DADAY ORMAN ĠġLETME MÜDÜRLÜĞÜ NÜN YABAN HAYATI POTANSĠYELĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

Benzer belgeler
YGS Yönetimine Ormancılık Perspektifinden Bakmak. (Ormancılıkta Yaban Hayatına Yer Vermek) I. Bölüm

YGS Yönetimine Ormancılık Perspektifinden Bakmak. (Ormancılıkta Yaban Hayatına Yer Vermek) II. Bölüm TÜBİTAK 107 G 029

DADAY ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ FAUNASI

SİLVİKÜLTÜRÜN TEMEL İLKELERİ. Doç. Dr. Zafer YÜCESAN



2. Karışımın Ağaç Türleri Meşcere karışımında çok değişik ağaç türleri bulunur. Önemli olan, ağaçların o yetişme ortamı özelliklerine uyum gösterip

SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA-2. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

Fonksiyonlar. Fonksiyon tanımı. Fonksiyon belirlemede kullanılan ÖLÇÜTLER. Fonksiyon belirlemede kullanılan GÖSTERGELER

SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA-1. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

BÖLÜM 3. Artvin de Orman Varlığı

Bu işletme şekli karışık meşcerelerin gençleştirilmesinde kullanılan silvikültürel teknikleri içermektedir.

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar

ORMAN AMENAJMANI ( BAHAR YARIYILI)

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

ORMAN KORUMA ORMAN KORUMA YA GİRİŞ

8. Meşceredeki yapısal değişim Meşcere geliştikçe onu oluşturan ağaçların büyümesi, gelişmesi, türlerin varlığı, bulunma oranı vb özellikler de

BUDAMA. Prof. Dr. İbrahim TURNA. KTÜ Orman Fakültesi Silvikültür Anabilim Dalı, Trabzon

AYI (Ursus arctos) SAYIMI

Silvikült Temel Esasları

SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA-7. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

Yasir AYRAN

ENDÜSTRİYEL AĞAÇLANDIRMALARDA BAKIM. Prof.Dr. Ali Ömer Üçler 1

SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA-3. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

Faydalanmanın düzenlenmesi

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

En ideali ağaçların tamamının tohum tuttuğu dönemdir.

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞ NÜN

ORMAN AMENAJMANI ( BAHAR YARIYILI)


SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA AMAÇLARI VE ANA İLKELERİ

KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

II. AĞAÇ TÜRÜ SEÇİMİ YETİŞME ORTAMI VE AMAÇ İLİŞKİSİ. Prof. Dr. İbrahim TURNA

Tohum Bahçeleri. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

6. Meşcerede Yaş. İstatistiksel olarak, meşceredeki tüm ağaçların yaşlarının ortalaması o meşcerenin ortalama yaşı ya da yaşı olarak kabul edilir.

ORMAN AMENAJMANI SEÇME ORMANLARINDA ANLAMA -XI hafta

Rüzgar Enerji Santralleri ve Karasal Memeli Faunası

DOĞU KAYINI MEŞCERELERİNDE GENÇLİK BAKIMI

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

ORMAN AMENAJMANI Orman Envanteri 4-5. Hafta

YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Aksi durumda yabacı bir bölgeden getirilen ırk/ırklar o yöreye uyum sağlamış yerel ırklarla polen alışverişine giriştiklerinde genetik tabanda

MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER MEYVE AĞAÇLARINDA DALLAR

Derleyip Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Aysel ULUS

KÖPRÜLÜ KANYON MİLLİ PARKI BALLIBUCAK SERİSİ NİN KONUMSAL ve ZAMANSAL DEĞİŞİMİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ İLE İNCELENMESİ

SİLVİKÜLTÜRÜN TEMEL ESASLARI, METOTLARI, TEDBİRLERİ, SİLVİKÜLTÜR PLANLARININ YAPIMI VE SİLVİKÜLTÜR TEKNİKLERİNİN UYGULANMASI

ORMAN AMENAJMANI ( BAHAR YARIYILI)

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

TÜBİTAK 107 G Proje Sonuçları

Ekim Yöntemleri. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 1

Projenin İşD a ğ ı l ı m A ğ a c ı ve İş Paketleri TÜBİTAK 107 G 029

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

SİLVİKÜLTÜREL PLANLAMA-4. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

TRA1 FLORA. Erzurum Erzincan Bayburt FAUNA

Fidanlıkta Repikaj. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

Bu nedenle budama, meyvecilikte karlılık oranını artırmak için yapılması gereken en önemli bakım tedbirlerindendir.

Toprak etütleri; Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 1

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

AĞAÇLANDIRMALARDA UYGULAMA ÖNCESİ ÇALIŞMALAR

Normal (%) Bozuk (%) Toplam (Ha) Normal (%)

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L.

ENDÜSTRİYEL AĞAÇLANDIRMA ALANININ DİKİME HAZIRLANMASI. Prof.Dr. Ali Ömer Üçler 1

Mevcut ve Potansiyel Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları için Yönetim Plan Modeli Geliştirme

3. ORMAN YOLLARININ ÖNEMİ

ORMAN AMENAJMANI ( BAHAR YARIYILI)

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

GÖL EKOSİSTEMİNDE EKOLOJİK KUŞAKLAR

ZEHİRSİZ DOĞA MANTARLARI. Yrd.Doç.Dr. Halil DEMİR

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler)

ORMAN KORUMA ORMANDA OTLATMA

TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma Projesi MEVCUT VE POTANSİYEL YABAN HAYATI GELİŞTİRME SAHALARI İÇİN YÖNETİM PLAN MODELİ GELİŞTİRME

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TÜRKİYE ORMANLARI VE ORMANCILIĞI

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı TÜRKİYE ORMAN VARLIĞI

ORMAN KORUMA ABİYOTİK (CANSIZ) ZARARLILAR

ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ 2017

EKİM YOLUYLA AĞAÇLANDIRMA. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER 1

ORMAN AMENAJMANI. Münferit Planlama 12.Hafta. Emin Zeki BAŞKENT Selahattin KÖSE KTÜ Orman Fakültesi. 2013, Trabzon, SK-EZB

Orman İşletmesi Amaçları

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

MEMELİ BİYOLOJİSİ M.YAVUZ MEMELİLERİN YAŞAMINA BİR BAKIŞ

Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi

SÖKÜ YABAN HAYATI KORUMA ALANI NDA TESPİT EDİLEN BÜYÜK MEMELİ HAYVANLAR

BETULACEAE. Alnus cinsleri vardır.

SEÇ 422 KORUNAN ALANLARIN PLANLANMASI

Osmaniye Rüzgar Elektrik Santrali (135 MW) Ornitoloji İzleme Çalışması Yılı Turna Araştırması

Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5.

KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER

TEKNİK GEZİ GÖREV RAPORU

ORMANCILIK UYGULAMALARI I Dersi Orman Amenajmanı Uzungöl Uygulaması (2016-Güz) ( )

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

ORMANCILIK UYGULAMALARI I Dersi Orman Amenajmanı Uzungöl Uygulaması (2016-Güz)

GENEL RODENT KONTROLÜ VE TARLA FARELERİ İLE MÜCADELE

Transkript:

DADAY ORMAN ĠġLETME MÜDÜRLÜĞÜ NÜN YABAN HAYATI POTANSĠYELĠ VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ HAZIRLAYAN: DOÇ. DR. ÖMER KÜÇÜK KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ 2011-TEMMUZ KASTAMONU

