YENİ AMERİKA Dış Politika İçeride Başlar RICHARD N. HAASS Çeviri: Mehmet Talha Paşaoğlu
Giriş Bu görece kısa kitap geçerli bir fikre dayanıyor: Amerika nın güvenliğine ve refahına en büyük tehdit dışarıdan değil, içeriden gelmektedir. Birleşik Devletler dünyada etkin şekilde hareket etme kabiliyetini tehlikeye atmıştır: dört nala giden iç harcamalar, fizikî ve insani sermayede yetersizlik, kaçınılabilecek bir finansal kriz, lüzumundan yavaş bir toparlanma, Irak ta baştan kusurlu bir savaş, Afganistan da tekrar eden mali açıklar, derin siyasal bölünmeler ve dönüşen amacıyla kusurlu hale gelmiş bir savaş. Birleşik Devletler in yurt dışında başarıyla hareket etmeye devam etmesi için iktidarının yerli kaynakları restore edilmeli. Yani dış politika içeride başlamak zorunda, şimdi ve öngörülebilir bir gelecek için. Dış Politika İçeride Başlar yazmayı hiç düşünmediğim bir kitaptı. Bu kitap, nüanslar ve incelikler bir yana, Birleşik Devletler in yaptığından daha az dış politika ve daha çok yerli yatırım ve politika reformu vurgusu öneriyor. Benim gibi dış politika kurumunun yaklaşık kırk yıldır gedikli üyesi olan biri için bunu söylemek deliliğin sınırı olsa gerek. Beni bu noktaya ne getirdi? Her şey 2003 teki İkinci Irak Savaşı ve 2009 daki Afgan birlikleriyle başladı. İkisinden de bahsediyorum, çünkü Amerikan dış politikasının gidişatı üzerine fikir ayrılıklarımın bir partiyle ilgisi yok. İki partide de dış politika tartışmalarına iştirak edenler, yok edilecek canavarlar aramaya gitmiyoruz dışarıya diyen sabık dışişleri bakanı John Quincy Adams ın uyarısını unutmuş gibiler. Yerel realitelerin global soyutluklara baskın gelişini ve askerî gücün sınırlarını gösteren Vietnam dersleri de sanki hiç alınmamış. Vietnam da olduğu gibi, ne Irak ne de Afganistan da 13
YENİ AMERİKA savaş zaruriydi; daha da önemlisi, ne de savunulabilir bir tercihti. İki durumda da ülkenin yararına olabilecek, en azından daha az zararla kapatabileceği alternatif politikalar mevcuttu. İki durumda da tarih ve hatta toplumlar hakkında üstünkörü bir çalışma bile, bu ülkelerin siyasal kültürlerine ve eserlerine şekil verme çabalarının güme gideceğini gösterdi. Dahası, bunların hepsi o zaman öngörülebilirdi. Şimdi kafamıza dank etmesinin avantajıyla en az on yıllık bu dev ödünün ülkenin bilgi ve becerisine duyulan güvene zarar verdiğini görebiliriz. Sonuç üretme hususundaki başarısızlık, taahhüt edilenlerin insani, askerî ve ekonomik maliyetiyle orantılıydı. Araçlar ve sonuçlar arasında öyle bir dengesizlik vardı ki en iyi durumda bile hiçbir stratejik anlamı yoktu. Şimdi Birleşik Devletler, çözüm yeteneğine kast eden sorunlarla yüzleştiğinde de, pek savunulabilir değil. Bu kitap, benim daha önceki iki kitabımdan doğdu. Sovyet-Sonrası, başka bir deyişle Soğuk-Savaş-Sonrası dönemin ilk yıllarında, 1997 de yayınlanan The Reluctant Sheriff, Birleşik Devletler in olağanüstü avantajlara ve diğer yönetimleri etkileme olasılığına sahip olduğu bir zamanda, ortaya çıkan küresel sorunlarla baş edebilecek yeni uluslararası kurumlar inşa etme yolunda çok düşük ve çok küçük bir çabayla dünyada kalıcı bir değişimi getirme şansını kaçırdığını savunuyordu. İkincisi, 2005 te The Opportunity adıyla yayınlanan kitaptı: Birleşik Devletler in yanlış bir şeyin (2003 Irak Savaşı nın) peşinden çok fazla gidişini konu edinmişti. Küreselleşmeyi yumuşatmaya ve hepsi fazla gerçek Amerikan çıkarlarına yönelik ekonomik tehditleri ve dünya düzenine yönelik güvenlik tehditlerini kesmeye yardımcı olacak uluslararası sözleşmelere uyumu kurmak için daha büyük çabalar gerektiğini savunuyordu. Bu kitabın önceki kitaplarımdan farkı, iç politikaya odaklanması; bu sayede dünyadan ziyade kendimizi yeniden kurabiliriz. Elbette yükselen bir Çin, militarize bir Kuzey Kore, nükleer silah edinmeye doğru giden bir İran, istikrarsız bir Pakistan, şedit teröristler ve küresel ısınma gibi dış zorlayıcılar var. Bunlar ciddi cevapları hak eden gerçek ve haklı endişeler Ama durumu daha da güçleştiren, 14
