D ve E de bulunuyor. Originally=başlangışta zarfı ise yalnızca D de var. İkinci kısmında ki tanımlamak fiili de yalnızca D de bulunuyor. 40. Oyunlara ve özellikle çocuk oyunlarına ilişkin inançlarımız, teknoloji ve küreselleşme ile köklü değişimler geçirmiştir. A) We seem to have radically changed our beliefs about plays, and children s plays in particular, because of advances in technology and globalization. B) We believe that plays, and children s plays in particular, have encountered radical changes due to technology and globalization. C) Our beliefs about plays, and children s plays in particular, have undergone radical changes with technology and globalization. D) Owing to the radical changes in plays, and children s plays in particular, we have shifted our attitude towards technology and globalization. E) As to technology and globalization, our beliefs about plays, and children s plays in particular, have changed radically. 40. Bu sorunun cevabı sadece özneye bakarak kolayca bulunabiliyor. Çünkü özne inançlarımız=our beliefs yalnızca C şıkkında var.

41. Anadolu'daki arkeolojik kalıntılar, zeytin ağacının çok eskilere dayandığını ve aynı zamanda zeytinyağının faydalarını insanların bildiğini gösteren deliller sunmaktadır. A) Archaeological remains in Anatolia have revealed the fact that the olive tree grew in the very distant past and humans knew the benefits of olive oil as well. B) In Anatolia, archaeological remains show that the olive tree was in existence in the very distant past and humans were also aware of the benefits of olive oil. C) Archaeological remains in Anatolia provide proof that the olive tree dates back to the very distant past, as does human knowledge of olive oil s benefits. D) The olive tree and human knowledge of olive oil s benefits date back to the very distant past as archaeological remains in Anatolia show us. E) Remains in archaeological sites in Anatolia proves that olive tree depends on the very distant past and humans benefited from olive oil in many ways. 41. Bu soruda ise öznenin karşılığı iki şıkta birden bulunuyor; A ve C. Fiil sunmaktadır ın karşılığı hem tens olarak hem de anlam olarak yalnızca C de bulunuyor. A daki fiil hem present perfect hem de açığa çıkarmak anlamına gelmektedir. 42. Kendine ait önemli rezervleri bulunmayan dünyanın en büyük enerji tüketicisi Avrupa Birliği, ihtiyaç duyduğu enerjinin % 50 sini ithal etmektedir ve ithal enerjiye olan bağımlılığının 2030 yılına kadar % 70 e çıkacağı tahmin edilmektedir. A) The world s largest energy consumer without its own significant reserves, the European Union imports 50% of the energy it needs, and it is predicted that its dependence on imported energy will rise to 70% by 2030. B) As the world s largest energy consumer, the European Union has no important energy reserves, and it is envisioned that its dependence on imported energy will increase to 70% by 2030, on the assumption that it buys 50% of its energy from other countries. C) As the world s largest energy consumer with its limited energy reserves, the European Union imports around 50% of the energy it needs, and it will probably be more dependent on energy import with a 70% increase by 2030. D) Besides being the world s largest energy consumer today which lacks its own reserves, the European Union imports 50% of the energy it requires, and it is foreseen that its energy import will go up to 70% by 2030. E) The European Union is the world s largest energy consumer without its own significant energy reserves, and it is estimated that its reliance on imported energy will rise to 70% by 2030, while it is 50% now. 42. Bu sorunun öznesinin bir sıfat cümlesi var. Türkçede sıfat cümlesi nitelediği isimden önce gelir, İngilizcede ise o isimden sonra gelir. Bu sorudaki özneyi sıfat cümlesi ile beraber çevirirsek ortaya The European Union which is the greatest energy consumer and which does not have its own energy sources cümlesi çıkar. Ancak şıklarda böyle bir cümle yok. O zaman şıklarda özne yerine fiilin karşılığını arayalım. Fiil tahmin edilmektedir=is predicted/foreseen A ve D şıklarında var. Enerjiye bağımlılık=dependence yalnızca A da var. Özneyi bulamadık, çünkü özneyi niteleyen sıfat cümlesi hiçbir gramer kitabında anlatılmayan şekilde değişime uğramış. 2009 Ekim ÜDS nin 39. sorusu da da benzer bir soruydu. Dünyanın en eski ve en büyük çarşısı olan Kapalıçarşı, İstanbul un fethinden hemen sonra Fatih Sultan Mehmet in emriyle, Ayasofya ya gelir sağlamak amacıyla inşa edilmiştir. B) Being the oldest and the largest bazaar in the world, the Grand Bazaar was built soon after the conquest of Istanbul on Sultan Mehmed the Conqueror s order to provide income for St. Sophia. Normal koşullarda bu sıfat cümlesi şu şekilde kurulurdu; The Grand Bazaar, which is the oldest and the largest bazaar in the world, was built soon after the conquest of İstanbul on Sultan Mehmed the Conqueror s order to provide income for St. Sophia. Bu cümle, which cümlesi en başa alınırken which bağlacı iptal edilerek ve fiili participle a dönüştürülerek oluşturulmuş. Sıfat cümlesinin nitelediği isim olan The Grand Bazaar ismi, sıfat cümlesinin başından sonuna taşınmıştır. Bu haliyle sıfat cümlesi Türkçedeki sıfat cümleleri gibi, yani nitelediği isimin önüne gelmiştir. Bu şekilde değişime uğramış sıfat cümlesi 2009 ve 2010 yıllarında yapılan sınavlarda ardı ardına çeviri sorularında sorulmuş ve alışılmışın dışında bir yapı olduğu ve gramer kitaplarında konu olarak anlatılmadığı için bir daha sorulmamıştı. Ancak pek çok okuma parçası içinde benzer şekilde kurulmuş sıfat cümlesi geçmeye devam etti. Bu sınavdaki sıfat cümlesi dönüşümü ise hiçbir yerde, daha önce yapılmış hiçbir sınavda ne soruldu ne de metin içinde geçti. Eğer orijinal bir metinden alındıysa sadece o yazara ait bir kullanım olabilir.