Genel Bilgiler Literatür Çalışması Yaban hayatı (YH); işletmeye konu olsun olmasın, bir ekosistemde doğal olarak mevcut veya sonradan kendiliğinden gelebilen bitki ve hayvan topluluklarından meydana gelir. Buna göre, doğal yayılış alanlarındaki bütün bitki ve hayvan türlerini bulunduğu ekosistemin yaban hayatı unsuru olarak kabul etmek gerekir. Dolayısıyla, yaban hayatı korunurken ve düzenlenirken ekosistemi bir bütün olarak ele alıp değerlendirmek gerekmektedir. Ormanlık alanlarda yaşayan yaban hayvanlarından düzenli ve sürdürülebilir bir şekilde yararlanmak, onların yaşam ortamlarının düzenlenmesi ve planlı bir şeklide yönetimiyle mümkün olmaktadır (Küçük ve Uslu, 2004). Belli bir habitat içinde hareket eden yaban hayvanları, bu habitatı oluşturan unsurların çeşitliliğiyle varlıklarını sürdürmektedir (Oğurlu, 2001; 2003). Yaban hayatını ve çevreyi korumak için, onun nasıl çalıştığını ve düzenlendiğini bilmek gerekir. Yaban hayvanlarından düzenli ve sürekli olarak optimal yararlanmak ancak, onların yaşam ortamlarının ve hayatlarının iyi bir şekilde düzenlenmesiyle mümkündür (Semli, 1985). Ormanlar önemli yaban hayatı alanlarından birisi olup, çeşitli av hayvanları olmak üzere birçok yaban hayvanına zengin bir habitat alanı olarak hizmet verir. Bu sahaların, biyoçeşitliliği koruma fonksiyonları yanında, rekreasyon, av üretimi, balıkçılık, saz üretimi ve otlatma gibi faaliyetler ve kullanımlar dolayısıyla toplum refahına hizmet etme (sosyoekonomik) potansiyelleri de vardır (Anon., 2005). Maalesef, aşırı ve plansız faydalanma halinde, bu alanlar bozulma sürecine girmektedir (Oğurlu, 1993). Bu sahalarda kaynak değerleri aleyhine işleyen plansız kullanım sürecinin planlı yönetim tedbirleriyle kontrol altına alınması büyük önem arz etmektedir. YH sahalarının çoğunlukla, ormanlık alan veya ormanla irtibatlı olduğu göz önüne alındığında, konunun orman kaynaklarının işletilmesiyle çok yakından ilişkili olduğu görülmektedir (Oğurlu, 2008). Yaban hayvanlarının bir ülkenin ekonomisinde önemli rolü ve payı vardır. Özellikle bu konuya önem veren ve onun düzenlenmesini sağlayan ülkeler, yaban hayvanlarından büyük yararlar sağlarlar. Zira bu hayvanların etinden, derisinden, tüyünden ve trofelerinden faydalanılmaktadır. Örneğin, Geyik, Karaca ve Kurt derilerinden giyecek meşin eşya ve kürk; Porsuk derisinden çanta ve bavul yüzleri ve kıllarından traş fırçaları; Tavşan derisinden kürk ve diğer giyecek eşya; Domuz derisinden su geçirmez ayakkabı, bavul, eldiven vb çeşitli eşyalar yapılır. Yaban hayvanlarından ayrıca, avlanma yoluyla da çeşitli gelirler sağlanır. Örneğin, avlaklardan alınan kira geliri, damga resmi, av köpekleri vergisi, av tezkerelerinden elde edilen gelirler. Yaban hayatına öncelik verilen orman ekosistemlerinde genellikle, varlıkları tehdit altında veya tehlikeye düşmüş türlerin korunması ve populasyonlarının artırılması, bu türlerin barınabilmelerine imkan verecek ölçüde yaşama alanı ayırmak ve bu habitatların devamını sağlamak kriterleri esas alınmaktadır. Söz konusu alanlarda populasyonların yeterli seviyeye çıkması halinde, bazı av hayvan türleri için, av amenajmanı da yapılabilir (Randal ve Sassaman, 1979). Bu bağlamda, ormanların işletilmesinde ve korunmasında yaban hayvanlarının yaşama ve üreme koşulları da göz önünde bulundurulmalıdır. Zira her hayvan türü en iyi gelişmesini isteğine uygun ortamda sağlar (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996). Av ve yaban hayatında iki temel öğe vardır. Bunlar; yaban hayatı alanları ve bu alanlarda yaşayan canlılardır. Yaban alanlarındaki türlerin ve onların yaşam alanlarının niteliksel ve niceliksel değişkenlerinin ortaya konulmasıdır. Bu değişkenlerin objektif, gerçekçi ve eksiksiz olarak belirlenmesi sürdürülebilir yaban hayatı yönetimi planlamasında hayatı önem taşımaktadır (Anonim, 2001). 2

Yaban Hayatı Yönetimi Ülkemiz için etkin bir YH yönetim mekanizmasının gerçekleştirilmesi, başta kaynak envanteri olmak üzere YH koruma planları, YH geliştirme planları ve avlak planlarının yapılıp hayata geçirilmesine bağlıdır (Oğurlu, 2008). Diğer yandan, bünyesinde Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları (YHGS) nı barındıran ormanlık alanlarındaki Av-Yaban Hayatı (AYH) koruma-geliştirme ile planlama ve işleme faaliyetlerinin, benimsenen orman amenajman usulüne göre değişeceği açıktır. Ülkemizde, bugüne kadar uygulanan geleneksel orman amenajman planları ise, bilindiği gibi odun üretimi eksenli düzenlenmiştir. Ancak, orman amenajman planlarının ekosistem tabanlı ve çok amaçlı planlanması (ETÇAP) veya fonksiyonel planlama konusu gündeme getirilmiş olup, bu yönde projeler üretilmektedir (Oğurlu, 2008). ETÇAP tarzındaki bir planlama için gereken işler ve planlama süreci; Envanter sisteminin belirlenmesi, ekosistemin kaynak değerlerinin (fonksiyonların) belirlenmesi ve sayısallaştırılması, planlama ilkelerinin belirlenmesi, koruma hedefleri ve işletme amaçlarının saptanması, kaynağın yapısı ve işletim amacı arasında fonksiyonel ilişkilerin (büyüme modelleri) kurulması, planlama modelinin geliştirilerek plan stratejilerinin oluşturulması ve nihayet karar aşamalarından geçmektedir (Başkent, 2005). Uluslararası gereklilik ve yasal zemine uygun olarak planlama ilkelerinin ortaya konulması, her bir koruma-kullanım şekli için uygun silvikültürel müdahale şeklinin belirlenmesi, alternatif plan seçeneklerinin oluşturulması ve nihayet en uygun seçeneğin ortaya konulduğu plan çıktılarının metin, tablo, grafik ve harita bazında sunulması iş ve işlemleri yer almaktadır (Başkent, 2005). Orman ekosisteminde ise silvikültürel müdahalenin şekli ve şiddeti ve yine buna bağlı oranda artan kesim ve yol yapımının ekosistemdeki odun dışı ürünlerin verimi ve kullanımı üzerindeki etkisini ölçmeye yarayacak kriterlerin belirlenerek, plan alternatiflerinin oluşturulması bu kriterler ışığında gerçekleştirilir (Randall ve Sassaman, 1979). Bunun için, öncelikle ekosistemin odun dışı fayda ve ürünlerinin neler olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Planlama nihayetinde tür, miktar, zaman ve konum itibariyle tespit edilecek bir dizi silvikültürel müdahale uygulanacağı için, bu silvikültürel müdahalelerin belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken temel ilkelerin baştan bilinmesine ihtiyaç vardır. Bu ilkeler, daha ziyade, üretim alanlarının büyüklüğü, şekli ve dağılımıyla ilgilidir. Müdahalede, doğal meşcere büyüklükleri esas alınabilecek bir ölçüt olabilmektedir. Keza tıraşlama alanlarının oluşturulması durumunda, biyolojik çeşitlilik bakımından önem arzeden grup, küme, yahut öbeklerin, arada kalan meşcere parçalarıyla (koridorlar) birbirlerine bağlanması (matris oluşturma, ormanda bırakılacak biyolojik kalıntılar (devrik, dikili yaş ve kuru), su kaynaklarının, etrafındaki vejetasyonların ve hassas ekosistemlerin korunması, müdahalede dikkate alınan hususlar arasındadır (Başkent, 2005). Orman Yaban Hayatı Koşullarını Geliştirme Ormanda yaşayan yaban hayvanlarından daha fazla yararlanmak için onların isteklerine uygun koşulların sağlanması ve bunun için de birçok önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu önlemleri saptamada her hayvanın yaşam şeklini (biyolojisi) iyi bilmek zorunluluğu vardır. Hatta, aynı türün çeşitli yörelerdeki yaşamlarının incelenmesi bile önemlidir. Yaban hayvanlarının isteklerine uygun orman örtüsünde yaşamlarını sağlamak, bu alanların bakımı ve geliştirilmesiyle mümkündür. Bu hususta alınabilecek önlemler şunlardır. Ağaçlandırma: Ormanda yaşayan yaban hayvanlarının yaşam ortamlarını, geliştirme ve düzenlemede, yöre koşulları da dikkate alınarak, boş veya bozuk alanlarda, yapraklı veya iğne yapraklı ağaçlamalara gidilmelidir. Fakat bu hususta karışık ormanların saf ormanlardan 3

