ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

tyayin.com fb.com/tkitap

تلقني أصول العقيدة العامة

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

ARAPÇADA İSİMLER. Sonu ref ile biten sözcüğe ref edilmiş anlamında merfû adı verilir. Ref alametleri:

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

İşaret zamiri. İşaret isimleri. Bu ikisi. Bunlar. Şu ikisi. Şunlar. Onlar. Yakın mesafe için*bu* uzak mesafe için *şu-o* Çoğul İkil Tekil.

Yarışıyorlarkoşuyorlar

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

ARAPÇA-III KISA ÖZET KOLAYAOF

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

İSİMLER VE EL TAKISI

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

و ال ت ق ول وا ل م ن ي ق ت ل ف ي س بيل الل ه أ م و ات ب ل أ ح ي اء و ل ك ن ال ت ش ع ر ون

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun." 7

أتي E-t-y. Gelmek, ulaşmak, varmak, yapmak, etmek, işlemek

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

IGMG Ev Sohbeti AT. Ders : 5 Konu: DERS MELEKLERE İMAN

Kur an-ı Kerim den Seçme Metinler

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

Kur an-ı Kerim de Geçen Ticaret, Alım-Satım, Satın Alma Ayetleri ve Mealleri

12. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

Sevgili sanatseverler,

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

ZEKATIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

RAMAZAN ORUCU. Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınırsınız diye o oruç sizin üzerinize de farz kılındı.

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا ك ت ب ع ل ي ك م الص ي ام ك م ا ك ت ب ع ل ى ال ذ ين م ن ق ب ل ك م ل ع ل ك م ت ت ق ون

İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI FİNAL SINAVI

IGMG Ev Sohbeti. IGMG Ev sohbeti 1

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

Îman, Küfür ve Tekfir 2

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

Kur an-ı Kerim den Seçme Metinler

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

93. SOHBET Kur an ın ve Sünnetin Işığında Zengin ve Fakirin İmtihanı

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

8. CÜZ KURAN OKULU HASAN TEMUR KURAN-DER

9. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

İşte bu peygamberler. (ki) biz bazısını bazısına üstün kıldık. Onlardan bazısı Allah ile konuştu. Ve bazısını derecelerle yükseltti

İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

SURE VE AYET SIRASIYLA KUR AN SÖZLÜĞÜ KİTABINDAN ÖRNEK SAYFALAR OTUZUNCU CÜZ سورة النبا (78)

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

Transkript:

İ.Ü. Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ Yrd. Doç. Dr. Nusrettin Bolelli Özet: Bu makalede sarf, nahiv ve belağat ilimleri açısından mechûl fiiller araştırılmış ve Arap dilini anlama ekseninde bu fiillerin etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca Kur ân-ı Kerîm de geçen bazı mechûl fiillerden misaller verilmiş. Bu araştırmanın son kısmına sadece mechûl olarak kullanılan fiillerin bir listesi alfabetik olarak eklenmiştir. Anahtar Kelimeler : Sarf, nahiv, belağat, mechûl fiiller, nâibi fâil. THE PLACE AND EVALUATION OF PASSIVE VERBS IN UNDERSTANDING ARABIC Abstract: In this article, passive verbs in terms of morphology, syntax and rhetoric are examined and the effects of these verbs are determined to understand the Arabic language. Besides, passive verbs examples are given from al-qoran. An alphabetic list of verbs that are used only as passive is added to the end of this research. Keywords: Morphology, Syntax, Rhetoric, passive verbs, susject of passive verbs. GİRİŞ Arapça fiiller, fâilin 1 cümlede bulunması ve bunmaması bakımından ma lûm ve mechûl olmak üzere iki kısma ayrılır. Malum fiil, fâili cümlede bulunan fiildir. Mechûl kelimesi lügatte, ج ه ل fiilinden ism-i mef ûl olarak türetilmiş ve manası bilinmeyen şey demektir. Terim olarak herhangi bir sebepten dolayı fâili zikredilmeyen, fâil yerine geçen başka bir isme isnâd edilen fiil demektir. Ayrıca bu tür * Bingöl Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belağatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. 1. - Fâil: Özne, işi yapan şahıs veya nesnedir. Fâil devamlı merfû dur.

38 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ fiillere fâili bilinmeyen fiil, fâili zikredilmeyen fiilin mef ûlü, binası mechûl fiil de denilir. 2 Bu incelemede, konular aşağıdaki başlıklar altında sınıflandırılacaktır. I. Sarf açısından mechûl fiiller II. Nahiv açısından mechûl fiiller III. Belâğat açısından mechûl fiiller IV. Kur ân-ı Kerîmde geçen bazı mechûl fiiller V. Sadece mechûl olarak kullanılan fiiller I. Sarf açısından mechûl fiiller: Mechûl fiilin, mâzi ve müzâri lerinin özel yapım kalıpları vardır. a) Mâzi fiilin mechûlü Sülâsî mâzî fiili, mechûl yapmak için fiilin başındaki harekeli harf ötreli, sondan bir önceki harfin harekesi kesre yapılır. Mesela: فف ع ل kalıbı ف ع ل ye çevirilir. açıldı. 3 : Rızık kapısı ف ت ح ب اب الر ز ق. açtı. : İş, rızık kapısını فف ت ح ال ع م ل ب اب الر ز ق. uğradı. 4 Düşman yenilgiye :ه ز م ال ع د و. Mezîd fiillerde ise, sondan bir önceki harf kesreli, ondan önceki bütün harekeli :تت ب وع د çıkarıldı; : ا س ت خ ر ج toplandı, : ا ج ت م ع edildi; : ikrâm أ ك ر م yapılır. harfler ötreli uzaklaştırıldı, gibi. 5 : Ey iman edenler! Oruç, sizden ي اأ يف ه ا ال ذين آم ن وا ك ت ب ع ل ي ك م الص ي ام ك م ا ك ت ب ع ل ى ال ذ ين م ن قق ب ل ك م... öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı... 6 ) 7 إ ع ل ل) Ecvef sülâsî fiillerden mechûl yapıldığında çoğunlukla kelimede i lâl 2 - Muhammed Said İsbîr- Bilâl Cüneydî, eş-şâmil, Beyrut, 1985, s. 812-813, 948-951; Corc Mitrî Abdul-Mesîh Hânî Corc Taberî, el-halîl, Beyrut, 1990, s. 313, 446; Abdu l-ganî ed-dakr, Mu cemü l-kavâ idi l- arabiyye fî n-nahv ve t-tasrîf, Beyrut, 1986, s. 481-484; Emîl Bedî Ya kûb, Mevsu atü n-nahv ve s-sarf ve l-i râb, Beyrut, 1988, s. 497-498, 667-668. 3 - Abbâs Hasan, en-nahvü l-vâfî, I-IV, Kahire, 1992, II, 98. 4 - Muhammed Said İsbir- Bilâl Cüneydî, eş-şâmil, Beyrut, 1985, s. 948. 5 - el-müberred, el-muktedab, Beyrut, 1985, III, 324. 6 - Bakara suresi, 2/183. 7 - İ lâl bir illet harfini, başka bir illet harfi ile değiştirmek veya herhangi bir sebepten dolayı bir illet harfini hazfetmektir. (Corcî M. Abdu l-mesîh Hânî Corcî Tabrî, el-halîl, s. 91)

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 39 yapıldığı için ف ع ل şeklinde bir kalıp ortaya çıkar. Mesela: ق ال : dedi den ق يل : denilen, yapılır. Bunun aslı; ق و ل dir. Vâv üzerine kesre ağır geldiğinden dolayı /ses uyumunu sağlamak için (و) vâv ın kesre harekesi vâv sâkin, kendinden önceki (و) olur. Bu durumda ق و ل verilir, kâf harfine (ق) harf kesreli olduğundan vâv, (ي) yâ harfine dönüştürülerek ق يل : denildi, şeklini alır. 8 ص و ن aslı; : korundu, anlamında mechûl fiil yapılır. Bunun ص ني Korudu dan :ص ان dir. (و) vâv üzerine kesre ağır geldiği için (و) vâv ın kesre harekesi (ص) sâd harfine verilir, ص و ن olur. (و) vâv sâkin, kendinden önceki harf kesreli olduğu için (و) vâv, olur. 9 : korundu, şeklinde mechûl fiil ص ني yâ harfine dönüşür, böylece (ي) yâ harfi (ي) dir. ب ي ع : satıldı, yapılır. Bu kelimenin aslı ب يع : sattı fiilinden ب اع üzerine kesre ağır geldiği için, (ب) bâ harfinin harekesi hazfedilir, (ي) yâ harfinin kesresi (ب) bâ harfine verilerek ب يع şeklinde mechûl olur. 10 Ecvef fiillerin mezîd kiplerinden mechûl fiil yapılırken bazı değişiklikler olur. Meselâ; أ ج اب : cevap verdi, fiilinden أ ج يب : cevap verildi, şeklinde mechûl fiil yapılır. Bu kipin aslı أ ج و ب dir. (و) vâv ın harekesi bir önceki harfe verilir أ ج و ب olur. (و) vâv sâkin olduğundan kendinden önceki harfin kesreli olması sebebiyle (و) vâv, (ي) yâ harfine dönüşür, böylece أ ج يب olur. 11 : doğrultuldu, şeklinde mâzî mechûlü ا س ت ق يم : dosdoğru oldu, fiilinden ا س تف ق ام yapılır. Bu fiilin i lâl yapılmadan önceki şekli ا س ت ف ق و م dir. (و) vâv harfi üzerine kesre ağır geldiği için (و) vâv ın harekesi bir önceki harfe nakledilerek ا س ت ق و م şeklini alır. yâ (ي) vâv sâkin olup kendinden önceki harfin harekesi kesre olduğu için (و) harfine dönüşür ve ا س ت ق يم şeklini alır. 12 : seçildi, şeklinde fiili mâzî mechûl yapılır. Bu fiilin ا خ ت ري : seçti, fiilinden ا خ ت ار i lâlden önceki şekli ا خ ت ري dir. (ي) yâ harfi üzerine kesre ağır geldiği için, ondan önceki harfin harekesi hazfedildikten sonra (ي) yâ nın harekesi ( tâ (ت harfine nakledilir ve böylece ا خ ت ري şeklini alır. 13 8 - Maksûd, s. 273. 9 -ez-zencânî, Izzî, İstanbul, 2000, s. 424; el-câvî, Abdu l-hakk, Tedrîcü l-edânî, Beyrut, 1986, s. 139. 10 - el-müberred, el-muktedab, III, 324; ez-zencânî, a.g.e., s.424; el-câvî, Abdu l-hakk, a.g.e., s. 139. 11 - el-müberred, a.g.e., III, 324; ez-zencânî, a.g.e., s. 432. 12 - ez-zencânî, a.g.e., s. 432; el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 149. 13 - ez-zencânî, a.g.e., s.432; el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 149.