43. - 46. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. History is one of the few school subjects commonly mandated in education systems throughout the world (1). Furthermore, the use of history textbooks to support student learning is an almost universally accepted practice. However, the widespread international presence of the humble history textbook should not disguise its ideological and cultural potency (2). Indeed, essential to understanding the power and importance of history textbooks is to appreciate that in any given culture they typically exist as the keepers of ideas, values and knowledge (3). No matter how neutral history textbooks may appear, they are ideologically important, because they often seek to inject the youth with a shared set of values, national ethos and an incontrovertible sense of political orthodoxy (4). Textbooks stand as cultural artefacts that embody a range of issues associated with ideology, politics and values which in themselves function at a variety of different levels of power, status and influence. Embedded in history textbooks are narratives and stories that nation states choose to tell about themselves and their relations with other nations. Typically, they represent a core of cultural knowledge which future generations are expected both to assimilate and support (5). Herkesin içerdiği bilgiler konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olduğu ve bu nedenle de oldukça kolay anlaşılan bu parçanın önemli bilgi cümlelerinde verilen bilgileri şu şekilde özetleyebiliriz; 1) Tarih dersi okul programlarına tüm dünyada dahil edilmiş birkaç dersten biridir. 2) Ancak Tarih dersinin bu sade ve gösterişsiz hali ardındaki gücü ve etkisi göz ardı edilmemelidir. 3) Her kültürde fikir, değer ve bilginin koruyucusu olmaları onun önemini göstermektedir. 4) Tarih kitapları ideolojik olarak önemlidir, çünkü gençliğe ulusal değer ve inanç sistemlerini aşılarlar. 5) Genel olarak gelecek kuşakların özümleyip koruması (sonra ki kuşaklara aktarması) beklenen kültürel bilgininözünü temsil ederler. 43. Parçaya göre tarih kitapları, diye başlayan bu soruda bizden ne istendiği açıkça belli değil. O zaman şıkları sırasıyla okuyup değerlendireceğiz. Ne istediği açıkça belli olmasa da bu sorunun şıkları, parçayı hiç anlamayanların bile eleyebileceği cümleler içeriyor. A daki more, B deki always C deki should iddialı ifadedir. E deki baseless=temelsiz olumsuz kavramdır. B, aynı zamanda olumsuz bir cümlecikle de başlamaktadır. O nedenle bu tür yapılan ve sözcükler taşımayan D tek doğru şık olarak kalıyor. Onu anlam testinden geçirelim. Burada Tarih öğrenmenin yalnızca eğitimsel değil aynı zamanda ideolojik işlevleri vardır, bu işlevler ulusun değerlerini gelecek kuşaklara aktarmaya hizmet eder., deniyor. Bu ifade parçanın küçük bir özeti gibi. 44. It is stated in the passage that ----. A) some countries have been more successful in producing more neutral and less ideological history textbooks than others B) in many nations, debates over the content and format of history textbooks continue to generate considerable political conflict C) nations attempt to provide future generations with particular values that will ensure the continuation of existing structures D) history textbooks have become more politicized after the emergence of nation states to preserve national identity E) many educational systems throughout the world include history in their curriculum to enhance political literacy 44. İlk soru gibi ne istediği net bir şekilde belli olmayan bir soru. Yine şıkları sırayla okuyacağız. İddialı ifadeler olumsuz kavramlara dikkat edeceğiz. A şıkkındaki yine more var. C de de var. B deki many ile E deki many de iddialı ifadedir. Ayrıntılı anlam testini yalnızca geriye tek olarak kalan C ye uygulayalım. Burada parçanın son cümlesi (5) teki bilgi var. Pek çok ulus sahip olduğu değerleri gelecek kuşaklara (tarih kitapları yardımıyla) aktarmak istiyor. 43. According to the passage, history textbooks ----. A) are now being rewritten with a more international and universal outlook to rectify past misunderstandings between nations B) are not appropriate for teaching history because they are always ideologically biased C) should be written in a neutral and unbiased way so that future generations can have a healthy D) understanding of history not only have educational, but also ideological functions, serving to transmit a nation state s values E) consist of baseless stories and narratives rather than historical facts that are more important for a nation state s survival

45. According to the passage, regardless of how impartially they are written, history textbooks----. A) need to teach both the past and the future B) serve a purpose other than intended C) are the best options for cultural transmission D) affect ideologically the youth more than adults E) can never be completely objective and neutral 45. Parçaya göre tarafsız olarak yazılsalar da tarih kitapları, diye başlayan bu soruda pek çok aday impartially sözcüğünün anlamını bilemediği için bu soruyu anlamamış olabilir. Ama yine de should gibi onun eş anlamlısını need to yu (A şıkkı), C deki the best i, D deki more u, ve E deki never ı iddialı ifade olduğu için eleyip doğru cevaba ulaşmıştır. Geriye kalan tek şık B de tarih kitapları niyet edilenin/bilinenin dışında da amaçları vardır, deniyor. O zaman doğru şık bu. Çünkü parçanın 4. satırında geçen ve tarih kitaplarının görünen amacını anlatan to support student learning ifadesinden sonraki cümlelerde tarih dersinin kültür aktarımı işlevinden söz ediliyor. Cevap: B 46. It can be inferred from the passage that the author ----. A) is in favour of using history textbooks to inform people about international relations B) sets out to emphasize the use of history textbooks to instil national values in the young generation C) is of the opinion that textbooks on history are easy to write D) believes in the necessity of locally produced history textbooks to bring about world peace E) is trying to persuade the reader of the importance of understanding history 46. Burada bir çıkarım sorusu sorulmuş. Yani yine bizden parçada verilen hangi bilgiyi istediği belli olmayan bir soru. Yine yukarıda yapıldığı gibi şıkları sırayla okuyalım. A da iddialı ifade yok ama burada tarih kitaplarının uluslar arası ilişkiler hakkında bilgi vermek için kullanıldığı söyleniyor. Parçada böyle bir bilgi yok. B de ise yazarın tarih kitaplarının genç kuşaklara ulusal değerleri aşılamak için kullanıldığını vurguladığı söyleniyor.. Parçadaki 3, 4 ve 5. cümlelerde bu yapılıyor, çünkü yazarın görüşleri parçanın ikinci kısmında yer alır. Sonraki şıklardaki bilgiler de A daki gibi parçada geçmeyen bilgiler. O nedenle B şıkkı doğrudur. Cevap: B 47. - 50. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Farmers in many countries utilize antibiotics in two key ways: at full strength to treat animals that are sick and in low doses to fatten meat-producing livestock or to prevent veterinary illnesses (1). Although even the proper use of antibiotics can inadvertently lead to the spread of drug resistant bacteria, the habit of using a low dose is a formula for disaster: the treatment provides just enough antibiotic to kill some but not all bacteria (2). The germs that survive are typically those that happen to bear genetic mutations for resisting the antibiotic. They then reproduce and exchange genes with other microbial resisters (3). As bacteria are found literally everywhere, resistant strains produced in animals eventually find their way into people as well (4). You could not design a better system for guaranteeing the spread of antibiotic resistance (5). To cease the spread, Denmark enforced tighter rules on the use of antibiotics in the raising of poultry and other farm animals (6). The lesson is that improving animal husbandry making sure that pens, stalls and cages are properly cleaned and giving animals more room or time to mature offsets the initial negative impact of limiting antibiotic use (7). Burada da hemen hemen herkesin yakından bildiği tanıdığı bir konu var; antibiyotiklerin olumsuz etkileri. Bütün cümleler bilgi-yoğun türden. O nedenle tümünün altını çizdik. Bu cümlelerde kısa şunlar söyleniyor; 1) Bütün dünyada hayvancılık yapanlar antibiyotikleri iki amaçla kullanırlar; hasta hayvanları tedavi için tam doz olarak ve et veren hayvanları şişmanlatmak veya muhtemel hayvan hastalıklarını önlemek için. 2) Uygun dozda antibiyotik kullanımı hastalıkların yanlışlıkla yayılmasına yol açabileceği gibi düşük doz kullanımı felakete yol açabilir, çünkü bütün bakteriler ölmeyebilir. 3) Ölmeyen bakteriler antibiyotiğe direnç geliştirir. 4) Bakteriler her yerde bulunduğu için antibiyotiğe dirençli bakteriler insana da geçebilir. 5) Antibiyotiğe direnli bakterilerin yayılması için daha iyi bir yol izleyemezsiniz. 6) Hollanda bu yayılmayı önlemek için hayvancılıkta antibiyotik kullanımına katı kurallar getirmiştir. 7) Bu durumdan çıkarılacak ders, hayvan yetiştiriciliğinde daha temiz koşullar, hayvanların normal sürelerinde ve sağlıklı yetişmeleri için daha geniş ve havadar tesisler kurarak bakterilerin antibiyotik direnci geliştirmesi önlenebilir. 47. It is understood from the passage that ----. A) farmers mainly prefer using antibiotics as a preventive measure for diseases B) antibiotics are merely useful in treating the contagious diseases of farm animals C) continuous and heavy doses of antibiotics are crucial for poultry D) antibiotics are so far the only effective method to fatten up meat-producing animals E) poultry prices are affected by the spread of contagious diseases

47. Cevabına yine parçanın genelinden ulaşabileceğimiz bir soru var burada. A şıkkında çiftçilerin antibiyotiği hastalık önleyici önlem olarak kullandıkları söylenmiş. Buradaki mainly iddialı ifadedir. Ancak hayvancılıkta antibiyotik kullanımının amaçlarının anlatıldığı ilk cümledeki tow key ways ifadesi bu sözcüğün iddiasını alıyor, normalleştiriyor. İlk cümlede verilen bilgilerden or dan sonraki bilgi bu şıkta var. O nedenle doğru seçenek budur. Yine de diğe şıklara bir göz atalım. B deki merely, ve D de bulunan eş anlamlısı only iddialı ifadelerdir. Parçada heavy doses of antibiotics=yüksek doz antibiyotik kullanımı veya poultry prices=tavuk eti fiyatları bilgileir parçada geçmediği için C ve E şıkları da elenir. 48. It is implied in the passage that ----. A) widespread use of antibiotics is intended to eliminate the chances of a possible pandemic B) using a low dose antibiotic compared to a heavy dose is highly recommended for farmers C) human beings should test the efficacy of using antibiotics on other animals before using them on poultry D) increased antibiotic resistance in human beings is due to the consumption of animal products with antibiotic content E) antibiotic resistance in poultry animals has led scientists to find alternative solutions to fight off these bacteria 48. Yine belirsiz bir soru. Şıkları okuyoruz. İddialı ifade should tan dolayı C yi ve highly den dolayı B yi eleyebiliyoruz. A da yaygın antibiyotik kullanımının amacının salgın bir hastalığın kontrolden çıkma ihtimalini ortadan kaldırmak olduğu söyleniyor. Hâlbuki parçada konu genel antibiyotik kullanımı değil, hayvancılıkta antibiyotik kullanımı. D de insanlarda antibiyotik direncinin artması antibiyotikli et tüketiminden dolayıdır, deniyor. Çok kesin bir ifade ancak dördüncü cümlede benzer bir bilgi olduğu için şimdilik bir kenara bırakalım. E seçeneğinde bilim adamlarının dirençli bakterilerle mücadele etme konusunda alternatif yollar aradıkları söyleniyor. Böyle bir bilgi parçada yok. O zaman D şıkkı kötünün iyisi doğru seçenek olarak kalmaktadır. 