Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi

Benzer belgeler
Kafkasya da Etnik Grupların Boru Hatları Üzerindeki Etkisi

AHISKA TÜRKLERİ VE VATANA DÖNÜŞ MÜCADELESİ 1

AHISKA TÜRKLERI: ULUSÖTESI BIR TOPLULUK - ULUSÖTESI AILELER

KÖKSAV E-Bülten. Hassas Konular KÖK SOSYAL VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI. 2 Aralık 2007 Rusya Federasyonu DUMA seçimleri ve Kafkasya

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

1992 SONRASI TÜRKİYE YE GÖÇEN AHISKA TÜRKLERİNİN GÖÇ, İSKÂN VE UYUM SORUNLARINA İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA, BURSA ÖRNEĞİ

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

TÜRKİYE DE BULUNAN SURİYELİ MÜLTECİLER

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB), ORTA ASYA'DAKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI.

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Çepeçevre Karadeniz Devam Eden Sorunlar, Muhtemel Ortakl klar - Güney Kafkasya ve Gürcistan aç s ndan

COG 446 RUSYA Hafta 2. Rusya: Makro Bir Perspektif

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Sayın Bakanım, yedinci yaşına giren dergimiz

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

Integration e.v. Fragebogen Untersuchung über die Rechte und Pflichten der in Deutschland lebenden Migranten

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

TÜRKİYE DEKİ ÜNİVERSİTELERDE OKUYAN TÜRK ASILLI ÖĞRENCİLERİN OKUMA ALIŞKANLIKLARINA YÖNELİK ANKET ÇALIŞMASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

AVİM Yorum No: 2014 / 79 Ekim 2014

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

VATANA DÖNÜŞ YOLU UZUN

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

FARKLI AB ÜLKELERİNDE GÖÇMEN POLİTİKALARINDAKİ GENEL YAKLAŞIMLAR

YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU

KAFKASYA NIN SOSYO-EKONOMİK KİMLİĞİ

HABERLER AHISKA TÜRKLERİ AVRUPA GÜVENLİK VE İŞ BİRLİĞİ KONFERANSINDA. Bizim AHISKA

İZMİR TİCARET ODASI GÜRCİSTAN ÜLKE RAPORU

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Büyük Sürgün Kafkasya: Yeni Vatan Kazakistan

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI Hacı Dede Hakan KARAGÖZ

"AVUSTURYA'DAKİ BOSNALI VE TÜRK GÖÇMENLER" 1

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik)

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

Büyük Sürgün Kafkasya: Ahıska Toplumunun Acı Mirası Üzerinden Geçmişi Analiz Etmek, Günü Anlamak ve Geleceği Hayal Etmek

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

DİASPORA - 13 Mayıs

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Suriyeli Mülteciler

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

Devrim Öncesinde Yemen

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

151 NOLU SÖZLEŞME KAMU HİZMETİNDE ÖRGÜTLENME HAKKININ KORUNMASI VE İSTİHDAM KOŞULLARININ BELİRLENMESİ YÖNTEMLERİNE İLİŞKİN SÖZLEŞME

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

14 Kasım 2014 Cuma. 1. OTURUM Oturum Başkanı: Doç. Dr. Seyhan AKISKA. YÖK Denetleme Kurulu Başkanı

Sosyal Araştırmalar ve Davranış Bilimleri Dergisi Journal of Social Research and Behavioral Sciences. Ahıska Türklerinde Aile Kültürü

KIRGIZİSTAN DAKİ YABANCI DESTEKLİ ÜNİVERSİTELER VE DİĞER EĞİTİM KURUMLARI

ABD'nin Baltık politikası Rus işgaline kapı açıyor

14 Kasım 2014 Cuma. 2. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. İlyas DOĞAN. 3. OTURUM Oturum Başkanı: Prof. Dr. İlhan YILDIZ

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

Türkiye-Rusya ilişkilerinin son 16 yılı

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Durmuş KARCI MA. International Burch Universtiy, Doç. Dr. Mustafa ÇETİN

KADIN VE DEMOKRASİ DERNEĞİ

Yrd.Doç.Dr. UTKU YAPICI

14 Kasım AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM İdare Amiri AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve Türk Parlamenterler Bir. Bşk.

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Türkiye ve Avrupa Birliği

Transkript:

Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkish World Studies 16/1 Yaz-Summer 2016 Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi The Ahiska Turks: An Unending Migration Story İbrahim HASANOĞLU Özet Yüzyıllar boyu yaşadıkları anavatanlarından 1944 yılında sürgün edilen Ahıska Türkleri, hâlihazırda dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmakla birlikte anavatanları hariç ağırlıklı olarak sekiz farklı ülkede yaşamaktadırlar. Ahıska Türklerinin anavatanlarına dönüş konusu, Sovyet döneminde başlayıp günümüze kadar devam eden Sovyetler Birliği nin dağılmasının ardından uluslararası boyut kazanan fakat hâlâ çözülmemiş somut bir sorun olarak kalmakta, buysa onları dünyanın farklı coğrafyalarına göç etmeye zorlamaktadır. Sürgün edildikleri topraklarda huzur bulamayan Ahıska Türkleri, kimi zaman toplumsal baskılara, kimi zaman da yerel yöneticilerin baskılarına maruz kalmaktadırlar. Defalarca muhacerete düşmüş, Sovyet coğrafyasının ücra köşelerine savrulmuş, bazıları Türkiye'ye, bazılarıysa ABD'ye göç etmek zorunda kalmıştır. Bu bağlamda çalışmada XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu'ya göçle başlayan süreçle göç olgusunun her türlü biçimini yaşayan Ahıska Türklerinin Orta Asya'ya sürgün edilmesi, 1950'li yılların sonlarından itibaren Orta Asya'dan Azerbaycan ve Gürcistan'a, 1989 Fergana Olaylarını takip eden süreçte Özbekistan'dan Kazakistan, Rusya ve Azerbaycan'a göç nedenleri ve süreçleri incelenmektedir. Bununla birlikte 1990'lı yılların ilk yarısından itibaren başlayıp günümüze kadar devam eden post Sovyet coğrafyadan Türkiye'ye doğru gerçekleşen göçlerin nedenleri araştırılmaktadır. Son olarak ise 2004-2007 yıllarında Rusya'dan ABD'ye yapılan göçe sebep olan insan hakları ihlalleri üzerinde durulmakta, Ahıskalıları göç etmeye zorlayan nedenler tespit edilmektedir. Anahtar kelimeler: Ahıska Türkleri, sürgün, göç, insan hakları, entegrasyon Abstract The Ahiskan Turks, who were expelled from their homelands in 1944 where they had been live in throughout the centuries, live mainly in 8 several countries excluding their homelands in spite of being dispersed to different regions of the world. The return of the Ahiskan Turks to their homeland has gained an international aspect after the collapse of the USSR but has remained as an concrete open question yet and this has compelled them to migrate to the World s several countries. Ahiskan Turks, who have not felt at peace in the countries where they were deported to, have been exposed sometimes to the social pressures and sometimes to the oppressions of the local governments. They have got into the migrations heaps of times and been dispersed around at the backs of the beyond of the Soviet zone, some of them were obliged to migrate to Turkey and some to the USA. In this context, the study deal with the deportation of the Ahiskan Turks, who have lived through all the kinds of the Akdeniz Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü doktora öğrencisi, ibrasu116@yandex.com

