15 SOSYAL VE EKONOMİK ETKİLER 15.1 GİRİŞ



Benzer belgeler
C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

EGE BÖLGESİ İLLERİ EKONOMİK GÖRÜNÜM

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Kütahya nın Sosyo-Ekonomik Göstergeleri

11. -9, KENTLEŞME HIZLANIRKEN EĞITIMLI, GENÇ NÜFUS GÖÇ EDIYOR ORTA KARADENIZ DE KIRSAL KALKINMANIN ROLÜ VE TARIM TOPRAKLARININ KORUNMASI

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

Sosyal Saha Çalışması (SSÇ)

EKONOMİK VE SOSYAL GÖSTERGELER 2014

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Gayri Safi Katma Değer

Kaynak: KGM, Tesisler ve Bakım Dairesi, 2023 Yılı Bölünmüş Yol Hedefi. Harita 16 - Türkiye 2023 Yılı Bölünmüş Yol Hedefi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

KENTLI, YOĞUN, HIZLA YAŞLANAN BIR NÜFUS

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

ULAŞIM. MANİSA

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

Mali Yapı ve Finans Banka Şube Sayısı TR82 Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

AYDIN TİCARET BORSASI

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

Ekonomik Rapor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / 307

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

RUANDA ÜLKE RAPORU

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

EK C GENEL VE TEKNİK TERİMLER SÖZLÜĞÜ YUSUFELİ BARAJI VE HES PROJESİ ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ RAPORU

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TR52 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

AYDIN TİCARET BORSASI

KAYIT DIŞI İSTİHDAM ARAŞTIRMASI 2011

... i S TAT i S T i K L E R L E DiYAR BAKiR 2018

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

1. EKONOMİK YAPI Temel Ekonomik Göstergeler

Güzelbahçe İlçe Raporu

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Grafik 9 - Lise ve Üzeri Eğitimlilerin Göç Edenler İçindeki Payları. Kaynak: TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ İŞGÜCÜ

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

amasya çorum samsun tokat TEMEL GÖSTERGELERLE TR83 BÖLGESİ

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

HIZLA ARTAN VE DENGESIZ DAĞILAN NÜFUS

EKONOMİK GÖSTERGELER BÜLTENİ

En çok sanayi sektöründe çalışan kadınlar iş yaşamından çekilip evine dönüyor 1

ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI. Yönetici Özeti

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

BASIN DUYURUSU 30 Nisan 2015

Berlin Ekonomi Müşavirliği Verilerle Türkiye-Almanya Ekonomik İlişkiler Notu VERİLERLE TÜRKİYE-ALMANYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ BİLGİ NOTU

Araştırma Notu 18/229

İŞGÜCÜ VE İSTİHDAM Demografik Fırsat Penceresi

BALIKESİR de. Yatırım Yapmak İçin 101 Neden

Güzelbahçe İlçe Raporu

Araştırma Notu 17/212

Siirt İli İşgücü Piyasasında Nitelikli İşgücü İhtiyacı ve Mesleki Eğitim by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ

RUSYA FEDERASYONU ÜLKE RAPORU

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

PROGRAM EKİNİN GAYRİ RESMİ ÇEVİRİSİDİR. E K L E R EK DAİMİ İKAMET EDENLERİN SAYISI, TOPLAM NÜFUS, İLLERE GÖRE ŞEHİR VE KIRSAL

Araştırma Notu 16/191

TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE

Erzurum Bölge Müdürlüğü. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası. Sayılarla Erzurum

RAKAMLARLA KONYA İSTİHDAMI FEYZULLAH ALTAY

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

İlçe Sayısı

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DEVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

M. SALİH URAS TÜİK DİYARBAKIR BÖLGE MÜDÜRÜ 10/08/2015

AYDIN TİCARET BORSASI

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ YILLIK 2015 (SAYI: 36)

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

TR62 ADANA-MERSİN BÖLGESİ TEMEL SOSYAL VE EKONOMİK GÖSTERGELER BÜLTENİ-2

TEPAV Perakende Güven Endeksi TPE

GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI. Son Güncelleme

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU

Araştırma Notu 14/163

AYDIN TİCARET BORSASI

DÜŞÜKLER VE ÖLÜ DOĞUMLAR 6

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (MAYIS 2015)

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA DAĞILIMI

Transkript:

15 SOSYAL VE EKONOMİK ETKİLER 15.1 GİRİŞ Bu bölümde Otoyol Projesinin, projenin 1. ve 2. Fazları için geçerli olan potansiyel sosyo-ekonomik etkilerinin değerlendirmesi bulunmaktadır. Değerlendirmenin kapsamını belirlerken, aşağıdaki türden etkiler Proje nin olası sonuçları olarak tanımlanmıştır: çalışma alanının nüfus ve demografik yapısında Projeden kaynaklanan geçici ve kalıcı değişiklikler; yapım ve işletim faaliyetlerinin bir sonucu olarak, doğrudan ve dolaylı olarak istihdam yaratılması; mevcut istihdam, ticaret ve diğer ekonomik faaliyetler üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkiler; ve daha geniş çaplı (ulusal ve bölgesel) ekonomik etkiler. Yukarıdaki hususlar, Doğru Uygulama Notu: Özel Sektör Projelerinin Sosyal Boyutlarının İncelenmesi adlı IFC belgesindeki Tablo 1 e dayanan kapsam belirleme çalışması (bkz. 3.Bölüm) sırasında belirlenmiştir. Sosyo-ekonomik etkilerle ilgili diğer bazı hususlar, bu ÇSED Raporu nun diğer bölümlerinde ele alınmıştır, örneğin Arazi Kullanımı (5.Bölüm) ve Toplum Sağlığı ve Güvenliği (14.Bölüm). Genel olarak, bu tür çizgisel altyapı projelerinde, doğrudan Otoyol boyunca ya da Otoyolun yakınlarında çalışan veya yaşayan kişilerin hem olumlu hem de olumsuz etkilerle karşılaşacağı öngörülmekte iken daha geniş, bölgesel ya da ulusal açıdan bakıldığında ise bu etkiler temelde olumlu olacaktır. 15.2 METODOLOJİ VE VERİ KAYNAKLARI Bu sosyo-ekonomik değerlendirme, Proje Alanındaki temel koşullara ve projeyle ilgi diğer bilgilere dayanmaktadır. Değerlendirmenin kapsamı aşağıdaki gibidir: 1) Mevcut sosyo-ekonomik şartlar ile ilgili ikincil temel bilgilerin toplanması ve bunların Projenin olmaması halinde nasıl gelişebileceklerinin belirlenmesi; 2) Sosyal etkileşim çalışmasının bir parçası olan kamulaştırmanın etkilediği 41 seçilmiş yerleşim biriminde 2011 Ağustos ayında yapılan Sosyal Saha Çalışması (SSÇ) başlıklı kısa çalışmada elde edilen birincil temel bilgilerin göz önünde tutulması. 3) Projenin doğrudan ve dolaylı sosyo-ekonomik etkilerinin belirlenmesi ve 15-1