GİRİŞ bir yığın iç gelişme: filiz veren bir açık ve borç, çöken altyapı, ikinci sınıf okullar, günü geçmiş bir göç sistemi, uzayıp giden düşük ekonomik büyüme beklentisi Bu ülkenin iktidarının kurumlarının çoğu eriyor; etkisi ise bozulan ulaşım sistemiyle veya kalifiye Amerikan işçisi eksiği yüzünden kayıtdışı olan yahut deniz aşırı işlerle sınırlı değil. Aksine, burdaki noksanlar, doğrudan Amerika nın iktidarını yansıtma ve okyanus ötesine etki etme; yani global piyasada rekabet etme, yurt dışındaki ABD çıkarlarının tamamını karşılama ve başkalarının düşünme ve davranışlarını etkileyecek ikna edici bir örnek sunma kabiliyetini tehdit ediyor. Sonuç olarak, ABD nin dünyada hareket ve etki etme kabiliyeti sınırlanıyor. Bu ülkenin dört başı mamur bir kriz edinişini test etmeyi tercih etmem, isterse o doların oynaması, terör veya doğal felaket formunda olsun. Hükümet kısmen gerekeni yapsa, Amerikan ekonomisinin, okullarının, altyapısının, göç politikasının ve daha fazlasının noksanlarına işaret etmek yine acı verici ve pahalı olacaktır. Bütün bunları iki cephede de karikatürize edilebileceğim düşüncesiyle yazıyorum. Bir ihtimal, şöyle diyecekler: İşte, Amerikan düşüşünün öncülerinden biri daha, bir bozguncu! Olabildiğince açık olacağım: Birleşik Devletler in büyük bir güce ve büyük bir potansiyele sahip olduğuna inanıyorum. ABD ekonomisi dünyanın en büyüğü ve büyümeye devam ediyor ve yüksek öğretimde de dünyanın en iyisi... Bu toplum açıkça yenilikçi ve yeniliğe hazır, ayrıca mebzul miktarda enerji, kaynak suyu ve tarıma elverişli arazi sahibi. Nüfus da görece dengeli ki ne genç nüfus fazlası ne de dünyada birçok toplumda olduğu gibi yaşlı nüfustan şikayet var. Yeni teknolojiler ve teknikler sayesinde yerli petrol ve gaz üretiminde görülen son sıçramalar, bu ülkenin mühim sorunlarla başetme yeteneğinin herhalde son örneğidir. Fakat Amerika nın düşüşte olmadığını söylemek ile, nerede olduğu ve nereye gittiği hususunda iyimser olmak gerektiğini belirtmek, aynı şey değildir. Söz konusu kaynaklar ve avantajları düşününce bu ülke, beklenenin altında performans gösteriyor. Bu sırada diğer ülkeler de eskisinden daha iyi performans gösteriyorlar. Bazı 15
YENİ AMERİKA alanlarda ABD den de daha iyiler. Bu trendlerin birleşimi, ABD nin ekonomik rekabet ve dünyaya yön verme kabiliyeti için hiç de hayra alamet değil. Ayrıca izolasyonist politika yanlısı olarak görüleceğimi öngörüyorum. İzolasyonizm, ulusal çıkarların titiz bir değerlendirmesi aksini iddia ettiğinde bile dünyaya sırtını dönmede ısrar etmektir. İzolasyonizmin 21. yüzyılda hiçbir anlamı yok. ABD, istese bile, terörizm, nükleerin yaygınlaşması, korumacı yatırımlar ve ticaret politikaları, salgın hastalıklar, iklim değişikliği, enerjiye, finansal veya mineral kaynaklara ulaşma sıkıntısı gibi global tehditlere karşı kendine set çekemez. Sınırlar, bariyerler demek değildir. ABD hükümeti bu tehditlere karşı aktif olmalıdır. İkna olmak için sebepler de yok değil: Yüz milyonlarca, potansiyel olarak milyarlarca insanı yoksulluktan kurtarmak; insan ömrünün süresi kadar kalitesini de artırmak; bireysel özgürlükleri genişletmek; tartışmaları, silahlı çatışmaya dönüşmeden çözmek İzolasyonizmi kucaklamak, tehlikeli, düzensiz, daha az müreffeh, daha az özgür ve daha az güvenli bir dünyanın doğuşunu hızlandırmak olur. İzolasyonizm delilik olur. Aynı zamanda, Birleşik Devletler dünyada neyin olduğunu