Ş İ İ R ve S T R A N T A H L İ L L E R İ 1 : YAR A MIN



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

Gü ven ce He sa b Mü dü rü

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

7. Sınıf MATEMATİK TAM SAYILARLA ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ 1. I. ( 15) ( 1) 5. ( 125) : ( 25) 5 6. (+ 9) = (+ 14)


ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Çetin Öner. Roman GÜLİBİK. Çeviren: Aslı Özer. 26. basım. Resimleyen: Orhan Peker

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 2. ÜNİTE: ELEKTRİK VE MANYETİZMA 4. Konu MANYETİZMA ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Ruhumdaki. Müzigin Ezgileri. Stj. Av. İrem TÜFEKCİ. 2013/2 Hukuk Gündemi 101

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

TEMEİ, ESER II II II

TEST 1. Hareketlilerin yere göre hızları; V L. = 4 m/s olarak veriliyor. K koşucusunun X aracına göre hızı; = 6 m/s V X.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

MATBAACILIK OYUNCAĞI

mer can or ma nı için de do laş mak tay dı. Ka ya la rın ara sın da ki ya rık lar da on la rın yu va la rıy dı. Ha nos de lik ler den bi ri ne bil gi

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Dinleme, Okuma, Konuşma, Yazma Kuralları

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Bir Açık Kaynak Masalı Bölüm 1: Kasabanın Dışında Bir Meyve Ağacı

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

Özlemle Anıyoruz. Robot Kulübü * Ahşap Boyama * Ebru Sanatı * Hayat Güzeldir * Gizli Gelen Davetiye. Bu Hafta Neler Oldu?

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

Kürt Edebiyatı Yeniden Yurduna Döndü.

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Mehmet Akif Ersoy; Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın! Mısralarını şehitlerimize, gazilerimize, en

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

İslam da İhya ve Reform, çev: Fehrullah Terkan, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006.

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

STAJ ARA DÖNEM DEĞERLENDİRMESİ AYRINTILI SINAV KONULARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

BAĞIL HAREKET BÖLÜM 2. Alıştırmalar. Bağıl Hareket ÇÖZÜMLER. 4. kuzey

Akıl Fikir yayınlarından yeni kitaplar

Kelaynakların Hazin Öyküsü

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI PR. (İNGİLİZCE) TARİH PR. (İNGİLİZCE) (TAM BURSLU) SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ PR.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Çarşamba İzmir Gündemi

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

BAĞIL HAREKET. 4. kuzey. Şekilde görüldüğü gibi, K aracındaki gözlemci L yi doğuya, M yi güneye, N yi güneybatıya doğru gidiyormuş gibi görür.

DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ

Hans Christian Andersen Tahsin Yücel ( Dilek Yördem Ceylan

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

7.sınıf kazanımlara göre çalışma kâğıtları

Yaz l Bas n n Gelece i

Kampanyasına katıl, dilini yaşat!

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

DÜZLEM AYNALAR BÖLÜM 25

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

KARANLIKTA FİLİZLENEN TOHUM

Transkript:

Ş İ İ R ve S T R A N T A H L İ L L E R İ 1 : YAR A MIN Bilindiği gibi Kürt edebiyatını edebiyat yapan kilometre taşlarından biri de şiirler ve stranlardır. Nedense stran dendiğinde, ağırlıkla, bugün için miadını doldurmuş olan ve sonradan türeme olmayan dengbéjler -ki bu sonradan türeme ler de tv. ekranları marifetiyle cebren türetilmiş ve adeta dengbéjliğin saygınlığının temeline tükürülmek istenircesine ihdas edilmiştir- tarafından çok ötelerden günümüze taşınan, artık klasikleşenler aklımıza geliyor. Belki de Kürtler in kültürel ve folklorik ürünleri açısından bu stranların tıka basa dolu birer depo olmaları açısındandır bu. Şöyle de söyleyebiliriz: Bu klasik dengbéj stranları, Kürt kültürel ve folklorik ürünlerini geçmişten günümüze taşımak kadar, yakın Kürt tarihinin -özellikle de son 160 yılın- bir dizi vakasını ve bu vakalar içerisinde yetişen, aktif roller üstlenen, giderek devleşen, efsaneleşen kahramanlarını da sonraki kuşaklara taşımak, onlara tanıtmak gibi bir işlev üstlenmiştir. Edebiyat dediğimiz kavramın en büyük ayaklarından biri de budur; bunun estetize edilerek anlatımıdır. Yaşadığımız son yıllarda Kürt edebiyatında stran ve şiir alanında, izafi de olsa, epey ürünün piyasaya sürüldüğü ve sürülmekte olduğu görülmektedir. Her ne denli piyasaya sürülen stranlar ağırlıkla modern tarz diyebileceğimiz bölüme aitse de encamında bunu olumlu bir gelişme olarak addetmek gerekir. Aynı şeyi şiir için de söyleyebiliriz; ne ki Kürt edebiyatının asıl cevheri; folkloru, kültürü klasik olanlarda yatıyor. Modern tarzın stranları ve şiirleri, kaydettikleri tüm gelişmelere karşın eğer hâlâ yeterince rağbet göremiyorsa -ki biz gördüğünden kuşkuluyuz- bu durum, bizim klasik şiirlerimizin, stranlarımızın yeterince hazmedilmediğinin işaretlerini veriyordur bize. Özellikle son 4 5 yıla kadar da hunermend kimlikli kimi zevatın, birilerine dizdikleri medhiyyeleri stran adı altında Kürt halkına ekranlar marifetiyle ulaştırmaları ya da ulaştırmaya çalışmaları, ulusal güdüleri okşayarak bu yolla sempati toplamaya girişmeleri, dolayısıyla tozu dumana katmaları, kendilerine beklediklerini -bir süreliğine de olsa- vermiştir; ancak toz duman dağılınca görülmüştür ki birilerine dizilen medhiyyelerle icra-i sanat yapılamıyor. Medhiyye lerin, Kürt kültürüne ve edebiyatına hiçbir şey katmadığı; aksine bu alanların saygınlığında aşınmalar yarattığı çıplak realitesiyle yüzleşmede de gecikilmemiştir.

Bugünkü Kürt gençliğinin, klasik diyebileceğimiz şiirleri ve stranları, bunlara ilişkin anlayışı yeterince benimseyip hazmettiklerini düşünemiyoruz. Cesaretimiz mazur görülsün; ama biz yetişkinlerin de çoğunluğunun bu minval üzerinde değerlendirilebileceği kanısını taşıyoruz; bu alanda yazılıp çizilenlerin okunurluk oranı bir sır olmasa gerek. Bu durumun çok değişik nedenleri olabilir. Biz de kendi çapımızda bunun nedenlerine epey kafa yorduk, bunu epey irdelemeye uğraştık. Ulaştığımız nedenlerden biri olarak bunların, muhteva itibariyle yeterince anlaşılamadığı gerçeğini gördük. Ve bir gerçek daha gördük: Kürt edebiyatında bugüne dek ne şiirler için ne de stranlar için hiç tahlil yapılmamıştır. Önemli bir eksiklik olarak gördüğümüz bu alanın üzerine eğilmeye, bu alanda bir ilk i realize etmeye yelteneceğiz. Tahlilini yapmaya çalışacağımız şiirleri ve stranları hem orijinal dili olan Kürtçeyle hem de Türkçe anlamıyla vereceğiz. Ardından tahlilini Türkçe vermeye çalışacağız; meramımızı Kürtçeyle yeterince verememe endişesini ve utancını taşıyarak Bu arada bunları Kürtçe yazmak isteyenlere şiir ve stran tahlilleri metodolojisi hakkında bir fikir de verebiliriz belki. Bu amaçla bu yazımızda bir şiir ele alacağız. Şairi, 1945 yılında Muş un VARTO (GIMGIM) ilçesinde doğar ve oralıdır. Yine Muş un Bulanık ve Malazgirt ilçelerinde, Seydayé Mele Sadıq, Mele İbrahimé Exdadé, Mele Zekiyé Gulçimené gibi o yörenin çok tanınan melalarından dersler alarak medrese eğitimini tamamlayan ve 1967 yılında 22 gibi çok çok genç bir yaşta ölen bir mela (melle) dır. Adı, resmi kayıtlarda Selahattin Gümgüm olan bu genç mela, şiirlerinde daha çok Serda mahlasını kullanmakla birlikte, bize ulaşan kimi şiirlerinde de Serda Selaheddiné GIMGIMÎ kullanımını tercih eder. Bizim bu yazımızda ele alıp tahlil etmeye çalışacağımız şiirinde de bu kullanım tercih edilmiştir. Şiirin adı YAR A MIN dır. GIMGIMÎ, şiirlerini Kürtçe olarak; ancak medrese eğitimini almış olduğu Arap alfabesiyle yazmıştır. Bize ulaşan metinler, Arap alfabesiyle yazılmış olmakla birlikte -ki metinleri bize ulaştıran, şairin, 2005 yılında genç sayılan bir yaşta kaybettiğimiz kardeşi Vahdettin Gümgüm dürbunların bir mela tarafından Latin alfabesine çevrilmiş nüshalarını da içeriyor. Y A R A M I N 1. Dîlber ku pir şirîn e, ez bû me mislé Ferhad Nakim tu car yeqîn e, peyda bikim dilek şad 2. Şîn û girîn me kar in, ez bo me reş giré da Li ser da jî dibarin, lew bû me mest û şeyda 3.