daha yararlı olduğunu unutmamak gerekir. Zira bu tip ormanlar her mevsim daha çeşitli örtü ve gıda sağlarlar. Orman kurmada ana esaslar daima göz önünde bulundurulmalıdır (Saatçioğlu, 1970) Bakım: Orman alanlarının bakımı konusunda genellikle (1) alt flora ve (2) otlatmanın kontrolü gibi iki ana husus dikkate alınır. Orman alanları az veya çok çeşitli alt türleri kapsar. Özellikle yaban hayvanları için önemli olan bu floranın daimi kontrol edilmesi ve gerektiğinde yapay olarak yenilenmesi icap eder. Bu hususta özellikle saf yapraklı ormanlarda daimi yeşil alt floranın olmayışı, kış yararlanması için sınırlayıcı bir faktördür. Hayvanlar genellikle yapraklı ağaçları iğne yapraklılara üstün tutarlar. Ayrıca hayvanlar sert yapraklı türleri yumuşak yapraklı türlerden daha fazla severler. Fakat bu ağaçlar yavaş büyürler ve yaralarını kısa zamanda kapatamazlar. Yaban hayvanlarının en fazla tercih ettiği yapraklı türler, dişbudak, akçaağaç, gürgen, kayın, meşe, ıhlamur, kavak ve söğüt tür. Yaban hayvanları iğne yapraklı ağaçlardan göknar, ladin ve sedir i sevmektedir. Ağaç türlerinin, yaban hayvanlarının yemesinden zarar görmesi üzerinde, hayvan cinsinin de büyük rolü vardır. Örneğin, karacalar kestane, dişbudak, meşe, fındık gibi ağaç ve ağaççıkları; geyikler ise başta ladin olmak üzere meşe, dişbudak, göknar ve kayınların kabuğunu soyarak yerler. Yaban hayvanlarının ormanda aşırı otlaması sonucu orman örtüsü büyük zarar görür. Bu hususun daimi kontrol edilmesi ve gerekli önlemlerin alınmaması ihmal edilmemelidir. Bunun için birim alanda bulunması gereken hayvan türü daimi kontrol edilmeli ve ayrıca aşırı otlatma alanlarının bitki türü ihtiyacı yapay olarak sağlanmalıdır (Ağaçlamalar). Bitki türünün yenilenmesi: Yaban hayatı planlamasında Doğanın sabit olmayıp, zamanla değiştiği gerçeği unutulmamalıdır. Bu ana fikirden hareketle yaban hayvanlarının normal veya normalin üstünde olduğu alanlardaki bitki örtüsü çeşidinin 10-20 senede bir yenilenmesi zorunluluğu vardır. Gerek aşırı otlatma gerekse hayvanın gıda isteğindeki değişmeler ile yöreye yeni hayvanların yerleşme çabaları bu yenilemeyi gerektirmektedir. Yeşil bitkilerin sürekli çoğaltılması: Yaban hayatı ile uğraşan mütehassıslar, yaban hayvanlarının sevdikleri besinler arasında çeşitli meyveli ağaçların olduğunu asla unutmamalıdırlar. Bu hayvanlar, özellikle meşe, kayın, akçaağaç, ceviz, fındık, elma, armut ve böğürtlen gibi bitkilerin tohum ve meyvelerini severler. Bu tip ağaç ve ağaççıkları, hayvanların bulundukları yerlerde ve ormanın uygun kısımlarında yetiştirmelidirler. Bazen yetiştirme ile sağlanamayan veya kısa zamanda elde edilemeyen adı geçen besinler, yetiştikleri alanlarda bitkilerden kesilmek suretiyle elde edilirler. Yapraklı dal adı verilen bu besinler, özellikle gövdeler üzerindeki su sürgünlerini (25-50 cm boyunda) kesmek suretiyle sağlanır ve hayvanların bulunduğu alanlara bırakılır. Birçok ağaçlık alan korunak temin etmede kışın pek etkili olmazlar. Göknar, ladin ve çamlar ise bu tip korunakların en iyisini sağlarlar. Bu özellikle, adı geçen türlerin alçak boylu ardıç gibi bitkilerle birlikte oldukları zaman en üst düzeye çıkar. Yabani erik, yabani gül, dişbudak vb. bitkilerin iğne yapraklılarla karışımı da iyi bir örtü sağlar. Sıklığın çok az olduğu yerlerde ihtiyaca göre sürekli yeşil bitkileri dikmek uygun olacaktır. Bu sürekli yeşil bitkilere 4-5 yıllık periyotlarla aralamalar yaparak ilerideki odun ihtiyacının belli bir kısmını karşılamak da unutulmamalıdır. Ormanın Yaban Hayatı Kapasitesi Bugün Türkiye de meşcerelerin ağaç türü ve komposizyonuna göre barındırdıkları yaban hayvanlarının tür ve miktarlarına ait hâsılat tabloları mevcut değildir. Bu hususta son 4

zamanlarda ulusal parklarda bazı çalışmalara başlanmış bulunmaktadır. Bu en azından tahmini olarak bir yönden elde edilebilecek av ürünü miktarlarının saptanmasında bir başlangıç oluşturur. Bu konuda dış ülkelerde yapılmış çalışmalara göre, örneğin Amerika Birleşik Devletleri nde her 5-7 hektar a bir geyik, 4-7 hektar a da bir keklik düşmektedir. Yaban hayvanlarının bilinçli ve düzenli olarak yönetilmesi durumunda ve normal koşullarda barındırabileceği yaban hayvanları miktarı tablo 1 de gösterilmiştir. Tablo 1 deki değerler, normal biyolojik yoğunluk ve yurdumuz avlaklarının yaşam koşulları dikkate alınarak hesaplanmıştır. Yurdumuzda yapılan tespitlere göre, avlaklarımızda bulunan av hayvanlarının normal yoğunluğa ulaşmaları halinde, avlaklarımızın barındırabileceği hayvan sayısı 30.560.000 adet olarak hesaplanmıştır. Türkiye de yaban domuzunun miktarı normalin %80 i kadardır. Fakat, örneğin geyik %9,3, karaca %2,5 ve alageyik ise %1,4 oranında mevcuttur. Yaban keçisi %25, yaban koyunu populasyonu %10 kadardır. Iğırcık (2001) a göre Türkiye de bulunabilecek yaban hayvanı sayıları daha da yüksek olabilecek ise de öncelikle vermiş olduğumuz rakamlara ulaşıldıktan sonra bu hedeflerin de tutturulmasına çalışmak ikinci etapta düşünülmelidir. Tablo 1 : Türkiye de yaban hayvanlarının yoğunluğu ve barınabilecek bazı hayvan sayısı Yaban hayvanlarının cinsi Normal yoğunluk Ha/adet Alan Ha. (Milyon) YaĢam alanı Barınabilecek hayvan sayısı (Bin) Bugün bulunan (Bin) Geyik 100/1,5 5 Orman 75 7 Karaca 100/6 10 Orman 600 15 Alageyik 100/2 2,5 Orman 50 0,7 Yaban keçisi 100/4 2,5 Orman 100 25 Yaban koyunu Alpin 100/3 1 Step-Yayla 30 3 Yaban Orman- 100/1 10 domuzu Sazlık 100 80 Ayı 5000/1 25 Orman- Sazlık 5 2 Tavşan 30/1 60 Her Çeşit Arazi 5000 1800 Kaynak:DPT. VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Ö.İ.K. Raporu ORMANCILIK, Ankara, 1995,s.399. Yaban Hayatı Amenajmanı Açısından Silvikültürel Ġşlemler Orman Bakımı Bakım kesimleri ve son kesim, yaban hayvanları üzerinde ilk planda fiziki rahatsızlık unsuru olarak, uzun vadede ise habitat modifikasyonunu meydana getirmek suretiyle etkili olur. Özellikle son kesim, hayvanları yerinden ederek sahayı terk etmelerine yol açabilir. Keza kısmi ara kesimler için sık sık ormana girmek ve ortamda kesimle ortaya çıkan dağınık manzara hayvanları tedirgin ederek son kesimde olduğu gibi sahadan uzaklaşmaya yol açabilir. Buna karşılık, bakım kesimleri ve aralamanın çifttırnaklı türler lehine sonuçlar verdiğini gösteren araştırmalar da bulunmaktadır. Özellikle aralama, geyik gibi herbivor türlerin beslendiği yem bitkilerinde, harikulade hızla, ani bir artış husule getirir. Yem bitkisi hasılatında gözlenen bu artış yanında, bitkinin açıkta büyüdüğü zaman gölgedekine 5