40 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ b) Müzâri fiillin mechûlü: Müzâri fiilden mechûl kip yapmak için ح ر ف ا ل م ض ا ر ع ة) ) müzari fiilin başında bulunan müzara at harfi (أتني) ötrelenir. Ayrıca sondan bir önceki harfin harekesi fetha yapılır. Mesela: يف ف ع ل den يف ف ت ع ل ; يف ف ع ل den ي س تف ف ع ل ; يف ف تف ع ل den ي س تف ف ع ل şeklinde mechûl muzâri fiiller türetilir. 14 Ecvef fiilin müzârisinden mechûl kip yapıldığında bazı i lâllerin yapılması gerekir. Şöyleki ي ف ق ول : söylüyor, fiilinin aslı ي ف ق و ل şeklindedir. (و) vâv harfinin harekesi kaf harfine aktarılır, ي ف ق و ل olur. (و) vâv harfi sâkin, kendinden önceki : يف ق ال elif e dönüştürülür, böylece (ا) vâv, (و) kaf fethalı olduğu için (ق) harf denilir, şeklini alır. (ب) yâ (ي) harfinin harekesi şeklindedir. Önce يف بف ي ع : satıyor, fiilinin aslı ي ب يع bâ harfine verilir يف بف ي ع olur. (ي) yâ sâkin olup kendinden önceki harfin harekesi fethalı olduğu için (ي) yâ harfi, ( ا ) elif e dönüşür ve böylece ف ي ب اع : satılır, şeklini alır. 15 - v : cevap ي اب : cevap veriyor, fiilinden müzâri mechûl fiil yapıldığında ي بب rilir, olur. Bunun aslı ي و ب şeklindedir. (و) vâv harfinin harekesi bir önceki harfe nakledilerek ي و ب olur. (و) vâv sâkin, bir önceki harf fethalı olduğu için (و) vâv, alır. 16 şeklin ي اب elif e dönüşür ve böylece (ا) doğrultuluyor, : ي س ت ف ق ا م : doğru oluyor, fiilinden müzâri mechûl yapıldığında ي س ت ق يم olur. Bu kelimenin aslı ي س تف ق و م şeklindedir. (و) vâv harfinin harekesi bir önceki (و) vâv sâkin, bir önceki harf fethalı olduğu için (و) olur. ي س تف ق و م harfe nakledilir vâv, (ا) elif e dönüşür ve böylece ي س تف ق ام şeklini alır. 17 Ecvef fiillerden ism-i mef ûl yapıldığında bu kipte bazı değişiklikler meydana gelir. Meselâ; ي ص ون - ص ا ن : korudu-koruyor, fiilinden م ص ون : korunmuş, şeklinde ism-i mef ûl yapılır. Bu kelimenin aslı; م ص و ون şeklindedir. (و) vâv harfi üzerine zamme ağır geldiği için, bu harfin harekesi bir önceki (ص) sad harfine nakledilir م ص وون olur. İki vâv bir araya geldiği için birisi hazfedilir ve böylece م ص ون şeklini alır. 18 14 - ez-zencânî, a.g.e., s. 349; el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 62. 15 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 141. 16 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 149. 17 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 149. 18 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 154; Sibeveyh e (öl. 180/796) göre ikinci vâv, Ebu l-hasan el-ahfaş a (öl.215/830) göre birinci vâv hazfedilir.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 41 : satılmış, şeklinde ism-i mef ûl yapılır. Bu م ب يع : sattı- satıyor, fiilinden ب اع - ي ب يع kelimenin aslı; م بف ي وع şeklindedir. (ي) yâ harfi üzerine zamme ağır geldiği için, bu harfin harekesi bir önceki (ب) harfine nakledilir م بف ي وع olur. vâv (و) harfi yâ (ي) harfine dönüşür م بف ي يع olur. Yanyana gelen iki (ي) yâ dan birisi hazfedilir م بف ي ع olur. Sonra yâ (ي) harfinin yerinde sâbit kalması için, ondan önceki harfin harekesi kesreye çevirilir ve böylece م ب يع şeklini alır. 19 Mezid ecvef fiillerden de ism-i mef ûl yapıldığında yine i lâl yapılır. Meselâ; cevaplanmış, : م اب cevap veriyor, fiilinin ism-i mef ûlü ي بب verdi, : cevap أ ج اب olur. Bunun aslı cîm harfine (ج) vâv harfinin harekesi (و) şeklindedir. م و ب nakledilerek م و ب olmuştur. vâv (و) harfi sâkin olup bir önceki harf (ج) cîm fethalı olduğu için, vâv (و) (ا) elif e dönüşür, böylece م اب olur. 20 - doğrultu : م س ت ف ق ا م : doğru oluyor, fiilinden ism-i mef ûlü ي س ت ق يم oldu, : doğru ا س تف ق ام (ق) harekesi, vâv harfinin (و) idi. م س تف ق و م muş şeklinde yapılır. Bu kelimenin aslı kaf harfine nakledildi م س ت ق و م oldu. (و) vâv harfi sâkin olup kendinden önceki harf aldı. 21 şeklini م س ت ق ام elif e (ا) dönüştürülerek, vâv (و) fethalı olduğu için (ق) türetilir. : seçilmiş, şeklinde م ت ار : seçti fiilinden ism-i mef ûl ا خ ت ار : yerleşmiş, şeklinde م ق ا م : ikâmet etti, oturdu, fiilinden ism-i mef ûl أ ق ا م gelir. 22 Son harfi vâv olan nâkıs fiillerin mâzi mechûlü yapılırken (و) vâv harfinden önceki harfin harekesi kesre yapıldığı için (و) vâv, yâ (ي) harfine dönüşür. Meselâ; aslı غ ز و ) ) olan غ ز ا : savaştı filinin mâzî mechûlünün aslı غ ز و dir. (و) vâv harfi, kelimenin sonunda bulunduğu ve bir önceki harf kesreli olduğu için (و) vâv harfi, (ي) yâ harfine dönüştürülerek غ ز ي : savaşıldı, şeklini almıştır. 23 dir. د ع و : çağırıldı, yapılır. Bu kelimenin aslı د ع ي : dua etti, çağırdı, fiilinden د ع ا vâv harfi, kelimenin sonunda bulunduğu ve bir önceki harf kesreli olduğu (و) için (ي) yâ harfine dönüştü, böylece د ع ي oldu. 24 Sonu vâv ile illetli olan fiillerin müzâri mechûllerinde ise, sonundaki (و) vâv harfi, kendinden önceki harfin harekesi fetha yapıldığı için, önce (ي) yâ harfine; 19 - ez-zencânî, Izzî, s. 438; Maksûd, s. 283; el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 154. 20 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g. e., s. 154. 21 - ez-zencânî, Izzî, s. 438; el-câvî, Abdu l-hakk, a.g.e., s. 149. 22 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g.e., s. 154. 23 - Maksûd, s. 275. 24 - Maksûd, s. 273.