İbrahim Hasanoğlu migration phenomenon with the migration process to the Anatolia since the second half of the 19th century, to the Central Asia, the causes and processes of migrations from the Central Asia to Azerbaijan and Georgia since the end of 1950 and from Uzbekistan to Kazakhstan, Russia and Azerbaijan in the process following the events of Fergana in 1989. In addition to this, the reasons of the migrations, which started in the first half of 1990 and have continued until the present day and have taken place from the post-soviet geography towards Turkey- are investigated. Finally, it is focused on the human right abuses causing migration from Russia to the USA in 2005-2007, and the factors compelling the Ahiskan Turks to migrate are identified. Keywords: the Ahiskan Turks, exile, migration, human right, integration İnsanların farklı coğrafyalar arasındaki hareketi bireysel ya da küçük topluluklar hâlinde olabildiği gibi, özellikle savaş durumlarında kitlesel düzeyde de olabilmektedir. Göç kısaca, ekonomik, toplumsal veya siyasal nedenlerle insanların bireysel ya da kitlesel olarak yer değiştirme eylemi olarak tanımlanmaktadır. Daha kapsamlı bir tanıma göre göç, çalışmak ve kendine daha iyi yaşam olanakları bulmak umuduyla insanların oturdukları yeri bırakıp başka yörelere giderek orada kesin ya da geçici olarak yerleşmeleridir. Bu tanımlar, göç olgusunu yer değiştirmekten öteye taşıyan bir unsur olarak yerleşme eylemini de vurgulamaktadır. Dolayısıyla göç, insanların belirli bir süreyi veya tüm yaşamlarını geçirmek için farklı bir yörede yerleşmelerini kapsamaktadır [Aksoy 2012: 293]. Göç gibi çok boyutlu bir sosyal olayın birçok sebebi olduğu kabul edilmekle birlikte göçün sebeplerini incelerken daima iki faktörü göz önünde tutmak gerekir. Birincisi göçmenin ilk bulunduğu mekân, ikincisi de göçten sonra vardığı mekân ile ilgili sebepler. Kişiyi göçe zorlayan asıl yurdundaki sebeplere itici sebepler, yeni yerleştiği bölge ile ilgili sebeplere ise çekici sebepler denebilir. Bu konuda asıl dikkate alınması gereken husus göçün, göçmen gönderen memleketteki değişikliklerden mi, yoksa göçmen çeken yerdeki değişikliklerden mi kaynaklandığıdır. Göçmeni bunlardan hangisinin daha fazla etkilediği hususu, bize göçe yol açan sebeplerin aydınlatılması imkânını verir [Saydam 2010: 5]. İleride de görüleceği üzere Ahıska Türklerinin göç hareketlerinde daha çok itici sebepler ön plana çıkmaktadır. Bunda da tabii ki, onların defalarca yer değiştirmek zorunda kalmaları ve göç ettikleri yerlerdeki toplumsal düzen ve kültüre yabancı olmaları etkili olmaktadır. Bilindiği gibi günümüzdeki kitlesel nüfus hareketleri kaynaklı iki merkezi konudan biri uluslararası göçün düzenlenmesi, diğeriyse artan etnik farklılığın göç ülkeleri toplumları üzerindeki etkisidir. Yerleşimciler sıklıkla göç kabul eden ülke nüfusundan farklıdırlar: Gelenekleriyle, dinleriyle, kurumlarıyla, farklı olan toplumlardan gelebilirler. Genellikle farklı dilleri konuşurlar ve kültürel pratikleri farklıdır. Fiziksel görünüş veya kıyafet tarzı olarak gözle görünür biçimde farklı olabilirler. Bazı göçmen grupları belirli iş kollarında yoğunlaşırlar ve düşük gelir grubundaki insanların yaşadığı yerlerde ayrı bir yaşam sürerler. Farklılıklar genellikle etnik köken ve ırk kavramlarıyla özetlenir. Göç, çoğu durumda, etnik azınlıkları uzun bir süredir var olduğu toplumlardaki ayrımları ve çatışmaları daha da karmaşıklaştırır [Castles vd. 2008: 27-29]. Ahıska Türkleri 1944 yılında Orta Asya'ya sürgün edildiklerinde kendileri gibi Müslüman halkların arasında yaşamak zorunda kaldılar. Hatta gelenek ve görenek farklılıkları olsa da birlikte yaşadıkları topluluklar da kendileri gibi Türk kökenliydiler. Fakat gerek 1989'da yaşanan Fergana olayları gerekse de 2010'da yaşanan Mayevka olayları, etnik ve dinî mensubiyetin aynı olmasının yerel halkla göçmenler arasındaki bağları yeteri kadar 2

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi sıkılaştırmadığı, hatta küçük bir kıvılcımın etnik çatışmaya neden olma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermiştir. Geride bıraktığımız on beş yılda önemli değişikliklerden birisi de uluslararası göçün yerel ve uluslararası siyasetin ana gündem maddesi hâline gelmesidir. Mesela Ahıska Türklerinin anavatanlarına dönmelerini en çok destekleyen ülkelerin başında gelen Azerbaycan ve Türkiye, bu desteklerini Gürcistan ile ilişkilerini etkilemeyecek şekilde sürdürmeye çalışmaktadırlar. Ahıska Türklerinin yurtlarından sürgününün birincil sorumlusu olan Rusya Federasyonu (RF)'nda ise ülkede yaşayan yaklaşık 100 bin Ahıskalıya yönelik etnik ayrımcılık yapılmakta ve ülkeyi terk etmeleri için etnik ve siyasi baskı uygulanmaktadır. Çalışmanın ileriki bölümlerinde görüleceği gibi Rusya bu konuda kısmen başarılı olmuş ve yaklaşık 12 bin Ahıskalı ABD'ye mülteci olarak sığınmıştır. Rusya aynı zamana bu durumu Gürcistan üzerinde baskı aracı olarak da kullanmaya çalışmaktadır. Ahıska Türkleri konusunda gerek Türkiye gerekse de uluslararası yazında çeşitli çalışmalar olmakla birlikte, bu araştırmalar ya bölge uzmanları tarafından betimleyici şekilde ya da Ahıska Türklerinin ana yurtlarına geri dönüşü sürecinde taraf olan ülkelerin, uluslararası örgütlerin ve düşünce kuruluşlarının perspektifleri doğrultusunda ele alınmaktadır. Ayrıca bu çalışmalarda ağırlıklı olarak Ahıska Türklerinin 1944 sürgünü üzerinde durulmaktadır. Sürgün kavramı, Ahıska Türklerinin kimlik oluşumunda kolektif travma özelliğiyle etkin bir faktör olsa da Ahıska Türklerinin yaşadıkları göçler de son derece önemli bir etkendir. Dolayısıyla Ahıska Türklerinin göç hareketleri ve bu göçlerin nedenleri incelendiğinde onların yaşadıkları travma çok daha iyi anlaşılabilecektir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, anavatanları hariç dünyanın sekiz farklı ülkesinde onlarca farklı yerleşim birimine dağılan Ahıska Türklerinin ulusötesi 1 topluluğa dönüşmesinin başlıca nedeni olan sürgün ve göç hareketlerinin nedenlerini incelemektir. Bu çerçevede özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu'ya göçle başlayan süreçle göç olgusunun her türlü biçimini yaşamış olan Ahıska Türklerinin anavatanlarından Orta Asya'ya ve oradan dünyanın farklı coğrafyalarına göç süreçleri incelenecektir. 1. Sürgün: Kafkaslardan Orta Asya'ya Ahıska 250 yıl Osmanlı yönetiminde (1578-1828) kaldıktan 2 sonra 1828 yılında Çarlık Rusyası tarafından işgal edilmiş 3 ve 1829 tarihli Edirne Antlaşması'yla Rusya'ya bırakılmıştır. 1917 yılında Rusya'da çarlığın yıkılmasıyla yeniden Osmanlı Devleti ne katılan Ahıska, Osmanlı'nın I. Dünya Savaşını yenilgiyle bitirmesinin ardından kısa bir bağımsızlık dönemi 1 Son dönem göç çalışmalarında önem kazanan göç edilen ülkeye entegrasyon, asimilasyon ve onun kültürüne uyum sağlama konularını göç edilen ülkelerle (country of origin) süre giden bağlar çerçevesinde ele alan ulusötesi yaklaşım ışığında Ahıska Türklerini analiz eden Ayşegül Aydıngün ve İsmail Aydıngün (2014: 8), Ahıska Türklerinin ulusötesi topluluk oldukları görüşünü savunmaktadırlar. Göç endeler ve arkada kalanlar arasındaki ilişkiler ulusötesi yaklaşım açısından çok önemlidir. Sınır ötesi göç olgusu, sınır ötesi bağların kurulmasına neden olmakta; telefon görüşmeleri, internetin çeşitli kullanımları, anavatana yatırım, göç etmeyen aile fertlerine maddi destek, ziyaretler ve sınır ötesi evlilikler bu bağların kurulmasını mümkün kılan mekanizmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı ülkelerde yaşayan Ahıska Türkleri teknolojinin sağladığı bu olanakları etkin bir şekilde kullanmakta ve coğrafi yakınlıktan bağımsız toplumsal alanlar yaratarak kültürlerini, kimliklerini ve toplumsal dayanışmayı devam ettirmektedirler. 2 Ahıska'nın Osmanlı Devleti'ne bağlanması konusunda bk: Kırzıoğlu 1998: 274-296. 3 Ahıska'nın Çarlık Rusya'sı hâkimiyetine girmesi konusunda bk: Baddeley 1995: 201-208. 3

