6. İSTANBUL BULUŞMALARI AFET VE DÖNÜŞÜM KISKACINDA İSTANBUL VE PLANLAMA



Benzer belgeler
Beşiktaş Residence Tower / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Konu: Askıdaki Plana İtiraz Tarih:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ALANSAL UYGULAMALAR sayılıafet RİSKİALTINDAKİALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN ve UYGULAMA YÖNETMELİĞİ

Doğal Afetler ve Kent Planlama

Arkitera Mimarlık Merkezi AŞ Adına Sn. Ömer Yılmaz dikkatine,

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

YILDIZ TEKNİK DOĞA BİLİMLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANI PROF. ERSOY, milliyet için İNC. ELEDİ- 1 / Serhat Oğuz

TEBLİĞ ve SUNUM OTURUMU

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

ordumuhtarlarderneği tarafından yazıldı Pazartesi, 03 Kasım :00 - Son Güncelleme Perşembe, 06 Kasım :10

Üst Ölçekli Planlar Mekansal Strateji Planı

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Konut Projesi (Ataşehir)


6. Uluslararası Sosyal Güvenlik Sempozyumu İzmir de Başladı

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI DEPREM VE RİSK YÖNETİMİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

İmar Hakkı Transferi Çalıştayı 29 Kasım'da!

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

TÜRKİYE DE BAĞIŞÇILIĞI ALTYAPISINI GELİŞTİRME PROJESİ KAPSAMINDA

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/1.000 ÖLÇEKLİ İLAVE UYGULAMA İMAR PLANI

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

MİAD 59. AYLIK TOPLANTISI GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKÇİ NİN KATILIMI İLE TERTİP EDİLDİ

Son aylarda Asya da gerçekleşen sel felaketleri, Amerika kıtasındaki eşi görülmemiş kasırgalar, İstanbul da dakikalar içinde yaşanan son 32

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

15 Ekim 2014 Genel Merkez

ANTALYA İLİ, BATI ÇEVRE YOLU GÜZERGÂHI İLE KEPEZ İLÇESİ ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ YERLEŞİM ALANLARININ DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN 1/100.

* Kuruluşunuzun Adı. 1) STK ya İLİŞKİN BİLGİLER 2) 1. BAĞLANTI KİŞİSİNE İLİŞKİN BİLGİLER. Page 1

Türkiye-Sırbistan-Bosna Hersek Üçlü İş Forumu Konuşması. 26 Ekim 2016, Grand Wyndham Hotel, İstanbul. Ömer Cihad Vardan

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

DAVET. Sayın Meslektaşım/İlgili,

BİLİMİN GÜCÜ KARANLIĞI YENECEK AKP HÜKÜMETİ YAPI ÜRETİM SÜRECİNDE NEYİ HEDEFLİYOR TMMOB MİMARLAR ODASI ANKARA ŞUBESİ

TMMOB MİMARLAR ODASI EDİRNE TEMSİLCİLİĞİ yılı 5. Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mezunları Buluşması

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Planlama Kademelenmesi II

Değerli meslektaşlarım,

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI

ÇANAKKALE NİN GELİŞME ALANLARINDA EKOLOJİK YAKLAŞIMLAR. İsmail ERTEN

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMASI ŞUBAT 2015

ANTALYA İLİ, AKSU İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ, ADA 2 PARSELİN BİR KISMINI KAPSAYAN ALANDA HAZIRLANAN 1/5.000 ÖLÇEKLİ İLAVE NAZIM İMAR PLANI

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

ANTALYA İLİ, KEPEZ İLÇESİ, ŞAFAK VE ÜNSAL MAHALLELERİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI REVİZYONU AÇIKLAMA RAPORU

BURSA İLİ NİN DEPREMSELLİĞİ VE TARİHİ PANELİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Arabuluculuk Kanunu Tasarısı Hakkındaki Görüşü - Arabulucu.com

Afet_Plani_Hazirlama_Kilavuzu:Mizanpaj :07 Page 1

Ülkemizde imara aykırı yapılardan kaynaklanan sorunlar uzun yıllardır Türkiye nin gündemini işgal eden en önemli konuların başında geliyordu.

MEHMET TİRE: BODRUM TRAFİĞİ NEFES ALACAK

İPTAL İSTEMİNDE BULUNAN DAVACI: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI DİYARBAKIR ŞUBESİ 17. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU PANEL, ÇALIŞTAY, FORUM, SEMPOZYUM, KURULTAY, KONFERANS, KONGRE

12-15 Kasım 2013 Kuşadası Sponsorluk Dosyası

Konsept Yorum 200 EYLÜL 2010

6 TEMEL İLKESİ. 1 Bilgi 2 Bilinç 3 Buluşma 4 Beklenti 5 Belirsizlik 6 Benimseme

7. dönem çalışma raporu SOSYAL ETKİNLİKLER. EMO Kocaeli Şubesi

Yerleşik Alanlar, Yapılı Kentsel Çevre Çevre Düzeni Planları Nazım İmar Planları 3- Planlama Aşaması Gelişmeye Açılacak Alanlar

KAMUSALLIK YENİDEN ÇALIŞTAYI

ŞEHİRCİLİK ARAŞTIRMA VE EĞİTİM MERKEZİ

Konferansa katılım ve sponsorluk olanakları için: Soysal Satış Bölümü T. (0212) E.

Gemlik-Armutlu Karayolu nun bitişiğinden güneye doğru uzanmaktadır.

1 PLANLAMA ALANININ GENEL TANIMI 2 PLANLAMANIN AMAÇ VE KAPSAMI

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

Belediyemizce yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları 5393 sayılı belediye kanununun 73. maddesi kapsamında yapılmaktadır.

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

Değerli meslektaşlarım,

DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI NIN TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

Perpa Ticaret Merkezi A Blok Yönetimi Kat Malikleri Bülteni - Ocak 2012

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

Diş Hekimliği Sempozyumu

Şanlıurfa Eğitim Seminerine büyük ilgi!

ŞARTNAME AMAÇ VE KAPSAM KATEGORİLER KATILIMCI KATILIM KOŞULLARI BAŞVURU FORMU VE TESLİM MATERYALİ

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi KATILIMCI DEMOKRASİDE YEREL YÖNETİM-STK İŞBİRLİĞİ 1. TOPLANTI

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

İSTE (Barbaros Hayrettin Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi), DENİZCİLİK EĞİTİM KONSEYİ ile demir aldı!

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI 7.DÖNEM 4.TOPLANTI YILI MAYIS AYI TOPLANTILARININ 2.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

YAYIN VE BASIM. İstanbul F Bursa Araştırma 7 Vakfı F-1 Belgeler 1 16 F-1 Mimarlıktan Haberler 1 58 F-1. Bursa Araştırmaları 1

Top Tarihi Karar No Konusu : : :

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Beşiktaş Gazetesi. Bilişim denince Beşiktaş GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... KENT

T.C. ANTAKYA BELEDİYE MECLİSİ DÖNEMİ HAZİRAN 2016 BİRLEŞİM 13 OTURUM 1 TOPLANTI TARİHİ GÜNDEM MADDE NO 3 KARAR NO 82 ÖZÜ

MAHİR ÜNAL DÜNYA TURİZM FORUMU AÇILIŞINA KATILDI

80. YILINDA 1935 MARMARA

Transkript:

2 TMMOB Şehir Plancıları Odası 6. İSTANBUL BULUŞMALARI AFET VE DÖNÜŞÜM KISKACINDA İSTANBUL VE PLANLAMA Yayına Hazırlayanlar: Meriç Demir Caner Murat Doğançayır Ece Özden Pak S. Sezi Zaman Ekim, 2012 İSTANBUL

3 İletişim ve Sekreterya TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Adres : Cihannüma Mahallesi Akdoğan Sokak Başar Apartmanı No:6-7 Beşiktaş / İstanbul Telefon : 0212 275 4367 0212 288 9960 Faks : 0212 272 9119 e-posta : spoist@spoist.org spoistanbul@spo.org.tr Web : www.spoist.org www.spo.org.tr

