KLÂSK TÜRK RNDE YABANCILAMA, YALNIZLIK, FERDYETÇLK VE ÖTEKLETRME ALIENATION, ISOLATION, INDIVIDUALISM AND MARKING THE OTHER IN THE CLASSICAL OTTOMAN POETRY Zülküf KILIÇ Özet Yabancılama bir bakıma toplumsal ilikilerin karmaık bir hâle gelmesi ve büyümesi sonucunda ortaya çıkmıtır. Bu kavram, dorudan doruya insânın özgün etkinliinden doar ama sonuçlanması için toplumun kesin etkinliine ihtiyaç duyar. Bu geliim birey-toplum arasında ekillenen diyalektik etkinin insanı etkilemesine neden olur. Ferdiyetçiliin uzantısı olarak ben in gelimesi, bencillik gibi duyguların younluk kazanması, toplumun bireyi yalnızlıa itmesi ve kiiyi kaderiyle ba baa bırakması, arayıp sormaması yabancılama olgusunu douran en büyük nedenlerdir. Sosyal hayatla organik baı, yalnızlatırılarak koparılan kii, bir müddet sonra yabancılaır. Bireyin kendisinden ziyade, toplumun etkisiyle yabancılama sürecine girmesi, Klâsik airlerimizin de dikkatlerini çekmi ve iirlerine malzeme olmutur. Anahtar Kelimeler: Birey, yabancılama, yalnızlık, ferdiyetçilik, bencillik. Abstract Alienation, in a way, results from the fact that the social relations become complex. The concept of alienation directly derives from the original activity of the human beings, but to be concluded, it needs the absolute act of the society. This development causes the dialectic effect which takes on a shape between the individual and the society to affect the person. The development of the ego as an extension of the individualism, getting intensity of the feelings like being egoistic, society s leaving the individual alone, leaving the individual with his/her fate alone, not caring for him/her are the main reasons cause to arise the concept of alienation. The person whose organic relation with the social life cut by being left alone becomes alienated for a while. Rather than the reasons which result from the individual, living the process of alienation by the effect of the society attracts the Classical Ottoman poets attention, and becomes the subject of their poetry. Key Words: Individual, alienation, isolation, individualism, egoism. 1. Giri Edebiyat ilikilerinden hareketle toplumsal olanı açıklamak, toplumsal ilikilerle edebiyat ilikilerinin buluma noktalarını analiz etmektir. Edebiyat sosyolojisi incelemesi bir nedenler, bir arka plan aratırmasıdır. Bir toplumun sosyo-politik durumu, tarihsel dönem ve konumu ile edebiyat arasındaki ba, edebiyatın ortaya çıkı koulları ve kendini oluturma süreci, edebiyatın kimlik oluumuna etkileri/katkıları, toplumun edebiyata ilikin algısı, toplumda rabet gören edebî türler yahut ilgi duyulmayan türler, edebiyatın popülerlemesi, edebî zevkin oluup olumaması, edebî akımların hangi dönemde, hangi sebeplerle ortaya çıktıı, piyasa-edebiyat ilikileri, edebiyat ile siyasal-sosyalekonomik dönüümler arasındaki ba, yazar-eser-okur üçgeni, edebî kamuoyunun oluumu, yazarın sosyal muhiti, edebî metinlerin birey ve topluma etkisi, edebî metinlerin bir milletin hayatındaki yeri vb. birçok mesele edebiyat sosyolojisinin inceleme alanına girmektedir. Dolayısıyla edebiyat sosyolojisi incelemesi, toplum-edebiyat balantısını sunan tüm alan ve problemlere duyarlı bir konumda kendini var kılar 1. Toplumun temeli olan insanın, bireysel anlamdaki sıkıntı ve sorunları edebiyatın dıında deil içindedir. Klâsik iirimizin ak, arap, kadın üçgeni üzerine kurulu olduunu iddia edenler, metinleri dikkatli bir gözlemden, analizden geçirdiklerinde, beyitlerden kulaklara deen, vuslat hasretiyle inleyen ak sesleri arasında sosyolojik yapı ile psikolojik çözümleme seslerini de duyacaklardır. Dr. Fırat Üniversitesi, Elazı. kiliczulkuf@hotmail.com 1 K. ALVER, Edebiyat Sosyolojisi ncelemeleri, Hece Yayınları, Ankara, 2004, s. 7-8.
