***BÖLGESEL İKTİSAT FİNAL*** Türkiye de Bölgeler Arası Sosyal Ve Ekonomik Gelişmişlik Farkı: Türkiye de bölgesel dengesizliklerin oluşumunda Coğrafi Şartlar ve Tarihsel Gelişim olgusu göze çarpar. 1-) Coğrafi Şartlar: Ülkelerin gelişiminde coğrafi yapı ve iklim özellikleri önemli yer kaplar. Dünyanın önemli merkezlerinin kuzey yarım kürede olması tesadüf değildir. Ayrıca ülkemizde D.Anadolu bölgesinin diğer bölgelere oranla gelişmemesinin nedeni dağlık olmasıdır. Ancak coğrafi yapısına rağmen de gelişen yerler vardır. Ör: İsviçre. Bölgelerin gelişmesinde 4 mevsimin yaşanması da önemlidir. 2-) Tarihsel Yapı: Bölgenin sahip olduğu geçmişteki özellikleri de önemlidir. Cumhuriyet Döneminde Bölgesel Farklılaşma Açısından İzlenen Politikalar: 1923-1950 : Devletçilik 1950-1960 : Daha liberal Politika 1960-1980 : Planlı Ekonomi Dönemi 1980-1999 : Neo-Liberal Politikalar 1999- : AB uyum süreci yönlendirmiştir. α-) 1923 1950: -Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan İzmir İktisat Kongresinde, özel sektör eliyle ekonominin nasıl gelişeceği incelenmiştir. - Özel sektörün yeterli sermayesinin olmaması ve 1929 Buhranı sebepleriyle devletçi bir yapı benimsenmiştir. - 1927 Yılında Teşvik-i sanayi kanunu çıkartılmış. Bu kanun yerli sermayeyi yabancı sermayeye karşı korumuş ve özel sektörün gelişimine uygun bir ortam hazırlamıştır. - Ankara nın başkent olması zaten gelişmiş olan İstanbul un daha da gelişmesini önlemiş, bir nebzede olsa azaltarak, bölgesel farklılıkların daha da artmasını önlemiştir. - 1929 Buhranından, ekonomik plan uygulayan Sovyet Rusya nın daha az etkilenmesi, ülkemizi de planlama yapmasına teşvik etmiştir. 1933 Yılında BBSP yapılmış ve uygulamaya konmuştur. Bu dönemde KİT ler kurulmuş, Yatırımların yurt geneline yayılma politikası izlenmiş, bundan dolayı KİT ler az gelişmiş bölgelere kurulmuştur. İBSP hazırlanmış, ancak 2. Dünya savaşı nedeniyle uygulanamamıştır. α-) 1950-1960: Demokrat Parti Dönemi *1950-1953 Dönemi - Liberal politika izlenmiştir. - Hızlı bir büyüme gerçekleşmiş, bu Marshall yardımıyla sağlanmıştır. - Kore savaşı dolayısıyla, Türkiye nin tarımsal ürünlerine dış talep artmış, Dünya Bankası ve İMF den alınan borçlar bu sebeple tarıma aktarılmıştır. -DP her ile bir fabrika açıp, sanayileşmeyi arttırmak istemiştir. - BM ye katılan Türkiye dış ticarette gelişmiştir. Bu 3 sene ekonomi için başarılıdır. *1953-1960 Dönemi - Mimar ve İskan bakanlığı kurulmuştur. Bununla dengeli nüfus dağılımı hedeflenmiştir. - KİT lerin özelleştirilmesi amaçlanmış, fakat özel sektörün bunu alacak sermayesi olmaması ve bunlardan faydalanma istekleri nedeniyle bu başarılı olamamıştır. KİT lerin kuruluş yerlerinde siyasi kriterler kullanılması KİT lerin zarar ettirmiş, bu da bütçeden karşılanmıştır. Yunus Emre ERDOĞAN 1
α-) 1960-1980: Planlı Ekonomi - Bu dönemde devlet planlamaya gitmiş, 1961 de DPT kurulmuştur. -1963 den itibaren 5 er yıllık kalkınma planları hazırlanmıştır. - Birinci ve ikinci planlamada bölgesel kalkınma planları yapılmış, üçüncü ve dördüncü planlamalarda, kalkınmada öncelikli yöre uygulaması başlatılmış, beşinci planlamada hem bölgesel kalkınma hem de kalkınmada öncelikli yöre uygulaması benimsenmiştir. Altıncıda kalkınmada öncelikli yöre uygulamasına ağırlık verilmiş, yedincide tekrar bölgesel kalkınmaya ağırlık verilmiş, bunda ayrıca aşırı kalabalıklaşmış bölge sorununa değinilmiş, 8. ve 9. da AB müktebatına önem verilmiştir. 