- BANKACILIK DAHİL HUKUKUN HİÇBİR DALINI BİLMEYENLERİN,



Benzer belgeler
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yap

BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU

TASARRUF MEVDUATI SİGORTA FONUNUN KONTROLÜNDEKİ ŞİRKETLERİN TASFİYESİNE DAİR YÖNETMELİK

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

YURT DIŞI ÇIKIŞ YASAĞININ ĐPTALĐNE ĐLĐŞKĐN ANAYASA MAHKEMESĐ KARARI YAYIMLANDI

6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞTİR

UZUN SÜRELİ ARAÇ KİRALAMA - FİNANSAL KİRALAMA

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

KOOPERATİFLER KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILDI

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/088 Ref: 4/088

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

YENİ METİN Yönetim Kurulu Madde 8:

MALÎ SEKTÖRE OLAN BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

HAZIRLAYAN: Av. Ümit Hürrem BÜLBÜL ÜMİT HUKUK BÜROSU

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

Menfi Tespit Davasında Görevli - Yetkili Mahkeme ve Yargılama Usulü. İcra Takibinden Önce ve Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

SİRKÜLER. Vergi Usul Kanunu'na "Teminat uygulaması" başlıklı 153/A Maddesi Eklenmiştir.

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

SAVUNMANIN ÖZETİ : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

BAZI VARLIKLARIN MİLLİ EKONOMİYE KAZANDIRILMASI HAKKINDA KANUN

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

TURİZMİ TEŞVİK KANUNU NUN CEZAİ HÜKÜMLERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

İlgili-Sorumlu. İlgili; Kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişileri,

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

Sirküler Rapor /165-1

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4853 S.TTHK/8

Amme Alacaklarının Takibinde Yeni Sorumluluk Esaslarının Geriye Yürümesine Anayasa Mahkemesi Engeli

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

Kabul Tarihi :

1- GENEL OLARAK 2- MUHAKEMAT BİRİMLERİ

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

II 6183 SAYILI KANUNUN 79 UNCU MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİK

ALACAK OCAK 2011 (TL)

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

VAKIF FİNANSAL KİRALAMA A.Ş. ( ANA SÖZLEŞMESİ )

GÜLER YATIRIM HOLDİNG A.Ş. ESAS SÖZLEŞMESİ

TASARRUF MEVDUATI SİGORTA FONU YASASI

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

TAKİP HUKUKU EL KİTABI

Amaç Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Altan RENÇBER İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk A.B.D. Vergi İcra Hukukunda Ödeme Emri

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SORUMLULUK DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GENEL KURUL ONAYI GEREKİR Mİ?

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

ALACAK ARALIK 2010 (TL)

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

Transkript:

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 1 - BANKACILIK DAHİL HUKUKUN HİÇBİR DALINI BİLMEYENLERİN, - BİLMEDİĞİNİ DE BİLMEYENLERİN, HAZIRLAYIP KANUNLAŞTIRDIĞI BANKACILIK KANUNLARINDA AĞIR VE İNANILMAZ HATALARDAN BİR BÖLÜMÜ: 1) Önce, Anayasaya ve kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olup ayrıntıları yüz ayrı maddede toplayan anlaşılabilir 25.4.1985 tarihli ve 3182 sayılı Kanun yerine sözde; - Bankaların kuruluşunu ve işleyişini denetlemek ve bankaların batmasını engellemekle yükümlü olan Hazine-BDDK.-FON un temsilcilerini sorumluluktan kurtaran, - Yetkilerini de kuvvetler ayrılığı prensibine aykırı olarak artıran 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı kanun yapılmış, eski kanunun 100 maddesi 26 maddede toplanmış ve anlaşılmaz hale getirilmiştir. 14. maddesi 15 (onbeş) sahife, 16. maddesi 22 (yirmiiki) sahifeden oluşan bu kanun ile, Bu kanundaki hataları daha da artıran 5411 sayılı yeni Kanunda komik hatalardan örnekler aşağıdadır: 2) Bu kanunların tümünde batan bankalara zarar verdiği iddia edilen yönetici ve hakim ortakların kusursuz ve kusuru iddia da edilmeyen Eş ve çocukları ile evlatlıkları, bunların diğer kan ve kayın hısımları sorumlu tutulmuş, BABİL olmuştur.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 2 +Bürokratlarımızın BABİLLİĞİNE( 1 ) ve bilgisizliğine bakınız ki 18.6.1999 tarihli 4389 sayılı Bankalar KanunuNUN, Resmi Gazetede ilanından hemen 6 ay sonra başlamak üzere unutulan veya hatalı olduğu üç beş gün sonra anlaşılan kurallarının değiştirilmesi için: - 17.12.1999 tarihli ve 4491 sayılı, - 12.5.2001 tarihli ve 4672 sayılı, - 30.1.2002 tarihli ve 4743 sayılı kanunlar çıkarılmış, ve daha sonra İMAR Bankası nedenile UZAN Kanunları diye anılan: - 12.8.2003 tarihli ve 4969 sayılı, - 12.12.2003 tarihli ve 5020 sayılı kanunlar da çıkarılmıştır. BDDK-FON memurlarının ücretlerini artıran ve sorumluluklarını sınırlayan bu altı kanunu da beğenmeyen TMSF-BDDK, 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı yeni Bankalar Kanununu yapmış ve UZAN kanunlarını da yürürlükte tutmuştur. 1.11.2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 5411 sayılı Bankacılık Kanununu hazırlayan BBDK. bazı konuları unuttuğundan veya sonradan ihtiyaç duyduğundan ya da yetersizliğinden 14.3.2006 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 13.6.2006 tarihli ve 5472 sayılı kanunla, 5411 sayılı kanunun 3, 106, 107, 129, 134 ve 136. maddelerini yeniden değiştirmiş, ekler yapmış, Ek.2. madde ile geçici 24 ve 25. maddeleri de eklemiştir. --------------------------------------------- ( 1 ) İYİYİ KÖTÜDEN AYIRMA YETERSİZLİĞİ CEZASI OLARAK DA KABUL EDİLEBİLİR. 1936 yayımı olup Fransız liselerinde ders kitabı olarak okutulan ve bir uzman profesörler kurulu tarafından hazırlanan HİSTOİRE SAİNTE MUKADDES TARİH adlı kitabın 12. sahifesinde anlatıldığına göre: HAZETİ NUH a biat edip Tanrı nın birliğine inanarak gemiye binen 80 iyi insan ve çocukları zamanla bozulmuş ve yüce Tanrı nın gücenmesine neden olmuştur. Şöyle ki; Hz. NUH un gemisine binip tufandan kurtulan bu iyi insanlar zamanla çoğalmış, iş güç sahibi olmuş ve tarihe geçmek için büyük bir şehir ve bina yapmaya da karar vermiştir. Yapmaya giriştikleri KULE o kadar göğe yükselmiş ki, göklerin hakimi yüce Tanrı bunların aşırı gururuna gücenmiş ve halkı birbirlerinin dilini anlayamayacak şekilde üç gruba bölmüştür. Bu dil anlaşmazlığını ifade eden kelime BABEL=BABİL dir. BABİL KULESİ adı bundan doğmuştur. Üç ayrı dilde birbirini anlamaz hale gelen, yani BABİLLEŞEN üç kavimden: - SEM ve yandaşları Asya da kalmış, - CHAM ve kavmi Afrika ya geçmiş, - JAPHET=YAFET yandaşları da Avrupa ya yayılmıştır. Öğretici TAHSİLDEN yoksun ve sadece diplomalı Türk aydınlarımız da; - Emredici kanunların Anayasa ve İnsan Haklarına aykırı olup olmadığını, - Yaptıkları kanunların tarihte ve halen dünyada benzerlerinin bulunmadığını, Anlamak kabiliyetinden yoksun ve BABİL olmuştur.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 3 BDDK-FON memurlarının sadece kendi işlerini kolaylaştırmak ve bu uğurda kuvvetler ayrılığını düzenleyen Anayasanın 7-9. maddelerine de aykırı olarak,hem alacaklı, hem hakim, hem icra memuru ve hem de müşteri gibi hareket edebilmek için hazırladığı ve en azından 122 yasa ve Anayasa hükmüne aykırı 5411 sayılı kanunun 128. maddesinin Anayasanın 2, 36 ve 125. maddelerine aykırı olduğu da, 5411 sayılı kanunun görevli saydığı Danıştay 13. Dairesi tarafından Anayasa Mahkemesine duyurulmuştur. Anayasa Mahkemesi de 9.3.2006 tarihli kararile yürütmenin durdurulmasını kabul etmiştir. 5411 Sayılı Kanunun 1.11.2005 tarihli Resmi Gazetede ilânından dört ay sonra birçok maddenin değiştirilmesi ve yeni maddeler eklenmesi, ayrıca 128. maddesinin Anayasa ya aykırılık nedeniyle durdurulması da 5411 sayılı Kanunun acemice hazırlandığını ve yasama organının yoğunluğu nedenile hatalı olarak yasallaştığını kanıtlamaktadır. Çare, iyi inceleme, hazırlama ve yasama organına yeniden sunmaktır. 3) 26 (yirmialtı) yönden değişikliğe uğrayan ve 22 sahifelik hale gelen 15. madde ve ekleri, bankaya zarar verdiği haklı olarak iddia edilen yönetici ve hakim ortakların, kusuru iddia edilmeyen ve bazen küçük olması nedenile ehliyeti de bulunmayan eş ve çocukları, kan ve kayın hısımlarile bunların evlatlıklarını da sorumlu tutmuş, ve İmar Bankası olayında 7,552 katrilyon lirayı geçen bir alacak için bu sorumlular hukuki sebebi içermeyen ödemeye çağrı mektuplarile kesin olarak borçlandırılmıştır. 4) 18.6.1999/ 12.12.2003 arasında 26 (yirmialtı) yönden değiştirilen 22 (yirmiiki) sahifelik 15. madde, karine olarak kusurlu sayılan banka sorumluları ile bunların kusuru da iddia edilmeyen eş ve çocukları, kan ve kayın hısımlarile bunların evlatlıklarının - Kendi aralarında, - Veya ÜÇÜNCÜ şahıslarla, daha ÖNCE imzaladığı ve kısmen tapu ve ticaret sicillerine de tescil ettirdiği, fer i ayni hak, ipotek, rehin, sigorta, kredi sözleşmelerinden oluşan 36 tür anlaşmanın GEÇERSİZ olduğunu