4) sosyal ve sosyo-ekonomik etkileri azaltmak ve en iyi uluslararası örnekler ile uyum sağlamak için tarafından alınacak önlemlerin belirlenmesi. Sosyo-ekonomik veri toplama işlemi, ilgili devlet makamlarından elde edilen ikincil bilgi kaynaklarının gözden geçirilmesi ve resmi istatisklerin temel bilgi kaynağı olarak incelenmesi ile gerçekleştirilmiştir. Bunlara, ulusal, kentsel ve kırsal bağlamdaki demografik ve sosyo-ekonomik hususlara dair genel bilgiler dahildir. Ayrıca, Proje den etkilenen alan dâhilindeki illere, ilçelere ve köylere dair mevcut veriler göz önünde bulundurulmuştur. Sosyo-ekonomik veriler, aşağıdaki kaynak ve referanslardan elde edilmiştir: Bir Bakışta Sağlık: Avrupa 2010; İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), 2010. Veriler ve Rakamlar 2009; Türkiye İstatistik Kurumu, 2010. Avrupa daki Karayollarının Sosyo-Ekonomik Faydaları; Uluslararası Karayolu Federasyonu (IRF) Araştırma Konseyi, 2007. İstatistiklerle Türkiye 2009; Türkiye İstatistik Kurumu, 2009. Türkiye İstatistik Yıllığı 2009; Türkiye İstatistik Kurumu, 2010. Türkiye İstatistik Göstergeleri 1923 2009; Türkiye İstatistik Kurumu, 2010. Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Temel veriler, Otoyol bölümlerine referans vermekten ziyade, erişilebilir veri kaynaklarının yapısına uyan ve mümkün olan en uygun yönetim seviyesine göre sunulmaktadır (diğer bir deyişle, mevcut basılı veriler, Otoyolun Faz 1 - Kesim I ve II ve Faz 2 Kesim III ve IV bölümlerindeki sınırlara göre organize edilmemiştir). Şekil 1.1 deki harita İzmir Otoyolu nun güzergâhına ve etkilenen illere dair genel bir bakış sergilemektedir (kuzeyden güneye doğru): Kocaeli (tamamen Faz 1 dâhilinde), Yalova (Faz 1), Bursa (kısmen Faz 1, büyük oranda Faz 2), Balıkesir (Faz 2), Manisa (Faz 2) ve İzmir (Faz 2). İkincil kaynak analizlerine ek olarak, Sosyal Saha Çalışması nın (SSÇ) sonuçları da göz önünde bulundurulmuştur. SSÇ de, Proje kaynaklı kamulaştırmadan etkilenen yerleşim birimlerinin %30 uyla yapılan temel bilgilendirici görüşmelerle hedef grup tartışmaları esas alınmıştır. Otoyola 100 metreden daha az ve 4 kilometre arasında değişen mesafelerde konumlanmış olan bu yerleşim birimlerindeki temel etki alanı, başlıca gelir kaynağı olan tarımdır ve bu nedenle arazi kaybının, geçim koşulları üzerindeki başlıca etki olacağı beklenmektedir. Bu bölümde kullanılan değerlendirme metodolojisi, 1.Bölüm de sunulan genel rehber yaklaşımı takip etmektedir. Dolayısıyla, etki değerlendirmeleri birbirini izleyen dört aşamadan oluşmaktadır: etki öngörülmesi, etki değerlendirme, etki azaltma önlemlerinin belirlenmesi ve arta kalan etkilerin değerlendirilmesi. Proje nin sosyo-ekonomik etkilerinin öneminin değerlendirmesi, etki büyüklüğü belirleme kriterlerine ve sosyo-ekonomik kaynaklar veya alıcıların 15-2

değerine/hassasiyetine göre geliştirilmiştir. Etkilerin öneminin belirlenmesinde kullanılan kriterler Kutu 15.1 de ele alınmıştır. Kutu 15.1 Sosyo-Ekonomik Çevre Üzerindeki Etki Büyüklüğünü Değerlendirmede Kullanılacak Kriterler Sosyo-ekonomik çevre Değer/Hassasiyet Açıklama Düşük Etkilenen sosyo-ekonomik değerlerin, bunların kaynakları, ekonomik, kültürel veya sosyal değerleri açısından önemli olmadığı düşünülmektedir. Orta Etkilenen sosyo-ekonomik değerlerin Proje Alanı nın genelinde önemli değildir ancak bulundukları yer açısından yerel bir önem taşımaktadır, geçim kaynakları vb. Yüksek Etkilenen sosyo-ekonomik değerler ulusal veya uluslararası politikalar veya yasalarla özel olarak korunmaktadır ve; Proje Alanındaki varlıklar ve geçim kaynakları açısından bölgesel veya ulusal ölçekli önem taşımaktadır. Etki azaltıcı önlemlerin uygulanmasından önceki ve sonraki etkilerin değerlendirmesinde beş farklı önem kategorisi geçerlidir (Kutu 15.2). Bu kriterler, etkilerin ölçülebilme ve kabul görmüş limitler ve standartlarla kıyaslanabilme derecesini hesaba katmaktadır. Metin Kutusu 15.2 Önem Kategorileri Önemsiz etki belirli bir aktiviteden bir kaynak veya alıcının etkilenmediği veya öngörülen etkinin fark edilemeyecek seviyede olduğu durumlardır. Az önemli etki ( hafif etki ) sonucunda bir etki hissedilecektir, ancak etki büyüklüğü (etki azaltma önlemleri uygulandıktan sonra veya uygulanmadan) önemli ölçüde küçüktür ve kabul görmüş standartlar dâhilindedir ve/veya kaynak veya alıcının değeri/hassasiyeti düşük seviyededir. Orta derecede önemli etki (orta şiddetli etki), kabul görmüş limitler ve standartlar dâhilinde olacaktır. Orta şiddetli etkiler, hafif etkinin üst sınırı ile yasal limitin yakınındaki bir seviyeye kadar geniş bir aralıkta yer alabilir. Bir faaliyeti ve dolayısıyla etkilerini sadece yasal limitleri aşmamak veya sadece büyük ölçekli bir etkiye sebep olmamak üzere tasarlamanın doğru bir uygulama olmadığı açıkça ortadadır. Dolayısıyla orta şiddetli etkilerde önemli olan, etkinin mümkün olduğu kadar makul ve uygulanabilir (ALARP - As Low As Reasonably Practicible) seviyeye kadar azaltılmış olduğunu gösterebilmektir. Bunun anlamı Orta şiddetli etkilerin illaki Hafif etki seviyesine düşürülmesi gerektiği değildir. Etki azaltma maliyetiyle, azaltmanın getireceği avantajları karşılaştırmak nihai bir karara varmak açısından önemli bir faktördür. 15-3