Afet ve Dönüşüm Kıskacında İstanbul ve Planlama 4 1. GÜN 09.30 10.00 Kayıt İşlemleri 10.00 10.30 Açılış Konuşmaları Prof. Dr. Hüseyin CENGİZ (YTÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı) Tayfun KAHRAMAN (TMMOB ŞPO İstanbul Şube Başkanı) Prof Dr. Murat SOYGENİŞ (YTÜ, Mimarlık Fakültesi Dekanı) Necati UYAR (TMMOB ŞPO Genel Başkanı) Prof. Dr. İsmail YÜKSEK (YTÜ Rektörü) 10.30 12.30 Açılış Oturumu: Afet Riski Altında Planlama Moderatör: Prof. Dr. İclal DİNÇER (YTÜ) Konuşmacılar*: İdris ATABAY (İBB Kentsel Dönüşüm Müdürü) Mehmet Ali KAHRAMAN (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Müdürü) Prof. Dr. Hüseyin ÖZTÜRK (TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Başkanı) Prof. Dr. Betül ŞENGEZER (YTÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü) Necati UYAR (TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı) 12.30 14.00 Yemek Arası 14.00 16.00 2. Oturum: İstanbul un Afet Odaklı Kentsel Dönüşümüne Yasal ve Siyasal Bakış Moderatör: Dr. Ahmet Kıvanç KUTLUCA (TMMOB ŞPO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi) Konuşmacılar*: Gürkan Akgün (TMMOB ŞPO İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi) Dr. Şükrü ASLAN (MSGSÜ, Sosyoloji Bölümü) Ali Seydi KARAOĞLU (TOKİ Emlak Konut GYO A.Ş. Daire Başkanı) Hilal KÜEY (Avukat) Yard. Doç. Dr. Cenk Yaşar ŞAHİN (İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi)

5 2. GÜN 09.00 10.00 Kayıt İşlemleri 10.00 12.00 3. Oturum: Kentsel Dönüşüm ve Sosyo Ekonomik Bedelin Yeniden Dağıtımı (MSGSÜ) Moderatör: Prof. Dr. Fatma ÜNSAL (MSGSÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü) Konuşmacılar*: Prof.Dr. Fuat ERCAN (Marmara Üniversitesi, İktisadi Bilimler Fakültesi) Dr. Tuna KUYUCU (Boğaziçi Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü) Mustafa SÖNMEZ (Cumhuriyet Gazetesi) Erbay YUCAK (Hukukçu) 12.00 13.30 Yemek Arası 13.30 15.30 4. Oturum: Kentsel Dönüşüm ve Kentsel Yaşam Kalitesi (İTÜ) Moderatör: Doç. Dr. Özlem ÖZÇEVİK (İTÜ, Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü) Konuşmacılar*: Hakan BAYRAKÇI (Sonar Araştırma Şirketi Genel Müdürü) Işık GÖKKAYA (GYODER Yönetim Kurulu Başkanı) Prof. Dr. Derya OKTAY (Doğu Akdeniz Üniversitesi, Kent AG Başkanı) Necdet Öztürk (Dünya Engelliler Vakfı Dünya Engelliler Birliği Başkan Yardımcısı) Hasan Hayri ŞENGÜL (Maltepe Belediyesi, Teknik Başkan Yardımcısı) Prof. Dr. İlhan TEKELİ (ODTÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü) Prof.Dr. Handan TÜRKOĞLU (İTÜ, Şehir ve Bölge Planlaması Bölüm Başkanı) 15.30 16.00 Çay-Kahve Arası 16.00 17.00 Kapanış Oturumu: Değerlendirme ve Serbest Kürsü 17.00 18.00 Kapanış Kokteyli

6 Sunarken Önceki yıllarda Siyaset ve Planlama İstanbul da Büyük Projeler, Belirsizlik Ortamında İstanbul un Planlama Gündemi, Kriz ve İstanbul ve İstanbul: Kültür, Başkent, 2010 başlıklarıyla düzenlenen İstanbul Buluşmaları etkinliğinin altıncısı, bu yıl afet ve dönüşüm kıskacında kalan İstanbul da planlama gündemine odaklandı. 2000 li yıllarda kentsel planlama gündeminin en kritik konulardan biri olan dönüşümü ve dönüşümün gerekliliğini ortaya koyan afet riski meselesi yeniden tartışmaya açılmıştır. Bu gündem üzerine şekillenen 6. İstanbul Buluşmaları 16 17 Ekim 2012 tarihlerinde Afet ve Dönşüm Kıskacında: İstanbul ve Planlama başlığıyla her yıl olduğu gibi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü ve Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ortaklığıyla Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Kentsel planlama, ekonomik işleyiş içinde üretim yapısından kaynaklanan eşitsizliklerle mücadele etmesi beklenen, kaynakların dağıtımını ve konut başta olmak üzere kolektif tüketimi düzenleyerek sosyal devlete işlerlik kazandıran temel kurumdur. Ancak, planlama kurumu, 2000 li yıllarda yeni yasal düzenlemelerin kazandırdığı ivme ile, girişimci yeni yönetim anlayışının aracı haline dönüştürülmekte ve kentlerimiz hızla, sosyal bedelleri göz ardı edilen mekansal dönüşüme teslim olmaktadır. Asıl işlevine yabancılaşan baskı altına alınan planlama, yeni çıkış yolları aradığı bir döneme girerken; 6306 sayılı yasa çerçevesinde yapılacak dönüşüm uygulamaları sadece İstanbul un değil tüm Türkiye nin mekansal gelişiminde bir dönüm noktası niteliği taşıyor. Bu nedenle dönüşüm meselesinin kuramsal, hukuki ve mekansal planlama boyutunun başka bir deyişle konuşulması gereken her yönünü tartıştığımız buluşmalarda YTÜ Şehir ve Bölge Planlama bölümünün sorumluluğundaki Afet Riski Altında Planlama başlığı altında afet riskli alanlarda ve dönüşüm meselesinde planın ve plancının rolü ele alındı. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi sorumluluğundaki ikinci oturumda İstanbul un Afet Odaklı Kentsel Dönüşüme Yasal ve Siyasal Bakış başlığıyla özellikle 6306 sayılı yasanın içerdiği sorunlar masaya yatırıldı. MSGSÜ Şehir ve Bölge Planlama

7 Bölümü sorumluluğundaki üçüncü oturum kentsel dönüşüm meselesinin biraz karanlık olan yüzünü, Sosyo Ekonomik Bedelin Yeniden Dağıtımı başlığı ile ele alırken afet riskine karşı sosyal adaletten ödün vermeyen, afete dayanıklı mekansal düzenleme arayışlarına somut yanıtlar aradı. İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün sorumluluğunda ise tüm planlama çalışmalarının temel hedefleri arasında yer alan Yaşam Kalitesi konusu kuramsal temeliyle birlikte ele alındı. Afet ve Dönüşümün kıskacında İstanbul ve Planlamayı konuşurken değinilmeyen birçok başlığın ortaya çıkmasına ve tartışılmasına olanak sağlayan, başarılı ve heyecanlı bir tartışma ortamı hazırlayan etkinliğin gerçekleşmesinde emeği olanları tebrik etmek gerekiyor. Bir yıl boyunca etkinliğin şekillenmesi için sürekli bir araya gelen ve etkinliğin oluşmasını sağlayan Düzenleme Kurulu ve Etkinlik Sekretaryası başta olmak üzere, tüm Meslektaşlarımıza, Konuşmacı Dostlarımıza ve Danışma Kuruluna katkıları ve verdikleri emek için teşekkür ederiz. Her İstanbul Buluşmalarında söylediğimiz gibi bu tartışmalar ve bundan önce gerçekleşen İstanbul Buluşmaları umarız, İstanbul un kentsel yaşamında ilerici fikirler üretmek ve bilgiyi yaşam ile sentezlemek için çıkılan yolda tarihe güncel olduğu kadar içerikli notlar düşülmesini sağlayacak ve İstanbul un sürekli değişen gündemini takip edenler için başvuru kaynakları olacaktır. İstanbul un çok sıcak gündemini tartışmaya açan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü ve Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün ortak gayretleri ile ortaya çıkan bu kitabın da gelecekte yapılacak olan çalışmalara katkı sağlamasını ve yol gösterici olmasını bekliyoruz. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu

8 İSTANBUL BULUŞMALARI 2012 16-17 Ekim 2012, Yıldız Teknik Üniversitesi SUNUCU- Sayın hocalarım, değerli konuklar ve sevgili arkadaşlar; Yıldız Teknik Üniversitesi nin ev sahipliğini yaptığı 6. İstanbul Buluşmalarına hoş geldiniz. Bu toplantının düzenlenmesinde ilk İstanbul Buluşması Toplantısından itibaren önemli rol oynayan Şehir Plancıları Odasına, bu toplantının olgunlaşmasında katkıda bulunan Düzenleme Komitesine, davetlerimize katılarak bizleri onurlandıran konuşmacılara ve bu oturumların düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor, sizleri saygıyla selamlıyor ve toplantının verimli geçmesini diliyoruz. Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü adına konuşmasını yapmak üzere Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tuba İnal Çekiç i kürsüye davet ediyoruz. Yrd. Doç. Dr. TUBA İNAL ÇEKİÇ- Değerli hocalarım, diğerli misafirlerimiz; İstanbul da Şehir ve Bölge Planlama Bölümü olan üç üniversite ve Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesinin çabalarıyla bu yıl 6.sı düzenlenen İstanbul Buluşmalarına hoşgeldiniz. Bu yıl organizasyonun ev sahipliğini üstlenen Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bildiğiniz üzere İstanbul Buluşmaları her yıl İstanbul un gündeminde yer alan tartışmaları o yılın teması olarak seçen bir organizasyondur. Bu yıl için ilk hazırlık toplantısını gerçekleştirdiğimiz Nisan ayında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü Yasası henüz bir taslak halindeydi. Bugün burada toplandığımız Ekim ayında yasanın yürürlüğe girdiğini ve geçtiğimiz hafta ilk uygulamalara başlanmış olduğunu ve önümüzdeki Perşembe günü yasanın Anayasa Mahkemesinde görüşüleceğini biliyoruz. Biz de burada dönüşüm konusunu önümüzdeki 2 gün içinde hem kuramsal ve hukuksal, hem de mekansal planlama boyutunu, kısacası konuşulması gereken tümyönleriyle tartışmayı hedeflemekteyiz. Açılış konuşmalarından hemen sonra ev sahibi kurum olan Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü nün sorumluluğundaki ilk oturumla başlayarak, Afet Riski Altında Planlama başlığıyla afet riskli alanlarda ve dönüşüm meselesinde planın ve plancının rolünü tartışacağız. Bugünün Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi nin sorumluluğundaki 2. oturumunda İstanbul un Afet Odaklı Kentsel Dönüşümüne Yasal ve Siyasal Bakış başlığıyla meselenin hukuki boyutunu tartışacağız. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü sorumluluğundaki 3. oturumda kentsel dönüşüm meselesinin biraz karanlık olan yüzü;sosyo-ekonomik bedelin yeniden dağıtımı

9 meselesini tartıştıracağız. İstanbul Buluşmaları nın son oturumunda İstanbul Teknik Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü nün sorumluluğunda tüm planlama çalışmalarının temel hedefleri arasında yer alan Yaşam Kalitesi konusunu kuramsal temeliyle birlikte ele alacağız. 6306 sayılı Yasa çerçevesinde yapılacak dönüşüm uygulamaları sadece İstanbul un değil, tüm Türkiye nin mekansal değişiminde bir dönüm noktası niteliği taşımaktadır. Ancak barındırdığı neredeyse 16 000 000 nüfus ve taşıdığı afet riskleri açısından İstanbul kuşkusuz gündemin en sıcak noktasında yer almaktadır. Bu çerçevede afet ve dönüşüm meselesinin kıskacında kalan İstanbul u ve özellikle planlamayı konuşacağımız 6. İstanbul Buluşmalarına yeniden hoşgeldiniz. Bu süreçte yer alan ve yer alacak olan tüm aktörler adına verimli bir toplantı olmasını dileriz. SUNUCU- Şimdi konuşmasını yapmak üzere Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman ı kürsüye davet ediyorum. TAYFUN KAHRAMAN- Değerli hocalarım, değerli meslektaşlarım, sevgili konuklar; hepiniz hoş geldiniz. Az önce Tuba Hanım ın da bahsettiği gibi bu sene İstanbul Buluşmalarının 6.sını düzenliyoruz. Bizler de esasında büyük bir gurur yaşıyoruz hocalarımızla birlikte;yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümleri ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu etkinlik artık gelenekselleşti. İlerleyen yıllarda bu etkinliğin daha da coşkuyla, güncel konulara parmak basarak ve tarihe not düşerek devam etmesini diliyoruz. Bu etkinlik İstanbul için çok önemli çünkü İstanbul da her geçen gün hatta bugünlerde Türkiye gündemine denk gelen konuları tartışıyoruz. Bu iki gün konuşacağımız konu da Afet ve Kentsel Dönüşüm. Biz yine ne yazık ki sadece İstanbul dan, İstanbul daki dönüşümden, diğer Türkiye kentlerini çok da kapsamadan ele alarak gündeme getiriyoruz. Bu etkinliği İstanbul da afet ve dönüşümün her zaman konuşulan mekansal karşılığından ziyade farklı yönlerini; bunun aynı zamanda bir ekonomik, sosyal ve kültürel proje olduğunu ve bunların altlarının da doldurulması gerektiği düşüncesiyle hazırladık. Umarız ki başarılı olacağız. Değerli katılımcılarımıza da şimdiden teşekkür etmek istiyorum; bizleri kırmadılar, diğer kentlerden de katılımcılarımız var ve burada konuk olarak bizlerle deneyimlerini, görüşlerini paylaşacaklar. Bu iki gün boyuncaki oturumlardan keyifalacağınızı daumarak yeniden katılımlarınız ve katkılarınız için tekrar teşekkür ediyorum, hoş geldiniz. SUNUCU- Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Dekanı adına Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Enlil i kürsüye davet ediyorum. Prof. Dr. ZEYNEP ENLİL- Sayın öğretim üyelerimiz, TMMOB un, Şehir Plancıları Odası nın Sayın Başkanı, Sayın Şube Başkanımız, değerli konuklarımız,