49. Yine belirsiz bir soru. A şıkkı olumsuz cümle olduğu için elenir. B deki mainly, ile E deki best iddialı ifadelerdir. Geriye anlam testinden geçireceğimiz iki şık kalıyor; C ve D. C de parçada 4 ve 5. cümlelerde verilen bilgi var. D de Danimarka da kümes hayvanlarının büyüme süresi hayvanın büyüklüğüne göre belirlenir., deniyor. Parçada böyle bir bilgi yok. 50. It is stated in the passage that antibiotics ----. A) are crucial as they change the genetic mutations of poultry B) form the basis for microbial resistance of genes in animals C) are effective in restricting resistant strains of bacteria in poultry D) are employed to prevent a possible disease spread from farm animals to human beings E) may produce drug resistant bacteria, irrespective of how carefully they are used 50. Bu defa sorunun azıcık ta olsa ne istediği belli. Yalnız şıklarda iddialı ifade veya olumsuz kavram yok. Şıkları sırayla anlam testinden geçireceğiz. Antibiyotikler kümes hayvanlarında genetik değişime yol açar, diyen A şıkkı, antibiyotikler genlerin miktoplara olan direncinin temelini oluşurur, diyen B şıkkı, antibiyotikler kümes hayvancılığında dayanıklı bakteri türlerini sınırlamada etkilidir, diyen C şıkkı ve antibiyotikler olası bir hastalığın hayvanlardan insanlara geçmesini önlemek için kullanılır, diyen D şıkkı parçada bu bilgiler olmadığı için yanlıştır. E de ise antibiyotikler ne kadar dikkatli kullanılırlarsa kullansınlar, ilaca dirençli bakteri üremesine yol açabilirler, dendiği için doğru bilgi bu olmaktadır. Bu bilgi, doğrudur, çünkü 2, 3 ve 4. Cümlelerde de aynısı söylenmektedir. 49. According to the passage, ----. A) the spread of bacterial infections in poultry may not be avoided by improving physical conditions B) the weight of the poultry mainly depends upon the environment they are brought up in C) strict regulations in Denmark are employed to minimize the effects of antibiotic use on both poultry and people D) the maturation period of poultry in Denmark is determined by the size of the animal E) the productivity of poultry can best be analyzed through the amount of the antibiotic used on the animal

51. - 54. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. The Marshall Plan was not a simple program for transferring massive sums of money to struggling countries, but an explicit and eventually successful attempt to reindustrialize Europe. (1) say Erik Reinert and Ha-Joon Chang. It follows that if Africa really wants economic prosperity, it should study and draw valuable lessons from the Marshall Plan s dark twin: the Morgenthau Plan implemented in Germany in 1945 (2). Reinert tells the story best: When it was clear that the Allies would win the Second World War, the question of what to do with Germany, which in three decades had precipitated two World Wars, reared its head. Henry Morgenthau Jr, the US secretary of the treasury, formulated a plan to keep Germany from ever again threatening world peace. Germany, he argued, had to be entirely deindustrialized and turned into an agricultural nation (3). All industrial equipment was to be destroyed, and the mines were to be flooded. This program was approved by the Allies and was immediately implemented when Germany capitulated in 1945. However, it soon became clear that the Morgenthau Plan was causing serious economic problems in Germany: deindustrialization caused agricultural productivity to plummet (4). This was indeed an interesting experiment. The mechanisms of synergy between industry and agriculture worked in reverse: killing the industry reduced the productivity of the agricultural sector (5). 1) Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında zorda kalan ülkelere yalnızca maddi yardımı değil, Avrupa nın yeniden sanayileşmesini hedeflemekteydi. 2) Afrika eğer gerçekten gelişmek istiyorsa Marshall Planının kötü ikizi olan Morgenthau planından önemli dersler çıkarmalıdır. 3) Bu plana göre Almanya nın kalan sanayi gücüde kırılmalı ve tarım ülkesine dönüştürülmeliydi. 4) Ancak Almanya yı sanayisizleştirmek tarımının da gerilemesiyle sonuçlandı. 5) (Çünkü) Sanayi ile tarım arasındaki sinerji ters işlemeye başlamış, tarım sektörünün verimi azalmıştı. 51. It is clearly stated in the passage that the Marshall Plan ----. A) was redesigned as the Morgenthau Plan to be applied in Germany B) was very comprehensive in its scope to develop Europe C) was a program of investment from which the Allies expected to benefit directly D) was ill-formed for its objectives according to Erik Reinert and Ha-Joon Chang E) turned out to be a failed attempt to industrialize various European nations 51. Bu soruda Marshall Planı soruluyor. Ondan yalnızca giriş cümlesinde söz edilmişti. Şıkları oradaki bilgilere göre değerlendirelim. A da Morgenthau Plan nında bahsediyor. Bu plandan ilk cümlede değil ikincisinde söz edilmişti. Orada dark twin tanımlamasıyla Marshal Planı başarılı olurken Morgenthout un başarısı olduğu anlatılıyor. B de Marshall Planı için Avrupa yı geliştirmek için hazırlanmış ayrıntılı bir plan deniyor. BU bilgi ilk cümle var. Buna bakılarak doğru cevabın B olduğunu söylemek mümkündür. Marshall Planı yatırım planı olmadığı için C, D ve E ise bu cümlelerde sırasıyla ill-formed ve failed sıfatları yardımıyla olumsuz bilgi verildiği için elenirler. Cevap: B 52. According to the passage, Germany ----. A) had to be stripped of its power to start wars B) was unable to continue its industrial development during World War II C) needed industrial equipment and American finance to rebuild the country D) found the Morgenthau Plan problematic as its economy declined E) was allowed to industrialize despite its agricultural potential 52. Bu sorunun konusu ise Almanya. Morgenthaut planı iki dünya savaşını da çıkarmış olan Almanya yı üçüncü cümlede de belirtildiği gibi sanayi ülkesi olmaktan çıkarıp tarım ülkesine döndürerek gücünü zayıflatmayı amaçlıyordu. Bu bilgiye göre sorulara bakarsak hemen A şıkkında bu amaca rastlıyoruz. Diğer cümlelerdeki bilgiler ise planda öngörülenlere uymuyor. 53. It is implied in the passage that ----. A) America s vision for post-war Europe was in esence misguided B) a country has no choice but to prioritize one sector over another in order to advance C) today s Africa and post-war Germany have a lot in common D) Erik Reinert and Ha-Joon Chang were right in their predictions about the Marshall Plan E) plans made by policy makers may yield unexpected outcomes 53. Ne istediği belli olmayan, parçada ima edilmiş bir şeyi soran bir soru bu. Şıkları sırayla okuyalım. İlk iki seçenekte olumsuz bilgiler olduğu için bunlar elenir. C deki a lot iddialı ifadedir. Marshall Planı konusunda Erik Reinert and Ha-Joon Chang haklı çıkmadıkları için D de yanlıştır. Bunun sebebi E şıkkında da belirtildiği gibi siyasilerin evdeki hesabının çarşıya uymamasıdır.