Herçî kû lafézan in, dibén me ev çi hal e Her hal e ew nizanin, dîlber pirî delal e 4. Ger nas bikin şirîné, nakin gilî û gazin Derman e bo birîné, ewa ku em dixwazin 5. Qaz werdega golan e, em kir ne aş û baş e Çavreş j kanîya kilan e, lew jê ra man e şaş e 6. Ebrû wekî hîlal in, gava kû nû xûya bit Bijang mesafa sal in, man in hezîn û sabit 7. Enî hîva li çarde, wesfé wî ger dibejin Diçin sibat û mard e, ez hé j hubur diréj im 8. Sûret wekî hinar in, gulan wekî gula zer Bilbil li ser dizar in, bi halekî seferber 9. Lévé tenik timî ter, benda sedef di bin da Çena rind û gilover, ferman dixun li rind a 10. Singé wî deşt û zozan, texté Selaheddîn e Li ser wî daw û doz an, dikin herçî wî dî ne 11. Gurz û kemend û şîrgoh ew memiké gilover Delal û nazik û nû eqil j serî dibin der 12. Bej na zirav wekî şev, roj an bi xîn e goré Xana n û Xalid an tev, ser danî bûn li wî ré 13. Ez çer wî nahebîn im, wî kanîya heyaté Bona kû wî bistîn im, ez lé bikim xebaté

14. Çiqas kû bextîyar e ew kes ké wî hebandî Tarîx ji bo me yar e ger bi ger mislé Gandî 15. Dîlber çemé jîyan e, derdé me derdé welat Serda Selaheddîn e, cané me jé re xelat Serda Selaheddîné GIMGIMÎ ( Varto, 1945 1967) Şiirin Türkçe Anlamı Genel olarak çeviri işinin çok güç olduğu bilinir. Sözkonusu şiir olunca bu güçlüğün katlandığı da Daha önce Nasname de yayımlanan Dengbéj Geleneğinin Sonu ya da Bu Geleneğin Son Halkası : Reso başlıklı yazımızda, Reso nun bir epik stranını Türçeleştirirken bu konudaki sıkıntılara değindik. Ve şu bilinen gerçeğin altını bir kez daha çizdik: Her şiir yazıldığı dilde güzeldir; ama yine de görüldüğü gibi çeviriye gereksinme oluyor. Çeviri işinin ayrıca bir uzmanlık olduğunu da biliyoruz. Bu anlamda kifayetsiz olduğumuzu belirterek, yazımızı okuyanlardan Kürtçe bilenlerin, doğrudan Kürtçe kısmından tahlil kısmına geçmelerini -naçizane olarak- tavsiye ederiz. Şimdi şiirin Türkçesine geçebiliriz artık:

İki candan dost: Serda Selaheddîné GIMGIMÎ (arkada, koyu renk gözlüklü) ve Cibranli Xalid Beg in oğlu Mehmûd Beg (1912-1970) Y A R İ M 1. Dilber ki çok şirindir, Ferhat tan da öte oldum ben / Hiç zannetmiyorum şen bir gönül bulayım. 2. Yas ve ağlamak işimiz olmuş bizim, bizim için yastayım / Bir yağış altındayız sanki, bundandır çılgın ve mest oluşum. 3. (Söylenecek) sözü bilenler bu ne haldir, bize bulaşmış diyorlar / Sanırım onlar bilmiyorlar güzelin (dilberin) ne kadar nazik ve kıymetli olduğunu (bilselerdi, yakınmazlardı). 4. Eğer onlar şirin olanı tanısalardı, yakınıp durmazlardı, bizim istediğimiz, yaralarımız için ilaçtır. 5. (Bizim peşinde olduğumuz) sevgili, göllerde yüzen bir yaban ördeğidir, (peşinden yüzdüre yüzdüre) bizi yüzücü yaptı, serseme çevirdi / Kara gözler sürme pınarındandır, herkesin (bunun karşısında) şaşkına dönmesinin nedeni budur. 6. Kaşlar ilk gözüktüğünde sanki hilâldir. Kirpikler ise yıllardır (hüzün ve yastan dolayı) öyle sabit duruyor.

7. (Sevgili), nasıl ki anlatıyorlar, alnı ayın on dördü gibidir / Şubat ve martlar geçiyor, ben hâlâ kara yaşlar döküyorum. 8. Yanakları nar gibi, güllerden sarı güldür sanki / (Onun için) bülbüller tüm olarak toplanmış figan ediyor. 9. İnce ve yumuşak dudakların altında sedef (inci gibi) bir ip duruyor (sanki) / Yuvarlak ve güzel çene (böylesi güzel çenenin sahibi), güzellere emirler okuyor (yağdırıyor). 10. Göğsü (yüzeyi) hep ova ve yayla (olan bu yer), Selahaddin in tahtıdır / O nu gören herkes (O nunla ilgili) bir dava, mesele gütmektedir. 11. O yuvarlak memeler gürzdür, kementtir (insanı bağlama bakımından) ve arslan kulaklarıdır (diktir) / (Yine o memeler) kibardır, naziktir, aklı baştan götürür. 12. Gece gibi ince olan endamı, mezara gömecekleri gün (hiç önemli değil; çünkü) Xani ler ve Xalid ler de o yola baş koymuştular ( o yolda baş verdiler). 13. Ben onu, o yaşam pınarını nasıl sevemem, benimseyemem / Onu alabilmek için çalışacağım. 14. O nu sevenler ne kadar bahtiyardırlar / Gandi gibi (istediğini) arayanlara, tarih dosttur (onlara eşlik eder). 15. Dilber, yaşam ırmağıdır, derdimiz vatan derdidir / (bunu söyleyen) Serda Selahaddin dir (varsın) canımız O na (vatana) armağan olsun. Şimdi şiiri, şekil ve muhteva açısından tahlil etmeye çalışalım; ancak şiir tahlilleri yapılırken tahlillerin edebî kriterlerinin olmazsa olmaz ları arasında şekil bakımından inceleme, muhteva bakımından inceleme ve şairin sosyo-kültürel ve düşünsel yapısı ile yaşadığı yer ve dönem yönünden inceleme hususları olduğunun genel kabul gördüğünü belirtelim. Şairin sosyo-kültürel ve düşünsel yapısı ile yaşadığı yer ve dönem, şiirin muhteva bakımından analizi yapılırken muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlar dikkate alınmadan muhteva bakımından yapılacak tahlillerin sağlıklılığı tartışılır olacaktır. Şiire şekil olarak bakıldığında, ilk dikkati çeken yanı beyitler halinde olmasıdır. Bilindiği gibi beyit, mısraların ikişerli kümelendiği bir nazım birimidir. Bu, Kürtçede de Türkçede de böyledir; ne ki Kürtçede sevgi, keder, duygu, felâket, din, tasavvuf vb. gibi değişik konularda yazılan ve belli bir melodiyle ya da makamla okunan manzûmelere de beyit, beyt adı verilir. Kimi yerlerde bunlara kasîde ya da ilahî adını verenler de oluyor. 15 beyitten oluşan şiirde mesnevî tipi denilen kafiye örgüsü kullanılmıştır. Buna göre her beyit kendi arasında kafiyelidir ve şair kafiye bulmakta sıkıntı yaşamamıştır. Bu anlamda şair öylesine rahattır ki yalnız beyit sonlarında kafiye yapmakla iktifa etmemiş; aynı zamanda her beyitteki mısraların, ortalarında da birbiriyle kafiyeli olmasını gerçekleştirmiş ve böylelikle şiire, sağlamış olduğu iç ahenkle muazzam bir duyurma gücünü katmayı başarmıştır. Böylesi kafiye şekline musammat adı da verilir. Bu musammat kafiye şekli, aynı zamanda her beytin ortasından ikiye ayrılarak dörtlükler oluşturmasına da olanak sağlıyor. Nitekim bu şiir, daha önce Nasname de yorumsuz ve açıklamasız olarak, iki beyit eksiğiyle dörtlükler halinde yayımlanmıştır.