Büyük ölçüde önemli etki (büyük etki) söz konusu olduğunda kabul görmüş limitler veya standartlar aşılmış veya yüksek derecede değerli/hassas kaynaklar/alıcılar üzerinde büyük çaplı etkiler meydana gelmiş olabilir. ÇSED raporunun amaçlarından biri projenin geriye hiçbir büyük etki bırakmayacak, özellikle de uzun vadede varlığını sürdürecek veya geniş bir alanı etkileyecek büyük çaplı etkilere neden olmayacağı koşulların sağlanmasıdır. Yüksek derecede önem taşıyan ve bu nedenle uzak durulması gereken etkilere kritik etki denir. Örneğin yasal bir standardın ihlal edilmesine neden olan bir etki kritik kabul edilir. Bu bölümde ele alınan potansiyel olumsuz sosyo-ekonomik etkileri azaltmak amacıyla alınan önlemler, Proje sahasının genel sosyo-ekonomik yapısı ve ilgili politika ve prosedürleriyle, ulusal ve uluslararası standartlar, kılavuzlar ve politikalar göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Etki değerlendirmesi sonuçlarına dayanan genel sosyal proje yönetimine dair ayrıntılar, Çevresel ve Sosyal Yönetim Planı nda (ÇSYP) (bkz. 17.Bölüm) ele alınmıştır. 15.3 MEVCUT DURUM 15.3.1 Nüfus ve Demografik Yapı Nüfus Türkiye deki toplam nüfus 2010 yılı içerisinde yaklaşık 73,7 milyon olup, nüfusun % 50,2 lik bölümü erkek, % 49,8 lik bölümü ise kadındır. Nüfusun ortalama yaşı 28,8 dir. Nüfusun en büyük çoğunluğu, nüfusun yaklaşık %67 sini oluşturan 15-64 yaş grubudur. Toplam nüfusun %26 sı 14 yaşın altında, %7 si ise 65 yaşın üzerindedir. Türkiye nin şimdiki nüfusu Şekil 15.1 de de gösterildiği üzere, 1950 lerdeki nüfusunun üç katından daha fazladır. Şekil 15.1 Türkiye nin Ulusal Nüfusu 80 70 60 50 Nüfus (Milyon) 40 30 20 10 0 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 2000 2010 Yıl Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011) 15-4

Nüfus artış hızı 1985 le 2007 arasında yavaşlamıştır, ancak yine de, yıldan yıla önemli nüfus artışları ile devam etmektedir (Şekil 15.2). 2010 yılındaki nüfus artış oranı 15,9 dur (bindelik oran). Şekil 15.2 Ulusal Nüfus Artış Hızı (binde) 30 Yıllık Nüfus Artışı ( ) 25 20 15 10 1950 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990 2000 2007 2008 2009 Yıl Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Proje den etkilenecek altı ile dair toplam nüfus verileri Tablo 15.1 de sunulmuştur. Altı il içinde en yüksek nüfusa sahip iller yaklaşık 4 milyon nüfus ile İzmir ve 2,6 milyonun üzerindeki nüfus ile Bursa bu altı ilin 10,8 milyonluk toplam nüfusunun yarısından fazlasını temsil etmektedir. Tablodan da görülebileceği gibi Balıkesir en kırsal il, Kocaeli ve İzmir ise en fazla şehirleşmiş illerdir. Proje illeri toplamda (%84), Türkiye nin ulusal ortalamasına göre (%76) bir nebze daha fazla şehirleşmiş illerdir. Tablo 15.1 İllere Göre Nüfus Bilgileri 2010 İl / Faz Toplam Nüfus Kırsal Nüfus Kırsal Oran Kent Nüfusu Kentsel Oran Kocaeli Faz 1 1.560.138 100.366 %6 1.459.772 %94 Yalova Faz 1 203.741 64.353 %32 139.388 %68 Bursa Faz 1/2 2.605.495 296.921 %11 2.308.574 %89 Balıkesir Faz 2 1.152.323 457.397 %40 694.926 %60 Manisa Faz 2 1.379.484 455.217 %33 924.267 %67 İzmir Faz 2 3.948.848 342.522 %9 3.606.326 %91 6 İl Toplamı 10.850.029 1.716.776 %16 9.133.253 %84 Türkiye Toplamı 73.722.988 17.500.632 %24 56.222.356 %76 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Otoyolun doğrudan etkisi altında kalacak yerleşim yerlerindeki toplam 500.000 nüfus, bu alan dâhilindeki illerin toplam nüfusunun %5 ini oluşturmaktadır. Yerleşim yeri başına düşen insan sayısına göre yapılan nüfus dağılımı, 152 yerleşim yerinden 127 sinde nüfus miktarının 5.000 den ve bu 127 yerleşim 15-5

yerinden 96 sının (genelde Balıkesir, Manisa, Yalova ve Bursa nın kırsal kesimlerinde bulunan) nüfusunun ise 1.000 den az olduğunu göstermektedir. 19 yerleşim yerinde 5.000 in üzerinde bir nüfus hacmi görülmektedir. Bu 19 yerleşim yeri arasından 10 unun nüfusu 10.000 ila 50.000 arasındayken, ikisinin (2) nüfusu 50.000 in biraz üzerindedir. Nüfusu 50.000 in üzerindeki yerleşim yerleri kentleşmenin daha yoğun olduğu illerde, özellikle İzmir de bulunmaktadır. Erkek ve kadın nüfusu eşit olarak dağılmıştır ve söz konusu bütün illerde, ilçelerde ve köylerde benzer bir yapı göstermektedir, ayrıca ulusal çaptaki verilerle aynı aralıktadır. SSÇ nın sonuçlarına göre araştırma kapsamındaki nüfusun etnik kökenleri nispeten kültürel bir homojenlik sergilerken, ziyaret edilen yerleşim birimlerinin %50 sinde, farklı etnik grupların (örneğin Kürtler ve Rumlar gibi) Proje Alanı kapsamında yaşadığı raporlanmıştır. Ancak, SSÇ sırasında etnik gerilimlerin veya uyuşmazlıkların varlığına dair herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Yaş Grupları İl nüfuslarının yaş gruplarına göre dağılımı Şekil 15.3 te gösterilmiştir. 15-6

Şekil 15.3 İl Nüfuslarının Yaş Gruplarına Göre Dağılımı 100% 90% 6 10 7 12 9 9 7 80% 70% Yüzde 60% 50% 70 69 70 69 70 72 67 ³ 65 15-64 14 40% 30% 20% 10% 24 21 23 19 21 20 25 0% Kocaeli Yalova Bursa Balıkesir Izmir Manisa Türkiye Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). 14-64 arası yaş grubu, ortalama yaklaşık %70 le toplam nüfusun en büyük kısmını oluşturmaktadır ve bu %67 lik ulusal ortalamanın biraz üzerindedir. 14 yaşın altındaki çocuklar toplam nüfusun ortalama %21 ini oluşturmaktadır, bu da %25 lik ulusal ortalamanın altında kalmaktadır. 65 yaşın üzerindeki insanların oranı ortalama yaklaşık %9 iken, bu oran Balıkesir de %12, Kocaeli nde ise %6 dır. Türkiye ortalaması %7 civarındadır. SSÇ sonuçlarına göre, Proje Alanında araştırmaya dâhil edilen nüfusun %23 ü 15 yaşın altında; %17 si lise ve üniversite çağında ve %53 ü 25 ila 64 yaş arasındadır. Bu da 15 ila 64 yaş arasındaki insanların nüfusun %70 ini oluşturduğunu işaret etmektedir. 65 yaşın üzerindeki insanların sayısı, araştırma kapsamındaki nüfusun %8 ini oluşturmaktadır. Bu yüzdeler, yukarıdaki şekilde görüldüğü üzere, bölge genelinde tutarlıdır. Kadın ve erkekler arasındaki nüfus dağılımı, neredeyse bütün yaş gruplarında nispeten eşittir. Ancak 65 yaş grubunda ve daha yaşlı nüfus içinde, yaşın artmasıyla birlikte kadınların oranı da artmaktadır. Göç Etkilenen iller ve Türkiye genelindeki nüfus dağılımları Şekil 15.4, 1995 ve 2000 yılları arasında farklı nüfus merkezlerine göç etmiş nüfusun dağılımını göstermektedir. Bu dönemde, toplam 6,6 milyon kişi, yani nüfusun %11 i Türkiye içinde göç etmiştir. 2000 li yıllara yaklaşırken, kentten kırsala doğru göçlerde önceki dönemlere göre artış gözlenmiş olup, bu tip göçün bütün göçler içerisindeki oranı 1980-1990 yılları arasında %13 iken, bu oran 2000 li yıllara doğru %20 ye ulaşmıştır. 15-7

