Temizlik. Be inci Bölüm. I. LKELER ve AMAÇLAR

Benzer belgeler
Bakmak ve dokunmak suretiyle şehvetle gelen meniden dolayı da gusletmek gerekir.

8. SINIF 4. ÜNİTE İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 1. Din Ve Din Anlayışı Kazanım :Din ve din anlayışı arasındaki farklılığı ayırt eder.

İBADET 1 İBADET NEDİR?

Birincisi; yüzün, alnın en üst tarafından başlamak üzere çene altına kadar olan kısmıyla, iki kulak yumuşakları arasında kalan kısmını yıkamak.

Abdest Gusül Teyemmüm

SİRKÜLER. 1.5-Adi ortaklığın malları, ortaklığın iştirak halinde mülkiyet konusu varlıklarıdır.

Beşinci Bölüm. Temizlik

Abdest nedir? Abdest, dini bir temizliktir. Belli organları usulüne göre yıkamaktır. Abdest namazın hazırlık şartlarındandır.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Abdeste mani olmayan şeyler

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

SİİRT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

İŞLETMENİN TANIMI

Özelge: 4632 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında vakıf/sandıklardan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarda vergilendirme hk.

AMELİYATHANELERDE HİJYENİK KLİMA TESİSATI

Tasarım Raporu. Grup İsmi. Yasemin ÇALIK, Fatih KAÇAK. Kısa Özet

ÖĞRETİM YILI. MÜFTÜLÜĞÜ KUR AN KURSLARI İBADET DERSİ DÖNEM DÜZEYE GÖRE DERS PLÂNI

KİTAP İNCELEMESİ. Matematiksel Kavram Yanılgıları ve Çözüm Önerileri. Tamer KUTLUCA 1. Editörler. Mehmet Fatih ÖZMANTAR Erhan BİNGÖLBALİ Hatice AKKOÇ

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

Yapı ve Deprem Yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi

SÜREÇ YÖNETİMİ VE SÜREÇ İYİLEŞTİRME H.Ömer Gülseren > ogulseren@gmail.com

HİZMET ALIMLARINDA FAZLA MESAİ ÜCRETLERİNDE İŞÇİLERE EKSİK VEYA FAZLA ÖDEME YAPILIYOR MU?

SERMAYE ġġrketlerġnde KAR DAĞITIMI VE ÖNEMĠ

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

Endüstri Mühendisliğine Giriş. Jane M. Fraser. Bölüm 2. Sık sık duyacağınız büyük fikirler

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

KURUL GÖRÜ Ü. TFRS 2 Hisse Bazl Ödemeler. Görü ü Talep Eden Kurum : Güreli Yeminli Mali Mü avirlik ve Ba ms z Denetim Hizmetleri A..

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Tüketici Hukuku Enstitüsü. I. Kentsel Dönüşüm Raporu

Gümrük Müsteşarlığından: GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ (ULUSLARARASI ANLAŞMALAR) (SERİ NO: 7)

Analiz aşaması sıralayıcı olurusa proje yapımında daha kolay ilerlemek mümkün olacaktır.

ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ

Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı) tan:

YABANCI İŞÇİLERİN ÜÇ AYDAN SONRA SİGORTALI OLMALARI ZORUNLU MU? I- GİRİŞ :

İLKYARDIM TEMEL EĞİTİMİ TEORİ SINAV SORULARI-4

SİRKÜLER 2009 / İşsizlik Ödeneği Almakta Olan İşsizleri İşe Alan İşverenlere Yönelik Sigorta Primi Desteği

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Döküm. Prof. Dr. Akgün ALSARAN

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARARI

Anaokulu /aile yuvası anketi 2015

Akreditasyon Çal malar nda Temel Problemler ve Organizasyonel Bazda Çözüm Önerileri

Kalite Güvence ve Standartları

ZEKAT FITIR SADAKASI SADAKA FARZ VACİP SÜNNET HÜKMÜ ŞARTI NİSAP MİKTARI MALA SAHİP OLMAK VE ÜZERİNDEN BİR YIL GEÇMİŞ OLMASILAZIM HERKEZ

Buradaki bilgiler özet olup genel hatları ile tanımlamalar bulunmaktadır. Derste anlatılan örnekler ve analizler bu dokümanda yer almaktadır.

İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ LABORATUARI YÜZEY DOLDURMA TEKNİKLERİ

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25884

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Ek 1. Fen Maddelerini Anlama Testi (FEMAT) Sevgili öğrenciler,

KAMU İHALE KANUNUNA GÖRE İHALE EDİLEN PERSONEL ÇALIŞTIRILMASINA DAYALI HİZMET ALIMLARI KAPSAMINDA İSTİHDAM EDİLEN İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATLARININ

Politika Notu. Yönetişim Etütleri Programı. Ekim Özelleştirme Gelirlerinin Kullanımı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

MUŞ ALPARSLAN ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 14) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Dayanak

ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 14) BİRİNCİ BÖLÜM

Globalleşen dünyada ticaretin sınır ötesi bir hal alması, uluslararası boyut kazanması; mevcut kanunun tüm kuruluşları kapsamaması; AB ve diğer

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ YAZ OKULU YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

TEKNOLOJİ VE TASARIM

Otizm lilerin eğitim hakkı var mıdır? Nedir ve nasıl olmalıdır?

NO: 2013/41 TAR H:

BÜTÇE HAZIRLIK ÇALIŞMALARINDA KULLANILACAK FORMLARA İLİŞKİN BİLGİLER

ÇANAKKALE BELEDİYESİ VETERİNER İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

Sirküler 2015/ Eylül 2015

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

T.C. DİYARBAKIR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ RODİ ÇOCUK VE GENÇLİK MERKEZİ HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar, Kuruluş

NAMAZ. 2 Namaz kimlere farzdır? Ergenlik çağına gelmiş, akıllı ve Müslüman olan herkese farzdır.

TURGUT ÖZAL ÜNİVERSİTESİ İDARİ ŞARTNAME WEB SAYFASI YAPIM İŞİ

Cümlede Anlam İlişkileri

TİSK GENEL SEKRETERİ BÜLENT PİRLER'İN DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇOCUK İŞGÜCÜNE İLİŞKİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİDİR

Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Satın Alma-Satma ve İhale Prosedürlerinin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Yeni Yönetmelik Yayımlandı

NORMAL TUĞLA VE PRES TUĞLA İLE DUVAR

Ekonomi Bakanlığından: GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞININ KONTROLÜNE TABİ ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2013/5)

Ar. Gör. Cemil OSMANO LU Erciyes Üniversitesi lahiyat Fakültesi Din E itimi Anabilim Dal

TÜRKİYE KANO FEDERASYONU BAŞKANLIĞINCA TOHM MERKEZLERİNE ALINACAK VE FEDERASYON FAALİYETLERİNDE KULLANILMAK ÜZERE ALINACAK MALZEME ALIMI SÖZLEŞMESİ.

1. Konu. 2. Basitle tirilmi Tedbirler Basitle tirilmi Tedbirlerin Mahiyeti ve S n rlar

DEVLET MUHASEBES NDE AMORT SMAN

Emtia Fiyat Hareketlerine Politika Tepkileri Konferansı. Panel Konuşması

İslam Hukukuna Giriş İsmail Eriş

MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 14 ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Av. Oğuzhan SONGÖR Emekli Hakim Rekabet Kurulu Eski İkinci Başkanı Başkent-Ufuk-Atılım Üniversiteleri Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi

İÇİNDEKİLER. Mütercimin Önsözü 15 Yayıncının Önsözü 17 Şeyh Seyyid Ebu l-hasen Alî el-hasenî en-nedvî nin Takdimi 19 Müellifin Önsözü 23

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ENGELLİLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİ (1) BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AB Mevzuatının Uygulanmasına Yönelik Teknik Desteğin Müzakere Edilmesi

KAVRAMLAR. Büyüme ve Gelişme. Büyüme. Büyüme ile Gelişme birbirlerinden farklı kavramlardır.

RADYASYONDAN KORUNMA UZMANLARI DERNEĞİ (RADKOR) NİN

Öncelikle Markamıza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ederiz.

İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KURULUŞ, ÖRGÜTLEME ve İŞLEYİŞ YÖNETMELİĞİ

T.C. BİLECİK İL GENEL MECLİSİ Araştırma ve Geliştirme Komisyonu

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.