nispeten protein muhtevası ve lezzet bakımından daha değerli hale gelmesi de hayvanlar lehine kaydedilecek bir avantaj sağlar. Açıklıklarda yetişen yem bitkilerinin yalnız besince zengin olması değil, aynı zamanda çeşitliliği de ormaniçi açıklıkları önemli kılmaktadır. Yine aynı sebeple yaban hayvanlarının ara kesimden faydalanabilmesi için ağaçların ya iyice boylanıp kalınlaģması beklenmeden kesilmesi ya da emvalin derhal kaldırılması gerekir. Ayrıca, geyiğin örtü ihtiyacı gözetilmeden yapılan bir ara kesim yem bitkilerini arttırsa bile örtü ihtiyacını karģılamadığı için yeterli faydayı sağlamaz (Thomas ve Toweill, 1982). Kesimlerde yaban hayatı açısından gözetilecek en önemli husus; kesimlerin belli bir noktada yoğunlaştırılmayıp, uzun bir dönemi kapsayacak şekilde, geniş bir alan sathına dağıtılmasıdır. Kesim programı, bunu sağlayacak tarzda hazırlanmalıdır. Buradaki maksat hayvanın yaşama alanında büyük çapta bir değişiklik hasıl etmekten kaçınmak, yani kesimi saha birimlerinin küçük bir kısmında yapmak ve böylece o birimde el değmemiş ve sağlıklı habitat miktarını yüksek tutabilmektir. Gerek yapraklı gerekse ibreli ormanlarda, içi kovuk ağaçlar bulunabilir. Bunlar; sincap, yabankedisi ve baykuş gibi türler tarafından yuva veya barınak olarak kullanılabilir. Bu türlere yuva sağlayan bu gibi ağaçlar, her ne kadar ormancı tarafından değersiz veya zararlı gibi de görünseler, söz konusu türler açısından kritik bir öneme sahiptirler. Dolayısıyla, ormanda belirli genişlikteki bir alanda, belli sayıda içi boşalmış veya oyuk ihtiva eden ağacın, bu boşlukları kullanan türler için muhafaza edilmesi gerekir. Bu amaçla korunacak ağaçlardan hektarda iki ağacın bulunması yeterli sayılmaktadır. Ormandaki kurumuş ağaçlar veya kesim sonrası yerde kalan kalınca dallar, canlı gövdelerde delik açmada isteksiz davranan ve hatta zorlanan ağaçkakanlara (Picidae) terkedilebilir. Keza, ormancı gözünde, yangın tehlikesini arttıran unsurlardan olan dikili kuruların yaban hayatı bakımından değeri ve sağladığı avantaj olağanüstü durumlar hariç tutulmak kaydıyla sıradan bir yangına ait riski ve yangının yol açtığı kayıpları dengeleyecek ölçüdedir. Orman ağaçlarından meģe, kayın, kestane; çalılardan da kuģburnu, ahududu, böğürtlen gibi türlerin meyveleri, bilhassa kıģın yabani hayvanların beslenmesinde önemli bir yer tutar. Bunlar, ormanın asli ağaç türü ve hem de yaban hayvanları için maksimum fayda sağlayacak sayıya indirilebilir. Bu sayı tartıģmalı olmakla birlikte hektarda 10 adet olarak düģünülmektedir. Buna göre, baltalık olarak iģletilen meģe ve kayın sahalarında kesim sırasında bazı olgun fertlerin bırakılması, keza her türlü diri örtü temizliği sırasında meyveli çalılardan bir kısmının belli bir oranda muhafazası gerekmektedir. Çevresi nispeten açıklık ve ışık ihtiyacında olan çalı türleri, ormanın iç kısımlarından ziyade açıklıklarında ve meşcere kenarlarında daha iyi geliştikleri için, bu gibi alanlardaki meyveli çalıların bırakılması daha isabetlidir. Diğer taraftan dik yamaçlarda ki meyve veren boylu ağaçların meyvesi, yamaç boyunca geniş bir alana yayılabildiğinden bakım sırasında bunların çevresi kesimle bir miktar açılarak daha fazla ışık ve mekan elde etmeleri sağlanmalı ve böylece meyve verimlerinin artmasına imkan verilmelidir (Wing, 1951). Orman bakımının uygulama vasıtası silvikültürel işlemlerdir. Silvikültürel müdahale habitat koruma ve geliştirme prensibine uygun yapıldığı ölçüde, yaban hayatı da gelişme imkanı bulur. Bu prensip; Ormanda yaban hayatı türlerine gıda ve örtü sağlayan flora kompozisyonu ve strüktürlerin devamını sağlamak ve bunlarda gereken yer veya zamanlarda gereken modifikasyonları yapmak şeklinde açıklanabilir. Farklı hayvan türlerinin ekolojik istekleri de farklı farklı olduğundan belirli bir silvikültürel tedbirin her tür için ayrı tarzda uygulanması gerekebilir. Bununla beraber, yaban hayatı bakımından genel olarak faydalı kabul edilen birtakım orman bakımı ve silvikültür iģlemlerinin uygulanmasında, 6

uyulması halinde orman yaban hayatı lehine sonuçlar verdiği bilinen bazı kurallar bulunmakta ve bu sebeple bunlara uyulması tavsiye edilmektedir. Mesela bakım kesimi ve diri örtü mücadelesinde, yaprak, sürgün ve meyveleriyle hayvanların beslendiği ağaç ve çalı türlerine dokunmamak veya bunları hiç değilse kısmen muhafaza etmek, genel bir kuraldır. Diğer yandan, sözgelimi geyik gibi bir herbivor türe kıģın besin imkanı sağlamak için, yapraklı bir ormandaki aralamayı ormanın karla kaplı olduğu bir döneme, mesela ġubat ayına kaydırmak ise silvikültürel bir iģlemin zamanını belli bir türe göre ayarlamaya bir örnektir (Wing, 1951). Ayıklama Ayıklama, gençlik bakımının sona ermesinden sonra başlayan ilk planlı kesim müdahaleleri olup, meşcerenin sıklık çağında uygulanır. Ayıklama kesimleri sonunda ormanda bırakılan yapraklı dallar, geyik ve tavşan gibi herbivor türler için kısa süreli de olsa gıda kaynağı oluşturması yönüyle çok yararlı olmaktadır. Bu kesimler, ayrıca, sürgün gelişmesini hızlandırdığı için sürgünle beslenen türleri sevindirir. Bu sebeple, yaban hayvanları-yoğun oldukları yerlerde-ayıklama yapılan meşcerelerde ağaçlara daha fazla zarar vermektedir. Ayıklama kesimlerinin dezavantajı ise, bu kesimler sırasında meşcerede bulunan ve yaban hayvanları için besin kaynağı oluşturan kızılağaç Alnus spp., titrekkavak Populus tremula, çınar Platanus spp., huş Betula spp. ve çalıların sahadan uzaklaştırılmasıdır. Dolayısıyla, meşcerenin gelişme çağında dolgu ağacı görevi yaparak düzgün gövdelerin yetişmesine de hizmet eden bu tür tali ağaç ve çalıların yaban hayvanları için imkan ölçüsünde korunması gerekmektedir (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996). Aralama Aralama kesimleri genel olarak yaban hayatı lehine sonuçlar doğurur. Bu kesimler, sürgünle beslenen hayvanlara, özellikle gıdalarının tükendiği kış aylarında taze gıda imkanı sunar. Ayrıca ağaçları düzenli periyotlarla ek sürgün geliştirmeye teşvik eder (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996). Genç bir çam meģceresi, tepe kapalılığı oluģtuktan sonra yaban hayvanlarına gizlenme ve termal örtüden baģka herhangi bir fayda sağlayamaz. Bu sebeple, habitat geliģtirmek isteniyorsa aralamalara ekonomik ölçüler elverdiğince erken baģlamalı ve sık sık tekrarlanmalıdır. Zira, sıkça yapılan aralamalar alt tabakadaki yem ürününün miktarını, çeģidini, kalitesini arttırdığı gibi bu kısımdaki bitkilerin meyve ve tohum tutmasını da hızlandırır. Bununla birlikte, belirli bazı alanlarda şiddetli aralamadan sonra kontrollü yakma da gerekebilir. Çünkü, arkasından kontrollü yakma gelmeyen bir aralama, bu gibi alanlarda, sahaya yapraklı türlerden oluşan gayet sık bir orta tabakanın gelmesine, bu ise ışık ve besin rekabeti dolayısıyla alt tabakadaki yem ürününün azalmasına yol açar. Ġbreli meģcerelerde aralama için en uygun zaman kıģın karlı dönemidir. Zira bu zamanda yapılan bir aralama, geyik ve benzeri türlere, kesilen ağaçların sürgünlerinden faydalanma imkanı verir. Aralamadan sonra sahada gelişen kommüniteler ve kenar etkisi de keza besin ve örtü elemanlarının artması yönünde etkili olmaktadır. Bu sebeple, silvikültür, yaban hayatında besin ve gıdayı arttırma aracı olarak kullanılmaktadır (Wing, 1951). Budama Budaksız ağaç yetiştirmek esas olduğu için ormancılıkta budamaya ancak zaruri hallerde başvurulur. Çam sıklıklarında meşcere kalitesini yükseltmek ve özellikle yangın tehlikesini azaltmak için iyi gövdelerde 2-2.5 m yüksekliğe kadar kuru dalların alınması yoluna gidilmektedir. Bu işlem yaban hayvanları ve bilhassa çam ormanlarında barınan kuşlara hareket imkanı sağlama yönünde faydalı olur; besin şartlarında ise herhangi bir 7