Kırdar&Saraçoğlu na (1) göre, bir köyden/kasabadan, başka bir köye/kasabaya yapılan göçlerin (köyden köye göçlerin) yıldan yıla önem kaybettiği gözlenmiştir. Şehirden şehre göç ise halen, Türkiye deki başlıca göç formunu temsil etmektedir. Bütün göçler içindeki oranı %17 olan köyden kente göç, geçmiş dönemlerdekine benzer bir seviyede seyretmektedir. 1990 ların başında, büyük oranda doğu ve güneydoğu Anadolu daki istikrarsızlığın artmasına bağlı olarak, köylerdeki nüfus kademeli şekilde göçe başlamıştır. Bu göç, önce bu bölgelerdeki yakın kent merkezlerine doğru gerçekleşmiş, daha sonra da daha batıdaki İzmir veya Bursa gibi şehirlere yönelmiştir. Örneğin Adana ili, 1995-2000 arası döneme kadar göç alan bir bölge olarak gözlenmiş, ancak bu dönem itibariyle, göç veren bir il haline gelmiştir. Diğer yandan, Ankara, Bursa, Denizli, İzmir ve Muğla gibi daha batıdaki illerin göç alım oranı dönemden döneme sürekli artmıştır ( 1 ). Şekil 15.4 Yerleşim Yerlerine Göre Göç Eden Nüfusun Dağılımı (%), 1995-2000 Köyden köye 5% Kentten kente 58% Kentten köye 20% Köyden kente 17% Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Tablo 15.2 de de yer alan, Türkiye deki iç göçe dair en son veriler de, illerin göç alma ve göç verme oranları arasında önemli farklara işaret etmektedir. En çok dikkat çeken verilerden biri, kırsal koşulları temsil eden illerdeki görece düşük (ve hatta Yalova ile Manisa özelinde negatif) net göç oranı ve net göçtür. Öte yandan, Bursa ve İzmir gibi daha fazla sanayileşmiş ve şehirleşmiş illerde net göç oranı ve net göç daha yüksek seviyededir. En yüksek net göç oranına sahip il, 9,74 ile Kocaeli dir. Göçlerin yerleşim yerlerine göre dağılımı hakkındaki 2000 yılına ait veriler, bu eğilimlerin önemini vurgulamaktadır. Bu verilere göre, köyden kente göçün en yüksek seviyede görüldüğü iller Balıkesir ve Manisa dır (tüm dış göç miktarının yaklaşık %20 si). Ancak bu oran diğer bütün illerde, özellikle Yalova, Kocaeli ve İzmir de, daha düşük bir seviyeyle (sırasıyla %5, %9 ve %10) ulusal köyden kente göç ortalamasının oldukça altındadır. Köyden köye göç de benzer özellik göstermektedir. Göç eden insanların küçük bir kısmı, kırsal alanlardan ziyade şehirleşmiş illerde köyden köye göç etmektedir ve kırsal alanlarda bu (1) Kırdar, M.G. & Saraçoğlu, D.S. (2006): İÇ GÖÇ TÜRKİYE DE DAHA HIZLI BİR BÖLGESEL YAKINSAMAYA YOL AÇAR MI? AMPİRİK BİR İNCELEME 15-8

oran ulusal ortalamanın bile biraz üzerindedir. Diğer yandan, kentten köye göç cephesinde bunun tamamen tersi söz konusudur. Yani, Balıkesir ve Manisa daki kentten köye göç oranları diğer bütün illerden daha düşük seviyededir. Şehirden şehre göç oranları hemen hemen bütün illerde eşit olarak dağılmış olup, yalnızca İzmir ve Yalova da daha yüksek seviyede gözlenebilmektedir. Tablo 15.2 İllere Göre Göç Verileri 2009-2010 (nüfus rakamları) İl İç Göç Dış Göç Net Göç Net Göç Oranı ( ) Kocaeli 64.503 49.379 15.124 9,74 Yalova 10.455 10.984-529 -2,59 Bursa 72.640 57.220 15.420 5,94 Balıkesir 36.784 35.162 1.622 1,41 Manisa 32.094 35.497-3.403-2,46 İzmir 111.255 99.775 11.480 2,91 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). SSÇ nın sonuçlarına göre, iş ve eğitim fırsatları nedeniyle, hem iç hem de dış göç araştırma alanı dâhilindeki önemli konulardır. İncelemeye dâhil edilen 41 köyden 23 ünün sakinleri (%56) bu bölgenin göç aldığını belirtirken, geri kalan köylerin sakinleri (%44) bölgeye yönelik göç olmadığını belirtti. Muhtarların görüşmelerde verdikleri beyanlara göre, Proje Alanına doğru yaşanan göçün sebeplerinin başında iş ve eğitim olanakları gelmektedir. Sanayi bölgelerinin ve tersanelerin gelişmesi, farklı iş ve eğitim olanaklarının ortaya çıkması ve mevsimlik istihdam fırsatları (inşaat ve tarım alanında) Türkiye nin diğer bölgelerinde, özellikle de Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu ile Karadeniz bölgelerinde yaşayan insanları bu bölgelere çekmektedir. Proje Alanındaki köylerde hem içeriye hem de dışarıya göç yaşanmaktadır. SSÇ kapsamındaki köylerden 23 ü göç alırken, 21 inden diğer köylere, ilçelere ve illere doğru göç yaşanmaktadır. İncelemeye dâhil olan köylerin 20 sinde içeriye veya dışarıya göç söz konusu değildir. Genel anlamda, içeriye veya dışarıya yönelik göçlerin altında yatan nedenler benzerdir ve çoğunlukla iş ve eğitim olanakları ile ilgilidir. Nüfusun göç eden kısmı genelde 35 yaşın altındadır. Türkiye İstatistik Kurumu nun (TÜİK) verileri etki altında olan bölgelerde dışarı göç eden nüfusun %71,5 inin 35 yaşın altında olduğunu göstermektedir ve, bu iki tespit uyum içerisindedir. ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ ne (ADNKS) göre, dışarıya göç eden nüfus içindeki cinsiyet dağılımı eşittir. Dışa göç eden nüfus içinde, kadın oranının bir miktar yüksek olduğu tek kesim, 65 yaş ve üzeri nüfustur. Hane Büyüklüğü Projenin etkisi altında kalacak yerleşim yerlerinin çoğundaki hane büyüklüğü Türkiye ortalamasından daha küçüktür. Türkiye deki hanelerde ortalama üye sayısı 4,5 iken, otoyol güzergâhı üzerindeki altı il kapsamındaki hanelerde ortalama nüfus sayısı 3,5 tir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2010). Bunun olası bir açıklaması, Türkiye nin batı bölümünün daha fazla endüstrileşmiş ve 15-9