- 238-2. Yabancılama, Yalnızlık ve Ferdiyetçilik Yabancılama bir insanın hayatını, insânın özüne aykırı bir hayat tarzına veya insân doasına uygun dümeyen bir yaam ekline büründürmesi, insanın yaamın öznesi olmaktan çıkıp yaamın nesnesi olması olarak ifade edilebilir. Yabancılama, insânın kendini, özünü gerçekletirmeye çalıan insan (özne) ile yaamın denklemleri ve karmaası içinde kaybolan insân (nesne), yani bakaları tarafından etkilenip yönlendirilen insân olarak ikiye ayrılmasıdır. Toplumdaki normların ilevini yitirmesi sonucu meydana gelen bunalım ve dengesizlik durumu, kiileri yabancılamaya iten faktörler arsındadır. Bu durum, anomi kavramıyla da açıklanabilir. Anomi, u anda yaanılan belirsiz, karmaık ve deerlerinden uzaklamı toplum yapısıdır. Çaımızda yabancılama özellikle makinelemi insân tipiyle ortaya çıkmaktadır. Bizler makinelerin düünmesinden gurur duyan, insânların düünmesinden kuku duyan bireyler hâline geldik. Aslında yabancılama sadece makine-insan etkileimi deil, aynı zamanda çok daha derinde insan ile doa arasındaki ilikidedir 2. Yabancılama yaamımızda kiinin ürettiine yabancılaması, çalıtıı ortama yabancılaması veya dümanca bir iliki içinde bulunması olarak da karımıza çıkmaktadır. Kendi yarattıı ürünün baımsız ve gittikçe dümanca bir hale geldiini gören insânolu ürünü zenginletikçe, kendisi yoksullaır ve kendine yabancılamı olarak sonunda kendi ürettiinin esiri olur. Yabancılama ite bu noktada insânın artık daha fazla kendisine ait olmayan ayrı ve baımsız bir güç olarak duran varlıkların, ürünlerin bir parçası haline gelmesidir. Sosyal bir varlık olan insânın, sosyal etkileimden anladıının kuru bir selam olması, insânların yabancılaıp içe kapanmalarına zemin hazırlayacak, yabancılamayı balatacak bireysel ve dolayısıyla bireyin etkilenmesiyle etkilenecek toplumsal bir sorun olarak algılanması eletirilmeye sebep olur: Rüsûm-ı lutf u kerem halk içinde mensîdir Fakat alıp verilir bir selâm kalmıtır (Nâbî Gazel 142-2) Zamane insânları arasında güvenilebilecek bir dostun bile olmaması, insânların, birbirlerinin arasına mesafe koyarak dostluk, arkadalık gibi ilikilere set çekmeleri ve insânların birbirlerine karı ilgisiz kalıları, insânların yalnızlaıp yabancılamalarına neden olur: Dümedi çengime nice yandımsa ûd-ve Bir hem-nefes çü ney ki deminde hanîn ola (eyhî Gazel 157-6) Yaımdan ayrı âhıma hem-dem bulunmadı Sâyemden özge sırrıma mahrem bulunmadı (eyhî Gazel 179-1) Def-i melâl kılmaa âlemde bir nefes Çok istedim bulunmadı hem-dem dedikleri (eyhî Gazel 181-2) Vâ-hasretâ ki dünyada bir yâr bulmadım Hergiz beni unutmaya dil-dâr bulmadım (Ahmed-i Dâ î Terci-bent 1-4-11) Hicrân içinde yaktı beni ibu gam kanı Bir mürg-ı nevha-ger kim ede ho-negam kanı (Ahmed-i Dâ î Terci-bent 2-1-1) Kanı sâdıkların râzına mahrem Kanı âıkların rencine tîmâr (Nesimî Gazel 110-8) Gel râzını fâ etme kamu halka Nesîmî Çün dünyada bir mahrem-i esrâr bulunmaz (Nesimî Gazel 178-13) nsanların birbirlerine karı ilgisizleip ferdî yaamanın bir sonucu olarak kiilerin bir dost eline, bir da baı karanlıındaki bir mum ııına hasret kalır gibi, hasret kalmaları, yabancılamaya neden olan bir faktördür: 2 E. KIR, Yabancılama, ÇYDD Erenköy ubesi nin 6. Gençlik Kurultayı, ( 18-19 Mayıs 2002 Samsun )