42 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ sonra (ي) yâ harfi, (ا) elife dönüştürülür. Mesela; يف غ ز و fiili, önce يف غ ز ي olur, o da alır. 25 savaşılır, şeklini يف غ ز ى II. Nahiv açısından mechûl fiiller Geçişli bir fiilin mechûl kipi yapıldığı zaman, fâili hazfedilir ve onun yerine dört şeyden biri nâib-i fâil 26 olabilir: -1 Mef ûlün bih sarîh: 27. ي ك ر م األ س ت اذ ال م ج ت ه د den ي ك ر م ا ل م ج ت ه د. : Çalışkana ikramda bulunulur, denilir. a) İki mef ûl alan fiillerde, genellikle birinci mef ûl nâib-i fâil olur. Meselâ; ع ل م األ س ت اذ ز ي د ا ق ائ م ا. cümlesinde ع ل م ز ي د ق ائ م ا. : Zeyd in ayakta olduğu bilindi. verildi. : Fakire bir dirhem أ ع ط ي ال ف ق ري د ر ه ا. cümlesinde أ ع ط ى ال غ ن ال ف ق ري د ر ه ا. zannedildi, : Züheyr in çalışkan olduğu ظ ن ز ه يف ر م ت ه د ا. cümlesinde ظ نف ن ت ز ه يف ر ا م ت ه د ا. denildiği gibi. Şayet cümlenin manasında bir karışıklık olmazsa, iki mef ûl alan fiillerde ikinci mef ûl, nâib-i fâil olabilir. Mesela: ك س ا ال غ ن ال ف ق ري ثث و ب ا. cümlesinde. ك س ي ال ف ق ري ثث و ب : Fakire bir elbise giydirildi. - d : Yoksula bir dinar verildi, أ ع ط ي ال م س ك ني د ين ار. cümlesinde أ ع ط ي ت ال م س ك ني د ين ار ا. nildiği gibi. b) Üç mef ûl alan fiillerde de sadece ilk mef ûl nâib-i fâil olur. 28 Mesela: أ ع ل م ت م م د ا ع ل ي ا ف اض ل. cümlesinden أ ع ل م م م د ع ل ي ا ف اض ل. : Ali nin faziletli olduğu Muhammed e bildirildi. İki mef ûl alan fiiller ve ef âlü l-kulûb fiillerinde ikinci mef ûl; üç mef ûl alan fiillerde de ikinci ve üçüncü mef ûl nâib-i fâil olmaz. Yani ( أ فف ع ال ا ل ق ل وب ) ef âlü lkulûb hissî veya kalbî fiilleri grubunda ikinci mef ûl, nâib-i fâil olmaz. 25 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g.e., s. 160. 26 - Nâibü l-fâil: Sözde fâil (özne), hazfedilen fâilin yerine geçen kelime. Nâib-i fâil, fâil hazfedildikten sonra onun yerini alan ve merfû olan bir isimdir. Fâil için gerekli olan bütün şartların nâib-i fâilde bulunması gerekir. Şayet nâib-i fail zamir veya câr ve mecrûr ise mahallen merfû olur. 27 - Mef ûlün bih sarîh : Nesne, düz nesne. Mef ûlü bih mansub olur. 28 - el-bağdâdî, Hizânetu l-edeb, Kahire, 1989, I, 336-337.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 43 Meselâ: ع ل م ت ز ي د ا ق ائ م ا. cümlesinden ع ل م ق ائ م ز ي د ا. denilmez. denilmez. Çünkü bu misalde ikinci أ ع ل م ز ي د ا ع ل ي ا ف اض ل. cümlesinden أ ع ل م ت ز ي د ا ع ل ي ا ف اض ل. ve üçüncü mef ûl aslında mübteda ve haberden oluşan isim cümlesi hükmünde olduğu için cümlenin anlamı açıkça anlaşılmaz. denilir. 29 : Zeyd e, Amr ın fazileti bildirildi, أ ع ل م ز ي د ع ل ي ا ف اض ل. 2- Mef ûlün bih gayr-i sarih (câr ve mecrûr) Nâib-i fâil olabilir. uğranıldı. : Zeyd e م ر ب ز ي د. cümlesinden م ر ر ت ب ز ي د. gibi. : İşe bakıldı, ن ظ ر ف األ م ر. cümlesinden ن ظ ر الن اس ف األ م ر. 3- Mef ulü mutlak mutasarrıf 30 sıfat ile veya sayısı ve nevi belirtilerek tahsis edildikten sonra nâib-i fâil olur. Mesela:. س ه ر الر ج ل س ه ر ا ط و يل cümlesinden س ه ر س ه ر ط و ي ل. : Uzun bir süre uyanık kalındı. - kutla : Büyük bir merasimle ا ح ت ف ل ا ح ت ف ال ع ظ يم. cümlesinden ا ح تف ف ل الن اس ا ح ت ف اال ع ظ يم ا. dı. : Artık sura bir و إ ذ ا ن ف خ ف الص ور نف ف خ ة و اح د ة. cümlesinden و إذ ا نف ف خ ال م ل ك ف الص ور نف ف خ ة و اح د ة. defa üfürüldüğü zaman 31 vuruldu. : Bir darbe ض ر ب ض ر ب ة. cümlesinden ض ر ب الش ر ط ي ض ر ب ة. vuruldu. : Bin darbe ض ر ب أ ل ف ض ر ب. cümlesinden ض ر ب ال ق ائ د أ ل ف ض ر ب. vuruldu, : Başkanın vuruşu gibi ض ر ب ض ر ب األ م ري. cümlesinden ض ر ب الش ر ط ي ض ر ب األ م ري. gibi. 4- Bazen zaman ve yer zarfları, mutasarrıf olduğunda veya sıfat, izafet ve özel isim olmakla tahsis edildiklerinde nâib-i fâil olabilir. Meselâ: م ش ى أ ح د يف و م ا ك ام ل. cümlesinden م ش ي يف و م ك ام ل. : Tam bir gün yüründü. yüründü. : Cuma günü س ري ي و م ال م ع ة. cümlesinden س ار ال م س اف ر ي و م ال م ع ة. tutuldu. : Ramazan orucu, ص يم ر م ض ان. cümlesinden ص ام الر ج ل ر م ض ان. : Kadir gecesi, uyanık geçirildi ( yâni س ه ر ل يف ل ة ال ق د ر. cümlesinden س ه ر ال ع اب د ل يف ل ة ال ق د ر. 29 - Bkz. Mustafa Ğalâyinî, Câmi u d-dürûsi l- arabiyye, Beyrut, 1987, I, 50-53; II, 250-251. 30 - Mutasarrıf masdar, meful olarak nasbedilmeyen müsnedün ileyh (mübteda) olan masdar ve zarflardır. (bkz. Mustafa el-ğalâyînî, Câmi u d-dürûs, s. 346; el-halîl, s. 396). 31 - el-hakke suresi, 69/13.

44 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ ibadetle sabahlandı). gerçekleşti- : Faydalı bir oturum ج ل س م ل س م ف يد. cümlesinden ج ل س الر ج ل م ل س ا م ف يد ا. rildi. edildi. : İki fersah yolculuk س ري فف ر س خ ان. cümlesinden س ار ال م س اف ر فف ر س خ ني. gibi. 32 : Evde ikâmet edildi, س ك ن ت الد ار. cümlesinden س ك ن ت األ س ر ة الد ار. Hülâsa bir cümlede mef ûlün bih bulunmadığı zaman; car ve mecrûr; mutasarrıf olan yâni sıfat, izâfet ve diğer şekillerle tahsis edilen masdar ve zarflar eşit şekilde nâib-i fâil olabilirler. Ma lûm fiillerde olduğu gibi, mechûl fiillerde de fiil, müzekkerlik ve müenneslik açısından nâb-i fâile uyar. 33 Mesela: ض ر ب ز ي د ه ن د ا. : Zeyd, Hind i dövdü, cümlesi, mechûl olarak ifâde edildiğinde ض ر ب ت ه ن د. : Hind, dövüldü, denilir. - edi : Fatma, Ali yi dövdü, cümlesi, mechûl olarak ifâde ض ر ب ت ف اط م ة ع ل ي ا. diğinde;. ض ر ب ع ل ي : Ali dövüldü, olur. Misallerde görüldüğü gibi fiil ile nâib-i fâil arasında müzekkerlik ve müenneslik açısından uyum vardır. Ancak nâib-i fâil carr ve mecrur ise bu durumda fiilin devamlı müzekker kalması gerekir. şeklinde müennes ذ ه ب ت ب ف اط م ة. denilir. : Fatma ile beraber gidildi, ذ ه ب ب ف اط م ة. olarak kullanılmaz. 34 İsm-i mef ûller de mübteda, nefy ve istifhamdan sonra geldiğinde, fiiller gibi, nâib-i fâil alırlar. Meselâ; ا ل م ح م ود خ ل ق ه م د وح : Övülen kimsenin ahlakı övülür. Bazen ism-i mensub da nâib-i fâil alabilir. Meselâ;. ص اح ب ر ج ل نف ب و ي ا خ ل ق ه : Ahlakı peygamber gibi olan adamla arkadaşlık et! cümlesinde خ ل ق ه ) ) kelimesi, ن ب و ي ا) ) kelimesinin nâib-i fâilidir. Çünkü ism-i mensûb, ism-i mef ûl anlamını ifâde ettiği için amel eder. Bu cümlenin arapça aslı şöyledir: ص اح ب ر ج ل م ن س وب ا خ ل ق ه إ ل الن ب. : Ahlakı, peygambere ait olan bir adamla arkadaşlık et. 35 32 - Abdu l-ğanî ed-dakr, Mu cemu l-kavâ idi l- arabiyye fî n-nahvi ve t-tasrîf, s. 481-483; Mustafa Ğalâyînî, Câmi u d-dürûsi l- arabiyye, I, 40-41. 33 - Abdu l-ğanî ed-dakr, a.g.e., s. 481-483; Mustafa Ğalâyînî, a.g.e., I, 40-41. 34 - Mustafa Ğalâyinî, a.g.e., II, 354. 35 - Mustafa, Ğalâyinî, a.g.e., II, 354-355.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 45 Bazen mutasarrıf ve tahsis edilmiş masdarın zamiri nâib-i fâil olabilir: Meselâ; : yazıldı, diye cevap ك ت ب ت : Güzel bir yazı yazıldı mı? sorusuna ه ل ك ت ب ت ك ت اب ة ح س ن ة verildiğinde bu fiilin nâib-i fâili, yazıya dönen bir zamir ( ه ي ) dir. 36 Bazen de cümlede daha önce zikredilmezse bile, dinleyici tarafından bilindiği ve anlaşıldığı için fiilin masdarına işâret eden zamir, nâib-i fâil olur. Meselâ şu âyette olduğu gibi; و ح ي ل ف ب ي ف ف ن ه م و ف ب ني م ا ي ش ف ت ه ون. : Onların kendileriyle arzu ettikleri şey arasına perde çekilmiştir. 37 Yani dinleyici tarafından bilinen engel, onlarla arzuları arasına girmiştir. Bu ayette nâib-i fâil cümlenin gelişinden anlaşılan ه و ) ) zamiridir. 38 Özetle denilebilir ki; Nâib-i fâilin merfu olması, (zamir olmadığı takdirde) cümlede zikredilmesi, müennes ise fiilinin de müennes kılınması, nâib-i fâil tesniye veya cem olsa bile, fiilinin müfred olması gerekir. Nâib-i fâil de normal fâil gibi; sarîh (açık isim), zamir ve müevvel masdar olmak üzere üç kısma ayrılır: a) Sarih isme misal : ي ب ال م ج ت ه د. : Çalışkan sevilir, gibi. : Züheyr e ikram edilir ve Fatma ya ikram edilir, ز ه يف ر ي ك ر م و ف اط م ة ت ك ر م. b) Zamir olan nâib-i fâile misal: Bu zamir, mechûl fiile bitişik olan zamirdir. Meselâ;. أ ك ر م ت : Sana ikram edildi, cümlesindeki ) )ت zamiri gibi. Veya munfasıl zamirdir. Meselâ; م ا ي ك ر م إ ال أ ن ا. : Benden başkasına ikram edilmez. Veyahut gizli bir zamirdir. Meselâ; أ ك ر م. : Bana ikram edilir, ن ك ر م : bize ikram edilir, ( أ ن ا ن ن أ ن ت ) olan : sana ikram edilir, gibi. 39 Bu misallerde sırasıyla; gizli ت ك ر م zamirler nâibi fâil olmuştur. c)müevvel masdara misal: : şöyledir : Çalışmanız övülür. Bu cümlenin Arapça tevili ي م د أ ن ت ت ه د وا. 40 ي م د ا ج ت ه اد ك م. 36 - Mustafa, Ğalâyinî, a.g.e., II, 347. 37 - Sebe suresi, 34/54; Ayrıca bkz. el-kurtubî Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-ensârî, el- Câmi li ahkâmi l-kur ân, Beyrut, 1999, XIV, 318; Mustafa Ğalâyinî, a.g.e., II, 344-345. 38 - Mustafa Ğalâyinî, a.g.e., II, 344-345. 39 - Mustafa Ğalâyinî, a.g.e., II, 347. 40- İbn Hişâm, Katru n-nedâ, Beyrut, 1988, s. 204-219; Mustafa Ğalâyînî, a.g.e., II, 256-257.