değişikliğe yol açmaz. YeĢil budama denilen, gövdenin alt kısmındaki canlı dalların kesilmesi, meģcerenin alt seviyesindeki besin miktarını azaltır. Bu da geyik, tavģan ve karaca gibi alçak dal ve sürgünlerden faydalanan türleri olumsuz etkiler. Bu sebeple yeģil budamayla gövdelerin dal ve sürgünlerden arındırılması, yaban hayvanları bakımından zararlıdır. Sağlık Kesimleri ve Enkaz Kaldırma Sağlık kesimleri; ormanda yangın, böcek salgını, fırtına gibi afetler veya çeşitli hastalıklar neticesinde ölen ağaçların ormandan çıkarılmasıdır. Bu kesimler, bir mecburiyet olmadıkça, memelilerin doğurduğu, kuşların da yavru uçurduğu dönem dışında, yani Mart- Ağustos dönemi çıktıktan sonra yapılmalıdır. Sağlık kesimlerinde esasen ölmüş veya yaşama ihtimali kalmayan ağaçlar çıkarılır. İçi oyulmuş fakat hayatiyeti devam eden ağaçlar sağlık kesimi dışında tutulmalıdır. Zira bu tip ağaçlar; sansar, sincap hatta tilki gibi memelilere; baykuş, ibibik, ağaçkakan gibi kuşlara yuva mekanı sağlarlar. Gençleştirme Yaban hayatında, prensip olarak, sahayı birden tamamen açmayan tabii gençleştirme tercih edilmekle birlikte, tür çeşidini çoğaltmak ve istenen karışımları sağlamak için, tabii gençliği farklı türden fidanlar dikerek takviye etmek suretiyle aynı alanda tabii ve suni gençleştirme metodlarının kombine edildiği bir sisteme gidilebilir. Bu şekilde elde edilen karışık meşcereler sayesinde sahada hem tür çeşitliliği hem de farklı yaş sınıfında fertlerin bulunması sağlanmış olur. Çünkü bu sayede bir yandan çeşitlilik dikimlerle arttırılırken bir yandan da sözgelimi yaşlı bir ağacın kesildiği yerde ortaya çıkan genç fertler, yani tabii gençlik, çeşitli yaban hayvanı için korunak sağlar. Boş ve bozuk sahalarda ise yörenin ekolojik şartlarına uygun özellikte türler kullanılarak yapraklı ve ibreli karışımları sağlayan ağaçlandırmalar yapılması, yaban hayatı yaşama alanlarını genişletmeye yarar (Saatçioğlu, 1979). Ağaç Türü Karışımı Çoğu hayvan türü, farklı tipte birkaç vejetasyonun yan yana veya iç içe olduğu yerleri tercih eder. Maksimum popülasyon yoğunluğu- türün esneklik sınırları içerisinde kalmak kaydıyla vejetasyon tipleri bakımından yeterli çeşitliliğin bulunduğu alanlarda görülür. Bu alanlar ise iki veya daha fazla vejetasyon tipinin birleştiği ve kenar etkisinin ortaya çıktığı hatlar veya ekotonlardır. Bu sebeple bir ormanda ağaç türü sayısının fazla olması, genel olarak yaban hayatı için bir avantaj teşkil etmektedir. Farklı türlerin homojen dağılış göstermeyip yan yana meşcereler veya bloklar halinde bulunması, habitat çeşitliliğini arttırarak bu avantajı daha da güçlendirmektedir (Wing, 1951). Meşcere Tekstürü ve Strüktürü Meşcerenin yatay ve dikey kapalılığı, habitatın örtü ve besin şartlarını değiştirmek suretiyle o alandaki hayvan türlerinin çeşidi ve sayısı üzerinde etkili olur. Memeli büyük hayvanların ihtiyacı olan örtü tipleri şekillenmesi, meşcerenin hem yatay hem de dikey kapalılığına bağlı olarak gerçekleşir. Bunlardan mesela termal örtünün kalitesi doğrudan yatay kapalılığa göre değişirken, gizlenme örtüsünün elverişliliği yatay kapalılık yanında düşey kapalılığın derecesine de bağlıdır. Aynı derecede düşey kapalılık sağlayan biri yaşlı ve kalın çaplı ağaçlardan, diğeri ise ince çaplı, fakat sık durumdaki genç ağaçlardan oluşan iki ayrı ibreli meşcereden ikincisi, fazla sayıda gövdenin oluşturduğu sütreler sayesinde görüş mesafesinin azalmasına ve dolayısıyla daha fazla emniyet örtüsü teminine hizmet eder. Böyle bir meşcere altında kırılıp yatmış gövdelerin ve yer yer ağaççık ve çalılıkların bulunması, bir kısım iri cüsseli hayvan türleri için yeterli sütreler oluşturabilmektedir. 8

İbreli ormanlarda, meşcere iyice yaşlandığında, yatay kapalılığın belli bir derecede azalması sayesinde alana değişik çalı türleri ve bilhassa otsu türler gelebilmekte, bu ise besin miktarının artması yönünde olumlu bir etki meydana getirmektedir. Çoğunlukla, orman örtüsü sürekli aynı yapıda gitmez. Bu sebeple belli bir istikamette ilerlendiğinde farklı yapıda vejetasyonlara girilir. Bu vejetasyon tiplerinin bazıları Geyik Cervus spp. tarafından gizlenme örtüsü, bazıları termal örtü olarak, keza bazıları da otlak olarak kullanılır. Ancak diğer yabani türler gibi geyik de bu farklı ihtiyaçlarını kısa mesafe dahilinde karģılayabildiği alanları tercih ettiğinden belli bir alan dahilinde muhtelif vejetasyon tiplerinin bir arada yer alması gerekmektedir. Bunun için de belli bir vejetasyonla kaplı alanın belli bir büyüklüğü geçmemesi gerekir. Zira bir vejetasyon tipinin diğerleri aleyhine geniģ bir alana yayılması halinde diğer ihtiyaçlarını karģılayacak alanlar uzakta kaldığından geyik bu alanı ya hiç kullanmaz ya da bunun sadece diğer vejetasyon tiplerine yakın kısımlarını tercih eder. Bu durumda, geyiğe sözgelimi gizlenme örtüsü sağlayacak bir vejetasyon için bir maksimal geniģlik söz konusu olmaktadır. Bu mesafenin bitiminde farklı yapıda bir vejetasyon mesela farklı bir örtü başlar. Bu iki farklı vejetasyonun karşılaştığı sınıra ise bilindiği gibi Kenar adı verilmektedir. Silvikültürel iģlemler sonucu ormanda oluģacak boģlukların büyüklüğü, olgun ağaç boyunun 5-8 katından fazla olmamalıdır. Bu ise takriben maksimum boģluk alanı olarak 140-180 m lik geniģliğe tekabül etmektedir. Orta yaģ sınıfında ve 1.0 kapalılıktaki bir karıģık ibreli meģcere, sözgelimi geyik için, kısa görüģ mesafesiyle mükemmel bir gizlenme örtüsü sağladığı gibi, bu kapalılıktaki bir meģcerede, geyik, termal örtü olarak kullanabileceği ağaç gruplarını bulmakta da zorluk çekmez. Ancak bu tip bir meģcerede, alt tabaka son derece fakir olup geyiğe beslenme imkanı veremez. Bu meģcerede kapalılığın 0.7 ye düģmesi halinde ise görüģ mesafesi %25 artmakta, yani gizlenme örtüsü bir miktar azalmakta, buna mukabil zemin florasında mükemmel bir çeģitlilik ortaya çıkmaktadır. Meşcerede dikey kapalılığı sağlayan unsurlar; orta tabakayı oluşturan tali ağaç türleri ve ağaççıklar ile alt tabakayı dolduran çalı ve kaba otsulardır. Bunlar, yaban hayvanlarına gizlenme örtüsü sağlama yanında, yerine göre yaprak, sürgün, meyve ve tohumlarıyla besin miktarını arttırma yönüyle de faydalı olur. Mesela, çalı tabakası bir geyik ferdi için hem gizlenme hem de termal örtü materyali temin ettiği gibi çeģitli besin maddelerini de ihtiva etmektedir. Meşcere yaşı genel olarak gövdelerin alt kısımlarındaki dalların oranı ve mikroiklim oluşumunda etkili olmaktadır. Meşcere yaşlandıkça alt dalların azalması, besin miktarı üzerinde olumsuz etki yapar. Fakat, bu dallar seviyesinde bir alt tabakanın gelişmesi halinde, besin şartlarında meydana gelen gerileme, bu tabaka tarafından telafi edilir. Olgun meşcereler, gençlere veya kısmen kesilmiş olanlara oranla daha sağlam bir mikroklima hasıl eder ve dolayısıyla daha iyi izolasyon sağlarlar. Bu tip bir meşcerenin katlı yapıda olması, izolasyonu daha da güçlendirir. Bu sebeple, yaban hayvanları iki tabakalı meşcereleri, tabakasız yapıda olanlara tercih ederler. Hasat ve Bölmeden Çıkarma Farklı kesim metodlarının her birinin yaban hayvanları üzerindeki etkileri de farklı olmaktadır. Mesela, bir koru ormanında uygulanan büyük alan tıraşlama işletmesi sahayı tamamen boşaltıp çıplak hale getirdiği için, örtü ve bazen de yuvalanma imkanından mahrum kalan hayvanlar, artık orada barınamaz ve sahayı mecburen terkederler. Böyle bir alanın yeniden hayvanlar tarafından iskan edilmesi için uzun yıllar geçmesi gerekir. Buna mukabil, 9