9. plan 8 yıllık yapılmıştır. Bu planlamalar; 1-) İmar ve iskan bakanlıklarının birlikte çalışması sonucu doğmuştur. 2-) Belirli bir bölgenin sorunlarına yöneliktir. 3-) Merkezden ortaya konmuş planlamalardır. 4-) Hiç biri tam olarak uygulanamamıştır. GAP başlangıçta enerji ve sulama projesiyken, 1980 lerde DPY ye verilmesiyle bölgesel bir proje halini almıştır. α-) 1980-1999: -1980 den sonra daha evvel yaşanan stagflasyon nedeniyle, devletin ekonomiye müdahalesinin azaltılması düşüncesiyle oluşan politikalar uygulanmıştır. -Önceleri ithalatı önlemek için konan politikalar kaldırılmış, dışa açık model benimsenmiştir. - Neo-Liberalist ekonomi etkisiyle döviz giriş ve çıkışı serbest hale gelmiştir. - Küreselleşme sonucu; ülkeler arası rekabetin yanı sıra bölgeler arası rekabete de neden olmuştur. Bu az gelişmiş bölgelerin daha da geriletmiş, gelişmiş bölgelerin daha da geliştirmiştir. -Ancak istisna olarak Anadolu Kaplanları denen G.Antep, Kayseri, Denizli gibi bölgeler de gelişmişlerdir. -Bölgesel Politikalar yerel yönetim eliyle yürütülmeye başlanmıştır. α-) 1990 lı yılların sonu 2000 li yıllar: -Bu dönemde oluşturulan politikalar AB uyumu Çerçevesindedir. - 2002 Yılında NUTS uygulaması getirilmiş, buna göre ülkemiz ekonomik ve sosyal yönden 12 bölgeye ayrılmıştır. -2004 de yeni teşvik yasası getirilmiştir. -2005 de yerel yönetim reformu yapılmış, bölgesel politikalardaki sorumlulukları artmıştır. -2006 da bölgelere yatırım yapacak yatırımcılara rehberlik yapacak Bölgesel Kalkınma Ajansları kurulmuştur. Ancak bunlar başarısız olmuştur. -DPT nin 1996 daki raporuna göre; En gelişmiş bölge Marmara İken en geri kalmış bölge Doğu Anadolu bölgesidir. Aynı doğrultudaki 2003 deki rapora göre sonuç değişmemiş, ancak bölgesel farklılıklar daha da artmıştır. - 80 li yıllardan 2000 li yıllara kadarki neo liberal ekonomi döneminde öngörülen gibi bölgeler arası yakınsama değil tam tersi ıraksama görülmüştür. Yunus Emre ERDOĞAN 2
Bölgesel Dengesizliği Giderici Politikalar: Bölgesel Dengesizliği Giderici politikaların Dayandığı Temel İlkeler: 3 Temel İlke mevcuttur. *Sosyal Karlılık İlkesi: Ekonomide 3 temel problem (hangi mal, nerede, ne kadar üretilecek sorusu) mevcuttur. Bu soruların cevapları içinde bulunulan ekonomik sisteme göre değişmektedir. Dünyanın genelinde uygulanan piyasa ekonomisine göre; üretici ve tüketici karlılığı maksimize etmeye çalışmaktadır. Bundan dolayıdır ki, üretici, yatırım yaparken kısa vadeli verim almayı düşünür. Ayrıca özel sektör, çok yüksek maliyetli yatırım yapmaz. Özel sektör yatırım yaparken pozitif dışsallığın da en fazla olduğu yerde yatırım yapmak ister. Devlet, pozitif dışsallığın az olduğu veya çok yüksek maliyetli olduğu için yatırım yapılmayan bölgelerde gelişmişliği göz önüne almayarak zarar tehlikesine rağmen yatırım yapar. Çünkü devlet için sosyal karlılık, ekonomik maliyetten daha önemlidir. *Kalkınma Kutbu Teorisi: Perox gündeme getirmiştir. Gelişmenin