ve nasıl olacağını seçmek hususunda ayrıcalıklı bir komuma sahip olmalıdır. ABD zor tercihler yapmak durumunda. Mesele sadece önceliklerini belirleyip kaynaklarını sınırlandırmak değil. O, nüfuzunun limitlerini de bilmeli. Birleşik Devletler in dışarıda neyi başarmaya çalıştığını düşünmeye ihtiyacı var. Amerikalılar imkânsız ve olası olanı da hayatî olanla arzulanabilir olanı da ayırmak zorundalar. Son yirmi yılını büyük Orta Doğu nun büyük parçalarını yeniden düzenlemekle geçiren Amerikan dış politikası taşıyabileceğinden fazlasını yüklendi. Güçlü bir şekilde ortaya koymak gerekir ki ABD nin ilgi ve alakası, gitgide kritikleşen Asya-Pasifik bölgesi ile Batı yarımküreye daha fazla; ve kısmen daha az olmak üzere Orta Doğu ya odaklanarak tüm dünyaya daha iyi dağıtılmalı. Daha da güçlü bir şekilde söylemek gerekir ki Amerikan dış politikası diğer ülkelerin sınırları içinde olandan ziyade sınırları dışında yaptıklarına 16
odaklanmalı. Bu zaman zaman zor olacaktır, kaçınmanın ahlaksızlık veya stratejik körlük olarak görüleceği ya da her ikisi; Birleşik Devletler in her halükarda iyiyi yapma arzusuyla iyiyi yapma kabiliyeti arasında bir denge kurması gereken durumlar olacaktır tıpkı içerideki vatandaşlarıyla dışarıdaki çıkarları arasında kurması gereken denge gibi. Etkili bir dış politika izlemek için ABD önce kendi evini düzene koymalı. Bunun en açık sebebi kaynaklar; zira ulusal güvenlik ucuz bir şey değil. Görev alanı geniş, kapasiteli ve modern bir askeriye ortaya çıkarmak, geniş çaplı tehditlere karşı gerekli istihbaratı kurmak, geniş çaplı bilançolara karşı anavatanı korumak ve geniş çaplı çıkarları destekleme adına yardım yapmak ve diplomasi yürütmek için çokça para gerekiyor. Birleşik Devletler şu anda bu görevlere yıllık 800 milyar dolara yakın para harcıyor. Bu, tüm federal harcamaların beşte biri ve toplam gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde beşidir. Bu ülke eğer ulusal güvenlik ve diğer her şey arasında bir tercih yapmaya zorlanmıyorsa yatırım olarak değer kazanmayan yerli harcamalar kontrol altında tutulmalı ve ekonomi geleneksel oranlarda (yüzde 3 civarında veya daha fazla) büyümelidir. Ne yazık ki ABD ekonomisi şu anda bu oranın ancak yarısı kadar büyümektedir. Yatırımla ilgisi olmayan yerli harcamalar ise artıyor. Birleşik Devletler zayıf ve hassas olarak algılandığı takdirde kendisini çok daha fazla tehdit ve saldırı altında bulur. Güçlü bir Birleşik Devletler ise olası rakiplerinin ve hasımlarının ringe inme cesaretini kıracaktır. Güçlü bir Birleşik Devletler diğerlerini ona karşı olmaktansa onunla birlikte çalışmaya yatkın kılabilir. Ve güçlü bir Birleşik Devletler yanlış hesap yapan her düşmanla çok daha iyi baş edebilir. Birleşik Devletler kendi evini de düzene koymalı ki kontrolü dışındaki hamlelere ve kuvvetlere karşı hassas konuma düşmekten kaçınabilsin. Şu anda ABD Hükümeti nin 16 trilyona varan ve bir yılda 1 trilyondan fazla artan bürüt borcu ödemek için günde 1 milyar dolardan fazla içe akışa ihtiyacı var. Yabancı hükümetlerin bu tür bir temayülü olduğu zaman ne olabileceğini anlamak için GİRİŞ 17
YENİ AMERİKA kendi tarihimize bakabiliriz. 