kentleşmiş olması ve bu nedenle, ailelerin Türkiye nin daha kırsal olan başka bölümlerine kıyasla daha ufak olduğu şeklindedir. SSÇ ( 1) sonuçlarına göre, araştırma kapsamındaki hanelerin ortalama üye sayısı daha da düşüktür (3,43 kişi). İllerdeki ve seçili ilçelerdeki hanelerin ortalama nüfusu Tablo 15.3 te gösterilmiştir. Tablo 15.3 İlgili İller ve Belirli İlçelerdeki Ortalama Hane Boyutu İl İlçe İsmi Ortalama Hane Boyutu ve Faz SSÇ, 2011 İst. Yıllığı, 2010 Kocaeli (F1) Gebze 4,0 Toplam 4,0 4,2 Altınova 2,9 Ciftlikkoy 2,8 Yalova (F1) Toplam 2,9 3,8 Gemlik (P1) 3,1 Bursa (F1/2) Orhangazi (P1) 6,2 Osmangazi (P2) 3,4 Toplam 4,7 3,9 Merkez 3,0 Balikesir (F2) Savastepe 3,3 Susurluk 3,1 Toplam 3,2 3,5 Akhisar 4,0 Merkez 2,5 Manisa (F2) Saruhanlı 4,2 Soma 2,6 Turgutlu 3,3 Toplam 3,4 3,9 Bornova 3,2 Izmir (F2) Kemalpasa 5,7 Toplam 3,4 3,6 SSÇ KAPSAMINDAKİ TÜM YERLEŞİM BİRİMLERİ 3,5 3,8 15.3.2 Ekonomi, İstihdam ve Meslekler Ekonomi Türkiye ekonomisinin belirgin özelliği, 1971 den beri önemli tepe ve düşüş noktalarıyla dikkat çeken son derece değişken büyüme hızıdır. Şekil 15.5 Türkiye nin 1999 dan günümüze dek olan ve 2015 e kadar tahmin edilen yıllık gerçek GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) büyümesini göstermektedir. Son yirmi yılda iki önemli düşüş noktası yaşanmıştır. 2001 de gerçek GSYİH de %5,7 lik bir düşüşe neden olan ilk dip noktasından sonra, Türkiye 2005 yılına kadar önemli seviyede bir ekonomik büyüme yaşamıştır. Bu tarihten itibaren, Türkiye nin gerçek GSYİH artış hızında tekrar büyük bir düşüş kaydedilmiş, 2009 da %-4,7 ile en alt noktaya ulaşmıştır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) bölgesi ve AB27 için geçerli olan karşılaştırılabilir veriler benzer bir eğilim göstermektedir; ancak, Türkiye de yaşanan güçlü dalgalanmalar ve 2009 daki önemli düşüş bu benzerliğe dâhil değildir. (1) SSÇ çalışması sırasında elde edilen rakamlar yalnızca 41 köyün muhtarlarının fikirlerine dayalıdır ve bazı durumlarda yalnızca iki köy, bir ilçenin ortalamasını temsil etmektedir. Dolayısıyla bu rakamlar, istatistik tabanlı TSE değerleriyle doğrudan karşılaştırılabilir olmayan kalitatif ifadeler olarak düşünülmelidir. 15-10

Türkiye nin gerçek GSYİH artış hızı 2005 ten beri düşüş halinde olsa da, OECD ve AB 27 nin GSYİH artış hızını yine de geride bırakmıştır. Tahminler, son yıllardaki negatif büyümenin tersine pozitif büyüme yönünde olacağı ve hem Türkiye, hem de AB ve OECD bölgesinin önümüzdeki yıllarda olumlu artışlar yaşayacağı yönündedir. Ancak, Türkiye nin yıllık gerçek GSYİH artışının ise daha yüksek seviyede seyretmesi beklenmektedir. Şekil 15.5 Türkiye, OECD ve AB 27 için Gerçek GSYİH lerin Yıllık Değişimi 10 8 Gerçek GSYİH'nin yıllık değişimi (%) 6 4 2 0-2 -4-6 1999 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 2015 Yıl Türkiye AB 27 Toplam OECD Toplam Kaynak: http://www.oecd.org; Türkiye İstatistik Göstergeleri 1923 2009; Türkiye İstatistik Kurumu, 2010 Projenin her bir Fazı ve Otoyoldan etkilenecek her ile dair temel ekonomik faktörlerin bir özeti aşağıdaki paragraflarda sunulmuştur. Otoyol Faz 1 Kocaeli İli: Türkiye deki en küçük illerden biri olmasına rağmen, Türkiye nin endüstriyel üretiminin %14,7 sini temsil eden Kocaeli, en çok sanayileşmiş dört ilden biridir. Kentteki ekonomik faaliyetlerin yaklaşık %75 i sanayiden kaynaklanmaktadır. Tarım arazileri ilin toplam alanının %44 ünden daha fazlasını oluşturmasına rağmen ekonomik faaliyetlerin yalnızca %2,3 ü tarım kaynaklıdır. Bu alanın büyük çoğunluğu tarla mahsülleri ile kaplıdır. Hayvancılık açısından da önemli bir il olan Kocaeli de, Türkiye de üretilen kırmızı etin %1 i, tavuk etinin %9.35 i, balın %0.68 i, yumurtanın %1.8 i ve sütün %0.85 i üretilmektedir. Şehrin önemli ekonomik faaliyet alanlarından biri de madenciliktir. Yalova İli: Yalova da az sayıda endüstriyel kuruluş olsa da, bunlardan bazıları ulusal açıdan önemli girişimler olup, halka iş imkânları sunmaktadır. İldeki bütün sanayi kuruluşları özel girişimlerdir. Türkiye deki kesme çiçek üretiminin üçte birini karşılayan Yalova nın tarım kaynaklı gelirinin büyük çoğunluğu bahçecilik, çiçekçilik ve seracılıktan sağlanmaktadır. Orman arazileri dışındaki alanlarda hayvancılık yaygındır. İşletmelerin %98 i aile şirketleridir ve üretilen hayvansal ürünlerin neredeyse tümü Yalova içinde tüketilir. Otoyol Faz 1 ve Faz 2 15-11