Üniversitelerde Yabancı Dil Öğretimi

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

Yaşam Dönemleri ve Gelişim Görevleri Havighurst'un çeşitli yaşam dönemleri için belirlediği gelişim görevleri

KALÇA VE ALT EKSTREMİTE KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALARI Hazırlayan NESLİHAN GÖÇMEN

Transkript:

Be inci Bölüm Temizlik I. LKELER ve AMAÇLAR Kur'ân- Kerîm'in birçok âyetinde, Hz. Peygamber'in hadislerinde ve örnek hayat nda temizli in önemi ve gereklili i üzerinde srarla durulmu, genel anlamda temizlik ve ibadet amaçl temizlikle ilgili birtak m ilke ve ölçüler getirilmi ve temizlik baz ibadetler için ön art say lm t r. Bu, slâm dininin dünya hayat na hem âhirete uzanan bir köprü olmas hem de insan n yarat l - ndan beklenen ulvî gaye ve hikmetlerin gerçekle me alan olmas cihetleriyle önem vermesinin, insan hayat n maddî ve mânevî yönleriyle bir bütün halinde ele almas n n ve neticede bu hayat düzene koymada ferde yard mc olmas n n tabii bir sonucudur. Çünkü din, özü itibariyle mânevî kirlerden ar nma, Allah' tan ma, O'na itaat ve ibadet etmeden ibaret gibi görünse de ruhun yüceli i ve insan n böyle mânevî bir ba lant ortam na geçebilmesi için insan çevreleyen fizik artlar n da buna uygun olmas gerekir. badet hayat yla ve mânevî temizlenme ile beden ve çevre temizli i aras nda s k bir ba n kurulmas hatta Kur'an'da temizlikten, hem maddî hem de mânevî temizli i kapsayacak ekilde genel bir anlat mla söz edilmesi böyle bir anlam ta r. Öte yandan slâm dini ferdin âhiret kadar dünya hayat nda da her yönden mutlu ve huzurlu olmas n arzu etti i, müslümanlar n sa l kl ve güvenli bir toplum olu turmas n dinî hayat için âdeta ön art mesabesinde gerekli gördü ü için,

184 LM HAL ba ta beden temizli i olmak üzere maddî temizli i de dinî mükellefiyet kapsam nda görmü, bu konuda ferde bir dizi ödev ve sorumluluk yüklemi tir. slâm kültüründe genel anlamdaki temizlik ile ibadet amaçl temizlik birbirini tamamlar ve birlikte bir anlam ifade eder. Bu sebeple slâm bilginleri temizli i maddî temizlik, hükmî temizlik ve mânevî temizlik eklinde üç safhal bir faaliyet olarak görmü lerdir. Beden, elbise ve çevre temizli i eklinde ifade edilebilecek olan maddî temizli in de, genelde ibadete haz rl k ve ön art olarak, kimi durumda ibadet olarak de erlendirilmi olmas, ona, slâm kültüründe bir ibadet içeri i kazand r ld n gösterir. Abdest ve gusül, hükmî temizlik kademesidir. Üçüncü kademede ise ki inin uzuvlar n g ybet, yalan, haram yemek, mala h yanet etmek gibi günahlardan, kalbini haset, kibir, gösteri, h rs ve benzeri kötü huy ve hastal klardan, hatta benlik ve bilincini Allah' n gayr s ndan (mâsivâ) temizlemesi gelir. Müslüman n kademe kademe ar nmas ve temizlenmesi, Allah' n huzuruna böyle bir safiyet ve ar l kla ç kmas ö ütlenir. Maddî temizlik slâm dininin fevkalâde önem atfetti i bir konudur. Kur'ân- Kerîm'de çevrenin ve ibadet yerinin temizli inden söz edilir, Allah' n temizlik konusunda titizlik gösterenleri sevdi i bildirilir (el-bakara 2/125; et- Tevbe 9/108; el-hac 22/26). Hz. Peygamber de "Temizlik iman n yar s d r" (Müslim, Tahâret, 1), "Allah temizdir, temizli i sever" (Tirmizî, Edeb, 41), "Namaz n anahtar temizliktir" (Ebû Dâvûd, Salât, 73; Tirmizî, Tahâret, 3) buyurmu ; de i ik vesilelerle beden ve çevre temizli ini emretmi veya tavsiye etmi, bu konuda davran lar yla ashab na ve bütün müslümanlara örnek olmu tur. slâm' n bu srarl takibi neticesinde temizlik müslümanlar n hayat na dinî yönü de bulunan bir kültür ve gelenek olarak yerle mi, f k h kitaplar n n ilk bölümünü temizlik (tahâret) konusu te kil etmi tir. Bu bölümde ibadetlere haz rl k mahiyetinde ve onlar n ön art olan abdest, gusül, teyemmüm gibi hükmî temizli in yan s ra sular n temizli i, dinen ve maddeten pis (necis) say lan eyler, temizlenme usulleri gibi konular n da ayr nt lar yla ele al nd görülür. Görünür kir ve pisliklerin giderilmesi "necâsetten tahâret", abdestsizlik durumunun kald r lmas ise "hadesten tahâret" olarak adland r l r. Her iki tür temizlik de ibadete haz rl k olmakla birlikte aralar nda mahiyet fark oldu u aç kt r. Bu fark göstermek üzere Türkçe ilmihal kitaplar nda birincisine "maddî temizlik", ikincisine "dinî temizlik" veya "mânevî temizlik" denilmi tir. Her iki nitelendirme eksik oldu u gibi yanl anla lmaya da müsaittir. slâm dini, beden ve elbise temizli ini emretti i gibi, kalp ve gönül temizli ini de emretmi tir. Beden ve elbise temizli i, görünen kir ve pisliklerin temizlenmesi

TEM ZL K 185 anlam na gelir ve buna "maddî" (d ) temizlik denir. Dinimizin, üzerinde daha önem ve titizlikle durdu u temizlik ise kalp ve gönül (iç) temizli idir. Kalbin temizli i, dünyevî ili kiler boyutunda, insan n hemcinslerine kar kötülük, kin ve haset gibi olumsuz duygulara kalbinde yer vermemesi, aksine iyilik ve ho görüyü ilke edinmesi anlam na geldi i gibi, tasavvufî boyutta, kalbin mâsivâdan ar nmas anlam na gelir ki her iki boyutuyla kalbin temizlenmesi, "gerçek" bir temizliktir. Bununla birlikte kalpten giderilen ey duyularla alg lan r bir kir olmad için bu temizlik, maddî olmayan anlam nda "mânevî" temizlik olarak nitelendirilmi tir. slâm dini gerek maddî, gerekse mânevî temizli i önemle ve srarla emretti inden, bu iki tür temizlik için en genel anlamda "dinî temizlik" nitelemesini yapmak da mümkündür. Üçüncü bir temizlik çe idi ise, özellikle namaz ibadeti için öngörülen ve f k h kitaplar nda "hadesten tahâret" olarak isimlendirilen "ibadet amaçl temizlik"tir. Bu tür temizlik, mahiyetçe bahsi geçen iki tür temizlikten farkl oldu u için bunun isimlendirilmesinde baz s k nt lar ya anm t r. Maddî ve mânevî temizli in dinin emri oldu u ikinci plana dü ürülecek ekilde, sadece bunun "dinî temizlik" olarak isimlendirilmesi uygun de ildir. Çünkü, "dinî temizlik" ifadesinin, hem maddî (d ) temizlik hem mânevî (iç) temizlik hem de ibadet için öngörülen bu özel temizlik türünü içine alacak ekilde kullan lmas mümkündür. badet amaçl temizli in, "hükmî temizlik" olarak nitelendirilmesi de eksik olup baz zorluklar ta maktad r. Çünkü "hükmî temizlik" ifadesi, esas nda, "gerçek temizlik" mukabili olarak kullan lmakta, dolay s yla gerçek temizli i içermemektedir. Halbuki abdest ve gusül, ibadet amaçl olmakla birlikte gerçek temizli i içermektedir. Bu bak mdan "hükmî temizlik" ifadesi, sadece ibadet amaçl olmakla birlikte gerçek temizlik içermeyen "teyemmüm" için kullan labilir. Di er temizlik türlerinden ay rmak üzere, ibadete haz rl k oldu u için vesile ibadet olarak kabul edilen abdest, gusül ve teyemmüm için, "ibadet temizli i" veya "ibadet amaçl temizlik" tabirini kullanmak daha do ru ise de, yayg n kullan ma uyarak "hükmî temizlik" ifadesini kullanmay imdilik sürdürece iz. II. MADDÎ ve HÜKMÎ TEM ZL K üphesiz ki maddî temizli in ölçütü ve temizlenme yollar toplumlar n kültür ve gelenekleriyle, art ve imkânlar yla s k s k ya ba lant l d r. Bu sebeple de slâm dini, hem temizli in gereklilik ve önemini s kl kla vurgulayarak bu konudaki ana fikri canl tutmaya, hem de hitap etti i toplumlar n temizlik kültür ve usullerini imkânlar ölçüsünde daha iyiye do ru geli tirmeye önem vermi tir. Böyle oldu u için de slâm toplumlar nda temizlik ana fikri, slâm

