29 NUMARALI EDİRNE ŞER İYE SİCİLİ

Benzer belgeler
Tel: Fax: ey.com Ticaret Sicil No : Mersis No: (1) SAYILI TARİFE

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

2015 Yılı Yargı Harçları

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

İÇİNDEKİLER. BİRİNCİ KISIM Topluluk Mülkiyeti. BİRİNCİ BÖLÜM Ortaklığın Giderilmesi Davalarının Konusu Hakkında Genel Bilgi İKİNCİ BÖLÜM

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Dairesi Başkanlığı

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

A. SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN

BAKIŞ MEVZUAT. KONU: Limited Şirket Pay Devirlerinde Damga Vergisi Ve Harç Uygulaması Değişikliği

1 TİCARİ İŞLETME HUKUKUNA GİRİŞ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

2017 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

MEVZUAT SİRKÜLERİ. SİRKÜLER NO: 03/2013 İstanbul, KONU: Maktu Harçlar Yeniden Değerleme Oranında Artırıldı

KAMU HİZMET STANDARTLARI TESPİT TABLOSU TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ- Tapu Sicil Müdürlükleri İşlemleri

AVUKAT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1.NCİ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ-GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

BELİRSİZ ALACAK DAVASI

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

2018 DİYARBAKIR BAROSU ASGARİ ÜCRET ÇİZELGESİ

ÇERKEZKÖY BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ NE AİT TEŞKİLAT GÖREV VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA YÖNETMELİK İKİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, HUKUKİ DAYANAK, KURULUŞ

BİRİNCİ KISIM: Feraiz Mukaddime. 1 inci Fasıl BİRİNCİ BAB

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

TÜRK VATANDAŞLARI HAKKINDA YABANCI ÜLKE MAHKEMELERİNDEN VE YABANCILAR HAKKINDA TÜRK MAHKEMELERİNDEN VERİLEN CEZA MAHKUMİYETLERiNİN İNFAZINA DAİR KANUN

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

T.C. FATSA BELEDİYESİ Evlendirme Memurluğu Görev Ve Çalışma Yönetmeliği

MADDE METNİ : MADDE 11 : DEĞERLEME GÜNÜ

T.C. FATİH BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV ve ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİYÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak

Pay sahipleri, pay sahibi olduklarını kimlik ibrazı ile ispatlayarak alacakları giriş kartıyla toplantıya katılabilirler.

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Cenaze Defin İşlemleri

Sayı : 2013/ Tarih : Ö Z E L B Ü L T E N TAPU HARCI UYGULAMALARI

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU TÜZEL KİŞİLER İÇİN ŞİKÂYET BAŞVURU FORMU

4.900,00 TL 5.500,00 TL

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler Dersin adı ve konusu 17

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

SAKARYA BAROSU Tavsiye Niteliğinde AVUKATLIK ÜCRET TARİFESİ

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ 4.700,00 TL

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

İÇİNDEKİLER TÜRK MEDENİ HUKUKUNDA KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

ŞER iye SİCİLLERİNE GÖRE H / M TARİHLERİ ARASINDA EDİRNE DE SOSYO-EKONOMİK HAYAT

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ Malatya Barosu Yönetim Kurulu nun /47 sayılı Kararı ile

DÖNEMİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ. A- SULH HUKUK MAHKEMELERİNDE GÖRÜLEN DAVALAR 1 Kat Mülkiyeti

ÖZEL HUKUKTA ZAMANAŞIMI

Nazım imar planı nedir?

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ KURULUŞ GÖREV VE YETKİ YÖNETMELİĞİ

12 Mart 2016 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

T.C. KASTAMONU BELEDİYE BAŞKANLIĞI HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

AVUK AT - İŞ SAHİBİ ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ

HARCIRAH UYGULAMASI HARÇLAR

İZMİR BAROSU TAVSİYE NİTELİĞİNDE AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

AKÇANSA ÇİMENTO SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ESAS SÖZLEŞME TADİL METİNLERİ

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/182 Ref: 4/182

DÖNEMİ AVUKAT-VEKİLEDEN ARASINDAKİ EN AZ ÜCRET ÇİZELGESİ ,00 TL ' den az olmamak üzere dava konusu giderilmesi) Davası

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

REHİNLİ ALACAKLARDA EŞYA VE GAYRİMENKULÜN AYNINDAN DOĞAN VERGİLERİN TAHSİL SIRALAMASI DEĞİŞTİ


Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

Prof. Dr. Cemal BIYIK - Öğr. Gör. Dr. Okan YILDIZ - Yrd. Doç. Dr. Yakup Emre ÇORUHLU, KTÜ, 2014

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XIX

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM

ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

TEK HEKİMİN SÜREKLİ İCAP NÖBETÇİSİ OLAMAYACAĞINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI Cuma, 12 Ağustos :53 - Son Güncelleme Perşembe, 05 Ocak :01

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MİRAS HUKUKU ( ALMANYA-TÜRKİYE ) Giriş:

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

DAMGA VERGİSİ ORANLARI DAVA AÇMA SÜRELERİ DEFTER TASDİK SÜRELERİ DEFTER TUTMA HADLERİ DEĞER ARTIŞI KAZANÇLARI (GVK Mük. Md. 80) DEĞERLİ KAĞITLAR

T.C. GÖLYAKA BELEDİYESİ MALİ HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Temel İlkeler

LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI

KAMULAŞTIRMA HUKUKUNDA MALİKİN GERİ ALMA HAKKI

YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

MEDENÎ USÛL HUKUKUNDA BELGELERİN İBRAZI MECBURİYETİ

7 Mirasçılık belgesinin iptali

T.C. ÜMRANİYE BELEDİYE BAŞKANLIĞI İŞLETME ve İŞTİRAKLER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

MEDENİ HUKUKUN ALT DALLARI-TİCARET HUKUKU-ULUSLARARASI ÖZEL HUKUK. Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Transkript:

29 NUMARALI EDİRNE ŞER İYE SİCİLİ Hazırlayan: Levent KURU Danışman: Yrd. Doç. Drç Şenol ÇELİK Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Sınav Yönetmeliği nin Tarih Anabilim, Dalı Yakınçağ Bilim Dalı için öngördüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak hazırlanmıştır. Edirne Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mart, 2006

I ÖNSÖZ Yaygın bir şekilde geçmişte yaşamış insan ve insan topluluklarının meydana getirdiği olayları yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen bir bilim olarak tarif edilen Tarih biliminin merkezinde insan ve insanın her türlü beşeri faaliyetleri yer alır. Bir bilim dalı olarak Tarih olayları aydınlatmada belgelere dayanarak objektif değerlendirmeler yapmaktadır. Geçmişin gün yüzüne çıkarılmasında döneme ait belgelerin önemi herkes tarafından bilinmektedir. Özellikle devlet arşivlerinde bulunan belgelerin resmî makamlarca tutulmuş olmaları ve bu kayıdların tarafsızlığı konusunda herhangi bir şüphenin olmaması arşiv kayıdlarının değerini sübjektif bilgiler içeren diğer belgeler yanında daha da arttırmaktadır. Osmanlı mahkeme kayıdları olan şer iye sicilleri ve bu siciller içerisinde yer alan tereke defterleri de resmi nitelik taşıyan arşiv belgelerindendir. Tereke Defterleri, Osmanlı Devleti nin toplumsal ve ekonomik yaşamı hakkında çok değerli bilgiler ihtiva ederler. Fert düzeyinde bilgiler veren bu defterler sayesinde dönemin toplumunun iktisadî ve sosyal yapısı üzerine genel sonuçlara varmak mümkündür. Tereke defterlerinin bir özelliği de bu defterlerin Osmanlı toplumunu oluşturan yöneten (askerî) ve yönetilen (reâya) sınıfları için ayrı ayrı tutulmasıdır. Bu sayede sınıfların kendi içerisinde ve diğer sınıfa göre sosyoekonomik durumunu tespit etmek de mümkün olmaktadır. İnceleme konumuz olan ve arşiv kayıdlarında 29 numaralı Şer iye Sicili olarak yer alan defter, 1640-1642 yılları arasında Edirne de yaşamış olan askerî sınıf mensuplarının tereke kayıdlarını içerir. Bu kayıdlarda yer alan bilgiler ışığında dönemin askerî sınıfının aile, toplumsal statü ve ekonomik durumu ile devletin bu sınıf üzerindeki uygulamaları hakkında etraflı bilgiler elde edilmiş bulgular tablolaştırılıp değerlendirilmiştir. Defterin transkirpt edilmesi sırasında bazı yerlerin silik olduğu görülmüş ve bu kısımlar noktalarla gösterilmiştir. Ancak bu silik yerler genel değerlendirmeye etki etmemiştir. Defter verileri ile hazırlanan tabloların yanında tezimizin son kısmında şahıslara ait menkul ve gayrımenkullerin listesini tam olarak verdik. Burada amacımız hem bir Osmanlı evinde hangi eşyaların bulunduğunu göstermek hem de gelecekte yapılacak çalışmalara katkı sağlamak olmuştur.