Bursa İli: Sanayi kenti olarak Bursa, Türkiye nin ekonomik açıdan en gelişmiş illerinden biridir. Bursa daki en yaygın sanayi sektörleri tekstil, otomotiv, mobilya ve gıda endüstrileridir. Bursa nın toplam arazisinin %39 u, yoğunluklu olarak şeftali ve zeytin üretimi yapılan tarımsal kullanım alanı olmasına rağmen, tarım Bursa ekonomisinin başlıca unsurlarından biri değildir. Bursa daki hayvan yetiştiriciliğinin en yaygın özelliği mera alanlarının yetersizliği nedeniyle entansif yetiştiriciliğe dayalı olmasıdır. Bursa halkının önemli geçim kaynaklarından biri de turizmdir. Özellikle şehirdeki tarihsel miras, kış turizm alanları ve termal kaplıcalar, Bursa ekonomisine önemli bir katkı sağlar. Bursa yı her yıl yaklaşık 300.000 yerli, 100.000 yabancı turist ziyaret eder. Madencilik ve enerji üretimi, Bursa daki önemli ekonomik sektörlerden bazılarıdır. İlde altı büyük elektrik santrali bulunmaktadır. Otoyol Faz 2 Balıkesir İli: Zeytincilik ve hayvancılık açısından en önemli il olan Balıkesir in Türkiye tarımındaki rolü büyüktür. Dolayısıyla, Türkiye nin uluslararası ticaretinde önemli bir rol oynayan cevher madenciliğinin yanı sıra, tarıma dayalı sanayi (örneğin un ve zeytinyağı üretimi) en güçlü sanayi sektörlerinden biridir. Balıkesir, jeotermal enerji ve rüzgâr enerjisi üretimi açısından da Türkiye nin önde gelen illerinden biridir. Manisa İli: Manisa, Türkiye deki önemli tarımsal üretim merkezlerinden biridir. Sınırları içindeki 50.000 hektarlık verimli tarım arazisi nedeniyle Manisa ekonomisi, yaklaşık son yirmi yılda hızla gelişen sanayiye rağmen hala tarım temellidir. Manisa daki 125.000 ailenin geçimi tarıma dayalıdır. Türkiye de en fazla tütün ve üzüm yetiştirilen yer Manisa dır. Hayvancılık, yetersiz mera alanları nedeniyle kısıtlanmış olsa da, entansif yetiştiricilik sayesinde gelişimi sağlanmıştır. Tarıma dayalı sanayi, kentteki en önemli endüstriyel faaliyet alanıdır. Manisa daki maden işletmelerinin sayısı çok fazla değildir, ancak var olan işletmeler Türkiye nin önemli mineral kaynakları olarak kabul edilmektedir. İzmir İli: İzmir Türkiye nin sanayisi en çok gelişmiş üç şehrinden biridir. İzmir ekonomisinin %30,5 i sanayiye, %7,8 i ise tarıma dayalıdır. Bu gelişmiş sanayi yapısı, ihracatın %19 unu, katma değer vergisinin %14 ünü ve istihdamının %10 unu karşılamaktadır. İlin %28,5 ini kaplayan tarım arazilerinde en yaygın olarak üretilen ürünler zeytin, pamuk ve tütündür. İzmir, tarımsal faaliyet seviyesi yüksek bir il sayılmaz. Önerilen İzmir Otoyolu üzerindeki 6 il içerisinde, turizmden en çok ekonomik katkı sağlayan il İzmir dir. Her yıl yaklaşık 1,5 milyon turist, özellikle de plajları için, İzmir e gelmektedir. SSÇ ye göre araştırma kapsamındaki yerleşim yerlerinin başlıca ekonomik faaliyeti tarımdır. Ancak araştırmaya dâhil edilen yerleşim yerlerinin bazılarında hayvancılık, sanayi faaliyetleri, imalat veya eğitim, sağlık ve sosyal hizmet sektörlerinde çalışmak da birincil gelir kaynakları arasındadır. Daha net veriler sunmak gerekirse, güzergâhın İzmir den çıkarak Manisa üzerinden Balıkesir e uzanan kesiminde temel ekonomik faaliyet yağmur suyuyla beslenen ve/veya sulamalı tarım ve bağcılıktır. Gemlik e kadar Bursa ve çevresi üzerinden geçen güzergâh bölümündeki başlıca ekonomik faaliyetler sulamalı tarım ve bostancılıktır (kavun, karpuz, domates, fasulye vs.). Bağcılık bölgedeki önemini gittikçe yitirmektedir. Güzergâhın, Gemlik ve çevresinden ve güzergâhın sonuna doğru Yalova il sınırı dâhilindeki köylerden/mahallerden geçen kesiminde başlıca gelir kaynakları meyve bahçeleridir (incir, şeftali, dut 15-12

vs.). Çiçekçilik de Yalova bölgesinde gittikçe önem kazanmaktadır. Yalova ile güzergâhın sonu arasındaki bölümde temel ekonomik faaliyet genelde ticarete dayalıdır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için lütfen Ek D yi inceleyiniz. Balıkçılık SSÇ raporuna göre, araştırma kapsamındaki 41 köyden üçünde (3) balıkçılık yapılmaktadır. Bu köylerin üçü de Otoyol güzergâhının Faz 1 Kesim I bölümünde, İzmit Körfezi nde yer almaktadır: Çavuşçiftliği Köyü (Yalova), Hersek Köyü (Yalova) ve Muallim Köyü (İzmit). Balıkçılık bu üç (3) köyün hiçbirinde temel bir geçim kaynağı değildir. Örneğin bu üç köyden ikisinde (2) balıkçılık, temel geçim kaynakları sıralamasında ancak altıncı sırada gelmektedir. Araştırmaya konu olan bu üç köyde balıkçılıkla uğraşan hanelerin toplam sayısı 33 tür. Balıkçılığın yapıldığı köylerden birindeki balıkçılıkla uğraşan hane sayısı üç (3) olarak rapor edilmiştir. Diğer iki köydeki balıkçılık yapan hane sayısı ise sırasıyla 10 ve 20 dir. Deniz ürünleri bu köylerden yalnızca birinde yerel pazarlarda satılmaktadır. Diğer köylerde, yakalanan ürünler yalnızca hane içi tüketim amacıyla kullanılmaktadır. Balıkçılıktan elde edilen yıllık ortalama hane geliri 3.500 TL dir. İstihdam (1) Tablo 15.4 2000 ila 2010 yılları arasındaki döneme ait kırsal ve kentsel seviyeler de dahil olmak üzere işgücü ve istihdam verilerini ortaya koymaktadır. Tablodan da anlaşılabileceği üzere işgücü ve çalışan insan sayısı 2004 ten beri artmaktadır. Öte yandan, 2000 yılında %6,5 olan ulusal işsizlik oranının 2009 yılında toplam %14 e yükseldiği de tablodan görülebilir. 2002 ve 2007 arasındaki dönemde, küçük dalgalanmalarla nispeten daha sabit bir işsizlik seyri gözlenirken, 2008 ve 2009 yıllarındaki oranlar ise daha yüksektir. Küresel krizin de etkisiyle bu durum, daha geniş çaptaki OECD bölgesindeki istihdam koşullarıyla da uyumludur. 2010 yılında işsizlik oranı %11,9 a gerilemiştir. 2010 yılındaki kentsel ve kırsal istihdama dair veriler, kentsel işsizlik oranının (%14,2) kırsal alandaki işsizlik oranına (%7,3) göre neredeyse iki kat fazla olduğunu göstermektedir. Tablo 15.4 2000 2010 Yılları için Türkiye İşgücü ve İstihdam Verileri (1) Türkiye istatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). 15-13

Yıl İşgücü ( 000) Çalışan ( 000) İşsiz ( 000) İşsizlik Oranı % 2000 23.078 21.581 1.497 6,5 2001 23.491 21.524 1.967 8,4 2002 23.818 21.354 2.464 10,3 2003 23.640 21.147 2.493 10,5 2004 22.016 19.632 2.385 10,8 2005 22.455 20.067 2.388 10,6 2006 22.751 20.423 2.328 10,2 2007 23.114 20.738 2.376 10,3 2008 23.805 21.194 2.611 11 2009 24.748 21.277 3.471 14 2010 25.641 22.594 3.046 11,9 2009: kentsel 17.105 14.679 2.425 14,26 2010: kırsal 8.536 7.915 621 7,3 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). 15-14