aynı anda her yerde, her sektörde başlatılamayacağını savunmuştur. Bundan dolayı kalkınma hamlesi geliştirilirken en önde gelen sektör tercih edilmelidir. Eğer bir bölge kalkınma hamlesinin başlatılması için merkez olarak seçilmişse o bölgede bazı kalkınma kutupları bulunmalıdır. Bu kalkınma kutbu o bölgenin en gelişmiş sektörüdür. Böylece o bölgede kalkınma hamlesi başlatılabilir., *Halkın Katılımı İlkesi (Yönetişim): Yönetişim, yönetenle yönetilenin karar alma sürecinde birlikte hareket etmesidir. Yöneten karar alırken, yönetilenden etkilenmektedir. Bölgesel kalkınma politikalarının hazırlanışında ve uygulanmasında halkın da sürece dahil edilmesi ve ortak akıl çerçevesinde en doğru kararın alınması gerekir. AB nin Türkiye yi eleştirdiği bir nokta da programlar hazırlanırken halkın dikkate alınmamasıdır. Türkiye de hazırlanan programlar merkezdeki uzmanlarca hazırlanıp uygulanmaktadır ve bundan dolayı programlar başarısız olmaktadır. Halkın, projelere katılımı doğrudan olabileceği gibi dolaylı olarak da sağlanabilir. Doğrudan katılımda çeşitli meslek gruplarının ve sivil toplum örgütlerinin sürece dahil edilmesi, dolaylı katılımın ise; halk seçimlerde programını beğendiği partiye oy vererek programı desteklemesiyle oluşur. Bölgesel Dengesizliği Ortadan Kaldırmaya Yönelik Politikaların Amaçları: 2 Temel amaç vardır; *Nüfusun Dengeli Dağılımının Sağlanması: Aşırı kalabalıklaşmanın bir takım sakıncaları mevcuttur. Optimum Kent Ölçeği ve Aşırı Kalabalıklaşmanın maliyetinin hesaplanabilir ve hesaplanamaz maliyeti diye 2 ye ayrılmıştır. Bunları dikkate alarak dengeli nüfus dağılımının önemini anlarız. *Geri Kalmış Bölgeleri Sosyal ve Ekonomik Açıdan Geliştirme: Geri kalmış bölgeleri sosyal ve ekonomik açıdan geliştirilebilse, nüfusun dengeli dağılımı da sağlanmış olur. Göçün önlenebilmesi için; az gelişmiş bölgelerin kalkındırılması, yaşam kalitesinin yükseltilmesi, istihdam olanaklarının artırılması gerekir. Bölgeler arası dengenin sağlanabilmesi için az gelişmiş bölgelerin büyüme hızının gelişmiş bölgelerin büyüme hızından daha fazla olması gerekir. Ülkenin markı büyümesi ile bölgesel büyümesi ayrı ayrı düşünülemez. Gelişmemiş bölgeleri geliştirmek için finansman, gelmiş bölgelerden kısılarak sağlanmamalı, yeni bir potansiyel yaratılmalıdır. Ancak politikalar uygulanırken bazı engeller karşımıza çıkabilir; *Coğrafi faktörler *Halkın çalışmaya bakışı Yunus Emre ERDOĞAN 3
Bölgesel Dengesizliği Ortadan Kaldıran Politikaları Araçları: Bu araçlar ülkenden ülkeye değişebileceği gibi bölgeden bölgeye de değişebilir. Bu bölgeler az gelişmiş ülkelerde farklı gelişmemiş ülkelerde farklı sonuçlar verebilir. Ama yinede bazı genel politikalar söz konusu olabilir. Bu politikalar Az Gelişmiş Bölgeler için ve Gelişmiş bölgeler için olmak üzere 2 çerçevededir. Az Gelişmiş Bölgeler İçin Uygulanan Politikalar *Teşvikler *Kamu Yatırımları *Yönetsel Yapının Yeniden Organizasyonu *Aşırı Kalabalık Bölgelerin, Kalabalıklaşmasının Önlenmesi 1-)Teşvikler: Geri kalmış bölgelerde yatırım yapmak isteyen yatırımcıların maliyetlerinin bir kısmının devletçe karşılanmasıdır. Sektörel ve Bölgesel teşvikler olmak üzere 2 ye ayrılır. Sektörel Teşvik, az