54. The main concern of the author is to ----. A) supply a brief summary of imperial nations domination of others B) blame America s programs for Germany s agricultural productivity C) learn from the failings and achievements of some economic policies D) describe ways of industrializing through agriculture in order to stop wars E) accuse the African leaders of failing to understand how Germany prospered 54. Bu soruda yazarın ne anlatmak istediği soruluyor. Yazarın amacı olara A da emperyalist ulusların diğerlerini sömürmesini özetlemek, B de Almanya politikasından dolayı Amerika yı suçlamak, C de bazı ekonomi politikalarının başarıları ve başarısızlıklarından der çıkarmak, D de savaşları durdurmak için tarım yoluyla kalkınmanın yollarını tanımlamak, E de ise Almanya nın nasıl geliştiğini anlayamadıkları için Afrikalı liderleri suçlamak için, deniyor. Bunlardan yalnızca C deki anlamlıdır. B deki blame ile E deki accuse olumsuz kavramlar olduğu için bu şıklar elenir. 55. - 58. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Imagine an industry that runs out of raw materials. Companies go bankrupt, workers are laid off, families suffer and associated organizations are thrown into turmoil (1). Eventually, governments are forced to take drastic action. Welcome to global banking, recently brought to its knees by the interruption of its lifeblood the flow of cash. In this case, we seem to have been fortunate. In the nick of time, governments released reserves in order to start cash circulating again (2). But what if the reserves had not been there? What are we going to do when our supplies of vital materials such as fish, tropical hardwoods, metals like indium and fresh water dry up? We live on a planet with finite resources that is no surprise to anyone so why do we have an economic system in which all that matters is growth more growth means using more resources (3). When the human population was counted in millions and resources were sparse, people could simply move to new pastures. However, with 9 billion people expected around 2050, moving on is not an option. As politicians reconstruct the global economy, they should take heed (4). If we are to leave any kind of planet to our children, we need an economic system that lets us live within our means (5). 1) Sanayinin hammadde bulamadığını düşünün. (Bu durumda) bankalar batar, işçilerin işten çıkarılır, ailelerin sıkıntıya düşer, dayanışma içindeki kurumla felakete sürüklenir. 2) Dolaşımdaki para azalınca devletler hemen piyasaya nakit enjekte ettiler. 3) Kaynakları kısıtlı bir gezegende yaşıyoruz. Öyleyse niye sadece büyümeye, daha fazla büyümenin de daha fazla kaynak kullanımı gerektirdiği bir ekonomi sistemimiz var. 4) Eskiden nüfus azdı ve kaynaklar bir yerde bitince insanlar başka yere giderlerdi, ancak 2050 de nüfus 9 milyar olunca bunu yapmak mümkün olmayacak. Siyasetçiler ekonomiyi yeniden şekillendirirken bunu hesaba katmaları gerekir. 5) Eğer gelecek kuşaklara sağlam bir gezegen bırakacaksak, elimizdeki ile yetinen bir ekonomi sşstemi kurmamız gerek. 55. The author starts the passage with an example from industry in order to ----. A) explain why raw materials are used in industry B) present the conditions of the workers who are currently employed C) indicate the possible consequences of global industrialization D) emphasize the importance of raw materials E) describe the impact of the banking system on industry 55. Bu soruda yazar parçaya neden sanayiden örnek vererek başlıyor, deniyor. Giriş cümlesinden çok sıklıkla soru sorulur. Sanayi sözcüğü A ve D şıklarında var. Yazarın sanayiden örnek vermesi, sanayinin niye ham madde kullandığını açıklamak için olamaz. Çünkü bu zaten herkesin bildiği bir şeydir. D de ise ham maddenin önemini vurgulamak için deniyor. Parçanın genelinde de dünya kaynaklarının kıtlığı vurgulandığı için bu şık doğrudur. 56. According to the passage, the global banking crisis was resolved because governments ----. A) cooperated closely with the industry B) sold off large supplies of cash C) involved the necessary organizations D) bought new supplies of vital materials E) acted quickly to find a solution 56. Önceki parçaların tersine, buradaki sorularda bizden ne istendiği açıkça belli. Küresel bankacılık krizinin niçin çözüldüğü soruluyor. Bu bilgi altını çizdiğimi 2 numaralı cümlede verilmiş. Aynı bilgi E de de var. In the nick of the time deyimi çok çabuk demektir. Dolaşımdaki para azalınca, devletler aceleyle piyasadaki nakit ihtiyacını karşılayarak çözüm üretmişler. 57. The main point made in the passage is that -- --. A) industries need to look carefully at the raw materials used B) the economic system currently in place must be rethought C) population explosion is one of the greatest threats to mankind as it requires more planning D) all governments should have a responsibility to help out in times of crisis E) the global banking system can throw the world into turmoil

57. Parçanın ana fikrinin sorulduğu bu sorunun cevabının yeri de bellidir. Bu bilgi giriş ve sonuç cümlelerinde olur. Giriş cümlesinde ihtimal dahilindeki küresel sorunlara önekler verilmiş. Sonuç cümlesinde de kaynaklarımız sınırlı olduğu için ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız yani bu kaynaklara göre bir ekonomik sistem kurmamız gerektiği anlatılıyor. Bu, B şıkkında söylendiği gibi şu anki ekonomik sistemin (işlerlik açısından) tekrar düşünülmesi gerektiği anlamına geliyor. Bu cümledeki must normalde iddialı ifadedir. Ancak burada yazarın kendi gördüğü bir zorunluluğu dile getirdiği için normal, yani olması gerektiği gibi kullanılmış. A daki need to, C deki the greatest ve D deki all iddialı ifadelerdir. E de küresel bankacılık sistemi dünyayı felakete sürükleyebilir, deniyor. Bu olumsuz bilgi olduğu için yanlıştır. Cevap: B 58. It is pointed out in the passage that in the past ----. A) an economic system of growth was easy to establish B) resources were more valuable than they are today C) it was easy for people to find new resources D) industry was far less dependent on raw materials E) it was rare for businesses to actually fail 58. Yine ne istediği çok açık bir soru. Geçmişte olan bir şey soruluyor. Fiilin past olduğu 3 cümleden biri 4 numaralı cümleden önce geçen cümledir. Orada eskiden nüfus azken, insanlar bir yerde yiyecek veya kaynak tükenince başka yerlere giderlerdi, deniyor. Bu bilgi şıklardan C de bulunuyor. B deki more ve D deki far less iddialı ifadelerdir. 59. - 62. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Many athletes credit drugs with improving their performance, but some of them may want to thank their brain instead (1). Mounting evidence suggests that the boost from human growth hormone (HGH), an increasingly popular doping drug, might be caused by the placebo effect (2). In a new doubleblind trial funded by the World Anti-Doping Agency, in which neither researchers nor participants knew who was receiving HGH and who was taking a placebo, the researchers asked participants to guess whether or not they were on the real drug. Then they examined the results of the group who guessed that they were getting HGH when, in fact, they had received a placebo. That group improved at four fitness tests measuring strength, endurance, power and sprint capacity (3) The study participants who guessed correctly that they were taking a placebo did not improve, according to preliminary results presented at the Society for Endocrinology meeting in June 2011. The finding really shows the power of the mind (4) said Ken Ho, an endocrinologist at the Garvan Institute in Sydney, Australia, who led the study. She maintains that many athletes are reaping the benefits of the placebo effect, without knowing whether what they are taking is beneficial or not (5). 