İstihdam ile ilgili karşılaştırmalı veriler, yalnızca İstatistiki Bölge Birimi Seviye 2 (1) için mevcut olup, bu bölgeler (Tablo 15.5 te gösterildiği üzere) İzmir Otoyolu ndan etkilenecek iller dışında bazı illeri de içermektedir. Etkilenen illerdeki işsizlik oranı %9 ila %16 arasındadır. İzmir, Kocaeli ve Bursa yı da içeren bölgelerdeki işsizlik oranları kentsel işsizlik oranlarıyla uyum içindedir. Balıkesir ve Manisa nın dâhil olduğu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğu tarıma ve tarım temelli faaliyetlere bağlı olduğu için, bu bölgelerdeki işsizlik oranları kırsal işsizlik oranlarını yansıtmaktadır. Bu durum, çalışanların yaş gruplarına göre dağılımından da anlaşılabilir; Balıkesir ve Manisa gibi bölgelerde 55 yaş üzeri çalışanların sayısı nispeten daha fazladır (bkz. Tablo 15.5). Tablo 15.5 Çalışan Nüfusun Yaş Grubu ve Bölgeye Göre Dağılımı, 2009 Bölgeler Yaş Grubu (%) 15-19 20-24 25-34 35-54 55+ TR22* (Balıkesir ve Çanakkale) 4,8 7,5 26,3 48,2 13,2 TR31* (İzmir) 4,7 9,0 33,4 46,2 6,7 TR33* (Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak) 5,7 9,3 28,8 44,7 11,4 TR41* (Bursa, Eskişehir, Bilecik) 5,1 9,7 33,6 44,1 7,5 TR42* (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) 5,4 9,9 32,6 42,9 9,0 Türkiye Toplamı 6,1 9,5 31,3 43,6 9,5 Kentsel 5,5 10,3 35,5 43,6 5,0 Kırsal 7,1 8,0 23,4 43,5 17,9 * İstatistiki Bölge Birimi Seviye 2 yi temsil eder. Koyu renkle yazılmış şehirler Otoyoldan etkilenecek şehirlerdir. Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Meslekler (2) Şekil 15.6, 2009 tarihli verileri temel alarak, ulusal istihdamın ana ekonomik faaliyet alanlarına göre dağılımını sunar. (1)İstatistiksel parametreler yalnızca, vilayetler şeklinde tanımlanan bölgelerden oluşan ve yakınlıklarına göre gruplandırılan daha üst seviye İstatistiksel Bölge Birimleri için mevcut idi. İstatistiksel Bölge Birimi Sınıflandırması, Avrupa Birliği Bölgesel İstatistik Sistemleriyle karşılaştırılmak üzere bir istatistiksel veri tabanı kurmak amacıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından üretilmiştir. (2) Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). 15-15

Şekil 15.6 2009 Yılına Ait Ulusal Mesleki Dağılım Verileri (x1000 ve toplamın % si) 78; 0% 103; 1% 1081; 5% 1249; 6% 1339; 6% 5254; 25% Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık Toptan ve perakende ticaret, otelcilik ve restorancılık İmalat Toplumsal, sosyal ve kişisel hizmetler 3682; 17% Finans, sigorta, emlak ve ticari hizmetler İnşaat Ulaşım, iletişim ve depolama 3949; 19% 4542; 21% Madencilik ve cevhercilik Elektrik, gaz ve su Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Ulusal çapta en büyük istihdam alanı Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık tır (%26). Bunun ardından Toptan ve perakende ticaret, otelcilik ve restorancılık (%21), İmalat (%19) ve Toplumsal, sosyal ve kişisel hizmetler (%17) gelmektedir. Proje yle doğrudan bağlantılı olan İnşaat ve Taşımacılık, iletişim ve depolama hizmetleri sektörlerinin oranı sırasıyla %6 ve %5 dir. Dört ekonomik aktivite grubu şeklinde sadeleştirilmiş olan karşılaştırılabilir veriler, Tarım ve Sanayi nin ulusal seviyede nispeten eşit dağıldığını göstermektedir. %25 erlik paya sahip tarım ve sanayi sektörlerini, %29 luk payla Hizmet sektörü ve %21 lik payla Ticaret sektörü izlemektedir. Ancak en büyük payın Sanayi ve Hizmetler e ait olduğu kentsel alanlarla, toplam istihdamın %60 ından fazlasının Tarım sektöründe olduğu kırsal alanlar arasında büyük farklar bulunmaktadır (Şekil 15.7). Otoyol un güzergâhı üzerindeki iller, istihdam kategorilerinin dağılımı açısından hem birbirinden, hem de ulusal tablodan farklıdır. Bu farklılığın sebebi büyük oranda, bu şehirlerin sanayileşme ve kentleşme yolunda kat ettikleri mesafedir. Bursa ve Kocaeli gibi yüksek seviyede sanayileşmiş ve kentleşmiş illerde çalışan nüfusun büyük çoğunluğu (sırasıyla %41 i ve %33 ü) sanayi sektöründe çalışmaktadır. Balıkesir ve Manisa da ise tarım sektöründe çalışan nüfusun oranı nispeten yüksektir (sırasıyla %40 ve %39); bu tablo, Türkiye deki kırsal alanların koşullarını yansıtmakta ve tarımın bu kentlerin ekonomisinde ulusal verilere göre ne kadar önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Nüfusunun çoğunluğu (%37) Hizmet sektöründe çalışan İzmir, Türkiye nin şehirleşmiş bölgeleriyle benzerlik göstermektedir. 15-16

Şekil 15.7 Dört Ana Ekonomik Faaliyetin Karşılaştırılması (toplamın % si) 100% 90% 14 29 80% 10 37 70% 13 İstihdam Oranı ( %)l 60% 50% 40% 27 21 25 Servis Ticaret Endüstri Tarım 30% 63 20% 32 10% 25 0% 4 Kırsal Kentsel Türkiye Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). SSÇ sonuçlarına göre yerel nüfus genelde tarımsal faaliyetler ve/veya hayvancılıkla uğraşmaktadır. Güzergâhın kuzey kısmında ise coğrafi ve iklimsel koşullardaki farklılıklar nedeniyle, sanayi faaliyetleri tarımsal faaliyetlere kıyasla daha fazla önem kazanmıştır. Bu sonuç, Tablo 15.6 da gösterilen TÜİK in en güncel verileriyle (Tarımsal Nüfus Sayımı, 2001) uyum içerisindedir. Tablo 15.6 Tarımsal faaliyetlerde bulunan hane sayısı, 2001 İl/Faz Toplam Hane Tarımsal faaliyetlerde bulunan toplam hane Tarımsal faaliyetlerde bulunmayan topam hane Tarımsal faaliyetlerde bulunan hanelerin oranı (%) Kocaeli F1 133.029 35.460 97.569 27 Yalova F1 25.589 9.028 16.561 35 Bursa F1/ F2 122.769 81.800 40.969 67 Balıkesir F2 171.203 110.625 60.578 65 Manisa F2 160.415 124.006 36.409 77 İzmir F2 23.352 97.875 135.477 42 Kaynak: Tarımsal Nüfus Sayımı, 2001 (http://www.turkstat.gov.tr/veribilgi.do?tb_id=44&ust_id=13) 15-17