- 239 - Sundu elin amâmeme sandım ki dest-i dost Bir deste tâze gül kodu destârım üstüne (Ahmed Paa Kasîde 17-2) Toplumdaki tüm insânların birbirlerine karı mesafeli durup her birinin kalabalıklar içinde yalnız kalmaları, birbirlerinin sorunlarına kayıtsız kalıp birbirlerinin dertlerine ortak olmamaları, bencilliin, ferdiyetçiliin neden olduu bir hastalık olsa da, topluma en büyük zararı, insânların birbirlerinden, toplumdan kopmalarına neden olan yabancılamaya sebebiyet vermesi noktasındadır: Ekimden özge kimse eb-i gamda gelmedi Bir kâse âb ile dil-i bîmârım üstüne (Ahmed Paa Kasîde 17-7) Etti zamâne cânımı benden cüdâ dirîg Bir derde uradım ki bulunmaz devâ dirîg (Ahmed Paa Kasîde 44-1) nsanların bireysel bir yaamı seçmelerine ve kimsenin kimseye güvenmedii bir dünya meydana getirip -bencillik ve enaniyetten- birbirlerine ihtiyaçları yokmu gibi davranmalarına ve bunun doal sonucu olarak toplum içerisinde insânların yalnızlatırılmalarına, kiilerin güvenebilecekleri bir dosta hasret bırakılmalarına kızılır: Gurbet oduna yanarım kor gider ise gam beni Kim bu sınıklı gönlümün bir dahi gam-güsârı yok (Ahmed Paa Gazel 145-4) Neye derlerdi kim olmaz yalınız ta dîvâr Fitne Ye'cûcuna ey sedd-i Skender hâtem (Necâtî Kasîde 19-3) Pâre pâre eyler ise barımı peykân-ı dôst Dîdeden her pâresi çıkıp diye kim kani dôst (Necâtî Gazel 30-1) Derd ile öldüm gider bir kimsenin âgâhı yok Râh-ı akın mevt gibi ah kim hem-râhı yok (Necâtî Matla 51) Ne bir refîk ki hem-derd olam men-i miskîn Ne bir tabîb ki derd-i dil eyleyem izhâr (Fuzûlî Kasîde 6-14) Barı bütünler bana ta c n ederler müdâm Hâlimi erh etmee bir cieri pâre yoh (Fuzûlî Gazel 60-2) Toplumun kiileri ferdî yaamaya mecbur etmesine, dostluk-arkadalık gibi mefhumları tırpanlayıp kiileri yalnızlatırmasına; bazı sıkıntıları çekmeden, o sıkıntılardan mustarip olanların halini anlamaya çalıanlara, toplumda her ii aksi gidenlerin, bir de dertlerini paylaabilecekleri yakın bir dosta hasret kalmalarına, gönül koyup bu sebeplerden dolayı insânlara seslenen Fuzûlî, yalnızlıına yanar ve bu derde bir deva bulamamanın yükü altında, hiçbir ey yapamamanın acziyle ezilir: Dost bî-pervâ felek bî-rahm devrân bî-sükûn Derd çok hem-derd yok dümen kavî tâli zebûn Sâye-i ümmîd zâ c il âf-tâb-ı evk germ Rütbe-i idbâr âlî pâye-i tedbîr dûn c Akl dûn-himmet sadâ-yı ta c ne yer yerden bülend Baht kem-efkat belâ-yı c ak gün günden füzûn Ben garîb ü râh-ı mülk-i vasl pür tevî ü mekr Ben harîf-i sâde-levh ü dehr pür nak-ı füsûn (Fuzûlî Gazel 232.1-4) Yelde berg-i lâle tek temkîn-i dâni bî-sebât Suda c aks-i serv tek te'sîr-i devlet vâj-gûn Ser-had-i matlûb pür-mihnet tarîk-i imtihân Menzil-i maksûd pür-âsîb râh-ı âzmûn (Fuzûlî Gazel 232.6-7