II Çalışmamda özellikle okuyamadığım kelimeleri okuyan ve tezimin genel çerçevesini oturtmamda bana yardımcı olan değerli hocam, tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Şenol ÇELİK e teşekkürlerimi borç bilir ve ortaya konulan çalışmanın gelecekte bu alanda araştırma yapacak olanlara ışık tutmasını temenni ederim. Levent KURU

III ÖZET Osmanlı toplumsal tarihinin aydınlatılmasında önemli bilgiler içeren Tereke Defterleri, şer i mahkeme kayıtlarının içerisinde yer aldığı gibi, devlet içerisinde ayrıcalıklı bir yere sahip olan askerî sınıftan kişilerin çok olduğu yerlerde bu zümre mensupları için ayrı defterler halinde tutulmuşlardır. 29 numaralı Edirne Şer iye Sicili de bu tür defterlerdendir. 1640-1642 yılları arasında tutulan defter içerisinde bu dönemde Edirne de bulunan ve mesleği fiilen askerlik olan kişilerin miras kayıtları yanında asker olmayıp devlet tarafından askerî statüde kabul edilen şahısların miras ve mirasçı dökümleri de yer almaktadır. Defterde ismi geçenlerin hayatta iken tasarruflarında bulundurdukları tüm eşyalar piyasa şartlarında değerlendirilip şahısların bıraktığı miras, görevli kassâmlar tarafından tespit edilmiştir. Yapılan bu tespitten sonra terekeden zorunlu harcamalar yapılarak kalan net miktar mirasçılara dağıtılmıştır. Mirasın dağıtılmasından dolayı devletin aldığı çeşitli resimleri de içeren 29 numaralı Edirne Şer iye Sicili (Tereke Defteri) nde yer alan bilgilerle kişilere ait sosyo-ekonomik değerlendirmeler yapılmış, bu bilgiler ışığında dönemin askerî toplumunun yaşamı, refah düzeyi ve devletin bu grup üzerindeki vergi uygulamaları hakkında genel yargılara varılmıştır. Anahtar kelimeler: Edirne, Askerî Sınıf, Tereke, Şer iye Sicili, Kassam.

IV Abstract Heritage Record Book (Tereke Defteri), which contains significant data for the enlightment of the social history of the Ottoman Empire, was included in the records of the Religious Courts. Moreover, there were separate record books for the members of the military class, which had a privileged part within the state. Edirne Religious Court Record Number 29 is one of these record books. This record book, which was recorded between 1640 and 1642, includes the heritage data of the people who were active soldiers at that time in Edirne, as well as the heritage and heirs records of the people who were regarded in the military status. The property of the people mentioned in the record book was evaluated according to the current market conditions of that time and determined by the relevant tax official. Upon this determination and taking the compulsory expenses, the remaining amount was distributed among the heirs. According to the data recorded in the Edirne Religious Court Record Number 29, which also includes the taxes of the state for the distribution of the heritage, a socio-economic evaluation was made for the persons. With the help of this information general statements about the military life, level of welfare and tax applications of the state for this group were created. Key words: Edirne, Military Class, Heritage, Religious Court Record, tax official.

V ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER...I ÖZET...III ABSTRACT...IV İÇİNDEKİLER...V TABLO VE GRAFİKLER...VIII KISALTMALAR...IX GİRİŞ...1 I. BÖLÜM OSMANLI'DA ŞER'İ MAHKEMELER ve TEREKE DEFTERLERİ I. OSMANLI DA ŞER Î MAHKEMELER VE KADILIK MÜESSESESİ...4 A. ŞER İYE MAHKEMELERİ... 4 1. Mahkemelerin Tarihî Gelişimi... 4 2. Şer iye Mahkemeleri nde Tutulan Siciller ve Mahkemelerin Çalışma Şekli... 6 a. Mahkemelerde Tutulan Siciller...6 b. Mahkemelerin Çalışma Usulü...7 B. KADILIK MÜESSESESİ... 8 1. Kadı... 8 2. Kadının Yardımcıları... 10 II. OSMANLIDA ŞER İ MAHKEME KAYITLARI: TEREKE DEFTERLERİ...12 A. TEREKE DEFTERLERİ... 12 1. Tereke Defterlerinin Oluşumu... 12 2. Defterlerin Önemi... 13 B.TEREKE DEFTERLERİNİN TANZİMİ... 13 1. Kadıların Mirasa Nezareti ve Tereke Tesbitini Yapan Heyet... 13 a. Kadıların Mirasa Nezaret Etmeleri...13 b. Kassâm...14 c. Kassâmın Yardımcıları...16 2. Tekere Kayıtlarında İzlenen Usul... 16 a. Ölen Kişinin Tanıtımı...17 b. Mirasa Konu Olan Eşyanın Dökümü...17 c. Zarurî Harcamalar, Borç Kalemleri, v.b. Dökümler...18 d. Mirasçılara veya Beytülmal e Kalan Miktarın Tesbiti...18

VI C. TEREKELER ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLER... 18 1. Resm-i Kısmet... 18 2. Diğer Vergiler... 19 III. ŞER İ MİRAS HUKUKU...20 A.İSLAM HUKUKUNA GÖRE TEREKE ÜZERİNDE HAK SAHİBİ MİRASÇI GRUPLARI... 20 1. Belli Hissesi Olan Hısımlar (Ashâbu l-ferâiz)... 21 2. Neseb Bakımından Asabe Olan Hısımlar (Asabe-i Nesebiye)... 23 3. Azad Sebebiyle Asabe Olanlar (Asabe-i Sebebiye)... 24 4. Red Yoluyla Mirasçı Olan Ashâb-ı Ferâiz (Neseben Ashâb-ı Ferâize Redden)... 25 5. Zevi l-erhâm (Ashâb-ı Ferâiz ve Asabe Dışında Kalan Kadın veya Kadın Vasıtasıyla Bağlanan Erkek Hısımlar)... 25 6. Mukaveleli Vâris (Mevle l-muvâlât)... 25 7. Nesebi Muristen Başkasına İkrar Yoluyla Nisbet Edilen Hısım (Mukarrun Leh Bi n-neseb Ale l-gayr)... 26 8. Kendisine Üçte Birden Fazla Vasiyet Edilen... 26 9. Hazine (Beytü l-mâl)... 26 B. TEREKEYE TAALLUK EDEN HAKLAR... 27 1. Teçhîz ve Tekfîn... 27 2. Kazâ-ı Dûyun... 27 3.Vasiyetlerin Yerine Getirilmesi... 28 4. Kalan Terekenin Varislere Taksimi... 28 II. BÖLÜM 29 NOLU EDİRNE TEREKE DEFTERİ ve DEFTERE AİT VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ I. DEFTERİN TANITIMI...29 II. DEFTER VERİLERİNE GÖRE TEREKE SAHİPLERİNİN SOSYO-EKONOMİK YAPILARI...30 A. VEFAT EDENLERİN İSİMLERİ İLE MAHALLE VE TEREKELERD GEÇEN UNVANLAR... 30 1. Vefat Edenlerin İsimleri ve Mahalleri... 30 2. Terekelerde Geçen Unvanlar... 30 B. MEDENİ HALLERİNE VE MİRASÇILARIN DURUMUNA GÖRE TEREKE SAHİPLERİNİN DAĞILIMI... 33 1. Medeni Hallerine Göre Dağılım... 33

VII 2. Mirasçı Durumuna Göre Dağılım... 35 C. TEREKE SAHİPLERİNİN SERVET DAĞILIMI... 37 1.Genel Servet Miktarları... 37 2. Genel Servet Yapısı... 39 3.Grupların Servet Miktarları ve Yapısı... 40 D. TEREKEYİ OLUŞTURAN MAL GRUPLARI... 43 1.Gayrımenkul ve Çeşitleri... 43 2. Menkul Mallar... 45 a. Köleler...45 b. Kitaplar...47 c. Alacak...48 d. Nakit...49 e. Diğer Eşyalar...49 E. TEREKEDEN YAPILAN ZORUNLU HARCAMALAR... 54 1.Borçlar... 54 2. Mehir... 55 F. TEREKELERİN SOSYAL VE İKTİSADİ AÇIDAN TAHLİLİ... 56 SONUÇ...57 BİBLİYOGRAFYA...59 SÖZLÜK...61 İNDEX...70 EKLER...73 EK 1:TEREKE SAHİPLERİNDEN ALINAN RESM-İ KISMET ORANLARI... 73 EK 2: DİĞER VERGİ ORANLARI... 76 EK 3: TEREKE SAHİPLERİNİN MAHALLELERİ... 80 EK 4: TEREKE SAHİPLERİNİN MEDENİ HALLERİ VE MİRASÇI DURUMLARI... 84 EK 5: UNVANLARINA GÖRE SERVET KALEMLERİNİN AKÇE DEĞERLERİ... 88 EK 6: UNVANLARINA GÖRE SERVET KALEMLERİNİN YÜZDELİK DAĞILIMLARI... 89 EK 7: ALACAKLI TEREKELERİN ALACAK KAYNAKLARI... 90 EK 8: BORÇLU TEREKELERİN BORÇ KAYNAKLARI... 91 EK 9: MEHİR BORÇLU TEREKELER... 94 EK 10: GENEL LİSTELER... 96 OSMANLICA TEREKE ÖRNEKLERİ...102 DEFTERDE YER ALAN KİŞİLERİN EŞYA DÖKÜMLERİ...104