10 sevgili öğrencilerimiz; hepinize fakültem adına hoşgeldiniz diyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yine meslek alanımızın gündemini oluşturan önemli bir konuyu İstanbul u odağa alarak ele almak üzere toplandık. Arkadaşlarımın da belirttiği gibi, bu yılki İstanbul Buluşmaları nın konusu son derece yaşamsal bir ikileme işaret ediyor: Afet ve Dönüşüm. Etkinlik düzenleyicilerimiz aslında bunu çok güzel ifade etmişler. Afet ve Dönüşüm Kıskacında İstanbul ve Planlama ; bence çok etkileyici ve durumu çok özetleyici bir başlık. Tabii İstanbul ve planlama gerçekten bu kıskaç altında. Bu öyle bir kıskaç ve bir yandan da öyle bir ikilem ki sanıyorum ölümlerden ölüm beğenmek desek çok da abartmış olmayacağız. Bir yanda başta deprem olmak üzere varlığımızı tehdit eden afet riskleri var, diğer yanda da bu derde deva olsun diye çıkarılan ve adeta Demokles in kılıcı gibi tepemizde duran bir yasa: Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun. Aslında sadece İstanbul değil, tüm ülke giderek bu dönüşüm sarmalına girecekmiş gibi gözüküyorancak İstanbul tabii ki, Tuba nın da belirttiği gibi bu dönüşüm sürecinin odağında ülkenin ekonomik, kültürel, tarihsel kalbi olarak bu açıdan çok önemli bir konumdadır. Bildiğimiz üzere İstanbul da ki konut stokunun yarısı sağlıksız gelişmiştir vekonut alanları deprem açısından sakıncalar içermektedir.. Bizler meslek adamları olarak bu sorunları elbette ki görmezdengelemeyiz. Ancak yine bizler meslek adamları olarak bu yasayla tarif edilen sürecin mevcut sorunları çözeceğine, daha sağlıklı, daha dayanıklı kentler yaratabileceğine de ikna olmuş değiliz. Deprem odaklı olandönüşüm Yasası bu haliyle bizim gözümüzde yeni sorunlar yaratmaya aday gözükmektedir. Önümüzdeki iki gün içerisinde bunlar çok tartışılacak ama çok kısaca bizi neler bekliyor diye özetleyecek olursak; öncelikle merkezi otoritenin geniş yetkilerle donatılmış kurumları söz konusudur. Bu kurumlar yereli, yerel planları devre dışı edebilecek büyük yetkilerle donatılmış, yerleşmelerin tüm dengelerini altüst edebilecek yeni güçlere sahipler. Yasanın maddeleri ve öneri yönetmeliği çok dikkatli okuduğunda şehircilik ve planlama ile iş ilkeleri açısından çelişkiler içerdiği görülmektedir.. Yasa, yaşamsal alanlarımızı, ormanlarımızı, kıyılarımızı, zeytinliklerimizi, meralarımızı, kültür ve tabiat varlıklarımızı koruyan yasaları birer birer yok sayarakgeçersiz kılıyor. Mülkiyet hakkı üzerine önemli kısıtlamalar getiriyor; mülkiyet hakkı önemli bir konu düzenlenmesi gereklidir ancakburadaki konu ne şekilde düzenlenmesi gerektiğidir. Söz konusu yasa mülkiyet hakkını ve yargı yolunu da kısıtlıyor;yargıya gidebiliyorsunuz ancak hak arama özgürlüğünüz kısıtlı, yürütmeyi durdurma kararını engelleniyor. Tabii bu arada da atı alan Üsküdar ı geçiyor. Bunun örneklerini de Sulukule de olduğu gibi son zamanlarda gördük. Riskli alan, riskli yapı tanımlarının hangi bilimsel ve teknik kriterler doğrultusunda yapılacağına dair de bir açıklama getirmiyor henüz. Kamunun daha da mülksüzleşmesine yol açacak maddeler içeriyor. Kamunun mülksüzleşmesinin

11 yanısıra bakıldığı zaman aslında toplum yararının temeli olan kamulaştırmanın da ruhuna aykırı birtakım maddeler içerdiğini görüyoruz. Ne yapıyor? Bir acele kamulaştırma meselesinin önünü açıyor. Ali den alıyor, Veli ye veriyor. Bir bakıma devlet Veli ye el koyarak birikimine aracı oluyor, dolayısıyla bunlar kamu vicdanını meslek adamları olarak bizleri rahatsız eden, düşündüren, toplumsal barış açısından üzerinde önemle durmaya iten konular olarak duruyor. Tüm bu saydıklarım aslında ülkemizde 2000 li yılların ortalarından beri giderek egemen olan devlet destekli gayrimenkul geliştirmeye dayalı bir yaklaşımla ele alınan kentsel dönüşüm süreçlerinin en somut ifadeleridir, bunları zaten daha önce 5366 sayılı Yasa ile de kısmen olsa ifadelerini gördük. Bu nasıl bir süreç? Bu yaklaşımda kentsel dönüşüm parçacıl, gayrimenkul eksenli, dediğim gibi rant temelli bir süreç olarak görünmekte sadece fiziki dokunun yıkılıp, yeniden inşa edilmesi biçiminde algılanmaktadır. Tayfun arkadaşımızın da değindiği gibi sürecin sosyal ve insani boyutu gözardı edilmektedir. Şimdiye kadarki uygulamalarda da izlediğimiz gibi yoksul kesimlerin yerinden edilmesine neden olmakta, toplumda var olan eşitsizlikleri büsbütün arttırmakta ve derinleştirmektedir. Biz ise meslek adamları olarak böyle bir süreç yerine toplumun tüm kesimlerinin barınma hakkının, sadece barınma hakkının da değil kent hakkı olduğunu da unutmayan, yoksulluğu temel sorun olarak eksene alan, sosyal eşitsizlikleri gidermeyi hedefleyen, toplumsal dönüşüm projeleriyle daha adil bir kent yaratmayı birincil öncelik olarak tarif eden, tarihi mirasa, doğal kaynaklara saygılı, koruma eksenini ön plana alan sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal açıdan bütünleşik yaklaşımları benimseyen bir kentsel dönüşüm sürecinin kurgulanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Kuşkusuz her alanın yapısı, sorunları farklı, her biri farklı çözümler getirecek, isteyecektir. Dolayısıyla, bugün egemen olan emlak eksenli ve rant odaklı yaklaşımların yerine sorun odaklı, farklı sorunlara yaratıcı ve adil çözümler üretmeyi hedefleyen yaklaşımlar geliştirmek gerekmektedir. Bu anlamda bu toplantı kentlerimizi daha yaşanabilir, afetlere daha dirençli, ama aynı zamanda daha adil, kararların daha demokratik, daha katılımcı ve daha şeffaf yöntemlerle alındığı yerler kılma konusundaki irademizin aslında bir ifadesi olarak görülebilir. Az önce de arkadaşlarım özetlediler; umuyoruz ki bu toplantıda kendimizi herkes için güvenli kılmak üzere nasıl bir planlama gerektiğini tartışacağız. Afet sadece deprem demek değil elbette, dolayısıyla tüm afetlere daha dirençli bir kenti bütüncül olarak nasıl kurgulayabiliriz, nasıl planlayabiliriz, planlamanın bu konudaki rolü nedir, bunu konuşacağız. Afet riski altındaki alanların dönüşümü hakkındaki bu tasarım bienalinin söylediği gibi bu musibet yasayı bir bakıma kent hukuku açısından masaya yatıracağız. Hep birlikte dönüşümün sosyo-ekonomik etkilerini değerlendirecek, kamu vicdanını rahatsız etmeyen, keyfi uygulamalara yol açmayan, dönüşümün kazançlarının olduğu kadar bedellerinin de daha adil dağıtılmasına yönelik mekanizmalar üzerinde düşünecek, kentsel dönüşüm ve kentsel yaşam kalitesi meselesini çeşitli toplumsal aktörlerin penceresinden ele