186 LM HAL kültürünün aslî unsurlar ndan birini te kil etmi tir. Suyun slâm medeniyetinde ayr bir önem kazanmas n n bir sebebi de bu olmal d r. Öte yandan suyun temizli i ve su ile temizlenme ba ta olmak üzere temizlik araç ve gereçlerinin toplumlar n art ve imkânlar, pozitif bilimlerin bu konudaki katk s nisbetinde giderek de i ti i ve iyile ti i de aç kt r. Bu sebeple f k h kitaplar nda çevre ve beden temizli i konusunda yer alan çe itli k stas ve usuller bir yönüyle slâm âlimlerinin temizlik konusuna verdi i önemi, onlar n bu gayeyi gerçekle tirmeye mâtuf çabalar n, bir yönüyle de içinde bulunulan art ve imkânlara ba l l yans t r. Temizlik slâm' n çok önem verdi i dinî bir vecîbe ve sa l kl ya aman n önemli bir art olmas n n yan s ra insan olman n onur ve erefinin de gerektirdi i tabii bir durumdur. F khî bir terim olarak tahâret (temizlik), hem maddî pislikten ve kirlerden hem de hükmî kirlilik halinden (hades) temizlenmeyi kapsar. Bu sebeple hükmî temizlik ayn zamanda maddî temizli i de içine al r. Di er bir ifadeyle, ferdin bedenini ve çevresini maddî kirlerden temizlemesi, hükmî temizlik için genelde ön art durumundad r. Maddî temizli in tabii usulü su ile temizliktir. Bu yüzden f k h kitaplar nda suyun kendisinin temiz olmas ve temizlikte kullan lmas konusu üzerinde öncelikle ve önemle durulur. Suyun bulunmad veya temizleyici nitelikte olmad durumlarda di er temizleme araç ve usullerine ba vurulur. Öte yandan temizli in gerekti i ekilde yap labilmesi için hükmî kirlilik hallerinin yan s ra dinen kir ve pis (necis) say lan eylerin ve bunlar n temizlenme usullerinin de bilinmesi gerekir. Bu çerçevedeki bilgilerin bir k sm bilimsel ara t rma, tahlil ve deneyimi gerektirse de önemli bir k sm bizzat fertler taraf ndan bilinip uygulanabilecek durumdad r. Bu sebeple de maddî ve hükmî temizlikle ilgili temel bilgiler ve pratik çözüm yollar ferdî mükellefiyet kapsam ndaki ilmihal bilgileri aras nda yer alm t r. A) SULARIN HÜKMÜ Kur'ân- Kerîm'de Allah' n insan ve di er canl lar sudan yaratt (el- Enbiyâ 21/30, en-nûr 24/45, el-furkan 25/54), temizlenme dahil birçok hikmete mebnî olarak gökten temiz su indirdi i (el-bakara 2/22, 164, el-enfâl 8/11, el-furkan 25/48) belirtilerek suyun yeryüzündeki varl klar n hayat aç s ndan önemine ve aslî temizlik arac oldu una i aret edilir. Hz. Peygamber'in hadislerinde de yine su ile temizlenmenin önemi s kl kla vurgulanarak durgun ve akarsular n, ya mur, kaynak, deniz ve göl sular n n maddî ve hükmî temizlikte kullan lmas yla ilgili temel aç klamalar yer al r. Durgun ve

TEM ZL K 187 akarsular n temizli inin sa lanmas ve korunmas, bu konuda önerilen tedbirler, getirilen yasaklamalar hadis kültüründe önemli bir yekün tutar. Sular n temiz say lmas ve temizleyici olmas (hükmî temizlikte kullan labilmesi) konusunda f k h literatüründe yer alan ayr nt l bilgiler, yukar da sözü edilen hadislerin nda müslüman toplumlar n as rlar boyunca olu- an bilgi ve tecrübe birikimlerinin ürünüdür. Hanefî f k h kültüründe su, do al su özelli ine sahip olup olmamas yönüyle mutlak ve mukayyet su, yenilenme ve ak c l k özelli ine göre de durgun ve akarsu k s mlar na ayr l r. Sularla ilgili pratik bilgiler, literatürde bu ay r m ve adland rma içinde verilmeye çal l r. a) Mutlak Su - Mukayyet Su Yarat ld tabii halini koruyan, mahiyetini de i tirecek ba ka maddeler kar mam suya mutlak su denilir. Ya mur, kar, deniz, rmak, kaynak ve kuyu sular normalde böyledir. Mutlak suyun üç özelli i ve iki tabiat vard r. Özellikleri, rengi, kokusu ve tad d r; iki tabiat da inceli i ve ak c l d r. Öte yandan mutlak su, temiz ve temizleyici olup olmama yönüyle be k sma ayr l r. Suyun temizleyici say lmas, abdest ve gusül gibi hükmî temizlik arac olabilmesinin câiz olu unu, temiz say lmas ise di er maddî temizlik ve kullan m arac olabilmesini ifade eder. 1. Rengi, kokusu ve tad bozulmam, içine pis bir madde kar mam, kullan lmas mekruh ve üpheli hale gelmemi sular hem temiz hem de temizleyici say l rlar. Tabiatta normal halde bulunan mutlak sular kural olarak böyledir. nsan n, at, deve, s r, koyun ve keçi gibi eti yenen hayvanlar n ve ku lar n art sular da, bu sulara maddî bir pislik bula mad sürece kural olarak hem temiz hem temizleyicidir. 2. Temiz ve temizleyici olmakla birlikte kullan lmas mekruh olan sular: Tavuk gibi eti yenen, kedi gibi eti yenmeyen evcil hayvanlar n, çaylak, do- an gibi y rt c ku lar n art sular böyledir. Hz. Peygamber kedi hakk nda "O pis de ildir, çünkü aran zda dola p duran yarat klardand r" (Ebû Dâvûd, Tahâret, 38) buyurarak bunlardan sak nman n imkâns zl na i aret etmi tir. Eti yenmeyen y rt c ku lar n gagalar kemik oldu undan, art sular di er y rt c hayvanlar nkinden farkl görülmü tür. Bu tür sularla abdest almak veya gusletmek mekruhtur. Ancak normal su bulunmad nda bu sular hem abdest ve gusül gibi hükmî temizlikte hem de maddî temizlikte kullan labilir.

188 LM HAL 3. Abdest, gusül gibi hükmî temizlikte kullan lm olan sular (mâ-i müsta mel), maddî bak mdan temiz olsalar bile ikinci defa hükmî temizlikte kullan lamaz. Fakihler bu sular n temizleyici olmad n söylerken bunu anlatmak istemi lerdir. Ancak fakihlerin ço unlu u aslî özelliklerini kaybetmemesi ve maddî bir kirlilik de ta mamas kayd yla kullan lm suyu temiz sayar ve bu suyun maddî temizlikte kullan labilece ini söyler. Baz fakihlerin ise ihtiyatla hareket edip kullan lm sular dinen necis su grubunda mütalaa etti i görülür. Bu görü ayr l klar suyun k t olmas halinde kullan labilecek baz ruhsatlar içermesi sebebiyle faydadan hâlî de ildir. Abdestsiz veya cünüp olan kimsenin suyu almak veya s cakl na bakmak amac yla elini suya sokmas yla bu su kullan lm say lmaz. 4. Temiz ve temizleyici olmayan sular: çine pislik dü tü ü kesin olarak veya galip zan ile bilinen tan m a a da gelecek olan az miktardaki sular ile içine dü en pislikten dolay rengi, tad veya kokusu bozulan büyük su birikintileri ve akarsular böyledir. Köpe in, eti yenmeyen vah i hayvanlar n art sular da temiz de ildir. 5. E ek ve e ekten do an kat r n art sular n hükmî temizlikte kullan l p kullan lmayaca ise üphelidir. Temiz su bulunmad nda bunlarla abdest ve gusül al n r ve ayr ca teyemmüm yap l r. çine temiz bir maddenin kat lmas yla incelik ve ak c l n kaybeden mutlak sulara veya tabii bir olu umla meydana gelip özel bir isimle an lan sulara "mukayyet su" tabir edilir. Gül suyu, meyve suyu, maden suyu, di er helâl me rubat türleri veya içinde nohut, mercimek benzeri temiz eylerin pi mesiyle incelik ve ak c l n kaybeden sular böyledir. Mutlak sular temiz ve temizleyicilik özelli ini kaybetmedi i sürece hem maddî pisli in temizlenmesinde hem de hükmî temizlikte kullan labilirken mukayyet sular, normal su bulunmad zaman sadece maddî temizlikte kullan labilir. Hanefîler d ndaki di er mezheplerde sular genellikle 1. Temiz ve temizleyici sular, 2. Temiz fakat temizleyici olmayan sular, 3. Temiz olmayan yani necis sular eklinde üç k sma ayr larak incelenirse de, bu konuda genellikle tecrübe ve gözleme dayal bilgiler kullan ld ndan mezhepler aras nda kayda de er bir görü farkl l yoktur. b) Durgun Su Akar Su Suyun durgun veya akar olmas, durgun ise miktar, o suyun temiz ve temizleyici olma özelli ini belirlemede etkin rol oynar. Akar sular ile büyük havuz niteli indeki durgun sular üç temel vasf ndan biri de i medikçe yani