46 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ III. Belâğat açısından mechûl fiiller : Arapçada aslolan ma lûm kipteki fiilleri kullanmaktır. 41 Ancak bazı sebeplerden dolayı mechûl fiil (edilgen kip), kullanılır. Yaptığımız araştırma ile mechûl kiplerin kullanma sebepleri şöyle tesbit edilmiştir: 42 1) Fiilin fâili bilindiği için sözü kısaltmak için: : Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. 43 Bu إ ن اإلن س ان خ ل ق ه ل وع ا. âyette, yaratanın Allah olduğu herkesçe bilindiği için, yaratma fiili mechûl yapılmıştır. Çünkü yaratmak ve icat etmek ancak Allah a mahsustur. 2) Mef ulün bih in fiilden etkilendiğine dikkat çekmek için: Yâni maksat, mef ûlü bihin yapılan fiilden etkilendiğini açıklamak olduğu için fâili zikretmeye gerek yoktur. Meselâ;. ق ت ل ال ار ج ي : Hâricî (isyancı), öldürüldü, gibi. Çünkü bu misalde önemli olan, kötülüğünden emin olunmak ve güven içinde yaşamak için hâricinin öldürüldüğünü vurgulamaktır. Onu öldüren kimseyi bilmek pek önemli değildir. 3) Fâil, şerefli bir kimse olduğu için, fâili açıklamaktan kaçınmak için: Meselâ;. ر ب اآلت ون :ض Hamam külhanı dövüldü. Onu döven şerefli ve asîl biri ise dövenin adı anılmaz. böyledir. : Kahrolsun koyu yalancılar. 44 âyeti de ق ت ل ال ر اس ون. gibi. : Hoşlanılmayan bir iş yapıldı, 45 ع م ل ع م ل م ن ك ر. 4) Fâil, rezil biri olduğu için, dili onun isminden korumak gayesiyle; Meselâ; ض ر ب األ م ري. : Başkan (prens), dövüldü, gibi. Başkanı döven, alçak ve rezil biri ise, adı anılmaz. 46 5) Herhangi bir (siyâsî veya güvenlik gibi) sebepten dolayı fâili zikretmemek için : Meselâ; ق ت ل ز ي د. : Zeyd öldürüldü. 47 41 - el-câvî, Abdu l-hakk, a.g.e., s. 149. 42 - Muhammed Sa îd İsbir- Bilal Cüneydî, eş-şâmil, s. 951. 43 - Me âric suresi, 70/19. 44 - Zâriyât suresi, 51/10. 45 - Muhammed Sa îd İsbir- Bilal Cüneydî, a.g.e., s. 951. 46 - es-seyyid Ahmed el-hâşimî, Cevâhiru l-belâğa, Beyrut, 1999, s. 104. 47 - Fâdıl Sâlih es- Sâmerrâî, Me âni n-nahv, I-IV, Beyrut, 2002, II, 63.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 47 alındı. 48 : Kalem, أ خ ذ ال ق ل م. : Falanca dövüldü. 49 Bu misallerde fâil biliniyor, fakat kendisine bir ض ر ب ف ل ن. zarar gelmesin diye ismi zikredilmiyor. 6) Fâilin bilinmesi, ancak ondan korkulduğu için isminin söylenmemesi: Meselâ;. س ر ق ال م ت اع : Ticaret malı çalındı, gibi. 7) Fâilin bilinmesi,ancak isminin açıklanmaması için: Meselâ;. ق ت ل أ ح د : Ahmed öldürüldü, gibi. Ahmedi öldüren zalim bir kişi ise onun kötülüğünden korunmak gayesi ile kâtilin adı anılmaz. 50 8) Sözü uzatmamak için: Meselâ; ف اص د ع ب ا تت ؤ م ر.] ] : Sana emrolunanı açıkça söyle, 51 gibi. Bu, Sana emrettiklerimi açıkça söyle, demektir. 9) Fâili zikretmede bir fayda bulunmadığı için; Eğer bir selam ile selamlanırsanız, siz de ondan :]و إذ ا ح ي يت م ب ت ح ي ة ف ح ي وا ب أح س ن م نف ه ا أ و ر د وه ا.[ daha güzeli ile; yahut aynısı ile selamlayınız. 52 Bu âyette, selam veren kimsenin ismini zikretmenin pek faydası yoktur. Ancak bu âyette kasdedilen hüküm, kendisine selam verilen herkesin selam almasının farz olduğunu bildirmektir. 53 IV. Kur ân-ı Kerîm de geçen bazı mechûl fiiller : kaldı... 54 Bunun üzerine kafir şaşırıp : [...فف ب ه ت ا ل ذ ي ك ف ر...[ zaman. 55 : Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği [ و أ ذ ن ت ل ر هب ا و ح ق ت ] da 56...ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar : ]و ظ ن وا أ نف ه م أ ح يط هب م.[ : Artık, bundan önce benzerlerine yapıldığı [و ح يل بف يف نف ه م و بف ني م ا ي ش تف ه ون ك م ا ف ع ل ب أ ش ي اع ه م.[ gibi, kendileriyle arzu ettikleri şey arasına perde çekilmiştir. 57 48 - Muhammed Sa îd İsbir- Bilal Cüneydî, a.g.e., s. 951. 49 - Mustafa Ğalâyinî, Câmi u d-dürûsi l- arabiyye, II, 334. 50- Komisyon, el-belâğa ve n-nakd, Riyad, 1984, s. 21. 51 - Hıcr suresi, 15/94. 52 - Nisâ suresi, 4/86. 53 - Mustafa Ğalâyinî, Câmi u d-dürûsi l- arabiyye, I, 50-53, II, 250-251. 54 - Bakara suresi, 2/258. 55 - İnşikâk suresi, 84/25. 56 - Yunus suresi, 10/22. 57 - Sebe suresi, 34/54.

48 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ zaman. 58 ]: Yerküre, kendine has sarsıntısıyla sallandığı إ ذ ا ز ل ز ل ت األ ر ض ز ل ز ال ا. ] yaklaştırılır. 59 (O gün) Cennet, takva sahiplerine ]: و أ ز ل ف ت ال ن ة ل ل م ت ق ني.] mı). 60 [: Yeryüzünün nasıl yayıldığına (bir bakmazlar و إ ل األ ر ض ك ي ف س ط ح ت ]. olduklarında 61 :] Pişman و ل م ا س ق ط ف أ ي د يه م.[ çıkarılmışlardı. 62 ]: Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna و ع ر ض وا ع ل ى ر ب ك ص ف ا.] sakının! 63 Kâfirler için hazırlanmış bulunan ateşten :[و اتت ق وا الن ار ال ت أ ع د ت ل ل ك اف ر ين.] 64 Nihâyet onların yüreklerinden korku giderilince :[ح ت إ ذ ا فف ز ع ع ن قق ل وهب م...] sonra hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan :] ث ف ص ل ت م ن ل د ن ح ك يم خ ب ري.[ (Allah tarafından) açıklanmış (bir kitaptır). 65 :[ Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve و ق ض ي بف يف نف ه م ب ال ق و ق يل ال م د ل ل ه ر ب ال ع ال م ني.] âlemlerin Rabbi olan Allah a hamdolsun denilmiştir. 66 pey- :[ Resulüm )!Sana söylenen senden önceki م ا يف ق ال ل ك إ ال ما ق د ق يل ل لر س ل م ن قق ب ل ك.] gamberlere söylenmiş olanlardan başka bir şey değildir.) 67 ]و ق يل ي ا أ ر ض ابف ل ع ي م اء ك و ي ا س اء أ ق ل ع ي و غ يض ال م اء و ق ض ي األ م ر و اس تف و ت ع ل ى ال ود ي و ق يل بف ع د ا ل ل ق و م الظ ال م ني.[ : (Nihayet) Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut! denildi. Su çekildi; iş bitirildi;(gemi de) Cudi (dağının) üzerinde yerleşti. Ve o zâlimler topluluğunun canı cehenneme! denildi. 68 V. Sadece mechûl olarak kullanılan bazı fiiller: Bu kısımda sadece mechûl olarak kullanılan fiillerle ilgili misaller alfabetik sıraya göre ele alınarak incelenmiştir. 58 - Zilzâl suresi, 99/1. 59 - Şu arâ suresi, 26/90. 60 - Ğâşiye suresi, 88/20. 61 - A râf suresi, 7/149. 62 - Kehf suresi,18/48. 63 - Âl-i İmrân suresi, 3/131. 64 - Sebe suresi, 34/23. 65 - Hûd suresi, 11/1. 66 - Zümer suresi, 39/75. 67 - Fussilet suresi, 41/43. 68 - Hûd suresi, 11/44.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 49 sevindi. 69 : Adam أ ب ش ر الر ج ل. oldu. : Adamın malı azıldı, fakir أ ب ل ط الر ج ل. أ هب ل ت الن اق ة. : Deve ihmal edildi. şımardı. : Falanca أ ت ر ف ف أل ن. أ ث غ ر ف م ه. أ ج ر ف أ و ال د ه. أ ج ر ت ي د ه. أ ج ف ر األ س ن ان. : Dişleri döküldü. : (Ölen) çocuklarıyla mükafatlandırıldı. : Elinin kırık kemiği kaynaştı. : Dişleri kötü koktu. şişti. : Atın karnı أ ج ف ر ال ف ر س. أ ح ن ط ب ال ق و م. أ خ ذ ال ب ع ري. : Kavim, helak oldu. : Deve delirdi. oldu. : Göz trahom أ خ ذ ت ا ل ع ني. yapıldı. : Hakkında oylama أ خ ذ الر أ ي ع ل ي ه. saklandı. 70 : Onlardan أ خ ف ي ل م. bağlandı. : Atın boğazı أ د م ج ال ف ر س. أ د ير ب ه. : Yakalandı, tutuldu. sarıldı. : Dört tarafı أ ر ب ع. : Falanca savaşta yaralandı, ölmeden ağır yaralı olarak savaş :أ ر ت ث ف ل ن. meydanından taşındı. yaptı. : Okuyamadı, okurken dili tutukluk أ ر ت ج ع ل ى ال ق ار ئ. Titredi. : أ ر ج د. أ ر ض ف ل ن. : Hastalıktan başı döndü; nezle oldu. tuttu. 71 : Titredi, titreme onu أ ر ع د ت فف ر ائ ص ه. geçirdi. : Uyuyamadı, geceyi uyanık أ ر ق اإل ن س ان. 69 - Firuzâbâdî, el-kâmus, s. 447, (b-ş-r) maddesi. 70 - Secde suresi, 32/17. 71 - İbnu Kuteybe, Edebü l-kâtib, Beyrut, 1998, s. 402.