1) Pek çok atlet artan performanslarını aldıkları ilaçlara bağlayabilirler ama bazıları beyinlerine de teşekkür etmek isteyebilir. 2) Büyüme hormonu HGH nin sağladığı büyümenin plasebo etkisi ile olabileceğini gösteren sağlam kanıtlar vardır. 3) Bir araştırmada plasebo verilen ama HGH aldığını düşünen bazı atletlerin güç, dayanıklılık ve spring kapasitelerinde artış tespit edildi. Plasebo aldığını düşünenlerde ise böyle bir artış olmadı. 4) Bu sonuç insan beyninin gücünü göstermektedir. 5) Araştırmayı yapan Ken Ho pek çok atletin aldıkları şeyin yararlı olup olmadığını bilmeden plasebo etkisinin nimetlerinden faydalandığını ileri sürmektedir. 59. It is clearly stated in the passage that the support given by certain drugs ----. A) is largely accepted for its positive contribution to performance B) has been proven by many studies around the world C) has led authorities to take the necessary measures against these drugs D) has been openly disputed by most of the athletes E) results in the improved performances of all the athletes who take them 59. Burada da ne istediği açıkça belli olan bir soru var; bazı ilaçların verdiği destek. Bundan parçanın ilk ve son cümlelerinde söz edilmişti. Şıklara bakalım. Hemen A şıkkında aradığımız şey var. 5 numaralı cümlede de söylendiği gibi ilaçların sağladığı düşünülen destekte placebo etkisinin de payı vardır. B şıkkında da bu etkinin sağlam dünyada pek çok araştırma tarafından kanıtlandığı söyleniyor. Parçada te bir araştırmadan söz ediliyor. O nedenle bu cümledeki many iddialı ifadedir. D deki most ile E deki all da iddialı ifadedir. C de ise yetkililerin bu ilaçlara karşı aldığı gerekli önlemlerden söz ediliyor. Parçada bundan bahsedilmemişti. 60. According to the results of the study funded by the World Anti-Doping Agency, ----. A) the study participants were all aware they were given a placebo B) those who knew that they were given real drugs failed to show improvement in fitness tests C) the athletes who did not know they were given a placebo did well on fitness tests D) the preliminary findings showed the increased popularity of drugs E) the effects of HGH are incompatible with those found in other studies

60. Yine parçanın neresinden sorulduğu açıkça belli olan bir soru. Araştırmanın sonuçları soruluyor. Üçüncü cümlede verilen bu bilgiyi şıklarda arayalım. A şıkkınd atletlerin hepsi palcebo aldığını biliyordu, deniyor. Buradaki all iddialı ifade, çünkü hepsi değil bir kısmı placebo aldığını fark etti. B de ise gerçek ilaç aldığını bilenlerler testlerde başarısız oldu deniyor. Halbu ki sadece performans artışı sağlanmadı, deniyor. Buradaki fail olumsuz kavram olduğu için B de elenir. C de üçüncü cümledeki bilgi var. Doğru şık bu o zaman. Parçada preliminary=ön bulgulardan, other studies =diğer araştırmalardan söz edilmediği için D ve E şıkları yanlıştır. 61. It is understood from the passage that the placebo effect ----. A) is highly esteemed among those who are interested in athletics B) can play a significant role in improving the performances of athletes C) has been monitored in the participating groups that consist of people taking doping drugs D) was also tested in other branches of sports where competition exists E) was very high in the studies where participants were informed in advance 61. Burada plasebo etkisi konusunda parçadan çıkarabileceğimiz bir bilgi soruluyor. A da bu etkinin atletizmle ilgilenenler arasında hayli saygın olduğu söyleniyor. Bu bilgi parçada yoktu. Highly de iddialı ifadedir. B de plasebo etkisinin atletlerin performansını önemli ölçüde geliştirmede rol oynayabileceği söyleniyor. Üçüncü cümledeki bulgu da bun aişaret ediyor. Doğru şık bu o zaman. Parçada doping ilaçlarından, diğer spor branşlarından ve teste katılanlara placebo aldıklarının söylendiği başka araştırmaalrdan söz edilmediği için C, D ve E şıkları yanlıştır. E deki very high, A daki highly gibi iddialı ifadedir. Cebap: B 62. It can be inferred from the passage that ----. A) external interventions may have negative impacts on one s performance B) every athlete should be involved in a study to increase his or her performance C) success lies in the power of one s mind no matter which treatment he or she is exposed to D) the World Anti-Doping Agency should be much more careful about the use of drugs in sports E) much more research should be done on the placebo effect among athletes 62. Burada da parçadan çıkarılabilecek bir bilgi sorulmuş. A da dış müdaheleler kişinin performansı üzerinde olumsuz etkiler yapar, deniyor. Olumsuz bilgiler genellikle yanlıştır. B deki every ve should iddialı ifadelerdir. C de ise giriş cümlesindeki bilgi var; başarı kişinin kafasında gerçekleşir. D deki should ile E deki much more ve should iddialı ifadeler olduğu için bu cümlelerdeki bilgiler yanlış olmaktadır. 63. - 67. sorularda, karşılıklı konuşmanın boş bırakılan kısmını tamamlayabilecek ifadeyi bulunuz. 63. Emre: Figen: What s so funny that you ve been laughing now for hours? I was just remembering a friend of mine who owns a shoe shop. He was very upset because he realized that many customers were trying to squeeze their feet into shoes that were too small, and were ruining his shoes. Emre: -------------------------- Figen: Even so, I just can t help laughing. A) That must have been quite an experience for him. Now he won t let anyone try on different sizes. B) Doesn t the salesman have any rights? He should be able to fill out some kind of complaint form. C) Being a frequent shoe-buyer myself, I don t know where your friend s store is. D) Perhaps he should start selling other things. This way, he won t have to deal with those customers anymore. E) I don t find it amusing whatsoever. The customers should have been more careful with what they were doing. 63. Diyalog sorularında karşılıklı konuşmalar dikkatlice okunur, eksik cümlede ne söylenmiş olabileceği tahmin edilir. Ancak zamanımız az kaldıysa bu tahmini eksik cümleden sonraki cümleye bakarak ta yapabiliriz. Örneğin buradaki son cümle bir zıtlık bağlacı ile başlıyor ve yine de kendimi gülmekten alıkoyamıyorum., deniyor. Bu olumlu bir bilgi. O zaman zıtlık bağlacından önce gelen cümlede yani eksik cümlede olumsuz bir ifade olacak. Böyle bir ifade B ve E şıklarında var. B deki ifade ayakkabıcı ile ilgili. Oysa konu Figen İn saatlerdir neden güldüğü. O nedenle I ile başlayan E şıkkını anlam testinden geçirelim. Burada Ben müşterilerin ayakkabıları deneyeceğiz diye eskitmelerini komik bulmuyorum., deniyor. O zaman aradığımız olumsuz cümle budur.