15.3.3 Gelir Dağılımı ve Yoksulluk (1) Gelir 2005 yılında, Türkiye de toplam gelir 228 milyar Türk Lirası idi. Bu rakamın %70 inden fazlası kentleşmiş alanlarda kazanılmaktaydı; yani, kentlerdeki hane başına düşen ortalama gelir, kırsal alanlardakinden önemli ölçüde fazlaydı (Tablo 15.7). Türkiye genelinde, vatandaşların yıllık harcanabilir gelirinin %39,2 sini maaşlar ve ücretler oluşturmaktadır; burada kentsel alanların payı %45,6, kırsal alanların payı ise %23,4 tür., Girişim ile ilgili en yüksek toplam gelir kırsal alanlarda bulunur ve bu gelir tarım sektörünün önemli düzeydeki payına bağlıdır (%29). Kırsal alanlarda, kira gelirlerinin çok düşük (ortalama ulusal kira gelirinin yarısından daha az) olması nedeniyle, emlak gelirleri de en düşük seviyededir. Yaklaşık %23 oranındaki ulaşım geliri bütün bölgeler için benzerdir. İller hakkında karşılaştırılabilir gelir verileri genel anlamda mevcut değildir. Yalnızca Batı Marmara, Doğu Marmara ve Ege (İstatistiksel Bölge Seviye 1) gibi daha üst coğrafi bölgelere dair veriler mevcuttur. Bu veriler Otoyol dan etkilenecek illeri kapsadığı gibi, etkilenmeyecek illeri de içermektedir. Otoyol dan etkilenmeyecek beş ile ek olarak, Bursa, Kocaeli ve Yalova gibi sanayi açısından daha gelişmiş illeri kapsayan Doğu Marmara, 2008 yılında en yüksek ortalama hane gelirine (21.262 TL) sahiptir. Bu miktar genel anlamda, Türkiye genelindeki kentleşmiş alanların ortalama hane geliriyle paraleldir. İzmir ve Manisa nın yanı sıra altı ili daha kapsayan Ege bölgesindeki ortalama hane geliri, ulusal verilerden çok az düşük (18.881 TL), kırsal kesimlerdeki ortalama hane gelirinden ise önemli derecede yüksektir. En düşük ortalama hane geliri 16.165 TL ile (beş ilinden biri Balıkesir olan) Batı Marmara bölgesinde bulunmaktadır. Ancak bu rakam ulusal çapta kırsal alanların ortalama hane gelirinden yüksektir. (1) Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). 15-18

Tablo 15.7 2005 Yılı İçin Ortalama Yıllık Gelir Verileri (2008*) Gelir türü Türkiye Kentsel Kırsal Toplam gelir, TL (milyar) 228 161 66 Toplam gelir, % 100% 70,8% 29,2% Ortalama hane geliri, TL* 19.328 21.470 14.406 Gelir türlerine göre dağılım Yüzde (%) a. Ücret ve Maaş 39,2 45,6 23,4 b. Yevmiye 3,3 2,8 4,7 c. Toplam girişimsel 28,8 22,2 44,8 Tarım 9,5 1,5 29,0 İmalat 3,1 3,5 2,1 İnşaat 1,4 1,7 0,7 Ticaret 8,9 9,6 7,5 Hizmet 5,8 5,9 5,5 d. Emlak geliri 5,6 6,5 3,4 Kira geliri 2,9 3,6 1,2 Menkul kıymetler 2,7 2,9 2,2 e. Transferler 23,0 22,8 23,6 Devletten 20,0 19,4 21,6 Yurtdışından 0,8 1,0 0,6 Diğer 2,2 2,5 1,4 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (www.turkstat.gov.tr, 2011). Tablo 15.8, SSÇ de Muhtarlardan alınan bilgilere göre, Otoyol projesinden etkilenecek 41 köydeki tahmini ortalama gelir seviyelerini göstermektedir. Köylerin çoğunda ortalama gelir seviyesi yılda 10.000 ila 20.000 TL ile ulusal gelir seviyesi verileriyle hemen hemen aynı aralıkta seyretmektedir. Ancak köylerin %24 ünden çoğunda ortalama gelir seviyesi yılda 20.000 TL ve üzeridir. Bu gelir çoğunlukla on köyün beşindeki tarım faaliyetleri ile elde edilmektedir. SSÇ sonuçlarına göre köy kökenli kişiler gelirlerinin büyük çoğunluğunu tarımsal faaliyetlerden elde ederken, Projenin etkisi altında olan mahallerde (=kentsel çevrelerde) yaşayan kişiler ise gelirlerinin çoğunu emekli maaşlarından ve inşaat faaliyetlerinden gelen maaş/yevmiyelerinden elde etmektedir. Ayrıca, özellikle kentsel alanlarda ev kiraları da gelir kaynaklarından biridir. SSÇ sırasında ortaya çıkan sonuçlardan biri de, kadınların genelde ev hanımı olarak (çoğunlukla) ve kendi hanelerinin tarım alanlarında ücretsiz işçi olarak, hane içinde çalıştığıdır. Ancak örneğin Yalova veya Manisa civarındaki bazı köylerde kadınlar fabrikalarda/seralarda yevmiyeli gündelik işçi olarak da çalışmaktadırlar. Bazı kadınlar ise ek gelir elde etmek amacıyla yaptıkları el işlerini yerel pazarlarda satmaktadırlar. 15-19

Tablo 15.8 Köylerde Ortalama Hane Geliri Seviyesi (Yıllık) Gelir Aralığı Adet Yüzde 0 5.000 TL 2 5 5.000 10.000 TL 7 17 10.000 15.000 TL 11 27 15.000 20.000 TL 11 27 20.000 TL ve üzeri 10 24 Toplam 41 100,0 Kaynak: SSÇ, 2011 Aşağıdaki Tablo 15.9, SSÇ kapsamındaki köylerde sürdürülen farklı ekonomik faaliyetlerden elde edilen ortalama yıllık gelirleri göstermektedir (1). En yüksek yıllık gelirlerin tarımsal faaliyetlerden geldiği açıkça görünmektedir. En karlı tarım faaliyeti ise yılda 50.000 TL ye dek ulaşan gelir seviyesi ile sulamalı tarımdır. Seracılık, bahçecilik, yağmura dayalı tarım, hayvan besiciliği ve ormancılık da diğer kârlı faaliyetler olarak sayılabilir; dolayısıyla bu faaliyetler ilgili hanelerin önemli geçim kaynaklarıdır. Balıkçılık, kümes hayvancılığı ve arıcılık gibi faaliyetlerin önemli gelir kaynakları olmadığı açıkça görülmektedir. Yıllık ortalama getirileri sırasıyla 14.700 TL ve 15.700 TL olan madencilik ve ulaşım/iletişim de önemli gelir kaynakları olarak görülmektedir. Her iki tablodaki (Tablo 15.8 ve Tablo 15.9) bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, araştırma kapsamındaki köylerde bulunan hanelerin genelde birden fazla gelir kaynağına sahip oldukları açıkça görülebilir. Muhtarlar nüfusun %25 inin yıllık gelirinin 10.000-15.000 TL, 15.000-20.000 TL ve 20.000 TL ve üzeri aralıklarda bulunduğunu belirtmiştir. (1) Bu gelir seviyelerinin SSÇ sırasında toplandığı ve kısa süreki araştırmanın doğası gereği, bu değerlerin bir aralık belirttiği ve nicelikselden ziyade niteliksel özellikler taşıdığı unutulmamalıdır. Bu rakamlar birebir örnek değildir, ama insanların gelirlerinin yaklaşık 20.000 TL olan milli ortalamaya denk geldiğini, 20.000 TL den ciddi miktarda düşük ise de, tarımın hanenin tek geçim kaynağı olmadığını işaret etmektedir. 15-20