VIII TABLO ve GRAFİKLER Tablo 1: Defterdeki Unvan Dağılımları Tablo 2: Çok Eşli Tereke Sahipleri Tablo 3: Akrabalık İlişkisine Göre Mirasçı Sayıları ve Oranları Tablo 4: Servet Kalemlerinin Akçe Miktarı ve Genel Servet İçindeki Oranları Tablo 5: Aynı Unvana Sahip Kişilerin Toplam Servetleri ve Genele Oranı Tablo 6: Unvana Göre Kişi Başına Düşen Akçe Miktarları Tablo 7: Unvanlara Göre Borç ve Harcamalar Tablo 8: Kölelerin Sahipleri ve Toplam Servet İçindeki Payları Tablo 9: Kitap Sahipleri, Kitapların Akçe Değerleri ve Servetlerine Oranları Tablo 10: Borçların Dağılımı Grafik 1: Unvanların Yüzdelik Dağılımları Grafik 2: Tereke sahiplerinin Medeni Durumları Grafik 3: Tereke Sahiplerinin Ağırlıklı Mirasçı Dağılımları Grafik 4: Servet Dağılımında Kişi Sayısı ve Yüzdelik Oranları Grafik 5: Unvana Göre Servetin Grafik Dağılımı Grafik 6: Gayrı Menkul Çeşitlerinin Toplam Akçe Dağılımı Grafik 7: Alacak Çeşitlerinin Yüzdelik Dağılımları Grafik 8: Borçların Yüzdelik Dağılımları

IX KISALTMALAR Bkz : Bakınız Enst. : Enstitü İ.A : İslam Ansiklopedisi İbn : bin (oğlu) s. : sayfa Üni : Üniversite Vrk :Varak

1 GİRİŞ Tarih araştırmalarında dikkat edilmesi gereken noktalarından birisi araştırması yapılan konu ile ilgili mevcut kaynakların doğruluğu hakkında şüphemiz olmamasıdır. Eğer araştırmacı, araştırma safhasında bu konuda şüpheye meydan vermeyecek derecede titiz davranıp, tarih biliminin yöntem ve metotlarını izlerse hem ortaya çıkan eser gerçek bilgileri yansıtır hem de eserden yararlanan okuyucular herhangi bir bilgi yanlışlığına düşmezler. İşte bu çerçevede Şer iye Sicilleri nin, ait olduğu döneme dair bilgiler ihtiva etmeleri ve birinci elde kaynak olmalarından dolayı bize doğru ve geniş kapsamlı bilgi akışı sağlamaktadırlar. Kadı Sicili adı da verilen Şer iye Sicilleri Osmanlı toplumsal yaşamı hakkında çok önemli kaynaklarındandır. İçerik olarak bu belgeler mahkemelerin verdiği karar ve zabıt, hüccet, borç senedi gibi belgelerin yanında mahkemelere merkezden gönderilen emirlerin suretlerini, örfî tekâlifiye ait vergi ve mükellefiyetlerin halka ait tevzi cetvellerini, narh fiyatlarını veya esnaf cemiyetleri ile ilgili beledî nizamlara ait kayıtları da ihtiva ederler 1. Bu kayıdların incelenmesiyle kaydın tutulduğu döneme ait sosyal, ekonomik ve idari yönde bilgiler elde edebiliriz. Şer iye Sicilleri üzerine ilk çalışmaların 1930 larda Halkevi Dergileri nde yapıldığını görmekteyiz. İ. Hakkı Uzunçarşılı nın 1935 te Şer î Mahkeme Sicilleri ve T. Mümtaz Yaman ın 1938 de yine Şer î Mahkeme Sicilleri başlıklı Ankara Halkevi Dergisi Ülkü de yayımlanan ve sicillere dikkat çeken yazıları bu alanda ilklerdendir 2. Halit Ongan ın 1958 ve 1974 tarihlerin de Ankara Sicilleri I-II adı altında yayınladığı siciller ise bu alanda yapılmış ilk kapsamlı neşir faaliyetidir 3. Şer iye Sicilleri üzerinde yapılan araştırmalarda bazı defterlerin kayıd yapılırken konularına göre ayrı olarak tutuldukları görülmüştür. Şer iye Sicilleri içerisinde müstakil hale gelen bu defterler Ferman, Narh, İhtisab, Vakıf Muhasebesi ve Tereke Defterleri gibi isimler almışlardır 4. Askerî sınıfın az olduğu yerlerde Şer iye Sicilleri nin içerisinde yer alan; İstanbul, Edirne, Bursa gibi kabalalık yerlerde ayrı 1 Ömer Lütfi Barkan, Edirne askerî kassâmına ait tereke defterleri, Tarih Belgeleri Dergisi, III/V-VI (Ankara 1993), s. 1. 2 Yunus Uğur, Mahkeme kayıtları (Şer iye Sicilleri): literatür değerlendirmesi ve bibliyografya, Türkiye Araştırmaları Literatürü Dergisi, I/I (İstanbul 2003), s. 305. 3 Aynı makale, s. 306. 4 Zehra Elçin Özdener, İstanbul 1183-1184 tarihli 336 No lu Askerî Kassâm Defteri, İstanbul Üni. Sosyal Bilimler Enst. Yüksek Lisans tezi, İstanbul 1997, s. 6.

2 defterler halinde tutulan tereke defterleri, vefat eden kişilerin mal varlıklarının tesbit ve tescil edilip müteveffanın borcu varsa borç ödemesinin yapıldığını, zarûri masraf ve vergilerin çıkarıldıktan sonra kalan meblağın mirasçılara bölüşüldüğünü gösteren sicillerdir. Osmanlı da askerî zümrenin toplum içindeki durumuna ilişkin özel bilgiler veren tereke defterleri iktisat tarihi açısından da çok önem arz etmektedirler. Defterlerdeki niceleyici veri ve bilgiler dönemin refah düzeyinin aydınlatılmasına katkıda bulunmuşlardır 5. Osmanlı Devleti nin toplumsal yapısının belirlenmesi aşamasında yapılacak tetkiklerde de başvurulacak en önemli ve sağlam kaynaklardan birisi yine tereke defterleridir. Defterlerin içerisinde tereke sahiplerinin unvan ve meslekleri, asıl mesleği yanında hangi işlerle uğraştığı, oturduğu mahalle, kişinin bıraktığı eşya grupları, mirasçıları ve gider kalemleri hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır. Defterdeki bu veriler hem dönemin Türk aile yapısını anlamamıza yardımcı olur hem de terekede bulunan ve ölen kişinin serveti üzerinde alınan çeşitli resim ve giderlere bakılarak Osmanlı Devleti nin uyguladığı Örfî Hukuk ve Şer î Hukuk sistemi hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlarlar. Tez konusu olarak seçilen Edirne şehrinin bir asra yakın devlete başkentlik yapmış olması Osmanlıların Balkanlar a ve oradan da Avrupa içlerine ilerlemelerinde merkez konumunda bulunması burayı önemli bir merkez konumuna getirmiştir. Osmanlı Devleti ndeki toplumsal tabakalaşma içinde Askerî Sınıf 6 kavramını oluşturan gurubun yapısı ve devlet içerisindeki durumları da düşünüldüğünde yapılan araştırmada ortaya çıkarılan bilgilerin önemi arttırmaktadır. Edirne Tereke Defterleri üzerine ilk çalışmayı Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan 1545-1659 yıllarını kapsayan Şer iye Sicilleri ni inceleyerek yapmıştır. Bu kayıtlar içerisindeki 21 adet Kassam Defteri ni incelemiş ve bu defterlerden çeşitli yönleriyle ilginç bulduğu 93 adet muhallefat listesini aynen yayınlamıştır. Çıkan dökümler üzerinde ayrıntılı bir şekilde durmamakla birlikte bu sahada önemli bir çalışma 5 Sait Öztürk, Askerî Kassâm a Ait Onyedinci Asır İstanbul Tereke Defterleri, İstanbul 1995, s.11. 6 Osmanlı da Askerî sınıf kavramı çok geniş kapsamlı tutulmuştur. Fiili olarak hakiki askerler ile bunların çocukları, karıları ve azat edilmiş köleleri yanında emeklileri, müderris, imam, müezzin gibi vazifelerine bir padişah Beratı ile tayin edilmiş olan her çeşit maaşlı memur ve hizmetlileri ile sultanlar tarafından ellerine vergilerden affedildiklerine dair mu afiyetnâme verilmiş olan bazı imtiyazlı kişiler askerî sınıf kapsamına girmektedir. Devlet zaman zaman yayınladığı kanunnamelerle bu sınıfa girenleri belirleyerek reaya ve askerî sınıfa girenleri ayırmıştır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bknz. Ömer Lütfi Barkan, Aynı makale, s. 5; Sait Öztürk, Aynı eser, s. 40; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti nin İlmiye Teşkilatı, Ankara 1988, s. 123.