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 4 açıklamış ve halen yürürlükte bulunan 5411 sayılı yeni Kanunun 134. maddesi de bu sözleşmelerin geçersiz sayılması yetkisini FON kuruluna vermiştir. 5) 4389 sayılı kanunda yapılan değişikliklerle, bankaya zarar verdiği iddia edilen ve imzası bankayı ilzam eden lerin ortak olduğu tüm şirketlerin yönetimini değiştirme hakkı da FON a verilmiş ve bu kural 116 UZAN Şirketine uygulanmıştır. 12.12.2003 tarihli ve 5020 sayılı Kanunla 4389 sayılı Kanunun 15. maddesine eklenen 15-7a maddesine dayanan FON, şirketleri idare etme yetkisini UZAN Şirketlerinde kötüye de kullanılmış ve FON un 116 UZAN Şirketinin her birine ayrı ayrı tayin ettiği Devlet memuru temsilcilere, İMAR Bankası olayı nedenile 7,552 katrilyon lira alacaklı olduğunu iddia eden FON, bu 116 şirkete ödemeye çağrı mektupları tebliğ etmiş, FON memuru şirket temsilcileri, aslında hiçbir kusuru ve borcu olmayan şirketi temsilen ödeme emrini kabul edip kesinleştirmiştir. FON memuru bu şirket temsilcileri daha önce genel kurullar tarafından tayin edilen şirket yöneticilerinin itiraz ettiği 7,552 katrilyonluk ödeme emirlerine itirazlarından da feragat etmiş ve TCK. 508 510 da yazılı görevi kötüye kullanma suçları da oluşmuştur. FON un UZAN Şirketlerinde görevlendirdiği memur temsilcilerin 7,552 katrilyon liralık ödemeye çağrı mektuplarını kesinleştirmeleri ve 216 şirketin her birinin ayrı ayrı 7,552 katrilyon lira ve faizlerle borçlandırılmasının hem beş yıla kadar hapis cezasına, hem para cezasına, hem kamu görevlerinden yoksunluk cezasile, asılsız borç ve faizleri tutarında tazminat sorumluluğuna neden olduğu, İMAR Bankası avukatlarından Neyir MUSAL tarafından, Beyoğlu 40. Noterliği elile ihtar da edilmiştir. Fakat, iyiyi kötüden ayırt etme yeteneği olmayan ve Bankacılık kanunları konusunda BABİLLEŞEN yetkililer, asılsız borç ikrarının ceza ve tazminat sorumluluğu getirdiği konusunda ehliyetsiz ve temyiz kudretinden yoksun olduğundan asılsız borç ikrarları ve bu borçlar nedenile icra satışları devam etmektedir.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 5 6) 4389 sayılı eski kanunun 3 14. maddelerile 5411 sayılı yeni Kanunun 7 42. maddeleri gereğince bankaların kuruluşu BDDK. iznine tabi ve tüm çalışmaları da BDDK. denetimindedir. Bankaları sürekli denetlemek ve zararlı işleri engellemek için tam yetkili ve görevli BDDK. gerekli gördüğü takdirde bankanın yönetimine üye tayin etmek ve daha da ileri giderek yönetim kurulunun tüm kararlarını kendi üyelerinin olumlu reyine tabi tutmak yetkisi de 14. madde gereğince saklı bu görevlerin ihmali neticesinde batan bir bankanın yöneticisi ile hakim ortaklarla bunların kusursuz eş ve çocukları, kan ve kayın hısımlarile bunların evlatlıkları aleyhinde tedbir kararının 24 saat içinde verilmesi de hem 4969 ve 5020 sayılı kanunlarda hem 5411 sayılı yeni Kanunun 135. maddesinde kabul edilmiştir. 7) Altı yıl içinde sonuncusu 25.5.2005 tarihinde olmak üzere 6 defa değiştirilen 22 sahifelik 15-15-a - 15/7a maddelerinde olduğu gibi 5411 sayılı yeni Bankacılık Kanununun 134. maddesi de bankaların batmasından sorumlu tutulan yönetici ve hakim ortaklarla bunların eş ve çocukları, kan ve kayın hısımlarile bunların evlatlıkları nın: - Kendi aralarında, - Veya üçüncü kişilerle Yaptığı 35 tür sözleşme, FON un talebi üzerine geçersiz sayılırken, FON un hiçbir kanıtlama yükü yoktur. Sadece batan banka nedenile... şu kadar alacaklıyım ve banka idarecilerile hakim ortaklarına ilaveten eş ve çocukları, kan ve kayın hısımlarile bunların evlatlıklarını sorumlu tutuyorum demesi yeterlidir. Bu sorumlu tutulan ve 70 80 şubeli bir banka bakımından yaklaşık iki bin kadar sorumlunun ; - Kendi aralarında, - Veya üçüncü kişilerle