ağaçların mümkün olduğunca eşit dağılışta ve yalnız bir kısmının çıkarıldığı siper kesiminin yaban hayvanları üzerindeki olumsuz etkisi, tıraşlamadaki kadar büyük değildir. Çünkü sahada kalan ağaçlar sınırlı da olsa belli bir ölçüde örtü imkanı sağlayabilir. Yaban hayatı bakımından en ideal işletme tarzı olan seçme işletmesinde Tek Ağaç Kesimi ekonomik olmaması ve geniş alanlarda hayvanların tedirgin olmasına sebep olduğu için fazlaca tercih edilmez. Bunun yerine, Grup Seçme Yöntemi, söz konusu sakıncaları azalttığı ve hayvanlar için faydalı habitat modifikasyonları oluşturma imkanı verdiği için tercih edilir. Zira, Grup Seçme usulünde kesim alanının çapını istenen ölçüde ayarlamak ve ayrıca meydana gelecek boşlukların ormandaki dağılımını düzenlemek mümkündür. Bu ise habitat düzenlemenin ormandaki en kolay ve pratik yollarından biridir. Mesela grup kesimlerinde, kesim alanı çapının en boylu ağacın iki misli olması halinde meydana gelen boşluklar, yaban hayvanları için arzu edilen habitat şartlarını sağlamakta, bu boşlukların ormanın çeşitli yerlerine dağıtılması kenar etkisini ve nihayet habitat kullanımını arttırmaktadır. Kesimin planlanan sıraya göre tamamlanması için gereken süre rotasyon uzunluğunun 1/3 ünden az olmamak şartıyla, siper kesimi sistemi-sürgün veren-dayanıklı türlerin gençleştirilmesi için çok uygundur. Aksi taktirde ise kesim sonucu önemli ölçüde aynı yaşlı alanlar ortaya çıkar. Geyiğe bitki süksesyonunun ilk dönemlerinde bolca rastlanması, buna mukabil yaģlı meģcerelerde pek fazla görülmemesi, buralarda uygulanacak silvikültürel müdahale konusunda bize ıģık tutmakta ve hangi silvikültürel iģlemlerin uygulanması gerektiğine dair ipuçları vermektedir. Mesela, geyiğin habitat Ģartlarını geliģtirmeyi hedef alan bir planda ekolojik süksesyonun ilk devrelerinin sahadaki devamlılığının sağlamaya çalıģılması gerektiğinden, ormandaki özellikle tıraģlama kesimler, boģaltılan sahaların hasat yılına kadar geçireceği geliģme çağları göz önüne alınarak planlanır. Yapraklı ormanda tıraģlamayı takiben sahaya gelen gençlik ve çalılar geyiği cezbeder. Ancak, tıraģlama aynı yaģlı meģcereler oluģmasına yol açacağından geniģ alanda değil de Ģeritler veya bloklar halinde yapılmalıdır. Ayrıca bu kesimlerin rotasyon periyodu iyi ayarlanarak; kesim Ģerit ve bloklarının sahaya dağıtılması, yani plan süresinin, sahanın her bir bölümünde mümkün olduğu ölçüde farklı yaģ sınıfında gençlik ve meģcereye yer verecek Ģekilde tespit edilmesi gerekmektedir. Böylece oluģturulan blok ve Ģeritler, kesim alanları çok dar tutulmadığı sürece geyik faydalanmasını arttıracaktır. Sahayı fazlaca açan fakat birkaç yıl içinde bol sürgün verimini sağlayan blok ve Ģerit kesimleri, geyiğe gerek seçme kesimi gerekse siper kesimi metodlarına göre daha çok fayda temin etmektedir. Ormancılık uygulamaları geyik populasyonları üzerinde diğer amenajman faaliyetlerine göre çok daha güçlü olumlu veya olumsuz etkiler yapmaktadır. Bütün yabani populasyonlar için geçerli olduğu üzere, geyik ile ormancılık faaliyetleri arasında da karģılıklı etkileģim vardır. Geyik, kesim yapılmakta olan sahaya ancak arada topografik bir engel veya ağaçla kaplı bir bölüm varsa Gözden kaçıģ çizgisi ni aģmamak kaydıyla yaklaģmaktadır. KıĢın, gerek zayıf düģtüğü gerekse karın yüksek olduğu yerlerde ilerlemesi zorlaģtığı için geyikte kesim faaliyeti civarında da daha az hareket gözlenir. Buna mukabil bir taraftan karla kaplı bir arazinin her yerini gezememesi ve yeterince besin bulamaması gibi sebeplerle, diğer taraftan da bu dönemde hem insan faaliyetlerindeki genel azalma hem de geyiğin bunlara hassasiyetindeki azalma dolayısıyla geyik, kesilen ağaçların bulunduğu ve karın temizlendiği alanlara daha cesaretle yaklaģır. 10

Çifttırnaklılar gibi gregar karakterde olan, yani sürü halinde yaģayan hayvanlar tedirgin edilmekten çok rahatsız olur ve bundan ciddi zararlar görürler. Çünkü sürüdeki bir ferdin duyduğu rahatsızlık diğerlerine de yansır. Geyik de bu gruba dahil türlerdendir. Bu sebeple kesimin sürdürüldüğü yerlerde geyiğin durumunun nazik olacağı ve kesimden çabuk etkilenip zarar göreceği düģünülmelidir. Çoğu zaman, geyiğin kesimler sebebiyle sahadan uzaklaģması geçici bir durumdur. Mesela bazıları, geceleyin ve haftasonları gibi kesim iģine ara verilen zamanlarda sahaya geri dönebilir. Hatta bazıları gündüz saatlerindeki kesim faaliyetine bile alıģır. En çok rastlanan durum, geyiklerden az da olsa bir kısmının birkaç gün ila birkaç hafta arasında değiģen bir süre sonunda kesimin sona erdiği alana dönmesidir. Giden geyiklerden, emniyet örtüsü bulmak için daha fazla uzaklaģmak zorunda kalanların hemen geriye dönme ihtimalleri daha azdır. Aynı alanda birkaç yıl üst üste kesim yapılması halinde, kesimler bittikten sonra da geyik bir süre daha buradan uzak durmaya devam eder. Fakat araştırmalar, geyiğin terkettiği bu alana er-geç döndüğünü göstermektedir. Bununla beraber tedirgin ve taciz edildiği süre zarfında hayvanlarda ağırlık kaybı, hastalılara ve emfizeme (emphysema) karşı hassasiyet ve ayrıca üremede başarısızlık gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Çok sayıda yabani türde, sıkıntı ve tedirginlikten kaynaklanan bu çeşit olumsuzluklara rastlanmaktadır. Kesim programı, geyiğe kesim boyunca süren kargaşaya karşı hayvanlara yeterli ölçüde güvenlik ve beslenme alanı sağlayacak tarzda düzenlenmelidir. Diğer bir yol ise kesimlerin kısa zaman zarfında bitirilebilecek ve dolayısıyla hayvanlara minimum sıkıntı verecek çapta tutulması, yani imkan nispetin de dar alanlarda yapılmasıdır. Kesim sonunda habitatta ortaya çıkan şartlar, hayvanlarda ortamdaki ani değişimle başlayan ve süksesyonal gelişmeyle devam eden değişikliklere karşı bir tepki süreci başlatır. Bu sürecin şekillenmesinde, ara kesimler ve yol yapımı gibi faaliyetler de ayrıca etkili olur. Buna göre mesela geyik habitatında uygulanan bir silvikültürel işlemin hem geyiği doğrudan tedirgin etme hem de habitatta modifikasyona yol açma suretiyle etkili olduğunu söylemek mümkündür. Ne çeģit olursa olsun kesim, kısa vadede, geyik için mevcut örtü miktarını azaltır. Bununla beraber ağaçların alt tabakada ki vejetasyonu gölgelediği yerlerde ise kesimle oluģan açıklıklar uzun vadede bu tabakadaki yem bitkilerinin miktar ve kalitesinde artıģa yol açar. Dolayısıyla kesim planlanırken bu iki husus, yani örtü ve yem bitkileri arasındaki denge gözetilmelidir. Ayrıca Ģunu da belirtmek gerekir ki yem bitkilerinde kesimle meydana gelen artıģın herhangi bir hayvan türüne faydası, sahada mevcut besinin sınırlı olup olmayıģına, yani hayvanın ek besin kaynağına ihtiyaç duyup duymamasına göre değiģir. Nitekim sahada besin fazlalığı olduğu halde hayvan bulunmaması çoğu zaman yaban hayatı yöneticisini şaşırtan, zihnini karıştıran bir durumdur. Bu sebeple böyle bir fazlalığın sözgelimi geyik üzerinde nasıl bir etki yapacağını kestirebilmek için evvela şu hususları bilmek gerekmektedir. Belirli bir dönem bazında geyiğin muhtaç olduğu örtünün çeģit ve miktarının ne olduğu, Örtü ile beslenme aktivitesi ve özellikle kesim boģluklarındaki yem bitkilerinin tercih edilmesi arasındaki iliģkinin ne olduğu, Örtü ve yem bitkileriyle doğrudan iliģkili olmayan özel habitat isteklerinin olup olmadığı veya varsa bunların hangileri olduğu. Bu gibi faktörler dolayısıyla genel bir ifade olarak bir Tipik Geyik Sahası ndan bahsetmek mümkün, fakat her yer için geçerli olacak bir Optimal Geyik Alanı tarifi 11