50 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ sarardı. 72 : Ekin أ ر ق الز ر ع. أ ر م ت ال م ر أ ة. : Kadının boğazı sıkıca bağlandı. yağdı. : Yere yumuşak yağmur أ ز ه ت األ ر ض. أ ز ي الظ ل. : Gölge kıvrıldı. sabitlendi. : Adam أ س ب ت الر ج ل. bozuldu. 73 : Renk ا س تف ن ق ع الل و ن. ا س تف ن ق ع الش ي ء ف ال م اء. ا س تف ه ت ب ك ذ ا. : Bir şey suyun rengini bozdu. : Bir şeye düşkün oldu. kaybetti. 74 : Adam malını ا س ح ت الر ج ل. أ س ر الر ج ل. أ س ف و ج ه ه. : Adamın idrarı tutuldu, prostat hastalığına yakalandı. : Benzi soldu, yüzü sarardı. etti. 75 : Pişman oldu; hata etti; hayret أ س ق ط ف ي د ه. أ س ق ع ل و ن ه. أ س ك ت ت ال م ر أ ة. : Rengi bozuldu, sarardı. : Kadın susturuldu. edildi. : Şehit oldu, şehit ا س ت ش ه د. ا س ت ه ل ال و ل د. : Çocuk doğarken ağladı. söyledi. 76 : Ay doğarken, yüksek sesle ismini ا س ت ه ل ال ل ل. : Adam (yılan veya akrep sokmasından dolayı) çıldırdı, başı ا س ه ب الر ج ل. döndü, rengi soldu. أ ش ب ل الش ي ء. أ ش ب )و ش ب ( ل ك ذ ا. أ ش ه د ف ل ن. أ ص ب ال ق و م. : Başımı kaldırarak dalgın olarak bir şeye baktım. : Bana fırsat verildi. : Falanca şehit oldu. : Halk, sabâ rüzgârına maruz kaldı. 72 - Firuzâbâdî, el-kâmus, s. 1116. (e-r-k) maddesi. 73 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 993 (n-k-a) maddesi. 74 - İbnu Manzûr, Lisânu l- arab, II, 42. 75 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 866 (s-k-t) maddesi; İbn Manzûr, Lisânu l-arab, VII, 318, (s-k-t) maddesi. 76 - İbnu Kuteybe, Edebu l-kâtib, s. 402; el-lahmî, Şerhu l-fasîh, Beyrut, 1998, s. 79.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 51 أ ص ع ب ال ف ح ل. binmedi. : Erkek deveye أ ض ر ب ت األ ر ض. tuttu. : Yer dondu, buz أ ط ر ق ج ن اح الط ري. katlandı. : Kuşun kanadı أ ط ر ق اإل ب ل. : Deve sürüsü birbirini takip etti. أ ط ر ق الر ج ل. : Adam yaya kaldı, bineğini yitirdi. أ ط ع م الر ج ل. : Adam bol bol avladı. أ ط ل د م ف ل ن. alınmadı. : Falancanın kanı heder oldu, intikamı أ ط م ع ل ي ه. : Kabız oldu. أ ط م ي ع ل ي ه. : İdrarı tutuldu, prostat hastalığına yakalandı. أ ط ري الر ج ل. : Adamın başı ağırdı. ا ع ت ق ل ل س ان ه. konuşamadı. : Dili tutuldu, أ ع ر ب ال ف ر س. kişnedi. : At boz oldu, at ا ع ق م ت ال م ر أ ة. kısırlaştı. : Kadın أ غ ت ب ط. etti. : Nimete sevindi, gıpta أ غ ر ب الر ج ل. arttı. : Adamın acısı, elemi أ غ ر ب ال ف ر س. beyazlaştı. : Atın gözleri çapak tuttu, atın kirpikleri أ غ د ال ق و م. : Kavmin develerinde gudde oluştu. أ غ ر م ب ك ذ ا. oldu. 77 : Düşkün oldu, aşırı heveslisi أ غ ر ي ب ه. : Düşkün oldu, tutkunu oldu. ا غ ت س ل ال ف ر س. terledi. : At أ غ م ي ع ل ي ه. Bayıldı. 78 : أ غ ني الر ج ل. kirlendi. : Adam أ ف ت ل ف ل ن. : Falanca, ansızın öldü. أ ق ح م ال ب ع ري. edildi. 79 : Deve, ihmal 77 - İbn Manzûr, a.g.e., XII, 437, (ğ-r-m) maddesi. 78 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 402. 79 - İbn M a n z û r, a.g.e., ( k - h - m ) maddesi.

52 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ أ ف ر ح ال ق ت يل. : Adam çölde ölü bulundu, divan sahibi olmadı, müslüman oldu ve kimseye intisâb etmedi. uzadı. 80 : Atın boyu أ ف ر غ ال ف ر س. yakalandı. 81 : Falan kavmin efendisi أ ف ر غ ب س ي د اب ن ف ل ن. açıldı. 82 : Falancanın başına büyük bir bela geldi, iş أ ف ظ ع ف ل ن. أ ف ك الر ج ل. أ ف ك ال م ك ان. : Adamın aklı zayıf oldu. : Yer kurak oldu. çevirdi. 83 : Kavim haktan yüz أ ف ك ال ق و م. ا قق ت ت ل ف ل ن. : Falancayı karasevda öldürdü. 84 korundu. : At أ ق ر ب ال ف ر س. أ ق ر م ال ف ح ل. أ ق ع د اإل ن س ان. ا ق ع د ال م ل. أ ق م ح الر ج ل. ا ق ن الط ع ام. أ ق ه ر ف ل ن. : Damızlığa saygıdan dolayı binilmedi. : İnsan kötürüm oldu, ayağa kalkamadı. : Devenin dizleri tutmaz oldu, gevşedi. : Adam zelil kılındı, yenildi. : Faydasız yemeği beğendi. : Falanca zelil kılındı, yenildi. olgunlaştı. : At tam أ ك ر ب ال ف ر س. otlatıldı. : Yerdeki bütün bitkiler أ ك م ت األ ر ض. أ ل ف ل ن. ا ل ت م ع الل و ن. أ ل يم الل و ن. أ ل ف ح الر ج ل. : Falanca inledi. : Renk parladı. : Renk soldu. delirdi. 85 : Adam أ ل ق الر ج ل. : Adam malını kaybetti, fakir oldu. 80 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 964 (f-r-ğ) maddesi. 81 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 964 (f-r-ğ) maddesi. 82 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 965 (f-z- a) maddesi. 83 - İbnü l-esîr, en-nihâye fî ğarîbi l-hadîs, Beyrut, 1985, I, 56. 84 - Cevherî, es-sıhâh, II, 1339 (k-t-l) maddesi. 85 - Cevherî, es-sıhâh, II, 1103, (e-l-k) maddesi ; Fîrûzâbâdî, a.g.e., s. 1117, (e-l-k) maddesi.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 53 أ م ت ع ف ل ن. : Falanca sıhattan faydalandı. soldu. 86 : Adamın rengi (korku, heyecan veya üzüntüden) ا م ت ق ع ل و ن الر ج ل. أ م ر الر ج ل. : Adamın vücudu tam gelişti. yağdı. : Üzerimize yağmur أ م ط ر ن ا. أ م ل ح ال م اء. أ م ه ت ال غ ن م. : Su tuzlulaştı. : Koyun sürüsü çiçek hastalığına yakalandı. soldu. 87 (Korku, heyecan v.s. den) rengi : ا نف ت ق ع الل و ن. Bozuldu. 88 : ا نف ت س ف. terledi. : At أ ن ج د ال ف ر س. ا ن ج د الر ج ل. zayıflandı. : Adam أ ن ح د ف ل ن. ا ن ز ف ت ال ب ي ئ ر. ا ن ز ف ت ال ق و م. : Adamın başına tanınmasına vesile olan bir bela geldi. : Kuyunun suyu çekildi. : Halkın içeceği tükendi. sürdüremedi. 89 : Adam yolculuğunu ا نف ق ط ع ب الر ج ل. أ ن ك ر. : Dâhi oldu. şişti. 90 : Darbe yeri أ ن ج. أ ه ت الر ج ل. ا ه ت ق ع الل و ن. : Adam yaşlılıktan bunadı. : Renk soldu. aktı. 91 : Öcü alınmadı, ihmal edildi, kanı boşa أ ه د ر. titredi. 92 : Adam öfke, korku, zayıflık veya sıtmadan dolayı أ ه ر ع الر ج ل. şenlendi. 93 : Yerin sahibi oldu, yer أ ه ل ال م ك ان. 86 - el-lahmî, a.g.e., s. 80. 87 - el-lahmî, a.g.e., s. 80. 88 - Firûzâbâdî, a.g.e., s. 1106, (n-s-f) maddesi. 89 - el-lahmî, a.g.e., s. 80. 90 - İbnü I-Esîr, en-nihâye fî ğarîbi l-hadîs, V, 134. 91 - el-lahmî, a.g.e., s. 77. 92 - İbnu Kuteybe, Edebü l-kâtib, s. 402; Firûzâbâdî, a.g.e., s. 1001, (h-r- a) maddesi. 93 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 402; el-lahmî, a.g.e., s. 79.