TEM ZL K 189 rengi, tad veya kokusu bozulmad kça içine dü en bir pislikten dolay temiz ve temizleyicilik özelli ini yitirmez. Buna kar l k küçük havuz niteli indeki durgun sular, içine bir pislik dü mekle üç temel vasf nda de i me olup olmad na bak lmaks z n temiz ve temizleyici olmaktan ç kar. Kural bu olmakla birlikte büyük ve küçük havuz ay r m nda nas l bir ölçünün kullan laca nda f k h mezhepleri aras nda görü farkl l klar vard r. Hanefîler'e göre durgun suyun derinlik ve hacminden çok yüzey geni li i önemlidir. Hanefîler'e göre su, avuçland nda elin dibe de meyecek derinlikte olmas kayd yla, yüzeyinin yakla k olarak 50 m 2 olmas, âfiî ve Hanbelîler'e göre ise hacminin iki kulle (yakla k 206 litre) ve daha fazla miktarda olmas halinde büyük havuz hükmünü al r. Mâlikîler'e göre ise normal abdest ve gusül suyu kab n n alaca su az su hükmündedir. Fakihlerin bu konudaki yakla m ve k staslar dikkatlice incelendi inde, onlar n hem suyun aslî özelli ini korumas na önem verdikleri hem de içine küçük bir pislik dü tü diye bol miktarda suyun kullan lamaz olmas n önlemek istedikleri görülür. Böyle olunca suyun teminindeki kolayl k ve zorluk, suya dü en pisli in tür ve miktar da göz önünde bulundurulmak kayd yla, mezheplerin bu konudaki farkl görü lerinin bir ruhsat olarak de erlendirilebilece i, ki ilerin kendi kültür, imkân hatta kalbî mutmainlikleri aç s ndan bu ruhsatlardan birini seçebilece i söylenebilir. Di er yandan suyun temel özelliklerinde bir bozulma oldu unda veya yap lan bilimsel incelemeler ve laboratuvar tahlilleri sonunda insan sa l ve çevre için zararl oldu u tesbit edildi inde bu suyun kullan m n n dinen de câiz olmayaca aç kt r. Çünkü insan n sa l k, güvenlik ve huzur içinde ya amas dinin genel hedeflerinden biri oldu u gibi bilimin de ana gayesini olu turur. Bu sebeple f k h kitaplar nda suyun maddî ve hükmî temizlikte kullan labilmesi için aranan artlar, suyun kullan m n n dinî hükmüyle ilgili nihaî bir ölçü ve çözüm olarak de il, fertlere günlük ya ay lar nda kolayl k sa lamay ve ortalama bir ölçü getirmeyi amaçlayan öneri ve katk lar olarak anla lmal d r. Nitekim madenî kaplara konup güne te s t lan suyun kullan m n baz fakihlerin mekruh gördü ü, bunu söylerken de bu tür sular n sa l a zararl oldu u noktas ndan hareket ettikleri bilinmektedir. Böyle olunca suyun temizli i konusunda f k h kültürümüzdeki bu tür yakla mlar ilke ve amaç yönüyle de erlendirip günümüzdeki teknolojik geli melerden, ar tma ve tahlil imkânlar ndan ve pozitif bilimin sonuçlar ndan âzami ölçüde yararlanmak vazgeçilmez bir önem ta maya ba lam t r.

190 LM HAL B) MADDÎ ve HÜKMÎ K RL L K slâm dini ferdî ve sosyal hayat n her alan nda maddî temizli e âzami titizli- in gösterilmesini istedi i, belirli ibadetler için de buna ilâve olarak hükmî temizli i art ko tu u içindir ki, maddî ve hükmî temizlik ve onun kar t olarak maddî ve hükmî kirlilik f k h ve ilmihal kültürünün temel kavramlar aras nda yer alm t r. F k h literatüründe "tahâret" her iki tür temizli i de içine alan geni bir kapsama sahipken maddî kirlilik genelde "necâset", hükmî kirlilik de "hades" terimleriyle ifade edilir. Beden, elbise ve namaz k l nacak yerde bulunan, namaz ve benzeri ibadetlerin s hhatine de engel olan hakiki yani maddî pisliklerden temizlenmeye "necâsetten tahâret", abdestsizlik ve cünüplük gibi hükmî kirlilikten temizlenmeye de "hadesten tahâret" denilir. Her iki tür temizlik de namaz ve benzeri ibadetlerin ön art konumundad r. a) Necâset Necâset, hakiki ve maddî pislik, kirlilik demek olup böyle maddeye "necis" tabir edilir. slâm'da bir eyin temiz olmas as l olup necâset âr zî bir vas ft r. Bu sebeple f k h kitaplar nda dinen necis say lan maddeler ve necis say lma ölçüleri zikredilmekle yetinilir. Ana hatlar yla ifade etmek gerekirse, etinin yenmesi ister helâl ister haram olsun, ak c kan olan kara hayvanlar ndan dinî usule uygun biçimde bo azlanmadan ölen veya öldürülen ve bu hükümde olan hayvanlar n etleri necistir. Kan, domuz eti, sarho edici içkiler, insan idrar, d k s ve a z dolusu kusmu u, etinin yenmesi helâl olmayan hayvanlar n eti, idrar ve d k s dinen necis (pis) oldu unda ittifak edilen maddelerdir. Fakihlerin ço unlu u arab da maddeten necis saym lard r. Eti yenen hayvanlar n idrar ve d k s n Mâlikî ve Hanbelîler necis saymazken âfiîler necis sayar. Hanefîler'e göre tavuk, kaz gibi kümes hayvanlar n n d k lar necâset-i galîza (a r pislik), s r, koyun, geyik gibi dört ayakl hayvanlar nki ise necâset-i hafîfe (hafif pislik) olarak nitelendirilir. Hanefîler'e göre at, e ek ve kat r n idrar ve d k s ile havada pislemeleri sebebiyle sak n lmas zor oldu u için, atmaca, kartal, güvercin gibi ku lar n d k lar, hafif pislik grubundad r. Domuz ve köpekte ihtilâf olmakla birlikte canl hayvanlar n bedenleri necis olmay p salya, idrar ve d k lar etinin hükmüne tâbi olarak a r veya hafif necis say l r. Hayvanlar n derisi tabaklan nca temiz olur. Hanefîler domuz derisini, âfiîler domuz ve köpek derisini hariç tutarak meytenin (murdar hayvan) derisinin tabaklan nca temiz olaca görü ündedir. Meytenin, içine kan nüfuz etmeyen boynuz, kemik, tüy, di gibi kat cüzleri de

TEM ZL K 191 Hanefîler'e göre temizdir. Hanefî ve Mâlikîler'e göre meni necis olsa da kurumu ise ovalamakla temizlenmi say l r. slâm dini temizli e büyük önem vermi olup bu ayn zamanda insan n sa lam yarat l n n da gere idir. Vücut, elbise ve çevredeki necis maddelerin her bir zerresinin en iyi ekilde temizlenmesi arzu edilen bir eydir. deal olan bu olmakla birlikte böyle bir temizlik her zaman için mümkün olmayabilir. Bu sebeple de slâm bilginleri Kur'an ve Sünnet'teki kolayl k ve kolayla t rma ilkesinden hareketle ibadetler için gerekli maddî temizli in alt s n r n belirlemede baz ölçüler getirmeye çal m lard r. Bu ayn zamanda namaz temizli i için ho görü s n r n da belirledi i için ferdî-dinî mükellefiyet aç s ndan önem ta r. Hanefî fakihlerinin necis maddeleri a r pislik-hafif pislik eklinde ay rmalar da bu anlay n ürünüdür. A r necâset ile hafif necâset aras nda kirlenmeye yol açma yönüyle bir fark yoktur, ikisi de kirlilik sebebidir. Bu ay r m daha çok namaz n s hhatine engel olup olmama yönüyledir. A r say lan necis madde e er kat ise yakla k 3.5 gram (1 dirhem), s v ise el ayas n (avuç içi) kapsayacak miktar ve fazlas vücut, elbise veya namaz k l nacak yerde bulununca namaz n s hhatine engel olur. Hafif necâsetin ise bir uzvun veya onu örten elbisenin dörtte birinden az miktar na bula m olmas namaz n s hhatine engel olmaz. Temiz olmayan bir maddenin ho görü s n r n a mayan miktar ile namaz k lmak mekruh say ld ndan, namaza ba lanmadan önce her türlü kir ve pis maddelerden temizlenmek gerekir. Öte yandan, dinde güçlü ü giderip kolayl sa lama dü üncesiyle, kaç n lmas zor oldu u için vücut ve elbiseye s çrayan idrar serpintileri, sokaklarda yürürken s çrayan çamur parçalar, sinek ve benzeri ha erattan bula an pislikler, necis maddelerin buhar ve tozu gibi nesneler ayn ho görü s n r içinde bulunmu tur. Bununla birlikte bu tür ruhsatlardan sadece ihtiyaç halinde yararlanmal, imkân oldu u ölçüde namazda ve namaz d nda vücut, elbise ve çevre temizli inde âzami ölçüde titizlik gösterilmelidir. Zaten namaz ruhun Allah a yükseli ini ve O'nun huzurunda duru u simgeledi inden müslüman n en temiz ve güzel elbisesiyle namaza durmas tavsiye edilmi tir. mkân olanlar n sadece namazlarda giymek üzere özel bir elbise edinmesinin yarar ndan söz edenler, her ne kadar öncelikli olarak bu maddî temizli i gözetmi olsalar da, gerek Peygamberimiz in ve ashab n n tarzlar na uymad gerekse ibadetin gündelik hayat n do al bir parças oldu u esprisini zedeleyece i mülâhazas yla, özel namaz elbisesi edinmek ho kar lanmam, bunun yerine mümkün oldu u ölçüde her zaman temizli e dikkat etmenin gerekti i vurgulanm t r.