gelişmiş bölgedeki çekici sektörü teşvik edilmesidir. Bölgesel teşvikler ise; geri kalmış bölgelerin yatırımcı açısından cazip hale getirilmesidir. Teşvik yapılırken 3 araç kullanılır;» Vergisel Avantajlar: Geri kalmış bölgelere yatırım yapacak yatırımcının bir takım vergilerden muaf tutulması veya vergi indirimi uygulanmasıdır.»finansal Avantajlar: O bölgeye yatırım yapacak yatırımcıya finansal desek sağlanmasıdır. Ör: kredi verilmesi»diğer mali avantajlar: Bedelsiz arsa tahsilatı, ucuz enerji temini gibi politikalardır. -Bunun dışında, teşvik politikalarının uygulanması 2 şekilde ortaya çıkar;»girdi Fiyatlarını Düşürmeye Yönelik: yapılan yatırımın girdi maliyetlerinin bir kısmının karşılanması şeklinde ortaya çıkar. Emeğin maliyetini veya sermayenin maliyetini düşürebileceği gibi ikisi de uygulanabilir.»çıktı Fiyatlarını İyileştirmeye Yönelik: Vergi oranında farklılık yaratılabileceği gibi, devletin çıktıya alış garantisi de verilebilir. Burada amaç tüketicinin ürünü alabilmesi ve üreticinin zarar etmesinin engellenmesidir. Bu 2 politika birlikte uygulanamaz. -Teşvikler verilirken 2 yöntem mevcuttur.»listeleme Yöntemi: Teşvik edilecek olanlar listelenerek yapılır.»ölçü Yöntemi: *Sermaye Ölçütü *İthalat Ölçütü *İstihdam ölçütü *Sosyal karlılık ölçütü Teşvik Politikasının Etkinliği İçin Dikkat Edilecek Hususlar: Türkiye de teşvik verilirken, kalkınmada öncelikli yöre uygulamasına göre yapılmaktadır. Yaklaşık 50 il teşvik kapsamındadır. Teşvikte dikkat edilecek hususlar; *Teşvik verilecekse, uygulanabilir projelere teşvik verilmelidir. *Teşvik verilecek bölgede yatırımcı sınıfının oluşmuş olması gerekir. *Teşvik politikaları geçici olmalıdır. *Teşvik vergilere dayanıyorsa Teşvik verilecek bölgelerde Vergi denetimi eksiksiz olmalıdır. *Ülkede ekonomik ve siyasi istikrar olmalıdır. Yatırımcının yatırım yapabilmesi için geleceğe dair umutlu olması gerekir. Yunus Emre ERDOĞAN 4
2-) Kamu Yatırımları: Devletler, gelir dağılımında adaleti sağlama ve bölgesel dengesizliği kaldırmak için Kamu yatırımlarına başvurur. Kamu yatırımları 2 ye ayrılır; Üretken Kamu Yatırımları: Hiçbir ekonomik faaliyetin bulunmadığı az gelişmiş bölgelerde sanayinin gelişmesi için, o bölgeye devletin gitmesi zorunludur. Özel sektörün yatırım yapmak istemediği alanda devlet bizzat yatırım yapar teşvikte bulunmaz. Kamu yatırımları zaman içerisinde zarar ettiğinden ve bun zararın bütçeden karşılanmasından dolayı eleştirilir. Zararın sebebi ise siyasi partiler buraları rant kapısı olarak görmüşlerdir. Kamu yatırımları yerine yap-işlet-devret sistemi benimsetilmeye çalışılıyor. Burada devlet işletmeyi kuracak, sosyal hedefi olan istihdam ve gelir düzeyini artırdıktan sonra kamu yatırımları özelleştirilecektir. Alt Yapı Yatırımları: Geniş anlamda belirli bir ekonomik alanda üretim koşullarının yaratılması yada geliştirilmesini sağlayan, ekonomik, kurumsal ve sosyal düzenin tümünü ilgilendiren her çeşit yatırımı kapsamaktadır. Altyapı Yatırımlarının Özellikleri: *Özel sektör uzun vadede değil kısa dönemde verimli olan yatırımları yeğlemektedir. Bu nedenle de yalnızca geri kalmış bölgelerde değil gelişmiş bölgelerde bile altyapı yatırımlarının hiçbir kar amacı