12 alacağız. Bunları İstanbulluların yaşam çevrelerini nasıl değerlendirdiklerine dair araştırma sonuçlarının ışığında değerlendirmeye çalışacağız. Gördüğünüz gibi gündemimiz çok yüklü, dolayısıyla ben daha fazla vaktinizi işgal etmek istemiyorum, ama Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi olarak meslek alanımızın böylesi önemli bir düşünsel platformu olan İstanbul Buluşmaları nın bu yılki ev sahipliğini üstlenmiş olmaktan da onur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Kendimize, kentlimize, meslek alanımıza yeni ufuklar açacağını umduğumuz bu platforma katkı yapmak üzere burada bulunduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Arkadaşlarım da belirttiler, bu buluşmalar İstanbul un üç büyük üniversitesinin işbirliğiyle ve Şehir Plancıları Odası nın işbirliğiyle ortaklaşa düzenleniyor. Dolayısıyla ben de bu toplantıyı düzenlemekte emeği geçen herkese, Danışma Kurulu üyeleri hocalarıma, Düzenleme Kurulunda yer alan Teknik Üniversiteden, Mimar Sinan dan ve Yıldız dan arkadaşlarıma, Şehir Plancıları Odasından arkadaşlarıma ve etkinlik sekretaryasına katkılarından ötürü içtenlikle teşekkür ediyorum, verimli bir toplantı diliyor, saygılar sunuyorum. SUNUCU- Konuşmasını yapmak üzere TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Sayın Necati Uyar ı kürsüye davet ediyorum. NECATİ UYAR- Değerli hocalarım, sevgili meslektaşlar, değerli konuklar; hepiniz hoş geldiniz. İstanbul Buluşmaları nın 6.sında sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Öncelikle böyle bir toplantıyı ısrarla sürdüren odamızın İstanbul Şubesi ve İstanbul daki üniversitelerimize peşinen teşekkür etmek istiyorum, gerçekten doğruların konuşulduğu, doğruların söylendiği platformların yaygınlaşması gerekiyor. Ne yazık ki, son yıllarda doğrulardan çok piyasanın işine gelen şekilde toplantıların düzenlendiği ya da yaşanan gelişmelerden pay almaya çalışan etkinliklerin arttığı bir dönemden geçiyoruz. Bugün için bile Türkiye nin farklı yerlerinde kentsel dönüşüm konuşuluyorama farklı şekilde konuşuluyor. Her yerde kentsel dönüşüme ilişkin etkinlikler görmeye başladık. Bir taraftan reklamını mı yapıyoruz acaba böyle bir çalışmanın kaygısıyla bu söylemin içinde olmalı mıyız, kentsel dönüşümü biz de tartışmalı mıyız diye düşünürken, bir diğer taraftan da evet, olmalıyız, bu işin gerçeğinin ne olduğunu ya da altında yatanların ne olduğunu her yerde, her ortamda söylemeliyiz diye düşünüyoruz. Tabii Türkiye de yakın süre sonra, sanıyorum bir ay içinde 10. yılını dolduracak olan bir iktidar var. Türkiye nin kurucu iktidarından, yani 1923 te Türkiye Cumhuriyeti ni kuran iktidardan sonra en uzun süreli iktidarda kalmış olan hükümet dönemini yaşıyoruz.ancak tabloya bir bakın; şu anda son bir hafta içinde biz de oda adına sesimizi duyurmak için tüm toplantılara, komisyon çalışmalarına, katılmaya çalıştık. Türkiye hala belediye sisteminin ne olacağına karar vermeye çalışıyor. Büyükşehir Belediyesi nin sınırlarının ne olacağına karar vermeye çalışıyor. 10 yıllık bir iktidar döneminin sonunda, 10. yılının sonunda hala belediye sınırlarının ne olacağı, belediye sayısının ne olacağı, belediyenin ne olacağına bile karar verememiş bir

13 dönemden geçiyoruz. Yasalarda da aynı şey var, Türkiye nin en hızlı yasa değiştiren, yönetmelik değiştiren iktidarının döneminde yaşıyoruz. Ancak kuralsızlık alabildiğine ilerliyor. Her çıkan yasayla bir başka yasa devre dışı bırakılıyor. Gerçekten kural getiren yeni düzenlemeler aslında Türkiye yi tümüyle kuralsızlığa sürüklüyor. Yani şu anda görüşülmekte olan -muhtemelen dün komisyon çalışmaları sona erdi- bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi ne gelecek olan Büyükşehir Belediye Kanunu nu değiştiren yasal düzenlemeye göre bir taraftan kısmi olarak kentlere yeni katılan bölümlerde imar affı çıkarılıyor. Bir taraftan da afete dönüşümü ve güvenli yapılaşmayı savunan bir iktidar anlayışı var. Yani güvenli olmayan her yapıyı yıkacağız diye Başbakanın ağzından çıkan depremden sonra, o depremin sıcaklığıyla söylenmiş bir sözün arkasından gelen yasayı konuşuyoruz, tartışıyoruz. Güvensiz tüm yapıları ortadan kaldıracağız diyen bir anlayış var, ama bir diğer taraftan da bu hafta içinde işte imar affı yasalaşacak ve yürürlüğe girecek. Bugüne kadar kaçak olarak yapılmış, belediye sınırları dışında kaçak olarak yapılmış olan tüm yapılar, köylerde yapılmış olan tüm yapılar, köy sınırları içindeki tüm yapılar ruhsatlı sayılacak. Tabii Anayasa açısından, Anayasa nın eşitlik ilkesi açısından bakıldığında böyle bir karar Anayasa Mahkemesi ne taşınacak ilk dava sonucunda diğer af yasalarında olduğu gibi yaygınlaşacak ve Türkiye deki tüm kaçak yapılar açısından imar affının da önü açılmış olacak diye endişelerimiz var. Böyle bir gündemde tabii Büyükşehir sınırlarının büyütülmesi, 1500 ü aşan belediyenin kapatılması, yerel hizmetin, vatandaşa hizmetin en yakın birimden karşılanmasına ilişkin kabul edilmiş olan uluslararası ilkelerin dahi yok sayılması gündemimizi işgal eden konular arasında. Tabii kentsel dönüşüm konusu da ardı ardına çıkan yasal düzenlemelerle gündeme tümüyle oturmuş durumda, iki günlük etkinlik boyunca gerçekten kentsel dönüşümden ne kastedildiği, kentsel dönüşümde asıl amaçlarının ne olduğu konusunda burada sanıyorum çok sayıda bildiriyi dinleme şansımız olacak. Ancak şunu da hatırlatmak gerekiyor: açılış konuşmasında sevgili hocam da söyledi, iki gün sonra Perşembe günü Anayasa Mahkemesi Şehir Plancıları Odası nın bir yargı kararıyla idare mahkemesi aracılığıyla Anayasa Mahkemesi ne taşımış olduğu Belediye Kanunu 73. maddesinin Anayasa ya aykırılığına ilişkin iddialarını görüşecek. Birleştirilmiş durumda iki dosya, Cumhuriyet Halk Partisinin de Anayasa Mahkemesi ne aynı maddeyi taşıdığını biliyoruz. Perşembe günü büyük ihtimalle beklentimiz o yönde, Anayasaya açıkça aykırı olan Belediye Kanunu 73. maddesi -ki, kentsel dönüşüme dayanak yapılan madde- kısmen de olsa ortadan kalkacak diye düşünüyoruz. Böyle bir gündemde, belirsizliklerin yoğun olduğu bir gündemde idari yapısı belirsiz, belediye sınırları belirsiz, sayısı belirsiz, planlama yetkileri belirsiz, tüm kuralları belirsizlikle dolu bir ülkeye dönüşmüş olan Türkiye de kentsel dönüşümü ve diğer planlamayı ilgilendiren her konuda Şehir Plancıları Odası dün olduğu gibi gelecekte de sözünü söylemeye devam edecek. Engellenmeye çalışılsa da, sesi kısılmaya çalışılsa da bundan sonraki dönemlerde Türkiye nin her yerinde Şehir

14 Plancıları Odası nın sesini duyacaksınız. Şehir Plancıları Odası adına hepinize geldiğiniz ve güç verdiğiniz için teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun. SUNUCU- Açılış konuşmalarını yapan değerli misafirlerimize ve hocalarımıza teşekkür ediyoruz. Bir telgrafımız var. Ak Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu katılamayacağını bildirmiş. Teşekkür ediyoruz kendisine de. Şimdi 1. oturumumuz başlamak üzere konumuz: Afet Riski Altında Planlama. Oturumun moderatörü Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İclal Dinçer, konuşmacılar İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürü Sayın İdris Atabay, (katılamayacağını bildirdiancak ismini programda olduğu için okumak istiyorum) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Müdürü Mehmet Ali Kahraman, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sayın Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Betül Şengezer ve son konuşmacımız TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Sayın Necati Uyar, sizleri yerlerinize davet ediyorum.