3 olmuştur. İncelemeye konu olan ve M. 1640-1642 (H. 1050-1052) yıllarını kapsayan 29 Nolu Tereke Defteri de bu defterler içerisinde bulunmaktadır. Ömer Lütfi Barkan ın kısmen verdiği bu defterin tamamı transkıript edilerek kapsadığı dönem hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışılmıştır. Şuan Milli Kütüphane Arşivi nde bulunan ve 114 adet tereke kaydı ile 6 adet zeyl kaydını içeren bu defterde 17. yy.da askerî sınıf olarak kabul edilen grubun hangi işlerle meşgul olduğunu, sosyal durumlarını ve aile yapılarını gösteren bilgiler bulunmaktadır. Araştırmada öncelikle Şer î Mahkemeler ve görevlileri hakkında bilgiler verilerek mahkemelerin kuruluş amaçları ve buralarda çalışan devlet memurlarının vazifeleri açıklandı. Böylece Osmanlı da yargı müessesesinin çalışma şekli ortaya konuldu. Tereke Defterleri nin tanımı ve uygulama alanlarında üstlendikleri fonksiyonlar ile kanuni dayanakları açıklanarak İslam miras hukukunun tatbikine ilişkin bilgiler verildi. II. Bölümde ise çalışmamıza konu olan 29 numaralı Edirne Tereke Defteri nin verdiği bilgiler ışığında tablolar oluşturularak parça parça bilgilerin istatistikî sonuçlarıyla genel yargılara varıldı.

4 BİRİNCİ BÖLÜM OSMANLI DA ŞER Î MAHKEMELER ve TEREKE DEFTERLERİ I. Osmanlı da Şer î Mahkemeler ve Kadılık Müessesesi A. Şer iye Mahkemeleri 1. Mahkemelerin Tarihî Gelişimi İnsanların eşit karakterlerde yaratılmadıkları ve insanlar arasındaki ilişkilerde kuvvetli olanın güçsüzü ezeceği durumlarla karşılaşıldığı zaman adaleti sağlamak için üçüncü bir kuvvettin gerekliliği ilkçağlardan itibaren bilinmektedir. Adaleti sağlamak ve hakkı yerine getirmekle yükümlü olan bu üçüncü kuvvet, ilk çağlarda gerek toplum üzerinde hak ve söz sahipleri gerek onların görevlendirdiği kişi veya kurumlar olmuştur. İlk kabile reisleri aynı zamanda nüfuzlu birer hâkim idiler. Oturdukları çadır veya binaları gerektiğinde birer hüküm yeri (mahkeme) olarak kullanırlardı. İnsanoğlu toplu yaşamaya başladığından itibaren sosyal düzeni sağlayacak bir takım kurallar oluşturmuş ve bu kurallara uymuştur. Toplumların oluşturduğu kurallar dizisi aynı zamanda o kültürün ihtiyaçlarını karşılar nitelikteydi. Orta Asya Türk tarihinde aileye, mülkiyete, cezaya dair kanunlar kendi ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır. Benzer şekilde diğer toplumlar da kendilerine has kanunlar ortaya koymuşlardı. Nitekim Babil in Hammurabi Kanunları, Sümerlilerin Hitit Kanunlarını örnek alarak yaptıkları kanunların, Ispartalıların Likurg, Atinalıların Solon ve nihayet

5 Roma Hukuku nun doğmasına sebep olan Roma Kanunları, eski milletlerdeki hukuk anlayışlarının ayrı ayrı birer ifadesidir 7. İlk çağlarda insanlar arası ilişkileri düzenlemeye yönelik kişilerin oluşturduğu hukuk kurallarının yanında Hıristiyanlık ve Museviliğin getirdiği ilahi güce dayanan kurallar da bulunmaktadır. Orta Çağ a gelindiğinde Miladi 622 senesinde Müslümanlık ile birlikte önceki ilahi dinlerde olduğu gibi gücünü dinden alan yepyeni bir hukuk doğmuş ve adına da İslam Hukuku denilmiştir. Kuruluşunun temelleri şer iata dayanan bu hukukun gayesinin, sadece Allah ve ahiret korkusu ile yeni dinin akidelerini perçinleyip mutlak adaleti sağlamak olduğu yorumlanmaktadır. Hz. Muhammet in İslam dinini yeryüzüne yaymaya başlamasıyla uygulama alanı bulan İslam Hukuku, ondan sonra gelen Dört Halife Devri ve diğer İslam devletlerinde de tatbik edilmiştir. Arapların İslam ı yaymak amacıyla Arabistan Yarımadası ndan hareketle tüm Dünya üzerinde cihad seferlerine çıkması Orta Asya toplumlarından olan Türkleri de İslam la tanıştırmıştır. Türkler İslamiyet inancının kendilerinde yaygın olan Gök Tanrı inancıyla büyük benzerlikler göstermesi sebebiyle kısa sürede İslamiyet i benimsemişler ve bu dini kabul etikten sonra İslam Hukuku nu etkin bir şekil de uygulamışlardır. Selçuklulardan itibaren de İslam dinini Türk toplumunda uygulama yanında dünya üzerinde İslam ın hamisi konumuna gelmişlerdir. Osmanlı Devleti de kendinde önceki Türk İslam devletleri gibi Şer î Hukuk u kendi hukuk sisteminin içinde sayıp büyük önem vermiştir. Öyle ki, Osmanlı Devleti nin kurucusu olan Osman Gazi nin ilk tayin ettiği iki memurdan birisi Şer î kâideleri uygulamakla sorumlu olan Kadı olmuştur 8. Kadıların görev aldığı Şer iye Mahkemeleri, Osmanlı klasik döneminde varlığını devam ettirip Şer î ve Örfî karakterli hukuk çerçevesinde haklaştırma işlerini yerine getirmişlerdir. Ancak duraklama döneminin başlamasıyla birlikte devletin tüm kurumlarında olduğu gibi bu mahkemeler de işlerliğini yitirmeye başlamış ve kanunların uygulanmasında suiistimaller görülmüştür. Buna karşılık ıslahatçı Osmanlı sultanları devlete işlerlik kazandırmak amacıyla bu kurumlara da el atarak ıslahat yapmışlardır. 7 Halit Ongan, Ankara nın 1 Numaralı Şer iye Sicili: 21 Rebiülahir 991 evahiri- Muharrem 992 (14 Mayıs 1583-12 Şubat 1584), Ankara 1958, s. 19. 8 Ahmed Akgündüz, İslam hukukunun Osmanlı Devleti nde tatbiki: şer iye mahkeme ve şer iye sicilleri Türkler, X (Ankara 2002), s. 54.

6 Örneğin II. Mahmud Yeniçeri Ocağı nı kaldırdıktan sonra mevcut suiistimallere son vermek için 1253 (1837) tarihinde Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve Şûrâ-yı Bâb-ı Âli adlı iki encümen kurmuştur 9. Bundan bir sene sonra biri kazaskerlerle kadılara ve naiplere, diğeri devlet memurlarına olmak üzere iki ceza kanunu neşretmiştir. Bu kanunlardaki temel amaç kadı ve devlet memurlarının haksız kazanç sağlamalarını engellemektir 10. 2. Şer iye Mahkemeleri nde Tutulan Siciller ve Mahkemelerin Çalışma Şekli a. Mahkemelerde Tutulan Siciller Osmanlı Devleti ve öncesinde var olduğu bilinen Şer iye Mahkemeleri nde tutulan kayıtlar Şer iye Sicilleri veya Kadı Kayıdları olarak adlandırılmaktadır. Devletin kuruluşundan itibaren hukuk sistemi içinde yer adığı bilinen ancak Fatih dönemine kadar inen 11 kayıdlar Şer î Hukuk çerçevesinde toplumsal düzeni sağlamaya yönelik kadıların verdiği kararları içermekle kalmamaktadır. Bunun yanında Osmanlı hukukunun diğer yüzünü oluşturan ve uzun bir süreç içerisinde olgunlaşan örfî hukuka ait hüküm, İrade ve Fermanların da birer kopyalarını bünyesinde bulundurmaktadır. Bu da düşünüldüğünde sicillerin ehemmiyeti bir kat daha artmaktadır. Osmanlı hukukunun yürürlülük kaynağını oluşturduğu anlaşılan bu defterlerdeki belgeleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 1.Merkezden gönderilen her konudaki Ferman, Berat ve mektupların suretleri. 2. Vali, mutasarrıf ve müsellim gibi mahalli yöneticilerin çeşitli konularda sancak veya şehrin problemlerini çözmek için yayınladıkları Buyruldular. 3. Kadıların çeşitli konularda merkeze gönderdikleri İ lâm ile şehir yönetiminde kişi ya da kurumlar arasında doğan anlaşmazlıkları çözmek için verdikleri Hüccetler. 9 H. Ongan, Aynı eser, s. 26. 10 Ayrıntılı bilgi için bkz. H. Ongan, Aynı eser, s. 27. 11 Feyyaz Gürkan, Şer iye mahkeme sicilleri üzerine bir araştırma, IX. Türk Tarih Kongresinden Ayrı Basım (Ankara 1988), s. 765.