- 240 - Tefrîka hâsıl tarîk-i mülk-i cem'iyyet mahûf Âh bilmen n'eyleyem yok bir muvâfık reh-nümûn (Fuzûlî Gazel G.232-9) Gam günü hem-demlerim gark oldular göz yaıma Silmee göz yaımı bir gam-güsârım kalmadı (Fuzûlî Gazel 260-4) Ey Fuzûlî il kamu ayârım oldu yâr için Sûz-ı dilden gayrı bir dil-sûz yârım kalmadı (Fuzûlî Gazel 260-7) Kalabalıklar içinde yalnız, yıınlar içinde tek kalıp toplum tarafından yalnızlatırılıp yabancılatırılma, toplumun ferdîyetçi bir zihniyeti benimsemesinden kaynaklanan bir kusur olarak algılanır ve eletirilir: Yetti bî-kesliim ol gâyete kim çevremde Kimse yok çizgine gird-âb-i belâdan gayrı Ne yanar kimse bana âte-i dilden özge Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı (Fuzûlî Gazel 273.4-5) Halkın biri birine selâmı kelâmı yok Her kii kendi nefsine megul olup gider (Yahya Bey Kasîde 25-20) Kays çekmi derd-i c akı ana da erimedim Kime takrîr edeyin hâl-i dili hem-derd yok (eyhülislam Yahya Gazel 181-2) Bu dil-i pür-derdile hem-hâl olur c âık kanı Hâl gâyet mükül oldu derd çok hem-derd yok (eyhülislam Yahya Gazel 187-2 Ey dil hele âlemde bir âdem yoimi Var ise de ehl-i dile mahrem yoimi Gam çekme hakîkatte eer ârif isen Farz eyle ki el ân yine âlem yoimi (Nef î Rubai 4) 3. Ötekiletirme Kademe kademe öteki olma, ötekine benzeme, ötekine benzerlikler gösterme; kiinin yava yava kendisini dünyanın merkezi olarak deil de üçüncü bir tekil ahıs olarak algılamaya balaması eklinde açıklanan ötekilemenin baka bir boyutu olan marjinalletirme üzerinde duracaız. Marjinalletirme, genel geçer normlarla ekillendirilen toplumlarda, farklı olanın meydana getirdii tedirginlii bertaraf etmek amacıyla yapılan sosyal dılama faaliyeti, ötekiletirmenin, ayrımcılıın bir baka boyutudur. Toplumun dıına itilmek istenen kiilerin, bu durumları, toplumun yerleik insân sevgisi prensiplerine aykırılıı nispetinde eletirilere konu olmu ve tespit edilen bu eksikliin izalesi için toplum uyarılmıtır. Nâbî, yarın, yani Ahret kaygısı taıyanların dünyada yalnız ve garip bırakılmalarını eletirir: Nice mümkün kala ferdâda dahi ferd ü garîb Nâbiyâ kim ki bu c âlemde bu gün yarın arar (Nâbî Gazel 158-5) nsanlara en yakınları dıında dost kalmamı olması, kiilerin kendilerini öteki gibi algılamalarına sebep olduundan bu durum, eyhî yi üzer: Kim yok bu diyar içinde deyyâr Var iste ki yârdır ne kim var (eyhî Musammat 3.1-10) Olgun insânları, bir kiiyle bile sohbet edemeyecek kadar yalnızlatırmaya mahkûm eden insânların çokluu, Ahmed Dâ î nin dikkatleri çektii bir noktadır: Ey eh-i c âdil senin teg c ârifin devrinde u Bülbüle hem-sohbet olmak hayf olur her zâ ile (Ahmed-i Dâ î Gazel 290-1) Necâtî, toplumda birilerinin yalnızlatırılıp insânların onlardan uzaklaarak onu yalnızlıa
- 241 - itmelerine tepkisini öyle gösterir: Beni alan beni kim üstüme gelmez ölücek Bir avuç topra atar bâd-ı sabâdan gayrı (Necâtî Gazel 599-2) Fuzûlî, güzel ve özel olanların kıymetini bilmeden onlara hor davranıp kendilerini yok saymalarına ve yalnızlatırmalarına toplumun bazı insânları tecrîd etmesine karı çıkar ve kıymet verilmesi gerekenlerin, bu ekildeki muamelelere maruz bırakılmalarına tepkisini gösterir: Hazân içinde kalan gül budaıyım ki hevâ Bana ikest verip kalmıım bürehne vü hâr Demezem vahiyim tabî c at ile Talib-i zevk-i sohbetim ammâ Bir diyâr içreyim ki halkından Eylemez hiç kim bana pervâ Kimse yok derdim eylesem izhâr Eyleyem andan iltimas-i devâ (Fuzûlî Kasîde 21.13-15) Yetenekli insanların toplumdan tecrit edilip kıymetlerinin bilinmemesi, toplumun kıskançlık