54 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ أ ه ل ال ل ل. doğdu. 94 : Ay çıktı, أ وب ص ت األ ر ض. yeşerdi. : Yerde bitki أ وز ع ت ب األ م ر. yaptım. 95 : Bir şeye düşkün oldum, çok ا وض ع. etti. : Zarar أ وك س الر ج ل. etti. 96 : Adam zarar أ ول ع ت ب األ م ر. oldum. 97 : Bir şeye düşkün ب ت. oldu. : Şanslı ب د ي. oldu. : Gözleri trahom بف ر ح ج ك. etsin. 98 : Allah haccını kabul ب ط ن الر ج ل. ağırdı. : Karnı ب ع ض ال م ك ان. oldu. 99 : Yerin sineği çok ب ق ع. sövüldü. : Kötü laf söylendi, küfür edildi, ب ل د ز ي د. : Zeyd, âciz ve güçsüz oldu. ب ل ي ت الن اق ة. : Dişi deve ölünceye kadar ölen sahibinin mezarı başında bağlandı. هب ت الر ج ل. yakalandı. 100 : Adam şaşırıp kaldı, ansızın هب ر. : Yorgunluktan soluğu, nefesi kesildi. بف ي ع ب ه / بف ي غ ب ه. karıştı. : İşi بف ي غ الد م. fışkırdı. 101 : Kan ت ل ع ر ش ال ق و م. kalktı. : Kavmin şerefi ve asaleti ortadan تت و د ع م ن ف ل ن. : Ona selam verildi; onlar rezil oldular 102 94 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 402; el-lahmî, a.g.e., s. 79. 95 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 402. 96 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 748, (v-k-s) maddesi. 97 - İbnu Kuteybe, Edebü l-kâtib, s. 402; Feyyûmî, el-misbâhu l-münîr, s. 399, (v-l- a) maddesi. 98 - el-lahmî, Şerhu l-fasîh, s. 80. 99 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 822, (b- a-z) maddesi. 100 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s.402; el-lahmî, a.g.e., s.76. 101 - Firuzâbâdî, a.g.e.. s. 1007, (b-y-ğ) maddesi. 102 - Ahmed b. Hanbel, el-müsned, II, 163,190.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 55 تت و ف. : Öldü, vefat etti. ث ئ ت الر ج ل. : Adam nezle oldu. ث ب ل ال ب ع ري. : Devenin karnı şişti. ث ط ئ الر ج ل. oldu. : Adam ahmak ث ط ع الر ج ل. oldu. : Adam nezle ث ط غ الر ج ل. oldu. : Adam nezle ث غ ر ف م ه. : Dişleri döküldü. ث ل ج فف ؤ اد الر ج ل. : Adamın yüreği rahatladı, içi rahat oldu; kayıtsız oldu, ahmak oldu. 103 ث ل ج الر ج ل. sevindi. : Adam hayret etti; ث ل ج ا لر ج ل. : Adam mezara gömüldü. ث ئ ب الر ج ل. : Adam esnedi; gevşedi, tembelleşti. ج ث ث الر ج ل. korktu. 104 : Adam ج ئ ر الر ج ل. : Adam hıçkırdı. ج ب ل اإل ن س ان. yüceldi. : İnsan ahlakça ج ث اإل ن س ان. korktu. : İnsan ج ح ش اإل ن س ان. yırtıldı. : İnsanın derisi tırmandı, ج ح ف. oldu. : İshal ج ح ف ت الس ن. oldu. : Mallar yok ج د ر الش خ ص. çıktı. : Şahsın yüzünde sivilce ج د ل ت ال ار ي ة. inceldi. : Hizmetçi kadının beli ج ر د ال م ك ان. etti. : Yeri çekirge istila ج ش ر الش خ ص. kabalaştı. : Şahsın göğsü sertleşti, sesi ج ع م. : İştahı kesildi. ج ل د ب الر ج ل. kaydı. : Adam düştü; 103 - el-lahmî, a.g.e., s. 80. 104 - İbnu Allân, İthâfu l- fâzıl bi l-fi li l-mebniyyi li gayri l-fâil, s. 52.

56 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ ج ل ز الش ي ء. : Kaba ve sert oldu. ج ن ب الر ج ل. ağırdı. : Adamın böğürü ج ن الر ج ل. : Adam delirdi, aklını kaybetti. ح ب ج. büyüdü. : Karnı şişti, ح ب ك. oldu. : Kötü huylu ح ب. şişti. : Karnı ح ر ص ال م ر ع ى. otlatıldı. : Mer a ح ر ب م ال ه. : Malı zorla alındı. ح ر. çarptı. 105 : Isındı, güneş ح د. kesildi. : Rızkı ح س ف الر ج ل. düşürüldü. 106 : Adam rezil oldu, ح ق ل ه. : Sabit oldu. ح ص ب اإل ن س ان. çıktı. : İnsanın vücudunda sivilce ح ص ر )و أ ح ص ر الر ج ل ). oldu. : Adam kabız ح ص ي الر ج ل. taşlaştı. : İdrarı hapsoldu; idrarı mesanede ح ض ر. düştü. : Ölüm yatağına ح ط ر الر ج ل. : Adam yere düştü. ح ف ر ت األ س ن ان. sarardı. 107 : Dişler ح ق ي الر ج ل. ح ل ب ت ا لن اق ة. : Yediği etten dolayı adamın karnı ağırdı. : Deve sağıldı. ح ل ي ت ال م ر أ ة. taktı. : Kadın takı خ ب ل الر ج ل. içti. 108 : İnsan içki خ ب ل اإل ن س ان. karıştı. : Adamın aklı 105 - Firûzâbâdî, a.g.e., s.479, (h-r-r) maddesi; İbnu Manzûr, Lisânu l- arab, I, 304, (h-r-b-) maddesi. 106 - Firuzâbâdî, a.g.e., s.1039, (h-s-f) maddesi. 107 - Feyyûmî, el-misbâhu l-münîr, s. 88 ( h-f-r) maddesi. 108 - Firuzâbâdî, a.g.e., s.1132, (h-m-k) maddesi.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 57. yakalandı : İnsan sara hastalığına خ ب ط اإل ن س ان.. 109 yağdı : Sonbaharda üzerimize yağmur خ ر فف ن ا.. 110 : Adamı ihmâl etti خ س ع ع ن الر ج ل ب ك ذ ا. inceldi. 111 : Bağırsak خ ط ف ا ل ح ش ا. خ ل ج اإل ن س ان. خ ل ط ف ع ق ل ه. : İnsan acı çekti, ağrı hissetti. : Aklı karıştı. büküldü. : Ökçe vetiri خ ل ع الر ج ل. خ ل اإل ن س ان أ و ال يف و ان. خ ن ال ب ع ري. د ب ر ال ق و م. د ث ف ل ن. د ث ال ب ع ري. د ج م اإل ن س ان. : İnsan veya hayvanın eklemleri ağırdı. : Deve nezleye yakalandı. : Kavim batı rüzgarına maruz kaldı. : Falancanın doğuştan uzuvlarının birinde burukluk oldu. : Devenin boynu kıvrıldı, büküldü. : İnsan üzüldü. çürüdü. : Adamın cesedi د خ ل الر ج ل. iltihaplandı. 112 : Deve د س ال ب ع ري. titredi. 113 : Adam ürperdi, د ع ث الر ج ل. د ف ق ال م اء. د ك اإل ن س ان. : Su birden döküldü, bir defada boşaldı. : İnsan sarsıldı, hastalandı. öksürdü. : At öksürük ile hastalandı; د ك ع ال ف ر س. oldu. : Zebra semiz د م ال م ار ال و ح ش ي. د ن ف الر ج ل. : Adam hastalandı. döndü. : Dehşete düştü, hayret etti, şaşkına د ه ش. 109 - Firuzâbâdî, a.g.e., s.1038, (h-r-f) maddesi. 110 - Zebîdî, Tâcu l- arûs, XX, 506, (h-s- a) maddesi. 111 - Firuzâbâdî, a.g.e., s.1041, (h-t-f) maddesi. 112 - Zebîdî, Tâcu l- arûs, XX, 506, (d-s-s) maddesi. 113 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 216, (d- a-s) maddesi.