64. Timur: Do you know the difference between the use of barbecues and conventional gas cooking? Levent: ---------------------- Timur: What can be done to reduce this? Levent: I think we should use gas over barbecue as it contributes to an increase in smog levels. A) Burning charcoal releases carbon monoxide into the air much more than cooking with gas does. B) Well, actually, both are good ways of cooking, but barbecues take longer to prepare. C) Gas cooking is far more efficient than using a barbecue, as you can adjust the heat according to your needs. D) Unfortunately, both are harmful and cause damage to the environment. E) Gas appears to be more dangerous as there is a high risk of explosion. 64. Levent ve Timur barbeküde veya gazla pişirmeyi konuşuyorlar. Timur Levent e bu iki pişirme şeklinin farkının bilip bilmediğini soruyor. Levent bu konuda olumsuz bir şey söylemiş olacak ki, Timur bunu azaltmak için ne yapabiliriz, diye soruyor. O zaman şıklarda bu pişirme şekilleri ile ilgili olarak söylenmiş olumsuz bir bilgi arayalım. Şıkların üç tanesinde olumsuz bilgi var. A şıkkında barbeküde kömür yakmanın gazlı ocağa göre havaya çok daha fazla karbondiyoksit saldığı söyleniyor. D de her ikisi içinde zararlı deniyor. E de ise gazın daha tehlikeli olduğu söyleniyor. Levent son ifadesinde barbeküde kömür yakılması hava kirliliğini arttırdığı için gaz kullanmayı tercih etmeliyiz dediği için olumsuz bilgi veren cümlelerden ilki yani A şıkkı doğru olmaktadır. 65. Teacher: Your son has adapted quite well socially. He s had no problems making friends. Also, he s quite a leader among them. Parent: I m glad to hear that. What about his class work? Teacher: ------------------- Parent: He's never been very good at sitting still and focusing. A) His math skills are very good, but he needs to work harder on his language skills. B) He enjoys group work, probably because he likes to socialize so much. C) I think he needs a private tutor to help him with the more difficult subjects. D) I really enjoy having him in class because he s such a good example to others. E) He has the ability but he seems to lack the concentration to do the work. 65. Yine olumsuzluk kavramının çözüme yardımcı olduğu bir diyalog sorusu ile karşı karşıyayız. Öğretmen bir veliyle bir öğrencisi hakkında konuşuyor, onun sosyal yönden başarılı olduğunu söylüyor. Son ifadede veli çocuk hakkında olumsuz bir şey söylemiş. O zaman eksik cümlede de öğretmen benzer bir şey söylemiş olabilir. Böyle bilgi iki şıkta var; A ve E. A daki olumsuz bilgi dil dersleriyle dersi ile ilgili. Kısmen olumlu olan bu ifade, en son cümledeki yerinde duramıyor bilgisi ile örtüşmüyor. E de ise Hiçbir zaman sakince oturup (işine) odaklanamamıştır., deniyor. O zaman aradığımız olumsuz bilgi budur. 66. Jale: Here is an article about how people react in emergencies. Researchers say that when more people are around, it reduces the chances of actually being helped. Adnan: -------------------------- Jale: Apparently, onlookers provide a model for action. If they are docile and disinterested, the situation may seem less serious. Adnan: I think if there is only one bystander, your chance of being helped increases, as he will think he must help immediately. A) Is an individual aware that others are present? B) How did they carry out that research? C) Do they offer any explanation as to why this happens? D) Is this finding true for all cultures? E) Who were the participants in this research? 66. Bu diyalogun konusu acil durumlarda insanların tepkileri. Jale araştırmalara göre böyle bir durumda ne kadar fazla insan toplanmışsa yaralılara yardım şansı o kadar azalıyormuş, diyor. Adnan bunun sebebini sorumuş olacak ki Jale apparently ifadesiyle başlayıp uzunca bir açıklama yapmış. Açıklama isteyen soru C şıkkında var. Buradaki they ile Jale Nin ilk cümlesindeki researchers arasında Ahmet-he ilişkisi de var. O zaman doğru şık budur.

67. Ayça: Do you think environmental factors like diet and stress affect the ageing process as much as the decline of hormonal systems? Berkan: --------------------------- Ayça: So, you mean physiological and environmental factors contribute to one s longevity to the same degree. Berkan: Definitely! I also think living in an extended family and playing an important role in society bring in some beneficial effects. A) I don t believe dietary habits and lifestyle have much to do with ageing. It s all about the gradual failing of the body to be able to repair itself and replace cells. B) I heard some people live longer and have fewer health problems than others thanks to their easygoing lifestyle and the amount of vegetables they consume. C) Perhaps, calorie restriction and anti-ageing treatments can be successful interventions that may cause increases in life expectancy. D) Even if ageing seems to be a serious problem for many people, some rely on plastic surgeries to cope with it. E) Extending one s lifespan isn t simply a case of stopping the ageing process, because ageing isn t a scientifically recognized cause of death. 67. Burada Ayça ile Berkan yaşlanmaya yol açan etmenleri konuşuyorlar. Ayça Berkan a yaşlanma konusunda beslenme ve stress gibi dış faktörlerin hormonal sistemlerdeki azalma kadar etkili olduğu düşünüp düşünmediğini soruyor. Sorulara genellikle wolkswagen tekniğinde söylediğimiz gibi 2-3 satırlık uzunca açıklamalar yapılarak cevap verilir. Bir önceki soruda böyle bir açıklama verilmiş, ondan önceki soru cümleden çıkarılarak bizden onu bulmamız istenmişti. O nedenle bu sorunun şıklarında diyalogtaki sorunun cevabı olabilecek uzunca bir açıklama arayalım. A ve B şıkları en uzun iki şık. Önce onları anlam testinden geçirelim. A daki bilgi olumsuz. Diyalogta eksik cümleden sonra burada söylenen şeye Ayça olumlu olarak katıldığını söylediği için eksik cümlenin olumsuz olmaması gerek. B de ise olumlu bir açıklama var. Ayçanın ikinci ifadesi buna anlam olarak ta uyuyor. B de Berkan çok sebze yiyen ve yumuşak huylu insanların çok yaşadığını ve daha az hastalandığını duydum, diyor. Cevap: B 68. - 71. sorularda, verilen cümleye anlamca en yakın cümleyi bulunuz. 68. Science does not produce a unified picture of the environment on which all can agree, instead it provides multiple views, each of which may be valid from a particular ideological angle. A) There is not one single view of the environment that can be provided through science that everyone will agree on, rather it gives different perspectives, all of which are valid depending on the ideological perspective. B) The environment has been described by scientists in many different ways rather than in just one way, and each of these have their own validity according to the observer s own ideology. C) Science represents many diverse and particular ideological angles, and from these a valid and unified description of the environment can be produced that respects multiple views. D) Scientists from different ideological backgrounds have come together to agree upon a unified picture of the environment on which scientists can all agree upon its validity. E) Multiple views on the environment are the result of science being unable to produce a unified description upon which those from different ideological backgrounds can agree. 68. Bu bölüm soruları diğerlerine göre daha zordur. Sorudaki bilgiyi eksiksiz olarak anlamak gerekebilir. Yine de varsa sorudaki bağlaç, sıfat, zarf gibi sözcüklerin eş anlamlılarını bilmeniz, cümleyi tümüyle anlayamadığınızda size yardımcı olabilmektedir. Bu sözcükleri şıklarda en uzunundan başlayarak aramak akılcı bir çözüm yaklaşımı olmaktadır. Burada bilimin çevre konusunda herkesin hem fikir olabileceği tek bir resim çizmediği, bu konuda bilimin her biri belli bir ideolojik açıdan bakıldığında doğru olan çoklu çevre görüşü verdiği söyleniyor. Bağlaç intsead. Onun dışında, unified, multiple, valid, particular ve ideological sıfatları var. En uzun şık olan A da bunların eş anlamlılarını arayalım. Soru Science does not diye, A şıkkı ise There is not, diye bağlamış. Diğer şıklarda böyle olumsuz bir fiil olmadığı için A şıkkı muhtemelen doğru cevap. Instead bağlacı burada rather. Unified sıfat single ile karşılanmış. Ayrıca sorunun son kelimesi angle burada perspektive olmuş. O zaman doğru şık en uzun şık olan A dır, diyerek diğerlerini okumuyoruz.