neticesinde vermi olduu tepkilerden biridir: Ey Fuzûlî muttasıl devrân muhaliftir sana Gâlibâ erbâb-ı isti c dâdı devrân istemez (Fuzûlî Gazel 115-7) nsanların hâllerini anlamadan veya dümü, güçsüzlemi kiileri görünce onlara bir yardımlarının dokunmaması adına, o insânlardan kaçıp selâmı sabahı keserek onları ayıplamak gibi kolay bir yol tutan ve böylece onları kendi kaderleriyle ayıplanmı, horlanmı olarak bırakıp toplumun dıına iten, onları ötekiletirmek kaydıyla kolay yolu tutanlar, Fuzûlî nin ince gözlemlerinden ve yerinde tespitlerinden kurtulamazlar: Kesti ben ifteden ehl-i selâmet yolunu Bes ki etrâfıma cem c oldu melâmet taı (Fuzûlî Gazel 275-6) Bir toplum içinde beraber yaanıyorken, birilerinin, birilerini toplumda yalnız bırakıp tecrîd etmek adına kendi aralarında gruplamalarına, böyle bir eylemdeki niyetlerine Hayâlî, kendinden emin, kendine güvenen tok bir eda ile tepki verir: Ne zillet vermee râgıb ne devlet hânımız vardır Ko gayrı gayra yâr olsun bizim Allâhımız vardır (Hayâlî Gazel 98-1) Toplumdan kaçarak yalnızlıı seçen ve bir dost ııına hasret kalıp kendilerini halktan soyutlayanların, yalnızlıı seçmelerindeki duygularını anlamadan, halkın da o insânları öteki gibi algılama temayülleri eletirilir: Mecnûn gözüyle Leylî hayâline cilvegâh Sahrâ-niîn olanın olur hânesi siyâh (Hayâlî Gazel 509-1) 4. Sonuç Klâsik iirimizi, alıılagelen kalıplardan kurtaramadıımız, dilimize doladıımız ezberlerden sıyrılamadıımız müddetçe, bu edebiyatın ruhuna gerçek anlamda nüfuz etmi olamayız. Hiçbir kimse ve hareket, mensubu olduu toplumdan baımsız düünülemez. Klâsik iirimizi, zihnimizde yerletirdiimiz fildii kulelerden indiremediimiz sürece, bu edebiyatı yanlı okuyup yorumlamaya devam edeceiz. çinde yaamı olduu toplumdan ayrı olmayan, toplumun bir parçası, ferdi olarak yaamını sürdüren Klâsik airlerimiz, Dîvân larında ilemi oldukları konularla toplumun dıında deil, içinde yer aldıklarını; toplumun kendisi olduklarını, toplumsal konuları ilemekte etken bir rol aldıklarını söyleyebiliriz. KAYNAKÇA AKKU, Metin (1993), Nef î Dîvânı, Akça Yayınları, Ankara. ALVER, Köksal (2004), Edebiyat Sosyolojisi ncelemeleri, Hece Yayınları, Ankara.
- 242 - AYAN, Hüseyin (2002), Nesîmî, Hayatı, Edebî Kiilii, Eserleri ve Türkçe Dîvânının Tenkitli Metni, TDK Yayınları, Ankara. BLKAN, Ali Fuat (1997), Nâbî Dîvânı, Millî Eitim Bakanlıı Yayınları, stanbul. ÇAVUOLU, Mehmed (1977), (Talıcalı) Yahyâ Bey Dîvânı, stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, No: 2233, stanbul. PEKTEN, Haluk (1991), Fuzûlî, Hayatı, Sanatı, Eserleri, Akça Yayınları, Ankara. SEN, Mustafa, C. KURNAZ (1990), eyhî Dîvânı, Akça Yayınları, Ankara. KAVRUK, Hasan (2001), eyhülislâm Yahyâ Dîvânı, Millî Eitim Bakanlıı Yayınları, Ankara. KIR, Elif (2002), Yabancılama, ÇYDD Erenköy ubesi nin 6. Gençlik Kurultayı, ( 18 19 Mayıs), Samsun. ÖZMEN, Mehmet (2001), Ahmed-i Dâ î Dîvânı (Metin, Gramer, Tıpkı Basım), TDK Yayınları, Ankara. TARLAN, Ali Nihat (1992), Ahmet Paa Dîvânı, Akça Yayınları, Ankara. ----------------- ------- (1992), Necâtî Beg Dîvânı, Akça Yayınları, Ankara. ------------------------ (1992), Hayâlî Dîvânı, Akça Yayınları, Ankara.