yapmak ve bununla ilgili genel bir formül vermek mümkün değildir. Çünkü böyle bir alan için gereken optimal Ģartlar, sözgelimi örtü / otlak oranı yöreden yöreye değiģir. Mesela ABD-Washington ve Oregon-Mavi Dağlar için hazırlanan bir yaban hayatı amenajman planında yem bitkileri / örtü oranı = 60/40 olması, örtünün ise %20 gizlenme, yani emniyet örtüsü, %10 termal örtü, %10 da hem emniyet hem termal örtü unsurlarını ihtiva etmesinin, optimal sonuç vereceği ifade edilerek bu kombinasyonun sağlanması tavsiye edilmiģtir. Söz konusu planda önerilen hususların tespitinde Ģu varsayımlardan hareket edilmiģtir: Geyiğin yayılıģ sahasındaki, önemli bir miktar ormanlık alandaki ağaç yoğunluğu, geyiğin örtü ihtiyacını karģılamada yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple bunlar, yem bitkisi üretimine ayrılabilir, yani otlak olarak sınıflandırılabilir. Otlak ve örtü sağlayan alanlar geyiğin maksimal faydalanmasına imkan verecek büyüklük ve yakınlıktadır. Sahada habitat kalitesini etkileyecek insan kaynaklı bir dıģ etki faktörü mesela, rahatsız etme veya yol trafiği söz konusu değildir. Habitatta örtü ve besin Ģartlarını etkileyecek baģka herhangi bir modifikasyon düģünülmemektedir. Keza, sahadaki geyiğin özel habitat istekleri yoktur. Geyiğin, yeni oluģan bir ormaniçi açıklık karģısındaki tepkisi daha ziyade bu açıklığın boyutlarıyla iliģkilidir. Fakat gösterdiği tepkide mevsim de belirleyici olmaktadır. Ağaç tabakasının kesintisiz devam ettiği arazide geyiğin küçük açıklık ve boģluklara rağbet ettiği görülür. Mesela, Arizona da boģlukların geyik tarafından kullanılma oranı, ormanda farklı vejetasyon tipleri ve boģluklardaki dıģkı gruplarının dağılımına dayanarak belirlenmiģtir. Bu çalıģmada geyiğin tam kapasite kullanacağı maksimum açıklık boyutunun; Penderosa çamı meģcerelerinde 15 ha, Ladin / Göknar meģcerelerinde 8.1 ha olduğu tespit edilmiģtir. Ancak boģluk boyutunun, habitat tercihini etkileyen oldukça kompleks iliģki içerisindeki habitat faktörlerinden sadece biri olduğu unutulmamalıdır. Kesim Artıklarının Düzenlenmesi Yangın tehlikesi yoksa, yaban hayvanları için en faydalı yöntem; kesim artıklarının belli bir yere toplanmadan veya istif edilmeden, kesildiği şekilde öylece bırakılmasıdır. Fakat istif yapılacaksa istifin sıkı değil gevşek, yani irili ufaklı boşluklar ihtiva edecek tarzda yapılması tavsiye edilmektedir. Çünkü gevşek olarak yığılan materyal, hem kuşlar hem de küçük memeliler için korunaklı mekanlar sağlar. Yangın tehlikesinin fazla olmadığı yerlerde yeşil ince dalları yapılacak yığınının dibine koyarak veya bu dalların kesim yerlerini toprağa gömerek artıkların ömrü uzatılmaya çalışılır. Bu arada artıkları, kesilmiş ağaçların dip kütüğü üzerine, altında bir boşluk kalacak şekilde yığmak suretiyle istif, altında, tavşan gibi hayvanlar için sığınaklar oluşturulabilir (Çanakçıoğlu ve Mol, 1996). Bu çalışmada, Daday Orman İşletme Müdürlüğünde fauna açısından öne çıkan türler ve habitat alanları belirlenmiştir. Alanda var olan fauna elemanları hakkında, gözleme dayalı olarak çalışmalar yapılmış, koruma statüleri hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca, türlere ait habitat alanları belirlenmiştir. İşlemte müdürlüğüne ait sayısal altlıklar kullanılarak CBS ortamında özellikle memeli türlerin belirlendiği alanlar nokta bazlı olarak sayısal harita üzerinde gösterilmiştir. Ayrıca tespit edilen memeli türlere ait kısa bilgiler verilmiştir. 12

Mülkiyet Durumu, Yönetim Yapısı ve Yasal Durum Daday Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde bulunan arazilerin tamamının mülkiyeti devlete aittir. Bu alanlar, Çevre ve Orman Bakanlığı OGM-Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü tarafından ormancılık faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için kullanılmaktadır. Daday Orman İşletme Müdürlüğü ormanlarının idari sorumluluğu, Çevre ve Orman Bakanlığı na bağlı Orman Genel Müdürlüğü, Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü Daday Orman İşletme Müdürlüğü ne aittir. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü Kastamonu Orman Böge Müdürlüğü Daday Orman İşletme Müdürlüğü Daday Orman Ġşletme Müdürlüğü Ormanları Fauna Elemanları Memeli Türler Memeli türleri belirlemek için yerel halkı ile yapılan görüşmeler ile arazi üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde elde edilen bulgular değerlendirilmiştir. Gözlem ve incelemeler, su kenarları, geçitler, orman kenarı ve karışık yapraklı ormanlarda yapılmıştır. Gözlemler (iz takibi, dışkı inceleme) genellikle araç ile ve yaya olarak yapılmıştır. Arazi üzerinde yapılan incelemeler sonucunda yaban hayvanlarının dolaşma alanları, beslenme alanları, beslenme zamanı, su kaynakları, barınma yerleri dikkate alınarak habitat alanları belirlenmiş ve harita üzerinde nokta olarak gösterilmiştir. Her bir memeli hayvana ait belirti değerlendirilmiştir. Gözlemler sırasında fotoğraf makinesi kullanılmıştır. 13

Arazi üzerinde yapılan gözlem ve incelemeler neticesinde memeli hayvanlara ait ayak izi ve dışkı gibi bulgular görüldükleri yerde fotoğraflanmış, koordinat bilgileri kayıt edilmiştir. Bu bilgiler memeli hayvanlara ait fauna haritası oluşturulurken kullanılmıştır. Arazi çalışmalarından elde edilen bulgular Tablo 2 de verilmiştir. Çalışma alanı ve civarında 13 adet memeli tür belirlenmiştir. Tablo 2 de verilmiş olan, Daday ormanlarında var olduğu belirlenen memeli hayvan türlerinin koruma statülerinin değerlendirilmesi aşamasında a) Bern Sözleşmesi kriterlerine göre belirlenmiş listelerden EK-II ve III e göre; b) Uluslar arası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanmış ve 2010 yılı güncellenmiş Kırmızı Listesi (RDB) e göre (URL 2, http://www.iucnredlist.org/ Version 2010/3) değerlendirilerek gösterilmiştir (Tablo 2). Tablo 2: Daday Orman Ġşletme Müdürlüğü Ormanlarında yaşayan memeli hayvan türleri ve koruma statüleri Latince Adı Türkçe Adı Koruma statüsü Veri Kaynağı Takım INSECTIVORA Böcekçiller Gözlem IUCN BERN Familya ERINACEIDAE Kirpiler (G) Tür Erinaceus europeaus Kirpi LC - L Familya SORICIDAE Sivri Fareler Tür Sorex araneus Orman faresi LC Ek-III G Tür Neomys Sivriburunlu schelkovnikovi sufaresi LC Ek-III L Takım RODENTIA KEMİRİCİLER Familya SCIURIDAE Sincaplar Tür Spermophilus Gelengi, Tarla xanthoprymnus sincabı Nt - G Takım LAGOMORPHA Tavşanlar Familya LEPORIDAE Tavşanlar Tür Lepus europaeus Yabani tavşan LC Ek-III G L Takım CARNIVORA KARASAL YIRTICILAR Familya CANIDAE Kurtlar ve Köpekler Tür Canis lupus Kurt LC Ek-II G L Tür Vulpes vulpes Kızıl tilki LC - G Familya MUSTELIDAE Sansarlar Tür Mustela nivalis Gelincik LC Ek-II G Tür Martes martes Ağaç sansarı LC G Familya URSIDAE Tür Ursus arctos Bozayı LC Ek-II G Takım ARTIODACTYLA ÇİFT Literatür (L) TOYNAKLILAR Familya SUIDAE Eski dünya domuzları Tür Sus scrofa Yaban domuzu LC Ek-III G Familya CERVIDAE Geyikler Tür Capreolus capreolus Karaca LC Ek-III G Tür Cervus elaphus Geyik LC EK III G IUCN Risk Sınıfları: EW Vahşi hayatta nesli tükenmiş, CN Ciddi tehlike altında, EN Tehlike altında, VU Hassas LR Düşük risk, LR(cd) Korumaya bağımlı, LR(nt) Yakın tehdit altında, LR(lc) En az endişe verici Bern Sözleşmesi sınıfları: Ek-II (Mutlak Koruma Altındaki Türler), Ek-III (Koruma Altındaki Türler) 14