7 4.Şehrin mahalle listeleri, şehirde yürütülen imar faaliyetleri, dini ve sosyal kurumların bakım ve onarımları, buralarda kullanılan inşaat malzemelerinin çeşit ve fiyatları ile ilgili vesikalar. 5.Şehrin nüfusunu, nüfusunun ırkî ve dini yönden ayrımını, bu nüfusun zaman zaman maruz kaldığı salgın hastalık ve tabii afetleri anlatan belgeler. 6.Evlenme-boşanma, kız kaçırma, mehir bağlama, alım, satım mukavele ve kefalet senetleri, hırsızlık, kalpazanlık, yaralama ve öldürme ile ilgili kayıtlar. 7.Şehirdeki esnaf grupları bunların meslekleri ile ürettikleri malların çeşitleri, çarşı ve pazarlarda satılan malların narh listeleri, usta ve ırgat yevmiyeleri. 8.Sancak ve şehir halkından toplanan vergi miktarları bu vergilerin toplanmasında kullanılan Avârız hanesi ile ilgili listeler. 9.Altın ve para meseleleri ile çeşitli eşya fiyatlarını gösteren listeler. 10.Ölen kişilerin mesleğini, mal varlığını, borçlarını, ikâmet ettiği ve vefat ettiği yeri, varislerin durumlarını gösteren tereke kayıtları. 11.Bunların dışında mahkeme tarafından önemli görülüp de sicillere kaydedilen çok çeşitli konuları kapsayan kayıtlardır 12. b. Mahkemelerin Çalışma Usulü Osmanlı Devleti nde İslam Hukuku nun hemen her mezhebine bağlı vatandaşlar olmakla beraber Hanefi mezhebine bağlı vatandaşlar daha çoktu. Bu yüzden yargı faaliyetleri bu mezhebe göre yürütülürdü 13. Dolayısıyla Osmanlı yargı hukukunun kaynakları, Hanefi mezhebine ait fıkıh kitaplarının kaza, davâ, şahâdet, ikrâr, beyyinât, yemin, sulh ve vekâlet bölümlerinde geçen hükümlerle, bazı bölümlerin sonunda yer alan özel hükümlerdir 14. 12 Necmeddin Dinçer, Mahkeme sicilleri, Ülkü Dergisi, I / VI, Haziran 1947, s. 8; S. Öztürk, Aynı eser, s. 22. 13 Abdülaziz Bayındır, Örneklerle Osmanlı da ceza yargılaması, Türkler, X (Ankara 2002), s. 69. 14 Aynı eser, s. 69

8 Hanefi mezhebi dışında bir mezhebe bağlı vatandaşlar arasında meydan gelen ve kendi mezheplerine göre hükme bağlanması uygun görülen davalarda taraflar o mezhebin âlimlerinden birini hakem tayin ederdi. O, kendi mezhebine göre hükmü verir hâkime ise bunu tasdik edip yürürlüğe koymak kalırdı. Dâva, bir kimsenin hâkim huzurunda diğer kimselerden hak talep etmesidir. Hak talebinde bulunan kişiye davacı, karşı tarafa davalı denir. Mahkemelerin dâvaya bakabilmesi için, dâvacının dâva açmış olması şarttır. Şahsi dâvayı gerektiren konularda mağdur veya vekili, mahkemeye başvurup dava açardı. Kamu aleyhine işlenen suçlarda haberi olan her vatandaş mahkemeye başvurup şahitlik yapmaya ve dâvayı takip etmeye yetkili idi. B. Kadılık Müessesesi 1. Kadı Şer iye Mahkemeleri nde en büyük göreve sahip bir unvan olarak kullanılan kadı kelimesi Arapça kazâ kökünden türetilmiştir. Kadı sözlükte hüküm, karar, hâkimlik mânâlarını ihtiva eder 15. Geniş mânâda ise insanlar arasında vuku bulan dâva ve tartışmalı konuları yasal hükümlere göre Kur an ve Sünnet i esas alarak çözen, padişah tarafından atanan kişidir 16. İslam da ilk olarak kazâ / kadı lık işlerini Hz. Peygamber bizzat kendisi yapmış ve dâvaları çözüme kavuşturmuştur 17. İslam Devleti genişleyince Hz. Peygamber dini işleri çözüme kavuşturmak için şehir ve kazalara kadılar tayin etmiştir. Bu durum diğer İslam Devletleri nde tatbik edilmiş Osmanlı Devleti de İslamiyet çizgisinde bir devlet olarak kurulmuş olması dolayısıyla, İslami hükümleri tatbik için kendisinden önceki İslam Devletleri nde mevcut olan Kadılık Kurumu nu oluşturmuştur 18. Kadılar Osmanlı Devleti nde eyaletlerde, livâlarda ve kazâlarda padişah ve devletin temsilcisi olarak çalışan, adlî, idarî ve beledî işleri yürütüp padişah adına karar veren, sadece padişah ve divana karşı sorumlu bölgenin en yüksek devlet 15 Ebül ula Mardin, Kadı maddesi, İ.A, VI, s. 42. 16 Hasan Tahsin Fendoğlu, Osmanlı da kadılık kurumu ve yargının bağımsızlığı, Türkler, VI (Ankara 2002), s. 453. 17 S. Öztürk, Aynı eser, s. 45. 18 Aynı eser, s. 47.

9 görevlileridir 19. Yetkilerini miras ve evlilik akidlerini tanzim, Lonca teftişi, şehrin alt yapısı imar düzeni, imam hatib tayini, vakfiye tanzim ve tescili, vasi tayini, yetim mallarını korumak, nafaka tayini, senet tanzimi ve birçok meseleyi çözüme kavuşturmak olarak sıralayabileceğimiz kadıların, kendilerine gelen davalarla ilgili sicil adı verilen bir defter tutmaları kanun gereği idi 20. Osmanlı da devletin adlî işlerinin yanında birçok idarî ve sosyal vazifeyi de kendi üzerinde toplayan kadıların göreve tayinlerinde çok ihtimam gösterilmiş kadı olacak kişinin bazı vasıflara sahip olması gereği göz önünde bulundurulmuştur. Kadının sahip olması gereken vasıfları şu şekilde sıralayabiliriz: a) Akıl ve zekâ, b) Hürriyet, c) Adâlet, d) Müslümanlık, e) Hukuk bilgisi 21. Sahip olması gereken vasıfları sıraladığımız kadılar, padişah berat ı ile tayin edilirler, tayinlerinde belirli usul ve kâideler uygulanırdı. Kadıların tayin edildikleri yerlerde görev süreleri de sınırlı idi 22. Buna göre kazâ kadıları yirmi ay, sancak kadıları bir yıl aynı yerde görev yaparlardı. Azledilen kadılar ise iki sene kazasker dairesinde görev yapar, bu iki yıl sonunda yeni görev alabilmek için kıdemli kadı olmakla birlikte ehliyet ve yeterlilik de gerekli idi 23. Mahkemelerdeki yargılama yetkisine sahip kadıların yetkileri coğrafi bakımdan da sınırlandırılmıştır. Mesela Bursa kadısı merkezde yetkili iken bağlı kazâ ve livâlarda yetkili değildi. Yetki ve olması gereken vasıfları kanunnamelerde açık olarak belirtilmiş olan kadılar iki ayrı statüye sahiptir, biri askerî sınıfın diğeri ise bu sınıfın dışında kalan halkın hukuki meselelerini çözmekle görevli olan kadılardır. Askerî sınıfa mensup olan 19 Sezgin Demircioğlu, 615 Numaralı İstanbul Askerî Kassâm Defterinin Değerlendirilmesi (H.1205-1206 / M.1790-1791), İstanbul Üni. Sosyal Bilimler Enst. Yüksek Lisans tezi, İstanbul 1999, s. 5; Mustafa Akdağ, Tanzimat tan önceki zamanlarda adalet işleri Ülkü Dergisi, I / V (Mayıs 1947), s. 10. 20 İ. H. Uzunçarşılı, Aynı eser, s. 109-110. 21 Ahmet Fevzi Zengin, 4/446 Numaralı Şer iye Siciline Göre Üsküdar da Ekonomik ve Sosyal Hayat, Marmara Üni. Sosyal Bilimler Enst. Yüksek Lisans tezi, İstanbul 1998, s. 18. 22 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul 2000, s. 143. 23 İ. H. Uzunçarşılı, Aynı eser, s. 94-95; S. Demircioğlu, Aynı eser, s. 6.