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 6 yani yaklaşık 4-5 bin kişi ile yapılan sözleşmeleri geçersiz saymış ispat külfetini ters çevrilmiştir ve Anayasanın: - Mülkiyet Hakkını Koruyan 35. maddesi, - Dava Hakkını Koruyan 7 9 ve 36. maddeleri, - Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti başlığını taşıyan 48. maddesinin koruması altındaki SONRADAN alacaklı olan üçüncü şahıs binlerce sözleşme FON tarafından tek yönlü geçersiz sayılırken FON peşinen haklı ve hakkını ispat etmiş sayılıyor. Bu düzensiz düzenlemeyi getiren 134. maddenin birinci cümlesi de Fon,alacağının tahsili bakımından yarar görmesi halinde ve Fona borçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın şeklinde olup FON un batan bankaya borçlu olmayan üçüncü şahısları da sorumlu tuttuğu ve tutulacağı vurgulanmaktadır. Dünyada ve Hukuk tarihinde görülmedik şekilde ispat külfetini düzenleyen 5411 sayılı Kanunun 10 sahifeden oluşan 134. maddesinin ilgili bölümü: Bankanın faaliyet izninin kaldırılması veya yönetim ve denetimin Fona devrinden önce satış, kira, devir ve temlik gibi işlemler ile ayni ve şahsi hak tesisine ilişkin işlemlere taraf olan üçüncü kişiler iyiniyetli olduklarını kanıtlamak zorundadırlar. 8) Batan bankaların tasfiye temsilcisi olarak kanunla görevlendirilen TMSF. (FON) 4969 ve 5020 sayılı kanunlarla 5411 sayılı yeni kanuna göre: a. Hem batan kankaya zarar verdiği iddia edilen kimselere karşı ALACAKLI VE DAVACI, b. Hem asılsız ödeme emirlerini kabul eden sözde bankaya borçlu şirketlerin borç ikrarında bulunan TEMSİLCİSİ, c. Hem de FON alacağının bu üçüncü şahıslarda bulunup bulunmadığına karar veren YARGI ORGANI niteliğindedir. d. İCRA MEMURU da FON dur.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 7 Bu görüşü belgeleyen 5411 sayılı Kanunun 134. maddesinin ilgili bölümü de şöyledir: Kara, hava ve deniz taşıtları gibi taşınır ve yalı, villa, ada, site, tüm eklentileri ile çiftlik gibi taşınmazlarla ilgili adi ve hasılat kira sözleşmeleri, taşınır veya taşınmaz mal, finansal kiralama sözleşmeleri, uydu ve kablolu yayın kanalı kullanma hakkı, televizyon kanalı ile gazetelerin yayım hakkı, Marka ve lisansı devir ve kullanma hakkı veren sözleşmeleri, İdare ve hizmet vekaleti ile Avrupa Birliği standartları üzerinde prim ödemek suretiyle yapılan hayat, bireysel emeklilik, ihtiyarlık ve sağlık sigorta sözleşmeleri ve limitli veya limitsiz kredi kartı ile ATM kartı sözleşmeleri ile, Münferit veya karşılıklı verilen banka teminat mektupları, kabul kredileri ve avaller ile her türlü hisse devir sözleşmeleri, FON Kurulunun kararıyla geçersiz sayılır. MK. 6 gereğince FON a ait olması zorunlu kanıtlama yükünü, kusursuz Eş ve çocukları ile evlatlıkları, bunların diğer kan ve kayın hısımları dahil, üçüncü şahıslara yükleyen 134. maddenin devam eden cümlesi de şöyledir: Bu sözleşmelerin geçersizliğinden dolayı karşı tarafça açılacak tazminat davalarında sözleşmede muvazaa bulunmadığını ve sözleşmeyle ödenen bedelin muvazaalı olmayan rayiç bedel olduğunu ispat yükü davacıya aittir. Oysa Anayasanın 48. maddesine göre Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 8 10.12.1948 tarihli İnsan Hakları Sözleşmesinin 23/42. maddelerine göre de Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. Sözleşmelerin geçersizliğine de, BDDK-FON gibi idareler değil, Anayasanın 9. maddesi gereğince bağımsız mahkemeler karar verir. BDDK-FON İdarelerinin imtiyazlı olmadığı da Anayasanın 10. maddesinde yer alan ve Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Diyen kuralı ile tespit edilmiştir. 9) 5411 sayılı Yeni Bankacılık Kanununun 134. maddesinin 10. sahifesinde yer alan ve: Fon, bu maddede sayılan alacaklara ilişkin para, mal, her türlü hak ve alacaklara ihtiyati haciz koymaya, muhafaza altına almaya ve Fon tarafından belirlenecek kurum ve kuruluşlarca hazırlanacak raporları dikkate alarak tespit edeceği değeri üzerinden, alacağına mahsuben devralmaya yetkilidir. Diyen hüküm de teminat malların alacaklıya ait olacağına dair anlaşmalar İÖ. 357 tarihinde Roma da bile yasaklanmış olup, tüm AB ülkeleri gibi Türk Medeni Kanununa da yansımıştır. 1926 tarihli Eski Medeni Kanun 863 şöyledir: Borcun vadesinde ödenmemesi takdirinde mürtehinin merhuna malik olmasını tazammun eden her şart, batıldır. EMK. 875 de aynı doğrultudadır.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 9 2005 tarihli Yeni Medeni kanunun 949. maddesi de 863. maddenin tercümesi şeklinde olup: Borcun ödenmemesi halinde rehinli taşınırın mülkiyetinin alacaklıya geçmesini öngören sözleşme hükmü geçersizdir. şeklindedir. 863. (949). Madde uluslar arası nitelikte olup Fransız, Alman, İtalyan ve İsviçre Medeni Kanunlarında da vardır. Ancak 2005 yılında dahi Türk İdaresine hakim BABİLCİLERİN, Dünya ve tarih hukukundan haber ve bilgileri olmadığından, teminat malları alacaklıya mal edebilmesi BABİLLEŞMİŞTİR. 10) İspat külfetini iddia sahibine yükleyen uluslar arası nitelikte MK. 6 ya uygun şekilde, Kanuna aykırı karar ve işlemlerle bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak sorumlulukları düzenleyen 4385 sayılı Kanunun 17. maddesine 12.12.2003 tarihli ve 5020 sayılı UZAN Kanunu ile eklenen İspat Külfeti başlığını taşıyan 17a maddesi, kanıtlama yükünü FON dan kaldırmış ve: Fon tarafından 14, 15, 15/a ve 17 nci maddeler hükümleri uyarınca açılmış ve açılacak davalar ile, temettü hariç ortaklık hakları ve/veya yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar tarafından, eski yöneticiler ve denetçiler aleyhine aslen açılan ve/veya külli halef sıfatı ile takip edilen ve/veya Fon tarafından kanunî halef ve/veya devir alanı ve temellük eden sıfatı ile takip edilen şahsi sorumluluk davalarında ispat külfeti davalılara aittir. demiştir. Yani, TMSF, kapatılan bankaların eski yöneticileri ve denetçisi aleyhinde katrilyonluk sorumluluk davaları açabilecek, fakat sorumluluk sebeplerini kanıtlamayacak, Davalılar karine olarak sorumlu sayılacak ve her davalı sorumluluk sebeplerinin bulunmadığını ispat edecek veya mahkum olacak. Dünya ve Hukuk tarihinde benzeri olmayan bir BDDK. ürünüdür.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 10 Her Davacının iddiasını ispat etmekle yükümlü bulunduğunu, Dünya mevzuatına uygun olarak emredici şekilde düzenleyen MK. 6. maddenin yollamada bulunduğu ve kanıtlama borcunu iddia sahibine yükleyen diğer kanunlarımızdaki kurallardan bir bölümü şöyledir; (MK. 7, 28, 29, 32, 42, 146, 150, 179/2, 180/2, 181/2, 185, 193, 210, 211/5, 223/2, 235, 243, 251, 301, 302, 310, 320, 411, 459/2 724, 732, 797, 854, 859, 898, 899; BK. 12, 16, 42, 55, 56, 62, 88/son, 96, 105, 158/3, 163, 213, 237, 271, 318, 350, 400, 484, 508, 512; TK. 4, 82-86, 1444; HUMK. 65, 153, 236, 288, 289, 290, 295, 303, 309, 344). İspat külfetini Davacıya yükleyen yüze yakın emredici kural TMSF ye özel olarak ters çevriliyor, Hukuk Devleti de zarar görüyor. Yasama organı dahi sorumludur. (Anayasa 40, 125, 129) Yine 5020 sayılı Kanunla 4389 sayılı Kanunun 15. maddesine eklenen 15a maddesine göre: Tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankaların yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak elinde bulunduran ortaklarının; 1- Kendi lehine kullandıkları her türlü banka kaynakları, 2- Ve her ne ad altında olursa olsun kendilerine ait yurt içi, 3- Ve yurt dışı şirket, finans kuruluşu, off-shore bankalara aktardıkları banka kaynakları ile, 4- Eşleri, çocukları ve evlatlıkları ve bunların diğer kan ve kayın hısımları adına açılmış krediler ile bunlara aktarılan her türlü kaynak aktarımları, 5- Veya bankaların hâkim ortaklarının kendilerine veya şirketleri ile iştiraklerine rayiç bedelin altında ve muvazaalı yapılmış tüm devir ve temlikler,