192 LM HAL b) Hades Hades f k h dilinde, abdestsizlik veya cünüplük sebebiyle insanda meydana geldi i var say lan hükmî kirlili i veya bu kirlili in sebebini ifade eder. Hades, büyük hades ve küçük hades eklinde ikiye ayr l r. Gusülle giderilebilen cünüplük (cenâbet), hay z ve nifas gibi hükmî kirlilikler büyük hades, abdestle giderilebilen hükmî kirlilik de küçük hadestir. Buna ba l olarak gusül büyük hükmî temizlik, abdest de küçük hükmî temizlik ad n alm t r. Buna göre cünüplük, hay z ve nifas halleri büyük hükmî kirlilik halini, abdesti bozan sebeplerin varl da küçük hükmî kirlilik halini do urur. Bu kimselerin tâbi olaca dinî mükellefiyet ve hükümler a a da ayr ayr anlat lacakt r. C) TEM ZLEME YOLLARI Hükmî kirlilik hali demek olan hadesten, hükmî temizlik usulü olan ve her birinin kendine mahsus ayr nt l hükümleri bulunan abdest, gusül ve teyemmümle temizlenilir. Dinen temiz say lmayan maddî kirlili in (necâset) ise çe itli yol ve usullerle giderilmesi mümkündür. Hanefî mezhebinde necâseti temizleme yollar konusunda sosyal artlar ve ihtiyaçlar dikkate al narak daha toleransl davran lm ve kolayl k ilkesine a rl k verilmi tir. Mâlikî mezhebinin bu konudaki tavr da Hanefî mezhebine yak nd r. âfiî ve Hanbelî mezheplerinde ise namaz n s hhatine engel olur dü üncesiyle temizlik konusunda daha s k artlar getirildi i görülür. Özetle ifade etmek gerekirse, temizli in en genel ve tabii usulü su ile y kamakt r. Suda kaynatma, ate e sokma, silme, ovalama ve kaz ma, kurutma, üzerine toprak serpme, içindeki suyun bir k sm n veya tamam n bo altma, yap de i ikli i (istihâle), bo azlama ve tabaklama ba l ca temizleme yol ve usulleri olarak zikredilebilir. Bunlar aras nda içine necis bir maddenin dü tü ü havuz, depo ve kuyular n temizli i ile büyük ve küçük abdest bozduktan sonra yap lacak beden temizli i ayr bir önem ta r. a) Depo ve Kuyular n Temizlenmesi F k h literatüründe kuyu, havuz ve depo sular n n sa l k kurallar na uygun biçimde korunmas, kirletilmeyip temiz tutulmas, içine bir pislik dü tü ünde ise temizlenmesi usulleri üzerinde önemle durulmu tur. Hanefî fakihleri, durgun sular büyük ve küçük havuz eklinde ikiye ay r p büyük havuzun yani "çok su"yun miktar n belirlemede suyun yüzey geni li ini esas alm lard r. Hanefîler'in bu ölçüsü gere i kuyular küçük su hükmünde oldu undan, içine necis bir madde dü tü ünde temizlenmesi için duruma göre belli miktarda

TEM ZL K 193 suyun, bazan da kuyunun tamamen bo alt lmas gerekli görülür. âfiî ve Hanbelîler ise büyük havuz-küçük havuz ay r m nda suyun hacmini esas alm lard r. Görü ve ölçüleri ne olursa olsun, fakihlerin hareket noktas, suyun gerekmedikçe pis say lmas n ve israf n önlemek, bunun yan s ra suyun, içine dü en pislikten etkilenmeyecek ölçüde çok olmas ve suyu kullanan kimsenin pislikle temas ihtimalinin de iyice zay flamas durumunda suyu büyük havuz saymak olmu tur. Bununla birlikte bu konuda benimsenen ölçü ve miktarlar bu hukukçular taraf ndan aklî istidlâlle ve yap lan baz deneylerle bulunmu ictihadî görü lerden ibarettir. Böyle olunca kuyu, havuz ve deponun ne miktar bo alt ld nda ve hangi usuller uyguland nda dinen temizlenmi say laca hususu, suyun sa l k kurallar na fizikî ve maddî temizlik ölçülerine uygun olmas gere inden ayr dü ünülemez. Fakihlerin konuyla ilgili ölçü ve önerileri suyun hem maddî yönden temizli ini sa lamay hem de dinî yönden temiz ve temizleyici olu una aç kl k getirmeyi amaçlar. Böylece bu suyla yap lan hükmî temizli in ve ona ba l olarak yap lan ibadetlerin s hhatiyle veya iade yükümlülü üyle ilgili objektif ve mâkul ölçüler geli tirilip karga an n ve keyfîli in önlenmesine, mükelleflere kolayl k ve iç huzuru sa lanmas na çal lm t r. F kh n ilk dönemlerde ferdî ve sosyal hayatla ilgili bütün problemlere e ildi i ve müslüman toplumlar n âdeta hayat bilgi ve tecrübesini de kapsad dü ünülürse, suyun temizli i ve temizlenme usulüyle ilgili bu görü lerin fakihlerin bilgi ve tecrübe birikimlerini yans tan ve maddî temizlik için ortalama bir tedbir getirmeyi amaçlayan görü ler olarak alg lanmas daha do ru olmaktad r. Bu konuda suyun teminindeki veya bo alt lmas ndaki zorluklar, suya dü en necis maddenin miktar, suyun miktar ve ah slar n kalben tatmin olmalar n n da ayr ayr önemli oldu una, ki ilere bu çerçevede bir inisiyatif kulland rman n do ru ve yeterli olaca na i aret etmek gerekir. Netice itibariyle suya dinen pis say lan veya sa l k aç s ndan zararl bir maddenin dü mesi halinde bu depo, havuz ve kuyunun mümkün oldu u miktarda bo alt lmas, ayr ca fen bilimleri ve sa l k aç s ndan da yeterli düzeyde ve usulde temizli in sa lanmas gerekir. b) stibrâ ve stincâ slâmî ö retiler bütün hayat ku at c nitelikte oldu u için, bu ö retilerde zaman zaman ah slar n en özel ve mahrem görünen durumlar yla ilgilenildi i ve bu konuda baz emir ve tavsiyelerde bulunuldu u da olur. Tuvalet âdâb yla ilgili olarak hadislerde ve f k h kültüründe birtak m kural ve önerilerin bulunmas böyledir.

194 LM HAL Küçük ve büyük abdest bozduktan sonra yap lmas gereken maddî temizlik, gerek bunun akabinde yap lacak hükmî temizli in ve ibadetlerin s hhati gerekse ferdin sa l, beden ve elbise temizli i aç s ndan önemlidir. Küçük abdest bozduktan sonra idrar yolunda kalabilecek idrar damla ve s z nt lar n n tamamen kesilmesi için bir süre bekleme, bundan sonra vücuttaki idrar s z nt lar n temizleme i lemine f k h dilinde "istibrâ" denilir. Özellikle erkekler aç s ndan istibrâ daha önemlidir. ayet özür hali söz konusu de ilse vücuttan idrar s z nt s oldu u sürece abdest geçerli olmaz. Bunun için de idrar n vücuttan iyice ç kmas n beklemek, bu amaçla biraz hareket etmek, yürümek veya öksürmek gerekebilir. drar sonras abdest al nmayacak olsa bile, temizlik iyi yap lmad nda geriye kalan idrar s z nt s elbiseye bula aca ndan bu temizli e dikkat edilmesi her zaman önemini korumaktad r. Bunun için Hz. Peygamber idrardan sak nmay emretmi, kabir azab n n ço unun idrardan sak nmama sebebiyle olaca n haber vermi tir (Buhârî, Vudû, 55; bn Mâce, Tahâret, 26). Çevre temizli i kadar beden ve elbise temizli i de gerek ki inin sa l ve be erî ili kileri gerekse ibadet hayat için önem ta d ndan literatürde "istincâ" terimiyle ifade edilen temizlik yani büyük abdest bozulduktan sonra d k ve idrar yollar nda yap lacak d k, idrar vb. temizli i de müslüman n hayat nda ayr bir önem ta r. Aslolan bu temizli in su ile yap lmas d r. Hatta su ile temizli in slâm toplum ve medeniyetinin en belirgin vas flar ndan biri oldu u ve bu sebeple müslümanlar n kavu tuklar beden ve elbise temizli inin Bat l lar taraf ndan da hayranl kla ifade edildi i görülür. Su bulunmad takdirde bu temizli in en uygun temizlik araçlar yla yap lmas gerekir. Temizlik sol elle yap lmal, suyun ve di er temizlik araçlar n n kullan m nda israftan kaç n lmal, fakat temizli in titizlikle yap lmas ndan da ödün verilmemelidir. F k h kitaplar nda e itim ve ilim arac oldu u için kâ d n istibrâ ve istincâda kullan lmas do ru bulunmam ise de günümüzde iki kâ t türü birbirinden ayr ld ve kâ d n imal ve temini kolayla t için, özellikle büyük abdest temizli inde suyun kullan m ve kurulanma kaç n lmaz olmu tur. Bu itibarla Bat toplumlar nda yayg n oldu u ekliyle sadece tuvalet kâ d ile temizlenmenin yetersiz oldu unu, su ile temizlik yap ld ktan sonra avret yerinin bez veya tuvalet kâ d ile kurulanmas n n sa l k ve temizlik aç s ndan daha uygun hatta gerekli oldu unu belirtmek gerekir.