10 kadılar Kazasker adını almakta idi ve bunlar kendilerine ait bazı görevleri kassamlar aracılığıyla yürütmekte idiler. 2. Kadının Yardımcıları a. Nâibler Nâib vekil demektir. Bu kelime Osmanlı hukukunda iki mânaya gelir. Birincisi bütün kadılar, sultanın vekilleri olduklarından bunlara nâib ve bunun çoğulu olan nüvvab denilir 24. İkincisi ise, kadıların kendi yerlerine davaya bakmak üzere görevlendirdikleri şahıslardır. Nâibler vazifelerinin mahiyetlerine göre Kaza Nâibleri, Mavali Nâibleri, Bâb Nâibleri, Ayak Nâibleri ve Arpalık Nâibleri olmak üzere başlıca altı kısımdır 25. b. Müftîler İslam adliye teşkilatında verecekleri kararlarda tamamen hür olan hâkimler herhangi bir hukukî hataya düşmemek için yanlarında fakihler ve İslam Hukuku nu iyi bilen müftîleri bulundururlardı 26. Bu bağlamda müftîlerin görevi kadılara danışmanlık yapmaktı. c. Kassâmlar İslam hukukunun tatbikinde önemli yere sahip olan kassâmlar ölen kişilerin mallarının tespit ve taksiminde görevli kişilerdir 27. ç. Muhzırlar Sözlük anlamı itibariyle huzura getiren ve ihzar eden mânasını ifade eder. Terim olarak ise davacı ve davalıları mahkemeye celbeden ve icabı halinde bugünkü emniyet görevlilerinin ve savcının bazı görevlerini ifa eden memur demektir 28. d. Dergâh-ı Âli Çavuşları Günümüz icra memurlarının tamamen, emniyet görevlileri ve savcıların ise kısmen görevlerini ifa eden çavuşların vazifeleri arasında Şer î Mahkemelerden sâdır 24 Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, İstanbul 1993, s. 644.; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara 1997, s. 799. 25 İ. H. Uzunçarşılı, Aynı eser, s. 117. 26 Fahrettin Atar, İslâm Adliye Teşkilatı, Ankara 1979, s.117. 27 Kassâmlar ile ilgili ayrıntı bilgi için bkz. s. 14-16. 28 İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Kadı, Ankara 1994, s. 65.

11 olan î lamların icrası, borçlunun inad ve temerrüdü üzerine icab ederse mahkeme kararıyla hapisle techsiyesi, hukuken kesinleşen nakdî ve bedenî cezaların infazı bulunmaktaydı 29. e. Subaşılar Devletin merkezindeki çavuşların görevlerini sancak, kazâ, nahiye ve köylerde subaşılar yürütürdü. Sancaklarda, sancak beyinin ücretli adamı ve polis âmiri, kaza ve daha küçük merkezlerde ise idare âmiri olan subaşıların şer î mahkemelerinde görev aldıklarını ve kadıların yardımcıları arasında sayıldıklarını görüyoruz. Subaşılar mahkemelerde icra ve infaz memuru olarak görev almışlardır 30. f. Mübâşirler Osmanlı adliye teşkilatında iki manâya gelen mübâşir terimi ilk olarak mahkemelerde celp ve tebliğ işlerinde kullanılan memur, İkinci olarak ta Tanzimat tan önce devletçe soruşturulması lâzım gelen bir işin yapılması veya soruşturulması için görevlendirilen memur anlamına kullanılmaktadır 31. g. Kâtipler En önemli vazifeleri tarafların iddia ve savunmalarını ve şahitlerin beyanlarını doğru olarak zapta geçirmek olan kâtipler; güvenilir, sağlam, davaları tutanağa geçirmede ve î lamların tanzim usulünde mahir olan şahıslar arasından seçilirdi. h. Tercüman Osmanlı Toplumunun çeşitli milletlerden oluşması ve Osmanlı ülkesinde farklı dillerin konuşulması sebebiyle, görevli olan kadı bölgesindeki her dili bilemeyebilir. Mahkemelerde dâvacı ve şahitlerin dillerini bilen görevliler bulunur, bu memurlar güvenilir kişiler arasından seçilir ve tarafların ifadelerini kadıya iletirlerdi. ı. Müzekki Şahitlerin adil olup olmadıklarını araştıran ve tesbit eden memurlardır 32. Bu memurlar kadı adına hareket ettikleri ve mahkemenin doğru karar vermesi açısından şahitlerin söylediklerinin de önemli olması dolayısıyla yine güvenilir kişiler arasından seçilirlerdi. 29 A. F. Zengin, Aynı eser, s. 23. 30 Aynı eser, s. 24. 31 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara 1997, s. 700. 32 F. Atar, Aynı eser, s. 146.

12 i. Hademeler Mahkeme işlerinde ilgili evrakların getirilmesi, duruşma güvenliğinin sağlanması ve benzeri işlerle ilgili olan memurlardır. Tüm bu görevlilerden başka şer iye mahkemelerinde bugün batılı anlamda olduğu gibi avukatlar vardı. Bunların görevleri, gerek davacı gerekse davalı adına mahkemelere katılarak onlara vekâlet etmekti. II. Osmanlıda Şer i Mahkeme Kayıtları: Tereke Defterleri A. Tereke Defterleri 1. Tereke Defterlerinin Oluşumu Tereke kelimesi, ölünün bıraktığı mal manasında kullanılmaktadır 33. Kadıların adlî ve idarî işlerinin yanında bir görevi de mirasçıların başvurmaları halinde vefat eden kişinin mallarını hak sahipleri arasında Şer î Hükümler çerçevesinde paylaştırmak, vefat eden kişinin mirasçısı yoksa mallarını hazineye intikal ettirmekti. Kadılar bu görevlerini emirleri altında çalışan kassâmlar aracılığı ile gerçekleştirirler ve ölen kişinin mallarını defterlere kaydedip zorunlu harcamaları yaptıktan sonra kalan meblağı hak sahiplerine dağıtırlardı. Kadılar tarafından tutulan ve vefat edenlerin mallarının kayıt altına alındığı defterlere Tereke Defterleri adı verilmektedir. Muhalefet Defterleri veyahut Metrukât Defterleri gibi çeşitli isimler alan bu defterler bölgedeki halkın durumuna göre bazı yerlerde müstakil olarak tutulmuş bazı yerlerde ise miras kayıtları kadının tuttuğu diğer defterler içerisine yazılmışlardır 34. Diğer bir deyişle tereke defterleri varisi olmayan veya olup da mal tasarruf edemeyecek yaşta ve vaziyette bulunan ölülerin mallarına dair kadılar tarafından tutulan hesap defterleridir. Paraya çevrilen malların bedeli Eytam İdarelerince nemalandırılır ve varisi çıkınca, küçükler de büyüyünce hakları kendilerine verilirdi. Kanunca belirlenen sürede varisi çıkmayan veya varisi hiç olmayanların malları Beytülmâl e intikal ettirilirdi 35. 33 Aslı Terike olmakla birlikte halk arasında yanlış kullanımdan dolayı Tereke olarak geçmektedir. Pakalın tereke yi her nevi hububat ve toprak mahsulleri olarak tarif etmiştir. M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, İstanbul 1993, s. 460. ( Bu çalışmada da ölünün bıraktığı mal için halk arasında alışıla gelmiş şekli olan tereke kelimesi kullanılacaktır.) 34 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 1. 35 M. Z. Pakalın, Aynı eser, s. 461.

13 2. Defterlerin Önemi Tereke Defterlerinde ölenlerin içtimaî menşelerine, medenî hallerine ve aile yapılarına ait bilgiler bulunmaktadır. Böylece defterler öncelik olarak Osmanlı Toplumunun demografik yapısını gün yüzüne çıkartır. Bunun yanında defterlerdeki bilgiler ölen kişilerin hayatta bulundukları sırada tasarruflarında bulunan her türlü giyim, ev eşyası, mobilya ve mutfak takımları, kiler mevcudu gibi günlük kullanıma ait mallar ile bina, ev, bağ, bahçe, değirmen gibi taşınmaz malları da kapsamaktadır. Bunların yanında köylerdeki çiftlik araç-gereçler ile hayvan cins ve miktarlarını, ambarlarda mevcut bulunan veya tarlalarda ekili olan tahılın miktar ve çeşitlerini ayrıntılı olarak gösteren veriler de yine bu defterlerde bulunmaktadır 36. Defterlerde kalem kalem yazılmış bütün bu malların fiili veya tahmini değerleri de verilmektedir ki bu değerler hem kişilerin servetinin nakdî değerini ortaya çıkarmakta hem de dönemin nahr fiyatları hakkında bize fikir vermektedir. Defterlerde bulunan diğer bir kayıt da tereke üzerinden alınan vergilerdir. Resmi Kısmet, Resm-i Adi, Müjdegâne, Kassamiyye, Katibiyye, Dellaliyye, İhzariye, Hammaliyye gibi çeşitli kalemlerden oluşan bu vergiler terekeden belli bir oran nispetinde alınmaktadır. Bu kayıtların ortaya çıkarılmasıyla da devletin gelir kaynakları ve uyguladığı vergi sistemi gün yüzüne çıkmaktadır. Böylece defterler iktisat tarihi açısından da önemli veriler sağlamaktadır. B.Tereke Defterlerinin Tanzimi 1. Kadıların Mirasa Nezareti ve Tereke Tesbitini Yapan Heyet a. Kadıların Mirasa Nezaret Etmeleri Halk üzerinde etkili olan kadıların görev ve yetkileri arasında yetim ve gaiplerin haklarını korumak, vasiyetlerin yerine getirilip getirilmediğinin kontrolü maksadıyla ölenlerin mirasına el koyup, muhallefatı tesbit ve mirasçıların hisselerini belirlemek de vardı. Kadının bu işte ihtisaslaşmış memuru olan kassâmın önünde miras kalmış olan mallar sayıma tabi tutulur ve bu hususta yetkili bilirkişiler (Ehl-i Hibre) veya dellallar vasıtasıyla tüm servet piyasa fiyatları çerçevesinde kıymetlendirilerek deftere kaydedilirdi 37. 36 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 1; S. Öztürk, Aynı eser, s. 27. 37 S. Demircioğlu, Aynı eser, s. 7. ; Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 2.