İbrahim Hasanoğlu yaşadıktan sonra 1921 yılında Türkiye ile Sovyet Rusya arasında imzalanan Moskova Antlaşması sonucu yeniden Rusya'ya bırakılmıştır. 4 Bolşevikler iktidara önce Rusya yı sonra da tüm dünyayı herkes için insancıl ve müreffeh bir toplum yaratarak değiştirecekleri umuduyla gelmişlerdi. Fakat bunu başaramadıkları çok açıktı. Toplum karmaşa içerisindeydi ve eğer birçok şey başarıldıysa bundan çok az insan faydalanabilmişti. Birçok yeni sistem yaratmış ve onlara yeni fırsatlar sunmuş; ancak aynı zamanda çok daha fazla insanı mağdur etmiş ve baskı altına almıştı. Bütün bunların üstüne, 1933 te Almanya da Bolşevizm i kökünden kazıyacağını ve Sovyetler Birliği nin topraklarını, Alman halkının yerleşeceği lebensraum (yaşam alanı) olarak işgal edeceğini açıklayan Nazilerin iktidara gelmesi [Hosking 2011: 632-633], zaten paranoya düzeyi yüksek olan Sovyet yönetiminin halka karşı terör uygulamasının zeminini güçlendirmiş, bu da beraberinde topluma karşı baskı ve şiddetin daha da armasını getirmişti. Bu baskı ve şiddet II. Dünya Savaşı sırasında SSCB içerisindeki milletlerin topluca sürgün edilmesine kadar vardı ve ihanet ile suçlanan milletler yurtlarından sürgün edilmeye başlandı. 1941 de Volga havzasında ve başlıca Rus şehirlerinde yaşayan Almanlar Orta Asya ve Sibirya ya sürüldüler. Bunu, savaşın sonlarına doğru Kırım Tatarlarının ve Kuzey Kafkasya halklarının göçü izledi. 5 Bu halklar doğuya doğru yaklaşık bir ay sürecek yolculuk için, ilkel temizlik koşullarına sahip, su ve yiyeceğin çok az olduğu, herhangi bir sağlık hizmetinin sağlanmadığı, normalde büyük baş hayvanların taşındığı kamyon ve trenlere bindirildiler. Sürgün sırasında Tifüs salgını başladı ve sürgünün kurbanlarından birinin daha sonra aktardığı gibi, ölüleri uzak, terk edilmiş yerlerde verilen kısa molalarda, trenin hemen yanına, lokomotifin isinden daha kara bir karın içine gömmek zorunda kaldılar [Hosking 2011: 694]. Bu milletlerle aynı kaderi paylaşan Ahıska Türkleri de 1944 yılının 15-18 Kasım tarihleri arasında sürgün edilecekleri vagonlara toplanmaya başladılar. Ahıska, Adigön, Aspinza, Ahılkelek ve Bogdanovka ilçeleri ve bunlara bağlı yaklaşık 220 köyden 91.095 kişi tahliye edilerek Orta Asya'ya sürgün edildi. Bunların 55.500'ü Özbekistan a, 29.500'ü Kazakistan a, 11.000'iyse Kırgızistan a yerleştirildi. Özbekistan a yerleştirilenler ülkenin 7 vilayetindeki 43 ilçeye dağıtıldı. Bunlardan ağırlıklı olarak; Taşkent e 13.131 kişi, Semerkant a 14.946 kişi, Fergana ya 8.613 kişi ve Andican a 6.881 kişi yerleştirildi. Kırgızistan da ise ağırlıklı olarak Oş a 4.995 kişi, Talas a 2.017 kişi ve Frunze ye (Bişkek) yaklaşık 1.819 kişi yerleştirildi [Bugay 1995: 176-177]. Stalin sürgünlerinin Rus ve Sovyet İmparatorluklarıyla bütünleşmesi zor olan halkları cezalandırmak, tasfiye etmek ve stratejik olarak önemli bölgeleri boşaltarak, buralara daha sadık insanları yerleştirmek gibi emperyalist bir amacı olduğuna şüphe yoktur. Ahıska Türklerinin sürgünü de belki bu yüzdendi; fakat bu konuda gerçek bilgiye ulaşmak hâlâ zor olmakla birlikte birtakım verilere dayanarak fikirler yürütülebilmektedir. Savaş zamanı düşmanla işbirliği yapma iddiası belki sürgüne maruz kalan milletlerden bazılarına karşı ileri sürülebilir. 6 Stalin'in baskı siyasetine maruz kalan milletler savaş zamanı ya işgalcilerle en fazla işbirliği yapmış olanlar ya da işgalcilere karşı en az direnmiş olanlardı ama seçilmeleri yine de 4 1917-1921 döneminde Ahıska'daki siyasi faaliyetler konusunda bk: Dinç 2015: 347-357; Sürmeli 2001: 335-341 ve 648-672. 5 Savaş zamanı SSCB'de yurtlarından sürgün edilen milletler şu şekildedir: Koreliler, Finler, Almanlar, Karaçaylar, Kalmıklar, Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar, Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri. Bu milletlere ait yaklaşık 2 milyon 600 bin kişi sürgün edilmiş, bunların yaklaşık 500 bini sürgün zamanı ölmüştür. Ahıska Türklerinden ise sürgün sırasında 12.859 kişi hayatını kaybetmiştir [Ediev 2003: 302]. 6 II. Dünya Savaşı'nda Kuzey Kafkasya ve Kırım'da Alman işgali konusunda bk: Motadel 2015: 249-324. 4

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi oldukça keyfiydi. Mesela Alman birlikleri hiçbir zaman, Çeçen-İnguş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (ÖSSC) nin tamamını işgal etmemişlerdi. Çekinerek de olsa işgalcilerle yine de işbirliği yapmış olan Kabardinler, Adigeler ve Çerkesler ise mahsun kalmışlardı. Bu eşit olmayan muamele, mülteciler tarafından zaman zaman Stalin'in Türk boylarına (Kırım Tatarları, Karaçaylar, Balkarlar, Ahıska Türkleri) ve evvelden haklarında kötü anıları olan Çeçen ve İnguşlara karşı özel bir düşmanlığı olduğu şeklinde yorumlanmıştır [Mühlen 2006: 250]. Stalin motifinin bu derece şahsi düşmanlıklara inhisar ettirilmesinin yeterli bir izah olup olmadığı şüpheli olsa da Almanların Ahıska'yı işgal etmediği kesindi ve düşmanla işbirliği iddiası sürgün sebebi olamazdı. Sürgüne tanık olan birçok Ahıskalı, kendilerine olası Alman işgaline karşı kendilerinin can güvenliği için geçici olarak daha güvenli bölgelere nakledileceğini söylendiğini zikretmektedir. Savaş başlarken savaşın yaşandığı bölgelerde sivil halkın korunması veya cephe güvenliğinin sağlanması amacıyla Almanların sürgün edildiği iddia edilebilir. Fakat bu iddia, ne Ahıska Türklerinin ne de diğer Kafkasya halklarının ve Kırım Tatarlarının sürgün sebebini açıklamaktadır. Çünkü bu halklar, 1943 yılından itibaren (Stalingrad Savaşı ndan sonra) sürgün edilmeye başladılar ve dolayısıyla bu dönemde muhtemel Alman saldırısına karşı cephe güvenliğinden bahsedilemezdi. Askere alınan Ahıska Türkleri cephede savaşırken geride kalan kadınlar ve yaşlılar Ahıska- Borjom demiryolu hattının yapımında çalıştırılıyordu. Fakat sürgün kararı alındıktan sonra Ahıskalıların sınırda kaçakçılık ve Türkiye istihbaratı ile işbirliği yaptığı şeklinde söylentiler dolaşmaya başlayınca sınır orduları komutanı General Stahanov sınır birliklerinde bu yönde herhangi bir bilgi olmadığını ve aksine Ahıskalıların sınır güvenliğini sağlamada orduya yardımcı olduğunu rapor etti [Bobkov 2003: 331]. Dolayısıyla bu iddia da söylentiden öteye geçememekteydi. Sürgünlerin birlik cumhuriyetlerine özel hakların verildiği ve başta Gürcistan olmak üzere bazı muhtar cumhuriyetlerin topraklarını genişletmelerine müsaade edildiği bir sırada yapıldığını hatırlamak gerek. Gürcistan ın topraklarını genişletme arzusunun sürgünde küçük de olsa rol oynadığı ihtimali bulunmaktadır. Nitekim sürgünden sonra Kabartay-Balkar, Kuzey Osetya ve Dağıstan toprakları kuzey savunma hatlarının güçlendirilmesi bahanesiyle Gürcistan a verildi. Hâlbuki bu topraklar Rusya sınırları içerisindeydi. Tahliye edilen topraklara ağırlıklı olarak Ruslar yerleştirilse de bu toprakların büyük bir kısmı Gürcistan a bırakıldı. Sadece Ahıska, Gürcistan sınırları içerisindeydi ve Ahıskalıların evlerine de Ermeni ve Gürcüler yerleştirildi. Dolayısıyla sürgünde Gürcistan faktörü doğrudan belirleyici olmasa bile sürgün kararı alındıktan sonra tahliye edilen topraklar konusunda Gürcistan faktörünün önemli rol oynadığı kabul edilebilir [Ediev 2003: 23]. Bununla birlikte Stalin, bu sürgünü Türkiye'nin kuzeydoğu topraklarını Gürcistan ve Ermenistan'a ilhak etmek için hazırlık mahiyetinde gerçekleştirmiş olabilir. 19 Mart 1945'te Türkiye Büyükelçisi ile görüşen SSCB Dışişleri Bakanı, Kars ve Ardahan topraklarının Sovyetlere verilmesini istedi. Sovyetler daha sonra Türkiye'ye verdikleri notalarla Kars, Ardahan ve Trabzon'u içine alan toprak talebinde bulunarak saldırgan niyetini açıkça gösterdi. Notaların verildiği sırada Türk sınırlarında Sovyet askeri birlikleri hazırlıklara başlamışlardı bile [Qasımlı 2013: 16-17]. Bu gelişmeler yaşanırken iki Gürcü profesörün Türkiye toprakları üzerindeki isteklerini dile getirdikleri makaleleri gündeme geldi. Kommunist, Pravda ve İzvestiya gibi gazetelerde yayınlanan makalede Gürcü halkının Ardahan, Artvin, Oltu, Tortum, İspir, Bayburt, Gümüşhane, Giresun ve Trabzon bölgelerinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceği belirtiliyordu [Tellal 2013: 503-504]. Bu gelişmeler göz önüne alındığında Ahıskalıların sürgün kararı Türk- 5