Şair, şiirini aruz vezniyle yazmıştır. Aruzun Mef û lu ( - -. ) / Fâ î lâ tun ( - -. -) / Mef û lu ( - -. ) / Fâ î lâ tun ( - -. - ) kalıbı kullanılmıştır. Vezin, zaten şiirlerde ahenk uyum sağlamak içindir. Aruz kalıplarının her biri, kendisine özgü bir ahenge, bir melodiye sahip olduğundan, bu şiirin de bu kalıba uygun bir ezgiyle okunması gerekir ki şiirin tadına varılabilsin. Belli bir vezinle yazılan şiirler, o veznin ahengine uygun okunmadığı zaman şiir, şiir gibi okunmamış olur; bir başka ifadeyle şiirin canına okunmuş demektir bu. Öyleyse şiirin tadına varabilmek için bu özelliğin göz önünde bulundurulması salt gerekli değil, aynı zamanda zorunludur da. Şiir, şekil özelliğine uygun okunabildiği zaman, muhtevanın iletmek istediği mesajın halkalarını yakalayabilmek daha çok mümkün olabilir. Dolayısıyla şiir, okuru kendisine çeker, okuru sarmalar; okuru kendisiyle mücadeleye zorlar. Şairin kafiye bulmakta sıkıntı yaşamadığını belirtmiştik. Kafiyeleri büyük çoğunlukla iki ses benzeşimiyle yapmış, tek ses benzeşimiyle yetindiği tek bir kafiye olsun yoktur. Kimi mısralarda bu benzeşim, ikiden fazla sesle de gerçekleştirilmiştir. Mısraların sonunda da ortalarında da birden fazla ses benzeşimine dayalı bu kafiye anlayışı vardır. Muhteva açısından şiirin adından başlayabiliriz.. Bir kez şiirin adına bakarak, bu şiirin bir aşk şiiri olduğu sanılmamalıdır. Şiirin tamamı okunduğunda, bu husus çok net olarak anlaşılabiliyor. Bir aşk vardır şüphesiz; ama bu aşkı, beşeri bir aşk olarak niteleyebilme olanağımız olmadığı gibi şiirde buna dayanak olabilecek bir veri de bulamıyoruz. Kimi beyitlerde resmedilen (1,6,7,8,9,11. beyitler), şairi ve şair gibilerini sürekli olarak peşinde koşturtan, onları sersemletip şaşkına uğratan (5. beyit) bir sevgili sembolize ediliyor aslında. 4, 10, 12, 13, 14 ve 15. beyitler olmasaydı, belki ütopik bir sevgili tipi çiziliyor denebilirdi; ama bu beyitler, sevgilinin ütopik bir sevgili olmadığını gösterdiği gibi, şiirdeki aşkın bir beşer aşkı olmadığına da çok net bir biçimde işaret ediyor. Şiir, malûm olan bir telmihle başlıyor; şair ile niteliklerine değineceği sevgili arasındaki ilişki, Ferhat ile Şirin mesnevisindeki Ferhat Şirin ilişkisi gibi değerlendiriliyor; ne ki buradaki Ferhat, mesnevideki Ferhat ı katlamıştır. Öyleyse bu nedir ya da nasıl bir aşk olabilir ki ünlü halk hikâyesinin sembolleşen kahramanını bile katlayarak geride bırakıyor; yası, kederi, acıyı, ağlamayı, karalar bağlamayı şaire günlük olağan bir iş haline getirtiyor: Şîn û girîn me kar in, ez bo me reş giré da. Dikkat edilirse Gimgimî burada ben (ez) li bir ifade değil; me (bizim) li bir ifade de kullanmıştır. Ağlamak ve yas tutmak bizim işimiz olmuş ve ben bizim için karalar bağlıyorum Tam da buradan itibaren sevgilinin bir beşer olmadığı, başka bir kavramın sembolü olabileceği hususunda bize ilk ciddi ipuçlarını veriyor. Bunun için de ilkin şairi ve O nu yetiştiren çevreyi, koşulları biraz tanıyalım. Bu olmadan, şiirde işlenen sevgilinin ne olduğunu kavramakta problem yaşayabiliriz.