15 1. OTURUM AFET RİSKİ ALTINDA PLANLAMA Prof. Dr. İCLAL DİNÇER- Değerli katılımcılar, hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Hepinize hoş geldiniz demek istiyorum. Açılış konuşmalarında da dilendiği gibi ben de aynı dileklere katılıyorum. Buradan umarım ki, yöneticilere önemli mesajlar çıkar, o mesajları alırlar, değerlendirirler ve belki kullanırlar diye ummak istiyoruz. Hep birlikte bütün plancılar olarak bunu gerçekten yürekten herkesin, burada planlama eğitimi almış herkesin dilediğini tahmin ediyorum, bu dileğime katıldığını tahmin ediyorum. İstanbul Buluşmaları nın Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından sürdürülecek oturumun adı açıklandığı gibi arkadaşlarım tarafından bizlere Afet Riski Altında Planlama, 120 dakikalık bir süre tanımlanmış durumda, 4 konuşmacımız var. Dolayısıyla 4 konuşmacıya 15 er dakikalık süreden bir saatlik konuşma hakkı verdiğiniz zaman geriye salondan katkı alabilmek için de bir saatlik süremiz kalıyor. O açıdan bütün katılımcılardan bu sürece katkı koymalarını bekliyoruz. Bu sürecin hazırlık aşamasında ben yer alamadım ne yazık ki, Sayın Bölüm Başkanımız Prof. Hüseyin Cengiz Hocamız yürüttü, daha sonra kendisi Trabzon da yapılan bir Şehircilik Kongresine katılacağı için ben karşınızda, huzurunuzdayım. Hazırlayan komite çerçeveyi tanımlarken 4 ana konu üzerinde odaklanmasını hedeflemiş değerli katılımcılarımızdan ve onların da hazırlıklarını bu yönde yaptıklarını tahmin ediyorum. Arzu ederseniz onlara tekrar birlikte bakalım, İstanbul da afet riskinin ve boyutlarının tanımlanması bekleniyor bu oturumda, ikinci olarak afet riski konusunda alınması gereken önlemlerde merkezi idarenin ve yerel yönetimin rolünün ele alınması bekleniyor. Gerçi merkezi idarenin temsilcisi olan hocamız buraya katılamadılarama herhalde salondan ve diğer katılımcı hocalarımızdan, katılımcılarımızdan bu konuda da görüş gelecektir diye tahmin ediyorum. Üçüncü olarak İstanbul da yerel ve merkezi yönetimce yapılan, yapılması gereken afet öncesi ve sonrasında yaşanabilecek can, mal kayıplarını önlemeye yönelik çalışmalar konusu tartışılacak. Dördüncü olarak ise, afet riski konusunda planlamanın ve plancının rolü ki, herhalde İstanbul buluşmalarını düzenleyen hem meslek odamızın, hem 3 planlama bölümümüzün en çok merak ettiği konu da budur diye tahmin ediyorum. Çünkü biz planlama eğitimi alırken de, verirken de hep sorunu önce çözümlemeye çalışırız. Zeynep arkadaşımın açılış konuşmasında üzerinde vurguladığı gibi kentsel dönüşümde sorun odaklı bir yola çıkış lazım diyoruz. Ona bir ilave de yapmak istiyorum aslında, yere özgü çözümler üretmek. Dolayısıyla o zaman Afet Yasası diye karşımızda olan yasa her yeri aynı şekilde çözüm üreten toptancı bir bakış açısıyla ele alındığına göre bizim plancılar olarak burada durup, çok kuvvetli mesajlar vermemiz gerekiyor. Bu anlamda bugünkü toplantıyı plancıların tekrar bu konu üzerine odaklanması ve bütün zihni

16 faaliyetlerini bu yöne odaklanarak uygulamacılara mesaj vermeye vesüreçlerin içerisinde etkin rol alması yönünde çaba sarf etmeye davet ediyorum. Çok uzattım belki konuşmamı, ama bunları da söylemeden doğrusu başlatamadım konuşmaları. Şimdi programdaki sırasıyla söz vereceğim. İlk konuşmacımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürü Sayın İdris Atabay, hoş geldiniz İdris Bey. Süre olarak ben 15 dakika bir süreyi öncelikle vereceğim, daha sonra belki sorularla da devam eder, açarız diye düşünüyorum. Buyurun efendim. İDRİS ATABAY- Sayın Başkan, değerli hocalarım, değerli katılımcılar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu 15 dakikalık sürede kentsel dönüşüm konusunda benim konuşacağım konuda söylenmesi gereken konuları paylaşmak aslında çok mümkün değil, ama formata uymaya çalışacağım. 4 başlıktan bahsetmiştiniz. Hızlıca İstanbul da Afet Riskinin Boyutlarının Tanımlanması başlığı altında açılış konuşması yapan hocalarımız da bahsettiler, afet sadece deprem demek değil, sadece depremden dolayı afetler gerçekleşmiyor, birçok sebepleri var. Kentsel ve doğal olaylara karşı tedbirlerin alınmaması afetlere yol açabiliyor. İstanbul da Afet Riskinin Boyutlarının Tanımlanması başlığı altında hızlıca söyleyecek olursak, dere yataklarında İstanbul da hala dönüşememiş alanlar var, yapılanmalar mevcut. Bunların zaman zaman afete yol açtığını biliyoruz. Onlarca kişinin ölümüyle sonuçlanan sel felaketlerini biliyoruz. İstanbul da heyelan bölgelerinde yapılanmalar mevcut hala maalesef, onlar da dönüşüme neden oluşturuyor. Sanayi tesisleri konut alanlarıyla kuşatılmış durumda, bunlar da kentsel riskler oluşturan sebeplerden, yüksek yoğunluklu yerleşim alanlarında donatı alanlarının yetersizliği söz konusu. Erişilebilirlik sorunları yaşıyoruz. Sadece trafik anlamında düşünmeyelim bunu, afet anında da kaçınılmaz erişilebilirlik sorunları yaşayacağımızı görebiliyoruz ve yapılaşma sorunlarını çok detaylandırmak mümkün. Plansız yapılaşma, planlara yetersiz planlama, planlara uymadan yapılaşma, denetimsiz yapılaşma ya da bilim ve teknikteki eksiklikler biliyorsunuz, mevzuatta değişiklikler yapılmak zorunda kalınıyor. İşte önceki yönetmeliklere göre yapılan yapıların yetersiz olması söz konusu, bunlar da yapılaşma sorunlarını oluşturuyor. Afet riski konusunda alınması gereken önlemlerde merkezi idarenin ve yerel yönetimin rolü başlığı altında birkaç şey söylemek istiyorum. Neler yapmalı idareler? Merkezi idare ve yerel idarenin yetki karmaşası çokça tartışılıyor. Merkezi idarenin yetkileri bünyesinde topladığı, yerel idareleri etkisiz bıraktığı çokça tartışılıyor. Halbuki iki idarenin de birbiriyle uyumlu bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. İkisi de sürecin içinde yer almak zorunda, fakat roller nasıl paylaşılmalı? Merkezi idari afet riskini bertaraf etmeye veya azaltmaya yönelik olarak yasal düzenlemeler yapmalı, yapıyor. Eksiklerini çokça tartışmak mümkün, tartışıyoruz, onlar da düzenlemeler yapıyorlar. Bizde maalesef yasalar biraz hızlıca yapılıyor, sonradan hemen hemen değişmeyen bir yasa yoktur zannediyorum, sonradan