İbrahim Hasanoğlu Gürcü sınırını Sovyetlerin Türkiye'ye karşı herhangi bir harekâtına düşmanca tavır alabilecek şahıslardan temizlemek yolundaki kısa vadeli taktik hedeften daha fazlasını gerçekleştirmeyi amaçladığı düşünülebilir. Wimburs ve Wixman [1987: 156]. Gürcülerin yanı sıra karar verme sürecinde Ermenilerin Türkiye'nin kuzeydoğu yöreleri üzerindeki hak iddialarını yansıtan güçlü bir Ermeni tesiri olduğuna dikkat çekmektedirler. Büyük Ermenistan ı tekrar yaratmak kisvesi altında stratejik bir siyaset olarak ve ayrıca Ahıskalıların uzaklaştırılması hem Ermenilerin Türklerden geleneksel nefretine bir taviz, hem de tartışmalı vilayetlere Sovyet nüfusunun yerleşmesi için bir ön adım teşkil ediyordu. Bobkov [2003: 308] da bu görüşü teyit etmekte ve 1946 yılında Batı Ermenistan'ın Türkiye'den alınarak Sovyet Ermenistan'ı ile birleştirileceği yönde söylentiler dolaşmaya başladığını, hatta Sovyetleri bunu yapmaya Ermeni Taşnakların ittiğini, fakat Sovyet yönetiminin bunu yapmadığını belirtmektedir. Buntürk [2007: 221-222] ise sürgünün Türkiye'nin Türk Dünyası ile iletişimini koparmak için yapılmış olabileceği üzerinde durmaktadır. Türkiye'den Azerbaycan üzerinden Türk Dünyası'na iki kol uzanmaktaydı. Birinci kol Nahçıvan ve Zengezur gibi Türk bölgelerinden Azerbaycan'a ulaşıyordu. İkinci kol ise Ahıska bölgesinden Borçalı'ya ve oradan Azerbaycan sınırlarına ulaşmaktadır. Türkiye'yi Türk Dünyası ndan ayırmak için Ruslar, Ermeni ve Gürcüleri kullanmışlardı. 1923'te Zengezur'u Azerbaycan'dan koparıp Ermenistan'a bağlamakla birinci kolun dirsekten aşağı kısmını kestiler. Nihayet 1944'te Ahıska Türklerinin sürgün edilmesi ile ikinci kol da dirseğin yukarısından kesildi. Anadolu'dan Çin sınırına kadar uzanan Türk köprüleri Rus, Ermeni ve Gürcülerin uzun süren çabalarından sonra geçici de olsa ağır şekilde tahrip edildi. 2. Azerbaycan: Kafkaslara Geri Dönüş Stalin in 1953 de ölümlünden sonra Sovyetlerde kolektif liderlik ilkesi ilan edildi. Çok geçmeden Stalin in gizli polisinin şefi olan ve Ahıskalıların sürgününü bizzat organize eden Lavrenti Beria yeni rejim tarafından idam edildi. Hükümetin halk üzerindeki kontrol yöntemleri biraz daha gevşedi. Stalin tarafından politik nedenlerle toplama kamplarına gönderilen pek çok insan serbest bırakıldı. Bunların bazıları Stalin tarafından idam edilmiş ya da toplama kamplarında ölmüştü. Hayatlarını kaybedenler ise ölümlerinden sonra beraat ettirilmişti [Vernadsky 2011: 530-531]. Stalin sonrası yerlerini güçlendirmiş bulunan yeni Sovyet önderleri birçok konuda Stalin in politikalarına bağlı kalmadılar ve XX. Parti Kongresi'nden (1956) sonra diğer sürgün milletlere olduğu gibi Ahıska Türklerine yönelik de hukuki ve siyasi sınırlamalar kaldırıldı. Onlara bulundukları yerlerden ve ülkelerden ayrılarak kendi istedikleri yerlerde yaşama izni verildi. Fakat bu izin diğer milletlerden farklı olarak vatana dönüşü kapsamıyordu. Her türlü siyasi zorluğa rağmen Ahıskalılara geri dönüş için çağrı, Kafkasların bir başka ülkesi, Azerbaycan dan geldi. Azerbaycan yönetimi Özbekistan daki tüm Ahıska Türklerini kabul etmeye hazır olduğunu bildirdi [Paneş vd. 1990: 16-17]. Azerbaycan yönetiminin Moskova nezdinde girişimlerde bulunmasıyla 31 Ekim 1957'de SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu 2 maddelik bir karar kabul etmiştir. Buna göre Gürcistan SSC nin Acaristan ÖSSC ve Ahılkelek, Adıgün, Aspinza, Bogdanovka ilçelerinden Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan a göçürülen (Azerbaycanlılara) 7 yönelik tüm sınırlamalar 7 1930 lu yıllarda SSCB deki Türk varlığını reddeden ve buna bağlı olarak Ahıska Türklerini Azerbaycanlı (Azerbyadjanets) olarak tanımlayan politikanın bir sonucu olarak Ahıskalılara Azerbaycanlı oldukları söylenmiş ve kimliklerine de Azerbaycanlı yazılmıştır. 1944 sürgün belgelerinde onlardan Türk olarak bahsedilirken 1957 kararnamesinde Ahıska Türkleri yine Azerbaycanlı olarak tanımlanmıştır. 6