gütmeden tamamen sosyal amaçla devletin yapması gerekir. *Elektrik, su gibi altyapı kuruluşlarının yapımının özel sektöre verilmesi halinde, tek bir firma bu yatırımı yaparsa monopolcü duruma gelecektir ve burada istediği fiyatı koyabilecektir. Devlet bunun önüne geçmek için altyapıyı kendisi oluşturur. *Hizmetin ithalatının güçlülüğü ve yabancı sermayenin bu alana sokulmaması ilkesiyle de devlet altyapıyı kendisi oluşturur. (ör: silah gibi) 3-)Mevcut Yönetimin Yeniden Organizasyonu: Kalkınma planı bazen birden fazla ili kapsayabilir. İşte bu durumda planı hangi valinin yetkisine verileceği sorunu bir karmaşa yaratabilir. Bu karmaşayı önlemek için Bölgesel koordinasyon merkezlerinin kurulması öngörülmektedir (ör: GAP Bölge İdare Teşkilatı). Kargaşayı önlemek İçin; *Ademi Merkeziyetçi Yapının Güçlendirilmesi: Bölgesel kalkındırmayı hızlandırmak için oluşturulan programların etkinliğini artırmak için, devletin karar alma yetkisini, yerinden yönetim ilkelerine uygun şekilde yerel ya da bölgesel özerk kamu hukuku tüzel kişilerine devredilmesi gerekir. AB nin Türkiye ye yönelttiği eleştirilerden biri de yerel yönetimin yetki alanıyla ilgilidir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de de yerel yönetimin yetkilerinin artırılması beklenmektedir. *Bu yerel birimlerin mali finansının ve personel ihtiyacının karşılanması gerekmektedir. *Halkın Katılımı ilkesinin dikkate alınması gerekir. *Kurumlar arası koordinasyonun sağlanmış olması gerekir. Koordinasyon 2 ye ayrılır; -Yatay Koordinasyon: Değişik hizmet veren kurumlar arasındadır. Ör: Belediye- Tedaş arasındaki koordinasyon. -Dikey Koordinasyon: Yerel Yönetim-Merkezi yönetim arasındaki koordinasyondur. *Sırf Bölgesel Kalkınmaya yönelik birimlerin ortaya çıkartılması gerekir. Ör: GAP bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı gibi. Yunus Emre ERDOĞAN 5
4-)Aşırı Kalabalık Bölgelerin Daha da Kalabalıklaşmasını Engellemek İçin Politikalar: Nüfusun Kırda Tutulması: Kırda kente doğru yapılan göçler, her kente değil ya başkente ya da büyük şehirlere yapılıyor. Bu göçleri engellemek için kırda yaşam standartlarının yükseltilmesi gerekir. Kırsal yörede altyapı, sağlık, eğitim gibi hizmetlerin artırılması gerekmektedir. Aşırı Kalabalık Bölgelerde Yaşam Maliyetlerinin Artırılması: Metropollerde, az gelişmiş bölgelere oranla daha fazla vergilerin konması, hatta gerekirse yeni vergiler konularak metropollere yapılacak göçün önlenmesi gerekmektedir. Metropollerdeki Bazı Faaliyetlerin Geri Kalmış Bölgelere Transfer Edilmesi: Yatırımın az gelişmiş bölgelere taşınması için taşıma maliyetine devletin yardımcı olması gerekir. Bunun maliyetinin çok fazla olacağından dolayı da daha yatırım yapılmadan büyük kentlerde yatırımın maliyetlerinin artırılarak yatırımın gelişmemiş bölgelere kaydırılması gerekir. Uydu Kent uygulaması: Büyük kentlerin dışında fakat onlara yakın yeni yerleşim yerlerinin oluşturulması gerekir. Bu sistem ilk defa İngiltere de uygulanmıştır. Böylelikle nüfusun ana kentte toplanmasının önüne geçilmiş olur. Bölgesel Dengesizlik Politikalarının Değişimi 1-) Geleneksel Politikalar: 2. Dünya savaşından sonra Avrupa da işsizlik, üretim düşüklüğü gibi olgular