17 yasaların eksiklerini gidermeye çalışıyoruz. Böyle bir yasa yapma kültürümüz var. Son yapılan yasalarla ilgili de eleştirileri haklı buluyorum. Kısmen bizim de bu konuda eleştirilerimiz, önerilerimiz var, düzelmelerini bekliyoruz. Merkezi idare kuralları koymalı, merkezi idare ilkeleri ve standartları belirlemeli. Çünkü yerel yönetimler aynı sorunlara farklı şekilde yaklaşabiliyorfarklı uygulamalar yapabiliyorlar ve İstanbul gibi bir yerde bir caddenin bir ucu bir ilçe, diğer ucu bir başka ilçe olabiliyor ya da caddenin bir tarafı karşısı bir ilçe, diğer karşısı bir ilçe olabiliyor. Farklı uygulamalar olduğunda kentsel dönüşüm sürecini tıkayabiliyor. Uygulamaların yerel yönetimler tarafından vaktinde ve doğru biçimde yapılması sürecini merkezi idare yönetmeli ve denetlemeli. Bir maestro olarak görev yapmalı, bir orkestradaki enstrümanların hepsinin bir maestro olmadan çalındığını düşünün, gürültüden başka bir şey olmaz, ancak bir maestro söz konusu olursa ahenk ortaya çıkar. Fakat maestronun da her aleti çalmaya kalkmaması gerekir, maestroluk yapması gerekir. Bu endişeyi ben de eleştirenler gibi paylaşıyorum. Yerel yönetimlerin yetkilerinin merkezi idare tarafından alınması konusundaydı bu verdiğim örnek. Yerel yönetimlerin kapasitesini aşan hallerdeyse, gerekli desteği sağladığı gibi bunun yeterli olmadığı hallerde de doğrudan uygulamayı merkezi idarenin üstlenmesi gerekir. Takdir edersiniz ki, her ne kadar şimdi büyük şehirler arttırılıyor olsa da, bu yeni oluşacak olan büyük şehirlerin dahi kapasiteleri tartışma konusu. Her belediye İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da İzmir Büyükşehir Belediyesi ya da Kocaeli Büyükşehir Belediyesi kapasitesine sahip değil. Mutlak merkezi idarenin katkılarına muhtaç olan yerel yönetimler de var, onları da yok saymak mümkün değil. Yerel yönetimlerse, sorumluluk alanlarında yeni afet riskleri oluşumuna zemin hazırlamamakla beraber -özellikle vurgulayarak söyledim bunu- mevcut risklerin bertaraf edilmesi ve azaltılması için gerekli tespitleri de yapmalı, merkezi idareyle bunları paylaşmalı. Sorunların ve eksikliklerin giderilmesine yönelik projeler geliştirmeli, bunu yaparken kente zarar verecek yaklaşımlardan da kaçınmalı. Bazı sorunları çözeceğim diye yeni sorunlar oluşturmamalı, ihtiyaç halinde merkezi idareyle birlikte hareket edebilmeyi başarabilmeli. İstanbul da yerel ve merkezi yönetimce yapılan, yapılması gereken afet öncesi ve sonrasında yaşanabilecek can ve mal kayıplarını önlemeye yönelik çalışmalar başlığı altındaysa neler yapıldı ya da neler yapılmalı? Merkezi yönetim tarafından afet riskini bertaraf etmeye veya azaltmaya yönelik olarak yapılacak uygulamaları kolaylaştırmak üzere gerekli yasal düzenlemeler yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Bir taraftan riskli alanlar ve riskli binaların belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılırken, diğer taraftan bunların dönüşümünü kolaylaştırmak üzere rezerv bina stokunun oluşturulabileceği rezerv alanlar belirleniyor. Yerel yönetimlerle birlikte veya yalnız olarak kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm projeleri hepinizin bildiği, duyduğu gibi yapılıyor özellikle de TOKİ ve ilçe belediyeleri birlikteliğinde. Yine merkezi yönetim, valilikler aracılığıyla okullar, hastaneler gibi kamu binaları, köprüler, viyadükler gibi önemli yapıları yeniden inşa

18 ediyor veya güçlendiriyor. Afet sonrasında arama, kurtarma, müdahale etme, barındırma, besleme kapasitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılıyor. Yerel yönetimler tarafından ise yine risklerin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılıyor. Örnek verecek olursak, Büyükşehir Belediyemizin İstanbul un zeminiyle ilgili yerleşim alanlarının 2/3 sinin mikro bölgeleme çalışması tamamlandı, 1/3 i çalışılıyor. Zeminle ilgili artık elimizde en detaylı biçimde veriler bu çalışmada 1/3 lik bölüm tamamlanınca bütün İstanbul a ait verileri elde etmiş olacağız. Onun yanı sıra riskli alan ve riskli bina tespiti çalışmalarına da daha önceden de kısmen planlamaya yönelik olarak yapılmıştı, şimdi devam edilmesi söz konusu. Yine yerel yönetimler tarafından kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştiriliyor kendileri tarafından veya TOKİ yle işbirliği yaparak, afet sonrasında arama-kurtarma, müdahale etme, barındırma, besleme kapasitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalar yerel yönetimler tarafından da yapılıyor. Afet riski konusunda planlamanın ve plancıların rolü konusunda çok uzun konuşmak mümkün. Kentsel dönüşümün planlamaya etkilerinden ben bahsetmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi kentsel dönüşümün finansmanı için hepimizin duyduğu, bildiği birtakım projelerde şahit olduğu imar hakkı artışı konusu. İmar hakkı artışı neden gerekebiliyor? Takdir edersiniz ki, yapılarımızın fiziksel ömürleri var. Binalar için Türkiye koşullarında 50 yıl. Öğreti aslında 50 yılla 99 yıldır ama Türkiye koşullarında, Türkiye deki malzeme, mühendislik ve denetim, vesaire gibi diğer koşulları da dikkate aldığımızda 50 yıl, belki 40-50 yıl arasında. Bu fiziksel ömrünü tamamladığı zaman binalarımızın kendi dönüşümünü, binalarımızı yıkıp yapmayı kendi bütçemizden yapmamız lazım. Yani maliklerin kendi bütçesinden karşılamaları söz konusu, bu da her yıl için yüzde 2 demektir, yani yüzde 2 amortisman bedeli demektir. Eğer 50 yıllık fiziksel ömrünü tamamlamadan bir şekilde bina riskli diye kentsel dönüşüme tabi tutuyorsanız devlet olarak daha fiziksel ömrünü tamamlamadığı için, malik verimli kullanamadığı, faydalanamadığı için, faydayı tam olarak edinemediği için 5-10 yıl sonra yıkacağınız, kentsel dönüşüme tabi tutacağınız binanın finansmanını malikin kendi bütçesinden karşılamasını bekleyemezsiniz. 2007 deprem yönetmeliğine uygun yapılması gerekiyor. 2007 deprem yönetmeliğine uygun olmayan bir yapıyı 2005 te, 2000 de yapandan satın almış bir kişiyi düşünün. Şimdi senin binan depreme dayanıklı değil deyip, 10 yıl önce satın aldığı binayı yıkıp, kendi cebinden finansmanını karşılamasını bekleyemezsiniz. Burada çünkü herkesin kusuru var. Dolayısıyla bu finansmana katkıda bulunmanız gerekir devlet olarak. Bunu da kamu kaynaklarını kullanmadan yapmanız gerekir. Çünkü kamu kaynaklarını kullanarak buna yetişmeniz mümkün değil. İşte, imar hakkı artışı bunun için kullanılan araçlardan bir tanesidir. Fakat imar hakkı artışı yaparken dikkat etmemiz gereken hususlar var. Bir tanesi imar hakkı artışı yaparken mutlaka ilave nüfus getirecek, nüfusa nüfus katacak bir şekilde imar hakkı artışı yapmanız gerekmez. Yani konut üretecekseniz, konutu dönüştürecekseniz konuta karşı yatırım payı olarak konut yapmanız gerekmez. Zaten İstanbul u ele alacak olursak, nüfus belli, 2023 için