69. The stocks of bluefin tuna, the most valuable fish in the world, have plummeted to such paltry levels that many scientists speculate that the fish could be headed for extinction. A) Scientists believe that the excessive demand for the valuable bluefin tuna fish has risen to such a level that there is speculation about the fish becoming extinct. B) Stocks of the world s most desirable bluefin tuna fish have reached such a low level that many scientists are convinced that they are about to become extinct. C) There is some speculation among scientists around the world as to how far the stocks of the valuable bluefin tuna fish can be allowed to fall before they become extinct. D) Stocks of the bluefin tuna, the most expensive fish in the world, have dropped to such a low level that scientists are predicting that they might become extinct. E) The most expensive fish in the world is the bluefin tuna, but scientists fear that stocks will soon reach a paltry level and the fish will become extinct. 69. Burada Dünyanın en değerli balığı mavi yüzgeçli orkinosları sayısı o kadar azaldı ki pek çok bilim adamı bu balığın yok olmaya doğru gittiğini söylüyorlar., deniyor. Sınavda bu soruyu okurken cümlede geçen plum ve paltry sözcüklerinin anlamını bende bilmiyordum, ancak anlamlarını cümlenin gelişinden çıkardım. Sizlere de önerim soruları okurken karşılaşabileceğiniz yabancı kelimelere takılmamanız. Anlamları konusunda cümledeki diğer kelimelerden çıkarım yapmanız. Bu cümledeki such that bağlacı, most valuable sıfatı ile ihtimal bildiren could un karşılığını şıklarda arayalım. Şıkların uzunlukları birbirine yakın o nedenle arama işini sırayla yapalım. Öncelikle such that bağlacının hangi şıklarda olduğuna bakalım. Yüzeysel bir inceleme ile bu bağlacın yalnızca A, B ve D de olduğu görülüyor. Şimdi sıfatlara geçelim. A da sorudaki most un karşılığının olmadığı görülüyor. B de most var ama ondan sonraki sıfat desirable sorudaki valuable ı karşılamayacağı için bu şıkkı da eleyelim. Geriye ayrıntılı inceleme için tek şık kalıyor; D. Sorudaki ihtimal bildiren could burada uygun bir fiille karşılanmış; predicting=ön tahminde bulunmak. O zaman bu şık doğrudur. 70. Huntington s has been described as the most disastrous disease known to man because of its peculiarly cruel characteristics, as it progressively strips a person of control of his muscles, reason and emotion. A) Huntington s disease is described as not only the worst disease in the world but also the most cruelly progressive, as it slowly takes away a person s ability to control their muscles, reason and emotion. B) To describe Huntington s as a cruel disease could be disastrous as people know that it eventually takes away a person s ability to control their muscles as well as to reason and feel emotion. C) Due to its cruel characteristics that gradually take away a person s control of their muscles, reason and emotion, Huntington s is said to be the most devastating disease in the world. D) When a person starts to rapidly lose control of his muscles and no longer is able to reason or control his emotions, he can be described as having the most disastrous disease ever Huntington s. E) When a man is described as having Huntington s, it can be a very cruel experience, as they will gradually experience certain characteristics such as lack of muscle control, reason and emotion. 70. Bu soruda da işimiz zor gibi görünüyor. Çünkü neredeyse 5 satır tutan, bir paragraf boyutunda bir cümle ile karşı karşıyayız. Tümünü satır satır okuyup anlamak pek çok aday için zor olabilir. Aynı şey soruyu hazırlarken bu cümlenin eş anlamlısını yazmak zorunda kalan hoca içinde geçerli. Sınava 80 üstü almak için girenler veya sınava kendini denemek için giren kurs hocaları içinde geçerli. O zaman bu ve benzeri soruların çözümünü fazla yorulmadan yapalım. Bu sorularda en önemli ipucu sorudaki bağlaç(lar) dır. Sonra sıfat veya zarflar gelir. Şıklarsa sırasıyla bunların karşılığı aranır. Bu sorudaki bağlaç because of ve as dir. Sıfatlar ise the most disastrous, ve cruel dur. Zarf olarak progressively var. Bağlaç because of un karşılığı yalnızca C de var. O zaman diğer sözcükleri önce onda arayalım. ilk satırdaki gradually sorudaki progressively yi, son satırdaki msot devastating de most disastrus u karşılıyor. O zaman doğru cümle budur. O da sorudaki cümle gibi Hungtinton hastalığının ne kadar kötü bir hastalık olduğunu ve bunun sebebini anlatıyor. Bu durumda diğer şıkları anlam testine sokmuyoruz. Bu şekilde zaman kaybetmek, dahası beynimizi yormak, akılcı bir soru çözme yöntemi değildir.