artmaya başladı. Böylece bölgesel dengesizlik oldukça göze çarpmaya başladı. Bunun önüne geçilmek için çeşitli politikalar uygulanmaya başladı. Bu politikaların hepsinin mantığı daha çok sübvansiyon ve daha çok devlet desteğiydi. Bu dönemde sosyal ve ekonomik yapıyı şekillendiren 3 özellik vardı; *Dışa Kapalı Devlet: 2.Dünya savaşından sonra bir çok devlet kapılarını dış dünyaya kapatmıştır *Keynesyen Refah Devleti: Ekonomide istikrarsızlık gördüğü anda müdahale eden bir devlet anlayışıydı. Devletin temel görevi toplumun refah seviyesini artırmak için piyasaya müdahalesini gerekli görmüş. * Ekonomik Kalkınma Devleti: Birçok devlet Ekonomik kalkınmayı Kalkınmışlığın temel şartı olarak görmüştür. Az gelişmiş bölgeleri kendi iç kaynakların etkin kullanımıyla ekonomik kalkınmayı öngörmektedir. Geleneksel Yaklaşımda 2 önemli Öngörü vardır; *Devletin müdahalesinin gerekliliği *Bu politikaların her bölge için uygulanabilirliği Bu geleneksel sonuçlar, kısmen de olsa başarısızlığa uğramıştır. Çünkü bu politikalara rağmen bölgeler arası gelişmişlik farkı devam etmiştir. Bundan dolayı Modern Politikalar oluşturulmuştur. Geleneksel Politikalardan Modern Politikalara Geçişin Sebepleri: *Geleneksel politikaların yeterli ölçüde etkin olamaması *1970 lerde ki ekonomik kriz *Üretim ve yönetim biçimindeki değişim *80 li ve 90 lı yıllarda üretim ve finansta artan küreselleşme süreci 1970 li yıllardaki krizden sonra kitlesel üretim yerine bilgi toplumu ve esne üretim gelmiştir. Yani yeni sistemde üretim toplumun ihtiyacına göre oluşacaktır. 1980 li yıllarda küreselleşme süreci yaşanmış böylelikle yenilikçilik ve rekabet oluşmuştur. Rekabetçilik günümüzde de hızla devam etmektedir. Geleneksel politikalarla Modern politikalar arasındaki temel fark, karar alma ve uygulama süreci devlet eliyle oluşmaktaydı. Modern politikada ise bu süreçte devlet 2. planda olup, piyasa kendi kararını kendisi vermektedir. Fakat yinede denetim için devlete ihtiyaç devamlı vardır. Bu politikalarla yerel yönetim ön plana çıkmıştır. Yunus Emre ERDOĞAN 6
AB BÖLGESEL POLİTİKALARI AB ne kadar gelişmiş olursa olsun, Ab içindeki her devlette bile kendi içinde bölgesel gelişmişlik farkı mevcuttur. Bu durum AB nin çeşitli bölgesel politikalar benimsemesine neden olmuştur. Bunlar 3 başlık altında toplanmıştır. a-) Birinci amaç: Üye ülkeler arasındaki bölgesel dengesizliği kaldırıp yakınsamayı sağlamak. Özellikle AB nin genişleme sürecinde daha çok göze çarpan gelir dağılımı dengesizliği ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. b-) ikinci amaç: Gelir farklılıklarına yol açan, yasal ve kurumsal engelleri ortadan kaldırmaktır. Örneğin, bölgenin geri kalmasının etkenlerinden biri olan alt yapı sorununun kaldırılmasıdır. Bunun yanı sıra istihdam artırıcı önlemler, küçük işletmelerin desteklenmesi gibi önlemler vardır. c-) Üçüncü amaç: Üye ülkelerin, bölgesel politikalarında koordinasyon sağlama ve kendi başlarına gerçekleştiremeyecekleri projeleri uygulamada yardımcı olmasıdır. Bu madde yeni üyelerin katılmasıyla daha önemli bir hal almıştır. Tarihsel Süreç AB 1957 Roma anlaşmasıyla kuruldu. 