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi kaldırılıyordu. Gürcistan hükümetinin ilgili bölgelere artık başkalarının yerleştirildiği, diğer ilçelere yerleştirmek için imkân olmadığı şeklindeki müracaatını da dikkate alarak bu insanların kendi isteklerine göre Azerbaycan a göçebilecekleri belirtiliyordu. İlk küçük göçmen grubu 24 Haziran 1958 tarihinde Azerbaycan a gelerek Saatlı ve Haçmaz rayonlarına (il) yerleştirildi [Hacılı 2009: 62]. Azerbaycan Bakanlar Kurulu 24 Temmuz 1958'de aldığı kararla üzerine düşen yükümlülükleri yerine getireceğini bildirmiş ve göçmenlerle ilgili komisyon kurulmasına karar vermiştir. Buna göre, göçmenlere yeni evlerin yapılması için 10 yıllık faizsiz kredi, evlerin tamiri için ödenek, kolhozlara 8 yerleşenlerin kolhoz vergilerinden muaf tutulması, geçim şartları ağır olanlara bir kereye mahsus maddi destek şeklinde yardımlar yapılması kararlaştırılmıştır [Piriyeva 2005: 16]. Görüldüğü gibi dönemin Bakü yönetiminin Ahıskalıların Azerbaycan a gelmelerine sıcak bakmasının yanı sıra, Azerbaycan a göçün bir diğer önemli nedeni de Azerbaycan halkının Ahıskalılara hem kültürel hem de dilsel olarak daha yakın olması ve Ahıskalılara karşı daha hoşgörülü davranmasıydı. Bununla birlikte birçok aile için Azerbaycan ın Gürcistan a coğrafi olarak yakın olması göçün önemli bir nedeniydi. Bu faktörler Azerbaycan a göçü kolaylaştırmış, yaklaşık 25-27 bin Ahıska Türkü Azerbaycan a göç etmiş ve kimliklerinde milliyet olarak Azerbaycanlı yazılmasında bir sakınca görmemiştir. Azerbaycan a münferit göçler 1980 li yılların sonlarına kadar devam etmiştir. 1988 yılı verilerine göre Azerbaycan da 39.800 Ahıska Türkü yaşamaktaydı [Piriyeva 2005: 16; Paneş vd 1990: 17]. Bir sonraki bölümde görüleceği üzere Fergana Olaylarından sonra Özbekistan'dan ciddi miktarda Ahıskalı Azerbaycan'a göç etmiştir. 1992 yılına gelindiğinde Azerbaycan 51.649 (10.574 aile) Ahıskalı göçmen kabul etmiştir. Mülteci statüsü alan bu Ahıskalıların çoğu SSCB döneminde göç edenlerin yaşadıkları bölgelere yerleşmişlerdir. Fakat bu Ahıskalıların bir kısmı Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırmasıyla başlayan Karabağ savaşından etkilenerek, bir kısmı da sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı Azerbaycan'ı terk etmiştir. Azerbaycan'daki Ahıskalılar 1990'lı yıllar boyunca ağırlıklı olarak Rusya'ya ve Türkiye'ye göç etmiştir. 1999 yılına gelindiğinde ülkede Azerbaycan vatandaşı olan 43.4 bin Ahıskalı kalmıştır. Tabii bu rakama kimliklerine Azerbaycanlı yazılanlar dâhil değildi ki, bunların sayısı da 40 binin üzerindeydi [Yunusov 2007: 132]. Vatanlarında daha çok tarımla uğraşan Ahıskalılar, Azerbaycan'da da hâlâ tarım toplum yapısı özelliklerini devam ettirmektedirler. Anavatanlarında olmadıkları ve iki defa sürgünle karşılaştıkları için içlerindeki korkuyu atamadıklarından dolayı geleceğe dönük program yapamamaktadırlar. Diaspora şartlarından tam anlamıyla kurtulabilmiş bir yaşam ve duygudan kendilerini sıyıramamışlardır. Sovyet dönemindeki kadar olmasa da dışlanma endişesi varlığını sürdürmekte, içe kapanıklık hâlâ devam etmektedir. Ailesel anlamda çok ciddi parçalanmalarla karşılaşmalarına ve büyük sıkıntılara maruz kalmalarına rağmen kültürel ve dini kimliklerini kaybetmemişlerdir [Erten 2014: 202-203]. 3. Fergana Olayları: İkinci Sürgün 1985 yılında SSCB de iktidara gelen Gorbaçov, Sovyet toplumunda derin gelişme sürecinden kaynaklanan acil bir değişimin gerektiğine inanıyordu. Bu değişimin başlamasındaki gecikme yakın gelecekte ülkede zor bir durum yaratacaktı. Bu da ciddi sosyal, ekonomik ve politik bir buhrana yol açacaktı. Dolayısıyla bir kısım geniş çaplı reform yapılması gerekmekteydi. Bunların ilki glasnost (şeffaflık, açıklık) adını alan yeni ekonomi politikasıydı. 8 Kollektivnoye Hozyaystvo: SSCB de tarım sektöründe örgütlenen birlikler olarak tanımlanırlar. 7

İbrahim Hasanoğlu İkincisiyse perestroyka (yeniden yapılanma) idi [Gorbaçov 1988: 17]. Gorbaçov reformlarla ülkeye yeni bir güç ve dinamizm vermek isterken, aksine Sovyet sisteminin gerek içerideki gerekse de dünya kuvvet dengesindeki bütün zaaflarını açığa vurdu ve iktidarının dördüncü yılı tamamlandığında SSCB içerisinde ihtilaller ve şiddetli etnik çekişmeler başladı. Bu etnik çatışmalardan biri de Özbekistan ın Fergana Vilayeti nde yaşandı. 90 binin üzerinde Ahıskalının Özbekistan'ı terk etmesine neden olan olayların etkenlerini Amelin [2010: 16] şöyle sıralıyor: Özellikle gençler arasındaki yüksek işsizlik oranı, halkın ihtiyaç duyduğu konut ve temel ihtiyaç maddelerindeki ciddi sıkıntı, sosyal adaletsizlik, yerel halkın manevi (dini) taleplerinin engellenmesi, etnik azınlıkların kültürel ve sosyal taleplerinin göz ardı edilmesi, dilsel problemler, yozlaşmış milliyetçi güçlerin kuvvetlenmesi, personel politikalarındaki hatalar, zor çevresel koşullar, demografik durumun kötüleşmesi, milletler arası ilişkilerdeki kültürel düzeyin zayıflığı, İslami köktenciliğin etkinliğinin yayılması, sürgün edilen halkların vatana dönme talepleri. Fakat olayların Türkler ve Özbekler arasındaki etnik anlaşmazlık yüzünden yaşanmadığını iddia edenler de mevcuttur. Özbek ve Türklerin aynı dine mensubiyet ve dilsel benzerlikten dolayı sıkı bağ kurduğuna dikkat çeken Yunusova [2002: 195] Sovyet yönetiminin her zaman milletler arasında gerginlik yaratmaya yönelik tutumunun olduğunu, parçala ve yönet prensibiyle hareket ederek milletler arasında nefret ve güvensizlik uyandırmaya yönelik politika izlediğine vurgu yapmaktadır. 1989 yılının Mayıs ında Fergana vilayetine bağlı Kuvasay şehrinde başlayan ve 3-12 Haziranda şiddetin doruk noktasına ulaştığı olaylarda resmî rakamlara göre 51 i Ahıska Türkü, 38 i Özbek ve 25 i farklı milletlerden olmak üzere toplam 112 kişi hayatını kaybetmiştir. 1.032 kişi yaralanmış, 856 ev ve devlet binası yakılmış ve yağmalanmıştır. Fergana vilâyetinin 15 ilçesine yayılan toplu olaylara farklı günlerde 70 bin civarında insan katılmıştır [Hasanoğlu 2014: 11]. Moskova çatışmaları durdurmak ve olayları kontrol altına almak için bölgeye askeri kuvvet sevk etmek zorunda kalırken, Gorbaçov bu çatışmalardan din faktörünü sorumlu tutarak, İslami radikalizm dişlerini göstermiştir şeklinde açıklama yapmıştır. Bazı Sovyet yetkililerine göreyse, Ahıskalıların bu sırada Özbekistan ın egemenliği için çalışan Birlik Halk Cephesi'ni desteklememesi çatışmaların sebebiydi [Armaoğlu 2010: 1121-1122]. Olayların yaşandığı 1989 yılında SSCB de toplam 207,5 bin Türk yaşarken bunların 106,7 bini Özbekistan ın payına düşüyordu. Aynı yılın eylül ayı itibariyle 50 binin üzerinde Ahıskalı Özbekistan ı terk etmiştir. 1991 yılı itibariyle ise yaklaşık 90 bin Ahıskalı Özbekistan ı terk ederek Rusya, Azerbaycan, Kazakistan ve Ukrayna ya göç etmek zorunda kalmıştır [Osipov 2004a: 178-180]. Olaylardan en çok etkilenen 17.393 kişi (3.319 aile) Moskova tarafından 11-17 Haziran 1989 tarihleri arasında tahliye edilerek RF nin altı bölgesine (Belgorod, Voronej, Kurks, Kalininsk, Orlovsk, Smolensk) yerleştirilmiştir. Kazakistan a ise 17.567 kişi (2.496 aile) kendi imkânlarıyla göç ederek ağırlıklı olarak ülkenin 3 bölgesine (Alma-Ata, Cambul, Çimkent) yerleşmiştir. Fakat 19 Temmuz 1989 tarihi itibariyle bu ülkeden 12.199 Ahıskalı ayrılmıştır. Olaylardan sonra en çok göç alan ülke ise Azerbaycan dır. Olayların yaşandığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde 40 binden fazla insan Azerbaycan a göç etmek zorunda kalmıştır [Bugay vd 2003: 816, 821, 828]. 4. Gürcistan: Vatan Yollarında Ahıska Türklerinin Gürcistan a dönüş meselesi, Sovyet döneminde başlayıp günümüze kadar uzanan, SSCB'nin dağılması sonrasında uluslararası boyut kazanan, ancak hâlâ çözülmemiş somut bir sorun olarak kalmaktadır. Yukarıda değinildiği gibi 1956 yılından sonra Ahıskalılara yönelik hukuki ve sınırlamalar kaldırılsa da onlara anavatanlarına dönme izni 8