58 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ د ير الر ج ل. döndü. 114 : Adamın başı د مي ب ه. döndü. 115 : Başı ذ ئ ب اإل ن س ان. korktu. : İnsan kurttan ذ ب ال ب ع رب. kondu. 116 : Sinek deveye ذ ع ر ف ل ن. korktu. 117 : Falanca ر ب ع. tutuldu. : Dört günde bir sıtmaya ر ب ع ال ق و م. : Bahara girdi. ر ج د. Titredi. 118 : ر ج ف اإل ن س ان. farketmedi. 119 : İnsan delirdiğini ر ج ي.. 120 : Üzerinde titrendi ر د ت ال م ر أ ة. gevşedi. 121 : Hamur şişti ve ر خ ف ال ع ج ني. boşandı. 122 : Kadın ر د ع ف ل ن. soldu. 123 : Falancanın rengi ر ع د. : Şimşek çarptı, titredi. ر ع ف ف ل ن. kanadı. 124 : Burnu ر ع ر الر ج ل. bayıldı. 125 : Adam ر غ ب ت األ ر ض. yumuşadı. 126 : Yer ر ف ع ل ه الش خ ص. gördü. : Şahsı uzaktan 114 - Firuzâbâdî, a.g.e., s. 504, (d-v-r) maddesi. 115 - İbn Allân, İthâfu l-fâdıl, s. 63. 116 - İbn Allân, a.g.e., s.64. 117 - İbn Allân, a.g.e., s.64. 118 - İbn Allân, a.g.e., s. 65. 119 - İbn Allân, a.g.e., s.65. 120 - İbn Allân, a.g.e., s. 65. 121 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 122 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 123 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 124 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 125 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 126 - İbn Allân, a.g.e., s. 66.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 59 düştü. 127 : Hayvanından ر ف ض م ن د اب ت ه. etti. : Dizinden şikâyet ر ك ب. ر ك ض ت الد اب ة. dürtüldü. 128 : Hayvan dürtüldü, süratli gitmesi için her iki böğrü kamburlaştı. 129 : Sırtı ر م غ. yaralandı. 130 : Hayvanın tabanının içi oyulup ر ه ص ت الد اب ة. edildi. 131 : Kötülük yapmakla itham ر ه ق. yağdı. 132 : Yere yumuşak yağmur ر ه ت األ ر ض. rüzgârlandı. 133 : Gölete rüzgâr vurdu, esti, göl ر يح ال غ د ير. heyecanlandı. 134 : Çok korktu, ز ئ م. oldu. 135 : Cimri ز ح ر ف ل ن. kalktı. 136 : Deve yorgunluktan ayağa ز ح ف ال ب ع ري. korktu. : Gece ز ع ق الر ج ل. ز ك م الر ج ل. : Adam nezle oldu. : Falanca kendini beğendi, insanlara karşı kibirlendi, büyüklük ز ه ي ف ل ن ع ل ى ا ل ن ا س. tasladı. 137 durdu. 138 : Hareketsiz س ب ت. yaklandı. 139 : Sıtma hastalığına س ب ط. 127 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 128 - el-lahmî, a.g.e., s. 80; İbn Allân, a.g.e., s. 66. 129 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 130 - el-lahmî, a.g.e., s. 78; İbn Allân, a.g.e., s. 66. 131 - İbn Allân, a.g.e., s. 66. 132 - İbn Allân, a.g.e., s. 67. 133 - İbn Allân, a.g.e., s. 67. 134 - İbn Allân, a.g.e., s. 67. 135 - İbn Allân, a.g.e., s. 67. 136 - İbnu l-esîr, en-nihâye fî ğarîbi l-hadîs, II, 298; İbn Allân, a.g.e., s. 67. 137 - İbnu Kuteybe, Edebu l-kâtib, s. 401; Cevherî, es-sihâh, II, 1724, (z-h-y) maddesi; İbnu Manzûr, Lisânu l- Arab, XIV, 361, (z-h-y) maddesi. 138 - İ b n Allân, İthâfu l-fâdıl, s. 70. 139 - İ b n Allân, a.g.e., s. 70.

60 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ س ب ه. kaybetti. 140 : Aklını س ج ل الش ي ء. oldu. : Alçak,rezil س ج ل ت الن خ ل ة. oldu. 141 : Hurmanın çekirdeği zayıf س ح ت الر ج ل. acıktı. 142 : Adam س خ ف. yakalandı. 143 : Akciğer veremine س د ع. geldi. 144 : Başına bela س ر ر ت ب ه. : Ona sevindim. س ر ق ص و ت ه. : Sesi kısıldı, bozuldu. س ع د. oldu. 145 : Mutlu س ع ر ال ك ل ب. kudurdu. : Köpek س ع ر الر ج ل. delirdi. 146 : Adam س ع ر الن ب ات. kaldı. 147 : Bitki yakıcı rüzgâra maruz س ع ف الص ب. çıktı. 148 : Çocuğun başında çıban س ق ط ف ي د ه. oldu. 149 : Yanıldı, şaşkınlığa düştü, pişman س ل س الر ج ل. delirdi. 150 : Adam idrar kaçırdı, adam س ل. : Verem oldu. س ي د. yakalandı. 151 : Tuzlu su içtiği için bir çeşit hastalığa ش ئ ز ال م ك ان.. 152 : Yer yüksek oldu 140 - İ b n Allân, a.g.e., s. 70. 141 - İ b n Allân a.g.e., s.70. 142 - İ b n Allân, a.g.e., s. 70. 143 - İ b n Allân, a.g.e., s.70. 144 - İ b n Allân, a.g.e., s.71. 145 - İ b n Allân, a.g.e., s.71. 146 - İ b n Allân, a.g.e., s.71. 147 - İ b n Allân, a.g.e., s.71. 148 - İbn Allân, a.g.e., s.71; İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 402. 149 - İbn Allân, a.g.e., s.74. 150 - İbn Allân, a.g.e., s.73. 151 - İbn Allân, a.g.e., s.72. 152 - İbn Allân, a.g.e., s.73.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 61 oldu. 153 : Adam tedirgin ش ئ ز الر ج ل. oldu. 154 : Adam tedirgin ش ئ ف الر ج ل. oldu. 155 : Uğursuz ش ئ م. girdik. 156 : Kışa ش ت ين ا. : Musibet anında zihnim karıştı, şaşırdım, şaşkınlığa düşmüş ش د ه ت ع ن د ال م ص يب ة. oldum, hayret ettim. 157 gördü. 158 : Halk gün doğuşunu ش ر ق ال ق و م. ش غ ف ت ب ه. : Ona aşık oldum, çok sevdim. : Başkasıyla meşğul olduğumdan seni ihmal ettim, seni bırakıp ش غ ل ت ع ن ك ب ك ذ ا. başkasıyla meşgul oldum. 159 çoğaldı. 160 : Suyu içen dudaklar (kişiler) ش ف ه ال م اء. çoğaldı. 161 : Adamı soranlar ش ف ه الر ج ل. edildi. 162 : Halk içinde meşhur oldu; teşhir ش ه ر ف الن اس. battı. 163 : Ayağına diken ش يك ت ر ج ل ه. kaldı. 164 : Halk meltem rüzgârına maruz ص ب ال ق و م. ağrıdı. 165 : Falancanın göğsü ص د ر ف ل ن. ağrıdı. 166 : Falancanın başı ص د ع ف ل ن. büzüldü. 167 : Toynak ص ر ال اف ر. 153 - İbn Allân, a.g.e., s.73. 154 - İbn Allân, a.g.e., s. 73. 155 - İbn Allân, a.g.e., s. 73. 156 - İbn Allân, a.g.e., s.73. 157 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 402; el-lahmî, Şerhu l-fasîh, s. 80; İbn Allân, a.g.e., s.73. 158 - İbn Allân, a.g.e., s. 73. 159 - Feyyûmî, Misbâhu 1-münîr, s. 190; İbn Allân, a.g.e., s.73. 160 - İbn Allân, a.g.e., s. 74. 161 - İbn Allân, a.g.e.,, s. 74. 162 - el-lahmî, a.g.e., s. 76; İbn Allân, a.g.e., s.74. 163 - İbn Allân, a.g.e., s.74. 164 - İbn Allân, a.g.e., s. 75. 165 - İbn Allân, a.g.e., s. 74. 166 - İbn Allân, a.g.e., s.75. 167 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 543, ( s-r-r-) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s.75.