Kuşlar Daday ormanları ve yakın çevresinde yaşayan kuş türlerinin belirlenmesi amacı yerel halk ile yapılan görüşmeler arazi çalışması ve habitat özelliklerine göre bulunabilecek kuş türleri dikkate (Prof. Dr. Levent Turan nın çalışmaları) alınarak çalışma yapılmıştır. Kuş türleri uluslararası (IUCN-ERL, 2009 ve Bern Sözleşmesi ne göre) ve ulusal (Kiziroğlu, 2009; Merkez Av Komisyonu Kararları 2009-2010) ölçekteki tehlike kategorilerine göre gösterilmiştir. Bu veriler sadece göç döneminde (Mayıs-Haziran 2011 döneminde) yapılan saha gözlemler ve incelemelerden elde edilmiş verilerdir. Yıl boyunca, daha kapsamlı ve sık saha çalışmaları yapılması durumunda daha sağlıklı verilerin elde edilmesi mümkün olacaktır. Daday ormanlarında 30 adet kuş türü belirlenmiştir. Elde edilen bulgular Tablo 3 te gösterilmiştir. Kuş türlerine ait veriler, uluslararası (IUCN-ERL, 2010 ve Bern Sözleşmesi ne göre) ve ulusal (Kiziroğlu, 2009; Merkez Av Komisyonu Kararları, avlanma statüleri) ölçekteki tehlike kategorilerine göre gösterilmiştir. Tablo 3: Çalışma alanında ve civarında tespit edilen kuş türlerinin ulusal ve uluslar arası anlaşmalara göre tehlike statüleri No Tür Türkçe Adı IUCN ERL Uluslararası Tehlike Kategorileri Ek - II Bern SözleĢmesi Ek- III Ulusal Tehlike Kategorileri Ġ. Kiziroğlu2 009* Avlanma Durumu (M.A.K. 2009-2010 Kararlarına Göre) EK Ek 2 Ek 3 1 1 Buteo rufinus Kızıl şahin LC x A.3 x 2 Pernis apivorus Arıcıl LC x A.3 x 3 Falco tinnunculus Kerkenez LC x A.2. x 4 Falco peregrinus Gezgincidoğan LC x A.1.2. x 5 Perdix perdix Çil keklik LC x A.2 x 6 Fulica atra Sakarmeke LC x A.5. x 7 Columba livia kaya güvercini LC x A.5. x 8 Streptopelia turtur Üveyik LC x A.3.1. x 9 Cuculus canorus Gugukkuşu x A.2. x 10 Bubo bubo Puhu LC x A.1.2 x 11 Athene noctua Kukumav LC x A.2. x 12 Apus apus ebabil, karasağan LC x A.3.1. x 13 Merops apiaster Arıkuşu LC x A.3.1. x 14 Upupa epops İbibik LC x A.2 x 15 Galerida cristata tepeli toygar LC x A.3. x 16 Lullula arborea orman toygarı LC x A.3. x 17 Hirundo rustica is kırlangıcı LC x A.5. x 18 Motacilla alba alba Akkuyruksallayan LC x A.3.1. x 19 Erithacus rubecula Kızılgerdanm LC x A.3. x 20 Turdus pilaris Ardıç LC x B.2. x 21 Garrulus glandarius kestane kargası LC A.3.1. x 22 Turdus merula Karatavuk LC 23 Corvus frugilegus Ekinkargası LC A.5. x 24 Corvus corax Karakarga LC x A.5. x 25 Sturnus vulgaris Sığırcık LC A.5. x 26 Passer montanus dağ serçesi LC x A.3. x 27 Fringilla coelebs İspinoz LC x A.4. x 28 Carduelis carduelis Saka LC x A.3.1. x 29 Coccothraustes Kocabaş LC x A.3. x 15

coccothraustes 30 Pyrrhula pyrrhula Şakrak LC x A.2. x Böcekler Alandaki böceklerle ile ilgili kapsamlı araştırma yapılmadığı için yeterli bilgi bulunmamaktadır. Alanda yapılacak araştırmalarda çok sayıda türün bulunması muhtemeldir. Bu konuda detaylı araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Ġki yaşamlılar Alanda bazı Herpetofauna türlerinin olabileceği tahmin edilmektedir. Bunlar; Triturus karelinii (Pürtüklü semender), Triturus vulgaris (Küçük Semender), Bufo bufo (Siğilli Kurbağa), Bufo viridis (Gece Kurbağası), Hyla arborea (Ağaç Kurbağası), Rana dalmatina (Çevik Kurbağa), Pelobates syriacus (Toprak Kurbağası), Lacerta saxicola (Kaya kertenkelesi), Parvilacerta parva (Cüce kertenkele), Natrix natrix (Yarı sucul yılan), Natrix tessellata (Su yılanı). Ancak bu konu ile ilgili araştırmalara ulaşılamamıştır. Araştırılmasına ihtiyaç duyulan bir konudur. Balıklar Alanda derelerde yaşayabilecek balık türlerine ait bilgi olmadığı tespit edilmiş olup, yapılacak araştırma sonunda bazı bilgilerin elde edilebileceği muhtemel olmakla birlikte balıkların yaşayabileceği ideal su ortamının olduğu düşünülmektedir. Balık türlerinin tespiti için yapılacak araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Daday ormanlarında yaşayan belli başlı memeli türlere ait kısa bilgiler Caprealus caprealus (L.) (Karaca) Morfolojisi: Yükseklikleri 60-90 cm ve kuyrukları 2-3cm uzunluğundadır. Ağırlığı 20-25 kg arasında değişmekle birlikte bazen 35 kg a kadar çıkabilmektedir. Dişiler daha zayıf yapılıdır. Başları kısa, boynu uzun, vücudun ön bölümü arka bölümüne oranla daha dolgun, bacakları ince ve uzun, tırnakları küçük dar ve ince, kulakları orta uzunlukta dışa doğru ve aralıklıdır. Postu yazın kırmızımtrak, kışın ise gri renktedir. Karacanın erkeğine Teke, dişisine Keçi, yavrusuna da Oğlak denir Karaca ilk boynuzunu Ocak ve Ģubat aylarında olmak üzere 9-10 aylık iken düģürür. Boynuzlarının yüzeyinde kabarcıklar bulunur. Uç kusma yakın dallar kısadır. Biyolojisi: ÇiftleĢmeleri Hazirandan Ağustos ayına kadar devam eder. Doğum çiftleģmeden 40 44 hafta sonra olur. Mayıs ve haziran baģında 1 veya 2 ender olarak 3 yavru doğurur. Yavrular doğumdan birkaç saat sonra annesini izlemeye başlar. Genç karacalar 1 yavru yapar. Karacalar erkek, dişi ve yavru birlikte olmak üzere aile halinde yaşarlar. Ancak dişi doğurma zamanında sürüden ayrılır. Kışın bazen aile grupları birleşerek sürüler halinde bulunulurlar. 15-16 yıl yaģayabilirler. Geyiklerle birlikte yaşamayı sevmezler. 16

YaĢam Ortamı: Daha ziyade karışık ağaç türlerinin oluşturduğu içerisinde çayır ve tarlalar bulunan ormanlarda, kesilmiş bataklıklarda ve genç koruluklarda yaşarlar. Yazın ormanların yüksek yerlerinde, kışın ise vadilerde bulunurlar. Bu bakımdan Karaca, saf iğne yapraklı ağaçlardan kurulu orman koşullarında bulunmaz. Beslenmesi: Taze yumuşak otlarla, yapraklı ağaçların tomurcuk ve genç sürgünleriyle iğne yapraklı ağaçların uç sürgünleriyle beslenirler. Bunun yanında üzümsü bitkilerin meyvelerini, havuç, pancar gibi kökleri yanan bitkileri, patates fungus, yulaf gibi besin maddeleriyle beslenir. Karacanın en fazla sevdiği ağaçlar; Meşe, Kayın, Akçaağaç, Dişbudak, Karaağaç, Gürgen, Titrek kavak, Söğüt ve Göknar dır. Çam ve Ladini fazla sevmezler. Ormandaki ender ağaç türlerini daha çok severler. 17

Cervus elaphus L. (Kızıl Geyik) Morfolojisi: Vücut yapısı genellikle kuvvetli ve dolgundur. Uzunluğu 2-2.8m, omuz yüksekliği 1.35-1.5m, kuyruğu 22cm dir. Ağırlığı 100-250 kg arasında değişmektedir. Bacakları ince yapılıdır. Erkekleri çatallı ve büyük boynuzlar taģırlar. Her yıl Mart- Nisan aylarında boynuzlarını atarlar. Yeni boynuz Ağustos ayına kadar geliģir. DiĢileri boynuzsuzdur. Mayıs ayında renkleri esmerimsi kırmızı, Ekim ayına doğru ise koyu kahverengi ile kül rengi arasında değiģir. Karın kısmı açık renklidir. Kuyruk sokumu etrafında aģağıya doğru inen bir ayna bulunur. Aynanın rengi daha açıktır. Çiftleşme mevsiminde erkeklerin boyunlarında bir yele bulunur. Dişide vücut ve bilhassa baş ve boyun daha ince yapılıdır. Biyolojisi: Genellikle sürüler halinde dolaşırlar. Erkeklerine Boğa, diģilerine Ġnek, yavrularına da Dana denir. KızıĢma dönemi Eylül ayı sonlarında baģlar ve Ekim ayının ilk yarısında en yüksek noktasına eriģir. Boynuz atma zamanı erkekler ayrılarak ayrı 18