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi verilmedi. Fakat tüm zorluklara rağmen kırk kişilik ilk Ahıskalı grup 1950'li yılların sonlarında Gürcistan'a göç etmiştir. 1960'ların başlarında birkaç aile daha Batı Gürcistan'a göç etmeyi başarmış, fakat Tiflis'ten gelen talimatla buradan çıkarılmışlardır. Bu olayı, bir dönem KGB başkan yardımcılığı da yapmış olan Bobkov [2003: 332] şöyle anlatıyor: Gürcistan ın sovhoz 9 ve diğer köy işleri yöneticileri onları (Ahıskalıları) hevesle işe alıyorlardı. Batı Gürcistan a göç eden onlarca aile Öklid de bulunan çay tarlalarında (plantasyon) işe yerleştirilmişlerdi. Ahıskalılar Tiflis e ulaşıncaya kadar her şey normaldi. Fakat Tiflis ten acil emir geldi: Ahıskalılar Gürcistan a alınmayacak, bütün gelenler dışarı atılacak, onları işe alan yöneticiler cezalandırılacak! İşte böylece Ahıskalılar polis konvoyunun gözetiminde, bindirildikleri yük vagonlarıyla geldikleri yere geri gönderildiler. İnsanları soğuk vagonlarda bir kere daha ana yurtlarından sürgün ediyorlardı. 1969 yılında 250 aile Azerbaycan'dan Gürcistan'ın Civara kolhozuna göç etmiştir. Tüm baskılara ve engellere rağmen 1977 yılında birkaç aile daha Gürcistan'a göç etse de bunların bir kısmı ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. 1982 yılından itibaren Gürcistan'a yeni bir göç hareketi başlamış, 1990'lı yıllara kadar 1.270 Ahıska Türkü ülkenin farklı bölgelerine yerleşmiştir. Ahıskalılara karşı takınılan olumsuz tavra ekonomik sorunlar da eklenince bu göçmenlerin çoğu ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır [Sumbadze 2007: 215]. Öte yandan 1986 yılından itibaren Ahıskalılar vatana dönüş için Sovyet mercilerine bireysel olarak müracaat etmeye başlamış, 1986 yılında 1.217 aile başvuru yaparken 1989 yılına gelindiğinde bu sayı 10.302 aileye ulaşmıştır [Bugay vd 2003: 822]. Fakat bu müracaatlar da sonuçsuz kalmıştır. Gürcistan'da 1980 li yılların ikinci yarısına hâkim olan Sovyet karşıtı ve bağımsızlık yanlısı hareketler, 1988 den itibaren milliyetçi karaktere sahip siyasal örgütlenmelere dönüşmüştür. Bu yapılar, bir yandan Sovyet karşıtı siyasal bağımsızlık mücadelesini Kafkasların geneline taşırken, diğer yandan Gürcistan Gürcülerindir söylemi çerçevesinde, Gürcü milliyetçiliğini tetikleyerek Gürcistan daki farklı etnik grupları ülkeye yabancılaştırmıştır [Çelikpala 2012: 2]. Gürcistan a girişi engellenmiş yaklaşık 800 Ahıskalı Ağustos 1990 da ülkenin kuzey sınırında toplanarak Ahıska ya barışçıl yürüyüş yapacaklarını bildirmiştir. Fakat Gürcülerle görüşmeden sonra Ahıskalı göstericiler aşırı tepkiden çekinerek geri dönmüşlerdir. Ekim 1990 da ezici üstünlükle Gürcistan Meclis Başkanlığına (meclis başkanı aynı zamanda cumhurbaşkanlığı görevini de yapmaktaydı) seçilen Zviad Gamsahurdiya Ahıskalıların yabancı olduklarını deklare etmiş, onların Gürcistan a gelişinin iç savaşa ve şiddetli katliama neden olabileceğini söylemiştir [Jones 1993: 16]. Gamsahurdiya nın iktidardan devrilmesinden sonra ülkede hâkim olan ırkçı söylemde yumuşama başlamıştır. Bu dönem Gürcistan da yaşayan Ahıskalıların esas problemi göçmen statüsünde bulunmalarıydı. 1993 yılında Vatandaşlık Kanunu yürürlüğe girince, bu tarihe kadar ülkede beş yıl yaşamış olan Ahıskalılar Gürcistan vatandaşlığı kazanmıştır. 1993 yılında 295 kişi Gürcistan vatandaşlığına girerken 1994-1997 yılları arasında hiçbir Ahıskalıya vatandaşlık verilmemiştir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve AB nin konuya müdahil olmasıyla Gürcistan vatandaşlığı yasasına Ahıska Türkleri ile ilgili 27. madde eklenmiş ve 1998-1999 yıllarında 36 Ahıskalı Gürcistan vatandaşlığı alabilmiştir [Buntürk 2007: 403-404]. Gürcistan yönetimi 1996 yılında Gürcistan dan Sürülen ve Vatana Dönen Meskhlerin Hukuki ve Sosyal Sorunlarını Çözmeye Yönelik Devlet Programı nı ilan etmiştir. Buna göre Gürcistan, söz konusu nüfusu aklamak ve etnik kıyım sonuçlarını tedricen ortadan kaldırmak yoluyla çiğnenmiş haklarını iade etmeyi amaçlamaktaydı ve vatanlarına dönen Ahıskalılara 9 Sovetskoe Hozyaystvo-SSCB de Devlet tarım işletmesi veya devlet çiftliği. 9

İbrahim Hasanoğlu vatandaşlık verilecekti. Bu program çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 5.000 kişinin 1997-2000 yılları arasında aşamalı olarak Gürcistan'a dönüşü sağlanacaktı [Uravelli 2014: 36]. Fakat bu belge de kâğıt üzerinde kalmış ve 2000 yılına gelindiğinde Ahıskalılardan 1 kişi dahi Gürcistan a alınmamıştır. 2005 yılına gelindiğinde Gürcistan'da kayıtlı 755 Ahıskalı varken bunların 163'ü çeşitli nedenlerden dolayı ülke dışında bulunmaktaydı. Geriye kalan 592 kişi ülkenin batısındaki Guriya ve İmeretiya bölgelerinde bulunan 24 yerleşim birimine dağılmış durumdaydılar. Ahıska'da ise sadece 45 kişi yaşamaktaydı [Sumbadze 2007: 215]. Gürcistan 1999 yılında Avrupa Konseyi'ne katılmış ve katılımın şartlarından biri olarak da Ahıska Türklerinin vatanlarına geri dönüşünü sağlamayı üstlenmiştir. Gürcistan bu çerçevede Avrupa Konseyi'ne katılımından itibaren 2 yıl içerisinde Ahıska Türklerinin geri dönüşü için yasal çerçevenin oluşturulacağını, 3 yıl içerisinde geri dönüş sürecinin başlatılacağını ve katılımdan itibaren 12 yıl içerisinde süreci tamamlayacağı yükümlülüklerini üstlenmiştir. Böylece Gürcistan, Konseye giriş şartı olarak geri dönüş sürecini 2011 yılına kadar bitirmeyi taahhüt etmiştir. Fakat bu taahhüde rağmen Şevarnadze'nin başkanlığı zamanında Gürcistan taahhüdün gereklerini asla yerine getirmemiştir [Modebadze 2009: 122-123]. Uzun süren hukuki ve siyasi süreçlerin ardından Gürcistan Parlamentosu Temmuz 2007'de Eski Sovyetler Birliği Tarafından 20. yüzyılın 40'lı yıllarında Gürcistan'dan Zorla Göçe Tabi Tutulan Şahısların Geri Dönüşü Hakkında Gürcistan Cumhuriyeti'nin 5261-PC Sayılı Kanunu kabul ederek Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüş sorununun çözümünde önemli bir adım atmıştır. 10 Bu yasa çerçevesinde 2008 yılında başlayan başvurular 1 Ocak 2010 tarihi itibariyle bitmiştir. 5.841 ailenin (8.900 kişi) vatana dönüş başvurusu kabul edilmiştir. Başvuru yapanlardan 5.389 aile Azerbaycan'da yaşayan Ahıskalılardan oluşurken geri kalan 452 aile Kırgızistan, Türkiye, Rusya, Özbekistan, Kazakistan ve Ukrayna'daki Ahıskalılardır [Trier vd. 2011: 42-44]. Fakat 2015 in ilk ayı itibariyle Gürcistan sadece 500 kişiye dönme müsaadesi vermiştir [Zeyrek 2015: 29]. 5. ABD: Bilinmeze Doğru Yolculuk Yukarıda değinildiği gibi Fergana Olaylarından sonra Özbekistan dan yaklaşık 17 bin kişi tahliye edilerek RF ye yerleştirilmişti. Bunun yanı sıra Özbekistan ın Taşkent, Sırderya ve Semerkant bölgelerinden ilk aşamada 4 binden fazla insan kendi imkânlarıyla Rusya nın Krasnodar ve Stavrapol bölgelerine ve Kabardino-Balkar ÖSSC ye göç etmiştir. Göçmenlerin geldiği ilk günlerden yerli halkın tepkisi artmaya başlamış, etnik çatışma meydana gelmemesi için parti ve mahallî organlar güvenlik tedbirleri almak zorunda kalmıştır. RSFSC Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Gorshkov un imzasını taşıyan resmi bir yazıda göçün engellenmesi için acil önlemler alınması talep edilmiş ve Ahıskalıların Özbekistan daki eski yerlerine geri dönmeleri için destek verilmesi istenmiştir [Hasanoğlu 2014: 12]. Fakat göçmen sayısında azalma olmamış daha sonraki yıllarda da Rusya'nın güney bölgesi göç almaya devam etmiştir. Göçler devam edince hem yerel halk hem de yerel yöneticiler göçten rahatsız olmaya başlamış, hoşgörüsüzlük artmış ve Ahıska Türklerine karşı gösteriler yapılmıştır. İlk toplumsal tepki daha 1991'de Türklerin dışarı atılması talebiyle başladı. Bu eylem nedeniyle 30 aile evlerini terk ederek göç etmek zorunda kaldı. Fakat Türk karşıtlığı sürekli artmaya devam etti ve 1994'te 10 Ahıska Türklerinin vatana dönüş sorununun uluslararası hukuki boyutu ve Gürcistan'ın yükümlülükleri konusunda bk. Hasanoğlu 2015: 75-105. 10