TEM ZL K 195 III. ABDEST A) MAH YET ve ÖNEM Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinden olu an ve "el suyu" anlam na gelen abdest, belirli ibadetlerin ifas n n ön art olan ve kendisi de ibadet mahiyetinde görülen bir nevi hükmî temizliktir. Arapça kar l güzellik, temizlik ve parlakl k anlam na gelen "vudû"dur. F k hta abdest, "belli uzuvlar usulüne uygun olarak su ile y kamak ve baz lar n da eldeki su slakl ile meshetmek" eklindeki ibadet temizli i olarak tarif edilir. Abdestle ilgili olarak Kur'ân- Kerîm'de, "Ey iman edenler! Namaza kalkt n zda yüzlerinizi, dirseklere kadar kollar n z y kay n, ba n z meshedin ve topuklara kadar aya n z y kay n. E er su bulamazsan z temiz toprakla teyemmüm edin" (el-mâide 5/6) buyurulur. Bu âyet Medine döneminde nâzil olmu ise de, müslümanlar n Mekke döneminde mi rac gecesinde namaz n farz k l nmas ndan itibaren namaz öncesinde mendup bir davran olarak abdest ald klar bilinmektedir. Âyet bunu müstakil bir hükümle teyit etmi, ayr ca abdestin her amel için de il namaz için farz k l nd n aç klam t r. Hz. Peygamber de hem müslümanlara fiilî olarak abdestin nas l al naca n göstermi hem de abdestsiz olarak k l nacak hiçbir namaz n Allah kat nda kabul olunmayaca n belirtmi tir (Buhârî, Vudû, 2; bn Mâce, Tahâret, 47). Abdest ba l ba na maddî temizlik özelli i de ta y p sa l k aç s ndan bir dizi faydalar içermekle birlikte esasen hükmî temizlik i lemi ve ar nma yoludur. Bunun için de f k h dilinde maddî kirlilikten temizlenme "necâsetten tahâret" olarak an l r; hükmî kirlilik olan hadesten temizlik ise birer hükmî temizlik usulleri olan abdest ve gusülle olur. Abdest ile a z, di, burun, el, yüz ve ayaklar gibi kirlenmeye ve d ar dan gelecek mikroplara en aç k uzuvlar günde birkaç defa su ile temizlenir. Bu sayede vücudun sinir sistemi ve kan dola m daha düzenli hale gelir ve vücuda fizikî-t bbî birçok fayda sa lar. Ayr ca abdest, namaz ibadetini ifa için yüce Allah' n huzuruna ç kacak müminin mânevî ve ruhî haz rl k ve temizli i de demektir. Bu yüzden abdest, maddî temizlikle mânevî temizli i birle tirici, müslümana mânevî yönden destek ve güç sa lay c bir anlam ve öneme sahiptir. B) ABDEST N GEREKL L Abdest ba l ba na ve bizzat amaç olan bir ibadet de il belli ibadetleri yapmay mubah k lan, kulun bu ibadetlere mânen ve ruhen haz rlanmas na ve bu ibadetlerden âzami verim elde etmesine yard mc olan vas ta (vesile)

196 LM HAL ibadettir. Baz ibadetler ve fiiller içinse abdestli olmak dinen gerekli görülmemi olsa bile, ta d birçok maddî ve mânevî faydalar sebebiyle tavsiye edilmi tir. Bundan dolay abdestin dinî de er ve ba lay c l k hükmü farz, vâcip ve mendup eklinde üç çe ittir. Namaz k lmak, Kâbe'yi tavaf etmek, tilâvet secdesi yapmak, Kur'an'a dokunmak için abdest dinen gereklidir. Sünnî mezheplerin ço u bunlar n farz oldu unda görü birli inde olup yaln z Hanefîler Kâbe'yi tavafta abdesti vâcip görürler. Kur'an'a dokunmak için abdestin farz oldu u hükmü, Kur'an'a ve Sünnet'e de (el-vâk a 56/79; Beyhaký, Sünen, I, 87-88) dayand r lmakla birlikte esasen müslümanlar n Kur'an'a atfettikleri önemi ve ondan istifadeyi âzami ölçüye ç karma gayretlerini yans tan ve bünyesinde birçok sosyal ve psikolojik gerekçeyi bar nd ran kolektif uur konumundad r. Yatmadan önce abdest almak, vakit namazlar için ayr ayr abdest almak, ezan okurken abdestli bulunmak mendup görülmü tür. Hatta mümine mânevî destek sa lad, âdeta müminin silâh oldu u, ayr ca Hz. Peygamber'in mümkün oldu u ölçüde abdestli halde bulundu u göz önünde tutularak slâm âlimleri müminin imkân ölçüsünde her i e abdestli olarak ba lamas n ve abdestli bulunmas n tavsiye etmi lerdir. Abdestin yukar da özetlenen bu dinî hükmünün tabii sonucu olarak abdestsiz kimsenin, cenaze namaz da dahil namaz k lmas, ükür ve tilâvet secdesi gibi namaz hükmüne tâbi fiilleri yapmas, Kâbe'yi tavaf etmesi, Kur'an'a dokunmas ve onu elle tutmas câiz görülmez. Abdestsiz olarak Mushaf'a bakarak veya ezberden Kur'an okumak ise câizdir. Kur'an yüce Rabbin kelâm oldu u için ona her zaman âzami sayg göstermek, sû-i edeb olarak alg lanacak davran lardan kaç nmak gerekir. Kur'an tilâveti, öteden beri sünnet de er hükmü atfedilen bir ibadet olarak telakki edildi i için, Kur'an tilâvet ederken hem bu kolektif uuru incitmemek ve hem de esasen her çe idiyle ibadetin abdestli olarak ifas n n ibadeti tamamlayan bir boyut olmas sebebiyle böyle davran p ibadet lezzetini daha derinden almak için abdestli olmaya özen göstermelidir. Fakihlerin Kur'an tilâvetini sünnet olarak nitelendirip ona ibadet içeri i yüklemeleri bu anlamda do rudur ve bunun için abdestli olman n art ko ulmas da yerindedir. Ancak Kur'an okumaktan as l maksat mânas n anlamaks z n okuma de il, anlamak ve gere ini yerine getirmek üzere okumad r. Zaten Kur'an' n indirili inin aslî amac da budur. Birinci okuyu ta ibadet niteli i ön plana ç kt, ikincisinde ise anlama önem kazand için iki tür okuyu aras nda abdest aç s ndan bir ay r m yapmak mümkündür. Bu ay r m sebebiyle olmal ki, baz bilginler, ikinci tür okuyu biçiminde abdest almay art ko mam lard r.

TEM ZL K 197 C) ABDEST N FARZLARI Abdestin farzlar, bir fiilin abdest say labilmesi için onda bulunmas zorunlu olan ana unsurlar demektir. Abdestin farzlar ilgili âyette (el-mâide 5/6) zikredildi i üzere dörttür: 1. Yüzü y kamak. 2. Kollar dirseklerle birlikte y kamak. 3. Ba meshetmek. 4. Ayaklar topuklarla birlikte y kamak. Yüzün s n r iki kulak yumu a, al ndaki saç bitim yeri ile çenenin sona erdi i yer aras nda kalan k s m olarak belirlenmi tir. Yüz y kan rken sakal s k ise üstünü y kamak yeterlidir. Abdest al rken parmaktaki yüzü ün alt na su alacak ekilde oynat lmas, el, yüz ve ayakta bulunan ve suyun deriye temas n önleyen maddelerin imkân dahilinde temizlenmesi gerekir. Dirseklerin y kanmas da abdestin farzlar kapsam ndad r. Ba n dörtte birinin el içinin slakl yla meshedilmesi Hanefîler'e göre yeterlidir. Ba n mesh miktar âfiî mezhebinde daha az iken di er iki mezhepte âdeta ba n tamam d r. Abdestin bu dört farz nda Sünnî f k h mezhepleri ittifak etmi tir. Ancak Hanefî mezhebinin d nda kalan di er üç Sünnî mezhebin buna baz artlar da ilâve etti i görülür. Meselâ niyet bu üç mezhebe göre, abdeste ba larken besmele çekmek Hanbelîler'e göre, dört farz n âyette say lan s raya uygun yap lmas (tertîb) âfiî ve Hanbelîler'e göre, bu i lemlerin ara verilmeden yap lmas (muvâlât) Mâlikî ve Hanbelîler'e göre farzd r. Ca ferîler, abdestle ilgili âyetin ifade tarz ndan hareketle ayaklar n y kanmas n n de il meshedilmesinin farz oldu unu ileri sürmü lerdir. Bu görüþe yakýn olan bazý Sünnî âlimler de vardýr. Abdestin farzlar n n yerine getirilmi olmas ku kusuz al nan abdestin f khen geçerli (sahih) olmas sonucunu da do urur. Bununla birlikte kullan lan suyun temiz ve temizleyici olmas, abdest al rken özür durumu hariç abdesti bozan bir durumun bulunmamas, y kanmas gereken uzuvlarda hiç kuru yerin kalmamas da gerekir. Baz ilmihal kitaplar nda, abdest al rken y kanan uzuvlarda i ne deli i kadar kuru yerin kalmamas n n istenmesi, hakiki anlam de il bu konuda âzami titizli in gösterilmesi gerekti ini ifade içindir. Abdest uzuvlar nda bulunup suyun deriyle temas n önleyen maddelerin imkân ölçüsünde temizlenmesi gerekir. Temizlemede zorluk varsa bunlar n bulunmas abdeste zarar vermez. Boyac, marangoz gibi esnaf n, sanatkârlar n el ve kollar nda bulunan boyalar böyledir. Bunlar el ve t rnaklardan kaz nmad kça abdestin geçerli olmayaca n n söylenmesi, bilgiye