19 nüfusun ne olacağı belli, şu andaki nüfusun ne olacağı belli, İstanbul daki Mustafa Erdik hocamızın yaptığı çalışmadan bahsedecek olursak, 200 000 civarında binanın çok ağır, ağır, orta ve hafif hasarlı olması söz konusu. Proje bütünlüğü açısından sağlam olan binaların da dönüşüme katılacağını düşünürsek, bu miktar 300 000 binaya çıkacak yaklaşık, 300 000 binanın dönüşmesi için 300 000 bina da yatırım payı olarak yaparsanız İstanbul un halini beraber düşünelim. Dolayısıyla belki konuta konut yapmak gereken yerler de olacak. Fakat dönüşümün finansmanını kentte ihtiyaç duyulan, eksikliği hissedilen birim metrekare fiyatı yatırım bedelini karşılamak açısından daha değerli konut olmayan diğer fonksiyonlarla, yani ilave nüfus getirmeyecek diğer fonksiyonlarla karşılamak gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca dönüşüm esnasında yapacağınız imar hakkı artışıyla zaten ilave bir nüfusu tetiklemiş olacağınız için artık bu tarihte boş alanların kentin gelişimi adına hiç yoktan yapılaşmaya açılmasını da doğru bulmuyorum. Çünkü dönüşümle zaten bir imar hakkı artışı getirecekseniz, o imar hakkı artışı zaten yeni bir nüfusa yetecek kadar konut birimi veya ticaret, ofis, hizmet birimi sağlayacaktır zaten. O yüzden artık boş alanları imara açarken daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum. İmar hakkı artışının kabul edilebilir gerekçesi kentsel dönüşüme tabi tutulduğu için yıkılması gereken alanların finansmanını sağlamak dedik. Fakat bunu yaparken kent geneli için kabul edilen en yüksek imar hakkının çok altında, diyelim 3 emsal kabul ediliyorsa kent geneli için, 1 emsal olan bir araziyi de 3 emsale çıkarmamak gerekir. Nasılsa 3 emsal kabul ediliyor diye kentsel dönüşüm adı altında bunun da yapılmaması gerekir. Şayet bu yapılacaksa, bu aradaki imar hakkının kamu hakkı olduğunu bilerek, yüksek yoğunlukla yapılaşmış alanlardan yapı hakkı transferi yapmak maksadıyla bu imar hakkı artışını kullanmak gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde yapılan imar hakkı artışı sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı gibi, kente de zarar verecektir. Planlamayı etkileyen kentsel dönüşüm sürecinde planlamayı etkileyen hususlardan bir tanesi de teşvik edici planlama yaklaşımı. Teşvik edici planlama yaklaşımını özel mülkiyete konu alanların dönüşümünün arsaların imar haklarında gerçekleştirilecek olan artışlar sayesinde kamu kurumlarının fiili müdahalesi olmaksızın maliklerince gerçekleştirilmesi olarak açıklayabiliriz. Kabul edilmelidir ki bu yaklaşım, getireceği yoğunluk artışı ve buna bağlı birçok soruna rağmen deprem ve afete yol açabilecek diğer doğal ve kentsel ilişkilere karşı güvenli bina yapılması, yaşam kalitesi yüksek bir çevre oluşturulması, sağlıklı mekansal alanların oluşturulması ve kent estetiğinin arttırılması gibi önemli hedefler adına iyi niyetle bir kentsel tedavi uygulamasının önünü açmaktadır. Ancak bu yaklaşım çerçevesinde verilen koşullu teşviklere afet riski altındaki veya çarpık yapılaşmış alanlarda kendi rızasıyla komşu parsellerle birleşerek büyüyen parsellerin imar haklarının arttırılmasını örnek verecek olursak, olumlu beklentilere rağmen parsel birleşmelerinin farklı zamanlarda farklı büyüklüklerde olması halinde kentsel dönüşüm tamamlandığında beklendiği, umulduğu gibi bir kent dokusuna ulaşılması

20 mümkün olmayabilir. Bu yaklaşım düşeyde ve yatayda farklı yapılanma koşullarına yol açabilir. Bu yüzden organizasyonun kamu kurumları tarafından yapılması, uzlaşmama durumlarında projenin faydası açısından gerektiğinde kamulaştırma yapılması her ne kadar önce rıza yoluna başvurulsa da, gerektiğinde kamulaştırma yapılabilmesi önemli bir araçtır diye düşünüyorum. Yine planlama konusunda üret, aktar, boşalt, tekrarla metodunu biraz hızlıca anlatmak istiyorum. Vaktimi tamamladığımın farkındayım, hızlıca geçmeye çalışacağım. Yerinde dönüşüm hepimiz için ideal, herkes tarafından istenilen bir şey, fakat takdir edersiniz ki çok zor. Bazen yıkacağınız binaların yeri yeniden yapılaşmaya uygun olmayabilir veya yıkacağınız binalardaki kullanım konutsa bir yere transfer edebilirsiniz ancak ticaret varsa aynı rahatlığa sahip olamazsınız; 2-3 sene ticaretine ara vermesini insanlardan isteyemezsiniz. Bu nedenle dönüşüme maruz kalacak olan alanların komşuluğundaki yerleşilebilir boş kamu alanlarında önce yapı stokunu, rezerv yapı stokunu üretip, oralara transferleri kalıcı olarak yapmak ve takas yoluyla edindiğiniz dönüşüme muhtaç alanlardaki binaları da yıkarak sonraki etapları orada yapmak mümkün. Bunu yaparken de belki -tartışma konusu olacağı için açıklamak istiyorum- boş ve imarsız alanları imara açmanız gerekecek ama planlama açısından eşzamanlı olarak bir tarafı imara açarken diğer tarafı onun karşılığında donatı alanı haline getirirseniz bunun mümkün olduğunu aslında pratikte kentsel dönüşümü kolaylaştıran bir uygulama olduğunu, aksinin de çok zor olduğunu söylemek istiyorum. Uygulamaların parçacıl olması kentsel dönüşümde söz konusu. Müracaatlar ada bazında olabiliyor ya da parsel bazında olabiliyor. Bunları birbirinden bağımsız olarak hayata geçirdiğiniz zaman bir bütünün parçaları olarak düşünelim, farklı zamanlarda farklı büyüklüklerde siz dönüşümleri gerçekleştirdiğinizde bütün bu dönüşüm bittiğinde, dönüşüme muhtaç olan alanların dönüşümü bittiğinde kente bütün olarak baktığınızda aslında kentin ideal bir şekilde dönüşmediğini görmeniz mümkün, bu risk çok büyük. Bu yüzden planlamanın, kentsel dönüşüm planlamasının bütüncül olarak yapılması gerekir hepinizin de bildiği gibi uygulamalar parçacıl yapılacak olsa da kentsel dönüşüm planlamasında da bütün kentin planlarının değişmesinden bahsetmiyoruz. Kentsel dönüşüme muhtaç alanların planlanmasından bahsediyoruz tabii, korunacak olanlar korunacak, dönüştürülecek olan alanlara dönüşüm planları yapılacak. Fakat bu dönüşüm planlarını bütüncül olarak yaptığınızda hemen kaynak ve organizasyon açısından bir anda hayata geçirmeniz mümkün olmayabilir. Zamana yayıldığında ise mevcut planlarla birebir örtüşmeyen kentsel dönüşüm planları mevcut planlarla kazanılmış hakları ihlal edecektir, bu sonuç kaçınılmaz. Bunun ortadan kalkması için, bu mevcut planla kazanılmış hakların da sürebilmesi için, ama bir taraftan da kentsel dönüşüm planının senaryo halinde kalmaması için, çünkü takdir edersiniz ki, senaryo halinde kalan plan 30 küsur kurumun plan yaptığı bir planlama sisteminde delinmeye, dikkate alınmamaya mahkûm. Senaryo halinde kalmaması ve meri plan haline gelmesi lazım yaptığınız kentsel dönüşüm planının, bu plan meri plan