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi Varenikovksiy köyünde Türklere yönelik pogrom 11 yapılmasına kadar vardı. Pogromun ardından 20 aile Krasnodar'ı terk ederek Türkiye'ye göç etti. 1994-1996 döneminde önemli sayıda Ahıskalı Çeçenistan savaşının ortasında kaldı. Savaş yerlerinden göç etmek zorunda kalan Ahıskalılar Stavropol'un sınır bölgelerine yerleşti. Mart 1995'te Ahıskalılara yönelik poliskazak 12 ortak baskınları yapılmaya başladı ve aralıklarla devam etti. 1995 yılında 250 aile daha Krasnodar'ı terk etmek zorunda kaldı [Kuznetsov 2007: 148]. 2002 yılı nüfus sayımının ardından Rus basını iftiharla Rusya nın ABD ve Almanya dan sonra göçmen yoğunluğu en fazla olan üçüncü ülke olduğunu duyuruyordu. Rusya 1989-2002 yılları arasında 11 milyon göçmen almıştı. Bu dönemde Rusya vatandaşlığı alan Ahıskalı sayısıysa 15-17 bin arasındaydı ve Krasnodar da yaşayan Ahıska Türklerinin büyük çoğunluğu, son sayfasında geçici kayıt damgası bulunan eski Sovyet pasaportu taşıyordu. 2002 yılında değişen vatandaşlık kanunundan sonra geçici kayıt yaptırmak bile neredeyse imkânsız hâle geliyor ve ülkeyi tamamen terk etmeyi gerektiriyordu [Koriouchkina 2009: 39-40, 44]. Ahıskalıların Krasnodar a göç etmesinden rahatsızlık duyan yerel otoriteler onlara yönelik özel kararlar kabul ederek onların temel haklarını sınırlıyordu. Mülkiyet ve çalışma haklarına sınırlamalar getirilmiş, sosyal ve sağlık güvencesinden yoksun bırakılmıştılar. Evlenmek isteyenlere resmi nikâh kıyılmıyor, yeni doğan çocukların doğum belgelerinde babaları ile ilgili bilgilere yer verilmiyor, pasaport veya diğer kişisel belgeler temin edilemiyor, orta öğretimden sonra eğitimlerine devam edemiyorlardı. Yerel otoritelerce periyodik olarak korkutma, yıldırma ve kovuşturma kampanyaları düzenleniyor ve yapılan etnik temizlik resmi olarak itiraf ediliyordu: Ahıskalılara, onları gitmek zorunda bırakmak için dayanılmaz hayat koşulları hazırlanıyor [Osipov 2004b: 7]. Yerel yöneticilerin çabaları kısmen de olsa başarılı olmuş ve Ahıska Türkleri son çare olarak bölgedeki durumu ABD nin Rusya daki makamlarına iletmiştirler. 2004 yılına gelindiğinde ABD yönetimi, Ahıska Türklerinin ABD'ye iltica etmesini sağlayacak göç programını açıklamıştır. Programa göre 2004 yılından itibaren Ahıska Türkleri ABD'ye mülteci statüsünde kabul edilecekti ve bunun için bazı kriterler gerekiyordu: Başvuru sahibi etnik olarak Türk olduğunu kanıtlamalı, 2004 yılından önce Krasnodar'da yaşadığını kanıtlamalı, Özbekistan'dan kaçmış olmalı ve RF'de tam entegrasyon konusunda zorluklar yaşamış olmalı idi [Swerdlow 2006: 1864]. 2004 yılına kadar Krasnodar da 11.999 Ahıskalı yaşamaktaydı. Bunların sadece 4.943 ü Rusya vatandaşı iken 744 kişi göçmen kartı almış eski SSCB vatandaşıydı. Şubat 2005 itibariyle Rusya vatandaşı olmayan ve Rus vatandaşlığından imtina eden yaklaşık 21.000 kişinin (6.018 aile) ABD ye mülteci olarak gitmesi kabul edilmişti. Bununla birlikte RF nin Stavropol, Rostov ve Volgograd bölgelerinden ve Kabardina-Balkar ve Kalmıkya Özerk Cumhuriyetlerinden 10 bin civarında kişi ABD ye gitmek için başvuruda bulunmuştu. Krasnodar bölge yönetiminin verilerine göre 2005 yılında Krasnodar dan 5.031 Ahıskalı ABD ye göç etmiştir. Bu rakam 2006 11 Pogrom: Dinî, etnik veya siyasî sebeplerle bir gruba karşı yapılan şiddet hareketleridir. Bu şiddet hareketleri genellikle ev, işyeri veya ibadet yerlerini tahrip etmek, insanları dövmek, yaralamak, tecavüz etmek veya öldürmekten oluşur. 12 Kazakların kökenine ilişkin çok farklı görüşler bulunmaktadır. En yaygın görüş, Kazakların çoğunun Doğu Slav kökenli olduğu, ancak zaman içinde Tatar, Rus, Ukrain gibi farklı etnik unsurların da bu grubun bir parçası hâline geldiğidir. Aslında etnik olarak heterojen olan Kazaklar yaşadıkları bölgenin adıyla anılmaktadır. Krasnodar bölgesinde bulunan Kazakların - çoğunlukla Kuban Kazakları- Osmanlı-Rus savaşlarına dayanan Türk karşıtı tutumları Ahıska Türklerine yönelik olumsuz yaklaşımlarının kökenini oluşturmaktadır. 11