198 LM HAL dayal f khî bir hüküm olarak de il de yukar da sözü edilen hassasiyetin abart l ifadesi olarak anla lmal d r. Ayn ekilde bir uzvu y kamak sa l k aç s ndan sak ncal ise meshedilir, meshetmek de zararl ise terkedilir. D) ABDEST N SÜNNETLER ve ÂDÂBI Hz. Peygamber'in farz ve vâcip kapsam nda olmaks z n sürekli veya genelde yapt ve ümmetine de yap lmas n tavsiye etti i fiillere f k h ilminde ve ilmihal dilinde sünnet, Hz. Peygamber'in bazan yap p bazan da terketti i fiillere ise mendup, müstehap veya âdâp denildi ini, f k h usulünde ise bu gruba giren bütün fiillerin, er î hükmün be li taksimi içinde "mendup" olarak nitelendirildi ini biliyoruz. Abdestin ba l ca sünnetleri öyle s ralanabilir : Abdest almaya niyet etmek, ba larken besmele çekmek, elleri bileklerle birlikte üç defa y kamak, a z ve buruna su çekip iyi bir a z ve burun temizli i (mazmaza ve istin ak) yapmak, misvak kullanmak veya di leri f rçalamak, sakal n içine su girmesini sa lamak, el parmaklar n birbirine sokup ovu turmak, ba n tamam n elin slakl yla meshetmek, boynu meshetmek, abdest uzuvlar n y karken bu say lan s raya uymak, abdeste sa uzuvlardan ba lamak, bu uzuvlar üçer defa y kamak ve su ile iyice ovmak (delk), abdeste ara vermeden tamamlamak. Abdestin bu say lan sünnetlerine ilâve olarak abdestin âdâb olarak da; abdest al rken mümkünse k bleye dönmek, abdest sular n vücuda ve elbiseye s çratmamak, dünya i lerine ili kin konu may p abdest dualar n veya bildi i dualardan okumak, suyu ölçülü kullanmak, abdest sonunda kelime-i ehâdet (E hedü enlâ ilâhe illâllah ve e hedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh) getirmek gibi fiiller tavsiye edilir. Abdestin âdâb ndan maksat, abdestin farzlar n n ve sünnetlerinin daha uygun ekilde ve ortamda, mükemmel bir ekilde yerine getirilmesini sa lamakt r. Bu sebeple abdest alan kimse hangi davran n n abdestin amac na daha uygun olaca na ve abdest al rken nelerden kaç nmas gerekti ine biraz da kendisi karar vermelidir. Meselâ günümüzde abdest öncesinde ellerin ve yüzün sabunlu su ile y kanmas, iyi bir a z ve burun temizli i, imkân varsa di lerin f rçalanmas, suyun ölçülü kullan lmas, çevre temizli ine özen gösterilmesi hem bireyin sa l aç s ndan hem de üçüncü ah slara sayg n n gere i olarak ayr bir önem kazanm t r.

TEM ZL K 199 E) ABDEST BOZAN DURUMLAR Abdestin maddî temizlik olma özelli i de ta makla birlikte esasen hükmî temizlik oldu unu yukar da görmü tük. Bu sebeple abdesti bozan durumlar n bir k sm maddî kirlilik, bir k sm da hükmî kirlilik grubunda yer al r. u durumlarda abdest bozulur: 1. drar ve d k yollar ndan idrar, d k, meni, mezi, kan gibi bir necâsetin, herhangi bir s v n n veya maddenin ç kmas, yellenmek. 2. Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya herhangi bir maddenin ç kmas. A zdan ç kan ak c haldeki kan, tükürükten fazla veya ona e it ise abdesti bozar. Vücuttan ç kan kan akmad veya ç kt yerin çevresine da lmad sürece abdesti bozmaz. Yaradan ç kan irin ve sar su da böyledir. Ç kt yerin d na kendili inden da lmayan bu s v lar n silinmesi halinde de abdest bozulmaz. âfiî ve Mâlikîler'e göre idrar ve d k yollar hariç vücuttan ç kan kan ve benzeri s v maddeler abdesti bozmaz. 3. A z dolusu kusmak. Kusulan ey ister yemek, ister safra veya kan olsun, abdest bozulur. 4. Bay lma, delirme, sarho olma, uyuma gibi uurun kontrolüne engel olan durumlar. Uyku d ndaki uur kayb na yol açan durumlar n süresi ve o esnada ki inin konumu ne olursa olsun abdest bozulur. Uyku halinde ise, ki inin fark nda olmadan abdestinin bozulmu olmas ihtimalinin derecesi ölçü al n r. Bu sebeple yatarak derin uykuya dalma abdesti bozar, uyku ile uyan kl k aras ndaki hal ise bozmaz. Oturdu u yerden uyuklamada oturu- un ekli kadar bu kimsenin durumu, abdestin bozulma ihtimalinin kuvvet derecesi de önemlidir. Bundan dolay tereddütlü durumlarda abdest al nmas tavsiye edilir. 5. Namazda yak ndaki ah slar n duyabilece i ekilde sesli olarak gülmek. Hanefîler'e göre rükûlu ve secdeli namazda sesli gülme abdesti de bozar. Di er mezhepler ise sadece namaz n bozulaca görü ündedir. 6. Cinsî münasebet veya fâhi (a r ) temas ve dokunma. Hanefîler'e göre erkekle kad n n tenlerinin birbirine de mesi ile abdest bozulmasa da ç plak olarak veya arada bedenlerin s cakl n n hissedilmesini engelleyecek bir giysi bulunmaks z n erkek ve kad n n a r derecede ehevî temas, oyna ma ve kucakla mas abdesti bozar. Hanefî fakihlerinin ço unlu u temas n a r l nda erke in cinsel organ n n sertle mesini ölçü al rken, mam Muhammed mezi gibi bir ya l k ç kmad kça abdestin bozulmayaca görü ündedir. âfiîler'e göre erkek ve kad -

200 LM HAL n n tenlerinin birbirine de mesi, Mâlikî ve Hanbelîler'e göre ise temastan cinsel haz duyulmas halinde abdest bozulur. 7. Mazeret halinin sona ermesi. Su bulamad için teyemmüm eden kimse suyu bulunca, mest üzerine mesh yapan kimsenin -yolcu olanlara üç, yolcu olmayanlara bir gün olarak tan nan- mesh süresi dolunca, özürlü kimse için de namaz vakti ç k nca abdesti bozulmu olur. Hanefîler'in d ndaki üç mezhebe göre bir kimsenin kendi cinsel organ na temas da abdesti bozar. Bir kimse abdest ald n kesin olarak bilse de abdestinin bozulup bozulmad nda tereddüt etse, Mâlikîler'e göre abdesti bozulmu olur, di er üç mezhebe göre ise bu durumda abdest bozulmu say lmaz. A lamak, gözden ya gelmesi, kabuk ba lam bir yaran n kabu unun kan ç kmaks z n dü mesi, tükürük ve sümü e az miktarda kan kar mas, a z dolusu olmayan kusma, s r lan elma, ayva gibi sert bir meyve veya kullan lan misvak-di f rças üzerindeki ak c l olmayan kan (di eti kanamas hariç), sivrisinek, pire gibi ha erat n emdi i kan, namazda uyuklama, namazda sessiz gülme, t rnak kesme, t ra olma kural olarak abdesti bozmaz. Abdestin bozulup bozulmad yla ilgili görü ayr l bulunan konularda ihtiyatl davranmak uygun olur. Özellikle imam olan kimselerin abdestinin di er mezheplere göre de bozulmam olmas na özen göstermesi art de ilse de yerinde bir davran t r. F) ABDEST N EKL Sünnet ve âdâb na riayet edilerek, ayr ca dört mezhebin farz sayd hususlar da içerecek ekilde abdest öyle al n r: Abdest suyunun elbiseye s çramayaca bir konum al n r, mümkünse k bleye dönülür. Niyet ve besmele ile abdeste ba lay p önce eller bileklere kadar ve parmak aralar da ovu turularak üç defa y kan r, cilt üzerindeki hamur, boya, sak z gibi maddeler temizlenir. Parmakta yüzük varsa oynat l r. Misvak veya di f rças ile, bunlar yoksa sa elin parmaklar yla di ler temizlenir. A z, sa el avucuna al nan su ile üç defa çalkan p temizlenir. Üç defa da burna su çekilip sol elle burun temizlenir. Oruçlu olmayan kimse a z ve burnun her yerine suyun iyice ula mas n sa lar. Üç kere yüz y kan r. Varsa sakal n içinden parmaklar geçirilerek suyun sakal diplerine ula mas sa lan r. Sonra dirsekle birlikte sa kol üç defa, sonra ayn ekilde sol kol üç defa y kan r. Sa el slat larak avuç ve parmaklar n içiyle ba n üstü bir defa meshedilir. Bu ekilde ba n dörtte birini meshetmek yeterli ise de iki elle ba n tamam n n meshedilmesi sa l k bak m ndan endi e verici bir durum yoksa sünnettir.