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 11 6- Üçüncü kişilere yapılmış her türlü taşınır ve taşınmaz rehni ve ipotek gibi sınırlı aynî haklar ve bunlardan elde edilen nemalar, 7- İştiraklerine ve bağlı şirketlerine aynî bankanın el değiştiren ortaklarının birbirlerine verdiği krediler ile, 8- Aynı şekildeki bankaların karşılıklı birbirlerine verdikleri krediler, 9- Bankaya ve grup şirketlerine yüksek bedelle satılmış tüm mal, hisse ve hizmetlerden veya bunlardan ve benzerlerinden elde edilen nemalar, 10- Uzun süreli kiralama veya finansal kiralama yolu ile kendisine aktarılan kaynak ve hizmetler, 11- Bankanın yönetim ve denetim döneminde yeterli ticarî faaliyeti olmaksızın kaynak aktarımı amacıyla kurulmuş şirketlere verilen krediler ile bunlara aktarılan kira ve hizmet bedellerindeki nemalar, 12- Yurt dışı banka ve finans kuruluşları ile yapılan inançlı işlemler yolu ile aktarılan her türlü kaynaklar, 13- Bankalarının off-shore bankalarındaki yargı kararları nedeniyle ödedikleri mevduatları ve off-shore bankaların bankaya izinli veya izinsiz aktardığı off-shore mevduatlar, 14- Bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları, müdürlerinin kendileri, eşleri ve çocukları, evlatlıkları ile bunların diğer kan ve kayın hısımlarına aktarılan her türlü kaynakların tümü, 15- Başkaca bir işleme gerek olmaksızın Hazine alacağı haline gelmiş sayılır.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 12 4389 sayılı Kanuna 5020 sayılı Uzan Kanunu ile eklenen insafsız 17/a ve 15/a kuralları, 14. maddeden itibaren ek maddeler dahil, 5411 sayılı Kanunla da yürürlükte tutulmuştur. 11) 4969 ve 5020 sayılı UZAN Kanunlarında olduğu gibi 19.10.2005 tarihli 5411 sayılı Yeni Bankacılık Kanununun 135. maddesine göre de Sulh Ceza Hakimi veya davaya bakan mahkemeden En geç 24 saat içinde tedbir kararı alabilen FON un, bu tedbiri doğrulayacak davaları açmak süresi 6 ay, 9 ay ve 13 aydır. Yani trilyonlarca ihtiyati tedbir ve hacze maruz kalan banka yöneticilerile hakim ortakları, imzaları bankayı ilzam eden memurlar ve bunların eş ve çocukları en az altı ay niçin ve hangi hukuki sebeplerle sorumlu tutulacaklarını anlayamayacak ve Anayasanın 36. maddesine dayalı savunma haklarını kullanamayacaktır. Oysa, HUMK. 110 ve 111. maddelere göre, tedbir alan kimse en geç on gün içinde dava açmaz ise tedbir kalkar. Bu konuda da Hiç kimseye imtiyaz tanınamaz diyen Anayasanın 10. maddesi ihlal edilmiştir. 12) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı yeni kanunu hazırlayanların önemli bir kusuru da, 4969 ve 5020 sayılı kanunların birçok maddelerinin Anayasanın 36 ( otuzaltı) ayrı maddesine aykırı olduğu, 122 adet ihlalin bulunduğu, insan haklarına da aykırı bulunduğu Bakırköy 8. Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 3. İdare Mahkemesi tarafından Anayasa Mahkemesine duyurulduğu halde bu kararlarda açıklanan hiçbir Anayasaya aykırılığın değerlendirilmemiş ve UZAN Kanunlarının yürürlükte bırakılmış olmasıdır. 13) Normal kural HUMK. 109 gereğince önceden alınan tedbir kararından itibaren en geç on gün içinde esas hakkında, hukuki sebepleri belirtilen bir dilekçe ile dava açılmadığı takdirde tedbir kararları ortadan kalktığı halde, gereği ve yeteri kadar denetleme yapmayan bankaların batmasına neden olan BDDK. FON, hiçbir savunmaya imkan vermeksizin En geç 24 saat içinde aldığı tedbir kararının tarihinden itibaren 135/5. maddeye göre: - Bir yıl içinde suç duyurusunda bulunmak