İbrahim Hasanoğlu yılında 9.314 e, 31 Ocak 2007 deyse 10.852 ye çıkmıştır. Bunların %58 i RF vatandaşı iken, %41 i RF vatandaşı değildi (vatansızdı) [Mamayev 2012: 286-287]. ABD'ye Rusya'nın Krasnodar bölgesinde yaşayan yaklaşık 12 bin Ahıska göç ederken yaklaşık 100 bin Ahıskalı hâlâ Rusya'da yaşamaya devam etmektedir. 13 ABD ye göç eden Ahıskalılar 100-200 hanelik gruplar halinde ülkenin 20 eyaletinde yaklaşık 60 şehre iskân edilmişlerdir. ABD deki Ahıskalı nüfus bir mülteci programı kapsamında gelişigüzel dağıtıldıkları ve henüz yerleşme aşamasında bulundukları için son derece hareketli bir nüfustur. Mesela Colorado ya ilk yerleştirildiklerinde 130 aile olan Ahıskalıların yarıdan fazlası tekrar başka eyalet ve şehirlere göç etmiştir [Alptekin 2012: 54]. Yaklaşık 200 yıldır sürgün ve yer değiştirme politikalarından ötürü hayatta kalma mücadelesi veren Ahıska Türklerinin ABD de görece arzu ettikleri bir ortam içerisinde bulundukları görülmektedir. Ancak kültürün yaşamın her boyutuyla ilişkisi nedeniyle sürgünün izleri hafızalarda taşınmakta ve kendisini kimlikle ilintili formlar içerisinde sıklıkla hissetmektedir. Sürgün bilinci ve gelecekle ilgili kaygılar mevcudiyetini korurken bu durum vatandaşlık hakkı ve yerleşme imkânlarının elde edilmesiyle biraz yumuşamış görünmektedir. Temel sorunsal ise içe dönük sosyal yapıların oluşma tehdididir ve orta yaş kuşağı ve üzerinin dış gruplarla ilişkisi yok denecek kadar azdır [Kolukırık 2011: 184]. ABD dışındaki Ahıska Türklerinin önemli bir kısmı tarafından üçüncü bir sürgün olarak değerlendirilen Amerika'ya göç, Amerika'daki Ahıska Türkleri tarafından çoğunlukla son derece farklı anlatılmaktadır. Herhangi bir kimlik belgeleri olmadığı için Krasnodar'da hiçbir yere gidemeyen Ahıska Türkleri için Amerika'ya göç, elbette bir çaresizliğin sonucudur ki, bunu zaten kendileri de dile getirmişlerdir. Ancak vatan ve akraba hasretini çekmeye devam etseler de, sadece insan olmaktan dolayı Amerika'da otomatik olarak sahip oldukları hakların mutluluğunu yaşadıklarını da açıkça ifade etmektedirler. Yapılan etnografik çalışmalarda elde edilen verilere göre, akraba hasretini teknolojinin sağladığı olanaklarla veya onları ziyaret ederek gidermeye çalışan Ahıska Türkleri, toplumsal ağlarını, kültürlerini ve geleneklerini muhafaza etme çabasından hiç vazgeçmemektedirler [Aydıngün vd. 2014: 129-130]. 6. Türkiye'ye Göç Ahıskalıların Türkiye'ye göçü iki döneme ayrılabilir. İlki Ahıska'nın Rus hâkimiyetine girdiği 1829 yılından Cumhuriyet in kurulduğu 1923 yılına kadarki dönemi kapsamaktadır. İkinci dönem ise SSCB'nin yıkıldığı 1991 yılından günümüze kadar devam eden göç sürecidir. 6. 1. Edirne Antlaşması'ndan Bolşevik Devrimi'ne Bu dönem Ahıska Türklerinin Anadolu'ya göç sebepleri büyük oranda diğer Kafkasya halkları ve hatta Kırım Tatarları'nın göçleriyle benzerlik göstermektedir ve daha ziyade itici etkenlerin ön planda olduğu görülmektedir. Yani Rusya'nın göç etmek zorunda kalanlara karşı yürüttüğü politikalar göçün temel etkenidir. Saydam [2010: 81], hem Kırım hem de Kafkas göçlerine yol açan temel sebepleri şu şekilde belirtmektedir: Rusya nın buradaki unsurlara 13 2010 yılı sayımlarına göre Rusya'da 105.058 Türk ve 4.825 Ahıska Türkü yaşamaktadır (Federalnaya Slujba Gosudarstvennoy Statistiki, 2012: 89). Tabii Türk kategorisine sadece Ahıska Türklerinin dâhil olmadığı gibi Ahıska Türklerinin çoğunun da kendini sadece Türk olarak ifade ettiği bir gerçektir. Ayrıca sayım zamanı insanlar milliyet sorusunda pasaportlarında yazılan bilginin kastedildiğini düşünmüş olabilirler. Sovyet pasaportlarında ise -ki hâlâ Rusya'daki Ahıska Türklerinin bir kısmının sahip oldukları tek belge budur-birçok Ahıskalı Azerbaycanlı, Özbek, Kırgız veya sadece Türk olarak yazılıydı. 12

Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi düşmanlık içerisinde bulunması, onlara güvenmemesi, mutlak anlamda güvendiği toplulukları bu bölgelere yerleştirmek amacıyla, bölgedeki yerli halkı daha iç bölgelere sürmek istemesi, buna da halkın şiddetli tepki göstermesidir. Silahlı direnişe mecali kalmayan bu insanlar, kendilerine yakın bildikleri, hükümdarlarını halife tanıdıkları Osmanlı Devleti ne göç etmeyi kurtuluş için tek çare olarak görmüşlerdir. Rusya nın çok yönlü baskılarına karşılık Osmanlı yönetiminin her çeşit dini ve etnik gruba hoşgörülü ve merhametli yaklaşımı, Müslümanların dışındaki toplulukların da göç etmelerine yol açmıştır. Bunun yanı sıra, her ne kadar Müslüman göçlerinin çoğu, Güney Kafkasya dan çıkıp doğu Anadolu ya geçme göçü idiyse de; alış-veriş, iş bulup çalışma amaçlarıyla ve aile bağlantıları nedeniyle önemli ölçekte süre giden göçler dahi vardı. Müslüman göçebeler özgürce siyasal sınırları aşıyorlardı. Göçe zorlanmış kişilerin Anadolu ya yeni sızmaları, Anadolu nun doğu yanındaki Müslüman dindaşlara Kafkasya dan haberler ulaştırıyordu. Doğuda, Kafkasyalı bir Müslüman kendisini Kafkasyalı bir Ermeni ye olmaktan çok daha fazla, Anadolulu bir Müslüman a yakın hissederdi [McCarthy 1998: 23]. Rusların 1853'te Osmanlı ya saldırmasıyla yeni bir Osmanlı-Rus savaşı başladı. Tarihe Kırım Harbi adıyla geçen bu savaşta Osmanlı Devleti Batum cephesinde yerli ahalinin de desteğiyle Ruslara karşı açık bir üstünlük kazandı. Posof'ta yerleşmiş Ahıskalı muhacir öncülerin de desteğini alan Osmanlı ordusu Ahıska üzerine yürüdü ve Rusları püskürttü. Türk askeri Vale'de ahali tarafından sevinçle karşılandı. Fakat Osmanlı orduları daha sonra yenilince Ruslar Türklerin gelişine sevinip yardımda bulundunuz diye Ahıska'da katliamlar yapmış ve ahalinin mallarını yağmalamıştır [Zeyrek 2006: 21]. Ahıska Türklerinin Osmanlı topraklarına gelip yerleşme arzularına farklı dönemlerde rastlansa da, bu isteğin XIX. yüzyılın ikinci yarısında daha da arttığı görülmektedir. Öyle ki, savaş sonrasında ve özellikle 1861 yılında Erzurum Valisi, Ahıska dan 2.500 ailenin Osmanlı tabiiyetine geçmek için izin talebini Sadaret makamına bildirmiştir. Kitlelerin Anadolu ya göçü 1865 yılına kadar sürmüş, bu tarihten sonra da göç münferit olarak devam etmiştir [Günay 2012: 127]. Zeyrek [2008: 58] Rus yönetiminin bir taraftan baskı yaparken diğer taraftan da halkı göçe teşvik ettiğini belirtmektedir: Dini kılıklı manzumeler yazdırılarak cami önlerinde halka dağıtılıyordu. Ne durursun hicret eyle nakaratlı bu manzumelerde özetle şöyle denilmekteydi: Buralar kâfir eline geçti, artık buralarda duramayız, biz de kâfir oluruz, ileride torunlarımız bizi lanetle anarlar, mutlaka göç etmeliyiz. Osmanlı ile Rusya arasında yapılan 1877-1878 savaşını Osmanlı Devleti nin kaybetmesi ile Rusya bu kez de Kars, Batum ve Ardahan ı almış [Kurat 2014: 374] ve Kafkasya dan yeni bir göç dalgası başlamıştır. 1878 yılından sonra bazı Ahıskalıların Osmanlı Devleti ni belli bir süre için ziyaret etme arzularını beyan eden dilekçeler vererek kısa süreliğine Anadolu ya geldikleri, ardından da iltica talepleri olduğu görülmektedir. 1886 yılında Tiflis, Ardahan, Ahıska, Kars, Çıldır ve Batum gibi yerlerden 5 binin üzerinde kişinin Osmanlı ya sığınma talebinde bulunması üzerine Osmanlı hükümeti Rusya Devleti nezdinde girişimlerde bulunmuştur [Günay 2012: 127]. Daha sonraki yıllarda da küçük gruplar hâlinde göçler yaşanmıştır. Mesela 1892 yılında 40 hane ve 282 nüfustan oluşan Ahıska muhaciri Samsun limanına, 1893 yılının sonlarında 270 kişilik bir grup yine Samsun limanına, 1894'te 200 kişilik bir grup daha gemiyle Samsun limanına gelmiştir [Günay 2012: 128]. Ekim 1917'de gerçekleşen Bolşevik Devrimi ile Rusya da Çarlık yıkılmış, yerine Bolşeviklerin önderliğinde komünist yönetim kurulmuştur. Ahıska ve Ahılkelek nahiyeleri halkı da Sovyetlerin ilan ettikleri Barış Dekreti ve Rusya daki milletlerin haklarına ait deklarasyona dayanarak Nisan 1918 de Türkiye ye katılma isteklerini bildirmişler ve Osmanlı hükümeti bu isteği kabul etmiştir. Haziran 1918 de Batum da Gürcistan ile yapılan anlaşma sonucu Türkiye, 13