TEM ZL K 201 Eller yine slat larak ba parmakla kula n d, ahadet parma veya serçe parmakla içi meshedildikten sonra her iki elin arkas yla boyun meshedilir. Önce sa sonra sol ayak, parmak uçlar ndan ba lanarak topuk ve a k kemikleri de dahil olmak üzere y kan r. Parmak aralar n n y kanmas na özen gösterilir. Abdestten sonra kelime-i ehâdeti okumak, içilebilir ise abdest al nan sudan bir miktar içmek ve Kadr sûresini okumak da abdestin âdâb ndand r. G) ÖZÜRLÜNÜN ABDEST Devaml burun kanamas, idrar tutamama, devaml kusma, yaran n devaml kanamas, kad nlar n ak nt s gibi abdesti bozan ve k smen süreklilik ta yan bedenî rahats zl klara ilmihal dilinde özür (mazeret), böyle kimselere de özürlü kimse (mâzur, mâzure) denilir. slâm dini kolayl k ve rahmet dinidir. Namaz ba ta olmak üzere ki ilerin ibadetlerini zaman nda ve gerekti i ekilde yerine getirebilmeleri hem bir görev hem de bir hakt r. Bu sebeple slâm dini ki iye gücünün üstünde yük yüklememi, ibadet hayat da dahil daima kolayl n sa lanmas n, zorluk ve s k nt n n önlenmesini ilke edinmi tir. Bu sebepledir ki normal durumlarda abdesti bozan eyler konusunda özürlü kimseler için özel hükümler getirilerek bu kimselerin ibadet etmesine f rsat tan nm t r. Su bulunmad - nda veya suyun kullan m n n sa l a zararl oldu u durumlarda teyemmüm imkân, yaran n üstüne mesh hükümleri de yine slâm' n hem namaz ferdin aslî görevi ve dinin dire i saymas n n hem de kolayl k prensibinin birer örne idir. Yukar da say lan türde olup en az bir namaz vakti süresince devam eden bedenî rahats zl klar özür hali say l r. Özürlü kimse her namaz vakti için abdest al r, bu özür halinin abdesti bozmad var say larak o vakit içinde ald abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe, diledi i kadar farz, vâcip, sünnet, eda ve kazâ namaz, cuma ve bayram namaz k labilir, Kâbe'yi tavaf edebilir, Mushaf tutabilir. Namaz vaktinin ç kmas yla özürlü kimsenin abdesti bozulmu olur, yeni namaz vaktinde tekrar abdest almas gerekir. Özürlü kimsenin abdesti özür hali d nda abdesti bozan ikinci bir sebeple de bozulur. Meselâ idrar n tutamayan kimsenin burnu kanamakla abdesti bozulur. mam âfiî'ye göre özürlü kimsenin her namaz için ayr abdest almas gerekir. Özürlü kimsenin bu sebeple elbisesine bula an idrar, kan özür devam etti i sürece namaz n s hhatine engel olmaz. Kad nlar için ayba ve lo usal k hali farkl f khî hükümlere tâbi olup bunun d nda kalan kanamalar ve devaml ak nt lar (istihâze) özür hali say l r.

202 LM HAL H) MESH slâm dini namaz n ifas n dinin temel vecîbelerinden saym olmas n n yan s ra her türlü mükellefiyette zorlu u gidermeye ve kolayl temin etmeye de ayr bir önem vermi tir. Bunun bir örne i de, mükellefler için mest ve sarg üzerine mesh yaparak abdest alma ve böylece üzerine dü en ibadetleri ifa etme imkân getirmi olmas d r. Mesh, bir ey üzerinde eli gezdirmek, o eyi elle silmek demektir. F k hta mesh, bir nevi hükmî temizlik i lemi olup abdestte elin slakl yla bir uzuv, mest veya sarg üzerinde, teyemmümde ise yüz ve kollar üzerinde toprakla yap lan sembolik temizlik çe ididir. Abdest al rken ba, boyun ve kulaklar n meshedilmesi abdestin ilkten (aslî) hükmü, mest ve sarg üzerine mesh ise y kama yerine geçen (bedel, halef) bir i lemdir. a) Mest Üzerine Mesh Dinimizin ibadetlerde kolayl tercih etmi olmas sebebiyle, ayaklara mest vb. giyildi inde, abdest için bunun ç kar lmas ve aya n y kanmas istenmeyip mestin üzerine mesh yapma câiz görülmü tür. Mest deri ve benzeri maddelerden ayaklara giymek maksad yla yap lan, ayaklar topuklarla birlikte örten, içine su geçirmeyecek veya yere kondu unda kendi kendine dik durabilecek bir ayakkab çe ididir. Ayaklar ayn ekilde örten çizme, potin, kendisiyle yol yürünebilecek dayan kl l kta çorap ve bo azl terlikler ve benzerleri de Hanefîler'e göre mest hükmündedir. Devaml olarak yerle temas halindeki çizme ve ayakkab lara meshetmek yeterli olmay p alt nda veya üzerindeki necis maddelerin de temizlenmesi gerekir. Abdest al rken mestin üzerinde elin üç parma kadar yerin elin slakl - yla bir defa meshedilmesi gerekir ve yeterli olur. Bunun için mestin abdestli olarak giyilmi, mestin aya n abdestte y kanmas gereken yerlerini tamamen kaplam, ayr ca dayan kl ve sa lam bir maddeden yap lm olmas aran r. Mest ile yakla k 6 kilometre yürünebilmesi veya b rak ld - nda dik durabilmesi bu dayan kl l k ve sa laml n ölçüsü olarak zikredilir. Mestin topuktan a a k sm nda, alt nda veya üstünde ayak parmaklardan üçü girecek ekilde bir deli in, yar k veya y rt n bulunmamas, mestin içine su almamas da gerekir. Üzerine deri kaplanm veya altlar na pençe vurulmu çorap üzerine mesh edilebilir. Hanefî fakihlerinden Ebû Yûsuf ve mam Muhammed, alt na pençe vurulmu olmas art n aramaks z n kal n ve içini göstermeyen dayan kl keçe ve yün çoraplar üzerine, bir grup fakih ise bu þartlarý da aramayarak çorap üzerine meshedilebilece i görü ündedir.

TEM ZL K 203 badetlerin ve onlara haz rl k mahiyetindeki vecîbelerin yerine getirilmesinde baz ölçüler belirlemeyi ve imkân dahilinde kolayl k sa lamay hedefleyen fakihler aras ndaki bu tür görü farkl l klar mükellefe bu görü lerden istedi i tarzda bir kompozisyon olu turma hakk n vermekten ziyade ihtiyaç halinde kullan labilecek ruhsatlar göstermesi yönüyle önem ta r. Abdesti bozan durumlar mest üzerine meshi de bozar. Üzerine meshedilen mestin ayaktan ç kmas veya ç kar lmas, mestin içine giren suyun bir aya n yar dan fazlas n slatmas, mesh süresinin sona ermesi meshi bozar. Mest üzerine meshin süresi, yolcu olmayanlar için bir gün bir gece (24 saat), yolcular için üç gün üç gecedir (72 saat). Bu süre, mestin abdestli olarak giyilmesinden sonra ilk hadesten yani abdesti bozan ilk durumdan ba lar. Bu süre dolduktan sonra, ayaklar su ile y kanarak abdest al n p gerekiyorsa mest tekrar giyilmelidir. Öte yandan, ayaklar n y kamak suretiyle abdestli olan kimsenin bu abdesti devam etti i sürece mestleri ç kar p giymesiyle abdesti bozulmaz. Mestlerin üzerine meshetmek suretiyle abdestli olup mestlerini ç karan kimse, sadece ayaklar n y kayarak abdestini tamamlayabilir. b) Sarg Üzerine Mesh Üzerinde sarg bulunan bir organ n abdest al rken su ile y kanmas sa l k aç s ndan zararl ise, bu sarg çözülmeyip üzerinin meshedilmesiyle yetinilir. Yap lan bu mesh o uzvu hükmen y kama say l r. Hatta mesh de zararl ise ondan da vazgeçilebilir. Sarg n n ço unlu unu sadece bir defa meshetmek yeterlidir. Sarg n n abdestsiz veya cünüp iken sar lm olmas meshe engel olmad gibi bu meshin süresi de yoktur. Özür hali devam etti i sürece sarg üzerine meshedilebilir. Sarg üzerine ikinci bir sarg sar lsa bu sarg ya ayr ca meshetmek gerekmez. Bir sarg üzerine mesh yap ld ktan sonra o sarg de i tirilirse hüküm yine ayn olmakla birlikte yeni sarg n n meshedilmesi müstehapt r. Üzerindeki ilâç, merhem bulunan yaralar n meshi de sarg üzerine mesh hükmündedir. Yaran n iyile ip sarg n n ç kar lmas halinde sarg üzerine yap lan mesh bozulmu olur. Bu kimsenin ayet abdestli ise, sarg yerini y kamakla iktifa etmesi mümkün ise de yeniden abdest almas daha yerinde bir davran olur. Doldurulmu veya kaplanm di ler de sarg l veya merhemli yara veya suyun deriye ula mas n engelleyen fakat ç kar lmas zor olan boya vb.nin bula t organ gibidir. Suyun kaplama ve dolguya ula mas yeterlidir.