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 13 - Alacağın tahsili yolunda Hukuk Mahkemesinde dava açmak - Veya 6183 sayılı Kanuna göre alacağın tahsili yolunda takip başlatmak şartile tedbirleri bir yıl teminatsız, harçsız sürdürmekte ve; İmzası bankayı ilzam eden memurlarla, hakim ortaklar ve bunların eş ve çocuklarını ve bunlarla sözleşmeler yapmış üçüncü şahısları bir yıl veya ödemeye çağrı ile yetinilmesi halinde ebediyyen savunmasız bırakmakta, Hukuk Devleti ilkesini ihlal etmektedir. En çok kullanılan ve Resmi Gazetede ilan suretile de tebliğ edilebilen Ödemeye Çağrı Mektupları sadece bir alacak rakamını içermekte olup, dava dilekçesinde yazılması HUMK. 179 gereğince zorunlu HUKUKİ SEBEPLERDEN yoksun olduğundan, FON un bu adaletsiz ve hukuksuz hak arayışı, haksızlığa uğrayan banka ilgililerile zorla ilgilendirilen üçüncü kişilerin Anayasal savunma hakkını sürekli ihlal etmektedir. Oysa, Anayasanın 36. maddesine göre Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesi de Her şahıs... bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının... dinlenmesini istemek hakkına haizdir şeklinde olup 36. madde doğrultusundadır. 22 Şubat 2006 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan 18.10.2005 tarihli ve 71 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı da Anayasanın 36. maddesine dayalı dava hakkını korumuş ve adil şekilde olmasını açıklamış olup, gerekçesi şöyledir: Anayasa nın Hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde de, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 14 ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlünün temelini oluşturur. Önemi nedeniyle hak arama özgürlüğü, yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil aynı zamanda bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Bu hakkın kullanılması, yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı, olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren, güçleştiren engeller kaldırılmalıdır. Nitekim, yeni getirilen yasal düzenlemelerin Anayasa nın diğer maddelerine uygunluğu ile birlikte, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkının metne dahil edilmesi gerekçesiyle 4709 sayılı Kanunun 14. maddesi ile Anayasa nın 36. maddesine eklenen adil yargılanma hakkına da uygun bir düzenleme olmalıdır. Adil yargılanma hakkı 03.10.2001 tarihinde Anayasamızda yer almışsa da, batı hukuk sistemlerinin yıllardan beri vazgeçemeyeceği temel haklar arasında yer almaktadır. Hukuk devleti ilkesi bireylerin temel haklarının korunması konusunda gösterilen başarı oranında gerçekleşmektedir. Günümüzde Anayasa larda haklar alanının ayrıntılı olarak düzenlenmesi şeklinde, ya da böyle bir düzenleme yoksa Anayasa Mahkemesinin hukuk devleti ve demokrasi kavramları konusunda yaptıkları yorumlar yoluyla bu koruma gerçekleştirilmektedir. Anayasamızın 36, 38, 125, 138 ve 142. maddelerinde adil yargılama hakkının içerdiği pek çok ilke veya hak yer almasına rağmen 2001 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile adil yargılanma hakkı Türkiye de de Anayasa nın bir parçası haline gelmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 1. fıkrasında bir temel kural vardır. Bu kurala göre, her şahıs... bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının... dinlenmesini istemek hakkına haizdir. Bu kurala göre, herkesin davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakkaniyete uygun bir biçimde görülmesi gerekmektedir. Davanın mahkeme tarafından