1958 de Avrupa Sosyal Fonu ( işsizliği azaltmaya yönelik projeler ve istihdam artırıcı projeleri destekleyen) ve Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (kırsal kalkınma ve tarımsal sektörün iyileştirilmesine yönelik projeleri destekleyen) fonları kurulmuştur.bu, zaten gelişmiş olan 6 devletin kurduğu AB için başlarda çok önemli olmamıştır. Genişleme süreciyle Bölgesel Politikalar önem kazanmıştır. Bu politikalar 3 döneme ayrılır. *1980 Öncesi Dönem: Avrupa Sosyal Fonu ve Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu kurulmuştur. 1973 de İrlanda nın birliğe katılmasıyla bölgesel farklılıklar gündeme gelmiştir. 1975 de Bölgesel Kalkınma Fonu oluşturulmuştur. Daha sonra Birliğe Yunanistan, Portekiz ve İspanyanın dahil olmasıyla reformlar yapılmıştır. En önemli reform ise, 1987 de Avrupa Tek Senedi Anlaşması olmuştur. Bu anlaşmayla sadece ekonomik uyum değil sosyal uyum da önemli hale gelmiştir.avrupa Tek Senediyle birlikte Yapısal Fonlar da kurulmuştur. Daha önce kurulan 3 fon (Avrupa Sosyal Fonu, Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu ve Bölgesel Kalkınma Fonu ) Yapısal Fon çatısı altına toplanmıştır. AB de 1980 den sonra Yerel yönetimler güçlendirilmiştir. 1993 Yılında Mastrich Anlaşmasıyla Yunanistan, Portekiz ve İspanya ya uyum ve sosyal kaynaşma çerçevesinde fonlar verilmiştir. 1999 yılında 2000-2006 yıllarındaki politikalarını kapsayan GÜNDEM 2000 adlı raporu hazırlamıştır. Bu rapora göre yapısal fonların kullanımı 3 kritere bağlanmıştır. Kalkınmada geri kalmış bölgeleri kalkındırmak, üye ülkelerin GSYİH sı AB GSYİH sından % 75 daha düşük ülkeler hedef 1 kapsamında bu fondan yararlanacaktır. Ekonomik ve sosyal dönüşümün yaşandığı bölgeler yardım kapsamındadır. Hedef 1 İn dışında kalan bazı bölgelere eğitim ve istihdamı artıracak politikalarla gelişim sürecinde yardımcı olmak amacıyla bu fondan yararlanmalarıdır. Ayrıca GÜNDEM 2000 de 4 proje kabul edilmiştir. 1-) İNTERREG: Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu Çerçevesinde AB Bölgelerinde işbirliğini güçlendirmeye yöneliktir. 2-) URBAN: Az gelişmiş bölgelerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. 3-) LEADER: Kırsal kalkınmayı hedeflemektedir. 4-) EQUEN: İstihdam ve çalışma hayatında cinsiyet ayrımını kaldırmayı hedefler. GÜNDEM 2000 le üyeliğe aday ülkelere de fon sağlanmaya başlanmıştır. *2004 yılı sonrası Avrupa Komisyonu Yapısal Fonların Kullanımı Aşamasındaki 3 kriter değiştirilerek yeni yol haritası çizilmiştir(2004-2013) Yunus Emre ERDOĞAN 7
Bu yeni Kriterler; Yakınsama Hedefi: Gelir farklılıklarının azaltılmasın hedefidir ve yapısal fonların %79 bu hedef için kullanılmaktadır. Yani GSYH dan %75 daha az olan ülkelere yardım hedeflenmektedir. Bölgesel Rekabet ve istihdam Hedefi: AB üyeleri arasında bölgesel rekabet ve istihdamı dengelemeye yönelik uygulama alanıdır ve yapısal fonların %17 bu hedef için kullanılmaktadır. Bölgesel İşbirliği: Yapısal fonların %4 ü bu hedef için kullanılmaktadır. Birliğin dengeli kalkınması için bölgesel işbirliği ön plana çıkarmayı hedeflenmektedir. o Sonuç olarak, Yunanistan, Portekiz ve İspanya ülkelerinin %64 seviyesindeki ekonomik durumlarını %75İn üzerine getirerek kriterlerinin ilk hedefini sağlamışlardır. Yunus Emre ERDOĞAN 8