Şair daha beş yaşındayken, aynı zamanda bir cami imamı olan babasından Kur an eğitimini almaya başlar. Devlet okullarına hiç gitmemiştir; ancak sonraları ilk ve ortaöğretim kurumlarının diplomalarını dışardan sınavlara girerek alacaktır. 8 yaşından itibaren, kendisine soyadı da olan Gimgim (Varto) dan alacağı eğitim artık kendisine yetmediğinden, babası, kendisini bu alanda güçlü melaların bulunduğu Bulanık Malazgirt mıntıkasına gönderir. Yaşamının son 3 4 yılına kadar olan kısmının tamamı bu mıntıkanın köylerinde medrese eğitimini tekâmül etmekle geçer. Yıllarca Varto dan uzak kalır ve çok sınırlı aralıklarla gidebilir. Gerek çocukluğunun da dışarıda geçmesi gerekse hep medrese eğitimiyle yoğrulmuş olması, O nu yaşının çok üstünde bir olgunluğa ulaştırır. Öyle ki yaşamının ilk 6 7 yılını geçirdiği Varto daki çocukluk arkadaşlarından tümüyle farklı olur; onlara aşina değildir artık. Ailesinin fertlerinden öğrendiğimize göre yaşamının son 4 5 yılında Varto da çok samimi ve orda olduğu sürece sürekli beraber olduğu, değişik mıntıkalara beraber gezilere gittiği tek bir kişi vardır: Kendisinden yaşça çok büyük olan Cıbranlı Xalıd Beg in oğlu Mehmûd Beg Cıbranlı Xalıd Beg herkesçe biliniyor. Mehmûd Beg in de yurtsever kişiliğini Gimgimî nin ailesinin yanı sıra Feqi Hüseyin Sağnıç da Portreler adlı eserinde anlatır. Gimgimî nin gerek şiirleri gerekse o yıllarda medrese eğitiminden geçen gençlerin hemen hemen tamamının aynı yurtsever milliyetçi düşüncelerle donanık olarak yetişmesi, kişiliği ve düşünsel yapısı hakkında bize epey bilgi verebilmektedir. Dediğimiz gibi medrese eğitimi alan hemen her genç melada yurtsevermilliyetçi duygular oluşmuş ve gelişmiştir. Dolayısıyla o yaşın çok üstündeki olgunluğun nedenini de burada aramak gerekir. O zaman aralarındaki yaş uçurumuna rağmen O nunla Mehmûd Beg i buluşturan ortak payda da kestirilebiliniyor. Mehmûd Beg, genç meladaki düşünsel olgunluğu ve kabiliyeti, belki de ailesinden önce farketmiştir. Nitekim bize ulaşan bir teyp kasetinde Mehmûd Beg: Ev a jî eseré Selaheddîné merhûm e, şiîrekî wî ezé bixwînim diyerek kendi sesiyle Gimgimî den çok duygulu bir ezgi halinde okuduğu beytte şu mısralar da var : Hela ra bin binérin carek me ev a çi hal e Li dengan goh bidérin li ser me qîl û qal e Li heqqé xwe bi pirs in îro me ra mecale Ji kalik é xwe pirs kin çi ra wisa dinale. Ma qey tu jî nizanî zemané kor Kemal e Xûn é ji me dikiş yan ti jî gelî û newal e Gimgimî nin elimizdeki şiirlerinin tamamına yakın kısmında yurtsever düşünceler ve özgürlük aşkı işlenmiştir. Bunun yanısıra sevgiyi, güzeli işleyen; batıl inançları, softa yobaz düşünceleri hicvedenler ile Hayyam ın rubailerini çağrıştıran şiirler de vardır arada. Değişik şiirlerinden aldığımız şu mısralar da onundur:

Nizanim kû çi béj im ez ji xeyré her wekî Xanî Gelo hîkmet çî ye Kurd ew tené manin di zîndanî Şîyar bin ey gelé Kurdan gelé şéran û cengawer Gelé Kurmanc û Zaza, Gor û Lor û qewmé Soranî Wer in ey péşewayé leşkeré Asûr û Keldaran Wer in ey qehremané ceng, we bes îdî xwe kir fanî Bu girizgâh sanırız şair ve O nun düşünsel yanı hakkında bize yetebileni verdi sanırız. Öyleyse muhtevanın kalan kısmına devam edebiliriz: Şiirde Ferhat ile Şirin dışında zikredilen başka isimler de vardır: 10. beyitte Selaheddîn, 12. beyitte Xana (Ehmedé Xanî) ve Xalid (Xalid Begé Cibrî), 14. beyitte Gandi ve 15. beyitte Serda Selaheddîn. Serda Selaheddîn in şairin kendisi olduğu belli. 10. beyitte geçen Selaheddîn in ise Selaheddîné Eyyûbî olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz; çünkü Kürtler in tarihinde taht sahibi diye adıyla sanıyla en iyi bilinen kişi olarak Selaheddîné Eyyûbî nin adı geçer. Selaheddîn in tahtı diye ifade edilen yer de Kürdistan a tekabül eder. Bu, her yanı (göğsü, yüzeyi) ova ve yaylalarla dolu olan bir yerdir: Singé wî deşt û zozan, texté Selaheddîn e. Şair, ovalardan ve yaylalardan mürekkep gördüğü yeri Selaheddîn in tahtı (yeri) olarak nitelerken, orayı gören ya da bir süreliğine de olsa orada yaşayan herkesin orası için dava güttüğünü de belirtir: Li ser wî daw û doz an, dikin herçî wî dî ne. Şairin şiirlerine, aldığı kültüre ve düşünsel yapısına baktığımızda, bahsettiği bu yerin Kürdistan, Selaheddîn in de Selaheddîné Eyyûbî olduğundan kuşku duymadan söyleyebiliriz. 12. beyitte, vezin zorunluluğu nedeniyle Xanî yan değil de Xana n şeklinde kullanmak durumunda kalmıştır Ehmedé Xanî nin adını. Zaten şairin yaşadığı yıllarda, yaşamını Kürt ve Kürdistan için harcayan ikinci bir Xanî ya da Xana adını duymuş olabilmesi ihtimali de yoktur. Kaldı ki yukarıda yazdığımız son üç beytin ilkindeki ( Nizanim kû çi béj im ez ji xeyré her wekî Xanî / Gelo hîkmet çî ye Kurd ew tené manin di zîndanî ) ifadede var olan telmihten de rahatlıkla anlıyoruz ki şair Xanî yi iyi biliyor ve O nun düşüncesine vakıftır. Xaniler ve Xalidlar da o yola baş koydular ya da başlarını o yolda verdiler mealindeki Xana n û Xalid an tev, ser danî bûn li wî ré mısrasındaki Xalid, niçin bir başka Xalid değil de (örneğin Xalid Begé Hesenî) Cıbranlı Xalid Beg dir? Şundan dolayı Cıbranlı Xalid Beg den bir başkası olamaz: Cıbranlı Xalid, yaşadığı döneme kadarki en geniş toplumsal katmanlara ulaşmayı hedefleyerek en büyük Kürt örgütlenmesini ve ilk kez bağımsızlığı amaçlayan somut adımlar atmış ve bu uğurda idam edilmiştir. Dolayısıyla Kürdistan tarihinde Xalid kelimesi yalnız başına kullanıldığında akla gelen ilk isim Cıbranlı Xalid tır. Ayrıca şairin de Cıbranlı Xalid gibi Gimgimlı ve O nun oğluyla candan dost olması (böylelikle Cıbranlı Xalid ı çok iyi bilmesi ), başka bir ihtimali akla bile getiremez. Ehmedé Xanî nin de Kürt milleti diye Kürtçe diye o hasretle öldüğü bilinir.