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 15 hakkaniyete uygun bir biçimde görülebilmesi için, öncelikle davada taraf olan kişinin tüm iddialarını açıkça ortaya koyma hakkının tanınması gerekir. Uyuşmazlığın esasını çözümleyecek idari yargı yerleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 20. maddesinin birinci bendinde yer alan Danıştay ve idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yaparlar hükmü uyarınca uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kuralını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptir. Buna ek olarak, olayın maddi yönünü belirleme noktasında da idari yargı yerleri her türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilir ve maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler. Türkiye de uzun zamandır Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri ile taraf olduğumuz Anayasanın 90/6. maddesinde yer alan ve Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Şeklinde bulunmaktadır. 14) Düşmanca duygularla ACEMİCE hazırlanan 4969 ve 5020 sayılı kanunlar, hem alacaklı Davacı, yem yargıç, hem icra memuru FON un SÖZDE işini kolaylaştırmak amacile, İmar Bankası olayında küsurat hariç 5 katrilyon, 6 katrilyon ve 7 katrilyon lira gibi önemli değişiklikler getiren hayali alacak rakamları açıklamak dışında, tüm ispat külfetinden de kurtarmış, ispat yükünü çoğu hayali borçlularla Eş ve çocukları ile evlatlıkları, bunların diğer kan ve kayın hısımları na yüklemiştir. 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Yeni Kanunun da aynen ve ziyadesile benimseyip sürdürdüğü İSPAT YÜKÜ TERSLİĞİ, peşinen sorumlu sayılıp 24 saat içinde mallarına haciz konan çoğu hayali borçluların dayanak delilleri kısıtlanmak ve yok

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 16 edilmek suretile de ağırlaştırılmış ve İMKANSIZ hale getirilmiştir. 5411 sayılı Kanunun 135. maddesinin son cümlelerinden biri: Sorumluların boşanmış veya dul eşlerinin, Diğer kan hısımları ile kayın hısımları ve üçüncü kişilerin, Mülkiyeti ve tasarrufuna geçirilmiş bulunan tüm mal, sınırlı ayni veya şahsi hak ve alacaklar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Tüm bu mal, hak ve alacaklara ilişkin olarak açılmış veya açılacak davalarda bu kişiler 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 3 üçüncü maddesindeki iyiniyet karinesinden ve tüm resmi sicillere iyiniyetli güven ilkesinden yararlanamaz. Şeklinde olup, mülkiyet, devir ve sözleşmeler yapma haklarını düzenleyen çocuk ve aile haklarını koruyan Anayasanın 35, 36, 38, 41, 48 ve 167. maddeleri ile bu doğrultudaki Dünya mevzuatına ve insan hakları sözleşmelerine aykırıdır. Sınırlı ayni haklarla, kira ve satış vaadi sözleşmelerinin tescil edildiği tapu sicillerinden doğan zararın Devlete ait olduğunu açıklayan MK. 1007 kuralı da; Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. şeklinde olup, bu sicilleri inkar eden Banka Kanununun komik ve BABİL olduğunu göstermektedir.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 17 5411 sayılı Kanunun 137. maddesi de: Fon tarafından bu Kanunun 108 ve 110 uncu maddeleri hükümleri uyarınca açılmış ve açılacak davalarda ispat külfeti davalılara aittir. Şeklinde olup, insan haklarına da aykırıdır. Borçlu olup olmadığına bakılmaksızın Fona karşı sorumlu tutulan üçüncü şahısları da kapsayan 5020 sayılı Kanun 15 ve 15a maddelerine göre de Üçüncü kişiler iyiniyet iddiasında bulunamaz. Oysa MK. 3 Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Alman, Fransız, İtalyan ve İsviçre dahil Dünya Kanunları MK. 3 doğrultusunda olup, Bankacılık Kanunumuzu hazırlayanların BABİL olduğunu, yani HEM BİLMEDİĞİNİ, hem de BİLMEDİĞİNİ BİLMEDİĞİNİ göstermektedir. 5411 Sayılı yeni Bankacılık Kanunu dahil Uzan Kanunlarının geriye de etkili olmak üzere hükümsüz saydığı resmi kayıtların karine olarak, BDDK/ FON dahil tüm özel ve tüzel kişileri bağladığı MK. 7. maddesinde de açıklanmıştır. MK. 7 ve yollama yaptığı 50 den fazla diğer kurallar şöyledir. (M.29, 35, 39, 45, 54, 72, 74, 81, 105, 108, 111, 138, 173, 194, 195, 237, 238, 256, 257, 324, 328, 382, 478-480, 483, 492, 634, 637, 688, 689, 735, 771/2, 910, 935; B.255, 277; T. 14, 26-40, 69, 839-865; GSN., Tc.,SN., Tap.Niz., HU. 287-336; İİK. 8/3; Not. 48-51; C.316, 331, 332 m., 350 m.) 15) 5020 sayılı Kanunun 23. maddesile 4389 sayılı Bankalar Kanununa eklenen 17a maddesi gereğince de: Fon tarafından 14, 15, 15/a ve 17 nci maddeler hükümleri uyarınca açılmış ve açılacak davalar ile temettü hariç ortaklık hakları ve/veya yönetim ve denetimi Fona intikal eden ve/veya bankacılık