62 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ ص ر ع اإل ن س ان. oldu. 168 : Adam sara ص ع ف. titredi. 169 : Korku veya soğuktan ص ف ر ف ل ن. toplandı. 170 : Karnında su ص ق ع ت األ ر ض. dondu. 171 : Yer ص يح ب ه. : Korktu. ص يح ف يه م. : Onlar )helak oldular). ض ئ د = ض ن ك. tutuldu. 172 : Nezle oldu, nezleye ض ب ط ت األ ر ض. yağdı. 173 : Yere yağmur ض ر ب ت األ ر ض. tuttu. 174 : Yer dondu, buz ض ن ك. oldu. 175 : Nezle ض و ي ا ل ب ع ري. : Deve v.s. doğurmadan, yavru çıkarmadan önce tenasül uzvunda yer yer sivilce belirdi. ط ب اإل ن س ان. büyülendi. 176 : İnsan ط ح ل. oldu. 177 : Dalağı rahatsız ط ر ف ت ال ع ني. yaşardı. 178 : Göz ط ر ق ال ع ق ل. zayıflandı. 179 : Akıl ط ر ف ت ال م ر أ ة.,sevilmedi. 180 : Kadın bir yana itildi ط ش ف ل ن. oldu. 181 : Falanca nezle 168 - İbn Allân, a.g.e., s. 75. 169 - İbn Allân, a.g.e., s.75. 170 - İbn Allân, a.g.e., s.75. 171 - İbn Allân, a.g.e., s. 75. 172 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 376, ( d-e-d) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s.76. 173 - İbn Allân, a.g.e., s. 76. 174 - İbn Allân, a.g.e., s. 77. 175 - İbn Allân, a.g.e., s.77. 176 - İbn Allân, a.g.e., s. 78. 177 - İbn Allân, a.g.e., s. 78. 178 - İbn Allân, a.g.e., s. 78. 179 - İbn Allân, a.g.e., s. 78. 180 - İbn Allân, a.g.e., s. 78. 181 - İbn Allân, a.g.e., s. 79.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 63 ط ش ت األ ر ض. yağdı. 182 : Yere az yağmur ط ع ن الر ج ل. yakalandı. 183 : Adam veba hastalığına ط ل س ب ف ل ن ف الس ج ن. kondu. 184 : Falanca hapse ط ل ق الس ل يم. sakinleşti. 185 : Adam ط ل ق ت ف ال م خ اض. kaldı. 186 : Doğum sancısına maruz ط ل د م ه. gitti. 187 : Öcü, intikamı alınmadı, kanı heder oldu, boşa ط ل ت األ ر ض. yağdı. 188 : Hafif yağmur ط م ر ف ل ن ف ض ر س ه. ağırdı. 189 : Azı dişi ط م ل الش ي ء. sıvandı. 190 : Yağ v.s. ile ظ ف ر ف ل ن. kapandı. 191 : Gözü ak perde ile ع ت ه. Bunadı. 192 : ع د ر ال م ك ان. yağdı. 193 : Yere çok (sağanak) yağmur ع د س اإل ن س ان. çıktı. 194 : İnsanda ergenlik sivilcesi ع ر ب ال ر ح.. 195 : Yaranın izi kaldı ع ر ق الر ج ل. oldu. 196 : Adam zayıfladı,cılız 182 - İbn Allân, a.g.e., s. 79. 183 - İbn Allân, a.g.e., s. 79. 184 - İbn Allân, a.g.e., s. 79. 185 - İbn Allân, a.g.e., s. 79. 186 - İbn Allân, a.g.e., s. 79. 187 - Cevherî, es-sihâh, II, 1309, (t-l-l) maddesi; Fîruzâbâdî, el-kâmusü l-muhît, s. 1326, (t-l-l) maddesi; Zebîdî, Tâcü l- arûs, XXIX, 378, (t-l-l) maddesi; el-lahmî, Şerhu l-fasîh, s. 76; İbn Allân, a.g.e., s. 79-80. 188 - İbnu Manzûr, Lisânu l- Arab, XI, 405, (t-l-l) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 81. 189 - İbn Allân, a.g.e., s. 81. 190 - İbn Allân, a.g.e., s. 81. 191 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 556, (z-f-r) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 82. 192 - İbn Allân, a.g.e., s. 81. 193 - İbn Allân, a.g.e., s. 83. 194 - İbn Allân, a.g.e., s. 83. 195 - İbn Allân, a.g.e., s. 83. 196 - İbn Allân, a.g.e., s. 83.

64 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ çıktı. 197 : Deve yavrusunun boynunda çıban ع ر ت ال ف ص ل ن. oldu. 198 : Adamın burnu rahatsız ع ر ن الر ج ل. yakalandı. 199 : Falanca sıtma hastalığına ع ر ي ف ل ن.. 200 : Satılan mal kaçarak sahibine geri döndü ع ر ي إل الش ي ء. gelişti. 201 : Adamın vücudu tam ع ص ب اإل ن س ان. oldu. 202 : Kadın kısır ع ق ر ت ال م ر أ ة - ع ق م ت ال م ر أ ة. kısırlaştı. 203 : Koyun ع ق ف ت الش اة.. 204 : Mafsalları kurudu,hareketsiz kaldı ع ق م ت م ف اص ل ه. vazgeçti. 205 : Onun ziyaretinden döndü, ع ك م ف ل ن. takıldı. 206 : Boğazına sülük ع ل ق ف ل ن. Hastalandı. 207 : ع ل. düştü. 208 : Erkek iktidardan ع ن. : Bir şeye önem verdim, çok ilgilendim,... ile meşgul ع ن يت ب الش ي ء. oldum. 209 yağdı. 210... de senenin ilk yağmuru : ع ه د ال م ك ان.. 211 : Durumu iyi oldu,gıbta edildi غ ب ط. 197 - İbn Allân, a.g.e., s. 83. 198 - İbn Allân, a.g.e., s. 84. 199 - İbn Allân, a.g.e., s. 84. 200 - İbn Allân, a.g.e., s. 84. 201 - İbn Allân, a.g.e., s. 84. 202 - Cevherî, es-sıhâh, II, 1467, (a-k-m) maddesi; Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 1471, (a-k-m) maddesi; Zebîdî, Tâcü l- arûs, X X X I I I, 1 1 6, (a-k-m) maddesi; İbn Manzûr, Lisânu l- arab, XII, 412, (a-k-m) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 84. 203 - İbn Allân, a.g.e., s. 84. 204 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 1471, ( a-k-m) maddesi. 205 - İbn Allân, a.g.e., s. 85. 206 - İbn Allân, a.g.e., s. 85. 207 - İbn Allân, a.g.e., s. 85. 208 - İbn Allân, a.g.e., s. 85. 209 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 401 ; İbn Allân, a.g.e., s. 85. 210 - İbn Allân, a.g.e., s. 85. 211 - Zebîdî, Tâcü l- arûs, XIX, 505, (ğ-b-t) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 86.

Nusrettin BOLELLİ / Şarkiyat Mecmuası Sayı 22 (2013-1) 37-75 65 aldatıldı. 212 : Alış-verişte غ ب ف ال بف ي ع. yakalandı. 213 : Sara hastalığına غ ث.. 214 : Deve gudde( beze )çıkardı غ د ( أو أ غ د ) ال ب ع ري. oldu. 215... ye düşkün : غ ر ي ب ه. terledi. 216 : At غ س ل ال ف ر س. çöktü. 217 : Hastanın üzerine baygınlık غ ش ي ع ل ى ال م ر يض. gibi. 218 : Üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse ك ال ذ ي يف غ ش ى ع ل ي ه م ن ال م و ت. tuttu. 219 : Gözü çapak غ ض ب. yaşadı. 220 : Falanca bolluk içinde غ ض ر ف ل ن. oldu. 221 : Çok şiddetli susadı, cimri غ ل. göremedi. 222 : Ay bulutlar arkasına girdi, görünmez oldu, ayı غ م ع ل ي ه ال ل ل. oldu. 223 : Ay bulutlar arasında görünmez أ غ م ي ال ل ل ع ل ى الن اس. : Bayıldı, bir olay veya afetten dolayı duygu ve hareketlerini غ م ي ع ل ي ه / أ غ م ي ع ل ي ه. kaybetti, şuurunu kaybetti. 224 oldu. 225 : Haber gizli أ غ م ي ع ل ي ه ال بف ر. kapladı. 226 : Kalbini yanılgı ve dikkatsizlik غ ني قق ل ب ه. bayıldı. : Kalbini gaflet kapladı, أ غ ني ع ل ى قق ل ب ه. 212 - el-lahmî, a.g.e., s. 77; İbn Allân, a.g.e., s. 86. 213 - İbn Allân, a.g.e., s. 86. 214 - İbn Allân, a.g.e., s. 86. 215 - İbn Allân, a.g.e., s. 86. 216 - İbn Allân, a.g.e., s. 86. 217 - İbn Allân, a.g.e., s. 86. 218 - Ahzâb suresi, 33/19. 219 - İbn Allân, a.g.e., s. 87. 220 - İbn Allân, a.g.e., s. 87. 221 - İbn Allân, a.g.e., s. 87. 222 - İbnu Kuteybe, a.g.e., s. 403 ; el-lahmî, a.g.e., s.79; İbn Allân, a.g.e., s. 87. 223 - İbn Allân, a.g.e., s. 87. 224 - el-lahmî, a.g.e., s. 79; İbn Allân, a.g.e., s. 86. 225 - İbn Allân, a.g.e., s. 87. 226 - İbn Allân, a.g.e., s. 87.

66 ARAP DİLİNİ ANLAMA EKSENİNDE MECHÛL FİİLLERİN YERİ etti. 227 : Kalbi ağrıdı, kalbinden şikayet ف ئ د. kamburlaştı. 228 : İnsan romatizmadan ف ر ص اإل ن س ان. فف ز ع ع ن ه. : Korkusu geçti. oldu. 229 : Adam şahsiyetsiz ف س ل ف ل ن. etti. 230 : Alış-verişte zarar ف ص خ. yıkıldı. 231 : Ev ف ص م ال بف ي ت.. 232 : Adam felç oldu ف ل ج الر ج ل. düştü. 233 : Çocuğun boynundaki iskelet kemiği ف ه ق ا لص ب.. 234 : Falanca öldü ق ب ض ف ل ن. kaldı. 235 : Halk meltem rüzgârına maruz قق ب ل ال ق و م. reddedildi. 236 : Falanca ق ج ز / ق ح ز ف ل ن. kaldı. 237 : Kavim kıtlığa maruz ق ح ط ال ق و م. yapıştı. 238 : Derisi kuruyup kemiklerine ق ح ل ف ل ن. oldu. 239 : Deve yavrusu uyuz ق ر ح ال ف ص يل. ağrıdı. 240 : Karnı ق د الر ج ل. 227 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 389, (f-e-d) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 88. 228 - İbn Allân, a.g.e., s. 88. 229 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 1346, (f-s-l) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 88. 230 - İbn Allân, a.g.e., s. 88. 231 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 1476, (f-s-m) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 88. 232 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 257, (f-l-c) maddesi; el-lahmî, a.g.e., s. 79; İbn Allân, a.g.e., s. 88. 233 - İbn Allân, a.g.e., s. 89. 234 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 840, (k-h-z) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 90. 235 - İbn Allân, a.g.e., s. 89. 236 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 669-670, (k-d-d) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 90. 237 - Cevherî, es-sıhâh, I, 897, (k-h-t) maddesi; Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 880, (k-h-t) maddesi; Zebîdî, Tâcü l- arûs, X X, 7, (k-h-t) maddesi; İbnu Manzûr, Lisânu l- arab, VII, 374, (k-h-t) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 90. 238 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 1353, (k-h-l) maddesi; Zebîdî, Tâcü l- arûs, XXX, 238, (k-h-1) maddesi; İbnu Manzûr, Lisânu l- arab, XI, 552, (k-h-l) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 90. 239 - İbn Allân, a.g.e., s. 90. 240 - Fîrûzâbâdî, el-kâmûs, s. 394, (k-d-d) maddesi; İbn Allân, a.g.e., s. 90.