1956 da ABD hükümeti, Büyük Britanya nın Nasır ın Süveyş Kanalı nı alması sonrası Mısır ı işgal etmesine öfkeliydi ve İngilizlerin ihtiyaç duyduğu uluslararası kredinin önünü kesti. İngiliz hükümeti geri adım atmaya zorlandı. Tayvan veya Güney Çin Denizi üzerinde benzeri bir krizde, ABD ye karşı benzer bir Çin tehdidi olduğunda ne olabilirdi siz hayal edin. Bir diğer senaryo para piyasalarının Amerika nın kendi finansını yönetme kabiliyetine olan güvenini kaybetmesi ve borç verme istekliliğinin süregitmesi için daha yüksek bir fiyatı dayatmaya başlamasıdır. Bu, Merkez Bankası nı faiz oranlarını yükseltmeye zorlar; enflasyon baskısını hafifletmek gibi bildik bir amaç için değil de ihtiyaç duyulan doları çekmek için Durulmanın üstüne zar zor çıkmış bir ekonomi için bu bir felaket olabilir ancak Bu senaryo hâlihazırdaki avro bölgesi krizi için geçerli olabilir. Ama Amerikalılar Avrupalıların her daim yanılacağı veya Çin in para biriminin küresel bir rol oynamaya isteksiz kalacağı varsayımı üstüne hesap yapamaz. Bir de örnek olmanın gücü var. Başarılı bir siyasal sistemin yanında iş, refah ve yenilik de üreten, zor fakat gerekli kararları almak isteyen ve alabilen başarılı bir Amerikan ekonomisi, sadece yüksek seviyede işleyen bir ülke imajı değil, siyasal özgürlüğü, yüksek ve yükselmeye devam eden bir yaşam standardı ve toplumsal devinimiyle bir realite ortaya koyar. Diğer ülkelerin imrendiği bir model olur. Fikir savaşları ise bitmeye çok uzak, bitmek şöyle dursun Çin in ve diğer otoriter rejimlerin ekonomik başarısıyla, oturmuş demokrasilerin 2008 de yaşadığı zorluklarla ve Ortadoğu da 2010 un sonunda başlayan dramatik gelişmelerle birlikte daha da derinleşti. Zira dış politika diplomatların ne söylediğinden ve askerlerin ne yaptığından ibaret değildir, o ayrıca bir ülkenin kurduğu örneklikle ilgilidir. Şu da bir gerçek ki daha etkin dış politika, topluma ve toplum içinde harcanan kaynaklarla, yaşam kalitesini, yaşam standardını veya güvenliği geliştirmek için ister kişiler, ister devlet, eyalet veya yerel yönetim tarafından olsun yapılanlarla birlikte, Amerikalıların 18
GİRİŞ yararına olur. Daha barışçıl ve düzenli bir dünya Amerikan ekonomisinin daha iyi gelişmesini gerektirecek koşullar yaratabilir. Ve daha iyi gelişen bir ekonomi -nispeten ulaşılması zor noktalara yükselen- pek çok Amerikalının payını artıracaktır. Bu önemlidir, çünkü herkesin durumu iyiye giderse gelir eşitsizliğine dair hoşgörü, artma eğilimi gösterir. Böyle bir büyümenin yokluğu toplumsal ve ekonomik devinimi köreltir ve sınıf uyuşmazlıklarını artırır, bu da nüfusu içe dönük bırakır. Birleşik Devletler için evini düzene koymak için çok geç sayılmaz. Bu yalnızca bir gereklilik konusu değil, bugünlerde olağanüstü bir fırsat. Dünya, şimdi ve görünür bir gelecek için, nispeten bağışlayıcı bir yerdir. 20. yüzyılın ilk yarısındaki Almanya nın veya ikinci yarısındaki Rusya nın 21. yüzyılda bir dengi bulunmuyor. Elbette Amerika nın esenliğine ve çıkarlarına yönelik tehditler ve potansiyel tehlikeler var. Ancak hiçbiri varoluşsal tehditler değil. Çin teoride ABD ile birincilikte yarışabilir, ancak bunu yapacak araçlara ve arzulara sahip olmaktan çok uzaktadır. İleriki bölümlerde tartışılacağı gibi, herhangi bir olayda böyle bir yarış ne doğal ne de kaçınılmazdır. ABD stratejik bir ara verme şansına sahiptir ama bu aranın ne kadar süreceği elbette diğerlerinin karar ve eylemlerine bağlı olacaktır. Ama daha da fazla ABD nin gücünün temellerini tamir etmede ne denli başarılı olduğunu kanıtlamasına, bu gücü kullanmada ne denli disipline ve uluslararası düzenin inşası ve yönetilmesinde diğerlerini teşvik etmeye ne denli mahir olduğuna bakacaktır. Bu kitap üç bölüme ayrılıyor. Birincisi dünyaya, uluslararası sistemin ana hatlarına, Soğuk Savaş ın sona ermesinden sonraki kuşağa, yani 11 Eylül den sonraki on ve Amerikan hücumundan ve küresel ekonomik krizden sonraki beş yıla odaklanıyor. Bu tablo Amerikan üstünlüğünün, aynı zamanda, var olan ve yakında ortaya çıkacak olan zorluklarla baş edecek mekanizmaların olmadığı bir dünyada genişçe yayılmış gücün ve teknolojinin resmidir. Bazı bölgelerin diğerlerinden çok daha fazla dinamizm içerdiği bir dünya, gücü nüfuza çevirmenin genelde zor olduğu bir devir ve 19