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 18 işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izin ve yetkileri ilgili Bakan, Bakanlar Kurulu veya Kurul tarafından kaldırılan bankalar ile tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen veya Fon tarafından tasfiye işlemleri başlatılan bankalar tarafından eski yöneticiler ve denetçiler aleyhine aslen açılan ve/veya külli halef sıfatı ile takip edilen ve/veya Fon tarafından kanuni halef ve/veya devir alanı ve temellük eden sıfatı ile takip edilen şahsi sorumluluk davalarında ispat külfeti davalılara aittir. 16) Mahkemelerce resen, yani talep edilmese de nazara alınması zorunlu hak düşüren sürelerle, çeşitli zamanaşımları ve müktesep hakları farkında olmadan, yani BABİLCE yok sayan bir komik kural da 5411 sayılı Kanunun 133/1. maddesinde yer almış olup: Şeklindedir. Faaliyet izni kaldırılan bankaların tasfiyelerinin tamamlanması ancak iflas veya tasfiye masa alacaklarının tahsil edilememiş olması halinde, bankanın sorumlulukları tespit edilen ortakları, yönetim kurulu eski üyeleri ve denetçileri aleyhine varsa ibralarının iptali ve işlemleri nedeniyle verdikleri zararın tazmini için tasfiyenin tamamlanmasını müteakip beş yıl içinde Fon tarafından dava açılabilir. Yıllar sürecek Tasfiyenin tamamlanmasını müteakip beş yıl içinde açılacak bu iptal ve sorumluluk davalarının reddine neden olacak kanunlardan bir bölümü şöyledir: a- Bankalar dahil, anonim şirketlerde ibra kararlarının iptali TK. 381 gereğince ancak karar tarihinden itibaren üç aylık HAK düşüren sürede dava edilebilir. Fon bankasının tasfiyesinin tamamlanmasından itibaren beş yıl içinde açılacak iptal davası dinlenmez reddedilir.

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 19 b- Bankalar dahil, anonim şirketlerde yönetim ve denetim kurulu üyeleri aleyhinde açılacak davalar, TK. 309. madde gereğince iki ve en çok beş yıllık zamanaşımına tabidir. c- Yürürlük tarihi başlığını taşıyan 5411 sayılı Kanunun 170. maddesine göre, bu kanun resmi gazetede yayımı tarihinde, yani 1.11.2005 tarihinden sonraki işlemler için geçerlidir, daha önceki yıllarda yapılan ibra kararlarının iptaline uygulanamaz. Bir BABİL hatasıdır. 17) 4389 sayılı Kanunla bu kanunu değiştiren tüm kanunlar gereğince, bankaların kuruluşuna izin veren, her gün denetleme yetki ve görevi bulunan ve 4389 sayılı Kanunun 14/a, b, c, maddelerine göre: a- Yönetim kurulu, üyelerinin tamamını veya bir kısmını görevden alarak veya üye sayısını artırarak bu kurula üye atamak. b- Bankanın faaliyetlerini, faaliyet türleri itibarıyla tüm teşkilatını veya gerekli görülecek şubelerini veya muhabirlerle ilişkilerini kapsayacak şekilde kısıtlamak, c- Bankanın mevduat sigortası primlerini yükseltmek veya kabul ettiği mevduatı yüzde yüz oranına kadar karşılığa tabi tutmak, da dahil olmak üzere bankanın emin bir şekilde çalışmasına ve mevduat sahiplerinin korunmasına yönelik her türlü tedbiri almaya ve uygulamaya yetkilidir. Şeklinde bulunan hüküm gereğince bankaların yıllar süren hortumlamasını engellemeyen BDDK. ve FON un 4389 sayılı ve 5411 sayılı yeni Bankalar Kanununa yansıttığı ve sadece FON mensuplarının yararlarını düşünen suçlar dahil zararlardan sorumluluğunu gözardı eden hükümlerden bir bölümü şöyledir:

Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ 20 a) 4389 sayılı Kanunun 24-6. maddesine göre, 14. madde gereğince Hazine, BDDK. ve FON tarafından bankaların yönetim kurulunun üyelerinin bu görevlerindeki hatalar nedenile sorumluluk davası açılamaz, bu tür davalar FON aleyhine açılır. Yani mali durumu tehlike arzeden bir bankanın yönetim kuruluna BDDK. nın tayin ettiği üyeler görevi ihmal etmiş, hatalı kredi anlaşmaları imzalamış ve hatta özel hortumcu ortaklarile işbirliği yapmış olabilir, fakat bunlar aleyhine tazminat davaları açılamaz, bu zararlar FON dan istenir. 24-6. maddeye göre, bankaya zarar veren Bu kişilerin görevlerini kötüye kullandıklarına hükmolunması halinde kendilerine rücu edilir. b) 24-6. maddenin ikinci fıkrasına göre de: Bu fıkra hükmü Kurul, Kurum, Fon yönetim Kurulu ve Fonun bu Kanunda yazılı görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri nedeniyle, kişilerin, uğradıkları zararlardan dolayı Kurul ve Fon Yönetim Kurulu üyeleri ile Kurum ve Fon personeli aleyhine açtıkları ve açacakları davalar hakkında da uygulanır. Yani, BDDK. ve FON kurulu üyeleri de, bankaların batmasında etkin olmuş, ihmalde bulunmuş ve hortumlanmaya katılmış olsa dahi, ancak FON- Devlet dava edilebilir, Kurul ve FON üyeleri dava edilemez. c) 5411 sayılı Bankacılık Kanununun Kurul üyelerile kurum personelinin cezai ve hukuki sorumluluğu başlığını taşıyan 104/4. maddesine göre: Kurul başkan ve üyeleri ile kurum personeli aleyhine, Kurulun veya Kurumun bu Kanunda yazılı görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri sebebiyle, gerek görevlerinin ifası sırasında gerek görevden ayrılmalarından sonra, açılmış veya açılacak her türlü tazminat ve alacak davası, Kurum aleyhine açılmış sayılır. Bu davalarda