14 Kassâmın terekeye el koyup deftere kayıd edelebilmesi için öncelikle alakadarların talebi veya devletin mirasçı durumunda olması ya da mirasçılar arasında sagîr yani küçük yaşta çocukların bulunması gerekirdi. Bundan başka vefat edenin borcu veya alacağı kalmışsa olaya kadı müdahale eder, alacaklı yahut mirasçılara intikal eden alacağın tesbiti yine mahkeme tarafından yapılıp borçların ödenmesi, alacakların ise temini yoluna gidilirdi. Yine mirasçılar arasında miras taksiminden dolayı anlaşmazlık çıkarsa müracaatları üzerine kadı mirasa el koyup Şer î Hükümler çerçevesinde mirasın taksimini yapardı. Eğer böyle bir durumlar mevcut değilse kadıların mirasa el koymaları kanunnamelerle yasaklanmıştı 38. Devletin, kadıların mirasa el koymalarını belli bir nizama bağlayıp yayınladığı kanunnamelerle bu durumlar gerçekleşmediğinde el koymaları yasakladığı görülmektedir. Bunu başlıca sebebi kadıların terekeler üzerinden aldığı Resm-i Kısmet 39 adı verilen vergilerdir. Kadıların gelir kaynaklarını Hüccet tanzimi, vasiyetname veya vakfiyenin tescili, sicilden suret çıkarma, nikâh akdi gibi hizmetler karşılığında halktan aldığı gelirler oluşturmaktadır. Ölen kişinin terekesinin tesbiti ve mirasçılara dağıtımı için yapılan vazife üzerine terekeden alınan Resm-i Kısmet de bu gelir kaynakları arasındadır. Kadıların gelirlerini arttırmak için şartlar oluşmadığı halde mirasa el koyma yoluna gittikleri gibi fazla Resm-i Kısmet alabilmek için ölen kişinin mallarının fiyat tesbitini kassâmlar aracılığıyla yaparken kasten fazla takdir yoluna gittikleri görülmüştür. Devlet yine bu gibi uygulamaları haber aldığı zaman kanunnameler yayınlayarak haksız kazançları engellemek istemiştir. 40 b. Kassâm Kısmet 41 mastarından türemiş olan Kassâm kelimesi sözlükte taksim eden, kısım kısım ayıran, bölüştüren manâlarına gelmektedir 42. İslam hukukunda kassâm, kadının emrinde miras davalarında gerekli araştırmayı yapıp bir sonuca vardıktan sonra 38 Bu durum kanunnamelerde açık bir şekilde belirtilmiştir. verese kibar olup kısmet taleb edenlerin muhallefatı kassâm-ı askerî beyne l-verese şer le taksim adüb,...müteveffanın veresesi kibar olub madam ki anlar canibinden kısmet taleb olunmaya zinhar varub cebr ile yazmıyalar... (S. Öztürk, Aynı eser, s.26.) 39 Bkz. s. 18. 40 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 3. 41 Kısmet kelimesi sözlükte bölme, pay etme, hisseler ayırma, tâlih, nasip, kader olarak tanımlanmıştır. 42 M. Z. Pakalın, Aynı eser, s. 209

15 davayı bir hükme bağlayarak, terekeyi varisler arasında dağıtan memurdur 43. Kadıya karşı sorumlu olarak çalışan İslam hukukunun tatbikinde görevli kassâmlar adil, güvenilir ve taksim işini bilen kişiler arasından seçilirlerdi. Osmanlı Devleti'nde kassâmlar ve kassâmlık müessesesi ikiye ayrılır. Halkın askerî ve reaya olmak üzere ikiye ayrılması devlet de askerî ve beledî kassâmlık olmak üzere iki ayrı kurum oluşturmuştur. Ölen şahsın askerî veya Beratlı sınıftan olması ya da reaya (halktan) oluşu terekeye müdahale edecek memurun askerî kassâm mı? yoksa beledî kassâm mı? olacağını belirlerdi. Askerî sınıfa ait terekeyi kadıasker namına taksim edenler Askerî Kassâmlardır, reayanın terekesini vilayet ve sancak kadıları adına taksim edenler ise Beledî yani Şehrî Kassamlardır 44. ba. Askerî Kassâm Askerî sınıfa dâhil kişilerin terekelerinin taksiminden sorumlu olan ve doğrudan doğruya kazasker tarafından tayin edilen memurlar Askerî Kassamlardır. Askerî kassâmların bizzat kazaskere karşı sorumlu olmalarının yanında tereke üzerinden aldıkları Resm-i Kısmeti de kazasker namına toplarlardı 45. Kazaskerlere mensup askerî sınıfın terekesini varisler adına taksim eden kazasker kassâmları ya her kazada veya birkaç kazada ayrı ayrı bulunurlardı. İşlerin yoğunluğu ayrı bir askerî kassâmı gerektirmeyecek kadar küçük yerlerde bu sınıfa ait miras taksimini beledî kassâmlar yaparlar ve Resm-i Kısmet i yine kadıaskerler namına alırlardı. Daha sonra toplanan bu resimler kazasker adına yollanan askerî kassâm müfettişi veyahut süvari kassâmları geldiği zaman onlara teslim edilirdi 46. bb. Beledî Kassam Askerî sınıfın dışındaki reaya nüfusunun miras taksim işlerini gören, terekelerini kaydeden ve kadıya vekâleten Resm-i Kısmet alan doğrudan doğruya sancak veya vilayet kadısına bağlı görevlilere Beledî veya Şehirli kassâm denilir 47. 43 Said Öztürk, Osmanlı ilmiye teşkilatında kassâmlık müessesi, Armağan Tarih Enst. Dergisi, XV, (İstanbul 1997), s. 393. 44 A. F. Zengin, Aynı eser, s. 21. ; Sezgin Demircioğlu, Aynı eser, s. 8. ; Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 4.; S. Öztürk, Aynı makale, s.398. 45 Askerî sınıfa mensub müteveffanın terekesinde alınan vergi ölen kişi Anadolu da ise Anadolu kazaskerîne, Rumeli de ise Rumeli kazaskerîne aitti. 46 İ.H. Uzunçarşılı, Aynı eser, s. 122. ; Z. Erçin-Özdener, Aynı eser, s. 10. 47 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 4.

16 c. Kassâmın Yardımcıları Terekenin tesbit ve taksiminde kadı tarafından görevlendirilen kassâmdan başka memurlar da vardır. Bunların başında tereke yazılırken bilirkişi olarak görev yapan Ehli Hibre ile eşyaların ve malların piyasa değerini çok iyi bilen Dellaliye gelmektedir. Dellaliye ölen kişinin mallarının piyasa değerini belirler ve onların beyanıyla malın fiyatı deftere kaydedilirdi. Dellaliyenin bir görevi de satılacak gayrımenkul varsa onun satışı esnasında başında bulunmaktır. Ehl-i Hibre ve dellaliyenin yanında tereke tespitini yapan heyette mirasa konu olan malları deftere kaydeden kâtip, terekeye gözcülük eden yardımcı elemanlar ve hizmetçiler bulunmaktadır 48. 2. Tekere Kayıtlarında İzlenen Usul Kassâmların tanzim ettiği defterlerde genelde belli bir usule göre kayıt tutulurdu. Sıralama şu şekildeydi; - Ölen kişinin tanıtımı - Mirasa konu olan eşyanın dökümü - Zarurî harcamalar, borç kalemleri, v.b. dökümler - Varislere veya beytülmale kalan miktarın tesbiti 49. a. Ölen Kişinin Tanıtımı Terekenin başına ilk önce ölen kişiyi tanıtıcı bilgiler kaydedilirdi. Ölen şahsın adı çoğu zaman dâhil olduğu zümre veya mesleği ile birlikte yazılır. Ölenin baba adı da isminden sonra gelirdi. Köle asıllı olanların baba adı ibn-i Abdullah veya bint-i Abdullah olarak yazılmıştır 50. Eğer ölen kişi sonradan Müslüman olmuşsa atîk olarak gösterilirdi. Bu bilgilerden sonra ölenin sağlığında ikamet ettiği mahalle, köy veya şehir kaydedilir. Ölüm şekli normal olarak gerçekleşmeyip harpte şehit, denizde boğulma, hastanede vefat, maktülen gibi durumlarda gerçekleşmişse yeri belirtilerek bu da ayrıca kaydedilirdi. 48 S. Öztürk, Aynı makale, s. 399. 49 S. Öztürk, Aynı eser, s. 76. 50 Ancak şu hususu da belirtmek gerekmektedir ki baba adı Abdullah olan herkesin köle asıllı olduğu sonucuna varılmaz. Bunun ayrımını da mevcut bilgilerle yapamıyoruz.