Şiirde geçen Gandi ise (Mohandas Gandhi, 1869 1948) Hindistan ın en önemli siyaset adamlarından biri olarak tarih sayfalarında yerini almıştır. Yaşamını, gerek Hindistan daki gerekse Güney Afrika daki yoksul ve perişan Hintliler in kurtuluşuna adamış; Hindistan ile Güney Afrika arasında gidip gelmiş, önemli başarılara imza atmıştır. Şimdi şairin güzeli anlattığı beyitlere gelelim. Gerek Kürt edebiyatında gerekse dünya edebiyatında kendisini siyasal meselelere adayan şairlerin peşinde koştukları, gerçekleştirmeye çalıştıkları ülkülerini bir kadına, bir sevgiliye benzetmeleri, sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu, bazen özgürlük kavramıdır, bazen yurttur, vatandır. Örneğin Türk edebiyatında Namık Kemal, yurt dışında sürgün yaşamındayken yazmış olduğu ünlü Hürriyet Kasidesi nde özgürlüğü, büyüleyici güzellikte genç bir kadın yüzü gibi değerlendirir. Kürt edebiyatında da Cîgerxwîn in aşağıya aldığımız beytinde bu anlayış aynı şekilde vardır: Gerden séva sor û zer, Kurdistana Kurdan e Qelen xûn e ne gewher, li hévîya merdan e Gimgimî de güzelin vasıflarını sayıyor; resim şiir öğeleriyle onu başarılı bir şekilde dramatize ediyor. İdeal güzellikte nitelediği bu sevgilinin bir kız ya da kadın olmadığını yukarıda izah etmeye çalıştığımız beyitlerin yanısıra şairin kişiliğinden, düşünsel yapısından, bizzat sevgiliyi anlattığı beyitlerinden çıkarmamız mümkündür. Örneğin 5. beyitte Qaz werdega golan e, em kir ne aş û baş e mısrasındaki qaz ın sevgiliyi simgelediği biliniyor. Klasik dengbéjlerimizin stranlarında da sevgili qaz olarak niteleniyor. Bu mısrada da sevgili, bir göl ördeği olarak gösteriliyor. Göl ördeğinin özelliği (göl ördeği aynı zamanda yaban ördeğidir bilindiği gibi) nedir öyleyse? Kendisini yakalamak isteyenleri peşinde çok koşturan yakalandı, yakalanacakken suyun altına dalıp çok ters istikametlerde yeniden suyun yüzüne çıkan özelliği ile ardındakilerini şaşkına çeviren, hatta ve hatta onları sürekli peşinde yüzdürdüğü için yüzücü yapandır. Şair de burada Kürdistan ı bir göl ördeği gibi görür. Nasıl ki göl ördeğini yakalamak isteyenler yakaladı, yakalayacakken elden kaçırıyorlarsa, Kürdistan ın peşinde olanlar da zaman zaman O nu yakalayacak kadar yaklaşmışlardır tarihte; nedir ki her seferinde ters bir hareketle yeniden uzaklaşılmıştır (bu tahlilleri şaire, O nun düşüncelerine göre yapmaya çalışıyoruz; kimileri tarihsel bilgileri doğru görmeyebilir). Mısrada geçen aş û baş hem şaşkınlık, sersemlik hem de yüzücü anlamıyladır; zira aş, aşper in (yüzücü) kısaltmasıdır aynı zamanda. 4. beyitte şairin şirin demekle kasdettiği, özgürlük olmalıdır; çünkü tanınması, bilinmesi (tadılması) halinde uğrunda görülecek eziyet ve sıkıntılardan yakınmanın olmayacağı tek şey özgürlüktür sanırız. Aynı beyitte yaraların ilacı (derman e bo birîné ) olarak da gösterilecektir bu. 8. beyitte de bilbil demekle, sanırız en geniş anlamda Kürt sanatçılarını (dengbéjlerini, şairlerini, destan ve masal anlatıcılarını) anlatmak istiyordur: Bilbil li ser dizar in. üzerinde inleyen bülbüller olduklarına göre bunlar, kim olabilir? Kimdir

acılı söyleyenlerimiz? Kim değildir ki: Ehmedé Xanî dir, Melayé Cizîrî dir, Feqîyé Teyran dır, Ebdalé Zeyniké dir, Karabété Xaço dur, Cigerxwîn dir, Reso dur, Aram dır, Şivan dır Ve bu özlemle yanıp tutuşan ve bu yanıp tutuşmayla da yüreğinin acısını, kederini, hasretini yazan, anlatan, söyleyen adı sanı duyulmamış binlerce insandır Nedim Dit nedimdit@hotmail.com