17 Daha sonra mirasçılara geçilerek her bir mirasçının ismi müteveffa ile akrabalık ilişkileri belirtilerek zevci veya zevcesinden başlamak kaydıyla deftere yazılırdı. Eğer tereke sahibinin geride kalan herhangi bir mirasçısı yoksa bila vâris 51 olduğu belirtilerek vefat ettiği yerdeki Beytülmal emininin mirasa el koyduğu kaydedilirdi. Bu bölümün en son kısmında da vefat veya terekenin sayımı ve kıymetlendirmesinin yapıldığı tarih yazılırdı. Bu kayıtlardan başka tereke taksiminde bulunmayan veya sagîr mirasçıların vasisinin kim olduğuna dair kayıtta yine bu kısma kaydedilirdi 52. b. Mirasa Konu Olan Eşyanın Dökümü Bu bölümde ölene ait her türlü mal ve alacakların cinsi miktarı ve kıymetleri tesbit edilirdi. Menkul veya gayrımenkul malların sıralanmasında belirli bir sıra takip edilmemekle birlikte elimizdeki mevcut terekelerin sıralaması varsa önce kitaplar daha sonra gayrımenkul mallardan başlamak üzere diğer eşyalar aşağıya doğru sıralanır en sonda da alacaklar yazılırdı. Tüm servet, piyasa değerlerini iyi bilen dellallar vasıtasıyla açık arttırmaya çıkarılır veya bilirkişiler tarafından mirasçıların huzurunda tahmin ve takdir yoluyla kıymeti tayin edilir ve her bir malın değeri altına yazılırdı. Mallar değeri ile birlikte yazıldıktan sonra Cem an Yekûn yazılarak bir çizgi çekilir ve toplam tutar yazılırdı. c. Zarurî Harcamalar, Borç Kalemleri, v.b. Dökümler Terekenin tesbitinin yapılıp malların cem an yekûn yazıldıktan sonra ayrı bir bölüm halinde vefat eden şahsın cenaze masrafları techîz ve tekfin ibaresiyle cenaze ile ilgili varsa diğer masrafları yazılırdı. Ölen kişi evli ve karısına mehir borcu varsa öncelikli olarak bu borç yazıldıktan sonra diğer şahıslara olan borcunun kime ne kadar olduğu, 1/3 ü geçmeyen vasiyetleri de yine bu kısma yazılır. Aynı zamanda tereke taksiminden doğan Resm-i Kısmet, Kassamiye, Dellaliye, Hammaliye, Muhamminiye, Didebaniye, İhzariye, Müjdeganiye, Ücret-i kadem, Kira-yı dükkân Kira-yı mahzen, Ta amiyye, Varaka Bargir Rüsûmü gibi her tür harç ve resimlerin hepsi tek tek buraya kaydedilir 53. Gider kalemlerini oluşturan bu bölümün ne kadar tuttuğu hesaplanarak mevcut malların toplam değerinden çıkarılırdı. Böylece mirasçılara veya mirasçı yoksa 51 Varissiz. 52 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 74. ; S. Öztürk, Aynı makale, s. 409. 53 S. Öztürk, Aynı eser, s.76. ; Z. Altuntaş, Aynı eser, s. 12.

18 Beytülmale kalacak miktar belli olurdu. Eğer borçların yekûnu servetin toplam değerini geçiyorsa böyle durumlarda hâkimin emriyle tereke sattırılır, elde edilen meblağ guramâ tarıkı denilen nisbi dağıtıma göre alacaklılara taksim edilirdi 54. d. Mirasçılara veya Beytülmal e Kalan Miktarın Tesbiti Ölen kişiye ait cenaze masrafları ve her türlü borçlarıyla vakfettiği meblağ çıkarıldıktan sonra geriye kalan miktar Sahü l-bâki ifadesiyle son bölümde kayda geçirilerek ilk kısımda adı geçen ve akrabalık dereceleri tek tek yazılan mirasçılara hakları İslam hukuku çerçevesinde pay edilirdi. C. Terekeler Üzerinden Alınan Vergiler Kadıların belli bir maaşlarının olmaması ve rüşvet yeme yoluna gitmeleri sebebiyle Yıldırım Bayezıd zamanında kadıların gelirlerini düzenleme yoluna gidilerek mahkemeye gelen davalardan alınan resimlerin kadılara tahsis edilmesi sağlanmıştır 55. Kadılar baktıkları davalardan çeşitli gelirler elde etmişlerdir. Bu gelirlerin arasında mirasla ilgili davalardan aldıkları vergiler de vardır. Terekeler üzerinden alınan bu vergilerin bir kısmı resim olarak, bir kısmı ise verilen hizmet karşılığında alınırdı. 1. Resm-i Kısmet Kadıların mahkemeye gelen davalardan aldıkları ve gelirlerinin önemli bir kısmını tutan Resm-i Kısmet ölen kişilerin mal varlıklarının tahriri ve bu malların varisleri arasında taksimi sebebiyle alınan vergidir. Yıldırım Bayezıd ın saltanat yıllarından itibaren bir nizama bağlanarak alınan Resm-i Kısmet kanunî tarifelerde tereke üzerinden yüzde 1,5 ve yüzde 2 olarak belirlenmişse de uygulamada farklılıklar göstererek oranlar yüzde 0,63 ile yüzde 5,62 arasında değişmektedir. İncelenen defterde en yüksek Resm-i Kısmet oranı yüzde 9,72 olarak diğer vergilerle birlikte toplanarak kaydedilmiştir. Burada kassamların keyfi uygulamalarla kendilerine haksız kazançlar sağladıkları anlaşılıyor. Bu kadar yüksek oranların yanında bazı terekelerden Resm-i Kısmet in hiç alınmadığı görülmüştür 56. 54 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 19.; S. Öztürk, Aynı eser, s. 77. 55 İ. H. Uzunçarşılı, Aynı eser, s. 84. 56 Defter üzerinden alınan Resm-i kısmet oranları için bkz. Ek 1.

19 Belgelerde Resm-i Adi, Ribh-i Adi, Resm-i Kısmeti Askerî, Resm-i Kadıasker Efendi, Resm-i Mu tade gibi isimler de alan Resm-i Kısmet bazen vefat eden kişinin bıraktığı mirastan borç ve masraflar çıkarılmadan genel yekûn üzerinden alınmış bazen de genel yekûnden borç ve masraflar çıkarıldıktan sonra net bakiye üzerinden alınmıştır. Kassâmların bu uygulamaya başvurmasının sebebi kendilerine fazla gelir elde etmek maksadıdır. Aynı şekilde kassâmların yine fazla gelir elde etmek için terekenin yekûnunu kasten fazla yazdıkları belgelerde tesbit edilmiştir 57. Kassâmların belirlenen orandan fazla Resm-i Kısmet almaları, alınan resim miktarını yükseltmek amacıyla ölenin mallarının kıymetini fazla göstermeleri, borç ve masrafların çıkarılmadan Resm-i Kısmet in alınması, mirasın 2 şer ve 3 er defa tesbite tâbi tutulması gibi uygulamalarla fazla gelir elde etme çabalarına karşı devlet kanunnameler çıkarmış ve bu uygulamaları yasaklamıştır 58. 2. Diğer Vergiler Tereke Defterleri üzerinden kanunen belirtilen vergiler dışında çeşitli isimlerle giderler alınmaktadır. Defterlerde incelediğimiz kadarıyla bunları şu şekilde sıralayabiliriz; Kassamiye, İhzariye, Hüddamiye, Ücret-i Kadem, Hammaliye, Harc-ı Defter(Suret-i Defter), Harcırah, Harc-ı Müteferrika, Kalemiye bunların dışında başka giderler varsa da incelenen defterde bunlara rastlanmamaktadır. Resm-i Kısmet e ek olarak alınan bu vergilerde sabit bir oran uygulanmayıp değişik oranlar tatbik edilmiştir. Örneğin; Dellaliye olarak yüzde 0,11 akçeden yüzde 3,20 akçeye kadar, Kassâmiyede yüzde 0,67 ile yüzde 2,43 arası, Katibiyede ise yüzde 0,47-1,11 arasında oranlar uygulanmıştır. Bu vergilerde zaman zaman tek çatı altında toplanarak deftere kaydedilmiştir 59. Genel olarak bütün kayıtlardan alınan vergilerin yanında mirasçılarını arasında beytülmal olan terekelerden Müjdegâne ve Resm-i Emin adı altında yüksek oranda iki vergi daha alınmaktadır. Bu iki vergiden Müjdegâne genellikle yüzde 3, 4, 5 oranında alınırken Resm-i Emin in yüzde 10 gibi yüksek bir oranda uygulanmıştır. Bu kadar yüksek oranda alınan bu vergi vefat eden yeniçerinin bağlı olduğu yeniçeri ağası, ocak 57 Belgelerde yapılan bazı toplama yanlışlıklarının kasten yapılmadığı akla gelse de kâtiplerin bu konuda uzman kişilerden seçilmiş olmaları ve birçok toplamayı hatasız yapmaları bazı kayıtlardaki fazlalığın kasıtlı olarak yazıldığı fikrini ortaya çıkarmaktadır. 58 Ö. L. Barkan, Aynı makale, s. 3. 59 Bkz. Ek 2.